Dış Ticarette Haksız Rekabet

advertisement
DIŞ TİCARETTE HAKSIZ REKABET: DAMPİNG
Yrd. Doç. Dr. Sadettin GÜLTEKİN*1
ÖZET
Küresel rekabete oldukça açık olan dış ticaretin haksız rekabetten korunması gerekmektedir. Dış ticarette karşılaşılan haksız rekabet türlerinden biri de dampingdir.
Damping, dampingli ithalattan zarar gören ülkede dış ticaret açığı, iç ve dış borçlar, işsizlik, dış ülkelere gelir transferi, iç endüstrilerde rekabet gücü kaybı, araştırma- geliştirme ve markalaşma faaliyetlerinin yetersizliği gibi yıkıcı sonuçlar doğurabilmektedir. Bu nedenle, zor bir uzmanlık alanı olan dış ticaret iyi yönetilmeli,
dampingli ithalata karşı önlemler zamanında alınmalıdır.
Türkiye ekonomisinin en önemli sorunlarından birisi, belki de birincisi dış ticaret
açığıdır. Çünkü dış ticaret açığı ülke ekonomisinin güçsüzlüğünün en belirgin göstergesidir. Bu güçsüzlük aslında iç ve dış borçların, yüksek oranlı işsizliğin, düşük
teknoloji ve düşük kalkınma hızının, enflasyonun ve daha pek çok ekonomik sorunun esas kaynağıdır.
Bu nedenle, Türkiye’nin dış ticaretinde açıklara neden olabilecek her alanda, dış
ticaret politikalarının doğru ve zamanında uygulanması çok önemlidir. Yapılan çalışma, bu anlamda küçük bir katkı sağlamaya yöneliktir.
*
Rize Üniversitesi Öğretim Üyesi Fındıklı Meslek Yüksekokulu Müdürü
• Gültekin •
1.Giriş
Türkiye ekonomisinin en önemli sorunlarından birisi, belki de birincisi, son yıllarda artış trendi hızlanan, dış ticaret açığıdır. Dış ticaret açığının, Türkiye’nin kronik
sorunları olan enflasyon, işsizlik, dış borçlar, düşük gelir ve yatırım düzeyi gibi pek
çok soruna göre öncelikli bir sorun olarak görülmesi ilk anda düşünülmeyebilir.
Ancak, dış ticaret açığı, cari açık veya ödemeler bilançosu açığı gibi hangi açıdan
ele alınırsa alınsın, dış âlem gelirlerinin giderlere oranla yetersiz olması, ülke ekonomisinin güçsüzlüğünün en belirgin göstergesidir. Bu güçsüzlük, aslında iç ve
dış borçların, yüksek oranlı işsizliğin, düşük teknoloji ve düşük kalkınma hızının,
enflasyonun ve daha pek çok ekonomik sorunun esas kaynağıdır.
Dış ticaret açığı; ihracattan ve diğer döviz kazandırıcı faaliyetlerden elde edilen
döviz gelirlerinin, ithalat ve diğer ödemeleri karşılayacak miktardan az olması sonucu oluşmaktadır. Bu durum, ithalatın sürdürülebilmesi için, gerek kamu, gerekse
özel sektörün dış kaynaklardan borçlanmasına neden olmakta, dış ticaret açığı, dış
borçları büyütmektedir.
Gelişmekte olan ülkelerin dış finansal piyasalardan borçlanabilmeleri için, gelişmiş
ülkelere göre daha yüksek faiz önermeleri zorunlu bulunmaktadır. Bu durum da
faiz yükünü ve borçlanmanın maliyetini artırmaktadır.
Dış ticaret fazlası veren ülkelerde ortaya çıkan sermaye fazlası, IMF, Dünya Bankası veya uluslararası finansal kuruluşlar aracılığı ile dış ticaret açığı olan ülkelere
kredi olarak verilmektedir. Bu yolla, dış ticaret fazlası veren ülkeler, sermayelerini değerlendirerek faiz geliri elde etmekte, verdikleri krediler ile kendi ürünlerini
satmakta, dış ticaretlerini sürdürmekte, sattıkları mallardan kar elde etmekte, aynı
zamanda dünya pazarları için üretimde bulunarak iç istihdamı ve iç katma değeri
korumaktadır.
Buna karşın, dış ticaret açığı olan Ülkemizde, ithalatın finansmanı dış krediler
(yabancıların tasarrufu) ile karşılandığından, toplum, az üretip çok tüketir duruma
gelmektedir. Açıkça, toplum, sürekli borçlanarak, faiz ödeyerek, içeride yüksek işsizlik pahasına başkalarının ürettiği malları tüketmektedir. Tüketmektedir, çünkü
ithalatın bir bölümü sanayi malı veya ara malı ithalatı olarak görülse de aslında,
ithalatın çok büyük bir bölümü gerçekte tüketim mallarından oluşmaktadır. Bu
malların da kısa zamanda modası geçmekte, versiyonu değişmekte, Türkiye, dünyada yaşanan hızlı ve sürekli yenlikler sonucu, yenileri ortaya çıkan ürünlerin açık
pazarı durumuna gelmektedir. Türkiye, gelişmiş ülkelerin sürekli yenilenen sanayi
mallarının çöplüğü haline gelmekte, oysa iç ve dış borçlar büyüyerek yeni nesillere
miras kalmaktadır.
Her yıl ortalama 70-80 Milyar Dolar dış ticaret açığı, her yıl bu miktarda bir gelir
akımının dış dünyaya transferi anlamına gelmektedir. Türkiye’de, Üniversite mezunları, asgari ücretten iş bulmak için yıllarca çabalayıp sonunda umudunu kay10
FMR Cilt:10
• Dış Ticarette Haksız Rekabet: Damping •
betmektedir. Eğitim maliyetlerine bu ülke insanlarının katlandığı genç ve dinamik
nüfus kitlesi işsiz kalırken, gelişmiş ülkelere transfer edilen milyarlarca dolarlar o
ülkelerin istihdamına katkıda bulunmakta, o ülkelerde, çalışanların yüksek ücret
almalarına neden olmaktadır. Her yıl dış ticaret açığı şeklinde yurt dışına transfer
edilen dövizler ve bunların faizleri, yurtiçi sektörlere kredi, araştırma geliştirme
desteği olarak transfer edilse, Türkiye’de teknoloji üretilir, sanayinin rekabet gücü
artar, işletmeler marka yaratır, Üniversitelerde bilimsel ve teknolojik araştırmalar
hız kazanır. Bu yolla Türkiye, üretmeyi öğrenerek tüketir duruma ve işsizliği ve
enflasyonu birlikte aşacak duruma gelir.
Bu nedenle, Türkiye ekonomisinin önemli sorunlarından birisi, belki de birincisi
dış ticaret açığıdır. Dış ticaret, iyi yönetilmesi ve yönlendirilmesi gereken bir uzmanlık alanıdır.
2.Dış Ticaretin Tanımı ve Özellikleri
Dış ticaret; bağımsız ülkeler arasında gerçekleştirilen mal, hizmet, sermaye ve fikri
mülkiyet hakları ticaretinin tümüdür. Bu anlamda dış ticaret, bir ülkede üretilen
malların, sağlanan hizmetlerin, sermayenin ve fikri mülkiyet haklarının başka ülkelerde veya bölgelerde satılması, dağıtılması veya başka şekillerde fayda yaratılması
yoluyla tüketicilere veya aracılara sunulması faaliyetlerinin tümünü kapsar. En dar
anlamda dış ticaret, ithalat ve ihracat faaliyetleridir (Gültekin- Savcı, 2008, s.1).
Dış ticaret, ülkede ödemeler dengesi açıklarına, dış borçların aşırı büyümesine ve
kronikleşmesine, dolayısıyla döviz kurunda aşırı dalgalanmalara ve bu dalgalanmaların ülke içinde yarattığı krizlere neden olabilir. Bu nedenle dış ticaret iyi yönetilmelidir (Gültekin- Savcı, 2008, s.2).
Dış ticaret, ülkenin tarım, sanayi ve hizmetler sektöründe ciddi kayıplara ve zararlara neden olabilir. Bu nedenle, dış ticarette korunma önlemleri, gümrük vergileri
ve benzeri dış ticaret politikası önlemleri gerekebilir. Ancak, dış ticaretin gümrük
vergileri ve diğer dış ticaret politikası önlemleri ile sınırlandırılması veya kısıtlanması, Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) kural ve ilkeleri ile AT- Türkiye Gümrük Birliği
Kararı gereği artık mümkün değildir.
Ülkelerin, karşılaştırmalı üstünlük yapılarına, teknoloji düzeylerine, doğal kaynaklarına ve yetişmiş insan gücü potansiyellerine bağlı olarak, dış ticaretten oldukça
avantajlı bir pay almaları mümkündür. Ancak, zor bir uzmanlık alanı olan dış ticaret, iyi yönetilmediğinde ülkeler için yıkıcı sonuçlar da doğurabilmektedir. Dış
ticarette yıkıcı sonuçlar doğurabilen uygulamalardan birisi de dampingdir. Bu nedenle, damping konusunda pek çok uluslararası düzenleme bulunmaktadır.
3.Dampingin Tanımı ve Türleri
Damping; bir malın ülke içinde satıldığı fiyattan daha düşük bir fiyatla, dış piyasalarda satılmasıdır. Hatta bazen maliyet fiyatının altında bir fiyat uygulayarak uluslararası piyasaları ele geçirme amacını da taşır. Damping ucuz mal satmak değildir.
Sayı: 2010/1
11
• Gültekin •
Her ülke iç maliyet avantajlarını kullanarak Dünya piyasalarına ucuz mal satabilir.
Damping, ithalatçı ülkenin potansiyel üretim gücünü zayıflatmak ve zarar vermek
veya zarar tehdidinde bulunmak gibi bilinçli bir politika izlenilmesi nedeniyle doğar (Gültekin, 2005, s.10).
Damping, pratikte, malların yabancı piyasalarda üretim maliyetlerinin altında satılması olarak nitelendirilmektedir. İç piyasasında damping yapılan ülkede üreticiler
zarar görür ve damping uluslararası ticarette haksız rekabet uygulamasıdır (Çelik,
2009/a, s.228).
Uluslararası ticarette damping üç şekilde yapılabilmektedir:
1. Geçici (sporadic) damping; ekonomide talep daralması, zevk ve tercihlerin, üretim teknolojilerinin değişmesi, teknolojik yenilikler sonucu bazı malların gelişmiş ülke pazarlarında demode olması, firmaların plansız üretim yapması gibi
nedenlerle biriken stokları eritmek için, firmaların geçici olarak, düşük fiyattan
dış pazarlara satış yapmaları sonucu oluşur. Bu tür damping, dampingli satış yapılan ülkelerde tüketicilerin daha düşük fiyattan mal satın almaları nedeniyle,
tüketicilerin lehine olur. Ancak, bu ülkelerde üreticilerin satışlarını düşürür ve
kısa süreli zarar görmelerine neden olur. Bu yönüyle, dış ticarette görülen bir
haksız rekabet uygulamasıdır.
2. Sürekli (persistent) damping; iç piyasanın darlığı nedeniyle üreticilerin, optimum kapasiteye ulaşıp ölçek ekonomilerinden yararlanmak ve karını maksimum yapabilmek için maliyetinin biraz üzerindeki fiyattan uluslararası piyasalara sürekli satış yapmasıdır.
Dünya ticaret tarihinde belki de en uzun süre ile uygulanan damping, İngiltere’nin
Levant Company aracılığı ile Osmanlı pazarlarında yünlü kumaş satımında uyguladıkları damping olmuştur. 1580–1650 yılları arasında uygulanan bu dampingde İngiliz yünlüleri Londra’daki fiyatlarından %20–30 ucuza satılmıştır.
Sonuçta Osmanlı yünlü sanayi yıkılmıştır. (Çelik, 2009/b, s.191)
3. Yıkıcı (predatory) damping; şirketler yada devletlerin, bir ülkede iç piyasada
rakipleri ortadan kaldırmak için, ürünlerinin fiyatını kendi ülkesindeki iç piyasa
fiyatının altında belirleyerek uyguladıkları bir haksız rekabet türüdür. ABD, Avrupa Birliği ve pek çok ülkede antitröst yasalar ve rekabet yasaları ile uluslararası ticarette yıkıcı damping yasaklanmaktadır (www.investopedia.com).
4.Damping Konusunda Uluslararası Düzenlemeler
Damping konusunda, uluslararası düzeyde ülkeleri bağlayıcı ilk düzenleme 1947
yılında GATT’ın VI. Maddesi ile yapılmıştır. Bu maddeye işlerlik kazandıracak
ayrıntılı düzenleme ise 1967 yılında Kennedy Raundu’nda VI. Maddenin Uygulanmasına İlişkin Anlaşma’nın imzalanması ile gerçekleştirilmiştir (Elele, 2008, s.55).
GATT’ın Kennedy Raundu’nda tarife dışı önlemlere ilişkin konular arasında
12
FMR Cilt:10
• Dış Ticarette Haksız Rekabet: Damping •
dampinge karşı önlemler hakkında da görüşmeler yapılmış, ve Round sonucunda
GATT’ın VI. Maddesinin Uygulanmasına İlişkin Anlaşma (Anti damping Anlaşması) kabul edilmiştir (Elele, 2008, s.56).
Anlaşma dampingi yasaklamamakta, sadece üye ülkelerin hangi hal ve şartlarda
anti damping önlemlere başvurabileceklerine ilişkin prosedürleri belirlemektedir.
Bu doğrultuda, uluslararası alanda dampinge karşı önlemler yalnızca bu Anlaşmada öngörülen koşullarda ve bu Anlaşma hükümlerine uygun olarak başlatılan ve
yürütülen soruşturmalar gereğince uygulanabilir (Elele, 2008, s.57)
GATT, üye ülkeler arasında haksız rekabete yol açacak tüm uygulamalardan kaçınılmasını öngörmektedir. Damping; bir ürünün üretildiği ülkedeki fiyatının ve/veya
maliyetinin altında bir fiyatla bir başka ülkede satılması olduğundan, GATT, iç piyasada dampingli satılan mallara, belli şartlar altında, tarife (anti-damping vergisi)
uygulanmasına izin vermektedir (Jepma, Jager, Kamphuis, 1996, s.200 )
Anti-damping vergisinin uygulanabilmesi için üç aşamalı bir soruşturmanın yapılması gerekir (Çelik, 2008, s.277):
• Birinci aşamada ilgili hükümet; dampingli ithalatın ilgililere zarar vermesi,
maddi zarar verme ihtimali yaratması, pazar bozulmasına yol açması veya bir
üretimin yapılmasını geciktirmesi üzerine bir soruşturma başlatır.
• İkinci aşamada, ilk toplanan bilgilere göre bir damping olayı meydana gelmiş ve
bu konuda zarar ortaya çıkmış ise, geçici vergi konur.
• Üçüncü aşamada, soruşturma sonucunda damping olayı kanıtlanırsa, geçici
anti-damping vergisi kesinleştirilir.
İhracatta vergi iadesi, ihracat sübvansiyonları, ucuz kredi gibi uygulamalar da damping olarak kabul edilir. Bu tür ihracattan, iç piyasası zarar gören yabancı ülkeler,
damping yapan ülke hakkında uluslararası kurallara göre soruşturma açtırmakta, ve
damping yapıldığı sonucuna varılırsa, anti-damping vergisi konmaktadır (Bocutoğlu, Berber, Çelik, 2005, s.157).
5.Dış Ticarette Dampingden Kaynaklanan Haksız Rekabet
5.1.Tanım ve Kapsam
Haksız rekabet, ekonomik rekabetin her türlü ihlalidir. Bu tanım haksız rekabeti hukuksal açıdan betimlemekte olup, ekonomik açıdan haksız rekabet daha çok piyasa
yapısından kaynaklanmaktadır. Tekel, kartel ve tröstlerin satış, üretim, fiyatlama,
dağıtım veya reklam politikalarının eşit rekabeti aksatacak şekilde uygulanması
haksız rekabettir. Uluslararası ticarette görülen en önemli haksız rekabet şekilleri
de damping ve sübvansiyonlardır.
Dış ticarette haksız rekabetin önlenmesi, dış ticarette haksız rekabet hallerinden
dampinge veya sübvansiyona konu olan ticaretin neden olduğu zarara karşı bir
Sayı: 2010/1
13
• Gültekin •
üretim dalının korunması amacıyla yapılacak işlemleri, alınacak önlemleri, gerekli
ilke ve uygulama kararlarını ve bu kararların uygulanabilmesine ilişkin usul ve
esasları kapsar.
5.2.Dampinge Karşı Alınabilecek Önlemler
Her ülke, dış ticarette dampingli ithalattan korunmak için, dampingli ithalata karşı
soruşturma açılması, geçici önlem alınması, kesin önlem alınması ve yapılan soruşturma sonucunda dampinge karşı vergi konulması gibi önlemler alabilir.
Önlem alınmasını gerektiren haller, dampinge konu olan ithalatın Türkiye'de bir
üretim dalında maddî zarara yol açması veya maddî zarar tehdidi oluşturması veya
bir üretim dalının kurulmasını fizikî olarak geciktirmesidir.
Dampinge konu olan ithalattan; maddî zarar gördüğünü veya maddî zarar tehdidi
altında bulunduğunu veya bu tür ithalatın bir üretim dalının kurulmasını fizikî olarak geciktirdiğini iddia eden üreticiler veya üretim dalı adına hareket eden gerçek
veya tüzel kişi veya kuruluşlar İthalat Genel Müdürlüğü’ne yazılı olarak başvuruda
bulunabilirler.
İthalat Genel Müdürlüğü, şikâyet üzerine veya gerektiğinde re’sen damping incelemesi yapabilir.
Dış ticarette haksız rekabetin önlenmesi için önlem alma görevi 3577/4412 Sayılı
Kanun ile İthalat Genel Müdürlüğüne verilmiştir. İthalat Genel Müdürlüğünün ithalatta haksız rekabetin önlenmesi ile ilgili görevleri şunlardır (3577/4412 Sayılı
Kanun Madde 5):
a) Şikâyet üzerine veya gerektiğinde re’sen, verilen bilgi ve belgeler veya mevcut
diğer bilgilerin ışığı altında ön incelemeyi yapmak,
b) Soruşturma açılıp açılmayacağı hususunda Kurula teklif sunmak,
c) Soruşturma açılması halinde, soruşturmayı yürütmek ve önlemlerle ilgili olarak
Kurula teklif sunmak,
d) Kurulun sekreterlik hizmetlerini yürütmek ve Kurulca verilecek diğer görevleri
yapmak.
Dış ticarette karşılaşılan haksız rekabet hallerinde, haksız rekabetin düzeyini ve
alınması gerekli önlemleri tespit etmek ve karara bağlamak üzere İthalatta Haksız
Rekabeti Değerlendirme Kurulu oluşturulmuştur. Kurul, İthalat Genel Müdürünün
veya görevlendireceği genel müdür yardımcısının başkanlığında, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı, Gümrük Müsteşarlığı, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin ve Türkiye Ziraat
Odaları Birliğinin birer yetkili temsilcisi ile İthalat Genel Müdürlüğünün ilgili daire başkanından oluşur. Kurul, gerekirse, üniversitelerden ve diğer kurum ve kuruluşlardan bilgi alabilir.
14
FMR Cilt:10
• Dış Ticarette Haksız Rekabet: Damping •
Kurulun görevleri şunlardır (3577/4412 Sayılı Kanun Madde 6):
a) Soruşturma açılıp açılmamasına veya açılmış bir soruşturmanın durdurulmasına
karar vermek,
b) Soruşturma sırasında yeterli delil olması halinde geçici önlem kararını Bakanlığın onayına sunmak,
c) Soruşturma sonuçlarını değerlendirmek, bunun gerektireceği tedbirleri almak ve
kesin önlem kararını Bakanlığın onayına sunmak,
d) Soruşturma sırasında taahhütte bulunulmasını önermek, taahhütte bulunulması
halinde, taahhüdü kabul edip etmemek hususunda karar vermek ve taahhütlerin
yerine getirilmemesi durumunda gerekli önlemleri almak.
5.3. Dampinge Karşı Vergi Uygulanması
Yapılan soruşturma sonucunda İthalatta Haksız Rekabeti Değerlendirme Kurulu tarafından belirlenen ve Bakanlıkça onaylanan damping marjı kadar dampinge konu
malın ithalinde dampinge karşı vergi alınır. Bununla birlikte, dampinge konu ithalat
nedeni ile meydana gelen zararın telafisinin, tespit edilen damping marjından daha
az bir miktar veya oranda vergi konulmasıyla mümkün olabileceğinin belirlenmesi
halinde bu oran veya miktarda vergi uygulanır (3577/4412 Sayılı Kanun, Madde 7).
Bu vergi, ithali daha önce gerçekleştirilen mallar için, geriye dönük olarak uygulanabilir. Bu konuda uygulanacak esaslar Bakanlar Kurulu Kararı ile tespit edilir.
Ancak, geriye dönük uygulamanın süresi geçici önlemlerin alındığı tarihten itibaren 90 günü geçemez.
Dampinge karşı vergi mükellefi; dampinge veya sübvansiyona konu malı ithal eden
gerçek ve tüzelkişilerdir. Dampinge karşı vergi Gümrük İdarelerince, ithalde alınan
diğer vergilerden ayrı olarak tahsil olunur veya teminata bağlanır.
5.4. Damping Soruşturması ve Önlemler
Re’sen veya şikâyet üzerine yapılan inceleme sonucunda dampinge konu olan ithalatın ve bu ithalattan kaynaklanan zararın varlığı konusunda yeterli delillerin bulunması durumunda soruşturma açılır.
Soruşturma sırasında menşe ülke, ihracatçı ülke veya ihracatçı, soruşturma konusu
dampingli ithalattan kaynaklanan zararı ortadan kaldıracak şekilde kendiliğinden
veya Kurulun önerisi üzerine taahhütte bulunabilir. Kurulun taahhüdü kabul etmesi halinde soruşturma, geçici veya kesin önlem alınmaksızın durdurulabilir veya
sonuçlandırılabilir. Soruşturmanın sonuçlandırılmış olması, taahhüdün yürürlüğe
girmesine kadar uygulanmış olan geçici önlemlerin gerekli kıldığı tahsilâtı engellemez. Taahhütlerin yerine getirilmemesi halinde, Kurulca mevcut verilere dayalı
olarak geçici veya kesin önlem alınabilir.
Şikâyet konusu ithalata ilişkin soruşturma sırasında, dampingli ithalatın varlığı ve
Sayı: 2010/1
15
• Gültekin •
bu ithalatın zarara neden olduğu konusunda ön belirlemeler yapılması halinde, soruşturma süresince zararın önlenmesi amacıyla, Kurulca belirlenen damping marjı
kadar veya zararı ortadan kaldırmaya yetecek daha az bir oran veya miktarda teminat şeklinde geçici önlem uygulanması Bakanlık makamının onayı ile kararlaştırılabilir. Bu durum Resmî Gazete'de yayımlanmak suretiyle ilgililere duyurulur.
Soruşturma sonucunda dampingli ithalatın varlığı ve bu ithalatın zarara neden olduğu belirlendiğinde, bu zararın önlenmesi amacıyla, Kurulca belirlenen ve Bakanlıkça onaylanarak kesinleşen damping marjı kadar veya zararı ortadan kaldıracak
daha az bir oran veya miktarda dampinge karşı vergi alınır. Dampinge karşı vergi
konulmuş olması, ilgili malın fiilî ithalatını engellemez.
Kesin önlemlerin, yürürlükteki dampinge karşı vergiden kaçınma dışında yeterli
bir haklı nedeni veya ekonomik gerekçesi bulunmayan bir uygulama, işlem veya iş
sonucunda etkisiz kılındığının açılacak soruşturma sonucunda belirlenmesi halinde, dampinge karşı vergiler, önleme konu ülkeden benzer mallar ya da parçaları ile
bunların üçüncü ülkelerden ithalatını da kapsayacak şekilde genişletilerek uygulanabilir (99/13482 Sayılı Karar, Madde:11).
Kesin önlemlerin ihraç fiyatlarını düşürmek suretiyle etkisiz kılındığının açılacak
soruşturma neticesinde belirlenmesi halinde, belirlenen yeni damping marjına göre
dampinge karşı vergi yeniden tespit edilir (99/13482 Sayılı Karar, Madde 11).
5.5. Damping Soruşturmasının Sona Ermesi
Damping soruşturmasının kapatılması veya durdurulması kararı verilirse, damping
soruşturması sona erer.
Damping soruşturması sonucunda; Kurulca damping soruşturmasının kapatılmasına karar verilebilecek haller şunlardır:
a) Soruşturma konusu ithalatın dampinge konu olmadığının belirlenmesi halinde,
b) Soruşturma konusu ithalattan kaynaklanan zararın bulunmadığının belirlenmesi
halinde,
c) Şikâyet konusunun ortadan kalkması durumunda,
d) Damping marjının veya ithalat miktarının ihmal edilebilecek düzeyde olduğunun tespiti durumunda,
e) Şikâyetin geri çekilmesi halinde,
f) Dampingin uygulamadan kaldırılması halinde,
Damping soruşturması sonucunda; Kurulca damping soruşturmasının durdurulmasına karar verilebilecek haller şunlardır:
a) Soruşturma sırasında menşe ülkenin, ihracatçı ülkenin veya ihracatçının, soruşturma konusu dampingli ithalattan kaynaklanan zararı ortadan kaldıracak şekil16
FMR Cilt:10
• Dış Ticarette Haksız Rekabet: Damping •
de kendiliğinden veya Kurulun önerisi üzerine taahhütte bulunması ve taahhüdün kabul edilmesi halinde,
b) Dampingin uygulamadan kaldırılması halinde,
6.Sonuç
Türkiye; 2008’de de ağır borç yükünden kurtulamamış, kamusal değerlerin satılması yoluyla elde edilen 50 Milyar Dolar faiz ödemelerine harcanmış ve borçlanma
tüm hızıyla devam etmiştir. Kasım 2007’de 336,1 Milyar Dolar olan borç stoku,
2008 Kasım’ında 379,5 Milyar Dolar düzeyine ulaşmıştır. Özel kesim 2008 yılında
da dış kaynak kullanmaya devam etmiş, yılın ilk dokuz ayında özel sektörün dış
borcu 196,2 Milyar Dolara ulaşmıştır (Nacak,2009, s.14).
Türkiye’de dış borçlar ile dış ticaret açığı arasında paralellik vardır. Dış borçlanmanın esas nedeni dış ticaret açığıdır. Özellikle, küresel kreditörlerden dış kaynak
bulmanın oldukça zorlaştığı küresel ekonomik kriz dönemlerinde dış borçların ekonomik yükü daha iyi hissedilmektedir.
Bu nedenle, Türkiye ekonomisinde, sadece parasal önlemlerle (kur hareketleri ve
maliyetleri azaltarak) rekabet etmek yeterli ve kalıcı değildir. Özellikle rekabete
açık sektörlerde verimliliği artırarak, üretimi değişen talep koşullarına uyum sağlayacak şekilde daha esnek hale getirmek gerekmektedir (Gültekin, 2007, s.277).
Yine, Türkiye’de öncü ve ileri teknolojilere yatırım yapılması zorunludur. Bununla birlikte, bilimsel araştırmaların patent, lisans, telif hakkı, know-how, bilimsel
formül veya endüstriyel tasarım vs. haline getirilmesi, uluslararası düzeyde tescil
ettirilmesi, sanayiye aktarılması, yeniliğe ve somut ürüne dönüştürülerek dünya
pazarlarına sunulması da şarttır. Türkiye, ileri teknolojiyle, düşük maliyet, kaliteli
üretim, markalaşma, tanıtım, pazarlama ve satış sonrası destek hizmetlerini birlikte
sunmalı, Türk malları için, Asya ve Rusya kökenli ürünlerin “ucuz ve kalitesiz
ürün” imajını değil, AB ve Amerikan ürünlerinin “kalite” imajını paylaşmalı, Turqulity imajı oluşturmalıdır (Gültekin, 2007, s.277).
Ancak, Türkiye’de, bir yandan, ihracatı artırmak için her türlü ekonomik ve teknik
önlem alınırken, diğer yandan, AT-Türkiye Gümrük Birliği Kararı ile Dünya Ticaret Örgütü kapsamında yürütülen tarife indirimi görüşmeleri sonucunda oldukça
korumasız kalan dış ticaretin, hiç olmazsa haksız rekabetten korunması da gerekmektedir. Bu haksız rekabet hallerinden biri de dampingdir. Bir haksız rekabet türü
olarak damping, dampingli ithalattan zarar gören ülkede, ekonominin tüm sektörlerinde yıkıcı sonuçlar doğuran etkiler göstermektedir. Bu etkiler, dış ticaret açığı, iç
ve dış borç, işsizlik, dış ülkelere gelir transferi, iç endüstrilerde rekabet gücü kaybı,
araştırma geliştirme ve markalaşma faaliyetlerinin yetersizliği vb. şekillerde ortaya
çıkmaktadır.
Sonuç olarak, küresel rekabete oldukça açık olan dış ticaret, iyi yönetilmediğinde,
ekonominin tüm sektörlerinde büyük ekonomik kayıplara ve zararlara neden olSayı: 2010/1
17
• Gültekin •
maktadır. Dış ticarette karşılaşılan haksız rekabet hallerinden biri olan dampingli ithalat konusu da yakından izlenmeli, dampingli ithalata karşı gerekli soruşturmalar
zamanında açılmalı, hızla sonuçlandırılmalı, soruşturma sonunda dampingli ithalat
yapıldığı sonucuna varılırsa, dampinge karşı vergi uygulanmalıdır. Dünya Ticaret
Örgütü kural ve ilkeleri gereği her ülkenin dampingli ithalata karşı, ekonomisini
haksız rekabetten korumak için dampinge karşı vergi uygulama ve diğer korunma
önlemlerini alma hakkı bulunmaktadır.
KAYNAKLAR
1. BOCUTOĞLU, Ersan; Metin BERBER, Kenan ÇELİK, (2005); Makro İktisada
Giriş, Derya Kitabevi, Trabzon.
2. ÇELİK, Kenan, (2008); Uluslararası İktisat, 4. Baskı, Murathan Yayınevi, Trabzon.
3. ÇELİK, Kenan, (2009/A); Genel Ekonomi, 1. Baskı, Murathan Yayınevi, Trabzon.
4. ÇELİK, Kenan, (2009/B); Makro İktisada Giriş, 2. Baskı, Murathan Yayınevi,
Trabzon,
5. ELELE, Onur, (2008); Uluslararası Ticarette Damping ve Anti-damping, Yaklaşım Yayıncılık, Ankara.
6. GÜLTEKİN, Sadettin, (2005); Dünya Ticaret Örgütü Kapsamında Tarım Ürünleri ve Türkiye, Yayımlanmamış Doktora Tezi, KTÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü,
Trabzon, 2005.
7. GÜLTEKİN, Sadettin, (2007); Küresel Rekabet Ortamında Türkiye’nin Dış Ticarette Verimlilik ve Rekabet Gücü, TMMOB Makine Mühendisleri Odası MARKATEK’2007- MARKA, KALİTE ve TEKNOLOJİ SEMPOZYUMU, 18-19 Mayıs 2007, Gaziantep- TÜRKİYE.
8. GÜLTEKİN, Sadettin, Mustafa SAVCI, (2008); Dış Ticaret İşlemleri Muhasebesi,
Murathan Yayınevi, Trabzon.
9. JEPMA, Catrinus J, Henk JAGER, Elise KAMPHUİS, (1996); Introduction to International Economics, Longman Press and Netherlands Open University, England.
10. NACAK, Pınar, (2009); 2008 Yılında Türkiye Ekonomisi ve 2009 Yılından Beklentiler, İzmir Ticaret Borsası Dergisi, Kış 2009.
11. WTO, 2009. Agreement on Implementation of Article VI. of the General Agreement of Tariffs and Trade 1994. www. Wto.org/ english/ tratop_e/ tratop_e. htm
12. www.investopedia.com/terms/predatorydumping. asp.
13. 3577 / 4412 Sayılı Kanun ile Değişik İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesi Hakkında Kanun
14. 99/13482 Sayılı İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesi Hakkında Karar.
18
FMR Cilt:10
Download