afetler-tarihi-9

advertisement
İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ
ACİL YARDIM VE AFET YÖNETİMİ PROGRAMI
AFETLER TARİHİ
DOÇ.DR. DAVUT HUT
9. TARİHTE GÖRÜLEN BÜYÜK
YANGINLAR
Bu Bölümde Neler Öğreneceğiz?
9.1.
Tarihte Görülen Büyük Şehir Yangınları
9.2.
XIX ve XX. Yüzyıllardaki Önemli Yangınlar
9.3.
İstanbul’da Meydana Gelen Büyük Yangınlar
1
Giriş
Tarih boyunca yaşanılan büyük yangınlar, önemli oranda can ve mal
kaybına sebep olmak suretiyle afetlere sebep olabilmişlerdir. Bu
sebeple, büyük yangınların da sosyo-ekonomik ve siyasi hayata
önemli etkilerinin olduğunu söyleyebiliriz.
Önemli devlet ve imparatorlukların başkentliğini yapmış olan Londra,
İstanbul, Paris, Moskova ve Tokyo gibi şehirlerde meydana gelen
büyük yangınlar ise, bu bakımdan daha da mühim bir konuma
sahiptirler. Benzer şekilde, büyük orman yangınları da ekonomik ve
toplumsal hayatta önemli değişimler meydana getirmişlerdir.
2
9.1.
Tarihte Görülen Büyük Şehir Yangınları
Büyük Roma Yangını (M.Ö 64):
Büyük Roma yangınını, İmparator Neron’un gerçekletirdiğine dair
somut bir kanıt yoktur. Yangını bizzat yaşayan Romalı tarihçi Tacitus,
yangının büyümesinin sebebini rüzgara bağlar.
Devrin Romalı tarihçilerine göre yangın, M.Ö. 64 yılının 19
Temmuzu’nda şehirdeki dükkanlarda başladı.
Kısa sürede yayılan yangın, bütün şehri etkisi altına aldı. 5 gün sonra
ancak kontrol altına alınabilen yangın sonucunda şehirdeki 14
yerleşim yerinden dördü tamamen, yedisi ise kısmen küle dönmüştü.
3
Büyük Roma yangınını konu
edinen bir resim
4
Büyük Moskova Yangınları (1571, 1812):
XVI. Yüzyıl, Osmanlı (Kırım Hanlığı)-Rus ilişkilerinin yoğunlaştığı bir
dönemdir. Moskova ilk ciddi yangını 1547’de yaşamıştı.
Korkunç İvan, taç giydikten birkaç ay sonra Moskova’da büyük bir
yangın felaketi yaşanmış; 3 binden fazla kişi ölmüştü. Mayıs 1571’de
ise, Kırım Hanı I. Devlet Giray Han, 40 bin kişilik ordusuyla
gerçekleştirdiği Rusya/Moskova seferinde Rusları (IV. “Korkunç” İvan)
yenerek (Livonya Savaşı) Moskovaya girmiş ve şehri yağmalamıştı.
5
24 Mayıs 1571 günü şehrin varoşlarını ateşe verdi ve şiddetli rüzgâr
yüzünden yangının etkisine giren Moskova neredeyse tamamen
yandı. Felakette, Moskova ile birlikte, Opriçnina Sarayı ve çevre
kasabalar da, birkaç saat içinde yandı. Yangından canını kurtarmaya
çalışan insanlar, kiliselere ve Moskova Nehri’ne doğru kaçıyordu.
Bu sırada, Kremlin Sarayı’ndaki cephanelik de infilak ettiğinden,
kiliselerde saklananlar dumandan; diğerleri de nehirde boğularak can
verdi. Dünya tarihindeki en büyük şehir yangınlarından biri olan
Moskova yangınında can ve mal kaybı konusunda kesin bilgiler
olmasa da, çok sayıda insanın öldüğü tahmin edilmektedir.
6
Korkunç İvan’ın emriyle nehre atılan cesetler yüzünden, Moskova
nehrinin üzeri cesetlerle dolmuş ve hatta onları taşıyamaz hâle
gelmiştir. Sonuçta, enkaza dönüşen şehrin nüfusu hızla azalmıştır.
Yangından sonra Moskova ve çevresi, Kırım Hanlığı tarafından işgal
edilmesine rağmen kısa bir süre sonra tahliye edildi.
Korkunç İvan ise, barış isteyip Moskova’ya döndü. Bir sonraki yıl
yapılan savaşı, bu kez Ruslar kazandı.
7
Moskova, 1812 yılında bir kez daha büyük bir yangınla kül oldu.
Fransa’yı büyük ve sömürgeci imparatorluk hâline getirme hedefiyle
yola çıkan Napolyon Bonaparte, 1812 yılında kuzeydeki düşmanı
Rusya’ya karşı büyük bir sefere çıkmıştı.
7 Eylül 1812’de Moskova yakınlarındaki savaşı kazanan Napolyon,
14 Eylül’de ordusuyla birlikte Moskova’ya girdi; Rus ordusu ise şehri
terk ederek Moskova’nın güneyine geçti.
Bununla birlikte şehir, 15 Eylül’de başlayıp 18 Eylüle kadar yaklaşık
dört gün süren büyük yangınlara maruz kaldı ve adeta harabeye
dönüştü.
Yangın, Kremlin yakınındaki dükkanlar ve ambarlarda başlamıştı.
8
Sabahleyin diğer yerlerden de zuhur ederek şiddetli bir rüzgarın
yardımıyla iki gün içinde koca şehri mahalle mahalle tahrip etmişti. Bu
felakete şahit olanlardan birinin ifadesine göre, “Moskova uzaktan bir
alev denizi gibi” görünüyordu.
Şehrin ancak dörtte biri sağlam kalmıştı. Felakette birkaç bin kişinin
öldüğü, on binlerce binanın da kül olduğu tahmin edilmektedir. Tarihe
“Büyük Moskova yangını” olarak geçen bu felaketin sebebi, hâlen
tartışmalıdır.
9
Bununla birlikte, şehrin askeri valisi Fyodor Rostopchine’in stratejik
bir hamle olarak yangınları teşvik etmesiyle felaketin çıkmış olma
ihtimali bulunmaktadır.
Ayrıca, şehri işgal eden Napolyon’un yangını çıkarttığı da
söylenmektedir.
Şehre girip şu veya bu şekilde yangına sebep olan Napolyon, kışın
yaklaşıyor olmasından ve Rus Çarı’nın da bir anlaşmaya
yanaşmamasından dolayı, 19 Ekim’de geri çekilme emri verdi.
Enkaza dönüşen Moskova ise, bir plan dahilinde yeniden inşa edildi.
10
Avusturyalı bir ressam
tarafından çizilen Moskova
Yangını
11
Büyük Londra Yangınları (1212, 1666):
Tarihin en ölümcül yangınlarından biridir. Yaklaşık 3 bin kişinin
yanarak öldüğü tahmin edilmektedir. Yangın Londra'nın Southwark
bölgesini kül ederek enkaza dönüştürdü.
Birçok insan o dönemde ahşap olan Londra köprüsünde yanarak
öldü. Yangın eski Londra'nın üçte birini harabeye çevirdi.
Britanya’nın kalbi Londra, tarihindeki en büyük yangın felaketi ise, 2
Eylül 1666 gece yarısından hemen sonra başladı ve özellikle ahşap
yapılar yüzünden cehenneme dönüştü.
Yangın, Romalılar döneminden kalma surlar içindeki Orta Çağ
Londrası’nda etkili oldu ve üç gün içinde de bölgeyi harabeye çevirdi.
12
Yangın ilk olarak, yukarıda bahsedilen semtte yer alan bir ekmek
fırınında başladı ve kısa sürede rüzgârın da etkisiyle çevreye yayıldı.
Londra Belediye Başkanı’nın basiretsiz tutumu ve kararsızlığı
nedeniyle, yangın söndürme faaliyetleri ve tedbirleri, zamanında ve
yeterince alınamamıştı.
Bu sebeple yangın, bir sonraki gün kentin merkezine doğru
ilerlemeye başladı. Bu sırada, şüpheli bazı yabancıların yangını
kasten çıkarttıkları şâyiası, şehirde asayiş ve düzenin bozulmasına
sebep oldu.
Yangının yarattığı korku ortamının ve İngiltere-Hollanda Savaşı’nın
da etkisiyle, şüphelerin Fransızlar ve Hollandalılar üzerinde
yoğunlaşmasına ve bu guruptan insanlara saldırılara neden oldu.
13
Yangın, üçüncü gününde kentin tamamına yakınında etkili olmuş ve
tam bir felaket hâlini almıştı. Öyle ki, abidevi bir mekân olan St Paul
Katedrali’ni de kül etmiş ve kral II. Charles’ın Whitehall’daki sarayına
kadar gelmişti. Fakat, bu sırada rüzgarlar da etkisini kaybetmişti.
Nitekim, bu aşamada yoğun bir çaba gösterilerek yönetim merkezi
olan saray kül olmaktan kurtarıldı. Ayrıca, asilzadelerin yaşadığı
Westminster bölgesi ve fakir mahalleleri de yangından etkilenmedi.
14
Bununla birlikte bilanço ağır olmuştu: Çoğu ahşap olan 13 binden
fazla ev, St. Paul Katedrali, Bridewall Sarayı, 90’a yakın kilise, şirket
binaları ve mal depoları, ayrıca postane ve onlarca devlet binası
yangından nasibini almış ve yok olmuştur. Kentin nüfusunun o
dönemde 80 bin olduğu düşünülürse, bunun 70 bini evsiz kalmıştır.
Can kaybına dair bilgiler kesin olmasa da, az sayıda insanın öldüğü
tahmin edilmektedir. Bununla birlikte, felaketin etkileri ve sonuçları
hayli ağır olmuştur.
Yangını Katolikler’in çıkarttıkları iddiası Katoliklik yanlısı olan Kral II.
Charles’ın muhalifleri tarafından siyasi bir propaganda olarak
kullanıldı.
15
Yangında şehir nüfusunun yaklaşık % 85’i evsiz ve açıkta kalmıştı.
Evsiz kalanların yaratacağı sorunlardan ve daha da önemlisi
başlatacağı bir ayaklanmadan korkan İngiliz kralı, felaketzedelerin
şehirden çıkarılarak başka bir yere yerleştirilmesini istemiştir.
Bununla birlikte şehir, eski planına ve siluetine uygun olarak yeniden
imar edildi. Felaket, sigortacılığın gelişmesinde de büyük etkiye
sahiptir. Öte yandan, büyük yangın felaketi, olumlu denebilecek bir
gelişmeye de sebep olmuştur.
1665’te Londra’da “fukara vebası” olarak bilinen bir salgında
onbinlerce kişi hastalıktan ölmüştü ve hastalık etkisini, yangının
meydana geldiği bir sonraki yılda da sürdürmüştü.
16
Londra’nın daha modern, güzel ve düzenli bir kent olarak yeniden
inşası için bulunmaz bir fırsat oluşturan büyük yangından sonra ise,
ahşap yerine taş ve tuğla evlerin inşa edilmesiyle, vebayı yayan
farelerin yaşam alanları daraltılmış oldu.
Bu da vebayı zayıflattı ve karantina tedbirlerinin de alınmasıyla,
şehirde bu tarihten sonra bir daha şiddetli bir veba salgını görülmedi.
17
1666’daki Büyük
Londra
Yangını’nın,
bilinmeyen bir
ressam tarafından
yapılmış resmi
18
9.2. XIX ve XX. Yüzyıllardaki Önemli Yangınlar
Chicago Yangını (1871):
Yaklaşık 17 bin binayı kül eden Büyük Chicago yangınında 90 bin
insan da evsiz kaldı.
Bununla birlikte, 300 olan ölü sayısı oldukça azdı. Yangın bir çiftlikte
çıktı ve bütün şehre yayıldı.
Yangın ABD itfaiyesinin tamamen yenilenmesine ve diğer şehirlere
örnek olmasına yol açtı.
19
Chicago Yangını 1871
20
Peshtigoi Yangını (1871): 1871’de Chicago yangınıyla aynı günde
gerçekleşti. Ancak, ölü sayısı bakımından daha büyük felaketle
sonuçlandı (2500 ölü). Yangın sonrası yaşanan tornado ise, felaketi
daha da şiddetlendirdi.
Boston Yangını (1872): Amerikan tarihinde en büyük zarar veren
yangınlardan biri olarak kabul edilir. Bunun sebebi ise, şehir
merkezinde gerçekleşmesi ve birçok banka ve finans kuruluşu
binasını kül etmesiydi.
Boston yangınından sonra birçok sigorta şirketi bu sebepten iflas etti.
Dönemin itfaiye teknikleri de geri kalınca 776 bina kül oldu. 20 kişi
yangında öldü
21
Büyük San Francisco Yangını (1906):
18 Nisan 1906 tarihinde, ABD’nin Kaliforniya Eyaleti’nin merkezi San
Francisco’da, meydana gelen şiddetli deprem sonrasında meydana
gelen büyük yangın, deprem felaketinin boyutlarını bir kat daha
arttırmıştır.
Yangının çıkışı büyük depremdi, ancak yangın söndürme
çalışmalarının zayıf kalmasıyla yangın giderek yayıldı.
Bu sırada, itfaiye servisi şefinin de yangında ölmesiyle itfaiye sistemi
çökmüştü. Yangının çok ciddi ekonomik sonuçları olmuştur. Deprem
ve günlerce devam eden yangın sonucunda 25 bin bina kül olduğu
gibi, 3 bine yakın da can kaybı yaşandı.
22
Binaların çoğu depremde değil, yangında yıkılmıştır. ABD, bu
felaketten manevi olarak da çok etkilendi.
Deprem ve sonrasındaki yangın felaketi, ABD tarihinin en büyük afeti
olarak kabul edilir. Ancak felaketten sonra San Francisco yaklaşık on
sene içinde yeniden imar edildi.
23
Büyük San Francisco
Yangını (1906)
24
Büyük Tokyo Yangını (1923):
1 Eylül 1923’te, Japonya’nın Kanto (Kwanto) bölgesinde meydana
gelen yıkıcı deprem ve sonrasında başkent Tokyo’da patlayan gaz
borularından büyük yangınlar çıktı. Depremin öğle saatlerinde
gerçekleşmesi birçok insanı yemek yaparken yakaladı ve bu da
yangınları tetikledi.
Tayfun rüzgarları da yangını yayılmasına yardımcı oldu. Deprem ve
yangının bilançosu çok ağırdı: 150 bine yakın insan öldü; 570 bin ev
yıkıldı ve 2 milyona yakın insan da evsiz kaldı. kaldı.
25
Şiddetli deprem ve yangının yarattığı tahribat sebebiyle, yoğun bir iç
göç de başlamış ve ülkeye kanunsuzluk hakim olmuştur.
Bu yönleriyle deprem ve yangın Japon tarihinde ve kamuoyunda
derin izler bırakmış; depreme dair kitaplar ve filmler hazırlanmıştır.
Bununla birlikte, Tokyo yeniden inşa edildi. Bu felaket, tarihte
gerçekleşmiş olan en etkili yangın felaketlerinden biridir.
26
Depremden sonra başlayan
Büyük Tokyo yangınından
görüntü (1923)
27
Texas Yangını (1947):
Yangın felaketi, büyük miktarda amonyum nitrat gübre taşıyan bir
kamyondan çıkması yönüyle diğerlerinden ayrılır.
Yangının yol açtığı patlama sonucunda ise, yaklaşık bin bina yerle bir
oldu ve 600 kişi de öldü.
Bu yönüyle yangın, ülke tarihine en büyük endüstri kökenli yangın
olarak geçti.
28
Texas Yangını (1947)
29
9.3. İstanbul’da Meydana Gelen Büyük Yangınlar
Bizans ve Osmanlı İmparatorluklarına başkentlik yapmış olan
İstanbul’un yangınları, meydana getirdiği afetler, verdiği zararlar, şehri
viraneye çevirmesi ve toplum nazarında yarattığı korku ve dehşet
bakımlarından kayda değerdir.
Şehirde, Bizans ve Osmanlı dönemlerinde yüzlerce büyük ve yıkıcı
yangın meydana gelmiştir. Bizans ve Osmanlı dönemlerinde de
İstanbul’da pek çok yangın çıkmıştı.
Bizans dönemindeki yangınlardan birini ise, 1203-1204 yıllarında,
Batıdan gelen IV. Haçlı Seferi şövalyeleri çıkarmıştı.
Yangın, ahşap ev ve binaların yoğun olduğu İstanbul için her an
gerçekleşebilecek bir şeydi ve bu yüzden de şehir halkında büyük bir
endişe yaratıyordu.
30
Yangın, şehrin sakinleri ile birlikte hayat şartları, tarihi eserleri ve
şehir silüeti bakımından da umutsuzluğa ve sefalete
sürükleyebiliyordu.
Nitekim, her büyük yangından sonra, yangının hüküm sürdüğü
bölgeler, hayat izlerinin kaybolduğu birer enkaz ve harabe hâline
gelmekte; bu da maddi ve manevi büyük sıkıntılara yol açmaktaydı.
İstanbul yangınları, şehircilik bakımında İstanbul’un çehresini sık sık
değiştirmesine; pek çok değerli kitap ve belgelerin yok olmasına da
sebep olmuştur.
İstanbul halkı bu tür felaketleri, belki de her yıl ve yüzlerce defa
yaşadı.
31
Şehir yangınlarının büyük ve etkili olmasının ve etkili olduğu bölgeleri
harabeye çevirmesinin bazı sebepleri vardı: Öncelikle binalar ahşap
olup birbirine bitişik düzendeydi ve ayrıca sokaklar son derece dardı.
Öte yandan, teknik imkanlar ve personel bakımlarından da önemli
eksiklikler vardı.
Her yangından sonra yeniden oluşturulmaya çalışılan mahalle ve
evlerin yine eskisi gibi inşa edilmesi ise, bu felaketlerden gerekli
derslerin alınmadığını da gösteriyordu.
Böylece, yangın felaketleri, bu emperyal başkenti yüzyıllar boyunca
yalnız bırakmamıştır.
32
XVIII. Yüzyıl’ın başlarına kadar şehirde düzenli bir yangın söndürme
teşkilatı yoktu. 1714 yılında ilk olarak Yeniçeri Tulumbacıları
teşkilatı kuruldu ve yeniçerilerin kaldırıldığı 1826’ya kadar görev
yaptı.
Bu tarihten 1874’e kadar semt tulumbacıları ve belediye daireleri ve
son olarak da askeri İtfaiye teşkilatı İstanbul yangınlarının
söndürülmesinde görev almıştır.
Yukarıda belirtildiği gibi, büyük ya da küçük olsun, İstanbul hemen
her yıl bir yangın felaketiyle karşılamıştır.
İstanbul yangınlarının en büyükleri ve yıkıcı olanları, tarihi
yarımadadaki Yahudi nüfusun yoğun olduğu Cibali ve Hocapaşa
semtlerinde ortaya çıkmış ve büyük yıkım yaratmıştır.
33
Bu semtlerde sık sık çıkan büyük yangınların gözetlenmesi için de,
Beyazıt Yangın Kulesi, önce ahşaptan –o da yandığı için- 1849’da
kâgir olarak yeniden inşa edilmiştir. Biz, bunlardan önemli olan
bazıları üzerinde duracağız:
1509 yılında II. Beyazıt devrinden meydana gelen ve Küçük Kıyamet
olarak anılan 1509 depreminden sonra, şehir mimarisinde ahşap
inşaat tarzı benimsenmişti.
Ancak, İstanbul bu kez de, ahşap binaların kolaylıkla yanıp kül olduğu
büyük yangın felaketleriyle karşı karşıya kalacaktır.
Bunlarda, 1510 yılında, bir mahallede başlayıp Balat’a oradan da
Bahçekapı’ya kadar sirayet eden yangında yaklaşık 800 dükkân kül
olmuştur.
34
Büyük İstanbul Yangını (1515):
25 Ağustos 1515’te meydana gelen yangın, sabaha karşı Bedesten
civarında çıkmış; çok sayıda mahalleyi, cami, medrese, mesken ve
dükkânları kül ettikten sonra Gedikpaşa hamamına ulaştığı sırada
söndürülmüştür.
Yangının, devrin padişahı Yavuz Sultan Selim’i de kaygılandırdığı
söylenir.
35
Büyük İstanbul Yangını (1569):
II. Selim devrinde, 19 Eylül’de başlayıp 26 Eylül 1569’da
söndürülebilen büyük yangın, ilk olarak Yahudi mahallesinden çıkmış
ve bir hafta sürmüştü. Çoğu mesken olmak üzere binlerce bina yanıp
kül olmuştur.
Başıboş kalan bazı yeniçeriler yağmacılığa başladığı için yangın
yayılmış ve bundan dolayı da Yeniçeri Ağası Cafer Ağa azledilerek
yerine başkası atanmıştır.
36
Büyük Cibali yangını (1633):
2 Eylül 1633’te başlayıp İstanbul’un neredeyse beşte birinin yok
olmasına neden olan bu yangın, birçok ileri gelen ve zengin âilelerin
de konaklarını yakarak kül etmiştir.
Bir gemi kalafatlanırken çıkan şiddetli yangın, Cibali’den başlayıp
Kadı Çeşmesi ve Sultan Selim’e; Unkapanı ve Zeyrek Yokuşu ile
Saraçhane’ye kadar ulaşıp buraları da yakmıştır. Sultan IV. Murat,
afete duhan (tütün) tiryakilerinin sebep olduğuna inandığından “tütün
yasağı” koydurmuş ve ayrıca bütün kahveleri de kapattırmıştır.
37
1639’daki yangın, Balatkapı dışında başlayıp rüzgar sayesinde sur
dışına ve oradan da suriçine ulaşarak Balat semti ve Fener kapısı ile
Çukurbostan arasının kül olmasına sebep oldu. 1659’da İstanbul’un
dörtte üçünü yakan yangında Ağa Kapısı harabeye döndü.
1692’de, Ferrah Kethuda Camii yakınındaki bir hallaç dükkanında
çıkan yangında yaklaşık 1500 ev ve dükkan kül oldu.
1693 ve 1713 yıllarındaki büyük Cibali yangınlarında binlerce ev,
dükkan, cami-mescid, han-hamam yanıp kül olmuş ve mahalleler
viraneye dönmüştür.
38
Yangınla mücadele döneminin başladığı 1714-1826 döneminde, 44
büyük yangın çıkmış ve bu yangınlarda yaklaşık 7 bin dükkan, ev,
medrese, hamam ve han yanmıştır. Bazı yangınların anında
söndürüldüğü de olmuştur.
Balatkapı dışındaki bir dükkanda çıkan 1729 yangını, rüzgar
sayesinde kısa sürede büyüyerek tam bir afet halini almıştır.
Fener Kapısı’ndan Ayvansaray’a kadar etkili olan yangında,
İstanbul’un yaklaşık sekizde biri harabeye dönüşmüş; binlerce bina
kül olmuştur.
39
Bu yangındaki can kaybı ise binlerle ifade edilmektedir. 1750’de çıkan
yangın ise 20 bin binayı yok ederken, 1756’da 15 bin bina, 1782’de
ise 12 bin bina yangın nedeniyle yerle bir oldu.
1746’daki Fener ve Balatkapı yangınlarında 800 ev-işyeri ve birçok
Yahudhane; 1750’deki Büyük Kapalı Çarşı yangınında, yüzlerce
dükkan yanarak maddi zarar çok fazla olmuştur.
1752’deki Langa-Aksaray yangınına yaklaşık 2 bin ev ve dükkân
yandı.
40
Hocapaşa Yangını (27 Eylül 1755):
İstanbul’un büyük yangınlarından biri de “Büyük İstanbul Yangını”
olarak bilinen yangındır. Bu yangın Sirkeci, Hocapaşa çevresinde
gece başlamış, Divanyolu istikametinde ilerlemişti.
Rüzgarında etkisi ile çok geniş bir bölgeye yayılan yangın otuz altı
saat sürmüştü.
Yangında bir çok resmi dairenin yanında Babıali’de yanmış ve bir
çok resmi evrak yok olmuştu. Yangın, Suriçi bölgesinde büyük
tahribat yarattı.
41
Büyük Cibali Yangını (6 Temmuz 1756):
İstanbul'un fethinden sonraki yangınların en büyüklerinden biri olarak
kabul edilir.
Cibali Kapısı’ndaki bir yahudhânede başlayan yangın, çok geniş bir
alana yayılarak Unkapanı, Süleymaniye, Vefâ, Şehzâdebaşı, Longa,
Zeyrek, Saraçhâne, Et Meydanı, Aksaray, Avratpazarı, Fâtih,
Sultanselim, Ayakapı ve Yenikapı’yı yakarak kül etmiştir.
İki gün süren yangında, 200 câmi ve mescit, 70 hamam, 580
değirmen ve fırın, bir han ve bin kadarı da dükkân olmak üzere 10
bine yakın bina ve ev yanmıştır.
42
Büyük Cibali Yangını (1782):
22 Ağustos 1782’de yine Cibali’de meydana gelen bir diğer büyük
yangında, Haliç kıyısında, Sultan Selim Cami ile Karagümrük ve
Hazine-i Şerif arasındaki 260 hamam, 36 han yanmış ve on bine
yakın mesken ve bina kül olmuştur.
İki gün kadar süren yangın bir evde başladı. Pâdişah ve sadrâzam
dahi yangının söndürülmesi çalışmalarına nezaret etti.
43
Yedikule, Samatya, Dâvud Paşa, Longa, Topkapısı, Mevlevîhâne
Kapısı, Silivri Kapısı, Odun Kapısı, Aya Kapısı, Sultan Selim Câmii
civârı, Bayezit, Aksaray, Cerrahpaşa, Avratpazarı, Molla Gürânî,
Dâvud Paşa Câmii civârı, Hekimoğlu Ali Paşa Câmii ve Koca Mustafa
Paşa çevresinde binaları kül ederek büyük tahribat yaptı.
İnsanlar, mallarıyla birlikte sığındıkları camilerde yanmaktan
kurtulamadı. Bu büyük felaketin konu edildiği “harîk (yangın)
risâleleri” yazılmıştır.
Eserlerde, yangının sebepleri ve halkın yangınları nasıl benimsediği
dile getirilmiştir. Yangın esnasında oruç tutulmaması ve yağmaya
karşı cuma namazının kılınmamasına dâir fetvâ dahi çıkarılmıştı.
44
Cibali Yangını (1833):
1 Temmuz 1833 Cuma günü öğleden sonra çıkan yangın ertesi
günün sabahına kadar geniş bir alanı enkaza çevirmiştir.
Cibali Kapısı civârındaki Tüfekhâne’den çıkan yangın rüzgârın da
etkisiyle yayılarak bölgeyi küle çevirmiştir.
Âşık Paşa Mahallesi, Fâtih, Sofular Hamamı, Horhor, Kıztaşı,
Alâeddîn Tekkesi, Akarçeşme, Ayazma Kapısı, Vefâ Meydanı,
Süleymaniye, Şehzâde Câmii civârı yangından etkilenen yerler
arasındadır.
Saraçhâne ve Kavafhâne gibi önemli çarşılar yanıp kül olmuştur.
45
Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılmasıyla (1826) birlikte semt tulumbacıları
yangınlarda görev yapmaya başlamıştır.
Bu dönemde, 1855’teki Aksaray yangınında 700 bina; 1861’deki
Unkapanı yangınında 600 bina; aynı yıldaki Fener yangınında ise
1100 bina; 1863’teki Kasımpaşa yangınında 526 bina yandı.
Hocapaşa Yangını (1865):
8 Eylül 1865 tarihinde meydana gelen ve 32 saat boyunca devam
eden Hocapaşa yangını, yarattığı büyük tahribattan dolayı, “harîk-i
kebir” (büyük yangın) olarak bilinir. Yangın, rüzgarın etkisiyle çok
geniş bir alana yayıldı.
1007 bina ile birlikte Sultanahmet ve Beyazıt civarındaki 27 mahalle
tamamen yandı.
46
Bu büyük felaketten sonra, yangının hızla yayılması ve bu bölgelerde
büyük hasar vermesinin ve bu arada yangın sonrası için alınacak
tedbirlere dair önemli raporlar hazırlandı.
Yangının olumlu denebilecek bir diğer sonucu da; dört ay devam edip
binlerce ölü bırakan 1865 “İstanbul büyük kolera salgını”nın
yangından sonra etkisini kaybetmeye başlamasıydı.
47
Büyük Beyoğlu Yangını (1870):
5 Haziran 1870 Pazar günü öğleden sonra başlayan büyük Beyoğlu
yangını, İstanbul’un maruz kaldığı en büyük yangın afetlerinden
biridir.
Zira, bu yangında Beyoğlu, Tarlabaşı, Karaköy ve Galata semtleri
yanarak adeta harabeye dönüşmüştür. Yangın ilk olarak, Feridiye
sokağı’nda bir Macar’ın oturduğu ahşap meskende çıktı.
Ahşap evlerin yanı sıra şiddetli rüzgarın da etkisiyle beş-altı kol
hâlinde hızla yayıldı. Oysa ki, yangını söndürmek için büyük çaba
sarf edilmişti. Neticede çok büyük bir saha küle dönüşmüştür.
48
Tarlabaşı’ndan Taksim’e kadar ilerleyen yangının bir kolu Cadde-i
Kebir (İstiklal caddesi)’de Galatasaray Sultanisi karşısına; diğer kolu
da Bülbül Deresine inip oradan Emin Bey Camii civarına ve Sururi
mahallesi sınırından İngiliz elçiliğini de kül ederek yine Galatasaray
lisesi civarına kadar ulaşmıştır.
Bir diğer kol, Kalyoncu Kulluğu’na ulaşarak, İtalyan elçiliği ile beş yüz
kadar ev ve dükkânı harabeye çevirmiştir.
49
Çırçır-Fatih Yangını (1908):
İstanbul’da yaşanan en büyük yangın felaketlerinden biri olan Çırçır
yangınında toplam 1500 bina yanmıştır. Yangın, II. Meşrutiyet’in
ilanından yaklaşık bir ay sonra, 23 Ağustos 1908’de Fatih’in Çırçır
semtinde mahallesinde başladı.
Rüzgarın da etkisiyle büyüyen yangın, mahallenin tamamını enkaza
çevirdi. At pazarı ve Kadınlar Pazarı’nın yanı sıra, ev ve dükkanlar,
çok sayıda cami ve mescid, medrese ve han da kül oldu.
Yangını söndürmede başarısız kalınmıştı. Nitekim, yangından sonra,
yangın söndürmede kullanılan “tulumbacılık” işi de yeniden
düzenlendi.
50
Çırçır yangınından sonra
harabeye dönen semt
51
Aksaray Yangını (1911):
23 Temmuz 1911 tarihinde meydana gelen büyük yangın, aynı
zamanda II. Meşrutiyet’in ilanının da yıldönümü olduğundan, can
kaybı olmamıştır.
Bu yangın, diğer büyük yangınlarda da karşılaşılan temel
problemlerden olan susuzluk ve tedbirsizlik gibi sebeplerle
önlenememiştir.
Yangın felaketi sonucunda, yaklaşık yarısı mesken olmak üzere 5
binden fazla bina yanıp kül olmuştur.
Yanan binalar arasında, Şura-yı Devlet Dairesi (Danıştay) ile Dahiliye
Nezareti ve Sadaret Dairesi (Başbakanlık)’nin iki kısmı da vardı.
52
Yangından sonra Aksaray
53
Ayasofya ve Cibali Yangınları (1912, 1918):
4 Haziran 1912’de meydana gelen yangında, Ayasofya civarındaki
yaklaşık bin mesken, dükkan, cami ve kamu binası yanmıştır.
1918’deki Cibali-Fatih Altımermer yangınında ise 7500 bina yanarak
kül olmuştur.
54
Cibali yangını (1918)
55
Ayasofya Yangını (1912)
56
Kapalıçarşı Yangını (1954):
1954’teki yangın, itfaiyenin Kapalıçarşı’nın her iki kapısını birden
açmasıyla büyüyerek kontrolden çıkmıştır. Çarşı’daki 744 dükkan
tamamen, 1290 dükkan da kısmen olmak üzere 2 binden fazla
dükkan yanıp kül olmuştur.
Çok büyük maddi zararın meydana geldiği bu yangın sonrasında
sigorta şirketleri büyük miktarda tazminat ödemişlerdir.
Bu yönüyle de Türkiye sigortacılık sektörü açısından önemli bir sınav
olmuştur.
57
Bu Bölümde Ne Öğrendik Özeti
Bu bölümde, Tarih boyunca Dünya’nın önemli şehirlerinde görülüp
afet oluşturan bazı büyük yangınların özellikleri ve sonuçları ele
alınmıştır.
Bu yönüyle yangınlar, büyük çapta maddi hasar ve can kaybına yol
açarak, insanlık tarihi boyunca büyük felaketlere sebep olmuşlar;
birçok tarihi şehri adeta harabeye çevirmişlerdir.
Yangınlar, ayrıca insan ve toplum hayatında derin korkular yaratarak
kaos ortamları meydana getirmişlerdir.
58
Roma, Londra, Moskova ve İstanbul gibi Dünya’nın önemli
imparatorluk başkentleri tarih boyunca pek çok büyük yangın
felaketine maruz kalmışlardır.
Bunlardan, Büyük San Franscisco (1906) ve Büyük Tokyo (1923)
yangınları, meydana gelen şiddetli depremin etkisiyle birlikte ortaya
çıkan yangınlar olup, söz konusu şehirlerin adeta harabeye
dönmesiyle sonuçlanmıştır. Moskova 1571 ve 1812 yıllarında olmak
üzere iki kez şiddetli yangına maruz kalmış;
Londra ise 1212 ve 1666 yılllarında tarihinin en şiddetli yangınlarını
yaşamıştır. 1666’daki yangında Londra’nın büyük tahribata
uğramasına rağmen, şiddetli veba salgınından kurtulduğu ve özellikle
yangın sigortacılığının gelişmesine sebep olduğu ifade edilmektedir.
59
İmparatorluklar başkenti İstanbul da tarih boyunca pek çok büyük
yangınla boğuşmak zorunda kalmıştır. 1509’daki şiddetli deprem
(Küçük Kıyamet)’den sonra ahşap binaların yapımına ağırlık
verilmesi, bu kez şehrin yangın felaketleriyle daha fazla
karşılaşmasına bir sebep olmuştur.
İstanbul yangınlarının çoğu ise, özellikle Haliç kıyısındaki Cibali ve
Hocapaşa semtlerinde ortaya çıkarak, kısa sürede Suriçi
bölgesindeki geniş bir alana yayılmış ve büyük tahribat yaratmıştır.
Bunun dışında, 1870 yılında çıkan büyük Beyoğlu yangını da şehrin
bu türde yaşadığı en şiddetli felaketlerden biri olmuştur. İstanbul
yangınları, sosyo-kültürel hayatta derin tesirler bırakmıştır.
60
auzef.istanbul.edu.tr
61
Download