Nejat Uygur Anısına…

advertisement
Nejat Uygur
Anısına…
Biliyorum caminin avlusunda toplanan kalabalık bana değil
Gelen ünlüleri görmek için
‘Aa, o da burda, şu da burda!’ deyip
Beni musalla taşında unutanları görüyorum
Hayatımda ilk defa katıla katıla gülüyorum
Çünkü, kırkım dolmadan unutulacağımı biliyorum.
Yaşlı bir selvi ağacının gölgesinde oturup
Yılların yorgunluğunu çıkarıyorum
Birden önümden sırasıyla Nisa’lar, Tolga’lar, Sadri’ler
Daha birçok sanatçılar geçiyor.
Selam veriyorum, hiçbiri görmüyor.
Sesleniyorum: ‘Anne, ben buradayım. Baba, ben buradayım.’
Sesleniyorum ama kimse duymuyor.
Eşime sesleniyorum: ‘Nerde benim yamalı elbiselerim, boyalarım?’
Çocuklarım burada beni niye yalnız bıraktınız?
Ağlıyorum, ağlıyorum, ağlıyorum.
Günahımla sevabımla Allah’a sığınıyorum.
Y
Stj. Av. Cansu AVCI
ıllar önce Nejat Uygur’un kaleminden yazılmış bu satırlar bugün ne kadar da anlamlı.
Çünkü bugün şiirde yazılanın aksine bir
mizah ustasını saygıyla anıyoruz. 18 Kasım 2013
de acı bir haber aldık. Haber şöyle idi. Ünlü tiyatro
oyuncumuz Nejat Uygur hayatını kaybetti. Ölüm
bir başlangıç veya son gerçek ya da sahte ölüm
hakkında kelimeler dahi bir araya gelmek istemezken, Nejat Uygur adına konuşulacak, yazılacak çok
şey var… Ve ben de bir şeyler paylaşmak isterim.
Biraz geçmişe 2007 yılına gidelim. Kısmı felç
geçiren Uygur hiç istemese de sahnelerden uzak
sağlık sorunları yaşıyordu. Zaman gazetesi yazarı
Ayhan Hülagü, Nejat Uygur’u hastane de ziyaret
etmiş, şu satırları paylaşmıştı “bakıcısı içeri girerken bir daha sesleniyorum. Baba sevenlerine bir
mesajın var mı?” gözlerini açıp uzun uzun bakıyor.
7-8 aydır konuşmayan sanatçı bu kez bir şey söyleyecek. Herkes heyecanlı kelimeleri toparlıyor tam
konuşacakken derin bir öksürüğe kapılıyor. Soğuk
bir sessizlik kaplıyor odayı herkesin gözü doluyor.
Masadaki çiçek gözüme çarpıyor. Üzerinde bir not
“pilot olacaktın efsane oldun”1
1 Zaman Gazetesi Ayhan Hülagü 03 Nisan 2011.
86 Hukuk Gündemi | 2013/2
Evet, pilot olacaktı efsane oldu. İlginçtir ki
Uygur’un çocukken hayalini kurduğu meslek
pilotluktu bu hayalini de şöyle dile getiriyor
sanatçı. “Benim düşündüğüm ilk meslek pilotluktu. Çocukluğumda pilot olacağımı düşünürdüm. Hatta hiç unutmam Manisa da olduğumuz
yıllarda yatak çarşaflarını alıp bir yerden aşağı
atlamayı planlamıştım...”2 çocukken pilot olmak
isteyen Uygur gençlik yıllarında daha farklı
bir yol çizip Amerika’ya ulaşmak isteğiyle gemici olur.
Peki, Nejat Uygur’un tiyatro
macerası ne zaman başladı derseniz, aslında bu süreçte tiyatro
hep vardı. Babasının evde karagöz oynatması da büyük etkendir. Söz oyununu oradan öğrenir. Yüzünde abartılı makyajıyla
üzerine uydurduğu kostümler eşe
dosta gösteriler yapar. 12 yaşında
meddahlığa soyunur. Avni Dilligil Tiyatrosunda 18 yasında profesyonel olur. 1949 da
kendi tiyatrosunu kurar. Var Yemez Oğlu ve Cibali
Karakolu oyunları sanatçının hayatında dönüm
noktasıdır. İzleyicisinden tam not alan oyunlar,
saatlerce ayakta alkışlanır. Oyunlarında sadece
sahnede yer almaz işin mutfağında da vardır. İlk
filmi ise Cafer Bey… Aylarca gösterimde kalan
film beğenilmiş olsa da Uygur sinema sektörünü
sevmez. Tiyatro sahnesine bağlı kalır. Sonrasında
çekilen filmleri ise sevenlerine bir şeyler bırakmak
içindir. 1998 de devlet sanatçısı olmuştur. 60 yıldan fazla tiyatro ve 50 den fazla ödül ile işte Nejat
Uygur ve tiyatro.
İyi bir tiyatrocu olmasının yanı sıra benim Nejat
Uygur’a duyduğum saygının başka bir boyutu
da var. Uygur geleneksel tiyatronun belki de son
2 tr. wikipedia.org
sanatçısıdır. İsmail Dümbüllü tarafından keşfedilmiş aynı zamanda onun öğrencisi olmuş tiyatro da
tuluat geleneğini devam ettirmiştir. Bu önemlidir
çünkü geleneksel tiyatro ve tuluatın yaşaması
Türk tiyatrosunun zenginliğini gösterir bu da
demek oluyor ki Uygur, değeri ve niteliği yüksek
bir sanatçıdır. Batılı anlamda tiyatroya yer vermemiştir, buna da öz mizah demek zor olmasa gerek.
Fakat cumhuriyetin yerleşmesiyle tuluat ikinci
plana itilmiş günümüzde de benimsenmemiştir.
Bu nedenledir ki Uygur kimi zaman eleştirilmiş
kimi zaman da sanatsal bulunmamıştır. Eleştiriler bir yana oğlu Kemal Uygur bir röportajında
sağlığında onu üzen iki şey olduğunu söylemiştir;
‘ birincisi İzmir’de dikilen heykelin kaldırılması,
ikincisi ise devlet sanatçılığı ödülünün başka biri
yüzünden geri alınması ‘…3 Alkışlayanı da bir hayli
fazladır. Sahneye adım attığında daha rolünü kesmeden burnu boyalı kafasında kukuleta
öylece duran adam dakikalarca alkışlanırdı. Bu alkışlar ise oyuna değil tabi
ki oyuncuyaydı.
Olumlu ya da olumsuz… Sonuç
olarak hepimiz alakasız yerde çat
diye ‘zıtttt erenköy’ diyen o adamı
özleyeceğiz. O adam kim mi? Şair,
heykeltıraş, ressam, at binicisi,
boksör, beş çocuk babası ve iyi bir
eş. Görüldüğü gibi sahne arkasında
farklı yönleriyle başka bir Nejat Uygur
karşılıyor bizi. Bunlar arasında en çok bilineni sanıyorum resme karşı ilgisidir. Çünkü
seyircisini güldüren Uygur un tabloların da hüznü
yansıtması bu konuda manidardır. Resimlerinde
kullandığı figürlerin büyük çoğunluğu da kendisine benzeyen üzgün palyaçolardır. Turknostalji.
com da Sezai Solelli bir anısını şöyle anlatıyor. “İki
saat süren konuşmamızı bitirip ayrılırken. Nejat
Uygur bir an kayboluyor. Biraz sonra koltuğunun
altında kendi tablolarından biriyle görünüyor.
Gayet mahcup, «Şayet kabul ederseniz bunu size
vermek istiyorum.» diyor. Bakıyorum konu yine
aynı!... Bir palyaço perde kenarından, sahnede
bale yapan bir çifti üzgün bakışlarla seyrediyor!”4
Tiyatroyla ve Nejat Uygur’la aynı zamanda tanıştığım için kendimi şanslı hissederim her zaman.
3 Zaman Gazetesi Ayhan Hülagü 03 Nisan 2011.
4www.turknostalji.com
2013/2 | Hukuk Gündemi 87 Oyunun ismini bile hatırlayamayacak kadar küçük
olduğum o yıllarda, unutmadığım tek şey kahkahalarımdır. Böylece bir düşünce bende yer etmiştir.
O da Nejat Uygur’un Türk Tiyatrosunun başına gelmiş en iyi şeylerden biri olduğudur. Durum böyle
iken üzülmemek elde değil. Kel Hasanların Abdi
Efendilerin ardından gelen sanatçılarımızı bir bir
yitiriyoruz ve bir dönem biz farkında olmasak ta
kapanıyor. Ama yine perde aralanacak ışıklar yanacak. Seyircilerin yüzlerinde birer tebessüm. Nejat
Uygur, tiyatro sanatçısı İsmail Hakkı Şen’in cenaze
töreninde verdiği bir röportajında, bu durumu
şöyle dile getirmiştir “Bir bakmışsınız benim cenazemde başka sanatçılarla röportaj yapmışsınız.
Gün gelecek bütün tiyatro sanatçıları İsmail Hakkı
Şen gibi, benim gibi ölecek. Tiyatro perdesi üstümüze üstümüze yıkılacak. Hatta seyirci üzülmesin.
Ben ve benim arkadaşlarım, onların kederini alıp
götürecek. Onlara sadece gülmek kalacak.”
18 Kasım 2013’te acı bir haber aldık. Haber şöyle
idi ünlü tiyatro oyuncumuz Nejat Uygur hayatını
kaybetti. Ben pek inanmadım bu habere çünkü
ölmez böyle büyük sanatçılar.
AYNAYA VE İNSANA GÜLEN ADAM:
NEJAT UYGUR
gönlü kahkahasıyla zengin insan,
sen yüreğindeki hüznü saklayıp
bir kış çekmecesinde;
gözlerindeki son gülüşü de paylaştın,
gittin…
erken batmış kızıl bir güneş yarası gibi şimdi gülüşler
dudak kenarlarımızda, yarım.
şimdi hepimizin kalbini acıtıyor
bir zamanı şenlendiren ışıklı adın.
oysa tüm o eksik gülüşlerin hatrına
bazı sözlerin sonuna nokta bile değmesin isterdim
Stj. Av. Başak AKGÜN
88 Hukuk Gündemi | 2013/2
Download