B. ÇEVRE KONUSUNDA GELİŞMELER Ülkemizin Avrupa Birliğine

advertisement
B. ÇEVRE KONUSUNDA GELİŞMELER
Ülkemizin Avrupa Birliğine üyelik sürecinde olması nedeniyle, çevre konusundaki çalışmalar
genellikle, AB’ye yönelik konularda odaklanmış ve bazı projeler yürütülmüştür. Çevre ve Orman
Bakanlığı koordinasyonunda, ilgili kurum ve kuruluşların katılımı ile sürdürülen bu projelerden
bazıları enerji alanındaki faaliyetleri yakından ilgilendirmekte olup, enerji sektörü de bu çalışmalar
içinde yer almıştır.
Bu çerçevede, ülkemiz Çevre Mevzuatının AB Çevre Müktesebatı ile uyumlaştırılmasına yönelik
olarak, finansman stratejisini de içeren genel bir strateji ve eylem planının oluşturulmasını
amaçlayan “Çevre Alanında Entegre Uyumlaştırma Stratejisi Projesi” ve atık, su, hava, endüstriyel
kirlilik kontrolü gibi öncelik alanlarda ağır yatırım gerektiren AB direktiflerine uyum açısından, çevre
yatırımları için finansman ihtiyacı ve mevcut finansman araçlarının belirlenmesini amaçlayan
“Yüksek Maliyetli Çevre Yatırımlarının Planlanması Projesi” enerji sektörünün de dahil olduğu
projelerden en önemlileridir. Ayrıca, bu projelerin sonuçları dikkate alınarak, Türkiye Çevre
Stratejisi Dokümanının hazırlanması hedeflenmiş olup, söz konusu doküman taslak olarak
hazırlanmıştır. Söz konusu strateji dokümanı, birçok sektörün yanı sıra, enerji sektörü için de
önemli bir doküman olacaktır.
“Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanun” 2005
yılında yürürlüğe girmiştir. Yenilenebilir Enerji Kaynaklarına ilişkin bazı teşvikleri içeren ve özel
sektörün de yatırım yapmasına olanak tanıyan bu kanunla birlikte, çevre dostu olan ve özellikle
sera gazlarının azaltılmasına katkıda bulunan bu tür kaynakların kullanımının yaygınlaşması
beklenmektedir.
Dünyada, günümüzün çevre politikalarında, kirliliğin temizlenmesinden ziyade, sorunun
kaynağında çözümlenmesi, atık oluşumunun azaltılması/önlenmesi prensip edinilmiştir. Bu
kapsamda, enerji faaliyetlerinin her aşamasında enerji verimliliğinin ve tasarrufun sağlanması,
verimli ve gelişmiş teknolojilerin uygulanması bir taraftan kaynak israfını önlerken, diğer taraftan
üretilen/tüketilen birim enerji başına atıkların azalmasına neden olmakta ve dolayısıyla çevresel
sorunların çözümünde önemli olmaktadır. Ancak, enerji verimliliği enerji politikalarımızda yer
almasına, ülkemizin enerji verimliliğinde önemli bir potansiyele sahip olmasına ve bazı
çalışmaların yapılmasına ve önemli adımların atılmasına karşılık, bu çabalar var olan potansiyel
düşünüldüğünde tatminkar düzeyde değildir. Ayrıca, enerji verimliliği kanunu taslağı hazırlanmış
ancak hala yasalaşamamıştır.
Enerji üretiminde verimliliğinin sağlanması gereken bir diğer konu da verimli ve gelişmiş
teknolojilerin uygulanmasıdır. Enerjiye yönelik faaliyetlerde, gerek enerji üretiminde gerekse enerji
tüketiminde bu tür teknolojilerin kullanılması dolaylı olarak çevresel sorunların azaltılmasına da
katkıda bulunacaktır. Enerji üretiminde, özellikle elektrik enerjisi üretiminde yerli kaynağımız olan
düşük kaliteli linyitlerin değerlendirilmesinde dünyada denenmiş ve ticarileşmiş temiz kömür
teknolojilerinin uygulanması, başta hava kirliliği sorunu olmak üzere, çevresel etkilerin
azaltılmasında önemli bir rol oynayacaktır. Bu kapsamda, akışkan yataklı yakma teknolojisine
dayalı olarak yapılması planlanan 18 Mart Çan Termik Santralı çalışmaya başlamıştır. Bu
teknolojiye göre, baca gazı desülfürizasyon (BGD) tesisi kurulmasını gerektirmeksizin, kazana
verilen kireçtaşı ile, yanma sırasında SO2 emisyonları azaltılabilmekte ve mevzuata uygun olarak
sınır değerlerin altında tutulabilmektedir.
Elektrik enerjisi üretiminde, ülkenin en önemli yerli kaynağı olan düşük kaliteli kül ve kükürt oranı
yüksek, ısıl değeri düşük linyitlerin kullanımı, mevcut linyite dayalı termik santrallarda, özellikle
hava kirliliği açısından, çevresel sorunlar yaşanmaktadır. Bu tür bazı mevcut santrallara, SO2
emisyonlarını çevre mevzuatında verilen sınır değerlerin altında tutmak üzere, BGD tesisi
kurulmuş olmakla birlikte, hala BGD tesisi olmayan santrallar bulunmaktadır Buna karşılık yeni
yapılan santrallar BGD tesisi ile birlikte kurulmakta olup, SO2 emisyonları sınır değerlerin altında
kalmaktadır. Buna en iyi örnek olarak, Afşin-Elbistan B Termik Santralı (4x360 MW) verilebilir.
Ayrıca, bazı eski santrallarda Elektrofiltre verimliliklerinin düşük olması nedeniyle, toz emisyonları
da sınır değerlerin üstünde olup, toz emisyonlarını düşürmek üzere, bazı elektrofiltre
rehabilitasyon çalışmaları sürdürülmektedir.
Son yıllarda, bazı büyük şehirlerde, bölgesel hava kirliliğinde olumlu gelişmeler olmuş, örneğin toz
ve SO2 hava kalitesi değerlerinde kayda değer azalmalar görülmüştür. Doğal gaz dağıtım
şebekesinin genişlemesi ile, sanayide ve ısınmada doğal gazın kullanımı, toplu taşımacılığa önem
verilerek, otobüs seferlerinin, raylı sistemlerin artırılması hava kirliliğinin azaltılmasına katkıda
bulunan önlemlerdir. Diğer olumlu bir husus da kurşunsuz benzin kullanımındaki artıştır. Ayrıca,
biyodizelin kullanılmaya başlaması ulaşımdan kaynaklanan hava kirliliğinin azalmasına katkı
sağlayacaktır.
Download