Küresel ısınma nedir? Küresel ısınmanın dünya ve

advertisement
ASSOS EDEN GROUP HOTELS
 ASSOS EDEN GARDENS HOTEL
 ASSOS EDEN BEACH HOTEL
 ASSOS NAZLIHAN HOTEL
2012 YILI MAVİ BAYRAK
ÇEVRE EĞİTİM VE BİLİNÇLENDİRME ETKİNLİKLERİ
DOSYASI
Asağıdaki metin çoğaltılarak plajda bulunan konuklara dağıtılmıştır.
Dünya Çevre Günü ve Çevre Koruma Haftası
1972 yılında İsveç’in Stokholm kentinde yapılan Birleşmiş Milletler Çevre Konferansı'nda alınan bir kararla, 5
Haziran günü Dünya Çevre Günü olarak kabul edildi.
5 Haziran Dünya Çevre Günü ve 5-11 Haziran Çevre Koruma Haftası
İnsanların sürekli yaşadıkları yere çevre denir. Dağlar, ovalar, çayırlar, ormanlar, göller, denizler, ırmaklar, doğal
çevreyi oluşturur.
Doğal Çevrenin korunması amacı ile 1972 yılında İsveç'in Stockholm kentinde Birleşmiş Milletler Çevre Konferansı
toplandı. Bu toplantıda çevre sorunları ele alındı. Çevre kirlenmesine karşı üye ülkeler ortak çözüm yolları aradılar.
Birleşmiş Milletler Çevre Konferansında 5 Haziran gününün Dünya Çevre Günü olması kararlaştırıldı. Her yıl
Birleşmiş Milletler'e üye ülkelerde 5 Haziran Dünya Çevre Günü olarak değerlendirilir.
Ülkemizde bu amaçla 1978 yılındaTürkiye Çevre Sorunları Vakfı, daha sonra Çevre Müsteşarlığı kuruldu.
Başbakanlığa bağlı Çevre Müsteşarlığı 5-11 Haziran tarihleri arasını Çevre Koruma Haftası olarak kabul etti. Çevre
Koruma Haftasında okullarda öğrencilere doğal çevrenin korunması gereği öğretilir. Hafta boyunca radyo ve
televizyonda halka çevre kirlenmesi ile ilgili bilgiler verilir. Alınması gerekli önlemler anlatılır. Gazete ve dergilerde
doğal çevrenin korunmasına ilişkin yazılara yer verilir.
Doğal çevrenin kirlenmesi bütün ülkelerin ortak sorunudur. Çevre kirlenmesi hepimizin günlük yaşayışını etkileyen
bir olaydır. Uygarlığın gelişmesi, endüstrileşme sonucu fabrikalarda insan gücüne gereksinme arttı. Kırlarda,
köylerde, doğal çevrede yaşayan insanlar kentlere göçtü. Kent nüfusu önemli ölçüde çoğaldı. Kentlerde nüfusun
artışı ve endüstrileşme ile birlikte çevre sorunları ortaya çıktı. Bu sorunun en önemlisi çevre kirlenmesidir.
Başlıca çevre sorunları su, hava ve toprak kirlenmesidir.
Su kirlenmesi ile deniz hayvanlarının yaşam ortamları bozulur. Kirli sularda avlanan balık ve öteki deniz ürünlerini
yemeyelim. Böyle sularda yüzmeyelim.
Hava kirliliği daha çok yakıtların gereği gibi yakılmaması sonucu ortaya çıkar. Kirli hava solunuma elverişsiz
havadır. Kirli hava solunum yolları hastalıklarını artırır. Solunum organlarımızı yorar. Hava kirliliği ölümlere bile
sebep olur.
Toprak kirlenmesi çeşitli ilaç ve gübrelerle toprağın tarıma elverişsiz duruma gelmesidir. Çiftçilerimiz; tarlada
kullanacakları ilaç ve gübre çeşidini ziraat mühendislerine, teknisyenlerine sormalıdır. Hangi gübrenin hangi cins
topraklarda yararlı olacağı bilinmektedir. Bu nedenle; ilgili uzmana danışmaksızın ilaç ve gübre kullanılmamalı.
Toprak kirlenmesi toprağın verimini azaltır. Bitki hastalıklarını çoğaltır.
Bugün pek çok ilimiz çevre sorunları ile karşı karşıyadır. Örneğin Ankara'da hava, İstanbul'da su. Mersin ve
Adana'da toprak kirlenmesi birer çevre sorunudur.
Doğal Çevrenin Korunması için Alınacak Önlemler
Doğal çevrenin korunması için alınabilecek belli başlı önlemler şunlardır:





Akar ve durgun sular, insan ve hayvan artıkları ile kirletilmemeli,
Biriken çöpler hemen kaldırılmalı,
Zararlı hayvanların, böceklerin özellikle, karasinek ve sivrisineklerin üreyip çoğalmaları engellenmeli,
Kanalizasyon borularındaki patlamalar hemen ilgililere bildirilmeli.
Yakıtların tam yakılması sağlanmalıdır. Böylece hem enerji kaybı, hem de hava kirliliği önlenmiş olur.
Doğal çevrenin kirletilmesi yasalarımıza göre suçtur. Bu suçu işleyenlere para ve hapis cezaları verilir.
Hepinize güzel,temiz bir çevrede mutlu ve sağlıklı bir ömür dileriz.
KÜRESEL ISINMA ve ÜZERİMİZDEKİ ETKİLERİ
Küresel ısınma nedir? Küresel ısınmanın dünya ve Türkiye üzerindeki etkileri nelerdir biliyor musunuz?
Sanayi devriminden beri, özellikle fosil yakıtların yakılması, ormansızlaşma ve sanayi süreçleri gibi çeşitli insan
etkinlikleri ile atmosfere salınan sera gazlarının atmosferdeki birikimlerindeki hızlı artışa bağlı olarak, şehirleşmenin
de katkısıyla doğal sera etkisinin kuvvetlenmesi sonucunda, yeryüzündeki ve atmosferin alt bölümlerindeki (alt
troposfer) sıcaklık artışına “Küresel Isınma” adı verilmektedir. Diğer bir tanımlamayla; insanların çeşitli aktiviteleri
sonucunda meydana gelen "sera gazları" olarak nitelenen (karbon dioksit, di azot monoksit, metan, su buharı,
kloroflorokarbon) gibi gazların miktarlarının artması sonucunda yeryüzüne yakın atmosfer tabakaları ve katı,
yeryüzü sıcaklığının yapay olarak artması "Küresel ısınma" olarak adlandırılmaktadır.
Nature dergisinde yayınlanan bir yazıda “küresel ısınma 2050’ye kadar bitki ve hayvan türlerinin dörtte birini ya da
1 milyondan fazlasını yok edecek” denmektedir. Otomobiller ve fabrikaların gaz yayılımında en büyük etkenler
olduğunu vurgulayan Thomas, yayılan gazların, 21. yüzyılın son yıllarına doğru ortalama sıcaklıkları tarihte
görülmemiş düzeylere yükselteceğini belirtmekte. Ve eğer bir çözüm üretilmezse, türlerin kitlesel tükenişlerinin
tarihte görülmemiş boyutlara ulaşabileceğine dikkat çekmektedir.
Yerkürede 1992 verilerine göre 12,5 milyon tür yaşamaktadır. Bu türlerin insan marifetiyle yok olma hızları doğal
yok olma hızlarının 100 ila 1000 katı olarak tahmin edilmektedir, bu eğilim devam ederse 50 ilâ 100 yıl içerisinde
mevcut türlerin %10-50’sinin yok olacağı hesaplanmaktadır. Bugün doğadaki kuş türlerinin yaklaşık %15’i –ki bu
1000 türe karşılık geliyor– tükenme tehdidi ile karşı karşıya bulunmaktadır. Doğadaki besin zincirinin bir kez
kırılması inanılmaz sonuçlara yol açacağından canlı türlerinin bazılarının ortadan kalkması, diğer canlı türlerini de
doğrudan etkileyecektir.
Dünya besin üretimi giderek sınırlı sayıda bitki türü ve çeşidine bağımlı hale gelmektedir. Balık stoklarının %47’si
tamamen tüketilmiştir; %18’i aşırı tüketildiği için yok olmaktadır, %10’u ise aşırı tüketildiği için verimliliğini yitirmiştir.
Okyanuslarda birikmiş olan karbon miktarları yüzünden okyanusların asitliği artmıştır. Bu, balıkların yaşamını
doğrudan etkileyecek bir durumdur. Hepsi birer karbon emme makinesi olan mercanların yavaş yavaş ortadan
kalktığı görülüyor. Böyle bir durum doğadaki karbon zincirinin kırılmasına ve buna bağlı olarak karbondioksit
emisyon miktarlarının inanılmaz boyutlarda artmasına sebep olabilir.
Yapılan araştırmalara göre, dünya yüzeyinin ortalama sıcaklığı 20. yüzyıl boyunca 0,6 ºC kadar artmış, son kırk
yıldır atmosferin 8 kilometrelik alt kısmında sıcaklıklar yükselmiş, kar örtüsü ve buzlanma ise %10 civarında
azalmıştır.
Bilim adamlarının yaptığı araştırmalara göre, 11 bin 700 yıl önce Afrika’yı etkisi altına alan hava dalgasıyla oluşan
Kilimanjaro buzulu erimeye başladı. Science dergisinde yayımlanan araştırmada, “uydu verilerine bakılırsa, 2020
yılında Kilimanjaro’nun beyaz şapkası yok olacak” deniliyor. Yok olacağından söz edilen Kilimanjaro’nun tepesinde
bulunan buz tabakası, şu anda bile susuzluk çeken Tanzanya’nın nehirlerini besleyen ana kaynak. 2025 yılı
itibariyle dünya nüfusunun neredeyse yarısının su kıtlığıyla karşı karşıya kalacağı tahmin edilmektedir.
Hava kirliliği; canlıların sağlığını olumsuz yönde etkileyen ve/veya maddi zararlar meydana getiren havadaki
yabancı maddelerin, normalin üzerindeki miktar ve yoğunluğa ulaşmasıdır. Bir başka deyişle hava kirliliği; havada
katı, sıvı ve gaz şeklindeki yabancı maddelerin insan sağlığına, canlı hayatına ve ekolojik dengeye zarar verecek
miktar, yoğunluk ve sürede atmosferde bulunmasıdır. İnsanların çeşitli faaliyetleri sonucu meydana gelen üretim ve
tüketim aktiviteleri sırasında ortaya çıkan atıklarla hava tabakası kirlenerek, yeryüzündeki canlı hayatı olumsuz
yönde etkilenmektedir.
Hava kirliliğini kaynaklarına göre 3'e ayırabiliriz;
1 - Isınmadan Kaynaklanan Hava Kirliliği:
Ülkemizde özellikle ısınma amaçlı, düşük kalorili ve kükürt oranı yüksek kömürlerin yaygın olarak kullanılması ve
yanlış yakma tekniklerinin uygulanmasi hava kirliliğine yol açmaktadır.
2 - Motorlu Taşıtlardan Kaynaklanan Hava Kirliliği:
Nüfus artışı ve gelir düzeyinin yükselmesine paralel olarak, sayısı hızla artan motorlu taşıtlardan çıkan egzoz
gazları, hava kirliliğinde önemli bir faktör oluşturmaktadır.
3 - Sanayiden Kaynaklanan Hava Kirliliği:
Sanayi tesislerinin kuruluşunda yanlış yer seçimi, çevre korunması açısından gerekli tedbirlerin alınmaması (baca
filtresi, arıtma tesisi olmaması vb.), uygun teknolojilerin kullanılmaması, enerji üreten yakma ünitelerinde vasıfsız ve
yüksek kükürtlü yakıtların kullanılması, hava kirliliğine sebep olan etkenlerin başında gelmektedir.
Hava Kirliliğinin Etkileri
Kirli hava, insanlarda solunum yolu hastalıklarının artmasına sebep olmaktadır. Örneğin; kurşunun kan hücrelerinin
gelişmesini ve olgunlaşmasını engellediği, kanda ve idrarda birikerek sağlığı olumsuz yönde etkilediği,
karbonmonoksit (CO)'in ise, kandaki hemoglobin ile birleşerek oksijen taşınmasını aksattığı bilinmektedir. Bununla
birlikte kükürtdioksit (SO2)'in, üst solunum yollarında keskin, boğucu ve tahriş edici etkileri vardır. Özellikle duman
akciğerden alveollere kadar girerek olumsuz etki yapmaktadır. Ayrıca kükürtdioksit ve ozon bitkiler için zararlı olup;
özellikle ozon, ürün kayıplarına sebep olmakta ve ormanlara zarar vermektedir.
Sanayi, endüstri ve ısınmada kullanılan fosil yakıtlar ile ormanların tahribi ve arazi değişmesi sonucu, atmosferdeki
karbondioksit miktarının %5 oranında arttığı tespit edilmiştir. Bunun ise küresel ısınmaya yol açabileceği
öngörülmektedir.
Hava Kirliliğini Önlemek İçin Alınabilecek Tedbirler:

Sanayi tesislerinin bacalarına filtre takılması sağlanmalı,

Evleri ısıtmak için yüksek kalorili kömürler kullanılmalı, her yıl bacalar ve soba boruları temizlenmeli,

Pencere, kapı ve çatıların izolasyonuna önem verilmeli,

Kullanılan sobaların TSE belgeli olmasına dikkat edilmeli,

Doğalgaz kullanımı yaygınlaştırılarak, özendirilmeli,

Kalorisi düşük olan ve havayı daha çok kirleten kaçak kömür kullanımı engellenmeli,

Kalorifer ve doğalgaz kazanlarının periyodik olarak bakımı yapılmalı,

Kalorifercilerin ateşçi kurslarına katılımı sağlanmalı,

Yeni yerleşim yerlerinde merkezi ısıtma sistemleri kullanılmalı,

Yeşil alanlar arttırılmalı, imar planlarındaki hava kirliliğini azaltıcı tedbirler uygulamaya konulmalı,

Toplu taşım araçları yaygınlaştırılmalı,
Bütün bu etkenlerin yanında; atıkların uygun olmayan tesislerde yakılarak bertaraf edilmesinin önlenmesi, sanayi
tesisi yer seçiminin yerleşim alanları dışında ve hakim rüzgarlar dikkate alınarak yapılması, imar planlarında bu
alanların çevresinde yapılaşmaların önlenmesi ve araçların egzoz emisyon ölçümlerinin periyodik olarak yapılması
sağlanmalı, bununla birlikte; alternatif enerji kullanan motorlu taşıtlar geliştirilmeli ve özendirilmelidir. (LPG vb.)
Küresel ısınmanın Türkiye üzerindeki etkisi;
2070’te Türkiye genelinde sıcaklıklar 6 derece kadar yükselecek, Karadeniz Bölgesi dışında yağışlar iyice
azalacak. Ekosistem değişince, birçok canlı türü de yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalacak.İstanbul Teknik
Üniversitesi Avrasya Yerbilimleri Enstitüsü, küresel ısınmasının, Türkiye üzerindeki etkilerine ilişkin bir senaryo
hazırladı. Bu senaryoya göre, küresel ısınma aynı şekilde devam ederse, 2070’te Türkiye genelinde sıcaklıklar 6
derece kadar yükselecek. Ekosistem değişecek, canlı türleri yok olma tehlikesi yaşayacak.Prof.Dr. Nüzhet Dalfes,
Türkiye’nin küresel ısınmayla mücadele karşısındaki tutumunu, “İlk defa bir yerde Türkiye Cumhuriyeti hükümeti
bizden bilgi talep eder durumda oldu. Bu tabii bizi çok sevindirdi ama Türkiye bu açıdan geç kalmış bir ülke”
sözleriyle eleştirdi.
Çevre ve Orman Bakanlığı’nın isteğiyle, “Türkiye için iklim değişikliği senaryoları” başlıklı bir rapor hazırladıklarını
söyleyen Dalfes, şu ana kadar elde edilen verilerin, 2070 -2100 yılları arasını kapsadığını açıkladı.
Dalfes, çalışmayla en kötü durum için hazınlanmış bir projeksiyon yapıldığını dile getirerek, “Türkiye’yi hoş olmayan
bir tablo bekliyor” dedi.
Eldeki verilere göre küresel ısınma aynı şekilde devam ederse, yaz aylarında Türkiye’nin batısında sıcaklıklar 5 ila
6 derece, Orta ve Doğu Anadolu ile Güneydoğu Anadolu bölgelerinde ise 3 ila 4 derece yükselecek.
Kış aylarında da sıcaklıklar 2 ila 3 derece yükselecek.
Senaryoya göre, 2070 yılında Karadeniz Bölgesi’nde yağışlar yüzde 10 ila 20’lik artış gösterecek, güneyde ise
yüzde 30’a kadar azalacak. Prof. Dr. Nüzhet Dalfes, iklim değişikliklerinin farklı şekillerde hissedileceğini,
önümüzdeki on yıllarda iklimin değişikliğinin daha fazla hissedileceğini vurgulayarak şöyle diyor:
“Kar yağdığı kışlar da olacak, daha az kar yağdığı kışlar da olacak. Türkiye’nin ekosistemlerinde ciddi sorunlar
olacak ki bu ekosistemler de bir ülkeyi bir coğrafyayı ayakta tutan şeyler... Böceğiyle, merasıyla, kurduyla,
hayvanıyla canlılar etkilenecek, bir sürü canlı yok olacak...”
Dalfes, küresel ısınmayla mücadele konusunda, öncelikle, sera gazlarının yayılımının azaltılması gerektiğini
vurguluyor.
İstanbul Teknik Üniversitesi Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü tarafından yürütülen çalışmaların önümüzdeki yıl
tamamlanması planlanıyor.
BM Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) raporuna göre, küresel ısınmanın planktonlardan kutup
ayılarına, dünyanın en güney noktasından en kuzeyine kadar, yeryüzündeki canlılar üzerinde beklenen ciddi etkisi
ortaya çıkmaya başladı.
Associated Press'in haberine göre, IPCC tarafından açıklanması beklenen ve 100'den fazla ülke hükümetinin tayin
ettiği 2 bin dolayındaki bilimadamının katkılarıyla hazırlanan raporda, ''iklimdeki değişiklikler artık tüm kıtalarda
fiziksel ve biyolojik sistemleri etkiliyor'' denildi.
''Yüzlerce canlı türünün eski yayılma alanları değişmiş, ekosistemler bozulmuş durumda'' denilen rapora göre,
kuzey ve güney kutuplarındaki hayvan ve bitkiler dahil canlı türlerinin yaşam biçimlerinde çok büyük değişiklikler
başladı.
Yükselen deniz suları kıyılarda canlı türleri için yaşam alanı yaratan sulak alanları tahrip ediyor.
Isınan deniz suları da çeşitli türlerin zengin bir uyum içerisinde yaşadıkları mercan resiflerinin beyazlaşmasına ve
ölmesine yol açmaya başladı.
SU MUCIZESI
"İÇİNDE SU OLAN ŞİŞENİN ÜSTÜNE YAZILMIŞ VEYA SÖZEL SÖYLENMİŞ OLAN SÖZCÜKLER, DÜŞÜNCELER, SUYA
ÇALINMIŞ OLAN MÜZİK VEYA OYNATILMIŞ FİLM İLE SUYUN YAPISAL ÖZELLİĞİ DEĞİŞİR."
Yaratıcı Japon bilim adamı Emotonun çalışmasında somut kanıtlarla insanın titreşimsel enerjisinin, düşüncesinin,
kelimelerin, fikir ve müziğin, hatta son yaptığı çalışmalarda suya oynatılan filmlerin dahi suyun moleküler yapısını
etkilediğini ispat etmiştir. Su bu gezegendeki yaşamın kaynağıdır. Beden bir sünger gibidir ve hücre denilen, sıvı
dolu trilyonlarca odacıktan oluşur.
Yaşamımızın kalitesi sıvımızın kalitesi ile direk bağlantı halindedir. Su son derece uyumlu bir maddedir. Fiziksel
şekli kolayca bulunduğu ortama adapte olur. Fakat değişen sadece fiziksel şekli değildir, moleküler şekli de değişir.
Çevreden aldığı enerji veya titreşimler suyun moleküler şeklini değiştirir.
Bu anlamda su sadece görsel olarak çevresel durumu yansıtmaz, aynı zamanda moleküler anlamda da
yansıtır.Bay Emoto görsel anlamda bu moleküler değişimi belgelemekte.
Su damlacıklarını dondurup fotoğraf çekme kapasitesi olan bir karanlık alan mikroskobu altında inceliyor. Yapılan
çalışmalar çevresel etkilerin suda yarattığı moleküler değişimi açıkça ortaya koymakta.
Bay Emoto dünyanın değişik kaynaklarından alınan ve değişik durumlarda olan suyun kristalize şekillerinde birçok
büyüleyici farklılıklar keşfetmiş.
Akarsulardan ve kaynaklardan alınan su çok güzel geometrik şekilleri olan kristal desenler gösterirken, sanayi ve
yerleşimin yoğun olduğu yerlerden alınmış kirli ve toksik su ve su borularında, depolarda bekletilen durgun su kesin
olarak şekilsel bozukluk ve rastgele oluşmuş kristal şekiller oluşturuyor .
Bu fotoğraflar suyun inanılmaz yansıtmalarını gösteriyor. Canlı ve her duygu ve düşüncemize tepki veren bir
madde. Suyun, çevresindeki titreşim ve enerjiyi kolayca kopyaladığı açıkça ortada. Su, bir şey söylendiğinde,
aktarıldığı anda, anında etkilenmekte.
Fotoğraflardaki dondurulmuş sulara fotoğrafları çekilmeden önce ya sözel olarak veya şişenin üstüne yazılarak
resimlerin altındaki kelimeler yüklenilmiş. Suyun kelimelerin manalarının enerjisini kopyalayıp, görüntü olarak
verdiği yansımanın gerçekliği şaşırtıcı.
Burada iki ilk okul talebesi, okul için bir deney yapmışlar. İki farklı şişeye pişmiş pirinç koyup şişenin birine
"Teşekkür ederim!" diğerine ise "Seni Aptal!" diye tekrarlamışlar. Bir ayın sonunda "Teşekkür ederim!" denilen
pirincin renginin sarı ve kokusunun helmelenmiş pirinç gibi olduğunu ve "Seni Aptal!" denilen pirincin ise simsiyah
ve kötü kokulu olduğunu, pirincin bile kelimelerden etkilendiğini görmüşler. Bu deney yayılmış ve birçok insan aynı
deneyi tekrarladığında aynı neticenin elde edildiğini görmüşler. Siz de deneyebilir, farklı kelime veya cümlelerle ne
tür netice elde ettiğinizi görebilir, söz ve düşüncenin etkisini bizzat gözlemleyerek yaşayabilirsiniz.
Yapılan araştırmada suya müzik de çalınmış, film de oynatılmış. Örneklerde kelimelerin ve müziğin etkisini
görebiliyorsunuz. Film oynatıldığında da korku filmlerinin, şiddet içeren filmlerin kötü bir etkisi olup şekil
bozuklukları oluşmuş. (Bu yüzden sizlere bu tarz filmleri hiç seyretmemenizi veya mümkünse hiç olmazsa hemen
uykudan önce seyretmemenizi tavsiye ederim. Uykudan hemen önce yapılan şeyler bilinçaltına daha çabuk yerleşir
ve etkiler.)Su hücreler arası bilgi alış-verişini sağlar. Bu şekilde var olabiliyoruz.
Sizin gün içinde düşündüğünüz ve söylediğiniz her şey tüm hücrelerinizi etkiler, çünkü bedeninizdeki su bunların
enerjisini kopyalayıp hücrelere dağıtır.
Dolayısı ile siz bir bakıma düşündüğünüz ve konuştuğunuz şeyler olursunuz, bedeninizi de etkilersiniz. "Ben hep
hasta olurum." dediğinizde içinizde dolaşan su o kaliteye bürünüp bunu hücrelere iletir. "Beni hasta ediyorsun,
seni öldüreceğim" cümlesi yüklenilmiş olan suyun fotoğrafına bakınız.
Düşündüklerinizin ve konuştuklarınızın kalitesinde yaşarsınız. Tüm hayatınız ve sağlığınız hücrelerinizde var olan,
atalarınızdan aktarılan ve kendi geçmişinizden gelen bedeninizdeki sudaki bilgilerin kaydıdır .
ENERJİ TASARRUFU
ENERJİ TASARRUFU NEDİR?
Enerji tasarrufu, üretimde, konforumuzda ve iş gücümüzde herhangi bir azalma olmadan enerjiyi verimli kullanmak,
israf etmemektir.Aynı işi daha az enerji kullanarak yapmaktır.
Bu yalıtımsız evde oturan aile;
Kış aylarında konforlu bir ısınma sağlayamadıkları,
daha fazla yakıt kullandıkları,bunun için daha fazla para
ödedikleri ve bacalarından çevreye o oranda daha fazla
emisyon atıkları için endişeliler.
Bu yalıtımlı evde oturan aile;
Kış aylarını konforlu geçirdikleri,Daha az yakıt
kullandıkları, Bunun için daha az para ödedikleri ve
Bacalarından çevreye o oranda daha az emisyon
attıkları için mutlular.
Enerji tüketimimizin %82 ’si ısıtma için kullanılmaktadır. Isı yalıtım önlemlerinin alınması ile bu kayıplar azaltılabilir.
Binaların yalıtımı ile %25 den %50’ye varan yakıt tasarrufu sağlanması mümkündür.
Niçin Enerjiyi Verimli Kullanmalıyız?
Enerjinin fazla kullanılması sonucunda;
o DOĞAL KAYNAKLAR HIZLA TÜKENİYOR
o ÇEVRE KİRLENİYOR
o ENERJİ İÇİN YÜKSEK MİKTARDA PARA ÖDÜYORUZ
Ekonomik üretim ana unsuru olan ve hayat kalitemizi iyileştiren enerjinin kullanımından vazgeçemeyeceğimize
göre ENERJİYİ VERİMLİ KULLANALIM
Dünya'da enerji tüketiminin bu şekilde devam etmesi durumunda 2020 yılında fosil yakıt kaynaklarının yarısının
tüketilmiş olacağı tahmin edilmektedir. Fosil kaynaklar, sadece yakıt olarak değil aynı zamanda başta ilaç olmak
üzere kimya sektöründe pek çok alanda kullanılmaktadır. Bu yönü ile de korunması en azından tüketiminin
azaltılması önemlidir.Kömür veya petrol gibi fosil yakıtların yanması sonucu, daima CO2 oluşur. Yapılan ölçümler
milyonlarca yıldır 180-280 ppm arasında değişen CO2 seviyesinin günümüzde 360 ppm seviyesine çıktığını
göstermektedir. Karbondioksit diğer sera gazlarına göre %55'lik bir oranla, doğal sıcaklık dengelerinin
bozulmasında en büyük etkiyi yaparak Küresel Isınma'ya neden olmaktadır.Küresel Isınma'nın oluşumunda Sera
Etkisi'nin rolü büyüktür. "Sera Etkisi"ni, güneşten gelen kısa-dalga ışınlarının geçmesine izin veren gaz
tabakasının, dünya üzerinden yansıyan uzun-dalga ışınlarının büyük bir kısmını tutması sonucu meydana gelen
atmosferik dengesizlik olarak kısaca açıklayabiliriz.Atmosfere atılan diğer sera gazları ise CO, SO2, NOx gibi zehirli
gazlar ve radyoaktif maddelerdir. Termik santrallarda, sanayide ve binalarda yakıt olarak kömür kullanıldığında, bu
kirlilik etmenlerinin yanısıra kül de açığa çıkar. Kül civa, kurşun, arsenik ve kadmiyum içermesi nedeniyle yüksek
oranda kirletici etkiye sahiptir.Fosil yakıtların bu şekilde kullanılmaya devam edilmesi durumunda, aşırı kuraklık,
deniz seviyesinde yükselme sonucu su baskınları, fırtınalar ve ultraviyolenin artması gibi küresel değişmeler
sonucu, doğanın ekolojik dengesinin bozulması kaçınılmazdır.1970'li yıllarda yaşanan petrol krizi sonrasında enerji
konusuna ilgi artmış ve enerji tasarrufu konusu gündeme gelmiştir.
Enerji tasarrufu yapmak aile bütçesi için önemlidir. Enerjiyi verimli kullanırsak faturalara daha az para öderiz. Enerji
tasarrufu devlet bütçesi için de çok önemlidir. Kullandığımız enerjinin yaklaşık %60'ını başka ülkelerden alıyoruz ve
ödemeyi döviz olarak yapıyoruz.
EK-1
2012 YILINDA GERÇEKLEŞTİRILMİŞ ÇEVRE EĞİTİM ETKİNLİKLER
1
2
3
4
5
Eğitim etkinliğinin adı
Gerçekleştirilen tarih
DUNYA ÇEVRE VE
KORUMA HAFTASI
05 Haziran 2012
KÜRESEL ISINMA VE
UZERİMİZDEKİ
ETKİLERİ
22 Haziran 2012
SU MUCİZESİ
20 Temmuz 2012
ENERJİ TASARRUFU
20 Temmuz 2012
DUNYA VE BIZ KONULU
RESIM SERGİSİ
27 Temmuz 2012
Yapılan eğitim etkinliği ile ilgili kısa öz değerlendirme
(etkinliğe katılım nasıldı, katılımcıların görüşleri neler oldu, etkinlik faydalı
oldu diyebilir misiniz gibi)
Katılıma ilgi oldukça yoğundu ve bu etkinlikler gösteriyorki artık insanlar
durumun farkında ve daha fazla bilinçlenmek istiyorlar.
Katılımcılar konuya oldukça ilgiliydiler.Çoğunluk durumun farkında ve ilgileri
çok büyük.
Otelde konaklayan misafirlere odalarına bilgilendirme yazıları bırakılarak
gerceklestirilen bu etkinlik misafirler tarafından değerlendirildi ve sezon
sonuna kadar panoda asılı kaldı.
ENVIRONMENTAL EDUCATION ACTIVITIES PERFORMED IN THE YEAR 2012
Name of educational
activity
Date
Short Assesment of the activity (did many people participate,
what was the outcome, etc).
1
2
3
4
5
ETKİNLİKLERİN HİTAP ETTİĞİ BÖLGE: ……………………………………………..
( REGION OF SCOPE )
ETKİNLİKLERİ ORGANİZE EDEN BELEDİYE-DERNEK VEYA İŞLETME : ………………………..
( ACTIVITIES ORGANIZED BY )



5’ten fazla yapılmış olan eğitim etkinlikleri için lütfen sayfayı çoğaltarak ekleyiniz.
Lütfen bu tabloyu yapılan etkinliklerin belgeleri ile birlikte ayrı bir dosya olarak gönderiniz.
Lütfen bu tabloyu elektronik ortamda da Vakfımıza gönderiniz.
Bu sayfayı word dokümanı olarak www.mavibayrak.org.tr ‘den indirebilirsiniz
2013 YILINDA GERÇEKLEŞTİRİLECEK ÇEVRE EĞİTİM ETKİNLİKLERİ
Aktivite Adı Ve Kategorisi
Hedef Grup Ve Yeri
Aktivitenin
Amacı Ve İçeriği
Planlanan Tarih
1
DOĞA YÜRÜYÜŞLERİ
Plajda bulunan tüm
konuklar
PLAJ
16 Haziran 2013
1
2
ÇEVREMİZİ TEMİZ TUTMA
ETKİNLİĞİ
Plajda bulunan tüm
konuklar
PLAJ
30 Haziran 2013
2
3
DÜNYA ÇEVRE GÜNÜ
Plajda bulunan tüm
konuklar
PLAJ
14 Temmuz 2013
3
4
ARITMA TESİSİ YARARI ve
ÇALIŞANLARA ANLATIMI
Otel Çalışanları
PLAJ
21 Temmuz 2013
4
5
Name And Category
Of The Activity
5
ETKİNLİKLERİN HİTAP ETTİĞİ BÖLGE: ………………………………..
( REGION OF ACTIVITES )
ETKİNLİKLERİ ORGANİZE EDEN BELEDİYE-DERNEK VEYA İŞLETME : …………………………………………..
( ACTIVITIES ORGANIZED BY )
Target Group And
Place
Aim And Content
Of The Activity
Date Of Activity
Download