VERİMLİ POLİTİKALAR, VERİMLİ SONUÇLAR Geçen hafta “değişim değişimle başlar” dedim, onlarca telefon, e-mail veya mesaj aldım; acaba insanlar değişimin adından dahi ürktüler mi diye düşünmedim dersem yalan olur. Evet dünya değişiyor, ülkeler her geçen gün biraz daha ulus devletçiliğine doğru bir döngü içerisine giriyorlar; İngiltere’nin AB üyeliğinden çıkma isteği ile başlayan, ABD Başkanı’nın duvarlar örme hedefleri ve yabancılara yönelik tutumlarından bunları anlayabilmek pek de zor değil. Kimbilir belki elli sene sonra bu durum daha da derinleşecek, belki de tümü ile bu yaklaşımlar başarısızlığa uğrayacak, şimdiden kestirmesi zor. Ancak her şeye rağmen bana göre değişmeyecek yegane gerçek, insanların tüketim alışkanlıkları ve taleplerindeki artış. İran’lı bir dostum, eskiden de varlıklı idik, ancak o zaman dünyada olup bitenden haberdar değildik, oysa ki artık internet sayesinde herşeyden haberdarız, ve her şeyi satın alabilmeyi istiyoruz, lojistik de zaten böyle gelişmedi mi demişti. Bu da gösteriyor ki dış ticaret tüm bu korumacı yaklaşımlara rağmen azalmayacak, hatta hep artacak. Ancak korumacılık, mevzuatları zorlaştıracak, uzmanlara duyulan gereksinim artacak; gerek lojistikte gerek gümrük hizmetlerinde çok daha fazla sürdürülebilir ve güçlü yapılara ihtiyaç duyulacak. Masanın o tarafında da bulunan bir kişi olarak da bunu o kadar net görebiliyorum ki. Ülkelerin dış ticaret dengesini pozitif yöne taşımak ve bunun için de üretim ve ihracatı desteklemek günümüz ekonomisinde büyük önem taşımakta. Bu sebeptendir ki ihracat rakamlarımızı her ay merakla takip ediyor, dış ticaretimizde oluşan açık ile ve cari durumumuz ile daha fazla ilgileniyoruz. Üstadımız Güngör Uras köşesinde, Ocak ayı ihracat rakamımızın bizi aldatmaması gerektiğini ve daha fazla çabalamamız gerektiğini belirtmiş ve yazısını şöyle bağlamış “Ekonominin çarkları işlemeye başlayacak. Üreticiler, dışarıda talebi olan malı dünya kalitesi ve fiyatıyla üretecek. Pazarlamacılar bu malları dünya pazarlarında değerlendirecek. Kolay değil, kolay değil ama başkaları bunu nasıl beceriyorsa bizim de becermemiz gerekiyor.” Güngör hocama katılmamak mümkün değil. Dünyada ülkemizin de bu gelişmelere ayak uydurması için gerekli olan dış ticaretteki büyümeyi sağlayacak, tüm tedbirlere bir göz atalım isterim. Artık Dünya üzerinde güç kavramı, tümü ile ekonomilerin büyüklüğü ve istikrarı ile ölçülür hale gelmiş durumdadır. O halde dış ticaretimizin ve gümrük sistemimizin daha verimli olabilmesinin bize ne gibi getiriler sağladığına bir göz atalım : İthal edilmesi gereken hammadde/aramamul/mamulün dünyanın neresinde olursa olsun ülkemize gelmesinin sağlanabilmesi, Bu getirilen ürünlerin uygun koşul,maliyet ve zaman içerisinde tesliminin sağlanabillmesi, Yine getirilen ürünlerin gümrüklü depo dediğimiz antrepolarda ve modern anlayışlarla depolanabilmesi, Ülke mevzuatına ve uluslararası mevzuata ilişkin gümrükleme rejimine tabi tutularak en kısa ve sağlıklı şekilde fiili ithalinin yapılabilmesi, İthalat yapan firmanın isteği doğrultusunda bu eşyaların depolarda saklanarak gerektiğinde bazı elleçleme işlemlerine tabi tutulabilmesi, Fabrikalara veya satışa hazır ürünler ise, son noktaya kadar modern araçlarla dağıtım ve teslimatının sağlanması, İhraç konusu ürünler ise, dünyanın her yerine yine uygun koşul,maliyet ve doğru zamanlarda tesliminin sağlanabilmesi, Ülkeden çıkış gümrükleme işlemlerinin yapılabilmesi, Gerektiğinde gittiği ülke veya ülkelerdeki her dağıtım noktasına istenilen şekilde dağıtımının yapılabilmesi, Tüm bu hedeflere varılabilmesi için yapılması gerekenlerin neler olduğuna ise haftaya değineceğim. Ancak yılmadan, usanmadan dış ticaretin ve ihracatın önemine yönelik farkındalık yaratma çabamdan vazgeçmeyi pek düşünmüyorum. Olanaklarımızın daha fazla farkına varabilir, kaynakları daha etkin kullanabilir isek, büyük başarıları elde edebileceğimize inancım tam. Ve emin olun buna çok ihtiyacımız var.