Dosya İndirin - Türkiye Gönüllü Teşekküller Vakfı

advertisement
TGTV’NİN YENİ ANAYASA DEĞERLENDİRMESİ VE TEKLİFLERİ
A.
GENEL DEĞERLENDİRME
1. Yeni Anayasa İhtiyacı
1982 Anayasası’nın hızla değişen ve gelişen yerel ve uluslararası
konjonktür çerçevesinde toplumsal ve siyasal yapımıza dar geldiği ve cevap
veremediği bir gerçektir. Bu nedenle toplumun tamamına yakını, ülkenin
yeni bir anayasaya ihtiyacı olduğu hususunda mutabıktır.
2. Anayasanın Meşruluğu
Anayasa’nın meşruluğunun temelini, halkın iradesi belirler. Gelinen
noktada tüm tarafların mutabık kaldığı bir diğer husus da, kurucu meclis
tartışmalarının sona ermesidir.
Son
seçimlerin,
halkın
%87
katılımıyla
gerçekleşmesi
ve
parlamentoda %95 oranında bir temsilin sağlanmış olması, 1924, 1961 ve
1982
anayasalarını
yapan
meclislerle
kıyaslanamayacak
kadar
daha
katılımcı, meşrû ve anayasa yapmaya ehil bir yapıyı ortaya koyduğu açıktır.
3. Yeni Anayasa Yapım Süreci
Meclis yeni anayasayı yaparken, metodolojik açıdan tüm siyasi partiler ve
milletvekillerinin katılımını temin etmeli, muhtelif kurum ve kuruluşların,
konu ile ilgili akademisyenlerin ve tüm tarafların mevcut taslak ve tekliflerini
değerlendirmelidir.
Yeni anayasa; mecliste hangi oranda kabul edilirse edilsin, mutlaka
referanduma götürülmeli, halkın doğrudan onayı alınmalıdır.
TÜRKİYE GÖNÜLLÜ TEŞEKKÜLLER VAKFI
|
29. 12. 2011
1
4. Anayasanın Başlangıç Metni ve İdeolojisi
Başlangıç metni anayasadan sayılmamalı ve anayasanın bir ideolojisi
olmamalıdır. Anayasa; milletin devlet için değil, devletin millet için, ülke
insanlarının haysiyet ve huzurunu temin etmek için var olduğu anlayışıyla
hazırlanmalı ve herhangi bir ideolojiyi dayatmamalıdır.
5. Değiştirilemeyen Maddeler
Anayasada değiştirilemeyen maddeler olmamalıdır. Bir ülkenin insanları; ne
geçmiş neslin kararlarının ipoteği altına girmeli, ne de gelecek nesli
kararlarıyla ipotek altına almalıdır.
6. Laiklik
Ülkemizin toplumsal yapısı ve yaşadığı süreç göz önünde tutularak, bugüne
kadar çok suiistimal edilen ve yanlış uygulamalara dayanak yapılan laiklik
kavramına yeni anayasada yer verilmemelidir. Devlet, ülkenin her ferdinin
kendi inancının ve görüşünün gerektirdiği şekilde, dilediği gibi yaşamasını
sağlamakla mükelleftir.
7. Vatandaşlık
Anayasa, vatandaşlarını etnik veya kültürel bir kimlikle tanımlamamalıdır.
Vatandaşlığın
tarifinde
etnik
çağrışımları
olan
kavramlardan
uzak
durulmalıdır. Bugün uzlaşıya daha açık bir ifade olarak üzerinde az çok
mutabakat sağlanan ve birçok insanımızın kaygılarını gideren “Türkiye
Cumhuriyeti Vatandaşı” tanımı esas tutulmalıdır.
B.
HAK VE ÖZGÜRLÜKLER
Anayasa, kişilerin hak ve özgürlüklerinin korunmasının devletin yegâne
varlık sebebi olduğu anlayışıyla hazırlanmalıdır. Kişiye sıkı sıkıya bağlı temel
hak ve özgürlüklerin, devlet tarafından bahşedilen birer lütuf olmadığı,
TÜRKİYE GÖNÜLLÜ TEŞEKKÜLLER VAKFI
|
29. 12. 2011
2
kişinin salt insan olması sebebiyle insanlık haysiyetinin gereği olarak,
doğumuyla kazandığı haklar olduğu anlayışıyla hareket edilmeli ve anayasa
buna göre tanzim edilmelidir.
1. Hak ve Özgürlüklere Getirilebilecek Sınırlama
Özgürlüklerin esas, kısıtlamaların istisna olduğu prensibinden hareketle, bu
sınırlamalar ancak, diğer kişi ya da kişilerin hak ve özgürlüklerinin ihlaline
sebep olması ve bu uğurda cebir ve şiddet kullanılması hallerinde ve sadece
bunları önlemek için kanunla olmalıdır.
2. Ana Dil Öğretimi
Ülke genelinde Türkçe resmi dil olarak esas tutmalı, ama toplumdaki farklı
kimliklerin varlığı da göz ardı edilmemelidir. Yeni anayasa, süreç içinde
ayrıştırıcı ve ötekileştirici mahiyet arzeden “anadilde eğitimi” değil, her
kültüre ve kimliğe saygılı “anadil öğretimini” esas tutmalıdır. Bu itibarla her
vatandaşın her seviyedeki eğitim kurumunda anadil öğrenimini alabilmesi
için gerekli tedbirleri almalıdır.
3. Kılık-Kıyafet Özgürlüğü
Ülke genelinde kabul gören umumi ahlaka mugayir olmamak şartıyla,
isteyen istediği yerde istediği şekilde kendi kılık kıyafetini belirleyebilmelidir.
Bu serbestiyet, “kamusal alan”, “hizmet alan veya hizmet veren” gibi yapay
ve anlamsız ayrımlara mahal bırakmayacak şekilde; eğitim, öğretim ve
çalışma hayatında engel teşkil etmeyecek tarzda açıkça tanzim edilmelidir.
4. Din ve Düşünceyi İfade Özgürlüğü
İnsanlar kendilerini istedikleri din, mezhep, ideoloji ve felsefi görüşe
mensup addedebilmeli ve bunu açıkça ifade edebilmelidir. Diğer insanlara
dayatmamak, hakaret, cebir ve şiddete meydan vermemek kaydıyla herkes
TÜRKİYE GÖNÜLLÜ TEŞEKKÜLLER VAKFI
|
29. 12. 2011
3
kendi değerlerini savunabilmelidir. Kimse kendi düşüncesini açıklamaya
veya gizlemeye zorlanmamalıdır.
5. Sosyal Devlet Anlayışı
Devlet, ekonomik yetkinliğiyle paralel düzeyde her vatandaşına eğitim,
sağlık, iş ya da asgari geçim imkânı sağlamalıdır. Vatandaşa kamu hizmeti
sunulurken, bireyin kendi etnik, dini ve kültürel kimliğini muhafaza
edebilmesi esas tutulmalıdır.
6. Fert, Aile ve Toplum Anlayışı
Sağlıklı bireylerin, sağlıklı bir aile ortamında yetiştiği gerçeğinden hareketle,
devlet pozitif ayrımcılık yaklaşımıyla aileyi ve bununla birlikte çocukları,
engellileri ve kadınları koruyucu tedbirler almalıdır.
7. Çevre Anlayışı
Dünyanın, ciddi bir çevre felaketine doğru gittiği bir gerçektir. Devlet,
ülkemizi
bizden
önceki
nesilden
aldığımız
ve
bizden
sonraki
nesle
yaşanabilir şekilde teslim etmek zorunda olduğumuz bir emanet anlayışıyla
hareket etmeli ve icap eden önlemleri almalıdır.
C.
DEVLETİN SİYASİ YAPISI VE TÜM ORGANLARIN ETKİN DENETİMİ
Devlet teşkilatının yapılanmasında, demokratik meşruiyet esas alınmalı,
kuvvetler ayrılığı prensibi, bu meşruiyeti zedelemeden tatbik edilmelidir.
Halka ait olan egemenliğin kullanımının, anayasal organlar vasıtasıyla
gerçekleşeceği hükmüyle birlikte, bunların belirlenmesinde, halkın doğrudan
etkin olduğu bir düzenleme getirilmelidir. Yasama, yürütme ve yargı başta
olmak üzere devlet organları, askeriye, mülkiye, ilmiye, emniyet gibi bütün
bürokratik yapı şeffaf ve denetime açık olmalı, icraatları sebebiyle halka
hesap verecek durumda olmalı, vesayetçi yaklaşımlara son verilmelidir.
TÜRKİYE GÖNÜLLÜ TEŞEKKÜLLER VAKFI
|
29. 12. 2011
4
1. Yarı Başkanlık veya Başkanlık Sistemi
Cumhurbaşkanı’nın halk tarafından seçilmesi ile birlikte temsilin ve idarenin
doğrudan tabana yayılması, katılımcı yönetim anlayışı adına önemli bir
adımdır ve bundan geri adım atılmamalıdır.
Bu eksende ülkenin güçlü ve istikrarlı yürütme ihtiyacını karşılamak
maksadıyla sistem, devlet başkanının halk tarafından seçilmesi noktasından
hareketle tüm kurumlarıyla yarı başkanlık olarak revize edilmeli veya
tamamen başkanlık sitemine geçilmelidir.
Başkanlık
sistemi,
yürütmede
yetki
ikilemine
ve
zayıf
koalisyon
hükümetlerine meydan vermeyen daha istikrarlı ve sürdürülebilir bir
yönetim tarzı olması itibariyle ciddi bir seçenek olarak düşünülmelidir.
2. Parlamento
Ülke yönetiminde halkın her kesiminin adil şekilde parlamentoda temsili
sağlanmalıdır.
delegasyonun
Vatandaşın
etkin
yönetimde
olabilmesiyle
belirleyiciliği,
mümkündür.
Bu
siyasi
nedenle
partilerde
parti
içi
demokrasi, anayasal güvenceye kavuşturulmalıdır.
Yine milletvekili adaylarının belirlenmesinde halkın etkinliğinin artırılması
için, daraltılmış bölge seçim sistemi gibi seçenekler gözetilmelidir.
3. Yerel Yönetimler
Katılımcı anlayışın gereği olarak halkın karar alma sürecine ve yönetime
daha etkin katılma zemini hazırlayacağından dolayı yerel yönetimler
güçlendirilmelidir. Sosyal devlet anlayışının gereği olarak ihtiyaç duyulan
yerlere etkin, süratli ve yerel taleplere uygun olarak hizmet götürebilmenin
anayasal altyapısı hazırlanırken, ülke bütünlüğünün korunmasına dikkat
edilmeli ve aradaki hassas denge korunmalıdır.
TÜRKİYE GÖNÜLLÜ TEŞEKKÜLLER VAKFI
|
29. 12. 2011
5
Bu itibarla yerel yönetimlerin güçlendirilmesi hizmet temelli olmalı, süreç
içinde ülkemizde eyalet sistemine benzer bir yapılanmaya sebebiyet verecek
yaklaşımlardan sakınılmalıdır.
4. Anayasal Kurumlar
Milli Güvenlik Kurulu, YÖK, Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumu,
Radyo ve Televizyon Üst Kurulu gibi kurumlar anayasal statüden çıkarılmalı,
yapıları özel kanunlarla düzenlenmelidir.
Milli Güvenlik Kurulu’nun mevcut hali tamamen değiştirilmeli, kurul daha
farklı bir isimle Kamu Güvenliği Müsteşarlığı çatısı altında teknik bilgi almak
ve danışmak amacıyla çalışacak istişari bir altyapıya dönüştürülmelidir.
5. Askeri Kurumlar
Yeni
anayasada
Genelkurmay
Başkanlığı,
Milli
Savunma
Bakanlığı’na
bağlanmalı, askeri bürokrasi müstakil bir karar mercii olmaktan ve kendisini
atayan
siyasi
iradeye
müdahil
olabilen
bir
güç
olma
statüsünden
çıkarılmalıdır.
6. Yargı Birliği
Yeni Anayasa ile yargıda çift başlılığa sebep olan ve askeri komuta zinciri
içerisinde hareket eden asker kişilerin objektif ve tarafsız yargılanmalarına
engel teşkil eden Askeri Mahkemeler, Askeri Yargıtay ve Askeri Yüksek
İdare Mahkemeleri kaldırılmalıdır.
Yargı birliğine mani olan ve hâkimlik teminatına aykırı bu mahkemeler
tamamen sivil bir yapılanma içinde suçun mahiyetine göre adli ve idari yargı
içinde konumlandırılmalı, ülkede yargı birliği tesis edilmeli, hiçbir meslek
mensubunun kendine özgü yargı mercii ve yargılama usulü bulunmamalıdır.
TÜRKİYE GÖNÜLLÜ TEŞEKKÜLLER VAKFI
|
29. 12. 2011
6
Download