Prof. Dr.-Ing. Hüseyin Çelebi 1 Çevre sorunları açısından mevcut ekonomik sistem ve uygarlık modeli Prf. Dr.-Ing. Hüseyin Çelebi* Öz İnsanlar, yaşam alanı olan yerküreyi küresel boyutta, tehlikeli ve kalıcı bir şekilde tahrip etmektedir. Bilgilerimizden ve uzaydan yapılan yerküre gözlemlerimizle artan sorumluğumuz perspektifinden bakıldığında, yer küreden yaşamı koruyacak şekilde yararlanma gereği ortaya çıkmaktadır. Doğa, sınırlı çevrede (yerkürede) sürekli büyüme ile yaşamın sürdürülemiyeceğini göstermiştir. (bir kaptaki bakterilerin çoğalması gibi). Bunu bilen insan, ölçülü davranarak çıkacak sorunların önüne geçebilir. İnsanların çevrelerine veya yer küreye etkisinin büyük, karmaşık ve hızlı olduğu giderek daha iyi anlaşılmaktadır. Bunlar önceden kestirilemiyem sonuçları doğurur, çevre ve dolayısı ile yaşamsal tehlikelere yol açar. 6,2 milyona yakın insan nüfusu oluşan fotosentezin yaklaşık % 40’ını tüketmektedir. Bu, 2 t kömür veya 150 kg çelik/kişi tüketimi demektir. İnsan eliyle geliştirilen ve çevreyi en çok tehdit eden etkenler, - Tarım, - Sanayi ve - Enerji sektörleridir. Bu etkinliklerle son 300 yılda atmosferdeki NH4 2 kat, CO2 0,25 oranında artmıştır. S ve N serbestleşmesi doğal serbestleşme oranını aşmıştır. İnsan etkinlikleri ile Pb serbestleşmesi 18, Cd’un 3, As, Hg, Ni ve V’un da 2 kat artmıştır. Buna koşut olarak dünya nüfusu 20. yüzyılda 3, ekonomi 20, fosil yakıt tüketimi 30 ve sanayi üretimi 50 katına çıkmıştır. Dünyanın çok sayıdaki çevre sorununun temel kaynağı dünyanın mevcut ekonomik sistemi ve uygarlık modelinde aranmalıdır. Bunlar, - Çok enerji gerektirmekte, - Tüketime yönelik, - Teknolojik yeniliğe bağlı ve - En yüksek kar amaçlı işlemektedir. Bu şekildeki sistemlerin çevreye olumsuz etkileri şöyle sıralanabilir. - Sera etkisi Ozon deliği Asit yağmurları Orman ve toprak tahribatı Kenar denizlerin yok olması ve Canlı türlerinin azalması ____________ * Hoca Ahmet Yesevi Ululararası Türk-Kazak Üniversitesi, Fen Fakültesi, Ekoloji Bölümü, Türkistan E-Mali: [email protected] Çevre sorunları açısından mevcut ekonomik sistem ve uygarlık modeli 2 1 GİRİŞ İnsanlar, yaşam alanı olan yerküreyi küresel boyutta özenmeden tahrip etmektedir. Artan bilgilerimiz ve uzaydan yapılan yerküre gözlemlerimizle artan sorumluğumuz perspektifinden bakıldığında, yer küreden yaşamı koruyarak yararlanmak gerektiği görülür (Şekil 1). Ana ışık kaynakları büyük şehirler, doğal gaz alevleri (Sibirya ve İran Körfezi), orman (Güney Amerika) ve ot yakılmasıdır (Afrika). Kıyı ışıkları balıkçı fenerlerini (Japonya), ışık zincirleri Nil vadisini ve Transibirya Demir Yollarını gösterir. Şekil 1 Geceleri insanların yerküreye etkisini yansıtan ışık noktalarının uydu görüntüsü (Breuer 1997). Doğa, sınırlı çevrede (yerkürede) sürekli büyüme ile yaşamın sürdürülemiyeceğini göstermektedir. Bir organizmaya bulaşan bir virüsün çoğalarak organizmanın ölümünü hızlandırması ve kendi sonunu hazırlaması buna örnek verilebilir. Bunu bilen insan, ölçülü davranarak çıkacak sorunların önüne geçebilir, anacak virüsler yaptıklarından sorumlu tutulamazlar. İnsanların çevrelerine veya yer küreye etkisinin büyük, karmaşık ve hızlı olduğu giderek daha iyi anlaşılmaktadır. Bunlar önceden kestirilemiyem sonuçları doğurur ve yaşamsal tehlikelere yol açar. 6,2 milyara yakın insan nüfusu oluşan fotosentezin yaklaşık % 40’ını tüketmektedir. Bu, 2 t kömür veya 150 kg çelik/kişi tüketimi demektir. Bu, sonsuza kadar süremez. Çünkü dünyanın kaynakları sınırlıdır (Breuer 1997). Prof. Dr.-Ing. Hüseyin Çelebi 3 1.1 Amaç ve yöntemler Bir güncel kaynak taramasından oluşan bu bildiri ile geçerli dünya ekonomik sistemi ile uygarlık modelinin ekolojik sonuçlarına dikkat çekmek amaçlanmaktadır. Bunların sonuçlarının çeşitleri ve ekolojik önemi açıklanarak uzun vadede alınması gereken önlemler ve geliştirilebilecek alternatifler üzerinde durulacaktır. 2 EKONOMİK SİSTEM VE KÜRESEL ÇEVRE SORUNLARI İnsan eliyle geliştirilen ve çevreyi en çok tehdit eden etkenler, - Tarım, - Sanayi ve - Enerji sektörleridir (Küster 2007). Bu etkinliklerle son 300 yılda atmosferdeki NH4 2 kat, CO2 1/4 oranında artmıştır. S ve N serbestleşmesi de doğal serbestleşme oranını aşmıştır. İnsan etkinlikleri ile Pb serbestleşmesi 18, Cd’un 3, As, Hg, Ni ve V’un da 2 kat artmıştır. Buna koşut olarak dünya nüfusu 20. yüzyılda 3, ekonomi 20, fosil yakıt tüketimi 30 ve sanayi üretimi 50 katına çıkmıştıe (Breuer 1997). Dünyanın çok sayıdaki çevre sorununun temel kaynağı mevcut ekonomik sistem ve uygarlık modelinde aranmalıdır. Bunlar, - Çok enerji gerektirmekte, - Tüketime yönelik, - Teknolojik yeniliğe bağlı ve - En yüksek kar amaçlı işlemektedir. Bu şekildeki sistemlerin çevreye olumsuz etkileri şöyle sıralanabilir. Çevre sorunları açısından mevcut ekonomik sistem ve uygarlık modeli - Sera etkisi - Ozon deliği - Asit yağmurları - Orman ve toprak tahribatı - Kenar denizlerin yok olması ve 4 - Canlı türlerinin azalması ile özetlenebilir (Breuer 1997). Bu etkenlerin tümü birbirini hızlandırmaktadır. Yerküre’yi meydana getiren katı, sıvı ve gaz katmanlarında bu açıkça görülmektedir (Şekil 2). ¼ oranında artan CO2’in sera etkisi ve asit yağmurları buna örnek verilebilir. Şekil 2 Yerküre ortamları bir bütündür (Schwedt 1996). Küresel çevre sorunlarının insanların kendiliğinden alacağı önlemlerle giderileceği beklenemez. Çok bireysel katkı bekleniyor, ancak çok az ortak sonuç alınabiliyor. Dolayısı ile nasıl bir dünya istendiği beklenen değerlere bağlı olduğu ortaya çıkıyor. Örneğin, hangi türlerin korunması gerektiği, doğum kontrolü ile ne kadar küresel nüfus artışı, ne kadar iklim değişikliği ve ne kadar fakirliğe tahammül edilebileceği görecelidir. Bilim, bu gibi sorunları aydınlatabilmekte, ancak yanıt verememektedir. Prof. Dr.-Ing. Hüseyin Çelebi 5 Dünya ülkeleri, ekonomik verimliliğe göre kalkınmış (sanayi), eşik ülkeler ve kalkınmakta olan ülkeler gruplarına ayrılmaktadır. Bunlardan kalkınmış veya sanayi ülkeleri yer yüzündeki çevre sorunlarının esas sorumlularıdır. Örneğin, ABD’nin yıllık kişi başına enerji tüketimi dünya ortalamasının 5 katır (Şekil 3). Bunun sadece ulaşımdaki petrol enerjisi tüketimi Japonya’nın toplam enerji tüketiminin 2 katına eşdeğerdir. Kalkınmakta olan ülkelerde de enerjini en önemli kısmı ulaşım ve sanayide tüketilmektedir ve fosil yakıtlar enerji kaynaklarının en önemli kısmını oluşturmaktadır. Bu nedenle enerji tüketimi, en büyük çevre sorunlarını da beraberinde getirmektedir. Bu sorunların doğurduğu giderler bazen esas yatırımları geçmektedir. Bu nedenle yapılamıyan veya ertelenen yatırımlar, ulusal ve uluslararası göçlere neden olmaktadır. Şekil 3 Enerji türlerinin tüketim alanlarına ve ülkelere göre dağılımı (Breuer, 1997). Kalkınmakta olan ülkelerin ekonomik sermayesi çevre kaynaklarından gelmektedir. Bunlar, toprak, orman, su ve balık zenginliğidir. Ancak bu alanların çoğunda tüketim üretimi aşmaktadır. Hatta bazı kalkınmakta olan ülkeler, toplam ekolojik kaynaklarını tüketmişlerdir. Sonuç artan açlık, sosyal duraysızlık ve politik krizlerdir. Çevre koruma, sadece yasal düzenleme ve ileri teknik yöntemlerle sağlanamaz. Bunun için çevre bilincinin yaygınlaştırılmalı ve yenilenebilir kaynakların tahrip edilmesinden kaçınılmalıdır. Çevre sorunlarının ekonomik kararlara yansıtılması ve çevre fonlarının oluşturulması şarttır. Çevre sorunları açısından mevcut ekonomik sistem ve uygarlık modeli 6 3 UYGARLIK MODELİ VE ÇEVRE İnsanlık doğanın bir parçasıdır. Varlığı, devamına muhtaç olduğu sınırlı çevreden karşıladığı gereksinimlerine bağlıdır. Aksine insanlık şimdiye kadar uygarlıkla doğaya meydan okuyarak onu köleleştirmeye çalışmıştır. Ancak bunun böyle olmıyacağını görmüştür. Büyüyen çevre sorunları ve buna bağlı gelişen çevre bilinci, insanların kalkınmaya bilinçli yaklaşmaya ve şekillendirmeye zorlamaktadır (Küster 2007). 21. yüzyılın başından itibaren hızlanan küreselleşme, sosyal dengelerin, kültürler arası eşitliğin ve küresel ekolojik duraylılığın aleyhine gelişmektedir. Bu, kendini en iyi şekilde nüfus artışında göstermektedir. 10 milyara yönelen dünya nüfusu, kaynak tüketimine dayalı yaşam tarzını yeni arayışlara yöneltmiştir. 1800’de ilk defa 1 milyara ulaşan dünya nüfusu için yaklaşık 10.000 yıl geçmiştir (Şekil 4). Buna karşın 4. miyardan 5. milyara geçişte 12 yıl geçmiştir. Nüfusun 2 katına çıkma süreleri 24 (Afrika, %2,8) ile 240 yıl (Avrupa, %0,3) arasında değişmektedir (Breuer 1997). Ülkeler temelindeki dünya nüfusunda daha büyük farklılıklar gözlenmektedir. Örneğin, Kenya % 4,2 nüfus artış hızı ile ilk sırayı alırken (17 yılda 2 katına çıkma), Nijerya bugünkü nüfus artış hızı %3,5 ile 140 yılda 5 milyar nüfusa sahip olacaktır. Buna karşın Avusturya ve Belçika gibi ülkeler yaklaşık 0 nüfus artış hızı ile bugünkü durumlarını korurken, Danimarka (- %0,1) ve Macaristan (- %0,2) nüfusları azalmaktadır. Bununla birlikte ülkelerin ve dünya nüfusunun yaşa ve ömre göre dağılımı, kalkınmışlık düzeyine göre büyük farklılıklar göstermektedir. Şekil 4 Dünya nüfusu, 1 milyar nüfus artışı süresi (üstte) ve bölgelere göre artışı oranları (%, sağda, Breuer, 1997). Prof. Dr.-Ing. Hüseyin Çelebi 7 Nüfus artışı insanlığı tehdit eden önemli çevre sorunlardan biridir. Ekonomik etkinlik ve sanayileşme bununla artarak yaygınlaşmaktadır. Bunun için nüfus artışının zamanla azalması veya bir dengenin sağlanması çeşitli modellerle tartışılmaktadır. Örneğin, “kadın başına 2 doğum” modelinin gerçekleşmesi durumunda dahi dünya nüfusu 2 milyar daha artacaktır. 4 SONUÇ VE ÖNERİLER Ekonomi ve uygarlığın çevreye olumsuz etkilerini azaltmak için kalkınmanın bilinçle şekillendirilmesi gerekir. Ekonomi, kalkınmada sosyal dengeleri ve çevre etkenlerini dikkate almalı ve buna göre bir strateji geliştirerek örgütlenmeye gitmelidir. Uygarlık, çevreyi tahrip etmek olmaktan çıkarılmalıdır. Uygarlıkla çevrenin uyumu sağlanmalı ve bu yönde yeni modeller geliştirilmelidir. Sonuç olarak, daha azı değil, ancak daha çok kültür çevre sorunlarına çözüm getirebilir. Çevrenin insanlara gereksinimi yoktur, ancak insan çevresiz yaşıyamaz. Kaynakça Breuer H 1997 Atlas zur Chemi. dtv, Münih, 271 s. Derry GN 2001 Wie Wissenschaft entsteht. Primus Verlag, Darmstadt, 374 s. Küster H 2007 Macht euch die Natur Untertan. Spiegel Spezial 2/2007, Spiegel Verlag, Heidelberg, 52-59. Radermacher FJ 2007 Menscheit zwischen Balance und Zerstörüng . Spiegel Spezial 2/2007, Spiegel Verlag, Heidelberg, 78-82. Schwedt G 1996 Taschenbuch der umweltchemie. Timme Verlag, Stuttgart, 248 s.