Egzersiz

advertisement
OSTEOPOROZ
RTM
1
OSTEOPOROZ TANIMI:
En sık görülen kemik hastalığıdır.
OP’un ilk kesin tarifi 1829’da gözeli
kemik anlamına gelen “porous bone”
başlığı ile J.G.Lobstein tarafından
yapılmıştır.
Kelime anlamı olarak OSTEOPOROZ
kemiğin deliklenmesidir.
2
Normal Kemik
Osteoporoz
3
En son yapılan tanımlamaya göre OP
düşük kemik kütlesi ve kemik
dokusunun mikromimarisinin
bozulması sonucu kemik
kırılganlığının ve kırık olma
olasılığının artması ile karakterize
sistemik bir iskelet hastalığıdır.
4
Bu kavram karmaşasının önlenmesi
için 1996’da varılan konsensusa göre
OP tanımı yeniden yapılmıştır. Bu
tanımlama tanı yöntemlerinden Dual
Enerji X-Ray Absorbsiyometre
(DEXA) kullanılarak elde edilen
değerlere ve kırık varlığına göre
yapılmaktadır.
5
Osteoporoz Tanı Kriterleri
(WHO):
Normal..................T-Score < -1 SD
Osteopeni..............T-score -1, -2.5 SD
Osteoporoz...........T-score > -2.5 SD
ve kırık yok.
Yerleşik osteoporoz........T-score > 2.5 SD ve kırık var.
6
OP’un tipik özelliği, normal mineralmatriks oranının korunarak, hem kemik
mineralinin hem de matriksinin kaybıdır.
Normalde kemik döngüsü, osteoklastaracılı kemik rezorbsiyonunu
osteoblastların stimüle ettiği kemik
oluşumunun takip etmesiyle bağlantılıdır.
Kemik yeniden yapılanmasındaki bu
hassas denge iskelet kütlesinde net bir
değişiklik olmaması ile sonuçlanır.
7
SINIFLANDIRMA
Yaşa, lokalizasyona, kemik
tutulumuna, etyolojiye ve histolojik
görünümüne göre OP değişik
gruplara ayrılır.
En sık etyolojiye göre yapılan
sınıflama kullanılır.
8
Etyolojiye göre:
1) Primer: -İdiopatik (juvenil, adult)
-Postmenapozal (Tip 1)
-Senil (Tip 2)
9
Primer OP: Neden olabilecek bilinen bir
hastalığı yoktur.
İdiopatik OP: Yaşlanma ve menapoz gibi
bir neden yoktur.
Juvenil idiopatik OP: Çok nadirdir.
Puberte öncesinde, büyümesi hızlı olan
çocuklarda da görülebilir. Aile öyküsü
yoktur. Kalsiyum dengesi nötral veya
negatiftir. Hastalarda kırıklar nedeniyle
sırtta ve ekstremitelerde ağrı vardır.
Erişkin idiopatik OP: Kadınlarda doğumu
takiben ortaya çıkabilir. Klinikte belirgin
kifoz ve ağrı olmaksızın yükseklik
azalmasına neden olur.
10
Tip 1 OP’da (postmenapozal OP) Östrojen
yetersizliğine bağlı kemik yıkımı artmakta,
kalsiyum metabolizmasında değişiklikler
ve kalsitonin salınımında azalma ortaya
çıkmaktadır.
Yaşa bağlı senil OP’da öncelikle
osteoblast aktivitesinde azalma
formasyonda azalmaya neden olmakta,
daha sonra kalsiyum absorbsiyonu
azalmaktadır. Diyetle alınan kalsiyumun
da azalmasının olaya katkısı vardır.
11
Tip 1 ve Tip 2 Farkları:
Tip 1
Tip 2
Yaş
51-75
75 yaş üzeri
K:E
6:1
2:1
Tutulan kemik
Trabeküler
Kortikal+Trabeküler
Kırık bölgesi
Vertebra ve el bileği
Kalça ve uzun kemikler
Olası patogenez
Östrojen azlığı
Yaşlanma ve
sekonder hiper-PTH
Kemik kaybı
Hızlı
Yavaş
PTH fonksiyonu
Azalmış
Artmış
Ca emilimi
Azalmış
Azalmış
D vit metabolizması
Sekonder azalmış
Primer azalmış
12
2-Sekonder OP:
-Endokrin nedenler: Hipogonadizm,
Hipertiroidi, Hiperparatiroidi,
Cushing hastalığı, Diabetes Mellitus,
Steroid alımı
-Gastrointestinal: Gastrektomi, Primer
Bilier Siroz, Çölyak hastalığı, Ağır
malnütrisyon
13
-Bağ dokusu hastalıkları: Romatoid
Artrit, Ankilozan Spondilit, Ehler
Danlos Sendromu, Osteogenezis
İmperfekta, Homosistinüri, Marfan
Sendromu
-Diyet: Kalsiyumdan fakir, Proteinden
zengin diyet
-Malign Hastalıklar: Multipl Miyelom,
Lösemi, Yaygın karsinom
14
-İlaçlar: Heparin, Steroid,
Antikonvülzanlar, Metotreksat,
Siklofosfamid, Lityum, Siklosporin,
Alüminyum, menapoz öncesi
kullanılan Tamoksifen
-İmmobilizasyon: Uzay uçuşu
-Diğer: Alkolizm, Kronik Obstrüktif
Akciğer Hastalığı, Skorbüt
15
Bu sınıflama içinde en büyük hasta
grubunu ise post-menapozal (Tip I)
ve senil osteoporotik (Tip II) hastalar
oluşturmaktadır.
16
Diğer sınıflandırmalar:
Yaşa göre: Juvenil, adult, senil
Lokalizasyona göre: Genel, bölgesel
Tutulan kemik dokuya göre:
Trabeküler, kortikal
Etyolojiye göre: primer, sekonder
Histolojik görünüme göre: hızlı
turnoverlı, yavaş turnoverlı
17
Osteoporoz’a bağlı kırıklar:
50 yaşından sonra:


Kadınların %40’ında
Erkeklerin %13’ünde bir veya daha fazla OP’a
bağlı kırık gelişir.
Kırıklar en fazla:



Vertebralar
Kalça
Önkolda oluşmaktadır.
Sağlık bakım giderleriyle birlikte kırıklar
için yılda 13 milyar dolar harcanmaktadır.
18
Kalça kırıkları:
Diğer osteoporotik
kırıklara oranla daha fazla
sakatlık ve tıbbi maliyete
yol açmaktadır.
Kırığın olduğu ilk yıl
içinde kadınlarda %12-24,
erkeklerde %30 oranında
ölüm ile
sonuçlanmaktadır.
Hastaların %50’si
bağımsız
yürüyememektedir.
Kırık Hattı
19
FEMUR’DA KIRIK OLAN BÖLGELER
Ġntertrokanterik
Femur boynu
Subkapital
20
21
Vertebra Kırıkları:
Çoğu kez asemptomatiktir.
Kalça kırıklarının aksine 1/3’ünde
neden düşmedir.
Genellikle ağır kaldırma gibi basınç
yapan nedenlerle oluşup tesadüfen
farkına varılmaktadır.
Vertebra kırıkları kama tipi, bikonkav
vertebra veya tüm yükseklik
azalması şeklinde olabilir.
22
Normal vertebra cismi
Bikonkavite
Kamalaşma
Kompresyon
23
OSTEOPOROZA
BAĞLI
OMURGA
KIRIKLARI
24
OSTEOPOROZA
BAĞLI
OMURGA
KIRIKLARI
25
Kompresyona
Uğramış
vertebra
Osteoporotik kırıklar:
En sık
Torakal 11
 Torakal 12
 Lomber 1
 Lomber 2
seviyelerinde görülür.

Kırık
OSTEOPOROTĠK ÇÖKME KIRIĞI
26
27
Önkol Kırıkları:
Distal ön kol kırıklarının büyük bir
kısmı Colles tipi kırıklardır.
Kadınlarda 35-45 yaşlarında,
erkeklerde ise 50 yaş üzerinde artış
görülmektedir.
Kırıklar %90 oranında orta derecede
bir travma ile ve genellikle ev dışında
düşme ile oluşmaktadır.
28
29
Risk faktörleri:
1-Yapısal ve genetik faktörler:









Yaş,
Cinsiyet (Kadın olmak)
Düşük kemik kütlesi
Beyaz ırk
Ailede kırık öyküsü
Geç menarş
Erken menapoz
İnce, narin yapı
Bazı genetik hastalıklar (Turner, Klinefelter,
Osteogenezis imperfekta vb.)
30
Risk faktörleri:
2-Yaşam biçimi ve/veya beslenme:
İnaktif ve sedanter yaşam
 Kalsiyum ve D vitamininden fakir diyet
 Alkol ve sigara kullanımı
 Aşırı tuz ve protein alımı
 Yetersiz güneş ışığı

31
3-Tıbbi koşullar:
İlaç kullanımı (heparin, kortizon vb.)
 İmmobilizasyon
 Amenore (>1 yıl veya <45 yaş menapoz)
 Cerrahi menapoz
 Kronik böbrek yetmezliği
 Hiperparatiroidizm
 Tirotoksikoz
 Malabsorbsiyona neden olabilecek
gastrointestinal sistem sorunları

32
4-Düşme için risk faktörleri:
Denge ve normal yürümenin bozulması
 Kas zayıflığı
 Kognitif bozukluklar
 Sedatif kullanımı
 Görme bozuklukları
 Çevresel faktörler (kaygan ve ıslak
zemin, kötü hava koşulları, yetersiz
aydınlatma, yerde takılacak nesne
bulunması vb.)

33
Risk faktörleri incelenirse:
Yapısal ve genetik faktörlerin çoğu
değiştirilemeyen risk faktörleridir.
OP’da en önemli faktör doruk kemik
kütlesi ve kemik kaybıdır ve bunların
genetik olarak planlandığı bilinmektedir.
Büyüme esnasında optimal kemik birikimi
için yeterli kalsiyum alınması, normal
Östrojen salınımı ve yeterli vücut ağırlığı
olmalıdır.
Büyüme sırasında mekanik yüklenme ve
egzersiz de önemlidir.
34
Son yıllarda genetik faktörler önem
kazanmıştır.
Tip 1 kollajendeki yapısal
anormallikler ve vitamin D
reseptörlerini kodlayan genlerdeki
varyasyonların genetik belirleyiciler
olacağı düşünülmektedir.
35
En düşük kemik kütlesi beyaz ırkta
görülür
Kalça kırıkları beyazlarda daha sıktır.
Yaşa göre düzenlenmiş kalça kırığı
görülme sıklığı İskandinavlarda daha
fazladır.
Afro-Amerikalı kadınlarda kemik
yoğunluğu en yüksek ve yaşa bağlı
kemik kaybı düşük orandadır.
36
Genellikle kemik kütlesi 20 yaş
civarına kadar artmakta ve
maksimum seviyesine ulaşmaktadır.
Bu seviye 30-35 yaşlarda denge
durumundadır.
40 yaştan sonra fizyolojik olarak
kemik kütlesinde kayıp başlar.
Yıllık kemik kütlesi kaybı %0,5-1
arasındadır.
37
Perimenapozal ve postmenapozal
dönemde bu kayıp %2-5
hızlanmaktadır.
Kemik kütlesindeki her %10’luk
kayıp kırık riskini 2 kat artırmaktadır.
38
Üreme ile ilgili risk faktörleri:
Geç menarş
 Erken menapoz
 1 yıldan daha uzun süreli amenore
 Kısa doğurganlık süresi
 Cerrahi menapoz
 Çok doğum sayısı
 Uzun emzirme süresi (emziren bir anne
sütle günde 500 mg kalsiyum kaybeder)

39
“İnce kadınlar, ince kemikler”-OP risk
faktörlerine ilişkin tüm büyük ölçekli
çalışmalar bu deyimi doğrular.
Düşük ağırlıklı kadınlarda kırık riski
yüksekken, normal kilosunun üzerinde
olanlar nadiren OP’dan etkilenirler.
Nedeni artan ağırlığın iskelet üzerine
mekanik yüklenme yapması ve yağ
dokusunun Östrojen depolaması nedeni
ile koruyucu etki yapmasıdır.
40
Ayrıca düşme sırasında yağ
yastıkçıklarının koruyucu etkisi ile
kırık riski azalmaktadır.
41
Yetersiz fiziksel aktivite OP için
önemli bir risk faktörüdür.
Bu durum yatağa bağlı genç kişiler
için de geçerlidir.
Yapılan bir çalışmada yatak
istirahatinde haftalık trabeküler
kemik kaybının %1 olduğu ortaya
konmuştur.
Trabeküler kemiğin %1’inin yerine
konması için gerekli süre ise 1
aydır!!
42
Fiziksel aktivite kemik üzerine mekanik
yüklenme ile kemik yapımını
uyarmaktadır.
Ayrıca kişinin genel kondisyonunun iyi
olması düşme riskini azaltmaktadır.
Ancak aşırı spor, sürekli ve yorucu
çalışmalar, diyet ve vücut ağırlığının çok
sıkı kontrolü vücut yağında aşırı bir
azalmaya ve Östrojen düzeylerinde
düşmelere yol açar.
Bu nedenle kırık riski de belirgin düzeyde
artar.
Özellikle bayan atletler yaşamlarının
sonraki dönemlerinde OP’la karşı karşıya
kalırlar.
43
Beslenmenin rolü çok önemlidir.
Özellikle hayatın ilk dönemlerinde doruk
kemik kütlesini maksimum düzeye
getirebilmek için kalsiyumdan zengin
gıdalara yer verilmelidir.
Proteinden zengin diyetler kalsiyumun
idrarla atılımını artırmaktadır.
Yıllar boyunca düşük kalsiyum alınması
durumunda artan PTH salınımı kemikteki
depolardan kalsiyum salınmasını uyarır ve
sonuçta OP oluşabilir.
44
Mikrogravite: Astronotların uzayda
bulundukları dönemde özel egzersiz
yapmaları gerekmektedir. Buna
rağmen her ay kemik kütlelerinin
%1’ini kaybederler. (yeryüzündeki
OP hastalarından 10 kat daha hızlı
kemik kaybı)
45
Aşırı miktarda kahve tüketimi, sigara
ve alkol kullanımı da OP için önemli
risk faktörleri arasındadır.
46
KLİNİK ÖZELLİKLER:
Klinik belirtilerden önce uzun süren
bir asemptomatik dönem vardır.
Bu dönem tesadüfen taramalar
esnasında ortaya çıkabilir.
En önemli klinik bulgular ağrı, boy
kısalması, spinal deformiteler ve
kırıklardır.
Ağrı sırt ağrısı tarzındadır.
47
Sırt ağrısı en sık hekime başvuru
nedenidir.
Akut ya da kronik tüm sırt ağrılarında
ayrıntılı inceleme yapılmalıdır.
Ağrının birden ortaya çıkması bir
vertebrada çökme ya da kırığa bağlı
olabilir.
Genellikle ağrı postur bozuklukları,
ligamanlarda gerilme ve kronik
vertebra kırıkları nedeniyle oluşur.
48
Kompresyon kırıklarının neden
olduğu boy kısalması ve kifoz
intratorakal ve intraabdominal
organlarda fonksiyon kaybına yol
açarak nefes darlığı, konstipasyon
gibi şikayetlere neden olabilir.
49
50
Ağrı ve bunun sonucunda gelişen
psikolojik faktörler yanında
sosyoekonomik problemler de
kişinin yaşam kalitesini etkiler.
Bütün bunlara uyku bozuklukları,
iştahsızlık, yorgunluk, sosyal
ilişkilerde bozukluk, ölüm korkusu
gibi sorunlar da eklenebilir.
51
Anamnez ve dikkatli bir fizik muayenede
şunlara dikkat edilmelidir:
-Boy kısalması
-Postur ve vücudun taşınması
-Spinöz çıkıntılarda perküsyonla hassasiyet
-Omurganın mobilitesi
-Torasik kifoz ya da lomber skolyoz varlığı
-Kas tonusu ve kontraksiyonları
-Konjenital OP belirtileri (ör: mavi sklera)
52
TANI:
Osteoporotik hastaya yaklaşım risk
faktörlerinin sorgulanması ile
başlanmalıdır.
Daha sonra rutin laboratuar tetkikleri,
torakal ve lomber grafiler, kemik
yoğunluğu ölçümü yapılmalı ve
biyokimyasal belirleyicilere bakılmalıdır.
OP tanısı zor bir hastalık kabul
edilmektedir.
Fraktür olmadığı sürece asemptomatik
seyrettiği için bazı yardımcı tanı
yöntemlerinden yaralanılmaktadır.
53
Direkt grafi:
Konvansiyonel grafiler tanı koymak
için yeterli değildir.
Bu yöntem özellikle vertebral
kırıkların saptanmasında önem
kazanmaktadır.
54
Direkt grafilerde:
Tüm yükseklik azalması (tam vertebra
kollapsı)
 Ön yükseklik azalması (kama vertebra)
 Orta yükseklik azalması (bikonkav veya
balık vertebra) gibi deformiteler
saptanabilir.

Genellikle bu yüksekliklerin %15-25
azalması vertebral kırık olarak
değerlendirilmektedir.
55
Kemik sintigrafisi:
Bir vertebrada kırık söz konusu ise
radyoizotop madde ve farmasötik
ajanın tutulumu artar.
Vertebral fraktürler normal grafilerde
görünmeden 2 hafta önce
saptanabilmektedir.
Kırıkların erken tanısı ve ayırıcı
tanısında güvenilir bir yöntemdir.
56
Transiliak biyopsi:
Metabolik kemik hastalıklarının
ayırıcı tanısında önemlidir.
Bu yöntemle kemiğin yapım yıkım
döngü hızı hakkında bilgi sahibi
olunabilmektedir.
57
Absorbsiyometri
yöntemleri:
Diğer bir tanı yöntemi kemik
tarafından absorbe edilen foton
radyasyon ölçümünü temel alan
absorbsiyometri tekniğidir.
4 tipi vardır:
58
1-Single foton absorbsiyometri
(SPA): Bu teknik ile yumuşak doku
miktarının az olduğu ön kol,
kalkaneus gibi bölgelerden ölçüm
yapılır. Ölçülen kemik kortikal
kemiktir.
59
2-Dual foton absorbsiyometri (DPA):
Radyasyon kaynağı olarak
gadalinium (GD 153) kullanılır.
Omurga ve femur gibi bol yumuşak
doku ile çevrili bölgelerden ölçüm
yapılabilir. Hem kortikal hem de
trabeküler kemik ölçülür. Bu
ölçümlerde osteofitlere bağlı olarak
kemik yoğunluğu yüksek
bulunabilmektedir.
60
3-Single enerji X ray absorbsiyometri
(SXA): SPA’dan farklı olarak
radyoaktif madde yerine röntgen
tüpü kullanılmaktadır. Kalkaneus ve
ön koldan ölçüm yapılmaktadır.
61
4-Dual enerji X ray absorbsiyometri (DEXA):
Çeşitli anatomik bölgelerdeki kemik
mineral yoğunluğu trabeküler ve kortikal
olarak ölçülebilmektedir.
Sıklıkla lomber kolon (L1-4) ve kalçadan
(femur boynu, trokanter, Ward’s üçgeni)
ölçüm yapılmaktadır.
Duyarlılık oranı yüksektir ve hızlı ölçüm
yapılabilmektedir.
Bugün için “altın standart” olarak kabul
edilen , en gelişmiş, en güvenilir ve en sık
kullanılan metottur.
62
Tanımlamada kullanılan t skoru,
kemik kütlesinin genç erişkin
referans populasyonun ortalama
doruk kemik kütlesi ile
kıyaslanmasıyla ortaya çıkan
standart sapma, z skoru ise hastanın
kemik kütlesinin yaş ve cinse göre
referans değer ile kıyaslanması ile
ortaya çıkan standart sapmadır.
63
Diğer yöntemler:
Dual enerji kantitatif bilgisayarlı
tomografi
Ultrason
Nöron aktivasyon analizi
Kantitatif manyetik rezonans (QMR)
MR spektroskopi
64
Kemik yoğunluğu ölçüm
endikasyonları:
1-Menapozla birlikte 2 veya daha fazla
risk faktörü olan 65 yaşından genç
bütün postmenapozal kadınlar
2-İlave risk faktörü bakılmaksızın 65
yaş üzerindeki bütün kadınlar
3-Premenapozal dönemde yüksek risk
grubundaki kadınlar
65
4-Bir radyografide vertebral
anormalliği veya osteopenisi olan bir
hastanın azalmış kemik
yoğunluğunu göstermek için
5-Glukokortikoid, antikonvulzan,
metotreksat gibi kemik kaybına
neden olduğu bilinen ilaç tedavisi
alan hastalarda
6-Asemptomatik primer veya sekonder
hiperparatiroidizmi olan hastalarda
66
7-Cerrahi menapoz
8-Hipertiroidi veya tiroid replasman
tedavisi uygulanan hastalar
9-Düşük testesteron seviyesi,
osteopeni, minör travma ile kırıkları
olan ve aşırı alkol tüketen erkeklerde
67
10-Uzun süren immobilizasyon
11-Osteoporoz tedavisinin izlenmesi
için (1 yıllık takipler)
68
Laboratuar inceleme:
Bütün hastalar için:









Tam kan sayımı
Sedim
Calcium
Fosfor
Alkalen Fosfataz
Tam idrar tetkiki
24 saatlik idrarda Calcium, fosfor düzeyi
Serum protein elektroforezi
Karaciğer fonksiyon testleri
69
Laboratuar inceleme:
Seçilmiş hastalar için:








Serum ve idrarda kemik döngüsünün
biyokimyasal belirleyicileri (osteokalsin,
prokollajen tip 1 propeptidleri, hidroksiprolin,
pridinolin vb.)
Serum Parathormon düzeyi
TSH (Tiroid stimülan hormon)
Tümör belirleyicileri
Gonadotropinler
İdrarda serbest kortizol
Kemik biyopsisi
Kemik iliği değerlendirilmesi
70
Tedavi:
Osteoporozda tedavinin amacı:
1-Kırıkların önlenmesi
2-Kemik mineral yoğunluğunun
stabilize edilmesi ve artırılması
3-Kırık ve iskelet deformitelerine bağlı
belirtilerin iyileştirilmesi
4-Yaşam kalitesinin artırılması
71
Osteoporoz tedavisinde
kullanılan ilaçlar:
Kemik yıkımını inhibe eden ilaçlar:
1-Kalsiyum, D vitamini
2-Östrojen
3-Kalsitonin
4-Bifosfonatlar
72
Kemik yapımını stimüle eden ilaçlar:
1-Anabolik steroidler
2-Testesteron
3-Sodyum florid
4-Paratiroid hormon
5-Kalsitriol
6-Büyüme faktörleri
73
Kalsiyum:





Günlük 700-800 mg kalsiyumun kemiği
koruduğu düşünülmektedir
Erişkinler için günde 1200 mg kalsiyum
desteği önerilmektedir.
Postmenapozal kadınlarda bu miktar 1500
mg/gün olmalıdır.
Kalsiyum desteği verilen kadınlarda
verilmeyenlere oranla kemik kayıp hızının
belirgin olarak azaldığı gözlenmiş ve kemik
dansitesinde %1-3 artış bildirilmiştir.
Tek dozda 500 mg üzerinde alınmaması, gün
içinde birkaç doz olarak alınması ve gece
yatmadan önce bir doz alınması
önerilmektedir.
74
D vitamini ve aktif metabolitleri:





D vitamini barsaklardan Ca emiliminde ve PTH
salınımında artış yapmaktadır.
D vitamini desteği eve bağımlı, yeterli güneş
görmeyen, dengeli beslenmeyen ve D vitamini
direnci gelişmiş yaşlı kişilerde özellikle kalça
kırığı sıklığının azalması bakımından
önemlidir.
Önerilen doz 400-800 IU/gündür.
Aktif D vitaminlerinden kalsitriol ve alfa
kalsidol de kullanılmaktadır. Önerilen doz 0,5-1
mikrogram/gündür.
En önemli yan etki hiperkalsiüri ve
hiperkalsemi olduğu için idrar ve kan Ca
izlenmelidir.
75
Kalsitonin:
Osteoklast aktivitesini baskılayarak
kemik yıkımını azaltmaktadır.
 Parenteral ve nazal sprey formları
vardır.
 Parenteral önerilen doz 50-100 İU/gün
 Nazal sprey dozu 100-200 İU/gün
 Bilinen yan etkileri yüzde kızarma ve
bulantıdır.
 Kalsitoninin uzun süre uygulanması
sonucu bazı hastalarda yanıtsızlık
başlamakta, hatta kemik yoğunluğu
azalmaktadır.

76
Bu konu ile ilgili olarak, antikor
oluşumu, kalsitonin reseptörlerinin
ilaca duyarsızlığının ortaya çıkışı gibi
hipotezler öne sürülmüştür. İkinci
olasılık üzerinde daha fazla
durulmuştur.
 Kalsitoninin önemli etkilerinden biri de
analjezik etkisidir. Bu etki SSS yoluyla
oluşmaktadır.
 Akut vertebra kırığı olan hastalarda
tercih edilmektedir.

77
Bifosfonatlar:
Doğal pirofosfat bileşiklerinin stabil
analoglarıdır ve antirezorbtif etkilidirler.
 Kemik yıkımından sorumlu
osteoklastların sayı ve aktivitesinde
azalmaya yol açarlar.
 Bu gurupta Etidronat, Klodronat,
Alendronat, Pamidronat, Tiludronat,
Risedronat, İbandronat vardır.

78
Florid:
Kemik formasyonunu uyarmaktadır.
 Osteoblast proliferasyonunu ve enzim
aktivasyonunu artırarak etkilidir.
 Özellikle trabeküler kemik kaybının
olduğu osteoporozda etkilidir.
 Aşırı florid içeriğine sahip kemiklerin
yapısında bozukluk oluşabilmekte ve
kemiğin kırılganlığı artmaktadır.
 Rutin olarak kullanılmamaktadır.

79
Anabolik steroidler:

Kas kitlesinde, yağsız vücut kitlesinde
ve azot retansiyonunda artma sağlarlar.

Zayıf da olsa kemik formasyonunu
stimüle ederler.

Virilizasyon, ses kalınlaşması ve
karaciğer bozuklukları gibi yan etkileri
nedeniyle rutin kullanımda yer
almamıştır.
80
Parathormon:

Yüksek dozlarda kemik yıkımını
uyarmasına rağmen düşük dozlarda
formasyonu uyarıcı etkiye sahiptir.

Tedavide intakt hormon veya sentetik
fragmanları kullanılır.

2 yıllık kullanım sonunda vertebra
kemik yoğunluğu artmıştır.
81
Stronsiyum tuzları:
OP tedavisinde yıllar önce önerilen bir
eser elementtir.
 Kemiğe etkisi doza bağlıdır.
 Yüksek dozlarda mineralizasyon
bozulmaktadır.
 2 yıl süre ile postmenapozal OP’da
kullanıldığında kemik yapımını artırdığı,
kemik yıkımını azalttığı ve lomber kemik
mineral yoğunluğunda artış sağladığı
gösterilmiştir.

82
Selektif östrojen reseptör
modülatörleri: (SERM)
Kemik ve lipid metabolizması üzerine
östrojen benzeri etkinlik göstererek yarar
sağlarken reprodüktif dokularda östrojeni
antagonize eder.
 Tamoksifen, Raloksifen, Levormeloksifen,
Droloksifen bu grup ilaçlardır.
 Raloksifen sağlıklı postmenapozal kadınlarda
uterus ve meme dokusunu stimüle etmeden
kemik döngüsünü normale çevirmekte ve
kemik kaybını yavaşlatmaktadır.

83
Diğer ilaçlar:

Büyüme faktörleri

Tibolon

İzoflavonlar

Vitamin K

Tiyazid diüretikleri…
84
Fiziksel aktivite ve
egzersiz:
Egzersiz doruk kemik kütlesinin
sağlanması ve korunması, kondüsyon,
fleksibilite ve güç artışı sağlanarak
düşmelerin engellenmesi ve kırıkların
önlenmesi açısından önemlidir.
 Devamlı egzersiz yapanlarda ve
sporcularda sedanter yaşayanlara
oranla kemik kütlesi daha fazladır.

85
Egzersiz
Oluşturduğu impulslar ile kemikte
elektriksel değişimler yaratarak
osteoblastları stimüle eder
 Kollajen sentezini artırır
 Kalsiyumun kemikte yerleşmesine
zemin hazırlar
 Östrojen düzeyini artırır
 Beta endorfinleri artırır, ağrıyı azaltır
 Çevre yumuşak dokuları güçlendirir
 Postürün korunmasını sağlar
 Deformitelerin oluşmasını engeller

86
Osteoporozda egzersiz şu amaçlara
yönelik olmalıdır:
1-Kemik kaybını azaltarak, kemik
kütlesini artırmak
2-Kas gücünü, kas kütlesini artırmak
3-Denge ve koordiansyonu artırmak
4-Esneklik sağlamak
5-Kardiyopulmoner sistemde
dayanıklılığı artırmak
87
6-Eklem stabilitesini geliştirmek,
postürü korumak
7-Deformiteleri önlemek
8-Ağrıyı azaltmak
9-Emosyonel stabiliteyi sağlayarak
kişinin kendine güvenini artırmak
88
Osteoporozda fiziksel aktiviteler:
1) Aerobik egzersizler, yürüyüş, yavaş
tempoda koşma
2) Adale gücünü artıran programlar
şeklinde düzenlenmelidir.
89
Beslenme:
1) Kalsiyumdan zengin bir diyet
2) D Vitamini takviyesi
3) K vitamini
4) Eser elementler (Magnezyum, çinko,
bakır)
5) Askorbik asit (C vitamini)
90
Sigara !!
Fazla miktarda alınan
alkol
Aşırı kafein tüketimi
Aşırı şeker ve tuz tüketimi
Aşırı protein tüketiminden (Ca alımı
yetersizken)
KAÇINILMALIDIR!!
91
Rehabilitasyon:
Amaç:
1-Ağrının giderilmesi
2-Fiziksel kayıpların giderilmeye
çalışılması
3-Gelişebilecek sakatlıkların
önlenmesidir
92
Ağrı en sık sorundur.
Akut ve kronik özellikte olabilir.
Akut ağrının sebebi mikrofraktürler, sinir, kas
ve ligaman zedelenmeleridir.
Akut ağrıda:







Yatak istirahati (2-4 gün)
Basit analjezikler
TENS
Yüzeyel ısı
Hafif masaj
Uygun pozisyonlama
Hafif egzersizler önerilmektedir.
93
Kronik ağrıda ise sebep boyda ve
paraspinal kaslarda kısalmadır.
Kronik ağrıda






Hasta eğitimi
Postürün mümkün olduğunca düzeltilmesi
Sırtı destekleyen korseler verilmesi
Kompresyon kırıklarına neden olabilecek
aktivitelerin kısıtlanması
Kişiye özel egzersiz programının
düzenlenmesi
Medikal tedavi planlanması gerekir.
94
Düşme riskinin azaltılması için yaşlı
hastaların ambulasyonunda yürüteç,
koltuk değneği ve bastonların
önerilmesi
Öne eğilerek çalışma, yükseğe
uzanma ve ağır taşıma aktivitelerinin
kısıtlanması
Uygun giysilerin kullanımı ve çevre
koşullarının uygun hale getirilmesi
gibi önlemler alınabilir.
95
Bu önlemlere ek olarak düşme
sırasında kalça eklemini dıştan
korumak amacı ile özel ateller veya
trokanterik yastıkçık içeren eksternal
kalça koruyucuları önerilebilir.
Bunların şok absorban etki
göstererek kırık riskini azalttığı
söylenmektedir.
96
Download