EL DOKUMASI HALICILIĞIN SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİNE İTHALATIN ETKİLERİ Filiz Nurhan ÖLMEZ* İhsan AKKUŞ** GİRİŞ El dokuması halıcılık ata sanatımız olup teknik ve motifleriyle sağlam bir geleneğe dayanmaktadır. Bununla birlikte, el dokuması halıcılık sektörünün sorunları her geçen gün biraz daha artmaktadır. Mevcut sorunlar sadece ülkemizle sınırlı kalmayıp, halıcılıkla uğraşan tüm ülkelerde kendini göstermektedir. Küresel ekonomi, AB politikaları, uyum süreci çalışmaları, halıcılık alanında da geleneksel üretim süreçlerinin yeniden gözden geçirilmesini zorunlu kılmaktadır. I. Dünya Savaşına kadar dünya halı ticaretinin merkezi ve transit pazarı durumunda olan ülkemize, 2000li yıllarda ne olmuştur da bu niteliğini yitirmiştir? Uluslar arası halı ticaret merkezlerinde meydana gelen değişiklikler, ülkemizde sıkça yaşanan ekonomik krizler, sağlıklı bir halıcılık mevzuatının düzenlenip uygulanamaması, son yıllarda ithalatın üretime oranla hızla artması, bu sektörün kalkınmasını olumsuz yönde etkileyen hususlar olarak dile getirilmektedir. Tüm bu hususlar insansal ve materyal kaynakların azalması ile de yakından ilişkili olup, dünya koşullarına ayak uydurabilen akılcı yönetim biçimleri ile telafi edilebilecek sorunlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Değişen ve gelişen dünyada yeni kavram ve yönetim biçimlerinin halıcılık sektöründe ele alınıp, gerekli düzenlemelerin yapılması acil bir zorunluluk olarak görülmektedir. Bu bildiride el halıcılığının günümüzdeki ve dünyadaki durumu rakamlarla ortaya konulup, ithalatın el halıcılığı üzerindeki etkileri sektörde söz sahibi olan firmaların görüşleri doğrultusunda irdelenecek, sorunların temel kaynağı aranarak, çözüm önerilerine katkı sağlamak amacıyla, toplam kalite yönetimi ve el halıcılığında sürdürülebilir kalkınma kavramları üzerinde durulacaktır. TÜRKİYEDE EL HALICILIĞI Sorunların kaynağına inebilmek için, ülkemizde el halıcılığına; talep, üretim, ithalat, ihracat pencerelerinden genel olarak bakmak gerekmektedir. El dokuması halıcılıkta üretim talebe göre belirlenmekte, bu nedenle de stok miktarları çok az olmaktadır. El dokuması yün halı üretiminde yurt içi talebi belirleyen en önemli unsurlar tekstil, inşaat ve mobilyadekorasyon sektöründeki gelişmelerdir. 5 Nisan 1994 ‘ de ekonomik önlemlerin uygulanması sonucunda el dokuması halı sektörüne olan iç talepte bir daralma olduğu gözlenmiştir. El dokuması halı talebi 1995 yılında bir önceki yıla göre %20.2 oranında artmış, 1996 yılında ise bir önceki yıla göre %0.2 oranında azalmıştır[1]. Bu azalma günümüze kadar devam etmiştir. Türkiyedeki el halısı üretiminin 2002 yılında 2,4 milyon m² ve el halısı talebinin ise 2,2 milyon m² olduğu bilinmektedir. İç talep turistik bölgelerdeki yabancı turistlere yapılan satışları da kapsamaktadır[2] . 1996 yılında 4 milyon m2 el dokuması halı üretimi gerçekleşmiş olup, 1995 yılında bir önceki yıla göre yıllık artış miktarı %5.6 iken, 1996 yılında yine bir önceki yıla göre bu oran %2.8 olmuş yani önceki yıllara göre üretim miktarında bir düşüş yaşanmıştır[3]. El halısı üretimi 2001 yılında azalırken 2002 yılında yeniden artış eğilimine geçmiştir. 2002 yılındaki % 19luk üretim artışına rağmen, halı üretimi 2000 yılındaki seviyesinin gerisinde kalmıştır. 1990lı yıllarla kıyaslandığında el dokuması halı üretiminin tedrici olarak azaldığı dikkati çekmektedir. Sektörde çalışan dokuyucu sayısının 600.000-700.000 civarında olduğu tahmin edilmektedir. Ülkeye önemli miktarda döviz girdisi sağlayan yün halı ihracatımız ise dünya çapında üretici bir ülke konumunda olmamıza karşın, üretim hacmimize kıyasla çok azdır. El dokuması halıcıkta ihracatın üretim içindeki payı 1990lı yıllarda %20 dolayındadır. Oysa üretimi Türkiye den çok daha fazla olmayan İran da %50 civarındaki bu oran İran-Irak savaşından önce %70e kadar çıkmıştır. Üretimi Türkiyeden çok geri olan Hindistan, Çin, Pakistan ve Afganistanın ise ihracatları üretim miktarlarına göre %90 dolayındadır[4]. 1995 yılında el dokuması halı ihracatımız, bir önceki yıla göre %23.3 oranında düşüş göstererek 3.764 trilyon TL den 2.888 trilyon TL ye gerilemiştir. Bunun başlıca nedeni ise, Almanya ve İsviçre pazarının doyuma ulaşmasından dolayı bu ülkelere yapılan ihracatlardaki azalmadır. İhracatta görülen bu azalma 1996 yılında %18.9 oranında gerçekleşmiş, elde edilen gelir 2.888 trilyon TL den 3.434 trilyon TL ye yükselmiştir. Çizelge 1de günümüzde el dokuması halı ihracatımızın yıllara göre dağılımı verilmiştir. Çizelge 1. Günümüzde Türkiye'nin yıllar itibariyle el dokuması halı ihracatı El Halısı 1998 1999 2000 2001 2002 2003 2004 (*) M² 896.723 783.557 713.258 1.068.165 948.306 1.002.231 1.221.221 $ 136.938.577 103.073.898 98.740.647 97.957.441 77.812.175 71.083.471 87.058.347 $/M² 153 132 138 92 82 71 71 Kaynak: Dış Ticaret Müsteşarlığı (*) : Kasım 2004 Sonu İtibariyle 1996dan 1998e kadar ihracatta gözlenen artış, 2003e kadar düşüş seyri göstermiş ancak 2004’ de yeniden canlanmaya başlamıştır. El halısı ihracatımız 1990 yılında 144 milyon dolar, 1992 yılında 154 milyon dolar, 1998 yılında 136 milyon dolar, 1999 yılında 103 milyon dolar ve 2003 yılında ise 71 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir. 2004 yılı Kasım sonu itibarıyla 87 milyon dolara olduğu açıklanmıştır. 1990-2004 yılları arasında toplam halı ihracatımız artarken el halısı ihracatımızın toplam halı ihracatı içerisindeki payı sürekli azalmış, 1989 yılında %72,6 iken, 2003 yılında % 18,6ya gerilemiştir. Ülkemizin turistik bölgelerinde yabancı turistlere önemli oranda halı satışı yapılmaktadır. Turistlere satılan el dokuması halı ve kilimlerin değerinin 1-1,5 milyar dolar arasında olduğu tahmin edilmektedir. El halısı ihracatımız, dünya piyasalarında genel alıcı olan refah seviyesi yüksek batılı ülkelere yapılmaktadır. En fazla ihracat yapılan ülkeler sırasıyla Almanya, ABD, İngiltere, Japonya, İtalya ve İspanyadır. Türkiyenin el halısı ihracatındaki azalma ülkeler bazında da açıkça görülmektedir. Örneğin 1990 yılında Almanyaya yapılan ihracat 56 milyon dolarken, 2003 yılında bu rakam 16,6 milyon dolara gerilemiştir. Aynı şekilde 1990 yılında 23 milyon dolar ihracat gerçekleştirilen Fransa’ ya, 2003 yılında sadece 0,6 milyon dolar ihracat yapılmıştır. Diğer ülkelerde de benzer eğilimler dikkati çekmektedir[5]. İthalata bakıldığında ülkemizde halı ithalatının %40.5ini el halıları oluşturmaktadır (Çizelge 4). Halı sanayi ülkemizin dış ticaret fazlası veren sektörlerinden biridir. 2003 yılında halı sektörü 312 milyon dolar fazla vermiştir. Çizelge 2de ülkemizin halı ithalat rakamları verilmiştir. Çizelge 2. Türkiyenin halı ithalatı 1989-2003 (1 000 $) Ürün 1989 1990 1992 1993 1994 1995 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003 El halısı 113 370 593 252 287 598 12,479 18,754 15,434 14,721 25,701 27,797 25,447 27,833 Kaynak: Dış Ticaret Müsteşarlığı Bu rakamlara göre el halısı ithalatı 1989 yılında 113 bin dolar iken bu rakam 1995 yılında 598 bin dolara, 1996 yılında 12 milyon dolara ve 2003 yılında ise 25 milyon dolara yükselmiştir. 2004 yılı Kasım sonu itibarıyla 35 milyon dolar olduğu açıklanmıştır. Türkiyenin Gümrük Birliği öncesi el halısındaki dış ticaret fazlası 108 milyon dolarken bu rakam her yıl azalmış ve 2002 yılında 43 milyon dolara gerilemiştir. Çizelge 3’ de ülkemizin halı ithal ettiği ülkeler verişmiştir. Çizelge 3. El dokuması halı ithalatı yaptığı ülkeler ve ithalat değerleri 1989-2003 (1 000 $) ÜLKE 1990 1992 1993 1994 1995 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003 Çin Halk Cumhuriyeti 95 100 40 - 61 3,193 6,432 7,162 3,023 7,936 10,394 11,426 10,281 Hindistan - - - - - 6 783 436 417 1,134 1,943 2,065 3,851 Nepal - - - - - 19 30 55 160 1,220 1,043 1,764 3,793 Pakistan 12 - - - - 131 768 1,797 1,636 3,801 6,790 4,024 3,706 İran 2 1 - - - 174 959 229 700 1,025 1,678 2,050 2,889 Romanya - - - - - - 84 323 356 707 706 1,233 694 Almanya 45 30 56 1 149 4,913 5,206 3,616 4,410 4,134 704 719 438 A.B.D. 1 14 111 32 166 611 234 459 362 1,003 435 432 Güney Kore - - - - - - - - - 0 0 0 195 Azerb-Nahç. - - - - - 87 264 37 104 345 208 385 182 Diğer 215 462 142 176 356 3,790 3,617 1,545 3,457 5,039 3,328 1,346 1,372 Toplam 370 593 252 287 598 12,479 18,754 15,434 14,721 25,701 27,797 25,447 27,833 Kaynak: Dış Ticaret Müsteşarlığı Türkiyenin el halısı ithalatında en çok paya sahip ülkeler sırasıyla % 44 ile Çin, % 16 ile Pakistan, % 8 ile Hindistan ve İran dır. Bu ülkeler dünya piyasalarında bu sektörde en büyük rakiplerimizdir. Gümrük birliğinden önce bu ülkelerden hemen hemen hiç ithalat yapılmazken gümrük birliğinden sonra bu ülkelerden yapılan ithalat önemli ölçüde artmıştır. Türkiye ile AB arasında 6 Mart 1995 tarihli ve 1/95 sayılı Ortaklık Konseyi Kararı (OKK) ile Gümrük Birliği oluşturulmuş sözkonusu karar kapsamındaki yükümlülükler çerçevesinde Türkiye üçüncü ülkelere karşı Ortak Gümrük Tarifesini (OGT) uygulamaya başlamıştır. OGT, ABnin üçüncü ülkelere karşı uyguladığı gümrük tarifesidir. Türkiyenin üçüncü ülkelere karşı OGT’ yi uygulamaya başlamasıyla ithalatta uygulanan fonlar kaldırılmış ve gümrük oranlarının aşamalı olarak önemli miktarda indirilmesi sonucu el dokuması halı ithalatı iç piyasayı tehdit edecek boyutta artmış ve bu durum yerli üreticiyi zor duruma sokmuştur. Bu nedenle, Ortak Ticaret Politikası araçlarına uyum kapsamında, Topluluğun 518/94 (3285/94) ve 519/94 sayılı Konsey Yönetmelikleri ile DTÖ Korunma Tedbirleri Anlaşması hükümleri doğrultusunda hazırlanan, İthalatta Gözetim ve Korunma Önlemleri ile Kota İdaresi ve Tarife Kontenjanı Hakkındaki 95/6814 sayılı Karar kapsamında el halısı ve kilim ithalatının gözetime tabi tutulması ve koruma önlemlerinin alınmasının faydalı olacağı düşünülmektedir[6]. Çizelge 4de el halısı ithalatının toplam halı ithalatı içerisindeki payı (%) verilmiştir. Çizelge 4. El halısı ithalatının toplam halı ithalatı içerisindeki payı (%) Yıllar 1989 1990 1991 1992 1993 1994 1995 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003 % Pay 9.7 5.5 16.3 10.7 3.6 6.0 8.2 28.6 34.4 28.8 32.6 40.8 53.8 44.3 40,5 Çizelge 4de görüldüğü gibi el halısı ithalatının toplam halı ithalatı içerisindeki payı 1989da %9.7 iken, çeşitli düşüş ve artışlarla 1998 yılına kadar gelinmiş ve 1998’ de %28.8den 2003de %40.5e yükselmiştir. DÜNYADA EL HALICILIĞI Dünyadaki el halısıüretim ve ihracat faaliyetlerine bakıldığında İran, Çin, Pakistan, Hindistan, Türkiye, Nepal ve Tibet gibi ülkelerin faal olduğu dikkati çekmektedir. Dünya’ da halı en çok kullanılan yer kaplaması olmasına rağmen parke, ahşap döşeme, lamine, vinil gibi diğer zemin kaplamalarına olan talebin artması nedeniyle son yıllarda halıya olan talep azalmıştır. Özelikle sıcak iklime sahip bölgelerde halı talebinde önemli daralmalar gözlenmekte olup dünya el halısı ticareti azalma eğilimindedir. Örneğin, dünya el halısı ithalatı son yıllarda azalma göstermektedir. 1997 yılında dünya el halısı ithalatı 2 milyar dolar iken 2001 yılında 1.7 milyar dolara gerilemiştir. Dünyada en çok el halısı ithal eden ülkeler sırasıyla: ABD, Almanya, Japonya, İtalya, İngiltere ve Fransadır (Çizelge 5). Çizelge 5.Ülkelere göre dünya el halısı ithalatı* (1 000 $) ÜLKE 1997 1998 1999 2000 2001 ABD 352,147 441,937 494,959 619,844 576,384 Almanya 689,433 631,806 521,362 453,345 416,128 Japonya 140,873 97,507 90,706 99,124 84,375 İtalya 115,478 109,647 106,012 93,730 74,238 İngiltere 90,821 76,050 76,001 66,059 64,734 Fransa 54,381 56,477 57,296 52,336 57,966 İsviçre 74,446 67,499 53,729 50,384 48,667 Kanada 34,978 37,990 37,190 38,161 32,031 Türkiye 20,000 16,711 16,385 27,757 30,122 Diğer 434,236 348,058 340,177 308,904 266,798 Toplam 2,006,793 1,883,682 1,793,817 1,809,644 1,651,443 Kaynak: PC-TAS, International Trade System UNCTAD/WTO * 570110, 570190 ve 570210 Armonize Sistem numaralı ürünleri kapsamaktadır. İhracat penceresinden bakıldığında, dünya el halısı ihracatının % 70i İran ve Çin tarafından yapılmaktadır. Ülkelere göre dünya el halısı ihracatı Çizelge 6da verilmiştir. Çizelge 6. Ülkelere göre dünya el halısı ihracatı (1 000 $) ÜLKE 1997 1998 1999 2000 2001 İran 644,076 576,885 700,768 655,089 545,178 Çin 322,394 279,715 253,539 260,938 234,970 Türkiye 163,580 148,253 114,003 106,282 103,932 Almanya 83,349 79,048 72,517 70,187 57,787 Diğer Ülkeler 530,479 546,883 615,821 543,459 169,913 Toplam 1,743,878 1,630,784 1,756,648 1,635,955 1,111,780 Kaynak: PC-TAS, International Trade System UNCTAD/WTO Türkiye dünya el halısı ihracatında 2001 rakamlarına göre üçüncü sıradadır. Türk halısının pazar payı her geçen yıl bir önceki yıla kıyasla azalmaktadır. Türk el halıcılığı, 2005’ teki mevcut konumu itibariyle yaklaşık 2 milyar dolarlık dünya halı ticareti içerisinde 2002 yılında 77.812.175 USD tutarında 948.306 m2 el halısı ihracatı, 25.446.902 USD tutarında toplam 934.483 m2 el halısı ithalatı gerçekleştirmiştir. Türkiyenin el halısı ithalat miktarında büyük bir artış kaydedilmesine karşın, parasal değer olarak düşüş meydana gelmiş olup, ithalatta daha ucuz halılara yer verildiği anlaşılmaktadır[7]. İTHALATIN TÜRK EL HALICILIĞINA ETKİLERİ İthalat rakamları artarken, üretim rakamlarının düşmesi durumu, “ ithalat ülkemizde el halıcığının sürdürülebilirliği karşısında bir engelmidir? sorusunu karşımıza çıkarmaktadır. Bu sorunun cevabını alabilmek için, sektörde söz sahibi olan halı üreticilerinin olaya bakışını irdelemek gerekmektedir. Halı sektörünün yayın organlarından Halı dergisinde yayınlanan röportajlara bakıldığında halı sektörünün lider ve piyasa belirleyici firmalarından biri %40ı kendi üretimleri iken %60ını Çin, Hindistan, Nepal ve Vietman gibi ülkelerden modern dizaynlı halılar ithal ettiğini ifade etmektedir.1996 yılından bu yana adı geçen ülkelerde şirketin anlaşması olan fabrikalar firma için fason üretim yapmaktadır. Başka bir deyişle firma bu ülkelerdeki bazı fabrikaları kiralamaktadır ve bu fabrikalar sadece bu firma için üretim yapmaktadır. Buralarda üretilen halılar ithal edilerek ülkemize girmektedir. Anlaşma yapılan fabrikalar, firmanın belirlediği koleksiyonları renk, desen ve ebatlarına göre üretmekteler[8]. Bir diğer firma yöneticisi öncelikle ithalatçıların ülke ekonomisine negatif bir katkı sağladığını ve bunu özellikle hazır ürün getiren ithalatçılar açısından dile getirdiğini belirtmiştir. Firma hazır ürünler ithal etmekten ziyade, kendi tasarımlarını oluşturarak üretimi dışarıda yaptırmayı tercih etmektedir. İngiltere, Belçika, Nepal, Çin ve Hindistan olmak üzere 5 ayrı ülke ile çalışmaktadırlar. İthalat yapmalarının nedeni sorulduğunda, Uzakdoğu ülkelerinde maliyetlerin oldukça düşük olması nedeniyle bu ülkelerle rekabet etmelerinin mümkün olmadığını, bu anlamda farklı bir strateji uygulamaya karar verdiklerini ve müşterilerin arzu ettikleri renk, desen ve ölçüde üretim yapmaya başladıklarını belirtmiştir. Firma yetkilisi el halısını Türkiyede üretmenin neredeyse imkansız hale geldiğinden yakınmakta, sadece çok kaliteli, katma değeri yüksek ürünlerin ülkemizde üretilebileceğini savunmaktadır. Orta kalite halıları ülkemizde üreterek rakip ülkelerle başa çıkmanın mümkün olmadığını, örneğin Hereke kalitesinde halılar üreterek rekabet ortamına girebileceklerini belirtmiştir. Ayrıca ülkemizde halıcılık sektöründe araştırma geliştirme çalışmalarının olmadığını dile getirerek, yeni iplik türleri, yeni dokular yaratılması zorunluluğunu ifade etmiştir[9] . Bir başka halı firması da benzer şekilde, Türk ve dünya pazarında alıcı bulacağına inandıkları kendi tasarımlarını ve bunun yanında Avrupalı halı tasarımcılarından satın aldıkları desenleri Nepal’ de ve Çin’ de fason olarak ürettirdiklerini belirtmektedir. 20032004 yılında Nepal hükümeti tarafından Nepalde üretim yaptıran yabancı firmalar arasında başarı ödülüne layık görüldüklerini ifade etmektedir. Firma yetkilisi Türkiye’ de dokunan halıların geleneksel Türk motiflerinden oluştuğunu belirterek, bu tarz tasarımların günümüz dekorasyonunda fazla tercih edilmediğinden yakınmaktadır. Nepal halısının dünyadaki tüm el halılarından farklı olduğunu, Nepalde halen ipliği ellerinde eğirdikten sonra, Tibet platosunda yetişen özel bitkileri kullanarak en eski geleneksel yöntemlerle ip boyamaya devam edildiğini anlatmaktadır. Ayrıca Nepalin de son yıllarda, kendi geleneksel motiflerinden ziyade Amerikalı ve Avrupalı halı tasarımcılarının istekleri doğrultusunda üretim yaptıklarını belirterek, günümüz ev dekorasyonuna uygun halı üretildiğini iddia etmektedir[10]. Üretimin neden diğer ülkelerde yapılıp sonradan ithal edildiğinin cevabını ise bir başka üretici firma vermektedir; Kayseride İpek halı üretimi yapan bir yetkili Halı dergisine verdiği röportajda yurtdışı fuarlarını takip ettiklerini, çeşitli uluslar arası ödüller aldıklarını, ancak Türkiye'nin Gümrük Birliği'ne girmesi ve halı ithalatının serbest kalmasıyla ihracattaki şanslarının tükendiğini anlatmaktadır. İhracat yaptıkları yıllarda Avrupa, ABD ve Japonya gibi ülkelerle çalıştıklarını ancakÇin'den gelen mallarla mücadele etmelerinin imkansız olduğunu, çünkü orada malzeme ve işçiliğin ucuz olduğunu ve devletin halı sektörünü desteklediğini belirtmiştir. Ayrıca desen kopyacılığının Çinde yaygın olduğuna değinen üretici, Çin'e gittiğinde orada kendi desenlerini gördüğünü; bu ürünlerin Türkiye'ye de geldiğini ve nihai tüketicinin halıdaki desenin kime ait olduğunu bilmediğini belirtmiştir. Kopyalamanın yalnızca Çin'le de sınırlı kalmadığını; Hindistan ve Pakistanın da desen kopyacılığı yapıldığını vurgulamaktadır. Öte yandan Nepalın kesinlikle kopya ürün yapmadığını; Nepal'in kendine has bir halısı olduğunu belirtmektedir. İranın da aynı sıkıntıyı yaşadığını, ama dünyadaki halıcıların %85'inin İranlı olduğunu ve İranlıların Çin'de de halı dokuttuğunu deneyimlerine dayanarak anlatmaktadır. Buna ek olarak üretici, işçiliğin en pahalı olduğu ülkelerden birinin Türkiye olduğunu, İran'daki işçilik maliyetlerinin dahi ülkemizden düşük olduğunu, Çin, Hindistan ve Pakistan'da da çok düşük işçilik maliyetleri bulunduğunu ifade etmektedir. Halı dokumacılığının Türkiye'de son zamanlarını yaşadığına inandığını eklemektedir[11]. Bunun karşıtı görüş beyan eden halı üreticileri de vardır. Bir üretici şunları belirtmektedir Çoğu insan Türkiye'de işçiliğin pahalı olduğunu iddia ediyor ama bu iddia kesinlikle yanlıştır. Herkes Hindistan'da işçiliğin çok ucuz olduğunu söylüyor ama Türkiye Hindistan'dan daha ucuz. Türkiye'de bu sektörde bazı bölgemizde 40-60 $ a insanlar çalışıyor. Bizim Mersin-Mut ta imalat atölyemiz vardır. Bu bölgede 60 $ a insan çalışıyor. Türkiye'nin problemi yüksek işçilik maliyetleri değil; asıl sorun üretim kapasitemizin çok düşük olmasıdır. Gelişmiş ülkelerin üretimini daha ucuz olan Uzak doğu ülkelerinde yaptırdığını biliyoruz bu da Türkiye'deki halıcılık bilgisiyle başka bir ülkede halı üretimi yaptırmayı zorunlu hale getirecektir. Döviz kurunun düşük olmasından dolayı ihracattan kazanamıyoruz. İhracatın güzel yanı ülkeye döviz giriyor. Türkiye'ye ithal gelen halıların %50'si yine yurtdışına gidiyor. Müşteriyi kandırmadığın sürece başka ülkelerden alınan malların yine başka ülkelere satılmasında bir sakınca yok” [12]. Bir diğer bakış açısı da Türkiye de tüketicinin istediği halıyı beğenme ve alma özgürlüğü olduğu, bunun da ithalatla sağlanabileceği yönündedir. El halıcılığında çalışma prensibi günümüz şartlarına uygun çalışmak olmalıdır. Renk, desen ve kullanılan materyaller tüketicinin istekleri doğrultusunda, doğru ürünlerde kullanılarak üretim yapılmalıdır. Ürün yelpazesi de bu kurallarla orantılı olarak geniş tutulmalı, farklı seçenekler sunulmalıdır. Tek bir ürün üzerinde durmaktansa geçmişi günümüze uyarlayıp yeni ürünler üretmeliyiz.Tüketici Nepal halısı istiyorsa ve biz üretemiyorsak, olması gereken ürünü ithal edip, satmaktır” görüşü de yaygındır” [13] . Bir başka firma yöneticisi Küreselleşmenin halıcılık sektörüne yansıması kaçınılmazdır. Hammadde, yani halı yünü sadece yün üretimi yapan Yeni Zelanda gibi ülkelerden dünyanın dört bir yanına dağılmaktadır. Desenler, basın, fuarlar, internet aracılığıyla her yere her sekil de ulaşabilmektedir. Böylece ürünün orijinini bilmek zorlaşmaktadır. Türk desenleri, gelişen teknoloji sayesinde tüm dünyada kullanılır hale gelmiştir veya başka ülkelerin desenleri Türkiye de yapılabilmektedir. Bu da ata sanatımız olan halıcılığın küresel bir kimlik kazanmaya başladığını gösterir. Yeni Zelanda yününü biz kullanıyorsak, Erzurum yününün de Hindistanda kullanıldığını bilmekteyiz şeklinde görüş beyan etmiştir[14]. Halı sektöründe söz sahibi olan şirketlerin görüşleri böyle iken uluslar arası rekabetin başlıca sorunlarından birinin kopyacılık olduğu yadsınamaz. Örneğin kendi alanında ekol olan Hereke halısının bire bir kopyaları, Hindistan'da, Çin'de yapılarak dünya ülkelerine ve bu arada Türkiye piyasasına da sürüldüğü bilinmektedir. Çin, Hindistan, Tibet gibi ülkelerden düşük fiyatla üretilen ve yerli ürünlerin bire bir kopyası olan bu mallarla mücadele çabaları sonucunda, Isparta'da Halı İhtisas Gümrüğü kurulması yönünde gelişmeler sağlanmıştır. Ekspertiz işlemlerine başlanmıştır. Türkiye'ye giren halıların marka veya coğrafi işaret tescilleri Türkiye olanların taklit edilerek ülkeye getirilmemesi yolunda bakanlık çabaları vardır. Çin, Nepal ve Tibet'te el halılarının ucuza üretilmesinin nedenini, bu ülkelerde işçilik ücretinin daha düşük olmasına bağlamak sağlıklı bir değerlendirme olmamaktadır. Böyle bir değerlendirmeyi yaparken bu ülkelerde klasik üretim tekniklerinin kullanılmıyor olmasını, Nippon düğüm tekniği gibi farklı üretim tekniklerinin uygulanıyor olmasını da göz önünde bulundurmak gerekmektedir. Bu yöntemde düğüm bulunmamakta, çözgü üstüne tutturulan şişin altına ve üstüne iplikler bukle şeklin dolanmaktadır. Düğümü olmayan ancak düğümlü halıya çok benzeyen, havlı yüzeyli bir dokuma elde edilmektedir. Çabuk üretildiği için de doğal olarak maliyeti daha ucuz olmaktadır. Bu yöntemle üretilen halıların el dokuması halı olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği tartışma konusudur. Ancak gerçek olan el dokuması halı adı altında ithal edilen bu halıların ülkemiz piyasalarında satıldığıdır. Yukarıda görüşlerine yer verilen sektör firmalarının Belçika, Çin, Hindistan, Pakistan, Nepal ve Vietnam'dan modern dizaynlı halı ithalatı yaptıkları belirtilmiştir. İthalatçı firmaların ithalatta başlıca üç yöntem kullandıkları anlaşılmaktadır. Bunların; hazır ürün ithal etme yöntemi, söz konusu ülkelerde fabrika kiralayarak tüm üretimi belli bir süre bağlamak yöntemi ve program üretim yöntemi olduğu görülmektedir. Program üretim yönteminde firma yetkilisinin de belirttiği gibi belli desenlerden belli miktarlarda sipariş verilmektedir. Bu yöntemlerin şüphesiz avantajları ve dezavantajları vardır, firmalar kendilerine en uygun yöntemi belirleyip ithalat gerçekleştirmektedir. Burada önemli olan konu siparişlerin mümkün olan en kısa sürede yerine ulaştırılması ve teknik, renk, boyama, iplik kalitesi gibi unsurlarda standart kaliteye önem verilmesidir. İTKİB Halı İhracatçılar Birliği ülkemizde el halıcılığının geleceğinin olması için marka değerinin olması, marka yaratmak ve markayı nasıl koruyacağını bilmek, dünya taleplerini karşılayacak kadar üretim yapmak gerektiğini belirtmektedir[15]. Sümerhalı A.Ş. Genel Müdürlüğü de benzer görüşleri paylaşmaktadır[16]. Ülkemiz halıcılığında önemli bir yer tutan Kayseride Kayseri halıcılılar Odası başkanı 1990'dan sonra Türkiye genelinde ve Kayseri'de el dokuma halı imalat ve ticaretinde görülen hızlı azalmanın ana nedeninin ithal makine halılarının ucuz olması ve tüketicinin tercihini bu yönde kullanmasından kaynaklandığını belirtmiştir. Ayrıca 1975 yılından sonra el dokuması halılarda kirmen ipi yerine fabrika imalatı olan kalitesiz yün ipliklerin kullanılmasının da sorunu körüklediği üzerinde durulmaktadır. Dünyada halı imalatında söz sahibi olan ülkeler, 1980 yılından sonra atölye sistemi ile imalat yapmaya başlamış, ancak ülkemizde bu yol halı imalatçıları tarafından tercih edilmemiştir. Ayrıca İthalatçı ülkelerden gelen aynı model ve renkteki halıların, talepleri karşılayamadığı için pazar kayıpları yaşandığı, halı ihracatı yapanlar tarafından dış taleplerin de karşılanamaz hale geldiği belirtilmektedir. Oda başkanı temelde bu etkenlerin halıcılık sektörünü zora soktuğunu ifade etmektedir. Bunlara ek olarak Bağ-Kur Yasası kapsamına vergi mükellefi olan esnaflar dahil edilmişse de kendi nam ve hesabına vergiden muaf olarak halı ve kilim dokuyucularının bu kapsamda yer almamasının da önemli bir sorun olduğunu anlatmaktadır. Halı dokuyan köylünün işçi statüsünde görülmemesi, sosyal güvenliğin ne olduğunu öğrenen köylünün halı dokuma işinden elini eteğini çekmesine neden olduğuna dikkati çekmektedir. 6 metrekare halıyı 45-50 günde dokuyan dört bayanın, bugünkü değerlerle almış olduğu ücretin yetersizliği de ayrı bir neden olarak gösterilmektedir. Bunların yanında halı imalatçılarının ihracat koşullarında karşılaştığı zorluklar ve 1983 yılından itibaren hükümetler tarafından uygulanan KDV’ nin, ipek ve yün halı imalatçılarına ek bir yük getirmiş olduğu belirtilmektedir. Turistik yörelerde kalitesiz halıların kaliteli halılarmış gibi satılması sonucunda Türk halıları hakkında yurtdışında yapılan olumsuz propaganda ve turistlerin kendi ülkelerinde halı satıcılarımız hakkında yaptıkları şikayetlerin de halı pazarlarının kaybedilmesinde önemli bir unsur olduğu özellikle üzerinde durulan bir konudur. Türk ekonomisinde önemli bir yeri olan halıcılık sektörüne yönelik gereken yasal düzenlemeler yapılarak üretici birliklerinin kurulması sağlanmalıdır. Bu birlikler aracılığıyla üretilen mamuller dünya pazarlarına ihraç edilmeli, bu çerçevede imalatçı ve dokuyucularımıza devlet desteği sağlanmalıdır. Bu hususlar Kayseri halıcılılar Odası başkanı tarafından da dile getirilmekte tüm bunların yanında halı ihracatçısına kolaylıklar tanınarak, halı ticareti ve ikinci el halıların ihracatında teşvik sağlanması gerektiği belirtilmektedir[17]. Bir başka önemli firma yöneticisi Türkiye’ deki üretim maliyetlerinin yüksek olması nedeniyle firmaların ithalata yönelmelerinin kaçınılmaz olduğunu dile getirmektedir. Türkiyede üretim maliyetlerinin daha makul koşullara taşındığı taktirde üretimi burada gerçekleştirmeyi istediklerini dile getirmektedir. Firma olarak, Bünyan ve Ladik gibi yerli üretim halıların satışını yaptıklarını, bunlar dışında Hindistan, Çin , Pakistan ve Nepal gibi ülkelerden el halısı, hand tufted halılar ve son dönemde oldukça popüler olan shaggy halılar gibi çeşitli halılar getirdiklerini ifade etmiştir. Röportajda firmanın önemle üzerinde durduğu husus ithal halıların yerli üretimin şansını düşürdüğüdür. Bu anlamda Bünyan halısının üretiminin de oldukça düştüğünü belirtmişlerdir. İthal ürünlerin, yerli üretimdeki halıların satışını olumsuz etkilediğini vurgulamaktadır[18]. Görüldüğü gibi, ülkemizdeki bir çok üretici firma ucuz işgücü nedeniyle Türk halılarını yurt dışında dokutturmakta daha sonra ise ülkemize ithal etmektedir. Böylelikle üretim yurt dışına yönelmektedir. Dünya el halısı pazarı çoğunlukla İranlı, Çinli ve Pakistanlı üretici/ihraçacıların kontrolünde bulunmaktadır. Sözkonusu ülkelerin dünya el dokuması halı pazarına hakim olmalarının sebepleri, bu görüşlerin bir özeti mahiyetinde, İGEME tarafından şu şekilde açıklanmaktadır[19]: ü İthalatçı ülkelerdeki dağıtım kanallarının, depoların ve perakende ağının büyük çoğunluğuna sahip olmaları ü Bu dağıtım kanallarında kendi ülkelerinin ürünleri dışında ürünleri satmamaları ü Bu ürünlerde en fazla maliyet kalemini oluşturan işçilik giderlerinin bu ülkelerde oldukça düşük olması nedeniyle ürünleri dünya pazarına düşük fiyatla sunabilmeleri ü Devletin bu ülkelerde el dokuması halı ve kilim sektörü için toparlayıcı ve koordine edici rolünün etkisi ü Bu ülkelerin uzun yıllardır ürünleri için batı pazarlarında oluşturdukları güçlü imaj Tüm bu görüş ve açıklamalardan problemin asıl kaynağının tek başına ithalat olmadığı kalite ve yönetimde karşılaşılan sorunların ve eksikliklerin önemli yer tuttuğu sonucuna varılmaktadır. EL HALICILIĞINDA SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA VE TOPLAM KALİTE YÖNETİMİ Nüfus artışı, az gelişmişlik, yetersiz sermaye, ve tasarruf birikimi, teknolojik gelişmelerin kaynak kullanımını hızlandırması, örgütlenme sorunu, az gelişmiş ya da gelişmemiş ülkelerde eski teknolojilerin büyüme uğruna kaynaklar üzerinde ağır baskı oluşturması, bilgi eksikliği, ülkeler ve bölgeler arası çıkar çatışmaları gibi temel sorunlar kaynakların doğal olarak kendini yenilemesini engellemektedir. Sürdürülebilir kalkınma bu sorunların çözümünü esas alan bir yaklaşımı benimsemekte, ülkelerin gelişme hedeflerine ulaşırken kaynakların kendilerini doğal olarak yenilemesine izin vermesini ön görmektedir. Aynı şekilde işgücü ve doğal hammadde gibi ülke kaynaklarının kullanımına son derece bağımlı olan el dokuması halıcılık sektörü de kaynakların rasyonel olmayan kullanımından etkilenmektedir. Çevresel, sosyal, kültürel etkilerin yanı sıra en ön sırada ekonomik etkiler gelmektedir. Sürdürülebilir kalkınmayla ilgili bir çok tanım vardır. Ancak bu kavramın halıcılığa uyarlanması konusunda her hangi bir literatürel bilgiye rastlanmamıştır. Sürdürülebilir kalkınma, insan ile doğa arasında denge kurarak doğal kaynakları tüketmeden, gelecek nesillerin ihtiyaçlarının karşılanmasına ve kalkınmasına imkan verecek şekilde bugünün ve geleceğin yaşamını ve kalkınmasını programlama anlamını taşımaktadır. Sürdürülebilir kalkınma sosyal, ekolojik, ekonomik, mekansal ve kültürel boyutları olan bir kavramdır.Bugünkü nesillerin ihtiyaçlarını, gelecek nesillerin kendi ihtiyaçlarını karşılayabilmelerini tehlikeye sokmaksızın karşılayabilen kalkınmadır. Sürdürülebilir kalkınma tanımlamalarından yola çıkılarak sürdürülebilir halıcılık kalkınması şu şekilde tanımlanabilir: Doğal hammaddeyi, tasarımda teknolojiyi ve bunun getirdiği çeşitlenmeyi, gerekli üretimsel süreci, potansiyel işgücünü ve kültürel entegrasyonu yerinde muhafaza ederken, ekonomik, sosyal, ve estetik ihtiyaçların tam olarak karşılanabileceği şekilde tüm kaynakların yönetimidir. Sürdürülebilir halıcılık, sosyal, ekonomik ve kültürel amaçlar arasındaki dengeyi kurmak için bir araç olarak kabul edilmeli, uzun vadeli hedefler açısından önemi üzerinde durulmalıdır. Sürdürülebilir halıcılık kalkınması sahip olduğu kaynakları koruyan, geliştiren ve optimum seviyede kullanan bir yönetim anlayışı olarak izah edilebilir. Bu tanımlamadan da anlaşılacağı gibi halıcılık sektöründeki materyal ve insansal kaynakların da teknolojik gelişme ve küreselleşme sürecinde bir kullanım sınırı vardır. Bu görüş ECRAnın (Avrupa Halı ve Kilim Derneği) amaçları ile de örtüşmektedir. Merkezi Brükselde bulunan ECRA, Avrupa halı endüstrisi tarafından, iletişim hattı güçlü, geniş çapta destek gören, profesyonel bir kuruluş haline getirilerek yeniden organize edilen bir kuruluştur. Yeni ECRA, faaliyetlerine 1 Ocak 2005 tarihinden itibaren başlamıştır. ECRA iki ayrı misyon üstlenmiştir; halı konusunda pozitif bir imaj yaratmak ve yeni AB politika ile yönetmeliklerine aktif karşılık verebilmek için Avrupalı makamlarla işbirliği içerisine girmek ve tüketicileri halıdan yana motive etmek. Bununla beraber ECRA, ekonomik, sosyal, yasal, çevresel ya da sağlık ve güvenlikle ilgili konular gibi çok farklı konularla da ilgilenmeyi misyon edinmiştir [20]. Halıcılık sektöründen önemli ölçüde gelir elde ediliyor olması ve bu gelirden pay kapma çabaları ülkeler arasında rekabet meydana getirmekte, bu rekabetin sonucu olarak da hem halıcılık işletmelerinde yeni yönetim modeli arayışları hem de günümüzde kaçınılmaz olan ithalatın olumsuz etkilerini bertaraf etmeye yönelik tedbirler içeren sistem ve yönetim yaklaşımlarına yönelmek kaçınılmaz olmaktadır. Bu arayış bizi son yıllarda ivme kazanmaya başlayan Toplam Kaliteye Yönetimi (TKY) ve sürdürülebilir halıcılık kalkınması yaklaşımlarına götürmektedir. 1950li yıllardan başlayarak devreye giren TKY ilk etapta sanayi işletmeleri için ortaya çıkmışsa da, 1970li yılların sonundan başlayarak 90lı yıllara kadar hizmet sektörleri içinde de genel kabul görmeye başlamıştır. Genellikle işletme bazında müşteri odaklı olarak tanımlanan TKY, son 10 yıldır toplumsal ve çevresel etkileri de içeren daha geniş bir kapsama kavuşmuştur. Halıcılık söz konusu olduğunda işletme bazında müşteri odaklı yönetimin yanında, kültürel etkileri de içeren turizm, toplum ve kültürel mirasın volarizsayonu açısından da TKY önemlidir. TKYnin stratejik olarak sadece işletme bazında değil, toplumsal ve kültürel faktörleri de kapsayacak şekilde tüm sektöre uygulanması halıcılığın uzun dönemde daha dengeli gelişmesine katkıda bulunacaktır. Kalite kısaca bir mal veya hizmetin müşterilerin beklentilerine uygunluk derecesi olarak tanımlanmaktadır[21]. Bolat[22], bu tanıma ilave olarak ürün ya da hizmetin kabuledilebilir bir fiyat düzeyinde olmasını da eklemektedir. Kalite kavramı temel olarak, performans, özel nitelikler, güvenirlilik, konfor, dayanıklılık, servis, estetik ve algılanan kalite ya da markanın ünü gibi boyutları kapsamaktadır. Aynı şekilde ürün ya da hizmetin sunulduğu pazarın özelliklerine göre de bu boyutlar farklı değerlendirilebilmektedir. TKY ise müşteri odaklı ürün ve hizmetlerin kalitesinin yanında yönetimin de kalitesini ve verimliliğini artırmayı hedefleyen bir yönetim sistemidir[23]. Tekin[24], “ rekabet, kalite ve insan odaklı gelişen yeni bir yönetim felsefesi olarak tanımlamaktadır. Halıcılıkta toplam kaliteyi oluşturan temel unsurlar; 1.Müşteri odaklı olması; bu durum görüşleri burada sunulan bir çok firma yöneticisi tarafından özellikle belirtilmiştir, 2.Sürekli değişim ve gelişim; firma yöneticileri bu konudaki gereksinimlerini ve eksikliklerini hem halıcılık sektöründeki ar-ge faaliyetlerinin az olması hem de yeni tasarımlara ve teknolojilere talebin yoğun olması noktasında dile getirmektedirler. Halılar günümüzde önemli bir aksesuar niteliği kazanarak, dekorasyon anlayışına bağlı bir eşya, kolay yenilenebilir bir ev tekstili haline gelmiş, kendi modasını geliştirmiştir. Bunu yeni dekorasyon anlayışı, inşaat ve mobilya sektöründeki gelişmeler izlemiştir. Ev tekstili ve mobilya mağazalarına halı reyonları eklenmeye başlamıştır. Bu durum halıda desen konusunu yeniden gündeme taşımıştır. Türk halıcılığında halı deseni tasarımı başlı başına bir iş kolu olarak kendini göstermiştir. 90'lardan itibaren halı desinatörlüğü veya halı tasarımcılığı adında bir meslek kolu ortaya çıkmış ve son 5 yıl içinde büyük önem kazanmıştır. Güzel sanatlar fakültelerinin Geleneksel Türk El Sanatları ve Tekstil Tasarımı bölümlerinden mezun olan tasarımcılar halı tasarımı alanında çalışabilmektedir. Günümüzde halı tasarımları uzman bilgisayar programlarıyla yapılmaktadır. Piyasada yer bulan en ünlü halı tasarım ve desen programı Hollanda kökenli Nedgraphic olup bunu, Boria, Eres, Mira ve Css izlemektedir[25]. Bu programlara erişebilen firma sayısı ise parmakla gösterilecek kadar azdır. 3.İnsan kaynakları yönetimi; hammaddeden, desene, dokumaya, pazarlamaya kadar bir çok değişik üretim aşaması içeren halıcılık sektöründe insan kaynağı üretimin temelini teşkil etmektedir. Akılcı bir yönetimle sektörün sorunlarının kaynağına inildiğinde, çözüm kendiliğinden gelecektir, 4.Eğitim; hacılık sektöründe söz sahibi olan firma sahiplerinin babadan oğula geçen bir sistemle halıcılıkla uğraştıkları, sektörün alaylı tabir edilen bir kesimden oluştuğu dikkati çekmektedir. Üretim aşamalarında rol alan çalışanların da dokuyucudan, pazarlama elemanına kadar, küçük kurslardan başka bu sektöre yönelik üniversite düzeyinde eğitim faaliyetlerinde yer almadıkları bilinmektedir. Ayrıca, tüketicinin eğitimle bilinçlendirilmesi ve halıya sadece mobilyasına uyan bir dekorasyon elemanı olarak değil, aynı zamanda görsel ve estetik bir sanat eseri, kültürel mirasımızı yaşatan bir organik varlık olarak görmesini sağlamak da oldukça önemlidir. 5.Veri toplama ve istatistiksel tekniklerin kullanımı: Firmaların üretim, ithalat, ihtacat rakamlarını kendi firmaları bazında derlemekte, ancak rakip ülkeler açısından bilgi edinme gereksinimi duymamaktadırlar. Bu tür gereksinimlerin ortaya çıkabilmesi de eğitim faktörüyle doğru orantılı olarak gelişebilecek bir eksikliktir. TKYnin genel hatlarıyla tanımlarına ve unsurlarına bakıldığında, çevresel, kültürel ve toplumsal faktörleri pek içermediğini, daha çok işletme içi verimliliği ele alarak müşterilerin beklentilerine uygun mal hizmetlerin üretimine odaklandığı görülmektedir. Ancak, son yıllarda ortaya çıkan gelişmeler tüketicilerin saf yün, doğal boyalı iplik gibi artık daha fazla çevre dostu ürünlere yöneldiğini, işletmelerin kamuoyu imajlarının da ürettikleri ürünlerin tercih edilme nedenlerinden biri olduğunu göstermektedir. Bu noktada devreye Stratejik Toplam Kalite Yönetimi (STKY) kavramı girmektedir. STKY sosyal sorumlulukları ve çevresel kararlarda kapsayan bir felsefe olarak temelini TKYden almıştır[26]. Nitekim bazı firma yetkililerinin saf yün, doğal boyalı, elde eğrilmiş iplik vb kullanarak dokunmuş ekolojik ürünler, arzu edilen desenlerde halılar ithal etmesi, TKYde esas olan müşteri odaklı felsefenin, artık müşterilerinde giderek daha duyarlı ve seçici olduğu sosyal, toplumsal ve çevresel unsurları da içerecek şekilde tekrar yorumlanmasına neden olmaktadır. Bu durumda günümüz işletmeleri TKY’ ni uygularken çevresel, sosyal, toplumsal faktörleri daha çok göz önüne almak zorunda kalmaktadırlar. Önemli bir sektör olan halıcılığın hammaddeden pazarlamaya bir çok bileşenden oluşması STKY felsefesinin boyutlarının bu sektörde çok geniş bir alana yayıldığını göstermektedir. Sektörde yer alan iplik üretimi, boyacılık, desen tasarımı, dokumacılık, restorasyon, pazarlama gibi birimlerin kısmen, mesela sadece iplik üretimi tesislerinin bu felsefeyi uygulaması yetersiz kalacaktır. Çünkü müşterinin sadece iplikten memnun kalması tek başına yeterli olmayacak, müşteri solmayan, arzu ettiği renkte ve dizaynda ürün almak ve aldığı üründen memnun kalmak isteyecektir. Bu da bize halıcılık faaliyetleriyle uğraşan tüm işletmelerde, kuruluşlarda ve çevresel alanlarda STKY’ nin uygulanmasını öngörmektedir. Müşteri ihtiyaç ve beklentileri uygun değer düzeyde tatmin edilirken kaynaklar ve kültür korunabilir, diğer taraftan ekonomik bir refah sağlanabilirse, bu da halıcılıkla uğraşan insanların subjektif refah sahibi olmalarına neden olabilecektir (Şekil1). Şekil 1. Kalkınmanın sağlıklı beşgeni[27] Şekilde görülen beşgeni oluşturan beş temel unsurun birbiri üzerinde baskın olmaması ve dengeli olması halıcılıkta kalitatif kalkınma için hayati önem taşımaktadır. Aralarında dengenin söz konusu olduğu açılardan biri diğerine baskın olursa, denge bozulacak, ve sağlıksız bir yapı ortaya çıkacaktır. Bunun uygulanması sadece müşterileri memnun etmekle kalmayacak, aynı zamanda halıcılık sektöründe hayati önemi olan ekonomik, kültürel ve tarihi kaynaklarında muhafaza edilmesine ve sonuç olarak halıcılıkta dengeli ve sürdürülebilir kalkınmanın sağlanmasına katkıda bulunacaktır. KAYNAKLAR Anonim,1997. Ekonomik ve sosyal sektördeki gelişmeler. 7. Beş Yıllık Kalkınma Planı 1996Yılı Program Destek Çalışmaları (1996-2000), D. P. T. Yayınları, Ankara. Anonim, 2004. Ekonomik ve Sosyal Sektörlerdeki Gelişmeler 8. Beş Yıllık Kalkınma Planı Başbakanlık D. P. T. Yayınları, Ankara. Bolat, T., 2000. Toplam kalite yönetimi: Konaklama İşletmelerinde uygulanması. Meta Basım Yayım. S-2. İstanbul Dış Ticaret Müsteşarlığı, 2005. Halı Üretim, İthalat, İhracat Miktarları. Ankara Emek, A., 2004. Türkiyede halı sanayi. İGEME Sanayai Dairesi Raporu. http://www.igeme.org.tr/TUR/arge/inceleme03073.htm Er. Tar. 15.07. 2006 Erim, L., 2005. Halıda Desen çağı. Yeni Para / 27 Mart - 2 Nisan 2005 Sayı: 2005 / 13 http://www.floor.com.tr/abakli_5_devam.htm Er. Tar. 08.11.2005 http://www.floor.com.tr/cepken_4_devam.htm Er. Tar. 09.06-2006 http://www.floor.com.tr/eldokumahali.htm Er. Tar. 08.11.2005 http://www.floor.com.tr/halikul_4_devam.htm Er. Tar. 08.06.2006 http://www.floor.com.tr/ithalat.htm. Er. Tar. 08.11.2005 http://www.floor.com.tr/yenizellanda.htm Er. Tar. 08.06.2006 http://www.floor.com.tr/terzioglu.htm. Er. Tar. 08.06.2006 http://www.halionline.net/haber/dergi/6/ecra_6_devam.htm Er. Tar. 06.06.2006. http://www.halionline.net/haber/dergi/11/allmode_11_devam.htm Er. tar. 08.06.2006 Kayıpmaz, F., 2005. Türk el halıcılığı ile ilgili çözümler. http://www.halionline.net/haber/dergi/ Er. Tar. 08.11.2005 Müller, H., 1994. The Thorny Path to Sustainable Tourism Development. Journal of Sustainable Tourism Channel View Boks. Multilingual Matters Ltd. Vol:2, No:3, London p-131-136 Özalp, İ., Koparan, C., Berberoğlu, G., 1998. Yönetim ve organizasyon. Anadolu Ün. Yay. No:951. s-321. Eskişehir. Özlem, İ., Doğan, E., Eriş, D., 2005. Stratejik toplam kalite yönetimi. http://www.sbe.deu.edu.tr/yayınlar/dergi/dergi05/dogan.html. Er.Tar. 11.06.2006 Tekin, M., 2000. Toplam Kalite Yönetimi. S-26-34.Ankara * Yard. Doç. Dr. Süleyman Demirel Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Geleneksel Türk El Sanatları Bölümü, 32100 ISPARTA, 0.246.2282992/152; [email protected] **Öğr. Gör. Süleyman Demirel Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Geleneksel Türk El Sanatları Bölümü, 32100 ISPARTA, 0.246.2282992/152; [email protected] [1] Anonim,1997. Ekonomik ve sosyal sektördeki gelişmeler. 7. B. Y. K. P. 1996 Yılı P. D. Çal. (1996-2000), DPT. Yay.Ank. [2]Anonim, 2004. Ekonomik ve Sosyal Sektörlerdeki Gelişmeler Başbakanlık 8. B. Y. K. P. D. P. T. Yay, Ank. [3]Anonim, 1997 A.g.e. [4]Anonim,1997. A.g.e. [5] Dış Ticaret Müsteşarlığı, 2005. Halı Üretim, İthalat, İhracat Miktarları. Ank. [6]Emek, A., 2004. Türkiyede halı sanayi. İGEME S.D. Rap. Ank. [7] Kayıpmaz, F., 2005. Türk el halıcılığı ile ilgili çözümler. http://www.halionline.net/haber/dergi/ [8]http://www.floor.com.tr/abakli_5_devam.htm [9]http://www.halionline.net/haber/dergi/11/allmode_11_devam.htm [10]http://www.floor.com.tr/eldokumahali.htm [11] http://www.floor.com.tr/cepken_4_devam.htm [12]http://www.floor.com.tr/halikul_4_devam.htm [13]http://www.floor.com.tr/ithalat.htm [14]http://www.floor.com.tr/yenizellanda.htm [15]http://www.floor.com.tr/terzioglu.htm. [16]Kayıpmaz 2005 A.g.e. [17]http://www.halionline.net/haber/dergi/12/kayseri.htm [18]http://www.halionline.net/haber/dergi/12/kayseri.htm [19]Emek 2004 A.g.e. [20] http://www.halionline.net/haber/dergi/6/ecra_6_devam.htm [21] Tekin, M., 2000. Toplam Kalite Yönetimi. S-26.Ank. [22] Bolat, T., 2000. Toplam kalite yönetimi: Konaklama İşletmelerinde uygulanması. Meta Basım Yayım. S-2. İst. [23] Özalp, İ., Koparan, C., Berberoğlu, G., 1998. Yönetim ve organizasyon. Anadolu Ün. Yay.No:951. s-321. Esk. [24] Tekin 2000 A.g.e s-34 [25] Erim, L., 2005. Halıda Desen çağı. Yeni Para / 27 Mart - 2 Nisan 2005 Sayı: 2005 / 13 [26] Özlem, İ., Doğan, E., Eriş, D., 2005. Stratejik toplam kalite yönetimi. D.E.Ü. Yay. İzm. [27]Müller, H., 1994. The Thorny Path to Sustainable Tourism Development. Journal of Sustainable Tourism Channel View Boks. Multilingual Matters Ltd. Vol:2, No:3, London p131 ---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------TÜRKİYEDE EL DOKUMASI HALICILIĞIN GÜNÜMÜZDEKİ DURUMUNA YÖNELİK RAPOR 1.TÜRK EL HALICILIĞININ TARİHİ GELİŞİMİ Türklerde el dokuması halıcılığın tarihçesini “ Türk Sanat Tarihi ve Kültürü” içerisinde incelemek ve değerlendirmek gerekmektedir. Türk kültürünün sanatsal duyarlılığını doğrudan yansıtması açısından, bozkır göçerinden bu yana kesilmeden süregelen en önemli tek sanat geleneği el dokuması halıcılıktır. Türk sanatının kaynağına inebilmek, Türklerin en eski çağlarda yaşamış oldukları bölgelerde inceleme yapılmasına bağlıdır. Coğrafi açıdan bakıldığında, Türk sanatının başlangıcından günümüze kadar olan devre içerisinde, eski dünyanın üç büyük kıtasına yayıldığı görülmektedir. Türk sanatının doğduğu, ilk adımlarını attığı ve geliştiği yer Orta ve İç Asyadır. Bu nedenle Türk sanatı tarihi çalışmalarında Asya boyutu dikkatle incelenmelidir. Çünkü kurum, ilke ve teknikler bu bölgelerde oluşmuş, İslamiyetten önceki ve sonraki devirlerde Suriye, Irak, Mısır, Kafkasya, Kırım, Doğu Avrupa ve Balkanlar a uzanmıştır (Çoruhlu 1998). Türk el dokuması halı sanatı tarihinde ilk defa düzenli ve sürekli bir gelişmenin başlangıcı; 1905 yılında Konya Aleaddin Camiinde Anadolu Selçuklularından kalan orijinal, Gördes düğüm tekniği ile dokunmuş, üçü bütün ve beşi parça halinde olmak üzere 8 halının bulunması ile olmuştur. İstanbul Türk ve İslam Eserleri Müzesinde sergilenen bu Selçuklu halıları ‘ ye varan büyük boylarda olup, renk ve desen yönünden oldukça zengindir. El dokuması halıcılığın diğer İslam ülkelerine yayılması, Türklerin batıya doğru ilerlemesiyle ilgilidir.11. Yüzyıldan itibaren Horasandan inerek İrana hakim olan Selçuklular, düğümlü halı tekniğini bütün Yakındoğuya tanıtmışlardır. Selçukluların Anadoluya gelmeden önce yaptıkları halılardan hiçbiri günümüze kadar gelememiştir. Ancak bulunan bazı Çin rulolarında görülen halı tasvirleri bunların varlıkları hakkında bilgi vermektedir (Yetkin 1984). 16. Yüzyılda Osmanlı imparatorluğunun yükseliş dönemine paralel olarak Türk halı sanatı en parlak dönemini yaşamıştır (Arseven 1984). Türk halı sanatının, sağlam bir geleneğe dayanan teknik ve motifleriyle 18. yüzyılda altın çağı sona ermiş, bir duraklama ve giderek gerileme devresine girmiştir. Bununla birlikte, I. Dünya Savaşına kadar Türkiye dünya halı ticaretinin merkezi ve transit pazarı durumundadır. 1910-1914 yılları arasında Türkiye’ deki halı tezgahlarının ve bu alanda çalışan işçilerin sayısı ile bunların belirli merkezlere göre dağılımı Çizelge.1de verilmiştir (Dölen 1992). Çizelge 1. 1910-1914 arasında halı tezgahlarının ve bu alanda çalışan işçilerin belirli merkezlere göre dağılımı Bölgeler Tezgah sayısı İşçi sayısı Tezgah başına işçi Uşak-Kula çevresi 4555 14476 3.24 Isparta çevresi 3710 10781 2.91 Kayseri-Bünyan çevresi 6470 18800 2.90 Öteki bölgeler 4510 16025 3.55 Toplam 19145 60082 3.14 Yine 18. ve 19. yüzyıllarda İzmir ve çevresi önemli bir halı üretim merkezi ve ihracat limanı olarak görev yapmıştır. 19.yy.da Avrupa ülkelerinden gelen yoğun talep üzerine ihracata yönelik halı üretimine ağırlık verilmiş, İzmir ve yöresine önemli miktarda halı siparişi verilerek halı dokutturulmuş ve ihracat limanı İzmir olduğu için İzmir halısı adı altında bir kavram Avrupa piyasasına girmiştir. Bunun sonucunda Anadolunun bazı bölgelerinde geleneksel aile üretimi bırakılmıştır. Bu yüzyılda Trabzon limanından da İran’ a halı ihraç edildiği bilinmektedir. Ticari halıcılığın bu ilk döneminde bir İngiliz şirketi olan Şark Halı Şirketi, yaklaşık 40 yıllık bir süre içerisinde (1880-1920), Batı Anadolu’ da birbiriyle bağlantılı dokuma atölyeleri ve iplik eğirme fabrikalarından oluşan büyük bir ticari ve endüstriyel ağın kurulmasını sağlamıştır. 1913 yılında yabancı rakiplerini ortadan kaldırıp halı imalat ve ihracatını tek elden yürüten tek yabancı şirket durumuna gelmiş, 8156 tezgah ve bu tezgahlarda çalışan 25257 dokuyucu kapasitesi ile 20 yılda (1893ten 1913e kadar ) halı üretimi yapmıştır. Bu İngiliz şirketi evlerinde çalışan çok sayıda dokuyucuya iş imkânı sağlamıştır. Ancak bu yüzyıllarda üretilen halılar hiçbir zaman desen, renk uyumu ve işçilik yönlerinden önceki yüzyıllarda dokunan halılara erişememişlerdir. 1913 yılında atölyelerde yapılan halı üretimi daha yoğun olmasına karşın ev üretimi %42 oranında devam etmiştir.1920lerde İngiliz Şirketi gerilemeye başlamış, 1930ların ortasında yok olmuştur. Bu yıllar halı ihracatının azaldığı yıllardır ve bunda şirketin gerilemesinin de özel bir yeri vardır. Bir başka sebep ise uluslararası halı ticaret merkezlerinde meydana gelen değişikliklerdir. İstanbulun doğu halıları ticaret merkezi olması Türkiyenin halı üretim ve ihracatını önemli ölçüde etkilemiştir. Oysa iki Dünya Savaşı arasındaki dönemde toptan halı ticareti merkezi önce Londra daha sonra da Hamburga kaymıştır (Ayata 1987, Çadırcı 1991). Diğer yandan bozulan halıcılığı yeniden eski görkemli günlerine getirmek, sarayın el dokuması halı ihtiyacını karşılamak ve kontrollü, kaliteli halı üretmek amacıyla de Sultan Abdülmecit tarafından İstanbul yakınlarındaki Herekede saray için bir halı atölyesi kurulmuştur. Bu atölye sadece kaliteli saray halıları dokumak konusunda etkili olmamış aynı zamanda yörede kaliteli el halısı dokuma geleneğinin yerleşmesini de sağlamıştır. Bugün de ülkemizde ince ve kaliteli el dokuması yün halılar Hereke yöresinde ve Hereke halısı adı altında dokunmaktadır (Tansuğ 1996). 1883de Sultan Abdülhamit tarafından 100 tezgahtan oluşan bir Halıhane yaptırılmış ve üretime geçilmiştir. Bu durum yine sarayın kontrolünde halı dokunmasına neden olmuş, Türk halı sanatına yeni bir özellik katmıştır. Burada yapıldığı bilinen halı ve seccadeler , başta İran olmak üzere, Memluk ve Anadolu halılarının süsleme özelliklerini taşıyan karma bir üslup göstermiştir. Bazılarında ipek, bazılarında ise altın ve gümüş tel kullanılmıştır. Çözgülerinde pamuk ipliğinin de kullanıldığı örnekler vardır. Hereke halı ve seccadelerinde Gördes ile beraber İran düğümüne benzeyen ve daha gevşek olan Hekim düğümü kullanılmıştır. Böylece İran halılarında kullanılan kıvrak hatlı motiflerin kullanılmasına imkan sağlanmıştır. Topkapı Sarayı Müzesinde ki seccadelerin bir kısmı Herekede dokunmuştur. Sultan II. Mahmut zamanında Kumkapı yakınında dokuma imalathanesi olarak kurulan ve aslında fes imalatı için Feshane adını alan kuruluş, 1830a kadar devam etmiştir. 1833-1839 yıllarında genişletilerek Eyüp civarında Defterdar a nakledilmiştir. Fabrika 1876da askeri teşkilata , 1923de Sanayi ve Maadin Bankasına, 1939da Sümerbanka bağlanmıştır. Hereke ve Feshane halılarında ,yapılan kuruluşun adı, tarihi ve hatta usta isimleri halının sağ üst köşesine yazılmıştır. Feshane halılarında İran halılarından alınan desenler yanında ,Avrupa halılarından alınan desenler ile devrin üslubunu yansıtan Barok ve Ampir motifleri taşıyan kaliteli halılar da yapılmıştır. Böylece son devirde dahi Avrupa halıları ile yarışabilecek üstünlükte halılar yapılabildiği anlaşılmaktadır. Buna karşılık çeşitli kasaba ve köylerdeki tezgahlarda geleneksel desenleri sürdüren halılar dokunmaya devam etmiştir. Bugün bütün Anadoluda geleneksel desenleri ile Türk halı sanatının sağlam karakterini sürdüren halılar dokunmaktadır. 1926 yılında yalnız Ege bölgesinde 11.305 tezgahta 30.940 dokuyucu ile 592.462 m2 üretim yapıldığı, bunun sonucunda İzmir limanının Türkiyenin en büyük halı ihraç limanı olduğu, İstanbulun ikinci sıraya yerleştiği belirtilmektedir. Ayrıca İran, Kafkasya ve Orta Asya halıları bu iki limandan Avrupaya sevk edilmişlerdir (Anonim 1959). I. Dünya Savaşına kadar Türkiye dünya halı ticaretinin merkezi ve transit pazarı olmuştur. Birinci Dünya Savaşı ve İstiklal Savaşı yıllarında ülkemiz bu merkezi durumunu nispeten kaybetmişse de Çizelge 2.de görüldüğü gibi Cumhuriyet devrinde 1930 ekonomik krizine kadar en önemli ihraç ürünü olma niteliğini korumuştur (Anonim 1959, Anonim 1986, Dölen 1992). Çizelge 2.1923-1947 yılları arasında Türkiyenin el dokuması halı ihracatı miktar (kg) ve değerleri ($),ile ithalat (kg)değerleri Yıllar İthalat Miktar (kg) İhracat Miktar (kg) İhracat Değer ($) 1923 82587 981208 3318779 TL 1924 74594 1288052 1925 114516 1297076 5637074 TL 1926 296255 1394401 1927 485142 1385478 3417407 1928 236324 1565299 3296713 1929 50820 1315567 2617407 1930 136999 933956 3911272 TL 1931 308393 780324 1932 76433 403442 - 1933 1247 341743 1934 43135 296534 1935 247 207261 1936 693 208442 1937 28 108295 1938 498 275 1939 570 58 1940 30 747 6198 1945 440 - - 1946 - 22 1947 184 110 Türkiye 1930 yılına kadar önemli bir halı ihracatçısı olma özelliğini korumuştur. 1923 ile 1935 yılları arasında yılda ortalama 20000 ton kaba-karışık yapağı üretilmiştir. Eşberk (1939) ‘ e göre 1928 yılında 2500 ton yün çeşitli tekstil ürünleri imalatında, 9000 ton kabakarışık yün ise halı ipliği yapımında kullanılmıştır. Yazar 6000 ton yünün yapağı üreticileri tarafından doğrudan kullanıldığını, fakat bu miktarın önemli bir bölümünün de yine halı ipliği yapımı için kullanıldığını belirtmekte ve bu rakamları değerlendirerek 1928’ de 1milyon m2 halı ve kilim dokunduğu sonucuna varmaktadır. Bu üretimin büyük kısmını köylünün kendi ihtiyacını karşılamaya yönelik ya da pazar yerlerinde satıp gelir elde etmeye yönelik dokuduğu halılar oluşturmaktaydı. Diğer bir deyişle üretim gerek ulusal pazara ve gerekse ihracata, bir önceki döneme oranla daha az yönelik olmuştur. Cumhuriyet dönemi ile birlikte diğer tüm alanlarda olduğu gibi el dokuması halıcılıkta da önemli ilerlemeler sağlanmıştır. Cumhuriyet döneminde ülkenin bir çok yerine kurulan iplik fabrikaları ile el dokuması halıcılıkta kullanılan hammadde iyileştirilmeye çalışılmıştır. Yine bu dönemde desen çalışmaları başlamış, özgün desenler üretilmeye yönelik faaliyetler teşvik edilmiştir. Tüm Türkiyede Türk halılarının köklü geçmişinden kaynaklanan, sağlam Türk düğümünün ve solmayan parlak renklerin elde edildiği doğal boyaların kullanıldığı halıların dokunması için haklı bir özen ve çaba gösterilmektedir (Yetkin 1991,Yazıcıoğlu 1992, Kuban 1995, Tansuğ 1996). Bu dönemde iki ayrı tür halının ihraç edildiğini söylemek mümkündür. Birincisi, 1930 yılına kadar devam eden yüksek miktarlardaki dış satım, evlerden tek tek toplanan antika halı ticaretinden kaynaklanmıştır. İkincisi ise, bir önceki dönemle karşılaştırıldığında çok daha az bir ev üretimi çerçevesinde ulusal ve uluslararası pazarlar için halı dokunmuştur. Daha öncede anlatıldığı gibi İngiliz Şirketinin kurduğu fabrikalar kanalıyla iplik temin etmenin zorlaştığı, 1950lere kadar uzanan dönemde özellikle ihraç halıları üretimi için halı ipliğii ithalatı sık sık yapılmıştır. İhracattaki tedrici azalma ise İkinci Dünya Savaşı yıllarına kadar sürmüş hatta savaş sırasında kısa bir süre için halı ihracatı hiç yapılmamıştır. İhracattaki azalmayla beraber el dokuması halıcılıkta gerek kullanılan hammaddeler gerek desen, renk, boya, kalite yönünden hızla gerileme ve yozlaşma sürecine girilmiştir. Ulusal ve Uluslararası Pazar için üretim İkinci Dünya Savaşı sonrasında yeniden canlanmaya başlamıştır. Oransal olarak, üretimin genellikle %10-20yi geçmeyen bölümünün ihraç edildiği görülmektedir.1950 yılından sonra iç piyasada, satın alma gücünün artması ve para değerindeki dalgalanmalara paralel olarak el dokuması halıya olan talep artmış, bu durum ise ucuz ve kalitesiz üretime neden olmuştur. (Atalay 1967,Anonim 1986,Ayata 1987). Şekil 1.1955-1975 Yılları arasında Türkiyede tezgah sayısı ve el dokuması halı üretim miktarları ( Ayata 1987). Şekil 1 de 1955 ile 1975 yılları arasında el dokuması halı üretiminin yaklaşık dört kat artığı görülmektedir. Ancak bu defa üretim artışının esas nedeni iç pazara yönelik el dokuması yün halı üretimidir. Önce Kamu İktisadi Teşebbüsleri sonra da özel sektör ip eğirme sanayine önemli yatırımlar yapmış, bunun sonucu olarak da el dokuması halı sanayinin talebi kolaylıkla karşılanabilmiştir. Bir diğer önemli neden ise talep artışıdır; burada genel nüfus artışı ve 1950-1975 döneminde kişi başına düşen ortalama gelirin hızla yükselmesi gibi iki temel faktör talep artışını sağlamıştır. Üretim artışının diğer nedenleri ise; hızlı kentleşme, inşaat sektörünün canlanması ve beton zeminli konutların çoğalması şeklinde sıralanmaktadır. Gerek özel konutlar gerekse işyerleri ve resmi daireler beton zemini örtecek halı vb eşya talebini kamçılamıştır. Fakat burada 1970li yıllarda makine halıları üretiminin de devreye girdiğini ve talebin karşılanmasında giderek el dokuması halıyı geride bıraktığını belirtmek gerekmektedir. 1960 yılından itibaren dış pazarlardan özellikle eski Anadolu halılarına talep artmaya başlamış, bunun sonucunda da karakteristik desen ve renklerde, kalitede fark edilir bir iyileşme olmuştur (Anonim 1986). Dünyada ihraç edilen el hallırın değeri 1981 yılında 1.372 milyon $dır. 1980’ li yıllarda İhracatçı ülkelerin çoğu Asya ülkelerinden oluşmakta olup, toplam dünya ihracatının %83ü bu ülkelere aittir. Bu ülkelerin başında İran, Hindistan, Pakistan, Afganistan ve Türkiye gelmekte olup, bu ülkelerin dünya ihracatındaki payı 1981de şöyledir; %28.8 İran; %15.4 Hindistan; %14.7 Pakistan; %10.9 Afganistan; %10.4 Türkiye. Ancak 80li yılların sonunda İran Irakla olan savaşı yüzünden ihracatında düşme kaydetmiştir. Benzer şekilde 80li yıllarda en önemli el halısı ithal eden ülkeler ise şunlardır; ABD, İsviçre, İngiltere, Fransa, Suudi Arabistan, ve İtalya. 1984de Batı Almanyaya el halısı ihrac eden ülkelerin başında %25.5 ile Hindistan, %23.4 ile İran, %13.5 ile Pakistan, %9.6 ile Fas ve %7 ile Türkiye gelmektedir. 1982 yılında Batı Almanyaya ipek halı ihraç eden ülkelerin başında ise Türkiye yer almakta olup aynı yıl bu ülkeye 44.335 milyon DM değerinde ipek halı ihraç etmiştir. 80li yıllarda Hollanda ve Yunanistan da belli ölçülerde halı dış ticaretinde pay sahibidirler. Yunanistanın Anadolu halıları adı altında halı ihraç ettiği de bilinmektedir (Anonim 1984). Ülkemizde el dokuması halıcılığı özendirmekte devletin aldığı tedbirlerin de çok büyük katkısı olmuştur. Ev üretiminin aşırı dağınıklığı göz önüne alındığında geniş bir karayolu ağının örülmüş olmasının önemi daha iyi anlaşılmaktadır. Pazara yönelik el dokuması halı üretimi köylerin kasaba ve kentlere bağlanmasıyla paralel gelişmiştir. Diğer bir uygulama ise yeni koyun türlerinin geliştirilmesine öncülük ederek kaliteli iplik ve kaliteli halı üretimini bu yoldan teşvik etmek olmuştur. Fakat devletin katkısı bunlarla sınırlı kalmamış, ihracatı geliştirme amacına yönelik olarak uygulanan vergi iadeleri politikası da rol oynamıştır. Bu yoldan sağlanan maliyet düşüşü ihracatçının uluslararası pazardaki rekabet gücünü kısıtlı ölçüde de olsa artırmıştır. Diğer yandan el dokuması halı sanayindeki işçi- işveren ilişkilerine yönelik alınması gereken tedbirler ve bu alandaki uygulamalardan kaynaklanan bir destek de söz konusudur. Halı dokuyan işçiler için İş Kanununun uygulanması yolunda hiçbir ciddi resmi çaba sarf edilmemiş veya bu tür işletmelerin işçiişveren ilişkilerini kapsayan özel yasalar hazırlanması yoluna gidilmemiştir. Kısacası, bu sanayinin çalışanları koruyucu yasalardan hiç etkilenmemekte; bu durum ise halı imalatçısına (amiller, şirketler. vb) sendikasız, sigortasız bir ucuz emek arzından sonuna kadar yararlanma imkanı sağlamaktadır. Bu durum günümüzde de devam etmektedir. Bunlara ek olarak, yapağı ticareti, ip alım satımı, dokumacılık alanındaki işçi-işveren ilişkileri büyük oranda resmi mali denetimin dışında kaldığı için devletin halı alım satımını denetleyebilmesi de hemen hemen imkansızlaşmakta ve bu ticaretin olsa olsa çok sınırlı bir bölümü vergilendirilebilmektedir. Kısacası bu üç faktör (vergi iadesi, yasa kapsamı dışında oluşan işçi-işveren ilişkileri ve mali denetim boşluğu) halı sanayinde maliyetleri aşağı çekmek suretiyle sanayinin gelişmesini kamçılayan temel faktörler olarak Türk el dokuması halıcılık tarihinde yerini almıştır. Orta Anadoluda Konya, Sivas, Kayseri yöresinde, Karapınar, Taşpınar, Ladik, Sarayönü, Bünyan,Yahyalı, Mucur, Şarkışla, Eskişehir, Sivrihisar, Niğde ;Batı Anadolu yöresinde Isparta, Bergama, Balıkesir, Çanakkale, Ezine, Yağcıbedir, Demirci, Uşak, Kula, Gördes, Milas ;Güney Anadoluda, Fethiye, Döşemealtı; Doğu ve Güneydoğu Anadoluda, Malatya, Kars, Erzurum, Van, Bitlis ve Siirt’ de halen halı dokumacılığı yapılmaktadır. Bu çalışmaların Türk halı sanatının köklü geçmişine dayanan geleneksel motiflerden yaralanarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Günümüzde el dokuması halıların gerek iç gerekse dış piyasada önemle aranır duruma geldiği görülmektedir. 2. EL HALICILIĞININ TÜRK EKONOMİSİNDEKİ YERİ VE ÖNEMİ Ülkemizde el dokuması halıcılıkla geçimini sağlayan binlerce aile bulunmakta ve ailelerin tüm bireylerinin iş gücünü değerlendirmeye yönelik bir aile sanatı halinde yürütülmektedir. Bu nedenle el dokuması halıcılık nüfusumuzun büyük bir çoğunluğunu oluşturan kadın iş gücünün aktif hale getirilmesinde önemli rol oynayan, sosyoekonomik yapımıza uygun düşen ve ülke kalkınma politikasında küçümsenmeyecek derecede etkinliği olan bir el sanatıdır. Ülkemizin içinde bulunduğu sosyo-ekonomik koşullar nedeniyle gelir kaynaklarımızın en verimli şekilde değerlendirilmesi, ödemeler dengesindeki açıkların kapatılabilmesi ve özellikle son yıllarda büyük boyutlara ulaşan işsizliğin giderilebilmesi için insan gücünden yeterince yararlanmanın bir zorunluluk olduğu göze çarpmaktadır. Nitekim son yıllarda yapılan hükümet plan ve program çalışmaları ile teknik ve ekonomik içerikli bir çok araştırmalar da bu gerçeği vurgulamaktadır (Anonim 1995). Ülkemiz sanayileşme çabası içinde olan bir tarım ülkesidir. Tarım sektörünün GSMH (Gayri Safi Milli Hasıla) içindeki payı 2004 yıllının 1. döneminde %23.3, iken 2. döneminde %17.8, ve 3. döneminde %9.4 düzeyine inmiştir. Buna karşılık tarımın sivil istihdamdaki payı ise %45 ile ağırlığını sürdürmektedir. Tarımın ekonomideki önemi azalırken, nüfusun önemli bir kısmı geçimini tarımla sağlamaya devam etmektedir. Tarım sektöründe istihdam edilenlerin geliri ise diğer sektörlere nazaran düşüktür. Tarım sektöründe çalışanların yaklaşık %60ını ücretsiz aile işçileri oluşturmaktadır ve bu işçilerin %80i kadındır. Aynı zamanda kırsal kesimde kadınların iş gücüne katılma oranları %10.1 iken, 12-14 yaş grubundaki kadınların (potansiyel dokuyucu) toplam işgücü içindeki payı %3.8 düzeyindedir. Bu bilgilerden tarım kesiminde çalışanların nüfuslarına oranla az bir katma değer oluşturdukları ve bu kesimde kullanılmayan işgücü fazlasının bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu durumun tarım kesiminde işin mevsimlik olmasından kaynaklandığı söylenebilir. Mevsimlik tarımsal işsizliğin yanında sürekli tarımsal işsizliğinde önemli boyutlara ulaştığı işsiz oranının 1997de 14.3 iken, bu rakamın 2003 yılında %20.5e ulaştığı DİE (2005)’ de belirtilmektedir. İşe ihtiyacı olan işgücü fazlasının arttığı ülkemizde 2005 Ocak ayında bir önceki aya göre; ihracat miktar endeksi %26, ithalat miktar endeksi %32,5 azalmıştır. Geçici verilere göre, 2005 yılı Ocak ayında geçen yılın aynı ayına göre ihracat %0.3 oranında artarak 4 624 Milyon Dolar, ithalat ise %10.6 oranında artarak 6.959 Milyon Dolar olarak gerçekleşmiştir. Aynı dönemde dış ticaret açığı %38.7 oranında artarak 1.684 Milyon Dolardan 2.335 Milyon Dolara yükselmiştir. Dış borçlanma net olarak 2005 Ocak ayı itibarıyla 2.399 milyon YTL düzeyindedir (Anonim 2005, Anonim 1995). Bu durumda ülkemiz bir yanda milyonlarca çalışabilir aktif nüfusu ve kadın iş gücünü GSMHya hiç bir katkısı olmaksızın besleyen, diğer yanda ödemeler dengesinde açık veren, ağır bir dış borç yükü olan bir görünüm sergilemektedir. Toplam işgücü içindeki azami ilkokul öğrenimi görenlerin oranı %75i bulmaktadır. Çıraklık sistemi yeterince geliştirilememiştir. İşgücünün ortalama niteliğinin düşüklüğü istihdamın geliştirilmesine kısıtlayıcı bir etki yapmaktadır. Doğu ve Güneydoğu Anadolu, Karadeniz ve İç Anadolu Bölgelerinin bazı yörelerinde işsizlik yaygın bir nitelik kazanmıştır. İşsizliğin artması ve ekonomik dengelerin bozulması, toplumlarda ve ülkelerde büyük sosyal sorunlara neden olmaktadır. Bunun önlenmesi için en etkin yol ise açık işgücünün istihdam edilmesidir. Bu durumda insan işgücümüzü çok az ilk tesis sermayesi isteyen, eğitim düzeyi düşük olan kesimin de çalışabileceği, her yaştaki kadın iş gücünün değerlendirilebileceği alanlara kaydırmanın yararlı olduğu göze çarpmaktadır. Bu tür imkanlar sağlayan en önemli iş kollarından biri de el dokuması halıcılıktır. El dokuması halıcılığa gerekli yatırım yapılmak suretiyle mevsimlik ve sürekli işsizlik önlenebileceği gibi dış satıma yönelik üretim nedeni ile, ülkemiz ödemeler dengesi açığı da olumlu yönde etkilenecektir. Nitekim bu durum hükümet politikalarına da yansımıştır. VII. Beş Yıllık Kalkınma Planı’ na göre yerel ekonomik potansiyellerin harekete geçirilmesi için kamuoyunun da teşvik ve desteği ile doğa, insan gücü ve finansman kaynaklarını kullanarak piyasada rekabet gücüne sahip olacak girişimlerin gelişmesinin sağlanacağı belirtilmektedir. Ayrıca, üretken ekonomik faaliyet ve istihdam potansiyeli taşıyan somut projelerin gerçekleştirilmesini sağlayacak çözümlerin, yerel ihtiyaç ve kapasiteleri de dikkate alarak hayata geçirileceği de belirtilmektedir. Bu çerçevede özellikle halıcılık ve el sanatları alanlarında da faaliyet gösteren girişimlerin hedefleneceği ifade edilmektedir. Türkiyede el dokuması halı üretimi üç şekilde gerçekleşmektedir. Bunlar, üreticinin kendi adına dokuması, atölyelerde yapılan üretim ve fason üretimdir. Büyük ihracatçı ve toptancılar el dokuması halıların bir kısmını köylülerden ve yerel küçük toptancılardan almakta, bir kısmını ise fason olarak dokutmaktadır. El dokuması yün halılar başta Ege ve Doğu Anadolu bölgeleri olmak üzere yurdumuzun bir çok yöresinde dokunmaktadır. Son yıllarda ucuz işgücü nedeni ile üretim batı bölgelerinden doğu bölgelerine doğru kaymaktadır. Bununla birlikte el dokuması yün halı üretiminde Isparta başta olmak üzere Manisa yöresi Milas ve Fethiye gibi yöreler ülkedeki toplam üretimin önemli bir kısmını sağlamaktadır. Üretim süreci de değişkenlik göstermektedir. Düğüm sayısına göre değişmekle birlikte bir metrekare halı bir kişi tarafından yaklaşık 20 gün/m (ortalama 80-90 bin düğüm) 5-6 kg. malzeme ile dokunmaktadır. Genellikle atkısı ve çözgüsü pamuk ipliğinden, ilmesi yünden yapılmaktadır. Doğudan batıya doğru kış aylarında en az 3-5 ay arasında bir zamanın hemen hemen boş geçtiği ülkemizde halıcılık köylü ailelerinin kolaylıkla meşgul olabilecekleri ve aynı zamanda iyi gelir getirici bir uğraştır. Bununla birlikte el dokuması halıların sağlam olmaları yüksek kaliteli ve el emeği ürünü olmaları nedeniyle gelecekte antik değer kazanacağı düşünülmekte, ileri sanayi ülkelerinde bir yatırım malı olarak görülmekte ve çok aranılmaktadır (Anonim 1996). El dokuması halıcılıkta üretim talebe göre belirlenmekte, bu nedenle de stok miktarları çok az olmaktadır. Sektörde yeni kapasite yaratılması sorun olmayıp, kolaylıkla kapasite artırımı mümkündür. El dokuması yün halı üretiminde yurt içi talebi belirleyen en önemli unsurlardan biri de, inşaat sektöründeki gelişmelerdir. Çizelge de 3 yılın (1994-1996) el dokuması halı talep miktarları verilmektedir. Çizelge 3. Türkiye’ de el dokuması halı talebi (Miktar: Milyon m2, Değer: Milyar TL) (Anonim 1997a) Ürün Adı 1994 1995 1996 Yıllık Artış (%) El dokuması Halı (Milyon m2) Miktar 1 Değer 2 Miktar 3 Değer 4 Miktar 5 Değer 6 1995 4/2 1996 6/4 2 5046 3 6064 3 5940 20.2 -0.2 5 Nisan 1994 de Ekonomik Önlemlerin uygulanması sonucunda el dokuması halı sektörüne olan iç talepte bir daralma olduğu gözlenmiştir. El dokuması halı talebi 1995 yılında bir önceki yıla göre %20.2 oranında artmış 1996 yılında ise bir önceki yıla göre %0.2 oranında azalmıştır. Bu azalma günümüze kadar devam etmiştir (Çizelge 4). Çizelge 4. Türkiye de el dokuması halı talep/üretim oranları Halı imalatı (milyon m²) 2002* Talep Üretim % Fark Talep/Üretim (%) El halısı 2,2 2,4 9,1 91,7 Makina halısı 3,9 14,9 282,1 26 Tafting, keçe 7,3 34,8 376,7 21,0 Toplam 13,4 52,1 288,8 25,7 Kaynak: DPT, 8. Beş Yıllık Kalkınma Planı Ekonomik ve Sosyal Sektörlerdeki Gelişmeler * Tahmini Türkiyedeki el halısı üretiminin 2002 yılında 2,4 milyon m² ve el halısı talebinin ise 2,2 milyon m² olduğu tahmin edilmektedir. İç talep turistik bölgelerdeki yabancı turistlere yapılan satışları da kapsamaktadır. 2002 yılında makine halısı üretiminin 49,7 milyon m² talebinin ise 11,2 milyon m² olduğu tahmin edilmektedir. Tahmini üretim rakamlarından da görüleceği üzere makine halısı üretimi talepten oldukça fazladır. Makine halısı üretiminin sadece % 26sı iç piyasa tarafından talep edilmektedir. El dokuması halıcılıkta toplam üretim rakamlarını belirlemek ise oldukça zordur. Aynı zorluk tezgah sayısı ve çalışan dokuyucu sayısını belirlemek için de geçerlidir. Çizelge 5’ de 1994-1996 yılları arasında el dokuması halı üretim miktarları verilmektedir. Çizelge 5. Türkiye de 90lı yıllarda el dokuması halı üretimi (Miktar: Milyon m2, Değer: Milyar TL (Anonim 1997a) Ürün Adı 1994 1995 1996 Yıllık Artış (%) El dokuması Halı (Milyon m2) Miktar 1 Değer 2 Miktar 3 Değer 4 Miktar 5 Değer 6 1995 4/2 1996 6/4 3 7398 4 7833 4 8051 5.9 2.8 Çizelge 5 den de anlaşıldığı gibi 1996 yılında 4 milyon m2 el dokuması halı üretimi gerçekleşmiştir.1995 yılında bir önceki yıla göre yıllık artış miktarı %5.6 iken,1996 yılında yine bir önceki yıla göre bu oran %2.8'dir. Bu rakamlardan da anlaşıldığı gibi önceki yıllara göre üretim miktarında bir düşüş gözlenmektedir. Çizelge 6.Günümüzde Türkiyede halı üretimi 2000 (m²) 2000 (milyar TL) 2001 (m²) 2001 (milyar TL) 2002 (m²) 2002 (milyar TL) 01/ 00 (%) 02/ 01 (%) El halısı 2.4 84,151 2.3 80,169 2.4 82,975 -4.7 3.5 Makina halısı 17.6 47,856 13.4 36,503 14.9 40,518 -23.7 11 Tafting, Keçe 35.9 29,289 33.3 27,174 34.8 28,397 -7.2 4.5 Toplam 55.9 161,296 49.0 143,846 52.1 151,890 -35.6 19 Kaynak: DPT, 8. Beş Yıllık Kalkınma Planı Ekonomik ve Sosyal Sektörlerdeki Gelişmeler Türkiyedeki el ve makine halısı üretimi 2001 yılında azalırken 2002 yılında yeniden artış eğilimine geçmiştir. 2002 yılındaki % 19luk üretim artışına rağmen halı üretimi 2000 yılındaki seviyesinin gerisinde kalmıştır. 1990lı yıllarla kıyaslandığında el dokuması halı üretiminin tedrici olarak azaldığı dikkati çekmektedir. Sektörde çalışan dokuyucu sayısının ise 600.000-700.000 civarında olduğu tahmin edilmektedir. Ülkeye önemli miktarda döviz girdisi sağlayan yün halı ihracatımız ise dünya çapında üretici bir ülke konumunda olmamıza karşın, üretim hacmimize kıyasla çok azdır. El dokuması halıcıkta ihracatın üretim içindeki payı 1990lı yıllarda %20 dolayındadır. Oysa üretimi Türkiye den çok daha fazla olmayan İran da %50 civarındaki bu oran İran-Irak savaşından önce %70e kadar çıkmıştır. Üretimi Türkiyeden çok geri olan Hindistan, Çin, Pakistan ve Afganistanın ise ihracatları üretim miktarlarına göre %90 dolayındadır. Çizelge 7 de 1990lı yıllarda Türkiyenin el dokuması halı ihracat değerleri verilmiştir. Çizelge 7. Türkiyenin 1990lı yıllarda el dokuması halı ihracatı (Miktar: Milyon m2, Değer: Milyar TL) (Anonim 1997a) Ürün Adı 1994 1995 1996 Yıllık Artış (%) El dokuması Halı (Milyon m2) Miktar 1 Değer 2 Miktar 3 Değer 4 Miktar 5 Değer 6 1995 4/2 1996 6/4 1000000 3764 790289 2888 1000000 3434 -23.3 18.9 1995 yılında el dokuması halı ihracatımız, bir önceki yıla göre %23.3 oranında bir düşüş göstererek 3.764 trilyon TL den 2.888 trilyon TL ye gerilemiştir. Bunun başlıca nedeni ise, Almanya ve İsviçre pazarının doyuma ulaşmasından dolayı bu ülkelere yapılan ihracatlardaki azalmadır. İhracatta görülen bu azalma 1996 yılında ise %18.9 oranında gerçekleşmiş, elde edilen gelir 2888 trilyon TL den 3434 TL ye yükselmiştir. Çizelge 8de günümüzde el dokuması halı ihracatımızın yıllara göre dağılımı verilmiştir. Çizelge 8. Günümüzde Türkiye'nin yıllar itibariyle el dokuması halı ihracatı El Dokuması Halı 1998 1999 2000 2001 2002 2003 2004 (*) M² 896.723 783.557 713.258 1.068.165 948.306 1.002.231 1.221.221 $ 136.938.577 103.073.898 98.740.647 97.957.441 77.812.175 71.083.471 87.058.347 $/M² 153 132 138 92 82 71 71 (*) : Kasım 2004 Sonu İtibariyle 1996dan 1998e kadar ihracatta gözlenen artış, 2003e kadar düşüş seyri göstermiş ancak 2004de yeniden canlanmaya başlamıştır. Çizelge 9da diğer halı çeşitleri içerisinde el halısı ihracat rakamlarını verilmiştir. Çizelge 9. Türkiyenin halı ihracatı 1990-2003 (1 000 $) 1990 1991 1992 1993 1994 1995 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003 5701 144,785 108,500 154,557 185,660 126,704 108,659 139,061 150,586 136,939 103,074 98,741 97,957 77,812 71,083 5702 50,376 71,779 102,483 98,261 115,478 136,633 149,386 136,906 123,501 105,376 106,300 76,176 72,106 80,710 5703 7,126 8,567 5,064 6,930 9,849 6,117 17,342 59,793 79,990 58,157 87,312 86,363 133,252 224,853 5704 1 50 30 44 295 154 364 94 286 903 272 261 190 203 5705 91 126 271 498 201 685 1,065 2,335 2,933 2,528 2,772 2,497 2,162 4,162 Top. 202,378 189,022 262,406 291,394 252,527 252,249 307,218 349,714 343,649 270,037 295,397 263,254 285,523 381,013 Kaynak: Dış Ticaret Müsteşarlığı; 5701: Düğümlü veya sarmalı halılar, 5702: Dokuma halılar, 5703: Tafting halılar, 5704: Keçeden halılar, 5705: Diğer hallar ve yer kaplamaları El halısı ihracatımız 1990 yılında 144 milyon dolar, 1992 yılında 154 milyon dolar, 1996 yılında 139 milyon dolar, 1999 yılında 103 milyon dolar ve 2003 yılında ise 71 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir. 2004 yılı Kasım sonu itibarıyla 87 milyon dolara olduğu açıklanmıştır. 1990-2004 yılları arasında toplam halı ihracatımız artarken el halısı ihracatımızın toplam halı ihracatı içerisindeki payı sürekli azalmıştır. Çizelge 10. El halısı ihracatının toplam halı ihracatı içindeki payı (%) Yıl 1989 1990 1991 1992 1993 1994 1995 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003 % Pay 72.6 71.5 57.4 58.9 63.7 50.2 43.1 45.3 43.1 39.8 38.2 33.4 37.2 27.3 18,6 El halısı ihracatının toplam halı ihracatı içindeki payı 1989 yılında %72,6 iken bu oran 2003 yılında % 18,6ya gerilemiştir. Ülkemizin turistik bölgelerinde yabancı turistlere önemli oranda halı satışı yapılmaktadır. Turistlere satılan el dokuması halı ve kilimlerin değerinin 1-1,5 milyar dolar arasında olduğu tahmin edilmektedir. Ülkemizin halı ihraç ettiği ülkeler ve ihracat değerleri Çizelge 11’ de verilmiştir. Çizelge 11. Ülkemizin halı ihraç ettiği ülkeler ve ihracat değerleri 1989-2003 (1 000 $) ÜLKE 1990 1992 1993 1994 1995 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003 İst.Ahl.Serb. Böl. 0 0 0 0 0 231 3,173 46,024 24,975 20,557 19,666 26,372 22,754 Almanya 56,132 60,458 68,335 33,566 25,556 41,410 57,544 27,882 19,745 20,426 36,712 21,020 16,660 A.B.D. 18,569 18,224 17,204 21,019 15,493 20,432 24,128 21,007 26,098 32,036 22,674 11,787 9,746 İngiltere 5,426 4,188 4,402 5,815 6,869 5,891 8,506 7,414 6,285 2,641 2,020 1,844 2,880 Japonya 5,388 3,272 4,021 5,902 4,803 7,283 6,284 4,245 3,178 4,260 5,037 3,665 2,847 İtalya 6,526 5,274 5,704 5,755 4,553 5,583 4,638 3,544 2,562 2,694 1,824 2,665 2,530 İspanya 1,651 3,130 3,133 4,506 3,353 3,718 3,757 4,200 3,822 2,631 1,606 1,907 2,056 Kocaeli Serbest Böl. 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 1,978 İsviçre 8,774 19,874 36,673 14,662 5,344 5,893 3,459 2,073 1,250 2,721 2,272 1,666 1,728 Hollanda 573 479 895 483 208 448 398 174 330 357 292 669 1,724 Avusturya 9,137 14,056 12,214 5,323 3,405 6,394 1,840 1,531 839 768 626 546 731 Portekiz 66 691 1,593 2,974 1,396 1,569 1,998 1,958 1,185 814 605 921 656 Fransa 23,447 14,742 15,503 9,166 4,056 7,689 3,337 3,081 1,816 986 714 450 604 Meksika 145 76 39 19 23 0 20 31 64 1,572 333 685 549 Suudi Arabistan 542 1,129 431 218 96 455 433 101 4,297 147 114 394 419 Yunanistan 237 22 31 80 417 1,045 1,122 391 273 210 361 271 315 Diğer 8,170 8,942 15,482 17,218 33,087 31,022 29,951 13,283 6,357 5,919 3,102 2,952 2,901 Toplam 144,785 154,557 185,660 126,704 108,659 139,061 150,586 136,939 103,074 98,741 97,957 77,812 71,083 Kaynak: Dış Ticaret Müsteşarlığı El halısı ihracatımız, dünya piyasalarında genel alıcı olan refah seviyesi yüksek batılı ülkelere yapılmaktadır. En fazla ihracat yapılan ülkeler sırasıyla Almanya, ABD, İngiltere, Japonya, İtalya ve İspanyadır. Türkiyenin el halısı ihracatındaki azalma ülkeler bazında da açıkça görülmektedir. Örneğin 1990 yılında Almanyaya yapılan ihracat 56 milyon dolarken 2003 yılında bu rakam 16,6 milyon dolara gerilemiştir. Aynı şekilde 1990 yılında 23 milyon dolar ihracat gerçekleştirilen Fransa’ ya, 2003 yılında sadece 0,6 milyon dolar ihracat yapılmıştır. Diğer ülkelerdeki benzer eğilimler yukarıdaki tabloda açıkça görülmektedir. Ülkemizde halı ithalatının % 38,5nu tafting halıları, %40,5nu el halıları, % 15,2sini dokuma halılar, % 3,5’ nu keçeden halılar ve %2,2sini diğer halılar oluşturmaktadır. Halı sanayi ülkemizin dış ticaret fazlası veren sektörlerinden birisidir. 2003 yılında halı sektörü 312 milyon dolar fazla vermiştir. Çizelge 12. Türkiyenin halı ithalatı 1989-2003 (1 000 $) Ürün 1989 1990 1992 1993 1994 1995 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003 5701 113 370 593 252 287 598 12,479 18,754 15,434 14,721 25,701 27,797 25,447 27,833 5702 198 1,977 715 784 874 1,482 9,507 6,051 5,872 4,459 4,507 4,962 8,103 10,439 5703 763 2,798 2,361 3,756 1,731 3,133 19,518 25,993 27,030 23,323 29,829 16,937 21,658 26,490 5704 9 31 666 1,052 921 723 599 1,730 2,020 1,794 1,282 1,075 1,364 2,391 5705 81 1,496 1,208 1,185 983 1,381 1,534 1,913 3,154 927 1,604 885 919 1,511 Top. 1,164 6,673 5,543 7,030 4,797 7,317 43,638 54,441 53,510 45,224 62,922 51,655 57,490 68,665 Kaynak: Dış Ticaret Müsteşarlığı; 5701: Düğümlü veya sarmalı halılar, 5702: Dokuma halılar, 5703: Tafting halılar, 5704: Keçeden halılar, 5705: Diğer hallar ve yer kaplamaları El halısı ihracatında meydana gelen olumsuz gelişmeler ithalatta da yaşanmaktadır. El halısı ithalatı 1989 yılında 113 bin dolar iken bu rakam 1995 yılında 598 bin dolara, 1996 yılında 12 milyon dolara ve 2003 yılında ise 25 milyon dolara yükselmiştir. 2004 yılı Kasım sonu itibarıyla 35 milyon dolara olduğu açıklanmıştır. Türkiyenin Gümrük Birliği öncesi el halısındaki dış ticaret fazlası 108 milyon dolarken bu rakam her yıl azalmış ve 2002 yılında 43 milyon dolara gerilemiştir. Çizelge 13de ülkemizin halı ithal ettiği ülkeler verişmiştir. Çizelge 13. El dokuması halı ithalatı yaptığı ülkeler ve ithalat değerleri 1989-2003 (1 000 $) ÜLKE 1989 1990 1992 1993 1994 1995 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003 Çin Halk Cumhuriyeti 112 95 100 40 - 61 3,193 6,432 7,162 3,023 7,936 10,394 11,426 10,281 Hindistan - - - - - - 6 783 436 417 1,134 1,943 2,065 3,851 Nepal - - - - - - 19 30 55 160 1,220 1,043 1,764 3,793 Pakistan - 12 - - - - 131 768 1,797 1,636 3,801 6,790 4,024 3,706 İran - 2 1 - - - 174 959 229 700 1,025 1,678 2,050 2,889 Romanya - - - - - - - 84 323 356 707 706 1,233 694 Almanya 1 45 30 56 1 149 4,913 5,206 3,616 4,410 4,134 704 719 438 A.B.D. 1 14 111 32 166 611 234 459 362 1,003 435 432 Güney Kore - - - - - - - - - - 0 0 0 195 Azerb-Nahç. - - - - - - 87 264 37 104 345 208 385 182 Diğer - 215 462 142 176 356 3,790 3,617 1,545 3,457 5,039 3,328 1,346 1,372 Toplam 113 370 593 252 287 598 12,479 18,754 15,434 14,721 25,701 27,797 25,447 27,833 Kaynak: Dış Ticaret Müsteşarlığı Türkiyenin el halısı ithalatında en çok paya sahip ülkeler sırasıyla % 37 ile Çin, % 14 ile Hindistan, % 13,6 Nepal, % 13,3 Pakistan ve % 10,4 ile İrandır. Bu ülkeler dünya piyasalarında bu sektörde en büyük rakiplerimizdir. Gümrük birliğinden önce bu ülkelerden hemen hemen hiç ithalat yapılmazken gümrük birliğinden sonra bu ülkelerden yapılan ithalat önemli ölçüde artmıştır. Ülkemizdeki bir çok üretici firma ucuz işgücü nedeniyle Türk halılarını yurt dışında dokutturmakta, daha sonra ise ülkemize ithal etmektedir. Böylelikle üretim yurt dışına yönelmektedir. Çizelge 14de el halısı ithalatının toplam halı ithalatı içerisindeki payı (%) verilmiştir. Çizelge 14. El halısı ithalatının toplam halı ithalatı içerisindeki payı (%) Yıllar 1989 1990 1991 1992 1993 1994 1995 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003 % Pay 9.7 5.5 16.3 10.7 3.6 6.0 8.2 28.6 34.4 28.8 32.6 40.8 53.8 44.3 40,5 Çizelge 14de de görüldüğü gibi yıllar itibarıyla ülkemizin el halısı ithalatı tedrici bir artış göstermektedir. 3. SONUÇ VE ÖNERİLER El dokuması halı ve kilimler, günümüzde yer kaplama amacıyla değil daha çok süs ve prestij amaçlı olarak kullanılmaktadır. El dokuması halı ve kilimler, iklim şartları nedeniyle, Karadeniz Bölgesi dışında, hemen hemen ülkemizin tüm bölgelerinde dokunmaktadır. El dokuması halı ve kilim üretimi hem özel kesim (özel şirketler, kooperatifler, köylerde yapılan dokumalar) hem de kamu kesimi (Sümer Halı A.Ş., valiliklere / kaymakamlıklara bağlı vakıflar) tarafından yapılmaktadır. Ülkemizdeki el dokuması halı ve kilimlerin üretim maliyetlerinin yaklaşık % 50sini işçilik, % 35’ ini iplik ve % 10i5ini ise genel giderler oluşturmaktadır. Türkiyedeki halı üretiminde en büyük maliyet kalemini oluşturan emek gideri aylık yaklaşık 100 dolardır. Hindistan, Çin, Nepal gibi bu sektörde ülkemizin en büyük rakipleri olan ülkelerde işçilik ücreti aylık 15 dolar civarındadır. Türkiyedeki işçilik maliyetlerinin yüksek olması nedeniyle emek yoğun olan bu sektörde, el halısında dünya pazarındaki payımız gerilerken iç piyasada da ithalatın payı artmıştır. Türkiyedeki toplam halı pazarının 60 milyon m2 olduğu ve halı pazarının % 90lık bölümünün makine halısının oluşturduğu tahmin edilmektedir. Türkiyedeki kişi başına halı tüketimi diğer ülkelere göre oldukça düşüktür. Almanyada kişi başına kullanılan halı 2,5 m² , Suudi Arabistanda 5 m² yi aşarken Türkiyede bu oran 0,4 m² dir (Anonim 2000). Dünya el halısı ve kilim üretimi ve ihracatı genellikle İran, Çin, Pakistan, Hindistan, Türkiye, Nepal ve Tibet tarafından yapılmaktadır. Dünya el halısı ve kilim pazarı çoğunlukla İranlı, Çinli ve Pakistanlı üretici/ihracatçıların kontrolünde bulunmaktadır. Söz konusu ülkelerin dünya el dokuması halı ve kilim pazarına hakim olmalarının sebepleri şunlardır: - İthalatçı ülkelerdeki dağıtım kanallarının, depoların ve perakende ağının büyük çoğunluğuna sahip olmaları. - Bu dağıtım kanallarında kendi ülkelerinin ürünleri dışında ürünleri satmamaları. - Bu ürünlerde en fazla maliyet kalemini oluşturan işçilik giderlerinin bu ülkelerde oldukça düşük olması nedeniyle ürünleri dünya pazarına düşük fiyatla sunabilmeleri. - Devletin bu ülkelerde el dokuması halı ve kilim sektörü için toparlayıcı ve koordine edici rolünün etkisi. - Bu ülkelerin uzun yıllardır ürünleri için batı pazarlarında oluşturdukları güçlü imaj. İhracatımızın artırılması için; iplik, boya, renk ve desen yönünden orijinal, otantik ve birinci kalite ürünlerin ihracata sunulması gerekmektedir. Bunun yanında tanıtım ve pazarlama çalışmalarına öncelik vererek, dünyadaki önemli halı fuar ve sergilerine katılmak halıcılığımızın geliştirilebilmesi açısından önemlidir Bunun için gerekli organizasyonları kurmak, dış pazar isteklerini saptamak, eksiklikleri gidermek, üretim koşullarını, tekniklerini, kısaca iç pazarda halıcılığımızın durumunu bilmek, amaca yönelik koşulları saptamak oldukça önemli görülmektedir. El dokuma halı sektöründe, maliyetler üzerinde işçiliğin etkisi oldukça fazladır. Bu sektör, Türkiye ucuz iş gücü avantajı yakalayabildiği sürece, AB içerisinde gelecek vaat eden bir sektör olacaktır. Halı ipliği üreticilerinin örgütlü bir kurum çatısı altında toplanarak hem kaliteli hem de ucuz iplik üretmek amacıyla güçlerini birleştirmeleri, hammadde sorununun aşılmasında önemli bir aşama olacaktır. İplik kalitesi konusuna gerekli önemin verilmemesi Türk halıcılığına kötü etki yapmaktadır. Stryhgarn iplik kullanımı emeğin boşa harcanmasına neden olmaktadır. Kamgarn yün ipliğin kullanımının teşvik edilerek artırılmasına ihtiyaç duyulmaktadır. Özellikle AB ülkeleri ile Uzak Doğu ülkelerinde Türk halılarının tanıtımı ve reklamı yapılmalıdır. Benzer kaliteyi Türk halılarından daha ucuza ihraç eden ülkelerden Türkiyeye el halısı ithal edilmektedir. Çin, Nepal ve İran halılarının Türk pazarına girişine kısıtlama getirilmelidir. Dünyada halı en çok kullanılan yer kaplaması olmasına rağmen parke, ahşap döşeme, lamine, vinil gibi diğer zemin kaplamalarına olan talebin artması nedeniyle son yıllarda halıya olan talep azalmıştır. Özelikle sıcak iklime sahip bölgelerde halı talebinde önemli azalmalar gözlenmektedir. Dünya el halısı ticareti son yıllarda azalma eğilimindedir. 1997 yılında dünya el halısı ithalatı 2 milyar dolar iken, 2001 yılında dünya el halısı ithalatı 1,7 milyar dolara gerilemiştir. El halısı ve kilim genellikle refah seviyesi yüksek batılı ülkeler tarafından ithal edilmektedir. Bu ülkelerde el halısı ve kilim üretimi olmadığından ithalat genellikle el halısı ve kilim üretim merkezleri olan İran, Çin, Pakistan, Türkiye, Nepal gibi ülkelerden yapılmaktadır. Dünya’ da en çok el halısı ve kilim ithal eden ülkeler sırasıyla: ABD, Almanya, Japonya, İtalya, İngiltere ve Fransadır. Dünya el halısı ihracatının %70i İran ve Çin tarafından yapılmaktadır. Türkiye dünya el halısı ihracatında %10luk dilimin içerisindedir. Dünya el halısı ihracatında Asya ülkeleri lider konumundadır. Bu gün küreselleşmenin ulaştığı noktada, patenti olmayan Türk halıları rakip ülkelerde taklit edilmektedir. Ülkemiz de bile Hereke'de Hereke halısı üretiminin çeşitli nedenlerle azalması sonucu, Diyarbakır Hereke'si, Niğde Hereke'si, Niksar Herekesi gibi kavramlar ortaya çıkarmakta, Çin'de bile Hereke halısı üretildiği bilinmekte, taklitleri Pakistan ve Hindistan'da çok yaygın olarak üretilmektedir. Bursa ve Antakya eskiden ipek üretiminin merkezi iken günümüzde bazı Türk halıları ithal ipekle dokunmakta, Yeni Zelanda'dan ithal edilen yün Türk halısına girebilmektedir ve Yeni Zelanda yünü kullanılması kaliteyi çağrıştırdığı için tüketici bu tür halıları tercih etmektedir. Bu da 55 milyon baş koyun varlığı olan ülkemizde, halı ipliği üretimimize vurulan ağır darbelerden biridir. Ülkemizde el dokuması halıcılık konusunda yapılmış bir çok araştırma bulunmaktadır. Bunlar içinde halıcılığın örgütleme durumu, el dokuması halıların teknolojik özellikleri, kalite faktörleri, dokuyucuların sağlık. sosyal ve ekonomik durumlarını, çalışma ortamlarını, kullanılan araç ve gereçleri üzerinde orijinal ve bilimsel araştırmaların azlığı dikkati çekmektedir. Türk halılarının renk, desen ve motif özelliklerinin yanında bu görsel ögeleri destekleyen alt yapı unsurlarına da derinlemesine değinilmelidir. KAYNAKLAR Anonim,1959. Türkiyede halıcılık. Türkiye Ticaret Odaları ,S.O ve T.B Yayın Birliği Yayınları. Doğuş Matbaası. Ankara. Anonim, 1984. İGEME, El Halısı Dış Piyasa Araştırması. Anonim,1986. Halı ihraç formaliteleri. İGEME Yayınları:103, Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı Basımevi. Ankara. Anonim,1995. 7. 5 Yıllık kalkınma planı. Başbakanlık D. P. T. Yayınları, Ankara. Anonim,1996. El Halısı ve Kilim. İGEME ürün profili. Anonim,1997a. Ekonomik ve sosyal sektördeki gelişmeler. 7. 5 Yıllık Kalkınma Planı 1996 Yılı Program Destek Çalışmaları (1996-2000), D. P. T. Yayınları, Ankara. Anonim, 2000. Dünya Gazetesi, Taban Döşemeleri ve Halı eki, 30.11.2000, sf 1. Anonim, 2004. 8. Beş Yıllık Kalkınma Planı Ekonomik ve Sosyal Sektörlerdeki Gelişmeler Başbakanlık D. P. T. Yayınları, Ankara. Anonim, 2005. www.die.gov.tr Arseven,C.E.,1984. Türk sanatı. Cem Yayınevi. Özkur Ofset. Ankara. Ayata,S.,1987.Kapitalizm ve küçük üreticilik-Türkiyede halı dokumacılığı- Yurt Yayınları :15. Türkiye Araştırmaları Dizisi :14. MAYA Matbaacılık Yayıncılık Ltd. Şti. Ankara. Atalay, B., 1967. Türk halıcılığı ve Uşak halıları . Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları . Ajans Türk Matbaacılık. Ankara. Çadırcı, M., 1991.Tanzimat döneminde Anadolu kentlerinin sosyal ve ekonomik yapıları. Türk Tarih Kurumu Yayınları :VII. Dizi-Sa:124. Türk Tarih Kurumu Basımevi. Ankara Çoruhlu, Y., 1998. Erken devir Türk sanatının abcsi. Kabalcı Yayınevi;104, ABC Dizisi ;3, Yaylacık Matbaası .İstanbul. Dölen,E.,1992. Tekstil tarihi, dünyada ve Türkiye’ de tekstil teknolojisinin ve sanayiinin tarihsel gelişimi. Marmara Üniversitesi Teknik Eğitin Fakültesi Yayınları No: 91/1. Matbaa Eğitim Bölümü Yayın No :6 M. Ü. Teknik Eğitim Fakültesi Matbaası. İstanbul. Eşberk, T. 1939. Türkiyede köylü el sanatlarının mahiyeti ve ehemmiyeti. Y.Z.E. Yayın No:44, Recep Ulusoğlu Basımevi.Ankara. Kuban,D.1995. Türk ve İslam sanatı üzerine denemeler .Arkeoloji ve Sanat Yayınları. Kanaat Matbaası. İstanbul. Tansuğ, S.,1996. Çağdaş Türk sanatı. Remzi Kitabevi. İstanbul. Yazıcıoğlu,Y.,1992. El dokuması halıcılık. Menekşe Yayıncılık .Ankara. Yetkin,Ş., 1984. Selçuklu halıları ile ilgili yeni buluntular. Konya Feyzi Halıcı.Güven Matbaası. Ankara.s.65-68. Yetkin,Ş.1991.Türk halı sanatı. Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları. Genel Yayın No:150. Sanat Dizisi : 20 .TİSAMAT Basım Sanayi. Ankara.