I. Silahlı çatışmanın eğitimsel çıktılarına olası etkileri ve ilgili literatürün kısa bir değerlendirilmesi Sadece iktisat yazını ile sınırlı olmamak üzere, ekonomik kriz, bulaşıcı hastalık salgını, açlık ve kuraklık gibi şokların beşeri sermaye birikim süreçlerine etkileri sosyal bilimlerde detaylı bir şekilde incelenmektedir.1 İktisat yazını geliştirdiği ekonometrik yöntemlerle bu tür felaketlerin ve şokların nedensel etkilerinin teşhis edilmesine ve dolayısıyla bunların ekonomik ve sosyal maliyetlerinin ölçülmesine önemli katkılarda bulunmuştur. Şokların gerçekleşme biçimleri de onların sonuçlarının incelenmesi için kullanılan ekonometrik analiz yöntemlerinin gelişmesine katkıda bulunmuştur. Özellikle, bu tür vakalara maruziyetteki coğrafi ve zaman içinde gerçekleşen değişkenlik onların etkilerinin teşhis edilmesinde karşılaşabilinecek sorunları bertaraf edecek olanaklar sunmaktadır. İktisadi büyüme teorileri yukarıda belirtilen şokların, gerçekleştiği coğrafi alanda fiziksel ve beşeri sermaye birikimlerini yok etmesi sonucunda ekonomik büyümeyi olumsuz etkileyeceği ama uzun dönemde gerçekleşecek toparlanma ile birlikte bu olumsuz etkilerin ortadan kalkacağını öne sürmektedir. Yapılan bazı çalışmalar bu önsavı destekler nitelikte bulgular sağlamaktadır (Davis ve Weinstein, 2002; Miguel ve Gerard, 2004). Bu tür makro analizlerin şokların ve felaketlerin kısa ve uzun dönemde mikro ölçekte gerçekleşebilecek etkilerini dikkate almamaları büyük bir ihtimal dahilindedir. Fakat önemle belirtilmelidir ki; ekonomik, sosyal ve kültürel değişmeye, çalkantıya sebep olan her vaka gibi, bu belirtilen şoklarda kendi kohortlarını yaratırlar. Şoklara maruz kalan kohortlar kendilerinden önceki veya sonraki kohortlardan farklı olarak şokların olası olumsuzluklarından birinci derecede zarar gören grubu oluşturmaktadır. Daha önceki çalışmalarda gösterildiği üzere, bireyin yetişkin döneminin ekonomik, sosyal ve demografik çıktılarını rahim içindeki dönemden itibaren programlanmaya başlandığı ve bu programlanmanın erken çocukluk ve okul-çağı döneminde büyük ölçüde tamamlandığı düşünülürse, bu dönemler süresince negatif bir şoka maruz kalmaları durumunda bu maruziyetin olumsuz sonuçlarına yaşamları boyunca katlanmak zorunda Ekonomik krizlerin eğitimsel çıktılara etkileri için Thomas vd.’nin (2004) çalışması, sağlık çıktılarına etkileri için Paxson ve Schady’nın (2005) çalışması incelenebilir. Bulaşıcı hastalık salgınlarının etkileri için Almond (2006) ve Bleakley ve Lange’nin (2009) çalışmalarına bakılabilir. Son olarak, açlık krizinin sonuçları için Almond vd.’ nin (2007) çalışmasına, kuraklığın sonuçları için ise Haddinot ve Kinsey’in (2001) çalışmasına bakılabilir. 1 1 kalabilirler (Barker, 2001; Almond, 2006; Almond vd., 2007; Gould vd., 2007; Camucho, 2008)). Bunun yanı sıra, şokun bu olumsuz etkileri ona maruz kalan kohortla sınırlı kalmayabilir. Kuşaklararası beşeri sermaye aktarımının mekanizmalarından biri olan doğurganlık davranışları ve buna bağlı olarak çocuklar için yapılan beşeri sermaye yatırımları, şoka maruz kalan kohortun kendi olumsuz koşullarının kendilerinden sonra gelen kuşaklara aktarılmasında önemli rol oynayabilir. Örneğin, şoka maruziyetten dolayı daha az eğitim alan kadınlar daha fazla çocuk yapmayı tercih edebilir. Bu kadınların doğurganlık tercihlerinde meydan gelen değişimler çocuklarının eğitim seviyelerinin düşmesine ve sonuç itibarıyla bu çocukların yetişkinlik dönemlerindeki başarılarının daha düşük bir seviyede gerçekleşmesine neden olabilir.2 Birbirini tetikleyen bu bağıntılı mekanizmalar, şokun olumsuz etkilerinin uzun dönemde de gözlemlenmesine yol açablilir. Benzer etkiler herhangi bir olumsuz şoka maruziyet sonucu ortaya çıkmış olumsuz sağlık özelliklerinin kuşaklar arasındaki geçişkenliği için de gerçekleşebilir. Burada belirtilmesi gereken husus; şokun etkilerinin bireyler arasında rassal, seçici olmayan bir şekilde bölüşülme olasılığının yüksek olmasıdır. Özellikle, bireylerin cinsiyetine ve toplumdaki göreli sosyo-ekonomik statülerine göre şokun olumsuz etkileri farklılık gösterebilir. Eğer toplumdaki veri olan eşitsizliklerle bağıntılı olarak, avantajlı sınıfların ve grupların kendilerini şokun olumsuz etkilerinden koruyabilecek mekanizmalara daha büyük bir olasılıkla sahip olabilecekleri düşünülürse, şokun gerçekleşmesi sonucunda toplumda varolan eşitsizliklerin daha da derinleşmesi beklenebilir. Bu çerçevede, gerçekleştiği ülkede neden olduğu ekonomik, sosyal ve politik değişimler dikkate alındığı zaman silahlı iç çatışmanın da bir kohort oluşturucu-yapıcı olduğu rahatlıkla öne sürülebilir. Bu şu anlama gelmektedir; çatışmaya maruz kalan kohortlar başta eğitimsel başarıları olmak üzere beşeri sermaye çıktıları açısından çatışmaya maruz kalmayan kohortlardan farklı olabilirler. Eğitimsel başarılara odaklanıldığında, çatışmaya maruz kalan ile kalmayan kohortlar arasındaki farklılıklar çeşitli mekanizmalar aracılığıyla gerçekleşebilir (Denininger, 2003; Shemyakina, 2006; Bu tür kuşaklararası beşeri sermaye aktarım mekanizmalarını Bleakley ve Lange (2009) ince bağırsaklarda bulunan azı kancalı bir çeşit solucanın neden olduğu hastalığın (hookworm disease) A.B.D’nin güneyinde kökünün kurutulmasından sonraki süreç için incelemiştir. Benzer bir çalışmayı, Young (2005) ise Afrika’daki AIDS hastalığının yaygınlaştığı dönem için gerçekleştirmiştir. 2 2 Justino, 2007; Lai ve Thyne, 2007; Blattman and Miguel, 2009). Bu mekanizmalardan en belirgin ve dolaysız olanı çatışmanın eğitim hizmetlerinin sunumuna olan etkilerinde ortaya çıkabilir. Çatışma ortamına maruz kalmanın kaçınılmaz bir fiziksel sonucu olarak okul binası, derslikler ve laboratuvar gibi eğitimsel hizmetlerin sağlanmasında birinci öneme sahip eğitimsel altyapılar zarar görebilir. Buna ek olarak, eğitimsel hizmetlerin sağlanmasında tamamlayıcı girdi görevi gören elektrik, yol ve temiz su gibi diğer altyapı servislerinin çatışmadan zarar görmesi, eğitimin gerçekleştirilmesini oldukça zorlaştırabilir. Neden olduğu bu fiziksel zararlara ek olarak, çatışma ortamı öğretmenlerin ve diğer okul personelinin kendi görevlerini etkin bir şekilde yapmalarına engel teşkil edebilir. Ayrıca, çatışma bölgesinin içinde gerçekleşen çatışma-kaynaklı yerinden edilmeler ve göçler okul çağındaki nüfusun kırsal yerleşim yerlerinden ilçe ve il merkezlerine kaymasına neden olmuştur.3 TGYONO’nın sonuçları çatışma-kaynaklı nedenlerden dolayı göç edenlerinin büyük çoğunluğunun kırsal yerleşim yerlerinden geldiğini belirtmektedir. Bu durum, çatışma bölgesinden yaşayan kentsel yerel nüfus için eğitimsel hizmetlerinin üretimini çeşitli açılardan olumsuz etkileyebilir. Örneğin, kısa dönemde eğitimsel servislerin sağlanmasında ayrılan kaynakların sabit olduğu dikkate alındığında, çatışma-kaynaklı bu tür göçler sınıfların aşırı kalabalıklaşmasına, laboratuvar ve kütüphane gibi diğer eğitim girdilerinin yetersiz olmasına neden olabilir. Buna ek olarak, eğitimsel başarılarının belirlenmesinde önemli rol oynayan arkadaş-akran etkisi (peer effect) ve mahalle-etkisi (neighbourhood effect) çatışmadan dolayı yer değişteren kırsal-kökenli göçmenlerin kentlere akın etmesinden dolayı olumsuz bir şekilde etkilenebilir. Çünkü Kürt nüfusunun yoğun olarak yaşadığı illerde kırsal-kökenli göçmenler kentsel yerel nüfustan büyük farklılıklar gösterebilir. Özellikle, kentsel yerel nüfusla karşılaştırıldığı zaman, bu kır kökenli göçmen Kürt nüfusu daha az sıklıkla Türkçe’nin konuşuldığu çevrede bulundukları için eğitim dili olan Türkçe’deki başarıları sınırlı olabilir. Ayrıca, uygulanan yerinden edilme politikaları sonucunda kentlerdeki bu Çatışma-kaynaklı göçlerin bir kısmı çatışma bölgesi içinde gerçekleşirken, diğer bir kısmı çatışma bölgesi dışındaki yerleşim yerlerine doğru gerçekleşmiştir. Yukarıda açıklanan nedensel mekanizma, temel olarak çatışma bölgesi içinde gerçekleşen çatışma-kaynaklı göçlerin olası etkilerine odaklanmaktadır. Bu gerçekleşen göçlerin ikinci kısmı ise çatışmanın etkilerinin çatışmanın gerçekleşmediği illere sıçramasına neden olabilir. Bu tür genel denge etkilerinin uygulanan ampirik yönteme olası etkileri duyarlılık analizinde tartışılmıştır. 3 3 yeni göçmen nüfus büyük ölçüde hem ekonomik birikimlerini hem de sosyal destek ağlarını geride bırakarak kentlere gelmek zorunda bırakılmıştır. Bu nedenle, bu yerinden edilenler sadece zorla değil ama aynı zamanda yoksullaşarak ve yoksunlaşarak kentlere göç etmişlerdir. Bu nedenlerle, yerinden edilmiş bu nüfus, kentsel yerel nüfusun hem okuldaki sınıf arkadaşlarının hem de mahallesindeki komşularının komposizyonlarını olumsuz etkileyerek eğitimsel başarılarının düşmesine neden olabilir. Çatışma bölgesindeki kentsel nüfusun aksine, çatışmadan dolayı köyden kente gelen göçmenler için çatışmaya maruziyet ile eğitimsel başarıları arasındaki ilişkinin yönünü önceden kestirmek oldukça zor olabilir. Bir yanda, eğitimsel hizmetlerin olmadığı veya çok sınırlı olduğu kırsal alandan çıkıp bu hizmetlerin yaygın bir şekilde bulunduğu şehir merkezlerine gelen kırsal-kökenli göçmenler bu yeni olanaklardan yararlanıp daha yüksek eğitimsel başarılara sahip olabilirler. Başka bir şekilde belirtilirse, beşeri sermaye birikim süreçlerini olumlu etkileyebilecek çoğu altyapıdan mahrum kırsal kesimden, göreceli olarak daha iyi olanaklara sahip olan şehir merkezlerine doğru gerçekleştirilen göç, en azından bu göçmenlerin bazıları için, eğitimsel başarılarının daha yüksek olmasına neden olabilir. Buna karşın, çatışma-kaynaklı göç sonucu ortaya çıkan sosyo-ekonomik yoksullaşma ve yoksunlaşmanın olumsuz etkileri göçün bu olası olumlu etkilerini bertaraf edebilir. Çatışma ortamı sadece eğitimsel hizmetlerin sunumunu zorlaştırmaz, aynı zamanda verilen eğitimin kalitesini de olumsuz etkileyebilir. Türkiye’de eğitimsel hizmetlerin sunumu ağırlıklı olarak merkezi bir idari yapı tarafından belirlenmektedir. Bu merkezi yapı içinde, örneğin, öğretmenlerin ve diğer ilgili personelin yerleşim yerlerine atamaları gerçekleştirilmektedir. Çatışmanın gerçekleştiği iller çatışmanın gerçekleşmesinden bağımsız olarak sosyo-ekonomik açıdan mahrumiyet bölgeleri olarak algılandıkları için eğitimle ilgili personel de dahil olmak üzere kamu çalışanları, bu bölgeye ya cezalandırılmak veya pasifize edilmek için ya da mecburi hizmetlerini tamamlamak amacıyla atanmaktadır. Son yıllarda, merkezi atama sisteminin modernleştirilmesi ile birinci durumun yaygınlığının azalmasına rağmen, çatışma illerine atanan eğitim personelinin atanmasının pozitif seçilme mekanizmalar ile gerçekleşmesi hala oldukca uzak bir ihtimal gibi görülmektedir. Ayrıca, anekdotal gözlemler bu illerde öğretmenlerin ve diğer eğitim personelin okula gelmeme eğilimlerinin diğer illere kıyasla 4 oldukça yüksek olduğuna işaret etmektedir. Büyük bir ihtimalle, çatışmanın başlaması ile birlikte çatışma illerinde sağlanan eğitim kalitesini düşüren bu iki mekanizma daha da belirgin bir hale gelmiş olabilir. Bununla birlikte, çatışmaya maruz kalan illerde sunulan eğitim hizmetlerinin izlenmesi, kontrol edilmesi ve iyileştirilmesi yönündeki çabalarda çatışmadan dolayı bazı aksamalar gerçekleşebilir. Özellikle, sunulan eğitimsel hizmetleri olumlu etkileyecek veli katılımları ve okul-veli etkileşimleri çatışma ortamında mümkün olmayabilir. Aynı zamanda, sağlanan eğitimsel hizmetleri denetleyen genel eğitim müfettişleri çatışma ortamında iş koşullarının zor olmasından dolayı eğitimsel hizmetlerin kalitesindeki düşüşlere karşı daha müsamahalı davranabilir. Bu nedenlerle, çatışma ortamına maruz kalan çocuklarının aldıkları eğitimdeki nitel kayıpları telafi etmek için aileler diğer bölgelerde yaşayanlara kıyasla daha fazla harcama yapmak zorunda kalabilir. Ayrıca, eğitimin kalitesindeki düşüşler çatışmaya maruz kalanların emek piyasası çıktılarını olumsuz etkileyebilir. Sonuç olarak, çatışmaya maruziyetten dolayı eğitimin kalitesinde gerçekleşen olumsuz gelişmeler çocuklara yapılan eğitimsel yatırımlarının hem marjinal maliyetini hem marjinal yararını azaltarak eğitimsel çıktıları olumsuz bir şekilde etkileyebilir. Çatışmanın olumsuz etkileri sadece eğitimsel hizmetlerin sunumu ile sınırlı değildir. Çatışmaya maruziyet, aynı zamanda, eğitimsel hizmetlere olan talebi de olumsuz bir şekilde etkileyebilir. Çatışma ortamında verilen eğitimin kalitesinin düşmesi ile birlikte, çatışmanın neden olduğu olumsuz ekonomik koşullar sonucu emek piyasasındaki istihdam imkanları ve ücret düzeyi azalabilir. İstihdam edilme olasılığı ile ücretin çocukların eğitimine yapılan yatırımlarının beklenen marjinal yararını belirlediği ve bu marjinal yararın eğitime olan talebi belirleyen en önemli etken olduğu dikkate alınırsa, çatışma ortamının neden olduğu ekonomik koşulların bu iki etkeni olumsuz etkilemesi sonucunda eğitimsel hizmetlere olan talep azalabilir. Ayrıca, çatışma ortamı bireylerin beklenen yaşam süresindeki belirsizliğin yükselmesine ve buna bağlı olarak beşeri sermaye yatırımlarının getirilerinden faydalanma süresinin kısalmasına neden olabilir. Bundan dolayı, çocukların eğitimine yapılacak yatırımlar risk düzeyleri yüksek olan yatırımlara dönüşebilir. Çatışma ortamına maruz kalmamış çocuklarla karşılaştırıldığı zaman, çatışma ortamında büyüyen çocukların ölme, özürlü olma ve örgüte katılıp yasadışı bir yaşam sürdürme olasılıklarının yüksek olması bu çocuklara 5 yapılan yatırımlarının geri dönüş ihtimalini oldukça düşük, yüksek riskli yatırımlar olmasına neden olabilir. Bunun sonucunda, eğitimsel yatırımlarının beklenen getirisindeki belirsizliklerin artması eğitime olan talebi daha da aşağıya çekebilir. Eğitimsel yatırımlar için yapılan harcamalar aile -hane- bütçesinin önemli bir kalemini oluşturmaktadır. Eğitim normal bir mal olarak ele alınırsa, ailenin ekonomik durumundaki olumsuz bir gelişme çocukların eğitimleri için ayrılan kaynakların azalmasına neden olabilir. Bu durumda, çatışma ortamına maruz kalan çocuklar okula gitmek yerine ailelerinin daralan gelir üretme kapasitesine katkıda bulunmak için emek piyasasında çalışmaya başlayabilir. Ayrıca, yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı aile eğitimsel yatırımlarının geri dönüşünde ortaya çıkan belirsizliklerin bir sonucu olarak, aileler çocuklarının eğitimsel yatırımlar aracılığıyla değil de, küçük yaştan itibaren çalışarak meslek sahibi olmalarını tercih edebilir. Bu iki nedensel mekanizmadan dolayı çocukların okula gitmeleri kesintiye uğrayabilir. Böylece, farklı sebeplerden dolayı ortaya çıkan ekonomik krizlerde gözlemlenebileceği gibi, çatışmaya maruz kalmak okula devam etme ile emek piyasasında çalışma tercihi arasındaki değiş-tokuşu çocukların eğitimsel başarılarının olumsuz etkilenmesine neden olacak bir şekilde tetikleyebilir. Öte yandan, çatışma hem okula devam etme hem de emek piyasasındaki çalışma olanaklarını kısıtlayarak kendi kendini besleyen bir kısır döngünün oluşmasına neden olabilir. Okula gidemeyen, emek piyasasında iş bulamayan bireyler için yasa-dışı örgütlere katılmanın ekonomik ve psişik fırsat maliyetlerinin düşük olması kaçınılmazdır. Bu durum, aynı zamanda, böyle örgütlerin eleman kazanma maliyetlerinin oldukça düşük olmasına, ekonomik-politik etkinliklerinin artmasına ve bunların sonucunda çatışmanın kalıcı olmasına neden olabilir. Kaçınılmaz olarak, çatışmanın süreklilik kazanması, çatışma ortamın eğitimsel yatırımlar için olan olumsuz koşullarının da sürekli olmasına katkıda bulunacağı ileri sürülebilir. Başka bir nedensel mekanizma olarak, çatışma ailelerin ve hanelerin demografik yapısını, bileşenlerini olumsuz etkileyerek çocukların eğitimine olan talebi azaltabilir. Örneğin, çatışmaya maruziyet nedeniyle, Becker-Lewis (1973) tarafından ilk olarak ortaya konulan çocuk-sayısı ve çocuk-kalitesi tercihleri arasındaki değiş-tokuş daha fazla ama daha az nitelikli çocuk yönünde değişebilir. Yukarıda açıklandığı gibi, çatışmaya maruziyetten dolayı çocuklara yapılacak eğitimsel yatırımların maliyetinin artması ve 6 getirilerinin azalması onların eğitimleri için yapılan yatırımları azaltabilir. Çocuğun kalitesine, nitelikli olmasına yapılacak yatırımların azalması ile birlikte çocuk sahibi olmanın maliyeti düşebilir ve aileler daha fazla çocuk sahibi olmak isteyebilir. Çatışma ortamına maruz kalmayan hanehalklarıyla kıyaslandığında, çatışmaya maruz kalan hanehalklarında çatışmadan dolayı artan çocuk sayısı her bir çocuğun payına düşen ekonomik kaynakların, ebevenylerin çocuklarına ayırdıkları zamanın, ilginin azalmasına neden olup, çocukların eğitimleri için yapılan yatırımları daha da düşük seviyelere çekebilir. Buna ek olarak, çatışma süresince yetişkin bireylerin yaşamlarını kaybetmesi, özürlü kalması veya örgüte katılması hanehalkının demografik yapısını nitel ve nicel olarak değiştirebilir. Çatışmaya maruziyet sonucunda hanehalkı düzeyinde gerçekleşebilecek bu tür demografik şoklar, hanehalkı içindeki görev dağılımında çocukların sorumluluklarını artırarak onların eğitimsel süreçlerini olumsuz bir şekilde etkileyebilir. Örneğin, yetişkin erkek nüfusundaki azalma, çatışmaya maruz kalan çocukların gelir sağlama yükümlülüklerinin artmasına ve bunun sonucunda okulu bırakıp çalışmalarına neden olabilir. Bu durum özellikle de erkek çocukları için geçerli olabilir. Öte yandan, hanehalkında kadın nüfusunun azalması kız çocuklarının hanehalkı içindeki üretimdeki yükümlülüklerinin çoğalmasını ve dolayısıyla eğitimsel süreçlerinin olumsuz bir şekilde etkilenmesini beraberinde getirebilir. Çatışma-kaynaklı ekonomik ve demografik şoklarla birlikte, çatışmanın ortamının fiziksel şiddetine, gerginliğine ve stresine maruz kalmak hem ebevenylerin hem de çocukların psikolojik sağlıkları başta olmak üzere genel sağlık çıktılarında bozulmalara sebep olabilir (Camucho, 2008).4 Çocukların gelişimini olumsuz etkileyen bu tür bozukluklar onların eğitimsel başarısını negatif bir şekilde etkileyebilir. Çatışmanın eğitimsel erişime olan etkilerinin belirlenmesinde çatışmaya maruz kalınan süre de önemli bir rol oynayabilir. Özellikle, çatışmanın etkileri bireyin gelişiminin hangi döneminden itibaren çatışmaya maruz kaldığına göre farklılıklar gösterebilir. Halk sağlığı ve iktisat yazınında yapılan çalışmalar, çocukların fiziksel, bilişsel, ruhsal gelişimlerinin ve dolayısıyla onların yetişkin dönemdeki başarılarının Örneğin, Camucho (2008)’nun Kolombiya için gerçekleştirdiği çalışmada, hamilelik dönemlerinde çatışma ortamına maruz kalan annelerin büyük olasılıkla düşük kilolu bebeğe sahip olduklarına dair bulgular sunmuştur. 4 7 uterus (rahim) içindeki dönemlerinden itibaren belirlenmeye başlandığını belirtmektedir (Barker, 2001; Gould vd., 2007; Camucho, 2008). Buna ilaveten, bu çalışmalar uterus içindeki dönemi takip eden erken çocukluk döneminde de bireylerin maruz kaldıkları ekonomik, sosyal ve psikolojik koşulların ve deneyimlerin onların yetişkin dönemindeki ekonomik, sosyal ve demografik çıktılarını etkilediğine dair bulgular sağlamaktadır. Buraya kadar olan kısımda, çatışmaya maruziyetin eğitimsel erişimi olumsuz olarak etkilemesine neden olabilecek mekanizmalar üzerinde duruldu. Söz konusu bu mekanizmalara ek olarak, çatışma sonucunda ortaya çıkan diğer ekonomik ve sosyal değişimlerin eğitimsel çıktıları farklı biçimlerde etkilenmesi beklenebilir. Çatışmanın sebep olduğu bu değişimlerden bir tanesi Türkiye’deki Kürt nüfusun politik mobilizasyonun artmasıdır. Çatışma ile birlikte Kürt kimliği daha belirgin hale gelmiş ve bu kimlik etrafında ekonomik, politik ve kültürel kümelenme daha da yoğunlaşmıştır. Örneğin, 1990’tan itibaren –çatışmanın başlamasından 6 yıl sonra- Kürt nüfusun ekonomik ve sosyal sorunlarına öncelik veren siyasi partiler Türkiye siyasetindeki yerlerini almaya başlamışlardır. Çatışmanın gerçekleştiği illerde Kürt nüfusun yoğunluğu dikkate alınırsa böyle bir politik mobilizasyonun çatışmaya maruz kalan ve kalmayan bireylerin eğitimsel süreçlerini farklı şekillerde etkilediği düşünülebilir. Fakat, bu politik mobilizasyonun eğitimsel süreçleri nasıl ve hangi yönde etkilediğini kestirmek oldukca zor olabilir. Türkiye’de yapılan çalışmaların bu tür sorulara karşı bilinçli veya bilinçsiz ilgisizliği, bu yeni oluşan politik mobilizasyonun başta beşeri sermaye çıktıları olmak üzere Kürt nüfusun ekonomik, sosyal ve demografik davranışlarını nasıl etkilediğine dair çıkarımlarda bulunmayı ve bunları bulgusal olarak mercek altına almayı oldukça zorlaştırmaktadır. Öte yandan, Kürt kimliğinin belirginleşmesiyle birlikte çatışma süreci Türkiye toplumunda etnik temelli ayrışmaların daha belirgin bir biçim almasına neden olabilir. Böyle bir ayrışmanın olası sonuçlarından biri, toplumda etnik temelli ayrımcılığın kendini göstermeye başlaması veya yaygınlaşmasıdır. Bu tür bir etnik ayrımcılık etnik kökenlerine göre ayrıştırılan bireylerin beşeri sermaye yatırım süreçlerini ve bunlara bağlı olarak onların ekonomik ve sosyal gönençlerini belirleyen önemli bir etken konumuna gelebilir. Örneğin, etnik ayrımcılık emek piyasasında gerçekleştiğinde eğitimsel çıktıları birbirinin aksi yönünde iki farklı şekilde etkileyebilir. İlk olarak, işverenlerin Kürtleri 8 veya çatışma illerinde doğmuş bireyleri daha düşük oranda istihdam etmesi veya onlara daha az ücret teklif etmesi bu bireyler için yapılmış olan eğitimsel yatırımların beklenen yararının daha düşük olmasına sebep olabilir. Bundan dolayı, Kürt veya çatışma illeri doğumlu çocuklar için yapılan eğitimsel yatırımlarda azalmalar gerçekleşebilir. Öte yandan, bu tür olası ayrımcılığın negatif etkisini azaltabilmek ve çatışma bölgesinden olmanın neden olduğu önyargıları aşabilmek için aileler çocuklarının eğitimlerine daha fazla yatırım yapabilir. Bu aksi yönde gerçekleşen iki etkinin göreceli büyüklükleri çatışma kaynaklı emek piyasasındaki etnik ayrımcılığın eğitimsel erişime olan net etkisinin yönünü belirler. Son olarak, çatışmanın fiziksel ve beşeri sermayeye yapılan yatırımlarının getirilerine olan negatif etkilerinin farklı büyüklükte gerçekleşmesi çatışmaya maruziyet ile eğitimsel erişim arasında başka bir nedensel mekanizmaya sebep olabilir. Örneğin, eğer çatışma ortamında fiziksel sermayeye yapılacak yatırımlar daha fazla riskli veya imkansız hale gelirse, aileler daha büyük olasılıkla fiziksel sermaye yerine çocuklarının beşeri sermayelerine yatırım yapabilir. Bu durumda, çatışmanın bir beşeri sermaye çıktısı olan eğitimsel erişime olan negatif etkisi azalabilir. Bu öne sürülen nedensel mekanizmaların çatışma ile eğitimsel çıktılar arasındaki ilişki olabileceğine işaret etmelerine ek olarak, bu ilişkinin tek yönlü olduğunu düşünmek oldukça zordur (Collier ve Hoeffler, 1998, 2004; Collier vd., 2003; Deininger, 2003; Miguel vd., 2004; Blattman ve Miguel, 2009). Daha önce de belirtildiği gibi, çatışmanın gerçekleştiği Doğu Bölgesi tarihsel olarak Türkiye’nin sosyo-ekonomik açıdan en geri kalmış bölgesini oluşturmaktadır. Bu durumun bir göstergesi olarak eğitim seviyesinin düşük olması, katma değeri yüksek ekonomik yatırımlarının bölgede gerçekleştirilmemesine veya bu bölgeyi tercih etmemesine ve dolayısıyla iş olanaklarının azalmasına neden olacaktır. Bu nedenle birlikte diğer bölgerin göreli olarak sosyoekonomik gelişme göstermesi, yoksulluğun ve yoksunluğun yoğun yaşandığı Doğu Bölgesi’nin insanında, özellikle de bu bölgede yoğun bir şekilde yaşayan Kürt nüfusta, kendilerine karşı negatif ayrımcılık ve haksızlık yapıldığı düşüncesinin oluşmasına sebep olabilir. Ayrıca, bölgede daha öncede gerçekleşen isyanların olumsuz etkileri, Kürt nüfusu başta olmak üzere bölge insanının kimlik, kültürel ve politik sorunlarına çözüm üretilmemesi bölgedeki sosyo-ekonomik problemlerin daha da derinleşmesine sebep 9 olmaktadır. Bu tür koşullar altında, bölgedeki düşük beşeri sermaye birikimleriyle ölçülebilecek olan sosyal ve ekonomik azgelişmişliğin çatışma ortamının oluşmasına neden olması mümkün görülmektedir. Bu durumda, çatışmaya maruz kalma olgusu ile eğitimsel erişim arasındaki nedensel ilişki çift yönlü hale gelebilir: Çatışmanın gerçekleşmesi eğitimsel erişimi etkilediği gibi, eğitimsel erişimin düşük olması da çatışma ortamının oluşmasına katkıda bulunabilir. Çatışma ile eğitimsel erişim arasındaki nedensel ilişkinin iki yönlü bu yapısını dikkate alarak, daha önceki çalışmalar çatışmaya maruziyetin coğrafi -mekansal- ve zaman içindeki değişkenlikten faydalanarak çatışmanın eğitimsel erişime olan nedensel etkilerini tahmin etmeye çalışmışlardır. Bu çalışmalarda, çatışmaya maruz kalmadaki coğrafi değişkenliğin kullanılması kohorta özgü ( zamana özgü) sabit etkilerin kontrol edilmesini mümkün kılmıştır. Öte yandan, bu maruziyetteki zaman içindeki değişkenlik kullanılarak bölgeye özgü sabit etkiler kontrol edilmiştir. Örneğin, Inchino ve WineterEmber (2004) II. Dünya Savaşı’nın etkilerini tahmin etmek amacıyla savaş döneminde okul çağında olan Alman ve Avusturya vatandaşlarının savaştan 40 yıl sonra ölçülen eğitimsel ve kazanç çıktılarını incelemiştir. II. Dünya Savaşı’na katılmayan İsveç ve İsveçre vatandaşı akranlarına göre, II. Dünya Savaşı’na maruz kalan kuşağın daha düşük eğitimsel çıktılara ve bunun sonucunda daha az emek kazançları olduğuna dair bulgular elde etmiştir. Benzer bir ampirik çerçevede, fakat ülke içindeki çatışmaya maruziyetteki coğrafi değişkenliği kullanarak, diğer çalışmalar da çatışmanın eğitimsel çıktılarına olan etkilerini tahmin etmeye çalışmıştır: Miguel ve Roland (2006) Vietnam Savaşı’nın; Merrouche (2006) 1970-1998 döneminde Kamboçya’da gerçekleşen iç çatışmanın; Shemyakina (2006) 1992-1998 döneminde Tacikistan’da gerçekleşen iç çatışmanın; Chamarbagwala ve Moran (2008) 1960-1996 döneminde Guatemala’da gerçekleşen iç çatışmanın; Akres and Walque (2008) 1994’teki Ruanda Katliamı’nın; Swee (2009) 1992-1995 döneminde gerçekleşen Bosna-Hersek Savaşı’nın; ve Akbulut-Yüksel (2009) II. Dünya Savaşı sırasında Almanya’nın bombalanmasının eğitimsel erişime olan etkilerini incelemiştir. Miguel ve Roland (2006)’ın yaptığı çalışma hariç, diğer bütün çalışmalar çatışmaya maruziyetin eğitimsel çıktıları olumsuz etkilediğine dair bulgular sağlamıştır. Ayrıca, bu çalışmalar çatışmanın tahmin edilen negatif etkisinin çatışmaya maruz kalan çocukların cinsiyetine göre farklılık sergilediklerini bulmuşlardır. 10 Shemyakina (2006) ve Chamabawala ve Moran (2008) çatışmanın eğitimsel erişime olan olumsuz etkisinin kız çocukları için daha büyük bulurken, Akresh ve Walque (2008) ve Swee (2009) bu olumsuz etkinin erkek çocukları için daha büyük olduğuna dair bulgular elde etmiştlerdir. Bu çalışmada da benzer bir yöntemin uygulanmasına rağmen, Inchino ve WinterEbmer’ın (2006) çalışması hariç, yukarıda belirtilen mikro düzeyde gerçekleştirilen diğer bütün çalışmaların çatışmanın eğitimsel erişime olan etkilerini kısmi denge analiz çerçevesinde incelediklerinin üstünde durularak belirtilmelidir. Çünkü böyle bir kısmi denge analizi çatışmanın genel denge etkilerini dikkate almamakta ve bu nedenden dolayı çatışmanın olası olumsuz etkilerini olduğundan daha az tahmin etme olasılığı yüksektir. Buna ek olarak, kısmi denge analizi çatışmanın etkilerini bütün bir ülke için değil sadece çatışmaya maruz kalan bölgeler için tahmin etmektedir. Bu bağlamda, bu sorunu aşmak için Lai ve Thynee (2007) çatışmanın gerçekleşmesindeki ülkeler arasındaki zamansal değişkenliği kullanarak çatışmanın eğitimsel erişime olan etkisini incelemiştir. Onların sundukları bulgular da çatışma ile eğitimsel erişim arasındaki negatif ilişkiye işaret etmektedir. Ancak bu bulguları değerlendirirken makro düzeyde yapılan analizde karşılaşabilinecek problemler dikkate alınmalıdır. Örneğin, mikro düzeyde yapılan çalışmaların aksine, makro düzeyde gerçekleştirilen çalışmalarda çatışmanın gerçekleşmesi ile eğitimsel erişiminin birlikte belirlenişini ayrıştırıp çatışmanın eğitimsel erişime olan nedensel etkilerini tahmin etmek oldukça zor olabilir. 11 II. Çatışmaya maruz kalan iller ile maruz kalmayan illerin çatışma öncesi dönem için karşılaştırılması Tablo A1 Çatışmanın gerçekleştiği ve gerçekleşmediği illerin temel özellikleri hakkında 1985 GNS verisinden türetilen betimsel istatistik bilgileri Çalışma-çağındaki nüfusun istihdam edilme yüzdesi İstihdam edilen nüfusun tarım sektöründeki yüzdesi 0.743 (0.077) İstihdam edilen nüfusun imalat sektöründeki yüzdesi Kentsel nüfusun yüzdesi Lise-altı eğitime sahip 25 yaş üstü nüfusun yüzdesi Lise-üstü eğitimse sahip olan 25 yaş üstü nüfusun yüzdesi Çatışmanın 0.723 0.033 0.386 0.946 0.054 gerçekleştiği (0.055) (0.021) (0.092) (0.016) (0.016) iller Çatışmanın 0.648 0.521 0.125 0.533 0.899 0.100 gerçekleşmediği (0.098) (0.021) (0.088) (0.225) (0.052) (0.052) iller Tabloda sunulan bilgiler 1985 GNS kullanılarak hesaplanmıştır. Çalışma-çağındaki müfus 25-65 yaş grubundaki bireyleri kapsamaktadır. Tarim ve imalat sektörü hakkında sunulan bilgiler için istihdam edilen 25-65 yaş grubundaki bireyler ana kütleyi oluşturmaktadır. Standard sapmalar parantez içinde verilmiştir. 12 III. İllerin yeniden gruplandırılması ve çatışma öncesi dönem için eğitimsel başarılarına göre sınıflandırılması Tablo A2 Türkiye’deki illerin yeniden gruplandırılması ve bu illerin 1985 GNS’de ölçülen eğitimsel başarılarına göre sıralanması İl adları A. Çatışmanın gerçekleştiği iller Adıyaman Bingol Bitlis Diyarbakir Elazıg Hakkari Muş Tunceli Van B. Çatışmanın gerçekleşmediği iller B1. Doğu Anadolu bölgesi Ağrı Erzincan Erzurum Kars Malatya B2. Güneydoğu Anadolu bölgesi Gaziantep Şanlıurfa B3. Marmara bölgesi Balıkesir İl kodları 2 12 13 21 23 30 Yeniden gruplandırılan iller Zorunlu eğitim süresini tamamlamış 25 yaş üstü nüfusun yüzdesi 0.122 Hakkari= Hakkari (30)+Batman (72)+Şırnak(73)+Siirt (56)+Mardin(47) 49 62 65 4 24 25 36 44 27 63 Kars=Kars (36)+Ardahan (75)+Iğdır(76) Gaziantep=Gaziantep(27)+Kilis(79) 10 13 Lise mezunu olan 25 yaş üstü nüfusun yüzdesi 0.084 Yükseköğretim mezunu olan 25 yaş üstü nüfusun yüzdesi 0.027 0.086 (65) [1] 0.091 (64) [1] 0.108 (55) [1] 0.125 (48) [1] 0.196 (7) [3] 0.096 (60) [1] 0.059 (65) [1] 0.062 (64) [1] 0.073 (55) [1] 0.084 (51) [1] 0.014 (7) [3] 0.066 (60) [1] 0.0206 (62) [1] 0.023 (60) [1] 0.0204 (64) [1] 0.031 (45) [1] 0.046 (13) [3] 0.023 (56) [1] 0.112 (54) [1] 0.185 (9) [3] 0.102 (58) [1] 0.153 0.076 (54) [1] 0.127 (12) [3] 0.067 (59) [1] 0.110 0.0206 (63) [1] 0.037 (29) [2] 0.021 (61) [1] 0.040 0.149 0.102 0.036 0.096 (61) [1] 0.161 (18) [3] 0.129 (44) [1] 0.177 (13) [1] 0.180 (11) [3] 0.123 0.063 (63) [1] 0.107 (23) [2] 0.085 (50) [1] 0.124 (15) [3] 0.129 (11) [3] 0.085 0.017 (65) [1] 0.042 (19) [3] 0.032 (42) [2] 0.040 (24) [2] 0.046 (14) [3] 0.032 0.138 (36) [2] 0.107 (56) [1] 0.168 0.098 (40) [2] 0.073 (56) [1] 0.116 0.038 (27) [2] 0.025 (55) [1] 0.039 0.138 (38) [2] 0.1008 (30) [2] 0.037 (30) [2] Bilecik Bursa Çanakkale Edirne İstanbul Kırklareli Kocaeli Sakarya Tekirdag B4. Ege bölgesi Afyonkarahisar Aydın Denizli İzmir Kütahya Manisa Muğla Uşak B5. Akdeniz bölgesi Adana Antalya Burdur Hatay Isparta Kahramanmaraş Mersin/İçel B6. İç Anadolu bölgesi Ankara Çankırı Eskişehir Kayseri Kırşehir Konya Nevşehir 11 16 17 22 34 39 41 54 59 İstanbul= İstanbul(34)+Yalova(77) 3 9 20 35 43 45 48 64 0.142 (30) [2] 0.140 (35) [2] 0.134 (40) [2] 0.133 (42) [2] 0.404 (1) [3] 0.164 (17) [3] 0.154 (21) [3] 0.134(41) [2] 0.136 (39) [2] 0.148 0.141 (33) [2] 0.150 (23) [2] 0.145 (27) [2] 0.220 (4) [3] 0.095 (62) [1] 0.125 (50) [1] 0.140 (34) [2] 0.168 (16) [3] 0.163 0.1001 (32) [2] 0.097 (41) [2] 0.099 (33) [2] 0.095 (42) [2] 0.259 (1) [3] 0.121 (17) [3] 0.102 (28) [2] 0.090 (46) [1] 0.098 (35) [2] 0.109 0.099 (34) [2] 0.111 (20) [3] 0.109 (22) [2] 0.160 (4) [3] 0.066 (61) [1] 0.0952 (44) [1] 0.110 (21) [3] 0.123 (16) [3] 0.122 0.029 (52) [1] 0.036 (32) [2] 0.037 (28) [2] 0.029 (50) [1] 0.089 (1) [3] 0.041 (20) [3] 0.033 (40) [2] 0.029 (51) [1] 0.031 (46) [1] 0.042 0.032 (41) [2] 0.044 (17) [3] 0.042 (18) [3] 0.065 (3) [3] 0.023 (58) [1] 0.037 (31) [2] 0.044 (16) [3] 0.047 (11) [3] 0.046 1 7 15 31 32 46 33 Adana=Adana(1)+Osmaniye(80) 0.216 (5) [3] 0.125 (49) [1] 0.160 (20) [3] 0.146 (26) [2] 0.179 (12) [3] 0.128 (46) [2] 0.188 (8) [3] 0.169 0.156 (6) [3] 0.098 (37) [2] 0.125 (14) [3] 0.105 (24) [2] 0.135 (9) [3] 0.091 (45) [1] 0.139 (8) [3] 0.120 0.053 (6) [3] 0.040 (23) [2] 0.054 (5) [3] 0.039 (25) [2] 0.051 (89 [3] 0.033 (39) [2] 0.048 (10) [3] 0.045 6 18 26 38 40 42 50 Ankara=Ankara(6)+Kırıkkale(71) 0.262 (2) [3] 0.141 (31) [2] 0.235 (3) [3] 0.169 (15) [3] 0.180 (10) [3] 0.141 (32) [2] 0.147 (24) [2] 0.190 (2) [3] 0.098 (36) [2] 0.169 (3) [3] 0.121 (18) [3] 0.133 (10) [3] 0.102 (27) [2] 0.102 (29) [2] 0.079 (2) [3] 0.034 (35) [2] 0.061 (4) [3] 0.045 (15) [3] 0.050 (9) [3] 0.040 (22) [2] 0.035 (34) [2] Konya=Konya(42)+Karaman(70) 14 Niğde Sivas Yozgat B7. Karadeniz bölgesi Amasya Artvin Bolu Çorum Giresun Gümüşhane Kastamonu Ordu Rize Samsun Sinop Tokat Trabzon Zonguldak 51 58 66 5 8 14 19 28 29 37 52 53 55 57 60 61 67 Niğde=Nigde(51)+Aksaray(68) Bolu=Bolu(14)+Düzce(81) Gümüşhane=Gümüşhane(29)+Bayburt(69) 0.143 (29) [2] 0.147 (22) [2] 0.124 (52) [1] 0.136 0.103 (25) [2] 0.098 (38) [2] 0.083 (52) [1] 0.097 0.036 (33) [2] 0.033 (37) [2] 0.031 (47) [1] 0.034 0.170 (14) [3] 0.209 (6) [3] 0.126 (47) [3] 0.106 (57) [1] 0.143 (28) [2] 0.128 (45) [1] 0.094 (63) [1] 0.122 (53) [1] 0.152 (22) [2] 0.130 (43) [2] 0.098 (59) [1] 0.138 (37) [2] 0.160 (19) [3] 0.124 (51) [1] 0.127 (13) [3] 0.160 (5) [3] 0.092 (43) [2] 0.073 (57) [1] 0.098 (39) [2] 0.088 (49) [1] 0.065 (62) [1] 0.083 (53) [1] 0.102 (25) [2] 0.089 (47) [1] 0.069 (58) [1] 0.100 (31) [2] 0.113 (19) [3] 0.089 (48) [1] 0.046 (12) [3] 0.052 (17) [3] 0.032 (43) [2] 0.027 (53) [1] 0.033 (38) [2] 0.031 (44) [1] 0.023 (59) [1] 0.026 (54) [1] 0.039 (26) [2] 0.031 (48) [1] 0.023 (57) [1] 0.034 (36) [2] 0.041 (21) [3] 0.030 (49) [1] Zonguldak=Zonguldak(67)+Bartın(74)+Kar abük (78) 1985 GNS verisine göre 65 ilin eğitimsel başarıları ile ilgili bilgile son üç sütunda verilmiştir. Bu sütunlardaki her hücrede verilen ilk bilgi belirtilen eğitimsel erişime sahip olan bireylerin oranını vermektedir; bu orana göre en başarılı ilden en başarız ile doğru sıralanan illerim sıra bilgisi parantez içinde verimiştir; köşeli parantez içinde en son verilen bilgi ise eğitimsel başarılarına göre üç gruba ayrılan illerin ait oldukları grubu belirtmektedir: 1, 2 ve 3 sayıları sırasıyla en başarısız illeri, orta başarılı illeri ve en başarıları illeri belirtmek için kullanılmıştır. Bu gruplandırma ile ilgili daha kapsamlı bilgi için makaleye bakınız. 15 IV. F-F ekonometrik yönteminin betimsel analizi F-F tahmin etme yönteminin çatışmanın eğitimsel erişime etkilerinin nasıl ölçtüğü betimsel bir şekilde Tablo A3’te gösterilmiştir. İlk olarak Panel A, çatışmanın gerçekleştiği ve gerçekleşmediği iller için farklı yaş gruplarındaki kohortların eğitimsel erişimlerinin ortalama değerlerini göstermektedir. Daha önce de belirtildiği gibi, zorunlu eğitim ve lise eğitiminin incelenmesinde 18-22, 23-28, 29-34 yaş grupları çatışmaya maruz kalan kohortları, 35-50 yaş grubu ise çatışmaya maruz kalmayan kohortları oluşturmaktadır. Benzer bir şekilde, yükseköğrenim eğitimi için 39-50 yaş grubu çatışmaya maruz kalmayan kohortları, 23-28, 29-34, 35-38 yaş grupları ise çatışmaya maruz kalan kohortları belirtmektedir. F-F yöntemi çerçevesinde ilk olarak, çatışmaya maruz kalan kohortlarla kalmayan kohortların arasındaki eğitimsel erişimleri arasındaki farklar hesaplanmıştır. Tablo A3’ün Panel B’sindeki B1-B3 satırları bu birinci farkları zorunlu eğitim ve lise eğitimi için, B4-B6 ise yükseköğretim eğitimi için göstermektedir. Genel olarak, eğitimsel başarılarının yaşlı kohortlar ile genç kohortlar arasındaki farkını ölçen bu basit farkların tahmini zaman içinde eğitimsel erişimlerin bütün iller için yükseldiğine işaret etmektedir. Bu eğitimsel başarılardaki iyileşme eğilimi zorunlu eğitim ve lise eğitimi için daha belirgin bir şekilde ortaya çıkarken, yükseköğretim eğitim için ise daha zayıf olarak sadece çatışmanın gerçekleşmediği illerde gözlemlenmiştir. Bu çerçeve içinde son olarak, her bir eğitimsel erişim için elde edilen basit farkların tahminlerinin çatışmanın gerçekleştiği iller ile gerçekleşmediği iller arasında hangi ölçüde değiştiği hesaplanarak çatışmanın eğitimsel erişime etkilerinin F-F tahminleri elde edilmiştir. Tablo A3’ün Panel C’sindeki C1-C3 satırları bu F-F tahminlerini zorunlu eğitim ve lise eğitimi için, C4-C6 ise yükseköğretim eğitimi için göstermektedir. Bu FF tahminleri, çatışmaya maruziyetin eğitimsel erişimi olumsuz yönde etkilediğini işaret etmektedir. Başka bir deyişle,eğitimsel erişimdeki artışlar bütün iller için gözlenmesine rağmen, tahmin sonuçları Türk devleti ile PKK arasındaki silahlı çatışmanın yoğun olarak gerçekleştiği Doğu Bölgesi’nin illerinde eğitimsel başarılardaki yükselişin çatışmadan dolayı daha yavaş bir şekilde gerçekleştine dair bulgular sunmaktadır. Ayrıca, Panel C’de gösterildiği gibi, bu tahmin edilen negatif etkiler çatışmaya maruz kalan genç kohortlar için daha büyük bulunurken, incelenen eğitimsel 16 erişim seviyesinin yükselmesi ile azaldığı gözlemlenmiştir. Son olarak, Tablo A3’te sunulan bu basit analiz sonucu elde edilen çıkarımlar makalede sunulan regresyon analizinin sonuçları tarafından teyit edildiği belirlenmiştir. 17 Table A3. Çatışmanın eğitimsel erişime etkisinin farkların farkı (F-F) tahminlerinin betimsel gösterimi Çatışmanın gerçekleştiği iller Zorunlu Lise Yükseköğretim eğitim A. Temel istatistikler A1: 35-50 yaş grubu 0.232 0.164 (0.078) (0.061) A2: 39-50 yaş grubu 0.061 (0.028) A3: 18-22 yaş grubu 0.370 0.249 (0.089) (0.078) A4: 23-28 yaş grubu 0.318 0.223 0.060 (0.083) (0.072) (0.028) A5: 29-34 yaş grubu 0.282 0.188 0.063 (0.075) (0.061) (0.031) A6: 35-38 yaş grubu 0.049 (0.023) B. Birinci basit farklar B1: (18-22)-(35-50) 0.138*** 0.085*** (0.013) (0.011) B2: [23-28[-[35-50] 0.085*** 0.059*** (0.008) (0.007) B3: [29-34]-[35-50] 0.050*** 0.024*** (0.005) (0.003) B4: [23-28]-[39-50] -0.001 (0.04) B5: [29-34]-[39-50] 0.002 (0.03) B6: [35-38]-[39-50] -0.012*** (0.002) C. Farkların-farkı (F-F) Zorunlu Lise Yükseköğretim eğitim C1: [Çatışmanın gerçekleştiği illerdeki (18-22)-(35-50)]-[Çatışmanın -0.127*** gerçekleşmediği illerdeki (18-22)-(35-50)] (0.017) 0.129*** (0.016) C2: [Çatışmanın gerçekleştiği illerdeki (23-28)-(35-50)]-[Çatışmanın -0.067*** - 18 Çatışmanın gerçekleşmediği iller Zorunlu Lise Yükseköğretim Eğitim 0.310 (0.093) 0.223 (0.073) 0.092 (0.031) 0.575 (0.121) 0.462 (0.113) 0.395 (0.010) 0.437 (0.111) 0.357 (0.103) 0.280 (0.083) 0.265*** (0.011) 0.152*** (0.008) 0.084*** (0.005) 0.214*** (0.012) 0.134*** (0.009) 0.057*** (0.004) 0.117 (0.043) 0.106 (0.04) 0.085 (0.036) 0.025*** (0.004) 0.014*** (0.003) -0.007*** (0.002) gerçekleşmediği illerdeki (23-28)-(35-50)] (0.011) C3: [Çatışmanın gerçekleştiği illerdeki (29-34)-(35-50)]-[Çatışmanın gerçekleşmediği illerdeki (29-34)-(35-50)] -0.034*** (0.007) 0.075*** (0.011) 0.033*** (0.05) C4: [Çatışmanın gerçekleştiği illerdeki (23-28)-(39-50)]-[Çatışmanın -0.026*** gerçekleşmediği illerdeki (23-28)-(39-50)] (0.006) C5: [Çatışmanın gerçekleştiği illerdeki (29-34)-(39-50)]-[Çatışmanın -0.012*** gerçekleşmediği illerdeki (29-34)-(39-50)] (0.004) C6: [Çatışmanın gerçekleştiği illerdeki (35-38)-(39-50)]-[Çatışmanın -0.005* gerçekleşmediği illerdeki (35-38)-(39-50)] (0.003) Panel A’da sunulan hücrelerde belirtilen yaş grubundaki kohortlar için incelenen eğitimsel erişiminin ortlama değeri verilmiştir. Panel B’de ise basit farkın tahmin değeri verimiştir. Bu tahminlerin elde edilmesi için belirtilen yaş grubu ile çatışma illerini gösteren gölge değişkenlerinin çarpımı sonucu elde edilen etkileşim terimi tek bir bağımsız değişkeni olarak kullanılmıştır; incelenen her bir eğitimsel erişim ise basit farkın regresyon denkleminde bağımlı değişken olarak kullanılmıştır. Farkların-farkının (F-F) tahminleri Panel C’de gösterilmiştir. F-F regresyon denkleminde, belirtilen yaş grubunu gösteren gölge değişkeni, çatışma illerini gösteren gölge değişkeni ve bu iki gölge değişkeninin çarpımı sonucu elde edilen etkileşim terimi bağımsız değişkenleri oluşturmaktadır; incelenen her bir eğitimsel erişim F-F regreyon denkleminde bağımlı değişken olarak kullanılmıştır. Tabloda sunulan ortalamaların ve tahminlerin hesaplanmasında il-kohort hücrelerindeki birey sayısı tartı olarak kullanılmıştır. Panel A için standart sapmalar, Panel B ve C için ise standart hatalar parantez içinde verilmiştir.***, ** ve * simgeleri sırasıyla % 1, % 5 ve % 10 anlamlılık düzeylerini belirtmektedir. 19 V. İllere göre çatışma ortamına maruziyetin farklı bir şekilde tanımlanmasının F-F tahminlerine etkisi Duyarlılık analizinin bu bölümünde çatışmaya maruz kalan illerin belirlenmesindeki farklı yaklaşımların çatışmanın eğitimsel erişime olan etkilerinin tahminlerini nasıl etkilediği incelenmiştir. Bu kısma kadar yapılan ekonometrik analizde OHAL uygulaması kapsamına alınan iller çatışmaya maruz kalan iller olarak tanımlanmştır. Bu tanımın kullanımı sonucunda Adıyaman, Bitlis, Bingöl, Diyarbakır, Elazığ Hakkari5, Muş, Tunceli, Van olmak üzere toplam 9 il çatışmaya maruz kalan iller olarak belirlenmiştir. Bu şekilde tanımlanan çatışmaya maruz kalan illerin paylaştıkları temel özelliklerden bir tanesi tarihsel olarak Kürt nüfusun yoğun olarak yaşadığı yerleşim yerleri olmasıdır. Bu illerdeki Kürt nüfusun varlığının hala sürdüğü dikkate alınırsa, çatışmanın yoğun bir şekilde Kürtlerin yaşadıkları yerlerde gerçekleştiği tespitinin yanlış olma ihtimali oldukça düşük ihtimal dahilinde olduğu söylenebilir. Fakat OHAL kapsamındaki illerin çatışmaya maruz kalan iller olarak tanımlanması aynı bölgede bulunan, coğrafi olarak birbirine çok yakın olan ve aynı zamanda önemli oranda Kürt nüfusun yaşadığı illeri kapsamamaktadır. Böyle bir sınıflandırma sonucunda, şimdiye kadar yapılan regresyon analizlerinde bu iller çatışmaya maruz kalmayan iller olarak tanımlanmıştır. Örneğin, şimdiye kadar gerçekleştirilen ampirik analizde, 1965 GNS’nin sonuçlarına göre, sırasıyla % 63.30, % 22.12 , %17.19’luk Kürt nüfuslarıyla Ağrı, Kars ve Malatya gibi iller çatışmaya maruz kalmayan iller olarak sınıflandırılmıştır. Böyle bir sınıflandırmanın olası etkilerini incelemek amacıyla, çatışmaya maruz kalan iller 1965 GNS’te ölçülen Kürt nüfusunun il bazındaki yoğunluğu dikkate alınarak tanımlanmıştır. Bu tür bir analiz, aynı zamanda, tarihsel olarak ve halen Kürtlerin yoğun yaşadığı illerdeki nüfusun çatışmadan nasıl etkilendiği sorusuna cevap vermemize katkıda bulunabilir. İlaveten, bu analiz çatışmanın bölgedeki diğer illere, özellikle de Kürtlerin yoğun yaşadığı illere, taşmasının etkilerini belli ölçüde kontrol etmemize yardımcı olacaktır. Daha önce de belirtildiği üzere, 2000 GNS’de bulunan illerin 1985’te gerçekleştirlen GNS’deki illerin idari bölünmesine göre yeniden düzenlenmesi sonucunda Batman, Hakkari, Mardin, Siirt, Şırnak illeri toplu bir şekilde Hakkari olarak kodlanmıştır. 5 20 İlk olarak, nüfusunun en az % 10’u Kürt olan iller çatışmaya maruz kalan iller olarak tanımlanmıştır. Bu yeni sınıflandırmadan dolayı daha önce 9 olan çatışmaya maruz kalan il sayısı 14’e çıkmıştır.6 Bu ampirik alıştırmanın sonuçları Tablo A4’deki her bir eğitimsel seviyesi için ayrılan dikey panellerin ilk sütunlarında verilmiştir. Tablo 1’teki referans regresyon modelinin sonuçları ile karşılaştırıldığı zaman, çatışmanın tahmin edilen negatif etkileri çok büyük benzerlikler sergilemektedir. İkinci olarak, böyle tek bir eşik değeri yerine, bütün iller 1965 GNS’de ölçülen Kürt nüfusun büyüklüğüne göre şu şekilde sınıflandırılmıştır: i) Kürt nüfusun oranının % 10’nun altında olduğu iller düşük-çatışma illeri olarak, ii) Kürt nüfusu % 10 ile % 50 arasında olanlar orta-çatışma illeri olarak, iii) Kürt nüfusu % 50 üstünde olanlar ise yüksek-çatışma illeri olarak tanımlanmıştır.7 Böyle bir sınıflandırmadan dolayı, daha önce çatışma ortamına maruz kalmayan iller olarak tanımlanan iller düşük-çatışma illeri olarak belirlenmiştir. Bu ampirik alıştırmada, düşük-çatışma illeri referans grubu olarak tanımlanarak şu regresyon modeli tahmin edilmiştir: 3 Egitim jk w CatismaKohort ( w) j * (Ortacatisma _ il k ) (4) w 1 3 w CatismaKohort ( w) j * (Yuksekcatisma _ il k ) k j jk w 1 Burada, w denklem (1)’deki gibi 18-22, 23-28 ve 29-34 gibi üç farklı yaş grubunu endekslemektedir; 35-50 yaş grubu ise referans grubu olarak belirlenmiştir. Yukarıda tanımlanan Ortacatisma _ il ve Yüksekcatisma _ il farklı yoğunluktaki Kürt nüfusa sahip illeri göstermektedir; Düsükcatisma _ il referans grubu olarak belirlenmiştir. Regresyon modelindeki, w ve w çatışmanın etkilerinin F-F tahminlerini ölçmektedir. w çatışma döneminde okul-çağında bulunan w’ninci yaş grubu ile çatışmadan önce okul-çağını tamamlayan 35-50 yaş grubu arasındaki eğitimsel erişimdeki farkın orta-çatışma illeri (Ortacatism a _ il ) ve düşük-çatışma illeri ( Düsükcatisma _ il ) arasında ne ölçüde değiştiğini ölçmektedir. W benzer bir farkı yüksek-çatışma illeri (Yüksekcatisma _ il ) Bu yeni sınıflandırma sonucunda çatışmaya maruz kalan illere katılan 5 il şunlardır: Ağrı, Erzurum, Kahramanmaraş, Kars Malatya. 7 Bitlis, Bingöl, Diyarbakır, Hakkari, Van, Ağrı yüksek-çatışma illeri olarak belirlenmiştir; Tunceli, Elazığ, Adıyaman, Muş, Erzurum, Kahramanmaraş, Malatya, Kars orta-çatışma illeri olarak belirlenmiştir; diğer bütün çatışma illeri ise düşük çatışma illeri olarak belirlenmiştir. 6 21 ile düşük-çatışma illerini ( Düsükcatisma _ il ) karşılaştırarak ölçmektedir. Tablo A4’de her bir eğitimsel erişim için ayrılan dikey panellerde, ikinci sütün birinci grup tahminleri ( w ), üçüncü sütun ise ikinci grup tahminleri ( w ) göstermektedir. Örneğin, zorunlu eğitime odaklanıldığında, orta-çatışma ile düşük-çatışma illerinin karşılaştırması sonucu elde edilen F-F tahminleri 18-22 yaş grubu için -0.076 olarak elde edilmiştir. Sütün (2b)’de gösterildiği gibi, orta-çatışma illeri yerine yüksek-çatışma yerleri incelendiğinde çatışmanın negatif etkisi yaklaşık iki katına çıkarak -0.146 olarak tahmin edilmektedir. Dolayısıyla, öngörüldüğü gibi çatışmanın negatif etkisi çatışmaya maruz kalan illerde Kürt nüfusun artması ile yükselmektedir. Çatışmanın tahmin edilen etkilerindeki benzeri bulgular (4a)-(4b) sütunlarında lise eğitimi için ve (6a)-(6b) sütunlarında ise yükseköğretim eğitimi için gösterilmiştir. Ayrıca, daha önceki sonuçlarla tutarlı bir şekilde, çatışmanın tahmin edilen negatif etkileri çatışmaya maruz kalan genç kohortlar için daha yüksek bir şekilde gerçekleşirken, incelenen eğitimsel erişiminin seviyesinin yükselmesiyle çatışmanın bu negatif etkilerinin azaldığı gözlemlenmiştir. 22 Tablo A4. Çatışmaya maruz kalan illerin farklı biçimlerde tanımlanması sonucu elde edilen tahmin sonuçları (1) Çatışma illeri[= = 1 eğer 1965’teki Kürt nüfusun yüzdesi>=10] Zorunlu eğitim (2a) (2b) OrtaÇatışma - YüksekÇatışmaDüşükÇatışma DüşükÇatışma Çatışma_ilXÇatışma3550 [35-50 yaş grubu: referans-control grubu] Çatışma_ilXÇatışma3950 [39-50 yaş grubu: referans_control grubu] Çatışma_ilXÇatışma1822 -0.105*** -0.076*** [18-22 yaş grubu] (0.017) (0.021) Çatışma_ilXÇatışma2328 -0.051*** -0.038*** [23-28 yaş grubu] (0.010) (0.012) Çatışma_ilXÇatışma2934 -0.025*** -0.019*** [29-34 yaş grubu] (0.005) (0.07) Çatışma_ilXÇatışma3538 [ 35-38 yaş grubu] R2 0.961 Gözlem sayısı 2145 Açıklamalar için Tablo 1’in açıklamalarına bakınız. -0.146*** (0.010) -0.073*** (0.007) -0.035*** (0.005) 0.964 2145 (3) Çatışma illeri[= = 1 eğer 1965’teki Kürt nüfusun yüzdesi>=10] -0.110*** (0.016) -0.060*** (0.010) -0.026*** (0.043) 2145 0.954 Lise (4a) OrtaÇatışma DüşükÇatışma (4b) YüksekÇatışmaDüşükÇatışma -0.081*** (0.019) -0.045*** (0.011) -0.022*** (0.005) 0.146*** (0.008) -0.085*** (0.006) -0.035*** (0.004) 2145 0.957 23 (5) Çatışma illeri[= = 1 eğer 1965’teki Kürt nüfusun yüzdesi>=10] -0.025*** (0.004) -0.012*** (0.003) -0.010*** (0.003) 1820 0.8935 Yükseköğretim (6a) (6b) OrtaÇatışma - YüksekÇatışmaDüşükÇatışma DüşükÇatışma -0.022*** (0.005) -0.010*** (0.004) -0.010*** 90.0050 -0.029*** (0.004) -0.017*** (0.0030 -0.009*** (0.002) 0.894 1820