ETKİLİ İLETİŞİM BU ÇALIŞMANIN AMACI İletişim şeklimizi gözden geçirmek Deneyimlerimizi paylaşmak Anne babalık tutumları ile ilgili farkındalık yaşamak Daha etkin bir iletişim kurma yolunda bir pencere açmak GRUP KURALLARI Gizlilik ilkesi esas olduğundan, paylaşımların grup içinde kalması Grup içinde ifade edilenlerin yargılamadan ve eleştirmeden dinlenmesi Grup saati Gruba devam etmek Aktif katılım İLETİŞİM NE ZAMAN BAŞLAR? İKİ KİŞİ BİRBİRİNİ FARK ETTİĞİ ANDA İLETİŞİM BAŞLAR İLETİŞİM NEDİR? İLETİŞİM; Kişiler arasında duygu, düşünce ve bilgi alışverişidir. Duygu, düşünce ve bilgilerin akla gelebilecek her türlü yolla başkalarına aktarılmasıdır. Bilgi üretme aktarma ve anlamlandırma sürecidir. Bu sürecin amacı “ANLAŞILMAK” tır. ETKİNLİK VAROLUŞUN BEŞ BOYUTU Varsın Doğalsın Sevilmeye layıksın Değerlisin Güvenilirsin Karşımızdaki kişiden bu mesajlardan en az birini almadığımızda ya da alamadığımızda ilişkimizde sorunlar yaşıyoruz. Karşınızdaki kişinin sizinle iletişim kurup, iletişimi devam ettirdiğini nasıl anlarsınız? Beden dili Dinlemek Soru sormak Anlatmak, anlamak, anlaşmak BEDEN DİLİ UYGULAMALARI SÖZLÜ VE SÖZSÜZ İLETİŞİM Beden dili insanlık tarihi açısından en eski iletişim aracımızdır. Duygu ve düşüncelerimizin yansımasıdır. Sözlü mesajlar daha çok düşüncelerimizi yansıtır. Sözsüz mesajlarımız ise iç dünyamızla yakından ilgilidir ve duygu ve düşüncelerimizi daha gerçekçi bir şekilde yansıtır. İletişimde beden dilinin önemi Konuşurken düşünce ve duygularımızdan farklı konuşabiliriz; ancak sustuğumuz zaman da beden dilimiz konuşmaya devam eder. Göz teması Beden duruşu Mimik ve jestler Başın duruşu Oturma biçimi Kol ve bacak hareketleri Mesafe İletişim çok kanallı bir süreçtir Araştırmalar iletişimde, % 7 sözler % 38 ses tonu % 55 beden dilinin önem taşıdığını ortaya koymuştur. İletişimin %55’ i görsel yoldan gerçekleşir. “İnsanlar bir şey söylemeden konuşur, dinlemeden duyarlar.” Acar Baltaş İLETİŞİM ENGELLERİ 1) EMRETME, YÖNLENDİRME, TALEP ETME “Şikayetten vazgeç”, “Hırkanı sakın çıkarma.”, “Çabuk teşekkür et.” Karşı tarafta korku, aktif direnç, isyankar davranış yaratabilir. Söylenenlerin tersini “denemeye” davet edebilir. 2) UYARMA, TEHDİT ETME (GÖZDAĞI VERME) Bir şey yaptığında, bunun sonuçlarını karşı tarafa söyleme: “Eğer öyle yaparsan, sonunda üzülürsün.” “Yemeğini yemezsen, parka gidemeyiz” Karşı tarafın korkmasına, boyun eğmesine, gücenmesine, kızmasına, isyan etmesine neden olabilir. Söz konusu sonuçların gerçekten meydana gelip gelmeyeceğini “denemesine” yol açabilir. 3) ÇÖZÜM GETİRME, FİKİR VERME, ÖNERİDE BULUNMA Karşı tarafa problemi nasıl çözeceğini söyleme, bu konuda öğüt verme veya öneride bulunma: “Ben olsam...”, “Neden .....yapmıyorsun ?“, “Bence” “Bence bir daha onunla oynama.” Karşı tarafta bağımlılık ya da direnme yaratabilir. Soruna değişik çözümler düşünüp, seçenekleri denemesini engelleyebilir Kendi sorunlarını çözmekten aciz olduğunu ima edebilir. 4) YARGILAMA, ELEŞTİRME, KABUL GÖSTERMEME, SUÇLAMA Karşı tarafı olumsuz olarak değerlendirme: “Odan hep dağınık.” “Dikkat etmedin, düşürdün.”, “Koca çocuk oldun, hala korkuyorsun, ne var korkacak” Karşı taraf için yetersizlik aptallık anlamı taşıyabilir. Olumsuz yargıya hedef olmamak ya da azarlanmamak için iletişimin kesilmesine yol açabilir. Eleştiri ve yargılar gerçek olarak algılanabilir. 5) AD TAKMA, ALAY ETME, GÜLÜNÇ DURUMA DÜŞÜRME, UTANDIRMA Karşı tarafın aptal hissetmesini sağlama, onu bir kategoriye sokma, utandırma: “Bebek gibisin”, “Çok şımarık davranıyorsun”, “Erkek adam ağlar mı? Ne ayıp” Karşı tarafın değersiz hissetmesine, sevilmediğini düşünmesine neden olabilir, Karşılık vermesine yol açabilir. 6) İNCELEME, SORGULAMA, ARAŞTIRMA, SORUŞTURMA Kanıtlar, nedenler bulmaya çalışma; problemin çözümüne yardımcı olmak için daha fazla bilgi arayışı içinde olma: “Neden öyle yaptın?” “Kim öyle olduğunu söyledi” “Sen ne yaptın ?” “Nasıl...?” Soruları cevaplama genellikle karşı tarafı kaçamağa yöneltebilir. Soranın niyeti anlaşılmadığından, karşı taraf korkuya, endişeye ve kendi başına sorununu çözemeyeceği hissine kapılabilir. 7) AHLAK DERSİ VERME, VAAZ VERME, TELKİN ETME Karşı tarafa ne yapması gerektiğini söyleme: “Senin sorumluluğun”, “......şöyle yapman gerekir” Karşı tarafta zorunluluk, suçluluk duygusu yaratabilir. Karşı tarafın şiddetli savunmaya geçmesine yol açabilir ve kendisinde sorumluluk duygusuna güvenilmediği izlenimini yaratabilir. 8) NUTUK ÇEKME, MANTIK YOLUYLA İNANDIRMA, MANTIKSAL KANITLAR İLERİ SÜRME, TARTIŞMA Karşı tarafı gerçekler, karşıt kanıtlar, mantık, bilgi veya kendi görüşlerinizle etkilemeyi deneme: “İşte şu nedenle hatalısın...”, “Ben senin yaşındayken…”, “Evet, ama arkadaşlarınla nasıl geçineceğini öğrenmelisin”, Karşı tarafın kendisini beceriksiz ve yetersiz hissetmesine, iletişimi kesmesine neden olabilir. Savunmayı ve karşı koymayı kışkırtabilir. 9) YORUMLAMA, ANALİZ ETME, TEŞHİS KOYMA Karşı tarafa davranışının altındaki nedenleri söyleme, niçin o şekilde davrandığını veya o şekilde konuştuğunu analiz etme; teşhisini iletme: “Kardeşini kıskandığın için vuruyorsun.” “Aslında sen öyle demek istemiyorsun.” “Senin esas sorunun nedir biliyor musun ?“ Karşı tarafı tehdit edici, tedirgin edici olabilir ve onda başarısızlık duygusu uyandırabilir. Kendisini korumasız hissedebilir. Kendisine inanılmadığı kanısına varabilir. Yanlış anlaşılma endişesi ile iletişimi kesebilir. 10) GERİ ÇEKİLME, OYALAMA, İŞİ ALAYA ALMA İLGİYİ BAŞKA YÖNE ÇEKEREK KONU DEĞİŞTİRME Karşı tarafı sorunundan uzaklaştırmaya çalışma, problemi bir kenara itme, takılma: “Hemen onu unutalım.” “Haydi gel - daha hoş şeylerden bahsedelim.” “O kadardan hiç bişey olmaz.” Savaşmak yerine, kaçınmak gereklidir şeklinde bir mesajı ima edebilir. Karşı tarafa sorunlarının önemsiz saçma ve geçersiz olduğu imajını verebilir. Karşı tarafın sorununu açığa vurmasını önleyebilir.” 11) ÖVME, GÖRÜŞÜNE KATILMA Olumlu bir değerlendirme yapma, görüşüne katılma: “Çok güzel.”, “Bence harika bir iş yapıyorsun.” Karşı tarafa beklentilerin çok yüksek olduğunu ima edebilir. Karşı taraf bunu istenilen davranışı yaptırabilmek için, içtenlikten yoksun olarak söylenmiş bir şey olarak algılayabilir. Karşı tarafın benlik kavramı ile övgü uygun değilse, kendisinde kaygı yaratabilir. 12) GÜVEN VERME, TESKİN ETME, TESELLİ ETME, DESTEKLEME Karşı tarafın daha iyi hissetmesine çabalama, onu duygularından uzaklaştırmaya çalışma, duygularının gücünü inkar etme: “Aldırma... Boş ver, düzelir...”, “Bak korkacak bir şey yok.” “Zamanla kendini daha iyi hissedersin.” Karşı tarafın anlaşılmamış hissetmesine neden olabilir. Başkalarına kolay görünmesi nedeniyle, kendisinde kızgınlık duyguları uyandıra bilir. “Kendini kötü hissetmen doğru değil” şeklinde bir mesaj algılamasına neden olabilir. GÖKKUŞAĞI BÖYLE OL, BÖYLE OLMA KABUL PENCERESİ • Çocuğumuzun olası tüm davranışları KABUL ÇİZGİSİ Karşımızdaki kişinin bazı davranışlarını kabullenirken bazılarını kabul etmeyebiliriz. KABUL ÇİZGİSİNİN YERİ HER ZAMAN SABİT DEĞİLDİR. KABUL Çİ ZGİMİZİ DEĞİŞTİREN FAKTÖRLER 1) BİZE GÖRE 2) KARŞIMIZDAKİ KİŞİYE GÖRE 3) ÇEVREYE VE DURUMA GÖRE KABUL PENCEREMIZ, • KABUL EDİLEBİLİR • YAPMACIK KABUL • KABUL EDİLEMEZ 3 KABUL; 1. KABUL; Problemi kabul etmek 2. KABUL; Kendini kabul etmek 3. KABUL; Karşıdaki kişiyi kabul etmek PARADİGMALAR YAŞANTILARI YORUMLAMAK Örnek 1: Bir trende yolculuk ederken, bir baba sürekli ağlayan çocuklarını susmaları için uyarmadan trenden dışarıya bakıyor. Örnek 2: Önemli bir konuda yapacağı konuşma ile ilgili çocuğunuzu dinlemeye geldiniz. Ancak arka tarafta oturan iki kişi sürekli kendi aralarında konuşuyorlar. PARADİGMALARI DEĞİŞTİRMEK AYNA OYUNU SORUN KİMDE? Sorunun kimde olduğunu bulmak iletişim biçimimizi belirler. Çocuğunuz oyun oynadıktan sonra yenildi ve ağlıyor. Sorun bende Sorun yok Sorun karşıda Çocuğunuz arkadaşının ona vurduğunu anlatıyor. Sorun bende Sorun yok Sorun karşıda Çocuğunuz odasını toplamak istemiyor. Sorun bende Sorun yok Sorun karşıda Çocuğunuz yüzmeye gitmek istemiyor. Sorun bende Sorun yok Sorun karşıda Kız kardeşiniz akşam eşiyle tartıştığını söylüyor. Sorun bende Sorun yok Sorun karşıda Birlikte çalıştığınız arkadaşınız, kendisi hakkında başkalarıyla konuştuğunuzu söylüyor. Sorun bende Sorun yok Sorun karşıda Eşiniz bu tutumunuzu beğenmediğini söylüyor. Sorun bende Sorun yok Sorun karşıda Eşinizin çok dağınık olduğunu düşünüyorsunuz. Sorun bende Sorun yok Sorun karşıda SORUN KİMDE? SORUN YOK (İLİŞKİ GELİŞTİRME ALANI) SORUN ÇOCUĞUN (YARDIM BECERİLERİETKİN DİNLEME) SORUN ANNE BABANIN (YAPICI MESAJLARBEN DİLİ) BEN DİLİ Sorunun bizde olduğu zamanlarda kullanılacak dil. BEN DİLİNİN ÜÇ ÖĞESİ Karşı tarafın davranışının yargısız tanımı Davranışın üzerimizdeki somut etkisi Davranışın karşısında hissettiğimiz duygu BEN DİLİ Konuşurken yüzüme bakmadığında, Siz kavgayı uzattığınız zaman, (YAPICI MESAJLAR) kızıyorum üzülüyorum aynı şeyi tekrar anlatmak zorunda kalıyorum. sonra başım ağrıyor. 1-)Ne olduğunu söylemeyip sadece ağladığında; Bir daha seninle konuşmam. Ne yapacağımı bilemiyorum ve seni anlamakta zorlanıyorum. 2-)Ben seninle konuşurken televizyona baktığında; Terbiyesizlik etmiş oluyorsun. Dikkatim dağılıyor ve boşuna konuşmuş gibi hissediyorum. 3-)Odanı toplamadığında; Evimize gelenler bizi ayıplıyor. Dağınıklık beni rahatsız ediyor ve etrafı toplamak için çok zaman kaybediyorum. 4-)Ben babanla konuşurken; Araya girme. Anne anne dediğinde, rahatsız oluyorum ve konuşacaklarımı karıştırıyorum. 5-)Sen kardeşini korkuttuğunda; Çok kötü bir ağabey oluyorsun. Onun ağlaması işime engel oluyor ve çok üzülüyorum. 6-)Oyun oynamak için ısrar ettiğinde; Mız mız bir çocuk olup çıkıyorsun. Akşam yemeğini yetiştirememekten korkuyorum. SEN DİLİ Kişiliğe yöneliktir. Kişiye kendisiyle ilgili bir şeyler söyler. Benlik saygısını zedeler. Öfke ve nefret duygularını oluşturur. Çekingen ya da saldırgan insanlar yaratır. İlişkiyi zedeler. Direnç oluşturur. BEN DİLİ Davranışa yöneliktir. “Dinleyen”e “gönderen” ile ilgili birşeyler söyler. Benlik saygısına önemli katkısı vardır. “Gönderen”e yardım isteği doğurur. Etkin insanlar yaratır. İlişkiyi geliştirir. İşbirliğini geliştirir. ETKİN DİNLEME (KATILIMCI DİNLEME) Sorunun karşıda olduğu durumlarda kullanılan dil. ETKİN DİNLEME ÇEŞİTLERİ Sessiz dinleme Aktif dinleme (Konuşmayı sürdürücü dinleme) Empatik dinleme (Yansıtıcı dinleme) ETKİN DİNLEME; Cesaretlendirme:Biraz daha açar mısın? Özetleme:Söylediğini doğru anladıysam… Empatik olma:Ona çok kızdın sanırım. Uzlaşma:Bu konuyu nasıl çözeceğimiz ile ilgili senin önerin var mı? Açık sorular: Nasıl olmasını isterdin? ÇOCUK: Yüzme dersine katılmak istemiyorum. Yüzme çok iyi bir spordur. Vücudu geliştirir. Sağlıklı yapar. Mutlaka yüzmeyi öğrenmelisin. E.D:Anladığım kadarıyla yüzmekten korkuyorsun. ÇOCUK: Benim hiç arkadaşım yok. Aaa olur mu ben hep Arzu ile oynadığınızı görüyorum. E.D:Okulda yalnız kaldığını mı düşünüyorsun. ÇOCUK: Sınıfta benimle oynamıyorlar. Sende git öğretmenine söyle. / Neden oynamadıklarını sor bakalım. E.D: Arkadaşlarının seninle oynamaktan hoşlanmadıklarını mı düşünüyorsun. ÇOCUK: Okula gitmek istemiyorum. Okula gidip yeni bilgiler öğrenmelisin. /Şimdi uyuyalım yarın eminim ki fikrin değişecek. E.D:Okulda hoşuna gitmeyen bir şey mi var? ÇOCUK: Sen bana hep bağırıyorsun. Ben mi? Hıı sen hiç bağıran anne görmemişsin. E.D:Sana sürekli kızdığımı düşünüyorsun. ÇOCUK: Onu benden daha çok seviyorsunuz. Olur mu hiç anneler çocuklarını çok sever. Gel seninle resim yapalım. E.D:Böyle düşünmene neden olan bir örnek verir misin? ETKİN DİNLEME; Etkin dinlemeye hazır hissediyorsanız dinleyin. Her konu etkin dinlemeyi gerektirmez. Çocuğunuzun duygu ve düşüncelerini gerçekten kabul edin. Çocuğunuzun davranışı kabul çizginizin altındaysa etkin dinleme uygun değildir. Çocuğunuzun sorunlarını çözebileceğine inanın. Çocuğunuzun sorununu kendi sorununuz haline getirmeyin. Etkin dinleme sonucunda çocuğunuzun hemen bir çözüme ulaşmasını beklemeyin. Çocuğunuzun sizin aklınızdaki sonuca ulaşmasını beklemeyin. Sonuç değil, Süreç önemlidir.