yeterlik2013 - Hoşgör Eğitim Kurumları

advertisement
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
HOŞGÖR YETERLİK KİTABI
YARDIMCI KAYNAK
MUHTASAR İLMİHAL VE
İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE
KAVRAMLARI
Mesut ÖCALAN
( HOŞGÖR FATİH KUR’AN KURSU ÖĞRETİCİSİ )
(İmamlık, Müezzinlik ve Kur’an Kursu
öğreticiliği adayları için)
2013
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
HOŞGÖR YETERLİK KİTABI
YARDIMCI KAYNAK
MUHTASAR İLMİHAL VE
İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE
KAVRAMLARI
(İmamlık, Müezzinlik ve Kur’an
Kursu öğreticiliği adayları için)
Mesut ÖCALAN
( HOŞGÖR FATİH KUR’AN KURSU ÖĞRETİCİSİ )
GAZİANTEP - 2013
2
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
DİN ve MAHİYETİ İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR1
İlmihal: Hal ilmi, davranış bilgisi demektir.
Din: Kelime anlamı örf, ceza, karşılık, mükâfat, itaat, hesap, hâkimiyet, saltanat,
Ferman gibi anlamlara gelir.
Religion: Batı dillerinde din karşılığı, dinin sözlük anlamı.
Dharma: Hinduizm’in kutsal dilinde din kelimesinin karşılığıdır.
Dhamma: Budizm’in pali dilinde din kelimesinin karşılığıdır.
Dinin Tanımı: Akıl sahibi insanları kendi tercihleriyle bizzat hayırlı olan şeylere
götüren ilahi bir kanundur.
Fıtratullah: Allah’ın dini, yaratılış, Allah’ın yarattığı ilk şekildir.
Naturizm: Tabiata kutsallık atfetme.
Animizm: Ruhlara kutsallık atfetme.
Totemizm: Büyüye, bitki ve hayvanlara kutsallık atfetme.
Dualizm: Zerdüşt’tün tebliğ ettiği iyilik- kötülük kültü.
Mecusilik: Tanrının gücünü temsil ettiğine inanılan ateş kültü.
Hulul: Tanrının bedenleşmesi ve maddi şekillerle tasviri.
Tenasuh: Brahmaniz’me inananların ebedi bir hal içinde bedenden bedene geçmesi.
Budizm: Brahmaniz’min putlarının yıkılarak reform olması riyazet ve kurtarıcı
Beklentisi Maitreya.
Sabiilik: Işık âlemi ile karanlık âleminin arasında bir düalizmin olduğuna inanılır.
Hz. Yahya’yı kendi peygamberleri kabul edip beş büyük peygamberi yalancı diye
nitelerler.
Diğer Dinler ve İslam2
Tevhit İnancı
İslam: Tevhit; inancı yani Hz.İbrahim’in tebliğ ettiği inanç.
Yahudilik: Tanrıya beşeri nitelikler atfetme;
Hıristiyanlık: Teslis( üçlü Tanrı sistemi)
Melek İnancı: Yahudilik ve Hristiyanlık’ ta melekler Allah’ın kızları kabul edilirken,
İslam dini bu düşünceleri reddeder.
Ehli Sünnet İtikadi Mezhebleri Üçe Ayrılır:
1- Selefiyye 2- Maturidiyye 3- Eş’ariyye
1
2
Tdv. İslam İlmihali Cilt: 1 Shf: 1-10
Tdv. İslam İlmihali Cilt: 1 Shf: 10-21
3
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
Ehli Bid’at: Akaid sahasında Hz. Peygamberin ve Ashabın sünnetini terk eden
onların yolundan ayrılan kimseler demektir.
Kutsal Kitaplar: Yahudi ve Hıristiyanların kutsal kitapları aslı orijinal halini yitirerek
Çeşitli ilave ve eksiltmelere maruz kalmıştır. Kur’an ise Allah’ın muhafazası
altındadır.
Peygamberlik: Yahudi ve Hıristiyanlar kendi peygamberlerinden sonra gelen
Peygamberleri red ederken İslam bütün peygamberlere imanı bir esas bilir.
Dünya-Ahiret Dengesi:
Yahudiler: Dünyayı çok severler,
Hıristiyanlar: Riyazetle dünyadan el çekme,
İslam: Mu’tedil olmayı ister.
Mükellefiyetin Azlığı:
İslam daha kolay bir yol izlemiştir.
İTİKADİ FIRKALAR3
Mezheb: Sözlükte gidilecek yer, yol, doktrin, akım anlamına gelir.
Istılahı Anlamı: Kendi içinde tutarlı bir düşünce sistemine sahip olduğu kabul edilen
itikadi ya da fikri doktrine denir.
FIRKA: Grup, MAKALE: Görüş, NIHLE: Anlayış tarzı DEMEKTİR.
Fırka-i Naciye: Kurtuluşa eren grup
Fırka-i Bid’a: Bid’at ehli
Ehl-i Sünnet: Dini anlama ve yaşamada Hz. Peygamber’in ve sahabenin yolunu tutan,
Kur’an’ı ve Sünnet’i rehber edinen ümmet çoğunluğu anlamına gelir.
Ehli Bid’at Grupları: Galiyye, Batınıyye, Yezidiyye gibi mezhepler İslam’ın
çerçevesinden çıkmışlardır. Ehl-i bid’a olup Hariciyye, Mu’tezile, Şia ise İslam
çerçevesindedirler.
Selefiyye
Önceki anlamına gelip iman ve esasları ile ilgili konularda ayetlerin zahirini aynen
kabul edip, teşbih ve tecsime düşmeyen (te’vile) gitmeyen itikadi mezheptir.
Teşbih: Allah’ı yarattıklarına benzetmek.
Tecsim: Allah’ı cisim gibi düşünmek.
Te’vil: Yorumlamak demektir.
Selefiler aklı, yorumu te’vili kabul etmezler. Hanbeliler Selefi mezhebine
mensupturlar.
Eş’ariyye
Kurucusu Ebu’l Hasan Ali b. İsmail el Eş’ari 40 yaşına kadar Mu’tezile mezhebine
mensupken, 3 kardeş meselesi yüzünden Ebu Ali el-Cübbaiyye’ye üstün gelerek el-
3
Tdv. İslam İlmihali Cilt: 1 Shf: 21-31
4
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
Eş’ariyye’yi kurmuştur. Fıkıhta Şafi mezhebine mensuptur. Eş’ariler ayet ve
hadislerin yanında aklı da kullanmışlardır.
Eş’arilerin temsilcileri: er-Razi, Bakıllani, Cüveyni, Gazzali.
Maturidiyye
Kurucusu Ebu Mansur Muhammed b. Muhammed b. Mahmut el- Maturidi’dir.
Semerkant’ta doğmuştur. Aklı aşırı kullanan Mu’tezileye karşı ehl-i sünneti
savunmuştur. Selefiyye’nin zıddına aklı kullanmıştır. Kelam ilminin doğuşuna
kaynaklık etmiştir.
Maturidiyye’yi Eş’ari’den Ayıran Görüşler
1-) Kişi aklıyla Allah’ı bilir.
2-) İyi ve kötü akılla bilinir
3-) Kulda Cüz’i irade vardır.
4-) Allah’ın tekvin sıfatı da ezelidir.
5-) Allah kulun gücünün yetmeyeceğini yüklemez.
6-) Allah’ın fiillerinin bir sebebi vardır.
7-) Peygamberler mutlaka erkek olmalıdır.
8-) Allah’ın nefsi kelamı işitilemez sadece lafz-ikelamı işitilir
Hanefilerin çoğu itikadda Maturidi mezhebine mensubturlar.
Mu’tezile
Kelime anlamı ayrılanlar anlamına gelir Kurucusu Vasıl b. Ata, akılcıdır.
Şianın Ca’feriyye ve Zeydiyye ile Hariciliğin İbaziyye kolu ile aynı görüştedirler.
Mu’tezile’nin Temel Görüşleri
1-) Tevhit
2-) Adalet
3-) Vaad ve Vaid
4-) el menziletu beynel menzileteyn
5-) Emr-i bi’l-ma’ruf nehy-i ani’l-münker.
Mu’tezilenin Temsilcileri: Nazzam, Cahız, Allaf
Cebriyye: Her şeyin Allah’ın ilmi ve iradesi dâhilinde cereyan ettiği insanın irade
hürriyeti, seçme imkânı bulunmadığını düşünürler.
Kaderiyye: Kaderi inkâr eden zümredir.
Haricilik
Sıffın savaşında halife tayin işi hakeme bırakılınca ortaya çıkan gruptur. Hz. Ali’ye
isyan edip büyük günah işleyenlerin dinden çıktığını savunurlar. Bu mezhebin
İbaziyye kolu günümüze kadar mevcudiyetini korumuştur.
5
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
Şia
Sözlükte taraftar, yardımcı anlamına gelir. Hz. Ali’yi ilk meşru halife olarak gören
İtikadi mezheptir.
ŞİA’NIN KOLLARI
1-) Zeydiyye: Hz. Alinin torunu Zeyd bin Hüseyin’e nispet ettirilir. Zeydiyye mezhebi
Hz. Ebu Bekir ve Ömer’i meşru görür.
2-) İsmailiyye: Nizariyye ve Müsta’liyye diye ikiye ayrılır.
3-) İmamiyye: On iki imam görüşünü benimseyen, ilk üç halifenin halifeliğini meşru
görmezler.
Hz. Ali’nin halifeliğe nas ile geldiğini, imamların masum olduğunu, Mehdi inancı,
Takiyye (inancı gizleme) gibi görüşleri vardır.
YAŞAYAN FIKHİ MEZHEPLER4
Fıkıh: Birşeyi bilmek iyi ve tam anlamak demektir.
Fakih: Fıkıh ilminin uzmanı çoğulu Fukahadır. Hicaz, ehl-i hadis; Irak, ehl-i re’y
anlayışını savunur. Ebu Hanife ehl-i re’y fıkhını Bağdat’ta oluşturmuşken, İmam
Malik ehl-i hadis ekolünü Medine’de oluşturdu.
HANEFİ MEZHEBİ
Kurucusu Numan b. Sabittir, hocası Hammad b. Süleyman
Talebeleri: Ebu Yusuf, İmam Muhammed eş Şeybani ve İmam Zufer’dir.
Kadı’l-kudat: İlk kadıl kudat (Resmi) vasfı Ebu Yusuf’undur. Ebu Hanife’nin soyu
Hz. Ali’ye dayanır. Tabiin’in küçüklerinden etba-ı tabii’nin büyüklerindendir.
Mesail-i Nazile: Nevazil, gerçekleşmesi muhtemel olaylar
Zahiru’r-Rivaye: Ebu Hanifenin talebesi İmam Muhammed’in yazdığı (el-asl, el
Camiu’s-sağır, el Camiu’l-Kebir, ez-Ziyadet ve es-siyeru’s-sağır, es-Siyeru’l- Kebir)
Adlı eserlerin tümüne verilen kavramdır.
İmam Ebu Hanife’nin Eserleri
1-) El-Fıkhu’l-Ekber
2-) El-fıkhu’l-Ebsat
3-) Kitabu’l-Âlim ve’l Müteallim
4-) Kitabu’r-Risale
5-) El-Vasiyye
6-) El-Kasidatu’n-Nu’maniye
7-) Ma’rifetu’l-Mezahip
8-) Müsnedü’-İmam Ebu Hanife
Ebu Yusuf
Hanefi mezhebi ile ilgili ilk eser tedvin edendir. Meşhur eseri el-Harac’ı Harun
Reşit’e devlet işleri ile ilgili tavsiyeler için yazmıştır.
4
Ankuzem Fıkıh Pr. Dr. İbrahim Çalışkan Shf: 70-94
6
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
Ebu Yusuf’un Eserleri
1-el-Harac 2- el-Meharic 3- fil-Hiyeli’ş-Şer’iyye 4- er-Redd ala Siyeri’l-Evza-i
Muhammed b. el Hasan eş-Şeybani’nin Eserleri
1-) EL-Asl 2- el-Camiu’s-Sağır 3-el-Camiu’l-Kebir 4-) es-Siyaru’s-Sağır
5- es-Siyeru’l-kebir 6- Kitabu’z-ziyadat
İmam Muhammed’in Ğayri Zahirru’r-Rivayet Eserleri
Ruk’iyyat, el-Keysaniyyat, el-Cürcaniyyat, el-Haruniyyat, Kitabu’l-Hiyel ve’lMeharic.
El Kâfi: Muhammed eş-Şeybani’nin Zahiru’r-Rivaye adı verilen kitaplarını Hâkim eşŞehid el-Mervezi-el Kâfi adlı eserinde toplamıştır.
Hanefi Fıkıhçılar Fıkhı Üç Kısma Ayırmışlardır:
1-El-Usul: Zahiru’r-Rivaye adlı eserlerin içerdiği konular.
2-En-Navadir: Gayru Zahiru’r-Rivaye adlı eserlerin konuları.
3-El-Fetava: Daha sonraki fıkıhçıların ictihadları.
En-Nevazil: Semerkandı’nin eseri olup Hanefi usul ve fıkıhçılara göre yazılmış ilk
fetva
Kitabıdır.
Ebu Hanife’nin Hüküm Çıkarırken Kullandığı Kaynaklar
1-) Kur’an: Kur’an ın delalet yollarını ilk açıklayan Ebu Hanife’dir.
2-) Sünnet: Haber-i vahidi özel bir yöntemle kullanmıştır.
3-) İcma: Sarih icma kesin bir delil olarak kabul edilmektedir.
4-) Sahabe Kavli: Re’ye yer olmayan konularda sahabe kavline müracaat ederdi.
5-) Kıyas:
6-) İstihsan: Yöntem olarak istihsanı en çok kullanan müctehid Ebu Hanife’dir.
7-) Örf: Ebu Hanife sahih örfü kıyasa tercih etmiştir.
8-) İstislah
9-) İstishap
Hanefi Fıkhının Karakteristik Özellikleri
1-) Kolaylaştırma,
2-) Fakir ve güçsüzden yana görüş bildirme,
3-) İnsan tasarruflarını genellikle geçerli sayma,
4-) İnsana ve insan hürriyetine saygı gösterme,
5-) İmam’ın şahsında oluşan devlet idaresine itaat,
6-) Farazi fıkha yer verdiği için ileriye büyük bir doküman bırakmıştır.
MALİKİ MEZHEBİ
İmam Malik, Malik b. Enes, Medine imamı olarak bilinir. Medine ehlinin görüşlerine
önem verir. Maliki mezhebi Endülüs devletinin resmi mezhebidir.
Eseri el-Muvatta olup kendi eliyle yazıp ve okutmuştur.
İmam Malik’in Mısırlı Öğrencileri: Abdullah b. Vehb, Eşhep b. Abdilaziz,
Abdurrahman b. el-Hakem, Esbağ b. el Ferec el Ümevi, Abdurrahman b. Kasım
7
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
İmam Malik’in Kuzey Doğu Afrikalı Öğrencileri
Esed b. el-Furat, Sehnün el-Tenühi, Abdulmelik b. Habib
Maliki Mezhebi’bin Kaynakları/Esasları
1-Kur’an
2-Sünnet (Haberi vahidi Medine ehlinin uygulamasına muhalif olmamak şartıyla
kabul eder)
3-İcma; Cumhurun kabul ettiği icmadır.)
4-Kıyas
5-İstihsan
6- İstishap
7-El-Mesalihu-Mursele
8- Sedd-i-Zerai
İmam Malik sedd-i zerai’yi çok kullanması yönüyle diğer imamlardan ayrılır)
9- Örf (örfe dayanarak çok az hüküm vermiştir)
10-Sahabi kavli (İmam Malik Medine’deki sahabilerin görüşlerini ve özellikle yedi
imamın fıkhi görüşlerini Sünnet olarak delil kabul eder. )
ŞAFİİ MEZHEBİ
İmam Şafi asıl adı Muhammed b. İdris. Kureyş kabilesindendir. Hz. Peygamber ile
uzaktan akrabalığı vardır. Hicri 150 yılında Gazze’de doğdu. Mekke’de büyümüş ve
Medine’de İmam Malik’ten ders almıştır. Yemen’de teşeyyu (şii sempatizanlığı) ile
suçlanmıştır. İmam Muhammed’den Irak fıkhını öğrenmiş ve Irak-Hicaz fıkhını
meczetmiştir. Ehl-i hadis ile ehl-i re’yin ortası bir mezhep oluşturmuştur. Bağdat,
Mısır ve Mekke’de bulunmuş en son Mısır’da vefat etmiştir.
Er-Risale eseriyle ilk kez bir fıkıh usulu eseri yazmıştır.
İmam Şafinin Eserleri
1-) Er-Risale (Usulu’l-fıkıh)
2-) el-Umm (Furu’l fıkıh)
3-) Ahkamu’l-Kur’an
4-) Kitabu Cima’il-İlm
5-) Kitabu İhtilafi’l-Hadis
6-) Kitabu İbtali’l-İstihsan
7-) el-Mükateb
8-) Kitabu’r-Red ala Muhammed b. el-Hasan 9-) Ahkamu’t-Tedbir
İmam Şafi’nin Öğrencileri
1-) EL-Hasan b. Muhammed ez-Za’ferani
2-) Ebu-Sevr
3-) Ahmed b. Hanbel
4-Ahmet b. Ömer
5-) İbrahim b. Halid
6-El-Karabisi
8
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
Yeni Görüşlerini Nakleden Öğrencileri İse
1-) Ebu İbrahim İsmail b. Yahya el-Müzezi
2-) er-Rabi b. Süleyman el-Cizi
3-) er-Rabi b. Süleyman el-Muradi
4-) Yusuf b. Yahya el Büveyti, Hermele,
Yunus b. Abd el-Ala’dır.
İmam Şafinin Hüküm Çıkarırken Kullandığı Kaynaklar
1-) Kitap
2-) Sünnet (Haber-i vahidi kabul eder)
3-) İcma
4-) Sahabi kavli (Eski görüşünde Sahabi kavli ile amel edilmesi gerektiğini düşünür)
5-) Kıyas (Kıyas için haberi vahid bile olsa bir hadisin bulunmamasını şart koşmuştur.
)
* İmam Şafi kıyas’a çok az başvuran İmam Malik’i ve onu çok kullanan EbuHanife’yi eleştirmiştir.
* Şafi fıkhı ehl-i hadis ve ehli rey fıkhının ortasında bir özellik taşımaktadır.
İmam Şafi Irak ve Horasan’da ehl-i hadis olarak bilinmekte, Irak’ta da Sünnet ’in
hamisi olarak tanınmaktadır.
HANBELÎ MEZHEBİ
İmam Ahmet b. Hanbel: Bağdat’ta doğup ve Bağdat’ta vefat etmiştir. İmam Şafi’den
ders almış büyük bir hadis âlimidir.
Fetava: Ahmet b. Hanbel’in öğrencisi Salih ve Harp tarafından derlenerek el-Fetava
adıyla tedvin edilmiştir. Hanbeli Mezhebinin yayılmasında İbn Teymiyye etkili
olmuştur.
Ahmet b. Hanbel’in Eserleri: el-Müsned, , Kitab’uz-Zuhd, Kitabu’s-Salat ve Ma
Yelzem Fihe adlı namaz hakkında Kitabu’l Vera ve’l-İlm, Kitabu’l-Eşribe
İmam Ahmet b. Hanbel’in öğrencileri: Salih ve Abdullah b. Ahmet b. Hanbel
İbrahim b. İshak El-Harbi, Ahmet b. Muhammed b. Harun, Ebu Bekir b. Hallal, Ömer
b. el-Hüseyin el-Hirakidir
Hanbeli Mezhebinin Kaynakları:
1-) Kur’an
2-) Merfu Hadis
3-) Sahabenin fetvaları
4-) Mursel ve Zayıf Hadis
5-Kıyas (zaruret halinde)
Ahmet b. Hanbel mürsel ve zayıf hadisi “kıyas” a tercih etmiştir. Ahmet b. Hanbel’in
öğrencileri İbn Teymiyye ve İbn Kayyım el-Cevziyye Hanbeli mezhebinin
yayılmasında etkili olmuşlardır.
9
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
İbn Teymiyye’nin Eserleri:
1-) es Siyesetu’ş-Şer’iyye fi İstilahi’r-Rai ve Raiyya
2-) el-Hisbe fi’l İslam
3-) Minhacu Sünneti Nebeviyye
4-) Mearicu’l-Vusul ila Ma’rifetu’l-Usul
İbn kayyım el-Cevziyye’nin Eserleri:
1-) İ’lamu’l-Muvakıin an Rabbi’l-Âlemin
2-) Zadu’l-Mead
3-) Et-Turuku’l Hükmiyye fi’s Siyeset’iş-Şer’i
ZAHİRİ MEZHEBİ
Davut ez-Zahiri: Daha önceleri Şafii mezhebine mensupken kendi düşüncelerini öne
çıkarmıştır. Ehl-i Hadis’in reisi olarak bilinir. Zahiri mezhebinin asıl kurucusu
(yayılmasına sebeb olan) İbn Hazm ez-Zahiri’dir. Endülüs’te doğup Malik’i ve Şafii
fıkhından sonra Zahiri mezhebini idame etmiştir. Zahiri mezhebi genel anlamda
nasların özel anlamda hadis fıkhıdır.
İmamiyye (İsna Aşeriyye) Mezhebi: Cafer-i Sadık, Hz. Ali’nin torunu olup
doğruluğundan dolayı sadık lakabını almıştır. İmamiyye şiasına göre 12 imamdan
biridir.
İmamiyye Şiası Hüküm Çıkarma Kaynakları
1-) Kitap
2-) Sünnet: Hz. Peygamber ve masum imamlardan sadır olan emir ve nehiyler, onların
fiilleri ve takrirlerini içine alan sünnettir.
3-) İcma
4-) Akıl (Nasın ve İcma’nın olmadığı zaman) .
İmamiyye, el-Ahberiyyun ve el-Usuliyyun diye iki ana bölüme ayrılır.
Şia’nın Sünnet Anlayışı: Mut’a nikâhını ve çıplak ayaklar üzerine meshi caiz görme
(yeterli sayma), boşamada iki şahit zorunluluğu, beş vakit namazı cem yoluyla üç
vakitte kılma, zekâtı din adamları eliyle toplama.
El-Ahberiyyun:
İmamların masum olduğu ve Hz. Ali’nin Hz. Peygamber’in vasisi olduğu, şeriatın
açık ve gizli taraflarını Peygamberin ona bildirdiği onun da kendisinden sonraki
imamlara bunu aktardığı kanaatindedirler. İmamiyye sadece kendi muhaddislerine
güvenirler.
Şi’a İmamiyye türü Eserler:
El-Kuleyni’nin el-kâfisi ibn Babuye’nin men la yahduruhu’l-Fakih’i Ettusi’nin etTehzip el- Usuliyyun ‘e göre yukardaki kitapların hadislerini sağlıklı bulmayıp
ayıklanması gerektiğini, delilinin zanni olduğunu savunur.
Şia’nın Başlıca görüşleri
Gayrimenkullere kadınları mirasçı yapmamak ve mut’a nikâhını kabul etmek
10
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
ZEYDİYYE MEZHEBİ
Zeydiyye mezhebi İmam Zeyd’in ve kendisinden sonra gelen ehli beytin
görüşlerinden
meydana gelmiştir
Zeydiyye’nin görüşleri:
1-) Cenazedeki tekbirlerin beş tekbir olduğu
2-) Gayri müslimin kestiğinin yenmeyeceği
3-) Ehl-i kitap ile evlenmenin helal olmayacağı
4-) Mut’a nikâhını caiz olmadığı
5-) Mestin caiz olmadığı.
İSMAİLİYYE MEZHEBİ
Şia’nın bir kolu olup İmamiyye ile aralarındaki fark imametin intikali ile İlgilidir.
İmamiyye imameti Cafer’den sonra oğluna intikal ettirirken; İsmailliler İmametin
İsmail’e geçtiği kanaatindedirler.
İBADİYYE-HARİCİLİK MEZHEBİ
İmam Cabir el-İbadi, İbadi mezhebinin ilk kurucusudur. İbadiyye mezhebi tarih olarak
ortaya çıkan ilk mezheplerdendir.
İbadiyye mezhebi harici Mezheplerden cumhura en yakın olan mezheptir.
Bu mezhep sahabilerden Abdullah b. Abbas, Enes b. Malik, Abdullah b. Mes’ud gibi
sahabileri görmüştür. Abdullah b. İbadi et-Temimi’ye nispet edilerek İbadiyye diye
meşhur olmuştur. Bu mezhebin en meşhur fıkıhçısı Şerh’un Nil ve Şifa’ul-Alil adlı
İbadi
Fıkıh kitabının müellifi Muhammed b. Yusuf b. Hufeyyiştir.
İbadiyye Mezhebinin Özellikleri:
1-) Büyük günah işleyenleri tekfir etmek.
2-) Zulmeden imama isyanı vacip görmek
3-) Hilafetin müslümanların seçtiği kimsenin hakkı olduğunu kabul ederler.
4-) Amelin imandan bir cüz olduğunu kabul ederler.
5-) Muhsan (başından sahih bir nikâh evliliği geçmiş kimse) kimsenin recmedilmeyip
sadece cezasının verileceğini düşünürler.
GÜNÜMÜZDE YAŞAMAYAN FIKHİ MEZHEBLER
Evzai Mezhebi: Mezhebin imamı Abdurrahman b. Amr b. el –Evzai mezhebidir. Şam
halkının
İmamıdır. Abdullah b. Mübarek ondan ders almıştır. Evzai kıyası kabul etmeyen hadis
ehlinden olduğu kabul edilmektedir. Bu mezhep Şam ve Endülüs’te yayılmıştır.
11
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
Taberi Mezhebi:
Mezhep imamı olan Ebu Cafer Muhammed b. Cerir b. Yezid b. Halid et-Taberi’ye
nispetle tefsir, hadis, ilimlerinde otorite olup bağımsız bir mezhebin de imamı
olmuştur.
Zahiri: İbn Hazm’ın geliştirdiği nasların zahiri anlamlarını esas almak ve nasların
Anlaşılmasında Re’ye dayanmamak prensibi üzerine kurulmuştur.
İbnu’l Mukaffa: Yargı ve hukuk alanlarında verilen kararları birleştirmek teklifini
halife’ye teklif etmiştir. Fıkhi hükümlerin derlenip kanun haline getirilmesini halife
İmam Malik’e teklif ediyor, İmam Malik kabul etmiyor.
Spontane: Kendi imkânlarıyla kendiliğinden oluşan demektir.
Telfik5: Sözlükte kumaşın iki kenarını birleştirip dikmek. Fıkıh usulünde belirli bir
meselede birden fazla ictihadi görüşü bir arada veya bir arada sayılabilecek şekilde
yani birincisinin tesiri kalkmadan diğeriyle amel edip ortaya bu müçtehitlerden
hiçbirinin kabul etmeyeceği mürekkeb bir durumun ortaya çıkmasıdır. Buna taklitte
telfik denir.
İctihadi Telfik: Bir meselede önceki müçtehitlerin söylemediği ve onların
görüşlerinin ortak noktasını ihlal eden yeni bir görüş ortaya atmak demektir.
Not: Telfik anlayacağımız dille bir meselede birden çok mezheplerden faydalanmak.
Muhakkik âlimler, muasır araştırmacılar bazı kayıtlar konması ve bu kayıtlara riayet
edilmesi halinde “telfik” i caiz görürler.
Tasavvuf 6
Nefsi disiplin altına almak manen yükselmek demektir.
Zühd, Rikak, Rekaik: Coşkulu dindarlık anlamına gelir.
Mehafetullah, Haşyetullah: Allah korkusu demektir.
Muhabbetullah: Allah sevgisi demektir.
Allah korkusu ve Allah sevgisi tasavvufun rüknüdür.
Melamet: İhlas ve riya konusuna ağırlık verir.
Fütüvvet: Dinin insaniyet yönü üzerinde durmak.
Riba, Tekke, Zaviye, Dergâh, Asistane: Bu mekânlar sufilerin buluştuğu
mekânlardır.
Ebu Said Ebü’l Hayr: Sofilerin tekke hizmetleriyle ilgili kuralları ortaya koyan ilk
kişidir.
Ömer es-Sühreverdi
Avarifu’l Mearif isimli eserinde sofilerin görevlerini genişlettirdi ve kitaplaştırdı.
İmam Rabbani: Vahdet-i Şuhudu görüşünü kurumsallaştırmıştır.
İbn Arabi: Vahdet-i vucut görüşünü kuramsallaştırmıştır.
Ahmet Yesevi: Yesevi tarikatının kurucusu olup eseri Divan-i Hikmet’tir.
5
6
TDV İSLAM İLMİHALİ CİLT: 1 SHF: 46-48
Tdv İslam İlmihali Cilt: 1 Shf: 48-66
12
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
İttihat İnancı: Yaratan ile yaratılanları birleştirmek. (Vahdeti vucut)
Vird: Çoğulu evrad, sofinin günlük okuduğu dua ve zikirlerdir.
AKAİD7
Akaid: Sözlükte gönülden bağlanılan, inanılan şey demektir. Terim anlamı, inanılması
farz
olan hususlar, iman esasları dinin temel kural ve hükümleri anlamına gelir.
AkaidinKaynağı: Kur’an ve sahih hadislerdir.
İman: Sözlükte bir şeyi, kişiyi söylediği sözde tasdik etmek, doğrulamak, güven
vermek gibi anlamlara gelir. Terim anlamı Hz. Peygamber’i Allah Teâla’dan getirdiği
kesin olarak bilinen hükümlerde (zarurat-i diniyye) tasdik etmek, kalp ile tasdik
imanın unsurudur, dilin ikrarı da gerçeğin tanınmasının şartıdır.
İcmali İman: İnanılması gereken hususlara topluca inanmak demektir.
Tafsili İman: İnanılması gereken hususlara ayrı ayrı inanmak demektir.
Taklidi İman: Delilini bilmeden araştırmaya ve kavramaya dayalı olmayan imandır.
Tahkiki İman: Araştırmaya, bilgiye, kavramaya, anlamaya dayalı olan iman
demektir.
Amel İman İlişkisi
Amel imanın ayrılmaz bir parçası değildir. Ehl-i sünnet bilginlerine göre amel imanın
parçası, rüknü ve olmazsa olmaz rüknü değildir.
Amelin Gerekliliği: Amelsiz bir iman meyvesiz ağaca benzer. Kalpte yanan iman
ışığını korumak ancak amelle olur.
İmanın Artıp Azalması: inanılması gereken hususlar açısından değil ancak kalbin
derinliklerine nüfuz etmesi farklı seviyede olabilir.
İmanın Geçerli Olmasının Şartları:
İmanın geçerli olmasının üç şartı vardır.
1-) İman ümitsizlik içinde olmamalı
2-) Mü’min iman esaslarını inkâr edici söz ve davranışlardan uzak durmalı.
3-) Mü’min iman esaslarının tümünü hoş görmeli.
İslam: Sözlükte itaat etmek, boyun eğmek, bağlanmak, bir şeye teslim olmak,
esenlikte kalmak, kısaca inandığını yaşamak demektir. İslam; teslimiyet demektir.
İman daha özel bir anlam ile kalpte yer alır. Müslümanların içinde yaşayan kalbinde
iman olmayan Müslüman kabul edilir. Ancak mümin olup olmadığını Allah bilir.
Büyük Günah
Hakkında tehdit edici hadis ve ayet bulunan büyük suçlardır çoğulu kebair.
Murtekib-i kebire: Büyük günah işleyen kimsedir.
Fasık:
Büyük günah işleyen kimsedir.
Mü’min: İnanan kimsedir.
Kâfir:
Sözlükte örten inkârcı demektir.
7
Tdv İslam İlmihali Cilt: 1 Shf: 67-140
13
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
Müşrik: Allah’a ortak koşmak demektir
Münafık: Küfrünü gizleyerek görünüşte inanıyor gibi görünen kimsedir.
Şirk:
Allah’a ortak koşmak.
Küfür:
Her türlü inkârı kapsar.
İman ve Küfür: İman tasdik etmek küfür ise inkâr etmektir. Aradaki fark insanlar
tarafından bilinmez, ancak ikrarı gösteren dini görevleri yerine getirmek kalpteki
imanın varlığının göstergesidir.
Tekfir: Müslüman olduğu bilinen bir kimseyi küfür ile itham etmektir.
İrtidat: Bir kimsenin dinden çıkması demektir.
İhtida: Dine girmek demektir.
İman Esasları
Allah: Varlığı zorunlu olan ve bütün övgülere layık bulunan yüce varlığın adıdır.
Allah’u Teâla’nın Varlığının Delilleri
1-) Fıtrat Delili: İnsanın yaratılış itibariyle dini kabule yatkın yaratılmış hali.
2-) Hudus Delili: Varlıkların sonradan yaratılması hasebiyle bir yaratıcıya muhtaç
oluşu.
3-) İmkân Delili: Mümkün bir varlık olan âlemin var olması için bir sebebe ihtiyaç
duyması.
4-) Nizam Delili: Tabiatın büyük bir ahenge ve şaşmaz bir düzene sahip oluşu bunun
da bir yaratıcıya muhtaç oluşudur.
5-) Temanu Delili: Kâinatta birden fazla tanrı olması halinde biri diğerinin işine
engel olurdu.
Allah özel bir isimdir. Hiç bir dilde karşılığı yoktur.
Huda, Yazdan, Tanrı, Çalab gibi isimler Rab kelimesinin karşılığıdır.
ALLAH’U TEÂLA’NIN ZATI SIFATLARI
Tenzih-i ya da selbi sıfatlar da denilmiştir.
1-) Vucud: Var olmak, Allah’ın varlığı zorunludur.
2-) Kıdem: Ezeli olmak, Allah’ın varlığının başlangıcının olmamasıdır.
3-) Beka: Allahın varlığının sonu olmaması yani ebedi olmasıdır.
4-) Muhallefetun -lil Havadis: Sonradan olanlara benzememektir.
5-) Vahdaniyet: Allah’ın zatında bir olmasıdır.
6-) Kıyam Binefsihi: Varlığı kendiliğinden olmak demektir.
ALLAH’U TEÂLA’NIN SUBUTİ SIFATLARI
1-) Hayat: Diri ve canlı olmak demektir.
2-) İlim: Bilmek demektir.
3-) Semi: İşitmek demektir
4-) Basar: Görmek demektir.
5-) İrade: Meşiet, dilemek demektir.
a-) Tekvin-i irade: Yaratma, yapma etme ile ilgili irade demektir.
14
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
b-) Teşrii irade:
Yasama ile ilgili bir şey dilemesi demektir.
6-) Kudret: Gücü yetmek demektir.
7-) Kelam: Konuşmak demektir
8-) Tekvin: Yaratmak demektir.
Önemli Büyük Melekler
Melek: Sözlükte haberci elçi, güç ve kuvvet anlamına gelir.
Dihye: Cebrail (a. s) ’ın suretinde göründüğü sahabenin ismidir.
Cebrail: er-Ruhu’l- Emin, Ruhu’l-Kudus, Seyyidu’l Melaike)
Azrail: Ölüm meleği (Meleku’l- mevt) (Secde suresi 11. ayet)
Kiramen Kâtibin: İnsanın sağında ve solunda yazıcı melekler.
Münker ve Nekir: Sorgu melekleri olup bilinmeyen yadırganan anlamına gelir.
Hamele-i Arş: Arşı taşıyan meleklerin.
Mukarrebun ve İlliyyun: Allah’a çok yakın şerefli bir mevkide bulunan meleklerdir.
İnsanlarla Melekler Arasındaki Üstünlük Derecesi
Ehli sünnete göre peygamberler, dört melek dâhil bütün meleklerden, takva sahibi
salih ve şehit olan insanlar da normal meleklerden daha üstün iken, 4 büyük melekler
tüm insanlardan normal melekler de kâfir, münafık ve müşrik insanlardan daha
üstündür.
Cin: Sözlükte gizli ve örtülü varlık, görünmeyen şey demektir. Geniş anlamda gözle
görülmeyen bütün manevi varlıkları ifade eder. Dar anlamı ile ruhani varlıkların bir
kısmını ifade eder.
Cinler öz ateşten yaratılmıştır. (Zehirli ateş, dumansız ateş)
Gözle Görülmeyen Varlıklar Üç’e Ayrılır:
1-) Hayırlı olan ve insanlara iyiliği ilham eden melekler,
2-) İnsanı aldatan ve şerre davet eden şeytanlar,
3-) Hem hayırlıları hem de şerlileri olan cinler.
Kitap: Sözlükte yazmak veya yazılı belge anlamına gelir.
Kutub-i münzele, semavi kitaplar, indirilen kitaplar demektir.
Suhuf: Sahife kelimesinin çoğuludur. Peygamberlere 100 sahife verilmiştir. 10 sahife
Adem (a. s) ’a, 10 sahife İbrahim (a. s) ’a, 30 sahife İdris (a. s) ’a, 50 sahife Şit (a.
s) ’a
Kitapların Kronolojik Sırası: Tevrat, Zebur, İncil, Kur’an-ı Kerim
Tevrat: İbranice bir kelime olup kanun şeriat ve öğreti anlamına gelir.
Zebur: Kelime manası yazılı şey, kitap anlamına gelir. Eski ahitte mezmurlar diye yer
alır.
İncil: Müjde talim ve öğreti anlamına gelir.
Kur’an: Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelir.
Kur’anın Tanımı: Hz. Peygamber’e indirilen mushaflarda yazılı Peygamber’imizden
bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş okunmasıyla ibadet edilen insanlığın benzerini
getirmekten aciz kaldığı ilahi kelamdır.
15
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
Tevatür: Her devirde yalan üzerine birleşmelerini aklın imkansız gördüğü güvenli bir
topluluk tarafından nakletmek demektir.
Kur’an’ın Özellikleri:
1-) Ayetler ve sureler halinde tedricen inmiştir.
2-) Kur’an en son kutsal kitaptır.
3-) Kur’an kıyamete kadar bozulmadan kalacaktır.
4-) Peygamber’imizin en büyük mucizesidir.
5-) Kur’an hakikatleri kıyamete kadar bozulmadan kalacaktır ve kıyamete kadar
İnsanların ihtiyaçlarını karşılayacaktır.
6-) Kolayca ezberlenebilmesidir.
7-) Kur’an diğer din mensuplarının sorunlarını da çözüme kavuşturacaktır.
Peygamber: Farsça haber taşıyan ve elçi anlamına gelir. Arapça karşılığı gönderilmiş
anlamındadır; Rasul, Mürsel.
Nebi: Allah’ın buyruklarını haber veren çoğulu enbiya, nebi Allah’ın kendisine kitap
ve şeriat verilmeyen daha önceki şeriatı tebliğ eden kimsedir.
Peygamberlerde Bulunması Vacip (Zorunlu) Olan Sıfatlar
1-) Sıdk: Doğruluk,
2-) Emanet: Güvenilir olmak,
3-) İsmet: Günah işlememek,
4-) Tebliğ: Anlatmak, ulaştırmak,
5-) Fetanet: Zeki olmak.
Ayrıca tebyin, tebşir ve tenzir de peygamberlerin görevleridir.
Tahsis: Amm (Genel) bir lafzı, belirli bir delille cüzlerinin bazısıyla sınırlandırmak.
Takyid: Mutlak bir lafza bazı şart ve sıfatlar eklemektir.
Zelle: Peygamberlerin yaptığı küçük hatalara denir.
Sıfatların Zıtlarıyla Karşılaştırılmaları:
Sıdk: Kizb, Fetanet: Ahmaklık, Tebliğ: Kitman, İsmet: Masiyet, Emanet: Hiyanet
Kur’an’da Açıkça İsminin Geçip Geçmediği Bilinmeyen Peygamberler
1-) Zülkarneyn 2-) Lokman 3-) Üzeyir
Beş Büyük Peygamber
1-Hz. Muhammed 2-) Hz. Nuh 3-) Hz. İbrahim 4-) Hz. Musa 5-) Hz. İsa
Vahiy: Sözlükte gizli konuşma, gönderme, emir, işaret, ilham gibi anlamlara gelir.
VAHYİN ÇEŞİTLERİ:
1-) Doğru rüya, sadık rüya (mübeşşirat)
2-) Cebrail (a. s) tarafından vahyin Hz. Peygamber’in kalbine bırakılmasıdır.
3-) Cebrail(a.s)’in insan şeklinde gelmesi.
4-) Cebrail(a.s) görünmeden çıngırak sesini andıran bir tarzda vahyin gelmesi.
5-) Hz. Peygamber’e uyku halinde Cebrail(a.s)’in getirmesi.
Bu tür vahiyle gelen söz kur’an değildir.
6-) Cebrail’(a.s)in kendi asli şekliyle getirdiği vahiydir.
16
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
Cebrail(a.s) kendi asli şekliyle iki defa görünmüştür.
a-) Hira’da ilk vahiy b-) Mirac’da
7-) Hz. Peygamber’in doğrudan Allah’tan alması.
Mucize: Sözlükte insanı aciz bırakan olağanüstü garip ve tuhaf şey demektir.
Kur’an’da mucize terimi yerine ayet, beyyine ve burhan kelimeleri karşılık gelir.
Mucizenin Özellikleri
Mucizenin Allah’ın fiili olması,
Peygamberlerde olması,
Mucize tabiat kanunlarına aykırı bir olaydır.
Peygamberlik iddiasıyla birlikte bulunur.
Peygamberin isteğine uygun olur.
Lafzi Mucize: Kur’an-ı Kerim.
Hissi Mucize: Peygamberin kişiliği, edebi.
Haber Şeklinde Mucize: Önceki milletlerin haberi.
DİĞER OLAĞANÜSTÜ HALLER
İrhas: Peygamber olacak şahsın peygamber olmadan önce gösterdiği olağanüstü
durumlardır. Örneğin: Hz. İsa’nın çocukken konuşması.
Keramet: Peygamberine gönülden bağlı olan veli kulların gösterdiği olağanüstü
hallerdir.
Meunet: Veli olmayan bir kulunun darda iken yardım görüp kurtulması.
İstidrac: Kâfir ve günahkâr kişilerin arzu ve isteklerine göre ortaya çıkan olağanüstü
hallerdir.
İhanet: Kâfir ve günahkâr kişilerden arzu ve isteklerine aykırı olaylardır. Örneğin:
Müseylime bir gözü kör olan bir kişiye dua edince diğer gözü de kör oluyor.
Kıyamet Alametleri:
1-) Duman: Müminleri nezle eden, kâfirleri sarhoş eden ve yeryüzünü saran duman.
2-) Deccal: Tanrılık iddiasında bulunan ve istidrac gösteren bir kâfirdir.
3-) Dabbetu’l-arz: Hz. Musa’nın asası ve Hz. Süleyman’ın mührü bulunacak, asa ile
mü’minin yüzünü aydınlatacak mühür ile kâfirin burnunu kıracak.
4-) Güneşin batıdan doğması.
5-) Ye’cuc ve Me’cuc un çıkması.
6-) Hz. İsa’nın gökten inmesi ve decal’ı öldürmesi.
7-) Yer çöküntüsü (biri doğuda biri batıda biri de Arap yarımadasında) .
8-) Hicaz tarafında bir ateşin çıkması.
Nefha-İ Feza: Korku üfürüşü.
Nefha-İ Saik: Ölüm üfürüşü, her şey ölüp yok olacak.
Nefha-i Kıyam: İnsanlar dirilecek ve toplanma yerine gidilecek.
Acbu’z-Zenab: Kuyruk sokumu kişinin dirileceği kemik.
Haşir: Toplanmak, bir araya gelmek demektir.
Mahşer, Arasat: İnsanların toplandığı yer.
17
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
Mizan: Tartı
Sırat: Köprü
Havuz: Havz-ı Kevser.
Şefaat: Mü’minlerin lehinde peygamberlerin ve salihlerin dua etmesi demektir.
Şefaat-İ Uzma: Kıyamet günü hesabın bir an önce görülmesi için Peygamberimizin
Allah’tan istemesi.
A’raf: Dağ ve tepenin yüksek kısımları anlamına gelir.
1-) Herhangi bir Peygamberin tebliğini duymamış olarak ölen insanlarla küçükken
ölmüş müşrik çocukları A’raf ta kalacaktır.
2-) A’raflıklar iyi ve kötü amelleri eşit olan müminlerdir.
Cehennemin eş anlamlı veya farklı isimleri
Cehennem: Derin kuyu.
Cahim: Son derece büyük alevleri kat kat yükselen ateş
Haviye: Düşenlerin çoğunun geri dönemeyeceği uçurumdur.
Sair: Çılgın ateş ve alevdir.
Leza: Dumansız ve katıksız alev.
Sakar: Ateş
Hutame: Obur ve kızgın ateş.
Cennetin eş anlamlı veya farklı isimleri
Cennet: Bahçe ve sık ağaçlar.
Cennetu’l Me’va: Şehit ve Müminlerin barınağı.
Adn: İkamet ve ebedilik cenneti
Daru’l Huld: Ebedilik yurdu.
Firdevs: Herşeyi kapsayan cennet bahçesi
Darusselam: Esenlik yurdu.
Cennet’u Naim: Nimetlerle dolu bahçeler
Daru’l Muhakeme: Ebedi yer.
El-Makamu’l-Emin: Güvenli makam
Ru’yetullah: Allah’ın ahirette görünmesi demektir. Ahirette Allah’u Teala kendi
zatını müminlere gösterecek ve bu müminler için büyük nimet olacaktır.
Kader: Sözlükte ölçü miktar anlamına gelir. Terim anlamı ise, yüce Allah’ın ezelden
ebede kadar olacak bütün şeylerin zaman ve yerini özellik ve niteliklerini ezeli ilmiyle
bilip sınırlaması ve takdir etmesi demektir. Tüm varlık ve olayları belli bir nizam
ölçüye göre düzenleyen ilahi kanunu ifade eder.
Kaza: Emir, hüküm, bitirme ve yaratma anlamına gelen kaza Cenab’ı Hakk’ın ezelde
irade ettiği ve takdir buyurduğu şeylerin zamanı gelince her birisini ezeli ilmi ve
iradesine uygun olarak meydana getirmesi ve yaratmasıdır.
İrade: Seçmek, tercih etmek anlamına gelir.
18
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
Eş’ariler: Allah’ın iradesinin her şeyi kuşattığını bu iradeye külli (genel) irade adını
vermişlerdir.
Maturidiler: Allah’ın iradesine ezeli ve ilahi irade deyip, külli ve cüz’i irade
terimlerini kulun iradelerini iki ayrı yönde kullanma olarak belirtmişlerdir.
a-) Külli irade: Yapıp yapmamada seçme, tercih seçeneği
b-) Cüz’i irade: Azm-i müsemmam (kesinleşmiş karar) ihtiyar, seçim ve kasıt
(yönelme)
Kesb: Kulun istemesi, kazanması (cüz-i irade)
Halk: Kulun isteğine göre Allah’ın yaratması
Eş’ari Ve Maturidi Mezhebleri Arasındaki temel Farklar:
Eş’ari “Kesb ve halk her ikisi de Allah’a aittir” derken
Maturidi “Kesb kula, halk Allah’a aittir” der.
Tevekkül: Güvenmek, dayanmak, işi başkasına havale etmek anlamına gelir. Bütün
sebeplere sarıldıktan sonra işin sonucunu Allah’a bırakmaktır.
Teşrii: Dini yönü, hükmü.
Rızık: Sözlükte azık, yenilen, içilen faydalanılan şey anlamına gelir.
Ehl-İ Sünnetin Rızk İle ilgili Görüşleri
1-) Rızık veren Allah’tır.
2-) Rızkı yaratan Allah’tır.
3-) Haram olan bir şey onu kazanan kul için rızıktır.
4-) Her kişi kendi rızkını yer.
Ecel: Önceden tespit edilmiş zaman anlamına gelir. Ölüm anını ifade eder. Canlılar
için maktul kendi eceli ile ölmüştür.
FIKIH
Fıkıh 8: Sözlükte bir şeyi bilmek iyi ve tam anlamak demektir. Terim anlamı
İslam’ın fert ve toplum hayatının değişik yönleriyle ilgili şer’i ameli hükümlerini
bilmenin ve bu konuyu inceleyen ilim dalının özel adıdır.
Füru-ı Fıkıh: Fıkh-ı hükümleri sistematik tarzda ele alan.
Usul-i Fıkıh: Delillerden hüküm elde etme metodu.
Ahval-ı Şahsiye: Şahsın hukuku
Delil: Hüküm vermeye ulaştıran veya bir hükmün kanıtlanmasını sağlayan vasıtaya
delil denir. Delil içerdiği bilginin kaynağı açısından akli-nakli, ulaştırdığı sonuç
hakkında karşı ihtimali ortadan kaldırıp kaldırmaması açısından kat’i-zanni ayrımına
girer.
Asli Deliller: Kitap, sünnet, icma, kıyas.
Tali Deliller: İstihsan, istislah, (mesalih-i mursele) , istishab sedd-i zerai
8
TDV İSLAM İLMİHALİ CİLT: 1 SAHİFE: 141-182
19
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
Sarih İcma: Müctehidlerin, şer’i bir meselenin hükmüne dair görüşlerini aynı yönde
olmak üzere tek tek açıklamaları yoluyla meydana gelen icmaya denir.
Sukut-i İcma: Şer’i bir meselede bir veya birkaç müçtehit görüş belirttikten sonra
diğer müctehidlerin açıkça aynı yönde kanaat belirtmemekle beraber itiraz beyanında
da bulunmamalarına sukut-i icma denir.
Kıyas: Naslarda hükmü bulunmayan bir meseleye, aralarındaki illet birliği sebebiyle
naslarda düzenlenmiş meselenin hükmünü vermek.
Erkanu’l-kıyas dörttür:
1-) Asıl: Hükmü nas tarafından belirlenmiş olay,
2-) Fer: Hükmü nas tarafından belirlenmemiş olay,
3-) Aslın Hükmü,
4-) İllet (sebeb).
İstihsan: Müctehidin bir meselede özel bir delil sebebiyle o meselenin benzerinde
verdiği hükümden vazgeçip başka bir çözümü benimsemesi.
İstihsan özellikle Hanefi ve maliki mezhebinde özel bir metot olarak kullanılmıştır.
İstislah (Mesalih-ı Mürsele): Hem yarar sağlamayı ve hem de zararı savmayı ifade
eder. Maslaha’nın iki yönü 1-) Celbu’l maslaha 2-) Defu’l mefsede
Tanımı: Nasların kapsamına girmeyen ya da illet bağı kurularak (kıyas yoluyla)
nasta düzenlenmiş bir olaya bağlanamayan fıkhi bir meselenin hükmünü İslam
fıkhının genel ilkelerine göre belirleme yöntemine istislah denir. Bu metodu
uygulayarak hükme ulaşırken esas alınan maslahatlara da Mesalih-i Mürsele denir.
Örf ve Adet: İslam hukukunun doğrudan kaynakları arasında yer almaz. Örf ve âdetin
geçerliliği için onun yaygın ve sürekli olması, nasların lafzına ve ruhuna yani islam
hukukunun temel ilkelerine aykırı düşmemesi gerekir. Bu şartları taşıyan örfe Sahih
örf, taşımayana da fasid örf denir.
İstishab: Daha önce varlığı bilinen bir durumun aksine delil bulunmadıkça varlığını
koruduğuna hükmetme yöntemidir.
a-) İbaha-i asliyye istishabı; Bir şeyden yararlanma veya bir davranışta bulunma
hakkında naslarda özel bir hüküm yoksa veya kıyas yahut istislah yoluyla naslardan
bu hususta özel bir sonuç çıkmıyorsa eşyada aslolan mübahlıktır; prensibine göre o
şeyden yararlanmanın veya o işi yapmanın mübah olduğu sonucuna ulaşılır.
b-) Beraat-i Zımme İstishabı: Bir kimsenin borçlu veya suçlu olduğuna dair delil
bulunmadıkça borçsuz ve suçsuz kabul edilmesi esastır. İddia eden kimse bunu ispat
edemezse onun suçsuz olduğuna kanaat edilir.
c-) Vasıf İstishabı: Şer’an varlığı kabul edilen bir hükmün sebebinin ortadan kalktığı
ispat edilmediği sürece sabit sayılması esastır.
Sahabe Sözü: Rey ve ictihat ile bilinemeyecek konularda sahabe sözünün Sünnet
kapsamında değerlendirilmesi rey ve ictihat ile bilinebilecek konularda ise sahabe
sözünün bağlayıcı sayılmaması hâkimdir.
20
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
Şer’u men Kablene: Önceki dinlerin hükümleri hakkında Kur’an ve Sünnet’te red
veya onay yönünde bir açıklama mevcut değilse, Hanefiler dâhil bir grup İslam âlimi
bu tür hükümlerin de bağlayıcı delil olacağı görüşündedirler.
Sedd-i Zerai: Harama kötüye giden yolların kapatılıp yasaklanması, bu daha çok
Maliki ve Hanbeli mezhebinde geçerlidir.
Rey: Şahsi görüş düşünce ve kanaat anlamına gelir.
İctihad: Zor ve meşakkatli bir işi gerçekleştirmek için kişinin olanca gayreti
göstermesi bu gayreti sarf edene müctehid denir.
Ehliyyetu’l-hitap: Kişinin dini ve hukuki hükme konu (muhatap) olmaya elverişli
oluşu demektir. Hüküm iki kısımdır: 1-) Vaz’i hüküm 2-) Teklifi hüküm
Vaz’i Hüküm: Kendi içinde 4 e ayrılır;
1-) Sebep: Ramazan ayının girmesi orucun sebebidir.
2-) Rukun: Namazda kıyam, kıraat etmek namazın rüknüdür.
3-) Şart: Namaz için abdest almak namazın şartıdır.
4-) Mani: Varlığı sebebe hüküm bağlanmaması veya sebebin gerçekleşmemesi
sonucu oluşan durumdur. Örneğin hayzın ve nifasın namazın farziyetine mani olması.
Ca’li Şart: İnsanların kendi hukuki işleriyle ilgili olarak ileri sürdükleri şartlara denir.
Sahih: Bir ibadetin veya hukuki işlemin öngörülen rükun ve şartları ihtiva etmesidir.
Butlan: Rüknünün veya kurucu unsurlardan birinin eksik olmasıdır.
Fasid: Rüknü ve unsurları tamam olduğu halde şartların eksik olması anlamını taşır.
* İbadetler konusunda fasid ve batıl aynı anlama gelir.
Teklif-İ Hükümler: Şari’in mükelleften bir fiili yapmasını veya yapmamasını
istemesi veya onu yapıp yapmamada serbest bırakması.
Teklifi hüküm: (Ahkâm-ı hamse) İcab, nedb, tahrim, kerahet ve ibaha’dır.
1-) Vacip (İcab): Dini litaratürde vacip, Hanefiler hariç fakihlerin çoğunluğuna göre
kesin bir delille ve kesin bir surette yapılması istenen dini yükümlülüğü ifade eder.
Hanefiler bunu farz ve vacip diye ikiye ayırır. Hanefiler delilin kat’i oluşuna farz
zanni oluşuna vacip derler.
Bir Fiilin Farz Olduğunu Gösteren Deliller
A-) Şariin bir fiilin yapılmasını emir sigası ile istemesi. Örneğin namazı dosdoğru
kılın, orucun farz olduğunu bildiren ayet.
B-) Emir kastedilen bazı haber cümleleri, kocası ölen kadının dört ay on gün
beklemesi
C-) Bir hükmün belirli bir zumreye veya bütün insanlara yüklendiğini haber veren
naslar.
Örneğin, gücü yetenlerin o evi ziyaret etmeleri.
D-) Şariin bir fiilin yapılmasına sevap ve güzel karşılık, terk edilmesine ise ağır ceza
verileceğini bildirmesi.
Ayn-i Farz: Her mükellefin bizzat yapmakla emrolunduğu vazifeler.
21
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
Kifa-i Farz: Toplumsal bir görev olup birkaç kimsenin yapmasıyla diğerlerin
üzerinden kalktığı vazifelerdir.
Vacip: Sözlükte sabit, lazım, var ve gerekli demektir. Hanefilerin vacibi, farz ve
vacip diye ikiye ayırmalarının kat’i olana farz, zanni olana da vacip demelerinin amacı
delilin kuvvetini ve inkârın dini sonuçlarını göstermeyi hedefler.
Hanefilerde Vacip İkiye Ayrılır:
1-) Ameli farz ya da zanni farz: Örneğin vitir namazı.
2-) Zanni delil: Haberi vahid ile sabit olan mesela; namazda Fatiha okuma, vitir
namazında kunut duası okumak.
Ahmet b. Hanbel: Kur’an’da emredilen fiillere farz, Sünnet’te emredilen fiillere
vacip denilmesi gerektiğini savunur.
2-) Mendup: Hanefi fıkhında farz ve vacip dışında yapılması uygun görülen fiillerdir.
Sünnet: Hz. Peygamberin söz fiil ve onaylarının genel adıdır. Sünnet kendi içinde
beş’e ayrılır:
Sünneti Müekkede: Farz ve vacipten sonra üçüncü sırayı alır. Hz. Peygamberin
sürekli yaptığı ve bize de emir tavsiye buyurduğu fiillerdir. Sünneti müekkede hükmü
işleyen sevap kazanır terk eden kınanır.
Sünneti Gayr-i Müekkede: Peygamberimizin bazen yaptığı çoğu zaman terk ettiği
fiillerdir. Yapan sevap kazanır terk eden kınanmaz. Bu iki Sünnet çeşidine Sünneti
Huda denir.
Sünneti Zevaid: Hz. Peygamber’in insan (beşer) olarak yaptığı fiillerdir yemek
yemesi, kına yakması, giyim kuşamı, elle yemek yemesi, sünneti zevaid hükmü
işleyen sevap kazanır, yapmayan günah işlemiş olmaz. Zevaid sünnetler dinen tavsiye
edilmemiştir.
Revatip Sünnet: Farz namazlardan önceki ve sonraki kılınan namazlar, Şafii’de vitir
namazı, şevval orucu fakihlerin çoğunluğuna göre teravih namazı da revatip sünnettir.
Reğaib Sünnet: Belirli bir vakte münhasır olmadan çeşitli vesilelerle kılınan nafile
namazlara denir. Örneğin; kuşluk, yağmur, kusuf, husuf namazları gibi…
Hanefi dışındaki fakihler, Allah ve Rasulunun kesin ve bağlayıcı olmayan tarzda
yapılmasını istediği veya tavsiye ettiği fiillerin tamamını kapsamak üzere mendup
terimini kullanırlar. Hanefiler ise mendubu müstehap ile eş anlamda görürler.
Müstehap: Sözlükte sevimli olan tercih edilen işler anlamına gelir. Hz. Peygamberin
bazen yaptığı bazen terk ettiği fiillerdir. Yapılması sevap; terki, güzel olanı terk
anlamı taşıdığından doğru görülmemiştir.
3-)Mübah: Sözlükte açığa çıkan, serbest bırakılan şey anlamına gelir. Şariin yapıp
yapmamada serbest bıraktığı işler ve vazifelerdir.
Fıkıh usulunde şer’i, teklifi hüküm beştir. Bunlardan vacip ve mendup yapılması
gerekenleri haram ve mekruh ise yapılmaması gereken işler için kullanılır. Mübah ise
bu iki gruba dahil olmayan işler.
Caiz: Geçip gitmek, mümkün, serbest gibi anlamlara gelir. Dinen ve hukuken
yapılmasına müsaade edilen fiillere denir.
22
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
Caiz kavramı ya da caiz değil kavramı, helal ya da haram anlamına göre daha esnek
bir anlamda kullanılmıştır.
Sahih olayın hukuki boyutunu, caiz ise uhrevi boyutunu gösterir.
Helal: Haramın zıttı, caiz anlamındadır. Yasaklanmamış, dini hükmü ifade eder.
4-) Mekruh: Sözlükte sevilmeyip kerih, nahoş görülen şey, terim olarak şariin
yapılmamasını kesin ve bağlayıcı olmayan tarzda istediği fiil ve davranışlardır
Mekruhun hükmü: Mekruhu işleyen kınanır.
Tahrim-i Mekruh: Şariin yapılmamasını kesin ve bağlayıcı bir tarzda istediği bir fiil
olmakla beraber, bu talep haber-i vahid gibi zanni bir delil ile sabit olmasıdır. Vacibin
karşıtıdır, cezayı gerektirir. Haramdan farkı bunu inkâr eden kâfir olmaz. Hanefi
dışındakiler tahrimi mekruhu haram olarak değerlendirmişlerdir.
Tenzihen Mekruh: Şariin yapılmamasını kesin ve bağlayıcı olmayan bir tarzda
istediği fiillerdir. Örneğin: İkindi namazından sonra nafile kılmak, soğan, sarımsak
yiyerek mescide gitmek gibi.
5-) Haram: Sözlükte yasak memnu’ demek olup, helalin zıttıdır.
a-) Haram li Aynihi: Şariin bizzat kendisindeki bir illetten dolayı temelden
haramlığına hükmettiği fiillerdir. Zina, hırsızlık, adam öldürme gibi.
b-) Haram li Ğayrihi: Aslında meşru ve serbest olduğu halde haram kılınmasını
gerekli kılan geçici durumla ilgili olan fiillerdir. Örneğin; bayram günlerinde oruç
tutmak, pazarlık üzerine pazarlık, kız isteme üzerine kız isteme, cuma namazı
esnasında alışveriş yapmak.
Haram Olduğunu Gösteren Sözler
Size haram oldu, size helal olmaz, o açık bir kötülüktür. Fiilin işlenmesine ceza tertip
edilmesi (80 Değnek) gibi lafızlar harama işaret eder.
Azimet: Sözlükte bir şeye kesin olarak yönelmek, niyetlenmek anlamındadır. Fıkıh
literatüründe ise meşakkat, zaruret ve ihtiyaç gibi arızi sebebe bağlı olmaksızın ilkten
konmuş olan ve normal durumlarda her bir mükellefe ayrı ayrı hitap eden asli hükme
denir.
Ruhsat: Sözlükte kolaylık devamlı olan fıkıh ilminde ise meşakkat, zaruret, ihtiyaç
gibi arızı bir sebebe bağlı olarak azimet hükmünü terk etme imkânı veren ve yalnız
söz konusu arızı durumla sınırlı olan hafifletilmiş geçici hükmü ifade eden bir
terimdir. Örneğin oruç tutmak farzdır. (Azimet gereği). Ancak hastaların orucu kazaya
bırakması gibi (Ruhsat gereği)
Zaruret halinde ruhsatı kullanmayan günahkâr olur. Örneğin açlıktan ölüp de domuz
eti yemeyen.
Hanefiler’e göre yolculukta namazı kısaltmak ruhsat değil azimettir. Örneğin selem
akdi.
Selem Akdi: Peşin para ile teslimi sonraya bırakılan mal alımı demektir. Bu akit
genel ilkelere aykırı olsa bile ihtiyaç gereği (ruhsat) Allah Rasulü caiz görmüştür.
İfta: Fetva vermek. Münekahat: Aile hukuku.
23
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
TEMİZLİK9
Temizlik üç kısımdır.
1-) Maddi Temizlik
2-) Hükmi Temizlik
3-) Manevi Temizlik
1-) Maddi Temizlik: Beden, elbise ve çevremizi temiz tutmak demektir.
2-) Hükmi Temizlik: Abdest, gusul, teyemmüm gibi ibadet amaçlı temizliktir.
3-) Manevi Temizlik: Kin, intikam, nefret gibi duygulardan kalbi temizlemek
Suların Hükmü: Mutlak ve mukayyet sular diye ikiye ayrılır.
1-) Mutlak Sular: Yaratıldığı gibi asli özelliklerini koruyan suya denir.
Örneğin: Yağmur, kar, dolu, nehir, ırmak, dere suyu gibi. Mutlak suyun özelliği, renk,
koku, tad iken tabiatı inceliği ve akıcılığıdır.
Mutlak Sular Beş Kısımdır
a-) Hem temiz hem de temizleyici olup kullanılması mekruh olmayan sular. Örneğin;
ırmak, akarsu, deniz, yağmur suyu gibi sulardır.
b-) Temiz ve temizleyici olmakla beraber kullanılması mekruh olan sular. Örneğin;
tavuk, kedi gibi evcil hayvanların artığı olan sulardır.
c-) Temiz olup temizleyici olmayan sulardır. Örneğin abdest ve gusülde kullanılan
sulardır. (Ma-i Müste’mal sudur. )
d-) Pis, kirli sular. Örneğin içine necaset düşen sulardır.
e-) Şüpheli Sular. Eşek ve katırın artığı olan sular. Başka su yoksa bu su ile abdest ve
gusül alınır.
2-) Mukayyet Sular: İçine temiz bir şey karışarak tabiiliğini değiştiren sulardır. Gül
suyu meyve suyu gibi zor durumda maddi temizlikte kullanılabilinir.
Durgun Su: Hanefilere göre büyük havuz, avuçlandığı zaman dibi görünmemesi iken,
Şafiiler göre büyük havuz 206 litre miktarında su birikintisidir.
Taharet: Genel temizlik.
Necaset: Maddi kirlilik.
Hades: Hükmi kirlilik.
Hades: Abdestsizlik, cenabetlik, hayız ve nifas hali demektir.
Necaset: Murdar et, kan, domuz eti, sarhoş edici içkiler, insan idrarı, dışkısı ve ağız
dolusu kusmuğu, eti yenmeyen hayvanın eti, idrarı ve dışkısı dinen necis olduğunda
ittifak edilen maddelerdir.
Şafi: Eti yenen hayvanların idrar ve dışkısını necis kabul eder. Hanefiler’e göre tavuk,
kaz gibi kümes hayvanların dışkısını necaseti ğaliza, sığır, koyun, geyik gibi dört
ayaklı hayvanların dışkısını necaseti hafife olarak nitelendirir. Hanefiler’e göre at,
eşek, katır, kartal, güvercin gibi kuşların dışkısı hafif pislik hesabındadır. Hanefilere
göre ıslak meni necis iken, meni kuruyunca temiz olur.
9
TDV İSLAM İLMİHALİ CİLT. 1 SHF: 183-215
24
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
Ağır Necasetin Miktarı: Katı olduğu zaman 3-5 gr. sıvı ise el ayası kadar,
Hafif Necasetin Miktarı: Bir uzvun ¼’ünü geçmeme ölçüsü,
İstihale: Yapı değişikliği demektir. (Necaseti giderme yolları)
Depo ve Kuyuların Temizliği: Hanefi mezhebi suyun büyük mü küçük mü olduğu
yüzeyini ölçü alarak belirlemiştir. Kuyular küçük su hükmündedir. Temizliği suyun
bir kısmı ya da tamamı çekilmekle olur. Şafi ve Hanbeliler suyun hacmini ölçü
almışlardır.
İstibra: İstibra küçük abdesten sonra geriye kalabilecek ihtimal damla ve sızıntıların
giderilip temizlenmesidir.
İstinca: Büyük abdestten iyice temizlenmektir.
İstinka: İleri derecede temizlik demektir.
Abdest: Farsça ab (su) ve dest (el) kelimelerinden oluşan ve el suyu anlamına gelen
abdest hem ibadet ve hem de hükmi temizliktir.
Vudu: Abdestin Arapça karşılığı güzellik, temizlik ve parlaklık anlamına gelir.
Abdestin Dini Bağlayıcılığlı
Farz:
Namaz kılmak, Kâbe’yi tavaf etmek, Kur’an’a el sürmek
Vacip:
Hanefiler’de Kâbe’yi tavaf etmek,
Mendup: Yatmadan önce abdest almak, ezanı abdestli dinlemek
Abdestin Farzları:
1-) Yüzü bir kere su ile yıkamak
2-) Elleri, kolları dirseklerle beraber yıkamak
3-) Başı dörtte birini meshetmek
4-) Ayakları topuklarla beraber yıkamak
Tertip: Ayetteki tertibe uymak.
Muvalat: Uzuvları peşi peşine yıkamak.
Şafi mezhebinde tertip ve niyet farza dâhildir. Yani abdestin farzı altıdır.
Abdestin Sünnetleri:
1-) Niyet getirmek
2-) Besmele okumak.
3-) Elleri üç defa yıkamak.
4-) Mazmaza yapmak.
5-) İstinşak yapmak
6-) Misvak kullanmak.
7-) Sakalı hilallamak.
8-) Başın tamamını meshetmek.
9-) Tertip riayet etmek.
10-) Muvalat
11-) Sağdan başlamak
12-) Üçer defa yıkamak
13-) Su ile ovmak (Delk)
25
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
Abdestin Adapları
1-) Kıbleye dönmek
2-) Suyu sıçratmamak
3-) Konuşmayıp dua okumak
4-) Suyu ölçülü kullanmak
5-) Abdestin sonunda Kelime-i Şahadet getirmek
6-) Yüksek bir yerde abdest almak
7-) Abdest suyundan içmek
Abdesti Bozan Durumlar
1-) Dışkı yollarından çıkan her şey,
2-) Vücudun herhangi bir yerinde çıkan her şey,
3-) Fazlası kan olan tükürük,
4-) Ağız dolusu kusmak,
5-) Bayılmak, delirmek, sarhoş olmak,
6-) Namazda sesli gülmek,
7-) Cinsi münasebet veya aşırı temas ve dokunma,
8-) Mazeret halinin sona ermesi.
Mazeret (Mazur, Mazure) Devamlı burnu kanayan, idrarı tutamama, devamlı kusma
bir namaz vakti süresince devam eden bedeni rahatsızlıklar özür hali sayılır.
Namaz vaktinin çıkmasıyle özür halinin abdesti bozulmuş olur.
Mest’in müddeti: Mukim olanlar için 24 saat, seferi olanlar için 72 saattir.
Mesti Bozan Şeyler: Müddetin bitmesi, ayaktan çıkması, ayağı yıkamak için
abdestlilik hali devam ederken mesti çıkarmak abdesti bozmaz.
Mestin Başlangıç Müddeti: Temiz abdest üzerine giyilen mest ile abdest
bozulduktan sonra ayaktaki mestler mesh edilir ve müddeti başlar.
Sargı Üzerine Mest: Sargı yaradan düştüğünde ya da iyileştiğinde sargı altını
yıkamak yeterlidir. Yeniden abdest de alınabilir. Doldurulmuş ya da kaplanmış dişler
de sargı hükmündedir. Ele değen boya da aynı şekildedir.
Gusul: Sözlükte bir şeyi yıkamaya denir. Hükmi kirlilik sayılan cünüplük, hayzın ve
nifas halinin sona ermesi guslü gerektirir.
Cünüplük
Erkek veya kadından şehvetle (Cinsi zevk vererek) meninin gelmesi cünüplülüğün
sebebidir. Cünüplülük hali meni gelsin veya gelmesin erkeklik organının sünnet
kısmının girmiş olması Meninin akması uyku hali ve uyanıkken fark etmez. Yaşlılık
görüp rüyasını hatırlamayan gusleder. Cünüp olan şahsın dua okumasında bir beis
yoktur.
İnzal: Meninin gelmesi
Hayız: Adet Hali.
26
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
Nifas: Doğum sonrası görülen kandır.
İstihaze: Hayız veya nifas hali dışında kadının rahim damarlarından gelen özürlülük
hali demektir. Hayızlı ve nifaslı bir halde cinsi temas haramdır.
Guslün Farzı Üç’tür:
1-) Ağza su vermek
2-) Burna su vermek
3-) Bütün vücudu yıkamak. Gusülde kadının örgüsünü çözmesi gerekmez.
Teyemmüm: Sözlükte bir işe yönelmek, bir şeyi kastetmek anlamına gelir.
Teyemmümün Farzı İkidir:
1-Niyet etmek 2-Elleri ve yüzü toprak cinsinden bir madde ile mesh etmek.
Teyemmüm Almayı Gerektiren Sebeb İki’dir:
1-) Abdest veya gusle yetecek miktarda suyun bulunmaması.
2-) Suyu kullanma imkânının olmaması Hanefiler bir teyemmüm ile birden fazla
namaz kılınabilir. Diğer mezhepler kılamazlar. Hanbeliler kaza kılabilir.
Teyemmümü Bozan Durumlar:
1-) Abdest ve guslü bozan şeyler teyemmümü de bozar.
2-) Teyemmümü gerektiren mazeretin ortadan kalkması.
3-) Teyemmüm ile namaz kılan kimsenin suyu görmesi.
Hayız: Ergenlik çağına giren sağlıklı kadının rahminden düzenli aralıklarla akan kanı
ifade eder. Kadınlarda ergenlikten menopoza kadar görülen bu fizyolojik olaya hayız
hali (Menturasyon, Regl) denir.
İddet süresi
Henüz hayız görmeyen ya da hayızdan kesilen kadının iddet süresi üç aydır. Hayız
gören genç bayanların ve eşi vefat edenlerin iddet süresi 4 ay 10 gündür. Adet
kanaması 11-13 yaşlarında başlayıp 45-50 yaşlarında sona erer. Adet süresi ortalama
3-6 gündür.
Adet Süresi: Hanefi mezhebinde âdetin en azı 3, en fazlası10 gündür.
Temizliğin Süresi: İki adet arası temizliğin en az süresi 15 gündür. Hayız hükmi
kirlilik halidir. Hayızlı kadın kılamadığı namazları kaza etmez. Tutamadığı oruçları
kaza eder. Hayızlı kadın Kâbe’yi tavaf hariç haccın diğer menasiklerini yapabilir.
Hayızlı kadının göbeği ile diz kapağı arasından faydalanmak caiz değildir.
NİFAS: Doğumdan hemen sonra kadının cinsel organından gelen kan veya bu şekilde
kan gelmesinin sebep olduğu hükmi kirlilik halinin adıdır.
Nifas Halinin Azami Süresi: Hanefi ve Hanbeliler’de 40 gün, Maliki ve Şafilerde 60
gündür. Hayız ve nifas hali bittikten sonra bir namaz vakti geçince gusletmeden cinsel
teması Hanefiler caiz görürken diğer mezhepler caiz görmezler.
İstihaza: Rahim içi damardan hayız ve nifas hali dışında hastalık veya yapısal
bozukluk yüzünden gelen kandır. Özürlü gibi muamele görür.
27
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
SALAT10:
Namaz diye tercüme ettiğimiz bu kelime Arapça’da dua etmek, övmek, tazim etmek.
Namazlar Hanefiler’e Göre Üç Kısımdır.
1-) Farz Namazlar: Farz-ı ayın olanlar günlük 17 rek’at ve Cuma’nın 2 rekât farzıdır.
2-) Vacip Namazlar: İkiye ayrılır.
a-) Li-Aynihi Vacip: Vitir namazı, kurban ve Ramazan bayram namazları
b-) Li-Ğayrihi Vacip: Tilevet secdesi Hanefiler’e göre kusuf namazı
3-) Nafile Namazlar: Revatip namazlar, vakit namazları yanında düzenli olarak
kılınan sünnetlere denir. Nafile namazlar sünen-i revatip ve reğaip diye ikiye ayrılır.
Reğaib Namazlar: Düzenli olmayarak çeşitli vesilelerle Allah’a yaklaşmak ve sevap
kazanmak amacıyla kılınır. Hanefi Mezhebinde revatip sünnetler sünnet-i müekkede
ve sünnet-i ğayri müekededir.
Namazların Vucup Şartları Üçtür:
1-) Müslüman olmak,
2-) Akıl baliğ olmak,
Vacibi kasten terk eden kimse fasık olur. Sünnet Hz. Peygamberin devamlı olarak
yaptığı ve bir mazeret olmaksızın terk etmediği işlerdir. İkab (ceza) ,İtap (kınama
sitem) ,İsaet (kötü davranış) İsaet Hanefi Mezhebinde tenzihen mekruhun üstünde
tahrimen mekruhun altında yer alır.
Namazın Şartları (Şurutu’s-Salat)
1-) Hadesten Taharet
2-) Necasetten Taharet
3-) Setr-i avret
4-) İstikbal-i kıble
5-) Vakit
6-) Niyet
Sabah Namazının Vakti:
Sabah Namazının vakti fecri sadıktan başlar güneş doğuncaya kadar devam eder.
Fecri Sadık: Ufukta görülen enlemesine beyazlık) (Beyaz-ı müstarazi)
Fecri Kazib: Ufukta görülen boylamasına beyazlık yalancı fecir (Beyaz-ı Müstetil)
İsfar: Sabah namazını ortalık aydınlanınca kılmak müstehaptır. (Ebu Hanife)
Tağlis: Sabah namazını daha ortalık karanlık iken kılmak daha faziletli (imam Şafi)
İbrad: Öğle namazını hava serinleyince kılmak.
İstiva Vakti: Örfi gündüze göre güneşin tam tepe noktasına denir.
Öğle Namazının Vakti: İmam Azam’a göre zeval vaktinden başlar fey-i zeval hariç
her şeyin gölgesi kendisinin iki misline ulaşacağı zamana kadar devam eder.
Asr-ı Evvel: Her şeyin gölge boyunun kendi misli olduğu zamandır.
10
TDV İSLAM İLMİHALİ CİLT: 1 SHF: 217-378
28
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
Asr-ı Sani: Her şeyin gölge boyunun iki misli olduğu zamandır.
Fey-i Zeval: Güneş tam tepe noktasında iken cismin gölge boyuna denir.
Örf’i Gündüz: Güneşin doğmasından batmasına kadar olan zamandır.
Şer’i Gündüz: Fecr-i sadıktan güneşin batmasına kadar olan zamandır.
Zeval: Güneşin tepe noktasından batıya doğru kaymasına denir.
İkindi Namazının Vakti: Ebu Hanife’ye göre her şeyin gölge boyu iki misli olunca
başlar akşam güneş batıncaya kadar devam eder.
Akşam Namazının Vakti: Güneşin batmasıyla başlar kızıllığın kaybolmasına kadar
sürer.
Yatsı Namazının Vakti: Kızıllığın kaybolmasından başlar ikinci fecre kadar sürer.
Müstehap Vakitler: Hanefilere göre sabah namazını hava aydınlanınca kılmak
(İsfar),
Öğle namazını hava serinleyince kılmak (İbrad) , İkindi namazını güneşin gözü
kamaştırmayacak hale gelince kılmak, Akşam namazını ilk vakitte kılmak, yatsı
namazını vaktin ilk üçte birinde kılmak, Vitri de fecrin doğmasına yakın zamanda
kılmak.
Mekruh Vakitler: Güneşin doğmasından yükselmesine kadar geçen 45-50 dakikalık
zaman, güneşin tam tepe noktasında olduğu zaman ve güneşin batmaya yakın artık
gözleri kamaştırmadığı vakittir.
Nafile Namaz Kılmanın Mekruh Olduğu Vakitler:
1-) Fecrin doğmasından sonra sabah namazının sünneti dışında namaz kılmak,
2-) Sabah namazının farzından sonra,
3-) İkindinin farzından sonra,
4-) Akşam namazının farzından önce,
5-) Bayram namazlarında namazdan önce evde ve camide, namazdan sonra camide,
6-) Arafatta Müzdelifede iki cem edilen vakit arasında,
7-) Farz namazların vaktinin daralması durumunda,
8-) Kamet getirilirken (Sabah Sünneti hariç) ,
9-) Hatip hutbeye çıkarken, farza kadar.
NAMAZIN RÜKÜNLERİ:
İftitah tekbiri: (tahrime) İftitah başlamak, kapıyı açıp girmek anlamındadır.
Hanefi mezhebinde şart, diğer üç mezhepte rükündür.
Kıyam: Doğrulmak, ayakta durmak demektir.
Kıraat: Kur’an okumak. Kur’an mealiyle kıraat Ebu Hanife’ye göre Arapça’ya dili
dönmeyen veya ezberleyemeyen kimseler öğreninceye kadar namazda Kur’an-ı
anlamı ile kendi dilinde okuyabilir. Diğer imamlar bunu caiz görmezler.
Gizli ve Açık Okumanın Ölçüsü: Kendi duyabileceği bir sesle fısıldar gibi harfleri
yerinden çıkartmak ve niteliklerini uygulamak suretiyle kıraat etmek en doğrusudur.
Zelletu’l-Kari: Kur’an okurken okuyuş hataları, dil sürçmesine denir.
Namazı Bozan Ya Da Bozmayan Okuma Hataları
29
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
1-) Anlamı bozan, kasten hata namazı bozar
2-) Kasıtsız olarak yapılan hata eğer Kur’an’ın bir lafzı ise mana bozulsa bile namaz
bozulmaz. Eğer Kur’an lafzı değilse namaz bozulur.
3-) Bir harf yerine başka bir harf okumak eğer mahrecleri birbirine yakın ise bozmaz.
Ancak Allah ehad yerine Allah’u ehat demek bozar.
4-) Mahrec yakınlığı olmamakla beraber dat yerine dal, zal veya zı harfinin okunması
birçok âlime göre namazı bozmaz.
5-) Şedde, idğam uzatma hatası namazı bozmaz.
6-) Unutarak kelimenin bir kısmını okumayıp başka bir kelime ile devam etmek
namazı bozmaz.
7-) Bir harf eklense bozmaz ancak Allah lafzının Ekber ifadesinin başına bir “e”
katmak bozar. (Yani eellahu demek)
8-) Kelimenin yer değişmesiyle anlam bozulursa namaz da bozulur
9-) Fahiş hata ile okuyup, dönüp doğru okunsa namaz sahihtir.
10-) Kıraat esnasında ayet atlamakla namaz bozulmaz.
Ruku: Eğilmek demektir.
Tuma’nine: Rukuda sırtımızın iyice düz olması
Kavveme: Rukudan kalkınca sırtımızın of diyecek nisbette beklemek ve doğrulmak.
* Ebu Yusuf ve diğer üç mezhebe göre tadil-i erkân farzdır.
Secde: Sözlükte itaat, teslimiyet, yere kapanmak demektir.
Kade-i Ahıra: Son oturuş demektir.
Kade-i Ula: İlk oturuş demektir.
Namazın Vacipleri
Namazın vacipleri sehven terk edilmiş ise sehiv secdesi yapılır. Vacipler kasten terk
edilmiş ise namazın iadesi gerekir.
1-) Namaza Allah’u Ekber sözü ile başlamak.
2-) Nafile ve vacip namazların her rek’atında farz namazların ilk iki rekâtında Fatiha
suresini okumak vaciptir.
3-) Farz namazların ilk iki rekâtında vacip ve nafile namazların her rekâtında
Fatiha’dan sonra zamm-ı sure okumak vaciptir.
En küçük sure Kevser Suresi, en küçük ayet Summe Nazar ayetidir.
4-) Farz olan kıraatı ilk iki rekâtta okumak.
5-) Fatiha’yı zammı sureden önce okumak.
6-) Gizli ve açık okunacak namazlarda kıraatı açık veya gizli yapmak riayet etmek,
gece kılacağı nafile namazlarda serbesttir,
7-) Secdede alın ile birlikte burnu da yere koymak,
8-) Ka’de-i Ula,
9-) Her ka’dede Tahiyyat okumak,
10-) Namazın sonunda sağa, sola selam vermek,
11-) Farzlarda tertibe uymak,
12-) Farzları geciktirmemek,
30
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
13-) Kunut duası okumak ve kunut tekbiri getirmek,
14-) Bayram namazlarında zaid tekbirler okumak,
15-) Gerktiğinde sehiv secdesi yapmak,
16-) Tadil-i erkâna riayet etmek.
Namazın Sünnetleri:
1-) İftitah tekbiri alırken ellerin kaldırılması (Ref) ,
2-) İftitah tekbirinin hemen ardından el bağlamak (İtimat) ,
3-) Kıyamda iken ayakların arasını dört parmak açmak,
4-) Suphaneke okumak,
5-) Taavvuz çekmek,
6-) Fatiha’dan önce besmele okumak,
7-) Suphaneke ve teavvuzu gizli okumak, gizlice âmin demek,
8-) Namazlara göre uzun kısa sure okumak
9-) İntikal tekbiri almak,
10-) Rukuda üç defa süphanerabbiyelazim demek,
11-)Rukudan doğrulurken semiallahulimenhamideh demek. (Tesmi)
12-) Tesmiden sonra (Rabbenalekelhamd) demek. (Tahmid)
Ebu Hanife’ye göre imamın söylemesi caiz değildir.
13-) Namazı tek başına kılan tahmid ve tesmi’yi gizli okur.
14-) Rukuda el, bel izasına dikkat etmek.
15-) Rukuda başı doğrultmak.
16-) Bayram tekbirinde elleri salıvermek. (İrsal)
17-) Secdeye varırken el-diz-alın sırasını gözetmek
18-) İki secde arasında kısa oturmak. (Celse)
19-) Secdelerde iki eli baştan çok ayırmamak, parmaklar bitişik, el ayası yere yapışık
olmak,
20-) Erkeklerin secdede iken karnı uyluklardan, dirsekleri yanlarından ve kolları
yerden uzak tutması, kadınlar yere kapanır.
21-) Secde arası oturuşta ellerini uylukları üzerine koymak.
22-) Oturuşta erkekler sol ayağını yayar ve üzerine oturur sağ ayağını da diker.
Kadınlar her iki ayağını da sağ taraftan çıkarırlar (Teverrük)
23-) Tahiyyatın teşehhüdünde şahadet parmağı kaldırmak.
24-) Tahiyyatı gizli okumak.
25-) Her rekâtta Fatiha’yı okumak.
26-) Son oturuşta sall-i barik dualarını okumak.
27-) Salavattan sonra dua okumak.
28-) Her iki tarafa Esselamu aleyküm demek.
NAMAZIN ADABI (Müstehapları)
1-) Namazda huzur ve tevazu içinde olmak,
2-) Kıyafete çeki düzen vermek,
31
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
3-) Hayye alel felah’ta ayağa kalkmak,
4-) Kadkameti’s- saleh derken imamın namaza durması,
5-) İftitah tekbirinde erkekler eli açık bulundurmak,
6-) Namaza dururken kalp ile dil fiilini birleştirmek,
7-) Kıyamda secde yerine, rukuda ayakların üzerine, secdede burnun iki kenarına,
otururken kucağa ve uyluk üzerine, selamda ise omuz başlarına bakılır.
8-) Tek başına kılınan namazlarda rükû ve secde tesbihlerini 3 ten fazla yapmak.
Namazın Mekruhları:
1-) Namaz dışı bir davranışta bulunmak,
2-) Özürsüz olarak sünnet ve adapları terk etmek,
3-) İntikal tekbirleri geciktirmek ya da öne almak,
4-) Namazda esnemek, gerinmek,
5-) Namazda verilen selamı el, baş işaretiyle almak,
6-) Gözleri yummak, sağa, sola bakmak,
7-) Sıkışık abdestle namaz kılmak ya da yemek hazır iken namaza durmak,
8-) Dinen necis olmasa da pis yerde namaz kılmak,
9-) Bir insanın yüzüne ya da şirki çağrıştıracak şekilde resmin, putun yanında namaza
durmak,
10-) Dişlerin arasındaki küçük parçaları yutmak,
11-) Başkasının yerinde ya da elbisesinde namaz kılmak,
12-) İmamdan önce ruku ve secdeye gitmek,
13-) Kıraat ile ilgili sünnetleri terk etmek,
Namazı Bozan Şeyler:
1-) Namazda konuşma, aksırana yerhamukellah demek, selam almak, elhamdülillah
ya da İnne lillehi ve İnne ileyhi raciun istirca okumak namazı bozar.
2-) Ameli kesirde bulunmak, dışarıdan gözleyen kişi namazda olup olmadığı
izlenimini vermesi ya da vermemesi ölçüdür.
3-) Yönünün kıbleden çevrilmesi,
4-) Bir şey yiyip içmek, namaza durduktan sonra ağıza alınan şey susam tanesi kadar
olsa bile bozar ama namazdan önce ağza alınan yemek kalıntısı nohuttan büyük olursa
bozar,
5-) Özürsüz olarak boğaz hırlatmak, öksürmeye çalışmak( Tenahnuh),
6-) Ah, oh, üf, püf diyerek bezginlik göstermek inlemek,
7-) Kendi duyacağı bir sesle gülmek,
8-) Mushaf’a bakarak okumak (Ebu Hanife) ,
9-) Birinci oturuşu son oturuş sanarak selam verirse bozar,
10-) Farkında olmayarak veya oturarak avret yerinin açılması (Bir rükün süresince) ,
11-) Namaz kılarken vaktin çıkması, teyemmümlü kişinin suyu görmesi, özürlünün
özrünün ortadan kalkması,
12-) Mest süresinin dolmasıyla namaz bozulur,
32
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
13-) Namaz kılarken abdestin bozulmasıyla namaz da bozulur.
Namazda Türkçe Dua Etmek
Peygamberimiz sahabi Rifaa’ya ettiği musadeye istinaden içerik bakımından uygun
olmak şartıyla kişinin istediği lafızlarla dua edebileceği anlaşılmaktadır.
Ezan: Sözlükte duyurmak, bildirmek anlamına gelir. Ezan ilk defa Hz. Bilal b. Rebah
tarafından sabah namazında Medine’de Neccar oğullarından Nevar adında bir kadına
ait yüksekçe bir evin üstünde okunmuştur.
Sadakte ve Berirte: Müezzin sabah ezanında essaletu hayrun minennevm dediğinde
okunacak duadır. Ezan ve kamet vaktin değil namazın sünnetidir.
Teressül: Ezanda II. cümlede sesi yükseltmek.
Sıfatu’s-Salat: Namazı farz, vacip, sünnet ve adabına uygun birşekilde kılmaya denir.
Cemaatle Namaz Kılmanın Fazileti: Cuma Namazının dışında en kuvvetli cemaat
sabah namazının, sonra yatsı, sonra ikindi namazının cemaatidir.
Hanefi ve Şafii’ye göre imam ile birlikte iki kişi en az cemaat sayısıdır.
Kadınların Mescide Gitmeleri Ve Saf Düzeni: Kadınlar camiye özellikle bayram
namazına gelmelerine Peygamberimiz müsaade etmiş ancak evlerinde kılacakları
namazların daha efdal olacağını belirtmiştir.
Muhazatu’n – nisa: Kadınların erkeklerle aynı safta veya hizada olmasını ifade eder.
Saf düzeni: İmamın arkasında bir erkek cemaat varsa imamın sağında durur.
Cemaat yalnız bir kadın ise imamın arkasında durur.
Önce erkekler sonra çocuklar sonra da kadınlar durur.
Tertib-i Makam: Namazda duruş, düzeni demektir. Bir kadın saf tutacak olsa kadının
sağında ve solundaki birer erkeğin ve tam arkasındaki bir erkeğin namazı bozulur.
Cenazede kadınların erkeklerle aynı hizada bulunmaları caizdir. (Cenaze namazı
mutlak bir namaz olmadığı için),İmam Şafi muhazatın, erkeğin namazına zarar
vermeyeceğini ifade etmiştir.
Cemaate Gitmemek İçin Mazeret Sayılan Haller:
1-) Hastalık: Hastalığın ölçüsü, teyemmüm almayı gerektirecek kadar rahatsız olmak.
Aynı şekilde nezle gibi bulaşıcı hastalıklara yakalananların da mazeretli sayılabileceği
addedilmiştir.
2-) Korku: Mescide gittiği takdirde malına, canına ve namusuna bir zarar gelmesinden
korkuyorsa cemaatle namaz kılmaya gitmeyebilir.
3-) Olumsuz Hava Şartları: Hem cuma namazı hem de vakit namazlar için mazerettir.
4-) Abdestin sıkışık olması,
5-) İlim, irfanla meşguliyet,
6-) Bedeni arızalar.
Bir mescitte cemaatin ezanla tekrarlanması mekruhtur.
Cemaatle Namaz Kılmanın Adabı: Sabah namazının sünneti hariç kamet
getirilirken ya da farz kılınırken sünnet namaza durulmaz. Sünnet namaz kılınırken
33
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
imamın farza durması ya da hutbeye çıkması halinde 4 rekâtlık sünnet iki rekât olarak
kısaltılır. Dört rekâtlık bir farz namazı tek başına kılmakta olan bir kimse cemaat
oluştuğunda eğer secde yapmamışsa namazını keser ve cemaate katılır. Eğer secde
yapmışsa iki rekâtı tamamlar.
İMAMLIK
İmamet-i kübra: Devlet başkanlığı.
İmamet-i suğra: Namaz için imamlık yapma,
İmamın akıl baliğ, müslüman ve erkek olması şarttır. Kadın kadınlara imamlık
yapabilir. İmamın kıratı düzgün olmalı ve özürlü olmaması da şarttır.
İmamlığa Ehil Sıralaması: Bir evde namaz kılınacaksa o evin sahibi ya da izin
verdiği kimse, bunun yanında namaz hükümlerini en iyi bilen ve Kur’anı en güzel
okuyan, daha mütteki olan, yaşça büyük olan, ahlakça daha üstün olan, daha yakışıklı
olan, sesi güzel, elbisesi temiz olan, itibarlı olan insanlar sıralanır.
Mürcü: Gösterişçinin, fasık kimsenin ve küçük günahta ısrar edenin imam olması
mekruh görülmüştür. İktida: İmama uyma Muktedi: İmama uyan kimse
Müfteriz: Farz kılan. Müteneffil: Nafile namaz kılan demektir.
Bir Kimsenin İmama Uymasının Sahih Olmasının Şartları:
1-) Muktedi namaza ve imama uymaya niyet etmeli,
2-) Muktedi imamın önüne geçmemeli,
3-) İmam muktediden aşağı olmamalıdır.
*Şafi mezhebinde farz kılan nafile namaz kılana uyabilir.
4-) İmam ve muktedi aynı farzı kılıyor olmalıdır.
5-) İmam lahik veya mesbuk olmamalıdır.
6-) İmam ile muktedi arasında muktedi olmamalıdır.
7-) İmam ile muktedi arasında yol, ırmak olmamalıdır.
8-) İmamın intikal tekbirini duyacak bir engelin olmaması
9-) Bir kimse farklı bir mezhepteki imama uyabilir. Fakat uyduğu imamın kendi
mezhebine göre abdest kurallarına uyması zorunludur.
Abdestli kişinin teyemmümlüye, uzuvlarını yıkayan kimsenin meshedene, ayakta
duranın oturana uyması ve bunun aksi de caizdir.
Cemaatle Namaza İlişkin Bazı Meseleler: İmamın namazı bozulursa cemaatin de
bozulur. Muktedi fiillerinde imama uymak zorundadır. Kıraatı sadece imam yapar.
Muktedi Tahiyyatı okumadan imam tekbirini alırsa uya da bilir Tahiyyatı da
okuyabilir. Her ikisi de vaciptir evla olan imama uymasıdır.
Son oturuşta muktedi Tahiyyatı bitirmeden imam selam verecek olursa muktedi
Tahiyyatı bitirip sonra selam verir.
İmam namaza aykırı bir fiil işlerse muktedi uymaz ve Sübhanallah diye uyarır.
İmam son oturuşu oturduktan sonra fazla bir rek’at için ayağa kalkarsa fazla rek’atın
secdesini yapmadan bunu anlayıp oturursa sehiv secdesi yaparak namazı tamamlar.
34
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
Eğer son oturuşu oturmadan ayağa kalkarsa secdeye gitmeden hatırlarsa oturur, secde
yaparak namazı kurtarır, bunu fazla rek’atın secdesini yaptıktan sonra fark ederse hem
imamın hem de muktedinin namazı fasit olur. Muktedi son uturuşta tahiyyatı
okuduktan sonra imamdan önce selam verebilir. (Mekruh)
İmama Uymanın Halleri: İmama uyan kişi ya lahik, ya müdrik ya da mesbuk’dur.
Müdrik: İdrak etmiş, yetişmiş demektir. Namazı İmam ile birlikte ilk rekâtta imamın
ruk’usundan önce uyan kimsedir. Bir kimse tek başına namaz kılarken bulunduğu
yerde o farz cemaatle kılınmaya başlansa tek başına kılan secdeye varmamışsa namazı
keser ve imama uyar. Eğer bu vakit sabah ve akşam namazı ise secdeye varmışsa bile
namazını keser ve imama uyar. Fakat bu vakitlerin ikinci rekâtının secdesini yapmışsa
artık namazı kesmez ve bitirir.
Eğer kıldığı namaz dört rekâtlık bir namaz ise 1. rekâtını ikiye tamamlar. Selam verip
imama uyar. Eğer dört rekâtlı bir namazın 3. rekâtın secdesini yapmamışsa selam
verip imama uyar. Eğer 3. rekâtın secdesini yapmışsa dörde tamamlar.
Lahik: İmam ile birlikte namaza başlamasına rağmen namaza ara veren ve namazın
bir kısmını imamla birlikte kılamayan kimsedir. Lahik döndüğünde imamın devam
ettiği yerden kendisi de devam eder. Eğer imam namazı bitirmişse seferi bir imama
uyan gibi imamın selamından sonra namazı tamamlarken kıraat etmez. Lahik mümkün
olursa önce kaçırdığı rekâtları veya rükunları kaza eder, sonra imama uyar ve imamla
selam verir.
Mesbuk: İmama ilk rekâtın rükûundan sonra yetişen kimseye denir. Mesbuk
kılamadığı rekâtları kaza ederken tek başına namaz kılan gibi kıraat okur. Aksi halde
namazı fasid olur.
Mesbuk’un Sübhaneke’yi okuma yeri
Eğer kılınan namaz sessiz kıraat edilen öğle veya ikindi namazları olup ve fırsatı var
ise tekbirden hemen sonra okur. Eğer sesli kıraatlı namazlar ise kaza edeceği ilk
rekatta okur. İmam dördüncü rekâtta oturup yanlışlıkla beşinci rekâta kalksa
mesbukun namazı bu kıyam ile fasid olur.
Cuma Namazı: Hz. Peygamber ilk Cuma namazını Ranuna vadisi’nde kılmıştır.
Diğer bir rivayet Esad b. Zürare ilk Cuma namazını Medine’de kıldırmıştır.
Cuma Namazının Vucup Şartları:
1-) Erkek olmak. Kadınlara Cuma namazı farz değil bir ruhsattır. Kılabilirler,
kıldıkları takdirde öğle namazı düşer.
2-) Mazeretsiz olmak. Yani hastalık, körlük, kötürümlük, iklim şartları
3-) Hürriyet. Köle olan kimselere cuma namazı farz değildir. Yükümlü, hapiste olan
kimseler imkân bulurlarsa kılmaları farzdır.
4-) İkamet. Seferi olan kimse yükümlü değildir.
35
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
Cuma Namazının Sıhhat Şartları:
1-) Vakit. Cumanın vakti öğle namazı vaktidir.
2-) Cemaat: Ebu Hanife ve İmam Muhammed, İmam dışında en az 3 kişi cemaat
olmalı. Ebu Yusuf: İmam dışında 2 kişi cemaat yeterlidir.
3-) Şehir. Farzı eda edecek sayıda cemaatin yerleşik bulunduğu köy, belde gibi tüm
birimlerde Cuma namazının kılınabileceği bilginlerce kabul edilmektedir.
Şafi mezhebinde Cuma namazının insanların devamlı olarak oturdukları bir şehir veya
köyün sınırları içinde olması gerekir.
Hanbeliler en az kırk kişinin devamlı olarak oturduğu yer olması şarttır.
Malikiler kılınacak yerin insanların devamlı oturduğu bir yer olmalı ya da yakınında
bir yer olmalıdır.
4-) Cami. Hanefi mezhebinde bir şehirde birden fazla cami bulunması halinde bütün
camilerde kılınabilir. Şafi mezhebinde gerekli sebepler oluşmuşsa birden fazla yerde
namaz kılınabilir. Eğer gerekli sebepler yoksa ve çok yerde cuma kılınmışsa ilk kılan
yerdeki sahihtir. Maliki Mezhebi de Şafi gibi aynı görüştedir. Ancak Malikiler en eski
camide kılınanın geçerli olacağını düşünür. Hanbeliler de aynen Şafi ve Maliki gibi
ihtiyaç olmadan çok yerde cuma kılındığı zaman devlet başkanının kıldırdığı
geçerlidir.
5-) İzin. Hanefiler sadece devlet başkanının ya da onun izin verdiği kimsenin namazı
kıldırabileceğini savunur. İzn-i Am: Cuma kılınan yerin herkese açık olması
6-) Hutbe. Hutbenin rüknü; Allah’ı zikretmek, Elhamdülillah demektir.
İmam Malik’e göre müminlere hitaben müjdeli veya sakındırıcı ifade taşımasıdır.
İmam Şafi’ye Göre Hutbenin Rüknü 5’tir.
a-) Her iki hutbede Allah’a hamdetmek,
b-) Her iki hutbede salavat okumak,
c-) Her iki hutbede Takvayı tavsiye etmek,
d-) Hutbelerin birinde ayet okumak,
e-) İkinci hutbede dua okumak.
Hutbenin Şartları:
1-) Vakit içinde okunması,
2-) Namazdan önce okunması,
3-) Hutbe niyetiyle okunması,
4-) Cemaatin huzurunda okunması,
5-) Hutbe ile namaz arasını ayırmamak.
Hutbenin Sünnetleri:
1-) Hatibin minbere yakın bir yerde oturması,
2-) Hatibin minbere çıktıktan sonra cemaata dönük olması,
3-) Ezanın hatibin huzurunda okunması,
36
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
4-) Hutbenin ayakta okunması,
5-) Hutbe okunurken hatibin yüzünün cemaata dönük olması,
6-) Hutbeye Euzu, Allah’a hamd ile başlanması,
7-) Kelime-i şahadet ve salavat okunması,
8-) Müslümanlara nasihat,
9-) Bir ayet okunması,
10-) Hutbeyi iki bölümde okuması. (Oturması)
11-) İkinci hutbeye de Allah’a hamd ve Rasule salat ile başlaması,
12-) İkinci hutbede mü’minlere dua okuması,
13-) İkinci hutbeyi düşük bir sesle okuması,
14-) Hutbeyi kısa tutması,
15-) Sesini cemaata yetiştirmesi,
16-) Abdestli ve avret yerlerinin örtülü olması,
17-) Hutbeden sonra kamet getirilmesi,
18-) Cuma Namazını hutbe okuyanın kıldırması.
Hutbenin Mekruhları: Hutbenin sünnetlerini terk etmek, konuşmak, konuşanı
uyarmak (Tahrimen Mekruh) Hutbe dinleyenlerin sağa sola bakmaları, selam verip
almaları mekruhtur.
Zuhr-i Ahir Namazı: Son öğle namazı demektir. Bu namaz Cumanın sıhhat şartları
yerine gelmiyor diye gündeme gelen namazdır. Bu sebeple ihtiyaten kılınan öğle
namazıdır. Bu kaygının ürünü olan zühr-i ahir o günkü öğle namazını kurtarmaktır.
İmam Muhammed’in görüşüne göre birden fazla yerde Cuma kılınabilir, bu
kaçınılmazdır.
Cuma Vakti ve Cuma Namazı İle İlgili Bazı Meseleler
Hanefi mezhebine göre cuma namazında selamdan önce yetişen kişi Cumaya
yetişmiştir. Diğer mezhepler de ise en az bir rekâtına yetişmesi lazımdır. Aksi halde
onu dört rekâta tamamlar.
Cuma namazını kendisine farz olanların mazeretle öğle namazını cemaatle ve Cuma
namazından önce kılmaları mekruhtur.
Mazeretsiz cumayı kılmayıp öğle namazını kılanlar haram işlemişlerdir.
Cuma günü ilk ezandan sonra mazeretsiz yolculuğa çıkmak tahrimi mekruhtur. Hutbe
okunurken yapılan alış veriş Hanefiler’e göre tahrimi mekruh diğer mezheplerde
haramdır.
Vitir Namazı:
Vitir Arapçada çiftin karşıtı olan tek anlamındadır. Ebu Hanefi’ye göre vacip,
İmameyn’e göre sünneti müekkededir. Vitir namazında tekbir ve kunut okumak
vaciptir. Hz. Peygamber vitir namazını binit üzerinde kılmıştır. Bu sebeble farz
olmadığını söylerler. Vitir namazının kazası olur.
37
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
Bayram Namazı
Hanefi mezhebinde Cuma namazının vucup şartlarını taşıyan kimselere bayram
namazı da vaciptir. Bayram namazının sıhhat şartları Cuma namazının şartlarıyla
aynıdır. Yalnızca hutbe bayram namazının sünnetidir. Zait tekbirler vaciptir. Birinci
rekatta kıraatten önce, ikinci rekâtta kıraatten sonra okunur Bayram namazının vakti
kerahat vaktinin çıkmasından sonradır. Ramazan bayramı 2. güne kadar kılınabilse de
Kurban bayramı kerahetle 3. günü de (özürle) kılınabilir. İmama birinci rekâtta
yetişemeyen kişi selamdan sonra namazını kalkar tamamlar ve zait tekbirlerini
kıraatten sonraya bırakır.
Teşrik Tekbirleri: Kurban bayramının arefe günü sabah namazı ile başlar bayramın
4. günü ikindi namazına kadar sürer. Her mükellefe vaciptir. Teşrik günlerinde kazaya
kalan namaz eğer o günlerde kaza edilirse teşrik tekbirleri de kaza edilir. Teşrik
Tekbirleri Ebu Hanife’ye göre 8 vakittir. Ayrıca ferdi kılanlara gerekli değil cemaatle
kılanlaradır.
Nafile Namazlar
Müekked Sünnet: . Hanefi literatüründe müekked sünnetler sünnet kabul edilmiştir.
Gayri Müekked Sünnet: Hanefi Mezhebi literatüründe müstehap, mübah kabul
edilmiştir. Toplam 20 rekattir. Şafi mezhebinde 10 rekâttır. Cuma namazında farzdan
önce ve sonra 4 rekât revatip sünnettir. Şafi’de 2 rekât tır. Sabah namazının sünneti o
günkü öğle vaktine kadar kaza edilebilir. Nafile namazların evde kılınması daha
faziletlidir. Nafile namazların bütün (Rekâtlarında) kıraat farzdır. Gündüz kılınan
namazlarda 4, gece kılınan namazlarda 8 rekâttan fazla bir selamla kılmak mekruhtur.
Nafile namazlarda mutlak niyet yeterlidir. Nafile namazlar sabah sünneti hariç
oturarak kılınabilinir.
Teravih Namazı
Teravih, terviha kelimesinin çoğulu olup rahatlatmak, dinlendirmek gibi anlamlara
gelir. Teravih sünneti müekkededir. Ramazan ayının sünnetidir. Yatsıdan sonra
vitirden önce kılınır teravihin cemaatle kılınması kifai sünnettir. Teravih’in 20 rek’at
olduğunda görüş birliği varken 8 rekât olduğu da iddia edilir.
Hz. Ömer Ubey b. Ka’bı teravihi cemaatle kıldırması için görevlendirmiştir.
Revatip Sünnetler: Bir vakte munhasır kılınan nafile namazlara denir.
Reğaip Sünnet: Revatip sünnetler dışındaki nafile namazlar reğaip sünnet diye
adlandırılır. Bunlar gönüllü olarak kendiliğinden kılındığı için gönüllü (Tetavvu)
namazlar veya arzuya bağlı namazlar olarak da adlandırılır.
Teheccüt Namazı: Hem uyumak hem de uyanmak anlamına gelir. Geceyi ihya için
kılınan genel bir namazın adıdır.
Kuşluk Namazı: Diğer adı “Duha” namazı olan, Peygamber’imizin kuşluk vaktinde
namaz kılması ve tavsiye ettiği bir reğaib sünnet namazıdır.
38
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
Evvabin Namazı: Tevbe eden sığınan anlamına gelir. 6 rekâtlık bir namaz olan
evvabin namazı tek selam veya 3 selamla kılınır.
Tahiyyatu’l- mescid: Mescidin selamlanması anlamına gelir. Hanefi ve Maliki’lere
göre kerahet vaktinde camiye giren kişi bu namazı kılamaz.
Şafi mezhebinde kılabilir. Cuma vakti hatip minberde iken bu namaz kılınmaz.
Abdest ve Gusulden Sonra Namaz Kılmak, Reğaip sünnettir.
Yolculuğa Çıkarken ya da Dönüşte Namaz kılmak:
Yolculuğun selameti için yola çıkarken evde, dönüşte de mescitte kılmak.
Hacet Namazı: Dünyalık her hangi bir sıkıntı ya da ihtiyaç halinde dua etmeden önce
4 rekât namaz kılmak. Birinci rekâtında Fatiha ve 3 kez Ayet’el-kürsi okunur.
Diğer 3 rekâtlarda Fatiha ve bir kez İhlâs, Felak, Nas sureleri okunur.
İstihare Namazı: Hayırlı olanı istemek anlamına gelir. İnsanlar kendileri için bir
tercihte bulunacakları zaman 2 rekât namaz kılmak ve dua etmek
Tevbe Namazı: Kişi günah işledikten sonra iki rekât namaz kılarak tevbe etmesidir.
Tesbih Namazı: Tesbih Namazı 4 rekât olup Peygamberimiz amcası Abbas’a
kılmasını tavsiye etmiştir. Asl olan tek başına kılmak eğer sehiv secdesini icap ettiren
bir durum olursa sehiv secdelerini tesbihatsız yapar.
Yağmur Duası: İstiska duası açık bir alana çıkılıp tevbe ve istiğfardan sonra yağmur
yağması için dua etmektir.
Kusuf ve Husuf Namazı
Güneş tutulmasına kusuf, ay tutulmasına husuf denir. Güneş tutulduğu zaman ezansız,
kametsiz iki rekât namaz kılınır. (cemaatle) İmam açıktan kıraat eder. Kusuf
namazının sünnet olduğunda görüş birliği vardır.
Husuf namazının sünnet olduğuna dair görüş birliği yoktur.
Hasta Namazı: Hasta olan kişi ayakta namazını kılamıyorsa oturarak, oturarak da
kılamıyorsa başıyla ya da gözüyle ima ile kılar. Hasta iyileştiği zaman kılamadığı
namazlar 5’ten az ise kaza eder fazla ise kaza etmez ya da iskatı tavsiye eder.
Yolcu Namazının Hükmü: Hanefilerin çoğunluğuna göre yolculuk orta bir
yürüyüşle 3 günlük bir mesafeden ibarettir. Buna 3 konak yeri de denir. Sefer süresi
18 saat kabul edilmiştir. Mesafe olarak da 85-90 km. dir. Çağdaş İslam bilginleri bu
ikisinden mesafe ölçüsünün daha objektif olduğu kanaatindedirler. Yolculuktaki
ruhsat sebebi, yolculuğun meşakkat, telaş ve normal düzenin bozulmasını içerir. Bu
sebeple dinimiz namazın kısaltılmasını (kasr) ve birleştirilmesini (cem) gibi
kolaylıklar sunmuştur. Bu tür kolaylıklar daha çok zamana mebnidirler. Yolculuk,
tatil, iş, güvenlik olmak üzere üç türlüdür. İş ve güvenlik olan yolculuklarda bu
ruhsatın kullanılacağı bunun dışındaki yolculuklarda ise kendi insiyatifine kalmış bir
şeydir. Ruhsatı kullanma kişinin kendi tercihinin eseri olacağından sorumluluk da
kendisine aittir.
Seferiliğin Hükümleri: Yolcu olan kişinin orucu tutmayıp daha sonra tutması mest
üzerine meshin süresi 1 günden 3 güne ve 4 rekâtlı namazların 2 rekât olarak
kılınmasına izin verilmiştir. Hanefiler namazı kısaltmanın vacip olduğu çünkü bu bir
39
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
ruhsat değil bir azimettir. Hz. Aişe namaz seferde farz kılındı, hazarda ziyadeleşti.
Malikilere göre kısaltmak müekked sünnettir. Şafi ve Hanbelilere göre ruhsattır kişi
serbesttir. Seferi bir kimse bir beldede on beş gün veya daha fazla kalmaya niyet
ederse mukim olur. Şafi ve Malikilere göre 4 günden sonra mukim olur. Namaz
cemaatle kılındığında mukim yolcuya, yolcu da mukime uyabilir. Yolcu mukime
uyarsa tam kılar.
Vatan-i Asli: Bir insanın doğup büyüdüğü içinde yaşadığı veya içinde barınmayı
kastettiği yere denir. İş, görev sebebiyle veya yerleşmek üzere göçülünce yeni yer
vatan-i asli olur. Eski yer bu vasfı kaybeder.
Vatan-ı ikamet: Kişinin (Geçici olarak) 15 günden fazla kaldığı yerdir.
Vatan-i sukna: Bir yolcunun 15 günden az kalmayı planladığı yere denir.
CEM
Cem bir araya getirmek toplamak demektir. Öğle ile ikindiyi öğle vaktinde, akşam ile
yatsıyı akşam vaktinde kılmak cem’i takdim, öğle ile ikindiyi ikindi vaktinde, akşam
ile yatsıyı yatsı vaktinde kılmak cem-i te’hirdir. Âlimler Arafat ve Müzdelife için
görüş birliğindedirler. Hanefi mezhebi bu iki yerin dışında cem’i caiz görmezler.
Bununla birlikte yolculuk veya yağmur gibi bir mazeret olduğu zaman manevi cem’de
dediğimiz biri vaktin sonu diğeri de vaktin ilkinde kılınan şekli cem ya da cem’i
muvasala, cem’u fiil denilen cem’i kabul kabul ederler. Bu gerçek anlamda cem değil
fiil birleşmesidir. Arafatta bir ezan ve iki kametle öğle ve ikindi namazı, bir ezan bir
kametle akşam ve yatsı namazı birleştirilir.
Cem’i Gerekli Kılan Sebebler:
1-) Yolculuk: Hanefiler dışındaki âlimler yolculuğu mazeret kabul etmişlerdir.
2-) Yağmur, Çamur, Kar, Dolu: Maliki, Şafi ve Hanbeli için bir mazeret kabul
edilmiş. ve namazı evde değil de mescitte cemaatle kılmayı şart koşmuştur.
3-) Hastalık: Şafiler’e göre cem caiz değildir.
4-) İhtiyaç: Hanbeliler sıkıntı ve ihtiyaç halinde cem’i caiz görürler.
Ebu Yala: Cumayı veya cemaatle namaz kılmayı engelleyen her mazeret cem’i caiz
kılar.
İbazi Mezhebi: Namazın vaktinde kılınmasına engel olan her mazeret cem’i caiz
kılar.
5-) Meşğuliyet
Mezheplerin Cem Konusunda Farklı Düştükleri Üç Nokta
1-) Cem hususundaki hadislerin farklı yorumlanması,
2-) Diğer yerlerdeki cem’i Arafat’a kıyas olur mu olmaz mı?
3-) Namazların müşterek vakitleri olur mu olmaz mı?
Not: Şiiler genelde namazı cem ile kıldıkları için onların namazı üçe indirdikleri
zannedilir. Sonuç olarak olağan durumlar için beş vakit namazın vakitlerine titizlikle
uyulması kuraldır. Ancak bazı özel durumlarda cem ruhsatı tanınmış olmaktadır.
40
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
Cem Yapılırken Dikkat Edilecek Hususlar
Sabah namazı hiçbir şekilde cem yapılmaz. Cem’i takdimde sırayı gözetmek gerekir.
Önce öğle namazı sonra ikindi namazı kılınmalıdır.
Korku Namazı: Çoğu fakihler düşman saldırısı gibi ciddi bir durumda cemaatin
ikiye ayrılarak imamın arkasında farz bir namazı nöbetleşe kılmaları demektir.
Namazların Kazası: Bir namazı vaktinde kılmaya eda, vaktinden sonra kılmaya kaza
denir. Vaktinde kılınamayan namaza faite çoğulu fevait denir. Hz. Peygamber
unutmak ya da uyuya kalmak gibi bu iki sebepten dolayı namazın kaza edileceğini
söylemiştir. Namazı kasten kılamayanların o namazı kaza etme imkânlarının olmadığı
bilinir. Tevbe ve istiğfar etmeleri gerekir. Farz ve vitir namazı kaza edilir. Sabah
namazının sünneti farz ile birlikte kılınamamışsa Öğle namazına kadar kılınabilir.
Öğle namazının ilk sünneti farzdan önce kılınmamışsa, farzdan sonra, son sünnetten
önce kılınması uygun görülmüştür. Ancak sünnetin yeri iki defa değişmemesi için
kılınamayan ilk sünneti son sünnetten sonra kılmak daha güzeldir. Beş vakit namaz
süresince baygın ve hasta olan kimseden namaz düşer.
Kaza Namazının İfasıi: Hanefiler’e göre kazaya kalmış bir namaz vakti içinde nasıl
eda edilecekse öylece kaza edilir. Seferde kazaya kalan bir namaz hadarda bile olsa
seferi hükmü ile kılınır. Mukim iken kazaya kalan bir namaz seferde kaza edilmek
istenirse yine tam kılınır. Şafi ve Hanbeliler bunun tam zıddını savunurlar. Yani kaza
edilirken kaza edileceği mekân ölçü alınır. Kaza edilirken gizli okunan namazlar gizli,
açık okunan namazlar açıktan okunur. Açıktan okunan namazlar tek başına kılınırken
tercihe bırakılır.
Tertip Üç Durumda Düşer:
1-) Kazaya kalan namazların vitir dışında 6 vakit ya da daha fazla olması
2-) Vaktin hem kaza hem de vakit namazı kılmaya yetmeyecek kadar dar olması
3-) Vakit Namazın kılınışı sırasında kaza namazları hatırlamaması mekruh vakitlere
girmemek şartıyla sabah ve ikindi namazından sonra da kaza kılınabilir.
Kaza Namazına niyet Getirmek
Niyet: “Vaktine yetişip de kılamadığım son ………….. namazı kılmaya” diye niyet
edilir.
Mübarek Gün Ve Geceler:
Reğaip: Recep ayının ilk Cuma gecesidir.
Mirac: Recep ayının 27. gecesidir.
Beraat: Şaban ayının 15. gecesidir.
Kadir: Ramazan ayının 27. gecesidir.
Secdeler İle İlgili Meseleler:
Sehiv Secdesi: Sehiv yanılma, unutma ve dalgınlık gibi anlamlara gelir. Namazın
vaciplerinden birini terk ya da tehir halinde gerekir. Sehiv secdesi Hanefilere göre
vaciptir. Yapılmazsa günah olur. Ebu Hanife ve Ebu Yusuf’a göre her iki tarafa selam
verildikten sonra sehiv secdesi yapılır. İmam Muhammed’e göre ise yalnızca sağa
41
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
selam verildikten sonra sehiv secdesi yapılır. İmam olan kişi için İmam Muhammed’in
görüşü, tek başına namaz kılan kişi için ise diğer ikisinin görüşü mezhepçe kabul
gören görüştür.
*Şafi ve Hanbeli mezhebine göre selamdan önce yapılır. İmam’ı Malik ziyade bir
fiil işlenmişse selamdan sonra eksik bir fiil işlenmişse selamdan önce yapılır. Sehiv
secdesini yaptıktan sonra son oturuşta Tahiyyatı okumak ve selam vermek vaciptir.
Sehiv Secdesi Yapılacak Tahiyyatta Salavat Okuma Yeri:
Hanefi fakihlerinden Kerhi: Salavat duaları sehiv secdesinden sonraki teşehhütte
okunur. Tahavi: Salavat duaları selam bulunan her teşehhütte okunur. İmam
hakkında Kerhi’nin görüşü, münferid hakkında da Tahavi’nin görüşü isabetlidir.
Sehiv Secdesini Gerektiren Haller
Tedarik: Namazın farzlarından biri yapılmadığı zaman bunu namaz içinde telafi
etmeye denir. Böyle bir telafide sehiv secdesi gerekir. Farz tehirinde vacibin terk ve
tehirinde sehiv secdesi gerekir. Vacibi kasten terk eden kişiye genelde sehiv secdesi
gerekmez.
Ancak Fatiha’yı okumama veya ilk oturuşu terk etme halinde gerekir.
Farzın Namaz İçinde Telafi Edilmesi: Rükûda hatırlanan kıratın telafisi
mümkündür. Birinci secdede iken rükûya varmadığını hatırlayan kimse ayağa kalkar
ve rükûsunu iade eder. Bir kimse son oturuşu oturmadan beşinci rekâta kalksa, beşinci
rekâtın secdesini yapmadığı müddetçe oturur selam verir, sehiv secdesi yapar. Eğer
secdeyi yapmışsa artık farz diye kıldığı namaz nafileye dönüşür ve altıya tamamlar.
Eğer ki son oturuşu yaptıktan sonra beşinci rekâta kalkmışsa secdeden önce hatırlarsa
oturur sehiv secdesi yapar.
Eğer secdesini yapmışsa altıya tamamlar 4 rekât farz, 2 rekât nafile kılmış olur.
Sehiv Secdesi Gerektiren Durumlar
1-) Rüknün tekrarı
2-) Takdim ve tehir
3-) Ara verme
4-) Kıraat eksikliği ya da fazlalığı
Not: Kişi Fatiha’yı sureden sonra 2. kez okursa sehiv secdesi gerekmez. Fatiha’yı son
iki rekâtta iki kere okuması durumunda da gerekmez. Dört rekâtlık farzın ilk iki
rekâtında bir şey okunmasa son iki rekâtta hem Fatiha hem de zammı sure okunur
secde yapar. Bir kimse Fatiha’dan sonra zammı sure okumasa bunu secdeden önce
hatırlarsa kıyama döner ve secde yapar. Bu hatırlamayı 3. rekâtta hatırlarsa 3. ve 4.
rekâtlarda zammı sureyi açıktan okur.
5-) Gizli okunacak yerde açık, açık okunacak yerde gizli okursa sehiv secdesi yapar.
6-) Fatiha’dan önce yanlışlıkla sure okunursa secde yapar.
7-)Kunut okumadığını secdeden önce rükûda hatırlasa bile dönüp iade etmez secde
yapar. Dört rekâtlı farzın son iki rekâtında Fatiha’dan sonra zammı sure okusa secde
42
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
gerekmez. Münferid olarak namaz kılan kişi açıktan ya da gizli okumasından dolayı
secde gerekmez. Rükûda ve Secdede hata Tadil-i Erkâna uymamak secdeyi gerektirir.
Not: Tadili erkân İmam Şafi ve Ebu Yusuf’a göre farzdır. Ka’de’de hata farz namazın
ilk oturuşu yapmadan kıyama kalkan kişi oturmaya yakın ise oturur. Kıyama yakın ise
kalkar. Sonunda secde yapar. İlk oturuşu oturmada kıyama kalkan daha sonra oturuşu
terk ettim diye otursa farz olan kıyamı terk ettiği için namazı ifsad olur. Bu mesele
farz namazlar için geçerlidir. Tahiyyat’ı terk etmek birinci oturuşta Ebu Hanefi’ye
göre teşehhüte bir harf bile eklenecek olsa sehiv secdesi gerekir.
Not: Namazda Tahiyyat, salavat ve zikirlerin açıktan okunması sehiv secdesi
gerektirmez. Birinci oturuşta İmam teşehhüdü tezce bitirip üçüncü rek’ata kalksa kişi
teşehhüdü okur sonra kalkar. Birinci oturuşta tahiyyatın tekrarı sehiv secdesi
gerektirir. Son oturuşta tahiyyat 3-4 kez tekrarlansa secde gerekir.
* Öğle namazının ilk oturuşunda tamamladım zannıyle selam verdikten sonra halen iki
rekât kıldığını anlayan kişi kalkıp namazını tamamlar sonra secde yapar. İmama
sonradan yetişen kimse unutarak imam ile birlikte selam verecek olsa yaptığı
selamdan dolayı secde gerekmez. Sehiv secdesi yapması gereken bir kişi bunu unutsa
konuşmadığı ve mescitten çıkmadığı müddetçe sehiv secdesi yapabilir.
Mesbuk: İmamın secdesine iştirak eder. Eğer mesbuk kalktıktan sonra imam sehiv
secdesine gitse mesbuk imamın secdesine iştirak eder. Mesbukun eksik rekâtlarını
tamamlarken bir durumla karşılaşsa kendi başına sehiv secdesi yapar. Muktediye
kendi sehvinden dolayı sehiv secdesi gerekmez Sehiv secdesi yapmakta olan imama
uymak caizdir. İmam ile cemaat üç mü, dört mü kıldık diye ihtilaf etseler imam
sözünde emin ise söz imamındır.
Eğer imam emin değilse söz cemaatindir. Eğer ihtilaf cemaat arasında ise söz imamın
tarafına aittir.
İmamlara Özel Durumlar:
1-) Hanefiler bayram ve cuma namazlarında kargaşayı önlemek için sehiv secdesini
yapmamayı daha evla görmüşlerdir.
Bayram namazlarının tekbirlerini terk etmek sehiv secdesi gerektirir.
2-) Fatiha kısmen gizli okunsa açıktan okunması hatırlansa Fatiha yeni baştan açıktan
okunur.
3-) İmam sabah namazında Fatiha’yı gizliden okuyup daha sonra bu durumu fark etse
Fatiha’yı yeniden okumaya gerek yoktur.
4-) İmam teravih namazında gizli okusa sehiv secdesi gerekir.
5-) Bir kimse açıktan okunan namazı ilk iki rekâtında kıraat etmese son iki rekâtta
açıktan okur ve sehiv secdesi yapar. Bir kimse geceleyin, gündüze ait bir namazı
imam olarak kaza etse sehven açıktan okusa ya da gündüz geceye ait bir namazı imam
olarak kaza etse ve sehven gizli okusa sehiv secdesi gerekir.
6-) İmam ile birlikte gündüz nafile namaz kılınsa ve açıktan okunsa ya da imam ile
gece nafile namaz kılınıp gizli okunsa sehiv secdesi gerekir.
43
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
b-)Tilavet Secdesi: Eğer secde ayetini dinleyen kişi Arapça telaffuzda secde ayetinin
geçtiğini bilmezse secde gerekmez. Ancak lafızdan ya da anlamdan secde edilmesi
gerektiğini anlayan kişi secde eder. Âlimlerin çoğu tilavet secdesinde abdesti şart
koşmuştur. Hanefiler’e göre Tilavet secdesi vacip, diğer üç mezhebe göre sünnettir.
Secde Ayetleri: el A’raf, er-Ra’d, en-Nahl, el -İsra, el-İnşikak el-Alak, el Meryem, elHacc, el-Furkan, en-Neml, es-Secde, Fussilet, Sad.
c-) Şükür Secdesi: Bir nimetin kazanılmasında ya da bir musibetten kurtulma
durumunda tekbir alınıp secdeye gitmek ve secdede Allah’a hamd ve şükür yapmak
anlamına gelir.
Cenaze Namazı
Muhtazar: Son nefesine yaklaşmış ve ölmek üzere olan kişi.
Meyyit: Ölen kişi (Çoğulu) mevta
Techiz: Ölü için genel olarak yapılması gereken hazırlıklar.
Gasil: Ölünün yıkanması
Tekfin: Kefenlenmesi
Tedfin: Kabre konulması
Telkin: Muhtazarın yanında Kelime-i tevhid demek olduğu gibi sorulması muhtemel
soruları da ölüye hatırlatma anlamına gelir.
Taziye: Baş sağlığı dilemek.
Yukarda sayılan görevleri yerine getirmek farzı kifayedir.
Yıkamadan önce ölünün yanında Kur’an okumak mekruhtur.
Yıkama bitinceye kadar “Gufraneke ya Rahman” denilmelidir.
Namazı bilmeyecek yaşta olan çocuklara abdest vermek gerekmez.
Ölünün saçı sakalı taranmaz, saçları ve tırnakları kesilmez, sünnet olmamışsa sünnet
edilmez.
Yıkandıktan sonra kurulanır. Yıkayan kişi abdestli olmalıdır.
Bir kadın vefat eden kocasını yıkayabilir. Çünkü kadın iddet bekleyeceğinden nikâh
düşmemiştir. Fakat erkek, ölmüş karısını yıkayamaz. Nikâh düşmüştür.
Erkeklerin arasında ölmüş bulunan bir kadının orada bir mahremi varsa teyemmüm
verir. Yoksa yabancı bir erkek teyemmüm verir. Buluğ çağına ermemiş erkek çocuğu
kadın, kız çocuğunu da erkek yıkayabilir. Erkek mi kadın mı olduğu belli olmayan
(Hunsa-i Müşkül)öldüğü zaman yıkanmaz, teyemmüm verilir ve kadın gibi
kefenlenir. Suda boğulmuş kimse suyun içinde üç defa hareket ettirilerek yıkanmış
olur. Gayri müslim ölürse dindaşlarına verilir. Eğer dindaşları yoksa sünnete
uyulmaksızın yıkanır, kefenlenir ve gömülür. Düşük neticesinde doğan çocuk bir bez
parçasına sarılarak gömülür. Yıkanması gerekmez. Ölmüş bir Müslümanın başı ile
birlikte vücudunun çoğu bulunuyorsa yıkanır. Fakat başsız vücudun yarısı telef
olmuşsa yıkanmaz, kefenlenmez ve namazı kılınmaz. Kefene sarıldıktan sonra ölüden
çıkacak bir sıvı veya benzeri şeyler artık yıkanmaz öylece gömülür.
44
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
Cenazenin Kefenlenmesi
Erkeğin kefeni, biri gömlek (Kamis) , biri etek (İzar), biri de sarg-ı bürgü (Lifafe)
olmak üzere üçtür. Hanefi mezhebine göre geriye mal bıraksın veya bırakmasın
kadınların kefeni kocaya aittir.
Ahidname: Ölünün alnına, sargısına veya kefenine yazılan (İman üzere sabit olduğu)
mukaddes kelimelere denir. Cenaze Namazında niyet şarttır. Kadın, erkek veya çocuk
olduğu belirtilir. (Tayin) Bu durumu bilmeyen kişi “ Üzerine imamın kıldığı kişi “
diye niyet eder.
Cenaze Namazının Rukunları:
1-) Kıyam 2-) Tekbir.
Cenaze Namazının Sünnetleri: ise hamd ve sena etmek, salat ve selam getirmek,
hem ölüye hem diğer müslümanlara dua etmek. İftitah tekbiri dışında üç tekbir daha
vardır. Cenaze namazını caminin içinde mazeretsizkılmak tenzihen mekruhtur.
Hanefiler cenaze namazında kıraat olarak Fatiha suresini okumayı mekruh
saymışlardır. Şafi ve Hanbeliler’e göre Fatiha’yı okumak bir rükündür.
Cenazeye İlişkin Bazı Hususlar: Genel olarak namazın mekruh olduğu vakitlerde
cenaze namazı kılmak da mekruhtur. Hanefi ve Malikiler gaip üzerine cenaze
namazını caiz görmezler. Hz. Peygamberin Necaşi’nin namazını gıyabında kıldığı için
İmam Şafi gaip üzerine cenaze namazını caiz görür. Namazı kılınmayarak gömülmüş
olan bir cenaze henüz dağılmamışsa kabrin üzerine namaz kılınır. Diri olarak doğduğu
bilinen bir çocuk yıkanıp namazı kılınır. Ölü olarak doğarsa yıkanır, fakat üzerine
namaz kılınmaz. Bir ölü yıkanmadan kefenlenmişse ya da bir yeri yıkanmayıp
unutulmuşsa kefen açılır ve yıkanır. Kabre konulup üzerine toprak atılmadığı
müddetçe hüküm böyledir. Toprak atıldıktan sonra kabirden çıkarılması haramdır.
Kimlerin Cenaze Namazı Kılınmaz
Ebu Yusuf’a göre intihar edenin cenaze namazı kılınmaz. Anasını veya babasını
kasten öldüren kimselerin de cenaze namazı kılınmaz.
Çatışma esnasında ölen eşkıyanın cenaze namazı kılınmaz.
Mürtedin cenaze namazı kılınmayacağı gibi müslüman mezarlığına da defnedilmez.
Cenazenin Taşınması
Cemaati çok olsun diye namazı geciktirmek mekruhtur. Cenazenin arkasından
yürümek daha faziletlidir. Cenaze omuzdan inmeden cemaatin oturmaları mekruhtur
Cenaze indirildikten sonra ayakta durmak da mekruhtur. Kabrin lahit ya da şak
yapılması hoştur. Cenazeyi kıble tarafından kabre indirmek müstehaptır.
Kur’an Okuma ve Telkin
Cenaze gömüldükten sonra üzerine Mülk, Vakıa surelerini okumak müstehaptır.
Telkin
Âlimlerin çoğunluğu ölümden sonraki telkini meşru görmemişlerdir. Hanefi
Mezhebinde mükellef için telkin meşru görülmüştür. Bir kimse falan zat beni yıkasın,
namazımı kıldırsın veya beni kabre koysun diye vasiyet ederse yerine getirmek velinin
iznine bağlıdır. Kişinin vefat etmeden önce kefen ya da kabir hazırlaması caizdir.
45
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
Taziye
Taziyenin, evin önünde, kabristanda veya 3. günden sonra yapılması mekruh
görülmüştür. Ancak duymayan ya da aynı yerde oturmayanlar müstesna.
İSKAT VE DEVİR
İskat: Namaz, oruç, kurban, adak, kefaret gibi borcu olan mevtalar için fakirlere
sadaka, fidye verme işlemini ifade eder. Hanefi fakihlerin oruç yerine fidyenin
ödenmesine misli gayri ma’kul ile kaza. İhtiyarlık ve iyileşme ümidi olmayanların
tutamadığı oruç yerine fidye vermeleri caizdir. Bu görüşe kıyas yapılarak mazeretsiz
olarak tutulamayan ve kaza edilemeyen oruçlar için de fidye verilebileceğini ileri
sürerler. Namazı da oruca kıyas ederek mazeretsiz kılınamayan namazların kaza
edilmemesi veya edilmişse borçtan düşüp düşmediği belli olmadığı için özellikle
Hanefi fıkıhçılarından Muhammed eş-Şeybani namaz için de iskat olabileceğini
savunur.
Şehitlere Ait Hükümler: Allah yolunda canını veren kimseye şehit denir. Şehit
denilmesinin üç sebeb-i hikmeti vardır.
1-) Bu kişinin cennete gireceğine şahitlik edilmiştir.
2-) Ölümü anında bir kısım rahmet melekleri hazır bulunmuştur.
3-) Allah’ın manevi huzurunda hazır olarak rızıklandırılacaklardır.
Bir Hadis-i Şerif’te canı, malı ve namusu için ölen kişinin şehit olduğu belirtilir.
Şehitlerin Kısımları:
1-) Hem dünya hem ahiret şehidi (Hükmi Şehit) Allah yolunda öldürülenler. (Hz.
Osman)
2-) Sadece dünya şehitleri. Kalbinde nifak bulunan ancak dış görünüşü müslüman
olup kafirler tarafından öldürülen kimselerdir. Şehit muamelesi görür.
3-) Sadece Ahiret şehidi. Allah yolunda savaşırken almış olduğu bir yaradan Dolayı
hemen değil de daha sonra ölen kimsedir. (Hz. Ömer)
ORUÇ: 11
Gazzali, orucu, avam orucu, havas orucu ve ehassül-havas orucu diye üç kısma ayırır.
Oruç Farsça’daki ruze kelimesin Türkçeleşmiş şeklidir. Arapçası savmdır.
Manası: Bir şeyden uzak durmak, engellemek anlamındadır. Oruç Peygamberimizin
hicretinden bir buçuk sene sonra Şaban ayının onuncu günü farz kılınmıştır.
Reyyan adlı kapı cennetin oruçluların girmesi için tahsis edilmiş bir kapıdır.
Farz Oruç: Ramazan ayı orucu, kefaret orucu, Ramazan orucunun bozulması
sebebiyle tutulması gereken kefaret orucu, zıhar, kaza ile adam öldürme, hacda
ihramlı iken vaktinden önce tıraş olma ve yemin kefareti için tutulan oruçlar da farz
oruçtur.
11
TDV İSLAM İLMİHALİ CİLT: 1 SHF: 379-417
46
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
Vacip Oruç: Nezir: (adak) kişinin dinen yükümlü olmadığı bir ibadeti yapmayı
kendisi için bir yükümlülük haline getirmesidir. Nezir orucu belirli bir gün için
belirlenmişse o günde tutmak vaciptir. Başlanmış nafile bir orucu bozmanın kazası da
vaciptir.
Nafile Oruç: Farz ve vacip dışında tutulan bütün oruçlar
Oruç Tutmanın Mendup Olduğu Günler:
Şevval Orucu:6 gün oruç tutmak müstehaptır. Ramazanın hemen ardından tutulması
faziletli görülür.
Aşure Orucu: Peygamberimiz Muharrem’in 10. günü yani Aşure günü oruç tutmuş
ve tavsiye etmiştir. Yalnızca Aşure günü değil de bir gün sonra ya da bir gün önce ile
birlikte tutmak.
Her ay 3 Gün Oruç
Her kameri ayın 13,14 ve 15 nci günlerinde oruç tutmak müstehaptır. Ayın bu üç
gününe Eyyam bid’i denir.
Pazartesi, Perşembe Orucu: Peygamberimiz tutmuş ve tavsiye etmiştir. Çünkü
insanın ameli bu günlerde Allah’a arz edilir.
Zilhicce Orucu: Hacda olmayanların Zilhicce ayının ilk dokuz günü oruç tutmaları
müstehap görülmüştür.
Haram Aylarda Oruç: Haram aylar olarak anılan Zilkade, Zilhicce, Muharrem ve
Recep aylarında perşembe, cuma ve cumartesi günleri oruç tutmak müstehaptır.
Şaban Orucu: Hz. Peygamber en çok nafile orucunu Şaban ayında tutmuştur.
Şafi mezhebinde Şaban ayının ikinci yarısında oruç tutmak haram sayılmıştır.
Davut Orucu: Peygamberimiz tarafından Savm-ı Davut diye nitelendirilen gün aşırı
oruç tutmak ve Peygamber’imiz en faziletli oruç diye nitelendirmiştir.
Oruç Tutmanın Yasak Olduğu Günler: Ramazan Bayramının 1. günü, Kurban
Bayramının 1, 2, 3 ve 4. günleri oruç tutmak haramdır. Hayız ve Nifas halinde
kadınların oruç tutmaları haramdır. Yalnızca Aşure günü oruç tutmak mekruh
görülmüştür. Sadece cuma, cumartesi, Nevruz ve Mihrican günlerinde oruç tutmak
tenzihen mekruhtur. Şaban ayının son günü şek günü oruç tutmak tahrimen mekruhtur.
Savm-i Visal: İki ya da daha fazla günü iftar etmeden oruçlu geçirmek mekruh
sayılmıştır.
Orucun Ruknü: İmsaktır. Yememek La cinsi temas.
Orucun Vucup Şartı: Ramazan vaktinin girmesi.
Ru’yeti Hilal
Hilalin görünmesi, hilalin görülme vakti âlimlerin çoğunluğuna göre gündüz değil
gecedir. Ebu Yusuf zevalden sonra görülen hilali sonraki geceye önce görülen hilali de
önceki geceye ait saymıştır.
Hilalin güneş battıktan sonra görülmesi kameri takvime göre içinde bulunulan ayın
sonunu, bir sonraki ayın başlangıcını gösterir.
Dünyanın yuvarlak olması hasebiyle hilalin bir yerde görülürken başka bir yerde
görülmemesi ihtilafi metali’ye itibar edilip edilmemesine dair İmam Şafi itibar
edilmesi gerektiğini yani namaz vakitlerine (Güneşin Hareketlerine) kıyas etmiştir.
47
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
Ayın ilk kez görüldüğü yerle son kez görüldüğü yer arasındaki zaman farkı 9 saattir.
İlk dönemden beri âlimler ihtilafi metaliye açıkgözle mi ya da astronomik bilgilerle mi
olacak. Klasik dönem fakihleri rü’yeti hilal tartışmasında kamu otoritesinin (Hâkim)
Diyanet İşleri Başkanlığının temel alınması gerektiğini savunurlar.
Orucun Yükümlülük Şartları: Akıl-baliğ ve Müslüman olmak.
Orucun Edasının Şartları: Hasta, yolcu ve özürlü olmamak.
Oruç Tutmayı Mubah Kılan Mazeretler
1-) Sefer: Yolculuğa çıkan kişi geceden niyet etmiş olsa bile orucu bozabilir.
2-) Hastalık: Oruç tutamayacak derecede hasta olan ve oruçlu iken hastalanan
kimseler orucunu bozabilir.
3-) Gebelik ve Çocuk Emzirme: Gebe ve emzikli kadınlar kendilerine ya da
çocuklarına bir zarar geleceğinden endişe ederlerse oruç tutmayabilirler.
4-) Yaşlılık: Yaşlı ve iyileşme ümidi olmayan hastalar tutamadıkları oruç günü için
birer fidye verir.
5-) İleri Derecede Açlık ve Susuzluk. Bir kimse açlıktan ya da susuzluktan helak
olacağını ya da sağlığının bozulacağını düşünüyorsa orucunu bozması caizdir. Ölüm
tehlikesi varsa oruç haramdır.
6-) Meşakkat bir İşte Çalışmak: Bir kimse işinden ayrıldığı zaman geçim sıkıntısı
çekecekse oruç tutmayabilir. Bu kimseler imkân bulurlarsa kaza ederler bulamazlarsa
fidye verirler.
Orucun Geçerlilik Şartları: Oruca niyet etmek ve orucu bozacak şeylerden
kaçınmış olmak şarttır. Niyet Şarttır. Şafiler ve Malikiler niyeti rükün sayarlar. Niyet
kalp iledir dil ile söylemek menduptur.
Niyetin Vakti: Her türlü oruç için en faziletli vakit sabah namazından önceki vakittir.
Hanefiler gün batımından ertesi günün kuşluk vaktine kadar niyet edilebilir. Özellikle
nafile oruçlar zevale kadar niyet edilebilir. Şafilere göre Ramazan, kaza ve adak
orucuna geceden niyetlenmek şarttır. Zimmette sübut bulmuş oruçlara ise en geç
imsak vaktine kadar niyet edilmiş olması ve orucun belirlenmesi gerekir. (Orucun
kazası gibi)
Niyetin Şekli: Mesela yarın oruç tutmaya veya yarınki günün orucunu tutmaya diye
niyet edilir. Ramazan orucu için her gün ayrı ayrı niyet gerekir. Niyetten hemen sonra
yasaklar başlamaz. Oruca niyette tereddüt olsa ya da niyet bir şartta bağlansa şart
gerçekleşmedikçe niyet yerine gelmez. Ramazan gününde hangi oruca niyet edilirse
edilsin bu tuttuğu oruç Ramazan orucudur.
Hem kefarete hem de nafileye niyet eden oruçlunun niyeti daha kuvvetli olan kefaret
yerine geçer. Sahura kalkmak niyettir. Kaza orucuna niyet “Kazası gereken en son
oruca”diye niyet edilir.
Oruçlu İçin Müstehap Olan Şeyler: Sahuru mümkünse fecre yakın bir zamanda
yapmak, iftar yemede acele etmek, cünüp olarak sabahlamak caiz ise de temiz olarak
48
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
ibadete başlamak efdaldir. Oruçlunun sözlerine dikkat etmesi, mümkünse Kur’an
tilaveti ile vakit geçirmek ve ilmihal bilgisiyle meşgul olmak.
İtikâf: Bir mescitte ibadet niyeti ile ve belirli kurallara uyarak inzivaya çekilmek
demektir. Ramazanın son on gününde Peygamber’imizin itikâf’a girdiği söylenir.
İtikâf bir an bile olur.
Orucun Mekruhları: Bir şeyi tatmak ve çiğnemek insanın eşine sarılması, onu
öpmesi mekruh sayılır. Serinlemek amacıyla duş almak, kan aldırmak mekruhtur.
Orucu Bozan Şeyler:
1-) Kaza Ve Kefareti Gerektiren Durumlar:
Cinsel ilişki, Hanefiler yeme içmeyi de kefaret sebebi sayarlar)
2-) Sadece Kazayı Gerektiren Durumlar:
Hanefi Fakihleri beslenme amacı taşımayan, yenilip içilmesi mütat olmayan, insan
tabiatının meyletmediği şeylerin yenilip içilmesi halinde orucun bozulacağı ancak
kazasının gerekli olacağını bildirirler. Şehvetin normal cinsel birleşme dışında tatmin
edilmesinin de aynı kapsamda değerlendirileceğini belirtmişlerdir. Ağza giren kar ve
yağmur damlasını Kasten yutanların orucunun bozulacağı ve kazası gerekir. Kasten
ağız dolusu kusma, bayılma ve delirme, abdest alırken ağza su kaçırmak, hata ile yiyip
içmek Şafi mezhebinde orucu bozmaz. Sabah vakti girdiği halde vakit var diye yemek
ya da vakit girdi sanarak iftar etmek, unutarak bir şey yedikten sonra orucum bozuldu
zannı ile yemeye devam etmek, yemek yerken imsak vaktinin girdiğini anlayan kimse
yemeye devam ederse Hanefiler’e göre kefaret gerekir.
İlaç Kullanmanın ve İğne Yaptırmanın Hükmü:
1-) Ağızdan alınan her türlü ilaç orucu bozar.
2-) Buruna damlatılan ilaç boğaza ulaşırsa orucu bozar. Bu organlara konan ve
tamamen tedavi amaçlı ilaç ve damlalar ise orucu bozmaz.
İğne: Ebu Hanefi’ye göre tabi yollar dışında da olsa vücuda bir şey girmesi orucu
bozar. İğne veya damar yoluyla alınan ilaç, serum veya aşı vücudun içine akıtılmış
olmakta ve bütün vücuda yayılmaktadır. Bu sebeple gerek ağızdan gerekse iğne ile
zerk edilmiş olsun Ebu Yusuf ve Muhammed’e göre orucu bozmayacağıdır.
Eskiden Fetvahane daha sonra 1948 yılında Ezher Üniversitesi fetva komisyonu tabii
delikler dışından vücuda giren bir şeyin orucu bozmayacağını belirtmişlerdir.
Ramazan Orucunun Kazası: Ramazan orucu kefaret, adak veya başlanıp bozulmuş
olan nafile orucun kazası yasak günler hariç her zaman yapılabilir. Şafi mezhebine
göre gelecek Ramazan’a kadar mutlaka kaza edilmelidir. Aksi takdirde kaza + fidye
vermek zorunda kalınır.
Kefaret Orucu: Ramazan’da kasten orucu bozmak kefaret gerektirir.
Kefaret: İki ay peş peşe oruç tutmak, 60 fakiri doyurmak, köle azat etmek. Hanefiler
kefaret ödemede tertibi şart görürler. Niyet edilmeden tutulan orucu bozmakla kefaret
gerekmez.
Fidye: Şeyh-i fani olan yaşlı, hasta ya da çok zor bir işte çalışan kimsenin tutamadığı
gün sayısınca birer fitre vermesine denir. Fidye, fakir doyumluğu olan buğday
49
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
cinsinden yarım sa, arpa ya da kuru üzüm cinsinden tam sa’ vermektir. Oruç fidyesi
tutarı ile Sadaka-i fıtır fidyesi tutarı birdir.
Iskat-ı Savm: Birinin sağlığında iken tutamadığı oruç borcunun fidye yoluyla telafi
edilmesidir. Iskat-ı savm mükellefin oruç borcunun vefatından sonra fidye ödenerek
düşürülmesi demektir.
ZEKÂT12
Zekât: Kelime anlamı artma, çoğalma, arıtma ve berekettir. Doğru söylemek, sözünü
tutmak anlamına gelen sıdk kökünden alınmış olan Kur’an ve Sünnet’te sadaka olarak
kullanılmıştır. Kur’an’ı Kerim’de zekât iki yerde sözlük anlamında (Kehf: 81Meryem: 13) otuz ayette de terimsel anlamda kullanılmıştır. Hicretin 2. yılında
oruçtan sonra farz kılındı. Zekâtın vucup sebebi zenginliktir.
Nisab: Zenginliğin en alt sınırıdır. Zekâtın ruknü zekât miktarını çıkartmak ve onu
hak sahiplerine temlik ve teslim etmektir. Zekât müslüman, hür, akıllı, baliğ, tabi
ihtiyaçlardan fazla mala sahip olan ve bir sene üzerinden geçmesiyle o kimseye farz
olur. Bu farzın sahih olabilmesi için ehline verilmesi ve niyet edilmesi gerekir.
Zekâtın Yükümlülük Şartları
a-) Mükellef ile ilgili Şartlar: Çocuk ve akıl hastalarının öşür denen toprak ürünleri
zekâtından sorumlu olduklarında görüş birliği vardır. Kabul gören görüşe göre akıl
hastası ya da çocuğun malından velisi zekâtı verir.
b-) Mal İle İlgili Şartlar: Bir malın zekâta tabi olabilmesi için tam mülk olma artıcı
özelliğe sahip olma nisaba ulaşmış olma, tabi ihtiyaçlardan fazla olma gibi şartların
arandığı görülür.
1-) Tam Mülkiyet: Mükellefin fiilen elinde ve tasarrufunda olmak demektir. Elde
bulunmayan ve ele geçeceği umulmayan malda zekât yoktur.
Şafilere göre mal ele geçince tüm biriken zekât borçlarının hepsini verir.
Kadın mehrini (Vadeli) almadıkça ona zekât yoktur.
Borçlu borcuna karşılık malından dolayı zekât mülkiyeti olmaz.
Rehin alarak verilen malda da zekât yoktur.
Satın alınıp da teslim alınmamış mal zekâta tabidir.
Malı yanında olmayan yolcu zekâtla mükelleftir.
Alacağın Zekâtı: Alacaklar iki ana grupta değerlendirilir.
Tahsil edileceği umulan alacaklar. Zekâta tabidir.
Tahsil edileceği umulmayan alacaklar, tahsil edilince zekâta tabidir.
2-) Nema: Sözlükte artmak, çoğalmak anlamına gelir.
Hakiki Nema: Bir malın ticaretle, doğumla, tarımla artmasıdır.
Takdiri Nema: Bir malın kendisinde potansiyel olarak mevcut olmasıdır. (Altın,
gümüş, gibi)
Beş sınıf mal zekâta tabidir
1-) Altın, para
12
TDV İSLAM İLMİHALİ CİLT: 1 SHF: 419-510
50
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
2-) Ticaret malları
3-) Toprak ürünleri
4-) Hayvanlar
5-) Define ve madenler.
3-) İhtiyaç Fazlası Olma. Mükellefin kendisinin ve bakmakla yükümlü olduğu
kimselerin temel ihtiyaç maddelerinin (havaic-i asliye) dışında olmasıdır.
4-) Nisab: Sözlükte “Sınır, işaret, asıl ve kök” anlamına gelen nisab kelimesinin terim
anlamı zekâtın vucubuna alamet ve ölçü olmak üzere tespit edilen belirli bir miktardır.
Mukadderatı Şer’iyye: Şeri’i belirleme, fakihler toprak ürünleri hariç zekâta tabi
bütün mallarda nisabın şart olduğunda görüş birliğine varmışlardır. Gümüş: 200
dirhem, Altın 20 miskal, Hayvanlarda 5 deve, 30 sığır. 40 koyun. Ebu Hanefi’ye göre
toprak ürünlerinin azı da zekâta tabidir.
5-Yıllanma: Malın üzerinden bir kameri yılın geçmiş olması (Havelen’ul- Havl)
Mal-i Müstefad: Yeni kazanılan mal demektir.
*Hanefilere göre bir malda zekâtın farz olabilmesi için o malın hem sene başında hem
de sene sonunda nisaba ulaşmış olması şarttır. Şafi ve Hanbelilere göre nisabın bütün
sene boyunca var olması şarttır. Mal-i Müstefad, Ticaret mallarının karları ya da
hayvanların karı ise eldeki eski mala eklenir. Mali müstefad eldeki malın cinsinden
değilse ayrı değerlendirilir. Mali müstefad ticari karlar ve hayvan ürünlerinin dışında
fakat elde bulunan nisab miktarı malın cinsinden ise Hanefilere göre ana mal gibi
işlem görür.
6-) Borç Karşılığı Olmama: Zekâta tabi olan malın borç karşılığı olmamasıdır.
Fakihlerin çoğunluğu el-Emval-u batine (gizli mallar) adı verilen para ve ticaret
mallarının zekâtında borcun etkili olacağında ittifak edilmiştir. El-Emval-u zahire
(Açık Mallar) toprak ürünleri hayvanlar ve madenler de ise borcun zekâtın vucubuna
mani olup olmadığında ihtilafa düşmüşlerdir. Hanefilere göre borçlar üç nevidir.
a-) Şahıslara olan borçlar
b-) Allah hakkı olan borçlar (Zekât)
c-) Kullar tarafından istenmeyen fakat Allah için yerine getirilmesi gereken borçlar.
(Nezir, kefaret) İlk iki grupta toplanan borçlar zekât mallarını düşürürse zekât
gerekmez.
Zekâtın Geçerlilik Şartları:
1-) Niyet: Fakihler zekât ibadetinin ifasında niyeti şart görürler. Hanefi ve Şafi’ye
göre niyet ödeme, verme anında yapılmalıdır. Şafiler çocuk ve akıl hastasının mal
varlığından veli ve vasilerin zekât ödemekle mükellef oldukları görüşündedirler.
2-) Temlik: Zekâtı ona ehil olanlara vermek yani onların mülkiyetlerine geçirmek
şarttır. Zekât niyetiyle bir fakire yemek yedirmek zekât yerine geçmez ancak gıda
maddesi verilebilir.
* Camilere, okullara, köprü, çeşme gibi kurumlara zekât verilmezken yoksullara
bakmak ve doyurmak için kurulan kurumlara zekât düşer. (Burada temlik dolaylıdır. )
Zekât usul ve fur’u ya verilmez. Alacaklı kişi “Sendeki alacağım sana zekâtım olsun”
dese bu caiz değildir.
51
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
Zengin zekâtını borçluya verecek, borçluda aldığı zekât malı ile borcunu ödeyecek.
Zengin bir kişinin fakir karısı ya da fakir yetişkin bir oğluna zekât düşer.
Zekâta Tabi Mallar:
1-) Altın ve Gümüş: Mübadele aracı olması bakımından nakit veya külçe altın ve 200
dirhem 561 gram gümüş, 20 miskal altında 80. 18 gram altına denk gelir. Altın ve
gümüş nisabtan az ise nisabı tamamlamak için biri diğerine Hanefiler ’de eklenir,
Şafiler ’de eklenmez. Altın ve gümüşten yapılan ziynet eşyası Hanefiler’e göre zekâta
tabidir. Diğer üç mezhepte tabi değildir. Madeni kâğıt paralar altın, gümüş ve ticaret
malları hükmündedir.
2-) Ticaret Malları: İslam bilginleri her çeşit ticaret eşyasının zekâta tabi olacağı
görüşündedirler. Günümüz âlimleri para ve ticaret eşyasında da altını nisap ölçüsü
olarak almışlardır. Ticaret mallarının üzerinden bir yıl geçince sene sonunda toplam
eşya bedelinden zekât verilir. Hanefiler’e göre ticaret mallarının zekâtı hesap edilirken
borçlar çıkartılır. Şafiler’de çıkarılmaz.
3-) Toprak Ürünleri: Toprak ürünlerinden alınan onda bir terimi öşür zekâtı Ebu
Hanefi’ye göre bütün toprak ürünleri zekâta tabidir. Fakihlerin çoğunluğu toprak
mahsulleri zekâtında da nisabın şart ve nisabın beş vesk (653 kg) olduğu yönündedir.
Ebu Hanefi’ye göre ise toprak mahsullerinde nisab şartı aranmaz.
Zekât Nisbeti: Toprak emek sarf edilmeyen yağmur, nehir, dere suyu ile sulanıyorsa
1/10; Kova, dolap, motor veya ücretle alınan su ile sulanıyorsa 1/20 dir. Zirai
mahsullerin zekâtı sahiplerinin vefat etmesiyle uhdesinden düşmez. Toprak
ürünlerinin üzerinden bir yıl geçmesi şart değildir. Öşür yükümlülüğü için akıl-baliğ
şartı aranmaz. Mal sahibi hiçbir karşılık beklemeden (Meccanen) tarlasını ekilmek
üzere birine verse, çıkan mahsulün zekâtını bu şahıs öder. Eğer arazi kiralanmışsa Ebu
Hanefi’ye göre zekâtı mal sahibi, İmameyn’e göre kiracı öder.
Arazi yarıcılık (Müzara) usulünce kiralanmışsa mahsul vergisi zekât Ebu
Hanefiye göre mal sahibi, İmameyn’e göre mal sahibi ve ortak, hisselerine düşen
zekâtı öderler. Zekâta tabi mahsul yetiştikten sonra satılırsa mal sahibinden,
yetişmeden satılırsa alıcıdan zekât alınır.
4-) Bal ve Diğer Hayvan Ürünleri: Hanefi ve Hanbeliler balın zekâta tabi olduğunu
diğer iki mezhebin ise aksi görüşte olması, esasen bundan kaynaklanır. 1/10 nisbetinde
baldan zekât alınır. Baldan da 1/10 civarında toprak mahsulü çiçek tozlarından
yapıldığı için nisabın aranmayacağıdır.
5-) Madenler ve Deniz Mahsulleri: Madenler yerden çıkarıldığı için fakihler onların
da toprak ürünleri gibi zekâta tabi olduklarını düşünür.
Rikaz: Fıkıh literatüründe madenleri diğer yer altı zenginliklerini ve yer altında
gömülü olan antika, hazine ve benzeri eşyayı ifade eden bir kavramdır. Yer altında
bulunan kıymetli eşya ve madenlerin nisbeti 1/5’tir. İmam-ı Şafi rikaz sadece gömülen
kıymetli eşya diye vasfeder.
a-) Mevat (İşlenmemiş, sahipsiz) topraklarda veya sahibi bilinmeyen topraklarda
bulunmuş ise 1/5’i vergi 4/5’i bulan kimsenindir. Mülk arazide bulunmuş ise 1/5 ‘i
vergi 4/5’i mülk sahibine verilir.
52
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
b-) Bulunan altın ve gümüş (Mühür, yazı gibi) taşıması halinde lukata hükmü
uygulanır.
c-) Bu nevi bulunan eşyada nisab aranmaz.
d-) Bu nevi malın üzerinden bir yıl geçme şartı yoktur. Madenler Ebu Hanefi’ye ve
arkadaşlarına göre katı olup eritilebilen ve dökümü yapılabilen altın, gümüş, demir,
bakır gibi madenler vergiye tabidir. Eritilmeyen zümrüt, yakut, mermer, kireç ve
katılaşmayan, petrol, civa gibi madenlerden vergi alınmaz; Şafiye göre sadece altın ve
gümüş zekâta tabidir. Hanbeliler herhangi bir ayrım yapmadan yerden çıkan bütün
madenleri zekâta tabi tutar.
Madenlerin Nisbeti; Hanefiler’de 1/5 diğer üç mezhepte 1/40’tır. Hanefiler’e göre
madenlerde nisab aranmaz. 1/5 Devletin, 4/5 mülk sahibinindir. Diğer üç mezhep
madenlerde nisab miktarını şart görürler. Bütün fakihler havelenu’l havl
gerekmediğini düşünürler. Hanefilere göre madenlerden alınan 1/5 fey hükmünde olup
kamu yararına harcanır. Diğer mezhep imamlarına göre zekât verilebilecek yerlere
verilir.
Deniz Ürünleri: Hz. Ömer anberden zekât alınmasını ve Ömer b. Abdulaziz
denizden çıkan her türlü eşyanın zekâta tabi olduğunu ve gümüş nisabını şart
koşmuştur. Ebu Yusuf denizden çıkarılan inci, mercan gibi kıymetli süs eşyaları ile
anber gibi kokuların 1/5 oranında zekâta tabi olduğunu düşünür.
Hayvanlar
Tarifname: Hz. Peygamber’in hayvanların zekâtı hakkında vergi tarifesi;
Deve, sığır, koyun zekâta tabidir. Deve 5, sığır 30, koyun 40 dır. Zekâta tabi olacak
koyunların saime olması gerekir. Develerin zekâtı 5’ten 9’a kadar bir koyun,
10’dan14’e kadar iki koyundur. Koyunların zekâtı 1’den 39’a kadar muaf. 40’tan
120’ye kadar bir koyun, 121’den 200’e kadar iki koyun
Saime: Yılın çoğunu otlanarak geçiren hayvan
Ma’lufe: Yılın çoğunu ahırda geçiren hayvan
Amile: Ziraat, nakliyat işlerinde çalıştırılan hayvan.
İmam Malik saime, amile, ma’lufe hepsinden zekât alınır.
Sığırların Zekâtı:30’dan 40’a kadar 2 yaşında buzağı, 40’tan 60’a kadar 3 yaşında
dana verilir.
Atların Zekâtı: Ebu Hanife’ye göre nesli elde edilip ileride satılmak üzere, erkeği
dişisi karışık bir halde yaşayan senenin çoğunu otlaklarda otlanarak geçiren atlardan at
başına bir dinar, ya da 1/40 oranında zekât alınır. Günümüzde üretimi yapılan ve
sürüler halinde beslenen diğer hayvan türleri de zekâta tabidir.
Sinai, Servet, Yatırım ve Üretim Araçları: Hz. Peygamberin zekât tahsil ettiği
mallarda zekâtın farziyetine göre illet teşkil eden vasfın nema olduğunu gösterir.
İnsanın temel ihtiyacı mesken, sanatkârların el aletleri zekâta tabi değildir.
Artıcı (Nami) özellikte olan gelir elde etmek için edinilen mallar, bunlar zekâta
tabidir. Sanayide kullanılan makineler gelir getiricidir ve zekâta tabidir.
Marangozun, demircinin el aletleri zekâta tabi değildir.
53
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
Evlerin kira gelirlerinden zekât alınır. Netice itibariyle sanayi sektöründeki faaliyetleri
ticari faaliyetlere kıyas ederek zekâta tabi tutulur.
Bina: Akarların yalnızca gelirleri zekâta tabidir. Bu gelir nisaba ulaşır ve üzerinden
bir yıl geçince zekâta tabi olur. Din İşleri yüksek Kurulu ve İslam Konferansı 1985
tarihli toplantısında % 2, 5 oranında zekâtı öngörürler.
Emval: Medinelilerin arazi mahsulüne verdikleri isimdir. Fakihler klasik çizgiyi takip
ederek malın üzerinden bir yıl geçme şartı maaş, ücret, serbest meslek kazançları için
de geçerli sayarlar. Bu tür düzenli geliri olan kimseleri asli ve temel giderlerini, bu
amaçla tasarruf ve borçlarını düştükten sonra arta kalan gelir yılsonu itibari ile
toplandığında nisab miktarına ulaşıyorsa yılın tamamlanmasını beklemeden aylık
gelirinden düzenli olarak % 2, 5 oranında zekât verir. Din İşleri Yüksek Kurulu maaş
ve benzeri standart gelirlerin diğer gelirlere katılarak nisab miktarının üzerinden bir yıl
geçtikten sonra zekât verilmesi gerektiğini düşünürler.
Hisse Senedi: Hisse senedi bir ortaklık ve mülkiyet senedidir. Şirket kar ettiği
müddetçe sahibine kar geliri getirir. Bu gelire (Temettü ) kar payı denir.
Nominal Değer; Hisse senedinin üzerinde yazılı değerdir.
İhraç Değer; Hisse senetlerinin saymaca değerinin altında ya da üstünde bir değerle
ihraç edilmesidir.
Piyasa Değeri; Piyasada arz ve talebin oluşturduğu değerdir.
Bu konuda 1952 yılında Şam’da yapılan bir toplantıda âlimler türü ne olursa olsun
hisse senetlerini bir ticaret malı gibi zekâta tabi tutmuşlardır. 1965 yılında Kahire’de
yapılan II. Konferansta hisse senedi ticari için elden ele alınıp satılmak için ise % 2, 5,
eğer yatırım aracı olarak düşünülmüşse % 10 arazi malı gibi işlem görür. 1984 yılında
Kuveyt’te yapılan toplantıda şirket tarafından ödenmesi gerektiği yönde karar
çıkmıştır.
1988 İslam Fıkıh Akademisinin 6-11 Şubat 4. Dönem Suudi Arabistan’daki şirket
hisselerinin zekâtı konulu konferansta:
1-) Hisselerin zekâtlarını şirketler öderler (İzni ile)
2-) Şirket bütün payları tek bir kişinin malı gibi (Hulta) hesaplar.
3-) Eğer Şirket ödememişse sahibi araştırır öder.
4-) Hissedarlar satmışsa bu meblağı diğer malların üzerine ekler ve zekâtını çıkarır.
Sonuç olarak çağdaş Âlimler der ki:
A-Ticaret yapılarak gelir elde etmek amacıyla alınan Hisse senetleri % 2,5oranda
zekâta tabidir.
B-Yatırım amacıyla alınmışsa bu senetlerin geliri de ana gövdeye katılarak zekâtı
hesaplanır.
C-Hisse senedi eğer yatırım amacıyla alınmışsa (alınan değer + kar) zekâta tabi
olmayan mallar çıkartılır. % 2, 5 oranda zekât hesaplanır.
Zekâtın Ödenme Zamanı: Fakihler, şartları gerçekleşen malda zekâtın derhal
(Fevri) yani sene biter bitmez ödenmesi gerekir. Altın, gümüş, parada, ticaret malında
ve hayvanlarda zekât kameri yılın tamamlanması ile farz olur ve senede bir defa
ödenir. Toprak ürünlerinden senede kaç kez ürün alınıyorsa o kadar zekât verilir.
54
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
Zamanı hasattan hemen sonradır. Madenler elde edilince ödenir. Hz. Abbas iki senelik
zekâtını peşin ödemiştir. İmam Malik zekâtın vaktinden önce verilmesini caiz görmez.
Fakihlerin çoğunluğu mazeretten dolayı Hz. Ömer’in uygulamasını taklit ederek zekât
ödeme gecikmesini kabul ederler.
Zekâtını ödemeyi geciktiren kimsenin malı telef olunca Ebu Hanife’ye göre zekât
ondan düşer. Diğer fakihler düşmeyeceğini benimserler.
Hanefiler zekâtını ödemeden ölen kimsenin namazı ve orucu ödemeden ölen kimse
gibi borçlu olduğunu düşünürler. Ancak cumhur fakihler çocuk ve akıl hastasının
mallarından velileri nasıl zekât ödemekle mükellefse, ölenin varisleri de onun zekât
borcunu ödemekle yükümlüdür.
Zekâtın Ödeme Şekli: Hanefiler açık malların zekâtının toplanmasını ve dağıtımını
Devlete yüklerken gizli mallarda ödemeyi sahibine bırakmıştır.
1952 yılında Şam’da yapılan konferansta şu sonuçlara varılmıştır.
1-) Zekât devlet tarafından toplanıp dağıtılmalıdır.
2-) Günümüzde bütün mallar açık hale gelmişlerdir. Bütün mallar devlet tarafından
toplanacaktır.
3-) Zekâtlık malın vasfı, en iyisi değil ama iyi mal olmalıdır.
4-) Hanefilere göre zekât malın aynı ile ödeneceği gibi kıymetinin de verilebileceğini
düşünürler. 5-) Hanefiler zekâtlık malın bir yerden başka bir yere taşınmasını caiz
görürler.
Zekâtın Sarf Yerleri: Kur’anı Kerim’in Tevbe Suresi 60. Ayette 8 sınıf insana zekât
verilmesini emreder.
1-) Fakirler ve Miskinler: Kur’anda bu vasıflı sınıf el-Fukara ve’l mesekin diye
geçer.
* Hanefiler göre fakir evi, ev eşyası olup da nisab miktarı malı olmayan kimsedir.
Miskin, fakire göre daha muhtaç bir sınıftır. Miskin hiçbir malı olmayan ya da malı
olup da giderini karşılayamayan kimsedir.
Hz.Ömer’e göre fakir Müslümanların, miskin de gayri müslimlerin muhtaç olanlarıdır.
Hanefiler’e göre artıcı olsun olmasın nisab miktarı malı olan bir kimseye zekât
düşmez. Hanefiler’e göre zenginliğin ölçüsü nisab miktarıdır. Kişinin temel
ihtiyaçlarından fazla artıcı olmayan nisab miktarı mala sahip olmasıdır. Bu durumdaki
kişinin zekât vermesi farz olmamakla beraber zekât alması haramdır. Fitre verir,
kurban keser.
Nisab-ı Ğına: Artıcı mala sahip olmak. Annesinin servetiyle zengin sayılmaz.
Zengin bir kadının fakir ve yetim çocuğuna, zengin bir şahsın fakir olan babasına,
büyük oğluna veya kızına, hanımına zekât verilebilir. Çünkü bunlar müstakil velayete
sahiptir. Babanın servetiyle kişi zengin sayılmaz. İster artıcı olsun, ister olmasın
kendisine ve bakmakla yükümlü olduğu kimselere yetecek kadar malı olan kimsenin
zekât alması caiz değildir. Nisabın üstünde malı olduğu halde ihtiyacını
karşılayamıyorsa zekât alabilir. Vücudu sağlam olup da çalışmayan kimseler nisab
miktarı malı olmasa da zekât alması caiz değildir.
55
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
Nisab-ı İstiğna: Müslümanın başkalarından yardım dilenmemesi için konulmuş
zenginlik ölçüsüdür. Fakihlerin çoğunluğu ihtiyaç sahibi kimselerin dilenmesini caiz
görürken, ihtiyacı olmayanların dilenmesini ise caiz görmezler. (haramdır)
2-) Amiller: Sözlükte işçi anlamına gelen amil, terim anlamında ise zekât gelirlerini
toplamak ve dağıtmakla görevli kimse ve aynı anlamda arif, asir, cabi, emin, hazin, çai
ve musaddık isimleri de kullanılır. Amiller zengin de olsalar zekât alabilirler.
3-) Müellefe-i Kulub: Kalpleri kazanılmak, İslam’a ısındırılmak veya kötülüklerinden
emin olunmak istenen kimselerdir.
a-) Gayri Müslim olanların kalplerinin kazanılması
b-) Müslüman olanların kalplerinin sağlamlaştırılması, sınır bölgelerinde görev yapan
müslümanlara verilecek emniyet ve asayişin sağlanması önemli görevdeki
müslümanların daha iyi görev yapmalarını sağlamaktır.
Hz. Ömer’in içtihadıyla artık bu sınıfa zekât vermek kalkmıştır. Hanefi ve Malikiler
bu görüştedirler.
4-) Rikab: Boyun manasına gelen rakabe kelimesinin çoğuludur. Köleliğin tedricen
kaldırılması yönünde harcanması şeklinde anlaşılmıştır.
Mükatep: Efendisiyle hürriyetine antlaşma yapan köleye denir.
5-) Borçlular: El-Ğarimin Hanefiler’e göre ğarimin borcu olan ve başka Nisab
miktarı malı bulunmayan kimselerdir. Borçlular iki kısımdır.
a-) Kendi ihtiyacı için borçlananlar. (Geçim masrafları, mesken edinme, tedavi, çocuk
evlendirme.)
b-) Toplum menfaati için borçlananlar. (İki aile veya iki köyü barıştırmak için yapılan
borçlanmalar.)
Kendi İhtiyacı İçin Borçlana kimsenin Zekât Alabilmesi
Nisab dışında borcunu ödeyecek serveti bulunmamak. Kazanma gücünün olması
borçlunun zekât almasına mani değildir. İçki, kumar ya da israf nedeni ile
borçlanmamak. Borcun ödeme süresi dolmuş olmak. Borcun kul hakkından doğan bir
borç olması. Borçlu aldığı zekâtla borcunu ödemezse geri alınır.
6-) Fi Sebilillah: Kelime anlamı Allah yolunda olmak demektir.
a-) Allah’u Teâla’nın rızasına uygun ve O’na yaklaşmak amacıyla yapılan her türlü
hayırlı işte çalışan.
b-) İslam’ı yüceltmek uğruna bil fiil sıcak harpte bulunma, Allah yolunda ilk etapta
İslam devletinin sosyopolitik yapısından dolayı din ve vatan uğruna savaşanlara zekât
gelirinden bir fonun verilmesi öngörülmüştür.
Zekât gelirinden bir fonun İslam’ın tebliğine ve ülke savunmasına ayrılması ön
görülmüştür.
7-) İbnu-s-Sebil: Sözlükte yol oğlu anlamına gelir. Yolcu yolda olan kimse demektir.
Gurbette herhangi bir sebeble muhtaç düşmüş ve kendi memleketindeki malına
ulaşamayan kimse, Şafilere göre bu terim hem yolcuyu hem de yolculuk için gerekli
parayı bulamayan kimseyi de kapsar. Bu kimseye yetecek kadar zekât verilir.
Zekâtın Verilmesinin Caiz Olmadığı Yerler:
1-) Anne, Baba, eş ve çocuklar.
56
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
Usul: Bir kimsenin babası, annesi, dedesi, nenesi,
Fur’u: çocukları ve torunlarıdır. Ebu Hanife’ye göre kadın zekâtını kocasına veremez.
Zekâtı vermekle mükellef olan kimse hukuken nafakasını teminle yükümlü olduğu
akrabalarına zekât veremez.
2-) Müslüman olmayanlar. Zekât, gayri müslimlere, Allah’a, Peygamberlerine
dininden dönenlere zekât verilmez. İslam toplumundaki gayri müslimlere zekât
verilmez 3-) Zenginler. Hanefilere göre nisab miktarı mala sahip olan kimselere denir.
4-) Hz. Peygamber ve yakınları, Hz. Peygamber kendisi ve yakınlarını her türlü
töhmet ve şaibeden uzak tutmak için zekâtı kendine ve yakınlarına haram kıldı.
Zekât Vermede Yanılma: Zekâtı verirken gerekli araştırmayı yapmadan zekât
verilip de verilen kimsenin zengin ya da gayri müslim çıkması halinde zekât borcu
düşmez. Eğer araştırma yaptığı halde fakir sanıp zengine zekât verilirse borç düşer.
Vergi: Devletin Kamu harcamalarını finanse etmek amacıyla fert ve işletmelerden
karşılıksız olarak ve kamu hukukunun kuralları çerçevesinde alınan paradır. Vergi
alma yetkisi devlete aittir.
Zekâtın Vergiye Benzeyen Tarafı:
1-) Zekât ve vergi, toplumsal yaşamın gereklerinden olup icbaridir.
2-) Zekâtı kaide olarak devlet tahsil eder ve ilgili yerlere sarf eder.
3-) Zekât mükellefiyeti bu farizayı yerine getirirken kendisi için özel bir fayda
gözetmez.
4-) Zekâtın ve verginin mali hedefleri yanında iktisadi ictimai hedefleri de vardır.
5-) Her ikisi de sosyal ve kamusal amaçlıdır.
6-) Zekât manevi müeyyide, vergi kanuni müeyyideyi gerektirir.
a-) Devlete verilen vergi aynı maldan verilmesi gereken zekâtı düşürmez. Çünkü
vergiden doğan hukuki ilişki bir borç ilişkisidir.
b-) Bazı İslam âlimleri zekâtın devlet tarafından tahsil edilmekte oluşunu ölçü alarak
zekât ile verginin esasen aynı olması gerektiğini ifade eder. Onlara göre zekât
müslüman bireyin içinde bulunduğu toplumun kamu harcamalarına sosyal adaleti
kurmayı ve kamu hizmetlerinin en iyi şekilde ifasını hedef alan her türlü yatırım ve
gidere ibadet, aşk ve heyecanı içinde katılmasıdır.
Zekâtın Vergiye Benzemeyen Tarafları:
1-) Zekâtın Allah tarafından konulduğu, verginin ise beşeri bir otoriteye dayanması.
2-) Vergi kanunla arttırılıp eksiltilebilir.
3-) Zekâtın sarf yerleri ayetle belirlenmiştir.
Zekât tahsisi sosyal güvenlik vergisi mahiyetindedir.
Zekât Vermenin Adabı:
1-) Müslüman zekâtını Allah rızası için vermeli, başa kakmadan ve eza vermeden
yerine getirmelidir.
2-) Müslüman mükellef, temiz ve helal kazancından zekâtını vermeli
57
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
3-) Hanefilere göre gizli verilmesi efdal, Şafi ve Hanbelilere göre teşvik için açıktan
daha uygun.
4-) Meşru bir mazeret olmadıkça geciktirmemek.
5-) Gerçekten fakir olanları araştırıp bulmak.
6-) Mümkünse en yakın akrabaya vermek.
7-) Özellikle bulunduğu mahalledeki halka ve yakınlarına vermek.
8-) Zekât verenin ve alanın dua etmesi.
9-) Zekâtı verirken “ Zekâtım “ diye dile ile belirtmesi gerekmez.
Fıtır Sadakası:
Fıtr: Sözlükte orucu açmak.
Fıtrat: Yaratılış demektir.
Fitre: Ramazan Bayramına kavuşan ve temel ihtiyaçların dışında belli bir miktar
mala sahip olan müslümanların kendileri ve velayetleri altındaki kişiler için yerine
getirmekle
yükümlü oldukları mali bir ibadettir. Buna baş zekâtı, beden zekâtı da denir. Ramazan
orucunun farz olduğu hicri ikinci yılın Şaban ayında zekâttan önce farz kılınmıştır.
Hanefilere göre hükmü vacip olup, terk edilmesi dini sorumluluğu ve ahirette cezayı
gerektirir.
Fıtır Sadakasının Önemi: Oruç tutan Müslüman’ın oruçluya yakışmayan
davranışlarla zedelenen ibadetin eksikliklerini tamamlar. Aynı zamanda yoksulların
iftar etmelerini sağlar.
Fıtır Sadakasının Vucub Sebebi:
Sağ olarak Ramazan bayramına yetişmektir.
1-) Müslüman olmak, Hanefiler’e göre bir müslüman ğayri müslim olan kölesinin
fitresini verir.
2-) Mal varlığı, Hanefiler’e göre kişi nisab miktarı mala sahip olmak (senenin
geçmesi ya da malın artıcı olması şart değildir) .
3-) Diğer üç mezhebe göre nisab miktarı aranmadan zengin, fakir herkesin fitre
vermesi istenir.
4-) Fakihlerin çoğunluğuna göre fitre borcu terekeden ödenir.
5-) Ehliyet, akıl baliğ şart değildir. Çocukların ve akıl hastaların fitresi çıkarılır.
6-) Velayet: Bakmakla yükümlülük, vereceği fitre sahipleri kişinin kendi velayetinde
bakmakla yükümlü olduğu kimseler olmalı.
Hanefilere göre Kişinin bakımını üstlendiği kişiler (ana, babası, büyük çocukları,
karısı, kardeşleri için fitre vermesi gerekmez) .
7-) Vakit. Ramazan Bayramının birinci günü fecrin doğuşu ile (Tan yeri ağarınca)
vacip olur. Diğer üç mezhep’te Ramazanın son günü güneşin batması ile vacip olur.
Hanefilere göre Ramazan Bayramının ilk günü fecrin doğumundan önce vefat eden
veya fecirden sonra doğan çocuk için fitre vacip olmaz. Fakihlerin çoğunluğuna göre
bu iki durumda da vacip olur.
58
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
Fıtır Sadakasının Ödeme Vakti: Dört mezhepte de Ramazan bayramından bir gün
ya da iki gün önce fecrin doğmasına kadardır. Hanefiler fitre Ramazanın birinci
gününden itibaren verilebilir. Fitrenin Bayramın birinci gününden sonraya bırakılması
caiz olmasa da ödenmediği takdirde borçlu kalınır.
Fıtır Sadakasının Ödenmesi:
Miktarı: Fitre veren kimsenin bir günlük yemek ihtiyacı.
Ödeme şekli: Fakire verirken “bu fitremdir” diye belirtmeye gerek yoktur. Hanefilere
göre fitre para olarak verilebilir.
Fitrede temlik şarttır. Bir kimse alacaklı olduğu kişiye “ sendeki alacağım sana fitre
olsun “ dese caiz değildir.
Fitre Verilebilecek Kimseler: Gayri müslimlere zekât verilmezken fitre verilebilir.
Ebu Hanefiye göre Ehl-i kitab’a (zimmilere) fitre verilebilir. Ebu Yusuf’a göre
verilmez. Dinen zengin sayılanlar, fitre yükümlüsünün zevcesi, usulü, furuu
Hanefilere göre artıcı nitelikte olsun olmasın nisab miktarı malı olan kişiye fitre
verilmez.
HAC V E UMRE
13
Hac: Sözlükte, kasıt, yöneliş ve yürüyüş anlamına gelir. Ziyaret belirli bir zamanda
ve Arafat vakfesiyle birlikte yapılırsa hac, herhangi bir zamanda vakfesiz yapılan
ziyaret umre adını alır.
Haccın Şartları:
Yükümlülük Şartları: 1-Müslüman olmak 2- Akil Baliğ olmak 3-İstitaat: Hac
yapabilecek beden sağlığı ve mali yeterlilik 4-Zamana yetişebilme
Eda Şartları:
1-) Sağlıklı olmak. Sağlıklı olmayan hac yapmakla yükümlü değildir. Ebu Yusuf,
İmam Muhammed, Şafi ve Hanbeliler böyle durumlarda olan kimselerin yerlerine
vekil göndermeleri gerektiğini savunurlar.
2-) Yol güvenliği. (Hanefi ve Hanbelilere göre eda şarttır).
3-) Arızi bir engelin bulunmaması, (tutukluluk, yurt dışı yasağı)
4-) Kadınlara özel iki hal. Bu iki şart birincisi; Hanefilere göre bir kadın yalnız başına
haccedemez. İkincisi kadının boşanma vefat iddeti içerisinde olmamak.
C-) Geçerlilik Şartları: 1-) İhram 2-) Özel vakit 3-) Özel mekân
1-) İhram: Sözlükte yasak etmek, saygı ve ta’zim etmek anlamına gelirken, terim
anlamı hac ve umre yapmak için giyilen iki parça elbise. (Mevcut şartları ile birlikte)
Muhrim: İhramlı kimse demektir.
İhramın Rukunları: 1-) Niyet 2-) Telbiye (Bir defa söylemek)
İhrama Girme Zamanı: Şafi mezhebine göre hac ayları gelmeden ihrama girilmez.
Çünkü İhram rükündür. Hanefiler mekruh olmakla birlikte girilebilir.
13
TDV İSLAM İLMİHALİ CİLT: 1 SHF: 511-584
59
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
İhrama Girme Yeri:
Harem: Saygıya layık yer demektir. Haremin sınırları Cebrail (as) tarafından Hz.
İbrahim’e ve sonra da Hz. Peygambere gösterildi.
Haremin Sınırları: ( TACSEB )
1-) Ten’im: Mekke’ye 8 km. Medine istikametinde en yakın olan sınır.
2-) Ci’rane: Taif istikametinde en uzak.
3-) Aşair: Cidde istikametinde Hudeybiye yakınlarında.
4-) Seniyyetu’l Cebel: Irak yolu üzerindedir.
5-) Edatu Libn: Yemen yolu üzeri, Hüseyniye.
6-) Batn-ı Nemire: Arafat sınırı.
Mekkelilerin Mikatı:
Hac için harem sınırında, umre yapmak için Hil bölgesine çıkarlar.
Afaki ve Hilli Olanlar :
Umre ihramından çıktıktan sonra tekrar umre yapmak istenirse Hil’e giderler.
Hil Bölgesi: Harem bölgesi ile mikat yerleri arasındaki yerlerdir. Mikatiler (Hilliler)
gerek hac ve gerekse umre için harem bölgesine girmeden bulundukları Hil bölgesinde
ihrama girerler.
Afaki Bölgesi: Harem ile Hil bölgelerin dışında kalan yerlere denir.
Afak: Uzaktan gelen anlamındadır. Afak bölgesinin ihrama girme yerleri ve hareme
en yakın sınırları mikat denilen beş nokta ile sınırlandırılmıştır.
Mikat Sınırları (KCZZY)
1-Zulhuleyfe: Mekke’ye Medine üzerinden gelenlerin mikatıdır. En uzak olan 450km
Peygamberimiz burada ihrama girmiştir. (Abar-i Ali)
2-Cuhfe: Mısır ve Suriye istikametinden gelenlerin mikatıdır. Yaklaşık 187 km. dir.
3-Zatu-ırk: Irak yönünden gelenlerin mikatıdır. 94 km. dir.
4-Karnu’l-menazil:Necid ve Kuveyt yönünden gelenlerin mikatı olup yaklaşık 96 km
5-Yelemlem:Yemen ve Hindistan tarafından gelenlerin mikatı olup yaklaşık 54 km en
yakın.
Harem Bölgesine İhramsız Girme
Hanefi ve Malikiler’e göre her ne maksatla olursa olsun Harem bölgesine gidecek olan
afakiler mikat sınırlarını ihramsız geçmeleri caiz değidir. Şafi mezhebin de ise hac
veya umre kastı olmaksızın harem bölgesine ihramlı girmek vacip değil müstehaptır.
İhramın Vacipleri
1-) Mikatı ihramsız geçmemek
2-) İhram yasaklardan sakınmak
İhramın Sünnetleri
İhrama Girmeden Önceki Sünnetler
1-) Tırnakları kesip, kasık, koltuk altı tıraşı olmak
2-) Temizlik için gusletmek
60
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
3-) Vücuda güzel kokular sürmek
4-) Erkeklerin rida: (Belden yukarısı),
izar: (Belden aşağısı elbise giymek)
İhrama Girildikten Sonraki Sünnetler
1-) Kerahet vakti değilse iki rekât namaz kılmak
2-) Her fırsatta telbiye okumak
3-) Hac için ihrama hac ayları başladıktan sonra girmek.
İhram Yasakları:
Vücut ile İlgili Yasaklar
1-) Saç, sakal, bıyıkları kesmek
2-) Kasık, koltuk altı, vücudun sair tüylerini yolmak
3-) Tırnakları kesmek
4-) Süslenmek amacıyla saçları yağlamak, oje sürmek
Giyim ve Giyim Eşyası ile ilgili Yasaklar
1-) Dikişli elbise giymek
2-) Başı ve yüzü örtmek, takke ve benzeri şeyler giymek
3-) Eldiven çorap ve topukları kapatan ayakkabı giymek
Cinsel Konular ile İlgili Yasaklar
1-) Cinsel ilişki ve buna götüren öpme, okşama v. s.
2-) Şehevi duyguları tahrik edici sözler söylemek
Av Yasağı ile İlgili Yasaklar
İster eti yensin ister eti yenmesin kara hayvanlarını avlamak, avcıya göstermek.
Harem Bölgesiyle İlgili Yasaklar
Mekke şehrinde av hayvanlarının avlanması, kendiliğinden yetişen bitki ve ağaçların
koparılması, İhramlı ihramsız herkes için haramdır.
Yapılması Günah Olan Ve Başkalarına Zarar Veren Yasaklar
1-) Fusuk: Taatten ayrılıp masiyet sayılan şeyleri yapmak.
2-) Cidal: Başkalarıyla tartışmak, kavga ve hakaret etmek.
3-) Rafes: Cinsellikle ilgili yasaklar.
İhramlıya Yasak Olmayan Şeyler:
1-) Yıkanmak, kokusuz sabun kullanmak
2-) İhram örtülerini değiştirmek ve yıkamak
3-) Dişleri fırçalamak, sürme çekmek
4-) Kırılan tırnağı, zarar veren kılı koparmak
5-) Diş çektirmek, kan aldırmak, iğne yapmak
6-) Silah taşımak, bilezik, yüzük ve kol saati takmak
7-) Kemer kullanmak omuza asmak
8-) Yüzü, başı örtmeden yorgan ve battaniye kullanmak
9-) Palto, ceket gibi giysileri giymeden üzerine almak
61
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
10-) Şemsiye kullanmak
11-) Balık vb. deniz ürünlerini avlamak
12-) İhramsız kişi tarafından avlanan kara hayvanını yemek
13-) Yılan, akrep, fare, pire gibi zararlı hayvanları avlamak.
2-) Özel Vakit: Haccı hac aylarında yapmak
Hac Ayları: Şevval, Zilkade ve Zilhicce’nin ilk on günüdür.
3-) Özel Mekân: (Haccın geçerlilik şartlarının üçüncüsü) Vakfenin Arafat sınırları
içerisinde Tavafın da Kâbe’nin etrafında yapılması.
Haccın Rükünleri:
Hanefiler’e göre haccın farzı üçtür.
1-) İhram 2-) Arafat vakfesi 3-) Ziyaret tavafı.
Bu farzlardan ihram şart diğer ikisi rükündür.
Malikiler’e göre bu üç farza ilaveten sa’y de farzdır.
Şafiler’e göre bu dört farza ilaveten tıraş olmak ve ilk üçünde sıraya uymak da farzdır.
Arafat Vakfesi
Arafat vakfesi mutlaka zamanında yapılmalıdır. Arafat vakfesi dışında vaktinde
yapılamayan diğer menasik ise daha sonra kaza edilerek veya ceza ödenerek telafi
edilebilir.
Vakfenin Geçerli Olmasının Şartları:
1-) Hac için ihramlı olmak,
2-) Vakfeyi özel mekân ve zamanda yapmak.
Vakfenin Yeri: Arafat bölgesidir. Arafat bölgesinin Mekke tarafındaki sınırı Urene
Vadisi’dir.
Vakfenin Zamanı: Zilhicce’nin 9. Arefe günü zeval vaktinden bayramın ilk günü
fecri sadıka kadardır. Hanefilere göre güneş batmadan Arafat’tan ayrılmamak vaciptir.
Aksi halde kurban kesmek gerekir.
Arafat Vakfesinin Sünnetleri:
1-) Arefe gecesini Mina’da geçirip sabahleyin Arafat’a çıkmak.
2-) Zevalden önce Arafat’ta bulunmak.
3-) Zeval vaktinden sonra öğle namazından önce Nemire mescidinde hutbe okumak.
4-) Öğle ve ikindi namazlarını cem’i takdim ile kılmak.
5-) Vakfeyi abdestli ve kıbleye yönelerek yapmak.
6-) Vakfeyi cem’i takdimden sonra yapmak.
7-) Vakfeyi Cebeli’r-Rahme’ye yakın yerde yapmak
8-) Oruçlu olmamak.
9-) Gün boyunca telbiye, zikir getirmek.
Cem’i Takdim: Ebu Hanefi’ye göre bu namazları Cem’i takdim ile kılabilmek için;
a-) İhramlı olmak, Arafat’ta bulunmak,
b-) Mescid-i Nemire’de Cemaat-ı kübra ile kılmak. Bir ezan ve iki kametle önce
öğlenin farzı daha sonra ikindinin farzı kılınır, arada sünnet kılınmaz.
62
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
Ziyaret Tavafı (İfada Tavafı)
Tavaf: Bir şeyin etrafında dönmek dolaşmak demektir. Her bir devre şavt denir.
Tavaf yedi (7) şavttan oluşur. Ziyaret tavafını yapmadan biri ölmüş ise vasiyet ettiyse
bir bedene (büyükbaş hayvan) kesilir ve haccı tamamlanır.
Tavafın Sahih Olmasının Şartları
1-) Tavafın vaktinde yapılmış olması, Hanefi ve Malikiler’e göre bayramın ilk günü
fecri sadıktan başlar. Şafi ve Hanbeliler’e göre Arefe günü gece yarısı başlar.
Hanefiler’e göre bayramın ilk üç gününde yapılması gerekir. Aksi halde Dem
(Küçükbaş hayvan kesmek) gerekir.
2-) Niyet. (Niyetsiz Kâbe’nin etrafında dönmek tavaf değildir).
3-) Tavafı Mescid-i Haram’ın içinde Kâbe’nin etrafında yapmak.
4-) Şavtların çoğunu (En az dördünü) yapmış olmak.
Farz ve vacip tavaflarda eksik kalan her bir şavt için bir ceza (Dem) gerekir.
Örneğin: Ziyaret tavafı veya bozulan tavafın yerine yapılan tavaf (vacip tavaf)
Tavafın Vacipleri:
1-) Abdestli olmak,
2-) Setr-i avret,
3-) Teyamün (Kabeyi sola almak),
4-) Tavafa Hacerü’l-Esved hizasından başlamak,
5-) Tavafı Hatimin dışından yapmak,
6-) Farz ve vacip tavafları yedi şavta tamamlamak,
7-) Gücü yetenlerin yürüyerek yapması,
8-) Tavaf Namazı kılmak.
Tavafın Sünnetleri:
1-) Necasetten taharet
2-) Tavafa başlarken Rüknü’l-Yemani tarafından gelmek
3-) Tavafa başlarken ve her şavtın sonunda istilam yapmak
İstilam: Kâbe’ye yönelerek elleri kaldırıp ‘’Bismillahi Allah’u Ekber’’ demektir.
4-) Ardından sa’y yapılacak tavafların ilk üç şavtında erkeklerin remel yapması.
Remel: Tavafta kısa adımlarla koşarak ve omuzları silkeleyerek çalımlı ve çabuk
yürümek.
5-) Remel yapılan tavaflarda erkeklerin ıztıba yapması.
Iztıba: İhramın bir ucunu sağ kolun altından geçirip sol omuz üzerine atarak sağ kolu
ve omuzu ridanın dışında bırakmak.
Remel yapılacak tavafın bütün şavtlarında ıztaba sünnettir.
6-) Muvalat: Tavafın bütün şavtlarını ara vermeden yapmak.
Erkeklerin imkân dâhilinde Kâbe’ye yakın bayanların ise uzaktan tavaf etmesi
müstehaptır.
63
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
Tavaf Çeşitleri:
1-) Kudum tavafı, 2-) Ziyaret tavafı, 3-) Veda tavafı, 4-) Umre tavafı,
5-) Nezir tavafı, 6-) Tatavvu tavafı, 7-) Tahiyyetu’l-mescit tavafı.
Haccın Vacipleri: Haccın vaciplerini mazeretsiz terk etmek tahrimi mekruhtur.
Mazeretsiz terk eden veya geciktiren kimseye ceza gerekir. Bunlar;
1-) Sa’y
2-)Müzdelife vakfesi
3-)Şeytan taşlama
4-)Tıraş
5-) Veda tavafı
A-) Say: Sözlükte koşmak, çaba göstermek anlamına gelir.
Hanefi mezhebinde hac ve umrenin vaciplerinden, diğer üç mezhebe göre
rükûnlarındandır.
Sa’yın Geçerli Olmasının Şartları:
1-) Sa’yi ihrama girdikten sonra yapmak (Umre sa’yini ihramsız yapamaz ancak
haccın sa’yi’ni ihramdan çıktıktan sonra yapabilir.)
2-) Haccın Sa’yi’ni hac ayları başladıktan sonra yapmak
3-) Sa’y i muteber bir tavaftan sonra yapmak
4-) Şavtların çoğunu (yani en az dördünü) yapmış olmak
5-) Sa’y a Safa’dan başlamak
Sa’y in Vacipleri
1-) Sa’y i yürüyerek yapmak.
2-) Yedi şavtta tamamlamak.
Sa’y in Sünnetleri
1-) Tavaf bitince hemen sa’y’a başlamak,
2-) Sa’y yapmaya gitmeden önce Hacerü’l-Esved’i selamlamak,
3-) Sa’y’i abdestli yapmak,
4-) Necasetten taharet,
5-) Her şavt başında tekbir, tehlil, dua okumak.
6-) Şavtları peş peşe ara vermeden yapmak.
7-) Yeşil ışıklı sütunlar arasında hervele yapmak.
Hervele: Sa’y yapılırken iki yeşil ışık arasında çalımlı yürümek.
8-) Sa’y esnasında zikirle meşgul olmak.
9-) Sa’y e niyet etmek.
B-)Müzdelife Vakfesi (Haccın vaciplerinin ikincisi):
A-) Geçerli Olmasının Şartları:
1-) Hac için ihramlı olmak,
64
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
2-) Arafat vakfesini yapmış olmak,
3-) Müzdelife sınırları içerisinde yapmak,
4-) Belirli bir zamanda yapmak.
B-) Müzdelife Vakfasinin Zamanı
Hanefilere göre bayramın 1. günü fecri sadıktan güneşin doğmasına kadar olan
süredir. Şafi ve Hanbelilere göre ise gece yarısından itibaren güneşin doğuşuna
kadardır.
Akşam ve Yatsı Namazlarının Cem’i Tehir ile Kılınması
Akşam ve yatsı namazları yatsı namazında cem’i tehir ile kılmak Hanefiler’e göre
vaciptir. Şafiler’e göre sünnettir. Bu iki vaktin bir tek ezan ve bir tek ikametle kılınır.
C-) Şeytan Taşlama
Şeytan Taşlamanın Geçerli Olmasının Şartları:
1-) Taşlar cemrelere el ile fırlatılarak atılmalıdır.
2-) Atılan şey taş cinsinden olmalıdır.
3-) Taşların her birini ayrı ayrı atmak,
4-) Taşlar taş havuzuna düşürülmek,
5-) Taş atıldığı yere atanın fiili sonucu ulaşmalıdır.
6-) Gücü yetenler taşları bizzat kendileri atmalıdır.
7-) Taşları belirli vakitlerde atmak,
Şeytan Taşlama Zamanı: Hanefi ve Malikiler’e göre bayramın birinci günü fecr-i
sadıktan, Şafi ve Hanbeliler’e göre ise gece yarısından bayramın dördüncü günü güneş
batıncaya kadar olan süredir.
1-) Bayramın birinci günü Akabe cemresi’ne yedi taş atılır. Hanefilere göre bayramın
birinci günü taş atma zamanı tan yerinin ağarmasından ertesi günün tan yeri
ağarmasına kadar olan süredir.
2-) Bayramın ikinci ve üçüncü günleri her bir cemreye yedi taş atılır. Zamanı zeval
vaktinde başlar ertesi gün fecr-i sadıka kadar sürer.
3-) Bayramın dördüncü günü taş atma fecr-i sadıktan başlar.
Atılacak Taş Sayısı: Bayramın birinci günü, sadece Akabe cemresi’ne 7 taş atılır.
Bayramın ikinci, üçüncü ve dördüncü günleri ise Küçük Cemreden başlamak üzere
her birine 7 şer taş atılır.
Şeytan Taşlamanın Sünnetleri:
1-) Taşları 3-5 metre mesafeden atmak,
2-) 7 Taşı Peş peşe atmak.
3-) Küçük, orta ve büyük sıralamasına uymak,
4-) Taşların nohuttan büyük, fındıktan küçük olması,
5-) Küçük ve orta cemrede dua etmek, Akabe’de dua edilmez.
65
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
6-) Her bir taşı atarken “Bismillah-ı Allah’u Ekber” demek,
7-) Akabe taşlarını atarken Kâbe’yi sola almak.
Şeytan Taşlamanın Mekruhları:
1-) Büyük bir taşı parçalayarak atmak,
2-) Temiz olmayan taşları atmak,
3-) Cemre mahallinde biriken taşlardan atmak,
4-) Bir Cemreye aynı gün 7 den fazla taş atmak,
5-) Taş atarken cemreler arasında sıraya uymamak.
Şeytan Taşlamada Vekâlet
Acziyetten dolayı taş atmaya muktedir olamayanlar vekâleten attırabilir.
Acziyetin ölçüsü: Ayakta namaz kılamayacak derecede hasta ya da yaşlı olmak.
Vaktinde Atılamayan Taşların Cezası: Ebu Hanife ve İmam Malike göre vaktinde
atılamayan taşlar taşlama süresinde 4. güne kadar atılsa bile ceza dem gerekir. Ebu
Yusuf, İmam Muhammed, Şafi ve Hanbeli’ye göre taşlama süresinde atıldığı zaman
ceza gerekmez.
D-)Saçları Tıraş Etmek veya Kısaltmak:
Halk: Saçların dipten tıraş edilmesi.
Taksir: Saçların uçlarından alınarak kısaltılması demektir.
Saçları Tıraş Etmenin Zamanı ve Yeri
Bayramın ilk günü fecr-i sadıktan ömrün sonuna kadardır. Ancak Ebu Hanife ve İmam
Malik’e göre 3. gün güneş batıncaya kadar yapılması vaciptir. Geciktirilmesi halinde
dem gerekir. Ebu Yusuf’a göre dem gerekmez. Ebu Hanife ve İmam Muhammed’e
göre yeri Harem bölgesidir vaciptir aksi halde dem gerekir.
Tıraş Edilecek Saçın Miktarı: Hanefiler’e göre en az 1 /4 ü, Şafilerde 3 tel saç bile
yeterli görülürken, Maliki ve Hanbeliler’e göre tamamı vaciptir.
Mezheplerin her birinde başın tıraş edilecek miktarı ile abdestte meshi gereken miktarı
aynıdır.
Kadınlar taksir yaparlar halk yapmaları mekruhtur.
Tıraş ile Diğer Menasik Arasında Tertip: Hz. Peygamber Veda haccı’nda bayramın
ilk günü Mina’da önce Akabe cemresi’ne yedi taş attı, sonra kurbanlarını kesti, daha
sonra tıraş oldu, aynı gün Mekke’ye gidip Ziyaret tavafını yaptı ve tekrar Mina’ya
döndü. Ebu Hanife’ye göre bunların ilk üçünde sıraya uymak vaciptir. Ebu Yusuf,
İmam Muhammed ve diğer 3 mezhebe göre sıraya uymak sünnettir.
Tehallül: İhram yasaklarının ortadan kalkmasıdır.
66
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
İlk Tehallül: Saçların tıraş edilmesiyle cinsel ilişki dışında bütün yasakların
kalkmasıdır.
İkinci Tehallül. Cinsel ilişki dâhil, bütün ihram yasaklarının kalkması demektir.
İlk tahallülden sonra ziyaret tavafını yapmakla ikinci tehallül gerçekleşir.
İkinci tehallül için diğer üç mezhep sa’yin de yapılmasını şart görürler.
E-) Veda Tavafı (Haccın beşinci vacibi): Mekkeli olmayan afakiler Mekke’den
ayrılmadan önce yapacakları son tavaftır, buna Sader tavafı da denir.
Veda Tavafının Vacip Olmasının Şartları
1-) Haccetmiş olmak
2-) Afaki olmak
3-) Kadınların özel hallerinde olmaması
Not: Veda tavafı yapmadan aybaşı olan ve aybaşı hali bitmeden Mekke’den ayrılmak
zorunda kalan kadından veda tavafı düşer.
Veda Tavafının Vakti ve Sıhhat Şartları: Mekke’den ayrılıp Mikat sınırını
aşmadıkça vakit çıkmaz. Arafattan sonra yapılan ilk tavaf, Ziyaret tavafıdır. Ziyaret
tavafından sonra yapılan her tavaf da veda tavafıdır. En son yapılan veda tavafı olur.
Haccın Sünnetleri Ve Adabı:
A-) Haccın Asli Sünnetleri
1-) Kudum Tavafı
Kudum geliş ve varış demektir. İfrad veya kıran haccı yapan afakiler için sünnettir.
2-) Hacda Okunan Hutbeler
Hac ile ilgili üç hutbe vardır:
Birincisi Zilhicce’nin 7. günü Mekke’de Harem-i Şerifte öğle namazından önce
okunur, ikincisi Arefe günü Arafat’ta Nemire Mescidi’nde Zevalden sonra cem’i
takdim ile kılınan namazdan önce okunur.
Üçüncüsü bayramın 2. günü öğle namazından önce Mina’da Mescid-i Hayf’ta okunur.
3-) Arafe gecesini Minada geçirmek.
Tevriye günü Minaya gidip 5 vakit namazı orada kılmak ve Arefe gecesi orada
gecelemek.
4-) Bayram gecesini Müzdelifede geçirmek.
5-) Bayram günlerinde Mina’da kalmak. (Diğer üç mezhepte vaciptir)
6-) Muhassapta bir süre dinlenmek.
Haccın Adabı
1-) Hac helal para ile yapılmalı,
2-) Kul hakkı olanlar helalleşmeli,
3-) Günahlar için tevbe edilmeli,
4-) Namazların kazası yapılmalı,
5-) Hac yolculuğu için iştişare edilmeli,
6-) Yol arkadaşı edinilmeli,
67
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
7-) Akraba ve dostlar ile vedalaşılmalı,
8-) Mütavazi olunmalı,
9-) Yola çıkarken ve dönüşte iki rekât namaz kılınmalı,
10-) Cedelleşmekten sakınılmalı,
11-) Boş ve faydasız sözden kaçınılmalı.
Umre: İhrama girerek tavaf ve sa’y yaptıktan sonra tıraş olup ihramdan çıkmak
demektir. Umre Şafi ve Hanbeli mezheblerinde farz, Hanefiler’de müekked sünnettir.
Umrenin Farz ve Vacipleri: Hanefiler’e göre ihram ve tavaf farz; sa’y ve tıraş
vaciptir. Hanefilere göre Teşrik Günleri umre yapmak tahrimi mekruhtur.
HACIN ÇEŞİTLERİ:
a-)Hüküm Bakımından
1-) Farz: Ömründe bir kez
2-) Vacip: Adanmış ya da kazaya bırakılmış hac demektir.
3-) Nafile: Farz ve vacip dışındaki hac demektir.
b-) Yapılış Şekli Bakımından
1-) İfrad: Umresiz yapılan hacdır. Umre yapmayıp sadece hac için ihrama girip hac
yapmak. Herkes yapabilir.
2-) Temetu Haccı: Temettu faydalanmak istifade etmek demektir. Aynı yılın hac
aylarında umre ve haccı ayrı ayrı ihram ve niyetle yapmak.
3-) Kıran Haccı: Hac ve Umreye ikisine birlikte niyet ederek aynı ihramla
yapmaktır.
Temettu ve Kıran Haccının Şartları:
1-) Hacceden kişi afaki olmalıdır.
2-) Umre ve hac her ikisi aynı yılın hac aylarında yapılmalı.
3-) Hac aylarında yapılan umreden sonra sahih ilmam olmamalıdır.
Sahih İlmam: Hanefilere göre umre ile hac arasında herhangi bir sebeple memlekete
dönmekle, Şafiler’e göre ise mikat sınırları dışına çıkmakla olur.
Fazilet Bakımından Sıralanışı:
Hanefilere göre kıran, temettu, ifrad
Malikilere göre ifrad, kıran, temettu
Şafilere göre ifrad, temettu, kıran
Hanbelilere göre temettu, ifrad, kıran
Temettu ve kıran haccı yapanların şükür kurbanı kesmeleri veciptir.
İfrad haccı yapanlar kurban kesmezler.
Hacda Bayanlar
1-) İhramlı iken elbise, çorap, eldiven, kapalı ayakkabı, mest, çizme ve her türlü giyim
eşyası giyebilirler.
2-) Telbiye ve tekbir getirirken sesini yükseltmezler.
3-) Tavafta ıztıba, remel sa’y da hervele yapmazlar.
68
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
4-) Saçlarını halk değil taksir ederler.
5-) Haceru’l-Esved’i uzaktan istilam ederler.
6-) Hacdan sonra ay hali zuhur ederse veda tavafı sakıt olur.
7-) Özel hallerinde tavaf hariç tüm menasikleri yapabilirler.
Not: Bayanlar özel hallerinde zaman yokluğu sebebiyle ceza vermek suretiyle ziyaret
tavafını yapabilirler.
Hac ve Umre İle İlgili Kurbanlar
Hedy: Hac ve umre menasikiyle ilgili olarak kesilen kurban,
Udhiyye: Kurban bayramı sebebiyle kesilen kurban,
Dem: Ceza kurbanı koyun ve keçi cinsinden kesilen kurban,
Bedene: Ceza kurbanı büyük baş cinsinden kesilen kurban,
Hedy Kurbanıyla Yükümlü Olanlar:
Temettu veya kıran haccı yapanların kesmesi vaciptir.
a-) Tatavvu Hedy
Hac veya umre yaparken yükümlülük bulunmadığı halde kesilen kurbanlardır.
b-) Vacip Hedy
1-) Temettu ve Kıran Hedy: Hanefiler’e göre bu kurban bir seferde iki ayrı ibadetin
yapılmasından dolayı “şükür kurbanı” Dem-i şükrandır. Şafiler’e göre temettu
haccında hac için ihrama mikatta girilmeyip Mekke’de girilmesinden dolayı, kıran
haccı’nda ise iki ayrı ibadetin bir tek ihramla yapılmasından doğan kusurun telafisi
olarak ceza kurbanı (Dem-i cübran) olarak kesilir.
2-) Ceza Hedy: Hac ve umrenin vaciplerinin terki halinde
3-) İhsar Hedy: Hac ve umre için ihrama girdikten sonra vakfe veya tavaf yapamadan
alıkonulan kimsenin kesmesi gereken kurban.
4-) Nezir Hedy: Harem bölgesinde kesilmek üzere nezredilen kurbandır.
Hedy Kurbanının Kesileceği Yer ve Zaman: Bütün hedy kurbanları harem
bölgesinde kesilir. Eyyam-ı nahr günlerinde kesilen kurbanların Mina’da, bu günler
dışında kesilenlerin ise Mekke’de kesilmesi efdaldir. Temettu ve kıran hediyleri
(Hanefi, Maliki, Hanbeli) mezhebine göre bayramın ilk günü fecri sadık’tan itibaren
kesilir. Eyyam-ı nahrda kesilmesi gereken kurbanların kesilmemesi halinde Ebu
Hanife’ye göre biri kaza biri de ceza olmak üzere iki dem gerekir. İmameyn’e göre
gerekmez. Şafi mezhebinde kıran ve temettu kurbanı Eyyam-ı nahr’dan önce kesebilir.
Çünkü caza kurbanıdır.
Hedy Kurbanların Etleri: Nafile olarak kesilen hedy ile temettu ve kıran için
kesilen şükür kurbanı olarak kesilen kurbanın etini zengin-fakir, sahibi herkes
yiyebilir. Ceza hedy’i ile ihsar hed’yin etinden sahipleri ve bakmakla yükümlü olduğu
kimseler ve zenginler yiyemez.
Kurban Yerine Oruç Tutmak: Temettu ve kıran haccı yapanların hed’y kesme
imkânı bulunmayanlar üçü hac esnasında yedisi de hacdan sonra olmak üzere toplam
on gün oruç tutarlar. Eyyam-ı nahr günleri geçmeden ve tıraş olmadan önce kurban
kesmeye imkân bulunursa kurban kesmeleri gerekir.
69
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
Cinayetin Ceza ve Kefaretleri: Kaza etmek, bedene veya dem kesmek, sadaka,
bedel ödemek ve oruç tutmak.
Hac ve Umrenin Bozulmasına Yol Açan ve Kaza Edilmesini Gerektiren
Cineyetler
1-) Arafat vakfesini yapmadan cinsel ilişkide bulunması haccı ifsad eder. Ayrıca
cinayetten dolayı dem gerekir.
2-) Arafat vakfesinden sonra ilk tehallülden önce cinsel ilişkide bulunulduğu zaman
Ebu Hanife’ye göre bedene gerekir. Diğer mezheplerde hac ifsad olur.
3-) Umre için ihrama girip ilk dört şartını yerine getirmeden cinsel ilişkide bulunmak
umreyi ifsad eder; dem ve kazası gerekir.
Deve veya Sığır Kesmeyi (Bedene) Gerektiren Cinayetler:
1-) Hanefiler’e göre Arafat’taki vakfeden sonra fakat ilk tehallülden önce (Yani
henüz tıraş olmadan) cinsel ilişkide bulunmak bedene gerektirir. Diğer mezheplerde
hac fasid olur.
2-) Ziyaret tavafını cünüp olarak yapmak.
Koyun veya Keçi Kesmeyi (Dem) Gerektiren Cinayetler:
Hac ve Umrenin Vacipleriyle Alakalı Dem Cezaları:
1-) Mikatı ihramsız geçmek,
2-) Sa’yin tamamını veya dördünü terk etmek,
3-) Müzdelife vakfesini özürsüz terk etmek,
4-) Şeytan taşlamayı bir gün terk etmek veya çoğunu terk etmek,
5-) Ziyaret veya umrenin tavafının son üç şavtını terk etmek,
6-) Veda tavafını en az dört şavtını terk etmek,
7-) Farz ve vacip tavaflarda setr-i avrete uymamak,
8-) Ziyaret ve umre tavaflarını abdestsiz, kudum ve veda tavaflarını cünüp olarak
yapmak,
9-) Arefe günü Arafat’tan güneş batmadan evvel ayrılmak,
10-) Ebu Hanife’ye göre ihramdan çıkmak için Harem bölgesi dışında veya bayram
günlerinden sonra tıraş olmak.
B-) İhram Yasaklarıyla Alakalı Dem Cezaları:
1-) Bir defada vücudun veya bir uzvun tamamına güzel koku yahut yağ sürmek.
Değişik yerlerde ve zamanlarda sürülürse her uzuv için ayrı ayrı ceza gerekir.
2-) Vücudun veya saç sakal gibi bir uzvun tamamına süslenmek için yağ, jöle,
briyantin sürmek.
3-) Erkekler tam ve gündüz ya da gece giyim eşyası giymek başı veya yüzü örtmek.
4-) Saçın veya sakalın en az dörtte birini veya başka bir uzvun tamamını tıraş etmek.
70
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
5-) Bir defada bütün tırnakları veya bir elin yahut bir ayağın tırnaklarının tamamını
kesmek. Tırnakların tamamını kesmeyip bir kısmı kesilirse tırnak başına sadaka
verilir.
6-) İlk tehallülden sonra henüz ziyaret tavafını yapmadan cinsel ilişkide bulunmak.
7-) İhramlı iken cinsel ilişkiye götürecek şehvetle öpmek.
C-) Fıtır Sadakası Bağışını Gerektiren Cinayetler:
1-) Uzvun tamamına değil bir kısmına koku sürmek,
2-) Saç ve sakalın dörtte birinden az kısmını tıraş etmek,
3-) El ve ayaktaki tırnaklardan bir kısmını kesmek,
4-) Giyim eşyasını bir gündüz ve geceden az giymek,
5-) Kudum veya veda tavafını abdestsiz yapmak,
6-) Veda tavafı veya sa’yin dördüncü şavttan sonraki şavtlarını eksik yapmak,
7-) Farz ve vacip olmayan tavaflarda setr-i avrete uymamak,
8-) Bir günde atılan taşlardan yarısından sonrasını eksik atmak,
9-) İhramlı veya ihramsız birini tıraş etmek.
D-) Bedel Ödemeyi Gerektiren Cinayetler:
a-) Karada Yaşayan Av Hayvanları ile İlgili Olanlar: Hanefilere göre kara hayvanı
avlanınca bedeli ödenir. Bu bedel miktarı sadaka verilir ya da her bir fıtır sadakası
karşılığında oruç tutulur ya da bu meblağ ile hedy kurbanı alınıp Harem bölgesinde
kesilir.
b-) Harem Bölgesinin Avları ve Bitkileriyle İlgili Olanlar: Bu bölgenin avının
avlanması yalnız ihramlılar için değil kendiliğinden biten her türlü canlı bitkiyi ağaç
ve otların koparılması yasaktır. Avlanan kimse kıymetini tasadduk eder. Yerine oruç
caiz olmaz.
İnsanların ekip diktiği bitkileri koparmakla ceza gerekmez.
Özür Sebebiyle İhram Yasaklarına Uymamak: Hastalık veya geçirilen bir kaza
sebebiyle başın tıraş edilmesi ya da örtülmesi gibi semavi bir mazeretle yapılırsa ceza
olarak dem gerekmez kişi muhayyerdir. İsterse üç gün oruç tutar isterse altı yoksulu
doyurur veya Harem bölgesinde bir dem keser. Hanefilere göre bilgisizlik, yanılma,
unutma, tehdit gibi semavi olmayan mazeretlerle işlenen yasaklar için muhayyerlik
yoktur. Diğer üç mezhepte muhayyerlik vardır.
Cinayet, Ceza ve Kefaretlerin Ödeme Zamanı ve Yeri: Belirli bir süre yoktur.
Çünkü bütün kefaretler gecikmeli olarak (Terahi ) yapılabilecek vacip türündendir.
Vefatına kadar ödenmeyen ve ödenmesini vasiyet etmeyen günahkârdır. Mirasçıların
ödemeleriyle borç eda edilir. Oruç, sadaka ve bedelini ödeme cezalarının belirli bir
vakti yoktur. Ceza kurbanları ise diğer hedy kurbanları gibi ancak Harem bölgesinde
kesilir.
İhsar ve Fevat: Hac veya umre yapmak üzere İhrama girdikten sonra herhangi bir
Sebeple tavaf ve vakfe yapma imkânının ortadan kalkmasıdır.
Şafilere göre İhsar yalnız düşman engellemesiyle olur.
71
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
a-) İhsar Sebebiyle İhramdan Çıkma: Umre veya ifrad haccı için ihrama girmişse
bir adet, şayet kıran haccı için ihrama girmişse iki adet, ihsar hedyi keserek ihramdan
çıkar. Hanefiler’e göre ihsar hedyi de Harem bölgesinde kesilmelidir. Şafiler
bulunduğu yerde keser, kurban kesimiyle ihramdan çıkar, Şafi tıraş olmadıkça
ihramdan çıkamaz aksi halde dem cezası gerekir.
b-) İhsar Sebebiyle Yapılamayan Menasikin Kazası: Hac ve umrenin kazası
gerekir. Hanefiler’e göre hac için ihrama girenler bir hac ve umre, kıran haccı için
ihrama girmiş olanlar bir hac iki umre, umre için ihrama girmiş olanlar bir umre kaza
ederler. Şafiler’de aynısı kaza edilir.
Fevat: Arefe günü zeval vaktinden fecrin doğmasına kadar olan süre içinde bir an
bile olsa Arafat bölgesinde bulunamayan kimse o yıl ki hacca yetişmemiş olur bu
durumda:
1-) İfrad hacısı ise umre yaparak ihramdan çıkar sonra kaza eder.
2-) Temettu hacısı ise umre yaparak ihramdan çıkar haccı kaza eder.
3-) Kıran hacısı ise umrenin tavaf ve say’ini yapmış ise bir umre yaparak ihramdan
çıkar. Umrenin tavaf ve say’ini yapmamışsa ilk önce onları yapar daha sonra bir umre
daha yapar tıraş olup ihramdan çıkar. Hanefilere göre haccı fevt olanların kurban
kesmeleri gerekmez. Diğer üç mezhebe göre keser.
Hacda Vekâlet:
İbadetlerde Vekâlet:
a-) Namaz, oruç, itikâf gibi sadece beden ile yapılan ibadetlerde vekalet olmaz.
Yükümlünün sorumluluğu kalkmaz.
b-) Zekât, kurban, sadaka gibi mal ile yapılan ibadetlerde vekâlet caizdir.
c-) Hac gibi hem bedeni hem de mali ibadetlerde ise yükümlünün bizzat edadan aczi
halinde vekâlet caizdir. Mazeret sebebiyle bizzat haccedemeyecek durumda olan
kimselere vekâleten yapılan hac, onlar adına yapılmış olur. Üzerine farz olmuş
kimselerin bedel göndererek üzerinden sakıt olur. Kişi bu farzı eda etmek için
ölmeden vasiyet etmişse sorumludur. Mirasçılar ister vasiyet etsin ister etmesin
mirasın 1/3’ü ile yerine bedel gidilirse üzerinden sakıt olur. Şafilerde vasiyet olsun ya
da olmasın mirasçıların ölenin yerine hacca gidilmesi gerektiği düşünülür. Çünkü hac
Allah hakkıdır.
Farz Olan Hac İçin Vekâlet Şartları:
1-) Adına haccedilen kimsenin mutlak surette haccetmekten aciz olmalıdır. Aksi halde
hac nafile olur borç düşmez.
2-) Adına haccedilecek kişiye hac önceden farz olmalıdır. Aksi halde yapılan hac
nafile olur ileride borçlanabilir.
3-) Bedel gönderilecek kişi müslüman, akıllı, ergenlik çağına ulaşmış veya mümeyyiz
olmalıdır. Henüz buluğa ermemiş mümeyyiz bir çocuk veya bir kadın vekâleten
başkası adına hac yapabilir. Şafiler’de bedel önceden hac yapmış olmalı.
4-) Vekil ihrama girerken sadece gönderen adına niyet eder. Kendi adına ya da birden
fazla kişinin adına niyet ederse kendi adına haccetmiş olur parayı iade eder.
72
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
5-) Vekil için ücret şart koşulmamalıdır. Vekil parayı israf etmemeli ve kalan parayı
iade etmeli.
6-) Bedel gönderen kişinin hac masrafı gönderen tarafından karşılanmalıdır. Eğer
kendi parasını harcarsa müvekkilin üzerinden hac borcu düşmez. Şafilerde düşer.
7-) Adına haccedilen kişi kendisi için haccedilmesini vekilden istemiş olmalıdır.
İzin ve vasiyeti olmadan yapılan hac ile borç düşmez. İmam Şafi’ye göre düşer.
8-) Vekil haccı bizzat kendisi yapmalıdır. Eğer yetkili kılınmışsa mazeretle bir
diğerine vekil kılar aksi halde parayı iade eder.
9-) Vekil gönderenin isteğine uymalı, onun istediği haccı yapmalıdır. Aksi halde
bedelini iade eder. (Ebu Hanefi’ye göre)
10-) Adına haccedilmesini vasiyet eden kimse vekilin nereden gönderilmesini
istemişse oradan, belirtmemişse aynı şartlarda herhangi bir yerden gönderir.
11-) Vekil gönderen adına yapılacak menasiki tamamlamadıkça kendisi için umre
yapmamalıdır. Aksi halde parayı iade eder.
12-) Vekil yürüyerek değil vasıtaya binerek haccetmelidir. Vasıta ücretinin kendisine
kalması için yürüyerek hac yaparsa parayı iade eder. Kendisi için haccetmiş olur.
Peygamberimizin ilk ve son haccı hicretin 10. Yılı veda haccıdır.
Veda Haccı:Haccetü’l-kemal, ve’t-temam, Haccetu’l-belağ, Haccetu’l-İslam gibi
isimler verilmiştir.
Efendimizin Yaptığı Dört Umre
Hz. Peygamber’in Hicretin 7. Yılında Hudeybiye umresi, Hicri 8. Yılında Mekke’nin
fethi ve aynı yıl Taif-Hüneyn dönüşü ve son olarak Veda haccındaki umre.
KURBAN14
Kurban: Sözlükte yaklaşmak, Allah’a yakınlık sağlamaya vesile olan şey demektir.
Udhiyye: Kurban bayramı sebebiyle kesilen kurbana denir.
Kurban Kesmenin Hükmü:Hanefilere göre vacip, Şafiiler’de sünnettir.
Kurban Çeşitleri
Udhiyye, adak, akika, hedy, ceza ve kefaret, sevabı ölüye bağışlanmak üzere ve
kesilen kurban. Vasiyetin ya da adağının olması halinde kesilir ve etinin tamamı
dağıtılır.
Kurban Kesme Yükümlülüğü
Müslüman olmak, akıllı ve buluğa ermiş olmak, mukim olmak, yani yolcu olmamak,
nisap miktarı mala sahip olmak Ebu Hanife, Maliki ve Hanbeliler’e göre kurban
kesmek için belirli bir akıl baliğ şartı yoktur. İmam Muhammed ve Şafii’ye göre akıl
baliğ şarttır. Hanefiler’de İmam Muhammed’in görüşü fetvaya esastır. Yolcular için
kurban kesme mecburiyeti yoktur
Nisap: Dinen asgari zenginlik ölçüsüdür.
Nisabı Ğına: Oturmuş istikrar bulmuş zenginlik ölçüsü, zekât ve fitre verir, kurban
keser.
14
TDV İSLAM İLMİHALİ CİLT: 2 SHF: 1-11
73
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
Nisabı İstiğna: Kurban keser, fitre verir, zekât ve fitre alamaz, zekât vermez.
Kurbanlık Hayvan ve Kesimi
Koyunun erkeği, diğerlerinin dişisi efdaldir. Malikilere göre etine parasına ortaklık
kurban kesilmesi caiz değildir koyun ve keçi bir yaşını, sığır ve manda iki yaşını deve
ise beş yaşını doldurunca kurban edilebilir.
Kurban Kesmenin Vakti: Hanefiler’de kurban bayramının 1. 2. 3. günü akşama
kadardır. Şafiiler de 4. günü de kesilebilir. Bir kimse tek başına keseceğim diye aldığı
kurbanlığa sonradan ortak alabilir. Alınan kurbanlık hayvan kaybolursa, yerine
kurbanlık alındıktan sonra bulunursa, sadece birisi (iyisi) kesilir.
Kurbanlık hayvan kesilmeden ölürse, zengin yerine bir başkasını alır fakir almaz.
Kesim İşlemi: Ehli kitabın kestiği yenir, her ferdin kendi kurbanını kesmesi efdaldir.
Kurban, bismillahi Allah’ü ekber denilerek kesilir. Besmeleyi kasten terk eden bir
kimsenin kurbanlık eti Ebu Hanefi’ye göre yenilmez. Kurbanı vekilin kesmesi
halinde, sahibinin de Bismillah demesi gerekir.
Kurban Kesmenin Hükmü: Kan akıtmaktır. Hayvana acı vermemek için şoka
sokmak caizdir. Adak olarak kesilen hayvanın etinden kesenin usul ve furusu
yiyemez, eğer yerse bedeli ödenir. Kurban etinin ya da diğer parçalarının satılıp gelir
elde edilmesi caiz görülmemiştir. Kurbanlık hayvanın sütünden ve yününden
kesmeden evvel faydalanmak caiz görülmemiştir. Kurbanlık hayvan kesildikten sonra
yünü kesilip evde ihtiyaçta kullanılabilinir, satılmaz.
Akika Kurbanı: Çocuğun doğumunda, şükür için kesilen kurbandır.
Akika: Yeni doğan çocuğun başındaki sarı tüyün adıdır.
KEFARETLER15
Kefaret: Sözlükte örten, gizleyen anlamına gelir. İşlenen bir kusur ve günahtan
dolayı Allah’ u Teâla’dan af ve mağfiret dilemek niyetiyle yapılan ceza özelliği de
bulunan bir tür mali ve bedeni ibadettir.
1-) Oruç Bozma Kefareti: Ramazan orucunu eda ederken, herhangi bir mazereti
bulunmaksızın oruçlu olduğunu bilerek orucunu kasten bozan kimseye gereken
kefarettir. Hanefiler ve ulemanın çoğunluğuna göre kasten yeme içme ya da cinsi
temas halinde kefaret gerekir. Şafiilere göre sadece kasten cinsi temas halinde kefaret
gerekir.
Kefareti: Köle azat etmek, 60 gün oruç ya da 60 fakiri sabahlı akşamlı doyurmak.
Hanefiler ve ulemanın çoğunluğu kefarette sırayı gözetmeyi esas alır. Peş peşe tutmak
gerekir.
Kadınların özel halleri ayırsa da zarar vermez. Kefaret orucunu geceden niyetlenmek
gerekir
2-Yemin Kefareti:Mün’akit yeminin bozulması halinde kefaret gerekir.
15
TDV İSLAM İLMİHALİ CİLT: 2 SHF: 13-20
74
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
Kefareti: Köle azat etmek, on fakire fidye vermek, 3 gün oruç tutmak. Hanefi ve
Hanbeliler bu üç gün orucun peş peşine tutulmasını şart görürler.
3- Zıhar Kefareti
Zıhar: Sözlükte sırt anlamına gelir. Cahiliyede erkeğin karısına artık sen bana anamın
sırtı gibisin demesiyle onu kendisine haram kılmasıdır.
Kefareti: Köle azat etmek, 60 gün oruç tutmak, 60 fakire fidye vermek.
4-) Adam Öldürmenin Kefareti
Muahid: Anlaşmalı gayri müslim demektir. Bir Müslümanın; Müslüman, zımmi
veya anlaşmalı gayri müslimi hataen öldürmesi halinde keffaret gerekir.
Kefareti: Köle azat etmek, 60 gün oruç. Fakihlerin çoğunluğuna göre kasten adam
öldürmede de kefaret gerekir.
5-) Hacda Tıraş Olma Kefareti
Hac niyetiyle ihrama giren kimsenin ihram süresince tıraş olması yasaktır. Bu yasağın
mazeretle ihlali halinde Kefaret: Üç gün oruç tutmak, 6 fakire fidye vermek, ya da
kurban kesmek.
6-Hayızlı Kadınla Cinsi Münasebet Kefareti
Hayızlı kadınla cinsi münasebet haramdır. Ebu Hanefi’ye göre tövbe etmeli, diğer bir
gurup âlime göre kanamanın ilk günlerinde 1 dinar son günlerin de ise yarım dinar
sadaka vermelidir. Bu kocanın zorlamasıyla olmuşsa yalnız kocaya, her iki tarafın
isteğiyle olmuşsa, her birine düşer. Bu temasın kasten, unutarak olması sonucu
değiştirmez.
ADAK VE YEMİNLER16
Adak: Mahiyeti Arapça’da nezir (adak) diye geçer. Bir kimsenin dinen yükümlü
olmadığı ibadet cinsinden bir şeyi kendisi için vacip kılmasını ifade eder. Kişinin farz
ve vacip cinsinden bir ibadeti yapacağına dair Allah’u Teâla’ya söz vererek o ibadeti
kendisine borç kılmasıdır.
Adağın Şartları: Adakta bulunan kimsenin Müslüman, akıllı ve buluğa (ergenlik
çağına) ermiş bir kimse olması gerekir.
Adak Konusunda Aranan Şartlar
1- Adanan şeyin farz veya vacip cinsinden olması gerekir.
2- Adanan ibadet maksut yani bir farzın şartı olamaz. ( Örneğin Abdest olmaz )
3- Adanan husus kişinin o an ya da daha sonra yapması gereken bir husus olmamalı.
4- Adanan şeyin maddeten mümkün olması ve meşru olması.
5- Adanan fiil Allah’a isyan, bid’at, günah ve masiyet içermemelidir.
16
TDV İSLAM İLMİHALİ CİLT: 2 SHF: 21-28
75
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
Adağın Hükmü
Herhangi bir şarta veya zamana bağlı olmayan adaklar, geciktirilmeden adanma
anından itibaren gerekli hale gelir. Şart gerçekleşmeden adak yerine getirilirse
geçersizdir. Yerine getirilmesi gelecek bir zamana bağlı olan adaklar, Ebu Hanife ve
Ebu Yusuf’a göre önceden de yerine getirilebilir. Adağın etinden sahibi usul ve
für’usu yiyemez.
Yeminler
Mahiyeti: Sözlükte, kuvvet, sağ taraf, sağ el, ant kasem ve benzeri anlamlara gelir.
Fıkıh dilinde kasem adı verilir.
Yemin Sözleri: Allah adına yemin ederim, Allah şahit, Rahim olan Allah hakkı için,
Vallahi, Billahi, Tallahi gibi sözlerdir. Aynı şekilde Allah’ın isim ve sıfatlarıyla
bağlantı kurularak söylenen, yemin ederim, üzerine ahd olsun şu yemeği yemek bana
haram olsun. Allah’ın isim ve sıfatları zikredilmeden yapılan örfi yeminler de yemin
hükmündedir.
Örneğin: Kâbe hakkı için, Kur’an çarpsın, ekmek çarpsın gibi…
Bir kimse meşru olmayan bir şeye yemin ederse yeminini tutmaz bozar ve kefaret
öder.
Yemin Çeşitleri
1- Lagv Yemini: Yanlışlıkla ağızdan çıkan yemin bir kimsenin borcunu ödediğini
sanarak borcumu ödedim diye yemin etmesi kefaret gerekmez.
2- Ğamus Yemini: Geçmiş zamana ait yalan üzere yemin etmesi halinde kefaret
yeterli görülmez onun için kefaret gerekmez tövbe istiğfar yapmalı. İmamı Şafi’ye
göre kefaret gerekir.
3-Mün’akit yemin: Mümkün ve geleceğe ait bir konuda yapılan yemindir kefaret
gerekir.
HARAMLAR VE HELALLER17
Bahire: Beş kere doğuran ve beşinci yavrusu dişi olan deveye denir kulağı çentilir,
sağılmaz, sütü putlara bırakılır.
Saibe: Put namına serbest bırakılan ve sütünden yalnızca misafirlerin faydalandığı
devedir.
Vâsile: Biri erkek, diğeri dişi olmak üzere ikiz doğuran koyun veya deveye denir.
Ham: On nesli dölleyen erkek deveye denir, serbest bırakılırdı.
Behimeti En’am: Yenmesi mutat olan hayvanlar.
Zi Mihlep: Pençesi ile avını parçalayan yırtıcı kuşlar.
Zinap: Ağzının dört yanında uzun ve sivri dişleri olan hayvana denir.
17
TDV İSLAM İLMİHALİ CİLT: 2 SHF: 29-140
76
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
Eti Yenen Hayvanlar Dört Guruptur
1- Sığır, manda, koyun, keçi, deve, tavşan, tavuk, kaz, ördek, hindi türünden evcil
hayvanlar.
2- Geyik, ceylan, dağ keçisi, yabani sığır ve zebra gibi vahşi hayvanlar.
3- Güvercin, serçe, bıldırcın, sığırcık, balıkçıl gibi kuşların etlerinin helal olduğunda
fakihler görüş birliğindedir.
4-Çekirge sünnette helal sayılmıştır.
7- Eti Yenmeyen Hayvanlar Üç Kısımdır:
1-Domuz,
2- Allah’tan başkası adına kesilen hayvan.
Törenlerde, açılış ve karşılamalarda kesilen hayvanlar ise Allah’ın adı anılarak
kesildiği, uğruna kesilen şahıs veya kuruma bir kutsiyet atfedilmediği sürece bu
gurupta yer almaz.
3- Meyte tabir edilen yani İslami ölçülere göre kesilmemiş hayvan veya kendiliğinden
ölmüş hayvanın etidir. Eti yenen hayvanların tespitinde çerçeveyi en dar tutanlar
Hanefiler iken en geniş tutanlar Malikilerdir.
Tilki: Hanefilerden Ebu Yusuf ve İmam Muhammed, Şafii, Hanbeli ve bazı
Malikilere göre helaldir.
Tavus Kuşu ve Papağan: Şafii Mezhebi’nde haram diğer üç mezhepte helaldir.
Ayı: Hanefi ve Şafiilere göre haram, Maliki ve Habbeliler’e göre helaldir.
Zurafa: Şafiilerde haram, diğer 3 mezhepte helaldir.
Kirpi: Hanefi ve Hanbeliler’de haram, Şafii ve Malikilerde helaldir.
Çakal, sincap, samur, sansar, sırtlan, keler, gelincik, çaylak, kuzgun, baykuş, atmaca,
kaplumbağa, köstebek, kertenkele, salyangoz ve her türlü haşarat Hanefi mezhebine
göre caiz değildir.
Tavşan: Dört Sünni mezhebe göre caiz iken bazı sahabe ve tabiin bilginlerine göre
mekruhtur
At Eti: Dört mezhepte genel kabul görüşe göre helaldir. Ebu Hanife’ye göre tahrimi
mekruhtur.
Evcil Eşek Eti: Dört mezhepçe genellikle kabul edilen hüküm ehli merkeplerin etinin
haram olduğu yönündedir. Bir kısım Maliki ve Hanefiler’ den Bişr el-Merisi ehli eşek
etini helal sayarlar.
Katır Konusunda Üç Durum Söz Konusu
a) Her iki tür helal ise helal
b) Her iki tür haram ise haram
c) Biri helal diğeri haram ise Hanefiler ve Malikiler ananın hükmü, Şafi ve
Hanbelilerde haramdır. Dört mezhepte de anası eşek olan katır, haram sayılmıştır.
Su Hayvanları
Balık türleri bütün mezheplerde helaldir, şu var ki; Hanefilere göre kendiliğinden
ölmüş ve su üzerine çıkmış balık yenmez.
77
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
Balık türü dışında kalan midye, kurbağa, yengeç gibi su hayvanlarını yemek Hanefi
Mezhebinde helal değildir. Diğer üç mezhebe göre sadece suda yaşayan her türlü
hayvan kendiliğinden ölmüş bile olsa yenilir.
Hem Karada Hem Suda Yaşayan Hayvanlar
Bu hayvanlar: Kurbağa, kaplumbağa, yengeç, yılan, timsah
Hanefi ve Şafilere göre bunlar helal değildir
Malikiler ‘e göre bu beş hayvan yenilir.
Hanbeliler: Timsah, yılan, kurbağa helal değildir,
Kaplumbağa ve yengeç yenebilir ama tezkiye gerekir.
Hayvan Etleri İle İlgili Bazı Meseleler
Cellale: Pislik yemiş kara hayvanına.
Pislik yemiş hayvanlardan tavuk için 3, Koyunlar için 4, sığır ve develer 10 gün
hapsedilir, daha sonra helal olur. Balığın tuttuğu balık eğer parçalanmamışsa yenebilir
helaldir. Yumurta: Hayvanın yumurtası caizdir yenilir. Süt: Hanefilere göre atın sütü
mubahtır.
Hınzırla İlgili Fıkhi Hükümler: Kur’an ‘da tür itibariyle haram olan tek hayvan
hınzırdır. Hınzır eti Yahudilik ve Hıristiyanlıkta da haramdır.
İncil’de: Pavlus’a göre çarşıda alınıp satılan her şey helaldir. İnsanı ağzına giren değil
ağzından çıkan kirletir denilmiştir. Hınzırlar Müslümanlar için mütekavvim hukuken
değerli mal sayılmaz. Ancak Hanefi ve Malikilere göre hınzır maldır gayri müslimler
için, telef edilmesi halinde tazmin gerekir. Hınzırın derisi tabaklansa bile caiz değildir.
Bazı âlimler hınzırın derisinin tabaklandığı zaman sıvı değil de katı işlerde
kullanılabileceğini düşünürler.
Hayvanların Kesimi
Zebh: Koyun ve sığırın kesilme yöntemidir ( boğaz )
Nahr: Devenin kesilme yöntemidir ( boyundan )
Vekize: Hayvanı vurup darbeyle öldürmek demektir, caiz değildir.
Kesilen Hayvan: Balık ve çekirge boğazlanmadan eti yenir.
Hem denizde hem de karada yaşayan hayvanlardan akıcı kanı olanlar için gerekir,
akıcı kanı olmayanlar için gerekmez. Av hayvanı usulüne uygun olarak kesildiği
zaman boğazlanma hükmündedir. Eğer avlanırken sağ ele geçerse boğazlamak gerekir
Hayvanın kesim anında canlı olması ve ölümünün de bu kesim işlemi sonucu olması
gerekir.
Kesim Esnasında Hayvanın Canlılık Emareti:
Ebu Hanefi’ye göre canlı olduğunun bilinmesi
Ahmet bin Hanbel’e göre kanın akması işarettir.
Hayvanı Kesenin Niteliği
Hayvanı kesen kimsenin akıl ve temyiz gücüne sahip Müslüman veya Ehl-i Kitap
olması gerekir. Kadın-erkek ayrımı fark etmez.
Tesmiye: Kurban keserken besmele çekmek, Hanefi mezhebinde kişi kasten terk
ederse o kurbanın eti yenmez.
78
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
İmamı Şafii: Kişi kasten terk etse bile eti yenir. Hayvanı kesmeden önce hayvana
elektrik şoku ya da ona benzer darbeler vurarak kesim anında sakinleşmesini
sağlamak, eğer hayvanı öldürecek kanının akmasını engelleyecek ise caiz değildir.
Hayvanların kesimi ihtiyari (hakiki) ve ıztırari ( hükmi ) olmak üzere ikiye ayrılır.
İhtiyari Boğazlama: Hayvanı zebh ya da nahr yoluyla boğazlamaktır.
Iztırari Boğazlama: Kaçan deveyi ok ile yaralamak ve bunun da bir kesim işlemi
yerine geçeceğine kanaat getirmektir.
Kesilen Hayvanın Karnından Çıkan Yavru
Kesilen bir hayvanın karnından çıkan yavru oluşumunu tamamlamış ve canlı
doğmuşsa ya da annesinin kesilmesi sebebiyle ölmüş ise yenmesi caizdir.
Avlanma: Bir yarar gözetilmeksizin avlanmak caiz değildir.
Avcı Ve Avlama Şekli İle İlgili Şartlar
1- Av yapan kimsenin dinen, hayvan kesimine ehil olması gerekir. Hanefilere göre
gayrı mümeyyiz çocuk besmele çekmeyi biliyorsa avı yenir. Ehli kitabın avı da yenir.
2- Avcının ava niyet etmiş veya avın üzerine avcı hayvanın salınmış olması gerekir.
3- Avlananın silahını kullanırken veya avcı hayvanı salarken, Allah’ın ismini anması
gerekir.
4- Avcı silahını atarken veya hayvanı av üzerine saldıktan sonra ve yaralanan avı elde
etme esnasında başka bir işle uğraşmaması gerekir.
5- Kara hayvanı avlayan kişinin o esnada hac ve umre için ihrama girmemiş olması
gerekir.
Avlanacak Hayvanla İlgili Şartlar
1-Avlanan hayvanın etinden yenebilmek için av hayvanının etinin yenen hayvanlardan
olması gerekir.
2- Avlanan hayvanın tabiaten vahşi hayvan türünden olması gerekir.
Malikilerin dışındaki mezheplere göre yakalanıp boğazlanması mümkün olmayan
hayvanları avlamak caizdir.
Avlanan hayvanın kesimden önce ölmesi halinde ölümünün bu avlanmadan olması
gerekir.
Avcının Avladığı Hayvanı Kaybedip de Sonra Ölü Bulsa, Yenmesinin Üç Şartı
Vardır:
1- Avcı bulduğu avını suda boğularak ya da bir yerden yuvarlanarak öldüğüne kanaat
getirmemelidir.
2- Bulduğu hayvanın başkası tarafından değil de kendi avlanma sonucu elde ettiğine
kanaat etmeli.
3- Avlanılan hayvan bozulmamış ve sağlığı zararlı hale gelmemiş olmalıdır. Avlanan
hayvan yaralı olarak bulunursa, kesilmesi lazımdır.
79
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
Av canlı olarak bulunursa boğazlamak gerekir, kasten boğazlanmazsa meyte
hükmündedir.
A) Silahla Avlanma
1- Avlanmada kullanılan silahın delici, kesici olması gerekir.
2- Ava atılan bıçak ya da kılıcın, avın bir organını koparması ya da yaralaması şarttır.
3- Taş sopa ve benzeri cisimlerle av hayvanı yaralanırsa caizdir
Avcı Hayvanla Avlanma
1-Avcı hayvan olarak köpek, aslan, şahin gibi yırtıcı hayvanların avda kullanılması
çoğunlukla caiz görülür.
2-Avlanmada kullanılan hayvanın eğitilmiş olması gerekir. Köpeğin avdan yememesi,
yırtıcı kuşun çağrıldığı zaman geri gelmesi salındığı zaman da gitmesidir.
3- Fakihlerin çoğunluğuna göre avcı hayvanın yakaladığı avı ondan yemeksizin
sahibine getirmesi gerekir.
4-Fakihlerin büyük çoğunluğuna göre avcı hayvan avı yaralayarak öldürmelidir. Aksi
halde boğarak veya sert bir darbe ile öldürmek caiz değildir.
5-Avcı hayvan sahibi tarafından av için salıverilmiş olmalıdır.
6-Avcı hayvana av esnasında eğitilmemiş başka bir hayvan yardım etmemelidir.
İçecekler
Hamr: Azı ve çoğu sarhoş eden içkiye hangi maddeden üretilirse üretilsin hamr denir.
Bütün fıkıh mezheplerinde hâkim ve ağırlıklı görüş sarhoş edici özelliği bulunan
bütün içki türlerinin haram olduğudur.
İslam bilginleri sarhoşluk veren içkilerin tedavi amacıyla içilmesini caiz
görmemişlerdir.
Alkollü maddelerin ilaç yapımında kullanılması ayrı bir konudur ve kural olarak
caizdir.
Başka bir ilaç bulunamadığı, içkinin de ilaç olarak tedavi edici olacağı tıbben kesinlik
kazandığı durumlarda, tedavi amacıyla kullanılması zarürettir.
Fakihlerin büyük çoğunluğu, ilgili ayetin şarabı ” rics “ ( pislik ) olarak
nitelendirmesinden de hareketle şarabı kan ve idrar gibi necaseti ğaliza olarak kabul
ederler.
Sigaranın Hükmü
1- Şari tarafından açık bir yasak gelmediğini ileri sürerek sigara içmenin mübah
olduğunu ileri sürerler.
2- Diğer bir gurup İslam bilgini, sigara içmeyi doğru bulmayıp, haram da
diyemediklerinden mekruh denilmiştir.
3- Üçüncü bir gurup, sağlık açısından ve ekonomik yönden israfa yol açtığı sebebiyle
haram saymıştır.
Sigaranın Haram Olmasının İlleti
a) Zarar: Kendini kendi elinle tehlikeye atma.
b) İsraf: Malı boş yere harcamaktır.
80
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
c) Nafaka yükümlülüğü: Havaici asliyyeyi ihmal etmek.
Sigara şartlara göre haram ya da harama yakın mekruh olarak değerlendirilmiştir.
Haram hükmünün ileti olan sarhoş etme, uyuşturma özelliğini taşıyan maddeleri
vücuda almak haramdır. Nargile ve enfiye de aynı çerçevede değerlendirilmiştir.
Örtünme
1-Kadınların kadınlara ve mahremlerine karşı avret yeri, Hanefi ve Şafilere göre
erkeğin erkeğe avret yeri gibidir.
Maliki ve Hanbeli mezheplerinde ağırlıklı görüş kadının mahrem erkekler yanında el,
yüz, baş, boyun, kol, ayak ve baldır hariç bütün vücudun avret olduğu ve örtülmesinin
gerektiği yönündedir.
2- Kadının Yabancı erkekler yani mahremi olmayan erkekler karşısında avret yeri
yüzü, el ve ayakları hariç bütün vücududur. Elbisenin vücudun hatlarını belli
etmemesi ve içini göstermemesi, cinsler arası farklılık ve diğer din mensuplarına
benzememe ilke olarak benimsenmiştir.
Erkeklerin avreti: Erkeklerin “hanımı hariç” bütün kadınlar, erkekler ve namazda
iken avreti diz kapağı ile göbek arasıdır.
İPEK
Yasaklanan İpek Çeşitleri
Meyasir: Eğerlerin üzerine konan ipek örtü.
Kassi: İpek ile nakışlanmış kumaş demektir.
Harir: İpek
İstebrak: Kalın ipekli kumaş
Dibac: Atkısı ve çözgüsü ipek olan kumaş
Bilginlerin çoğu ipek giymenin erkeklere haram olduğunu ileri sürmüşlerdir.
İpek bayanlara caizdir, saf ipek olmayan, ipek karışımı erkeklere de caizdir. Cilt
hastalığı sebebiyle ipekli elbise giymek caizdir. Küçük çocuklar giyebilirler
İpekli yorgan, yastık, döşek de caiz değildir. İpekli elbise ile namaz kılmak caiz ise de
mekruhtur iadesi gerekmez. İpekli elbisenin alış verişi ve hediye edilmesi caizdir.
Saç
Saç ile ilgili yasağın, Allah’ın yarattığı şekli değiştirme ve insanları aldatma illetine
dayandırılır. Kullanılan malzeme ne olursa olsun bir erkeğin veya kadının başına
saçtan veya görünüş olarak saça benzeyen bir maddeden peruk takılması caiz değildir.
Hz. Peygamber hoş karşılamamıştır. Saçı dökülen kimsenin tedavi ederek bunu
önlemesi ya da tekrar çıkmasını sağlaması caizdir. Kadınların saçlarını kısaltmaları
caiz değildir. Saç ve sakalda ağaran kılları yolmak mekruhtur. Kadınların saçlarını her
türlü boyamaları caiz görülmüştür.
Erkeklerin siyah rengin dışında bir renkle saçlarını boyamaları caiz görülmüştür.
Yüzdeki Kılları Yolmanın, Kaşları AldırmanınVe Kirpikleri Uzatmanın Hükmü
Kadının kocası için ve onun izniyle yüzündeki biten kılları alması vs. caizdir.
Yasak olan kadının dışarı için bunları yapmasıdır.
81
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
Hadiste yasaklanan kıl koparmayı, yüzde sonradan biten ve yüzü çirkinleştiren yüz
kıllarını koparma değil de, kaşları inceltmek veya yukarı kaldırmak için kaşlarını
yolma olarak anlamak doğrudur.
Veşm: Dövme yaptırma Hz. Peygamber’in hadislerine dayanarak vücutta kalıcı bir iz
yapmak ve fıtratı değiştirmek olacağından caiz değildir.
Teflic: Dişlerin tedavi dışında bir maksatla törpülenerek seyrekleştirilmesi caiz
değildir. Dişlerin altın, ya da gümüşle tedavi amaçlı sağlamlaştırılması caiz
görülmüştür.
Urfece adlı sahabenin gümüş ve altından burun yapılmasına cevaz verilmiştir.
Estetiğin: Kişiyi toplum içerisinde aşağılık kompleksine iten, manen eziyet görmesine
ve aşağılanmasına yol açan fazlalıklar veya şekil bozukluklar, yanık lekeleri, şaşılığın
giderilmesi tedavi mahiyetinde olup caizdir.
Estetik Şu Şartlarla Caizdir:
1- Tedavi amaçlı, zaruret halinde başvurulmalı,
2- Daha kolay başka bir usulün bulunmaması,
3- Gaye, aslı hilkati değiştirmek olmamalı,
4- Hile, aldatma ve yanlış anlamaya yol açmamalı,
5- Karşı cinse benzeme kastının olmaması,
6- Müdahalenin galip bir zan ile yarara bağlanması.
Altın Ve Gümüş Tabak Kullanımı
Kadınların, gayri meşru tarz ve zeminde cinsi tahrik aracı yapmamaları kaydıyla,
onların altın veya gümüşü ziynet eşyası olarak kullanmaları veya ipek elbise giymeleri
caizdir.Sıhaf:Altın ve gümüş tabaklar demektir. Erkekler için altın yüzük caiz değildir.
Kadınlara altın ve gümüş ziynetinin helal olmasının sebebi; kadınların fıtraten
süslenmeye düşkün oluşları, erkeklere caiz olmamasının sebebi ise toplumda sosyal
adaleti sağlamak, hem de atıl sermayenin ekonomiye kazandırılmasıdır.
Altın ve gümüş kaplardan yemek içmek: Ev eşyası olarak kullanmak haramdır.
Hanefiler altın ve gümüşten yapılan ev eşyasını caiz görürler ve Hanefi dışındaki
mezhepler caiz görmezler. Şafiiler, ipeğin alış-verişini de caiz görmezler.
Altın Ve Gümüş
Altın ve gümüşü tedavi amaçlı kullanılmak caizdir. Ebu Hanefi’ye göre içinde altın
karışımı olan kap kaçağı kullanmak caizdir.
Altın Yüzük
Altın yüzük takmak genellikle haramdır. Ancak gösteriş ve kibir olmaksızın
nişanlanan kimsenin takmasının mubah olduğunu söyleyen âlimler de vardır.
Hadislerde yasak olan esas haram, kaşlı ve kaba yüzüklerdir.
Saç Sakal Ve Bıyık
Bıyığından almayan bizden değildir. Bıyığı kısaltınız sakalı bırakınız hadislerinde
fakihlerin çoğunluğu sakalı tıraş etmenin haram olduğu görüşündedir. Şafiilerden
82
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
Gazzali, Rafii, Nevevi, Malikilerden Kadi İyaz gibi bilginler sakalı tıraş etmenin
haram değil mekruh olduğu görüşündedirler. Hattabi’ye göre sakalı bırakmak adet ve
davranış biçimi yönünden sünnetin kastedilmiştir.
Sakal: Sakalı tıraş etmenin haram oluşunun gerekçesi sünnete uyma yükümlülüğü
sahabenin uygulama fiili, fıtratı değiştirme ve kadına benzemektir.
Bıyık kısaltılması derinden kırpılması üst dudak görünecek şekilde uygundur.
Saç: Resul-i Ekrem’in saç şekli örfi bir karakterdir.
Kolanya Ve Alkollü Madde Kullanımı
Kolonya içmek haramdır. Fakihlerin büyük çoğunluğuna göre şarap necistir. Şarabın
dışında sarhoşluk veren maddelerin necis oluşuna dair kesin bir hüküm yoktur. Ebu
Hanife ve Ebu Yusuf’a göre bunlar necis değildir. Sarhoşluk için içilmeleri haramdır.
Ancak elbise veya namaz yerine dökülmeleri halinde namazın geçerliliğini etkilemez.
Şafii mezhebinde kolanya necistir. İçilmesi ve kullanılması haramdır.
Resim Ve Heykel
Suret: Arapça’da daha çok şekil, biçim, görünüş ve resim anlamında kullanılmaktadır.
Timsal-Heykel: Gölgeli suretlere denir.
Salip: İsa’nın çarmıha geriliş tasviridir.
Melekler, içinde suret bulunan eve girmezler. İbn Abbas’ın rivayetine göre her
musavvir ateştedir. Eğer insan mecbursa, geçimini ressamlıkla geçindirmek zorunda
ise ağacı ve ruh taşımayan şeyleri resimlemeli.
Maliki âlimlerinden İbnü-l Arabi’ye göre yapılan suretler heykel türünde (ecsad) ise
bunun haram olduğunda icma vardır.
Kumaşta bir desen ise (rakm) bu durumda 4 görüş vardır. Kumaş üzerindeki desen
caizdir. Eğer resim şekil ve görünüş itibari ile kesintisiz ve kendi başına durabilecek
biçimde ise yasaktır, resmin bütünlüğü bozulursa caizdir.
Diğer bir görüş, resim duvara asılırsa yasak, yere serilir ya da önemsiz olarak
kullanılırsa caizdir. Şafiilerden İmam Nevevi insan ve hayvan sureti haram; ağaç,
dağ gibi resimler caizdir. Buna benzer bir örnek de şarabın haram oluşundan sonra
şaraba mahsus olan kapların da yasaklanmasıdır.
Dübba ve Nakir: Arapların kullandığı şarap kapları
Sonuç Olarak: Dağ, taş, ağaç gibi ruhsuz canlıları tasvir etmek ve insan bedenini
tastamam yansıtmayan resimleri caiz görmüşlerdir. Üzerinde resim bulunan yaygı
üzerinde namaz kılmak sahihtir. Resimli elbise kişinin secde ettiği yerde ve önünde
duvara asılı olmamalı Resimli elbise ile namaz kılmak mekruhtur ama sahihtir.
Hz. Ömer Hıristiyanların kiliselerine resim var diye girmemiştir.
Müzik
Ğına olarak Arapça’ya geçer genel olarak âlimler sözlerinden müstehcenlik, cinsellik,
küfürlü ithamlar olmadığı müddetçe mubah görülmüştür.
83
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
Melahim: Müzik ve çalgı aletleri demektir. Bu aletlerin satımı caizdir, tazmini
gerekir.
Spor Ve Eğlence
İçinde kumar olmayan ve İslami emir ve hizmetleri aksatmayan oyunlar genelde
mubah görülmüştür.
Peygamberimizin Teşvik Ettiği Bazı Sportif Faaliyetler
Atletizm: Allah Resulü eşiyle birlikte bu sporu yapmıştır.
Güreş: Allah Resulü Rukane adlı kişiyle yenildiği zaman müslüman olması şartıyla
güreşiyor ve Rukane yenilince Müslüman oluyor.
Okçuluk, Allah Resulü teşvik etmiştir. Ancak hedef tahtası olarak canlı hayvanların
kullanılmasını yasaklamıştır.
Binicilik: Allah Resulü teşvik etmiştir.
Canlı hayvanların dövüştürülmesini Allah Rasulü yasaklamıştır. Boks yapmak,
horoz dövüştürme yasaklanmıştır. Peygamberimizin teşvik ettiği sportif faaliyetler asıl
anlamda kişinin ruhi ve bedeni sağlığının iyileştirilmesi ve geliştirilmesinin
amaçlandığı yönündedir.
Düğün
İslami ölçüler dairesinde yapmak ve katılmak mubah görülmüştür. Hz Peygamber
düğün yapmayan bir kimseye Ensar’ın eğlenceyi sevdiğini düğün yapmasını ve Erneb
adlı cariyenin de şarkıcı olarak düğünde bulunmasını tavsiye etmiştir.
Tavla, , nerd, nerdeşir ve kiap olarak da adlandırılır. Kiap zar demektir. Allah Rasulü
nerdeşir ile oynayan elini domuz etine bandırmıştır. Nerd ile oynayan Allah ve
Rasulü’ne isyan etmiştir. Zar ile oynayan Allah resulüne isyan etmiştir.
Satranç
Mezheplerin genel görüşlerine göre mekruh görülmüştür. İmam Şafii genelde bütün
oyunları mekruh görmüş ve oyun dindar ve ağırbaşlı kimselerin sanatı değildir diyerek
itirazını belirtmiştir. İmam Malik hakkın dışında bütün her şeyi oyun ve neticede
dalalet olarak vasfeder. Ebu Yusuf ve Muhammet satranç oynayanlara selam
vermemişler. Hz. Ali satranca acemlerin meysiridir, demiştir.
İmam Malik ve Ahmet b. Hanbel satrancı haram saymışlardır. İmam Şafii ise ruhsat
vermiştir.
Kumar:Azı çoğu haramdır, hem insanı Allah’ı anmaktan alıkoyduğu için; hem de
haksız kazanç elde edildiği içindir. Bunun yanında kumara götüren her oyunda
dinimiz tarafından yasaklanmıştır.
Aile Planlaması
Kadın ve erkeğin ebediyen kısırlaştırılması, hadımlaştırılması dinen caiz değildir.
Doğum kontrolü yöntemleri döllenme meydana gelmeden önce yapılan azil gibi
müdahaleler caiz görülürken döllenme meydana geldikten sonra yapılan müdahaleler
yasaklanmıştır. İslam Konferansı Teşkilatı’na bağlı olup bütün İslam ülkelerinin
temsil edildiği İslam fıkıh akademisi de; 10-15 Ocak 1988 tarihleri arasında
Kuveyt’te gerçekleştirdiği 5. Dönem toplantısında, bu konuyu geniş biçimde ele alıp,
84
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
önleyici metotların kullanılmasını, eşlerin ortak kararına bağlı aile içi bir mesele
olarak değerlendirmiş ve caiz görmüş, buna karşılık başta tıbbi zaruretler olmak üzere,
dînen meşru bir gerekçeye dayanmadıkça çocuk düşürme, başlamış gebeliği sona
erdirme, eşleri kısırlaştırma caiz görülmemiştir.
Toplum politikası olan aile planlaması uzun vadede siyaseten müslümanların lehine
sonuçlanacağı düşünülmektedir.
Çocuk Düşürme: Döllenme gerçekleştikten sonra oluşan ceninin dış etki ve
müdahalesiyle dışarıya atılması hem Yahudilik’te hem Hıristiyanlık’ta günah ve
cinayet kabul edilmiş buna sebebiyet veren kadın ise katil sıfatıyla cezalandırılır.
Kısmen Hanefiler’in de bulunduğu Maliki ve Hanbeli âlimlerinden birçoğu Allah
Rasulü’nün birinde 40, diğerinde 120 günden sonra cenine ruhun üfleneceğine dair
hadislere nazaran 40 veya 120 günden önce düşürülmesi mekruh iken, sonrasına
haram demişlerdir. Ancak o dönemdeki fıkıhçıların tıbbi ve ilmi teknik bilgileri de göz
önünde tutulmalıdır. Ceninin mahiyetinin canlılık kazanımının ilk haftalarından
itibaren kazandığını düşünen Gazzali gibi âlimler haram saymışlardır.
Gurre: Cenine karşı bir cinayet işlenmesi halinde gurre tabir edilen bir ceza tazminat
olarak ödenir. Gurre ceninin mirası kabul edilir. Şafii ve Hanbeli fakihleri gurre ile
birlikte kefaret de ödemesi gerektiğini düşünürler.
Kürtaj
Hayat ve ölümü yaratan Allah’tır. Anne ve baba ise sadece birer vasıtalardır. Çocuk,
yapma ya da önleyici tedbir almak onların bir iradesi olabilir ancak çocuğu yaratmak
Allah’ın iradesiyledir. Bundan dolayı cenini aldırma veya öldürme haklarına sahip
değillerdir.
Müslüman bir doktorun annenin sağlığı tehlikededir yönünde kararı ile çocuk
alınabilir.
Otopsi ve Meşruiyyeti18
Hz. Peygamber ölünün kemiklerini kırmak, dirinin kemiklerini kırmakibidir,
buyurmuştur. Adli, eğitsel ve bilimsel otopsiler caizdir.
Otopsi Yapılmasını Caiz Kılan Şartlar
1-) Otopsi yapılmasını gerektiren bir zaruretin bulunması,
2-) Otopsi yapılacak kimsenin tam olarak ölmüş olması,
3-) Ölen kimsenin yakınlarının rıza göstermeleri,
4-) Otopsinin doktor tarafından yapılması,
5-) Otopsinin maddi bir çıkar karşılığında yapılmaması,
6-) Otopsinin zaruri ölçüsünü aşmayacak şekilde yapılması,
7-) Otopsi sonrasında cesedin en hızlı şekilde defnedilmesi.
18
Ankuzem Fıkıh Pr. Dr. Şamil Dağcı Shf: 308
85
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
Bazı Fıkhi Ölçüler
Ağır olan bir zarar, hafif olan bir zarar ile giderilir, ihtiyaçlar, zaruret menzilesine
tenzil olunur. Zaruretler, mahzuratı mübah kılar, genel maslahatlar özel
maslahatlardan önceliklidir, Hafif zararlar ağır zararlardan önceliklidir.
Kan Nakli19
Gerek gayri müslimden Müslümana, gerek Müslümandan gayri müslime organ nakli
caiz görülmüştür. Domuz etinden ya da meyteden tıbbi anlamda faydalanabilinir.
Sadece yenmesi haram görülmüştür.
Beyin ölümü: Vücudun dolaşım, solunum ve sinir sisteminin tamamen durmasıdır.
Beyin ölümü sonrası 24-36 saat sonra diğer organlar da fonksiyonunu kaybeder.
Tamamen ölmüş bir hasta nefes alamayacağından diğer organlar da 5-6 saat sonra
ölür.
Bitkisel hayat ile beyin ölümü ayrı şeylerdir. Bitkisel hayat ile kişi tekrar hayata
dönebilir. Beyin ölümü gerçekleşmiş bir hasta ölmeden önce vücut organlarını
bağışlamışsa ya da öldükten sonra yakınlarının izniyle organları alınabilir. 18’den
küçük olanlar ancak ebeveynlerinin izniyle organ bağışı yapabilirler. Organ satışı
dinen ve kanunen yasaklanmıştır.
Sunni İlkah Tüp Bebek20
Doğal tıbbi ve tabii yollardan çocuk sahibi olamayan kimselerin sperm ve yumurtanın
nikâhı olan karı kocadan alınarak dışarıda döllenip tekrar yumurtası alınan kadının
rahmine yerleştirilmesi ve bu sayede çocuk sahibi olma işlemine denir.
Bid’at
Dinin aslında olmayan şeylerin sonradan ihdas edilmesi olayıdır. Bid’atı hasen ve
Bid’at-ı seyyi’e diye ikiye ayrılır. Bir davranışın Bid’at olup olmaması konusunda
kesin ve kategorik bir yaklaşımdan ziyade o davranışın hangi ortamda ne gibi sonuçlar
verdiğinin mahiyet ve gayesinin göz önünde bulundurulması yerinde olur.
Gayb Bilgisi: Mutlak anlamda gayb bilgisi Allah’a mahsustur. Bunun yanında nisbi
ve izafi anlamda meleklerden ve insanlardan da gaybı bilenler vardır.
Falcılık
Hz Peygamber buyuruyorki fala ve sonuçlarına itibar edenlerin Hz Peygamber’i vahyi
ve İslam dinini inkâr etmiştir. Peygamber’imiz gelecek hakkında bazı karinelere
dayanarak iyimser tahmin ve yorumlarda bulunmayı tasvip ettiği fakat geleceğe dair
bilgi sağlamayı buna dayanarak da ümitsizlik veya uğursuzluk hislerine kapılmayı
doğru görmemiştir.
Hadis: Sizlerden biri hoşlanmadığınız bir durumla karşılaştığınızda Allah’ım iyilikleri
yalnız sen verirsin kötülükleri de yalnız sen def edersin senden başka güç ve kuvvet
sahibi yoktur desin.
19
20
Ankuzem fıkıh Pr. Dr. Şamil dağcı shf: 310-314
TDV İSLAM İLMİHALİ CİLT: 2 SHF: 140-193
86
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
Uğursuzluk inancının yasak kılınmasındaki asıl sebep buna inanan kişinin kendi irade
ve gücünün inkârı yanında, yaratmayı Allah’a değil bizzat uğursuz saydığı varlığa
nisbet etmesidir.
Yıldız ve Burç Falı Halk arasında yıldız falı burç falı gibi inanışları konu edinen
astroloji güneş ay ve yıldız gibi gök cisimlerinin oluşum ve özelliklerinin dünya
üzerindeki olayların hayır ve şer niteliği kazanmasına ve insanın geleceğine etkilerini
konu alan bir uğraşıdır.
Astronomi: Kur’an’ın tasvip ettiği gök bilimleridir.
Astroloji: Kur’an’ın tasvip etmediği yıldız ve burçlardan gaybe dair bilgiler
çıkartmaktır.
Sabiilik: Yıldıza tapanlar yıldızların ve gökteki varlıkların Allah’ın bir alttaki birimi
olduğu yeryüzünün idare ve icra işleriyle görevli olduklarına inanırlar.
Kehanet
Ğaybdan haber verme işidir. Gelecekte meydana gelecek olayları bildiğini iddia
etmektir.
Cin
Duyu organlarıyla algılanamayan ve insanlar gibi şuur ve iradeye sahip olan,
Arapçada örtme gizleme ve gölgeleme anlamı bulunan, mevcut olup duyu organlarıyla
algılanamayan, gizli ve ruhani varlıklara denilmektedir. Hz. Peygamber cinlerden
korunmak için Ayet-el Kürsiyi ve Muavazateyn surelerini tavsiye etmiştir.
Büyücülük
Arapça’da sihir kelimesiyle tabir edilen büyü göz bağlayıcılık ve hile yoluyla insanları
manyetize ederek tabiat kanunlarına aykırı olaylar ortaya koymak ve insanları
yanıltmak sanatının başta büyü, sihir, muskacılık ve cincilik olmak üzere kişileri
maddi manevi araçları kötüye kullanarak oluşturdukları çabalardır. İslam âlimleri
büyü yapmanın ve yaptırmanın büyük günahlardan sayıldığı ve haram olduğu
Kur’an’ın ise büyü yapan ve yaptıranların felah bulmaz yalancılar olduğunu bildirir.
Büyüde Allah’ın üstünde iş becerebilme amacı vardır. Büyüye, sihre uğrayan bir
kimsenin Allah’a sığınması dua etmesi sadaka vermesi güzeldir.
Ruh
İnsan görünen, algılanabilen beden ve duyular ötesi bilinmeyen ruhtan meydana
gelmiştir. Ayet ve hadislerden anlaşıldığına göre ruh bedenden sonra yaratıldığı ve
ruhun insan tarafından tastamam bilinmesinin imkânsız olduğu ruh bilindiği zaman
insan kendi gerçeğini kavrayacağını İslam âlimleri söylemektedir. İnsan ölünce ruhu
yok olmaz bir başka âleme yükselir Ruh bedenden sonra yaratılmıştır. Ölen kimsenin
ruhunun göklere yükseldiği hadislerde geçmektedir.
Ruhlar Âlemi ( âlem-i ervah): Bir kısım âlimler bunun Allah’ın ruhlar âleminde
bensizin rabbiniz değil miyim diye sorduğu zaman ve mekândır. Bir kısım âlimler de
öldükten sonra ruhun bedenden ayrılması halinde bulunduğu mekân ve zaman
olduğunu söylerler. Cinler nisbi de olsa bazı gayb bilgilerini insanlara yalan da katarak
87
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
aktarırlar. Hz. Peygamber şeytan size çeşitli kılıklarda gelebilir diye uyarmıştır. İşte
spirisleri yani ruh çağırıcıların ruh çağırma seansları böyledir.
Tenasüh (reankarnasyon): Ölüm sonrasında ruhun bir başka bedene girmek
suretiyle yaşadığına yani ruh göçüne denir.
Hadis: Peygamberliğin 46/1’ i Rüya’yı Sadıkadır.
Rüyalar Üç Türlüdür:
1-)Rüya’yı Sadıka (mübeşşirat) Bu tür rüyalar Allah tarafından doğrudan doğruya
melekler vasıtasıyla gelen hak telkinleridir.
Şeytan-i Rüya: Şeytanın insana kötülüğü ve fitneyi aşılaması, fitnelemesidir.
Nefsan-ı Rüya: Uyku esnasında dış etkiler ve günlük meşgalelere ilişkin rüyalardır.
Hastalık ve Tedavi: Hadis: Allah hem derdi hem de devayı vermiş her hastalığa bir
çare yaratmıştır. Tedavi olun ancak tedavide haramı kullanmayın.
Haram Maddelerle Tedavi
İslam âlimlerinin bir kısmı haram maddelerle tedaviyi caiz görmezler. Hadis: İçki ilaç
değil hastalıktır. Bir kısım âlimlere göre caizdir özellikle Zahirilerden İbn. Hazm’a
göre hastalık bir zaruret halidir. Zaruret halinde ise haramlar mubah hale gelir.
İslam âlimlerinin çoğunluğu ise haramla tedaviyi belli şartlarla caiz görmektedir.
Hanefi ve Şafiler haram ile tedavi olmanın cevazı kesin olarak şifa vereceğinin
bilinmesine, iyileşmesi bilinmiyorsa caiz görmemişlerdir. Çünkü Hz. Peygamber
erkeğe ipeği haram kıldığı halde, cilt hastalığına yakalanan birisine ipeği caiz
görmüştür.
Okuyarak Tedavi: Okumak suretiyle tedavi Hz Peygamber ve sahabe tarafından
yapılmış caiz ve etkili olduğu görülmüştür. Fatiha, İhlas, Felak ve Nas sureleri ile bazı
duaların okunduğu rivayet edilmektedir. Bu dualar nazar değmesi, yılan akrep
sokması gibi durumlarda da okuna gelmiştir. Bunun yanında caiz olmayan sihir,
nazarlık, atın nalı ve kafası, meşru olmayan şekil ve metinleri içeren muska takma,
kurşun dökme, tütsü yapma sayılabilir. Hz Peygamber nazarlık kullanmayı menetmiş,
okuyarak tedaviyi tıbbi tedavinin yanında ek tedavi olarak görmüştür. Hz Peygamber
nazarlık takanların biatlerini kabul etmemiştir.
Organ Nakli:
Organ naklini zorlaştıran ve insanların organlarını bağışlamalarına engel olan birtakım
sebepler vardır. Bu sebepler genel olarak kişinin asli organlarıyla kıyamette cismani
olarak haşrolduğu zaman, sanki organ kaybına uğradığını düşünmesi, organı verdiği
kimse de işleyeceği sevap ve günahlar bir de organın yapacağı şahitliği aleyhe sebep
olarak görülmüştür. Organ naklinde organ verilen şahsın fasık, gayri müslim olması
caiz olan sonucu değiştirmez. Sorumlulukta herkesin kendi hür iradesi esastır.
Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu daha önceki kararların yanı sıra
03, 03, 1980 tarih ve 396113 sayılı kararı ile belli şartların bulunması halinde, ölüden
diriye organ naklinin caiz olduğunu,
Kuveyt Evkaf ve Din İşleri Başkanlığı Fetva Kurulu 24. 17. 1979. ve 14. 09. 1981
Tarih kararı ile Suudi Arabistan’da faaliyet gösteren dünya İslam Birliği’ne Bağlı
88
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
Fıkıh Akademisi’nin, Mısır’daki Ezher Fetva Kurulu’nun Kararı ve İslam Konferansı
Teşkilatı’na bağlı İslam Fıkıh Akademisi’nin 11.02. 1988 tarih kararı ile belli şartlarla
caiz görülmektedir.
Organ Naklini Caiz Kılan Şartlar
Zaruretin bulunması, konunun uzmanlarında hastanın bu tedavi ile iyileşeceğine dair
güçlü bir kanaatin olması, ölümünden önce kendisinin ölümden sonra yakınlarının izni
olması, tıbbi ve hakiki ölümün gerçekleşmiş olması, Organın bir ücret ve menfaat
karşılığında verilmemiş olması, alıcının da buna razı olması.
Diriden Diriye Organ Nakli
Kuveyt Evkaf ve Din İşleri Başkanlığına bağlı Kuveyt Fetva Kurulunun 1979 tarih
kararında, Suudi Arabistan’daki fıkıh akademisinin 1985 Mekke’de düzenlenen 13.
Dönem toplantısında ve İslam Konferansı Teşkilatına Bağlı İslam Fıkıh Akademisinin
1988-1990 tarihinde alınan kararlarında belli şartlarla diriden diriye organ nakli caiz
görülmüştür.
Diriden Diriye Organ Naklini Caiz Kılan Şartlar:
Zaruret hali, verenin rızası, Organ veren kişinin sıhhatini bozmayacağına dair rapor,
Konunun uzmanlarınca operasyon ve tedavinin başarılı olacağına dair güçlü bir
kanaatin olması, yeterli tıbbi ve yeterli şartların olması, organ vermenin ücret ve
menfaat karşılığı olmaması gerekir.
Diriden Diriye Organ Naklini Caiz Kılmayan Şartlar:
Kişinin hayatına son veren veya hayatına son vermese de vücudun temel
fonksiyonlarından birini tamamen sona erdiren organ veya organların alınmasıyla
diriden diriye organ naklinin caiz olmadığı vurgulanmıştır.
Hayvan Hakları:
Merhamet edene Allah da merhamet eder. Siz yerdekilere merhamet edin ki gökteki
de size merhamet etsin. Günahkâr bir kişinin susuz bir köpeğe su vermesi üzerine
bağışlanması, kediyi hapsederek açlıktan ve susuzluktan ölmesine sebep olan bir
kadının cehennemlik olmasına kanaat getirmesi, hayvanlara şefkatle davranılması ve
hayvanlarını aç bırakan ve onlara eziyet edenleri uyarmış. Hz. Peygamber hayvanları
sağanların memeleri çizilmesin diye tırnakların kesimini onlara önermiş, yavruları
alındığı için ıztırap içinde kanat çırpan bir kuşu görünce de bunu yapanları uyarıp,
kuşun yavrularının geri verilmesini istemiştir. Ayrıca hayvanların dövüştürülmesi,
hedef haline getirilmesini yasaklamıştır.
Hayvan Besleme:
Resul-i Ekrem, evinde vahşi hayvan besleyen ve yalnızlıktan yakınan bir sahabeye
güvercin veya horoz beslemesini tavsiye ettiği rivayet edilir. Aç, susuz bırakmamak
89
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
şartıyla Hakkında özel bir yasak bulunan domuz ve köpek dışında evde kafeste hayvan
beslenebilir.
Köpek: İslam bilginleri köpeğin avcı hayvan olarak kullanılmasının caiz olduğunda
görüş birliğine varmışlardır. Ayrıca köpeğin avlanma konusunda eğitilmiş olması,
avlanması kastıyla salıverilmesi, tutmuş olduğu avı ondan yemeksizin sahibine
getirmesi, avı boğarak değil de yaralayarak öldürmüş olması gibi şartlar vardır. İhtiyaç
olmadığı halde evde köpek beslemenin caiz olmadığını bildirmişlerdir. Hz. Peygamber
ziraat, hayvancılık, ya da ev bekleme gibi bir sebep olmadıkça köpek besleyenlerin
sevabından her gün bir miktar eksileceğini, içinde köpek bulunan eve melek
gelmeyeceğini haber vermiştir. Köpeğin artığının haram necis olduğu, yaladığı kabın
3-7 kez yıkanması gerektiğini bildirmişlerdir. Kendisinden faydalanılan köpeğin
satımının da caiz olduğu bilinir. Saldırgan köpeklerin ısırmasından veya tazmininden
sahipleri sorumludur. Evlerde süs köpeği beslemek sağlık açısından caiz
görülmemiştir.
Suni Tohumlama: Hayvanın gebe kalma şartı olmaksızın süni döllenme, yani
hayvanı bir başka hayvanla dölleme (çektirme) caizdir. İmam Malik’e göre bu işten
dolayı ücret almak da caizdir.
Öldürme: Bir kimse bir mü’mini kasten öldürürse, yakınlarının talebine bağlı olarak,
dünyada kısasen öldürüleceği, ahirette de ebedi cehennemlik olacağı bildirilmiştir.
(Nisa 93 Bakara 178 El-İsra 33)
Adam öldürme durumunda maktulün yakınları kısası istemezlerse diyet ödenir.
Hataen adam öldürülmelerde diyet ödenir.
Yakınını öldüren kimse onun mirasından mahrum olur. (Mirasın kendisine kalması
için öldürmüş olma ihtimalinden dolayı)
Kasten adam öldüren kimse fasık ve asi sayılır.
İntihar: Hz. Peygamber uçurumdan atlayan, zehir içen veya öldürücü bir aletle
kendini öldüren kimsenin ebedi cehennemlik olduğunu bildirmiştir.
İntihara götüren bütün işler haramdır.
Ötenazi, ölüm orucu haramdır. Peygamber’imiz borçlu olarak ölen kimsenin ve
intihar eden kimsenin cenazesini kıldırmamıştır ama bir başkasının kıldırmasına
müsaade etmiştir.
İntihar eden kimsenin durumu inanç, itikatla ilgili değil de davranışları ile ilgili
olduğu için intihar edenin cenazesi yıkanır namazı kılınır ve Müslüman mezarlığına
defnedilir.
İffet ve Namusa Saldırı
Zina İftirasının Kur’an ve Sünnette Cezası:
Haddi Kazıf: Seksen celde (sopa) olarak belirtilmiştir.
Zina iftira suçu 4 şahit getirilmediği zaman taalluk eder.
Sarhoşluk. Kur’an’ın ve sünnetin açıklamasından şarabın ve sarhoş eden her şeyin
haram olduğudur. İçki ile sarhoş olan kişi adam öldürme, zina gibi bedeni cezayı
gerektiren bir suç işlediğinde, sarhoş olması bu cezaları düşürmez.
90
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
Bir kısım İslam hukukçuları da geçerli bir irade bulunmadığından sarhoşun sözlü
ifadelerini geçersiz kabul ederler. Çoğunluk İslam hukukçularına göre sarhoşun sözlü
tasarruflarına özellikle boşamasının geçersiz olacağını çünkü böylece suçu olmayan
bir kadının mağdur olacağını benimserler.
İlk dönem müctehidlerinden Osman el-Betti ve Zahiri fakihlerine göre sarhoş
temyiz gücünden de mahrum olduğu için onun fiili tasarruflarına da bir ceza gerekmez
sadece içki içme cezası uygulanır.
Hırsızlık:Hırsızlık eden erkek ve kadının, yaptıklarına karşılık Allah’tan bir ceza
olarak ellerini kesin emri, özetle hırsızlık suçunun tam olarak oluşabilmesi için açlık,
zaruret, zorlama gibi, hırsızlık suçunu işlemeyi kısmen veya tamamen mazur
gösterecek bir mazeretin bulunmaması suçun bilerek ve istenerek işlenmesi, failin
cezai ehliyetinin bulunması, çalınan malın hukuken koruma altında olması ve belli bir
miktardan fazla olması gibi şartlar aranmıştır.
Gasp ve Yağma
Malı uğruna ölen şehittir. Gaspın uhrevi hükmü, günah işlemiş olmak ve bu yüzden
cezayı hak etmek, Hz. Peygamber kim bir karış toprak gasp ederse Allah kıyamet
gününde onu yedi kat yerden kafasına geçirir. Dünyevi hükmü, haksız şekilde ele
geçirilen bir şeyin mümkün mertebe aynen iade edilmesi gerekir ya da tazmin gerekir.
Tazmin: Bir malın mislini ya da değerini ödemek demektir. Gasp edilen malın değeri
gasp günündeki değerine göre ölçülür. Maldaki artışlar mal sahibine iade edilir.
Malikiler ve Şafiiler gaspçının maldan ettiği menfaati iade etmesi gerektiğini
savunmuşlardır.
Haksız Fiil, İtlaf
Başkasının malını hukuka aykırı olarak tahrip etmek, zarara uğrayan kimse masum
olduğu sürece zararı doğrudan veren ya da dolaylı sebep olan öder çocuğun zararını
velisi öder.
Haksız İktisap
Hukuki bir sebebe dayanmadan bir şahsın mal varlığının başkası aleyhine çoğalması
kastedilir. Hz. Peygamber hiçbiriniz bir kardeşinin malını ciddi veya şaka olarak
almasın. Biriniz arkadaşının bir değneğini bile alsa onu iade etsin. Bir şeyi alan el, onu
hak sahibine vermediği sürece onu tazminle mükelleftir.
AİLE HAYATI21
Evliliğin Unsurları:
1-Taraflar: Bunlar normal olarak evlenecek kadınla erkektir.
Hanefilere göre nikâhın ruknu, icab ve kabuldür.
2-İrade Beyanı
Âlimler irade beyanını geçmiş zaman kipinde olmasını daha uygun görmüşlerdir.
21
TDV İSLAM İLMİHALİ CİLT: 2 SHF: 195-246
91
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
Evliliğin Kuruluş Şartları: Bu şartlar yerine gelmezse batıl olur.
1-Ehliyet: Hanefiler’e göre akıl baliğ olan kişi tam ehliyetlidir.
2-Meclis Birliği: Evlilik birliğini kuran icap ve kabulün aynı mecliste olması.
3-Evlenme Engelinin Olmayışı: Arada kan ve süt hısımlığı veya sıhri hısımlık gibi
devamlı ya da başkası ile evli olma, din farkı, üç kere boşanma gibi engellerin
bulunmaması.
4-Evliliğin Şartsız Olması
Evlilik akdinde geciktirici (ta’liki) veya bozucu (infisahi) bir şartın olmamasıdır.
Anne babanın razı olması şartıyla evliliği kabul ediyorum ya da velim razı olmazsa
bozulması şartıyla evliliği kabul ediyorum demektir.
Kayıtlandırıcı: Annemin de bizimle oturması şartıyla kabul ediyorum gibi
Evliliğin Geçerlilik Şartları
1-Şahitler: Hz peygamberin ‘’İki şahit olmadan nikâh caiz olmaz’’
Hanefiler nikâhta iki kadın şahitliğini bir erkeğe denk sayar ve kabul ederler
Hanefi dışındaki mezhepler şahitlerin sadece erkek olmasını şart görürler
Şahitlerin akıl baliğ olması şarttır.
Din İşleri Yüksek Kurulu 17. 10. 2002 kararı ile bir kadın şahitliği bir erkeğe bedeldir.
2-Evlenme Engelinin Olmaması: Örneğin bain talak iddeti bekleyen kadın.
3-İkrahın Olmaması: Hanefi dışındaki mezheplerce zorlama ile yapılan nikâh fasid
bir nikâhtır. Hz Peygamber ‘’ümmetimden hata, unutma ve yapmaları için cebir ve
tazyike maruz kaldıkları şeylerin sorumluluğu kaldırılmıştır. ’’Hanefiler’in delili Hz
Peygamber’in ‘’Üç şeyin şakası da ciddidir ciddisi de ciddidir. Nikâh, Talak ve
Talaktan dönüş’’Burada Hanefi dışındaki hukukçuların görüşü daha ağır basar.
4-Evlenmenin Gizlenmemesi: Bu şartı sadece Malikiler ileri sürmüştür.
Yürürlülük Şartları
Evlenmenin hükümlerinin işlerlik ve yürürlülük (nefaz) kazanması için aranan
şartlardır. Mesela eksik ehliyetli kimseler için velilerin izni, tam ehliyetli kimselerin
kıydığı nikâhın da (velisi tarafından kıyılan) tarafların izni şarttır. Evlenecek
kimseler tarafından akdedilen evlilik velilerin; veliler tarafından akdedilen evlilik de
tarafların izin ve icazetine muhtaç oluşu bir nefaz şartı olmaktadır.
Bağlayıcılık Şartları: Evlilik sözleşmesi bağlayıcıdır. Taraflardan birisi veya her ikisi
evliliği bütün sonuçları ile birlikte ortadan kaldıramaz.
Şartlara Uymamanın Sonucu:
Sahih Evlilik: Unsurları kuruluş (in’ikad) ve geçerlilik (sıhhat) şartları tamam olan
evlilik hukuken geçerli bir evliliktir.
Evliliğin Sonucu: Mehir, nafaka, evlilikten doğan sıhri hısımlık, mahremiyet
(Hürmet’i müsahara) nesep ve karşılıklı mirasçılık gibi evliliğin bütün sonuçlarını
doğurur.
Fasid Evlilik: Unsurları ve inikad şartları tamam olup sıhhat şartlarında eksiklik olan
evlilik fasid evliliktir. Bu tür evlilikte tarafların derhal ayrılmaları gerekir.
92
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
Eğer Fasid Evlilik Zifafla Oluşmuşsa:
1-Mehri misil ile müsemmadan az olanı kadının hak etmesi
2-Doğacak çoçuğun nesebinin babaya ait olması
3-Ayrıldıklarında kadının fesih iddeti beklemesi
4-Hurmeti müsahara denilen sihri hısımlıktan doğan evlilik engelinin teşekkülü.
Ebu Hanife’ye göre unsurları ve in’ikad şartları eksik olan akit batıl akittir.
Evlenme Ehliyeti Hanefiler’e göre akıl-balığ olan kişi tam ehliyetlidir. Sefihler aile
hukuku bakımından tam ehliyetlidirler.
Ergenlik Yaşı: Alt sınırı kızlarda 9, erkeklerde 12’dir. Ebu Hanife’ye göre üst sınırı
kızlarda 17,erkeklerde 18, İmam Malik’e göre her iki cins için 18, Ebu Yusuf ve İmam
Muhammed’e göre her iki cins için 15’tir.
Tam Ehliyetsizler: Temyiz gücü henüz gelişmemiş veya akıl hastaları.
Eksik Ehliyetli: Ebu Hanife’ye göre temyiz gücü gelişmiş ancak henüz temyiz
gücüne sahip olmayanlarla, akıl zayıfları ve bunaklar yani ma’tuhlar eksik ehliyetlidir.
Eksik ehliyetliler hiçbir zaman evlenme sözleşmesine taraf olamazlarken, eksik
ehliyetliler velisinin onayıyla evlenebilirler.
Velayet: Hanefi dışındaki mezhepler Allah Rasulü’nün velisiz nikâh olmaz hadisine
dayanarak bütün kadınlar ancak velayetle evlendirilebilir denilir. Hanefiler ise akılbaliğ olan kadın aynen erkek gibi velisinin aracılığına gerek olmaksızın evlenebilir.
Velayetin Kısımları
1-Velayeti İcbar: Veliye velayeti altında bulunan kimseyi rızasını almaksızın
evlendirme yetkisi veren velayettir. Bu tür velayet altına ehliyetsizler ve eksik
ehliyetliler girerler.
2-Velayeti İhtiyar: Veliye velayet altında bulunan kimseyi ancak onun rızasıyla
evlendirme yetkisi veren velayettir.
Hanefiler’de burada dikkate alınacak kiriter yaş küçüklüğü, Şafiiler’de daha önce
evlenmemiş olması, Malikiler’e göre her ikisidir.
Veliler:
Hususi Veli: Hukukçuların çoğunluğuna göre asabe olan akrabalarıdır.
Umumi Veli: Devlet başkanı veya hâkimdir. Hususi veli olmadığı zaman umumi veli
yetkilidir.
Asabe: Bir kimsenin araya bir kadın girmeden bütün erkek akrabalarıdır.
Buluğ Muhayyerliği: Babası veya dedesi tarafından yapılan evlilikte buluğ
muhayyerliği yoktur. Bunların dışında bir kimse tarafından evlendirilen kimseler
buluğa eriştiklerinde hâkime başvurarak evliliği feshettirebilirler.
Denklik
İslam hukuku literatüründe kefaet terimiyle ifade edilen denklik, evlenecek eşler
arasında dini, iktisadi ve sosyal bakımdan bir denkliğin olması kastedilir.
93
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
Hanefi Mezhebinde Şu Altı Nokta Denklik İlkeleridir:
Soy, din, dindarlık, hürriyet, servet ve meslekKefaet şartı Hanefiler’e göre bir lüzum
şartıdır.
Muharremat: Kendileriyle ebediyyen evlenilmesi yasak olan kadınlara denir.
a) Devamlı Evlenme Engelleri:
Tarafların birbirleriyle evlenmesine ebedi olarak engel olan sebeplerdir.
1-) Kan hısımlığı:
1-Usul (üst soy hısımları)
2-Furu (alt soy hısımları)
3-Ana babanın furu’u
4-Dede ve ninenin sadece çocukları
2-) Sıhri hısımlık:
1-Usullerin eşleri yani üvey anne ve üvey nine
2-Furu’nun eşleri, yani gelinler
3-Eşin usulü yani kayın valide ve eşin her iki taraftan nineleri
4-Eşin füruu yani üvey kızlar veya bu durumda olan kız torunlar. Ancak bu son
gurupta evlenme engelinin doğması için sadece nikâh yetmemekte, evliliğin zifafla da
fiilen başlaması gerekmektedir.
3-) Süt Hısımlığı
1-Süt usul, yani sütanne, sütbaba, sütnine ve sütdede
2-Süt furu’u, yani süt çocuklar ve torunlar
3-Sütanne ve babanın neseb ve sütten olan füruu yani sütkardeşler ve onların çocukları
4-Süt dede ve ninenin sadece çocukları ki bunlar süt halalar ve süt teyzeler
5-Eşin sütannesi veya ninesi
6- Kadının eşinin sütten olan kız çocukları ve kız torunları.
Bu son durumda kız çocuk ve kız torunların yasak olabilmesi için nikâh yetmeyip
evliliğin zifafla fiilen başlaması da gerekmektedir.
7- Sütbaba ve dedenin sütanne ve nine olmayan eşleri
8- Sütten olan fur’unun eşleri
Hukukçuların çoğunluğuna göre ilk iki yaş içerisinde emdiği süt az olsun çok olsun
süt hısımlığın meydana gelmesi için yeterlidir.
Şafii mezhebinde süt hısımlığı oluşabilmesi için ilk iki yaş içerisinde beş fasılalı,
doyurucu süt emmesi şartı vardır.
İki yaşından sonra emmiş olduğu süt müctehidlerin çoğuna göre bu tür bir hısımlık ve
evlenme yasağı doğurmaz.
Geçici Evlenme Engelleri
1-Başkasının eşi olma, (evli olan ya da iddet bekleyen kadınla nikâh geçersizdir).
2-İki akraba ile birden evlenme, (teyze ile yeğen)
3-Beyninetu’l- kübra: Üç kere Boşanmış olma,
4-Din farkı, Müslüman bir erkek ancak Müslüman, Yahudi veya Hıristiyan biriyle
evlenebilir. Müslüman bir bayan ancak Müslüman bir erkekle evlenebilir.
94
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
Evliliğin sonuçları
Kadının Hakları
a-) Mehir: Mehir nikâhın şartı değil bir sonucudur.
Mehr-i Musemma: Nikâh anında belirtilen mehre denir.
Mehr-i Misil: Nikâh anında belirlenmeyip evlenen kızın akrabaları arasında her
bakımdan kendi konumundaki kızlara ödenen mehir demektir
Mehr-i Mueccel: Ödenmesi sonraya bırakılan mehre denir.
Mehr-i Muaccel: Nikâh anında ödenen peşin mehre denir.
Zifaf veya sahih halvetten önce bir ayrılık vuku bulursa, eğer ayrılığın sebebi erkek ise
mehrin yarısını öder, eğer kadın sebep olmuşsa mehir düşer ödeme yapılmaz
b-) Nafaka: Evlilik içinde kadının her türlü normal masrafı kocaya aittir.
c-) Talak: Tarafların biri tarafından ortaya konan irade beyanıyla gerçekleşir.
Tefrik: Mahkeme tarafından tarafların boşanmasına denir.
Hul (Muhalea) kadının mali bir ödeme yapması ya da mali bir hakkından ferağat
etmesi şartıyla gerçekleşen boşanmadır.
BOŞANMA ŞARTLARI
A-Kocaya ait şartlar:
Tek taraflı irade bayanıyla boşama kocaya aittir. Koca bu hakkını bir vekile de
verebilir.
Tefviz-i talak: Kocanın kendisinde olan boşama hakkını kadına vermesine denir. Bu
yetki nikâh anında verilebilineceği gibi daha sonra da verilebilir. Koca bu yetkiyi daha
sonra alamaz. Koca tam ehliyetli olmalıdır. Hanefilere göre sefihin boşaması
geçerlidir. Sarhoşluk verici maddeyi bilmeyerek veya zorla ilaç gibi bir madde içinde
meşru bir şekilde alanlar bir gurupta, bilerek ve isteyerek keyif verici bir madde olarak
alanlar bir başka gurupta değerlendirilmiştir. İslam hukukçularının çoğu birinci
gurupta olanların eşini boşamasını geçerli saymazlar. İslam hukukçularının ekserisine
göre Hanefiler, İmam Malik, Şafi, Şabi, Evzai ve Said b. Müseyyeb’e göre sarhoşun
eda (fiil) ehliyeti tamdır. Bunun sonucu olarak boşama geçerlidir. Hz Osman, Ömer
b. Abdülaziz, Hanefiler’den Tahavi ve Kerhi, Şafiiler’den Müzeni ve Hanbeliler’in bir
görüşüne göre sarhoşluğun nasıl meydana geldiği değil doğurduğu sonuçlar önemlidir.
Bu yüzden düşünme ehliyetini kaybeden sarhoşun boşaması geçerli değildir. Canı ve
malı ağır bir şekilde tehdit edilenin (mükreh) boşaması, Hanefiler bu kimse irade ve
ihtiyarı yerinde olduğu için boşaması geçerlidir. Fakihlerin çoğunluğu, baskı ve
zorlama sonucu yapılan boşamaları geçersiz görürler. Şaka ile yapılan talak da
hukukçuların ekserisine göre geçerlidir.
Hz. Peygamber: Üç şeyin ciddisi de ciddidir, şakası da ciddidir. Nikâh, talak ve
talaktan dönme.
Kadına Ait Şartlar
Boşanan kadının boşayan kocanın eşi olması gerekmektedir. Hanefi hukukçularına
göre Ric’i Talak ve Bain Talak iddeti bekleyen kişiye yapılan boşama geçerlidir.
95
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
Maliki, Şafii ve Hanbeli hukukçular bu durumdaki kadının tekrar boşanamayacağını
dolayısıyla bain talak iddeti bekleyen kadına yapılan yeni bir boşamanın geçerli
olmayacağını söylerler.
Boşama Sözleri
Sarih Açık Sözler: Seni boşadım demek gibi boşanmadan başka bir anlama gelmesi
mümkün olmayan, örfen özellikle boşanma için kullanılan sözlerdir
Kinayeli Sözler: İraden elinde olsun demek gibi, boşanma anlamına geleceği gibi
başka anlama da gelebilir.
Kinayeli sözlerle yapılan boşamalar da Hanefi ve Hanbeliler boşayanın buna niyet
etmiş olması ya da halin boşama iradesine delalet etmesi gerekir. Malikiler ve Şafiiler
bu durumda sadece niyete itibar ederler. Bir veya iki bain talakla boşadığı eşine kişi
yeni bir nikâh kıyarak dönebilir. Ric’i talak ile boşanan eş iddet süresi içinde nikâhsız
dönebilir. Hukukçuların büyük çoğunluğuna göre aynı anda veya aynı temizlik süresi
içinde verilen üç talak, üç talak olarak geçerli olur. Hz. Ali, İbn Mes’ud, Ebu Musa el
Eş’ari, Zeydiyye mezhebi hukukçuları, İbn İshak, İbn Teymiyye ve İbn Kayyim’e
göre aynı anda veya aynı temizlik süresi içinde verilen üç talak bir talak olarak kabul
edilir. Şia’ya göre bir temizlik süresi içinde yapılan üç talakla boşama bid’attır, geçerli
değildir.
Boşanma Çeşitleri
İslam hukukunda boşanma nikâhsız dönebilme Ric’i; ancak nikâhla dönebilme Bain;
Sünnete uygun olup olmamasına göre Sünni ve Bid’i kısımlarına ayrılır.
1-Ric’i Talak: Kocaya yeni bir nikâha ihtiyaç olmadan boşadığı karısına dönme
imkânı veren boşama türüne, dönülebilir boşama anlamında Ric’i talak denir. Dönme
kocanın açık bir beyanıyla olabileceği gibi fiilen dönmesiyle de olabilir. Ric’i talakta
dönerken şahit bulundurma İmam Şafi’de şarttır. Ric’i talakta iddet süresi içinde
dönülmezse süre bitince ric’i talak, bain talaka dönüşür.
2-Bain Talak: Kocaya boşadığı eşine ancak yeni bir nikâhla dönme imkânı veren
boşanma şeklidir Bain talak 3. Boşama olsa artık nikâhla da dönemez. Bain talak
evliliğe derhal son verir, eşler birbirlerinden derhal ayrılmalılar. Eşler birbirlerine
mirasçı olamazlar ancak ölümcül hasta olan kocanın eşini mirastan mahrum bırakmak
için bu durumda kadın eşine mirasçı olur.
3-Sünni Talak: Boşama sünnete ve Kur’an’a uygun yapılması her şeyden önce Sünni
boşanmanın Ric’i talak olması gerekir. Kadının temizlik döneminde onunla cinsi
temas etmeden önce ve bir defa boşama olması her 3 temizlik süresi içinde bir defa,
sonuçta 3 olunca artık Beyninetu’l-kübra gerçekleşir.
4-Bid’i Talak: Sünnete aykırı biçimde gerçekleştirilen boşamayı ifade etmektedir.
Sünni olmayan her talak bid’i talaktır. Kişinin temizlik süresi dışında ve temizlik
süresi içinde cinsi temastan sonra yaptığı boşamadır. Aynı temizlik süresi içinde
birden fazla boşama yapması da bid’i talakdır. Sünnete uygun olmayan boşamalar da
hukuken geçerlidir. Şii İmamiyye hukukçularına ve Zahirilerden İbn Hazm’a göre
96
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
bid’i talak geçerli değildir. İbn Teymiyye ve İbn Kayyim el-Cevziyye’ye göre aynı
temizlik süresi içinde birden fazla olarak gerçekleştirilen bid-i talak bir talak olarak
geçerlidir.
5-Şartlı Boşanma: Kocanın boşama iradesi bir şarta veya vadeye bağlanabilir. Şart
gerçekleşirse boşama olur.
(Hul) Muhalea: Eşlerin karşılıklı anlaşarak bir bedel ya da menfaat karşılığında
boşanmalarına denir. Muhalea aynı zamanda bir bain talaktır. Muhaleaya yol açan
geçimsizlik kadından kaynaklanıyorsa kocanın vermiş olduğu mehirden fazlasını, eğer
erkekten kaynaklanıyorsa vermiş olduğu mehri alması dinen hoş karşılanmamıştır.
Malikiler eğer bayandan kaynaklanıyorsa kadının kocasından bir şey alması dinen caiz
değildir.
6-) Mahkeme Kararı ile Boşanma (Kazai Boşanma):
Tefrik: Eşlerin mahkemeye başvurarak hâkim kararı ile boşanmalarıdır. Tefrik bir
bain talaktır.
a) Kazai Boşanma Sebepleri:
1-Hastalık ve Kusur
a) Erkekte bulunan iktidarsızlık
b) Her iki taraf için delilik, cüzzam vb. hastalıklar.
2-Kocanın nafakayı temin etmemesi
3-Terk ve Ğaiplik: Gaiplik mefkud yani kaybolma kendinden haber alamama
anlamına gelir. Ebu Hanife ve şafiye göre bu eşin yaşıtlarının hayatta olduğu
müddetçe ya da doksan yaşına gelince hâkim boşamaya karar verebilir. Bu iki
mezhebe göre gaiplik bir boşanma sebebi değildir. İmam-ı Malik kocadan son haber
alınma tarihinden itibaren dört sene geçtiğinde kadın sırf bu sebepten kocasından
boşanmayı talep edebilir.Hukuki aile kararnamesinden anlaşılacağı üzere İmam
Malik’i taklit ederek dört veya bir yıl kocasından haber almadan beklerse kadın tefrik
hakkını kullanabilir bu bir bain talaktır.
4-Fena Muamele ve Geçimsizlik:
Hanefi ve şafilere göre geçimsizlik bir boşanma sebebi değildir.
Maliki ve Hanbeli hukukçulara göre ise kocanın hanımına fena muamele göstermesi
ve aralarında geçimsizlik olması bir boşanma sebebidir.
Hanefi ve Şafi’de koca kadına bir yetki vermemişse ya da hakeme bir yetki
vermemişse hakemin boşama yetkisi yoktur. Malikiler’e göre bu boşama bir bain
talaktır.
Lian: Karısının zina ettiğini iddia eden ve bu iddiasını ispat edemeyen koca hâkim
karşısında hususi bir şekilde yeminleşir ve evlilik birliğine uygun bir şekilde son
verilir.
Ebu Hanife ve İmam Muhammed’e göre bu bir bain talaktır. Ebu Yusuf ve diğer
mezhep imamlarına göre taraflar birbirine ebedi olarak haram olurlar.
İla: Kocanın dört ay veya daha fazla karısına yaklaşmayacağına dair yemin etmesi
veya bu içerikte bir nezirde bulunmasına ila denir.
97
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
Hanefiler’e göre bu süre içinde koca eşine dönerse yemin keffareti ya da adakı yerine
getirir. Bu süre içinde dönmezse hâkimin kararına gerek kalmadan kadın bir bain
talakla ayrılmış sayılır.
E) Değerlendirme: İslam hukukunda mehir kadının; boşama ise erkeğin hakkı
olarak görülür. Yine Kur’an’da boşamalarda şahit bulundurulması istenerek erkeğin
fevri ve haksız boşama iradesi frenlenmek istenmiştir.
İddet: Boşanma evliliğin feshi ve ölüm gibi bir sebeple evliliğin sona ermesi
durumunda kadının yeni bir evlilik yapmadan önce beklemesi gereken süreye iddet
süresi denir.
Erkek de iddet beklerken boşadığı kadının iddeti bitmeden o kadının akrabası ile
yani aynı nikâh altında bulunduramayan kimse ile o bayanın iddeti bitmeden
evlenemez. (o bayanın akrabası ile) geçerli (sahih) evlenmeden sonra zifaf veya
sahih halvet, fasid evlenmeden sonra zifaf gerçekleşir, daha sonra eşler ayrılırlarsa
kadının iddet beklemesi gerekir. Geçerli bir evlenmeden sonra koca ölürse zifaf veya
sahih halvet şartı aramaksızın kadın ölüm iddeti beklemek zorundadır.
a) Ölüm İddeti: Kocası ölen kadınların bekledikleri iddettir. Bunlar eğer hamile iseler
iddetleri doğumla biter. Eğer hamile değilse bu durumdaki kadınların iddet süresi dört
ay on gün dür Fasid (geçersiz) bir nikâhla evli olanlar ölüm iddeti beklemezler.
Hamile olmayan ric-i talak iddeti beklerken koca ölürse boşanma iddetini bırakarak
ölüm iddeti beklerler. Bain talak iddeti bekleyen kadın ise ölüm iddeti beklemez
başlamış olduğu boşanma iddetini tamamlar.
b) Boşanma veya Fesih İddeti: Boşanmış veya bir eksiklik nedeni ile evliliği
feshedilmiş olan kadınların beklemesi gereken iddettir.
Zifafla başlayan fasid evliliklerde iddet beklenir. Hamile ise iddetleri doğumla biter
değillerse ve normal olarak hayız görüyorlarsa iddet süreleri üç hayız süresidir.
Boşanmış kadınlar kocaları ile ilişkide bulunmaksızın üç kur süresi beklesinler
ayetindeki kur sözcüğünün çift anlamı (hayız ve temizlik) olması Hanefi ve
Hanbeliler’in bunu hayız, Maliki ve Şafiler’in de temizlik olarak anlamaları
sebebiyledir. Küçüklüğünden veya yaşlılığından dolayı hayız görmeyen kadınların
iddeti ise üç aydır. 15-55 yaş arasında olup da bir hastalık veya bir sebepten dolayı
hayız görmeyen kadın veya bir ya da iki defa görüp de bir daha hayız görmeyen
Bayan İmam Malik’in görüşüne göre iddet süresi on iki aydır.
B) İddet Nafakası
İddet beklerken kadınların nafakaları belirli şartlarla kocaları üzerinedir.
Maliki ve Şafiiler ric-i talak ve kadının hamile olması halinde bain talak iddetinde
kadının nafakası kocaya aittir.
Kadının hamile olmadığı bain talakta nafaka yükümlülüğü yoktur. Ölüm iddeti
bekleyen kadın için ise hukukçular hiçbir nevi nafakanın gerekmediğini
söylemektedirler.
Nesebin Subutu
Çocuğun nesebinin subutu için üç şart vardır.
98
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
1-Geçerli (sahih) bir evlilik
2-Fasid bir evlilik veya evlilik şüphesi ile birleşme
3-İkrar
Hamileliğin En Az Süresi: Hukukçuların ittifakı ile altı aydır. Azami süre ise
ihtilaflıdır. Bazı hukukçular dokuz ay bir sene bazıları iki sene olarak kabul eder.
1-Geçerli Evlilik: Çocuğun evlilikten en az altı ay sonra doğmuş olması ve erkeğin
baba olacak yaşta olması gerekir.
Boşanmadan sonra iddet süresi içinde veya azami hamilelik süresi içinde doğan
çocuğun nesebi babaya aittir.
2-Fasid Evlilik: Böyle bir evlilik fiili birleşmede aranır. Çocuğun böyle bir
birleşmeden en az altı ay veya daha fazla bir zaman geçtikten sonra doğmuş olması
gerekir. Hamilelik süresi içinde doğmuş olması gerekir.
3-İkrar: Baba ile çocuk arasında önemli bir yaş farkı olmalı ve mümeyyiz çocuğun bu
ikrarı kabul etmesi gerekir. Evlat edinme iki yaştan küçük çocukların neseplerinin
korunması, anne ve babalarıyla irtibatlarının sağlanması kaydıyla, evlatlık edinilip
emzirilmesi ve böylece süt mahremiyeti konumuna çıkarılması bu mümkün olmadığın
da bile mahremiyetle ilgili dini kayıt ve şartlara uyularak bu yolun işletilmesi mümkün
görünmektedir.
B) Emzirme: Hanefiler annenin çocuğunu emzirmeye dinen mecbur olduğunu, ancak
hukuken olmadığını söylerler. Diğer mezheplerde anne hukuken çocuğunu emzirir.
Emzirme süresi iki yıldır. Anne emzirme için sadece ilk iki yıl için alınabilir. Süt
yoluyla kurulan hısımlık da çocuğun ilk iki yaş içinde süt emmesi durumunda
meydana gelir.
C) Çocuğun Bakım ve Terbiyesi
Hidane: İslam hukukunda çocukların yetiştirilmesine hidane adı verilir. Boşanan bir
çifte, çocuğun bakım ve onarımı belli bir yaşa kadar annenin hak ve sorumluğu
altındadır.
Anne sağ değilse bu hak ve sorumluluk annenin kadın akrabalarına aittir.
Hadine: Çocuğun bakım ve terbiyesini üstlenen kimsedir.
Çocuğun bakım ve gözetime muhtaç olduğu yaş kız ve erkeklerde farklıdır.
Bu yaşın nihai sınırı kızlarda 9-11 erkeklerde 7-9 olarak belirlenmiştir.
D) Nafaka
a) Usul Nafakası: Fakir olan usulun nafakası çocuklarına aittir.
b) Fürü Nafakası: Esas itibariyle baba ya da diğer usulun sorumluluğundadır.
c) Hısımlık Nafakası: Aralarında birbirleriyle evlenmeleri yasak olacak derecede kan
hısımlığı olan akrabalar birbirlerine karşı nafaka ile yükümlüdürler. Hısımlığın
nafakasında din birliği şarttır. Hısımlık nafakasının sabit olması için ya karşılıklı
anlaşma veya hâkimin hükmü şarttır.
99
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
MİRAS HUKUKU22
Muris: Miras bırakan kişi demektir.
Terike: Ölen kimsenin bıraktığı mal ve haklara denir.
Mirasçılar üç guruptur
1-Ashab-ı Feraiz 2-Asabe
3-Zev’il-Erham
Ashab-ı Feraiz: Eş, ana, baba, dede, kız, kız kardeş
İslam Miras Hukukunun Temel Özellikleri 23
1-Kur’an ve sünnetle belirlenmiş olup ictihada yer azdır.
2-Murisin, vasiyet dışında mirasçı belirleme hakkı yoktur.
3-El-akrab, fel-akrab yani mirasçı olmada en yakından başlayarak en uzak akrabaya
kadar gider.
4-Miras oranlarının belirlenmesinde el-harac bi’d-daman ilkesi ölen kişinin sağlığında
iken maddi nafaka yükümlülüğü olan akrabalara öncelik verilmiştir. .
5-Miras yeterince parçalanarak, mülkün sadece bir kişiye intikalini yasaklamış
engellemiştir.
6-Hem miras bırakan (muris) hem de mirasçı (varis) açısından miras icbaridir.
İslam Hukunda Mirasçılık Sebebleri
1-) Kan Hısımlığı
1-) Çocuklar 2-) Anne, Baba 3-) Torun 4-) Kardeş 5-) Kardeş çocuğu 6-) Dede
7-) Nine 8-) Amca 9-) Amca çocuğu 10-) Teyze 11-) Hala
2-) Evlilik: Karı koca birbirlerine mirasçı olurlar.
3-) Vela: Köle ile köle sahibi arasındaki mirasçılık ilişkisidir.
Mirasçı Olmanın Şartları
1-) Miras bırakanın ölmüş olması.
2-) Mirasçıların sağ olması.
3-) Mirasçılık sebeplerinden birinin bulunması.
4-) Mirasçılık engellerinin bulunmaması.
Ölüm Üç Çeşittir:
a-) Gerçek ölüm (biyolojik ölüm)
b-) Hükmi ölüm: Yani ğaip olan kimsenin mahkemece ölümüne karar verilmesidir.
c-) Müessir fiilin, ceninin ölümüne yol açması durumunda oluşan ölüm. Cenin bu
durumda da mirasa sahiptir.
Takdiri hayat: Cenin sağ doğduğunu kabul etmek.
22
23
TDV İSLAM İLMİHALİ CİLT: 2 SHF: 246-249
ANKUZEM FIKIH SHF: 152-158
100
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
Mirasçı Olmaya Engel Olan Durumlar
1-) Mirasçının miras bırakanı öldürmesi
2-) Din Farklılığı: Müslümanlarla ğayri müslimler birbirine mirasçı olamazlar.
İslamdan başka dinlere mensup kimseler arasında din farklılığın bir miras engeli teşkil
etmemektedir.
3-) Ülke Farklılığı: Hanefi hukukçular miras engeli görmüşlerdir.
Bazı hukukçular sulhane ilişkiler değil de hasmane ilişkiler mevcutsa miras engelidir.
Maliki, Hanbeli, Zahiri mezhebi miras engeli görmezler.
4-) Kölelik, mirasçı ehliyetine sahip değildir.
Mirasta Payları Belli Olan Kişiler
1- Baba 2-Dede 3-Ana bir erkek ve kız kardeşler 4-Anne 5-Oğlunun kızları 6- Karı 7Koca 8-Baba bir kız kardeşler 9-Nine 10-Ölenin kızları 11-Ana Baba bir kız kardeşler.
VASİYET24
Vasiyet ölümden sonra hukuki sonuç doğurmak üzere bir mal ya da alacağın
karşılıksız olarak başkasına temlik edilmesi olarak tanımlanmaktadır.
Vasiyetin Geçerlilik (Sıhhat) Şartları
1-Vasiyet ehliyetine haiz olmak. Küçüklerin, akıl hastalarının ve ikraha maruz kalan
kimselerin vasiyeti geçerli değildir.
2-Vasiyet cihetinin bilinir olması. Yani ismen ya da nitelik açısından belirtmek.
3-Vasiyete konu teşkil eden şeyin hukuka uygun olması. Yani kullanabilir bir fayda,
mal olması ayrıca kişinin o mala malik olması şartı vardır.
Vasiyetin Nefaz Şartları
Alacaklıların onayına bağlıdır. Hz. Peygamber in “varise vasiyet yoktur” hadisi
gereğince murisin kendi varislerinden birisi lehine vasiyette bulunması durumunda,
vasiyetin yerine getirilmesi de diğer mirasçıların onayına bağlıdır.
Bir kimse ancak malının üçte birini vasiyet etme hakkı vardır. Vasiyetin terekenin üçte
birinden fazla olması durumunda, fazla kısmın uygulanması mirasçıların onayıyla
mümkün olabilmektedir.
Vasiyetin Hükümsüzlüğü
Vasi vasiyetinden dönebilir. Vasinin, vasiyet ehliyetini kaybetmesi, lehine vasiyette
bulunulan kişinin vasiyet edenden önce ölmesi, vasiyetin kabul edilmemesi, musinin,
vasiyi öldürmesi halinde, vasiyete konu olan şeyin zayi olması hallerinde vasiyet
hükümsüzdür.
24
ANKUZEM FIKIH SHF: 158-160
101
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
Siyasal Hayat Ve Din25
Kilise İsa ile bütünleşmiş kutsal bir kurumdur. Bu kutsal ve dokunulmaz kurumun başı
olan papa da doğal olarak masumdur ve açıkladığı şey bütün mü’minleri
bağışlayıcıdır. Bu anlayışta Tanrı’nın İsa’ya yüklediği görev din adamlarına
yüklenmiş olmaktadır. Teokrasi yönetimin dine tabi olduğu devlet biçimi;
Bizantinizm, Sezaropapizm, Gallikanizm dinin yönetime tabi olduğu yönetim
biçimidir.
Laiklik: Din ve devletin birbirinden ayrı olduğu yönetim sistemi.
a) Teokrasi: Yunanca Theos (tanrı) ve Kratein (hâkimiyet) kelimelerinden oluşan
siyasal iktidarın tanrıdan kaynaklandığı ve bu iktidarın yeryüzündeki temsilcisi.
Toplumsal sistemi belirleyen otorite dindir. Toplumsal ilişkileri düzenleyen hukuk
normlarına din kaynaklık etmektedir.
Bizantinizm
Din ve devlet ilişkilerinde ortaya çıkan ikinci temel tip siyasal otoritenin dini
otoritenin önüne geçmesi ve onu himayesine almasıdır. Bu tip örgütlenmede din
adamları devlet otoritesine bağlanmışlardır. Kilise denetim altına alınmaktadır.
Sezaropapizm
Terimi özellikle Constantinus’un Hıristiyan imparatorluğu ve kutsal imparatorluk için
kullanılır. Yönetim belli bir dini, devletin dini olarak kabul etmekte ve bu dinden yana
tavır almaktadır. Toplum nezdinde itibara sahip olan din adamları bu sayede bir
yönden de siyasal iktidarın karar ve tasarruflarının toplum nezdinde meşruiyetini
sağlama görevi görmektedir. Bu tür örgütlenmeyi yarı teokrasi olarak da
nitelendirenler bulunmaktadır. Osmanlı yarı teokrasi bir devlet ve yönetimi dindar
meşruti bir rejimdir.
Laiklik
Yunancada kendilerini tanrıya adamış rahipler (ruhban sınıfı) dışında kalan geniş
halk yığınlarını ifade için kullanılan ‘’laikos’’ tabiri de kullanılan ‘’laik’’ kelimesi
Latince ‘’lairus’’ kelimesinin Fransızcaya intikal etmiş biçimi olan
‘’laique’’kelimesinden alınmıştır. Laiklik Fransız devriminden sonra devlet
yapılanmasında kendini göstermiş ve çağdaş toplumların siyasal ve yönetsel
örgütlenmelerinde bir amaç mevkiine ulaşmıştır.
Laik Devlet:
Bütün vatandaşların dini akidelerine hürmet eden fakat hiçbir dini diğer dinlere tercih
etmeyen her dine karşı aynı muameleyi yapan din ve itikat sahasını fertlerin özel işi
telakki ettiği için din işlerine müdahale etmeyen hiçbir dini men etmediği gibi hiçbir
dine herhangi bir yardım ve destek sağlamayan dinlere karşı tarafsız kalan devlettir.
25
TDV İSLAM İLMİHALİ CİLT: 2 SHF: 251-328
102
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
Laikliğin devlete ait bir kavram olması devletin laik olabileceği fakat fertlerin laik
olmayacağı fikri de bu temele dayanır. Ali Fuat Başgil’e göre ise laik devlet dini akide
ve esaslara dayanmayan devlettir.
Konkordatosu:
Aynı dinsel makama gelmek isteyen birçok aday arasında veya bir manastırın
başkanıyla manastırdaki din adamları arasında varılan uzlaşmalar için kullanılan bu
tabir 11. Yüzyıldan itibaren kilise ve devletin karşılıklı ilişkilerini düzenleyen
anlaşmalar için kullanılmıştır.
YÖNETİM BİÇİMLERİ
Yönetim biçimleri öteden beri en genel şekli ile oligarşi ve demokrasi olmak üzere iki
ana gurupta toplanır. Oligarşi azınlığın hükümeti, Demokrasi halkın veya halk
çoğunluğunun hükümeti demektir. Oligarşinin saf şekli hükümdarlıktır (monarşi)
Mutlak Müstebit Monarşi: Hükümdar kendisini önceden konulmuş ve belirlenmiş
kanun ve kurallara bağlı görmüyorsa buna keyfiliğin derecesine göre mutlak müstebit
denir.
Meşruti Yönetim: Hükümdarın kanun ve kurallara bağlı kaldığı yönetim tarzı diye
adlandırılır. Bugün batıdaki meşrutiyetler (Anayasal Monarşiler) oligarşinin tekâmül
ederek demokrasiye dönüşmüş şeklidir. Dejenere olmuş oligarşinin nihai durumu
diktatörlüktür. Demokrasi ülke halkının ekseriyetle, ekseriyetin de ehliyetliler ve
seçkinlerle temsil edilmesi esasına dayanır.
Demagoji
Demokrasinin bozulmuş ve kokuşmuş şekline denir. Ali Fuat Başgil’e göre aldatılmış
veya ifsat edilmiş bir çoğunluğu basamak yaparak yükselmiş ve sırf hayvani hırslarını
tatmin için hükümet makinesini ele geçirmiş ayak takımının yönetim biçimidir.
Oligarşiler zalim bir diktatörlük çıkmazına saplanma riskine açık olduğu gibi
demokrasiler de daima safsata ve şarlatanlık çamuruna batmak tehlikesi ile karşı
karşıyadır.
İslam Tarihinde Yönetim Biçimleri
Buas: Evs ve hazrec arasında geçen savaş
Muahed: Medine sözleşmesi Ensar ile Muhacir arasındaki kardeşlik sözleşmesi
Muvadaa: Hz peygamber’in Medine’deki Yahudiler’le yaptığı (saldırmama)
anlaşması.Muğire bin Şube’nin teşviki ile Muaviye oğlu Yezid’i veliaht tayin etmiştir.
Halifeler din ve siyaset konusunda aynı anda otoritedirler. Fakat Muaviye ile birlikte
siyasal otoritenin din işlerinden ayrı tutulması gibi temayülün başladığı görülür.
Muaviye daha ilk hutbesinde din işlerinizi bildiğiniz gibi düzenleyin, ama siyaseti bize
bırakın. İlk müslüman devlette anayasa Tunus’ta kabul edildi. İlk anayasal sisteme
geçiş sağlanmıştır.
İlk halife: İslam tarihinde ilk halife Hz. Ebu Bekir sonuncusu Hz Ali’dir.
103
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
Hilafetin Kaldırılışı: 3 Mart 1924 tarihinde halifelik kaldırılmıştır. ‘’İmamlar
Kureyşten olur. ‘’Benden sonra hilafet otuz senedir. Ondan sonra ısırıcı saltanata
dönüşür.
Hilafet-i Nübüvvet: İlk 30 senelik hilafet için kullanılan kavramdır.
Şura: İstişare heyeti.
Hâkimiyet: Hâkimiyetin gerçek sahibi Allah’tır.
Hilafet: Bir kimseden sonra onun yerine geçme, temsil etme.
Halife: Bir kimsenin yerine geçen onu temsil eden demektir.
İmamet-i Kübra-Uzma Hilafet makamında olan devlet başkanlığı.
İmamet-i Suğra: Namazdaki imamlık.
Ehlü’l-Hal vel-Akd: Hz. Osman’ın ve Hz.Ali’nin Halife seçilmesinde seçici heyet.
Ahd: İş başındaki halifenin kendinden sonraki halifeyi aday göstermesi.
Şuara heyeti: Hz. Ömer’in kendisinden sonraki halifeyi seçecek heyet.
Zeydiler: Halifenin Ehl-i Beyt’ten olmasını ve seçimle iş başına gelmesini düşünürler.
İmamiler: Halifenin Ehl-i Beyt’en ve ilahi tayin ile belirleneceğini benimserler.
Hâkimiyet: Hâkimiyet Allah’ındır sözü âlem üzerinde iradesiyle ve kudretiyle mutlak
hâkim olan varlık Allah’tır. Bütün varlıklar bu külli hâkimiyetin altındadır. Burada söz
konusu olan hâkimiyet metafizik ve ontolojik anlamda hâkimiyettir.
Magna Carta: İngiltere’ de halkın hükümdardan kopardığı ilk hak belgesidir.
Zarurat-ı Hamse: Canın korunması, aklın korunması, namus ve haysiyetin
korunması, dinin korunması, malın korunması demektir.
Din ve Vicdan Hürriyeti
En yaygın tanıma göre din ve vicdan hürriyeti dinin sadece zihinde kalan bir inanış ve
kanaatten ibaret olmadığı, aynı zamanda kişinin dünyevi hayatına yön verecek ahlaki,
hukuki ve sosyal kuralları da ihtiva ettiği açıktır. Dinin davranışlarımızla ilgili emir ve
yasakların bağlayıcılığı dünyevi ve uhrevi sonuçları vardır. Eğer Rabbin dileseydi
yeryüzündeki insanların cümlesi hakkı benimseyip iman ederlerdi. Yoksa sen
inanmaları için insanlara zormu kullanacaksın? (Yunus 99)
Laiklik ilkesi adeta din ve vicdan hürriyetinin teminatıdır.
Kadın Hakları
Mussolini: Kadınlara yüksek öğrenimi yasaklamıştır.
Hitler 1914 yıllarını 2. Guillaume’unu hatırlayarak kadınlara üç k’den başka şeylerle
uğraşmamasını istemiştir. Bunlar;
Kinder: Çocuk, Kuche: Mutfak, Kirche: Kilise
Eski Hint telakkisine göre kadın yaratılış olarak zayıf karakterli ve murdar bir
varlıktır.
Budizm’in kurucusu Buda başlangıçta kadınları kendi dinine kabul etmemiştir.
Hint Hukuku kadına evlenme, miras ve diğer uygulamalarda hiçbir hak tanımaz.
İsrail Hukuku: Baba kızını satabilirdi ailede erkek evlat varsa kızlar mirastan pay
alamazlardı.
İran’da, Sasaniler döneminde kız kardeşle evlenilebilinirdi.
104
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
Eski Yunan’da, koca dilerse karısını başkasına devredebilir kendisi öldükten sonra
eşinin başkasına devredilmesi için anlaşma yapabilirdi.
Çinliler’de kadın insan sayılmadığı için ona ad bile verilmezdi.
Yahudilik ve Hiristiyanlık: Hz. Havva’nın Hz. Âdem’i aldatarak yasak meyveyi
yemesine sebep olduğunu kabul ettiğinden, kadını ilk günahın asıl suçlusu bütün
insanlığı günah kirine boğan kötü bir varlık sayar ve ona şeytan gözüyle bakarlar.
İngiltere’de kadına el sürebilme izni xvı. Yüzyılda verilmiştir.
Eski Türkler’de zengin bir erkek istediği kadar güzel kadınlarla evlenebilir. Babası
ölen evlat annesi dışında babasından kalan kadınlar (üvey anneler) ile evlenmek
zorundaydı. Eğer baba, sağlığında malları paylaştırmamışsa kızlar mirastan mahrum
bırakılırdı.
Cahiliyye Arapları’nda, kadın savaş sonunda elde edilen ganimet malı gibi
kendisinden faydalanılan bir metaidi. Araplar yeni bir kız çocuğunun doğumunu utanç
verici bir olay sayarlardı. Hatta bazı kabilelerde kız çocuğunu diri diri toprağa gömme
adeti vardı.
Cahiliyye döneminde zina ve fuhuş eğilimleri son derece çirkin ve ahlak dışı
uygulamaların sözde nikâh usullerinin ortaya çıkmasına yol açtı. Kur’an-ı Kerim’in de
işaret ettiği üzere genç kızların pazarlandığı ve onlardan kazanç sağlandığı bilinir.
İslam Dini: Zina ve fuhuşu önleyici tedbirler alması yanında bütün Müslümanların
kardeş olduğunu, her Müslümanın, kanının ve namusunun Mekke kadar, Kâbe kadar
mukaddes ve dokunulmaz olduğunu ilan etmek suretiyle kabileler arası savaşı ortadan
kaldırdı.
İslam Gelince: Onları esir düşürüp cariye olmaktan, erkeklerin gelişi güzel bir tatmin
aracı ve ganimet malı olmaktan kurtardı. Kadın iffetsizliğe zorlanmayacak, hatta
iffetine gölge düşürücü sözler söylenemeyecekti. Kız çocuklarının hor görülmesi
kesinlikle yasaklanmış (En’am 151) (el-İsra 31) Kız evlat ile erkek evlat arasında
hiçbir değer farkının bulunmadığı ifade edilmiştir. (en-Nahl 56-59) Kadının
fizyolojik bakımdan erkeğe nazaran zayıf yaratıldığı, (en Nisa 34) Erkeğe kadını
himaye etme sevgi ve şefkat gösterme ihtiyaçlarını karşılama gibi görevler
yüklenmiştir. (en-Nisa24-25) Kadına anne olma itibarıyla hiçbir medeniyette benzeri
görülmeyen bir yücelik ve değer verilmiştir. (el-İsra 23-25) ‘’Cennet annelerin
ayakları altındadır’’
Kadın Erkek Arasındaki Eşitlik:
Önce erkek yaratılmış daha sonra bizzat ondan veya aynı asıldan eşi (kadın)
yaratılmış ve bütün insanlar bu çiftten türemişlerdir.
Tasvirde ikinci olarak vurgulanan husus ise erkek ve kadının birbirlerinin hasmı ve
rakibi değil, bir bütünün parçaları oldukları ve birbirini tamamlayıp bütünledikleridir.
Kesinlikle ontolojik ve değer itibarıyla bir farklılık değildir.
İnsanların en değerlisi takvada en üstün olanıdır. (Hucurat 13)
105
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
Tevrat: Yasak meyveyi yılanın Havva’ya, Havva’nın da Âdem’ e yedirdiği
belirtilirken Kur’an’da şeytan ikisini de ayarttığı, yanılttığı buyrulmaktadır. (Bakara
36) Ey Âdem sana ebedilik ağacını, eskimeyen saltanatı göstereyim mi dediği ifade
edilir (Taha 120)
Kadının şahitliğiyle ilgili olarak Kur’an’da yer alan ‘’iki erkek şahit bulunmadığında
razı olduğunuz şahitlerden bir erkek ve biri yanıldığında diğeri ona hatırlatsın diye iki
de kadın şahit bulunsun’’ ayetinde gerek unutma, şaşırma ve yanılmayla ilgili olup,
getirilen hüküm hakkın ve adaletin yerini bulması amacına yöneliktir.
Kadınların ev dışına çıkarken üzerlerine örtü almaları erkek ve kadınların gözlerini
haramdan sakındırmaları iffetlerini korumaları, kadınların ziynet yerlerini
göstermemeleri, başörtülerini yakalarının üzerine kavuşturmaları ve bağlamaları
istenmiştir. Gerek bu ayetler gerek Hz. Peygamber dönemindeki uygulamalar
kadınların örtünmesinin, tavsiye kabilinden veya örf adete ya da sosyo kültürel
şartlara bağlı ahlaki çerçevede bir hüküm olmaktan öte dini ve bağlayıcı bir emir
olduğunu göstermektedir. Çağımıza kadar bütün İslam bilginleri de bu anlayışı devam
ettirmişlerdir.
İslam’ın örtünme, iffetini koruma, gözlerini haramdan sakındırma gibi emirleri
sadece kadınlara yönelik olmayıp, hem kadınlara hem erkeklere aynı emir verilmiştir.
Ancak örtünme konusunda kadın üzerine daha bir itina gösterilmiştir. Fakat bunu
İslam’ın kadına daha az değer verdiği, kadını sosyal hayatta geri plana ittiği şeklinde
yorumlamak doğru olmaz aksine bu kabil hükümleri İslam’ın kadını koruma yüceltme
ve ona toplumda saygın bir yer kazandırma çabasının bir parçası olarak
değerlendirmek gerekir. Zaten utanma ve örtünme, canlılar içinde sadece insana has
bir özelliktir. Bu itibarla asıl amacın kadın ve erkeğin iffetli ve meşru bir hayat
yaşamaları aşırılıklardan, taciz ve tehditlerden korunmaları olup örtünme bu amacı
gerçekleştirmede önemli bir araç sayılmıştır. İslam kadının güzelliğinin ve vücudunun
zevk ve eğlenceyle ticaret, cinsel tahrik ve pazarlamaya konu edilmesine de şiddetle
karşı çıkmıştır.
Bir kadına kocası dışındaki erkeklerin şehvetle bakmasının haram oluşu. (en-Nur 24)
Kadının sesi duyulduğunda fitneye sebep olacağından klasik fıkıhta uygun
görülmemiştir. Kadın-erkek ilişkilerinde fitne-tahrik ve ölçüsüzlüğü önlemek
işlenmektedir. Hz. Peygamber ve sahabilerin kadınlarla konuştuğu bilinir. Sosyal ve
beşeri ilişkiler gibi normal ve sıradan ihtiyaçlar için erkeklerle sesli konuşmalarının
veya örtünmesi gerekli yerlerini örtmeleri şartıyla birbirlerini görmeleri caiz olduğu
açıktır. Ancak kadın erkeğin sosyal hayattaki yakınlık ve ilişkisi, gayri meşru
beraberlikler, kötü arzu ve planlar için bir başlangıç teşkil edecek bir boyut kazandığı
zaman bu davranış kendi özü itibariyle değil yol açacağı kötülükler sebebiyle
yasaklanmış olmaktadır. Şu var ki (fitne) kavramının devir ve muhitlere göre farklı
tanım ve kapsamının olabileceği düşünülürse kadının sesi, kadının erkeklerle
konuşması ve sosyal hayata katılımı konusunda da zaman ve zemine göre farklı ölçü
ve yaklaşımların benimsenebileceği söylenebilir.
106
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
Kadının ancak kocası ya da mahremiyle birlikte yolculuk yapabileceği görüşü,
kadını korumaya yönelik bir tedbir olarak görülmelidir. Hanefi ve Hanbeli’lere göre
mahremi olmayan kimseye hac vacip değildir. Maliki ve Şafii mezhebine göre bir
kadın kendisi gibi 3-5 kişi bir grup oluşturarak yolculuk yapabilir. Böyle bir uygulama
tamamen kadının iffet ve onurunu korumak, fitne ve dedikoduya mahal vermemek
anlamında düşünülmüştür.
Kadının Ev İçinde ve Dışında Çalışması: Ailenin ihtiyaçlarını sağlamada kocasına
yardımcı olması kural olarak caizdir ve kadının böyle bir hakkı vardır. Kadının
öncelikli işi ise ailenin geçim yükünü omuzlamaktır. Hz. Peygamber evin içini Hz.
Fatıma’ya, dış işlerini ise Hz. Ali’ye yüklemiş olması, Müslümanlar için zorunlu,
bağlayan bir aile modeli olmayıp o zamanki örf ve adet ya da sosyo kültürel şartlardan
kaynaklanmaktadır.
Kadınların öğretmenlik doktorluk gibi işlerde çalışmasına dair önemli bir ihtilaf
yoktur. Ancak hâkimlik, kaymakam, vali vs. meslekler için hukukçuların çoğunluğuna
göre caiz görülmemiştir. Hanefiler ve İbn. Hazm’a göre kadınların şahitlik yapabildiği
dava türlerinde hâkimlik de yapabileceği görüşündedirler.
Taberi ve Hasan’ı Basri gibi İslam bilginleri ise kadının hâkimliğine hiçbir engel
görmemişlerdir. Klasik dönem İslam hukukçuları, kadının adaleti gerçekleştirme,
yargılama ve hükmü uygulama konusunda erkekler ölçüsünde dirayetli olamayacağı
görüşündedirler.
Hak ve sorumlulukların dağılım, cinslerin imkân ve kabiliyetleriyle de yakından
ilgilidir. Savaşlarda gerek katılımlarda gerek savaş sonunda kadın ve çocukların
bünyeleri düşünülerek savaşa aktif olarak bulaşılmadığı düşünülür ve savaş sonunda
bağışlanır ya da esir edilir.
Kadının şefkati ve eğitme yeteneği sebebiyle çocuğun bakım ve yetiştirilmesinde
anneye ve diğer kadın akrabaya, erkeklere göre öncelik verilmiştir. Kadının aile
yapısının korunması ailede düzenin, huzur ve mutluluğun sağlanması gibi maksatlarla
kendisine yönetim ve aile reisliği hakkı tanınmış olan kocaya saygılı olmak kadının
görevlerindendir.
Feminizm, kadının hayatımı canımın istediği şekilde yaşamak hakkımdır şeklindeki
anlayışı bütün değerlerin üstünde bir değer ve kanun kabul etmektir. Bu hakkı
bütünüyle ahlaki değerle ve kurallar ile kutsallık kazanan aile yuvasının iğreti bir hal
almasına, kadın ve erkeğin aile sorumluluklarını çekilmez bir yük ve bir tür esirlik
gibi algılamalarına yol açmaktadır. Sözde kadın özgürlüğünü savunan feminizm
ortaya çıkardığı diğer bir olumsuz sonuç da erkeklerle ilgilidir. Kimileri olayı kabul
etmekte ve onlar da evlenip boşanmayı alışkanlık haline getirmektedir. Bazı erkekler
eşlerini baskı zoruyla sadık kılmaya yuvada tutmaya çalışmaktadır. Bazıları ise zaten
eşlerini başlarından atmak ve yuvayı yıkmak istediklerinden boşanmanın olağan bir
gidiş haline gelmesi bunların işini kolaylaştırmaktadır. Feminizm hareketinin belki de
en önemli olumsuz sonucu bu olmuş aile işlerin, karşılıklı bağımlılık ve fedakârlıkla
yürütülen kutsal bir kurum olmaktan çıkıp her iki tarafta da bencillik, tek taraflı çıkar
ve yarar egemen olmaya başlamıştır. İslam toplumlarında hukuki kural ve
107
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
yaptırımların da temelde dini ve ahlaki bir zemine dayanmış olmasıyla İslam’ın bireye
kazandırdığı dünya görüşünün, hak ve sorumluluk anlayışının onun bütün insan
ilişkilerini etkilemekte oluşuyla açıklamak daha isabetli olur.
Kölelik: Kölelik bilindiği kadarıyla eski Mısır, Babil, Mezopotamya, eski Yunanistan
ve Roma medeniyetlerinden itibaren binlerce yıllık geçmişi olan eski inanç felsefe ve
uygarlıklarda kökleşmiş bir kurumdur.
İslam’ın Köleliği Hemen Kaldırmamasının Başlıca Sebebleri
Kölelik savaş esirlerinin toplu öldürülmelerini önlemesi bakımından yararlıydı.
Esirlerden köle olarak yararlanma beklentisi savaşlarda gereksiz kan dökülmesini
önlüyordu. Savaş sonunda karşı taraf müslüman esirleri köleleştirdiğinden, İslamiyetin
köleliği tek yanlı olarak kaldırması düşünülemezdi. Bu kurumun hemen kaldırılması
köleler için de çok ciddi ekonomik ve sosyal buhranlar doğurması muhtemeldi.
İslam’ın Getirdiği Özel Nitelikler
Hür – köle eşittir, İnsanların hepsi Âdem’den gelme olup Âdem’i de Allah topraktan
yaratmıştır, mü’min bir köle, müşrik olan hür bir kimseden üstündür. Köleleriniz sizin
kardeşlerinizdir, onlara yediğinizden yedirin, giydiğinizden giydirin ağır bir iş
yüklemeyin yüklerseniz onlara siz de yardım edin, kölelerinize kölem, cariyem
demeyin oğlum, kızım deyin.
Köle Dövmenin Cezası; Kölesini azat etmektir.
Hz.Peygamber savaş durumu dışında hür bir insanı yakalayarak köleleştirmeyi
yasaklamıştır. Gönüllü olarak köle azat etmek değerli ibadetlerden sayılmıştır.
Kur’an-ı Kerim’de kölelerin özgürlüğünü sağlamak üzere devletin bütçeden bir pay
ayırması öngörülmüştür Müslümanlar kölelerine ailenin üyesi olarak bakmışlar ve
Allah rızasını kazanmak için köle satın alıp azat etmişlerdir.
Batıda köle ticareti yapma zihniyeti vardır. Özellikle Amerika’nın keşfinden sonra
Afrika Kıtası, köle avcılarının mekânı olmuş gerek avlama gerekse gemilerle taşıma
sırasında milyonlarca köle telef olmuştur. Sağ olarak pazarlara sürülenler ise akla
gelmedik çileler çekmişlerdir.
Batıda köleliğin ortadan kalkması bazı insani yaklaşımlar yanında, daha çok
sanayinin gelişmesi ve insan gücünün artık hem pahalı hem de verimsiz hale
gelmesiyle mümkün olmuştur.
ÇALIŞMA HAYATI26
İnsan için kendi çalışmasından başka bir şey yoktur. (En-Necm 39) Rabbinin
rahmetini onlar mı paylaştırıyorlar. Dünya hayatında onların geçimlerini aralarında biz
paylaştırdık. Birbirlerine iş gördürmeleri için kimini ötekilere derecelerle üstün kıldık.
Rabbinin rahmeti onların biriktirdikleri şeylerden daha hayırlıdır. (Ez-Zuhruf 32)
buyrularak emek sermaye ikilisi arasındaki sıkı ilişkiye, fakat bunun da ötesinde daha
üst bir metafizik değerin bulunduğuna işaret edilir. Tabiat icabı güçlü olan ve daha da
güçlenmek isteyen sermaye için bazı sınırlandırmalar getirip emeği ön plana çıkardığı
26
TDV İSLAM İLMİHALİ CİLT: 2 SHF: 329-339
108
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
görülür. Zekât, sadaka ve infak prensibi kefaretler, faiz yasağı, dilenciliğin yasaklanıp
çalışmanın teşvik edilmesi, bireyin ve aile fertlerinin geçimi için çalışmasının ibadet
sayılması, bu yönde alınmış önlemlere örnek olarak sayılabilir.
İş Hayatı
İş akdi icab ve kabulle meydana gelir.
İş Akdinin Tabi Unsurları:
Taraflar olan işçi ve işverenle Akdin konusu olan ücret ve iştir.
Ecir-i Has: İşçinin belli bir süre ücret karşılığında çalışması, gündelik işçi, memur vs.
Ecir-i Müşterek: İşçinin belli bir iş karşılığında aldığı ecirdir. Doktor muayenesi
kabala iş gibi
Ecr-i Misil: Tarafsız bilirkişinin işçinin fiilen harcadığı emeğe biçtikleri değerdir.
Hadis: Kim bir işçi çalıştıracaksa ücretini belirlesin, bildirsin
Yapılacak iş hukuken yasak, dinen haram olan işlerin akdi caiz görülmemiştir.
İşverenin borcu, ücreti ödemek, hakkı ise işin ifa edilmesidir.
İşçiye ücretini teri kurumadan veriniz. Onlar sizin kardeşleriniz olup Allah onları sizin
sorumluluğunuz altında kılmıştır. Böyle bir din kardeşi eli altında bulunan kimse ona
yediğinden yedirsin giydiğinden giydirsin, onlara güçleri yetmeyeceği işleri
yüklemeyiniz şayet yüklerseniz onlara yardımcı olunuz. Daha ehil ve liyakatlısı
varken yakınlık sebebiyle bir başkasını tercih ve istihdam eden kimse Allah’a
Rasülü’ne ve bütün müslümanlara karşı hainlik etmiş olur.
İşçinin Hak ve Görevleri: Muhakkakki Allah’ü Teâla sizden birinizin yaptığı işi
sağlam yapmasından hoşnut olur buyurmuştur.
Fakihler: İşçinin iş saati içinde zorunlu ihtiyaçlarının ve farz namazlarının dışında
başka şeylerle meşgul olması caiz değildir. İşçi alet ve hırdavatından sorumludur, aksi
halde tazmin gerekir. Ayrıca aralarında vaki olan şartlara uymalıdır. Aksi halde tazmin
gerekir. İş akdini de içeren işçinin emeğinden fiilen yararlanmış bulunduğu için,
enflasyonun paraya olan olumsuz etkisini telafi edip ücreti iyileştirmesi daha da
kuvvetli bir borç görünümündedir. Hukuku ve ticari ilişkilerinin kazai yönünün yanı
sıra diyani yönü de vardır.
Kazai yön: Objektif kıstaslara göre meşruiyetle ilgili
Diyani yön: Allah ile kul arasındaki bağ ve ilişki
HUKUKİ VE TİCARİ HAYAT27
Ey iman edenler, akidleri yerine getirin. (Maide 1)
Kazuistik: İslam hukukunun meselenin meydana gelişi İslam hukukçuları hukuki akid
teorileri ortaya çıkarmışlardır.
a) Akdin Tabi Unsurları
1-Taraflar 2-Konu 3-İrade
Bu unsurlar klasik doktrinde er kanül –akd veya rüknül-akd veya aslül-akd olarak
ifade edilir.
27
TDV İSLAM İLMİHALİ CİLT: 2 SHF: 341-457
109
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
Akdin Tarafları: Gerçek ve tüzel kişilerdir. Taraflar akde asil sıfatıyla ya da
vekâleten olur.
Akdin Konusu: Akdin konusu eşya (ayn) eşyanın menfaati (emek) olabilir.
İrade Beyani: İcab ve kabul karşılıklı rızanın göstergesi sayıldığından genelde akdin
yegâne rüknü olarak nitelendirilmiştir.
Teati: Sözlü bir irade beyanı olmaksızın satılmak üzere konulmuş bir şeyi alıp
semenini bırakmak demektir, caizdir. Açıklık, netlik, kesinlik gibi hususların
gerçekleşmesi halinde telefonla elektronikle akit caiz görülmüştür. Hanefiler’e göre
ilk açıklanan iradeİcab; buna cevap mahiyetinde ve ikinci olarak açıklanan irade ise
kabul adını alır.
Hıyaru’r-Rucu: Karşı tarafın kabülünden önce icabından dönme muhayyerliğine
denir.
Hiyaru’l -Kabul: İcabı kabul edip etmeme tercihi.
Mucip: İcap eden kişi demektir.
Mucip, icabından dönmeden önce karşı taraf kabul iradesini açıklarsa artık geri dönüş
yoktur. Hanefiler taraflar akit mahallinden ayrılmadıkça akitten vazgeçebilirler.
Hiyaru’l- Meclis: Hanefiler’in temsil ettiği tercih, alıcı ve satıcı birbirlerinden
ayrılmadıkça muhayyerdir. Hadiste geçen ayrılmayı Hanefiler söz ile ayrılmayı,
Şafiiler ise beden olarak ayrılma şeklinde yorumlamışlardır.
Ayni Akidler: Akid konusu olan şeyin teslim edilmesinin gerekli olduğu bazı akidler
vardır. Örneğin: Hibe, iare, vedia, karz, rehin akidleri bu grupta yer alır.
Önem Sırasına Göre Akdin Kuruluş Şartları
1-Kuruluş 2-Sıhhat 3-İşlerlik 4-Bağlayıcılık
Batıl Akid: Kuruluş şartlarından biri eksik olan akit.
Fasid Akid: Sıhhat şartlarından biri eksik olan akit.
Mevkuf Akid: İşlerlik şartlarından biri eksik (nefaz şartları)
1-Taraflarla İlgili Kuruluş Şartları
Hanefi mezhebinde sadece nikâh akdinin hukuki yetkiye sahip tek kişi tarafından
yapılabileceği kabul görülmüştür. Hanefi mezhebinde akit kuralabilmesi için akdi
yapacak tarafların temyiz kudretine sahip olmaları yeterli görülmüş, ayrıca buluğ ve
rüşd şartı getirilmemiştir. Mümeyyiz çocuğun malında oluşan hukuki işler öncesi izin
ya da sonrası icazet ile işlerlik kazanır, vermezse batıl olur.
Temyiz Kudretinden Yoksunluk
Yaş küçüklüğü akıl hastalığı ve tartışmalı olmakla beraber sarhoşluk gibi makul
davranmayan engelleyen hallerde söz konusu olur. Şafii mezhebinde buluğa ermesi
gerekmektedir.
2-Akdin Konusu ile İlgili Kuruluş Şartları
Akde konu olan şeyin mevcut olması yararlanabilir belirlenmiş veya belirlenebilir
olması şarttır.
110
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
3-İrade Beyanı ile İlgili Şartlar
Hanefiler’e göre icap ile başlayıp karşı tarafın kabülü arada geçen zaman dilimidir.
c) Akdin Geçerlilik Şartları
Sıhhat şartlarının başında bedellerin ma’lüm olması şartı gelir. Fahiş cehalet varsa bu
akid fasid olur. Bedellerin vasıflarının bilinmesi ise sıhhat şartı değil lüzüm
(bağlayıcılık) şartıdır. Akdin garardan yani makul olmayan ölçüde riski, şüphe ve
bilinmezlikten uzak olmasıdır. Akdin tabii unsur, şart ve hükümlerinde yanılma
kusurlu bir davranış sonucu karşı tarafın yanılması veya aldatılması veya akdin zor ve
tehdit altında kalması. Akdi fasid kılan bu şartın kalkması veya iyileştirilmesi halinde
akdin sıhhat kazanabileceğini ifade etmişlerdir. Faiz unsuru akdin sahih olabilmesi
için faizden yoksun olması gerekir.
Akidlerin Hükümsüzlüğü
Akidlerin muteberliği için ön görülen ehliyet irade beyanı ve akdin konusu ile ilgili
olarak aradığı şartları taşımayan akidler genel bir ifadeyle hükümsüzdür.
Butlan: Akdin hukuki yapısına asli yönden aykırılık;
Fesad: Fer’i yönden aykırılık olarak ifade edilmiştir.
Bu ayrım sadece muavazalı akidler için söz konusudur. Batıl akid hiçbir surette
hukuki varlık kazanamaz, fasid akid ise hukuki varlık kazanmış bir akid olup teslimin
gerçekleşmesi anında mülkiyeti nakleder.
Akdin Hukuki Sonucu
Akdi yapan tarafların akidden doğan borçları söz konusu olur. Söz gelimi satım
akdinde satıcının malı teslim, alıcının da bedeli ödeme borçları doğmuş olur.
Akdin Sona Ermesi
Akdin sona ermesinin en tabii yolu tarafların akidden doğan borçlarını ifa etmeleridir.
İnfisah: Fasid akdin feshedilmesi veya akid konusu ortadan kalkıp yerine makul bir
ikametin de mümkün olmaması halinde akdin kendiliğinden sona ermiş olması da akdi
sona erdirir. Batıl akid hukuken varlık kazanamadığından sona ermesinden söz
edilemez. Tek taraflı ya da iki taraflı olarak bağlayıcı karakterlerde olmayan kefalet,
rehin, vedia, ariyet, vekâlet, karz, hibe gibi akidler de tek taraflı irade ile son bulur.
Fesih: Akdin tek taraflı irade ile bozulması ancak sınırlı hallerde kabul edilip hapis,
ifayı durdurma ve akid konusu malı veya bedeli elinde tutma hakkı tanınmıştır.
Akid Çeşitleri
Sıhhat yönünden akitler sahih, fasid, batıl, bağlayıcılık yönünden lazım, gayri lazım;
İşlerlilik ve yürürlülük açısından nafiz, mevkuf şeklinde ikili tasnife tabii tutulur.
Ayni Akitler: Bir aynin teslimi ile tamamlandığından ayni akitler olarak anılır.
Bunlar ariyet, vedia, karz, hibe ve rehinden ibaret beş tür akittir. Buna karşılık satım,
kira, sulh evlenme gibi birçok akid ise sadece icap ve kabul ile olur.
İvazlı Akitler: Akit konusunun bir karşılığı bulunduğu için satım, kira, sulh gibi
akitler.
111
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
İvazsız Akitler: Hibe, ariyet, vasiyet akit ve hukuki işlemler ise ivazsız akidler
grubundadır.
Daman Akitler: Satım, sulh ve karz gibi akidlerde akid konusu malı teslim alan taraf
tazmin etme veya meydana gelen zarara katlanma sorumluluğu taşır.
Emanet Akitleri: Vedia, ariyet, şirket ve vekâlettir. Bu akitler temelde güvene
dayandığından karşı tarafa teslim edilen mal emanet hükmündedir.
Temlik Akitleri: Satım ve kira gibi mal veya menfeatın el değiştirmesi amacını
taşıyan.
Şirket Akitleri: Mudarabe ve şirket akdi gibi ortaklık amacına yönelik olanlar.
Teminat Akidleri, Kefalet ve rehin alacak ifayı güvence altına almayı amaçlayan.
Temsil Akidleri Vekâlet akdinde olduğu gibi fiil ve tasarrufta bir kimsenin yerini bir
başkasının alması amaçlanan akit.
Muhafaza Akidleri: Vediada olduğu gibi bir mal veya hakkın koruma altına
alınmasına yönelik olan akitler.
Müddetsiz Akidler: Satım gibi yapıldığı anda ifa olunan akit.
Müddetli Akitler: Kira gibi belli bir süre için geçerli akitler söz konusudur.
Şekli Akidler: Şahit, ilan, resmi makam ve tescil şartları itibariyle evlenme akdi,
taşınmazlarla ilgili mülkiyet, irtifak, rehin, şekli akidler olarak sayılabilir. Diğer
akitler ise genelde rızai akitler olarak anılır. Ey imam edenler mallarınızı aranızda
batıl (haram ve haksız) yolla yemeyin karşılıklı rızaya dayanan ticaret olması hali
müstesna (Nisa: 29) Hz. Peygamber hadislerinde hukuki ve ticari ilişkilerin açıklık
ve dürüstlükle yapılması, bir kimsenin gönül hoşnutluğu ve rızası bulunmadıkça
malının kimseye helal olmayacağı sıkça tekrarlanmıştır. Tarafların hür iradelerini
zedeleyen veya yok eden ikrah, hata, hile, ğabin, garar, cehalet gibi kusurlardan uzak
olması üzerinde ısrarla durmuş, bu tür kusurların etkisi önemli hukuki doktrin
olmuştur.
a) Ğabin ve Tağrir Yasağı
Ğabin: İki taraflı akidlerde taraflar arasında, özelde ise alım satımda satılan şeyle
fiyatı arasında değer yönünden farklılık ve dengesizliği ifade eder. Mal değerinin çok
üzerinde bir fiyata satın alındığında müşteri, değerinin çok altında satıldığında ise
satıcı gabne maruz kalmıştır. Tağrir, akid yapılırken taraflardan birinin söz ve
davranışı ise diğer tarafı kesten aldatmasını ifade eder.
Gabn-i Fahiş: Bir malı, o malın fiyatı hakkında bilirkişilerin tesbit ettiği tahmini
meblağların (60-90) üst sınırı aşan bir fiyatla satma (100 lira) ya da alt sınırın
altında satın alma (50 lira)
Gabn-i Yesir: Bir malı bilirkişinin tahmin sınırları içerisinde kalan bir fiyatla satma
mesala (60-90) 70 lira ya da satın alma Bazı fakihlerin menkul ticaret mallarında
piyasa değerinin %5 ini, hayvanda %10, ğayri menkulde 20’sini aşan fiyat, gabn-i
fahiş sayan görüşü de yine örf ve adet ölçü alınarak yapılmış bir oran belirlenmesidir.
Hadis: Bir şey alıp sattığın zaman kandırma yok de.
Hadis: Akli dengesi bozulan bir sahabiye ticaret yapmamasını yine de ticaret
yapacaksan alım satım yaptığında kandırma yok de, böylece üç gün muhayyer olursun
112
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
hoşuna giderse malı tutarsın hoşuna gitmezse iade edersin. Hz. Peygember ğabin
yüzünden akdin butlanına hükmetmemiş, bunun yerine başlangıçta kandırma yok
şartının ileri sürülmesini tavsiye etmiştir. İslam hukukçuları bu noktadan hareketle
gabinli akdin batıl olmadığını, aldanan tarafa ğabin sebebiyle muhayyerlik
tanınabilmesi için ise gabinin hile ve aldatma (tağrir) sonucunda gerçekleşmiş olması
gerektiğini söylemişlerdir. Hile sonucundaki gabin ayrıca bir şartta gerek kalmaksızın
aldanan tarafa muhayyerlik hakkı verdiği halde hilesiz ğabin ancak şart koşulmaya
bağlı olarak muhayyerlik hakkı vermektedir.
Gabne: Karşı tarafın hilesinin yol açması halinde akid fasid olur. Mesala Hz.
Peygamber sağılır bir hayvanı birkaç gün sağmayıp memesinde süt biriktirerek satışa
sunmayı müşteriyi aldatma olarak nitelendirmiş ve alıcıya akdin feshetme hakkı
tanınmıştır. Yine satıcının malın kalitesi, özelliği maliyeti kar nisbeti hakkında
gerçeğe aykırı veya yanıltıcı beyanda bulunması, açıklama yapması gereken bir
konuda susması da aldatma sayılır. Akidlerde kasıta dayalı bir aldatma (tağrir)
bulunmadıkça aşırı aldanmanın akde etki etmeyeceği görüşünde olan fakihler bile
yetim, vakıf ve hazine (devlet ) malını bu hükümden ayrı tutarak bu malların aşırı
gabin teşkil edecek bir hukuki işleme tabii tutulması halinde bu işlemin fasid
olduğunu ve fesh edilmesi gerektiğini söylemiştir. Mesela yetim, vakıf veya devlet
malı, aşırı gabin sayılacak ölçüde düşük bir bedelle satıldığında, kiraya verildiğinde
yapılan akid fasiddir. Devlet malı normal değerinin üstünde bir bedelle satın alınması
halinde, ortaya bir aldatmanın bulunmadığına bakılmaksızın bu akid fasid sayılır.
Fasid bir akitte elde edilen kazanç da dinen temiz olmayan bir kazançtır.
Mallarınızı aranızda batıl (haram ve haksız) sebeplerle yemeyin ayeti ve Hz.
Peygamber’in aldatmayı, akidlere yalan, yemin, hile ve desise karıştırmayı yasaklayan
hadisleri, Bizi aldatan bizden değildir sözüne dayanarak bunu yapmak uhrevi bir
sorumluluğu ve telafi edilmesi güç bir kul hakkı ihlalini doğurur ve kişinin ibadetlerini
etkiler.
Garar Yasağı
Garar: Bir borç ilişkisinde akid konusunu meydana gelip gelmeyeceğinin belirsiz
olması akıbetin kapalı olması, akdin haksız kazanca yol açacak ölçüde kapalılık
taşımasını ifade eder.
Akid konusunun elde edilip edilmeyeceği belirsizliği garar;
Vasıflarının bilinmezliği ise cehalet terimleriyle açıklanır.
Hz. Peygamber (Beyu’l-Ğarar) gararlı alışverişi yasakladığı rivayeti yer alır.
Bilinmezliğin tarafları anlaşmazlığa sürükleyecek ölçüde olması, akdin fasid olmasına
yol açar.
Akidlerde Bulunabilecek Garar: Akdi iptal edici, Akdi ifsah edici ve Kaçınılması
mümkün olmayıp akde tesir etmeyen garar şeklinde üç grupta ele alınabilir.
İslam öncesi dönemde yaygın olan yapılan satım türleri, satılan malın tesliminin
mümkün olmaması, mal veya bedelin ne olduğunun vasfının bilinmemesi, vadenin
bilinmemesi gibi durumları, henüz olgunlaşmadan dalındaki meyvenin satımını, garar
113
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
satımı yasağı kapsamında görürler. Garar her türlü hukuki işlemde tarafları kapalılık,
risk, aldanma ve aldatmaya karşı güvenceye almak istemektedir.
Bilinmezlik Yasağı: Akdin konusu ile ilgili belirsizliğin garar; vasıflarının
bilinmezliği cehalet terimleriyle ifade edilir. İslam hukukunda açıklık, dürüstlük ve
güven ilkelerinin tabii gereği olarak akidlerinin tabii unsurlarının anlaşmazlığa yol
açmayacak ölçüde bilinir olması üzerinde önemle durulmuştur.
Hukuki Hayat
Hukuki hayat muamelat bölümünün ana konusunu teşkil eder. Aile, miras, vakıf gibi
özel alanlar hariç tutulursa, şahıslar arasındaki borç ilişkileri günümüzde ‘’borçlar
hukuku’’ adı altında ele alınmaktadır.
Borcun Unsurları: Taraflar, konu ve sebepten ibarettir.
Borcun tarafları: Alacaklı ve borçludur.
Borç ilişkisinde konu:
Para veya misli bir malın ödenmesi (deyn),
belirli bir malın teslimi ( ayn),
veya belli bir hizmetin ifası (iş), şeklinde olabilir.
Borcun sebebi de, borcun kaynaklarıdır. Tek taraflı hukuki işlem akid, haksız iktisap
etmek mümkün olur. ‘’Müslümanlar şartlarına bağlıdırlar. Haksız iktisap veya
sebepsiz zenginleştirme de yine İslam hukukunda borç kaynağıdır. Zaruret veya
ihtiyaç sebebiyle başkasının malını kullanan kimsenin belli durumlarda bunun için
makul bir ücret (ecr-i misil) ödemesi borçlu olduğu zannıyla yapılan ödemenin geri
alınabilmesidir. Mala veya şahsa yönelen haksız fiil (zararlı fiil), önemli borç
sebeplerinden birini teşkil eder. Mala yönelik haksız fiillerden hırsızlıktan çalınan mal
hırsızın elinde mevcutsa geri vermesi gerekir. Bir başkasının malına hukuki zarar
veren kimse o malı tazmin etmekle yükümlüdür.
İtlaf: Mala yönelik haksız fiilde haksızlık ve gasp dışında kalanlar genelde itlaf olarak
değerlendirilir. Dolaylı (tesebbüben) itlaf durumunda ise failin kusurlu olması şartı
aranır. Şahsa yönelik haksız fiillerden öldürme ve yaralama, gerekli şartlar mevcutsa
denk bir ceza ile cezalandırılır. Şartlar mevcut değilse diyet, arş veya hükümeti adalet
denen ve tazminat karakteri ağır basan mali bir ödeme yapılması gerekir. Kanunda
yukarıdaki dört sebebe ilave olarak ayrı bir borç kaynağı sayılır. Nafaka borcu
velayetin gereği olan edimler miras bırakanın borçlarını (ödeme) üstlenme hatta zekât
ve bazı kefaretler de kanundan doğan borçlar olarak anılabilir. Borçlu gönül rızası ile
borcunu ödemeye yanaşmazsa malları haczedilir satılır ve borcu ödenir. Bazen de
borçlu cezalı değil de tedbir olarak hapsedilerek ödemeye zorlanılır. İslam
hukukçuları, kişinin borçlarına karşı şahsıyla değil de malıyla borçlu olduğu ilkesini
benimserler. Borcun sona ermesinin en tabi yolu ifadır. Zaman aşımı kural olarak hak
ve borcu düşürmemekle beraber dava edebilmesine engel olur. Bu durumda borç,
kazaen olmasa da dinen devam eder. Borç, İslam hukuk doktrininde kazaen borç,
114
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
diyaneten borç şeklinde ikili bir ayrıma tabi tutulur. Bu bir bakıma batı hukukundaki
medeni borç – tabii borç ayrımına benzer.
Diyaneten Borç: Hukuki müeyyideden mahrum olup yargı yoluyla talep ve tahsilin
mümkün olmayan hakikatte var olup dinen ve ahlaken ödenmesi gereken borca denir.
Kur’an’da borç ilişkilerinin yazılması şahit veya rehin gibi ispatı kolaylaştırıcı
vasıtaların kullanılması işlenmiştir. Borcu ödemek dini hükümlülük, ödememek kul
hakkı ihlalidir.
Satım: Satım, denince malın nakit karşılığında satımıdır.
Trampa: Malı mal mukabili değiştirme anlamına gelir.
Sarf: Nakti nakit ile değiştirmeye denir.
Selem: Daha sonra teslim edilecek malı peşin para ile satmaya denir.
Allah alış-verişi helal; ribayı ise haram kılmıştır. (El- Bakara 275)
Mallarınızı haksız yere değil ancak karşılıklı rızaya dayanan bir ticaret yoluyla
yiyin.(Nisa 29)
Satım Akdinde Taraflar
Satıcı (bayi),alıcı (müşteri),konu da (mebi) adını alır.
İrade Beyanı: İcap ve kabüldür. Satım akdinin kurulabilmesi için tarafların alım
satıma tam ehliyetli, temyiz kudretine sahip bulunmaları gerekir. Gayri mümeyyiz,
küçük, akıl hastası kimselerin akidleri batıl olur.
Mütekavvim: Satıma konu olan malın mevcut, teslimi mümkün ve hukuken geçerli
bir mal olması da şarttır. İbn Ömer, Peşin satım yaptığı zaman şahit tutar, veresiye
yaptığı zaman hem yazar hem de şahit tutardı.
Yasaklanan satım Çeşitleri
Cahiliyye Arapları: Satım parasının Ödeneceği iradeyi şu hayvanın yavrusu doğup,
büyüyüp yavrulayıncaya kadar demek suretiyle belirliyorlardı. Diğer bir satım şekli
ise devenin karnındaki yavrunun canlı doğup doğmayacağına bakılmadan satılmasıdır.
Bu durumda yavrunun canlı doğup doğmayacağı canlı doğarsa, erkek mi dişimi
olacağı dişi doğarsa büyüyüp yavru yapıp yapmayacağı gibi belirsizlikler
bulunmaktadır.
Erkek hayvanın sulbündeki dölün satımı da böyledir.
Beyu’l-Mulamese: İçinde ne olduğunu bilmediği halde ve içini açıp bakmadan bir
kılıf içine saklanmış malı yalnızca dokunmak suretiyle satın almadır.
Beyu’l -Munabeze: Birbirine bedel olduğunu tayin etmeksizin ve karşılıklı rıza
aramaksızın iki kişinin ellerindeki malı karşılıklı olarak birbirlerine atması yoluyla
yapılan bir satım
Beyu’l- Hasat: “Müşterinin attığım bu taş hangi elbise üzerine düşerse o bana aittir”
demesiyle yapılan alım satım. Hz. Peygamber bunları yasaklamıştır.
Meyvenin Dalında Satımı:
Hz. Peygamber, aynı şekilde bir belirsizlik ve risk unsuru taşıdığı için meyvelerin
henüz olgunlaşmadan dalında satımını yasaklamıştır. Açıklama, bir bahçenin gelecek
115
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
yıllardaki meyvesinin satımının veya aynı yıl içinde fakat henüz dalında çıkmamış
iken satılması caiz değildir. Meyve devşirildikten sonra caizdir. Meyvenin dalda
olgunlaştıktan sonra, fakat devşirilmesinden önce satılmasına gelince belirli şartlarla
caizdir. Dalındaki meyve tam olgunlaşmamakla beraber herhangi bir şekilde
yararlanılabilecek durumda ise, satılabilir. Bir satımda iki satım yasağı da benzeri
gerekçelere dayanır. Bu hadise üç farklı yaklaşım getirilmiştir.
Birincisi ‘’Senin şu evi, şu fiyata bana satman karşılığında şu malı sana şu fiyata
satıyorum‘’ demek sureti ile olur. Şafi’ye göre bu caiz değildir. Çünkü bu durumda
her iki satımdaki fiyatta belirsizdir.
İkincisi sana şu malı peşin şu fiyata vadeli şu fiyata satıyorum ‘’demek’’.
Üçüncüsü de, şu malı tekrar şu fiyata vadeli olarak geri satın almam şartıyla sana
şu fiyata peşin satıyorum demek sureti ile yapılan satım akdidir. Bu akid fiyat
belirsizliğinden dolayı caiz değildir.
Beyu’l-İne: Peşin alınan malın vadeli olarak aynı satıcıya geri satımında bir malın
mülkiyetini devretme veya kazanma amacı değil faizli borç alma ve verme amacı
oldukça muhtemel görüldüğünden caiz görülmemiştir.
Dördüncüsü ortada iki mal bir fiyatın bulunması ’’şu iki maldan birini sana şu
fiyata satıyorum’’ demek böyledir. Bu şekli ile satım caiz görülmemiştir.
Garar ve ribaya yol açmadığı sürece akitte şart öne sürmek caiz görülmüştür.
2) Zarar ve Ğabin Sebebiyle Yasaklanan Satımlar
a) Satım üzerine satım, pazarlık üzerine pazarlık yapmak.
Hadis: ’’Bir kimse din kardeşinin satımı üzerine satım yapmasın’’ buyrulmuştur.
Örneğin: Sen bu satımı feshet ben o malı daha yüksek fiyata senden alayım demek
haramdır. Pazarlık üzerine pazarlık ise, taraflar satım akdi üzerinde anlaşmaya
vardıkları sırada üçüncü şahsın mal sahibine ben bu mala daha fazla veririm’’ demesi
ya da o malı almak isteyen kimseye ‘’Bu maldan daha iyisini sana daha ucuza satarım
demesidir. ’’ Alma ve satma eğilimi belirdikten sonra yapılması haramdır. Ancak
alıcı vazgeçtikten sonra caizdir. Açık artırma caiz görülmüştür.
Pazara Mal Getiren Üreticiyi Yolda Karşılamak:
Hz. Peygamber şehre mal getiren kafilenin şehre varmadan yolda karşılanıp malının
satın alınmasını yasaklamıştır.
Telak’ir-Rükban
1) Şehre mal getiren kimseyi yolda karşılayıp o maldan şehirde olmadığı için o malı
istediği fiyata satmasıdır.
2) Fiyatlardan habersiz olan kafileyi yolda karşılayıp getirdikleri malları rayiç fiyatın
altında bir fiyatla satın alması:
Birinci açıklamaya göre ‘’Şehir halkının zararına olması sebebiyle ikinci açıklamaya
göre’’mal getirenlerin aldatılması ’’ sebebiyle mekruh görülmüştür.
Şayet böyle bir akid yapılmışsa caiz görülmüştür.
116
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
Şehirlinin Köylü Adına Satması
Hz. Peygamber ‘’Şehirli köylü adına satım yapmasın halkı kendi haline bırakın Allah
halkın bir kısmıyla diğer bir kısmını rızıklandırsın buyurmuştur.
İbn Abbas ona simsar olmasıdır, şeklinde yorumlamıştır. Şehirlinin elinde tuttuğu
malları şehir halkına satmayıp daha pahalı olarak dışarıdan gelenlere satmasındaki
sebep şehirdekilerin zarara uğramasıdır.
Hileli Artırma (Neceş)
Neceş, satın almak niyeti olmadığı halde başkalarını kandırmak maksadıyla satışa arz
edilmiş bir malı överek veya benzeri şeyler yaparak fiyatını yükseltmeye çalışmak,
şeklinde açıklanmaktadır Hz. Peygamber neceşi yasaklamıştır.
Diğer bir anlatımla neceş müşteri kızıştırarak fiyatların yükselmesini sağlamaktır.
Musarrat Hadisi:
Sağılır bir hayvanı çok süt verir nitelikle görünmesi için memesindeki sütü sağmadan
satıma sunması ile ilgili hadise denir.
3) İbadet Vakti Açısından Konan Satım Yasağı
Cuma günü namaz için çağrı yapıldığında (ezan okunduğunda) alış verişi terk ederek
Allah’ı anmaya koşun buyrulmaktadır. Bu ayetten hareketle İslam hukukçularının
çoğunluğu iç ezan okunurken alışverişi haram sayarken, Hanefiler ’de tahrimen
mekruhtur.
4) Harama Yol Açan Satım
İyilik ve takva hususunda yardımlaşın günah ve aşırılık hususunda yardımlaşmayın
buyrulmaktadır. Hz. Peygamber şarap konusunda on kişiye lanet etmiştir.
1) Suyunu çıkarmak için üzümü sıkan
2) Sıktıran
3) Şarabı içen
4) Taşıyan
5) Kendisine taşınılan
6) Servis yapan
7) Satan
8) Parasını yiyen
9) Satın alan
10) Aldıran
Hanefiler’e göre şarap imalatçısına üzüm satımı, sırf ticaret kastıyla yapılıyorsa bu
işlem haram olmaz. Şafiiler eğer satıcı müşterinin bundan şarap yapacağını biliyorsa
bu takdirde ona üzüm satmak haramdır. Çoğunluğun görüşüne göre eğer satıcı
müşterinin üzümü şarap yapma maksadıyla satın aldığını biliyorsa bu satım haram ve
batıl olur. Hanbeliler’e göre ise Sedd-i Zerai hükmüne binanen üzüm satmayı haram
saymışlardır. Bu meyande olmak üzere yol kesiciye silah satmak veya haram iş yapan
kimseye dükkanı kiralamak haram sayılmıştır.
117
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
5) Haram Yoldan Kazanan Kimselerden Alış- Veriş Yapmak:
Bir kimse şarap ticareti yapan tefeciden bir şey satın alırsa eğer aldığı malın helal
maldan olduğunu biliyorsa bu işlem ve satın aldığı sey helaldır. Satın aldığı şeyin
haram kısmından olduğunu biliyorsa bu takdirde o şey haram olur.
Satım Çeşitleri
İslam hukukunda satım akdi satış bedelinin (semen) belirlenme tarzına göre,
mürabaha, tevliye, vedia ve müsavveme şeklinde 4’e ayrılır.
Musavveme: Satılan malın maliyeti ve kar oranı açıklanmadan pazarlık usulüyle
satılmasıdır.
Murabaha: Malın maliyeti üzerine belirli bir kar koyarak satma yani karlı satışa
denir.
Tevliye: Maliyetine satış
Vedia: Zararına satış demektir. Yalan ve yanıltıcı beyan üzerine kurulan bir akitten
elde edilen kazancın dinen helal ve meşru bir kazanç olduğunu söylemek mümkün
değildir. Bedelin ödenme vaktiyle ilgili olarak peşin ve vadeli satış diye ikiye ayrılır.
Cüzaf: Bir malın sayı, ölçü ve tartıya tabii olmaksızın tahmin yoluyla alım satımıdır.
Tarafları çekişmeye ve beklenmedik mağduriyete sürükleyerek ileri derecede bir
belirsizliğin bulunmaması kaydı ile caizdir.
Pey Akçesi: Pişmanlık akçesi, kapora gibi terimlerle de ifade edilen pey akçesi alım
satımının yürürlüğe girmesi halinde malın bedeline mahsup edilmesi, akitten cayması
halinde satıcıda kalması kaydıyla müşterinin satıcıya verdiği malın adıdır.
Takas: Arapça’da mukassa, hukuk dilinde iki kişi arasındaki karşılıklı borçların
birbirine mahsup edilmesini ifade eden bir terimdir.
Kiralama: İslam hukukunun klasik sistematiğinde kira akdi, iş akdi ile birlikte ‘’icare
akdi’’ bölüm ve başlığı altında ele alınır.
İcare Akdi: Belli bir menfaati belli bir bedel karşılığında satma olarak tanımlanmıştır.
Kira: Klasik kitaplar özellikle konusu hayvan kiralama olan akidler için kira
kelimesini kullanmaktadır. Yeni literatürde bir malın kullanımının belli bir bedel
karşılığı başkasına devredilmesi olarak tanımlanabilir.
Akid Kurucuları: Sözler, menfaat, kullanım ve bedel şeklinde dört unsura
dayanmaktadır. Hanefiler vakıf, yetim ve hazine mallarının kiralanmasını en çok üç
yıl sınırlı tutmuştur.
Hadis: Peygamberimiz dişi hayvanın aşılanması sebebiyle ücret alınmasını uygun
görmemiştir. Sebebi aşının tutup tutmama kesinliğinin olmaması. İmam Muhammed
ve Ebu Yusuf, masiyet işlerle iştiğal edeceği sebebiyle zımmiye bir şeyin
kiralanmasını caiz görmemiştir.
Tarla Kiralama: Belirli bir miktar mahsul karşılığında tarlayı kiralamak
yasaklanmıştır. Kiracı me’cur’a verdiği zararı tazmin etmekle yükümlüdür. Vakıf,
yetim ya da hazine malı, fiyatından düşük bir fiyatla kiralanmışsa akit fasid olur.
Sebeb olan kimseler tazminle mükelleftir.
Şuf’a: Şuf’a hakkı aynı şartlarda akarı satın alan kimseyle beraber akarı alma hakkına
sahip olmak.
118
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
Şuf’anın Sebeb-i Hikmeti: Payların bir elde toplanması ve istenmeyen yabancı
ortakların müşterek mallara girmesini engellemektir.
Hadis: Taksim olunmamış her malda şuf’a vardır. Sınırlar konulup, yollar açılınca
artık şuf’a kalmaz. Komşu komşunun şuf’asına diğerlerinden daha fazla yetkilidir. Bir
kimsenin maliki bulunduğu bir malı satacağı vakit öncelikle ortağına yakın
komşularına haber vermesi, üçüncü şahısların verdiği bedeli ödemeye razı
olduklarında onlara ön alım hakkı vermesi dini, ahlaki ve hukuki bir yükümlülüktür.
Şuf’a hakkı geciktirilmeden istenilmelidir. Bu, zaman aşımına uğrayınca hakkı düşer.
Şirket: İslam hukukunda şirketler genel bir tasnifle: İbaha, mülk ve akid şirketleri
şeklinde üç bölümde ele alınmıştır.
İbaha Şirketi: Toplumun ortak yararına bırakılmış kamu malları ve kamu irtifak
hakları üzerinde bireylerin sahip olduğu kullanma ve yararlanma hakkını veya bu
konudaki fırsat eşitliğini ifade eder.
Mülk Şirketi: Satın alma, hibe, vasiyeti kabul, mirasçılık mallarının ayrılamayacak
şekilde bir birine karışması gibi ihtiyari ve gayri ihtiyari bir sebeple bir mal veya bir
hak üzerinde iki ve daha fazla kimsenin ortaklığını ifade eder.
Akid Şirketi: İki veya daha fazla kimsenin sermaye, emek ya da kredi imkânlarını
belirli ölçüler içinde birleştirilmelerini ve bundan hâsıl olacak karın paylaşımını konu
alan akidleşme olup hukuk dilinde ve örfteki kullanımda şirket tabiriyle kural olarak
kasdedilen akid şirketidir.
Emval Şirketi: Ortaklardan her birinin bir miktar sermaye koyup bununla yapacakları
ticaretten doğacak karı paylaşmak üzere kurdukları şirkettir.
A’mel ve Ebdan Şirketi: İki veya daha fazla şahsın belli bir işi yapmak üzere
kurdukları emeğe dayalı iş gücü ortaklığının adıdır.
Vücüh Şirketi: Ortakların sermayesiz sadece kredileriyle mesela ödünç para
kullanarak veya vadeli mal alıp satmak suretiyle kar etmek. Her üç tür şirkette ortaklar
arası hak ve yetki dengesi yönüyle mufavada ve inan şeklinde ikiye ayrılır.
Mudarebe Şirketi: Ortaklardan bir kısmının sermaye diğerinin ise emek ile katılarak
kurdukları ve karı belli bir oran üzerinden paylaşmak üzere anlaştıkları emek –
sermaye şirketidir.
Allah Rasulü: Mudarebe için bereketli bir kazanç olduğunu söylemiştir.
Muzaraa: Bir tarafın tarla, diğer tarafın da emek sarf etmesi ve çıkacak ürünün
paylaşılması.
Müsakat: Bahçe sahibi ile bağ ve bahçeye bakıp bunları sulayacak emek sahibi
arasında yapılan belli oranda ürün paylaşım ortaklığıdır.
Muğarese: Boş bir arazi sahibinin bir şahısla bu arazisine ağaç dikip yetiştirmesini ve
ürünü paylaşmayı konu alan ortaklıktır.
Ariyet: Borç, ücretsiz bir malı, eşyayı, atı kullanma amacıyla verme Türkçe’ deki
iğreti sözleşmesi, bir malın tüketimini değil kullanımını intifa konu alması ve bedelsiz
olmasıdır.
119
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
Karz: Geri ödenmek üzere birine verilen mal anlamına gelir. Kur’an da karz fakirlere
borç verme veya Allah rızası için verilen karşılıksız sadakadır. Karz işleminde karz
verme menfaat sağlayacak bir şartın koşulmaması gerektiği özenle belirtilmektedir.
Karzı Hz. Peygamber karşılıksız yapıldığı için maniha diye isimlendirmiştir.
Hibe: Bir malın bedelsiz olarak bir başkasına temlik edilmesini konu alan akdin
adıdır. Malın mülkiyetinin süresiz olarak devri söz konusudur. Hibeden geri dönüş
olmaz.Hibe edilirken şart koşulabilir. Örneğin ölene kadar bana bakmak şartıyla bu
senindir.
Umra: Bir kimseye yaşadığı sürece onun olması öldükten sonra da geri dönmesi
şartıyla bir malın verilmesi umra olarak isimlendirilir. İmam Malik’e göre kullanan
kişi ölürse mal bağışlayana ya da mirasçılarına geri döner.
Sukna: Bir şahsa yaşadığı sürece kullanması; mesela oturması için bir malın
bağışlanması çoğunluk tarafından caiz görülmüştür.
Rukba: Bir şahsa bir malın bağışlanması bağışlayandan önce ölmesi halinde malın
bağışlayana geri dönmesinin şart koşulması. Rukba’yı Şafii ve Hanbeliler caiz
görmüştür. Şartlı olarak yapılan bağışlamalarda şartın yerine getirilmemesinin başlı
başına rucu sebebi olacağı açıktır.
Havale: İslam hukukunda borcun bir kimsenin zimmetinden başka bir kimsenin
zimmetine nakledilmesini ifade eden bir terimdir.
Kefalet: Kefilin zimmetinin borçlunun zimmetine bitiştirilmesini ifade eder. Hz.
Peygamber Ebu Katade’nin borcu üstlenmesi şartı ile borçlunun cenaze namazını
kıldırmıştır. Kefilin ücret alması caiz görülmüştür.
Rehin: Bir malı ondan alınması mümkün olan bir hak karşılığında hapsetmek ve alı
koymaktır.
Rahin: Rehin veren.
Murtehin: Rehin alan.
Merhun: Rehin alınan mal.
Kefalet, şahsi teminat; rehin de, ayni (mali) teminattır. Hz. Peygamber zırhlı
gömleğini borcu karşılığında rehin vermiştir.
Rehin-i Müstear: Sahibinin rızası ile başkasına ait bir malı rehin olarak vermektir.
Rehin alınan malın satılabilir hazır olması şarttır. Rehnedilen arazinin ağaçları
meyveleri de dâhildir.
Vedia: Emanet mal. Bir kimseye koruması için bir malın emanet edilmesi akdini ve
bu şekilde emanet edilen malı ifade eden bir terimdir. Kişi güvenilir olduğu müddetçe
mala gelen zarardan sorumlu olmaz. Aksi bir durumda ise emanet sıfatını yitirir ve
malı tazminle sorumlu hale gelir. Emanet bırakanın izni olmadan malı kullanması ve
kullandırması uygun olmaz.
Buluntu Mal (lukata) Buluntu mallar hakkında Hz. Peygamber kim bir yitik malı
bulursa, iki adil kimseyi olaya şahit yapsın gizleyip saklamasın, sahibini bulursa ona
iade etsin bulamazsa o mal Allah’ın malı hükmünde olup Allah onu dilediğine verir.
Kim bir yitik hayvanı yanında barındırırsa, onu ilan edip duyurmadığı sürece yanlış
yoldadır.
120
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
Buluntu Malına: Lukata, melkut denir.
Buluntu Hayvana: Dalle denmektedir.
Yitik malı sahiplenmek, korumak amacıyla almak vacip iken, el koymak ise haramdır.
El koymak amacıyla alan kimse tazminle sorumludur. Hanefiler malın değerine göre
10 gün ya da bir yıl ilan edileceğini savunmuştur. Ayrıca ilk hafta her gün diğer
haftalarda haftada bir gün ilan edilir. Şafii ve Hanbelilere göre gerekli ilanı yapıp süre
de geçince lukata bulanın olur.
Hanefi ve Malikiler: İster malı elinde bekletir, ister bir fakire verir, ister ihtiyacı
varsa kullanır.
Vekâlet: Bir kimsenin bizzat kendisinin de yapabileceği bir hukuki işlem için bir
başkasını yetkili kılması şeklinde tanımlanır. Vekil: Kendisine yetki verilen kimse
Müvekkil: Yetkiyi veren temsil olunan kimsedir. Tevkil: Yetki vermeye denir.
Yargılama Hukuku: Kaza, toplumda haksızlık ve suistimali önleyip adaleti hakim
kılmada, fertlerin ve toplumun haklarını güvence altına alıp hukuk düzeni içinde
sosyal barışı sağlamada vazgeçilmez bir önem ve etkinliğe sahip bir kurumdur.
Diyani Hüküm: Dini hüküm. Kazai Hüküm: Hukuki hüküm.
İhkak-i Hak: Hakkını arama.
Hadis: Hz. Peygamber: Sizler ihtilaflarınızı bana getiriyorsunuz, bazılarınız delillerini
daha iyi ifade ediyor ve ben de farkında olmadan yanlış hüküm vermiş olabilirim, eğer
ki birinize hakkı olmayan bir şey vermişsem onu almasın ona ancak ateşten bir parça
vermiş olurum.
Mecellede: Hakimin, hakim, fehim, müstakim, emin, mekin ve metin olması gerektiği
vurgulanır. Davacının ve davalının öncelikle delil ve şahit getirmesi ve davalının
yemin etmesi gerekir.
TİCARİ HAYAT
‘’En helal yiyecek nedir sorusuna Allah Resulü: Hiç kimse elinin emeğinden daha
hayırlı bir şey yemiş değildir. Kişinin kendi elinin emeği bir de dürüst ticaretin
kazancı cevabını vermiştir. Sa’d b. Muaz’ın nasırlaşmış ellerini öpen Allah
Resulü;‘’İşte bu el Allah’ın sevdiği eldir.’’ buyurmuştur.
Caiz Olmayan Aliş-verişler:
Şehre dışarıdan mal getiren kimselerin bilgisizliğinden yararlanarak ellerinden malı
ucuza alma elde edilmesi kesin olmayan mahsul ve meyveyi önceden satma, el altında
bulunmayan veya teslimi zayıf bir ihtimal olan malı satma, bir başkasının pazarlığı
devam ederken fiyat verme, müşteri kızıştırma gibi alışverişler caiz görülmemiştir.
Faiz Tanımı
Faizin Arapça’da karşılığı riba olup sözlükte herhangi bir şeydeki artışı ve fazlalığı
ifade eder. Terim olarak ‘’Borç verilen parayı belli bir süre sonunda belirli bir
fazlalıkla ya da herhangi bir borç ilişkisi ile doğan ve süresinde ödenmeyen bir alacak
için ek vade tanıyıp vade sonunda bu alacağı fazlalıkla geri almanın yine bu şekilde
alınan fazlalığın genel adıdır.
121
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
Faiz’in Tarihçesi: Yahudiler, faizi kendi aralarında haram sayıp Yahudi olmayanlara
helal saymışlardır. Tarih boyunca birçok düşünür, filozof ve devlet adamı açık bir
haksızlığa sebep olduğu için sermayeyi belli bir sınıfın elinde topladığı için karşı
çıkılmıştır.
Eflatun, faizi doğru bulmamaktadır. Aristo, paranın parayı doğurmayacağını
düşünerek faizin tabii bir kazanç yolu olmadığını düşünür.
Luka İncili’nde faiz yasağından söz edilmiştir. Faiz borcunu ödeyemeyen borçlular
çocuklarını faiz borcu karşılığında köleleştirmişlerdir. İnsanların mallarında artış olsun
diye verdiğiniz faiz Allah katında artmaz fakat Allah’ın rızasını isteyerek verdiğiniz
zekâta gelince işte onu verenler sevaplarını ve mallarını kat kat arttıranlardır. (Rum
39) Ey iman edenler kat kat faiz yemeyin Allah’tan korkun ki kurtuluşa eresiniz. (Ali
İmran 130) Ayrıca Bakara 275-279 ayetleri de faiz ile ilgilidir.
Hadis: Dikkat edin cahiliye döneminin faizlerinin hepsi de kaldırılmıştır.
Anaparalarınız sizindir. Bu suretle ne haksızlığa uğratır ne de haksızlığa uğratılmış
olursunuz, Faiz ancak veresiyededir, buyururken vade karşılığı alacağı arttırma
âdetine işaret edilmiştir. Allah Resulü iki ölçek kötü cins hurmayı verip, bir ölçek iyi
hurmayı alan sahabeye böyle bir işlemin faiz olduğunu belirterek sakın böyle yapma,
iyi cins hurma almak istediğin zaman önce kalitesi düşük hurmayı parayla sat, sonra
eline geçen parayla iyi cins hurma al buyurmuştur. Kur’an ve sünnet kesin bir ifade ile
cahiliyye faizi olan borç faizini (Ribe’d–deyn) vade karşılığında alacağın miktarının
arttırılması şeklindeki faizi (Ribe’n-Nesie) yasaklamış.
Faiz Yasağının Amacı:
İslam servetin atıl bırakılmamasını üretim ve yatırım dışında tutulmamasını isteyerek
faiz ortamının doğuşunu engelleyici bazı tedbirler almıştır. Sermayenin kazanç aracı
olması önlenmiştir. Sermayenin belli bir zümrenin elinde toplanmasına, neticede
insanların sınıflaşmasına, büyük bir kesimin mağduriyetine sebep olacaktır. İslam’ın
yerleştirmeye çalıştığı emek ve sermayenin birlikte üretime ve yatırıma yönelmesi kar
ve zararı birlikte göğüslemesi, Kur’an zekât ve infakın değerli, bereketli ve kalıcı;
faizin ise değersiz ve bereketsiz olduğunu bildirmektedir. Kur’an ticareti helal; faizin
haram olduğunu bildirir. Eşit ve iki taraflı risk taşıyan ticaret ile eşitsiz tek taraflı risk
taşıyan faiz arasında önemli bir fark vardır.
Ribe’l Fadl: Alışveriş faizi demektir. İslam sermayenin üretim ve kardan sabit bir pay
alarak bütün risk ve sorumluluğu emeğe yüklemesine karşı çıkmış, sermayenin payını
değişken bir oran miktar üzerine oturtarak emek – sermaye arasında makul bir denge
kurmuştur.
Faiz Yasağının İlleti:
Hanefi ve Hanbeliler’e göre riba yasağının illeti mübadele edilecek mallar arasında
cinsi, ölçü ve tartı birliğinin bulunmasıdır. Şafiilere göre illet, gıda maddesi ve para
alma Malikiler’e göre ise, saklanıp depolanabilen gıda maddesi ve para alma
özelliğidir. Hanefi ve Hanbeliler’e göre mübadele edilecek iki malın hem cinsleri hem
122
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
de ölçü tartı sınıfları aynı ise, peşin olarak ve eşit miktarlarda mübadele edilmelidir.
Nitelik farkı mübadelede faiz sayılmamıştır.
Şafii mezhebinde, hurma ile arpanın veresiye mübadelesi caiz görülmezken buğdayın
demir karşılığı mübadelesi caiz görülür. Altın ve gümüşün peşin mübadelesi caiz iken,
veresiye mübadelesinin caiz görülmemesi, aradaki değer farkının vadeden ileri gelmiş
ve böylece faiz amacına hizmet etmiş olması ihtimaline dayanmaktadır.(Bakara:2/276)
Ticaret ve faiz karşılaştırması: Ticarette elde edilen kar, belli bir emeğin çalışma ve
teşebbüsün karşılığı iken; faiz sadece vadenin karşılığıdır. Ticarette satan ile alanın
menfaatleri arasında denge varken; faizli işlemlerde karşılıklı menfaatten ziyade bir
tarafın sıkışmasından kaynaklanan tek taraflı istifade ve sömürü vardır. Ticarette kar
bir defa alınır biter; faiz de ise devamlı katlanarak büyür. Ticarette zarar ve risk
daima mevcutken; faizde sermaye sahibi hiçbir risk yüklenmeyip bütün riski emek
sahibi yüklenmektedir. Ticaret üretken ve verimli; faiz ise atıl bir kazanç yoludur.
Bir grup bilgine göre faizin her türlüsü haram olduğu gibi faiz şüphesi taşıyan veya
faize yol açan her türlü ticari işlemler de yasaktır.
Diğer bir grup bilgine göre asıl haram olan vadeden kaynaklanan faiz yani ribe-nnesie’dir. Peşin mübadelelerdeki fazlalığın (ribe’l-fadl) faiz sayılması ise faize yol
açma tehlikesi sebebiyledir.
Vadeden doğan faiz zaruret halinde caiz iken; fazlalık faizi ihtiyaç halinde de caiz
görülebilir. Bir grup İslam âlimi kredi faizini emek-sermaye ortaklığına benzeterek
faiz görmezler. Bir başka grup ise zaman ve şartlar değiştiğinden faizli kredi
kullanımında zaruret ve kamu yararı bulunduğundan söz etmektedir. Tüketim
kredisinden alınan faizi haram görüp; üretim ve yatırım kredisinden alınan faizi
haram saymayanlar, devletle vatandaşı arasında faizin cereyan etmeyeceğini
söyleyenler, toplumsal kalkınma ve sosyal adalet noktasından düşman ülkesinde
faizli işlemleri caiz görenler de müslümanın bundan karlı çıkacağı noktasından
hareket ederler.
İslam sistem olarak faizi reddedip onun yerini alacak başka kurumlar ikame etmeye
çalışmıştır. Bu itibarla, böyle kapsamlı bir faiz yasağını, yatırım ve üretim kredileri,
konut kredisi, devlet bankası kredisi gibi bazı münferit olay ve örnekler üzere
uygulanıp taraflara bir zararın olmadığını, aksine iki tarafa da yarar sağladığını,
öyleyse helal olması gerektiğini, genel bir ilke olarak ileri sürmek de isabetli bir yol
değildir. İslam, emir ve yasaklarda genel ve toplumsal yarar ve zararı dikkate alır
yoksa şahısların özel yarar ve zararı ölçü alınmaz. Faiz alıp vermek için İslam’ın
‘’Zaruretler haramları mübah kılar’’ İlkesini işletmek de çok sakıncalı bir yoldur.
Enflasyon – Faiz İlişkisi
Enflasyonun yüksek olduğu ortamlarda ödünç verilen paranın gerçek değerini
koruyucu önlemler almakta, mesela altın gibi gücünü koruyabilen bir mübadele
aracını esas almakta veya önceden bir fazla ödemeyi şart koşmaksızın ödeme
zamanında enflasyon sebebiyle hasıl olan zararın bu nisbetle telafi edilmesinde bir
sakınca yoktur.
123
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
Vade Farkı Ve Faiz İlişkisi
Faiz, paranın vade sebebiyle para kazanması; vadeli satış ise malın vade sebebiyle
peşin değerine göre fazla paraya satılması olduğundan faizle vade farkı arasında fark
bulunduğu ve vade farkının faiz olmadığı görüşü hâkim olmuştur. Malikiler ve bazı
fakihler vade farkını faiz kabul etmişlerdir. Hadis: Bir kadın Hz. Aişe’ye gelerek
benim bir cariyem vardı ‘’Zeyd B. Erkam’a 800 dirheme sattım, geri 600 dirheme
satın aldım.’’ Hz. Aişe tövbe etmesini tavsiye etmiştir. Zeyd’in yaptığı bu akid
Hanefiler’e göre fasiddir. İbn Ömer’in Rivayet Ettiği Bir Hadiste dirhem ve dinar
konusunda cimrilik edip de alım satımlarınızı ine yoluyla yaparsanız, ineklerin
kuyruğuna yapışıp ekip-biçme ile yetinirseniz ve cihadı terk ederseniz, Allah size öyle
bir zillet verir ki dininize dönmedikçe bu zilleti sizden kaldırmaz. Malikiler ine satışını
Sedd-i Zerai ilkesi sebebiyle caiz görmezler. Hanbeliler’den İbn Kayyim yine akdin
caiz olmadığını söyler. Şafii mezhebinde ine satışı caiz görülmüşken Maliki
hukukçular tarafından caiz görülmemiştir. Bu muhtevadaki ine günümüzde leasing
olarak adlandırılan sisteme benzemektedir.
Tevarruk: Biri birinden borç para ister oda piyasa değeri 100 lira olan bir şeyi ona
120 liraya satar, o da malı gider 100 liraya satarak nakit elde eder. Bu olay Hanbeli
ekoller dışındakilerce kabul edilmiştir.
Sarf: Sözlükte parayı bozdurmak harcamak çevirmek gibi anlamlara gelen sarf, altın,
gümüş ve nakit gibi paraların kendi cinsleriyle değişimi anlamına gelir. ‘’Altın ve
gümüşten peşin olmayanı peşin karşılığında satmayınız. Eşyalar kendi cinsleriyle
mübadele edilirken eşit olmaları dikkate alınmalıdır’’
Fels: Altın ve gümüş dışındaki paraya denir.
Ebu Yusuf altın ve gümüş oranı düşük olan veya diğer madenlerden mamul para ile
yapılan alış veriş veya borçlanmalarda para değerinde düşme veya yükselme olursa
ödeme vaktinde akdin yapıldığı günkü değer üzerinden ödeme yapması gerektiğini
düşünür. Fetvaya esas kabul edilmiştir. ‘’Ödeme gücü bulunan bir kimsenin borcunu
ödemeyip geciktirmesi zulümdür. Bu davranış onun kınanmasını ve cezalandırılmasını
helal kılar’’.
Müdayene: Kuran’ın en uzun ayeti: (Bakara 282)
Ey inananlar belirli bir süreye kadar borçlandığınızda bunu yazın. . .
Bazı âlimler vade farkı ile satışa karşı çıkarken İslam hukukçularının çoğunluğu bir
malı peşin fiyattan daha fazlaya vadeli olarak satmanın caiz olduğunu ileri
sürmüşlerdir.
Bir malı vadeli olarak peşin fiyatından daha fazlaya satma işlemine karşı çıkanların
gerekçeleri özetle şöyledir: Vade sebebiyle fiyat arttırmak faizdir. Vade sebebiyle
borçtaki artış faiz olduğuna göre vade sebebiyle semendeki artış da faiz olur. Vade
sebebiyle fiyatın arttırılması. Vade ile satan satıcı ile alıcı her ikisi de muztarip
durumdadırlar. Bir hadiste: “ Kim bir satım içerisinde iki satım yaparsa ya da ucuz
124
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
(eksik) olanı tercih eder ya da faizi” bu hadisten anlaşıldığına göre vade sebebiyle
günün fiyatından fazla bir fiyatla satmanın caiz olmadığıdır.
Semmak: ‘’Hz. Peygamber bir akidde iki akid oluşmaz ‘’sözü satıcının peşin alırsan
şu fiyata vadeli alırsan şu fiyata demeyi kasdetmektedir.
Vadeli Satışları Caiz Görenlerin Delilleri:
Vadeli alışveriş bir ticari işlem için artık kaçınılmaz olduğu, peşin işlemlerin azlığı ve
her iki tarafında bu alış verişten faydalandığı ilkesidir. Öyleyse vade sebebi ile
semende yapılan artış ödeme anına kadar geçen sürenin karşılığı sayılmamalıdır.
Ayette: Birbirinizin mallarını ancak karşılıklı rızaya dayanan bir ticaret yoluyla
yiyebilirsiniz buyrulmaktadır. Yani vadeli alış verişte her iki taraf da rıza ile bu alış
verişi yapmaktadır. Hz. Peygamber’in Beni Nadir kabilesinin sürülmelerine karşılık
onların vadeli alacaklarını bahane etmeleri üzerine Allah Resulü fiyatı düşürün tahsil
edin buyurmuştur. Bir satımın içinde iki satım hadisini İmam Şafii şöyle
yorumlamıştır. Evini bana şu kadara satman şartıyla, bineğimi sana şu fiyata
satıyorum diyerek yapılan satım aktidir.
Pey Akçesi, Kapora (Urbun) Pey akçesi verilip akitten dönme olduğu zaman,
kaporayı veren dönerse, kapora yanar alamaz; kaporayı alan dönerse, iki mislini öder
buna pişmanlık akçesi adı verilir. Hz. Peygamber urbun yoluyla satımı yasakladığına
dair bir rivayet vardır. Bununla birlikte Hz. Ömer’in ve İbn Ömer’in de uygulamaları
vardır.
Kar Haddi
Tes’ir: Fiyat belirlemek demektir. Resulü Ekrem Efendimiz Hâkim bin Hizam’a bir
dinar vererek kendisine bir kurbanlık koyun almasını istemiştir. O da iki koyun alarak
birini tekrar bir dinara satıp bir koyun ve bir dinarla Resulullah’ın huzuruna gelince
Allah Resulü sevinmiştir. Bazı âlimler karın haddini anaparanın 1/3 ünü geçmeme
şartını koyarak eğer geçerse, haram ğabn olarak değerlendirilmiştir. İslam, ekonomi
hayata belirli bir kar haddi koymamıştır. Piyasa değeri arz-talep ilişkisini ölçü almıştır.
Eğer ki devlet tarafından bir kar haddi konulmuşsa ona uymak gerekir aksi halde alım
satım haram olur.
HAVA PARASI Kiracının yeni kiracıdan aldığı hava parasının sebebi, iş yerine
yaptığı harcamalar demirbaşlar veya patent parası şu bu ise hava parası caizdir.
Hazine malı vb. en fazla üç yıl süreyle kiralanabilir. İslam konferansına bağlı İslam
Fıkıh Akademisinin 1988 Cidde’de toplantısı 4. Dönem aldığı karar şu: Eski kiracı
kira süresi dolmadan ayrılıyorsa peşin ödediği kalan sürenin parasını yeni kiracıdan
veya mülk sahibinden isteyebilir. Süre bittikten sonra bir şey alması caiz değildir.
BORSA VE HİSSE SENEDİ
Batı kökenli bir terim olan borsa devletin kurduğu ve denetlediği, özel hukuk kuralları
içinde tarafların karşı karşıya gelip ticari değere sahip malların alım satımı yaptıkları
kurum, devamlılığı bulunan pazar yeri olarak tanımlanır.
Tahvil, hazine bonosu gibi faizli borç senedi mahiyetindeki kıymetli evrakın alım
satımını ister devlet isterse hususi şahıs ve şirketler çıkarsın, faizle borç alıp verme
125
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
niteliğinde olduğu için caiz görülmemiştir. Tahviller sabit gelirli, hisse senetleri kar ve
zarar ortaklığı belgeleri, gelir ortaklığı senetleri ise değişken gelirli senetlerdir.
Hisse Senedi: Sahibine mali haklar ve yönetime ilişkin haklar sağlar. Mali hakların
başında kar payı alma hakkı, rüchan hakkı, bedelsiz pay alma hakkı, tavsiye hakkı vb.
Tahvil: Genelde sahibine önceden belirlenen miktarda sabit bir faiz geliri temin eden
bir borç senedi ve ödünç işlemi olduğundan kural olarak faizli işlem sayılır. Bu
yüzden tahvil caiz değildir. Âlimlerin bir kısmı hisse senedinin ihracının ve alım
satımının caiz olmadığı çoğunluk ise cevazı yönünde görüş belirtmişlerdir.
Hisse Senedinin Caiz Olmadığını Düşünenlerin Gerekçesi: Âlimler hisse senedinin
piyasa değerinin birçok faktöre göre değişebileceğini ve şirket varlığından ayrılarak
müstakil bir kıymet kazandığını şirketlerin mal varlığında helal ve haramın faiz ve
gayri meşru kazancın iç içe olduğunu ileri sürmektedir.
Hisse Senedini Caiz Görenlerin Gerekçeleri: Şirket hisselerini sermayesini belli
hisselere ayırmakta ve isteyen bu hisselere sahip olmaktadır. Hisseler şirkete tabi
olarak kar ve zarara açıktır. Hisse senedine dayalı şirket nevi klasik doktrinde
‘’müdarebe’’ adı altında mübah kılınmış olup, müdarebede de kar ve zarara ortak
olma esası vardır. Gerekli şer’i şartları taşıyan bir şirkete bu şekilde hisse senedi
alarak ortak olmak caizdir. İslam fıkhındaki şirket türleri içinde mütalaa edilebileceği
dinin temel ilke ve kurallarından biri ile çatışmadığı sürece ihtiyaç ve kalkınma
sonucu ortaya çıkan ve kamu yararına yönelik olan bu nevi gelişmelerin alınmasında
dini bir sakıncanın bulunmadığı açıktır. İslam fıkıh akedemisinin 1988 Rabat borsa
senedi seminerinin sonuç bildirgesi ve 1992 7. dönem (Cidde) hisse senedlerinin kar
ve zarara iştirak etmesi sebebiyle kural olarak helal olduğu fakat şer’i hükmünün bunu
çıkaran şirketin ticari işlemlerinin meşru oluşuyla yakından ilgili bulunduğu
belirtilmiştir.
Şirketin faiz içki imali ve ticareti karaborsacılık, hile, yalan ve aldatma gibi dinen
haram vasıtalarla kazanç sağlanması halinde, hisse senetlerini alıp satmanın ve bundan
gelir elde etmenin haram ve masiyete iştirak etmek olduğundan caiz olmayacağı
bildirilmiş, esasen faaliyet alanı haram işler yapma; eğer ki bu yolla bir gelir elde
edilmişse bunu hayır yolunda sarf edip, ailesine harcamamalıdır.
SİGORTA
Sigorta: Kelime olarak güven, emniyet ve garanti anlamı taşıyan kavrama sigorta
denir. Sigorta belli bir teknik ve sistem içerisinde kaza ve kayıplarının zararını telafi
etmeyi amaçlayan ve karşılıklı ödeme esasına dayanan akdi bir sistemdir. Sigorta
sözleşmesi ile sigortalı belli bir pirim ödemeyi, mal vermeyi; sigortacı da buna
karşılık olarak sözleşmede belirtilen bir kaza ve zararın meydana gelmesi halinde
bunu telafi etmeyi veya belli bir meblağı ödemeyi taahhüt etmektedir.
İbn Abidin ünlü Hanefi hukukçusu ilk defa sigorta konusunu gündeme getirmiştir.
Taşımacılık yapan gayri müslimlere Müslümanların ödemek zorunda kaldığı
sigortanın ödenip ödenmemesi meselesinden ortaya çıkmıştır. Sigortacının kusur
olmadığı müddetçe ödeyeceği belli bir tazmin yükünün olmadığını dile getirir. Ayrıca
126
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
gayri müslim ülkelerde yaşayan Müslümanların sigorta şirketlerinden aldıklarının caiz
olduğunu beyan eder. Osmanlı döneminde sigorta sistemine ilk defa 864 tarihli deniz
ticaret kanununda temas edilmiş 1870 yılında İstanbul Beyoğlu’nda vuku bulan büyük
yangında şeyhülislamdan sigortanın cevazı hakkında fetva alınmıştır.
1327’de şeyhülislamdan hayat sigortası hakkında fetva sorulmuş İslam ülkesinde
hayat sigortası caiz görülmemiş, yabancı ülkede ve yabancı sigortacı ile yapılan
sigorta akdi ve bundan doğan tazminat ve ödeme caiz görülmüştür.
1-Sosyal Sigorta: Devletin bütün vatandaşlarını kapsayacak şekilde yangın, kaza,
hastalık, işsizlik, kimsesizlik gibi durumlarda vatandaşları koruma faaliyetleri ve
vatandaşlarına bazı yükümlülükler sunması caizdir.
2-Karşılıklı Üyelik Sigortası: Bir iş koluna mensup işçilerin üyelerin ortak
katılımıyla gerçekleşen ve işçilerinden birisi bir felaketle karşı karşıya kaldığında
onun zararını telafi etmeyi amaçlayan sosyal sigortanın daha dar alanlı bir tipik
örneğidir. İslam hukukunda öteden beri mevcut olan ‘’akile’’ sistemi hatta kasame
toplu ödemeleri ve yükleri belli bir kesime yayma, sorumlulukları paylaşma amacı
taşımaktadır.
Akile: Maktulun kan bedelini katilin yakın akrabalarına da yayma sorumluluğuna
denir.
Kasame: Faili mechul bir cinayete kurban giden kimsenin kan bedelinin (diyet)
belirli bir usul çerçevesinde belirli bir bölge halkına paylaştırılarak ödetilmesi
sistemidir. İslam öncesi sistemde de teori olan bir sistemdir.
3-Ücretli Ferdi Sigorta: Sigortacı, kaza, yangın, ölüm gibi durumlarda zararı telafi
etmeyi veya belli bir meblağı ödemeyi üstlenmekte bunlar meydana gelmezse hiçbir
ödeme yapmamakta, sigortalı taraf da periyodik olarak belli bir ödeme yapmayı
üstlenmektedir. İslam bilginlerinin önemli bir kısmı aldanma, şansın belirli rol
oynayacağını aşırı aldanma gibi olumsuz öncelikler belli ölçüde var olacağından ve
İslam’ın temel ilke ve prensipleriyle bağdaşmayacağından caiz görülmemektedir.
Osmanlı şeyhulislamlarından,
Mustafa Sabri Efendi, ücretli sigortayı kumar ve faizle ilişkisi sebebiyle caiz
görmemiştir. Mısır bilginlerinden Muhibbüddin Hatib ücretli sigortayı kumara
benzeterek reddetmekte karşılıklı sigortayı ise İslamın ruhuna uygun bir yardımlaşma
olarak görüp tasvip etmiştir.
Muhammed Buhayt el-Mutii ise sigortayı bütün nevileriyle haram görmektedir.
Yusuf Kardavi ücretli sigortanın karşılıklı yardımlaşma sayılamayacağını, şirket akdi
de olmadığını, faizle yakın bağının bulunduğunu belirterek caiz görmemekte, sosyal
ve genel sigortayı tavsiye etmektedir.
Muhammed Ebu Zehra: Sosyal ve karşılıklı yardımlaşmaya dayanan sigorta
sözleşmelerini mübah saymakta ücretli primli sigortayı ise kumara benzettiğinden caiz
görmemiştir.
Ezher Üniversitesi Öğretim Üyelerinden Muhammed el-Medeni de haram-helal
demeyip sigortanın uzmanlarca incelenip kısımlara ayrılmasını önerir.
127
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
Çağdaş âlimlerden Ahmet Taha es-Senusi de sigorta akdini bir yönüyle İslam
hukukundaki ‘‘Muvalat’’ akdine benzetmekte ve mesuliyet sigortasına ılımlı
bakmaktadır. Muhammed Hamidullah genel ve sosyal sigortayı önerirken, sigorta
sistemini bir şanş oyununa benzetir. Dünya İslam Birliğine Bağlı Fıkıh Akademisinin
1977 yılında Mekke’de yaptığı toplantıda üyelerin büyük kısmı, sigortanın bütün
nevileriyle haram olduğunu belirterek şu gerekçeleri sunmuşlardır.
Sigortanın Haram Oluşunun Sebepleri:
1-Sigorta akdi garar içermektedir.
2-Sigorta kumarın bir eşidir.
3-Sigorta her iki neviyle de faiz içerir.
4-Sigorta bedelsiz olarak bir başkasının malını almak demektir.
Son devir İslam bilginlerinden
Mısır’lı M. Reşid Rıza, Muhammed Abduh M. Yusuf Musa, Muhammed el-Behi,
M. A. Mennan ve Mustafa Ahmet ez-Zerka gibi âlimler bazı kayıt ve şartlar ileri
sürmekle birlikte kural olarak sigorta akdini caiz görmektedirler.
Sigorta Akdinin Caiz Olmasının Sebebleri:
Gerekçe olarak da karşılıklı yardımlaşma ve emek – sermaye ortaklığı, vekâlet ve
temsil akdi çerçevesinde kaldığını İslam’ın ferdin malı ve geleceği açısından
güvencede olmasını mübah ve gerekli olduğunu ve İslam kaynaklarında da bunu
destekleyen akid ve uygulama örnekleri bulunduğunu ileri sürerler. Konuyla ilgili
derinlemesine bir çalışma yapan Ez-Zerka: Sigortayı genel kural olarak olumlu
bulmakta İslam borçlar ve akidler hukukunun ilkelerinden hareket etmekte Bey bilVefa akdiyle kıyaslama yapmakta sigortanın bir şans oyunu olmadığını, karşılıklı
yardımlaşma ve kar payı güden bir müessese olduğunu düşünür. Üyelik sigortasının
haram olduğuna dair bir delilin bulunmadığını ve ücretli primli sigortanın caiz
olduğunu söyler ve teşvik eder. İslam Teşkilatı Fıkıh Akademisinin 22-28 Aralık 1985
tarihleri arasında gerçekleştirilen 2. Dönem toplantısında sigorta ve reasürans
konusunda sunulan araştırmalar 9 nolu karar ile şu sonuçlara ulaşılmıştır. Ticari
sigorta şirketlerinin uygulamakta olduğu sabit prim esasına dayalı ticari sigorta
sözleşmesi, akdi geçersiz kılacak ölçüde büyük garar içermekte olup haramdır. İslam-i
muamelat ölçülerine uygun olan alternatif sözleşme, teberru ve yardımlaşma esasına
dayalı sigorta sözleşmesi ve yine aynı esasa dayalı ikili sigorta sözleşmesidir.
Müslüman toplumların ekonomilerinin sömürü düzenlerinden kurtulabilmesi için
İslam ülkelerini yardımlaşma esasına dayalı sigorta ve ikili sigorta kurumları tesis
etmeye çağırmak gerekir. Bu arada ticari sigorta sisteminin bazı belirsizlikler ve
kumar içerdiği sigorta şirketlerinin faizle iç içe olduğu hayat sigortasının İslamın
tevekkül anlayışına aykırı olduğu ancak belli ihtiyaç ve zaruret halinde
başvurulabilecek istisnai bir çözüm olduğu şeklinde farklı yaklaşım ve gerekçeler ileri
sürmektedir. Sakıncalardan arındırılmış sigorta sistemi oluşturuluncaya kadar
müslümanların mevcut ücretli sigorta şirketlerine risk taşıyan değerlerini sigorta
128
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
ettirmeleri yani sigortacı değil sigortalı olmaları, sigortacının caiz olmayan
tasarruflarına katılmayı içermediği ve zaruret de bulunduğu için caiz olmalıdır.
SOSYAL HAYAT28
İman dinin özü, ibadetler dindarlığın adeta simgesi bilinmekle birlikte Müslümanlık
tümüyle bunlardan ibaret değildir. Dinin şekil kısmı olan ibadetlerde yoğunlaşıp,
hayatın diğer alanlarında alabildiğine hoyrat, bencil ve çıkarcı davranabilen kimselere
sıkça rastlanır. Şekil kolay, şeklin arkasında yatan manayı kavramak ve yaşamak
zordur. Gerçek dindarın dindarlığı hayatın her alanına yayması yaratıcıya bağlılığın
göstergesi sayılan şekli davranışlarda olduğu kadar sosyal ilişkilerde üçüncü şahısların
hakları konusunda ve toplumsal hayata ilişkin alanlarda da dinin öğütlediği şekilde
hakbilir, adil, ölçülü ve fedakâr olması gerekir.
Sorumluluk
Biz emaneti, göklere, yere ve dağlara teklif ettik de onlar bunu yüklenmekten
çekindiler. Onu insan yüklendi. Doğrusu o çok zalim çok cahildir. (Ahzap 72)
Ben cinleri ve insanları yalnız bana kulluk etsinler diye yarattım. (Zariyat 56)
Hz. Peygamber ‘‘Sorumluluğu sadece Allah ile sınırlı tutanları uyarmış ve her hak
sahibine hakkını ver, hepiniz çobansınız güttüğünüzden sorumlusunuz. ’’
buyurmuştur.
Hisbe: İslam toplumlarında genel ahlakı ve kamu düzenini koruma ve denetleme
faaliyetini ve bununla görevli resmi kuruluşu ifade eder. Bu işle görevli memura da
genelde muhtesib denir.
Komşunun Komşuya Karşı Görevleri:
Hastalığında ziyaret etmek, cenazesinde bulunmak, borç istediğinde vermek, darda
kaldığında yardımına koşmak, bir nimete kavuştuğunda tebrik etmek, başına bir
musibet geldiğinde teselli etmek, evi onun rüzgârını ve güneşini engelleyecek şekilde
yükseltmemek ve pişirdiğinden ikram etmek.
Töre Ve Törenler
Mevlid: Doğum yeri ve doğum vakti gibi anlamlara gelir
Mevlid Mısır’da Fatımiler tarafından başlatılıp Eyyübiler tarafından tören ve
merasimlerle kültür, adet haline getirilmiştir.
Bid’at: Hz. Peygamber zamanında olmayıp dini mahiyetli bir hususun sonradan dine
sokuşturulması, dinden sayılması anlamına gelir.
Muayede: Türkçede bayramlaşma anlamına gelir.
Kucaklaşma: Hz. Peygamber Habeşistan’dan dönen Cafer b. Ebi Talib’i
kucaklamıştır.
Aşure Günü Gerçekleştiğine İnanılan Olaylar
Hz. Musa ve İsrailoğulları’nın Firavun’un zulmünden kurtulmaları, Hz. Nuh’un
gemisinin Cudi Dağına oturması, Hz. Âdem’in tövbesinin kabul edilmesi, Hz.
Yunus’un balığın karnından çıkarılması, Hz. Musa ve Hz. İsa’nın doğumları. ‘’ Biz
28
TDV İSLAM İLMİHALİ CİLT: 2 SHF: 459-484
129
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
Musa’ya sizden daha yakınız diyerek Yahudiler’in Aşure günü tuttukları orucu bir gün
öncesi veya sonrası ile tutmayı tavsiye etmiştir. Aynı zamanda Hz. Hüseyin’in
Kerbela’da şehit olması sebebi ile Şiiler Aşure günü Hz. Hüseyin’in intikamını alma
sözünü tazeledikleri bir matem günü kabul ederler.
Yılbaşı
Hicri yılbaşı da miladi yılbaşı da birbirlerine dini yönden üstünlükleri bulunmayan ve
zaman ölçmede esas alınan iki ayrı başlangıç noktasıdır. Yeni yılın başlaması sebebi
ile tebrikleşip birbirimize iyi dileklerde bulunmamız sakıncasız görülebilir. Ancak Hz.
Peygamber’in müslümanlara diğer dini topluluklara göre farklı bir kimlik bilinci ve
kültür değerleri manzumesi kazandırmak için gayret ettiği bu uğurda saç-sakal, kılıkkıyafet, yeme-içme adabı da dâhil pek çok konuda tavsiyede bulunduğu düşünülürse
yılbaşı kutlamalarının sıradan bir kutlama olarak algılanması ve tabi karşılanması
mümkün olmaz. Aksine toplumumuzda kültürel tahribata, kimlik bunalımına yol
açtığı yeni yetişen kuşakları kendi öz değerlerinden ve geleneklerinden koparıp
Batı’nın önce hayat tarzına alıştırdığı, sonra değer ve inanç esaslarına sıcak bakmaya
ve giderek onları benimsemeye götürdüğü dikkate alınırsa; yılbaşı kutlaması, Noel
Ağacı süslemesi, Noel Babanın hediye bırakması gibi adetlerin terk edilerek kendi
kültür ve değerlerimizden kaynaklanan alternatif ve faaliyetlerin yerleşmesine
çalışmanın önemi ortaya çakar.
Nevruz
Baharın gelişini kutlamak üzere yapılan tabiat bayramı olarak bilinmektedir. Kökeni
tam olarak eski İranlılar arasında baharın gelişini kutlamak için yapılan özel tören ve
bayramlara, bu tören ve bayramlar İran güneş takviminin ilk ayı olan Nisanın
(Farvardin) ilk günü başlar ve on iki gün sürer.
Nevruz’un Tarihçesi Küssi Devleti Kıralı Cemşid’in Babil’e girdiği günü anlatan
hayali öykülere dayanır. Kawa adlı bir demirci ustasının zalim hükümdar Dahhak’e
karşı dağlarda nevruz ateşi yakarak başlattığı ayaklanmadır. Bu bayram Cemşid’in
cinler tarafından inşa edilen bir arabayla göklere doğru çıkışını kutlamak için icra
edilmektedir. İslam tarihçisi Taberi bunu kabul eder. Bu bayram Zerduştilik’te Mart’ın
13’ünde kutlanan Hamaspathmaedeya bayramı ile birleştirilmiştir. Bu bayram ölen
ruhlara adanmış bir bayramdır. Zerdüşt geleneğinde Nevruz şafakla başlar. Zerduşti
gelenekte bu bayramın bir başka amacı da ateş ve onun ilahi koruyucusu Arta Vahişt’i
anmaktır. Melek Rapithvan’a dualar edilir. Ergenekon destanıdır.
Mihrican: Yazın bitiş bayramı.
Şii Gelenekte Yerleşik Bulunan Anlayışa Göre
Âdem’in yaratılması, Tanrının beşeriyetle ahid yapması, İbrahim(a.s)’ın putları
kırması Hz. Peygamber’in Hz. Ali’yi yanına alarak Mekke’deki putları kırması ve Hz
Ali’yi halife olarak tayin etmesi nevruz gününde gerçekleşmiştir. Nevruz
Osmanlılarda bahar bayramı ve yeni yılın başlangıcı olarak kullanılmıştır.
Osmanlılarda mali yılbaşı olarak nevruz alınmış ve bu durum 1980’lere kadar devam
etmiştir.
130
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
Yaş Günü Ve Yıl Dönümü
Kişi sevincini dostlarıyla paylaşmak ve bir araya gelerek hoş vakit geçirmek için
vesile yapmaktan ibaret olduğundan, kutlamanın meşru ölçüler içinde yapılması
şartıyla makul ve caiz olduğunu söylemek gerekir.
İSLAM AHLAKI29
A) Ahlakın Tarifi ve Mahiyeti
Ahlak: İnsanın nefsinde yerleşen öyle bir melekedir ki fiiller hiçbir zorlama
olmaksızın düşünüp taşınmadan bu meleke sayesinde kolaylıkla ve rahatlıkla ortaya
çıkar. Buna göre ahlaki fiiller ahlakın kendisi olmayıp onun bir sonucu ve dışa
yansımasıdır. Ayette size selam veren kimseye sen müslüman değilsin, demeyin (Nisa
96) buyurmuştur. İyi ve kötü huyların hepsine birden ahlak denir. Ahlaksız insan
yoktur. İyi veya kötü ahlaklı insan vardır.
Ahlak-ı hamide, Ahlak-ı hasene: Güzel ahlak.
Ahlak-ı zemine, Ahlak-ı seyyie: Kötü ahlak.
Ahlaklı olmada devamlılık esastır. Kırk yılın başında bir iyilik yapana güzel ahlaklı
denmez.
‘’Amelde devamlılık esastır. Ahlak insanı inandığı işleri rahatlıkla ve memnuniyetle
yapmaya sevk eder. Zorla değilAhlakın nazari bilgilerini tahsil etmek yanında kişinin
çocukluktan itibaren iyi örneklerle yaşaması, iyilik yapmaya alıştırılması, bencil ve
gayri meşru arzu ve ihtiraslarına karşı koymak suretiyle kendi kendini eğitmesi,
nefsini ıslah etmesidir. Bu ise bir irade eğitimidir.
Ahlak İlmi: Ahlak ilmini ruhani tıp ilmi diye adlandıran Kindi, Ebu Bekir er Razi,
Farabi, Gazzali gibi ahlak bilgin ve düşünürleri insanlar için ahlak ilmini tıp ilminden
daha yararlı ve değerli görürler. Ahlaki fail olarak insan ve onun akıl, irade, vicdan
gibi ahlaki kabiliyetleri ile öfke, şehvet vb. duygularını ve bunlardan doğan fazilet ve
rezaletleri ele alır. Ahlak ilmi kurallar ilmidir. İnsanların dini, şahsi, ailevi ve
toplumsal yaşayışlardan uymaları gereken kaide ve kanunları belirler. Ahlak bir
değerler ilmidir. Ahlak ilminin gayesi Resülullah’ın yalın ifadesi ile insanlara ahlaki
güzellikleri yani iyi huylar ve yüksek nitelikler kazandırmaktır.
Ahlak Felsefesi: Hikmet sevgisi anlamına gelen felsefe tabiri genel olarak varlık ve
olayların akıl ve düşünce yoluyla araştırılmasını gaye edinen disiplindir. Şu halde
felsefe hem âlemin sırlarını çözmeye varlığı olabildiğince bütünlüğü ve derinliği ile
kavramaya böylece insanın muhtaç bulunduğu ve aramakta olduğu gerçeği
yakalamaya çalışır.
İslam Ahlakı: İslam teslim olma kurtuluşa erme ve müsaleme manalarına gelir.
29
TDV İSLAM İLMİHALİ CİLT: 2 SHF: 485-550
131
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
Musaleme: Çatışma ve zıtlaşmayı ortadan kaldırarak uyuşmak birbirinden emin
olmak dostça münasebetler kurmak demektir. Hilim kavramı ile aynı manayı ifade
eder. Furkan suresinin 63. ayetinde İslam’ın bir müsaleme (barış ve dostluk) dini
olduğunu ifade edecek tarzda kullanılmıştır. Kitap ve Sünnetin hükümleri ve kanunları
İslam ahlakının esasını teşkil eder.
Emsal: Atasözleri
Fahr: Gurur
Meed: Şeref
Mürüvvet: Geniş anlamıyla yiğitlik ve mertliğin en ileri düzeyi.
Kur’an ve Sünnet’te Ahlak: İslam insanların fıtri ve biyolojik farklılıklarını ahlaki
ve manevi anlamda üstünlük sebebi sayılamayacağını öğretti. Hz Peygamber ırkçılık
(asabiyet) duygusuyla birbirine öfkelenen, ırkçılık uğruna savaşırken veya böyle bir
dava güderken körü körüne açılmış bir bayrak altında ölen kimsenin bu ölümünün
cahiliye ölümü olduğunu belirtmiştir. Vasat ummet, vasat kelimesi adelet anlamında
kullanılmıştır. Ahrar: Özgür, soylu, hürler demektir. Eşitlik ve adalet ilkelerine aykırı
kaba, ferdiyetci hürriyet anlayışının yerine medeni ve sosyal eşitlikçi hürriyet anlayışı
konuldu
Kur’an ve Sünnette Temel Ahlak Kavramları
Her ahlaki davranış aynı zamanda dini bir itaat ve ibadettir.
Takva: Sözlükte insanın ibadet ve güzel işler yaparak kendisine acı verecek
durumlardan korunması kulun masivadan sakınmasıdır. İnsanı Allah’tan uzaklaştıran
her şeyden uzak durmaktır. Gönlünde Allah’tan başka hiçbir şey bırakmamandır.
Kendini hiçbir kimseden daha iyi diye düşünmemendir. Sözde ve davranışta Hz
Peygambere uymaktır. En hayırlı azık ‘’ Takva elbisesi’’ Takva itikadi konularda
yanlış ve batıl inançlara kapılmaktan ameli ve ahlaki konularda eksik, kusurlu, kötü,
zararlı ve haksız davranışlardan, İslam dininde esasları belirlenmiş olan hayat tarzına
uymayan bir yaşayıştan uzak durmak demektir. Takva bütün faaliyetlerde ödevlerin
yerine getirilmesinde her türlü kötülüklerin terk edilmesinde öncelikle Allah’tan ittika
etmektir.
Hilim: Akıl ve kültürle kazanılan insan ilişkilerinde sabırlı, hoşgörülü, bağışlayıcı,
uzlaşmacı ve medeni davranışlar sergilemeyi sağlayan ahlaki erdem şeklinde
tanımlanabilir. Hilim kavramı sefeh ve cehr kavramının zıddı olarak gösterilmektedir.
Hilim çoğulu ahlam akıl anlamında kullanılmıştır. (Tur 32 ) Hilim akıldan üstün
tutulmuştur. Hz. İbrahim’in ve Hz. İsmail’in ahlakı olarak gelmiştir. Rasulullah’ın
ahlakının temelini hilim oluşturur. İslam insanın karakterini belirleyen temel erdemin
hilim olduğu kanaatine varmıştır. Hilim, ahmaklık safahat ve cahilliğin zıddı olarak
gösterilir.
İbn Sina Hilmin Altında Şu Faziletleri Sıralar
Öfkeyi yenme, kerem (Cömertlik onurlu davranış) hoşgörü, af, gönül zenginliği,
dayanıklılık, kararlılık, kin gütmemek, sabır, sükûnet, vakar, ihtiraslara ve diğer bencil
duygulara hâkimiyet.
Maverdi: Hilim huyların en yücelerindendir.
132
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
Aliimran 79 Rabbaniler olunuz ayetini Gazzali, “Halim ve bilgili kimseler olunuz”
diye yorumlamıştır.
Hasan Basri: Cahiller onlara sözlü sataşmada bulundukları zaman selam der geçerler
ifadesini “Onlar halim insanlardır” diye yorumlamıştır.
Ahlak âlimi İbnu’l Mukaffa: Sakın sana iftira atanlara öfke ve intikam duygusuyla
karşılık verme Hilim ve vakar içinde makul karşılık ver, hiç şüphen olmasın ki
üstünlük ve kuvvet daima yumuşak (halim) olanındır.
Hz. Ömer Allah nezdinde devlet başkanının hilminden, rıfkından ve yumuşaklığından
daha değerli bir hilim bulunmadığını belirtir. Çünkü o güçlü olduğu halde yumuşaktır.
Ahlak Çalışmalarının İlk Örneği:
Abdullah b. Mübarek’in Kitabu’z-Zühd ve’r-Reka ile Abdullah b. Hanbel’in ezZühdü Buhari’nin el-Edebü’l-Müfred’i ayrıca Kitabu’l-Edep Kitabu’l Birr Kitab-ı
Hüsni’l Hulk gibi başlıklar altında ahlak ile ilgili bölümler yer almıştır. İbn. Hazm’ın
el-Ahlak ve’s-Siyer fi Mudavetu’n-Nufus’u Ebu Nasr et-Tabersi’nin Mekarımu’lAhlak-ı da, Ragıp el- İsfehani’nin ez-Zeria ile Mekarimi’ş-Şeria kitabı gazzalinin
önemsediği bir eseridir. Maverdi’nin Edebü’d-Dünya ve’d Din adlı kitabı tarih
boyunca müslümanların ahlak kitabı olmuştur.
Edep Kelimesi: Davet, incelik, kibarlık, beğenme, alışkanlık, adet gibi daha çok din
dışı anlamlarda ahlaki bir kavram olarak kullanılmaktadır. Aynı kökten te’dib birini
bir konuda bilgilendirme; edip ise bilgilendirilmiş kimse demektir. Abdullah b.
Mes’ud un rivayet ettiği bir hadiste gerçekten bu Kur’an Allah’ın bir sofrasıdır.
Me’debetullah onun sofrasından gücünüz yettiğince bilgi toplamaya çalışın
buyrulurken sofra anlamında yine edep kökünden gelen bir kelime me’debe
kullanılmıştır. Başka bir hadiste de yine Kur’an’dan Allah’ın edebi diye söz edilmesi,
ilgi çekicidir. Buna göre Kur’an bir edep ve ahlak kaynağıdır. İbn. Kuteybe’nin
Edebu’l-Katib adlı eserinde Haris b. Esed el-Muhasibi’nin Adabu’n Nufus adlı kitabı
bilhassa ahlak ve tasavvufa dairdir. İbnü’l-Mukaffa’nın yazdığı el-Edebü’l-Kebir ve
el-Edebü’s-Sağir adlı risaleler İslam kültür tarihinde edep başlığı altında yazılmış ilk
eserlerdir. Aynı müellif bu risalelerin yanında el-Edebü’l Vecizde ve Kelile ve Dimne
adlı ünlü çevirisinde ve daha sonra da Adabu’l-Muluk, Adabu’l-Vüzera ve
Siyasetname gibi başlıklarla teşekkül edecek bir ahlak edebiyat türünün hazırlayıcısı
olmuştur.
Ahlaki Özgürlük:
Cebriyye, insanın Allah’ın kudret ve iradesi karşısında tam bir cebir altında
bulunduğunu ve asla özgür olmadığını savunurken Mu’tezile kulların kendi fiillerinin
meydana getiricisi yapıcısı ve yaratıcısı olduğunu, çünkü insan irade sahibidir.
Ehl-i Sünnet ve’l -cemeat önderleri ise hem Allah’ın kaza ve kaderi ile kulli iradesini
hem de kulun sınırlı iradesini (İrade-i cuz’iyye) ıspat etmeye çalışmak suretiyle
ihtiyatlı bir yol izlemişlerdir.
Kaderiyye Mezhebi: Kaderi inkâr edenler. Allah insanı en güzel bir tabiatta yaratmış
(Tin 4) Ona kendi ruhundan üflemiştir. Ancak insanın bu üstün ruhi cephesi
133
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
yanında bir de topraktan yaratılan beşeri cephesi vardır. İşte insandaki bu ikilik onun
ahlaki bakımından onun çift kutuplu bir varlık olması sonucunu doğurmuştur. Allah
ve Rasulü bir şeye hükmedince artık mümin erkek ve kadınlara işlerinde bir seçme
hakkı kalmaz. (Ahzap 36)
Hadis: Helal de haram da bellidir. Bu ikisi arsında ise şüpheli durumlar vardır.
Şüphelerden sakınan kişi dininin şerefini korumuş olur, buyurmuş ve böyle
durumlarda kalp ve vicdanın verdiği hükme uymayı öğütlemiştir. İslam’da ahlakın
kaynağı Kur’an ve onun ışığında oluşan sünnettir. Kur’an ve sünnet dini ve dünya
hayatının genel çerçevesini çizmiştir.
Enbiya 105: Allah iyi kullarını yeryüzüne hâkim kılacağını bildirir. Dünyevi
müsibetlerin günahlar için kefaret sayılacağına dair bazı hadisler vardır. Fakat bu
ahlaki fenalıkların doğurduğu musibet ve zararın zaruri sonucu değil; musibete
uğrayan kişinin bu durumdayken gösterdiği sabır, rıza, tevekkül gibi müslümana
yakışır olumlu tavırların karşılığıdır.
Bir insan iyilik yaptığında sevinç, kötülük yaptığında üzüntü duyabiliyorsa artık o
gerçekten mü’mindir. Bakara 165: Kur’an ve Sünnet’te Allah’ı en yüksek derecede
sevmek. Maide 119: Allah’ın hoşnutluğuna layık olmak ve ondan hoşnut olmak temel
ahlaki amaç ve motif olarak gösterilmiş, doğru inanç ve temiz yaşayışın en üstün
gayesinin Allah rızası olduğu vurgulanmıştır. Kur’an iki çeşit nefisden bahseder bir
kaskatı olmuş kalp (maide 13) ile kişiyi günahlarından dolayı kınayan nefis (kıyame
2) Allah, kişinin yaptığı iyilikler veya kötülükleri kime karşı yapılmış olursa olsun
öncelikle kişinin kendisine yapılmış saymaktadır. Hz. Peygamber ’’ Güçlü mü’min
zayıf müminden hayırlıdır’’ buyurmuşlardır. Kuşkusuz biz âdemoğlunu şerefli kıldık.
(İsra 70) Takva, Kur’an-ı Kerim’de Allah nezdinde en yüksek insanlık değeri olarak
gösterilmiştir.
Hilim: Müslüman karakterini en iyi ifade eden bir kavramdır.
Hikmet: Kur’an’da kitap ile birlikte on bir yerde çok hayır, derin bilgi anlamındadır.
Özetle Hikmet: Bütün doğru bilgilerle güzel yasayışı kapsayan bir kavram olarak
tanımlanır. Hikmete sarıl, çünkü hayır hikmettedir. (Darimi mukaddime 34) Hikmet
mü’minin yitiğidir. Onu nerede bulursa alır. Hikmet insanın öteki canlılardan ayıran
düşünme ve bilme gücünün meyvesidir. Kur’an Hz. Âdem’in meleklerden daha üstün
olma sebebini, ona verilen, fakat meleklerin bilmediği bilgilerle izah eder. Çünkü ilim
Allah’ın sıfatıdır. Hz. Peygamber (a. s): Faydası olmayan ilimden Allah’a sığınırım
buyurmuştur.
İffet: İffet kavramı Kur’an-ı Kerim’de hayâ vakar kişinin kendi şahsiyet ve onurunu
koruması, (Bakara 273) İnsanın kendisine ait olmayan bir mala el uzatmaması, (Nisa
6) edepli ve hayâlı olması, (Nur 33, 60) diye açıklar.
Heva: İnsanın iyi ve kötü konusunda doğru seçim yapmasını önleyen nefsani
arzulardır.
Hevasını tanrı yapan (Furkan 43),(Casiye 23) ‘’En kötü kul hevasına kul olup da
delalete düşen kimsedir.
134
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
İffet Erdemi: İnsanı tehlikelerden koruyan ve ona hayvani eğilimleri, tutkuları
karşısında bağımsızlık kazandıran ahlaki bir donanımdır.
İstikamet: Allah’ın buyruğuna uygun şekilde doğru dürüst ve temiz kalpli olmak
demektir. Hz. Peygamber (a. s): ‘’Allah’a inandım de sonra da dosdoğru ol’’
buyurmuştur. Kur’an-ı Kerim bu şekilde iman edip doğru olanların üzerlerine
meleklerin ineceğini ve onlara ahiret ile ilgili müjdeler vereceğini müjdeler. Sana
buyrulduğu gibi dosdoğru ol.(Hud 112) Ahlak kültüründeki veciz ifadesiyle yalanın
bütün kötülüklerin anası (ümmü‘l-habais) Hz. Peygamber size doğru olmanızı
emrederim çünkü doğruluk iyi olmaya, iyilikte cennete götürür. İnsan doğrulukta
sebat ederek nihayet Allah katında sıddık diye yazılır.Sizi yalan söylemekten men
ederim. Çünkü yalan kötülük işlemeye, kötülük de cehenneme götürür. İnsan yalan
söyleye söyleye sonunda Allah katında kezzap diye bilinir.
Hz. Peygamber: ‘’Dalkavuklarla karşılaştığınızda yüzlerine toprak savurun’’
buyurarak onlara yüz verilmemesini öğütlemiştir.
Tevazu: “Onlar yeryüzünde tevazu içinde yürürler.” (Furkan 63)
Allah ve Rasulü ile birlikte mü’minin kişiliği de aziz sayılmıştır.(Münafikun 6)
O yüzden müslümanın kendi sosyal seviyesine göre onurunu koruyacak şekilde
davranması gerektiğine dikkat çekilir. Müslümanların, müslüman olmayanlar
karşısında, haksızlığa ve aşırılığa sapmadan, onurlu davranması da Kur’an’ın bir
buyruğudur.
Kibir: İnsanlar arasında kin doğurur, toplumsal uyuşma ve kaynaşmayı baltalar,
dostların gönüllerine nefret sokar. Kalbinde zerre kadar kibir bulunan kişi cennete
giremeyecektir.
Ailenin Önemi: Nisa suresinin 34. Ayetine bakılırsa Kur’an’ı Kerim aile reisliği
yetki ve sorumluluğunu koyduğu genel ahlak ve adalet ilkeleri çerçevesinde erkeğe
vermiştir. Kadının kocasına saygısı da cebri değil, ahlaki bir saygıdır. Kadınlarla iyi
geçininiz. (Nisa 19) Hz. Peygamber: İnsanların en iyisinin eşlerine karşı iyi
davrananlar olduğunu ifade eder. İnsanın aile bireylerini sefil bırakması günah olarak
kendisine yeter buyurmuşlardır. Hz. Peygamber: Beni rabbim eğitti ne güzel eğitti
anlamındaki hadisleri eğitimin kutsal boyutu olan bir meslek olduğunun işaretidir.
Hz. Peygamber: Ben ancak bir öğretmen olarak gönderildim anlamındaki hadisi ise
eğitimin bir peygamber mesleği olduğunu gösterir. Ayrıca’’ Bütün faziletlerin en
üstünü senden ziyareti kesen akrabanı ziyaret ederek ilişkiyi devam
ettirmendir’’buyurmuştur. Resulü Ekrem Bir hadisinde ‘’Akrabalık ilişkisini
kesenler cennete girmeyecekler arasında gösterilmiştir.’’ Allah müslümanların kardeş
olduğunu belirtmiştir. (Ali İmran 103) Hucurat 10) Kur’an Ensar hakkında onlar hicret
edip yanlarına gelenleri severler. Farabi: Fusulü’l-Medeni adlı eserinde bir ülkenin
bireylerini ve nesillerini bir araya getirip kaynaştıran en önemli gücün sevgi olduğunu
belirtmiştir. Farabi’ye göre toplum sevgiyle kaynaşır, adaletle yaşar.
Hadis: Bir Müslümanın Müslüman kardeşini hor görmesi kendisine yapacağı kötülük
olarak yeter. Mü’min ülfet eden (uzlaşıp kaynaşan) insandır. Ülfet etmeyen ve
kendisiyle ülfet kurulamayan insanda hayır yoktur.
135
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
Tokalaşma:Ayetlerde hoşgörülü ve affedici olmak. (Bakara 109),(el-Hicr 85)
Hz. Peygamber: Birbiriyle karşılaşan iki müslüman tokalaştığında daha oradan
ayrılmadan hataları affedilir.
Müdara: İlişkilerin kötüye gitmesini önlemek maksadıyla huzursuzluk çıkarıp, zarar
verecek insanlar karşısında durumu, idare edip vaziyeti kurtarma anlamına gelen
ahlaki bir erdemdir. Müdara, Hz. Peygamber’in toplumsal barışı tesis etmek için
başvurduğu bir erdemdir.
Müdahene: Müdara’nın çığrından çıkarak, riyakârlık noktasına götürülmesine denir.
Bunun İslam ahlakında bir rezalet (erdemsizlik) olduğu bildirilmiştir. Barış daha
hayırlıdır. (Nisa 128) Hz. Peygamber insanları barıştırmayı sadaka olarak
değerlendirmiştir.
İnsan Haklarına Saygı: İnsan hakları, zamanımızın bir keşfiymiş gibi ortaya konması
kesinlikle yanlış ve yanıltıcıdır. İnsanları arkalarından çekiştiren ve özel hayatlarını
deşifre etmeye çalışanları ağır bir dille eleştirerek Allah’ın kıyamet gününde bunları
rezil edeceği uyarısında bulunmuştur. Bir topluluğa duyduğunuz kızgınlık sizi
adaletsizlik yapmaya itmesin. Maverdi’ye göre insanların daha çok çalışıp daha çok
kazanma arzusu taşımaları Allah’ın insanlık için bir lütfudur. Hz. Peygamber: “Emel,
ümmetime Allah’ın bir rahmetidir.’’
Emel: Sebeplere sarılmak demektir. Hayal: Boş kuruntulara dalmak demektir.
Hadis’i Kutsi: Üç zümre vardır ki kıyamet gününde onlarla hesaplaşacağım. “Beni
şahit tutarak söz verdikten sonra sözünde durmayanlar, hür insanı satarak bedelini
yiyenler ve işçi çalıştırıp ondan yararlandığı halde ücretini vermeyenler’’. ‘’Köleliğin
cari olduğu bir dönemde köleleriniz ancak sizin kardeşlerinizdir. Allah onları sizin
elinize emanet etmiştir, bu sebeple onlara yediğinizden yedirin giydiğinizden
giydirin’’ buyurmuştur. El-Kasas 26: Senin iş verdiğin kimselerin en iyisi güçlü ve
emniyetli olandır.
Haciyyat: İnsanların yaşantılarını kolaylık içinde ve sıkıntıya düşmeden
sürdürebilmek için muhtaç oldukları zaruri ihtiyaçlardır.
Tahsiniyyat veya Kemaliyyat: Üstün ahlaka, güzel adetlere ve olgun insan olmanın
gereklerine uygun düşen her türlü durum ve davranışı içine alır.Hadis: Allah sana mal
verdiyse O’nun nimet ve ikramı eseri üzerinde görülmelidir. Cömertlik: Başkalarına
yardım arzusunun insanda karakter haline gelmesi demektir. Hadis: Mal hırsı, demir
zırhı gibidir. Cömert insanda yardım hırsı, mal hırsına galip gelir. Cömertlik yaptıkça
üzerindeki sıkıcı zırh gevşer yani malın verdiği gönül rahatsızlığından kurtulur.
(Buhari zekât 29) Yine Allah Resulü, geçmişteki bazı kavimlerin cimrilik yüzünden
birbirlerine saldırmak, kan akıtmak suretiyle helak olduklarını belirtmiştir. İnfak:
İslam’ın getirmiş olduğu infak ilkesi toplumdaki yokluk ve sefaleti sosyal adaletsizliği
ve gelir dağılımındaki eşitsizliğin doğuracağı sosyal patlamaları önlemeyi amaçlar.
Cömertliğin Şartları
1-)Yardımın gönül rızasıyla yapılması,(Haşr 9)
2-)Harcamalarda itidal olmak,
3-)Karşılıksız yapılması.
136
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
4-)Yardım olarak verilen malın sahibi nezdinde değerli olmasıdır.
En Hayırlı İnfak
Sağlığın yerinde ve mala düşkün iken, zengin olmayı istemekte ve fakirlikten
korkmakta olduğun zamanda yaptığın infaktır. (el-A’raf 31), (el-İsra 29), (Furkan 67).
ması. (İnsan 8-10)
İslam Düşüncesinde Siyasetin Önemi: Hz. Peygamber, dar anlamda bir din önderi
değil aynı zamanda siyasi bir lider olarak göz önüne alındığında, din faaliyetleri
yanında toplumsal ve siyasi işlem düzenlenmesi ve yönlendirilmesi işini de üzerine
almıştır.
Nasb: Şia mezhebi devlet başkanının tayinini itikadi bir konu olarak ele almasına
denir. Gazzali: Siyaset doğal ve toplumsal zorunluluğun bir sonucudur. Siyaset dini
hayatın sağlıklı yürütülmesi için de geçerlidir. Başta Farabi olmak üzere, bütün İslam
bilginleri siyaseti, yalnız dar anlamda hakları paylaştıran, sosyal birliği koruyan,
sorumlulukları (koruyan) düzenleyen, cismani bir yönetim saymakla yetinmemiş;
bunun yanında ve daha da önemlisi İslam’ın itikadi ve ahlaki boyutuna uygun olarak
toplumdaki her kesin manevi gelişmesini, en yüksek mutluluktan pay almasını
sağlayıcı ve bütün imkânları araştıran bir disiplin olarak görmüşlerdir.
Bu, siyasetin bir peygamber mesleği olmasının gereğidir.
Ehliyet ve Liyakat: Hz. Peygamber iş ehlinden başkasına verildiği zaman kıyameti
bekle. Bu hadiste iş anlamına gelen ‘’emr’’kelimesi, öncelikle devlet işi yani idari ve
siyasi görev olarak düşünülmüştür. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de devlet adamları için
Ulu’l-Emr (iş başında olanlar) ifadesi kullanılmıştır.
Hadis: 10 kişi üzerinde bile olsa yöneticilik yapmış olan her insan kıyamet gününde
Allah’ın huzuruna elleri boynuna bağlı olarak gelir. Sonra da ya adaleti sayesinde
kurtulur ya da haksızlık etmiş olduğu için mahvolur.
Farabi: Bir faziletli insan öldüğü zaman halk ölene değil onun ülkesine ağlasın.
Farabi: Toplum, sevgiyle kaynaşır adaletle yaşar.
Siyasi Otoriteye Saygı: Kur’an-ı Kerim’de Allah’a Peygamber’e ve içinizden çıkan
yöneticilere itaat ediniz. (Nisa 59) Hz. Peygamber de: “Kendiişlerinizi yürütenlere
(devlet adamlarına) itaat edin. Rabbinizin cennetine girin.’’ buyurmuştur.
Ehl-i Sünnet anlayışına göre devlet başkanı günahkâr da (fasık) olsa ona itaat etmek
gerekir. Gazzali, zalim de olsalar devlet adamlarına hakaret etmek doğru değildir.
Amr b. As, Ehliyetsiz olsa bile bir hükümdarın varlığı anarşinin sürüp gitmesinden
daha hayırlıdır.
El-Ahkamu’s- Sultaniyye: İslam siyaset biliminin önemli kaynaklarından olup İmam
Maverdi ye göre sağlıklı bir din devlet ilişkisinin kurulması, devlet toplumunun en
yüksek değeri olan dine saygı göstermesi ile mümkün olur.
Aslında burada dine saygı ifadesi, dinin vazgeçilmez buyrukları olan adalet, eşitlik,
dürüstlük gibi ahlaki sosyal ve siyasal ilkelere de saygı, bunları ihlal etmek ise
Allah’ın hükümlerini ihlal etme anlamına gelir.
Hadis: Cihadın en üstünü zalim hükümdar karşısında hakkı söylemektir buyurmuştur;
Yaratana isyan teşkil eden hususlarda yaratılmışa itaat edilmeyeceğini bildirmiştir.
137
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
Toplumun Haksız Yönetime Karşı Tavır Alması
İn’izal: Hukuk ve ahlak kurallarından sapan devlet başkanının doğrudan makamından
düşmesi dir. Azl: Devlet adamının ümmet tarafından düşürülmesidir.
Emr-i bil-Ma’ruf Nehy-i anil- Münker: Hakkında yazılan eserler (özellikle devlet
adamları için) Nasihatü’l-Mülük, Edebü’l-Mülük, Adabü’l-Vuzera, Pendname,
Nasihatname gibi eserlerTirmizi’nin Şemail’i, Kadı lyaz’ın eş-Şifa bi’t- Tarif’i Hakiki
Mustafa adlı eserler şemail hakkında yazılan eserlerdir. İlk şemail yazarı Tirmizi’dir.
Hz Peygamber’in Örnek Ahlakı ve Şahsiyeti
Hz. Aişe Onun ahlakı Kur’an idi.
Şemail: Huy, karakter hakkında yazılmış eser türüne denir.
Hadis: “Rabbimin katında benim on ismim var: Ben Muhammed’im, Ahmet’im,
Mahiy’im yani Allah benim vasıtamla inkârcılığı mahvedecektir. Ben Haşir’im yani
Allah kullarını benim izimde toplayacaktır, Ben rahmet Peygamberiyim, tövbe
Peygamberiyim, kahramanlık Peygamberiyim, Ben Mukaffiyim bütün insanları Allah
yoluna yöneltirim. Nihayet ben (insanlığı)kemale erdirenim.”
M. G. Demombyns: Hıristiyan müsteşrik olan bu şahıs, Muhammet adlı eserinde
İslamiyet’in Hıristiyanlığa üstünlüğü ve Hz Peygamber’in başarısının sebeplerini
şöyle anlatıyor: “İsa’nın vaazında öbür dünya için hazırlık bu dünyanın nimetlerinden
vaz geçilmekle başlar. İslam’da ise kesinlikle böyle bir şey yoktur. İslam’a göre iyi bir
şekilde kullanmak şartıyla hiçbir nimet kötü değildir.” Hadis: Dünyada zühd içinde
olmak, helali haram saymak değildir. Hadis: Beni Hud ve Şura sureleri yaşlandırdı.
Çünkü her iki surede de ‘’Sana emrolunduğun gibi dosdoğru ol’’ buyrulmaktadır. (
Hud 112, Şura 15 ) Kur’an’ın değimleri ile sarp yokuşu tırmana bilmek zor olduğu
kadar da kutsal bir çabadır. Ahlaki güzellikleri tamamlamak için gönderilmiş olan
Allah Rasulü bütün ömrünü erdemli yaşamaya adamış olan (Usve-i Hasene)’dır.
Yapmadığınız bir şeyi söylemeniz Allah katında büyük bir öfkeye sebep olur
buyrulmuştur. Münafıkların cehennemin en dibinde gösterilmesi de bundandır (Nisa
145)
M. Watt. Hz. Muhammed’in çağdaşları onda hiçbir ahlaki kusur göremediler
demiştir. Otoritesini ve saygınlığını zorbalıktan değil, getirdiği ilahi prensiplerden
dayandığı doğrulardan, yaşadığı erdemlerden alan Allah elçisinin karşısında zalimlerin
direnişi sadece bir çocukluk devresi kadar sürebilmiştir. Hz. Peygamber’in Mekke
fethedilince Ebu Süfyan’ı bağışlayıp saygıyla karşılaması, eşsiz bir cesarete sahip
muzaffer bir kumandanın aynı zamanda alçak gönüllü, kinden uzak ve bağışlayıcı
olması lazım geldiğini gösterir. Hz. Aişe: Hz Peygamber’in kolay olanı seçtiğini ve
asla intikam peşinde olmadığını dile getirmiştir.
Endülüs’lü ünlü âlim İbn Hazm el-Ahlak ve’s-Siyer adlı ahlak kitabında şöyle der:
“Ahiret iyiliğini dünya bilgeliğini, düzgün yaşayışı, bütün ahlaki güzellikleri ve
faziletleri kazanmak isteyen kişi Hz. Muhammed’i örnek alsın.” Çünkü Resulullah
138
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
bütün hayırlarda en ilerdedir. Allah onun ahlakını övmüş faziletleri en mükemmel
şekliyle onda toplamış ve onu her türlü kusurlarından arındırmıştır.
Peygamberimiz İçin Ne Dediler30
İnsanlık tarihinin en büyük şahsiyeti Hazreti Muhammed ‘ tir. Michael H. Hart:
Amerikalı bilim adamı, insanlık tarihinin en etkili yüz kişisi adlı tarihi araştırmasında
tarihte ve günümüzde en etkili olmuş yüz adam arasında Hz. Muhammed (sav)’in
dünyanın en büyük şahsiyeti olduğunu yazmıştır. Michael, dünyanın en etkili
şahsiyetleri listesinin başına Hz. Muhammed’i seçmiş olmam bazı okurları şaşırtabilir.
Bazılarının soru sormalarına yol açabilir. Fakat Hz. Muhammed tarihte dini ve
dünyevi açılardan en üstün başarıya ulaşmış tek şahsiyettir. Sevgili Peygamber’imize
büyük bir saygı duyan Alman Devlet Adamı, Prens Bismark şunları söylüyor: “Ben
sana çağdaş olamadığımdan dolayı üzgünüm ey Muhammed! İnsanlık senin gibi
seçkin bir kudreti bir defa görmüş, bundan sonra göremeyecektir. Heybetli huzurunda
derin bir saygı ile eğilirim.” Fıransız Filozofu Alexi Lövazon diyor ki: “İnsanların
hidayeti için Hz. Muhammed’e gönderilen Kur’an, hikmetle dolu parlak bir kitaptır.
Hz. Muhammed’in gerçek Peygamber olduğunda şüphe yoktur.”Ünlü Tolstoy ise
şunları söylemiştir: “Peygamber Hz. Muhammed (s.a.v) büyük bir ıslahatçıdır.
İnsanlığa çok büyük hizmette bulunmuştur. Bir ümmeti hak nuruna kavuşturdu, O’na
bu şeref olarak yeter. Onları kan dökmeden kurtardı, barışa eriştirdi. Onlara yükselme
yollarını açtı. Onun gibi büyük bir zat her türlü saygıya layıktır.”
30
TEMEL DİNİ BİLGİLER SHF: 52-53
139
140
HOŞGÖR YETERLİLİK
MUHTASAR
İLMİHAL VE İSLAM TARİHİ
BİLGİLERİ
VE
KAVRAMLARI
YARDIMCI KAYNAK
(İmamlık, Müezzinlik ve Kur’an
Kursu öğreticiliği adayları için)
Mesut ÖCALAN
GAZİANTEP
2013
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
İslam tarihi ile ilgili bilgi ve kavramlar:
Arabistan’ın Coğrafi Konumu: Doğuda Basra ve Umman körfezleri, güneyde Hint
okyanusu ve batıda Kızıldeniz ile çevrilidir.
Arap Yarımadası ‘nın Coğrafi Bölgesi: Arap yarımadası Tihame, Hicaz, Necid,
Yemen ve Arud olmak üzere beş bölgeden oluşur.
Hicaz: Batısında yer alan Tihame ile doğusundaki Necid'i birbirinden ayırdıgı için
Hicaz adını almıştır. Yemen bol yağmur alıp tarıma elverişli olduğu için adı el-Erdu’lHadra diye anılırdı. Hicaz’da hurma Taif’de üzüm meşhur idi. Yemame ise bölgenin
tahıl ambarı idi.
Hicazın Başlıca Şehirleri: Mekke, Taif, Yersib, Yenbu, Cüreş, San’a, Hicr, Hayber,
Suhar, Deba, Dumetulcendel, Fedek, Teyma, Vadilkura ve Makna.
Yesrib: Medine’nin eski adı, eski sakinleri Amelika kavmi idi.
Medine nin Coğrafik Konumu: Deniz sathından 916 metre yüksek, Kızıldeniz’in
100 km. doğusunda, 39 doğu meridyeni ile 24 kuzey paraleli arasında kalır.
Yesrib’e Yerleşen Kavimleri: Kurayza ve Hazrec kabilesi Yemen’den gelip Yesrib’
e yerleşmiş ve Yahudiler’le bazı savaşlar halinde olmuşlar ve Gassaniler’den yardım
alarak Yahudiler’e üstün gelmişlerdir. Evs ve Hazrec daha sonra kendi aralarında da
birbirlerine düşmüşlerdir. Sümeyr ve Yevmu Buas savaşları Evs ve Hazrec arasında
meydana gelen savaşlardır. En önemlisi Buas savaşıdır. Evs kabilesinin üstünlüğü ile
son bulmuştur
Arap Yarım Adasında Mevcut Olan İktidarlar: Kuzey doğusunda Hireliler, kuzey
batısında Gassaniler, Yemen'de Sebe ve Himyer krallıkları
Mekke Şehrine Hâkim Olan Kabileler: Mekke’ye ilk hâkim olan Amalika,
Cürhümlüler, Huzaa ve Kureyş hâkim olmuştur.
Araplarda İlk Yazı: Arap yarımadasında yazının Hire’de geliştiği, buradan
yarımadanın diğer bölgelerine yayıldığı ve hatta Mekke'ye bile buradan geldiği bilinir.
Müsned: Araplar, güney Arabistanda gelişen müsned adlı yazıyı kulanıyorlardı.
Kuzey Arabistanda Kurulan Devletler: Nebatiler, Tedmürlüler, Gassaniler,
Hireliler.
Güney Arabistan Bölgesi ve Kurulan Devletler: Mainliler, Sebeliler, Himyeriler,
Habeşliler (Ebrehe),Sasaniler
Bazan ve Oğlu Şehr b. Bazan: Bazan, Yemen’de Sasanilerin son, İslam Devletinin
ilk valisidir. Bazan’ın oğlu Şehr b. Bazan yalancı peygamber Esved el Ansi tarafından
öldürülmüştür.
Enuşirvan ve Hükümdarlığı: Enuşirvan Sasani hükümdarı olup Yemen’de Habeş
iktidarına son vermiştir.
141
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
Nabit b. İsmail b. İbrahim b. Azer: Hz. İsmain'in Vefatından sonra Mekke’nin
idaresini oğlu üstlenmiştir.
Mekke'nin Üçüncü Meskenleri Huzaalılar: Yemenden gelen ve Mekke yakınlarına
yerleşen Huzaa kabilesi Cürhümlüleri Mekke’den çıkarmışlardır.
Maab: Mekke putperestliğinin kaynağı olup Amr b. Luhay Suriye’de Belka
yakınlarındaki Maab denilen yerden put getirerek Kâbe’ye dikti.
Kusay b. Kilab Asıl adı Zeyd olup Kureyş kabilesine adını veren kişidir. Kusay
b.Kilab Mekke’nin idaresini eline geçiren ilk Kureyşli’dir. Çoçukluğunu annesiyle
birlikte uzakta Suriye hududunda geçirdiği için Kusay adını almıştır. Hz.
Peygamber’in beşinci göbekten dedesi olup Huzaalılardan Huleyl b. Hubşiyye’nin kızı
Hubba ile evlendi. Bu evllikten Abdüddar, Abduluzza, Abdülkusay, Abdülmenaf
adında çocukları dünyaya geldi.
Mucemmi: Kusay, Kureyş kabilesini bir araya getirdiği için mucemmi ünvanını
almıştır.
Darunnedvenin Banisi: Kusay, Kureyş kabilesinin önemli işlerinin görüşüldüğü
Darunnedve’yi inşa etmiştir.
Kureyş İslamiyetin Ortaya Çıktığı Sıralarda Şu Kabilelerden Oluşmaktaydı:
Haşim, Umeyye, Nevfel, Muttalib, Zühre, Abdüddar, Esed, Teym, Mahzum, Adi ve
Sehm.
Mutayyebun: Mutayyebun Esed, Zühre, Haris ve Teym oğulları Abdulmenaf
oğullarını, Abdüddar oğullarına karışılık destekledir. Kokulu bir kazana ellerini
batırarak Kâbe’ye el sürmelerinden dolayı bu adı almışlardır.
Ahlâf: Müttefikler anlamına gelir, Kâbe’de birbirlerini destekleyeceklerine dair
yeminleştikleri için bu adı almışlardır. Bu iki gurup birbirlerini yok edinceye kadar
savaşmaya karar verdiler. Fakat sonunda barış yaptılar. Hicabe, liva ve Nedve'nin
Abdüddar oğullarına, rifade ve sikayenin ise Abdülmenaf oğullarında kalması
hususunda anlaştılar.
Mekke'de Kureyş kabilesine ait görevler
1-Rifade: Hacıların yeme-içme ihtiyacını karşılama
2-Sikaye: Hacıların su ihtiyacını karşılamak, bu görevi Abbas b. Abdulmuttalib
yürütüyordu.
3-Nedve: Kureyş kabilelerinin idare meclisi(Abdüddaroğulları)
4-Hicabe(Sidane): Kâbe’nin perdedarlığı, bakımı ve anahtarının muhafazasıdır. Bu
vazife Abdüddar oğullarından Osman b. Talha sorumluidi.
5-Liva: Kureyş’in bayrağını taşıma imtiyazı, (Abduddar)
142
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
6-Ukab: Savaşta sancağı taşıma görevi.
7-Eşnak: Diyetlerin ödenmesi ve zararların karşınlanması Teymoğullarının elinde Hz.
Ebu Bekir sorumluidi.
8-Kubbe: Savaş esnasında teçhizatın toplandığı çadır.
9-E’inne: Savaşta kumandanlık yapmak süvari birliğine kumandanlık yapmak bu
görevden Halit b. Velid sorumluidi.
10-Sifaret: Kureyş’in yabancılar nezdinde temsil edilmesi bu görevi Adi kabilesinden
Ömer b.Hattab sorumluidi.
11-Eysar: Ezlam adı verilen fal okları çekmek Cumah'tan Safvan b. Umeyye
sorumluidi.
12-Meşura: Kabile reislerinin bir işe başlamadan önce iştişare yapması. Bu göreve
Esed'den Yezid b. Zem’a bakıyordu.
13-Hukume veya Emvalı Muhacere: Putlara sunulmuş olan malların saklanmasıdır.
Sehm oğullarından Haris b. Kays sorumluidi.
Araplarda Demoğrafik Yapı
1-Arab-ı Baide: Eski devirlerde yaşamış en eski Araplar Ad, Semud, Medyen,
Amalika gibi kabileler.2-Arab-ı Aribe: Asılları Yemen olan Kahtanilerdir. Asıl
Araplar bunlardır. Cürhüm ve Ya’rub olmak üzere ikiye ayrılır. Meşhur Kudaa
kabilesi Himyerin, Ezd ise Kehtan‘ın koludur.
Yemen’deki Meşhur Me’rib Barajı: Me’rib Barajının yıkılmasından sonra, Ali
Cefne Gassaniler Suriye’ye, Lahm ve Cüzam Hire ‘ye Huzza Mekke’ ye, Kinde önce
Bahreyn sonra Hadramevt ve daha sonra da Necid ‘e yerleştiler. Evs ve Hazrec
Medine’ye yerleşen Kahtani kabilesidir.
3-Arab-ı Müsta’ribe Aslen Arap olmayıp sonradan Araplaşan kabilelerdir.Mekke’ye
geldiğinde babası gibi Süryanice, Aramice veya İbranice konuşan Hz.İsmail (a.s)
Kahtanilerden Cürhümlü bir kadınla evleniyor, onun soyu bu Cürhümlü kadınla
evlendiğinden türeyip Araplaştığı için Arab-ı Müsta’ribe diye anılmıştır. Hz. İsmail‘in
nesli anne cihetinden Araptır. Bunlara kuzey Arapları da denir.
4-Arab-ı Müsta’ceme: İslam’ın ortaya çıkışından sonra çeşitli ülkeleri fetheden Arap
ordularının bu memleketlerin asıl sakinleriyle karışmasından sonra ortaya çıkan
Araplara Arab-ı Müsta’ceme (Acemleşmiş Araplar ) denir.
143
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
Ebna (oğullar):Yemen’de elli yıl hüküm süren Sasaniler zamanında İranlılar’ın yerli
kadınlarla evlenmeleri üzerine ebna (oğullar) adı verilen yeni bir etnik grup ortaya
çıktı. Yemen’de siyasi idareyi elinde bulunduran Ebna zamanla Araplaştı. Bazan ve
peygamberlik iddiasında bulunan Esved el-Ansi ‘yi öldüren ve Hz. Ebu Bekir
tarafından San’ a’ya vali tayin edilen Firuz ed-Deylemi Ebna’ya mensup meşhur
şahsiyetlerdendir.
Yahudi Yerleşimi: Yahudiler, Medine, Hayber, Fedek ve Vadi’l-kura’da
oturuyorlardı. Yarımada’nın çeşitli yerlerinde Habeşliler, Rumlar, Mezopotamyalılar
da bulunuyordu.
Ka’b b. Eşref: Muhammed b. Mesleme tarafından öldürülen yahudidir.
Amr b. Cahhaş: Beni Nadr Yahudilerinden olup suikastte dama çıkıp Allah
Rasulunün üzerine kaya atma suikastini tertipleyen Yahudi.
Araplarda Sosyal Yapı
Halif: Herhangi bir kabilenin himayesine giren kişi. (anlaşmalı, müttefik)
Car: Bir kabilenin (resmi koruma teminatı altına giren kişi.
Vela: Korumaya alma, dost kılma.
Mevali: Azad edilen köle demektir. Azad olan bir mevali hür gibi muamele görmezdi.
Diyeti yarım diyet, evlenirken hür bir kız veya kadınla evlenemezdi.
Asabiyet: Kişinin bir baba tarafından gelen akrabaları ile birlikte hareket etmesi.
Eyyam-ı Arab: Hz. Peygamber 40 yaşında iken Araplarla İranlılar arasında Zükar,
Evs ile Hazrec arasında Buas, Kureyş ve Kinane ile Kays-Aylan arasında geçen
savaşlardr.
Utbe b. Rebia: Bu şahsın gayretiyle ficar savaşı son buldu.
Mesalibu’l-Arap: Arapların Cahiliye döneminde yaptıklar çirkin işler, savaşlar.
Fezailu’l-Arap: Arapların faziletleri cesaret, sabır, zayıfı koruma, güçlüğe karşı
koyma.
Ficar: Araplar Zilkade, Zilhice, Muharrem ve Receb’ten ibaret olan haram aylarda
savaşmazlardı, eğer savaşırlarsa buna Ficar adı verilirdi.
Aile: Araplar geniş aileye al, dar aileye ıyal derlerdi.
Nikâh: Araplarda nikâhın dini bir mahiyeti yoktu.
Nikâh-ı Mut’a: Süreli Nikâh.
Nikâh-ı Bedel: Eşleri karşılıklı değiştirme
Nikâh-ı Şiğar: Başlık parası vermemek için kızların karşılıklı değiştirilmesi.
Nikâh-ı Makt: Büyük oğlun, babasının ölümünden sonra üvey anneyle evlenebilmesi.
144
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
Ünlü Arap Kadınları
Medine’de Neccaroğulları’ndan Selma bt. Amr, Kureyş’ten Hatice bt. Huveylid, Hind
bt. Utbe ve meşhur arap şairesi Hansa ünlü kadınlardandır.*Araplar sakalı erkekliğin
bir simgesi olarak görüyorlardı.
Ensab: Neseb ilmi demektir.
Mesel: Kısa hikâyeler demektir.
Darb-ı Mesel: Atasözleri demektir.
Ahbar: Araplara ait menkibe destan.
Şiir: Şiirin başlıca konuları, Medh, (Övünme), Hicvetme , (Kötüleme) Mersiye
söyleme (risa) kahramanlık (hamase ) gibi hususlardır.
Muallakat-ı Seb’a Panayırlarda dereceye giren ve Kâbe duvarına asılan şiirler. (7
asılanlar anlamında )
Takvim: Araplar önemli olayları takvim başlangıcı olarak kullanırlardı. Bunlardan
571 Fil vakası ve Velid b. Muğire ‘nin ölümü.
Haram Aylar: Recep, Zilkade, Zilhicce ve Muharrem (4 tanedir)
Kamer-i Takvim: Ay yılı takvim, Ayın yeryüzünde iki kez dolaşımı yaklaşık 59 gün
sürdüğü için ayların kimisi 30, kimisi 29 gün sürmektedir. Ay yılı 354 gün 8 saat 48
dakika 36 saniyedir.
Zatu Envat: Mekke halkının kutladığı bir bayram olup, büyük bir ağacın altında
şenlikler yapılırdı.
Nevruz ve Mihrican Medine halkının kutladığı ve Mecusiler’e ait olan bir bayramdır.
Tıp: Araplar hastalarını kâhin ve a’raflara okutarak tedavi ederlerdi.
Haris b. Kelede Tıp öğrenimini Cündişapur‘da yapmış bir doktordur.
Araplar’da Dini Hayat
Yahudilik: Yesrib, Fedek’ Hayber ve Vadilkura‘ da vardır. Roma hükümdarı, Babil
Kralı Buhtunnasr’ın Kudus’ü işgal etmesiyle Yahudiler bu şehirlere dağılmışlardır.
Nitekim Himyeri hükümdarı Zunuvas Yahudiliği kabul etmiş ve Hıristiyanlar’ı ateş
dolu çukurlarda yakmıştır.
Hıristiyanlık: Yarımada’nın kuzeyinde Gassaniler ve Hireliler arasında geniş bir
şekilde yayılmıştır. Ya’kub’ı mezhebini benimsemişlerdir. Suriye’deki Arap
kabileleri arasında Yakubilik Irak bölgesinde ise Nesturi mezhebi yaygındır. Necran,
Hristiyanların önemli bir merkezi idi. Yersib’de Ebu Amir Hıristiyanlığı kabul ederek
Evs kabilesinden birkaç insanı etrafında toplamıştır.
Mecusilik: Sasaniler’in resmi dini idi. Çoğunluğu Bahreyn, Yemen ve Umman‘da
oturan İranlılar’dan oluşuyordu. Sasaniler Mecusuliği bir ulusal din olarak görüyordu.
145
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
Sabilik: Yıldızlara tapanların dini olan sabilik baslangıçta tek tanrılı bir dindi Allah’a
olan yüce saygılarından dolayı direk Allah ile temas kurmayıp melekleri aracı ettiler,
meleklerin de yıldızları yurt edindikleri kabul edilerek yıldıza tapma meydana gelmiş
oldu. Sabilik, Yemen, Harran ve Irak’ın yukarı kesimlerinde mevcuttu.
Sabi: Araplar dinini terk eden kimseye sabi derlerdi. Muşrikler bu yüzden
Hz.Muhammed‘e de sabi demişlerdir.
Üçlü Tanrılar Sistemi: Güney Arabistan’da ay, güneş ve Zühre yıldızlarından oluşan
üçlü tanrılar sistemi; Ay baba tanrı, Güneş ana tanrıça, Zühre de oğul tanrı sayılırdı.
Güneş Güney Arapları’nda dişi, Tedmürlülerde ise erkek tanrı olarak kabul edilirdi.
Meşhur putlardan Lat, Menat ve Uzza güneşi temsil eden tanrılar olarak kabul edilirdi.
Şira Yıldızı: Arapların takdis ettiği yıldız olup, Necm suresinin 49. Ayetinde geçer.
Lat: Sakif kabilesinin taptığı put idi.
Uzza. Kureyş ve Kinane kabilesinin putu idi.
Menat: Evs ve Hazrec kabilesinin putu idi. Menat, Arapların taptığı en eski puttur
Hubel: En önemli ve en büyük put olup Kâbe’de bulunuyordu. Hubel’in Mekke’ye
Huzaalı Amr b. Luhay tarafından Suriye’den getirildiği bilinmektedir.
Vedd: Kelb kabilesinin putu idi Dumetulcendel’de bulunuyordu.
Suva: Kadın şeklinde olup, Hüzeyl kabilesinin putu idi.
Yeğus: Aslan görünümünde idi. Yemen’deki Mezhic ve Cureş kabileleri buna tapardı.
Yeuk: At şeklinde olup San’a’da bulunuyordu.
Nesr: Himyeriler’in Yahudilik’i kabul etmeden önce taptığı puttur.
Sanem: İnsan şeklindeki puta denir.(Ağaç, altın, Gümüş)
Vesen: Taştan yapılan insan şeklinde put. İlk put yapan Kabil oğullarından biridir.
Kur’an’daki Put İsimleri: Vedd, Suva, Yağus, yeuk ve Nesr
Amr b.Luhay: Mekke’ye ilk putu getiren kimsedir.
Cinler: Araplar cinlerin Allah ile akrabalık bağı bulunduğunu düşündüğünden cinleri
kutsal bilirlerdi. Yine Allah’ın meleklerinden çocuk edinildiğine inanırlardı.
Hılfu’l-Fudul: Ficar savaşından hemen sonra Amcası Zübeyr’in teşvikiyle
Peygamberimizin de katıldığı Abdullah b.Cüd’an’nın evinde bir sözleşme yapılmıştır.
Buna göre birlik beraberlik haklının yanında olmak.
Yemen’li Zübeydli: Hılfu’l-fudul antlaşmasına sebep olan bu kimse As b. Vail’den
alacağını tahsil edemeyince bu fikir ortaya çıkmıştır.
Huveylid b.Esed: Hz. Hatice’nin babasıdır.
Hz Peygamber’in Üvey Çocukları: Hind, Hale.
Hz.Hatice ‘nin Önceki Eşleri: Ebu Hale, Atik b. Aiz
Amr b. Esed: Hz. Hatice‘nin amcasıdır.
146
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
*Hz. Peygamber 36 yaşında iken Hz. Ali’yi amcası Ebu Talib’ten alarak bakımını
üstlenmiştir. Hz. Peygamber amcası Ebu Talib’le birlikte Busra kasabasına gittiğinde
12 yaşında idi.
Velid b. Muğire: Bizans gemisinin tahtalarını satın almada öncülük etmiştir.
Bakum, Kâbe yapısında çalışan Bisanslı
Çobanlık: Hz. Peygamber, Hz. Musa ve Davut (a.s) çobanlık yapmıştır.
İki Şehrin iki Adamı: Müşriklerin bu Kur’an iki şehrin iki adamına indirilmeliydi
dediği Mekke’li Velid b.Muğire ve Taifli Urve b.Mesud.
Said b. Abdullah: Mekke’nin fethinde Müslüman olan Hz. Peygamber’in eski ticaret
arkadaşı
Zeyd b. Amr b.Nufeyl ile Abdulmuttalib b. Haşim: İslam’dan önce Hira
mağrasında inzivaya çekilmişlerdir.
Namus: Varaka b. Nevfelin deyimiyle. Cebrail (a.s)’dır.
Varaka b. Nevfel: Hz. Hatice‘nin amcasının oğludur.
İLKLER
İlk müslüman: Hz. Hatice’dir.
İlk Selam: Hz.Adem (a.s) tarafından meleklere verilmiştir.
İlk topluca musfafaha Medineye gelen Yemenliler tarafından yapılmıştır.
İlk Cenaze Namazı: Melekler tarafından Hz.Adem için kılınmıştır.
Sa’d b.Ebi Vakkas: Rabiğ’de birkaç ok atarak İslam’da ilk ok atan sıfatına nail
olmuştur.
İlk Kaza Namazı: Allah Rasulü bir seferde uyurken Bilal-i Habeşi’yi bekçi bıraktı ve
Bilal-i Habeşi uyudu ve sabah namazı kaza edildi.
İlk nüfus sayımı: Hicri 1. yılda yapıldı. Müslümanların sayısı 1500 olarak sayılmıştır.
İlk Ezan İçin Düşünceler: Boru Yahudilerin nakus Hıristiyanların, ateş de
mecusilerin âdeti olduğu için Efendimiz Rasul-i Ekrem kabul etmedi.
Ezan sözlerini, Abdullah b. Zeyd ve Hz.Ömer gibi birçok sahabi rüyasında görüyor.
İlk ezan: Hicretten bir yıl sonra Hicri 2. Miladi 623 yılında meşru kılınmıştır.
M.Akif Ersoy: Ezan tevhid inancının temeli ve amentüsüdür.
Müezzinler, Kıyamet gününde en uzun olanlardır. İnsanlar müezzinlik yapmanın ve
ilk safta bulunmanın ne kadar sevap olduğunu bilselerdi buna ulaşmak için kuraya
başvururlardı. Hz.Ömer:”Halifelik görevim olmasaydı ezan okur müezzinlik
yapardım.”Hz.Ömer Kufe kadılığına tayin ettiği Abdullah b.Mes’ud’a müezzinlik
görevi de vermiştir.
4 Rekât Namaz: Önceleri mükimken bile namazlar iki rekât olarak kılınıyordu.
Hicretten bir ay sonra Rebiu’l-ahir ayında namazlar 4 rekât olarak kılınmıştır.
147
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
Halid b.Said: Besmeleyi ilk yazan kişidir. Babası tarafından dövülmüş, sonra hapse
atılmıştır.
Haniflik: Hz. İbrahim’in dinine, Allah’ın varlığına ve birliğine inanmak demektir.
İslam’ Dini Gelmeden Önce Meke’deki Hanifler: Varaka b. Nevfel, Ubeydullah
b.Cahş, Osman b. Huveyriş ve Zeyd b. Amr bu dönemin önde gelen haniflerindendir.
Güçlü bir hatip olan Kus b. Said, Taifli şair Hümeyye b. Ebu’s Salt bunlardan bir
kaçıdır
Utbe B. Rebia: Kâbe’de Hz. Ebu Bekir’i ölesiye dövmüştür.
Daru’l Erkam: Erkam b. Ebil Erkam’ın evi olup ve Hz. Peygamber’in gizli davet
yürüttüğü ve Hz Ömer‘in Müslüman olmasına kadar burada tebliğ faaliyetlerine
devam etmiştir.
Daru’l Erkam’dan Ayrılış: Hz.Peygamber nübüvvetin 6. yılında Hz. Ömer’in
Müslüman olmasıyla ayrıldı.
Hz. Ebu Bekir‘in Satın Alarak Kurtardığı Köleler: Bilal, Bilal’in annesi Hamame,
Amir b. Fuheyre, Ubeys, , Ümmü Übeys, Ebu Fukeyhe, Zinnire, Nehdiye, Lübeyne,
Para: Araplar Bizans’ın altın parası dinarı kullanırlardı.
Ukaz: Arapların en önemli panayırıdır.
EFENDİMİZİN ATA SOYU
Adnan: Hz.Peygamberin 19.dedesi
Maad b.Adnan: Hz.Peygamberin Hz.İsa muasırı dedesi.
Abdulmenafoğulları: Abduşşems, Nevfel, Muttalip, Haşim
Haşim b. Abdulmenaf: Asıl adı Amr idi, Suriye’den somun getirip ufalayarak tirit
yaptırdığından dolayı kendisine ‘’ufalayan ‘’anlamında Haşim denilmiştir. Haşim
Bizans hükümdarı ile ticari anlaşma yapmıştır.
Haşim: Abdulmuttalip, Abduşşems: Rabia, Umeyye
Haşim‘in Çoçukları: Esed, Sayfiy, Şeybe, Ebu Sayfiy, Nadle.
Şeybe: Abdulmudtalib’in asıl adı.
Abdulmuttalib‘in Rahatsız Edilmesi: Zemzem kuyusunu kazarken yanında sadece
oğlu Haris bulunduğundan dolayı Allah‘a 10 oğlum olur ise birini kurban edeceğim
diye adakta bulundu. Şeybe‘nin Oğulları: Ebu Talip, Zübeyr, Abdullah, Hamza,
Haris Hacl, Ebu Leheb Abbas, Dırar, Mukavvim.
Efendimiz’in Halaları: Atika, Berre, Beyza, Erva, Safiye, Ümeyme
Hind b.Ebi Hale: Hz.Peygamberin üvey oğludur.
148
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
Ebu Talib ‘in Oğulları: Talip, Cafer, Ali, Akil.
Fatıma bt. Esed: Hz. Ali‘nin annesi
Ebu Leheb‘in Oğulları: Muattıb, Utbe, Uteybe,
Haris ‘in Oğulları: Rebia, Nevfel.
Fatıma b. Amr: Peygamberimizin babası Abdullah, Amcası Zübeyr ve Ebu Talip’in
annesidir. Bu üç kardeş öz dür.
Hz. Muhammed Mustafa (a.s)’ın Çocukları: Kasım, Abdullah, Zeynep, Rukiyye,
Ümmü Gülsüm, Fatıma, İbrahim
Vehb b.Abdulmenaf: Hz.Amine’nin babası
Berre bt. Abduluzza: Hz. Amine’nin annesi Abdüddar oğullarından
Kilab b. Mürre: Hz. Muhammed’in annesi ile babasının soyunun birleştiği kimsedir.
Efendimizin Ata Soyu Şeceresi: Abdullah, Şeybe, Haşim Abdulmenaf, Kusay, Kilap
Allah Rasulu’nun Annesinin Soy Şeceresi: Âmine, Vehb, Abdulmenaf, Zühre
Haris ve Zübeyr: Efendimizin amcaları İslam’dan önce vefat etmişlerdir. , İran’ın ve
Yemen’in gümüş parası dirhem’i kullanıyorlardı.
Süt Kardeşler: Hz. Hamza, Mesruk Ebu Seleme, Şeyma ve Abdullah.
Sütanne: Halime bt. Ebu Zueyb Sa’d bin Bekir kolundan olup fasih Arapçayı en
düzgün konuşan kabiledendir.
Annesinin Vefatı: Hz: Âmine yanına dadısı Ümmü Eymen’i de (Bereke) alarak
babasının kabrini ziyarete gitti Ebva köyünde vefat etti.
En-Nabiğa: Hz. Amine’nin Medine’de misafir kaldığı evdir.
Busra: Şam ticaretinde uğrayıp Rahip bahira ile görüştüğü kasabadır.
Bahira Olayı: Hz Muhammed’in Busra’da Rahip Bahira ile karşlaşmasından dolayı
müşriklerin Kur’an’ı Hz. Peygamber’e rahip Bahira’nın öğrettiğini iddia ettikleri
olaydır.
Ficar Savaşı: Hz.Muhammed 20 yaşlarında iken Kureyş ve Kinane kabileleri, Kaysaylan ve müttefikleriyle karşı karşıya gelmişlerdir. Bu savaş Kinane kabilesinden
Berad b. Kays’ın Hevazin kabilesinden Urve b.Utbe’yi bir ticari rekabet üzerine
öldürmesi sonucu ortaya çıktı. Savaşta Kureyş ve Kinane’nin genel komutanı Harb
b.Umeyye idi, Beni Haşim’in komutanı Zübeyir b. Abdulmuttalib idi.
Üç Gece Üst Üste Allah Resulunün Okuduğu Kur’an’ı Dinleyen müşrikler
1-Ebu Süfyan Sahr b.Harb 2-Ebu Cehil Amr b.Hişam 3-Ahnes b.Şerik
Müşriklerin Ebu Talib’e Allah Resulunü kendilerine öldürmek için teslim edilmesi
üzerine Umare b.Velid b.Muğireyi teklif etiler.
149
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
Ubey b.Halef: Uhud savaşında Hz.Peygamberin üzerine yürüyen ve sonunda
Hz.Peygamber tarafından yaralanan kimsedir. Übey, O bana Mekke’de seni ben
öldüreceğim vallahi o benim üzerime tükürse yine beni muhakkak öldürür diye korkar
dururdu. Eline almış olduğu çürümüş bir kemikle bunları kim diriltecek deyip
tartışmıştır. Hz. Ebu Bekir ile 100 deve karşılığında Rum-İran savaşı hakkında
iddialaşıyor
Neblel b.Haris: Peygamberimiz kim şeytana bakmak isterse ona baksın dediği
müşriktir.
Peygamberimizin Kötü Komşusu: Ebu Leheb ve Ukbe b.Ebi Muayt
Ukbe b.Ebi Muayt: Ubey b. Halef’in teşvikiyle Hz Muhammed’in üzerine deve
işkembesi atmıştır. Bedir savaşında esirler arasında iken boynu vurulmuştur.
Umeyye b. Halef: Bilal Habeşi’ye işkence eden müşrik.
Hakem b. Ebü’l-As: Yeğeni Osman b. Affan’a ellerini ve ayaklarını bağlayarak
işkence etmiştir.
İslam Düşmanlarının En Meşhurları: Ebu Leheb, Ebu Cehil, Velid b. Muğire, As b.
Vail, Nadr b. Haris, Ebu Uhayha, Ukbe b. Ebi Muayt, Utbe b. Ebi Muayt, Utbe b.
Rebia, Şeybe b. Rebia, Ümmü Cemil, Ümmeyye b. Halef, Ubey b. Halef. Utbe b.
Rebia: Peygamber’e şahsen başvurup davadan dönmesini isteyen müşrik.
As b.Vail: Allah Rasulunü ebter olmakla hicvetti. (Kevser)
MUHTELİF KAVRAMLAR
Sağdiye: Zırhlı gömlek olup Davut (a.s) Calutu öldürürken giymiş olduğu zırhtır.
Allah Rasulü beni Kaynuka Yahudilerinden başkumandanlık hakkı olarak aldı.
Bismikellahümme: Boykot kararında güvenin yemediği kelime.
Sarih: Hz.İsmail’in saf soyundan gelen anlamına gelir.
Ebter: Erkek çocukları vefat edip kız çocukları yaşayan kişiye denir.
Kevser: Peygamberlik ve çok hayır anlamına gelir.
Boykotun Kalkması İçin Çaba Sarfeden müşrikler: Mutim b.Adi, Ebul-Bahteri
b.Hişam, Zem’a b.Esved.
Mutim b.Adi: Hz. Peygamber Taif dönüşü bu şahsın himayesinde Meke’ye
girebilmiştir.
Addas: Utbe b. Rebia’nın kölesi Ninovalı hıristiyan köle.
İsra: Gece yürüyüşü Mescid-i Haram’dan Mescid-i Aksaya yapılan gece yolculuğu.
Mi’rac: Göğe yükselme aracı demektir.
Burak: Allah Rasulunün isra gecesi bindiği binitin adı, merkepten büyük, katırdan
küçük Varud diye anılır.Yatsı vaktinden sonra Burak’a bindi Tur’i sinada namaz kıldı.
150
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
Beyti Ma’mur: Mirac’taki beyt, Hz.İbrahim kapı önünde beklemekte yetmişbin
melek oraya girip dönmemekte.
Sidretü’l-münteha: 7.Kat göksemada ağaç.
Refref: Yeşil ipekten döşek. sidretül-müntehadan sonra Allah Rasulü bu ipek döşeğe
binerek Allah’ın huzuruna vardı.
Cennetu’l Me’va: Arşın sağında olup Şehit Ruhların durağıdır.
Mirac’ın Üç Hediyesi:
1-Beş vakit namaz
2-Bakara Suresinin son ayetleri
3-Şirk koşmayanların mutlaka cennete gireceği
I. Akabe Görüşmesi: Hz Peygamber Nübüvvetin 11 miladi 620 yılında Hazrecli 6
kişi ile görüşerek İslam’ı tebliğ etti ve Müslüman oldular. Gelecek yıl aynı zaman ve
yerde buluşmak üzere anlaştılar.
I.Akabe Biatı: Nübüvvetin 12.yılında 621 Zilhicce ayında 10’u Hazrecli, 2’si Evsli 12
kişi Hazreti Peygamber ile Akabe’de görüştüler.
İlk Öğretmen: Medine’ye giden Mus’ab b. Umeyr.
II. Akabe Biatı: Nübüvvetin 13,miladi 622 yılında ikisi bayan 75 Medineli ile
görüşüp onlardan söz aldı.
Hz. Hamza: Yeğeninden 3 yaş büyüktü. Nübüvvetin 6.yılında müslüman oldu.
Abdullah b. Nuaym, Hz.Ömer’i Allah Rasulü’nü öldürmeye giderken çevirmeye
çalışıyor. Hz Ömer, Miladi 615,Nübüvvetin 6.yılında Zilhicce ayı Cuma günü
müslüman olmuştur. Hz.Ömer’in kız kardeşi Fatıma, eniştesi Said b.Zeyd.
Habbab b. Eret: Hz.Ömer’in ablasıyla eniştesine Kur’an öğretiyordu.
Kur’an-ı Dinleyerek Müslüman olanlar: Hz Ömer, Tufeyl b. Amr, Ebu Zer elĞıffari, Dımad b. Sa’lebe, Hazrecli 6 kişi, Sa’d b. Muaz
I. Habeşistan Hicreti: Nübüvvetin 5.yılında 615 Recep ayında 4 Kadın 11 erkek
hicret etti.
II. Hebeşistan Hicreti Cafer b. Ebi Talib’in başkanlığında 82 erkek 18 bayan
Habeşistan’a hicret etmiştir.
Cafer Bin Ebi Talip: Necaşiyle konuşan Müslümanların sözcüsü Müte savaşında
şehit oldu.
Habeşistan‘dan Cafer’in Dönüşü Hicri: 7, miladi 628 Hayber’in fethine rastlar
Boykot Takvimi: Bi’setin 7.yılından 10.yılına kadar (616-619)
Amü’l-hüzn: Ebu Talib’in ve Hz. Hatice’nin öldüğü seneye denir.
151
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
Hacun Kabristanı: Hz. Hatice’nin defnolunduğu mezarlık henüz cenaze namazı farz
olmadığı için Hatice annemizin cenaze namazı kılınmamıştır.
Taif Yolculuğu: Nübevvetin 10. yılı, miladi 620 Şevval ayının sonuna doğru Hz
Hatice’nin ölümünden bir ay sonra, Zilkade ayında Tebliğe muhatap kılınan Taif ileri
gelenleri
Hicret ve Yolculuğu
Rakika veya Rukayka: Hicret esnasında Daru’n-nedve’de konuşulan sözleri gelip
Allah Rasulü’ne haber veren Abdülmuttalib’in kardeşinin kızı
Abdullah b. Ebu Bekir: Hz Ebu Bekir’in oğlu, Mekke’deki müşriklerden haber
getiren kişi.(sevr) Amir b. Fuheyre: Koyunları Sevr’e getiren kişi.
Abdullah b. Ureykıt: Hicrette yol kılavuzluğu yapan kişi.
Suraka b. Malik: Müdlic oğullarından olup Hz.Peygaberi takip eden ve bu yüzden
atının ayağı sürçerek takipten vazgeçen müşrik.
Bureyde b. Husayb: Hicret yolculuğunda Kureyşliler’in mukafatını duyunca Allah
Rasulü’nün peşine düştü kimliğini sordu ve Müslüman oldu
Külsüm b. Hidm: Kuba’da Hz. Peygamber’i ağırlıyarak ikramda bulunan Kubalı.
Kuba’ya Variş: 12 Rebiulevvel, 24 Eylül 622
İlk Cuma Namazı: Salim b. Avf oğullarının oturduğu Ranuna vadisinde Cuma
namazı kıldırdı. Yaklaşık 100 kişi idiler.
Sehl ve Süheyl: Mescid-i Nebevinin inşa edildiği, devenin çöktüğü arsa sahipleri.
Arsanın Bedeli: Mescid-i Nebevi’nin arsasının bedelini10 dinar karşılığında Hz. Ebu
Bekir ödemiştir.Halid b.Zeyd: Hz Peygamberi Medine’de 7 ay boyunca evinde
misafir eden sahabi.
Hicri Takvim: Hz Ömer zamanında miladi 638 yılında takvim başı olarak kabul
edilmiştir.
Meşrube, Ğurfe Hızane: Hz.Bilal-i Habeşi’nin görevli olduğu beytülmal’dir
KUBA
Ummü Mabed: Hicret esnasında Allah Rasulunün kısır koyundan süt sağdığı
koyunun sahibiSa’d b. Hayseme: Kuba’da Allah Rasulunün sohbet yaptığı ve
bekârlar evi diye anılan evin sahibi. Ebu Rafi ve Zeyd b. Harise: Hz Peygamberin
Mekke’de kalan ehlini Mekke’den getirmişlerdir.
Peygamber Efendimizin Damatları:
Ebu’l-As b. Rebi: Hz. Peygamber’in damadı (Zeyneb’in eşi)
Hz.Osman: Rukiyye ve Ümmü Gülsüm’ün eşi.
Hz.Ali: Fatıma’nın eşi
Üstüvanetü’l-vüfud: Hz. Peygamber’in elçileri kabul ettiği sutun.
152
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
SAHABİLERİN BİLGİSİ
Ubade b. Samit: Hz. Peygamber gibi Ehl-i Suffe’de öğretmenlik yapan sahabidir.
Hübab b.Münzir: Bedir’deki kuyuların kapatılma fikrini Allah Rasulu’ne veriyor.
Nuaym b. Mes’ud: Hendek savaşında Kureyş-Yahudi ittifakını bozuyor.
Safvan b. Muattal: Beni Müstalik gazvesinin artçısı olup îfk olayına karışan adı
geçen sahabidir.Büsr b. Muattal: Hudeybiye antlaşmasında Mekkeliler’e elçi olarak
gönderilen sahabidir Hatıp b. Ebi Belta: Uhud’da Hz.Peygamberin dişini kıran
müşrik. Utbe b.Ebi Vakkas’ın üzerine saldırıp onu öldürmüştür. Hatıp aynı zamanda
Mekke’nin fethini haber veren bir mektub da göndermek istemiş ancak bu teşebbüsü
vahiy ile engellenmiştir. Talha b. Ubeydullah: Allah Rasulü cennetlik olup
yeryüzünde dolaşan birini görmek isteyen fılana baksın dediği sahabi.Katade b.
Numan: Uhud’da gözleri dışarı çıkınca Allah Rasulü gözünü eski yerine koydu.
Enes b.Nadr: Hakkında Hz.Ömer “ben kıyamet günü onu Allah’ın tek bir ümmet
olarak haşredeceğini umarım” dediği sahabi.
Utbe b. Ebi Vakkas: Allah Rasulunün dişini kıran müşrik
Hıraş b. Ümmeye el Ka’bi’yi: Hudeybiye günü elçi olarak Mekkelilere gönderiliyor.
Huzeyfe b Yeman: Hendek günü savaşın sona erdiği gece karşı düşman saflarına
geçerek haber almaya çalışmıştır.
Hendek Savaşı: 23 gün sürdü. Müslümanlar 6 şehit verdi.
Ebu Lübabe: Hendek savaşı sonrasında antlaşmayı bozan Beni Kurayzaların
akibetinin bilgisini yanlışlıkla Yahudilere haber veren, bunun sonucunda tevbesi kabul
oluncaya kadar kendisini ağaca bağlayan ve tövbesi kabul olan ve malın 1/3 ünü
kefaret ödeyen sahabidir. Şuan Mescidi Nebevinin içinde Ebu Lubabe adında bir sutun
bulunmaktadır.
Sa’d b.Muaz: Hendek savaşında yaralandı. Beni Kurayzaların hükmünü veren
sahabidir. Şehit düşünce arşın titreyip kapılarını açtığı sahabidir. Binlerce melek bu
sahabenin cenaze namazına iştirak etmiştir. denilirki muhacirlerden Ebu Bekir ne ise
Ensardan da Sa’d b. Muaz Allah Rasulu için o derece değerliidi.
Bilal b. Rebah: Ezan okuyan Bilal Habeş-i’nin adı.
Abdullah Zülbicadeyn: Peygamberimiz ona evvah (Kur’an-ı gür sesle
okuyan)demiştir.
Sümame b.Usal: Hz.Peygamberin Mü’min bir mideyle yer, Kâfir 7 mideyle yer
demesine sebep olan kişidir. Sümame Yemame halkından olup Müslüman olduktan
sonra müşrik Mekkelilere erzak satımını yasakladı. Mekkeli müşrikler bu tarz düşman
saldırılarına rağmen erzakın sağlanması için Allah Rasulune mektup yazıyorlar ve
Allah Rasulu Sumame’den erzakın devam etmesini istemiştir.
Sadakası Ondan Hayırlı: Sahabiden biri güzel bir deveyi tasadduk edince bir diğer
sahabi tasadduku kendisinden hayırlı diye söylendi, Allah Rasulü de tasaddukundan
da senden de hayırlıdır diye onu kınadı. Allah Rasulü seni müjdelerim senin sadakan
zekâtı kabul olunan divana yazıldı dedi.
Bişr b. Bera: Hayber’de zehirli etten yiyen sahabi.
153
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
Yesar: Hayberli Yahudilerin çobanı olup Müslüman oluyor ve hiç namaz kılmadan
şehit oldu. Hz.Peygamber onu yanında hurileri görünce yüzünü çeviriyor.
Ebu Hayseme: Abdullah bin Haysenetu’s-Salimi diye anılan kişi Tebükte sonradan
Allah Rasulüne yetişiyor ve eşinin soğuk su ve sıcak yemek ikramını reddediyor ve
Allah Rasulü bu sıcakta kılıç boynunda güneş te olsun ben de soğuk su mu
içeyim”demiştir.
Necran Emini: Allah Rasulu Necran halkının işlerini görmek için Ebu Ubeyde b.
Cerrah’ı görevlendiriyor.
Zeyd b. Erkam: Baş Münafıkın Medine’ye gidersek aziz olan zelil olanı Medine’den
çıkaracak sözünü duyup gelip Allah Rasulüne haber veren genç çocuk.
Zeyd b. Sabit: Allah Rasulü Yahudi ve Süryani dilini öğrenmesini emrediyor.
Hz.Ali’nin çocukları Hasan, Hüseyin, Muhassin en güzel isimler Haris, Hemmam.
Vahiy Kâtipleri ( komisyon üyeleri)
1-Zeyd b. Sabit 2-Said b. As 3-Abdullah b. Zübeyr 4-Abdurrahman b. Haris
Yazı Öğreten Sahabiler:1-Abdullah b. Said b.As, Ubade b. Samit, Hafsa bt. Ömer
Huzeyfe b.Yeman: Hz.Osman’a Kur’an-ı istinsah etmesini teklif etmiştir.
Mute şehit Komutanları: Zeyd b. Harise, Cafer b. Ebi. Talib, Abdullah b. Ravaha.
Ebu Ahmed b. Cahş: Ebu Süfyan’ın damadı olup Medineye hicret ettiği zaman Ebu
Süfyan evine el koydu. Peygamberimiz onun evine karşılık cennette bir ev, köşk sözü
verdi.
Tebuk Gazvesi: Kur’an’da saatu’l-usre ve Gazvetu’l usre diye isimlenir. Medine’den
700 km. uzak. Tebük seferinde Berae süresinin 29. Ayeti (cizye) indi ve ilkkez
uygulandı.
Zımmi: Cizye vererek İslam devletinin tebaası olanlardır.
Harbi: İslam hâkimiyeti dışında yaşayan ğayr-i Müslüm.
Ebu Amir: Evtaş şehidi Ebu Musa el-Eş’arinin amcası o gün 9 müşrik öldürüp sonra
şehit oluyor
Ukeydir b. Abdulmelik: Dumetu’l Cendel hükümdarı olup Halid b. Velid bunu tutsak
ederek Allah Rasulu’ne getiriyor.
Senniyyetü’l veda: Tebük dönüşünde Müslümanların karşılandığı mevki
Elli Gün Boyunca İrtibatı Kesilen 3 Sahabi: Tebük seferine katılmayıp ve mazaret
de beyan edemeyen üç sahabi: Ka’b b. Malik, Mürare b. Rebi ve Hilal b. Umeyye
hakkında Tevbe süresinin 118. ayet nazil oldu.
Amr b. As İhtilam oldu. Teyemmümle namaz kıldırdı. Zatusselasil seferinde Amr b.
As Rasulullah’a en çok kimi seviyorsun diye sordu. Rasulullah en çok Aişe’yi, Ebu
Bekir’i, Ömer’i…
Sıf’ul Bahr Ebu Ubeyde’nin komuta ettiği sefer, hurmaları bir bir bölüştürdü.
Sahabiler açlıktan selem ağacının yaprağını yediler.
154
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
Kays b. Sa’d: Sıf’ul-bahr seferinde karşılığı Medine’de verilmek üzere borca 11
deveyi satın alıp sahabilerin ihtiyacı için kesen sahabidir. 9 Tanesini seferde kesip
ashaba ikram ediyor. Medine’ye geldiği zaman babası 50 deve yükü hurma tutan 4
bahçeyi oğluna bağışlıyor. Cömertlik bu hanedana aittir.(Hadis-i Şerif) Ebu Bekir’den
sonra en cömert insan. Kays hastalandığı zaman ziyaretçiler çok geldiğinden evinin
merdiveni kırılmış ve niye filan, filan ziyarete gelmiyor dendiğinde borçlarından
dolayı dendiğinde, alacaklarım onlara helal olsun demiştir. Kays ve babası, dedesi ve
bütün ataları hergün evinin köşküne çıkarak yok mu et ve yağ isteyen gelsin alsın
demişlerdir.
Anber Balığı: Aç düşen sahabiler Sıf’ul bahr seferinde deniz sahilinde balık
buluyorlar.50 arşın uzunluğunda balığın göz çukuruna 13 kişi oturabilecek büyüklükte
o balığın etinden Peygamberimiz de yedi.
Cerir b.Abdullah: Yemenli halkın ileri geleni olup Hicretin 10.yılında Müslüman
olmuş ve Allah Rasulü ona oturması için minderini vermiş ve”Size bir toplumun azizi
gelirse ona hürmet edin”demiştir.
Hz.Ömer Hz.Ebu Bekir’e Kur’an’ı cem etme teklifini yapmıştır.
Said b. As: Halkın dili en fasih ve düzgün olanı
Zeyd b. Sabit: Halkın içinden Kur’an’ın okunuş tarzını en iyi bilen ve komisyon
başkanı.
En Hayırlı Kadınlar: Huveylid kızı Hatice, Muhammed kızı Fatıma, İmran kızı
Meryem ve Müzahim kızı Asiye’dir.
Zeyd b. Harise: Ukaz Panayırında Hâkim b.Hizam halası Hz.Hatice için 400 dirheme
satın aldı. Hz. Hatice annemiz de Zeyd’i Alllah Rasulune hediye etmiştir.
İlk Müslüman Olanlar: Hz.Hatice, Hz.Ali, Hz.Ebubekir, Zeyd bin Harise, Bilal
Habeşi ile annesi Hamame Hatun, Ebu Fukeyhe. Halid b. Said, Halid b. Said’in annesi
Ümeyye Hatun, Amr b.Said
Ümmet Kelimesi: Herhangi bir zamana muhassar kılınmadan herhangi bir topluluğa
denildiği gibi hayvan ve kuşlara da denilmektedir.
Yasir b.Amir: Eşi Sümeyye Hatun oğulları Ammar ve Abdullah.
Yasir: İslam’ın ilk erkek şehidi.
Sümeyye: İslam’da ilk kadın şehit.
Ammar b.Yasir: İşkenceden kurtulmak için inkâra cevaz verildi.
Abdullah b.Mes’ud: Allah Rasulundan sonra Kâbe’de ilk Kur’an’ı açıktan okuyan
kişidir.Sa’d Ebi Vakkas: Okçulukta meşhur olan İslam’da ilk kan akıtan sahabi.
Tufeyl b.Amr ed-devsi: Kur’an dinledi Müslüman oldu. Asasının başında bir nur
peyda oldu. Bera b.Ma’rur: Rasulullah’ın kabrinin üzerine namaz kıldığı sahabi.
Enes b.Malik: Annesi tarafından Allah Rasulune hediye ediliyor ve Allah Rasulunün
Enes’e 3 duası ( Mal, Evlat, Bereket )
155
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
Hz.Peygamberin Kâtipleri: Hz.Ebubekir, Hz.Ömer, Hz.Osman, Hz.Ali, Ubey b.Kab,
Zeyd b.Sabit, Zübeyr b.Avvam, Halid b.Said, Eban b. Said, Hanzaletu’l-useydi, Ala
b.Hadrami, Halid b.Velid, Abdullah b. Ravaha, Muhammed b.Mesleme, Abdullah
b.Said, Muğire b.Şube, Amr b.As, Muaviye b. Ebu Süfyan, Cuheym b.Salt, Mueykıb,
Surahbil, Abdullah b. Zeyd, Erkam b.Ebi’l-Erkam, Ukbe, Ala b.Ukbe, Sabit b.Kays,
Talha b.Ubeydullah, Yezid b. Ebu Süfyan, Halid b.Zeyd, Bureyde b.Husay, Husayn
b.Numeyr, Ebu Seleme, Abdullah b. Abdulesed, Huvaytı b. Ahduluzza, Hatip b.Amr,
Abdullah b.Erkam.
Temim’i Dari: Hz.Peygambere mimber edinmesini tavsiye eden sahabidir.
Abdullah b.Erkam: Hz.Ömer zamanında hazine bakanı.
İslam’da İlk Zıhar: Ubade b.Samit’in kardeşi Evs b.Samit’tir.
Havle Hatun: Evsin Zıhar yaptığı karısı hakkında mücadele süresinin zıhar kefareti
ile ilgili ayetler inmiştir.(Havle bt. Sa’lebe)
Ensarın 3 Büyük Şairi: 1-Hassan b.Sabit 2-Abdullah b.Ravaha 3-Ka’b b.Malik
Her Türlü zulüm ve İşkenceye Rağmen Müslümanlıklarını İlk Açıklayanlar
1-Hz.Safiyye 2- Hz.Atika 3-Abbas 4-Ümmü Fadl 5-Hz.Abbas’ın azadlısı Ebu Refi
6-Amr b. Abese 7- Ebu Zerri’l-Gıfari
Ebu Zer Gıffari: İlk Müslümanlığını ilan eden sahabidir.
Lebid: Müşrik iken Sa’d b.Muaz’ın dövülmesine sebep oluyor ve Müslüman olunca
Hz.Ömer “Ey Lebid bir şiir söyle” deyince Lebid “Allah Bakara ve Aliimran
surelerini bana verdi “ buna rağmen daha şiir okumam deyince, Hz.Ömer Lebid’in
maaşını 2000’ den 2500’ e çıkartıyor
Havari: Allah Rasulü her bir Peygamberin havarisi vardır. Benimki de Zübeyir bin
Avvam’dır.İslam’da hilf yoktur, İslam kardeşliği vardır.
Medine Vesikası: Müslümanlarla Medine’deki Yahudiler arasında imzalanmış.
Dünyanın yazılı ilk anayasası kabul edilmiştir.
Efendimizin Neneleri
Hale bt. Uheyb: Hz.Hamza ile Safiyenin annesi
Nuteyle: Hz.Abbas ile Dırar’ın annesi.
Safiyye: Peygamberimizin Amcası Haris b.Abdulmuttalip’in annesi.
BEDİR SAVAŞI
Mübareze: Savaşa teke tek vuruşarak başlamak.
Esved b Abdulesed: Hz. Hamza ile teke tek vuruşmuştur. Utbe b Rebia, kardeşi,
Şeybe ve Velid b Utbe, Hz Hamza Hz ali ve Ubeyde b Haris ‘e karşı vuruştular.
Ubeyde b. Haris: Hz. Peygaber’in amcasının oğlu.
Bedir Esirleri: Esirler Arasında Peygamberimizin amcası Abbas ve amca çocukları
Akil ve Nevfel de bulunmaktadır.
Bedir Savaş’ının Müjdecileri: Zeyd b. Harise ve Abdullah b. Ravaha
Bedir’de Karşı Karşıya Gelen Yakınlar Hz.Hamza ile Hz.Abbas, Hz.Ebu Bekir ile
156
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
oğlu Abdurrahman, Mus‘ab b. Umeyr ile kardeşi Ebu Aziz.
Bedir Savaşında Ölen Müşrik İleri Gelenler: Ebu Cehil, Ümeyye b. Halef, Utbe b.
Rebia, Şeybe b. Rebia Ebu Süfyan’ın oğlu Hanzala
Bedir Savaşı: Allah Rasulü Abdullah Ümmü Mektum’u Medine yönetimiyle
görvlendirdi.
Müslümanların Sancaktarları: Mus’ab bin Umeyr, Hubab bin Münzir, Sa’d b.Muaz
Bedir’ de Müslümanların Parolası: Muhacirlerinki: Ya beni Abdurahman,
Hazreclerinki: Ya beni Abdullah, Evsilerinki: Ya beni Ubeydullah
Müslümanların Genel Parolası: Ya Mansur, Emit, Ehad
Asım b. Sabit: Peygamberimiz Asım gibi çarpışınız buyurdu
Allah Rasulü Hz.Ömer’i Bedir de Müşriklere elçi olarak gönderdi
Ebu Huzeyfe b.Utbe b.Rebia: Peygamberimiz’in sahabelerden amcam Abbasın
ellerini çözebilirmisiniz diye ricada bulununca Ebu Huzeyfe “babalarımızı öldürelim
de Abbas’ı serbest mi bırakalım onu görürsem kılıçla yüzüne vururum”diye tepkisini
dile getirdi. Allah Rasulü Peygamberin amcasının yüzüne kılıçla vurulurmu? dedi.
Harise b. Süreka: Ensardan ilk şehit olan Allah Rasulü Harise ile ilgili o Firdevs
cennetindedir.
Mihca b.Salih: Müslümanların Bedirde’ki ilk şehidi.
Ubeyde b. Haris: Efendimizin amcası Haris’in oğlu olup Bedir’de mübarezede
yaralandı ve Medine’ye dönerken yolda vefat etti. Kabrinden misk kokusu gelir
Ebu Cehili Öldüren Gençler: Muaz b.Afra ile Muaz bin Amr b.Cemuh idi.
Bedir Savaşında Müşrikler 70 ölü, 70 esir verirken Müslümanlar 14 şehit vermiştir.
Zekvan b.Abdi Kays: Peygamberimiz bu gece bizi kim muhafaza eder deyince 3 defa
ben diye ayağa kalkar.
Zülfikar Kılıcı: Münebbih b.Haccacın kılıcı olup savaş sonunda başkomutan hakkı
olarak (safiy) Allah Rasulüne kalıyor. Ebu Cehilin devesi de Allah Rasulune kalıyor.
UHUD SAVAŞI
Uhud Savaşı: Hicri 3 miladi 625.yılında Şevval ayında cumartesi günü yapılmıştır.
Uhud’da İslam Parolası: Emit, Öldür
Muhayrık: Uhud günü Müslüman olup şehit düşünce 7 parça bahçesini islama
bağışladı ve vakfedildi.
Cubeyr b. Mutim: Kureyş’in Beni Nevfel kolundan olup kölesi Vahşi b. Harb‘a
Bedir’de öldürülen Tuayme b. Adi ‘ye mukabil Hamza‘yı öldürdüğü takdirde azat
edileceği sözü verdi.
Vahşi b. Harp: Cübeyr b. Mutim’in kölesi olup Hz.Hamzayı şehit etmiştir.
Abdullah b. Cübeyr: Ayneyn tepesinde okçuların başkanı.
Abdullah b. Kamie: Uhud’da Allah Rasulü’nün yüzünü yaralayan müşrik.
157
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
Talha b. Ubeydullah: Uhud’da Allah Rasulünü korurken kolu kesiliyor.
Ka’b b. Malik: Uhud’da Allah Rasülü’nün ölmediğini görüpte ashabını çağıran kişi.
Hind b. Utbe: Vahşi’yi zinetleriyle ödüllendiriyor.
Amr b.Sabit: Bir vakit bile namaz kılmadan şehit oldu.
Huseyl b.Cabir: Uhud’ta yanlışlıkla Müslümanlar tarafından öldürülmüştür.
Hanzala b.Ebu Amir: Cünup olduğu için melekler yıkadı.
Müşrikler: Okçuların başına Abdullah b.Ebu Rebia’yı, sol kanattaki atlıların başına
İkrime bin Ebu Cehil’i, Sağ kanattaki atlıların başınada Halid b Velid’i uyarladılar.
Müşriklerin Parolası: Ya’lel-Uzza Ya al-i Hubel
İlk Miras Taksimi: Sa’d b.Rebi’nin mirasını Allah Rasulü çocuklarına taksim etti.
Uhud günü Hz.Peygamberin rebaiye dişi kırıldı. Allah’ım kavmimi mağfiret buyur
çünkü onlar bilmiyorlar diyerek dua etmiştir. (Nahl 26)
Bi’r’i Maune: Öğretmen olarak 70 hafızın şehit edildiği olay.
Ebu Bera: Asıl adı Amir b. Malik Bi’ri Maune faciasında Allah Rasulu’ne teminat
veren kişi.
Haram b. Milhan: Hz. Peygamber’in mektubunu götürdü.
Amir b. Tufeyl: Allah Rasulu’nun mektubuna itibar etmedi ve mektubu yırtmıştır.
Allah Rasullu hiçbir zaman bedua etmediği halde sabah namazında kunut okumuş ve
beddua etmiştir.
Reci Vak’ası: Asım b.Sabit başkanlığında 10 sahabiye yapılan saldırıdır. Hubeyb b.
Adi, Abdullah b.Trafik ve Zeyd b.Desinne adlı üç sahabi esir edildi. Hubeyb b. Adi ve
Zeyd b. Dessine’yi Mekkeli müşrikler satın alıp darağacında astılar.
Zatü Atlah: Allah Rasulu’nun gönderdigi 15 sahabinin sehit olduğu olay. Ka’b
b.Umeyr el Ğıffari yaralı olarak Medine’ye varıp olayı haber vermiştir.
HENDEK SAVAŞI:
Ahzap: Hendek gazvesine birçok kabile muttefik katıldığı için (müttefikler)
denilmiştir.
Beni Kaynuka: Medine’den ilk çıkarılan Yahudiler
Bey’ atu’r-rıdvan: Hudeybiye günü elçi olarak gönderilen Hz. Osman dönmesi
gecikince öldürüldü yaygarası üzerine Hz. Peygamber sahabilerden ölüm üzerine ya
da savaştan kaçmamak üzere biat aldı.
Ebu Cendel: Hudeybiye müşrik heyeti başkanı Suheyl b. Amr’ın oğlu olup o gün
Müslüman olarak Hz Peygambere sığındıgı halde antlaşma gereği iade ediliyor.
Merruz zahran: Mekke fethinde müslümanların konakladığı yer.
158
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
MEKKE’NİN FETHİ
İslam ordusu 10 Ramazan H.8 1 Ocak 630’da Medine‘den hareket etti.
Ebü süfyan: Mekke’nin fethinde Müslüman oldu.
Genel Af: Mekke fetholununca Hz.Peygamber 11 ‘i erkek 6 kadın haric tümünü
affetti.Abdullah b. Sa’d b. Ebi Serh: Fetih günü öldürülecek arasında oldugu halde
affedildi. Suçu, irtidat edip ve müslüman iken vahyi yanlış yazdığını iftira ediyor.
Hind: Öldürülücekler arasında idi suçu Hz.Hamzan’nın ciğerini çiğnediği için.
Attab b. Esid: Mekke valisi olup, fetih günü Müslüman oldu.
İkrime b. Ebi Cehil: Yemen’e kaçtı ancak döndü af diledi Müslüman oldu. Allah
Rasulu hoş geldin ey süvari mühacir diye ona iltifat etmiş ve bağışlanması için
Allah’tan af dilemiştir.Ebu Süfyan: Mekke’nin fethi esnasında Müslüman oldu Taif
kuşatmasında bir gözünü kaybediyor ve Huneyn savaşında Allah rasulunun devesinin
yularını bırakmıyor ve Allah Rasulunu n korumalığını yapmıştır. Bilal b. Rebah
Kâbe’nin üstünde ezan okuyunca her bir müşrik nir serzenişte bulununca Ebu Süfyan
Ben Allah Rasulü hakkında bir şey söylemekten korkarım ki şu kum taneleri onu
Allah Rasulüne söyler diye korkarım. Hebar b. Esved: Allah Peygamber düşmanı
iken Zeyneb annemiz’i deveden düşürüyor ve hamile olan Hz. Zeyneb çocuğunu
kaybediyor ve kan kaybından vefat ediyor. Mekkenin fethi esnasında öldürülecekler
arasında olduğu halde affedildi.
HUNEYN SAVAŞI
Malik b. Avf: Hüneyn savaşının müşrik komutanı.
Düreyd b. Sımme:100 yaşlarında gözleri görmeyen tecrübesinden dolayı cağrılmıştır.
Hüneyn Ğanimetleri: Altı bin esir, 24 bin deve,40 bin koyun, bir miktar gümüş para.
Hz. Peygamber ganimetlerin Ci’raneye götürülmesini emretti.
Mes’ud b. Amr el Gıffari: Hüneyn ganimetlerinin muhafızlığını yaptı.(Ci’ranede)
BAZI FIKH-İ BİLGİLER
Fetih Namazı: Allah Rasulü Fetih günü Cuma günü Ümmü haninin (Ebu Talibin kızı)
evinde gusletti ve 8 rekât fetih namazı kıldı. Sünnettir. Ferdi olarak bir selamla gizli
kıraatla kılınır. Allah Rasulü Ümmü haninin evinde sirke yediği zaman sirke ne güzel
katıktır ve sirke bulunan ev yoksul olmaz buyurmuştur.
Abdurrahman b. Avf’ın Sabah Namazında İmam Olup Namazı Kıldırışı: Allah
Rasulü ihtiyaca gidip de gecikince Abddurrahman b.Avf namazı kıldırıyor ve namazın
sonunda Allah rasulü iyi yaptınız dedi.
159
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
Allah Rasulünün Gülmesi: Allah, Tevbe edip dilini ve elini günahtan koruyan ve
sakınan her kesin üzerine düştü. Allah Müminleri bağışlayınca şeytan “Mahvolduk
diye çığlık atınca Hz.Peygamberimiz gülüyor. Şeytan Bedir günü Cebrail’i çarpışmak
için melekleri sıraladığını görmüştü buyurmuştur. İbrahim (a.s) Kâbe’yi inşa ettiği
zaman Cebrail (a.s) gelip Hz.İbrahim’e haccın nasıl yapılacağını uygulamalı olarak
öğretmiştir. İbrahim (a.s) şeytanı 3 kere görüp 3 kere taşlaması ve ellerini kulaklarına
tıkayarak insanları Hacca “Ey insanlar Rabbinizin davetine icabet ediniz.” diye
insanları makamı (İbrahim’e) basarak bütün mahlûkatı Hacca davet etti. İbrahim (a.s)
davetine çağrısına o zaman Lebbyk diye karşılık verenlere hac nasip olur.2 Defa
lebbeyk diyene 2 defa,3 defa diyenlere 3 defa nasip olur.
Muhkimat: İnsanı Cehenneme sürükleyen büyük ve tehlikeli günahlar.
Malik: Cehennem hazini, Bekçisi (Zebani Cehennem Bekçisi)
Rıdvan: Cennetteki meleklerin başkanı.
Teheccüt: Beş vakit farzdan önce yaklaşık bir yıl farz idi.
Kurban: Allah Rasulü Medine’de 10 tane kurban kesti.
Mübahele: Karşılıklı lanetleşme demektir. Hz. Peygamber Necran halkına mübahele
‘yi teklif etmiştir.
Üç Sınıf İnsandan Başkasının Dilenmesi Caiz Değildir:
1-Kefaret altına giren kimseye o malı elde edinceye kadar dilenmesi helaldir.
2-Bütün malını yok eden bir felakete uğrayan kimsenin geçim ihtiyacını sağlayıncaya
yahut hacetini giderinceye kadar dilenmesi helaldir.
3-Yoksulluğa uğrayan, kavminden 3 kişinin gerçekten filan kişi yoksul düştü diye
şahadette bulundukları kimsenin geçimini sağlayıncaya kadar dilenmesi helaldir.
Dilenmenin bundan ötesi haramdır.
Eyyamu’l-bid’i Kameri takvime göre ayın 13.14.15 nci günleridir.
Peygamberimiz Zilhicce ayının dokuzuncu gününde oruç tutmadı. Arefe günü o
günden önceki yıl ile o günden sonraki yılın günahlarına kefaret kılacağını umarım
buyurmuştur.
Ma’mer b. Abdullah: Hz.Peygamberi traş etti. Hz.Peygamber 63 kurban kesti.
Saçları Alabilmek: Hz.Peygamber traş olunca Müslümanlar her biri birkaç saç teli
alıp sakladılar. Hz.Peygamberin bıyıkları ve tırnakları yere gömüldü.
Sakif Kabilesinin Müslüman Olurken Şart Koşmaları: Allah Rasulü her şartı
onlardan kabul ediyor. Ancak Namaz kılmama şartına, Namaz kılmayan kimsenin
dininde hayır yoktur diyerek reddetmiştir.
Borç: Borcunun vadesi dolduğu halde onu ödemeye yanaşmayan kimse ribacı (Faizci)
gibi olmuş (Günaha girmiş olur)
Sa’d B.Ubade’nin Annesinin Vakfı: Sa’d’ın annesi vefat edince oğlu bir kuyu
kazdırıp ve bir bostan da İslam’a vakfetmiştir.
İstirca: İnne lilleh ve İnne ileyhi raciun demektir.
Nasuh: Sözlükte halis, safi ve içten anlamına gelir. Şu halde tövbe-i Nasuh husni
niyet hulusi kalb ciddi ve yürekten tövbede bulunmak demektir.
160
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
Ashama: Habeş kıralı Neceşi vefat edince Allah Rasulü gıyabında Medine’de cenaze
namazı kılıyor. Allah Rasulü bir başkasınınkini kılmamıştır. Necaşi, Vallahi ben aynı
ülkede olsaydım onun ayakkabılarını taşır ayaklarını yıkardım diyerek
Müslümanlığını gizli tuttu.
Güzel İsim: Sahabilerden ismini aziz diye açıklayan kişiye Allah Rasulü: Aziz olan,
seyyid olan Allah’tır sen Abdurahmansın buyurdu. En güzel isim Abdullah ve
Abdurrahmandır.
Veda Haccı: Haccetü’l-İslam, Haccetü’l-belağ, Haccetü’t-temam gibi isimler
verilmiştir.
Güneş Tutulması: Efendimizin, Mısır mukavkısı’nın hediyesi olan Marie’den olma
çocuğu Hz.İbrahim vefat ettiği zaman güneş tutulmuştur. Peygamberimiz “Ey İnsanlar
şüphe yokki Güneş ve Ay Allah’ın ayetlerinden iki ayettir ki bunlar hiçbir kimsenin ne
hayatı ne de vefatı için tutulmazlar. Onları gördüğünüzde açılıncaya kadar yüce
Allah’a dua edin, Namaz kılın. Necran Hıristiyanları’nın İpekli elbise giymesi:
Necranlılar Allah Rasulünün huzuruna gururla çıkınca Allah Rasulü selamlarını
almıyor, elbiselerini değiştirdiklerinde alıyor.
Necran Halkına Yazılan Yazılar: Necranlılar kimin dini daha doğrudur diye Allah
Rasulü ile lanetleşmeyi ( mübahale) kabul etselerdi, Peygamberimiz “onlar maymun
ve domuza çevrileceklerdi. Onların ağaç üzerindeki kuşları bile helak olacaktı.
Buyurdu.
Hz.Ömer Eminliği Hiç O Günkü Kadar İstememiştim: Necran halkı “Ya
Rasulullah bize bir emin kişi gönder”dediği zaman” beni göndersin diye Mescide
gittim. Allah Rasulü sağa sola bakınca Hz.Ömer beni görsün diye kendimi
uzattım.”Peygamberimiz Ebu Ubeyde b. Cerrah’ı Necran halkına emin olarak
gönderiyor.
Zıhar Kefareti: Köle azat etmek,60 gün peşi peşine oruç tutmak ya da 60 fidye
vermek.
Namazsız Hal: Kadının adetli ya da nifaslı olduğu anlar
Şehitler Bilgisi
4 şehit: Hüneyn savşında Hz.Peygamber zor anlar yaşadı 4 şehit verildi.70 ölü.
Ebu Amir el Eş’ari: Evtas komutanı olup yaralanınca yerine Ebu Musa el-Eşari’yi
tayin etti.14 Şehit, Müslümanlar Bedir ve Taif kuşatmasında 14 şehit vermiştir.
Debbabe: Deriden yapılan büyük bir sığınak olup Müslümanlar içine sığınarak Taif
kalesinde gedik açmaya çalışmışlardır. İlk kez taif kuşatmasında kullanıldı.
Mancınık: İlk kez Taif kuşatmasında kullanıldı. Hz. Peygamber Taif kuşatması
sonrasında Ci’rane’de bulunan ganimetleri Müslümanlara dağıttıktan sonra umre
yapıp daha sonra Medine’ye gitmiştir.
Berae: İhtardır, ültimatomdur. Berae suresinin ilk 28 ayetini Hz. Ali Zilhicce’nin 10’u
bayramın birinci günü Mina’da taplanan insanlara bildirmiştir. Şöyleki
161
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
1-İslamda savaşa meşru mudafa.
2-İslam davetini güvence altına almak
3-İnsan haklarını ve din hürüyetini güvenceye almak
4-Ahdi bozanları cezalandırmak
5-İslam davetini yabancı saldırılarından korumak.
Beytu’l-Midras: Medine’de Yahudiler’in okulu ve mahkeme salonu.
Kaynuka oğulları: Medine’de antlaşmayı bozup Medine’den çıkarılan ilk Yahudi
kabilesidir.
Ezrait, Vadilkura: Medine’den çıkan Yahudiler’in yerleştiği yer.
Huyey b.Ahtap: Hz. Peygamber’in üzerine taş atma suikastını düzenleyen Yahudi ve
Safiye annemizin babasıdır.
Beni Nadir kabilesi:625 yılında Medine’den çıkarılmışlardır. Allah Rasulu bunların
topraklarını muhacirlere dağıttı.
Muhayrık: Beni Nadir’den olup Uhud gazvesinde vasiyet yoluyla yedi adet bahçesini
İslama bağışladı.
Sa’d b. Muaz: Hendek savaşında yaralanıp şehit olan ve Kurayza Yahudileri
hakkında hüküm veren sahabidir.
Hayberin Fethi 628:
Gatafanlılar:4 bin askerle Hayber Yahudileri’ne destek verdiler.
Simak: Hayber savaşında eman verilmesi karşılığında Hayber kalesinin zayıf
noktalarını Müslümanlara gösterdi.
Zeyneb bt. Haris: Hayber’de Allah Resulü’nü zehirleyen kadın.
Allah Rasulunun Muhtelif Ülke ve Emirliklere Gönderdiği Elçileri:
Bahreyn: Ala b.Hadrami gönderildi ve orada vali olarak görev yaptı.
Haris b. Umeyr el ezdi: Allah Rasulu Bizans’in Bursa valisine elçi olarak gönderiyor
ve vali Şürahbil b. Amr. El-Gassani tarafından öldürülüyor.
Amr b. Ümeyye ed-Damri: Henüz Müslüman değilken Hz. Peygamber tarafından
Habeşistan‘a elçi olarak gönderiliyor.
Mute Savaşı (629):Halid b.Velid’in(Seyfullah) taktiğiyle kazanılmıştır.
Senetu’l-vufud: Heyetler yılı olarak adlandırılır.
Kisra Hüsrev Perviz: Kisra’nın asıl aldı olup Allah Rasulu’nun mektubunu yırtan ve
oğlu tarafından öldürülen İran kisrası.
Mukavkısın Hediyesi: Marie ve Şirin.
Şirin: Hasan b. Sabit ile evlenmiştir.
Münzir b. Sava: Bahreyn emiri olup İslam’ı kabul etti.
162
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
Veda Haccı ve veda Hutbesi: Haccın farziyeti hicretin 9. yılında (631) farz kılındı
Hz. Peygamber hicri 10. yılda Zilka’de ayında hac için hazırlık yaptı ve yola çıktı
Zülhuleyfe: Allah Rasulu burada ihrama girdi ve ikindi namazını seferi olarak kıldı.
Hz peygamber haccı kırana niyet etmiştir. Cerir b. Abdullah vasıtasıyla Allah Rasulu
Veda Hutbesinde sukuneti sağlamıştır. Rabia b. Ümeyye, Veda hutbesinde Allah
Rasulunun sözlerini tekrar ederek halka ulaştırmıştır.
Efendimiz’in Vefatı:
Hz. Peygamber’in cenazesini Hz. Ali yıkadı.
Vefat günü: Allah Rasulu Salı günü karanlık bastıktan sonra defnolunmuştur.
Ebu Talha el- Ensari: Hz. Peygamber’in kabrini kazmıştır.( Zeyd b. Sehl )
Safiy: Hz Peygamber’in başkomutan hakkı olarak aldığı pay bazen bir kılıç veya at,
bazen de bir cariye.
Esved el Ansi: Hz Peygamber vefat etmeden önce Yemen’de peygamberlik iddiasında
bulunmuştu.
Vefat Takvimi:14 Rebiulevvel 11, 08 Haziran 632 Pazartesi günü Allah Rasülü vefat
etmiştir.
Sidane ve Sikaye: Bu iki idare kısmı haricindeki diğer görevleri Allah Rasulu
kaldırmıştır.
25 Yıl: Hz Peygamber Hz. Hatice ile 25 yıl evli kalmıştır.
2.5 yıl: Hz. Peygamber Hz. Hatice’den sonra 2,5 yıl bekâr kalmıştır.
Allah Rasulü, Yemen ’e bazan ve oğlu Şehr b. Bazan ‘ı tayin etti.
Şehr b. Bazan: Yalancı Peygamber Esved el-Ansi tarafından öldürülmüştür.
Uman: Hz. Peygamber Uman‘a Amr b. As’ı vali olarak atadı.
Attab b. Esid ‘e: Mekke’ye vali olarak tayin edilmiştir.
Emir: Hz. Peygamber’in tayin ettiği vali’ye denir. Ayrıca Muaz b. Cebel ve Ebu
Musa el-Eş’ari’de tayin edilen emirlerdendir.
Amil: Hz.Peygamber’in tayin ettiği zekât tahsildarı.
Taif: Hz. Peygamber Osman b. Ebü ‘l As ‘ı tayin etti.
Necran: Hz. Peygamber Amr b. Hazm’ı Necran‘ a vali tayin etti.
En meşhur kâtipler: Hz Osman, Hz. Ali, Ubey b. Ka’b, Zeyd b. Sabit, Halid b.Said,
Hz. Ebubekir ve Hz. Ömer
İslam’da İlk Kadı: Hz. Peygamber Hz. Ali’yi Necran’a kadı olarak tayin etmiştir.
Ayrıca Muaz b. Cebel’i Yemen’de Cened’e göndermiştir.
Liva ve Raye: Bayrak ve sancak anlamına gelir.
Şiar: Parola demektir.
163
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
Takvim-i Meşruiyyet:
Hicri 1. yıl: Medine vesi’kası ve kardeşlik antlaşması.
Çarşı Zabıtası: Hz. Peygamber Hz. Ömer ve Semra bt. Nuheykil’i Medine çarşısı için
Said b. Said el- As’ı da Mekke çarşısı için görevlendirdi.
İhtikâr: Ticarı bir malı pahalanması için stoklayıp arzını geciktirmektir.
Yasaklanmıştır.
Hadis: Tartı Mekke ehlinin tartısıdır. Ölçek de Medine ehlinin ölçeğidir.
Beytu’l-mal: Hz. Ömer’in görevli olduğu devlet gelirinin muhafaza edildiği yerdir
Ayrıca kaynaklarda meşrebe, ğurfe ve hızane adlı Bilal-i Habeşi’nin sorumlu olduğu
odalar olarak da geçer.
Cizye: İslam devletindeki gayri Müslim tebaanın erkeklerinden alınan baş vergisidir.
Kitap ve hikmeti öğreten bir peygamber göndermekle Allah mü’milere büyük bir
lutufda bulunmuştur. Bir hadis-i şerifte: Allah beni bir muallim olarak gönderdi.
Ümmü Süleyman bt. Hayseme: Hz. Peygamber’in karısı Hz. Hafsa’ya yazı
öğretmiştir.
Gusul ve Abdest: Mekke’de namaz ile birlikte farz kılındı.
Ezan: Hicri 1.yılda meşru kılındı.
Oruc: Hicretten birbuçuk yıl sonra farz kılınmıştır.
Hac: Hicretin 9. yılında farz kılınmıştır.
Aliimran 97 : Haccın farziyeti hakkında ayettir.
Zekât: Hicretin 2. yılında farz kılınmıştır.
Fitre ve Kurban: H.2.yılda bayram namazı, fitre ve kurban meşru kılınmıştır.
Cenaze Namazı: H. 1. yılda farz kılınmıştır
Ve’d: Kız çocuklarını diri diri toprağa gömme cahiliyye âdeti.
Mızrak Oyunu: Habeşliler’in oynadığı oyunu Hz. Peygamber Hz. Aişe ile birlikte
izlemiştir.
Hazık: Araplarda uzman hekim Doktor
Ümeyye b.Ebu’s-Salt: Allah Rasulu Ümeyye’nin şiiri iman etmiş fakat kalbi
küfürden kurtulamamıştır.
Müslüman Olmuş Önemli Şairler: Hasan b. Sabit, Ka’b b. Malik, Abdullah b.
Ravaha, Ka’b b.Züheyr şiirinin adı Banet, Suad, Kaside-i bürde, Ka’b b. Züheyr bu
şiiri okuyunca Allah Rasulu hırkasını bu sahabiye hediye ediyor.Hz peygamber,Geniş
odalı evlere müsaade etmemiştir hatta 2 kattan fazla olanı yıktırmıştır.
El-Ğabe ve Harim: Allah Rasulu’nun ağaç dikerek ormana çevirdiği bir mekânın
isimleri
Şiir: Hz. peygamber İslam’a ters düşmeyen şiirleri yasaklamayıp teşvik bile etmiştir.
164
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
HZ. EBU BEKİR
Babası: Osman b.Amir (Ebu Kuhafe)
Annesi: Selma bt. Sahr (Ümmül-hayr)
Abdulkabe: Hz Ebu Bekir’in asıl adı olup Müslüman olunca Hz. Peygamber adını
Abdullah olarak değiştiriyor.
Kuteyle bt. Abduluzza adlı hanımından Abdullah’ ve Esma adlı çocukları, Ümmü
Rüman adlı hanımından Aişe ve Abdurrahman adlı çocukları, Habibe bt. Harice adlı
hanımından Ümmü Gülsüm adlı çocukları dünyaya geldi.
Duası: Kendisini öven kimselere ey Allah’ım sen beni benden daha iyi bilirsin.
Lakabı: Evvah, çok merhametli olmak demektir.
Beytu’l-mal Emini: Hz. Ebu Bekir’in halifeliği zamanında Ebu Ubeyde b. Cerrah idi.
Fedakâr Ve Cömert Arkadaş: Şayet insanlardan, canında, malında, arkadaşlığında,
bana karşı Ebu Bekir den daha fedakâr ve cömert yoktur. (Hadis)
Dost:”İnsanlardan dost tutmuş olsaydım muhakkak ki Ebu Bekir i dost edinirdim. Hz.
Ebu Bekir’in Cenaze Namazını Hz.Ömer kıldırmıştır.
Hicret yol Arkadaşı: Peygamberimize hicret esnasında arkadaşlık etmiştir.
Tuleyha b. Huveylid: Hz. Ebu Bekir zamanında yalancı peygamber. Tuleyha’nın
idiasına göre Zü’n-nun adında kendisine Cibril gibi bir meleğin geldiğini iddia
etmiştir.
HZ ÖMER ( 586-644 )
Kabilesi: Adiy kabilesindendir.
Babası: Hattab b. Nüfeyl,Annesi: Hanteme bt. Haşim.
Kardeşi. Zeyd b.Hattab: Yemame savaşında şehit düşmüştür.
Mıhca: Hz Ömer’in kölesi olup İslam’da ilk şehit (Bedir’de).
Kadılık: Hz. Ebu Bekir’in halifeligi zamanında Hz. Ömer kadılık görevini yapmıştır.
Kadısiye, Celüla, Nihavend, Yermuk gibi savaşlar Hz. Ömer zamanında yapılmıştır.
İran, el-Cezire, Horasan Suriye ve Mısır Hz. Ömer zamanında fethedildi. Ülke idari
bölgelere ayrıldı. Divan teşkilatı kuruldu.
Cahiliyyede görevi: Sefiri elçilik idi.
Hicri Takvim: Hz. Ali’nin teklifiyle 638 yılında. Hz. Ömer zamanında 1 Muharrem
hicri yılbaşı kabul edildi.
Çocukları: Abdullah, Hafsa, Asım, Ubeydullah.
165
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
Ebu lü’lü: Muğire b. Şu’be‘nin İran asıllı, Zerdüşt olan kölesi tarafından Hz. Ömer
şehit edildi. Lakabı: Emiru’l mu’minun lakabı ilkkez Hz. Ömer için söylenmiştir.
Bazı Sözleri: Halifeye ayda bir etli yemek yeter. Benden iyi köle mi Olur.Eğer Ebu
Huzeyfe’nin Kölesi Salim olsaydı onu size halef tayin ederdim. Çünkü salim Allah
Teâla’ya büyük bir sevgi beslemektedir. Bir evden bir kurban yeter. Hz. Ömer vefat
edince Suheyb b. Sinan’ı yerine namaz kıldırması için tayin etti.
Divan: Fey gelirlerini idare etmek, ölçmek ve dağıtmak amacıyla kurulan idari yapı.
Emir: Hz. Ömer zamanında valilere emir denilmiştir.
Ahdas: Hz. Ömer zamanında güvenlik görevlisine denir.
İlk Atanan Emir: Muğire b.Şu’be’dir.
İlk Müfettiş: Valilere yapılan şikâyetleri araştırmak için Muhammed b. Mesleme’yi
tayin etti.
İlk Kadı Tayini: Hz. Ömer tarafından yapılmıştır.
Gülüşü: Hind’in “sen Bedirde bize öldürmedik çocuk bıraktınmı ki sözüne gülüşü.
Kızımın Boynunu Vurabilirim Rasulullah 29 gece eşlerinden ayrı kaldığı zaman.
Hz.Ömer kızı Hafsa için bunu söylemiştir.
Hz.Ömerin Rasulullah’ın Böğründe Hasır İzi Görüşü Peygamberimiz “ya Ömer
dünyanın onların ahretin de bizim olmasına razı değil misin?
Harac: Hz Ömer tarafından konulmuş Ğayr-i müslimlerin topraklarından alınan
vergidir. Ticaret Vergisi: İslam tarihinde gayr-i müslimlere ve Müslümanlara ticaret
malları vergisini ilk defa Hz Ömer koymuştur. Harbi: İslam hâkimiyeti dışında kalan
gayr-i müslim kimseye denir. 1/10 oranında ticaret vergisi verirlerdi. Zımmi: 1/20
oranında ticaret vergisi öderdi. Atların zekâtı tabiliğini ilk defa Hz. Ömer uyguladı.
Atıyye: Fey’den alınan paya atiyye denir.
Füstat: Mısır’da kurulan bir şehir.(Eski Kahire)
Basra, Kufe: Irak’ta kurulan yeni şehirlerdir.(Hz.Ömer)
İskenderiyye: Füstat ‘tan önce Mısır’ın merkeziidi.
Ebu Musa Nehri: Basra’ya tatlı su getirmek amacıyla yapıldı.(Dicle-basra)
HZ OSMAN (576-656
Hz. Peygamberden 5 yaş küçüktür. Babası Beni Ümeyye kolundan Affan b. Ebü’lAs’dır. Annesi Hz. Peygamber’in halası Beyza’nın kızı Erva bt. Küreyi
Eşleri: Rukiyye ve Ümmü Gülsüm, Cocukları: Amr, Abdullah, Eban, Ömer, Halid,
Meryem.Vakfı: Rume adlı bir kuyuyu satın alarak Müslümanların hizmetine sundu.
Hz Osman: Mina’da namazı mukim gibi 4 rekât kıldı. Batın malları insanların
beyanına zahir malları ise görevliler tarafından toplatmıştır. Levh: Fey’den pay alan
kimselerin yazılı olduğu levha.Levhe ilk yazılan Hz. Ali’dir Beni Haşim.(Ehlu’l-Bedr)
166
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
Abdullah b. Osman: Hz. Peygamberin torunu. Hz. Osman’ın Rukıyye’den olma oğlu
Abdullah 6 yaşında iken bir horozun gözünü gagalaması yüzünden öldü.
HzRukiyye’nin vefatı: 624‘te Bedir savaşı esnasında vefat etti.
Zinnureyn: Hz. Osman’ın lakabıdır. Hz. Peygamber’in iki kızıyla evlendigi için.
Ümmü Gülsüm’ün vefatı: Hicretin 9.yılında Tebük seferi dönüşünde vefat etmiştir.
Kıbrıs ve Sicilya: Deniz seferleri Hz. Osman zamanında yapıldı.
Hz.Osman’ın Ceyşu’l Usreye Yaptığı Yardım:950 deve, semeriyle 100 at ve birçok
gıda yardımı ordunun 1/3 ya da ½ oranında teçhizatını sağladı.
Eris Kuyusu: Hz Osman’ın Hz Peygamber’in yüzüğünü düşürdüğü kuyu.
Mervan b.Hakem Hz.Osman’ın kâtibi.
Rebeze: Hz.Osman zamanında Ebu Zer’in mecburi ikamet yeri.
Hakem b.Ebil-As: Hz. Peygamber tarafından Taif’e sürgün edilen Hz. Osman’ın
amcası, Abdullah b. Sebe, Hz Osman zamanında Müslüman olup fitne çıkaran
San’a’lı bir yahudi. Abdullah b. Sa’d: Mısır valisi iken yerine Muhammed b. Ebu
Bekir getirildi. Naile: Hz.Osman şehit edilirken eli parmakları kesilen karısı.
Eban: el’ Megazi yazarlarından olup Medine fukahasından sayılır. Peygamberimiz
(Allah Rasulü Muhammed ) yazılı kaşlı mühürlü bir yüzüğü sol elinin serçe
parmağına takardı. Miladi 656yılında Hz. Osman öldürülmüştür.146 hadis rivayet
etmiştir.Allah Rasulü Hz.Osman İçin:”Bundan sonra Osman’a işlediğinden dolayı
günah yoktur”dedi
HZ ALİ (600-661)
Annesi Fatma bt. Esed’ dir.
Lakabı Ebu Turab el-Murtaza ve Esedullahi’L-Ğalib.
Cocukları: Hasan, Hüseyin, Zeynep, Ümmü Gülsüm.
Şerif: Hz. Fatıma’nın oğlu Hz. Hasan’ın soyundan gelenler.
Seyyid: Hz. Fatma’nın oğlu Hüseyin’in soyundan gelenler.
Cemel Vakası: Hz. Ali ile Hz.Aişe arasında olmuştur.
Sıffın Savaşı: Hz. Ali ile Şam valisi Muaviye arasında olmuştur.
Abdurrahman b. Mülcem: Hz.Ali’yi Kufe’de öldürdü.
İlmi: Bilmediğim bir tek ayet yoktur. 586 hadis rivayet etmiştir.
Hz.Peygamber Hz.Ali İçin :”Harun, Musa için ne ise sen de benim için o’sun ancak
benden sonra nebi yoktur”Mü’minlerin Mevlası: Hz.Ali dir
Secah: Peygamberlik idiasında bulunan temim kabilesinden bir kâhinedir.
167
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
YEMAME SAVAŞI
600 şehit verildi..Peygamberlik idiasında bulunan Müseylimetu,l–kezzap’ı Vahşi
Yemame savaşında öldürmüştür.
Hadikatu’l- mevt: Yemame savaşında müşriklerin öldürüldüğü bahçeye denir.
Köprü Savaşı: İranlılara (Rüstem) karşı yapılan bu savaşta büyük bir yenilgi alındı.
Fethu’l-futuh: İslam tarihinde fetihler fetihi olarak bilinen Nihavent savaşıdır. Bu
savaşla İran (Sasaniler) tamamen ortadan kaldırıldı. ( 654 )
İliya: Kudus şehrinin eski adıdır. Dımeşk: Şam şehrinin fethi 1000 yıllık Bizans
hâkimiyetinin sonu demektir. Yermuk: 636 yılında Bizansın son çırpınma savaşıdır.
Maraş’ın Fethi: Halid b. Velid tarafından fethedilmiştir. Antakya’nın Fethi: Ebu
Ubeyde b. Cerrah fethetmiştir. Filistin’in Fethi: Amr b. As tarafından fethedildi.
Urfa’nın Fethi: 640 yılında fethedildi.
Numan b.Beşir: Hz.Osman’ın kanlı gömleğini Muaviye’ye götürmüştür.
SIFFIN SAVAŞI
Siffın Savaşı 657 Amr b.As ve Ebu Musa El-Eş’ari’nin hakemlikleriyle son
bulmuştur. Eşter en-Nehai: Sıffin’da Hz. Ali’nin ordu komutanı.
Hariciler: Sıffın savaşında Hz. Ali safındaydılar. Abdullah b. Vehb er- Rasibi:
Haricilerin başkanı. Ehli Nuhayle: Haricilerden ayrılan bir grup25-45 b, Sahabi:
Sıffın savaşında Irak’lı 25 bin Şam (Suriye’li) 45 bin insan öldürülmüştür.
Ubeydullah b. Abbas: Hz. Ali’nin Yemen valisi.
Nehrevan: Haricilerin yerleştigi karyenin ismi.
Büsr b. Ebu Ertat: Muaviye’nin adamı olup Yemen’de çok büyük katliam yapmıştır.
Şam: Daha önceden dımeşk, Ürdün ve Filistin olmak üzere 3 ayrı şehir olarak idare
ediliyordu. Hz.Osman Muaviye’yi genel olarak 3 şehri içine alan Şam’a vali tayin etti.
Fey: İslam devletinin gayr-i müslim tebaadan aldığı cizye, harac, ticaret malları
vergisi ve diğer bazı gelirler fey olarak adlandırılır.
Cizye: İslam devletindeki gayri müslim tebaanın erkeklerinden alınan baş vergisi
cizye, akil, hür maddi gücü yerinde ve sağlıklı olan gayr-i müslim erkeklerden alınır.
Sevad: Irak’ın eski adıdır.
Dihkan: Irak’ta köy reislerine verilen unvan.
Sa’d Nehri: Enbar şehrine su getirmek amacıyla yapıldı.
Emiru’l-Mu’minun Nehri
Ulaşımı kolaylaştırmak amacıyla Nil nehrini Kızıl denize bağlayan kanal.
168
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
EFENDİMİZİN’İN EŞLERİ
Hz.Hatice bt. Huveylid b.Esed ( Mekke)
Hz. Sevde bt. Zema, Hz. Peygamber’in 2.eşidir. (Mekke)
Hz. Aişe bt. Ebu Bekir Hicretin 2.yılında Şevval ayında Nisan 624’te. (Medine)
Hz. Hafsa bt. Ömer b. Hattab (Medine)
Hz. Ümmü Seleme bt. Ebu Umeyye (Medine)
Hz. Zeynep bt. Cahş: (halasının kızı) (Medine)
Zeynep bt. Ca’ş; Zeyd b. Harise’nin eski eşi olup Allah Rasulunün halasının kızı olup
Allah beni nikâhladı diye diğer eşlere karşı övünürdü. Allah Rasulunün en cömert eşi
olup ilk vefat eden ve vefat ettiği zaman en çok yardım gören dul ve yetimler
üzülmüştür. Hz.Peygambere bal şerbeti ikram etti ve Hz.Aişe annemizin senden
meğafir kokusu geliyor dedi. Allah Rasulü o günden sonra yapılan bal ikramını
reddetmiştir.Hz. Zeynep bt. Huzeyme (Medine)
Hz. Safiye bt Huyey b. Ahtab’ın kızı olup asıl adı Zeynep‘tir. Allah Rasulu
başkomutan hakkı olarak alıyor.
Hz. Cüveyriye bt. Haris b.Ebi Dırar’ın kızı asıl adı Berre’dir, Beni Müstalik
kabilesinden olup, esir iken Allah Rasulü ile evlendi.
Hz. Ümmü Habibe bt. Ebu Süfyan. Allah Rasulunün eşi olup Habeşiştan’da nikâhı
kıyılıyor ve Rasulullah’ın oturduğu mindere babasının oturmasına izin vermiyor.
Hz. Mariye (Meryem) : Mısır hükümdarı Mukavkıs’ın hediyesi.
Hz. Meymune bt. Haris:Hz.Abbas’ın baldızı.(Mekke’nin fethinde evlendi,son evlilik)
Hz.Esma (Umeyme) Ömür boyu dul kalıyor. Babası dul olan kızını Allah Rasulune
bağışlıyor. Ancak Hz.Hafsa va Aişe Rasulullaha karşı Allah’a sığınmasını ona
söyletiyorlar ve bu kadın ömür boyu dul olarak baba evinde kalıyor.
Hz.Zeynep bt. Zema
Yaş Ve Tarih Kronolojisi
5. yaş: Sütanneden dönüş.
6. yaş: Annesinin vefatı.
8. yaş: Dedesinin vefatı.
12.yaş Büsra kasabası ve rahip Bahira ile görüşmesi
13. yaş: Ticarete başlama.
20. yaş: Hulfu’l fudul’a (erdemliler birliği) katılması.
25. yaş: Hz. Hatice annemizle evliliği.
169
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
35. yaş: Kâbe hakemliği.
40. yaş: Vahiy başlangıcı.
53. Yaş: Efendimizin hicret yaşı.
624/2: Bedir savaşı.
625/3: Uhud savaşı.
626: Müreysi gazvesi.
627/5: Hendek savaşı.
628: Hayber fethi.
628/8: Hudeybiye antlaşması.
629/7: Umretu’l-kaza
629: Mute savaşı.
630: Tebuk seferi.
630: Mekke’nin fethi ve Hevazin savaşı
632/10: Veda haccı ve vafatı
Efendimizin Doğumu:
EfendimizinÖlümü:
20 Nisan 571 Pazartesi.
8 Haziran 632 Pazartesi.
MUHTELİF KAVRAMLAR
Yed-i Beyza: Hz. Musa’nın beyaz el mucizesi.
33 Yaş: Bayanlar cennette bu yaşta olacaklardır.
Şemail: Hz.Peygamber’in karakteri ve ahlaki özelliklerini anlatan eser türü.
Hilye: Hz. Peygamber’in fiziki bedeni özelliklerini anlatan eser türü.
Umame: Hz.Hamza’nın oğlu Peygamberimiz tarafından evlendirildi.
Rabia: Peygamberimiz tarafından evlendirilmiştir.
Rifai: Allah Rasulu bu sahabiye öğreninceye kadar kendi dilinde namaz kılmaya
musade etmiştir. Nemrut: Babil hükümdarı
Ebu Mahzure: Peygamberimiz’in sesini beğendiği sahabidir.
İlk Hacı: Hz. Âdem ve Havva anamızdır.
Enise: Allah Rasulunün çocukken Medine’de oynadığı ensar-i kız çocuğu
Şeybetü’l-Hamd: Saçı beyaz olan (Abdulmuttalib’in lakabı)
170
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
ŞEHİRLER BİLGİSİ
Batha: Mekke’nin eski adı.Hacun: Mekke’ nin eski kabristanı
Medine’nin İsimleri: Yersip İlk yerleşen kişinin adına nispeten denirdi. Tabe, Asıma,
Daru’l eman, Daru’s-sekine, Berre, Mahfuze, Mahbube (94 ismi vardır.)
Tabe: Medine’nin ismi olup Cebrail (a.s)Tabe demiştir.
Dahna: Hz.Adem’in yaratıldığı toprağın alındığı mevki.
Aif: Araplarda kuşlardan fal çıkaran kimse.
Baraklitus, Hz.Muhammed’in Rumca karşılığı.
Münhamenna, Süryanice’de Muhammed demektir.
Üç Gece Üst Üste Allah Resulunün Okuduğu Kur’an-ı Kerimi Dinleyenler
1-Ebu Süfyan Sahr b.Harb 2-Ebu Cehil Amr b.Hişam 3-Ahnes b.Şerik
Müşriklerin Ebu Talibe Allah Resulunü kendilerine öldürmek için teslim edilmesi
üzerine Umare b.Velid b.Muğireyi teklif etiler.
Cüreş: Hz.Peygamberin Hz.Hatice adına ticarete gittiği Şam pazarı.
Hubaşe:Yemen’deki bir pazar yeri Hz.Peygamberin meysere ile birlikte gittiği ticaret
fuarı.
Ümmü Varaka: Şehit olmak için Bedir savaşına çıktı. Allah Rasulü onu
“Şahide”diye anardı. Hale: Hz.Hatice nin kız kardeşi.Havle Hatun: Hz.Peygamber
için dünürlük yapan kadın(Hz.Sevde için)Ümmü Süleym: Enes b.Malik (Oğlu) ve
Ebu Talha’yı Kocası)Müslüman eden kimsedir.
Nefise Bt. Münye Evlilik teklifini Allah Rasülüne götüren kadın.
Hz.Hatice’nin evini: Ebu Talip’in oğlu Akil zaptetti ve Muaviye b. Ebi Süfyan
Akil’den Satın alarak mescid yaptı.Selma Hatun: Hz.Peygamberin Çocuklarının ebesi
Safiye bt. Abdulmuttalip’in cariyesi.Peygamberlerin Sayısı: 124.000 olup 315’i
Resuldur.İlk Namaz: Pazartesi günü iki rekât olarak kılındı. İlk Vahiy: Sadık rüya
yoluyla inmiştir.Mübeşşirat: Sadık rüya, Mü’min kimsenin gördüğü rüyalar.
Dihyetu’l- Kelbi: Cebrail (a.s) bu sahabenin suretinde Allah Resulune görünürdü.
Hayvan İsimleri
Adba: Allah Resuluna Maide suresinin üzerinde indiği devesi
Kasva (Ced’a, Adba ):Efendimizin hicret esnasında 400 dirheme aldığı devenin
adıdır. Hayzum: Cebrail (a.s)’ın atının adıdır.Düldül: Allah Rasulünün boz katırıdır.
Lizaz, Zarip: Allah Rasulunün atlarının adıdır.
Sebha: Allah Rasulunün bizzat kendisinin yarıştığı ve herkesi geçtiği atın adıdır.
Mendup: Ebu Talha‘nın atının adı bazen Allah Rasulü bu ata biner ve feryat figan
gelen yöne giderdi. Peygamberimiz Ebu Talha’nın Mendup adlı atına biner ve
Medine’yi teftiş ederdi.
Ümmü Cemil: Ebu Süfyanın kız kardeşi, Ebu Leheb’in karısı. Ümmü Cemil
Hz.Peygambere Müzemmem derdi.
Müzemmem: Yerilmiş anlamına gelir. (Muhammedin zıddı)
Nişandan Dönüş: Ümmü Gülsüm Uteybe ile Rukayye de Utbe ile nişanlı idi. Uteybe
Allah Resulunün Gömleğini yırttı ve lanetlendi. Uteybe Allah Resulunün duası
üzerine aslan tarafından başından ısırılarak öldü.
171
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
İşkenceler
Karinan: Müşriklerin işkencesiyle aynı ipe bağlandıkları için Hz.Ebubekir ile Talha
bin Ubeydullah’ın lakabı.
Zinnire Hatun: İşkenceler yüzünden gözü kör oldu.
Lubeyne Hatun: Hz.Ömer’in de işkence yaptığı kadın.
Habbab B. Eret: Vucudunda işkence yüzünden delikler oluşmuştu.
Ümmü Enmar: Habbab b.Eret’in efendisi başı yara olup dağlanması tavsiye edilir.
Habeşiştan Hicreti: İlki Nübüvvetin 5. yılı Recep ayında 17 kişidiler. Hz.Osman
Hz.Lut (a.s)’dan sonra zevcesiyle birlikte hicret eden ilktir, buyurdu.
Mansur b.İkrime, Boykot belgesini yazan müşrik.
Amu’l-Huzn: Hüzün yılı.
Ebu Talip’in Vefatı: Şevval ayı hicretten 3 yıl önce, 87 yaşında.
Hz.Haticenin Vefatı: Ramazan ayı hicretten 3 yıl önce 65 yaşında.
Dımad, Allah Rasulunü deli diye muayene etmek isterken Müslüman olan kişidir.
Rukane: Müslüman olmak şartıyle Allah Rasulüyle güreşen kişidir.
Ebu Kubeys Ve Kuaykıan: Mekke’de iki dağ ismi.
İsra ve Mirac Nübüvvetin 12.yılında Recep ayının 27.günü.
Yedi Büyük Günah 1-Allah’a şirk koşmak 2-Sihir 3-Katil 4-Faiz 5-Yetim malı
yemek 6-Savaştan kaçmak 7-Zina iftirası
İzciler: Kürz b.Alkame ile Suraka b. Malik, hicrette Allah Rasülünün izini süren
izciler.
Esad b. Zürare: Allah Rasulüne sedir hediye etmiştir.
Zeyd B.Sabit: Allah Rasulüne Medine’de ilk ikram eden kişidir.
İlk Cuma Namazı: Mus’ab bin Umeyr Medine’de Ebu Hayseme’nin evinde 12 kişilik
bir cemaatle ilk Cuma namazını kıldıran insanları toplayan kişidir.
Külsüm b. Hidm’in Mirbedini: Hurma serme ve kurutma yerini alıp Kuba
Mescidi’ni yaptı ve içinde namaz kıldırdı.
Sa’d b.Ubade: Peygamberimiz”Ey Ebu Sabit Medine’ye geldiğimiz günden beri bizi
ağırlamak için yaptıkların yetmez mi. “Vallahi ya Rasulullah mallarımız içinden senin
aldıkların bize bırakmış olduklarından daha sevimlidir.”Ey Ebu Sabit iyi Ahlak Yüce
Allah’ın elindedir. Allah dilediğine onu verir”
Selam: Kusurlardan, afetlerden uzak ve salim olmak demektir.
Fetih (Sirac):Mescid-i Nebevinin kandillerini yakan kişidir.
Abdullah b.Zeyd: Ezanın sözlerini rüyasında gören kişi Hz.Ömer de aynı rüyayı
gördü. Vahiy de indi.
Nevar Hatun: Bilal Habeşi’nin evinin üstünde ezan okuduğu kadın beni Neccardan.
Baki Kabristanına İlk Defnolunan: Ensardan Esad b.Zürare muhacirlerden Osman
b. Mazun’dur.
172
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
GAZVELER VE SERİYYELER
Peygamber Efendimiz’in Yaptığı Ğazveler; Hz. Peygamberin komutasında toplam 27
gazve gerçekleşmiştir,9 tanesinde çatışma olmuştur.
İlk Ğazve: Ebva gazvesidir. İlk Kanlı Çatışma:Abdullah b. Cahş komutasında Batn-ı
Nahle Seriyyesi’dir.Amr b Hadrami: Abdullah b. Cahş’ın öldürdüğü Mekkeli
müşrik.
Ceride: Sayı bakımından en az olan birlik.
Seriyye: 50-400 arası askeri birliklerdir.
Ketibe: 100-1000 arası askeri birliklerdir.
Ceyş: 1000-4000 arası askeri birliklerdir.
Hamis: 4000-12000 arası askeri birliklerdir.
Sifu’l-Bahr: Allah Rasulü Hz.Hamza’yı gönderdi çarpışma olmadan dönüldü.
Harrar Seferi: Allah Rasulü Sa’d b. Ebi Vakkas’ı gönderdi.
Ebva Gazvesi: Allah Rasulunün katıldığı ilk sefer olup Sa’d b.Udabe Medine’de
naiplik yaptı.
Buvat Gazvesi: Allah Rasulü Sa’d b.Muaz’ı yerine vekil bırakarak sefere çıktı.
Safvan Gazvesi: Allah Rasulü Zeyd b. Harise’yi Medine’de yerine vekil bırakarak,
Bedir yakınlarına sefere çıktı.( Bedrü’l-evvel )
Zü’l-Uşeyre: Allah Rasulü Ebu Seleme’yi yerine bırakarak çıktı. Damra
oğullarıyla(Mudlic) anlaşma yaptı.
Sevik Gazvesi: Ebu Süfyan Medine yakınlarında 2 müslümanı şehit etmesi, bahçeleri
yağmalaması üzerine Allah Rasulü onları takip etti ve sevik (kavrulmuş un) bırakarak
müşrikler kaçtılar.
Gatafan Seferi: Bu seferde Du’sur adında bir müşrik tarafından Allah Rasulune
suikast düzenledi. Ancak kılıç Du’sur’un elinden düşünce Allah Rasulü onu bağışladı.
Zatü’s-Selasil: Allah Rasulunün Amr b. As’ı komutan ettiği ve Ebu Ubeyde b.
Cerrah’ın ek takviye komutan olarak geldiği seferdir.
Dumetu’l Cenden Gazvesi: Şam yakınında olup Allah Rasulü hem Bizanslara korku
salmak hem de olası bir saldırıyı önlemek için gerçekleştirdi.
Duma: İsmail (a.s)’ın oğlunun adı, Cenden: Taşlık yer.
Gavres: Zaturrika seferinde suikast yapan kişidir.
Uhaymir: Salih Peygamber’in ayaklarını kesen haydut.
Abdullah b. Ca’ş: Nahle seferinin kumandanı ve ilk mü’minler emiri ünvanını alan
sahabi.
Efendimize Yöneltilen Sorular Ve Cevapları
Yahudi Âlimlerin 4 Sorusu ve cevabı:
1-Hz.Yakub’un en sevdiği yemek deve eti deve sütü.
2-Erkeğin döl yatağı beyaz katı, kadının ki sarı sıvı
3-Erkeğin galebe çalmasıyle erkek, Kadının galebe çalmasıyle kız olur.
4-Allah Rasulunün uykusu, göz uyur kalp uyumaz, Dostu Cebrail (a.s )
173
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
Abdullah b. Selam (Husayn ): Allah Rasulune 3 Sorusu ve cevabı
1-Kıyamet alametinin ilki ateştir.
2-Cennetliklerin ilk yiyeceği balık ciğerinin sarkmış olan fazlalığı
3-Cinsi münasebette hangi su öne geçerse çocuk ona benzer.
İslam’da İlk Kıble: Hz.İbrahim’in Kıblesi Kâbe idi. Allah Rasulü Mekke’de iken ve
Medine’de iken Mescid-i Aksaya yönelmişti.
Mescid-i Kıbleteyn: Allah Rasulü Beni Selime yurdundaki Mescidde öğle namazını
kılarken yönünü Mescid-i Harama çevirmesi için ayet indi.
Ubey b. Kab: Hz.Ömer bu sahabeye 20 Rekât teravih kıldırmasını emrediyor.
Sa’lebe: Zengin olmak için ısrarla Allah Rasulunden dua istiyor. Ancak zengin olunca
zekât vermeye yanaşmıyor.
Ka’b b. Eşref: Şiirleriyle Allah Rasulunü hicvetti. Muhammed b. Mesleme tarafından
öldürülen yahudidir.
Hubeyb b. Adiy: Reci vakasında ihanete uğrayıp Mekkelilere satılan ve etleri
kesilerek şehit edilen ve ölmeden önce iki rekât namaz kılma sünnetini ihdas eden
sahabidir. Peygamberimiz “O benim cennet refikimdir” dediği kişidir.
Said Bin Amir: Hubeyb in öldürdürülüşünü hatırlayarak bayılan sahabi.
Bi’ri Maune: 70 Tane İslam irşad birliği şehit oldu.
Amr Bin Umeyye: Hubeybin cesedini görmek için Mekkeye gitti.
Ensarın Yahudilerce Alınıp Büyütülmüş Olan Adak Oğulları: Ensardan
çocukların doğup uzun yaşamadan kısa süre sonra ölüyorlardı. O zamanlar ’’ eğer
çocuğum olur yaşarsa onu Yahudi olarak adayacağım’’ deme adettendi. Bu çocuklar
Yahudilerin elinde idi.
Allah’ın En Çok Sevdiği İsimler: Abdullah, Abdurahman
En Kötü İsimler: Harp ve Mürre.
Abbad b. Bişr: Kendisine saplanan üç oku namaza durduktan sonra çıkarılıyor.
Harre Vakası: Yezid bin Muaviye tarafından Müslim b. Ukbe komutasındaki 12000
kişilik Şam ordusu Mekke ve Medine’yi yağmalamıştır.
Halid b.Sinan: Abbasoğullarından olup halkı imana davet için dağdan ateş çıkarma
mucizesini gerçekleştiriyor ve ilk Mecusilik ondan sonra vuku buluyor.
Suikast: Bir sefer dönüşünde Peygamberimiz için vadinin karanlığında düşürelim,
boynu kırılsın diyen münafıklara, Peygamberimiz “Ben onları öldürmekle
emrolunmadım”demiştir.
İfk Olayı: Hz.Aişe’nin Gerdanlık Meselesi, İsnad edilen erkek Safvan b. Muattal bu
iftirayı çıkaranlar ise Münafıklarn başkanı Abdullah b. Ubey, Hassan b. Sabit, Mıstah
b.Usase Hamne Bt. Cahş’tır. Bu olaydan bir ay sonra Hz. Aişe annemizin günahsız
olduğunu belirten ayetler Nur 11-20 ayetleri indi.
Ebu Cendel :Hudeybiyede Müslüman olarak Allah Rasulüne sığındığı halde anlaşma
gereği Müşriklere teslim ediliyor ve Hz.Ömer babasını öldürmesini teklif ediyor.,
Hudeybiye Muahedesi: Hz.Ali ve Muhammed b.Mesleme kaleme almıştır.
174
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
Ebu Basir: Hudeybiye anlaşması gereği müşriklere teslim edilen ve kendi başına bir
ordugâh kurarak yoldan geçen Mekkelileri rahatsız edince anlaşma maddesini
değiştirmesine sebeb oldu.
Hıraş b.Umeyye: Hudeybiye’de Allah Rasulünü traş etmiştir.
Ümmü Gülsüm Binti Erva: Kadın başına hicret edenlerin ilki olup Hz.Osman’ın
anadan kız kardeşidir.
Peygamberimizin Gönderdiği Elçiler Ve Diyarları
1-Dihye b Kelbi: Rum hükümdarı Kayser’e
2-Abdullah b Huzafe: Acem Şah’ı Kisra’ya
3-Amr b Umeyye: Habeş hükümdarı Necaşi’ye
Amr b Umeyye, ilk elçidir.(Hebeş hükümdarı Necaşiye)
4-Hatıb b. Ebi Beltaa: İskenderiye hükümdarı Mukavkıs’a
5-Şuca b. Vehbi: Gassan hükümdarı Hevze b. Ali’ye
Abdullah b. Huzafe: Arkadaşlarına şaka yaparak size ateşe girmenizi emrediyorum,
demişti.Amr b. As: Umman Hükümdarına İslam’ı tebliğ için gönderiliyor
Maria: Mukavkısın hediyelerindendir.( Mısır Kıpti )
Şıbk b. Huveyl: Araplarda ilk kâhin Satih: Araplar arasında en meşhur kâhin
Bişr b. Bera: Hayber’de zehirli etten yiyen ve bir yıl sonra şehit olan sahabidir.
Fedek Arazisi:Hiçbir çatışma yapılmadan alındığı için tamamı Allah Rasulüne
verilmiştir. Peygamberimizin Nenelerinin İsimleri
1-Hale b. Uheyb 2-Nuteyle 3-Fatıma bt. Amr 4-Berre bt. Abduuzza
Peygamberimizin Peygamberlikten önce dost ve arkadaşları:
Hz.Ebubekir, Hâkim bin Hizam, Dımad b. Sa’lebe ve Kays b, Saib.
Mute Savaşında Sırasıyla Şehit Olan Komutanlar
Zeyd bin Harise, Cafer Ebi Talip, Abdullah b. Revaha
Rafi b. Ebi Rafi: Hz.Ebubekir’in iki kişiye bile başkan olma diye tavsiye ettiği
sahabi.Kenud: Hatip bin Ebi Belta nın Mekkelilere gönderdiği mektubu ulaştıran
kadın
GEÇMİŞ TARİHİ BİLGİLER
Hz.Adem yasak meyveden yiyince, yüce Allah “benden kaçıyormusun” dedi.
Hz.Adem”Hayır Allah’ım senden utanıyorum” demiştir.
Tayyi: Kahtanilerden gelme kabilelerden olup cömertliği dallere destanHatemü’t-TaiTayyi kabilesindendir. Şehirleri Yemendir.
Seffene: Hatemetu-tai’nin kızı olup esir olarak Medine’ye getiriliyor. Allah
Rasulunden serbest bırakılmasını istiyor.
Medyen Halkı; Şuayb peygamberin kavmi
Küsa Halkı; Irak’ta İbrahim (a.s)’ın aralarında doğduğu halk.
Hicr Bölgesi: Salih Peygamber’in halkının yaşayıp heleka uğradığı yer Hazreti
Peygamber Tebük seferinde buraya uğradı ve bu bölgenin kuyu suyundan içmemeyi
halkına emretti suyla yoğrulan hamuru yemeyiniz buyurdu.
175
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
Hicr’de Ashabın Su Sıkıntısı: Hz.Ömer biz su arardık boynumuz kırılırcasına Allah
Rasulü yağmur duası yaptı. Sahabilerin su sıkıntısı giderildi.
Hicr’de Açlık: Hz.Ömer biz bir hurmayı iki kişi paylaşır üzerine su içerdik.
Feymuyun: Necran halkını Hıristiyanlığa sokan Hz.İsa’nın dinindeki kişi.
Kifl: İsrailoğullarından günaha batan bu şahıs sonra tövbe ediyor ve tövbesi kabul
oluyor.
Peygamberlerin Kıyamet Günü Şefaat Etmeme Mazeretleri:
1-Hz.Adem: Günah işledi.
2-Hz.Nuh: Kavmi için beddua etti.
3-Hz.İbrahim: Asılsız yere 3 şey söyledi.
4-Hz.Musa: İstemeden adam öldürdü.
5-Hz.İsa: ?
Ve sonuçta Hz.Peygamber kıyamet gününün sıkıntısının kaldırılıp bir an önce hesabın
görülmesi ricasını Allah’u Teâla’ya arzediyor.
Hz.Peygamberin Devesi Kasva’nın Kaybolması: Peygamberimiz mucize göstererek
kaybolan devesinin filan mevkide yuları ağaca takılmış bir yerde olduğunu söylüyor.
Münafıklar Hz.Peygamber için gökten vahiy aldığını söylüyor ancak, devesinin nerede
olduğunu bilmiyor.
Peygamberimize Verilen Diğer Peygamberlere Verilmeyen 5 Şey:
1-Peygamberimiz tüm âlemlere gönderildi.
2-Bütün yeryüzü namazgâh ve temizlik vasıtası kılındı.
3-Ganimetin helal kılınışı.
4-Şefaat makamı.
5-Bir aylık uzak yerdeki düşmanların kalplerine korku salındı.
Revha Vadisi: Musa (a.s) Revha vadisine 70.000 kişi ile uğramıştı.70 Peygamber bu
vadide namaz kıldı. Bu vadi Cennet vadilerindendir. Musa b.İmran’ı ihrama girmiş
halde görür gibiyim. Meryem oğlu’da Revha’da telbiye getirecektir.
KISAS
Abdullah İbn Hatal: Müslüman ilken Peygamberimiz onu zekât tahsildarı yapıyor.
İhanet edip irtidat etti. Mekke’nin fethinde boynu vuruluyor.
Erneb ve Fertene: İbn Hattal’ın şarkıcı kadınları olup Allah Rasulunü hicvederlerdi.
Fertene müslüman oldu Erneb boynu vuruldu.
Birad: Peygamberimizin sütannesi Beni Sa’d kabilesinden olup bir müslümanı
azalarını kesip ateşe atıyor ve Allah Rasulü onun boynunun vurulmasını emrediyor.
Osman b. Talha: Peygamberimiz Mekke’nin fethinde Kâbe’nin anahtarını ona
veriyor. Sa’d b. Ebi Vakkas: Rasulullah s.a.s anam babam sana feda olsun dediği
sahabi. Attab Bin Esid: Peygamberimiz Mekke’yi fethettikten sonra Attab’ı
Mekke’ye vali atadı.
Muaz Bin Cebel: Mekke fethinden sonra Mekke’ye kadı olarak atanıyor
Muhallim b. Cessame: Peygamberimiz beddua ediyor ölünce toprak bunu iki defa
dışarı atıyor.
176
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
Ebu Zurr’a: Allah Rasulü bunu terkisine bindirmişti. Hayvana vurduğunda kamçı
buna da değiyordu. Hakkını helal etmesi için 125 adet koyun verildi.
Ebu Ruhm: Demirli çarığını Rasulullah’a çarpınca Allah Rasulü de ona bir kırbaç ya
da bir değnek vuruyor buna vurduğu karşılığında 80 koyun veriyor
Ebu Mahzure: Ezanı dalga geçerek okuyunca Allah Rasulü onu Mekke’ye müezzin
yapıyor ve Rasulullah dokundu diye perçemini ömür boyunca kesmiyor.
Şemun: İsa (a.s)Antakya halkına gönderdiği Şemun 3 havariden biridir.(Antakya
halkı Cebrail (a.s)’ın bağırışıyla yok olmuştur.
Zeml Bin Amr: Puta taparken bir mü’min olan cin onu Müslüman olması için
uyarıyor. Ümmü’l-Cülendah: Münafıklardan olup Peygamberimiz ile eşlerinin
arasını bozmaya çalıştı. Hz.Hafsa’nın Sırrı İfşa Edişi: Peygamberimiz ona bir sırrı
saklamasını istedi. Ancak o açıkladı. Meşrebe: Peygamberimizin 29 gece
zevcelerinden el Çekip de yalnız başına kaldığı yere denir
SURE VE AYETLER BİLGİSİ
Tevbe 38-41Tebük seferinde gevşeklik gösteren sahabiler için bu ayetler indi.
Tevbe 92: Ceyşu’l-Usre’ye fakirlikten katılamayanlar için indi.
Tevbe 81-82:Tebük’e katılmayan münafıklar için indi.
Tevbe 94: Cülas’ın, Peygamber doğru ise eşekten daha kötü olalım dedi diye indi.
Tevbe 65-66: Mahşiy hakkında inmiştir. Allah Onu affetti ve o da Allah’tan cesedinin
kaybolmasını istedi. Yemame Savaşı’nda şehit oldu Allah Rasulü Abdurahman ismini
koydu.
Tevbe 1-28: Peygamberimiz Hz.Ebubekir’i hac emiri olarak görevlendirdikten sonra,
peşinden Hz.Ali’yi bu ayetleri tebliğ etmekle görevlendirdi.
Furkan;77 ’’İnsanların Allah’a ibadetleri olmasa Allah katında ne değerleri kalır.
Orucun Farz Kılınışı: Hicretin 18.ay sonra şaban ayında.
Ceyşu’l-Usre’ye Yapılan Tasadduk: Hz.Ebubekir malının tamamını, Hz.Ömer
malının yarısını, Hz.Osman 100 deveyi semer ve yularlarıyla birlikte tasadduk etti
Tahyir Ayetleri: Tahrim suresi
6666: İbni Abbas’a göre Kur’an ayetlerinin sayısıdır.
Hz.Peygamber: Bana Tevrat yerine es-Seb’i verildi, Zebur yerine Miun verildi,
İncil yerine Mesanı verildi, Mufassallarda fazla olarak verildi
KURAN HAKKINDA
Hz.Peygamber Bayrağı Umare’den Alıp Zeyd Bin Sabit’e Veriyor:
Kuran’ı ezberleyen bir burnu kesik zenci köle de olsa siz onu tercih ediniz
Vahyin Kesilişi: Müslümanların göreceği veya ona gösterilecek salih, sadık rüyadan
başka, Peygamberliğin gönüllere sevinç veren müjdelerinden hiçbir şey kalmamıştır.
Allah’ı Rükûda ta’zim ediniz. Secdede ise kendinize isteyiniz.
Seb’ul-Mesani: Fatiha Suresi olup Peygamberimizden başka hiçbir peygambere
verilmedi. Kur’an-ı Kerim’in Sureleri Ayet Çokluğuna Göre 4’e ayrılır.
1-Tuvel: En uzun 7 surelerdir. Bakara, Alimran, Nisa, Maide, En’am, A’raf, Yunus
177
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
2-MİUN: Yaklaşık 100 ayet nispetinde olanlar
3-MESANİ: Yüz ayetten az olan süreler.
Mushaf: Bir araya getirilen sahifelere Hz. Ebu Bekir zamanında verilen addır.
4-Mufassal: En küçük kısa sureler. Mufassal Süreler, uzun, orta ve kısa diye üç kısma
ayrılır. Hucurat-Buruc, Buruc-Leyl, Leyl-Nas)
Kur’an İle İlgili Güzel Muhtevalar:
Fransız Müsteşrik Sedillot: Kur’an her saygıya değer bir eserdir.
Fransız Müsteşrik Caston Carre: Kur’an Cihan medeniyetinin dayandığı temelleri
muhtevidir.Fransız Filozof Alexis Louvasonne: Kur’an hikmetle dolu bir kitaptır.
Kur’an Mutercimi Dr.Morries: Kuran Nedir? Sorusuna “Kur’an en güzel semavi
kitaptır”Arapça-İngilizce adlı Lugatin Müellifi Dr.Steingos: Kur’an her türlü
esasların mükemmelidir.İngilizlerin En Tanınmış Tarihçilerinden Edward
Gibbon: Kur’an nazarında safvetli bir Hükümdar ile zavallı biri arasında fark yoktur.
Dr.Gustave Le Bon: Dünyanın bütün dinleri içinde Müslümanlık Kur’an ile en saf ve
en temiz tevhidi öğretmekle temayüz etmiştir.
Mr. Arnold: Kur’an insanlara mükemmel bir terbiye verdikten sonra onlara hususi
hayatlarında ahlaklı, alicenap, hayırsever, cesur ve şecaatli olmayı ve bütün
Müslümanları sevmeyi öğretmektedir.
Hindli Dini Lider Baba Nanak: Hakikatı halde imanın hakiki kitabı fikre İtmi’nan
veren kitap ancak Kur’an’dır.İngiliz Halk Ansiklopedisinde: Kur’an emirleri o kadar
makul ve mantıkidir ki insanlar bunları dikkatle müteala edecek olurlarsa onların
temiz ve afif bir hayatı sağlayacağını anlarlar.Atom Bilgini Steinhorst: Teslis inancı
abestir. Kur’an muhtelif dinler arasındaki ayrılıkları bertaraf eder.
Jon Davenport: Kur’an’ı Kerim’e ancak temiz olanlar el sürebilirler.
Fransız Tıp Fakültesi Cerrahi Bölüm Başkanı Maurice Bucaille:
Kur’an’ın çok bariz olan bilimsel tarafları beni derinden hayrete düşürdü.
SÜRE VE AYETLERİN BİLGİSİ
Müsebbiahat Suresi. Onun içinde bir ayet varki o ayet bin ayetten daha hayırlıdır.
Bakara 217: Abdullah b. Cahş’ın olayı olan Batnı Nahle olayını aydınlattı.
Enfal 41. Ğanimet ayeti olup ilk defa Beni Kaynuka Yahudileri’ne uygulanmıştır.
Nisa 3:4 kadınla evlenebilme ile ilgili olup Allah Rasülünün vefatından 2 yıl önce
nazil oldu. Duhan 161: Batşe-i Kübra kavramı ile Bedir savaşı kastedilir.
Mümtehine 1: Hatıp b.Ebi Belta’nın gizli bir mektup göndermesi üzerine indi.
Tahrim 4: Aişe ile Hafsa’nın uyarılması.
Hucurat 6: Velid b. Ukbe’yi Peygamberimiz Beni Müstaliklere gönderiyor Bu sahabe
korkusundan dönüp Allah Rasulüne farklı bir şey söyleyince hakkında ayet indi.
Hucurat 17: Beni Esed kabilesi kendileriyle savaşılmadan müslüman oldukları için
başa kalktılar ve ayet indi.
Zuhruf 31: Mekkeli müşriklerin bu Kur’an şu iki lidere inmeli değilmiydi dedikleri
iki kişiden biri Mekke’nin reisi Velid bin Muğire, diğeri de Taif’in lideri Urve
b,Mes’ud’ur. Simaca İsa (a.s)’a benziyordu. Urve bin Mes’ud Rasulullahın Yasin
178
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
sahibi dediği kişidir. Yasin Sahibi, Habib Bin Müreyy; Kendisi Antakya halkından
olup halkını İslam’a davet ederken şehit oldu.
Müsebbihat Sureleri: İsra, Hadid, Haşr, Cuma, Teğabün ve A’la süreleri.
Meğafir Meselesi: Hz.Hafsa’nın Allah Rasulune bal şerbeti ikram etmesi üzerine
Aişe ile Sevde annemiz Peygamberimiz’e senden meğafir kokusu geliyor diye
çıkışmaları. Bir rivayete göre Zeynep Binti Cahş ikram ediyor.
Urfut Ağacı: Kendisinden sakız gibi kokulu bir sıvı çıkar arı ondan alınca kokusu
bala siner.
Ahzap 28-29: Allah Rasulünün Hz.Aişe’ye anne-babasına danış sonra cevap ver
demesi. Hucurat 1-2:Hz.Ömer ve Hz.Ebubekir Peygamberimizin huzurunda
tartışması üzerine indi. Bunun üzerine Hz.Ömer sesini öyle kısardı ki neredeyse sesini
Peygamberimiz duyamaz olurdu.
Ümmü’l-Kur’an: Fatiha suresi
Kalbul-Kur’an: Yasin Suresi
Garanik Meselesi: Allah Rasulunü Mekke’de Kâbe’de Necm suresini okudu haliyle
müşriklerin adı geçti. Secde ayetinden dolayı secde etmesi üzerine müşrikler
Muhammed bizim putumuzu andı ve secde etti diye yaygara çıkardılar.
Bedir’den Önceki Gazveler: Ebva, Buvat, Bedru’l ula ve zü’l-Uşeyre’dir.
Tebük Yolunda Mücahitlerin Maneviyatını Sarsan Münafıklar
1-Vedia b.Sabit 2-Muhaşşin b. Humeyr 3-Cülas b. Süveyd 4-Sa’lebe b. Hatıp
Vedia b. Sabit: Biz ancak lafa dalmıştık dedi.
Yemen: Hz.Peygamberin Tebük seferinde eliyle işaret etti “iman şu taraftadır”
Doğu: Hz.Peygamberin Tebük seferinde sertlik kabalık da şu taraftadır”
Rabia ve Mudarlar: Hz.Peygamberin Tebük seferinde yaygaracılar da şu taraftadır.
Abdullah bin Zülbicadeyn Tebük’te vefat etti. Abdullah b. Mes’ud keşke o kabrin
sahibi ben olsaydım diye söylendi. Çünkü Rasulullah gece yarısı onu kabre indirdi ve
ona dua etti.
Mendili daha güzel: Halid b Velid’in Dumetu’l-Cendel Hükümdarı Ukeydir’i esir
alıp esir alıp Peygamberimize getirdi. Sahabilerin Ukeydirin elbisesinin gizelliği
karşısında hayranlıklarını ifade edince Hz.Peygamber Ukeydirin güzel elbisesine
karşılık”Vallahi Sa’d b.Muaz’ın cennetteki mendilleri bundan daha güzeldir”dedi.
Tevbenin kabulu: Tebük seferinden geri kalan müslümanların tevbesi kabul oldu. Bu
sahabiler Kab b.Malik,
Tevbe39:Eğer emrolunduğunuz elbirlik çıkmazsanız Allah sizi pek acıklı bir azaba
uğratır. Yerinize sizden başka itiatli bir kavmi getirir. Siz ona hiçbir şeyle zarar
veremezsiniz.
Allah Rasulü: Abdal Şam’da olurlar ve Kırk kişidirler. Onlardan birisi öldüğü zaman
Allah onun diliyle kullarının duasını kabul eder
Kabra veya Habrun: Kudüs karyelerinden olup Halilurrahman diye isimlenir.
Hz.Sara’nın kabri Hz.İbrahim’in Kabri, Yakup, İshak ve zevceleri de buradadır.
179
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
İlya: Yakup(a.s)’ın zevcesi
Efendimizin Duaları
Ey Allahım sen beni kötülükten, cüzzam ve felç hastalığından selamette kıl de. Ey
Kabisa ey Allah’ım ben senin yanındakilerden isterim üzerime fadl ve keremini
rahmetini yay, bereketini üzerime indir” de buyurdu,Peygamberimiz Arafat’ta dua
edince Allah birbirlerine zulmedenler hariç ümmetimi affetti.Arafat’ta boynu kırılarak
ölen kimseye Allah Rasulü “onu yıkayın, kefenleyin ama koku sürmeyin. Çünkü o
kıyamet günü telbiye getirerek dirilecektir.”dedi.
Amir ile Erbed’in Başına Gelenler Amir ile Erbed Peygamberimizi öldürmek niyeti
ile yola çıkıyorlar. Henüz yolda iken Amir deve taununa yakalanıp ölüyor. Erbedi‘de
yıldırım çarpıyor.
Savaşlarda Galip Gelme Sebepleri: Necran Halkının ahlaki özellikleri: Biz fazla
konuşmaz ve savurganlık etmez, yardımı kesmez, savaş ve güçlük zamanlarında
güçlüklere katlanırız. Daima toplu bulunur dağılmayız. Hiç kimseye zulüm ve
haksızlığa ilk başlayan olmayız. Peygamberimiz “doğru söylediniz” diyerek onları
tasdik etti.
Baş Münafık Abdullah b.Ubey’in Defnedilişi
Hz.Ömer Peygamberimizin gömleğini Abdullah b. Ubey’e verişine ve Kabre kadar
gidip üzerinde duruşuna ve onun üzerine cenaze namazı kılışına karşı çıkıyor.
Peygamberimiz bunun sebebini ben umdum ki onun Kavminden bin kişi Müslüman
olsun”Gerçektende öyle oldu.
Ka’bu’l-Ahbar: Yahudi hahamlarındandır sonradan Müslüman olup Hz.Ömer’in
hilafetine kadar Yemen’de oturmuştur.
Kinde Temsilcileri:”Ya Rasulullah tereyağının içine gizlediğiniz nedir.”Rasulullah
“Bu kâhin işidir, kâhin de kâhinlikte ateştedir. Yerden bir avuç çakıl taşı alıp “Bunlar
benim Allah Rasulü olduğumu söylesin mi”demiş ve taşlar tesbih etmeye başlamıştır.
Ummetin Emini: Peygamberimiz Ebu Ubeyde’ye hitaben”Her ümmetin bir emini
vardır. İslam Ümmetinin emini güvenilir kişisi de Ebu Ebeyde’dir.”demiştir.
Cihadın Makbulu: Zalim bir amir karşısında hak sözünü söylemektir. Buyurdu.
Sa’d B.Ebi Vakkas: Veda haccında hastalanmış ve malının tümünü tasadduk etmek
istiyor Allah Rasulü malın 1/3 üne izin veriyor.
Peygamberimizin Bıraktığı Miras: Ak bir Katır ve bir silah
Feyruz ed-Deylemi: Yalancı Peygamber Esved el-Ensi’yi öldüren mübarek, salih bir
kimse.
Safer Ayının Son İki Günü Hicri 10 Miladi 632:
Peygamberimiz baş ağrısı ve humma ile ateş ağrısı hissetti
Ayyaş b Ebi Rebia: Hz.Peygamber Usame’yi komutan seçince ilk muhacirlerin
başına şu genç kumandan tayin ediliyor ha”dedi.
”İnsanların en ağır ibtilaya uğrayanları peygamberlerdir. Sonra derecelerine göre
Salihler Hastalığa tutulan hiçbir Müslüman yoktur ki Allah onun kusur ve günahlarını
ağacın yapraklarının döküldüğü gibi dökmesin”buyurdu.
180
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
Niza: Efendimizin son anlarında yanında bulunan bazı sahabeler cedelleşince,
Hz.Peygamber benim yanımda niza olmaz benim şu an içinde olduğum hal sizin bana
yaptıklarınızdan hayırlıdır.
Kabirleri Mescid Edinmek:”Allah’ın laneti Yahudilerle Hıristiyanlara olsun ki onlar
peygamberlerinin kabirlerini mescid edindiler.
Kader İle İlgili:”Geç olacak şeyleri acele isteminiz bir şey sağlamaz. Çünkü yüce
Allah kimsenin acele etmesiyle acele etmez.
Günah İle İlgili Hadis:”Ey insanlar nimetlerin değiştirilmesine sebeb olur.”
En Son Namaz: Peygamberimizin kıldırdığı en son namaz akşam namazı, Mürselet
suresini okudu. Namaza çıkamayınca Hz.Ebu Bekir’i namazı kıldırmakla
görevlendirdi.
EFENDİMİZİN VEFATI VE TEÇHİZİ
Son Nasihat:’’ Kadınlarınız, Köleleriniz hakkında Allah’tan korkun ve namaza
devam edin’’Hz.Peygamber elbisesi çıkarılmadan yıkanmıştır.
Hz.Peygamberi yıkayanlar ihtilafa düştükleri zaman onları uyuklama sarıyor.
Ruh Teslimi İçin İzin: Azrail (a.s);Kimseden izin almadığı halde Allah Rasulü için
izin istedi, Hızır(A.S)’ın Taziyesi: Hızır (a.s),Hz.Peygamber vefat ettiği zaman geldi
ve istirca okudu. Ya Ali beni sen yıka. Benim edep yerimi kimse görmesin aksi halde
onun gözünün nuru söner. Şükran (Salih) Hz.Peygamberin azatlı kölesi olup yıkama
işinde Hz.Ali’ye yardım ediyor.
Peygamberimiz Salı günü yıkandı, kefenlendi, namazı kılındı ve defnedildi.
Son Ezan: Hz.Bilal-i Habeş-i Salı günü öğle vakti sonkez ezan okumuştur.
”Bir Peygamberin ruhu, gömüleceği yerde alınır.” Hz.Aişe rüyasında gökten üç ayın
evine indiğini görmüş. Hz.Ebubekir rüyayı şöyle yorumlamıştır.”Yeryüzünün en
hayırlı 3 kişisi senin evine defnedilecektir.Hz.Peygamber’in Kabri Ebu Talha’nın
tercihiyle lahd tarzında yatağının altına kazıldı.Hz.Peygamber çarşamba gecesi gece
yarısı defnedildi. Bilal-i Habeş-i kabrin üstüne su serpti.
YÖNETİM
Allah Rasulü vefat ettiği zaman henüz cenazesi yıkanmadan ve defnedilmeden
Medine’de Evsliler; Useyd b.Hudayr’ı Hazrecliler Sa’d Ubade’yi, Hz.Ömer ise
Ubeyde b.Cerrah’ı halife yapmak istediler.
Hz.Ebubekir: Emirler Kureyştendir çünkü Allah ayette ilk önce muhacirleri sonra
ensarı anmıştır. Hz.Ebu Bekir’e göre akıllı, sakınan akılsız da günaha dalan haktan
yan çizendir.Süheyl b.Amr: İrtidat etmek isteyen Mekke halkının kalbini tekrar
İslam’a bağlıyor. Hıraş b.Umeyye: Hudeybiye’de Peygamberimizi traş etti
Serir: Esad b.Zürare Hz.Peygambere üzerinde uyması için bir Serir hediye etti.
181
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
HADİSİ ŞERİFLER
Zekâtı ödeyen Allah’ın himayesinde olur. Ödemeyen Allah’ın düşmanı olur.
Sünnetlerin hayırlısı Muhammed’in sünnetidir.
Zevaid Sünnetin Bağlayıcılığı: Peygamberimiz”beni Rabbim güzel terbiye edip
yetiştirdi”hadisine kıyasla bu tarz sünnetlerin de örnek alınması gerekir.
‘’Başınıza Habeşli bir köle de geçse, ona itaat etmenizi tavsiye ederim”
”İyi bilinizki bana kitap ve onunla birlikte bir o kadar daha verildi’’.
İyi bilinizki Rasulullah’ın haram kıldığı şey Allah’ın haram kıldığı şey gibidir.”
”Ümmetimin bozulduğu zamanda sünnetime sarılan kimse için şehit ecri vardır.”
”Sizin üzerinize öyle bir zaman gelecektir ki o zamanda helal olan üç dirhemden veya
kendisiyle görüşülüp konuşulacak bir kardeşten veya amel edilecek bir sünnetten
‘’İslamın hududu Vera, Tevazu, Sabır ve Şükür dür.’’ Taatin aslı vera, Veranın aslı
takva, Takvanın aslı nefis muhasebesidir. Nefis kurtuluşa, şükür de Cennete nail
olmaya sebeptir’’,‘’İnsanlara teşekkür etmeyen, Allah’a şükretmesini,‘’Kunutu
(Kıyamı) uzun süren namaz üstündür’’Kıyamet günü ilk hesap namazdan olacaktır.’’
‘’Ramazan orucundan sonra en efdal oruç aşura orucudur’’. ‘’Muharrem ayı Allah’ın
ayıdır’’‘’Hiçbir kişi yoktur ki cennetteki durağını görmedikçe ruhu alınmaz’’.
Yaya Yürüyüş: Peygamberimiz Muaz b.Cebel’i Yemen’e uğurlarken Muaz deve
Üstünde, Allah Rasulü yaya yürüyor.” Ona Ey Muaz Allah yolunda attığım şu
adımlar için sevap umuyorum. Ey Muaz mazlumun duasından sakın Çünkü mazlumun
duası ile Yüce Allah arasında perde yoktur, buyurdu.”Ey Muaz Allah’tan kork, her
günahtan sonra haseneyi (sevap) yetiştir ki onu yok etsin. Cennetin Anahtarı La ilahe
illallahtır. Ey Muaz feryad ile ağlamak şeytandandır. Kendileri nerede olurlarsa
olsunlar halkın bana en yakın olanı Muttekilerdir.’’
‘’Dinde taşkınlıktan sakınınız. Sizden öncekileri helak eden ancak dindeki
taşkınlıkları idi’’, ‘’Cuma günü bana salatu selamı artırınız’’
Rebia b.Ka’bu’l-Eslemi: Peygamberimizin kapısında oturur bir buyruğu var mı diye
beklerdi. Rasulullah’ın Sübhanallah, Sübhanallah, Sübhanallah i ve Bihamdihi
tesbihini duyardı.‘’İkindi namazından sonra güneş batıncaya kadar Allah’ı zikreden
cemaatle birlikte oturmam, bana İsmail Aleyhisselam torunlarından her biri için
onikibin dirhem verlecek dört köleyi azad etmemden daha sevimlidir.’’,”Allah’ın
nimete bürüdüğü kimse hamd etsin””Günahı çoğalan kimse istiğrafı çoğaltsın”
”Rızkı geciken kimse de “La havle vele Kuvvete ille billah’ı çoğaltsın”
”Cennete ilk davet edilenler, darlıkta ve bollukta hamd edenlerdir.”
”Rabbin kuluna en yakın zaman gece yarısından sonraki zamandır.”
‘’Allah Peygamberinin etlerini çürütmeyi yere haram kılmıştır.’’
‘’Hz.Peygamber aniden vakıf hurmalıklarına gidince Abdurrahman b.Avf’da peşinden
gidiyor. ‘’Peygamberimiz secdeyi uzatınca vefat etti zannettim. Peygamberimiz
Cebrail (a,s) bana gelip”Aziz ve Celil olan Allah sana salât getirene bende salat
getiririm, Sana selam verene ben de selam veririm buyuruyor”dedi.’’İlk Haşrolan
benim. Benim için vesile duası okuyun. Cennetin kapılarını ilk ben çalacağım.
Ümmetimin fakirleri yanımda oldukları halde cennete gireceğim.
182
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
”Sizin bana en sevgiliniz, kıyamet günü yeri bana en yakın olanınız ahlakı en güzel
olanınızdır.””Müminlerin imanca en olgunları ahlakı en güzel olanınızdır.”
”Kıyamet günü Mizanda güzel ahlaktan daha ağır basan bir şey yoktur.”
”İnsanlarrın İslamiyet bakımından en güzelleri ahlakça en güzel
olanlardı”buyurmuşlardır.”Hangi amel üstündür sorusuna “güzel ahlak”ikinci kez
sorulduğunda “güzel ahlak”üçüncü kez sorulduğunda yine”güzel ahlak”dördüncü kez
sorulduğunda ise “anlamıyormusun güzel ahlak o da gücün yeterse hiç
kızmamandır”buyurdu.‘’Ya rasulallah insanlara verilen en hayırlı şey nedir”güzel
ahlaktır”buyurmuşlardır. ‘’Peygamberimiz Münafıkların lideri Abdullah b.Ubey
b.Selül’ün cenazesini kıldırıp gömleğini de ona giydirerek 1000 kişinin Müslüman
olmasına vesile olmuştur.”Allah’a yemin ederim ki şu ağızdan doğrudan başkası
çıkmaz.”,”Şüphe yok ki Allah ahlaki faziletleri evliyasına tahsis etmiştir. Kendinizi
yoklayınız eğer onları kendinizde bulursanız Allah’a hamd ediniz, bulamazsanız talep
ediniz.”Onlar nelerdir diye sorulunca Peygamberimiz”Yakin, kanaat, sabır, şükür,
akıl, mürüvvet ilim, şehavet ve şecaattır’’buyurmuşlardır.
‘’Peygamberimiz kral peygamber yerine kul peygamber olmayı tercih etmiştir’’
‘’Hz.Peygamber kabrinden ilk çıkan ve ilk şefaatçidir.”Evet beni de amelim
kurtaramaz”‘’Allah beni Rasul edinmeden önce kul edinmiştir’’Nasranîlerin İsa (a.s)’ı
Allah’ın oğlu diyerek haksız övdükleri gibi siz de beni övmekte aşırı gitmeyiniz.
Şüphe yokki ben ancak bir kulum.
‘’Seferde koyun kesilince”ben de odun toplayayım, ben size karşı imtiyazlı değilim”
Cebrail (a.s):”Ya Muhammed sen krallar gibi yiyorsun”deyince hemen yere
oturuvermiştir.Bundan sonra ne ayakta ne de bir yere yaslanarak yemiştir.
Peygamberimizin sırtına Hasırın izi çıkınca “Dünya benim neyime benim ile dünya
arasında ki bağ bir yolcunun ağacın altında beklediği gibidir”buyurmuştur.
Hayâ iki çeşittir.
Fıtri Hayâ: İnsanın avret yerlerini örtüp utanması
İmani Hayâ: Masiyet ve günah olan kötü işlerden müminin sakınması.
‘’Her din için bir ahlak vardır. İslam ahlakı da hayâdan ibarettir. İman 60 küsur
şubedir.Hayâ imandandır, Hayâ ancak hayır getirir. Hayâ imandandır iman ise
cennettedir. Yüzsüzlük cefadandır. Hayâ süsler, Hayâsızlık lekeler. İlk Peygamberin
sözlerinden insanların idrak ve tevarüs ettiği şey utanmayınca istediğini yap sözüdür.
Hayâ ile İman daima bir arada bulunurlar biri kalkınca diğeri de kalkar. Allah’tan
hakkıyla hayâ etmek başı ve başın taşıdığı uzuvları, karnı ve karnın içine doldurduğu
uzuvları haramdan korumak ölümü ve toprak altında çürümeyi hatırda tutmaktır.
Şüphesiz Allah bir kulu helak etmek istediği zaman ondan hayâ yı alır.
Hayâ olmayınca menfur olunur. Menfur olunca emniyet kaldırılır. Emniyet
kaldırılınca o ancak hain olur. Hain olursa rahmet kaldırılır. Rahmet alınınca o ancak
lanete uğrar. Lanete uğrayınca da İslamiyetle bağlantısı koparılır. Peygamberimiz
bakireden daha utangaçtır.
183
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
Cömertlik ve İlgili Kavramlar
Cüd, kerem ve seha kelimeleri genellikle cömertlik manasına gelir.
Kerem: Yararlı şeyleri gönülden gelerek harcayan kimseye denir.
Cömertliğin Dereceleri: 1-Seha 2-Cüd 3-İsar
Malından bir kısmını verip bir kısmını bırakan kişi şehavet sahibidir.
Malından çok kısmını dağıtan ve kendisi için birazını bırakan kişi cüd sahibidir.
Malından geçinecek kadarını alıkoyup üst tarafını dağıtan kişi de İsar sahibidir.
Seha: Fıtrı bir haslettir. Sehanın zıttı şuh tur.
Şuhh: Buhlün (Cimriliğin) hırsla birlikte adet haline gelmiş halidir.
Buhl: Tutup biriktirmek layık olmayan şeyi tutmaktır.
Cud: Layık olan şeyi layık olana vermektir.
Meleke halinde bulunmayan kolayca yapılamayan harcamaya cömertlik denmez.
Afv: Öç almaya muktedir iken bundan vaz geçmektir.
Mürüvvet: Başkalarına bol bol iyilikte ve insaniyette bulunmayı adet ve huy
edinmektir.
Semahat: Vermekle mükellef olmadığı şeyleri vermektir.
Musavat: Dost ve arkadaşlara lutfetmek
Hz.Ali “Peygamber Efendimiz İnsanların en cömerti idi” demiştir.
Hz.Aişe”Peygamberimiz hayırda esen rüzgârdan daha cömertti”demiştir.
Abdullah b.Ömer: Rasulullah’tan daha cömertini görmedim”demiştir.
Abdullah b.Abbas:”Rasulullah insanların en cömertidir”demiştir
”Ben ancak bölüştürücüğüm veren ise Allah’tır. Bize mirascı olunmaz’’
Eba Zer:”Peygamberimiz şu dağ Uhud dağı onun benim için altına çevrilmesi beni
asla sevindirmez. Onu bir kırat bile bırakmadan dağıtırdım”demiştir.
‘’Çok mal sahibi vardır. Bunlar kıyamet günü sevabı az olandır.”
Şecaat: Savaş ve şiddet zamanında cesaret ve yüreklilik göstermek demektir.
Abdullah b.Ömer:”Rasulullah’tan daha sehavetli, Necdetli, şecaatli bir kimse
görmedim”
Uyku Duası: Hz.Peygamber döşeğine yatıp uyumak istediği zaman “Allah’ım,
kendimi sana teslim ettim. Yüzümü sana çevirdim, işimi sana ısmarladım, sırtımı sana
dayadım, ben senin azabından korkar, Rahmetini umarım, Senin Rahmetinden başka
sığınacak yoktur. Senin azabından başka korunulacak yoktur, ancak senin rahmetine
sığınır ve ancak senin rahmetinle korunulur. Ben senin indirmiş olduğun Kitabına ve
göndermiş olduğun Peygamberine Herkesten önce inanmışımdır. Ey Rabbim; yanımı
senin isminle yere koydum eğer ruhumu tutar, alıkoyarsan, ona rahmetinle muamele
et. Eğer onu salarsan salih kullarını koruduğun gibi onu da koru. Allah’ım; ben senin
isminle ölür, senin isminle dirilirim. Bize yediren, içiren, her ihtiyacımızı karşılayıp
gideren bizi barındıran sığındıran Allah’a Hamd olsun. Allahım kullarını huzurunda
topladığın günde azabından beni koru”, ‘’Göklerin ve yerin Rabbi, her şeyin Rabbi
olan, tohumu ve çekirdeği çatlatıp çimlendiren, Tevrat’ı, İncil’i ve Kur’an-ı indiren
Allah’ım; Ben her kötülük sahibinin kötülüğünden sana sığınırım. Çünkü onu
perçeminden tutan sensin. Allah’ım evvel Sensin, Senden önce olan hiçbir şey yoktur.
184
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
Uyku Sonrası Dua: Peygamberimiz uykudan uyanıp kalktığında;”hamd olsun o
Allah’a ki bizi öldükten sonra diriltti. Kıyamet günü dönüşümüz de ona olacaktır.
Başka hiçbir ilah yok, ancak Sen varsın Seni tesbih ve tenzih ederim. Allah’ım
günahlarımı yarlığamanı ve Rahmetini dilerim. Allah’ım ilmimi arttır. Bana doğru
yolu gösterdikten sonra kalbimi kaydırma. Yüce katından bana bir Rahmet ihsan
buyur. Çünkü bağışı en çok olan sensin sen! Diyerek dua etti.‘’Peygamberimiz
Yüzükoyun yatış hakkında. İşte bu Allah’ın hiç sevmediği bir yatıştır”.
‘’Peygamberimiz hiçbir zaman ayaklarını meclisinde bulunanların önüne doğru
uzattığı görülmemiştir’’,‘’Peygamberimiz toprak üzerinde oturur yemeğini de yerde
yerdi. Yemeği 3 parmağıyla yerdi,”Sizden biriniz bir şey içerken kabın içine
solumasın”Peygamberimiz su içerken iki-üç kere nefes alırdı’’,”Kim elindeki et, yağ
kokusunu, bulaşığını yıkamadan uyur da kendisinin başına bir şey gelecek olursa
kendisinden başkasını suçlamasın”.”Sizden biriniz yemek yiyeceğiniz zaman çanağın
üst veya orta tarafından yemesin. Alt tarafından yesin. Çünkü bereket onun üst
tarafındadır.‘’Peygamberimiz yemekten önce yemek duası ederdi. Yemek yerken
besmele çekilmesi unutulunca yemeğin ortasında besmele çekilir.
‘’Sizden biriniz ayakkabı giyerken sağdan başlasın’’, kendisi de içtiği sütün fazlasını
solunda Ebu Bekir olduğu halde sağındaki bedeviye vermiştir.
Peygamberimizin Torunlarının isimleri: Hasan, Hüseyin, Umame (Hz.Zeyneb in
kızı)kızlar ile ilgili ”Ben birisini üstün tutacak olsaydım kızları üstün tutardım”
Dua: Âlemlere Rahmet olarak cehaleti ilme, karanlığı aydınlığa, zulmü adalete
çeviren güzel ahlakı göstermek için gönderilen başımızın tacı gönüllerimizin ilacı”Sen
olmasaydın Âlemleri yaratmazdım”diye buyurduğun Peygamberlerin Sultanı
Hz.Muhammed Mustafa (s.a.v) Efendimize onun aile ve ashabının cümlesine selam ve
dua eylerim.Peygamberimiz Hz.Hamza’ nın perişan halde naşını görünce
“Yakınlarının üzülmeyeceğini bilseydim seni bu halde bırakırdım ve Allah seni
Kıyamet günü yırtıcı hayvanların midelerinden toplayarak seni huzura
getirsin”isterdim.
Münadi: Kur’an’da çağıran davet eden anlamındadır.
Allah Teâla:”Ey Bedir ehli bundan böyle ne işlerseniz işleyin, ben sizleri
bağışlayacağım”buyurdu.
Hz.İbrahim’in Vefatı Hicretin 8. Yılında doğan Hz.İbrahim Hicretin 10 yılında 10
Rebiül evvel ayı Salı günü 16 aylık iken vefat etti. Hz.Peygamber İbrahim can
verirken kucağına aldı ve ağladı. Peygamberimizin gözlerinden yaş dökülmeye
başladı. Abdurrahman b.Avf “Sen de mi ağlıyorsun ya Rasulallah, Ağlamayı halka sen
men etmemiş miydin”deyince Peygamberimiz Ben ancak kendisinde bulunmayan
hasletleri sayıp dökerek ölü üzerine bağıra çağıra ağlamaktan men ettim. Ben sizi
günah ve hamakat olan iki bağırıştan nimete kavuştuğu sıradaki eğlence, oyun bağırışı
ile yüz göz tırmalamak, Üst baş yırtmaktan ve şeytan şamatasından men ettim.
Acımayana acınmaz. Göz ağlar kalp üzülür.Biz yüce Rabbimizin razı olacağı sözden
başkasını söylemeyiz Vallahi ey İbrahim Biz senin fırakınla çok üzgünüz, İbrahim
benim oğlumdur o meme emerken ölen bir süt kuzusudur”
185
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
Hz.Peygamberin Hz.İbrahimin Kabrini eliyle düzeltmesi: Sizden biriniz bir iş
yaptığınız zaman onu içine sinecek biçimde yapsın, öyle yapmak musibete uğrayanın
içini rahatlatır.
Efendimizin Kabrin Üstüne Su Serpmesi: Peygamberimiz Hz.İbrahim’i defnettiği
zaman üzerine bir kırba su serpti.
Kerpiç: Peygamberimiz kabrin yan tarafında bir açıklık görünce kendi eliyle oraya
kerpiç koydu. Gerçi bunun ölüye ne bir faydası olur ne de zararı fakat bu iş dirinin
gözünü aydınlatır.
186
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
HOŞGÖR YETERLİLİK
(SOCEDEB)
YARDIMCI KAYNAK
MUHTASAR
DİNİ BİLGİLER SORU CEVAPLARI
VE
KAVRAMLARI
(İmamlık, Müezzinlik ve Kur’an Kursu
öğreticiliği adayları için)
Mesut ÖCALAN
GAZİANTEP
2013
187
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
S-1 Dinin tanımını yapınız?
Din akıl sahibi insanları kendi istek ve arzularıyla dünya ve ahirette iyiliğe ve doğruluğa
götüren ilahi kanunlar bütünüdür.
S-2 Dinler kaça ayrılır?
Dinler üçe ayrılır:
1- İlahi dinler(Hak dinler),
2- İlahi olmayan dinler(Batıl dinler),
3- Muharref dinler(Aslı bozulmuş dinler).
S-3 Dinlerin kısımlarını örnek vererek açıklayınız?
İlahi Dinler: Vahiy kaynaklı dinler.
Örneğin: İslamiyet, Hıristiyanlık, Yahudilik
İlahi Olmayan Dinler: Vahye dayanmayan insanların fikirleri etrafında oluşan dinler.
Örneğin: Budizm, Hinduizm, Jainizm vs.
Muharref Dinler: Vahiy kaynaklı bir din olduğu halde zamanla tahrif olan, aslı bozulan
dinler. Örneğin: Günümüzdeki Hıristiyanlık ve Yahudilik.
Sihizim: Semavi bir dinle semavi olmayan bir dinin karışımından ortaya çıkmış dinler.
Örneğin: Hindistan’da görülen Sih dini.
S-4 Monoteizm, politeizm, ateizm kavramlarını açıklayınız?
Monoteizm: Tek tanrıcılık (Tevhid)
Politeizm: Çok tanrıcılık; (Şirk)
Ateizm:
Tanrı inancını yok sayma.
S-5 İman, tevhid, şirk, küfür kavramlarını açıklayınız?
İman: Bir şeyi gönül huzuru ile benimsemek,
Tevhid: Bir tek yüce ve aşkın bir varlığa inanmak.
Şirk:
Birden çok tanrının varlığına inanmak.
Küfür: Örtmek, inkâr etmek, yok saymak.
S-6 Sahih bir imanda bulunması gereken şartlar nelerdir?
1 - İmanın ümitsizlikten uzak olması,
2 - İman esaslarının tümünü hoşgörmek,
3 - İmanı zayi edecek davranışlardan uzaklaşmak.
S-7 Kelime-i tevhid ve Kelime-i şehadetin anlamı nedir?
Kelime-i tevhid: Allah’tan başka ilah yoktur.
Hz. Muhammed (s.a.v) Allah’ın elçisidir.
Kelime-i şehadet: Şahitlik ederim ki, Allah’tan başka ilah yoktur, yine şahitlik ederim ki
1
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
Hz. Muhammed (s.a.v) Allah’ın kulu ve elçisidir.
S-8 İman esasları nelerdir?
1-Allah’ın varlığına ve birliğine inanmak.
2-Meleklere inanmak,
3-Kitaplara inanmak,
4-Peygamberlere inanmak.
5-Ahiret gününe inanmak,
6-Kaza ve kadere inanmak.
S-9 İslam’ın şartları nelerdir?
1-Kelime-i şehadet getirmek,
2-Namaz kılmak,
3-Zekat vermek,
4-Oruc tutmak,
5-Hacca gitmek.
S-10 Tahkiki, tafsili, icmali ve taklidi iman kavramlarını açıklayınız?
Tahkiki iman: Araştırmaya, anlamaya dayalı iman.
Tafsili iman: İman esaslarına ayrı ayrı inanmak.
İcmali iman: İman esaslarının tümüne birden inanmak
Taklidi iman : Çevrenin telkiniyle oluşan iman.
S-11 İnanç yönünden insanlar kaça ayrılır, açıklayarak belirtiniz?
Mü’min, münafık, kâfir ve müşrik olmak üzere 4’e ayrılır
Mü’min: Allah’a Peygamberimiz’e ve Peygamberimiz’in Allah’tan getirdiklerine
yürekten inanan kimse.
Münafık: Kalbi ile Allah’a, Peygambere inanmadığı halde, dili ile inandığını söyleyen
kimse.
Kafir: Allah’a, Peygamberimiz’e ve İslam dininin temel esaslarına inanmayan kimse.
Müşrik: Allah’ın varlığını kabul etmekle beraber başka tanrıların varlığını da kabul eden
kimse.
S-12 Allah’ın zati sıfatlarını açıklayınız?
1-Vücud: Yüce Allah’ın var olması,
2-Kıdem: Allah’ın varlığının başlangıcının olmaması.
3-Bekâ: Allah’u Teâlâ’nın varlığının sonu olmaması.
4-Vahdaniyet: Allah’ın zatında ve fiillerinde bir olması
5-Muhallefetün- lil-havadis: Allah’ın sonradan yaratılanlara benzememesi.
2
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
6-Kıyam bi-Nefsihi: Allah’ın var olmak ve varlığını sürdürebilmek için hiçbir şeye
ihtiyaç duymaması, varlığının bizzat kendisinden olması.
S-13 Allah’ın rahmetini ifade eden güzel isimlerine birkaç örnek veriniz?
Rahman: Bütün aleme acıyan.
Rahim: Mü’minlere karşılık veren.
Mecid: Yüce, şerefli, lütuf ve keremi bol olan
Latif: Yaratılmışların ihtiyaçlarını karşılayan.
Şekur: Az bir iyiliğe karşılık, çok mükafat veren.
Bâsit:
Allah’ın lütuf ve rahmetini kullarına yayması.
Vâsi:
Bağışlaması bol ve rahmeti çok olan.
Muhsî: Her şeyi bütün ayrıntılarıyla bilmesi.
Zül-Celali ve’l-İkram: İkram ve İhsan sahibi hürmet ve saygıya yegâne layık ve tüm
büyüklüklere sahip.
Mutekebbir: Büyük, azamet sahibi olan.
Câmi: Derleyen, toplayan
Kahhar: Her şeye ğalip olan.
Aliyy: Yüksek ve yüce olan.
Basîr: Her şeyi her yönüyle gören,
Bârî: Her mahlukatı özenle yaratan.
Celil: Büyüklüğü yüce olan.
Habîr: Her şeyden haberdar olan.
Kavî: Sınırsız kudret sahibi olan.
Kayyüm: Her şeyi kudret ve iradesiyle sürdüren.
Kebir: Büyük olan.
Metin: Kuvvetli, hiçbir işin ona zor gelmemesi.
Muhyi: Dirilten hayat veren.
Muktedir: Gücü her şeye yeten.
Şehid: Her şeyi hakkıyla gören.
Kerim: Çok cömert.
Mukit: Rızıkları yaratan.
S-14 Allah’ın sevgi ve merhametini ifade eden güzel isimlerine birkaç tane örnek
veriniz?
3
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
Afuvv: Affeden.
Ğaffar: Bağışlayan.
Rezzak: Rızık veren,
Birr:
İyilikte bulunan.
Hâdî:
Hidayet eden
Tevvâb: Tevbeleri kabul eden.
S-15 Allah’ın subuti sıfatlarını açıklayınız?
1-Hayat: Allah’ın canlı ve diri olması.
2-İlim:
Allah’ın olmuş, olacak her şeyi bilmesi.
3-İrade: Allah’ın her istediğini dilemesi.
4-Semi: Allah’ın her şeyi işitebilmesi.
5-Basar: Allah’ın her şeyi görebilmesi.
6-Kelam: Allah’ın konuşması.
7-Tekvin: Allah’ın her şeyi yaratması.
8-Kudret: Allah’ın her şeye gücü yetmesi.
S-16 Melek ve mahiyeti hakkında bilgi veriniz?
Melek: Elçi haberci, kuvvet gibi anlamlara gelir. Melekler nurdan yaratılmışlardır.
Melekler, yemez, içmez, uyumaz ve cinsiyetleri yoktur.
S-17 Dört büyük melek ve görevleri hakkında bilgi veriniz?
Cebrail: Vahiy meleği.
Mikail: Yeryüzünün işleyişiyle görevli melek.
Azrail: Ölüm meleği.
İsrafil: Sur’a üflemekle görevli melek.
S-18 Hafaza melekleri, Kiramen Katibin ve Münker-Nekir melekleri hakkında bilgi
veriniz?
Hafaza Melekleri: İnsanları korumakla görevli, iyiliğe yönlendirir, kötülüklerden
sakındırırlar.
Kiramen Katibin: Yazıcı meleklerdir. İnsanların davranışlarını gözler, iyilikleri ve
günahları yazarlar.
Münker ve Nekir: Sorgu melekleri, insanların kabirde sorgulamalarını yapmakla
görevlidir.
Hamele-i Arş: Arşı taşıyan melekler.
Mukarrebun ve İlliyyun: Allah’a çok yakın, şerefli bir mevkide bulunan melekler.
S-19 Batıl inançlar hakkında bilgi veriniz?
Falcılık: Geleceği öğrenmek, şans ve kısmeti anlamak amacıyla yapılmaktadır.
4
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
Peygamberler dahi geleceğe dair bilgiler veremezlerken falcıların gelecekten haber
vermesi düşünülemez. Fal yapmak ve yaptırmak büyük günahtır.
Ruh çağırma: İslam’da ruh çağırma, ruhlarla irtibatlı olma yoktur.,
Büyü-Sihir: Dinimiz büyü-sihir gibi batıl şeyleri yapmayı, yaptırmayı kesinlikle
yasaklamıştır.
S-20 Kur’an’ın muhtelif isimleri nelerdir?
Kitap, Furkan, Hüda, Tenzil, Kelamullah, Beyan, Şifa ve Mubin’dir
S-21 Cin ve şeytan hakkında bilgi veriniz?
Cin: Cin kavramı Kur’an’da yer almakta ve cin adında bir sure bulunmaktadır. Cinler,
dumansız ateşten yaratılmışlardır. Cinlere de peygamberler gönderilmiş olup müslüman
veya kâfir olanları vardır, Şeytan: Varlığı Kur’an’da haber verilen, insanları doğru yoldan
saptıran, görünmeyen bir varlıktır. Satanizm: Batıl bir akım olup şeytana tapmaya
satanizm, şeytana tapan kimseye de satanist denir. Şeytan Allah’a isyan etmiştir. Tanrılık
iddiasında bulunmadığı halde bazı insanlar şeytana tanrılık atfetmişlerdir. Satanizm ilk
önce Hıristiyan kiliselerine bir başkaldırı olarak ortaya çıkmıştır. Günümüzdeki satanizm
anlayışını 1960’larda Amerika’da La Vey üstlenmiştir. Satanistler kişileri alkol,
uyuşturucu, canlı varlıkları öldürme, onları kurban etme gibi zararlı eylemlere
yöneltmektedirler.
S-22 Vahiy ve mahiyeti hakkında bilgi veriniz?
Vahiy: Sözlükte, gizli konuşma, gizli ve süratli olarak bildirme, gönderme, işaret gibi
anlamlara gelir. İlk vahiy Miladi 610 yılı Mekke’de Hira mağarasında melek Cebrail (a.s)
aracılığıyla Alak suresinin ilk beş ayeti nazil olmaya başladı. Kur’an’ın indiriliş süreci 23
yıl sürdü.
S-23 Dört kutsal kitap dışında Allah’u Teala’nın peygamberlere verdiği sahifeler
hakkında bilgi veriniz?
Hz. Adem (a.s)’a 10 Sahife
Hz. İbrahim (a.s)’a 10 Sahife
Hz. İdris
(a.s)’a 30 Sahife
Hz. Şit
(a.s)’a 50 Sahife
S-24 Hıristiyan dünyasının kabul ettiği İnciller hangileridir?
Matta, Markos, Luka ve Yuhanna İncilleri
5
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
S-25 Kutsal kitaplar hakkında bilgi veriniz?
Tevrat: İsrail oğullarına gönderilmiştir.
Zebur: Hz. Davut (a.s)’a gönderilmiştir.
İncil: Hz. İsa’(a.s)’a gönderilmiştir.
Kur’an-ı Kerim: Hz.Muhammed (a.s)’a gönderilmiştir.
S-26 Kur’an’ın toplanması ve kitap haline getirilmesi hakkında bilgi veriniz?
Kur’an-ı Kerim Hz. Ebu Bekir zamanında cem edildi (Kitap haline getirildi.) Hz Osman
zamanında yedi nüsha olarak çoğaltıldı. Kur’an-ı Kerim’in cem ve çoğaltma (istinsah)
işleminde komisyon başkanlığını Zeyd b. Sabit yapmıştır.
S-27 Peygamber, rasul ve nebi kavramlarını açıklayınız?
Peygamber: Elçi, haber getiren anlamında farsça bir sözcüktür. Arapça’da karşılığı
gönderilmiş anlamında Rasul, haber veren anlamında Nebi’dir.
Rasul: Yeni bir öğreti ve kitap ile gönderilen elçi.
Nebi: Yeni bir öğreti veya kitap ile gönderilmeyip önceki elçinin kitabını veya öğretisini
tebliğ etmekle görevli elçi.
S-28 Peygamberlerde bulunması vacip olan sıfatları açıklayarak belirtiniz?
1-Sıdk:
Doğru olmak.
2-Emanet: Güvenilir olmak.
3-Fetanet: Akıllı ve zeki olmak.
4-Tebliğ: Bildirmek, iletmek.
5-İsmet: Günah işlememek
(Zelle: Peygamberlerin işlediği küçük hatalar)
S-29Olağanüstü haller hakkında bilgi veriniz?
Mucize: Aciz bırakan, olağanüstü, karşı konulmaz gibi anlamlara gelir. Peygamber
olmanın delillerinden biridir.
İrhas: Peygamber olacak şahsın peygamber olmadan önce gösterdiği olağanüstü haller.
Örneğin: Hz.İsa’nın kundakta iken konuşması.
Keramet: Allah’a ve Peygambere gönülden bağlı olan veli kulların gösterdiği olağanüstü
haller.
Meunet: Veli olmayan bir kulunun darda iken Allah’tan yardım görüp kurtulması.
İstidrac: Kafir ve günahkar kişilerin arzu ve isteklerine göre ortaya çıkan olağanüstü
haller.
6
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
İhanet: Kâfir ve günahkâr kişilerin arzu ve isteklerine aykırı meydana gelen olaylar.
Örneğin: Müseylime bir gözü kör olan bir kişiye dua edince diğer gözü de kör oluyor.
S-30 Peygamberlerin görevleri hakkında bilgi veriniz?
Davet: Peygamberlerin temel görevi insanları tevhit inancına, her türlü şirkten arınarak
bir tek Allah’a inanmaya çağırmak.
Beyan: Dinin esaslarını açıklamak.
İnzar: İnsanları uyarmak.
Tebşir: Salihleri müjdelemek.
S-31 Peygamberler ve kısa özellikleri hakkında bilgi veriniz?
Kur’an’da Açıkça İsminin Geçip Geçmediği Bilinmeyen Peygamberler
1-Zülkarneyn 2-Lokman 3-Üzeyir
Beş Büyük Peygamber: Hz.Nuh, Hz.İbrahim, Hz.Musa, Hz.İsa ve Hz.Muhammed.
Hz. İbrahim(a.s): Puta tapanlarla mücadele eden, aklıyla Rabbini bulan, tevhid inancının
sembolü bir peygamber.
Hz. Musa (a.s): Hızır (a.s) ile arkadaşlığı ve Hikmeti öğrenmek isteyişi, Firavun’la
mücadelesi ve İsrailoğulları’nı dine daveti.
Hz. Eyyüp (a.s): Sabrı, hastalığı ve yerden çıkan su ile yıkanması ve hastalıktan
kurtulması,
Hz. Yusuf (a.s): Kardeş sevgisi ve hasreti, rüyası, köle olarak satılması ve Mısır’a melik
olması.
Hz. Yunus (a.s.):Ninova şehrinden olup kavmine küsüp giden, balık sahibi peygamber.
Hz. İsa (a.s.) Hz. Meryem’in oğlu olup babasız dünyaya geldi. Hıristiyan dünyasının
peygamberidir.
S-32 Kaza, kader, tevekkül, ahiret, ölüm ve ruh, hakkında bilgi veriniz?
Kaza: Allah’ın önceden takdir ettiği şeyleri, zamanı gelince yaratmasına kaza denir.
Kader: Allah’ın başlangıçtan sonsuza kadar olacak her şeyin zamanı, yeri ve özelliklerini
sonsuz bilgisiyle bilmesi ve takdir etmesi demektir.
Tevekkül: Bir şeyin gerçekleşebilmesi için gerekli olan her şeyi yaptıktan sonra işin
sonucunu Allah’a havale etmek.
Ahiret: İnsanların yeniden diriltilmeleriyle başlayıp sonsuza kadar devam edecek olan
zaman.
Ölüm: Ruhun bedenden ayrılmasıyla başlayan, yeni ve ebedi bir hayatın başlangıcı.
Ruh: Bedensel yaratılıştan sonra verilen ve mahiyeti yalnızca Allah tarafından bilinen
ilahi bir emirdir.
S-33 Kabir, berzah, haşr, kıyamet ve mahşer hakkında bilgi veriniz?
Kabir: Ölen kimselerin, haşr’i bekledikleri yer.
Berzah: Ölümle başlayıp haşr’e kadar süren zaman.
7
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
Haşr: Ölülerin diriltilip mahşere çıkarılması.
Kıyamet: Birinci sura üflemekle başlayan hayat.
Mahşer: İnsanların haşr ile toplandıkları yer.
S-34 Rızık, ecel, sual, hesap, mizan, cennet ve cehennem hakkında bilgi veriniz?
Rızık: Sözlükte azık, yenilen, içilen, faydalanılan şeydir.
Ecel: Önceden tespit edilmiş ölüm anını ifade eder.
Sual: Akıl sahibi insanların sorguya çekilmesi.
Hesap: Kıyamet gününde insanların sorgulanması.
Mizan: Sevap ve günahların tartılması.
Cennet: Mü’minlerin mükafatlarını görecekleri ebedi hayat.
Cehennem:Kafir ve günahkarların cezalarını görecekleri yer.
S-35 Reenkarnasyon hakkında bilgi veriniz?
Reenkarnasyon (tenasuh,ruh göçü): İnsanın veya başka bir canlının öldükten sonra,
durumunun iyi ise daha iyi bir canlının bedenine, kötü ise daha kötü bir canlının
bedeninde tekrar hayat bulması demektir. İslam, Hıristiyanlık, Yahudilik ve Zerdüştlük bu
inancı reddeder.
S-36 İbadetin tanımını yapınız?
İbadet: Sözlükte kullukta bulunmak, boyun eğmek ve itaat etmek demektir. Terim anlamı
ise Allah’ı yüceltmek, O’na karşı sevgi, saygı ve bağlılığını göstermek için iyi bir niyetle
ortaya konan ve karşılığında sevap umulan tutum ve davranışlar demektir.
S-37 İbadetin çeşitleri nelerdir?
İbadetler bedeni, mali ve hem bedeni hem de mali olmak üzere üç kısma ayrılır. Ayrıca
ibadetler şekle bağlı olanlar ve şekle bağlı olmayanlar diye de ikiye ayrılır.
S 38 Salih amelin tanımını yapınız?
Salih Amel: İmanın gereği olarak yapılan iyi, yararlı ve güzel davranışlar demektir.
S-39 Mükellef ne demektir?
Mükellef: Dinin emir ve yasakları ile yükümlü, sorumlu kimse demektir.Mükellef
olmanın temel şartı akıl-baliğ olmaktır.
S-40 Ef’ al-i mükellefin görevlerini sayınız?
1-Farz
2-Vacip
3-Sünnet 4-Müstehap
5-Mübah 6-Haram 7-Mekruh 8-Müfsid
8
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
S-41 Farzın tanımını yaparak kısımlarını belirtiniz?
Farz: Kesin bir delil ile kesinlikle emredilen dini yükümlülük.
Farz-ı ayın: Her mükellefin bizzat kendisinin yapmakla yükümlü olduğu işler.
Farz-ı kifaye: Bazı mükelleflerin yapmasıyla diğerlerinin uhdesinden kalkan dini
yükümlülük.
S-42 Vacip kavramını açıklayınız?
Vacip: Zanni bir delil ile yapılması dinimizce emredilen dini yükümlülük.
S-43 Sünnetin tanımını yaparak çeşitleri hakkında bilgi veriniz?
Sünnet: Farz ve vacip olmaksızın Peygamber Efendimiz tarafından yapılan ve bizden
yapılması istenilen işler.
Sünnet-i müekkede: Sevgili Peygamberimizin devam edip de pek az terk ettiği işler.
Sünnet-i ğayr-i müekkede: Hz.Peygamberin devam ettiği fakat bağlayıcı olmadığını
göstermek maksadıyla bazen terk ettiği işler.
Sünnet-i zevaid: Peygamberimizin ibadet kastı olmaksızın bir beşer olarak yaptığı işler.
Sünnet-i revatip: Beş vakit namazlar ile birlikte düzenli kılınan sünnet namazlara denir.
Sünnet-i reğaip: Revatip sünnet dışında değişik sebeplerle kılınan nafile namazlar.
Örneğin kuşluk namazı, istihare namazı vs.
S-44 Müstehap mübah ve müfsid hakkında bilgi veriniz?
Müstehap: Peygamberimizin bazen yapıp bazen terk ettiği işler.
Mübah:Yapılması veya yapılmaması dinen caiz görülen işler.Yemek,içmek,uyumak gibi.
Müfsid: Başlanmış bir ibadeti bozan işler.
Örneğin: Oruçlu iken yemek-içmek gibi.
S-45 Haramın tanımını yapınız?
Haram: Dinimizce yapılması kesin bir delille kesin ve bağlayıcı bir şekilde yasaklanan
işlere haram denir.Adam öldürmek, yalan söylemek gibi.Haramı inkar eden dinden çıkar.
S-46 Mekruhun tanımını yaparak kısımlarını belirtiniz?
Mekruh: Kelime anlamı sevilmeyen, hoşlanılmayan, kötü görülen demektir. Fıkhi
olarak, kesin ve bağlayıcı olmayan bir delil ile yapılmaması istenen işler. Mekruh iki
kısma ayrılır.
Tahrim-i mekruh: Haram’a yakın olan mekruh. (Vacibleri terk etmek)
Tenzih-i mekruh: Helal’a yakın olan mekruh. (Sünnetleri terk etmek)
S-47 İbadet insana neler kazandırır?
1-Allah’a yaklaştırır,
2-İç huzuru sağlar,
3-Güven duygusunu geliştirir,
4-Kötülükten alıkoyar,
9
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
5-Sosyal yardımlaşmayı teşvik eder,
6-İnsanlar arasında kaynaşmayı sağlar,
7-Sabrı ve diğerğamlığı öğretir,
8-Güzel ahlakın edinilmesine katkıda bulunur,
9-Sorumluluk bilincini geliştirir.
S-48 Temizliğin kısımlarını açıklayarak belirtiniz?
Temizlik; maddi, manevi ve hükmi olmak üzere üç kısımdır.
Maddi Temizlik:
Beden temizliği, elbise temizliği, çevre temizliği.
Manevi Temizlik:
Kalp temizliği, güvenilir olma, sözünde durma.
Hükmi temizlik: Abdest, gusül, teyemmüm, mesh
S-49 Abdestin farzlarını belirtiniz?
Abdest’in Farzları:
1-Yüzü bir kere su ile yıkamak,
2-Elleri dirseklerle birlikte bir kere su ile yıkamak,
3-Başın dörtte birini ıslak el ile meshetmek,
4-Ayakları topuklarla birlikte bir kere su ile yıkamak.
S-50 Abdestin sünnetlerini belirtiniz?
1-Niyet etmek,
2-Euzu besmele çekmek,
3-Ağzı misvaklamak,
4-Abdest uzuvlarını ara vermeden yıkamak,
5-Azaları iyice ovmak,
6-Ağza 3 kere su alıp boşaltmak,
7-Ağzı çalkalamak (mazmaza),
8-Burna 3 kere su alıp boşaltmak,(istinşak)
9-Ayetteki sırayı gözetmek,
10-Her organı 3 kere yıkamak,
11-Yıkamaya sağdan başlamak,
12-Elleri ve ayakları yıkamaya parmaklardan başlamak,
13-Sakalı hilallamak,
14-Yüzüğü oynatmak,
15-Kulakları meshetmek,
16-Boynu meshetmek,
17-Başın tamamını meshetmek,
18-Parmakların aralarını aralamak.
10
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
S-51 Abdestin adaplarından birkaç tanesini belirtiniz?
1-Namaz vakti girmeden abdest almak,
2-Abdest alırken kıbleye yönelmek,
3-Yüksek bir yere oturmak,
4-Abdestte başkasından yardım istememek,
5-Abdest alırken konuşmamak,
6-Abdestte suyu israf etmemek veya az kullanmamak,
7-Abdestten sonra kıbleye yönelip kelime-i şehadet getirmek.
S-52 Abdesti bozan durumları belirtiniz?
1-Önden ve arkadan çıkan katı ve sıvı atıklar,
2-Vücudun herhangi bir yerinden çıkan kan, irin ve sarı su gibi şeyler,
3-Yellenmek,
S-53 Guslün farzları nelerdir?
1-Ağza su alıp çalkalamak(mazmaza),
2-Burna su çekip yıkamak(istinşak)
3-Bütün vücudu yıkamak.
S-54 Gusul yapmayı gerektiren haller nelerdir?
1-Cünüplülük hali,
2-Ergen olan kadın ve erkeğin cinsi ilişkide bulunması,
3-Uykuda veya uyanıkken kadın ve erkeğin tenasül uzvundan bilinen sıvının gelmesi,
4-Kadınlarda görülen hayız (adet, regl) halinin bitmesi,
5-Doğum yapan kadının Nifas(Loğusalık)halinin bitmesi.
S-55 Gusülsüz yapılamayan işler nelerdir?
1-Namaz kılınmaz,
2-Kur’an’a el sürülmez,
3-Kâbe tavaf edilmez,
4-Bir zorunluluk olmadıkça camiye girilmez,
5-Bayanlar hayız ve nifas hallerinde oruç tutamaz, namaz kılamazlar. (Orucu kaza
ederler.)
S-56 Guslün sünnetleri nelerdir?
1-Gusle besmele ile başlamak,
2-Gusle niyet etmek,
3-Öncelikle beden üzerinde varsa necaseti gidermek,
4-Edep yerlerini yıkamak,
5-Gusle başlamadan önce abdest almak,
6-Gusle başlarken evvela üç defa başa, sonra üç defa sağ omuza, sonra üç defa sol omuza
su dökmek,
11
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
7-Su dökünce bedeni ovmak,
8-Abdest alırken ayak yıkamayı en sona bırakmak,
S-57 Teyemmümün tanımını yaparak farzlarını belirtiniz?
Teyemmüm: Suyun bulunmadığı veya suyun kullanımının imkânsız olduğu yer ve
zamanlarda toprak ya da toprak cinsinden bir maddeye ellerimizi sürüp yüzü ve kolları
meshetmek demektir.
Teyemmümün farzları:
1-Niyet etmek, 2-Yüzü ve kolları meshetmek.
S-58 Teyemmümü bozan durumları belirtiniz?
1-Abdesti bozan şeyler teyemmümü de bozar,
2-Abdest ve gusül için su bulunur ve suyu kullanmak mümkün olursa teyemmüm bozulur,
3-Özre istinaden teyemmüm alan kimsenin özrü ortadan kalkınca teyemmüm bozulur.
S-59 Teyemmümü caiz kılan şartlar nelerdir
1-Abdest veya gusle yetecek kadar temiz suyun bulunmaması,
2-Su alıp kullanma imkânının olmaması,
3-Bedenin tamamı veya çoğu yara olup suyu kullanmanın zararlı olması,
S-60 Mest hakkında bilgi veriniz?
Mest: Deri ve benzeri maddelerden yapılan, içine su geçirmeyen, ayakları topuklarla
birlikte örten ve ayakta bağımsız olarak durabilecek bir ayakkabı çeşididir.Abdestli olarak
giyilmiş olan mestin üzerine meshetmek caizdir.Abdesti bozan şeyler mesti de bozar.
S-61 Mesti caiz kılan şartlar nelerdir?
1-Abdestle birlikte ayaklar yıkanmış olarak giyilmeli,
2-Mestler ayak topuklarını kaplamış olmalı,
3-Yürüyüşe dayanıklı olmalı,
4-Her bir mestte ayak parmaklarının küçüğüyle 3 misli delik ve yırtık olmamalı,
5-Mestler ayakta bağımsız durabilecek kadar kalın olmalı,
6-Mestler dışarıdan gelen suyu emerek içeri geçirmemeli,
7-Mest giyilen ayak sağlam olmalı.
S-62 Hayız nifas, istihaza ve özür hakkında bilgi veriniz?
Hayız: Ergenlik çağına gelmiş ve hamile olmayan bir kadının rahminden, hastalık, çocuk
doğurma veya düşürme gibi bir sebep olmaksızın belirli sürelerde gelen akıntıya hayız
(Adet, regl) denir. Bugünkü tıbbı bilgiler hayız kanının 11-13 yaşlarda başlayıp 45-50
yaşlarda sona erdiği, hayzın ortalama süresi 3-6 gündür. Hanefi mezhebine göre hayzın en
az süresi 3,en fazla süresi 10 gündür. İki hayız hali arasındaki temizlik döneminin en az
süresi 15 gündür.
12
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
Nifas (Loğusalık):Doğumun peşinden kadının rahminden gelen kana nifas hali denir.
Nifas halinin süresinin en azı için bir sınır yoktur, en çoğu 40 gündür. El ve ayak gibi
organları belirmiş çocuğun düşmesi ile loğusalık hali meydana gelir. Organları
belirmeyen bir düşükten loğusalık oluşmaz. Hayızlı ve nifaslı olan bir bayan namaz
kılamaz, oruç tutamaz, Kabe’yi tavaf edemez, tilavet secdesi yapamaz, kocasıyla cinsel
ilişkide bulunamaz,
Ramazan orucunu kaza eder. Hayız ve nifastan temizlenen bir bayanın gusül etmesi
farzdır. Adet gören veya loğusa olan bir kadın, zikir ve tesbih duaları veya ayetleri
okuyabilir. Bazı alimler adet gören kadınların Kur’an-ı Kerim’i okumalarını caiz görürler.
Özür: Abdesti bozan ve devam eden rahatsızlığa özür denir. Bir namaz vakti süresince
abdest alıp namaz kılıncaya kadar fırsat vermeyen özür, bu özrü taşıyan kişi ibadet hayatı
açısından özürlü sayılır. Örneğin devamlı burun kanaması, idrar tutamama, yaradan
devamlı akıntı gelmesi, kadınların özür hallerinin sürmesi gibi. Özürlü kimse her namaz
vakti girince abdest alır ve istediği kadar farz, vacip ve nafile namaz kılabilir.
S-63 Dini bayramlarımız hakkında bilgi veriniz?
Müslümanların yılda iki bayramı vardır. Ramazan bayramı ve Kurban bayramı
Yüce dinimiz İslam Ramazan ayı münasebetiyle zenginlere Fıtır sadakasını, Kurban
bayramı münasebetiyle de kurbanı vacib kılmıştır. Bu da İslam dininin bayramlardaki
sevinç ve neşenin paylaşılmasına ve herkesin bu neşe ve sevince ortak olmasına verdiği
önemi göstermektedir. Ramazan ayında oruç tutarak, Kurban bayramında kurban keserek
Allah’ın emrini yerine getiren ve Allah yolunda fedekarlık gösteren Müslümanlar, bayram
yaparak Allah’ın gösterdiği çizgide bulunmanın mutluluk ve sevincini yaşarlar.
S-64 Namazlar hüküm itibariyle kaç çeşittir, açıklayarak belirtiniz?
Namazlar Farz, vacip, sünnet ve müstehap olmak üzere 4 çeşittir.
1-)Farz Namazlar: Farz-ı ayın ve farz-ı kifaye
olarak iki kısımdır. Farz namazlar günde 5 vakit namaz ile erkekler için cuma namazı.
Cenaze namazı Farz-ı kifayedir.
2-)Vacip Namazlar:
Vitir namazı, bayram namazı, tavaf namazı, bozulan nafile namazın kazası ve nezredilen
namazlar.
3-Nafile Namazlar: Farz ve vacip namazların dışında sünnet ve müstehap namazlar ile
sevap kazanmak amacıyla kılınan namazlardır. Örneğin;
Teheccüt Namazı: Gecenin bir bölümünde kılınan namaz.
Kuşluk Namazı: Sabah kerahat vakti geçince kılınan namaz.
İstihare Namazı: İki şey arasında hangisinin hayırlı olduğuna dair yapılan duadan önce
kılınan namaz.
Tahiyyatü’l-mescid Namazı: Camiye ilk girişte mescidi selamlamak amacıyla kılınan
namaz.
Husuf Namazı: Ay tutulduğu zaman kılınan namaz.
Kusuf Namazı: Güneş tutulduğu zaman kılınan namaz.
İstiska Namazı: Yağmur isteme duası için kılınan namaz.
13
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
S-65 Beş vakit namazların vakitlerini belirtiniz?
Sabah Namazının Vakti: Fecr-i Sadık ile başlar güneş doğuncaya kadar devam eder.
Öğle Namazının Vakti :Güneş tam tepeye gelip batıya meylettiği andan itibaren başlar,
asr-i evvel’e kadar devam eder.
İkindi Namazının Vakti: Öğle vaktinin bitimin-den güneş batıncaya kadar devam eder.
Akşam Namazının Vakti: Güneş battıktan sonra başlar, güneşin battığı yerde oluşan
akşam şafağının kaybolmasına kadar sürer.
Yatsı Namazının Vakti: Akşam namazının vaktinin bitiminden başlar fecr-i sadıka kadar
devam eder.
Vitir Namazının Vakti: Yatsı namazı vaktinde yatsı namazından sonra kılınır.
Eda: Namazları vakti içinde kılmak.
Kaza:Namazları vakti çıktıktan sonra müstakil bir vakitte kılmak. Asr-ı evvel: İlk ikindi
anlamına gelir. İstiva vakti fey’i zeval hariç cismin gölge boyu kendi misli olduğu vakit.
Asr-ı sani: İkinci ikindi anlamına gelir. Zevalden sonra fey’i zeval hariç cismin gölge
boyu iki misli olduğu vakit.
S- 66 Namazın dışındaki farzlarını açıklayarak belirtiniz?
1-Hadesten Taharet: Gerektiğinde abdest ya da gusül almak.
2-Necasetten Taharet: Beden,elbise ve mekan temizliği.
3-Setr-i avret: Avret yerlerinin örtülmesi.
4-İstikbal-i kıble:Namaz kılarken kıbleye yönelmek.
5-Vakit: Namazı vaktinde kılmak,
6-Niyet: Kılınan namazı belirlemek.
S-67 Namazın içindeki farzları (rukunları) açıklayarak belirtiniz?
1-İftitah Tekbiri: Namaza tekbirle başlamak.
2-Kıyam: Namazda ayakta durmak.
3-Kıraat: Kur’an’dan bir miktar okumak
4-Rüku: Eller dizlere ulaşacak kadar eğilmek.
5-Sücud: Alın ve burun yere temas edecek şekilde yere kapanmak.
6-Ka’de-i ahire: Namazın sonunda teşehhüt miktarı oturmak.
S-68Namazın edepleri hakkında bilgi veriniz?
1-Ayakta iken secde edeceği yere bakmak,
2-Rukuda ayakların üzerine bakmak,
3-Otururken kucağa bakmak,
4-Secdede burnun iki kenarına bakmak,
5-Selam verirken omuzlara bakmak.
14
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
S-69 Namazın vacipleri hakkında bilgi veriniz?
1-Namaza “Allah’u Ekber” sözü ile başlamak.
2-Farz namazların ilk iki, nafile namazların her rekatında Fatiha suresini okumak.
3-Farz namazların ilk iki rekatında, vitir ve nafile namazların her rekatında zammı sure
okumak
4-Fatiha’yı sureden önce okumak.
5-Secdede alın ile beraber burnu yere koymak
6-Üç ve dört rekatlı namazların ikinci rekatında oturmak
7-İlk ve son oturuşta Tahiyyat’ı okumak.
8-Fatiha’yı, sabah, akşam, yatsı namazlarında imamın açıktan, öğle ve ikindi
namazlarında gizli okuması.
9-İmama uyan cemaatin Fatiha ve zammi sureyi okumayıp susması.
10-Vitir namazında kunut tekbiri almak ve kunut dualarını okumak.
11-Bayram namazlarında alınan zaid tekbirler.
12-Ta’dili erkana uymak.
13-Namazın sonunda sağa ve sola selam vermek.14-Gerektiğinde sehiv secdesi yapmak.
S-70 Fecr-i sadık, fecr-i kazip,fey’i zeval, istiva vakti ve kerahat vakti, hakkında bilgi
veriniz?
Fecr-i sadık: Güneş doğarken ufukta oluşan enine beyazlık.
Fecr-i kazip: Güneş doğarken ufukta oluşan boyuna beyazlık.
Fey’i zeval: Güneş tam tepe noktasında iken cismin gölgesi.
İstiva vakti: Güneşin tam tepe noktasına ulaştığı vakit.
Kerahat vakti: Kaza namazı dahil tüm namazların kılınmasının mekruh olduğu vakit.
1-Güneş doğduktan sonra geçen 50 dakika
2-İstiva vaktinden önce 50 dakika süre.
3-Güneş batmadan önce 50 dakika süre.
S-71 Sehiv secdesini gerektiren haller nelerdir?
Sehiv secdesi namazın farzlarının birinin sehven geciktirilmesinde veya vaciplerin sehven
terkinde veya geciktirilmesinde yapılır.
S-72 Namazın sünnetlerini belirtiniz?
1-Tekbir alırken elleri kaldırmak,
2-Ezan ve kamet okumak
3-Subhaneke duasını okumak,
4-Euzu besmele çekmek,
5-Subhaneke ve euzu besmeleyi gizli okumak,
6-Namaz içinde intikal tekbirleri,
7-Fatiha okununca “Amin” denilmesi,
8-Semiallahu limen hamideh (tesmi) ve Rabbena leke’l-hamd demek(tahmid),
9-Rukuda Subhane Rabbiye’l-Azim, secdede Subhane Rabbiye’l-A’le demek,
15
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
10-Kıyamda iken ayakların arasını dört parmak açmak,
11-Rukuda dizleri, parmakları açık tutmak (Bayanlar parmaklarını yummaz ve
dizlerini tutmazlar),
12-Rukuda dizleri ve dirsekleri gergin tutmak (Bayanlar dizleri ve elleri germeyip hafif
meyilli olurlar),
13-Secdeye varırken önce dizleri sonra elleri sonra alın ve burnu yere koymak kalkarken
bunun tam tersini yapmak,
14-Oturuşlarda elleri uyluklar üzerine koymak,
15-Otururken sol ayağını yere yayıp üstüne oturmak ve sağ ayağını dikerek parmaklarını
kıbleye karşı getirmek (Kadınlar ayaklarını sağ tarafa yatık olarak çıkarıp kalça üzerine
otururlar,)
16-Son oturuşta Ettehiyyatü’dan sonra Salli ve Barik dualarını okumak,
17-Selam verirken önce sağa sonra sola selam vermek,
18-Selamı”Esselemü aleyküm ve Rahmetullah’’ sözü ile vermek.
S-73 Tekbir çeşitleri hakkında bilgi veriniz?
İftitah Tekbiri: Namaza başlarken tekbir almak
Kunut Tekbiri: Vitir namazında alınan tekbir
İntikal Tekbiri: Rukuya veya secdeye intikal ederken alınan tekbirler.
Zaid Tekbirleri: Bayram namazlarının her rekâtında fazladan alınan tekbirler.
Teşrik Tekbirleri: Zilhicce ayının 9.günü(Arefe günü) sabah namazından başlayıp
bayramın 4.günü ikindi vaktine kadar her farz namazdan sonra okunan tekbirler.
S-74 Namazı bozan şeyleri belirtiniz?
1-Namazda konuşmak,
2-Bir şey yemek, içmek,
3-Kendi işiteceği kadar gülmek,
4-Selam vermek veya verilen selamı almak,
5-Göğsünü kıbleden çevirmek,
6-Dünya için ya da bir ağrıdan dolayı ağlamak
7-Öksürüğü yokken öksürmeye çalışmak,
8-Bir şeye üflemek,
9-Kur’an’ı manası bozulacak şekilde yanlış okumak,
10-Ayeti Mushaf’ın yüzünden okumak,
11-Namazda abdesti bozulmak,
12-Teyemmüm alanın suyu görmesi, mest müddetinin namazda bitmesi,
13-Sabah namazını kılarken güneşin doğması,
14-Kadınlarla erkeklerin arada bir perde olmadan yanyana namaz kılması,
16
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
15-Namazda örtünmesi gereken yerlerin açılması ve bu açılmanın bir rükün yapacak
kadar devam etmesi.
S-75Namazın mekruhlarını belirtiniz?
1-Namazda elbise ile oynamak, parmak çıtlatmak,
2-Esnemek, gerinmek,
3-Gözleri yummak, sağa sola, yukarı aşağı bakmak,
4-Kolları sıvamış olarak namaza durmak,
5-Özürsüz olarak bağdaş kurmak, çömelmek, dizleri dikerek oturmak,
6-İnsan yüzüne veya kor halinde yanan ateşe karşı namaz kılmak,
7-Özürsüz yüzündeki ter ve tozları silmek, kaşınmak,
8-Rükuda veya secdede tesbihleri terk etmek veya üçten az okumak,
9-Namaz kılanın önünde, sağında, solunda canlı resim bulunmak (Bitki, doğa resimlerinin
bir sakıncası yoktur),
10-Namazda bir şeye dayanmak,
11-Secdede yalnız başı yere koyup burnu koymamak,
12-Secdeye varırken elleri dizlerden önce koymak, kalkarken dizleri ellerden önce
kaldırmak,
13-Yol üzerinde, pis olan yerlerde, mezar üstünde, sahibinin rızası olmadıkça bir
başkasının yerinde namaz kılmak,
14-İkinci rekatın kıraatı, birinci rekatın kıraatından uzun olması.
15-Ezbere bildiği başka sure varken aynı sureyi iki rekatta da okumak,
16-İkinci rekâtta birinci rekâtta okuduğu sure veya ayetten önceki sure veya ayeti
okumak,
17-Birinci rekâtta okuduğu sureden sonra arada bir sure atlayarak diğer sureyi okumak,
18-Namaz kılarken palto veya ceketini giymeden omuza almak,
19-Camide ön safta açık yer varken arkada namaza durmak.
S-76 Seferilik hükmünü açıklayınız?
Misafir: Yerleşim yerinden çıkıp yaya yürüşüyle 18 saatlik (yaklaşık 90 km) bir yere
giden 14 gün ve daha az kalmaya niyet eden kimseye misafir denir. Yolcu olmayan
evinde ikamet eden veya yolculuğa çıkıp 15 gün ve daha fazla kalmaya niyet eden
kimseye mukim denir. Yolculuk süresi 14 gündür. Yolcu 4 rekatlı farz namazları 2; 3
veya 2 rekatlı farz namazları aynen kılar. Sünnet namazların seferilikle hiçbir bağlantısı
yoktur kişi dilerse kılabilir. Kurban yükümlülüğü, cuma ve bayram namazları hususunda
ruhsat tanınmıştır. Kişi dilerse bunları yapabilir.
S-77 Cem ve çeşitleri hakkında bilgi veriniz?
Cem geçerli bir mazeretle iki vakti birleştirerek bir vakitte kılmak demektir.
Cem’i takdim: Öğle ile ikindiyi öğle vaktinde, akşam ile yatsıyı akşam vaktinde kılmaya
öne alarak birleştirme denir.
17
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
Cem’i te’hir: Öğle ile ikindiyi İkindi vaktinde, akşam ile yatsıyı yatsı vaktinde kılmaya
geciktirerek birleştirme denir. Cem yapılırken farzlar arasındaki sünnetler kılınmaz. Öğle
ile ikindi için bir ezan iki kamet okunur. Akşam ile yatsı için bir ezan bir kamet okunur.
S-78 Oruç kimlere farzdır?
Oruç: Akıl-baliğ, sağlıklı, mukim olan ve Ramazan ayına yetişmiş her erkek-bayan
müslüman kişiye farzdır.
S-79 Sahur, iftar, imsak ve mukabele kavramlarını açıklayınız?
Sahur: İmsak vaktinden evvel oruç için yenilen yemek vaktine sahur vakti denir.
İmsak: Sözlükte tutmak anlamına gelir. Terim anlamı sabahleyin şafak sökmeye
başladığı andan itibaren güneş batıncaya kadar yeme, içme ve cinsel ilişkiden uzak
durmak demektir.
İftar: İmsakın zıttı olup orucu açmak veya sabahleyin şafak sökmeye başladığı andan
itibaren güneşin batışına kadar orucu bozan şeylerden birini işlemek veya oruç tutmamak
demektir.
Mukabele: Karşılaştırma, yüzleştirme anlamına gelir. Terim anlamı bir kimsenin
genellikle ezberden Kur’an-ı okuması ve cemaatin de Mushaf’tan takip etmesi demektir.
S-80 Fidye ve fitre hakkında bilgi veriniz?
Fidye: Herhangi bir mazeretten dolayı orucunu tutamayan ve kaza edebilme ümidi de
olmayan kimsenin tutamadığı oruçların yerine verilen para veya maddi bir karşılık
miktarına denir. Fidye bir fakirin bir günlük sabahlı-akşamlı doyum miktarıdır. Her
Ramazan günü için bir fidye verilir. Ramazan’ın başında veya sonunda verilebilir.
Fitre: Ramazan bayramı münasebeti ile Nisap miktarı mala sahip olan kimselerin kendisi
ve bakmakla yükümlü olduğu yakınları için verilen yaratılış sadakasıdır. Fitrenin
verilmesinin vacib olduğu vakit bayram sabahıdır.
S-81 Oruc keffareti gerektiren durumları belirtiniz?
1-Bilerek Yemek, içmek ve Cinsel ilişki,
S-82 Hüküm bakımından oruç çeşitlerini belirtiniz?
Oruçlar farz, vacip, nafile ve mekruh olmak üzere 4 çeşittir.
1-)Farz Oruçlar:
Ramazan orucu ile tutulamayan Ramazan orucunun kazası ve kefaret oruçları.
2-)Vacip Oruçlar: Adanan oruçlarla bozulan nafile oruçların kazası.
3-)Nafile Oruçlar:.Allah’u Teala’nın rızası için tutulan sünnet, müstehap, mendup ve
nafile olarak adlandırılan oruçlar genellikle nafile oruçlar başlığı altında ele alınır.
4-)Mekruh Oruçlar: Ramazan bayramının birinci günüyle Kurban bayramının dört
gününde tutulacak oruçlar tahrimen mekruhtur. Yalnız Aşure günü,yalnız cuma
günü,yalnız cumartesi günü oruç tutmak tenzihi mekruhtur.
18
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
S-83 Orucun kaza ve kefareti hakkında bilgi veriniz?
Ramazan orucunu kasten, isteyerek bozan kişi, bozduğu orucu kaza ve keffaret yapar.
Kaza:
Bozulan orucun yerine bir gün oruç tutmak.
Keffaret: İki ay üst üste oruç tutmak, buna gücü yetmeyen 60 fakiri doyurur veya
giydirir.
S-84 Orucun niyeti hakkında bilgi veriniz?
Oruç için niyet şarttır. Dil ile söylemek en efdali olsa da sahura kalkmak da niyettir.
Niyetin Zamanı: Ramazan orucu, zamanı belirlenmiş adak orucunun ve nafile oruçlar
için niyet vakti akşamdan kuşluk vaktine kadar sürer.
S-85 Oruçluya mekruh olmayan şeyleri belirtiniz?
1-Gül veya misk gibi şeyleri koklamak,
2-Dişleri fırçalamak,
3-Ağzına su alıp çalkalamak,
4-Burnuna su çekmek,
5-Temizlik amacıyla yıkanmak.
S-86Oruç tutmamayı mübah kılan durumlar?
1-Hastalık: Oruc tutunca hastalığın artmasına ya da iyileşmesinin gecikmesine sebep
olacaksa oruç tutmaz sonra kaza eder.
2-Yaşlılık: Oruc tutamayacak kadar yaşlı olan kimseler oruc tutmazlar, tutamadıkları gün
sayısınca fidye verirler.
3-Yolculuk: Yolcu oruc tutmayabilir daha sonra kaza eder.
4-Hamile veya Emzikli Olmak: Emzikli kadınlar oruc tuttuklarında kendileri veya
çocukları zarar görecekse oruç tutmaz daha sonra kaza ederler.
5-Aşırı açlık veya susuzluk: Oruçlu bir kimse oruç tuttuğunda helak olacağından ya da
beden ve ruh sağlığının bozulmasından korkarsa oruç tutmaz, sonra kaza eder.
6-Ağır İşte Çalışmak: Maden ocakları gibi ağır işte çalışan kimseler oruç tutmayabilir.
Daha sonra kaza ederler.
7-Hayız ve Nifas halinde kadınlar oruç tutmazlar. Sonra kaza ederler.
S-87Orucu bozup yalnız kazayı gerektiren durumlar nelerdir?
1-Yenmesi mutat olmayan ve ilaç olarak da kullanılmayan şeyleri yutmak,
2-Burna ilaç çekmek,
3-Kulağın içine yağ damlatmak,
4-Abdest alırken boğazına, su kaçırmak,
5-Zorla orucu bozulmak,
6-Uyurken başkası tarafından ağzına su dökülmek,
7-Kendi isteği ile ağız dolusu kusmak,
19
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
8-Akşam vakti girdi diye iftar etmek,
9-İmsak vakti, geçtiği halde yemeğe devam etmek.
S-88 Orucu bozmayan şeyleri belirtiniz?
1-Unutarak yiyip içmek,
2-Kulağına su kaçmak,
3-Göze ilaç damlatmak,
4-İstemeden kusmak,
5-İhtilam olmak, 6-Kan aldırmak,
7-İstemeden boğazına su kaçmak,
8-Ağzındaki tükürüğü yutmak.
S-89 Oruçluya mekruh olan şeyleri belirtiniz?
1-Bir şeyi yutmadan tadına bakmak,
2-Tükürüğü ağzında biriktirerek yutmak,
3-Çok fazla kan aldırmak,
4-Ağır işlerde çalışmak.
S-90 Cami ve cemaat adabını belirtiniz?
1-Camiye abdestli olarak temiz elbise ile girmek,
2-Camiye sağ ayak ile Salat-u selam okuyarak girmek,
3-Camiden çıkarken sol ayakla çıkmak,
4-Özürsüz bağırıp çağırmak, ayak uzatmak,
5-Soğan, sarımsak yiyerek yanındakileri tiksindirecek davranışlardan uzak durmak,
6-Camide okunan ezanı ve yapılan vaazı dinlemek,
7-Ön safa geçmek için insanları rahatsız etmemek.
S-91 Caminin bölümleri hakkında bilgi veriniz?
Mihrap: İmamın namaz kıldırdığı yere denir.
Minber: İmamın hutbe okuduğu yere denir.
Kürsü: Camilerde vaaz verilen yere denir.
Minare: Ezan okumak için yapılan, kule şeklindeki yere denir.
Şerefe: Minarelerde çıkıntılı olarak yapılan, ezan okuma yeri.
Alem: Minarenin tepesine yerleştirilen Hilal (ay) şeklindeki tepelik.
S-92 Zekatın tanımını yapınız?
Zekat kelime anlamı temizlemek demektir. Terim anlamı ise dini ölçülere göre zengin
olan Müslümanların senede bir defa malının veya parasının bir bölümünü fakir olan
müslümanlara vermesidir.
20
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
S-93 Zekatın yükümlülük şartları nelerdir?
1-Müslüman olmak,
2-Akıllı olmak,
3-Ergenlik çağına gelmiş olmak,
4-Hür olmak,
5-Nisap miktarı mala sahip olmak,
6-Zekat verilmesi gereken para ya da mala sahip olmak.
S-94 Zekat verilecek malda aranan şartlar nelerdir?
1-Nisap miktarına ulaşmak (Temel ihtiyaçlarından fazla olarak 80.18 gram altın veya
değerinde para)
2-Sahibinin elinde tam bir kameri yıl kalmış olmak
3-Hakikaten veya hükmen artıcı nitelikte olması
S-95 Zekat verilen sınıfları belirtiniz?
1-Fakirler: Nisap miktarı malı olmayan kimseler,
2-Yoksullar: Hiçbir şeyi olmayan kimseler,
3-Borçlular: Borçlu ve nisap miktarı malı olmayanlar,
4-Yolcular: Memlekette malı olduğu halde yolda parasız kalanlar,
5-Allah Yolundakiler: Cihat yapan, kendisini ilme vermiş kimseler.
S-96 Zekat vermenin caiz olmadığı kimseleri belirtiniz?
1-Anne, baba, büyükanne, büyükbaba,
2-Oğul, torun, kız ve bunlardan doğan çocuklar,
3-Zenginler,
4-Müslüman olmayanlar,
5-Karı-koca birbirlerine.
S-97 Havaic-i asliyye kavramını açıklayınız?
Havaic-i asliyye: Kendisi ve bakmakla yükümlü olduğu kimselerin zorunlu olan ihtiyacı.
S-98 Zekat verilmesi gereken malların nisabını belirtiniz?
Altın:80.18 gr.1/40,
Gümüş: 561 gr.1/40,
Para: 80.18 gr.altın karşılığı 1/40
Ticaret Malları: 1/40,
Koyun-Keçi: 40 koyun veya keçide bir koyun veya keçi,
Sığır va Manda:30 sığır için bir yaşında bir dana,
Deve: Beş deve için bir koyun ya da keçi
21
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
S-99 Vatan çeşitleri hakkında bilgi veriniz?
Vatan; vatan-i asli, vatan-ı ikame ve vatan-ı sukna olmak üzere 3 çeşittir.
Vatan-i asli: Kişinin doğduğu veya yerleştiği yer.
Vatan-i ikame: 15 günden fazla kalınan yer
Vatan-i sukna: 15 günden az kalınan yer.
S-100 Hac ve umre ibadeti hakkında bilgi veriniz?
Hac: Belirli yükümlülükleri taşıyan müslümanların ömründe bir defa usulüne uygun
olarak Mekke şehrindeki Kâbe’yi ve çevresindeki bazı yerleri, özel vakti içinde usulüne
uygun olarak ziyaret etmek ve bu esnada hac ibadetine ilişkin yapılması gereken bir takım
görevleri yerine getirmek demektir. Hac hicretin 9.yılında farz kılınmıştır.
Umre: Belirli bir zamana bağlı olmadan usulune göre ihrama girip Kabe’yi tavaf etmek,
sa’y yapmak ve tıraş olmaktan ibarettir. Umre sünnettir.
S-101 Haccın farz olmasının şartları nelerdir?
1-Akıllı Olmak,
2-Ergenlik çağına gelmiş olmak,
3-Müslüman olmak,
4-Hür olmak,
5-Haccın farz olduğunu bilmek,
6-Maddi ve sıhhi güce sahip olmak,
7-Hac vazifesini yapabilecek zamana yetişmek
S-102 Haccın edasının şartları nelerdir?
1-Sağlıklı olmak,
2-Hacca gitmesine bir engel bulunmamak,
3-Yol güvenliği,
4-Kadınların mahreminin yanında olması,
5-Kocası ölmüş ya da boşanmış kadınların iddet süresinin bitmiş olması,
S-103 Haccın farzları nelerdir?
1-İhram
2-Arafatta vakfe yapmak.
3-Ziyeret tavafı yapmak.
S-104 Haccın hükmü ve edası bakımından çeşitleri nelerdir?
Hüküm Bakımından Haccın Çeşitleri:
Farz, vacib ve nafile.
Edası Bakımından Haccın Çeşitleri:
1-İfrad Haccı: Umresiz yapılan hac.
2-Temettü Haccı: Umre ve haccı ayrı ayrı ihrama girerek yapmak.
3-Kıran Haccı: Umre ve haccı tek ihramla yapmak.
22
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
S-105 İhram, telbiye, tavaf, sa’y, vakfe ve mikat kavramları açıklayınız?
İhram: İki parça ihram elbisesi giyilerek hac veya umre yapacak olan kimselerin başka
zamanlarda kendisine helal olan şeyleri haram kılması demektir.
Telbiye: İhramlı olarak şu duayı okumak. ”Lebbeyk, Allahümme Lebbeyk, Lebbeyke le
şerike leke lebbeyk, innel hamde ve’n ni’mete leke ve’l mülk le şerike lek”
Tavaf: Kâbe’nin etrafını usulüne göre 7 defa dolaşmaktır.
Sa’y: Kâbe’nin yakınında bulunan Safa ile Merve tepesi arası yürümek. Safa’dan
Merve’ye 4, Merve’den Safa’ya 3 tur.
Vakfe: Hac ibadeti sebebiyle Arafat ve Müzdelife’de belirli zamanlarda bir süre
kalmaktır.
Mikat: Hac ve umre yapmak için ihrama girme yerlerine denir.
S-106 Kurban kesme yükümlülük şartları nelerdir?
1-Müslüman olmak, 2-Akıllı olmak,
3-Ergen olmak, 4-Hür olmak, 5-Mukim olmak,
6-Nisap miktarı mal veya paraya sahip olmak,
S-107 Hayvanın kurban olarak kesilmesine engel olan kusurlar nelerdir?
1-Bir veya iki gözü kör olmak,
2-Boynuzlarının biri ya da ikisi kökünden kırılmış olmak,
3-Kulağının veya kuyruğunun yarıdan fazlası kopmuş olmak,
4-Ayağının üzerine basamayacak derecede topal olmak,
5-Kulakları veya kuyruğu doğuştan olmamak,
6-Dişlerinin çoğu dökülmüş olup karnını doyuramayan hayvan,
7-Hasta olmak,
8-İleri derecede zayıf olmak,
9-Meme başları kopmuş olmak,
10-Memelerinin yarısı kopmuş olmak,
Tavuk, horoz gibi hayvanlarla eti yenen diğer yabani hayvanlar kurban olmazlar.
S-108 Eti yenen hayvanları belirtiniz
Koyun,keçi,sığır,manda,deve,tavuk,kaz,ördek, zürafa,
devekuşu,güvercin,bağırtlan,bıldırcın tavus,kırlangıç,baykuş,tavşan,turna,serçe ve sığırcık
gibi hayvanlar usulüne göre uygun olarak kesildiğinde etleri yenir.
23
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
S-109 Eti yenmeyen hayvanları belirtiniz?
Azı dişleriyle kapıp avlanan; kurt, ayı, kedi, köpek, fil, keler, tilki, gelincik, at, katır ve
eşeğin etleri,
Tırnakları ile avlayan leş ve pislik yiyen; kartal, çaylak akbaba, leylek, kuzgun, atmaca,
şahin, yarasa ve karga gibi kuşların etleri
Yaratılıştan iğrenç olan fare, akrep, yılan, kertenkele, kurbağa, köstebek, kirpi, kara ve
deniz kablumbağası, sümüklü böcek, solucan, kurtlar, bütün sinekler, böcekler, haşereler,
arı ve kelebeklerin etleri,
Balık suretinde olmayan deniz hayvanları yengeç, midye, istiridye ve istakoz gibi
hayvanların etleri yenmez.
S-110 Kurban ve çeşitleri hakkında bilgi veriniz?
Kurban: İbadet niyeti ile belirli vakitte kurbanlık hayvanı kesmektir. Bayramın
1.2.3’üncü günü kesilir.
Udhiyye Kurbanı: Kurban bayramında kesilen vacib kurban.
Adak Kurbanı: Adak bir kimsenin üzerine farz veya vacip olmayan bir şeyi üzerine
alması demektir. Örneğin bir kimse “Allah Rızası için bir kurban keseceğim” demesi.
Adak kurbanı ancak kurban olan hayvanlardan olur.
Hedy Kurbanı: Hac ibadeti maksatıyla çeşitli nedenlerle Harem de kesilen kurban.
Sadaka Kurbanı: Çeşitli zamanlarda Allah rızası için kesilen kurban.
Akika Kurbanı: Yeni doğan çocuk için Allah’a bir şükür ifadesiyle kesilen kurban.
S-111 Adak kurbanından kimler yiyemez?
Adak kurbanı kesen kişinin annesi, babası, dedesi, nenesi, çocukları ve torunları, dinen
zengin sayılan, nisap miktarı mala sahip olan kimseler yiyemez. Vasiyet üzere ölü için
kesilen ve Hac’da bir cezadan dolayı kesilen kurban adak kurban hükmündedir.
S-112 Yemin çeşitleri ve yemin kefferati hakkında bilgi veriniz?
Yemin-i lağv: Yanılarak, dil alışkanlığı ile yapılan yemindir keffaret gerekmez.
Yemin-i ğamus: Bilerek yalan üzere yapılan yemindir. Bu çeşit yemin eden kimse tevbe
etmeli, keffaret ile kurtulamaz.
Yemin-i Mün’akide; Gelecekte bir işi yapacağına veya yapmayacağına dair yemin
etmektir. Örneğin “Yarın borcumu ödeyeceğim”diye yemin edip de borcunu ödeyemeyen
kimsenin yemini bozulur ve keffaret öder.
Yemin Keffareti: 10 fakiri giydirmek veya doyurmak veya 10 fakire birer fitre miktarı
para vermek. Bunları yapmaya gücü yetmeyenler 3 gün oruç tutarlar.
24
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
S-113 Mubarek gün ve geceler hakkında bilgi veriniz?
Cuma Günü: En hayırlı gündür
Mevlit Kandili: Kameri aylardan Rebiü’l-evvel ayının 12. gecesi, Hz.Peygamberin
doğduğu gece.
Reğaip Gecesi: Recep ayının ilk cuma gecesi.
Miraç Kandili: Recep ayının 27.gecesi.
Berat Gecesi: Şaban ayının 15. gecesi.
Kadir Gecesi: Ramazan ayının 27. gecesi.
S-114 Sadaka ve sadaka-i cariye kavramlarını açıklayınız?
Sadaka: Farz ve vacip dışında yapılan her türlü maddi infaklar.
Sadaka-i cariye: Kesintisiz bir şekilde sürüp giden, iyilik anlamına gelir. Kişi öldükten
sonra arkasından sevap kazandıran işler.
S-115 Namaz kılmak için yolculuk yapılan en kutsal mescidler sırasıyla hangileridir?
Mescid-i Haram, Mescid-i Nebevi, Mescid-i Aksa
S-116 Mescid-i Haram, Kâbe, Safa, Merve, Arafat, Müzdelife ve Mina, kavramlarını
açıklayınız?
Mescid-i Haram: Mekke şehrinde, ortasında Kâbe’nin yer aldığı büyük bir mescittir.
Buna Harem-i Şerif de denir.
Kabe: Müslümanların namaz kılarken yöneldikleri, Mescid-i Haram’ın ortasında bulunan
kutsal yapı.
Safa-Merve: Kâbe’nin doğusunda bulunan umre ve haccın sa’yının yapıldığı iki tepecik.
Arafat: Haccın farzlarından biri olan “Arafat Vakfesi”nin yapıldığı geniş bir alan.
Müzdelife: Haccın vacib olan vakfesinin yapıldığı mekândır. Hacılar akşam ile yatsı
namazlarını burada cem’i te’hir ile kılarlar.
Mina: Müzdelife ile Mekke arasında şeytan taşlama, kurban kesme ve tıraş olma burada
yapılır.
S-117 Haram aylar hangileridir?
Muharrem, Zil-kade, Zil-hicce ve Recep
S-118 Siyerin tanımını yapınız?
Siyer: Peygamber Efendimizin hayatını ve peygamberliğini konu alan bilim dalına denir.
S-119 Peygamberimizin, ata soyu ve kabilesi hakkında bilgi veriniz?
Peygamberimizin babası Abdullah, Kureyş kabilesinin Haşimoğulları kolundan
Abdulmut-talip’in oğlu, annesi Amine, Kureyş kabilesinin Zühre oğulları kolundan
Vehb’in kızı.
25
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
Süt Anneler:
Hz. Âmine, Süveybe Hatun, Hz. Halime
Süt Kardeşleri: Hz.Hamza, Ebu Seleme, Mesruk, Şeyma, Abdullah.
Peygamberimizin Amcaları:
Ebu Talib, Ebu Leheb, Hz.Hamza, Abbas, Haris, Hacl.
Peygamberimizin Halaları:
Atike, Beyza, Berre, Erva, Safiye, Ümeyme.
S-120 Peygamberimiz’in doğumu ve doğduğu gece meydana gelen olaylar hakkında
bilgi veriniz?
Peygamberimiz Ebrehe’nin Kabe’yi yıkmak için Mekke’ye savaş açtığı fil vakası yılı,
Miladi 20 Nisan 571, Rebiu’l-evvel ayının Pazartesi gecesi dünyaya gelmiştir.
Meydana gelen olağanüstü haller;
1-) İran Kisra sarayının on dört sütunu yıkıldı.
2-) Sava gölü kurudu
3-) Mecusilerin bin yıllık ateşi söndü.
S-121 Peygamber Efendimizin seyahatleri hakkında bilgi veriniz?
Peygamberimiz amcası Ebu Talip ile birlikte Şam’a giden ticaret kervanında bulundu.
Giderken Busra kasabasında Rahip Bahira ile karşılaşmıştır. Peygamberimiz amcası
Zübeyr ile Yemen’e, Hz. Hatice’nin ticaret kervanı ile Suriye’ye gitmiştir.
S-122 Peygamber Efendimizin çocuklarının isimleri nelerdir?
Toplam 7 çocuğu olup, Kasım, Abdullah, Zeynep, Rukiye, Ümmü Gülsüm ve Fatıma Hz.
Hatice annemizdendir. İbrahim Mariye’ annemizdendir.
S-123 Kabe hakemliği hakkında bilgi veriniz?
Miladi 605 yılında sel sularından ve doğal afetlerden tahrip olan Kabe’nin onarımı
sırasında Haceru’l-Esved taşının yerine yerleştirme görevi hususunda Mekkeli müşrikler
arasında anlaşmazlık çıkması üzerine Peygamberimiz taşın yerine konulması hususunda
hakemlik yaparak meselenin çözülmesini sağlamıştır.
S-124 İlk vahiy ve ilk Müslümanlar hakkında bilgi veriniz?
Miladi 610 yılı Mekke’de Nurdağı Hira mağarasında Ramazan ayı Pazartesi günü Alak
suresinin ilk beş ayeti nazil olmuştur
İlk Müslümanlar; Hz. Hatice, Hz. Ali, Zeyd bin Harise ve Hz. Ebu Bekir’dir.
26
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
S-125 Fetret-i vahiy ne demektir?
İlk inen ayetlerden sonra vahyin üç yıl kesildiği döneme denir.
S-126 Mekkeli müşriklerin Peygamberimiz’e söylediği lakab ve sıfatlar nelerdir?
Mecnun, şair, kahin, ruh hastası.
S-127 I. ve II. Habeşistan hicreti hakkında bilgi veriniz?
I.Habeşistan Hicreti Miladi 615 yılında 11 erkek 4 kadından oluşan ilk kafile
peygamberliğin 5.yılında Kızıldeniz yoluyla Habeşistan’a hicret etti. II. Habeşistan
Hicreti Hz. Ali’nin kardeşi Cafer-i Tayyar başkanlığında 82 erkek 18 bayandan oluşan
kafile Habeşistan’a hicret etti. Habeşistan kralı Necaşi Müslümanları güzel karşıladı.
S-128 İşkence gören sahabiler hakkında bilgi veriniz?
Ümeyye b. Halef Bilal-i Habeşi’yi kızgın kumların üzerine yatırarak üstüne taşlar koydu.
Ebu Cehil Sümeyye ve Yasir’i öldürdü. Habbab b. Eret yanmakta olan kömür üzerinde
yürütüldü. Ebu Fukayhe ayağına bağlanan kızgın iple kumlarda sürüklendi.
S-129 Peygamberimiz’e en çok düşmanlık eden Mekkeli müşrikler kimlerdir?
1- Ebu Leheb
2- Amr b. Hişam
3- As b. Vail
4- Velid b. Muğire
5- Umeyye b. Halef
6- Utbe b. Rebia
S-130 Daru’l-Erkam ve Daru’n-Nedve kurumları hakkında bilgi veriniz?
Daru’l-Erkam: Peygamberliğin ilk yıllarında İslam tebliğinin gizli yapıldığı Erkam b.
Ebil Erkam’ın evi.
Daru’n- Nedve: Peygamberimizin büyük dedelerinden Kusay’ın ilk olarak inşa ettiği,
Mekkeli müşriklerin toplandığı ve Mekke idare meclisinin karar aldığı kurum.
S-131 Hz. Ömer’in müslüman olmasını anlatınız?
Mekkeli müşriklerin Hz. Peygamber’i kim öldürebilir teklifi üzerine Ömer b.Hattab ileri
atılıp bu işi üzerine almıştır. Yolda kabilesinden Nuaym b. Abdullah’a rastladı. Nuaym
Hz. Ömer’in kalkıştığı işi sezdiğinden oyalamak amacıyla Hz. Ömer’e kız kardeşinin ve
eniştesinin de Müslüman olduğunu ihbar etti. Bunun üzerine yolunu değiştiren Hz. Ömer
kız kardeşinin evine yöneldi ve orada dinlediği Kur’an vesilesiyle Müslüman olmak üzere
27
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
Allah Rasulu’nun bulunduğu Daru’l-Erkam’a gitti ve Kelime-i Şehadet getirerek
müslüman oldu. Peygamberimiz Allah’a şükrünü tekbir getirerek ifa etti.
S-132 Hüzün yılı hakkında bilgi veriniz?
Miladi 619 yılında Peygamberimiz’in amcası Ebu Talip ile Hz. Hatice annemizin vefat
ettiği yıla denir.
S-133 Boykot kararı hakkında bilgi veriniz?
Boykot 616-619 yılları arasında üç yıl sürdü. Mekkeliler Peygamberimizi ve kabilesini
toplum dışında bırakmak, onlarla konuşmamak, birlikte oturmamak ve onlardan kız alıp
verilmesini, ticaret yapılmasını engelleyen bir karar alarak Kâbe duvarına astılar.
S-134 Peygamberimizin Taif yolculuğu hakkında bilgi veriniz?
Peygamberimiz amcasının vefatı üzerine kendisini himaye edecek ve Mekke dışında
İslam’ın tebliğini gerçekleştirebilecek bir ortam bulmak için azatlı kölesi Zeyd b. Haris ile
birlikte Taif’e gitti ve Taif halkının reddi ve şiddeti ile karşı karşıya kalmıştır.
S-135 Akabe görüşmelerinden bilgi veriniz?
I.Akabe Görüşmesi: Miladi 620 yılında Peygamberimiz Medineli Hazrec kabilesinden 6
kişiye İslam’ı tebliğ etti. Müslüman olan Hazrecliler gelecek yıl aynı yerde hac
mevsiminde buluşmaya söz verdiler.
II. Akabe Görüşmesi (I.Akabe Biatı)
Miladi 621 Peygamberliğin 12. yılında Esad b. Zürare’nin başkanlık yaptığı 12 kişilik bir
grup Akabe’de Hz. Peygamber ile görüştü ve biat yapıldı.Bu biat üzerine Peygamberimiz
Musab b. Umeyr’i Medine’ye öğretici olarak gönderdi. İslam’da İlk öğretmen Mus’ab b.
Umeyr’dir.
III. Akabe Görüşmesi (II. Akabe Biatı)
Miladi 622 Peygamberliğin 13. yılında 75 kişilik bir Medineli müslüman grup Allah
Rasulü ile görüştü. Her kabileden bir kişi olmak üzere 12 temsilci seçildi ve biat yapıldı.
S-136 İsra ve mi’rac hakkında bilgi veriniz?
İsra: Kelime anlamı gece yürüyüşü olup Peygamberimizin bir gece Mescid-i Haram’dan
Mescid’i Aksa’ya yaptığı gece yolculuğu.
Mirac: Peygamberimizin Mescid-i Aksa’dan göğe yükselerek Allah’u Teâlâ ile
görüşmesi demektir. Recep ayının 27.gecesi
28
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
S-137 Mi’rac hediyeleri nelerdir?
1- Bakara suresinin son iki ayeti (Amenerrasulu)
2- Beş vakit namaz
3- Allah’a şirk koşmayanların cennete gireceği,
S-138 Peygamberimizin Medine’ye hicreti hakkında bilgi veriniz?
Peygamberimiz II. Akabe Biatı’ndan sonra Miladi 622 yılında Hz. Ebu Bekir ile birlikte
Medine’ye hicret etmiştir. Hicret yolculuğunda Sevr mağa-rasında 3 gün gizlendikten
sonra Medine’ye yol alınmıştır. Mekkeli müşriklerin koyduğu ödül üzerine
Peygamberimiz’in izini süren Süraka b. Malik Peygamberimiz’e yetiştiği halde atının
ayağının sürçmesi üzerine takipten vazgeçmiştir. Hicret yolculuğu bir hafta sürmüştür.
Pazartesi günü Kuba köyüne varıldı ve ilk mescid buraya inşa edildi.Peygamberimiz
Kuba’dan Medine’ye hareket ederken Salim oğullarına ait Ranuna vadisinde farz kılınan
ilk cuma namazını kıldırdı.
S-139 Peygamber Efendimizin Kur’an-ı şu dört kişiden alınız dediği sahabiler
kimlerdir?
1-Abdullah b. Mes’ud
2-Salim(Ebu Huzeyfe’nin mevalisi)
3-Ubey b. Ka’b
4-Muaz b. Cebel
S-140 Bedir savaşı, sebepleri ve sonuçları hakkında bilgi veriniz?
Bedir savaşı Müslümanlarla müşrikler arasında meydana gelen ilk savaştır. Mekkeli
müşriklerin saldırgan tutumu üzerine meydana gelmiştir. Ebu Süfyan komutasında
Suriye’den dönmekte olan Kureyş kervanını ele geçirmek amacıyla Müslümanlar sefer
hazırlığına başladılar. Ebu Süfyan Müslümanların savaş hazırlığını öğrenince Mekkeli
müşriklerden yardım istedi. Mekkeli müşriklerle Bedir’de karşı karşıya gelmişlerdir.
Savaş sonucunda 14 şehit verirken, müşriklerden 70 kişi öldü ve 70 esir alındı.
S-141 Uhud savaşı, sebepleri ve sonuçları hakkında bilgi veriniz?
Bedir savaşında yakınlarını kaybeden Mekkeli müşriklerin intikam duygusu sebebiyle
yeni bir savaş hazırlığını öğrenen Peygamberimiz istişare sonucu Medine dışında
müşriklerle meydan savaşı yapılmasına karar vermiştir. Hicri 3 Miladi 625 yılı Cumartesi
günü savaş başlamıştır. Savaşın ilk anlarında üstün olan Müslümanlar, kesin emre rağmen
yerini terk eden okçular sebebiyle Hz. Hamza, Mus’ab b. Umeyr gibi sahabilerin şehit
edilmesine, Peygamberimizin miğferinin yarılarak yanağına batmasına ve dişinin
29
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
kırılmasına sebep olmuştur. Savaş 70 şehit ve müşrikler-den 23 kişinin ölümü ile son
bulmuştur.
S-142 Hendek savaşı ve sonuçları hakkında bilgi veriniz?
Allah Rasulünün Medine’den çıkardığı Beni Nadr Yahudileri Müslümanlara karşı ortak
bir güç oluşturmak amacıyla Mekkeli müşrikleri Müslümanlara karşı kışkırtmışlardır.
Peygamberimiz müttefiki Huzaa kabilesinden müşrik ve müttefiklerinin Medine üzerine
başlattıkları savaş hazırlığının haberini aldı. İstişare sonucu Salman-i Farisi’nin teklifi
üzerine Medine’nin kuzeyine hendek kazılmasına karar verildi. Hicri 5 Miladi 627 yılında
başlayan ve 23 gün süren savaş, müşrik-Yahudi ittifakının bozulması üzerine, müşrikler
Medine’yi terketmişlerdir. Savaş müslümanlardan 6 şehit, müşriklerden 3 kişinin ölümü
ile sonuçlanmıştır.
S-143 Hudeybiye antlaşmasının maddeleri nelerdir?
1-Müslümanlar bu yıl Kabe’yi ziyaret etmeden Medine’ye geri dönecekler.
2- Müslümanlar gelecek yıl gelecekler ancak üç günden fazla Mekke’de kalamayacaklar.
3-Müslümanlar Mekke’ye silahsız girecekler.
4-Mekke’ye sığınan hiçbir Medineli Müslüman iade edilmeyecek ancak Kureyş’ten
Müslüman olan birisi Müslümanlara sığınırsa bu Müslümanlar tarafından kabul
edilmeyecek.
5-Arap kabileleri istedikleri tarafla birleşebilecek.
S-144 Hayber savaşı hakkında bilgi veriniz?
Hayber savaşı Hicri 7.yılda Hayber’de yaşayan Yahudilere karşı yapılmıştır. Barışa
yanaş-mayan Hayber Yahudileri 20 gün kuşatmanın ardından kaleler bir bir düşmüş ve
Hayber fethedilmiştir. Arazi mahsullerinin yarısını vermek şartıyla Hayber arazileri
Yahudilere bırakılmıştır. Hayber’in fethi sonucunda Müslümanların ekonomik gücü
artmıştır. Zeynep bt. Haris adında bir Yahudi kadın Peygamberimiz’i zehirlemeye
çalışmıştır. Peygamberimiz Yahudi lideri Huyey b. Ahtab’ın kızı Safiye ile evlendi.
S-145 Mekke’nin fethi hakkında bilgi veriniz?
Mekkeli müşrikler Hudeybiye antlaşmasını bozmaları üzerine Peygamberimiz Mekke’yi
fethetmeye karar verdi ve 10 Ramazan H.8/1 Ocak 630’da Medine’den hareket etti.
Mekke şehri kan dökülmeden fethedildi ve Kabe putlardan temizlendi. Hz. Peygamber
Mekke’de genel af ilan etti. Peygamberimiz Mekke’nin fethinden sonra Muaz b. Cebel’i
Mekkeliler’e İslam’ı öğretmekle görevlendirdi.
30
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
S-146 Allah Rasulünün vefatı hakkında bilgi veriniz? Peygamberimiz Rebiu’l-evvel
ayının 13’ü, Pazartesi günü Hicri 11, Miladi 8 Haziran 632 yılında, 63 yaşında, Hz.Aişe
annemizin odasında vefat etmiştir. Son nasihatı ‘’Namazın önemi, kadınların ve kölelerin
haklarının korunması‘’ son sözü ‘’Mea’r-Refiki’l-A’le’’ olmuştur.
S-147 Peygamberimizin Veda Haccı hakkında bilgi veriniz?
Peygamberimiz hicretin 10.Yılı Miladi 632’de gerçekleştirdiği hac, arkadaşlarıyla
vedalaştığı ve bir daha Kâbe’yi ziyaret edemediği için Veda Haccı adını almıştır.
S-148 Aşere-i mübeşşere kimlerdir?
1- Hz. Ebu Bekir
6- Talha b. Ubeydullah
2- Hz. Ömer
7-Zubeyr b. Avam
3- Hz. Osman
8- Ebu Ubeyde b. Cerrah
4- Hz.Ali
9-Sa’d b. Ebi Vakkas
5-Abdurrahman b. Avf 10 -Said b. Zeyd
S-149 Ensar, muhacir, senetu’l-vufud ve mübahele kavramlarını açıklayınız?
Ensar: Medine’nin yerlisi olup, İslam’ı kabul etmiş olan Arap Evs ve Hazrec
kabileleridir. Medine’ye hicret eden mühacirler’e timsali görülmemiş yaptıkları yardım
sebebiyle kendilerine Ensar denilmiştir.
Mühacir: Mekke’de her şeylerini bırakarak inançları uğruna Mekke’den Medine’ye
hicret eden müslümanlar.
Senetu’l-vufud: Hicretin 9.yılı İslam’ı tanımak veya müslüman olmak için heyetlerin
(elçilerin) yoğun olarak Medine’ye geldiği yıl.
Mübahele: Lanetleşmek demektir. Aliimran suresinin 61. Ayetine istinaden
Peygamberimiz Necran halkı Hıristiyanlarını lanetleşmeye davet etmiştir.
S-150 Hıristiyanlarla yapılan savaşlar hakkında bilgi veriniz?
1-Mute Savaşı: Peygamberimizin gönderdiği elçi Haris b.Umeyr el-Ezdi’nin Bizans
valisi Şurahbil tarafından öldürülmesi üzerine Mute savaşı yapılmıştır. Üç komutanın
şehit olması üzerine Halit b.Velid’in komutayı ele almasıyla dağılan İslam ordusu
toparlanarak ani bir hücumdan sonra geri çekildi. Düşman ordusu Müslümanları takip
etmeye cesaret edemedi. Müslüman ordusu Medine’ye geri döndü.Hz. Peygamber Halit
b.Velid’e bu başarısından dolayı Seyfullah (Allah’ın kılıcı) lakabını vermiş-tir.Olay
H.8/Miladi 629’da vuku bulmuştur.
31
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI
2-Tebük Seferi: Peygamberimiz Taif kuşatmasından sonra Bizanslar’ın savaş hazırlığı
haberini alır almaz 30.000 kişilik bir ordu hazırladı. Bu sefer, çok sıcak bir mevsimde
hazırlandığı için Gazvetu’l-Usre (Güçlük Savaşı) adını almıştır. Peygamberi-mizin
komutasında ordu H.9.yılda yola çıktı. Tebük’te 20 gün kadar kalınmasına rağmen
düşmana rastlanmadı. Tebük seferi esnasında birçok komşu ülkelerle antlaşmalar yapıldı.
Bunlar İslam dinini kabul etmemekle birlikte cizye ödemeyi kabul ederek İslam’ın
otoritesini kabul ettiler. Tebük seferi Peygamberimizin son ğazvesidir.
S-151 Mute savaşında şehit olan komutanları sırasıyla belirtiniz?
1-Zeyd b. Harise, 2-Cafer b.Ebi Talib,
3-Abdullah b.Ravaha,
32
Download