Uluslararası Bütün Yönleriyle Çorum Sempozyumu / 28 - 30 NİSAN 2016 UNESCO DÜNYA MİRAS LİSTESİNE KABULÜNÜN 30. YILINDA BİR KENT İMGESİ OLARAK HATTUŞA: HİTİT BAŞKENTİ Altuğ ORTAKCI1 1 Arş. Gör. Hitit Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü ÖZET UNESCO’nun 1972 Dünya Doğal ve Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi’ne göre oluşturulan yönetilen Dünya Miras Listesi'nde Miras Alanı olarak ilan edilen 1031 miras yer almaktadır. Bunlardan 802’si kültürel, 197’si doğal ve 32’i karma (doğal ve kültürel) miraslardır. 2016 yılı itibariyle Türkiye’nin bu listede 13’ü kültürel, 2’si karma olmak üzere 15 mirası bulunmaktadır. İç Anadolu Bölgesi’nde Çorum İli’ne bağlı Boğazkale İlçesi sınırları içerisinde bulunan Hattuşa, Dünya Kültürel Miras Listesine 1986 yılında, “Hattuşa: Hititlerin Başkenti” ismiyle kaydedilmiş ve Türkiye’nin sahip olduğu dördüncü kültürel miras alanı olmuştur. Bu çalışmada Hattuşa’nın bir kent imgesi olarak kullanımının sorgulanması ve özellikle kent imgesi olarak kültür ekonomisinde yerini alması düşüncesi bu çalışmanın ana eksenini oluşturmaktadır. Anahtar Kelimeler: UNESCO Dünya Miras Listesi, Hattuşa, Kültürel Miras, Kent İmgesi. GİRİŞ Bu çalışma, UNESCO’nun, 16 Kasım 1972 tarihinde ortaya koyduğu Dünya Doğal ve Kültürel Mirasının Korunması Sözleşmesi ile 1986 yılında koruma altına alınan BoğazkaleHattuşa Ören Yeri ya da UNESCO’daki adıyla Hititlerin Başkenti Hattuşa, Çorum için kültürel bir imge haline gelmiş midir? ve kültürel ekonomik bir alan olarak, Anadolu coğrafyasının somut kültürel hafızalarından biri olan, uygarlık mirasının yeniden ele alınıp Çorum için görünür kılınması için nasıl bir çaba gösterilebilir? Sorularından hareketle oluşturulmuştur. Dolayısıyla Konuya geçmeden önce UNESCO, miras sözleşmesi ile ilgili tarihsel süreçten, Hattuşa miras alanından biraz bahsetmek ve kavram çözümlemesi yapmak çalışmayı daha anlaşılır kılacaktır. Şehirler; tarih boyunca farklı kültürlerin kaynaştığı organize edilmiş toplumsal yaşamın sanat, ticaret ve sanayi merkezleri gibi odak noktaları olma özelliğini taşımışlardır. Şehirler aynı zamanda içinde bulundukları uygarlığın simgelerini de barındırırlar ve o uygarlıkla özdeşleşirler. Bu simgeler bazen şehrin kendisi olduğu gibi bazen de şehrin bünyesinde barındırdığı anıtlar o uygarlığın simgesi olma özelliği taşırlar (Çetintaş, 2014: 165). Şehirlere kimlik kazandıran diğerlerinden farklı kılan unsurların başında o şehrin sahip olduğu kültürel hafızanın/mirasın bir göstergesi olan simgeler, semboller gelmektedir. Kültürel hafıza (cultural memory) kavramı, geçmişe dair paylaşılan anıların ne oranda 373 Uluslararası Bütün Yönleriyle Çorum Sempozyumu / 28 - 30 NİSAN 2016 dolayımlanma, metinselleşme ve iletişim edimi olduğunu açığa çıkarır. Kültürel hafızayı oluşturan unsurlar gelenek ve iletişimden beslenilerek biçimlendirilmiş, törenselleştirilmiştir. Kültürel hafızanın oluşumunda önemli işlev gören araçlar: Anıtlar, heykeller, tarih kitapları, binalar cadde ve meydan isimleri, posta pulları, edebiyat ve sanat eserleri, siyasal hitabetler, anma günleri, anı kitapları, sancak ve bayraklar vs. Bu örnekler hafızaya malzeme taşırken, aynı zamanda o toplumun gündelik kültürünün de hammaddesini oluşturur (İnce, 2010: 1516). İmge, gerek dilsel gerekse sembolik ve anlambilim kapsama alanında yer alan önemli bir kavram olup, bir durumu veya nesneyi ifade etmek için kullanılan bir görsel karşılıktır. Bir kavramın, nesnenin veya bir durumun imgesel karşılığı o kavramın, nesnenin veya bir durumun ifade ettiği değer, sembolik anlamı ve vurgulamak istenen içeriği vermede kullanılır. İmge, sanal bir gerçekliğin nesnel hale dönüştürülmüş şeklidir. Çoğu zaman imge ile gerçek değer örtüşmekte ancak bazı durumlarda imge, ifade ettiği değer ile çatışmakta ve gerçekle gösterilen birbirinden farklı olabilmektedir. İmge kavramı, önceden bilinen bir objenin veya kavramın, o obje veya kavram olmadan zihinsel bir organizasyon sonucu, algılanmış olan ve akılda kalan görsel boyutunu teşkil etmektedir. İmge, temel olarak objelerin veya kavramların ifade edilmesinde kullanılan zihinsel bir soyutlama sürecidir. Bu zihinsel soyutlama sürecinin oluşumunda, bir bilişsel organizasyon yaşanmakta ve algı ile imgenin doğrudan bağlantısı, bu kavramın özünü teşkil etmektedir (Yıldız, 2006: 112). UNESCO, Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü, 4 Kasım 1946 tarihinde kurulan, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu, 194 devletin üyesi olduğu, hükümetler arası bir kurumdur. UNESCO, yeryüzündeki eğitim, bilim ve kültür çalışmalarının insanlığın ortak çıkarlarına uygun şekilde yürütülmesi yönünde uzlaşı kararları almaya, bunları barış ve işbirliği çerçevesinde uygulamaya çalışan bir dünya kurumudur. UNESCO’nun kültürlerin korunması ve gelecek kuşaklara aktarılması konusundaki yaklaşım ve yorumlarının en önemli gösterge ve sonuçları, ikisi “somut” diğer ikisi de “somut olmayan” kültürün korunmasına yönelik olarak hazırlanmış olan dört sözleşme ve buna bağlı diğer uzlaşma, bildirge, konferans ve toplantılardan izlenebilir (Oğuz, 2009: 10-11). Bahsi geçen bu sözleşmeler; 16 Kasım 1972 tarihli, Dünya Kültürel ve Doğal Mirasının Korunması Sözleşmesi, 2 Kasım 2001 Sualtı Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi, 17 Ekim 2003 Somut Olmayan Mirasın Korunması Sözleşmesi ve 20 Ekim 2005 Kültürel İfadelerin Çeşitliliğinin Korunması ve Geliştirilmesi Sözleşmesi’dir. UNESCO’nun 1972’de kabul ettiği bu sözleşmeye Türkiye Devleti 16 Mart 1983 tarihinde taraf olmuştur. Hattuşa ören yeri ise, bu sözleşme kapsamında Türkiye tarafından “tüm insanlık adına” korunma sözü verilen; Kapadokya ve Göreme Milli Parkı, Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası ve İstanbul´daki Tarihi Yerler’in ardından dördüncü miras alanı olarak 1986 yılında listeye dâhil edilmiştir. UNESCO tarafından İnsan tarihinin anlamını taşıyan ve temsil eden mimari topluluğun seçkin örneği olması nedeniyle Dünya Miras Alanı Seçilen Boğazköy-Hattuşa Örenyeri, “Dünya Kültür Miras Listesine” 176 sıra numarasıyla dâhil edilmiştir (Çorum, 2008: 27). Bugün itibariyle Türkiye bu sözleşme kapsamında; doğal, kültürel ve karma olmak üzere 15 miras alanını1 UNESCO kapsamında koruma altına almıştır. Ayrıca yine bugün itibariyle UNESCO’nun Dünya Doğal ve Kültürel Geçici Listesinde Türkiye’den 60 miras alanı2 yer almaktadır. 1 Mirası alanlarının tam listesi http://www.unesco.org.tr/dokumanlar/somutkulturelmiras/miras_listesi_tr.pdf adresinde yer almaktadır. 2 Geçici miras alanları tam listesi http://www.unesco.org.tr/dokumanlar/somut_olmayan_km/gecici_liste.pdf adresinde yer almaktadır. 374 Uluslararası Bütün Yönleriyle Çorum Sempozyumu / 28 - 30 NİSAN 2016 Ayrıca Dünya Kültür Mirasında önemli bir yere sahip olan Boğazköy-Hattuşa’da bulunmuş olan Hitit çivi yazılı tabletlerin 2001 yılında “Dünya Belleği” kaydına alınması ülkemiz kültür varlıklarının tanıtımı ve belgelenmesi açısından önemli bir adımı oluşturmuştur. Bugüne kadar bulunmuş olan 31.519 adet çivi yazılı tablet halen İstanbul Arkeoloji Müzeleri, Ankara Anadolu Medeniyetler Müzesi ile Çorum-Boğazköy müzelerinde korunmaktadır (Çorum, 2008: 27). UNESCO’nun 1972 tarihli Dünya Kültürel ve Doğal Mirasının Korunması Sözleşmesi, “hiçbir ülke veya bölge ayrımı yapmaksızın, insanlığın bugüne kadar yaratmış olduğu uygarlıkların bir göstergesi olan tarihsel yapıların, sit alanlarının ve doğal zenginliklerin korunması amaçlanarak hazırlanmıştır (Oğuz, 2009: 10). Bu sözleşme ile Kültürel Miras olarak anılan yerler, Anıtlar: Tarih, sanat veya bilim açısından istisnaî evrensel değerdeki mimari eserler, heykel ve resim alanındaki şaheserler, arkeolojik nitelikte eleman veya yapılar, kitabeler, mağaralar ve eleman birleşimleri. Yapı toplulukları: Mimarileri, uyumlulukları veya arazi üzerindeki yerleri nedeniyle tarih, sanat veya bilim açısından istisnaî evrensel değere sahip ayrı veya birleşik yapı toplulukları. Sitler: Tarihsel, estetik, etnolojik veya antropolojik bakımlardan istisnaî evrensel değeri olan insan ürünü eserler veya doğa ve insanın ortak eserleri ve arkeolojik sitleri kapsayan alanlardır. Doğal Miras olarak anılan yerler ise; Estetik veya bilimsel açıdan istisnaî evrensel değeri olan, fiziksel ve biyolojik oluşumlardan veya bu tür oluşum topluluklarından müteşekkil doğal anıtlar. Bilim veya muhafaza açısından istisnaî evrensel değeri olan jeolojik ve fizyografik oluşumlar ve tükenme tehdidi altındaki hayvan ve bitki türlerinin yetiştiği kesinlikle belirlenmiş alanlar, Bilim, muhafaza veya doğal güzellik açısından istisnaî evrensel değeri olan doğal sitler veya kesinlikle belirlenmiş doğal alanlardır.3 Sözleşme metninin dördüncü maddesinde “koruma”nın nasıl gerçekleştirileceğine dair şu ifadeler yer almaktadır: Bu Sözleşmeye taraf olan devletlerden her biri 1. ve 2. maddelerde sözü edilen ve topraklarında bulunan kültürel ve doğal mirasın saptanması, korunması, muhafazası, teşhiri ve gelecek kuşaklara iletilmesinin sağlanması görevinin öncelikle kendisine ait olduğunu kabul eder. Bunun için kaynaklarını sonuna kadar kullanarak ve uygun olduğunda özellikle mali, sanatsal, bilimsel ve teknik alanlarda her türlü uluslararası yardım ve işbirliği sağlayarak elinden geleni yapacaktır.4 Sözleşmede yer alan koruma tanımının tam bir işlerlik gösterdiğini söylemek doğru değildir. Şöyle ki; 1972 sözleşmesi ile halkın kültür üretip tükettiği geleneksel mekânlar, tarihi alan, sit alanı, tarihi yapı gibi adlar altında koruma altına alındı. Koruma altına alınan bu alanlar, turizmin ilgi odağına yerleştirildi. Böylece restore edilen geleneksel kültür mekânları restorana dönüştürüldü. Bu sözleşme kapsamında kurulan Koruma Kurulları, kent plancıları, mimarlar ve yöneticilerden oluşurken, bir somut olmayan kültürel miras uzmanının bu kurullara dâhil olması fikri yıllarca akıllara gelmedi. Ne zaman ki, insansız ve kültürsüz olarak mekânın korunamayacağı anlaşıldı, 1972 Sözleşmesinin seçkinci yöneticileri, somut olmayan kültürel mirasın önemini, korumanın sürdürülebilir olması gereğini yani koruma süreç, amaç ve sonuçlarının halksız ve bağlamsız gerçekleşemeyeceğini gördü, o zaman yeni arayışlara gidildi (Oğuz, 2009: 95). Bu arayışlar kültürün sadece sonuçta ortaya çıkan, büyük ölçekte bir sit alanından küçük ölçekte bir bakır kazana kadar, bir alan ya da materyal değil başlı başına bir süreç olması gerektiği fikrinden hareketle ortaya çıkmıştır. İlk bakış açısı ile ürün ya da tarihsel mekân, her zaman için üretici, üretim ve üretim yerinin önüne geçmiştir. Böylelikle de koruma sadece ürün odaklı veya tarihsel mekân odaklı olmuştur. Tek taraflı 3 4 Dünya Kültürel ve Doğal Mirasının Korunması Sözleşmesi madde 1 ve madde 2. Dünya Kültürel ve Doğal Mirasının Korunması Sözleşmesi madde 4 375 Uluslararası Bütün Yönleriyle Çorum Sempozyumu / 28 - 30 NİSAN 2016 bakış açısı ile böyle bir koruma anlayışının da bugün de görüldüğü üzere eksik kaldığı bilinmektedir. UNESCO Türkiye Milli Komisyonu tarafından 2009 yılında o tarihte listede yer alan 9 miras alanı ile ilgili “Koruma ve Yönetimde Güncel Durum” başlığı ile bir çalışma yürütülmüş, Türkiye’nin Dünya Miras Listesinde yer alan kültür ve tabiat varlıklarının bulunduğu yerlerde sistematik bir tarama yapmıştır. Bir yıl kadar süren bu tarama çerçevesinde “Dünya Miras Alanları”nda; yerel yöneticiler, ticaret erbabı, halk, yerli ve yabancı ziyaretçileri de içeren bir sosyal araştırma yapılmış ve bu çalışmada ülkemizdeki Dünya Miras Alanlarında Dünya Miras Merkezinin planlama ve yönetim açısından öngördüğü ölçütlerin ne boyutta yansıma bulunduğuna ilişkin bir durum tespiti ortaya konulmuştur (UNESCO, 2009: 18). Bu çalışmada Hattuşaş miras alanı ile ilgili olarak, alanın benimsenmesi ve Dünya Miras Alanı olduğunun bilinirliğinin artırılması açısından etkili olacağı düşünülen birkaç öneri sunulmuştur. Bunlar; Hattuşaş’ın Dünya Miras Alanı olduğunu vurgulayan bazı küçük objelerin (rozet, çanta, kalem vs.) yöre halkına ve öğrencilere dağıtılması, eğitim amaçlı faaliyet programlarının hazırlanması, Alan içerisinde ve Yazılıkaya’da üç dilde kısa bilgiler içeren bilgilendirme levhalarının yetersiz olduğu ve Dünya Miras Alanı logosunu taşımadığı, alana ilişkin özet bilgilerin verildiği bir bilgilendirme levhasının olmadığı şeklindedir (UNESCO, 2009: 67). Dikkat çekilen bu hususların bir kısmı projelendirilerek düzenlense de, Hattuşa’nın miras listesine girişinden bu yana otuz yıl ve UNESCO Millî Komisyonu tarafından yapılan alan araştırması üzerinden ise bugün itibariyle yedi yıl geçmesine rağmen görülüyor ki alanın miras listesine kaydedilmesi veya alan araştırmaları yapılarak güncel durumun sorgulanması “koruma” ve gelecek kuşaklara aktarma kaygısı, sadece konunun uzmanları ile sınırlı kalmıştır. Yapılan çalışmalar halkın bilinçlenmesi ve yöre halkının böyle bir mirasın varlığına dair herhangi bir belleğinin olmadığını göstermektedir. 1. HATTUŞA: HİTİTLERİN BAŞKENTİ Mekânların özgün niteliklerini temsil eden tarihsel ve toplumsal değerler, kentin kendisini diğer kentlerden ayırt eden bir imaj oluşturması bakımından önem taşımaktadır. Böylece yerel tarih ve geleneksel kültür ögelerini barındıran eski kent merkezleri, turizm ve boş zaman faaliyetlerine yönelik mekânların üretilmesi, yeniden düzenlenmesi ya da dönüştürülmesiyle farklı bir çevre, yer ve gelenek havası yaratma zemini olmaktadır (Turhanoğlu, 2014: 74). Gerek yollar üzerindeki merkezi konumu gerekse her köşesindeki farklı coğrafik özellikleri ile Çorum her dönemde dikkat çeken bir kenttir. Ayrıca kargaşa dönemlerinde gördüğü tahribat, yıkımlar ve sürekli kontrol değişikliği antik dönem yapılarına zarar vermiş ve birçoğunun korunmamasına neden olmuştur. Ancak coğrafi yapısı ve orta Anadolu bölgesindeki yollar üzerindeki merkezi konumu Çorum’u her dönemde bir anıt kent haline getirmiştir (Çorum, 2008: 18). Bu bakımdan Çorum’da bilinen 2 kentsel sit alanı, 73 arkeolojik sit alanı, 224 tespit edilen arkeolojik alan, 57 tarihi/dini yapı, 83 sivil mimarlık örneği, 51 tescilli han, hamam, çeşme gibi kültürel değer bulunmaktadır (İpek, 2014: 185). Hattuşa Dünya Miras Alanı, Boğazkale ilçe merkezi idari sınırları içindedir. Boğazkale yerleşim yerinin tarihçesi Hattuşaş’la başlamaktadır. Hattuşa’da, Hititler, Frigler, Galatlar ve Roma/Bizanslılar yaşamıştır. Alanda 1071’den sonra Türk egemenliği başlamıştır. 376 Uluslararası Bütün Yönleriyle Çorum Sempozyumu / 28 - 30 NİSAN 2016 Hattuşa’da ilk yerleşime dair izler MÖ. 6 binde Kalkolitik Çağ’a kadar gider. İlk tunç Çağı’nda da yerleşimin olduğu Hattuşa, Anadolu’nun MÖ. 2 binyılının başlarında sonra tarihsel dönemlere girilmesiyle beraber yazılı belgelere de geçmeye başlar. Asur Ticaret Kolonileri Çağı’nda bir Karum’un yani Asurlu tüccarların kurduğu bir ticaret kolonisinin bulunduğu kentin adı yazılı belgelerle bu dönemde Hattuş olarak kaydedilmiştir (UNESCO, 2009: 45). Hitit Krallığı’nın siyasal başkenti Hattuşa, dinsel ve ekonomik yönleriyle çağının önemli merkezlerindendi. Hattuşa, aynı zamanda çağının, tarihinin ve kültürünün aydınlatılmasında çok önemli yeri olan binlerce çivi yazılı tabletin bulunduğu bir arşivler kentidir. Büyükkale’de ve Büyük Tapınak ’ta yapılan kazılarda ele geçen ve sayıları otuz bini bulan çivi yazılı belgeler, Hitit tarihinin ve kültürünün yanı sıra çağdaş Anadolu ve Anadolu dışındaki kavimlerin tarihleri ve kültürlerinin aydınlatılmasında da başlıca kaynağı oluşturmaktadır. Bu tablet arşivleri UNESCO’nun Dünya Belleği Listesi’nde yer almaktadır (UNESCO, 2009: 48). Hititlerin başkenti Hattuşa’nın bulunduğu Boğazkale, Çorum’a 83, Ankara’ya 209 kilometre mesafededir. Hattuşa’nın Anadolu Kültür tarihi içindeki konumu, başkent oluşundan dolayı İmparatorluğun gelişimi ve önemiyle paraleldir. Hattuşa, Hitit İmparatorluğu’nun hem idari başkenti, hem de ülkenin din merkeziydi. Hitit metinlerinde Hattuşa Ülkesinden bin tanrılı ülke olarak söz edilir. Yüksek bir uygarlık düzeyine ulaşan Hititlerin, Ege’den Doğu Anadolu sınırlarına kadar yayılmış uygarlıkları, yazıları ve yargılama yöntemleri vardı. Onlar, uygarlık yaymada da başarı gösterdiler. Doğuda Suriye, batıda da Ege Denizi’ ne kadar uzanan imparatorlukları sayesinde, o zamanlar iki ayrı dünya olan doğu ile batının tarihsel karşılaşmasını sağladılar. Gerileyen Doğu Mezopotampya uygarlığıyla, doğmakta olan Batı Ege uygarlığı arasında aracı olarak büyük bir rol oynadılar (Ohri, 2006: 31). Hititler, ustaları Hattileri çok aşarak özgül bir uygarlık yarattılar. Yerli sanat olan Hatti sanatını, daha ileri bir düzeye götürdüler. Merkeziyetçi bir devlet kurunca, onu bir üslup birliğine de ulaştırdılar. Günümüzde Anadolu halkının yaşamında, düşünce ve inançlarında, giyim ve kuşamında o mirasın nice belirtileri var. Ünlü başkent Hattuşa’da yapılan kazılarda, sarayın arşivinde binlerce levha ele geçti. Çiviyazısı, kiremit gibi ince levhalara yazılırdı. Ele geçen levhalar arasından, dünyanın ilk destanıyla büyük Kral Hattusil’in vasiyetnamesi var (Ohri, 2006: 32-33). 2. KENTSEL BELLEK VE KENT İMGESİ OLARAK HATTUŞA Tuba terim sözlüğüne göre kent; “sürekli toplumsal gelişme içinde olan; toplumun, yerleşme, barınma, gidişgeliş, çalışma, dinlenme, eğlenme gibi gereksinmelerinin karşılandığı; tarımsal etkinliklerin az olduğu; başta ticaret, sanayi, yönetim ve eğitim olmak üzere değişik işlevleri bir araya toplayan, nüfus yönünden yoğun olan büyük yerleşim merkezi” olarak tanımlanmaktadır. İmge ise, Duyu organlarıyla algılanmış olan bir şeyin, beyindeki soyut ya da düşünsel simgesi. Kentsel imgesi ise “doğal, tarihi ve kültürel kent belleğinden beslenilerek tasarlanan yeni somut ya da soyut yaratmalar/görüntüler olarak kabul edilmektedir (Özdemir, 2012: 123). Kentsel bellek kavramı, ilk etapta zihinde bir arşiv izlenimi vermektedir. Ancak bu arşiv depolarda saklanan yığınla materyal ve yazılı, görsel dokümandan fazlasıdır. Kent belleği ya da kentsel bellek ifadeleri bir yerleşim yerinin, bir yörenin geçmişten günümüze sahip olduğu 377 Uluslararası Bütün Yönleriyle Çorum Sempozyumu / 28 - 30 NİSAN 2016 somut ve somut olmayan tüm kültürel birikimlerini/mirasını ifade etmek için kullanılmaktadır. Bu anlamıyla aslında ilk cümlede de ifade edildiği gibi kent belleği bir tür arşivdir. Ancak bu arşiv, yeterince görünür kılınmadığı veya değer verilmediği için yörenin halkı tarafından çoğu zaman fark edilmemektedir. Kentin fiziksel, sosyal, kültürel ve tarihsel değerlerinin kentlinin zihninde oluşturduğu izler kentsel belleği şekillendirir. Bellek, kültürel bellek ve dolayısıyla imge araştırmalarının politik, sosyal, ekonomik, kültürel vb. çok yönlü işlevlere sahip olduğu bilinmektedir. İmge araştırmaları, kültürel belleğin oluşturulması, kültürel imgelerin yaratımı ve kültürel imgelerin gösterimi adlı üç aşamadan meydana gelmektedir. Kültürel belleğin oluşturulması, geçmiş ve bugüne ait her türlü görsel, yazılı, sözlü/işitsel, veri kaynağı taranmaktadır. “Anıt, yazıt, yapı, süsleme, mozaik, tuğra, para, çömlek, seramik, yazma, basma, harita, heykel, kabartma tablo, araç, alt, plan, çizim taslak mühür, karikatür, takı” ve benzeri temel tarama kaynakları olarak değerlendirilmektedir. Kültürel belleğin bulunduğu sit alanları, müzeler, camiler, türbeler, mezarlıklar, meydanlar, sokaklar, hamamlar, kervansaraylar, hanlar, çarşılar” vb. imge yaratıcılarının temel araştırma ortam ve kaynaklarından ilk akla gelenlerdir (Özdemir, 2012: 113-114). Bellek, toplumsal ve bireysel niteliklere sahiptir. Toplumsal bellek, temelde o toplumun yaşantılarının ürünü olarak ortaya çıkar. Toplumsal bellekte, dolayısıyla kültürel bellekte asıl olan belleğin oluşturulması, korunması, geliştirilmesi, anımsanması, aktarılmasıdır. Sosyo-kültürel bellek doğal olarak toplumsal ve bireysel kimliğin de temelidir (Özdemir, 1012: 209). Buranın (kent, yöre, ülke vb. ) neyi/neleri meşhurdur? Sorusu, bir bakıma kentsel, yöresel ve ulusal imgeleri öğrenme, tanıma, deneyimleme ve bunu bir ya da birkaç kültürel unsurla anılaştırma ve gösterme isteğini ifade etmektedir. Yabancı/öteki/turist bu soruyu soruncaya kadar, ev sahipleri genelde bu konu üzerinde bilinçli ve ciddi bir şekilde durmuş ve düşünmüş değildir. İnsan ve toplum çok kere, yabancının kendinin tanıma arzusu karşısında, sahip olduklarının farkına varır. Deneyim avcıları olarak tanımlanan turistlerin merakı kültür turizminin olduğu kadar, kültürel bellek ve imge araştırmalarının da temelini meydana getirmektedir (Özdemir, 2012: 108-109) Gelişmiş, kendini kültür ülkesi olarak kabul ettirmiş ülkeler, geçmiş kuşakların emek ve birikimlerinin harmanlanmasının toplumsal refah, barış, istikrar ve ilerlemenin ana gücü olduğunu tekrar tekrar kanıtlıyor. Her ölçekte toplulukları birer “toplum”a ya da kimlikli toplum kesimlerine dönüştüren, işte bu savunu, sentez ve harmanlamadır. Toplumların sürekliliği, dayanışması, kader birliği, maddi ve manevi kültürel mirasları ile evrensel değerleri bütünleştiren, bu tür bir sahip çıkışla yakından ilgilidir (Silier, 2011: 9). Kentsel, yöresel imgelerin önemli bir bölümünü zamanla belirginleştiren bu türden kültürel unsurlar oluşturmaktadır. Ülkelere, yörelere ve kentlere asıl rengini, kokusunu veren, dahası kimliğini ortaya koyan unsurlar, kültürel belleğe aittir (Özdemir, 2012: 114). Uluslararası imge dünyasında, dahası piyasasında her miller kendine özgü değerleriyle, farklılık ve özgünlükleriyle yer almaktadır. Örneğin; Arjantin tangosuyla, Arnavut ciğer tavası ve böreğiyle, Avustralya Aborjinlerle, Avusturya Mozart, Schubert, Straus ve Haydn gibi bestecilerle, Bosna hersek Mostar Köprüsü ile, Brezilya Rio karnavalı ile, Hollanda lalesi, Finlandiya hamamı ve Laplar’ın kültürüyle, Hindistan Taç Mahal ile, İspanya boğa güreşleri ve Flamenko dansıyla tanınır. Ziyaretçiler de doğal olarak bunları görmek, tanımak ve deneyimlemek isterler. Turistik yayınlar ve tanıtım filmleri, en belirgin imgelerin vurgulanmasını sağlamak amacıyla hazırlanmaktadır. Bugün turist çeken ülkelerin, 378 Uluslararası Bütün Yönleriyle Çorum Sempozyumu / 28 - 30 NİSAN 2016 aynı zamanda imge araştırmaları bakımından en gelişmiş ülkeler oldukları görülür. Kentlerin kamusal ve özel alanları, kültürel imgelerin temel gösterim alanlarıdır. Meydanlar, binalar, odalar, parklar, bahçeler, sokaklar, çeşmeler, köprüler, duvarlar, kente rengini veren kültürel imgelerle bezenmiştir (Özdemir, 2012: 119). Kentlerin ana imgeleri, genelde kent içi mekânlarda, etkinliklerde, yayınlarda ve özellikle de şehirlerarası ulaşım firmalarının ad ve amblemlerinde, kısaca öteki ya da ötekilerle karşılaşılan her mekân ve ortamda yer almakta ve gösterilmektedir. Bu ana imgelerin yanında daha çok yemek, dans, müzik, el sanatları gibi kültürel alanlarda belirginleşen yan imgeler, daha özel mekân ve ortamlarda gösterilmekte ve paylaşılmaktadır (Özdemir, 2012: 119). Çorum’da geçmişten günümüze binlerce yıllık bir tarihsel sürecin sonucunda bu coğrafyadan geçmiş ve yer tutmuş birbirinden farklı birçok uygarlığın izleri sürülebilir. Hatti, Hitit, Frig, Helenistik, Roma, Selçuklu, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemleri ilk akla gelen yerleşik ve göçebe düzeyde bu yöreye katkı sağlamıştır. Çorum şehrinin bu açıdan bakıldığında kültür katmanlarından oluşan bir yapısının olduğu söylenebilir. Bizim bu çalışma çerçevesinde ele aldığımız Hitit uygarlığı Çorum için bir kentsel bellektir. Çorum’un hemen yanı başında bulunan bu uygarlığın somut arkeolojik kalıntıları ve sözlü verileri (yani çivi yazılı tabletleri) günümüze kadar ulaşmıştır. Bu tarihi mekân, 19. yy’ın ikinci çeyreğinde 1835 yılında keşfedilmiş ve arkeoloji literatürüne kazandırılmıştır. Bu alandaki arkeolojik çalışmalar 1906 yılından bugüne devam etmektedir. Yapılan çalışmalar neticesinde dil, edebiyat, el sanatları geleneği, mimari yapı ustalığı, ziraat gibi birçok alanda uzmanlaşmış bir uygarlığın izlerine rastlanmıştır. Bu unsurlar geçmişten günümüze Çorum’da canlı bir hayatın olduğunu göstermektedir. Konumuza geri dönecek olursak bahsi geçen bu buluntular, Çorum’un belleğini teşkil etmektedir denilebilir. Bugün gerçek bir sürdürülebilir kalkınmanın bir bileşeninin de “kültür” olduğu açıkça ortadadır. Yerel ulusal kültürel değerlerin evrensele taşınması ve böylelikle dünya kültürüne katkı sağlanması yeryüzünün neresinde olursa olsun “bir insanlık mirasının” gelecek kuşaklara aktarılması görevi ve sorumluluğu bu belleğin geleceğe taşınması gerektiği fikriyle birleşerek kentlerin belleklerini oluşturmaktadır. Belli bir kültürel değeri yansıtan mekânlar, insanların hayatlarını zenginleştirmekte ve mekâna karşı derin bir bağlılık hissi uyandırmaktadırlar. Çünkü bu mekânlar, orada var olmuş kimliğin ve deneyimlerin birer kanıtıdırlar ve insanların yarattığı uygarlığın belleği, başka bir deyişle bilgi arşivleri olarak değer taşımaktadırlar. Tarihten izler taşıyan, kültürel bakımdan zengin bu yerler, bizlere geçmişte ve şu anda kim olduğumuzu anlatmaktadırlar (Burra Tüzüğü, ICOMOS, 1999’dan aktaran Elhan, 2009: 16). Bu bakımından Hitit uygarlığının arkeolojik verileri, buluntuları, çivi yazılı tabletlerde ortaya çıkarılan kültürel özellikleri bugün için Çorum şehri için bulunmaz bir mirastır. Mirasın geleceğe aktarımı sadece müzeler aracılığı ile değil gündelik hayatın içinde işlerlik kazandırılarak yani uygulanabilir kılınarak da gerçekleştirilebilir. Bu nasıl yapılmalıdır? Sorusuna verilebilecek en iyi örnekler özellikle Avrupa şehirlerinin markalaşma süreçleri incelendiğinde açıkça görülecektir. Çok değil aydınlanma sonrası Avrupa’nın belli başlı tarihi kentleri ve başkentleri bugününün marka değeri haline getirilmiştir. Roma, Paris, Prag şehirlerinde bahsedilen markalaşmanın aslında tarihi ve kültürel kent hafızasının yeniden canlandırılmasıyla oluştuğunu görmek çok zor değildir. Tarihi, kültürel hatta sanayi hafızası ile yeniden canlanan ve markalaşan bu kentler günümüzde nüfusunun üstünde “deneyim avcısı” turisti çekebilmektedir. Dünyanın her yerinden bu şehirlere gelişlerde “deniz, kum ve güneş” turizminin ötesinde bir “kültürel deneyim” öznesi bulunduğu bilinmektedir. Bu kentlerin müzeleri, meydanları, sokakları bu hafızayı canlandırma noktasında çok iyi işlerin 379 Uluslararası Bütün Yönleriyle Çorum Sempozyumu / 28 - 30 NİSAN 2016 başarıldığını ve kentin markalaşmasını sağladığını gelen ziyaretçilere göstermektedir. Üstelik deneyim avcısı turistin mevsimsel bir ziyaret takvimi de bulunmamaktadır. Yılın belli bir dönemine sıkışan “deniz, kum, güneş” ziyaretleri, kültürel hafızası ile ön plana çıkmış şehirlere göre artık daha geri planda kalmaktadır. Buradan anlıyoruz ki yüzyıllar boyunca oluşturulmuş birikimin neticesi olan “insanlık mirasının” turizmin öznesine yerleştirilmesi bu markalaşmayı sağlamış ülkenin turizm değerini ve gelirini bu şehirlere gelen turist sayısı ile arıttırmaktadır. Bugün Çorum merkez il sınırları içerisinde alanlarda meydanlarda parklarda görülen ve doğrudan Hitit dünya miras alanını anlatan heykeller, resimler veya hediyelik eşya dükkânlarında bu mirasın bir parçası olduğumuzu gösterecek bir materyale rastlamak oldukça güçtür. Bunların uzman kültürel imge tasarımcıları tarafından ele alınması ve üzerinde önemli durulması gerekmektedir. Yukarıda örneklerini verdiğimiz ülkeler ve şehirler kendi şehirlerini bir marka değer haline getirme noktasında nasıl bir çaba içerisinde olduklarını görülüyor. Üstelik ne böyle muazzam bir uygarlık mirasının yanı başındalar ne de coğrafyalarının kültür tarihi bunu ortaya çıkaracak kadar veri sağlamıyor. Bu noktada Hitit uygarlığının Çorum için bir kültürel bellek olmasının yanında bir turizm geliri de olabileceği söylenebilir. Neticede mekânın kullanımda gösterilecek özen ile bilinçli, deneyim avcısı olarak tanımlanan ve kültür meraklısı turist şehre çekilebilir. Şimdiye kadar yapılan çalışmalar olumlu ama yetersiz olarak değerlendirilebilir. Olumlu çalışmalara verilebilecek en iyi örnek Çorum kent merkezinde bulunan müzedir. Şehrin tarihi bir binasının restore edilmesinin neticesinde yeniden hizmete sunulan müzede, arkeolojik, kültürel bulgular modern bir müzecilik anlayışı ile sunulmaktadır. Hatti, Hitit, Frig, Helenistik ve Roma uygarlıklarının arkeolojik verilerinin sunulduğu müzede tarihsel kronoloji kimi zaman camekân arkasında kimi zaman canlandırma yapılarak ziyaretçilerine hizmet vermektedir. Ayrıca müzedeki açıklama metinlerinin yanında dijital ortamda da aynı anda bir arkeolojik verinin detaylı bilgisine ulaşılmaktadır. Bu yönleri ile Çorum müzesi, arkeolojik, kültürel hafızanın görülmesi ve kent belleğinin oluşturulması noktalarında ilham verici verilerini ziyaretçilerine sunmaktadır. Müze dışında kamusal ve özel alanlarda Hitit ve Hitit uygarlığına ait ne gibi veriler vardır sorusuna verilebilecek cevap ise çok fazla değildir. Bununla birlikte “güneş kursu” olarak bilinen Hitit uygarlığı ve sanatının simgesi Çorum’da özellikle devlet kurumlarında logo olarak kullanılmaktadır. Çorum valiliği ve belediyesinin logoları güneş kursu ile zenginleştirilmiştir. Yine güneş kursu izinde Hitit yolu projesi ve Hitit Gastronomi yolu projeleri ile “Hitit” ismine görünürlük kazandırılmıştır. Çorum’da kent merkezi esas alındığında Hitit ismi ile Hitit krallarının isimlerinin (Anitta, Labarna, Hattuşili, Pithana gibi) bazı ticaret faaliyetleri sunulan mekânlara isim olarak verildiği gözlenmektedir. Ancak bu isimler dışında örneğin bir otelde Hititlere ya da uygarlığın kültürel hafızasına dair kayda değer bir veri ya da bilginin sunulmadığı bilinmektedir. Sadece bu mekânların internet sayfalarında kullandıkları isimle ilgili olarak bir cümlelik bir bilgi notu5 bulunmaktadır. Ulaşım sektöründe Hititler, Nebi Özdemir’in Kentlerin Gezgin imgeleri olarak nitelendirdiği ulaşım sektörünün bir özelliği de yörenin kültürel belleğinde yararlanmasıdır. Ulaşımın sosyo-kültürel yaşamı ve yapıyı dönüştüren bir alan olarak algılanması, pek yaygın 5 Örnek için bkz, http://www.anittahotel.com/anitta-otel-hakkinda. 380 Uluslararası Bütün Yönleriyle Çorum Sempozyumu / 28 - 30 NİSAN 2016 olarak benimsenmemiştir. Özellikle kültür değişmeleri ile folklor derlemeleri incelendiğinde, bu gerçeklik açıkça görülmektedir (Özdemir, 2012: 123). Tarihi miras, kentsel imge yaratımında, dolayısıyla da şehirlerarası otobüs firmalarının unvan ve sembolleri kapsamında değerlendirilmektedir. Diğer yandan otobüs firmalarının unvan ve sembol seçim çalışmaları, kentsel imgelerin oluşturulması, geliştirilmesi ve gösteri faaliyetleriyle bağlantılı olarak ele alınabilir. Bilinçli kentsel imge araştırma ve uygulama merkezlerinin, dolayısıyla da çalışmalarının henüz emekleme aşamasında olduğu Türkiye’de bu işletmelerin çabaları oldukça önemlidir (Özdemir, 2012: 133). Ulaşım sektöründe yıllarca Çorum’a hizmet vermiş Hattuşaş turizm gibi (ki firma amblemi de çift başlı kartal idi), bu firma bugün faaliyetlerine devam etmese aslında kent imgesi olarak okunabilecek düzeydeydi. Hem Hitit Somut Kültürel mirasının bir parçası olan “çift başlı kartal”ı logo olarak tercih etmiş hem de firma ismi olarak miras alanının ismini doğrudan kullanmıştı. Ulaşım sektöründe bugün yine “hitit” ismini taşıyan bölgesel çalışan bir firma daha vardır. Ancak Hatuşaş firması gibi ulusal düzeyde görünürlüğe pek bir faydasının olduğunu söylemek doğru olmayacaktır. Hitit Tarihi mirası aynı konaklama sektöründe olduğu yiyecek sektöründe de Çorum’da sadece isim olarak varlığını sürdürmektedir. Hitit restoran ve Labarna Restoran isimleri bunlara örnek verilebilir. Genel anlamda halkın sosyal, kültürel, siyasal, dini, ticari ve benzeri amaçlarla toplandığı açık alanları ifade eden meydanlar, içinde yer aldıkları kentlere, ülkelere ve toplumlara kimlik kazandıran, onları şekillendiren ve onlara ruh katan önemli mekânlardır (Pektaş, 2012: 291). Çorum’un meydan, alan veya parklarında ise Hititler ve uygarlığın izlerine pek rastlanıldığı söylenemez. Bu konuyla ilgili ise 2011 yılında “1. Ulusal Hattuşa Taş Heykel Sempozyumu” ile bu etkinliğe katılan taş sanatçıları ve ressamlar, Hitit Kültürüne ait verilerin çağdaş bir yorumla sentezlenmiş ve eserler sergilenmiştir. Daha sonra bu çalışmanın çıktısı olan eserler kent merkezindeki bir parka yerleştirilmiştir. Bu eserlerin dışında Çorum’un görünür alanlarında Hititlerle ilgili imge ve tasarımlara pek rastlanılmamaktadır. Diğer taraftan eğitim alanında da ilin sahip olduğu belki de en büyük değerlerden ve kazanımlarından biri olan üniversitenin ismi de “Hitit Üniversitesi” dir. Üniversite logosu da yine “Hitit Güneşi”nden yola çıkarılarak oluşturulmuş bir tasarıma sahiptir. Bu açıdan bakıldığında kentin diğer hiçbir alanında olmadığı kadar ulusal ve uluslararası düzeyde Hititlerin Çorum için kültürel bir imge haline gelmesinde Üniversitenin rolü üst düzeydedir. Üniversitede Hititler üzerine sosyal ve doğal bilimlerde yapılan bilimsel çalışmalar bunu savı destekler niteliktedir. Diğer taraftan Hititlere ait arkeolojik mirastan esinlenerek yapılan tapu belgesi bir hediyelik eşya haline dönüştürülmüştür. Ekteki fotoğrafta görüleceği üzere, Hitit üniversitesi çeşitli bilimsel etkinliklerin ardından katılımcılarına bir tasarım örneği olarak “Hitit Tapu belgesi” vermektedir. Bu geleneğin gelecekle buluşması ve Hititlerin görünülür kılınması noktasında önemli bir çalışmadır. Hitit mirasının bir imge olarak kullanımı noktasında, Çorum merkezde her yıl düzenlenen ve adında “Hitit” ibaresi geçen bir de festival etkinliği bulunmaktadır. Hitit fuar ve festivali ismiyle 2016 yılı itibariyle 36. düzenlenecek olan bu etkinliğin içeriğinde ise Hitit mirası ile ilgili deneyimlenecek bir faaliyet ya da imge tasarımı bulunmamaktadır. İsminin “Hitit” olması dışında bu festivalin genel görünüşü, her yıl popüler pop ve halk sanatçılarının etkinlik sürecinde akşamları sahne alması, Çorum’da faaliyet gösteren kuruyemiş dükkânlarının katılımıyla “en iyi leblebi yapımı” ile ilgili bir yarışma düzenlenmesi, fuar alanında ülkenin çeşitli yerlerinden gelen ve yıl boyu bu tür etkinliklere katılan “fuar gezicileri” olarak tanıtabileceğimiz yöresel ürün pazarlayan birkaç firmanın stand açarak 381 Uluslararası Bütün Yönleriyle Çorum Sempozyumu / 28 - 30 NİSAN 2016 ürünlerini pazarlaması ve etkinlik süresi boyunca bir eğlence parkının (lunapark) açılması şeklindedir. Bu görünümün doğal olarak ne Hitit mirası ile birleşen bir noktası ne de imge tasarımı oluşturacak bir zemin hazırlaması pek mümkün değildir. Bu faaliyetin Çorum için kısa süreli bir ekonomik eğlence pazarı olması dışında katkısı bulunmamaktadır. Anlaşılacağı üzere festivalin isminin Hitit olması dışında, festival mekânında ortak bir aidiyet çerçevesinde birleşme, Hitit mirası ile ilgili herhangi bir imgenin ya da unsurun varlığını görmek pek mümkün değildir. Bu bağlamda etkinliğin Hitit belleğinin korunması ve geliştirilmesi işlevine sahip olmadığı açıktır. SONUÇ Çorum’un kamusal ve özel alanlarında, meydan ve parklarında, binalarında Hitit mirasını yaşatacak imge tasarımı zayıf da olsa yer almaktadır. Ancak daha çok Osmanlı mirasının kentte benimsendiği ve bir imge tasarımı yapılırken bu mirasın verilerinin kullanıldığı görülmektedir. Bu anlamda şehrin meydanında yer alan saat kulesi Çorumla ilgili yapılacak her türlü tasarımın bir parçası haline getirildiği gözlenmektedir. Sadece saat kulesi ve leblebi Çorumun imge tasarımı için yeterli değildir. Bu ilin merkezinde ve çevresinde yüzyılların getirdiği büyük bir miras alanı ve faydalanılabilecek zengin bir veri kaynağı bulunmaktadır. Yapılması gereken bunun fark edilmesi ve profesyonel imge tasarımı ile var olan kaynakların kullanılmasıdır. Dünyadaki ilk yazılı barış antlaşması olan Kadeş antlaşmasının büyük ölçekte bir heykeli, Kayseri Kiçikapı meydanındaki Asur ticaret belgesi gibi, şehrin görünür bir meydanında ya da alanında sergilenebilir. Bu ne sağlar, aslında şehrin sadece Osmanlı mirası üzerine inşa edilen kültürel imgeleri daha derinde yer alan Hitit uygarlığı da dâhil edilir. Böylelikle Çorum’a gelen ama Hattuşa’dan haberi olmayan yerli veya yabancı turistin ilgisi çekilebilir ve Hattuşa bir ziyaret rotası haline getirilebilir. Diğer taraftan bir Hitit figürünün şehir meydanının görünür yerlerinde heykel ya da farklı sanat dallarıyla işlenmiş hali sergilenebilir. Bu haliyle Hitit kültürel mirası zihinlerde hem bellek nesnesi haline getirilip imgeleştirilir hem de deneyim avcısı turist için bir yön gösterici olabilir. Bugün Çorum müzesinde bulunan birbirinden eşsiz birçok kültürel arkeolojik veri/buluntu vardır. Bu verilerin günümüz sanat anlayışıyla yeniden ele alınıp profesyonel tasarımcılar tarafından gerek takı tasarımı gibi günlük giyilebilir/takılabilir bir eşya haline getirebilir gerekse Çorum için hediyelik eşya tasarımında yol gösterici olabilir. Müze bahçesinde yer alan küçük hediyelik eşya dükkânı incelendiğinde orada bulunan parçaların kültürel imge yaratımı açısından değerli olduğu söylenebilirse de şehre gelen öteki/turistin ulaşabileceği kent merkezindeki kimi hediyelik eşya satan yerlerde bunların görünürlüğünün ve satışının da olması gerekmektedir. Amaç burada kültürel alandan ekonomik gelir elde etmekten çok şehir için zihinlerde kültürel bellek oluşturmaktır. Çorum deyince akla ilk gelen leblebi hem yurtiçi hem de özellikle gurbetçi vatandaşlarımız sayesinde yurtdışı pazarında ufak da olsa bir görünürlük arz etmektedir. Ancak leblebi dışında Çorum deyince akla gelebilecek sayısız imge oluşturulup pazarlanabilir. Bunun kaynağı olarak da Hitit uygarlığın arkeolojik verileri özüne sağdık kalarak yeniden ele alınıp kültür ekonomisine dönüştürülebilir. Örneğin son zamanlarda yaygın olarak bir şehrin hatırası olabilecek “magnet” adı verilen plastik, tahta, metal vb. hammadde üzerine işlenen hediyelik eşya turistler için farklı bir tarihi, turistik mekânı görmelerinin bir şahidi olarak satın alınmakta evlerinde uygun görülen bir alanda (Çoğu zaman buzdolabı, davlumbaz gibi) sergilenmektedir. Böylelikle o 382 Uluslararası Bütün Yönleriyle Çorum Sempozyumu / 28 - 30 NİSAN 2016 mekânı görmeyen ya da haberi olmayan birisi için bu imgenin bir değeri olmaktadır. Günümüzün deneyim avcısı turisti sanal olarak araştırma yaparak bu imge ve bu imgenin bulunduğu mekân hakkında bilgi edinebilir ve bir sonraki seyahat rotasında burayı görmek isteyebilir. Bu örnek aslında kültürel ekonomik boyutuyla çok küçük ve gereksiz bir detay olarak algılansa da merak uyandırıcı olması bakımından değerlidir. Bu basit örnekte ele alınan nokta gibi birçok farklı kültürel değer turistik nesne haline getirilebilir. 383 Uluslararası Bütün Yönleriyle Çorum Sempozyumu / 28 - 30 NİSAN 2016 KAYNAKÇA ÇORUM (2008). Kültür Envanteri, Çorum Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, Çorum. ELHAN, Seda (2009). Kentsel Bellek Bağlamında Sanayi Mirasının Değerlendirilmesi: İstanbul Haliç Örneği, İstanbul Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul. İPEK, Önder (2014). “Kültürel ve Tarihi Mirasın Çorum Turizmine Olan ve Olabilecek Pozitif Yansımaları”, Hititlerin Başkentinde Kentsel Bellek ve Turizm Sempozyumu Bildiriler Kitabı, Çorum Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, Çorum. OĞUZ, Öcal (2009). Somut Olmayan Kültürel Miras Nedir?, Geleneksel Yayınları, Ankara. OHRİ, İskender (2006). Anadolu’nun Öyküsü, Bilgi Yayınevi, Ankara. ÖZDEMİR, Nebi (2012). Kültür Ekonomisi ve Yönetimi Seçki, Hacettepe Yayıncılık, Ankara. SİLİER, Orhan (2011). Onlar Nasıl Başarıyor, Avrupa Kültürel Miras ve STK’lar, Avrupa Kültürel Miras Kuruluşları Federasyonu (Europa Nostra), İstanbul. TURHANOĞLU, F. AFŞIN (2014). Kentsel Mekânın Üretim Sürecinde Tarihsel ve Kültürel Miras, Folklor/Edebiyat, Cilt: 20, Sayı: 78. UNESCO (2009). Türkiye’nin Dünya Miras Alanları Koruma ve Yönetimde Güncel Durum, UNESCO Türkiye Millî Komisyonu, Ankara. UNESCO (1972). Dünya Kültürel ve Doğal Mirasının Korunması Sözleşmesi http://www.unesco.org.tr/dokumanlar/somutkulturelmiras/somut_kulturel_miras.pdf ÇETİNTAŞ, Vildan (2014). Kentleşmenin simgeleri Anıtlar, Uluslararası Cumhuriyet’ten Günümüze Şehir ve Şehircilik Sempozyumu Bildiriler Kitabı, Selmat Matbaa, Ankara. PEKTAŞ, Ethem Kadri (2012). Meydanların Kent Yaşamındaki Yeri ve Osmanlı’da Kent Meydanları , Uluslararası Osmanlı Medeniyetinde Şehir Sempozyumu Bildirileri Kitabı, Ankara Okulu Bas., Ankara. YILDIZ, Süleyman (2006). “’Made in Germany’ İmgesi”, Bellek Mekan İmge Prof. Dr. Nilüfer Kuruyazıcı’ya Armağan Kitabı, Multilingual Yayınları, İstanbul. 384 Uluslararası Bütün Yönleriyle Çorum Sempozyumu / 28 - 30 NİSAN 2016 Fotoğraflar 1. Hitit Tapu Belgesi 2. Ayin Sürahisi 3. Hediyelik Eşya Tasarımları 385 NOTLAR ........................................................................................................................................................ ........................................................................................................................................................ ........................................................................................................................................................ ........................................................................................................................................................ ........................................................................................................................................................ ........................................................................................................................................................ ........................................................................................................................................................ ........................................................................................................................................................ ........................................................................................................................................................ ........................................................................................................................................................ ........................................................................................................................................................ ........................................................................................................................................................ ........................................................................................................................................................ ........................................................................................................................................................ ........................................................................................................................................................ ........................................................................................................................................................ ........................................................................................................................................................ ........................................................................................................................................................ ........................................................................................................................................................ ........................................................................................................................................................ ........................................................................................................................................................ ........................................................................................................................................................ ........................................................................................................................................................ ........................................................................................................................................................ ........................................................................................................................................................ ........................................................................................................................................................ ........................................................................................................................................................ ........................................................................................................................................................ ........................................................................................................................................................ ........................................................................................................................................................ ........................................................................................................................................................ ........................................................................................................................................................ ........................................................................................................................................................ ........................................................................................................................................................ ........................................................................................................................................................ ........................................................................................................................................................ ........................................................................................................................................................ ........................................................................................................................................................ ........................................................................................................................................................ ........................................................................................................................................................ ........................................................................................................................................................ ........................................................................................................................................................ ........................................................................................................................................................ ........................................................................................................................................................ ........................................................................................................................................................ ........................................................................................................................................................ ........................................................................................................................................................ ........................................................................................................................................................