israil bir terör devletidir

advertisement
İSRAİL BİR TERÖR DEVLETİDİR
Cuma, 18 Haziran 2010 13:06
14 Mayıs tarihi İsrail'in kuruluş deklerasyonunun yayınlanmasının altmışbirinci yıldönümüdür.
Filistinliler bu olayı Nekbe (Büyük Felaket) olarak adlandırıyor ve yıldönümünü anarak işgal
gerçeğini dünyaya tanıtmaya çalışıyorlar. İşgal devleti ise kuruluş yıldönümünü dünya çapında
lobi faaliyetlerini artırmak için bir fırsat olarak değerlendirmeye çalışıyor. Biz de bu konuda
hazırlamış olduğumuz bir dosyayı ilginize sunarak işgal gerçeği hakkında insanlarımızın
bilgilendirilmesi çabalarına bir katkıda bulunmak istedik.
İsrail, dünya kamuoyuna genel olarak bir "Yahudi devleti" olarak yansıtılmaktadır.
Gerçekte "Yahudi ırkının üstünlüğü" anlayışı üzerine kurulmuş bir devlet olmakla
birlikte ideolojik kimliği dini kimliğinden önce gelir. Hatta bu özelliğinden dolayı Ortodoks
Yahudiler İsrail'i Tevrat'ta vaad edilen Yahudi otoritesi olarak görmezler.
İsrail'in ideolojik kimliğini doğal olarak Siyonizm biçimlendirmiştir. Çünkü bu devlet ilk adımı
1897 Basel kongresiyle atılmış olan Siyonist hareketin bir ürünüdür. Bu itibarla İsrail'in tarihini
Siyonist örgütlenmenin ortaya çıkmasından itibaren başlatmak daha uygun olur. Dolayısıyla 29
Ağustos 1897 - 14 Mayıs 1948 arasındaki elli küsur yıllık dönem Siyonizmin kendine bir devlet
hazırlama sürecini, ondan sonrası bu devletin fiilen ortaya çıkma ve ayakta kalma sürecini
oluşturmaktadır.
1 / 30
İSRAİL BİR TERÖR DEVLETİDİR
Cuma, 18 Haziran 2010 13:06
"Vaadedilmiş Topraklar" İnancı İstismar Edildi
Siyonist ideolojinin ortaya çıkmasında sürükleyici unsur, Avrupa'daki Yahudilerin gettolara
sıkıştırılmış ve toplumdan tecrit edilmiş bir hayat yaşamaları ve Avrupa toplumlarında
anti-semitizm denen Yahudi düşmanlığının rahatsız edici derecede yaygınlık kazanmış
olmasıydı. Siyonizmin fikir babaları bu durum karşısında bütün dünya Yahudilerinin belli bir
toprak parçası üzerinde bir araya getirilerek bağımsız bir Yahudi devleti ve bu devleti ayakta
tutacak bir Yahudi toplum oluşturmak istediler. Ancak Yahudilerin seçilecek toprak parçasına
göç etmelerinin sağlanabilmesi için teşvik edici birtakım unsurların yakalanması gerekiyordu.
İşte bunun için Yahudilerin dini kaynaklarında "vaadedilmiş topraklar" olarak anılan
bölgenin merkezi ve Tevrat'ta adları geçen peygamberlerin ve kralların çoğunun hayatlarını
geçirdiği Filistin toprakları seçildi.
Ancak burada bir inceliğe dikkat çekmekte yarar görüyoruz: Yahudilerin dini kaynaklarında her
ne kadar "vaadedilmiş topraklar"dan söz ediliyorsa da bu topraklara dönüşün
Mehdi'nin gelişinden sonra gerçekleşeceği vurgulanmaktadır. Siyonizm Yahudilikteki
"vaadedilmiş topraklar" inancını istismar edebilmek için "Mehdi" inancını
sumen altı etmiştir. Bundan dolayı da Ortodoks Yahudiler İsrail'in kuruluşunu Tevrat'ta
vaadedilen "geriye dönüş" olarak görmemişlerdir hiçbir zaman.
İsrail'in Kurulması İçin Osmanlı Devleti Yıkıldı
2 / 30
İSRAİL BİR TERÖR DEVLETİDİR
Cuma, 18 Haziran 2010 13:06
Siyonistler, Yahudilerin diaspora denilen dünyanın değişik yörelerine dağılmış haldeki
yaşantılarına son verip belli bir bölgede bir araya gelmelerini sağlamak için en uygun toprak
parçasının Filistin olduğu görüşü üzerinde ittifak ettikleri zaman bu toprakların bir hâkimi vardı.
O da, 1492'de İspanya'dan kaçan Yahudilerin bir kurt gibi içinden yiyerek kendiliğinden
yıkılmasını sağlamaya çalıştıkları ama her şeye rağmen o zaman hâlâ bir dünya devleti kimliğini
koruyan Osmanlı devletiydi. Siyonistler Filistin topraklarına demir atabilmek için önce bu
devletten çok cazip karşılıklarla bir miktar toprak satın almak istediler. Ama yüz bulamayınca
şunu düşündüler: "Bu toprakların şimdilik önemli bir sahibi var. Biz ne kadar cazip teklifler
götürsek de bu sahip'ten bir şey koparamayacağız. Öyleyse onu tarihe gömerek o toprakları
sahipsiz hale getirmek zorundayız." İşte bu düşünce doğrultusunda bir yandan, 1492
göçüyle Osmanlı ağacının gövdesine soktukları kurtların ürettiği yeni kurtlardan daha hızlı
çalışmalarını ve bu ağacı iyice çürütmek için gereken her şeyi yapmalarını istediler. Bir yandan
da Osmanlı'yla rekabet halindeki dünya devletleriyle işbirliği yaparak bu devletlerin saldırılarını
ve işgallerini artırmalarını sağladılar. Osmanlıyla rekabet halindeki devletler de bir yandan
dışarıdan saldırmak suretiyle bir yandan da Osmanlı'nın hâkim olduğu bölgelerdeki halklar
arasına kavmiyetçilik fitnesi sokmak, bazı kişilere liderlik ve devlet başkanlığı vaad ederek
Osmanlı'ya karşı ayaklanmalarını sağlamak suretiyle yoğun bir şekilde bu devleti tarihe gömme
çabası içine girdiler. Sonuçta Osmanlı devleti zayıflatılarak Filistin topraklarına sahip çıkması
zorlaştırılınca bu topraklar İngilizler tarafından işgal edildi ve Yahudi göçüne açıldı.
Bu tarihi gerçekleri görmek için Sykes - Picot anlaşmasını, Belfur deklarasyonunu, İttihat ve
Terakki Cemiyeti'ni oluşturanların kimlikleri ve faaliyetlerini, Şerif Hüseyin'le İngilizler arasındaki
gizli anlaşmaları vs. incelememiz yeterlidir.
3 / 30
İSRAİL BİR TERÖR DEVLETİDİR
Cuma, 18 Haziran 2010 13:06
Avrupalının Acısını Filistinliden Çıkarmak
Siyonizm ideolojisinin ortaya çıkmasında en önemli etkenlerin Yahudilerin Avrupa'da gettolara
sıkıştırılmaları, diaspora ve anti-semitizm olduğunu yukarıda zikrettik. Ancak şunu belirtelim ki
İslam âlemindeki Yahudiler hiçbir zaman getto hayatına mahkûm edilmedikleri gibi Müslümanlar
arasında da bir anti-semitizm hareketi asla görülmemiştir. Zaten bu kelimenin Batı kaynaklı
olduğu, karşılığı olan "Yahudi düşmanlığı"nın bir kavram olarak Müslüman
toplumların dillerinde görülmediği ve akım olarak da hiçbir zaman ortaya çıkmadığı tarihi bir
gerçektir.
Ancak Siyonistler Yahudilerin birtakım dini değerlerini istismar etmek amacıyla seçtikleri Filistin
topraklarına yerleşebilmek için Avrupalının acısını Filistinliden çıkarmışlardır. Siyonizmin
insafsızlığı ve vahşiliği de ilk etapta burada kendini göstermektedir.
Batı, Siyonistlere Neden Yardım Etti?
4 / 30
İSRAİL BİR TERÖR DEVLETİDİR
Cuma, 18 Haziran 2010 13:06
Anti-semitizm ve Yahudilerin kendilerinin üstün ırk oldukları inancı Batı'daki siyasi sistemlerin
başını ağrıtan iki zıt akımdı. Bu iki akım arasındaki aktif ve pasif mücadele kendi toplumlarında
siyasi ve sosyal bir istikrar sağlamak isteyen Batı devletlerini ciddi şekilde rahatsız ediyordu. Bu
açıdan Yahudilerin Avrupa'dan göç etmelerinin anti-semitizm ve Yahudi ırkçılığının yol açtığı
sorunları ortadan kaldıracağı düşünülüyordu. Bundan dolayı onların göç etmelerini sağlamak
için bir toprak parçası hazırlama düşüncesi ve Siyonistlerin de bu konuda kendilerine sundukları
teklifler Batı devletlerine cazip geldi. Ayrıca o zaman Batı'nın İslam âlemindeki sömürgeci
politikalarının önünde en önemli engel olan Osmanlı devletinin ortadan kaldırılması için de
Siyonizmle işbirliğinin yararlı olacağı düşünüldü. Çünkü Siyonistlerin yukarıda da sözünü
ettiğimiz gibi 1492 İspanya sürgünü sonrasında Osmanlı devletinin içine soktukları kurtları vardı
ve bu kurtlar Osmanlı ağacının içten kemirilmesinde önemli rol oynuyordu.
İsrail'in Kuruluşunu Sağlayan Dört Ana Etken
İsrail'in kuruluşu tabii ki değişik çalışmalar sonucunda gerçekleştirilmiştir. Ancak buna imkan
sağlayan dört ana etkeni özellikle zikretmek gerekir:
5 / 30
İSRAİL BİR TERÖR DEVLETİDİR
Cuma, 18 Haziran 2010 13:06
Birincisi: İslam hilafetinin ortadan kaldırılması suretiyle İslam âleminin küçük parçalara
bölünmesi
İkincisi: Başta İngiltere olmak üzere Batı'nın Siyonizme destek vermesi
Üçüncüsü: Siyonist terör
Dördüncüsü: Nazi fırtınası
Şimdi bu ana etkenler hakkında biraz daha tafsilatlı bilgiler vererek İsrail'in kuruluşunda ne gibi
rollerinin olduğunu izah etmeye çalışalım:
6 / 30
İSRAİL BİR TERÖR DEVLETİDİR
Cuma, 18 Haziran 2010 13:06
İslam Âleminin Parçalanması
Tarih boyunca İslam âleminin birliğini genellikle hilafet müessesesi temsil etmiştir. Bu müessese
resmi bir otorite sıfatı taşıyordu. Müslümanlardaki ümmet bilinci, bütün Müslümanların kardeş
olduğu anlayışı da bu otoritenin etrafında birlik ve dayanışmayı sağlıyordu. Ancak
Müslümanların arasına kavmiyetçilik fitnesinin girmesi, bunun sonucunda hilafet devletinin
ortadan kaldırılması ve İslam coğrafyasının küçük parçalara ayrılması İslam toprakları üzerinde
planlar yapanların işlerini kolaylaştırdı. Bundan dolayıdır ki Filistin halkı İngiliz işgali sonrasında
başlayan Yahudi akınına, Siyonist terör örgütlerinin gerçekleştirdiği gasp işlemlerine karşı
mücadelelerinde yalnız kaldı, arkalarında kimseyi bulamadılar.
Batı'nın Siyonizme Desteği
Aslında Siyonist terör örgütleri herhangi bir dış destek almadan Filistin halkının karşısına çıkmış
7 / 30
İSRAİL BİR TERÖR DEVLETİDİR
Cuma, 18 Haziran 2010 13:06
olsalardı, bu halkın bütün yalnızlığına rağmen yine de başarısız kalacak ve kutsal Filistin
toprakları üzerindeki planlarını uygulamaya geçirme amaçlarını gerçekleştiremeyecek lerdi.
Ama başta o zamanın en güçlü sömürge devleti olan Büyük Britanya (İngiltere) olmak üzere
bütün Batı'nın daha önce zikrettiğimiz sebeplerden dolayı Siyonist terör örgütlerine destek
vermeleri onların işlerini kolaylaştırmıştır. Çünkü saldırgan Siyonistler ileri gelen sömürgeci
güçlerden destek alırken karşılarındaki Filistinliler dünyadan tecrit edilmiş, sahipsiz ve desteksiz
bir şekilde vatan savunması yapmak zorunda bırakılmışlardı.
Siyonist Terör
Daha önce zikrettiğimiz katliamlardan ve terör eylemlerinden de anlaşılacağı üzere Siyonist
terör vahşette sınır tanımıyordu. Bundan dolayı savunmasız halkın psikolojik yönden
yıpratılmasında ve onların yurtlarını terk ederek başka yerlere iltica etmeye zorlanmasında
Siyonist terörün önemli etkisi oluyordu. Tabii ki bu şekilde göçe zorlanan halkın geriye bıraktığı
mülklere de Siyonist terör örgütleri el koyuyor ve buraları dünyanın değişik yörelerinden yani
diasporadan getirtilen Yahudi göçmenlere peşkeş çekiyordu.
8 / 30
İSRAİL BİR TERÖR DEVLETİDİR
Cuma, 18 Haziran 2010 13:06
Nazi Fırtınası
Hitler görünüşte aşırı derecede Yahudi düşmanı biriydi. Ele geçirdiği yerlerdeki Yahudileri toplu
katliamlara maruz bırakıyordu. Ancak ilginçtir ki, Nazi tehdidi Yahudilerin Filistin'e göçlerini
hızlandırmaktan başka bir sonuç doğurmamıştır.
Daha sonra Yahudi Ajansı adını alan Dünya Siyonist Örgütü, Yahudileri Filistin'e göçe teşvik
etmek için çeşitli yollara başvuruyordu. Bu amaçla özellikle Yahudi dini unsurlarını sonuna
kadar değerlendiriyordu. İdeolojisinin adını Yahudilerce kutsal sayılan ve Kudüs'te yer alan
Siyon dağının adından türetmesi de bu amaç içindi. Ancak şu bir gerçek ki, Filistin'e Yahudi
göçünü hiçbir şey Nazi tehdidi kadar hızlandıramamıştır. Ayrıca özellikle son dönemlerde
yapılan araştırmalar ve ünlü Fransız düşünür Roger Garaudy'nin yazdığı "İsrail Devletini
Kuran Efsaneler" adlı eserinde de ortaya konan gerçekler Nazilerin iddia edildiği şekilde
büyük çapta Yahudi katliamları gerçekleştirmediklerini, bu konudaki iddiaların çoğunun asılsız
olduğunu ortaya koymuştur. Ancak Nazi hareketinin başlamasıyla birlikte koparılan fırtına
Hitler'in yönetimine geçen veya onun başlattığı Nazi hareketinin tehdidi altındaki Almanya,
Polonya, Romanya vs. gibi ülkelerdeki Yahudilerin çekirge sürüleri gibi Filistin'e akın etmelerini
sağlamıştır. Bu yüzdendir ki, 1933'e kadar göç edenlerle birlikte Filistin topraklarındaki Yahudi
sayısı yaklaşık olarak 185 bini bulmuşken, sadece 1933 - 36 arasındaki üç yıllık süre içerisinde
toplam 165 bin Yahudi bu topraklara göç etmiştir.
9 / 30
İSRAİL BİR TERÖR DEVLETİDİR
Cuma, 18 Haziran 2010 13:06
1933 öncesinde Filistin topraklarına yerleşen Yahudilerin yaklaşık 60 binini Osmanlı döneminde
yani 1918'e kadar yerleşmiş olanlar oluşturuyordu. Buna göre İngilizlerin her türlü kolaylığı
göstermelerine ve Dünya Siyonist Örgütü'nün bütün teşviklerine rağmen 1918-33 arasındaki 15
yıl içinde toplam 125 bin Yahudinin Filistin'e göç etmesine rağmen 1933 - 36 arasındaki üç yılda
165 bin Yahudi göç etmiştir. Böylece üç yıllık süre içinde Filistin topraklarındaki Yahudi sayısı
neredeyse ikiye katlanmıştır. Nazi fırtınasının zorlamasıyla göç edenlerle, 1945'e kadar da
Filistin topraklarındaki Yahudi nüfus 800 bine ulaştı ve İsrail devleti işte bu nüfusla kuruldu. Bu
itibarla İsrail'in asıl kurucusu Hitler'dir dense yanlış olmaz. Çünkü bu nüfus potansiyeli
oluşmasaydı İsrail'in kurulması belki yüzyıllar alabilirdi.
İşin bir ilginç yönü daha var: Nazi fırtınasının kopmasıyla birlikte Yahudiler üzerinde yoğun bir
tehdit oluşmasına rağmen Nazi gençler, Almanya'nın büyük şehirlerinin sokaklarında dolaşarak
Yahudilere: "Nach Palestina (Filistin'e kaçın)!" diye bağırıyorlardı. Yani onlara
ölümden kurtulmalarının yolunun Filistin'e kaçmaları olduğunu bildiriyorlardı. Böylece Dünya
Siyonist Örgütü'nün dil dökerek Filistin'e çekemediği Yahudileri Naziler tehdit yoluyla göçe
zorlayabiliyorlardı. Bu olay da Nazilerin asıl amaçlarının Yahudileri yok etmek değil Filistin'e
göçe zorlamak olduğunu gösteriyordu. Bu gelişmeler Nazi hareketinin arkasında uluslararası
Siyonizmin bir parmağının olabileceği kanaatlerini teyit etmektedir.
Siyonistlerin Nazi hareketinin gerçek kimliğiyle ilgili tarihi ve belgesel araştırmalardan son
derece rahatsız olmaları da bu yüzdendir. Nazi hareketi aynı zamanda, uluslararası Siyonizme,
Yahudi halkını mağdur ve mazlum göstermek, dolayısıyla Filistin'e akın etmelerinin dünya
10 / 30
İSRAİL BİR TERÖR DEVLETİDİR
Cuma, 18 Haziran 2010 13:06
kamuoyu nezdinde makul karşılanmasını sağlamak için iyi bir fırsat vermiştir. Dünya Siyonist
Örgütü bu fırsatı çok iyi bir şekilde değerlendirerek 1933'te Prag'da gerçekleştirdiği toplantıda
en kısa sürede "Yahudi ulusal yurdu"nun kurulması için bütün gayretlerin ortaya
konmasına karar vermiştir.
İsrail: Teröristlerin Kurduğu ve Yönettiği Bir Terör Mekanizması
İsrail'in bir tür terör mekanizması olarak algılanması gerekir. Çünkü teröristler tarafından
kurulmuştur, kuruluşundan itibaren sürekli teröristler tarafından yönetilmiştir, hâlen de teröristler
tarafından yönetilmektedir. Gerek işgal altında tuttuğu topraklar üzerinde gerekse dünyanın
değişik ülkelerinde sürekli terör eylemleri gerçekleştirmektedir.
BM Filistin topraklarının bölünmesine dair karar aldığında Filistin topraklarına yerleştirilmiş olan
Yahudilerin eğitim görmüş silahlı yetmiş beş bin militanı bulunuyordu. Bu silahlı militanların
mevcut Yahudi terör örgütlerine göre dağılımı şöyleydi: Haganah: 60 bin, Balamah: 5 bin, Irgun:
5 bin, Şatiron: Bin. Diğer dört bin terörist de bunların dışındaki küçük terör örgütlerine
mensuptu. İşte İsrail bu terörist militanlar tarafından kurulmuş ve yöneticileri de onların
arasından çıkmıştır.
11 / 30
İSRAİL BİR TERÖR DEVLETİDİR
Cuma, 18 Haziran 2010 13:06
Adı geçen terör örgütleri Siyonist İsrail'in kurulmasından önce birbirinden ayrı gruplar halinde
hareket etmelerine ve zaman zaman birbirlerine karşı tavır alıyormuş gibi görünmelerine
rağmen İsrail'in kuruluşu aşamasında tam bir işbirliği içine girdiler. Kuruluşun
gerçekleşmesinden sonra da tamamen birleştiler. Bu durum onların başlangıçtaki ayrılığının bir
taktik olduğunu, bazı çevreleri yanıltmak, birinin işlediği eylemden diğerinin sorumlu tutulmasına
fırsat vermemek ve benzeri sebepler dolayısıyla böyle hareket ettiklerini ortaya çıkardı.
İsrail'in kuruluşundan sonra bu devletin en üst kademelerinde görev alan yöneticilerin çoğu söz
konusu terör örgütlerinde yetişmişti. Bunlardan bazılarının terör örgütlerinde ne gibi görevler
üstlendiklerinden özetle söz edelim:
İsrail'in ilk başbakanı Ben Gurion 1945 yılında Yahudi terör örgütleri arasında ortak
koordinasyon kurulmasını sağlayan kişidir. Bu ortak koordinasyonun kurulmasından sonra Ben
Gurion 1 Ekim 1945'te bütün Yahudi terör örgütlerine hareket emri verdi ve bu emir
doğrultusunda çeşitli eylemler gerçekleştirdi. Daha sonra Ben Gurion hakkında İngiliz manda
yönetimi tarafından tutuklama kararı çıkarıldı ama o Filistin'den kaçmış olduğundan
tutuklanamadı.
12 / 30
İSRAİL BİR TERÖR DEVLETİDİR
Cuma, 18 Haziran 2010 13:06
Camp David anlaşmasının imzalandığı sırada İsrail başbakanı olan ve İsrail tarafından bu
anlaşmaya imza koyan Menahem Begin 1943'ten itibaren Irgun terör örgütünün liderliğini
yapmıştır. Deir Yasin katliamı ve Kral Davud Oteli'nin havaya uçurulması eylemleri onun
militanları tarafından gerçekleştirildi. Irgun terör örgütü bunların dışında da pek çok terör eylemi
gerçekleştirmiştir. Aynı Menahem Begin 1978 yılında Mısır devlet başkanı Enver Sâdât'la
birlikte Nobel barış ödülüne lâyık görüldü.
İsrail'in Menahem Begin'den önceki başbakanı Bayan Golda Meir 16 yaşından itibaren
Siyonist terör örgütleri içinde faaliyet göstermiş biridir. Ben Gurion'un terör örgütlerinde
faaliyette bulundu. Filistin'de İsrail'in kuruluşundan önce oluşturulan Yahudi Konseyi'nin ileri
gelenlerindendi.
Beyrut kasabı lakabıyla ünlü olan İsrail'in eski başbakanı uzun süreden beri komada olan Ariel
Şaron, Kibya katliamı ile Sabra ve Şatilla katliamının sorumlusudur. Ariel Şaron da terör
örgütlerinden yetişmiş biridir.
13 / 30
İSRAİL BİR TERÖR DEVLETİDİR
Cuma, 18 Haziran 2010 13:06
Siyonist devlete bağlı olarak 28 yıl Kudüs belediye başkanlığı yapan Teddy Kollek, İsrail'in
kuruluşundan önce pek çok kanlı terör eyleminin sorumlusu olan Haganah örgütünün ileri gelen
elemanlarındandı. Kollek aynı zamanda bir silah kaçakçısıydı.
Oslo ve Kahire anlaşmalarından sonra Nobel barış ödülüne lâyık görülen ve bir dindaşı
tarafından öldürülmesinden sonra da bütün dünya liderlerinin arkasından ağıt yaktığı eski İsrail
başbakanı İzak Rabin, 18 yaşında, Yahudilerin önemli terör örgütlerinden olan Irgun'un askeri
kanadı durumundaki Gizli Palmach Ordusu'na katıldı. Aradan çok zaman geçmeden bu örgütün
bazı birimlerinin komutanlığını yapmaya başladı. 1948 Savaşı'nda Kudüs çevresindeki önemli
çatışmaların komutanlığını yaptı.
Bunlar birkaç örnek. Hepsi bu kadar değil elbette. İsrail üst kademe yöneticilerinin büyük
çoğunluğunun hatta tamamının terör örgütlerinden yetişme olduklarını söylersek yanlış olmaz.
Şiddet ve Terörle Ayakta Duran Bir Devlet
14 / 30
İSRAİL BİR TERÖR DEVLETİDİR
Cuma, 18 Haziran 2010 13:06
İsrail şiddet ve terörle kurulduğu gibi aynı zamanda sürekli şiddet ve terörle ayakta durmuştur.
Bunun sebebi İsrail'in iğreti bir devlet olmasıdır. Haksızlık ve gasp üzere kurulduğundan, gasp
ettiği hakların her an elinden alınabileceği korkusuyla yaşamaktadır. Tıpkı bir araba hırsızının
altındaki arabanın sahibinin bir gün kendisine ulaşıp onu elinden alacağını düşündüğünden
sürekli korku ve endişe içinde seyahat etmesi gibi. Bundan dolayı hırçın ve saldırgan bir politika
izlemektedir. Zaten hırçınlık ve saldırganlık Siyonizm ideolojisinin özünde de vardır.
İsrail devletinin resmen kuruluşu ilan edildiğinde Filistin topraklarındaki Yahudi sayısı 800 bine
çıkmıştı. Bu ilanın ve onu takip eden 1948 savaşının hemen ardından bir milyon Filistinli mülteci
durumuna düştü. Bugün Filistin topraklarında yaşayan Yahudi sayısı 4 milyonu buluyor. Bir ara
bu sayı 5 milyona kadar ulaştı, ancak tersine göç sebebiyle azaldı. Dünyanın değişik ülkelerine
dağılmış durumdaki Filistinli mülteci sayısının da 6 milyon civarında olduğu tahmin edilmektedir.
Dikkat edilirse göçe teşvik edilmek suretiyle veya Nazilerin yaptığı gibi zorlama usulüyle Filistin
topraklarına yerleştirilen Yahudi sayısından fazla sayıda Filistinli mülteci var. Bunun sebebi
Filistin topraklarında oluşturulan "İsrailli nüfus"un birilerinin oradan zorla çıkarılması
suretiyle oluşturulmuş olmasıdır. Bu "İsrailli nüfus" dini bir gerekçesi bile olmayan
ideolojik hedeflerle oluşturulmuş, karşılığında binlerce yıldır sabit ve istikrarlı hayata sahip olan
bir toplum sefalete mahkûm edilmiştir. Bu durum doğal olarak işgalcilerde kesintisiz bir endişeye
ve telaşa, bu endişe ve telaş da hırçınlık ve saldırganlığa sebep olmuştur.
15 / 30
İSRAİL BİR TERÖR DEVLETİDİR
Cuma, 18 Haziran 2010 13:06
Altmış Yılda Yedi Büyük Savaş
Son yüzyılda dünya devletleri içinde belki de en çok savaşa girmiş olanı İsrail'dir. Bundan
dolayıdır ki altmış yıllık süreye yedi büyük savaşı sığdırabilmiştir. İsrail'in kuruluşunun ilanından birkaç saat sonra 14 - 15 Mayıs 1948 gecesi birinci Arap - İsrail
savaşı başladı. Savaşın üçüncü gününde, 18 Mayıs 1948'de Akka, İsrail kuvvetlerinin eline
geçti. Savaşın üçüncü haftasında dış güçlerin sağladıkları askeri destek sayesinde İsrail hava
üstünlüğü sağlayarak önemli başarılar gerçekleştirdi. Kaynaklarda İsrail'e hava desteğinin
Sovyetler tarafından sağlandığı ifade edilmektedir. İsrail dış güçlerin temin ettiği uçaklarla
Suriye ve Ürdün'deki sivil hedefleri de bombaladı.
İsrail, 1956 Ekim'inde İngiltere ve Fransa'yla anlaşarak Mısır'a saldırdı. Bu iki ülkenin İsrail'i
böyle bir saldırıya yöneltmelerinin sebebi daha önce istedikleri gibi kullandıkları Süveyş
kanalının Mısır tarafından millileştirilmesiydi. İngiltere ve Fransa'yla ortak hareket eden İsrail bu
saldırıda Gazze bölgesiyle Sina yarımadasını işgal etti. Ancak işgal ettiği bu topraklardan 7 Mart
16 / 30
İSRAİL BİR TERÖR DEVLETİDİR
Cuma, 18 Haziran 2010 13:06
1957'de birtakım diplomatik sebeplerden dolayı çekildi.
Arap - İsrail savaşlarının en geniş çaplısı Altı Gün Savaşı diye de anılan 1967 Haziran
savaşıdır. Bu savaş İsrail'in 5 Haziran 1967 sabahı Mısır'a saldırmasıyla başladı. İsrail uçakları
önce Akdeniz üzerinden Mısır'ın batı tarafındaki askeri havaalanlarını bombalayarak üç saate
yakın bir süre içinde 300 kadar Mısır askeri uçağını yerde imha ettiler. İsrail uçaklarının bu
saldırı esnasında Akdeniz'deki Amerikan filosundan ikmal yaptıkları ileri sürülmüştür.
Mısır'ın bütün askeri uçaklarını üç saatlik bir süre içinde daha yerdeyken imha eden İsrail
hemen ardından Gazze bölgesine ve Sina yarımadasına doğru karadan ve havadan saldırıya
geçti. Mısır askerleri bu saldırı karşısında ciddi bir direniş göstermeden Gazze'yi ve Sina'yı
İsrail'e teslim ettiler. Bu olayda zamanın Mısır devlet başkanı Cemal Abdünnasır'ın bir ihanetinin
de söz konusu olduğu ileri sürülmektedir.
İsrail Mısır'ı etkisiz duruma getirdikten ve Süveyş kanalına kadar olan bütün toprakları ele
geçirdikten sonra Ürdün ve Suriye tarafına yöneldi. Bu ülkeler tarafından da ciddi bir direnişle
karşılaşmayan İsrail kuvvetleri Ürdün'den Doğu Kudüs ve Batı Yaka'yı Suriye'den de Golan
tepelerini işgal ettiler. O zaman Suriye hava kuvvetleri komutanı ve genelkurmay başkanı olan
Hafız Esed'in devlet başkanı olma emelini gerçekleştirmek için ABD ile anlaşarak Golan
tepelerini bile bile teslim ettiği ileri sürülmüştür. Golan tepelerinin coğrafi konumu ve stratejik
17 / 30
İSRAİL BİR TERÖR DEVLETİDİR
Cuma, 18 Haziran 2010 13:06
durumu göz önüne getirildiğinde bu iddiaya hak vermemek mümkün değildir.
1968 yılında Ürdün Nehri vadisinde ve Doğu Yaka denilen bölgede bulunan ve halkının
çoğunluğunu Filistinlilerin oluşturduğu el-Kerame kasabasına İsrail ordusu tarafından büyük bir
saldırı düzenlendi. O zaman el-Kerâme'nin yönetimi Ürdün'ün elinde olmasına rağmen Ürdün
ordusu bu kasabayı savunmak için hiçbir direniş göstermedi. Ancak Filistinliler kahramanca
savunmada bulunarak İsrail askerlerini geri çekilmeye zorladılar. Tarihe Kerame Savaşı diye
geçen bu çarpışmada İsrail kuvvetleri önemli kayıplar verdi. Bu savaşta Ürdün ordusunun ve
hükümetinin hiçbir etkinliğinin olmamasına rağmen Ürdün yönetimi kazanılan zaferi dünyaya
kendi zaferi gibi göstermekten geri kalmadı.
İşgal devletinin bir diğer büyük savaşı 1973 Ekim Savaşı'dır. İşgal devleti bu savaşta başarılı
olamamıştır.
İsrail 1982 yılında Lübnan'a yerleşmiş bulunan Filistin direniş güçlerini oradan çıkarmak için
kara, hava ve deniz kuvvetleriyle bir saldırı düzenledi. Lübnan'a yönelik saldırılar 21 Nisan'da
18 / 30
İSRAİL BİR TERÖR DEVLETİDİR
Cuma, 18 Haziran 2010 13:06
Damur çevresine yapılan büyük bombardımanla başladı. 3 Haziran'da İsrail'in Londra
büyükelçisinin bir saldırı sonucu yaralanması İsrail'in Lübnan'ı işgal planını devreye sokması
için fırsat oldu. Aslında söz konusu saldırı olayını izleyen gelişmeler bu olayın bir provokasyon
olduğu intibaı uyandırmaktadır. Nitekim İsrail bazı planlarını gerçekleştirebilmek için bu tür
provokasyonlara başvurmaktan ve kendi adamlarını siyasi emelleri uğruna feda etmekten hiçbir
zaman çekinmemiştir. Londra büyükelçisine yönelik saldırıdan Filistinlileri sorumlu tutan İsrail, 3
Haziran'da Batı Beyrut'un dış mahallelerinde bulunan ve Filistinliler tarafından kullanılan bir
stadyuma ve Güney Lübnan'daki Filistin mevzilerine şiddetli hava saldırısı düzenledi. Bu
saldırıda 80 kişi öldü, 100'den fazla insan da yaralandı. İsrail kuvvetleri, bu olaydan üç gün
sonra da Lübnan sınırlarını geçerek bu ülkeyi işgal hareketini başlattılar. 80 bin askerden oluşan
İsrail kuvvetleri Haziran sonuna kadar Beyrut havaalanına ulaştılar. Filistinliler sayıları az
olmasına rağmen Siyonist güçlere karşı güçlü bir savunmada bulundular. Ancak arkalarında
devlet desteği olmayan ve sayıları 7 - 8 bin kadar olan Filistinli gerillalar geriye doğru çekilmek
zorunda kaldılar ve Batı Beyrut'ta kuşatma altına alındılar. İsrail kuvvetleri Lübnan'daki
Hıristiyan Falanjist güçlerden destek ve yardım alıyorlardı. Bunun yanı sıra yine bir Hıristiyan
olan Lübnan cumhurbaşkanı İlyas Sarkis de İsrail kuvvetlerine yardımcı oluyordu. Bu işgal
sonrasında bütün dünyanın yalnız bıraktığı Filistinli gerillalar Lübnan'ı terk etmek zorunda
kaldılar. İsrail, Lübnan'daki kuvvetlerini ancak 1985 Şubat'ından itibaren kademeli olarak geriye
çekmeye başlamıştır. Hizbullah mücahitlerinin direnişi karşısında 2000 yılında Güney Lübnan'ı
tamamen terk etmek zorunda kaldı.
Yedinci büyük savaş da 2006 yazında Hizbullah mücahitlerine karşı gerçekleştirildi. İşgal devleti
33 gün süren bu savaşta sürekli sivil hedefleri vurarak can kaybının ve maddi zayiatın yüksek
olmasına sebep olmaya çalıştı. Ancak savaş sonunda ağır bir yenilgi alarak girdiği bölgelerden
çekilmek zorunda kaldı.
19 / 30
İSRAİL BİR TERÖR DEVLETİDİR
Cuma, 18 Haziran 2010 13:06
İsrail'in Katliamları
Siyonist terör örgütlerinin İsrail devletini kurma süreci içinde gerçekleştirdikleri bazı
katliamlardan ve cinayetlerden daha önce söz etmiştik. Bu katliamlar ve cinayetler İsrail'in
kurulmasından sonra da kesilmeden devam etti.
Şimdi bunların bazılarını zikredelim:
- 14 Ekim 1953 gecesi: Ariel Sharon komutasındaki "Birlik 101" adını taşıyan
500 kişilik Yahudi komando birliğinin Batı Yaka'daki Kibya adlı Filistin köyüne baskın
düzenleyerek 67 kişiyi öldürmesi, 75 kişiyi de yaralaması.
- 28 Şubat 1955: İşgal kuvvetlerinin Gazze'ye baskın düzenleyerek 38 kişiyi öldürmeleri
- 31 Ağustos 1955: İsrail'in Gazze'nin Han Yunus bölgesine saldırması. 40 Mısır askerinin
öldürülmesi, 40'ının da yaralanması.
20 / 30
İSRAİL BİR TERÖR DEVLETİDİR
Cuma, 18 Haziran 2010 13:06
- 28 Ekim 1956 akşamı: Siyonist askerlerin Sina'daki Kefer Kâsım köyünde büyük bir
katliam gerçekleştirmeleri.
- 8 Nisan 1970: İsrail uçaklarının Mısır'daki Bahru'l-Bakar Okulu'na saldırı düzenlemeleri.
Bu saldırıda otuz çocuk hayatını kaybetmiştir.
- 25 Nisan 1970: Kutlu Doğum bayramında Kudüs'teki Kıpti kilisesine ve kilisede görevli
rahiplere saldırıda bulunulması.
- 21 Şubat 1973: İsrail füzelerinin Libya Havayolları'na ait bir uçağı düşürerek Libya
Dışişleri Bakanının ölümüne sebep olmaları.
- 10 Nisan 1973: İsrail işgal güçlerinin Beyrut'a saldırı düzenlemeleri ve Filistinli liderlerden
Ebu Yusuf en-Neccar, Kemal Advan ve Kemal Nasır'ı öldürmeleri.
21 / 30
İSRAİL BİR TERÖR DEVLETİDİR
Cuma, 18 Haziran 2010 13:06
- 16 Eylül 1982 gecesi: Sabra ve Şatilla katliamı. Ariel Şaron'un gözetiminde
gerçekleştirilen bu katliamda çoğu kadın ve çocuklardan oluşan 991 Filistinli mülteci öldürüldü.
- 1 Ekim 1985: İsrail uçaklarının Tunus'taki FKÖ karargahını bombalamaları. Bu olayda 70
kişi öldürülmüş, yüzlerce insan da yaralanmıştır.
- 7 Aralık 1987: Filistinli işçileri taşıyan arabaya bir Yahudinin kamyonetiyle çarparak dört
Filistinlinin ölümüne dokuz Filistinlinin de yaralanmasına sebep olması. Bu saldırı intifadanın
fitilini çeken olay olmuştur.
- 16 Aralık 1988: Siyonist işgal güçlerinin Nablus'un Re'su'l-Ayn kentinde Filistinli gençlere
karşı katliam gerçekleştirmeleri
- 24 Eylül 1990: Siyonistlerin el-Beric mülteci kampına baskın düzenleyerek 33 ev ve
dükkanı yıkmaları
- 8 Ekim 1990: Kudüs katliamı. 30 Müslümanın şehit edildiği, 800 Müslümanın yaralandığı
bu saldırı, Siyonist İsrail yönetiminin bazı fanatik Yahudi gruplarını kışkırtması sonucu
22 / 30
İSRAİL BİR TERÖR DEVLETİDİR
Cuma, 18 Haziran 2010 13:06
gerçekleştirildi.
- 13 Mayıs 1993: İşgalciler tarafından şehit edilen Hasan Muhammed Hamude'nin cenaze
merasimine katılan üç binden fazla Filistinlinin üzerine Siyonist askerlerin ateş açmaları sonucu
beş kişinin şehit olması, altmış kişinin de yaralanması.
- 3 Ocak 1994: İsrail askerlerinin Beyti Hanun bölgesinde Filistin polisinin üzerine ateş
açmaları sonucu dört polisin öldürülmesi, üçünün de yaralanması
- 25 Şubat 1994 (15 Ramazan 1414): el-Halil'de Hz. İbrahim Camisi katliamı.
Müslümanların sabah namazını kıldıkları sırada gerçekleştirilen bu katliamda İsrail askerleri
tarafından korunan Barush Goldstien adlı bir Yahudi terörist tetikçi görevi üstlenmişti. Katliamda
toplam 67 kişi hayatını kaybetmiş, pek çok kişi de yaralanmıştır.
- 18 Nisan 1996: Lübnan'da Kana katliamı. Bu katliamda çoğu çocuk ve kadınlardan
oluşan 108 kişi hayatını kaybetmiştir.
23 / 30
İSRAİL BİR TERÖR DEVLETİDİR
Cuma, 18 Haziran 2010 13:06
- Nisan 2002: Cenin katliamı. Günlerce süren bu saldırıda en az bin kişinin şehit edildiği
tahmin edilmektedir. BM'nin olayla ilgili bir soruşturma ekibi oluşturmasına rağmen gerçek
bilgiler tam olarak gün yüzüne çıkarılmamıştır.
Bunlar İsrail'in devlet sıfatıyla gerçekleştirdiği katliam ve cinayetlerin bir kısmı. Tümünü
sıralayabilmek için listeyi bir hayli uzatmak gerekiyor. Ancak bu katliamlar ve cinayetler
"Siyonizm"in bir devlet kimliği kazanmasından sonra da anlayış ve çizgisini
değiştirmediğini belgelemeye yetiyor.
Sonuç
Siyonizmin ve İsrail'in tarihi incelediğinde hep kan ve şiddet koktuğu görülür. Şimdi İsrail
kuruluşunun altmışbirinci yılını kutluyor. Bugün Siyonistlerin ve onların devleti niteliğindeki
İsrail'in hâlâ elinin kanlı olduğu görülmektedir. İsrail gasp, işgal ve şiddet üzere kurulduğundan
kan içmenin kendisine hayat verdiğini düşünüyor. Ama bir gün içtiği kanların kendini
zehirlediğini ve daha fazla kan içmeye mecalinin kalmadığını da görecek.
Gasp Şiddet ve Terörle Olur
24 / 30
İSRAİL BİR TERÖR DEVLETİDİR
Cuma, 18 Haziran 2010 13:06
Osmanlı devletinin yıkılmasıyla her ne kadar Filistin devlet statüsündeki sahibinden
mahrum bırakıldıysa da oralardaki mülklerin fert olarak sahipleri vardı. Siyonistler bu mülkleri
sahiplerinden alabilmek için iki yola başvuruyordu: Çok cazip karşılıklarla satın almak ve gasp.
Bazılarının sürekli gündemde tutmaya çalıştıkları Filistinlilerin kendi mülklerini Yahudilerin cazip
teklifleri karşılığında onlara sattıkları iddiası doğru değildir. Çünkü Yahudilerin "satın
alma" yoluyla mülk edinmede pek başarılı olamadıkları tarihi bir gerçektir. Zaten Filistinli
ilim adamları da bunun önüne geçebilmek için yayınladıkları fetvalarla yoğun bir ilmi ve dini
mücadele veriyordu.
Siyonistler "satın alma" metotlarında başarılı olamayınca daha çok gasp
yoluyla toprak edinmek istediler. Gasp ise şiddet ve terörü gerektiren bir metottur. Çünkü kimse
gönüllü olarak canının yongası ve yüreğinin bir parçası olan malını vermek istemez. Hatta kutsal
olduğuna inanılan Filistin topraklarında gasp daha da zorlaşmaktadır. İnançlarına bağlı insanlar
bu topraklara ihanet etmemek için hayatlarını feda etmekten çekinmezler ve çekinmemişlerdir
de. Kitlesel dayanışma içindeki bir halk karşısında ferdi terör eylemlerinin de istenen sonucu
veremeyeceği düşünüldüğünden örgütlü teröre başvuruldu. Bu yüzden Siyonistler Filistin
topraklarını oradaki halkın elinden zorla çekebilmek ve o toprakların asıl sahiplerini göçe
zorlamak için çeşitli terör örgütleri oluşturdular. Bütün insani değerlerden soyutlanmış ve tam
anlamıyla saldırganlık ruhuyla yetiştirilmiş militanların oluşturduğu bu terör örgütleri son derece
vahşi katliamlar gerçekleştirmekten çekinmemişlerdir.
25 / 30
İSRAİL BİR TERÖR DEVLETİDİR
Cuma, 18 Haziran 2010 13:06
İşte bu terör örgütlerinin gerçekleştirdiği terör eylemlerinden ve katliamlardan bazıları:
Hayfa Pazarı Patlaması
6 Temmuz 1937'de Hayfa'da Müslümanların devam ettiği bir sebze pazarında Siyonist
teröristler tarafından konulan bir saatli bombanın patlaması sonucu 23 Müslüman hayatını
kaybetti, 79'u da yaralandı. Bu patlama üzerine bütün Filistin şehirlerinde bir hafta süren genel
greve gidildi ve çeşitli protesto gösterileri düzenlendi.
Kral Davud Oteli'nin Havaya Uçurulması
26 / 30
İSRAİL BİR TERÖR DEVLETİDİR
Cuma, 18 Haziran 2010 13:06
Bu eylem Irgun terör örgütünün militanları tarafından gerçekleştirilmiştir. Bu olayda 96
kişi öldü, 45 kişi de yaralandı. Ölenlerin 17'si de Yahudiydi. Irgun militanları bu oteli örgütlerine
ait bazı eylem planlarının oraya götürülmesi sebebiyle vesikaları yok etmek amacıyla havaya
uçurmuşlardı.
DEİR YASİN KATLİAMI
9 Nisan 1948 tarihinde yine Irgun terör örgütüne bağlı militanlar sabaha doğru Kudüs
yakınlarındaki Deir Yasin köyüne baskın düzenlediler. Bu baskında yaralı olarak kurtulabilen
birkaç kişi dışında bütün köy halkı öldürüldü. Öldürülenlerin çoğu kadın ve çocuktu. Yahudi
teröristler hamile bir kadının karnını yararak karnındaki bebeğini hançerlemişlerdi. Teröre şahit
olanların anlattıklarına göre Yahudi teröristler bu baskında kadınların kulaklarını kesiyor,
kulaklarındaki küpeleri alıyor sonra öldürüyorlardı.
Deir Yasin katliamının gerçekleştirildiği sırada Irgun terör örgütünün lideri olan
Menahem Begin olay hakkında şu açıklamayı yapmıştır: "Bu önemli bir stratejik eylemdi.
27 / 30
İSRAİL BİR TERÖR DEVLETİDİR
Cuma, 18 Haziran 2010 13:06
Bu eylemi gerçekleştirme şerefi sadece Irgun örgütüne ait değildir. Bu eylem Şatiron'un ve
Balamah örgütündeki topçu birliğin katkılarıyla gerçekleştirilmiştir."
Ayrıca:
12 Haziran 1939'da bugün Tel Hannan olarak adlandırılan Beledu'ş-Şeyh köyüne bir
saldırı düzenlenerek bütün savunma imkânlarından mahrum 6 kişi öldürüldü.
1 Ocak 1947'de bir Filistin köyüne düzenlenen saldırıda 111 kişi öldürüldü.
31 Aralık 1947'de yukarıda adı geçen Beledu'ş-Şeyh köyüne gerçekleştirilen ikinci
saldırıda köy halkından 600 kişi öldürüldü.
28 / 30
İSRAİL BİR TERÖR DEVLETİDİR
Cuma, 18 Haziran 2010 13:06
5 Ocak 1948'de Haganah terör örgütü Batı Kudüs'te Müslümanlara ait Semiramis
Oteli'ni kundaklayıp 26 kişinin yanarak ölmesine sebep oldu.
14 Şubat 1948'de Haganah'a bağlı Gizli Palmach Ordusu'na mensup teröristler
tarafından el-Celil'e bağlı Sa'sa' köyüne düzenlenen saldırıda 20 ev sahiplerinin başlarına
yıkılmış ve yirmi kişi hayatını kaybetmiştir.
13 Mart 1948'de Haganah terör örgütüne mensup teröristler Kefer Huseyniye köyüne bir
saldırı düzenleyerek köydeki evlerin çoğunu yıktı ve 30 kişiyi öldürdüler.
31 Mart 1948'de yine Haganah terör örgütünün militanları Hayfa - Yafa trenini havaya
uçurarak 40 Filistinlinin ölümüne sebep oldular.
11 Nisan 1948'de Haganah terör örgütüne mensup teröristler el-Kastel yakınındaki
Kaloniye köyüne baskın düzenleyerek birçok kişiyi öldürdü, birçoklarını da yaraladılar.
28 Ekim 1948'de Devayime katliamı gerçekleştirildi. Bu olayda Siyonist teröristler 3000
kişiden oluşan köy ahalisini köyün camisine doldurarak kurşun yağmuruna tuttular ve çoğunu
öldürdüler.
29 / 30
İSRAİL BİR TERÖR DEVLETİDİR
Cuma, 18 Haziran 2010 13:06
Bunlar Siyonist terör örgütlerinin İsrail'in kuruluşu için zemin ve şartları hazırlama
sürecinde gerçekleştirdikleri terör eylemlerinin ve katliamların başlıcaları. Ancak bunların
dışında da pek çok terör eylemi gerçekleştirilmiştir.
30 / 30
Download