chrıstendome ka vramı ve insan hakları

advertisement
'
'
Sakarya Üni1Trsitesi ilahiyat f~'akühesi Dergisi 7 / 2003
AVRUPA BİRLİGİ VE KÜRESELLEŞME BAGLAMINDA
CHRISTENDOME KAVRAMI VE İNSAN HAKLARI
A.BSTRACT
Turkey is part the history of EU but it is not part of EU culture. EU is a project to
developt tlıe Westerıı Civilisation, and it is forced to Turkey as a project to change the
civilisation. EU is not a Christian assocoation today, but it is a Christian civ1lisation.
The history of EU cannot be written w1thout the Turks. This was expressed long
before by Nicolas of Cusa. The Europian enemy of Turkey, when they read Nicolas,
can fınd that they are more fanatical and narrowminded than this scholar.
Avrupa Birliği (AB) ile ilişkiler Türkiye'nin son 15 yılında ekonorrik, siyasi
ve tarihsel gündemini en çok belirleyen konulardan biri olageldi. I<::imi
tartışmaeliara
göre) AB Hıristiyan IZulübüyJü, klıııileriııt göle de degildi.
Türkiye'de i\.B'nin
kuruluşun
ve
tartışılmamıştır.
mirasına ilişkin bazı
değildi.
alan, belki
planı
kadar uzanan sahil
(backbone)
kanımca
ancak bu
yeterince
Bu hususu göz önünde tutarak AB'nin
anılan coğrafı
bölgenin
geçmişte
Tarihçi Paaeoek'a göre
şaşırtıcı
tartışılmışur
ön bilgileri aktarmak gerekiyor.
Günümüzde Avrupa diye
Avrupa
ayrıntılarıyla
'kültürel' dokusu ve geri
araştırılmamış
'kültürel'
ekonomi-politiği
geçmişteki
resmi
Avrupa diye bilinen
adı
coğrafı
gelecek ama, günümüz Türkiye'sinin Çanakkale'den Datça'ya
şeridiyle,
dar bir alandaki bölgenin
Yunarıistan'ının
adıydı. Geçmişte
yani günümüzdeki Avrupa
Oikoumene (Ekümene)
günümüz
kıtasına
diyorlardı.
Ege sahillerini kapsayan
bu Avrupa'nın
dışında
Latinler Chiristanitas,
Tarihçi Judith Herrio'in de
* "-\raştırmacı Yazar
22
kalan bölgeye,
Yunanlılar
gösterdiği
da
gibi,
ilk kez MS.893
yılında
(Hıristiyanlığın
Kubbesi) olarak
Koşulu'
Alfred bu bölgeyi Christendome
tanımlamış
Günümüzde bukavram hala o ilk
Konumu ve
I<J:alı
Anglo-Sakson
lanımma
sokmuştu.
ve resmi literatüre
uygun la.rzJa, 'Ilıı:isliyan Olu~
anlamında
(the sta te. and canelition of being Christian)
kullanılmaktadır.
Kral Alfred'in
tanımı
kapsama
alanına sokulmuş
Alfred'in
tanımı
Geçmişe
çift yönlüydü ve günümüze kadar da bu
anlayışla
olan
bir yönüyl\_
geçmişe,
yönelik yönünde iki eski
yapılmış
alınmış
ele
ve dile
bir yönüyle de
tanım vardı.
tanımın
getirilmiştir.
Kral
geleceğe yöneltilmişti.
Bunlar Katolik kilisesi
tarafından
olan 'Orbis-Mundis' (dünyevi -seküler olan) ve 'Orbis-Ecclesia'
(Kilise'nin kapsama
Muhteşem
K.arl, o
alanı)
yüzyıla
idi. MS.800'de Kutsal Roma imparatoru olan
kadar bilinmeyen'
Hıristiyanlığın Evrenselliği'
temel stratejisi haline getirdi ve Orbis-Mundis'de (yeryüzünde)
(Hıristiyanlığın
alanını)
egemenlik
Christendom'u bir yönüyle
yansıtıyordu. Diğer
tesis
işte Karl'ın
edeceğini
fikrini
OrbisEcclesia'yı
açıkladı.
Kral Alfred'jn
bu imparatorluk stratejisini ve siyasetini
yönüyle ,Christendome, o dönemde çok
hızlı
bir yayJma
içinde olan İslamiyet'in Dar-ül İslam (İslam dininin egemerıJiği ve uygarlığı
içinde yer alan
coğrafi
kavramına karşı Hıristiyanlaştıtılmış coğrafi
alanlar)
alanları simgeliyordu. İslamiyet'in rakip din olmasıyla birlikte Christendome,
Hıristiyan
milleti ve soyu (race)
anlamım kazandı.
Böylelikle tüm
Hıristiyanlar
Tek Millet, tüm Müslümanlar da Tek Ümmet olıımşlardı. Bu dinsel-siyasal
ayrılık ve karşıtlık, Dar-ül-İslam'ın son temsilcisi Osmanlı Devleti'nin çöküşüne
(1918) ve Hilafet'in
ilgasına
(1924) kadar bazen
açık
bazen gizli daima
süregelmiştir.
Sözün özü; Türkiye AB'nin tarihinde
Günümüzde AB,
Batı Uygarlığını
vardır
ama kültüründe yoktur.
geliştirmek amacıyla
projedir. Ne var ki, bu proje Türkiye'ye bir 'uygarlığını
dayatılmaktadır. Doğrudur,
Hıristiyan
Kulübü
değildir
günümüzdeki Avrupa
ama
yapılmış
değiştirme
Birliği
uygadaşma planında
olan bir
projesi' olarak
kültürel planda bir
daima Christendome
olmuştur.
Şu
hiç
unutulmamalıdır
yargıya 15.yüzyılın
ki, AB'nin tarihi Türkler olmadan
ünlü Katalik din
adamı
23
yazılamaz.
Bu
ve bilgini Nicolaus Von Ceus,
aldığı 'Dinlerarası Barış'
Fatih'in Istanbul'u fethinden sonra kaleme
(De Pace
r:idei) adlı kit::ı bın da dile getirmişti 21. yüzyılda Avrupalı Türkiye düşmanlaiı
yüzyılda yaşan11ş
Von Ceus'u bir kez daha okurlarsa, 15.
görüşlülük
1.
planmda daha
Mısır
Tarihin
ve
Romalı
doğduğu
değerlerin yanı sıra
bağnaz
ve geride
bir bilginden bile ileri
olduklannı öğreneceklerdir ...
Paganlar
coğrafi
her
alanda·
çeşitli
toplumsaL ve , geleneksel
genel kültür çerçevesinde insana verilen
değer
çağdaş
ile
insana tanın1111ş haklardan söz edilebilir ve / fakat kurumsallaşmış ;tarzıyla insan
Haklarından ya da İnsani değerler sistematiğinden veya sosyolojikmatrixlerden
söz edilemez; çünkü en basit
anlatımıyla; örneğin
yüzyılda
10.
böylesi bir
gelişme dünyanın hiçbir yerinde henüz kurumsallaştitıl111JŞ değildi: Tarihte
İnsani Değerler ve İnsan Hakları, ilkin, dini bir tema olarakgündeme gelmiştir.
N edir
tolerans=hoşgörü
altında
değerler
ki gerçekte insani
ele
(ya da daha
tutarlı
ya
da insan
bir
deyişle
hakları
değil,
olarak
müsamaha olarak)
başlığı
alınabilir.
Önce Monoteizm (Tektanrıcılık) ve öncesindeki Pagan toplumlarındaki
hoşgörü
anlayışları
ve 'inanç'
üzerinde
Firavunlar'dan girebiliriz. Antik Mısır'da
duracağız.
Konuya
Tek-Tanrı tapırucısı
Mısır'dan
Firavun
.ve
yaşarmştır;
Akheneten (i.Ö. 1350) . Bu Firavun tarihte salar monoteizm diye anılan TekTanncılığın
Güneş'i Tek-Tanrı
bütün
sayılır.
ilk temsilcisi
Tanrı'ları
tanırmş
olarak
yok
Akheneten, Aton ya da Aten
ve
Mısır'da
egemen
olduğu
bölgelerdeki
ettirmişti. Güneş'ten başka tanrıya tapılınasım
Akheneten, daha sonra kendisini devirerek Firavun olan
gibi devletin kabul
Firavunlar döneminde
ettiği
Mısır'da
Firavunların tanrılaştırıldıkları
adaklarda bulunmalan ve
gereği
olarak
duymadıklarına
halkın
da
Devlet-
Tanrıları
tapınmaları
birden
gösterilmeye
egemendiler.
isteniyordu. Böylelikle Çok
tanrıya
fazla
göstermesi
işte
ilkin burada,
bağlılık
sağlan111Jştı.
Mısır'da
yasaklayan
Mısır'da
eskiden
başlandı.
Ayrıca bazı
da oluyordu. Halktan bunlara. saygı
saygı
tolerans (müsamaha),
tanrılara saygı
bütün
diğer
damadı tarafından
tarihin ilk Ateist'i olarak belgelendirildi. Bu yeni dönemde
olduğu
adını verdiği
duymaları,
Tanncılığın
dı:ıyması,
bağlılık
Antraposantrik anlamda
ortaya
çıkrmştı.
Daha sonra
bütün Akdeniz bölgesineve ülkelerine yayıl111Jştı. Mısır'da hiçbir Firavun- Tanrı
24
diğerini dışlamadığı
için, uzun süren hanedan egemenliklerinde
Mısır'da
dengeli
bir Çok-Tanncılık yerleşmişti.
Roma'lı
Faganlar,İonyalılar
tanncılığın çeşitli
biçimleri
(hayatın
Çok-Tanrılı değillerdi, aralarında
maksadını
ve ateistler ile bazı marjinal topluluklarda tam
da Flatocu arılamında tek -tanrıya bağlılık duyarılar da vardı.
olma
tarzı, yaşama
varlıklarını
arasında oluşturduğu
ilkesi) bir tek
tanrının
bütün
modus vivendi (birlikte var
diğer tanrılar
diye
diğer
bütün
için, son tahlilde
Rahip)
sıfatını
bir Tanrı istedi
tanrıları tanırnamazlık edemiyorlardı. Roma'nın
modus vivend'si
antik dünyada çok
geniş
yaratmıştı. Roma'nın
Diğer
arıların
deyişle insarılar
imparator son
kararı
üzerinde,
(Baş
bütün dünyevi ve uhrevi konularda Pontifex Maximus
taşıyan
tanrıya
anlamıyla sayılınasa
kaldırarak baskı kurmasını yasakladığı
ortadan
Epiküryenler
henoteistler (zaman zaman bir
bağlananlar)
bireyler
içinde olan
zevkten ibaret sayanlar)]), kathenoteistler
(tanrılardan bazılarına bağlanarılar),
Roma'nın tanrılada
ise çok-
yaşanmıştı. Kent-mutlaklaştıtma eğilimi
Faganlar ve Gentile sadece
[hedonistler,
arasında
ve Grekler (Gentile)
veriyordu.
bir
bir
tartışma, düşünme
imparatorluk
ve davranma serbestisi
alanı
sınırlarını çoğunlukla savaşmaksızın geniş
topraklara yayabilmesinin nedeni buydu. Tolerans, Roma'da civic bir kurumdu.
Senato bunun koruyucusu, imparator ise uygulayıcısıydı. Tabiidir ki bugünkü
anlamıyla insan Hakları yoktu, ama Roma vatandaşı olabiLı-ne hakkı vardı. Roma
yurttaşı olmayarıların
vanlmazsa dünyevi otoriteyi temsil eden
buradan nihai kararı elde edebilme
Roma'daki "günah
gerekiyor.
Romalılar
bunu zorlayan bir
11
gibi
Romalı
yöneticilere
kavramının
din
da yoktu. Gentile bir
bağlıydı.
ortaktılar,
davranırdı.
Bazen
Bütün
günahta
başvurarak
bulunuyordu.
da üzerinde
kısaca
ve Gentile için ilk günah diye bir kavram yoktu.
esas alan bir Moral Yasa'ya
dilediği
hakkı
kavramıyla
Tek-Tanrı
Portuna ::::Kader 'de
anlaşmaya
ise, kendi cemaatlerini ilgilendiren konularda iç
değil.
tanrılar
bile
durmak
Dolayısıyla
şeriat yasasına değil, vicdanı
insanlık,
bu yasa
gereği,
sadece
Roma'ya göre Portuna
dilediğine
Portuna'nın
uyarlardı.
isteklerine
Faganlar arasında Paith-İman sadece Batıl'ın karşısındaki bir kavramdı ve
okumamış sınıflara
özgü bir
değer
olarak
tanınmaktaydı.
Zengin ve
eğitimli
sınıflar ise 'iman'a değil, &ligioya bağlıydılar. İşte bu Religio kavramı daha sonra
25
Hıristiyanlıkla
birlikte bugünkü
Roma'da
relıgio
kullanılan
yasal bir düzenlemeydi.
(Out
tanrılada
anlamıyla
yurttaşlar
Hıristiyanlıkla
relıgion) anlamında kullanılmak
Hıristiyanlığın
boyun
eğmek
Devlet-Dini
din denilen (relıgion) olguya dönüştü.
arasındaki rasyonel bağlar anlarınnda
yapıldı,
daha sonra da
birlikte de Dogma'ya
kayıtsız şartsız
üzere, önce Re!igion
halıne gelışiyle
ve inanç beslemek
birlikte "Bizim Dinimiz"
zorunluluğuna dönüştürüldü. Hıristiyanlığın
bu döneminde anladığı religioıı 451 yılında İstanbul'un Kadıköy'ün de toplanan
Synodla (din meclisi) din e sokulan
üçlüsü)
kavramıyla
Kutsal Ruh ve
aralarından
Yahueli
nihai
şekline
geldi. Daha önceki
Oğlu şeklindeki
birileri
Şeriatı'na
çıkıp
bir
öngördüğü şekilde taşlanarak
öne sürseydi, hiç
Hıristiyanlar
duyan ilk
ve Kutsal Ruh
Hıristiyanlar Tanrı-
dogmayı duymamışlardı.
görünüşü
da bu
bağlılık
Tıinite (Teslıs:Baba, Oğul
yüzyılda
Birinci
şüphesiz
tarafından
Baba,
hala_ eski
Şeriat'ın
bu
öldürülürdül
2 Yahudiler
Roma'nın
anlayışına karşı
tolerans
Yahudiler yasal olarak esir ulus
statüsündeydiler. Buna
bir
kapalı
ve Sezar'a
rağmen
cemaat statüsüyle
direnen tek dini cemaat Yahudilerdi.
değil,
imparatorun dostu
Yahudiler tamamen kendi dini
yönetilıyorlardı.
başvuru hakları vardı
ama bu
Kendi dini
sık kullanılan
bir hak
asıllı
tarafından
Tanrıları
tayin
ediliyorlardı
.Yahudiler ise
yasalarına
sorunları
Her o d sülalesinden gelen Semitik (Ebonit)
Yahu di
olan ulus
uygun
için Roma'ya
değildi.
Ancak,
kralları,
Roma
tarafından
Yahveh
gönderilmiş (Anointed) olmadıkları ve insan tarafından (İmparator) tayin
edilmiş
(Appeinted) Krallar
çok nefret
oldukları
için Herod sülalesine
Romalılardan
daha
duyuyorlardı.
Yahudi cemaati urbanic (Kentçi) ve civic
dayalı, kırsal) kökenlıydi. Dolayısıyla
(Sivilleştirici) değil
pastotal
(tarıma
da, Yahudi, bir Pagan ya da Gentile gibi
"Kentli" değildi ve onlar gibi kentte yapılmış - kentin normlarına ve
ihtiyaçlarına
göre
düzenlenmiş
doğrudan doğruya konulmuş
karşılık
- yasalara
yasalarla
Yahudiler'in Sanhedrin'i
(Yaşlı
değil,
yönetilıyordu.
Şeriatı'na
göre Yahudi'nin bütün
26
Tanrısı
Roma'nın
Bilgeler Meclisi)
başlığıyla sıralanan sayısız yasasına karşıYahudilerin
Yahudi
kendi
senatosuna
vardı. Roma'nın
tek yasası
hayatı
tarafından
!e:x:
vardı: Şeriat.
Tanrı'nın
denetimi
·~. ..."·
:
.
! ,
:;,
•
..
~·
altındaydı. Tanrı,
diğer
Helal (Kutsal)
kapısı
Hoşgörüyü
Tanrısı
yapmıştı.
Bu
hayatın
her
Yahveh, kendi
vardı.
alanında
deyişiyle
başka
(Favoritizm) kendisinden
yargıç
öfkeli bir
Haram
ayırmıştı.
iki aleme
Bunun
dışında
Bir yanda
üçüncü bir
olabilirdi ama Mabed'in
önünde dururdu.
Yahudilerin
ve
hayatını
yanda da Haram (Profane)
olamazdı.
yol yoktu,
(Sinagog)
keskin diliyle Yahudi'nin
gibi yöneten bu
antlaşma
onun üstün gücünü
tanrı
kıskanç
antlaşma
Tanrı'ya tapması
ve bundan korkmak
bir
tarumamıştı.
kimseye
Yahudilerle bir
çerçevesinde Yahudi'nin
tanıması
son derece
tanrıydı
Yahudileri
(Convenant)
gerekmiyordu,
gerektiğini
ANLAMASI
gerekiyordu ve bu yetiyordu. Yahudilik bu yüzdendir ki, İslam dini gibi, Allah'a
tam ve mutlak
ve
bağlılığı
(submission) öngörmez, Yahudi
gazabından kaçış olmayacağını
ve bunu bilerek
Tanrısı'nın
Tanrı'nın
isteklerini yerine
getirmekten
başka seçeneği olmadığını
bilir.
kendisinden
değil
gazabından korkınakla
O'nun gücünden ve
Dolayısıyla
gücünden
Yahudi,
Tanrı'nın
yükümlüdür
(Subjection). Dahası Yahudi, İslamiyet'teki ya da Hıristiyanlık'taki gibi bir DiN'e
de
bağlı
olmak
yükümlülüğü altında değildir
Yürüyen Bireydir, Din'le
.Yahudi sadece
DeğiL Tamısıyla bütünleşrnek hakkı
ve
Tanrısry/a
geleneği
Birlikte
yoktur.
Yahudi, yürüyebildiği sürece Tanrısı'yla olmak zorundadır, İMAN'a gerek
duymaz, çünkü Tanrı'sı onu diğer kavimlerden ayırmış ve seçerek Kutsal
yapmıştır.
Yahudi bunun
nişanını taşır
(Sünnet).
Dolayısıyladır
ki Yahudi,
İMAN'ın ta kendisidir. Bu yüzden de istese de imansızmış gibi davranarak
İMAN'a "Sıçrama" yapamaz. Din ise imanla başlar. Yahudi bu anlamda dindar
değil, Tanrı tarafından seçilmiş
bireydir. Yahudilik
anlayışına
göre
Tanrı
sadece
Evreni ve İnsanı yaratmış ondan sonra Yaratıcı faaliyetini durdurmuştur.
Dolayısıyla
Eski Ahit'in Genesis(Başlangıç) bölümünde
Tanrı insan için bir de, DiN yaratmış değildir.
Y ah ndilik
bilindiği
anlatılan altı
gün içinde
üzere, kitap lı dinlerin ilkidir. N e var ki Yahudi Kitap
okuyarak "Öğrenim" yapan bireydir, Müslüman ya da Hıristiyan gibi dua etmek
için IZitap okuyan birey değildir. Yahudi kitabını sadece evrenin dolayısıyla
kendi tarihinin geçirdiği evreleri öğrenmek ve Yahudi Tanrısı'nın gücünü ve
gazabını tanıyabilmek amacıyla
okur. Bir Müslüman ya da bir
27
Hıristiyan
gibi
r
Tanrı'ya
ve Allah'a yakarmak ya da dua etmek için okumaz.
Tanrısı'nın
olmadığını
Tanrısı arasındaki ilişki
çalışan
ondan kurtulmaya
Tanrısı kovalar.
arasındaki ilişki
kurnaz tilki
Tanrısı
Yahudi
olmasını istemiştir-
Dolayısıyla
düşünemez.
ondan kendisine
karşı
bütün
olarak
ins~rılığın
sadece kendi manevi
algılamak
Yahudi'den
dünyasırün
ve
öldürmesini
adını aşağılayan
istemiştir,
özelliğini
edileceğini düşün ür,
ona göre
.
·'
·.
herkesi kadın, ç()cuk,
Yahudi böylesi bir emir
davranır.
sahip
Tanrısı'nın koyduğu sınırlada
yaşlı ayrırı11
ka!şısıqda
Tanrı'nın isteğıne karşı çıkarsa
gösteremez. c;ünkü
Hoşgörü
avukau
Roma'lının awayışına
:
yapmaksızın
=
dinlere ve kültürlere mensup olanlar gibi davran{lr-naz ve
Bu yüzden de Tolerans konusunda bir
tanımlıdır. Tanrı,
Bu Visdam
zorıında kalmıştır.
ya da Yahudi bunu böyle anlamak
farklı
ile
gibidir; Yahudi kaçar
armağan vermiştir.
Yahudi kendisini herkesten
edirımiştir. Diğer
hoşgörü
hakkı
ve
nişancı avcı
allegorik olarak keskin
Ne var ki Yahveh, Yahudi'ye bir de
değildir,
seçeneği
hiçbir
okur ve
anlar.
Yahudi'yle
Zeka'dır.
başka
gücüne sadakat göstermekten
Kitabını
istese de
kenqisinin yok
Yahudi anqk Taprı' sı ister~e
gösterebilir, insanlar istiyor diye gösteremez. Bu da onun
başkalanna
Tanrı'yı
ikna
etmesine bağlıdır. Mesela, ]'vfuoa Peygamber kendisini ,,kurtaran ve büyüten
ablası Meryem'i, kendisini eleştirdi diye Tanrı'ya şikayet etmiştir. Tanrı da
l'vieryem'i
cezalandırrruş
Harun'un (Aaron)
ye Q'nu vebaya
yakarışı
üzerine
Tolerans
kavramı
kendi sülalesinden gelen bir
değerlendirilebilir.
kaydıyla
Yahu di
Diğer
Kralı
vardır.
kabul
Yahudilik'de
başka
kardeşi
işte
insana
ivien'em
hastalığından
ilk kez bu olayda, bir insanın
gösterdiği
Tolerans
olarak
sınırlı olınak
David'in (Davut Peygamber) kendisinden önceki
öldürmeyip, serbest
Yahudilik'de daima belirli bir
Toplumda
etmiş ,~e
bir örnek de yine Yahu di kavmiyle
mağarada kısurmasırıa rağmen
Hoşgörü,
Musa daha sonra
Tanrı'dan abiasım vebadarı kurtarnıasım
isterniştir. Tanrı'da J\hısa'nın ısteğim
kurtulmuştur.
yakalatmıştır.
düşuncelerin
serbesrçe
karşılıkla,.
bir
açıklanabilmesi
şükran
Müsamaha ve
bedeli olarak
key fiyeü olaıak ya da
çerçevesinde mevcut değildir ..
Yahudilik kendi içinde kapalı bir sistem olarak kendinden olmayan her
insan
Hakları
bırakı-nasıdır.
kralı
28
oluşwna
kültürel, civic (medeni) ve urbanic (kentsel)
şekiilendirilmiş
bütün
duyuş, davranış
ve kavrama ve bunlarla
düşünüş tarzlarına karşı kapalı
ve
bir
yapıdadır. Öyle ki İbranice'ye bugün kullanılan KÜLTÜR kelimesinin girişi
19.yy'ın sonlarına
Musevilik için Kültür
Avrupalı
açısından
rastlar. Dil
kavramı
Tanrı'ya
resmetmek
yapıp
istediklerinin
özenrnek demektir.
yapılmasını, adım doğru
resminin
sanatı
Çünkü resim
dışında
Dahası,
tapmışlardır.
(idol ve Putlar) onlara
ise
tarafından belirlenmiştir.
yasaktır.
Yahudilik'te "Tasvir" yapmak da,
Tanrı'nın
Anlamı
da o kadar yeni bir kelimedir.
Yahudilerin dili olan Yıddish
sekiller bir olgudur.
eklektik kelimesi ne kadar yeniyse
O'nun
bütün
kültürel ve
yarattıklarını
diğer
bire bir
dinler resimler
Tanrısı'nın bırakın
Oysa Yahudi
dürüst bilebilecek Yahudi
sayısı
bile birkaç
kişiyi
geçmemektedir. Bir Deus Abscmıditus (gizli/ gizlenmiş/ görülemeyen Tanrı)
durumundaki Yahveh'i Idollere ve Putlara "Resim /Tasvir" olarak duyduğu
öfke Eski Abit'te defalarca tekrarlanınıştır.
Yine de Avrupa'da kültürlerle
yy'ın
18.
Hıristiyan
ortalarından
başlayarak
yaptıkları
ailelerinin
yüzyıllardır
yaşayan
iç içe
o günlerin
Yahudi cemaatleri
Avrupa'sındaki
çok zengin
yaptırmaya başlamışlardır.
gibi kendi portrelerini
İlk kez bir Eskenazi aılesi bütün bireylerinin portrelerini yaptırmış ama bu
Yahudiler
Yahudilikle
yy'da
arasında
şiddetle
duyulunca
bağlarını koparmış
ve evlilikler
Osmanlı'ya sığınan Sefardiınler
Sabataycılar
(Dönmeler)
üstlenmişlerdir.
Bu
Ortodoks Yahudi
etkileşimierin
Daha sonra bu aile
aracılığıyla Hıristiyarılaşmıştır.
ile, daha sonra 17. yy'da ortaya
Yahudiliğin dış
inanış
kınanmıştır.
kültürlere
açılmasında
15.
çıkan
etkili roller
eklektik bir bütünü olan Siyonizm gerçekte
biçimine
esası itibarıyla
ters
düşen
bir "Kültürel'
akımdır.
Özetlersek,Tarih boyunca Yahudilikte İnsan Hakları Tanrı'mn Mutlak
Hakkı'nın çizdiği sınırlada
belirliydiler diyebiliriz. Her
kalmış
tanımak
tek Hak ise, Tanrı'yı
ibaretti-Diğer
bir
deyişle
Yahudi cemaatinde insan'a
Tanrısı'nın koyduğu Şeriata
Tolerans
Tanrı'nındı,
ve onun gücüne
uymak
hakkıydı,
bunun
şey Tanrı'nındı
bağlılık
duymak hakkından
bırakılmış
dışında
tek hak, Yahudi
hiçbir
hakkı
ancak O isterse Yahudi Tolerans sahibi olabilirdi.
29
insan'a
yoktu.
Sonuç: Yahudilik sui gemris kapalı devre işleyen kurgusuyla sözcüğün
Ortodoks anlamıyla bir "Din"e bağlı değildir. İnsan Hakları Yahudi Tanrısı'nın
koyduğu ve yazdırdığı Anayasayla (On Emir) sınırlı ve tanımlıdır. Örneklersek,
Yahudi yalan söylememek,
komşunun malına
ve
karısına
göz koymamak vb.
emidere muhataptır. Günümüzdeki kullanımıyla İnsan Hakları kavramı, tarihi
Şeriatına aykırı
planda, Yahudi
öğedir.
Tolerans ise kendi içinde
olarak
vardır.
olan
Yahudi
dini
değil, dışa
dönük (civi c) ve kültürel bir
sınırlıdır. Yalnızca
günahının
günah kavrarrllyla
bedelini ferdi olarak ödemek
insandır, başkalarının günahlarına
sahip
müteselsilen kefil olamaz. Bu husus
önemlidir çünkü ilkin Yahu di cemaati içinde günah ya da suç
konusu kimseyi ailesi ile birlikte topluca
kendi cemaati içinde, yürürlükten
bağlantılı
hakkına
cezalandırma geleneği,
uğruna
en
söz
a_zından
kaldırılmıştlr.
İnsan Hakları kavramına, mantic (bağlanış tarzı) düşünce bakırrtından en
yabancı
olan sistem Yahudiliktir derrilebilir. Çünkü bireyin seçim
hakkı
annesinin Yahudi olup olmayışıyla sınırlandırılmıştır. Dolayısıyladır ki, İnsan
Bakları kavramının
Hakkı"
özünü
oluşturan
doğumundan
bireyin
belirlenmiş,
önce
Bireyin annesi Yahudi ise, onun
"Bireyin Serbestçe Seçim Yapabilme
yapabileceği
kadere
bağlanmış durumdadır.
hiçbir seçim
yoktur-meğer
ki
Cemaat bir karar alarak bireyi dışlasın. Günümüzde İsrail'de Şeriat'ın ve Medeni
Kanun'un içiçeliği, esası itibarıyla seküler (dünyevi) nitelikte olan İnsan Hakları
kavramının
deyişle,
henüz tam olarak
Yahudi Tanrısı insanlara
değil. insanların
bu verilmiş
özümsenmemiş olmasındandır.
uymaları
En kestirme
için ON EMiR vermiştir, ON HAK
bu emidere uymak haldan vardır, bunun ötesine geçen istekler
hakların
ihlalline yol açabilir.
3. İsa'nın Getirdiği Yenilikler
İsa insanoğlu olduğu halde, hıristiyanlara göre Tanrı'nın biricik oğlu
olduğunu öne sürmüştür. İsa Yahudi olmasına rağmen Yahudi Şeriat'ını
değiştirerek
yeni yasalar ve kurumlar
koymuştur. "Tanrı 'mn Hakkı Tanrı
ya
Sezar'ın Hakkı
Sezar'a" diyerek o güne kadar duyulmadık bir yenilik ortaya
koymuş, Tanrı'nın Hakkıyla Sezar'ın (insan) Hakkı'nı eşit düzeye getirmiştir.
Yahudiliktc böylesi bir eşitlik kurmayı b1rakın, bunu düşünmek bile 'şirk'tir. Son
tahlilde Pagan
olduğu
için Yahudiler
tarafından Tanrı'sız sayılan
30
imparatorun
hakları olduğunu
Hakkı'yla aynı
·
hakaretnr.
T
seviye de kabul etmek Yahudi
t
hakkı Tanrı'nın
kabul etmek ve bununla da yetinmeyip bu
·• v
·
·
ı
~7
ısa nın ogreıısınue ı
ı· r-rı
1
anuw
ı aıınsı ve
Tanrısı'na yöneltilmiş
t
uuuu
1
0
...,
·
.
en
ağır
ı_ ··1
·
Koyuugu yeı.Lü K.uALcüLl
bir değişi..'Tie uğramıştır.
Şu kesirJikle söylenebilir ki, İnsan Hakları teması, monolitik ve kendine dönük Yahudi monoteizmi'ne ilkin İsa" Mesih" ile girmiştir. Ancak hemen
belirtınek
Bireyselleşebilmesi
gerekiyor ki, insan'a
için
tanırunış
olan bu hak,
sadece insan'ın İsa'ya duyacağı iman sayesinde Tanrı Baba'nın rahmetine
ulaşabileceği anlayışıyla tanımlı
ve
sınırlıydı.
duyulamıyorsa
Bu iman
ve birey
kendisini İsa'nın Can'ı (sembolik olarak ekmek) ve Kan'ı (sembolik olarak
şarap)
ile
özdeşleş tiremiyorsa, geliniş geçmiş
kendi
canını
etmiş
kurban
ve gelecek bütün insanlar için
insanları günahlarından
olan ve böylelikle de
arındırmış olan İsa'nın bağışlayıcılığından yararlanamayacaktır. Dolayısıyladır ki
Hıristiyanlık'ta
insan'a
tanırunış
vicdanına
ve bilincine emanet
sorunuyla
bağlantılı
dahi
bir
tanınrrı..ış değildi
Hak'tı.
Bir
olan hak, günümüzde
edilıniş
değildi.
Sosyal bir Hak
Ancak Y ahudilikte bireye bu
Hıristiyan ya?:arın belirttiği
öngördüğü
Yahudi, bu sistemin
anlaşıldığı şekliyle,
yasaklarla
bireyin
Tamamen iman
kadarlık
bir hak
gibi "gündelik bayatında
tıpkı
örümcek
tarafından
sarılıp sarmalanmış
bir sinek gibiydi".
İsa'nın bireyin lehine olarak değerlendirilebilecek ve İnsan Haklan'na
hazırlık sayılabilecek üç asli girişimi vardır.
İsa,
Birincisi:
kurumsallaşmayı
ortaya
Yahu di
monoteizmi'nde
çıkarmıştır.
Yahudilikteki Sanhedrin ile Levilik
yenı
bulunmayan
bir
Apostolat=Havarilik Kurumu. Bu kurum
kurumlarının
önceleri, Yeni N asıralılar sonra da
bir üst
Hıristiyanlar
aşamasıydı. Şöyle
diye bilinen
ki,
inanmışlar
topluluğuna ve başta Yahudiler ve Aziz Paul aracılığıyla da Gentile'ye İsa'nın
öğretisini iletmekle görevli kılınan - İsa tarafından - bu on iki kişilik kurumun,
Paul (gerçek
toplumlarında
adı
Saul) hariç bütün üyeleri az
eğitimli
ya da
eğitimsiz,
dini konularda söz söyleme yetkileri olmayan
anlamda tamamen dini
öğreti
dışı
kendi
şahıslardı.
(Lay, Secular) çevrelerden
Bu
toplanmış
bireylerdi. Kimisi balıkçı, kimisi vergi memuru, kimisi de mesleksizdi. Üç büyük
ve yetkili Yahudi hizbinde (Farisi,
Sadıki,
31
K.atibi) üye
değillerdi
(Paul hariç).
r
!
!
Yahudiliktc bu örgütlerin yöneticileridayandınla_rak başa geçiriliyorlardı,
Tanrıya
O)'Sa Ha\'arilcr,
ve
Peygambcrlcrınc
onun
doğrudan doğruya
kendisi de
bu cemaat örgütlerine üye yapılmamış olan İsa tarafından atanmışlarciL Isa,
açıkça
Yahveh'e
özenmiş
ve O'nun
yaptığı
gibi - Yahudilere Kutsal bir Yurt
vaadi- yine Yahudilere ölümden sonra hayat vaad
yetkisini eLine
alıp
insanlara ölümsüzlük vaad
etmişti.
Bir
edebilriıesi
insanın Tanrı'nın
Yahudi
Şeriatı'nı
temelinden satsınaya yeterli bir günah ve suçtu. İsa, hiç çekinmeden Tanrı'ya ait
olan Müeyyide Gücünü (Otoriteyi) onun aslen
görevlı kılınmış
kullanmıştı.
olarak
olan Sanhedrin'in elinden
vekaleren tasarruf etmekle
alıp, Şeriatı
da yok sayarak kendi
ob1asına rağmen
Böylesi bir tasarrufu insan
görmüştü
değil,
ve Havatilerine de kendisine ait
kendisi için bir Hak
olduğunu söyleôiği_ bu hakkı
vekaleten kullanabilme yetkisini vermişti. Böylelikle İsa, sadece Yahu dilere
değil,
insanlara
Tanrı katına ulaşabilmede eşit
bir
Katılım
Hakkı tammış
oluyordu.
İkincisi: İsa yepyeni bir kurum olan IZilise kurmak fikrini ortaya attı. İlk
IZilise, İsa'nın aklındaki şekliyle, içi 'yeni' imanla doldurulmuş 'eski' Yahudi
sinagogu idi. Bugünkü IZilise ile ne
yapı,
ne tören, ne de mimariolarak en ufak
bir benzerliği vardı. Belki İslamiyet'te öngörülen Cem olma· (Cami) kavramına
en yakın gelebilecek tasarımdı. İsa, IZilisesini kendisine iman'ı temsil eden Kaya
(Rock-Petrus-Petra) üzerine
inşa etıTıeyi tasarlamıştı.
Daha sonra bu
tasarım
Isa'nın kendisine, Kaya gibi İmanlı olduğunu ilk söyleyen Yahudi Havarisi
Simon'a Petrus (Peter) yani Kaya
lakabım verişi
gerekçe gösterilerek },ziz Peter
adına tescil edildi. İsa'mn sadece tasarım olarak SÖZ ettiği ve Kaya gibi imanlı
bireylerin bir arada
bulundukları
yer diye
düşündüğü
Kilisesi, Aziz Peter ve
olan Aziz Paul'un iki ayrı yönde gösterdikleri gayretietle sabit,
değişmez bir 'yer' ve 'bina' ile özdeşleştirildi. İsa'ya göre IZilise kendisine iman
onunla
kavgalı
besleyen ve
ölümsüzlüğe ulaşacaklanna
bir araya gelip kendi
hiyerarşik
ve
adım anmalarıydı.
kişilerin
- en fazla iki üç
IZilise, sabit, müstebit: ve
bürohasiye sahip bir Devlet -Dairesi degildi.
Roma'lı
sınıftan
inanan
Subaylar - Centurion'la
- ama öncelikle
konuşması
.·yoksulların
kişinin
tantanalı
-
ve
Dahası başta fahişeler
iyi bir örnektir ~olmak üzere, her
- her renkten ve inançtan
insanların
serbestçe bir araya ·gelebilecekleri buluşma mahalleriydiler. IZilise İsa'nın
32
önerdiği şekliyle,
mekan
değildi.
Nizam'ı
Tanrısı
Yahudi
Çünkü
hoşnut olacağı
Yahveh'in bulunmaktan
Tanrı'nın Çadırı'nın
ve
muştulanmış
yerinin
yazılı
Tanrı tarafından yazılırdı
(Tabarnakl) Yahudilere göre sadece
bir
ve
seçilirdi. İsa ise insan olmasına rağmen, yeni bir Tabarnakl icat etmeyi en doğal
hakkı
olarak görmüştü.
Üçüncüsü: İsa hiç tereddüt etmeden yahudilerce Tanrı tarafından
konulduğuna
inanılan
yasakların
hemen hemen
tamamını
ilga
etmişti.
Yahudilere kendisinin yasaları ilgaya değil tamamlamaya geldiğini söyleyen
İsa'nın h aşta Ş ebat olmak üzere bütün Yahudi yasaklarını İNSAN'ı esas alarak
değiştirmesi, Yahudi Şeriatı'nı yıkmak demekti. Şöyle ki: İsa, açıkça insanların
yasalar için
olduklarını
değil,
vaaz
Yas :ıl
r'ın
insanlar için
olduklannı
etınişti. Tanrı'nın yaratıcılığını
günü temsil eden
Şebat'a
onların
emrinde
durdurup dinlemeye
çekildiği
ve
-Cumartesi günleri Yahudiler'in
çalışması yasaktı,
ellerine ateş değmez, yemek dahi pişiremezler- karşı çıkışı ,Yahudiler'e İsa'dan
yaklaşık 200 yıl önce Roma'nın Şebat'ı ilgasını hatırlattı ve İsa'yı Şebat-Yıkıcısı
ilan ettirdi.
İsa bu dananışıyla, önce Şebat'ı değil. insan'ı ele aldığını gösterıneyi
isteınişti:İsa'ya göre insan Şebat için değil, tam tersine, Şebat insan içindi. Tanrı
yasaları
karşısında
- ki Şebat'a uymak Tanrı yasaları arasında en üst
müeyyidelerden biriydi - İNSAN 'a tanınan böylesi bir HAK o günlerin
Tolcrans'a en
>~.çık pagaıı ve
gentile toplumlannda dahi yoktu.
Özetlersek, İsa, Yahudi Monoteizmi'ne birey olarak İNSAN'ı ve onun her
zaman için geçerli sayılabilecek YENİ Haklarını sakabilmeye çalışmıştı
denilebilir.
Yanlış aniaşılmayı
önlemek için bir kez daha belirtmek gerekiyor ki,
söz konusu Haklar insanoğlunun sadece Tanrı katına ulaş~bilmesi nihai hedefi
göz önünde tutularak ona
sunuLrnuştu;
Birey'e
Tanrısızlaşma Hakkını
vermeyi
içermiyordu.
Dolayısıyladır ki, İnsan Hakları kavramı, esas itibarıyla, Hıristiyanlara ait bir
kavramdır, yapı
olarak Yahudi
Şeriatı'nda
benzer· algılanış
tarzıyla
yeri yoktur.
İslamiyet'te inananların Allah'ın varlığı ve tanımlarını kabul etmeme ya da
reddetme hakkı yoktur. Oysa Hıristiyanlık'ta İsa'nın kim olduğu ya da olmadığı,
Tanrı mı
yoksa O'nun
Oğlu'mu olduğu, gösterdiği
33
mucizeler ve onunla
r
bağlantılı
her söz ve kurum, kendilerini tam inanmış
çeşitli
eleştirilebilmekte,
olarak
tanınan
kabul
edilip
kısmen
İslam'da Allah'ın varlığı ve sözleri konusunda bir
çevrelerce
reddedilebilmektedir.
kısnıen
mü'minin şüphe duyması mümkün değildir.
Hıristiyanlık'tan
Hıristiyanlar
daha
gelişmiş
bir DiN
İslam'ın
Yahudilik'den ve
olmasını sağlayan
ve onu en uygun
inanç sistemi yapan da bu özelliğidir. İslam'da insanoğlunun hafsalasını Allah'ın
gücünü ve niteliklerini kavrayamayacak ve sorgulayamayacak kadar, Tabiada
sınırlı olduğu gerçeği vardır. Dolayısıyladır
varoluş Tarzı,
ki, Yahudilik bir
Hıristiyanlık bir Dogma, ama İslamiyet kelimenin tam anlamıyla bir DiN'dir.
ettiğimiz
Burada sözünü
kavramın
felsefi
hermeneotic
ve
Din olgusu, sosyolojik kavramlar çerçevesinde
altnmış
etimolojik nitelikleriyle ele
anlamı değildir. Diğer
deyişle,
bir
olan _ şeklidir;
Latince religio'dan türetilerek
kurulmuş olan rel(~ion karşılığı değil, İbranice'de ve I-Iıristiyanlık'ta doğrudan
doğruya D-I-N şeklınde yazılarak kullanılan DİN'dir.
Yahudilik'te Tolerans İsa'nın kendisine bile gösterilmemişti. Ama İsa'nın
öğretisinde İnsan'a Tolerans tanınmıştır. Özellikle de sadece scçilrnişlerin değil
her
insanın, iman'ı aracılığıyla, Tanrı'nın Krallığı'nda
başkalarırun
ulaşabilecekleri
Hıristiyanlar'ın
sonra)
Katalikliğin
kendilerinin
başlayan
dönüştürmüş
kazİyelerine
en önde gelen
edinebileceği mesajı
seçimiyle
Tolerans'ın açık kanıtıdır.
kaderini yönlendirmeye
bir Din Bürokrasisi'ne
yüzyıldan
değil,
inayeti ile
varsayuru -
bir yer
bu
mertebeye
Ne var ki, daha sonra
Kilise, bu
hakkı
tam
anlamıyla
Ve özellikle de Aziz Augustin'in (5.
dayandıratak
Tolerans'ı
kurucularından sayılan
askıya
almıştır.
Aziz Augustin, bir Kentte
Tolerans egemen olursa o Kent'te Şeytan'ın (İblis) egemen olacağını öne
sürecek kadar Dini Tolerans'a
şartlandırılan Hıristiyanlar
katliamlar
yapmıştır. I<ısa
karşıydı.
Nitekim bu
ve özellikle de
Katalık
anlayışla
alemi,
yönlendirilen ve
çağlar
bir örnekleme yapalun: 1918-1948
boyunca
sayısız
yılları arasında
ki
30 yıl içinde Hıristiyanlar'ın karlettiği diğer Hıristiyanların sayısı İsa'nın çarmıha
gerilişinden
sonraki 300
sayısından yaklaşık
yıl
içinde
200 kat daha
Peru'da ve Meksika'da Tanrı
paganların
fazladır.
adına karlettiği
karlettikleri ilk
Hıristiyanların
Bu istatistiklere Katalik aleminin
milyonlarca insan dahil
değildir.
İnsan Hakları'na, Düşünce ve İnanç özgürlüğüne esas olan Tolerans
34
fermanı'nı İmparator Konstantin Hıristiyanlığın kabulünden önce 313 yılında
yazdırınıştı ve ilan etmişti. Ünlü Milan Fermanı, Hıristiyan dinine tam bir
tanımıştı.
özgürlük
öngörülmüştü.
Hoşgörü
Her inanca
Bu ferman
bağlı
müminin
adından
dilediği
anlaşılabileceği
da
akdiydi ve günümüzdeki ilk insan
çıkışındaki
düzenlemeydi.
Hıristiyanlar
Hakları
bu belgeye
Düşünce
yeniden
geldi. Din
tartışmaları
sığınarak Dogma'yı
Devlet
Hıristiyanlığın
savaşları sonrasında
inancına bağlanacaklarına
eskiden
olduğu
gibi,
olması gerektiği şeklindeki
karşılıklı hoşgörü
Yakılmak Ortaçağ'da
imzalanan Westfalya
başlığıyla
ayrılma hakkı tanındı.
ona serbestçe
örneğin
kaldırdılar.
egemen
ile Tolerans ve Seküler
gündemine girdi ve giderek onu belirler hale
kez Sekülarizm (laiklik o dönemde yoktu)
kilisdere Roma Kilisesinden
yürürlükten
Tanrı şiarını yerleştirdiler.
yüzyıllar)
(12-13.
=
ortaya
Bunun yerine Tek K.ral (imparator) , tek Dil ve Tek
Buna uymayanlara verilecek olan ceza da tekti:
üzere Tolerans
kavramının
fıilen
Dini haline getirdiler ve ondan sonra bu akdi
olan Nominalist-Realist
tanrısına tapahileceği
gibi
uygulama ortadan
Bireylere ise hangi Hıristiyan
tebasının
kaldırılmış
doğdu.
(1648) ilk
bir madde konuldu. Ulusal
bağlanabilme hakkı
Katalik bir prensin
içinde yaşama ilkesi
Antiaşması'na
verildi. Böylece
da tamamen Katalik
oldu. Avrupa'da ilk kez
Bu gelişmelerin belirti bir sabiteye
kavuşabilmesi yaklaşık
200 yıl sürdü. Halen de tam anlamıyla yerine oturahilmiş
değildir. Örneğin Yunanistan'da Yunan Kilisesi'nin bastığı İncil'den başkasını
okumak ve akutmak hala yasaktır, İrlanda'da Katalikler Protestanları hala kabul
edememektedirler ve Belçika'da da Din, Dil
tartışmaları altında
sürmektedir.
4.Sonuç
Doğrudur
yaşayan
günümüzde 'Tek-Devlet' olmak
AB, bir
teokrasi
yönetilmemektedir. Buna
tanımlanmış
(Din Devleti)
rağmen içeriği
bir çok kavram
kaynakları
isteğiyle 'Küreselleşme'
değildir,
sürecini
Dini esaslara göre
bizzat Kilise ve Papalar
tarafından
belirtilmeden ama aynen alınarakAB'nin
'Resmi' metinlerine monte edilmişlerdir. Bunlara bir örnek verelim. Papa XL
Pius, 1931'de yayınladığı bir 'Encyclical' da (Risale) 'Subsidiarity Principle'
diye yeni bir doktrin geliştirmişti. Bu doktrini Türkçe'ye tam anlamıyla
çevirebilmek olası değildir, mealen, 'Küçük birimlerin yetkisi onlara ait
olmalıdır,
Büyük Merkez'e bırakılmamalıdır' denilebilir. Papa'nın bu
35
bürokratları tarafından
dokttini 'Yerel Yönetimler'le ilgili olatak AB
alınmış
ve 'laik / Seküler'
olduklarını
AYNEN
öne süren, AB'nin en ünlü liderleri
Jacques Delors (Katolik), Margaret Thateber ve Francis Maude (Anglikan)
tarafından
1980' li
yıllarda
getirilmiş
binlerce kez dile
ve AB nihai senedine
so kulmuş tu.
I<Jsacası; İsa Mesih'in ve daha sonra da Aziz Pa,ul 'un Yahudi Şeriati'nde
yaptıkları 'İnsan
- Eksenli' değişikliklerle ortaya çıkap, 'Hıristiyanlık, bir
anlamda sekülarize edilmiş Yahudilik'tir' Günümüzdeki Avrupa Birliği bu
kıtanın 2000 yıla varan Judeo-Hıristiyan geçmişi ve geleceğiyle oluşmuş
'Kültürel-Mirasın' ve Mozaiğinin korunduğu Çhristendome ve İncil'de sözü
edilen 'Yeni
1 Domus,
Dünya'nın
aynı
değişik tonları
ve
zamanda Hane
ve renkleriyle
duyuş, düşünüş. davranış
1 Ev
demektir). Bu Kültürel
Hıristiyanlığın
biçimleri
ve
olduğu
ideolojiler,
anlayışlar
bağlantılı
esrarengiz yer alu örgütleri de
Hıristiyanlığın
Lııtinc~
Dome
Miras'ın
içinde
Yeni Kudüsü'dür' (Rev:21:1-15). (NOT
ve uygulamalarla
'Kitap-Kilise
Yahudiliğin
gibi,
din-dışı
oluşmuş açık
tüm kurum,
kuruluş
ve dünyevi (Seküler)
ve gizli bilgiler ve bunlarla
vardır.
Bu bilgilerden
Dışı' yorumlarından kaynaklanmış
bazıları
'Apocyrphal'
(uydurma) yorumlarken bazıları da doğrudan doğruya 'Hıristiyanlık Öncesi'
Pagan praxis 'in den (geleneklerinden) ve religio'sundan miras
kalmış
'inanç'
sistematikleridit.
KAYNAKLAR
1. Altında!,,\., Laiklik, SÜREÇ, 1986.3. BashYeni ,\vrasya, 2003.
2. Altmdal, A, Three Faces of]esus, The Book Gtttld, Sussex, 1992.
3. Buckley, iv!icheal J., At the Origlns ofModem Atheism, Yale, 1987.
4. Coulson, N.J., Islamiı· Surveys, A History of İslamic Law, Edinburg University Press,
1964.
5. David E. Jenkins, Bi.rhop of Durham, God, Politics and Futore, SCM Press, London,
1988.
6. Deuterocanonica! Books/Apocrypha, Bib!e S ociety, Catholie Edi tion, 1979.
7. Esq, by J.H. Harington, I<..emarks upcn the Autborities of Musulman Law, Asiatic
Rescarehes Vol. X London, 1811.
8. Herrin,]. Christendome, ', Fontana, 1986.
9. Holy Bibble, Hadder atid S,tougbton, Lon-don, 1988.
36
10. Kennedy, Vans, Aıı Abstract rf Aiuhammedmı Law, Journal Royal"\sian Survey, II.
1835.
11. Liber Pantificatis (The Book rf Pontiffs) Uverpool University Press, 1989.
12 Maybaum, Ignaz (Rabbi), Tria!ogue Between Jeıı.J, Chnstian and Muslim, London 1973.
13. Quarterty, Wılson, Peacock, 1996.
14. Rendtorff, Rolf, Israels Glaube in der Geschiehte, Die Juden, München, 1990.
15. Scott,John R W., Basic Christianity, Inter-Varsity Press, 1983.
16. Smart, Ninian, The World re/igions. Cambridge, 1989.
17. Steinsaltzı, .Adin, The essentia!Ta/mud, Eantam 1977.
18. Veryard, E.,AnAccount ad Divers Choice Remaiks ete, Exon, 1701.
19. Watt, by M:, İsiamir Surveys, The Inf!uence rf İslam on Medieval Europa, Edinburg
University Press, 1972.
37
Download