FIDE Antrenörü Ünvanları İçin ve Geçer Piyon

advertisement
FIDE Antrenörü Ünvanları İçin
Uluslararası Antrenörlerin Kursu
Türkiye – Antalya
13 – 20 Kasım 2009
Konferansı Verenler:
GM/FST Adrian Mikhalchishin
GM/FST Efstratios Grivas
FIDE Antrenörlerinin Kursu – Antalya 2009
(1. Gün: 16:00 – 16:45 – Grivas)
Açılış Konuşması – Kursun Analizi
Değerli katılımcılar, hepiniz hoşgeldiniz.
FIDE Antrenörlüğü Ünvanları için düzenlenen Antalya Uluslararası Antrenörler
Konferansı’na katıldığınız ve paylaştığınız için mutluluk duymaktayız. Geldiğiniz için
teşekkürler. Pek çoğunuzun çok uzak mesafelerden geldiğini biliyoruz, bu durum
bizlere vazifemizin ne kadar önemli olduğunu hatırlatmaktadır.
FIDE Antrenörlüğü Antalya Uluslararası Kursu, satranç antrenörlerinin kalitesini
etkin bir şekilde yükseltmeye adanmıştır. Irkları, inançları ve maddi durumlarından
bağımsız olarak tüm kursiyerlerimizin, potansiyellerinin elverdiği en üst düzeye
yükselmelerini istiyoruz. Görevimiz bunu mümkün kılmaktır. Misyonumuz sizlere
pratik ve adım adım destek sağlamaktır. Hedefimiz yalnızca bir antrenörün mesleğini
iyi şekilde uygulayabilmek için neleri bilmesi gerektiğini öğretmek olmayıp, aynı
zamanda bu bilgiyi öğretmenin doğru yollarını da göstermektir.
Üst düzey satranç antrenörlerinin karşılıklı konuşmaları, sıklıkla satrancın açıkça
bir bilim halini aldığı ve üst düzey satranç oyuncularının güncel bilgileri dikkatle
takip etmeleri gerektiği sonucuna ulaşmaktadır. Fakat çoğu zaman yapmak zorunda
olduğunuz şey esasları takip etmektir, ardından gerisi kendiliğinden gelecektir. Bu
ifade, bugünlerde üst düzey oyuncularla çalışan veya çalışmış olan üst düzey
antrenörler arasında özdeyiş halini almıştır.
Pekala, burada, Antalya’da bir arada olmamızın nedeni de bu “esasların” konu
başlıklarını sunmaktır. Bu seminer/kursun içeriğinde tanımlanmış olan pek çok konu
üzerinde çalışacağız ve birlikte geçireceğimiz 34 saati en iyi şekilde değerlendirmeye
çalışacağız. Önceden bahsetmiş olduğum üzere hedefimiz, genel satranç konuları
olan oyunortası, oyunsonu ve satranç bilgisayar programlarına bağlı* genel satranç
esasları konularını “derinlemesine kazmak” olacaktır.
Bu kursta sizlere sunulacak olan materyalin önemli bölümünün benim Satranç
Koleji 1, 2, 3 ve Pratik Oyunsonu – Esaslarda Ustalaşmak adlı kitaplar serime
dayandığını belirtmek zorundayım.
Oyunortası
Satranç mutlak doğruları olan bir oyun değildir. Bir satranç partisi boyunca oluşan
birçok önemli dönüm noktasında, konumun ortaya koyduğu problemlerin tek, kesin ve
kusursuz bir çözümü mevcut değildir. Oyuncular tarafından alınan pek çok başarılı
kararın bilimsel açıdan doğruluğu ispatlanamaz. Bu kararlar bilimsel olmaktan çok,
bazıları tahtadaki durumla doğrudan ilişkili olmayan birçok sübjektif unsura dayanarak
alınır. Yine de uygulandıkları özel durumda başarılı oldukları anlaşılır. Satranç
güzelliğinin önemli bir bölümü, kanaatimce, mevcut koşullar dahilinde oyuncunun
kendine özgü yöntemleriyle doğru çözümü (veya daha alışılmış olarak galibiyeti)
aramasında yatar.
Oyunortası, satrançta oyuncunun en saf haliyle kendi tarzını yansıttığı bölümdür.
Açılış devamyolları ve en iyi yapıları onlarca yıllık turnuva pratiğinin yardımıyla
taslaklar halinde az çok aydınlığa kavuşturulmuşken, oyunsonu teorisi ise güçlü
bilgisayar programlarının da yardımıyla çok derin seviyelere ulaşmıştır. Oyunortası ise
birçokları için halen bir gizem olma özelliğini korumaktadır. Farklı tarzlara sahip iki
oyuncunun, örneğin Kramnik ve Shirov’un aynı açılış konumunu ne şekilde ele
aldıklarını değerlendirmek, satrançta oyunortasının ne kadar dipsiz bir kuyu olduğunu
ve bilgisayarlar tarafından sistematize edilmesi için daha çok uzun yıllar gerektiğini
anlamak için yeterlidir. Oyunortası esnasında karar alma süreci, insan beyni için
gücünü, dehasını ve yaratıcılığını sergilemek açısından en verimli bölüm olma özelliğini
korumaktadır.
Tüm bunlara rağmen, turnuva pratiğindeki sistematize etme süreci göz ardı edilemez.
Bir grup açık stratejik unsur ve bazı genel kurallar, yüzlerce yıllık satranç
araştırmalarının ürünü olarak ortaya çıkarılmıştır. Bu unsurlar ve genel kurallar,
zihinlerimizi önceden belirlenmiş düşünce kanallarına sokmayı ve daha da önemlisi
yaratıcılığımıza yardımcı olması açısından satranç konumlarına ait daha iyi bir kavrayış
geliştirmemizi hedeflemektedir. Tecrübenin ürünü olan bu bilgi ve kavrayışa sahip
olmak, tekerleklerin varlığının otomobilin mucidine yardımcı olmasına benzer şekilde
düşünce sürecimize büyük ölçüde destek olacaktır…
Bunların dışında, çeşitli oyunortası temalarının yorumlanması ve tartışılması
sayesinde, bir satranççı satrancın diğer pratik yanlarına (mutlaka hamlelere değil fakat
satrancın hissetme gibi daha soyut kavramlarına da) aşinalık kazanabilir. Bir kez daha
oyunortası, karar alma süreciyle doğrudan bağlantılı oldukları için satrançta bu
kavramların en fazla uygulanabilir olduğu bölümdür. Oyun gücünü geliştirme hevesinde
olan birinin bu kavramları göz ardı edilmesi kabul edilemez.
Oyunsonu
Üçüncü Dünya Şampiyonu Kübalı Jose Raul Capablanca, bir keresinde satranç
çalışmaya oyunsonundan başlanması gerektiği yönündeki fikrini açıklamıştır. Kübalı’nın
kendisi tanınmış bir oyunsonu uzmanıydı ve yukarıdaki tavsiyesi şüphesiz kişisel
tecrübelerinden kaynaklanmaktadır. Oyunsonu bilgisinin ve pratik tecrübesinin önemi
hakkında çok şey konuşulmuştur ve bunların hepsini burada tekrar etmek anlamsızdır.
Çoğu kişi, ortalama bir oyuncuyla kıyaslandığında bir büyükustanın kalitesinin büyük
ölçüde iyi bir açılış hazırlığı, üstün hesaplama becerileri ve tipik oyunortası
konumlarına dair derinlemesine bir kavrayış olduğunu düşünür. Ne var ki, örneğin
kuvvetli bir açık turnuvada bir büyükustanın daha zayıf bir oyuncuyu saf dışı bıraktığı
pek çok duruma daha yakından bakacak olursanız, bunun oyunsonunda ve az çok eşit
konumlarda gerçekleştiğini fark edersiniz. Muhtemelen nasıl olup da tahtada çok az
sayıda figürün kaldığı böylesine basit bir konumun kaybedildiği konusunda merakta
kalırsınız.
Hal böyleyken, kişisel tecrübelerime dayanarak söyleyebilirim ki oyunun bu son
aşaması, bu konuda iyi bir eğitim almış bir oyuncunun rakibine en çok sorun
çıkarabileceği bölümdür. Her bir hamlenin değeri artar, her hata çok pahalıya mal olur
ve büyük bir dikkatle oynamak şarttır. Günümüzde, ajurne kuralının kalkmış olmasıyla ve
daralan süre kontrolü kurallarıyla birlikte, oyunsonu bilgisi daha önce hiç olmadığı
kadar büyük bir önem kazanmıştır.
Antrenörler İçin Hatalı Bir Teknikten Kaçınma (GM Nigel Davis’in Çalışmalarına
Dayanmaktadır)
Yetenekli oyuncuların, antrenörlerinin hatalı bir yaklaşımı olan asimilasyonu
yüzünden çok sık mahvolup gittiklerine şahit olmak şaşırtıcıdır. Yalnızca sıradışı
yetenekler bu engelin üstesinden gelmeyi başarabilmektedir, bu noktada ise övgüyü
talep eden taraf herşeye rağmen antrenör olmaktadır!
Antrenörlerin bu hatalı tekniklerinin bir sonucu olarak pek çok öğrenci gerçekten
kötü alışkanlıklar edinmektedir. Böyle öğrencilerden birkaçı bana gelmişti. Yaşlarının
yalnızca onbeş civarında olmasına rağmen neden aldıkları sonuçlardan tepelerinin atmış
olduğunu merak ettim. Bu öğrencilere, genellikle bir şekilde bunun en önemli şey
olduğuna inanan tecrübesiz hocaları tarafından bir dolu açılış sistemi pompalanmıştı.
Bunun içeriği bazen üstünkörü tuzaklardan, bazen Garry Kasparov’un açılış
repertuarından, bazen de son derece sıkıcı açılış repertuarı kitaplarının
ezberletilmesinden oluşuyordu. Bu tarz öğrenciler belini doğrultmayı umabilirler miydi?
Pekala, evet, belki. Fakat talihsiz öğrenci için bu durum muhtemelen sigarayı
bırakmak kadar travmatik etki yaratacaktır çünkü az çok başvurmak zorunda
hissedecekleri sistemleri bırakmaları gerekecektir. İnanıyorum ki insanlar için çare
geçmişin büyük oyuncularının otobiyografik kitaplarını okumaya kendilerini adamalarıdır,
bunu yapmak tarihteki bu en büyük satranççılardan özel ders almak gibidir.
Açılışlara ilişkin olarak ana sorun şudur ki, ortalıkta açılışın galibiyetin temeli olduğu
gibi yanlış bir inanış vardır. Bu düşünceye kandığınızda oynanabilir oyunortası
konumlarına götüren katrilyonlarca sağlam açılış alternatifi bulmanız zor olmayacaktır.
Lajos Portisch’in Bir Satranç Partisine Nasıl Başlanmalıdır konusu üzerine yazdığı budur:
“Henüz usta ünvanı kazanmamış bir satranççı için, örneğin bir dünya şampiyonunun
karmaşık açılış repertuarını birebir taklit etmek mantıksızdır. Buna rağmen açılış,
satrançta önemlidir fakat yine de oyunun yalnızca bir aşamasıdır; zafer oyunortası veya
oyunsonunda da inşa edilebilir. Açılıştaki yegane göreviniz oynanabilir oyunortası
konumlarına ulaşmaktır (iyi bir oyunortası konumundan yararlanmak eğitim gerektirir ve
bu kitabın konusu dışındadır). Bu durumda bizim görevimiz nedir? Açılış repertuarımızın
altyapısını nasıl hazırlamalıyız? Her bir satranç oyuncusunu tatmin edecek tek bir doğru
çözüm ortaya atmak zordur. Her bireyin ve her kuvvet seviyesinin açılıştaki hedefleri
farklıdır. Yine de her oyuncuya şunları tavsiye edebilirim: sadelik ve ekonomi. Bu ikisi
birçok büyük satranççının açılış sistemlerinin karakteristiğidir. Bu oyuncular açılışta
avantaj elde etmek için boş yere kendilerini zorlamazlar, gerçek beceriklerini sergilemek
için basitçe oyunun bir sonraki aşamasını beklerler ve rakiplerinin hakkından oyunortası
veya oyunsonunda gelmeyi umarlar.”
Bunun gerçekten kusursuz bir tavsiye olduğuna inanıyorum, fakat alışılmış olduğu
üzere pek az kişi bu tavsiyeye uyacak, hatta bazıları böyle bir tavsiyenin verilmiş
olmasına tepki gösterecektir! Fakat bu tavsiyenin gerçekliği, kendi zamanının önde
gelen açılış uzmanlarından kabul edilen ve çoğunlukla sade varyantlar oynamış olan
Portisch’in oyunları incelenerek anlaşılabilir.
Öyleyse, iyi bir antrenörün öğrencisine satrancın her yönünü öğreten antrenör
olduğu, açılış aşamasına dikkat ettiği fakat kendisi için oyunortası ve oyunsonundaki
çeşitli tekniklere odaklanmanın ve öğrencilerine bunlarla kafa tutmasının daha önemli
olduğu sonucuna varabiliriz. Hepsinden önemlisi iyi bir antrenör hatalı tekniklerden
arınmış antrenördür.
(1. Gün: 17:00 – 17:45, Grivas)
OYUNORTASI & OYUNSONU TEORİSİ
Zor bir konu olan satrançta seviyesini yükseltmek isteyen her oyuncu,
herşeyden önce metodik bir şekilde çalışmak ve açılış, oyunortası ve oyunsonu
teorisine yön veren prensipleri anlamak zorundadır.
Çoğu satranç oyuncusu açılış teorisine oyunun diğer yönlerinden daha fazla
odaklanma eğilimindedir. Bunun nedeni açıktır: açılış teorisini öğrenmek görece
kolaydır ve bu durum daha çok rakibin cahilliğinden veya bizim kişisel
yeteneklerimizden kaynaklansa da, bunu yapmak kısa vadeli sonuçlar sağlar. Bir
satranç antrenörü için bile o veya bu açılışın bazı varyantlarını öğretmek ya da
bazı basit taktik motifler göstermek, kendini oyunortası ve oyunsonu teorisinin
açıklanmasına adamaktan kolaydır.
Oyunortası ve oyunsonu teorisinin varlığı bir realitedir. Asıl zorluk bunlara
hakim olmanın kestirme ve mutlak yollarının olmaması ve bunu başarmanın tek
yolunun spesifik konum türlerindeki fikirlere ve satranç mantığına dair
derinlemesine araştırmalar yapmak olmasıdır. Diğer taraftan açılış teorisinin tersine,
oyunortası ve oyunsonu teorisi modern gelişmelere dayanarak hızlı bir değişim
göstermez ve yıllar içinde neredeyse stabil kalır.
Yukarıdakilerin ışığında, bir satranç kariyerini sürdürmek veya basitçe daha iyi
bir oyuncu olmak isteyen her satranççı, basmakalıp olmaktan kaçınmalı ve farklı
yaklaşımları denemelidir. Oyunortası ve oyunsonuna dair iyi bir kavrayış
geliştirmek gereklidir, bu sayede satranççı, seçmiş olduğu açılışı takiben sonuca
ulaşmak için doğru yolda ilerleyebilecektir. Satranç oyuncusu yalnızca açılış
aşamasında kendisini farklılaştırabilir; bu aşamada her birimiz kendi inanç ve
düşüncelerimiz ile genel anlamda kendi tecrübe ve referanslarımızı ileriye
taşıyabiliriz. Objektif olarak bakıldığında, hiçbir açılış oyunu kazandırmaz ve aynı
zamanda da kaybettirmez. Açılış, yolculuğun yalnızca başlangıcıdır ve bize rahat bir
başlangıç yapmayı vadeder. Fakat yolculuğun sonuna başarıyla ulaşmak için,
oyunortası ve oyunsonuna dair kendi bilgi ve tecrübelerimize güvenmek
zorundayız.
Oyunsonu teorisi bizlere iki temel konuyu öğretir. İlk olarak, uzmanların (ve
pratiğin ortaya çıkardığı binlerce oyunun) sonsuz sonuca ulaştığı az miktarda
materyal içeren temel bir teorik konumdan maksimum düzeyde nasıl faydalanırız.
İkinci olarak ise tahtada kalmış olan materyalin türüne göre oyunsonunu ele alış
şeklimiz ve uygulamamız gereken plan ve fikirler. Bu ikinci konuda ustalaşmak
muhtemelen daha zordur, çünkü ilk konunun tam bir kullanımının yanısıra,
(sözkonusu oyunsonunun tüm olası sonuçları konusunda bilgi sahibi olmalıyız)
temelde benzer konumlardan edindiğimiz izlenim ve kanılara dayanan kişisel
deneyimlerimizden, anlayışımızdan ve referanslarımızdan fazlasıyla etkilenir. Ve
elbette ki, çalışmaya verdiğimiz emeğin de öncelikli önemi vardır.
Oyunortası teorisinde, işler daha da zordur. Altında yatan fikirleri anlamak ve
bizzat karşımıza çıkabilecek olan benzer konumlarda uygulamak üzere, spesifik
stratejik ve taktik niteliklere sahip çeşitli konumları çalışmak zorundayız. Bunun
yanısıra belirtmemiz gerekir ki, bu konular birçok satranç oyuncusu tarafından
çalışılmış olduğu halde, bu bilgilerin pratikteki kullanımı ve sağladıkları fayda,
oyuncular arasında farklılık göstermektedir. Doğru, satranç basit bir uğraş değildir,
fakat bu bilgileri edindiğimiz takdirde çok daha çekici hale gelecektir…
Bu seminer/kursun amacı, bana geçmişte çalışmış olduğum meşhur antrenörler
tarafından öğretilmiş olan ileri düzey eğitim konseptlerinin, aynı sunum ve
öğretim metodları kullanılarak takdim edilmesidir. Bunu yapmayı, bir satranç
oyuncusu olarak ilerlememe değerli katkılar sunmuş olan bu kişilere karşı bir
minnet borcu sayıyorum. Ayrıca, büyükusta ünvanını kazanmayı başarmamı öncelikli
olarak almış olduğum eğitime borçlu olsam da, kişisel çalışma ve gayretimin rolü
de büyüktür.
Cinsiyet Farkları
1.Satrançta Erkek ve Kız Çocukları Arasındaki Farklar
(WWCC GM Susan Polgar)
Kadın oyuncular satrançta erkekler kadar başarılı olabilir mi? Bu sorunun
cevabı “evet” dir. Peki ama neden erkek meslektaşlarıyla aynı düzeyde mücadele
edebilen kadın satranççıların sayısı çok azdır? Bu, 64.000 dolarlık bir soru olmasına
rağmen, çok az kişi cevabı bulma konusunda kaygılıdır. Bunun nedenlerini ele
almayı ve durumu değiştirmek adına kendi çözüm önerilerimi sunmayı
planlıyorum:
Sosyal Kabul: Genel olarak camia, satranç oynayan kız kavramını gerçek
anlamda kabul etmemekte veya teşvik etmemektedir. Bu durum kızların satranca
dahil olmasını zorlaştırmakta, ilgilerinin süreklilik kazanmasını daha da
zorlaştırmaktadır.
Ailevi Kabul: Kızların satranç oynamasının aile tarafından kabul görme derecesi
de düşüktür. Çoğu ebeveyn satrancı gerçek anlamda anlamaz veya bizzat
oynamaz. Bazıları kızlarının satranç oynamasının ona sağlayacağı faydaları
kavrayamaz. Bu nedenle, kızlar satranç oynama konusunda cesaretlendirilmedikleri
takdirde, hiç başlamamaları veya hızlıca bırakmaları onlar için daha doğaldır. Bu
durum “erkek çocuklar oyuncak araba ve kamyonlarla, kızlar ise Barbie bebeklerle
oynar” basmakalıbına benzerdir. Erkekler Barbie bebeklerle oynamaz çünkü bu
genel anlamda kız oyunu olarak kabul edilir. Benzer şekilde çoğu ebeveyn satrancı
erkek oyunu olarak değerlendirir.
Olanaklar: Bu konu doğrudan doğruya ilk iki maddeyle bağlantılıdır. Sosyal ve
ailevi kabulün yokluğunda, az sayıda ebeveyn kızlarının satranç oynamasına zaman
ve para harcamaktadır. Doğrudan bir teşvik veya desteğin olmayışı, az sayıda kızın
satrancı ciddiye almasıyla sonuçlanmaktadır.
Gözdağı: Turnuvalara katılan kızlarla erkeklerin sayısı arasındaki oran farkı çok
büyük olduğundan, (9’a 1) kızların genellikle gözü korkmaktadır. Ayrıca kızların
sahip olduğu sınırlı öğrenme ve oynama olanakları turnuvalardan kötü sonuçlar
almalarıyla, bu da eninde sonunda satrancı bırakmalarıyla sonuçlanmaktadır.
İlaveten, erkek çocuklar genellikle çok daha sert ve rekabetçi iken, çoğu kızla şaka
yollu dalga geçilir ve onlar da karşı koymak yerine basitçe satrancı bırakmayı
seçer.
Oyuna Bakış Açısındaki Fark: Erkekler ve kızlar, satranç oyununa çok farklı
yaklaşır. Çoğu erkek çocuk sonuç eğilimlidir ve kazanca veya kayba odaklanır.
Kızlar çok farklıdır; satrancın sanatsal ve sosyal yönünü daha fazla takdir ederler.
Karşı karşıya olduğumuz sorun, çoğu kişinin kızların satrancı öğrenme ve ondan
keyif alma şeklinin erkeklerle aynı olduğunu düşünmesidir. Fakat durum böyle
değildir ve bizler eğitimciler, aileler veya koçlar olarak bunu anlamak zorundayız.
Erkeklerin ve kızların satranca yaklaşımındaki farklılığı kavrayamazsak, sorunu nasıl
çözebiliriz?
Farklı İlgi: Kızların satranca devam etmesini istiyorsak, oyuna olan ilgilerinin
devam etmesini sağlamak zorundayız. Kızlar için neyin satrancı ilgi çekici hale
getirdiğini ve onları neyin motive ettiğini bulmak zorundayız.
Psikolojik ve Fiziksel Farklar: Yaşları ilerledikçe, kızlar birçok yönden gelişme
eğilimi gösterir. Farklı ilgi alanları geliştirirler ve farklı muamele görürler; ayrıca
farklı sosyal problemleri vardır. Bir turnuvadaki “tek” kadın oyuncu olmak kolay
değildir. Yaşı ilerleyen birçok kız, istenmeyen “asılma”ları defetmek zorundadır ve
uygunsuz ifadelere konu edilirler. Erkek egemen satranç çevresinde mücadele
ederken, satranç öncüleri olarak ben ve kızlarım bu tarz sıkıntıların çoğu ile bizzat
karşı karşıya geldik. Hiçbir kadın oyuncu bu durumdan muaf değildir. Fakat ben
oynadığım oyuna odaklanmayı başardım çünkü ailem tarafından teşvik edilmiş ve
desteklenmiştim, ayrıca satranç öğrenme ve müsabakalara katılma olanaklarına
sahip olmuştum.
Satranç Gelişimi ve İlerlemesi: Erkeklerin ve kızların oyuna yaklaşımındaki
farklılığa işaret edecek bir şey olarak elimizde kızlara yönelik özel bir satranç
gelişim ve ilerleme kursu yoktur. Aynı şey satranç kampları veya satranç sınıfları
için de geçerlidir. Satranç eğitimi aktiviteleri ve yöntemleri kızlardan çok erkek
çocuklara yöneliktir.
Farklı standart ve Beklenti: Satranç reytingi oyuncunun rekabet gücünü
gösteren bir sayıdan ibarettir. Oysa ki az önce de belirttiğim gibi, kız çocukları
erkeklerden çok daha az rekabetçidir. Reyting odaklı olan bu sistemde, kızlardan
aynı başarıyı bekleyebilir miyiz?
Uzun Ömürlü Kariyer: Kadın oyuncular kariyerlerine çoğu kez aile yetiştirmek
için ara verirler.
Çözümler: Şimdi yukarıda sözünü ettiğim sorunlara yönelik birtakım çözümler
önereceğim. Ülke genelindeki binlerce genç bayan oyuncu ve aileleriyle birlikte
edindiğim tecrübelerin sonucunda, kızların rahat edebilecekleri ayrı bir satranç
ortamı istediklerini ve buna ihtiyaç duyduklarını fark ettim. Yalnızca bu tarz bir
ortamda daha fazla sayıda kız daha yüksek seviye ve oranlarda satranç
öğrenmeye ve oynamaya teşvik edilebilir. Bu onlara ilerleme ve erkeklere yetişme
şansı verecektir.
USCF’nin (ABD Satranç Federasyonu; Çevirenin notu) istatistiklerine göre,
federasyonumuz 3. ve 4. kademe sonrasında tehlikeli bir hızla kız oyuncu
kaybetmektedir. USCF, yıllardır başlı başına bir problem olan bu durumu çözmeyi
başaramamıştır. Bana bu eğilimi tersine çevirmek için ne yapılabileceği soruldu ve
bunu yapmayı denemem rica edildi. Çözüm önerilerim şu şekildeydi:
-Kızları satrançta daha uzun süre kalma konusunda motive edecek daha
fazla eğlence ve ilgi çekici faaliyet düzenleyin.
-Genç kızların gözlerinin korkmaması için daha iyi bir atmosfer yaratın.
-Kızların daha fazla eğleneceği ve takdir edeceği aktiviteler düzenleyin
-Daha fazla sayıda ciddi ve yetenekli kızın üst düzey oyuncular seviyesine
ulaşabilmesi için serbest eğitim programları düzenleyin.
Ve çok daha fazlası…
Yukarıdaki girişimlerin tamamı Susan Polgar Vakfı tarafından finanse edilmiştir. Fikrim
daima ne kadar fazla sayıda kız satrançta başarılı olursa, o kadar fazla kızın satranca
devam etme konusunda motive olacağıdır ve bu da iyi oyuncuların miktarını
arttıracaktır. Herşey sayılarla ilgilidir.
Sonuç olarak, kızlar erkeklerle eşit düzeyde rekabet edebilir ve aynı olanaklara sahip
olmaları halinde satrançta mükemmelleşebilirler. Ancak bu şekilde hem kuvvette hem
de sayılarda artış beklenebilir. Hedefim satrançta erkeklerle kızların arasındaki farkın
kapanmasıdır.
2.Entellektüel Performansta Cinsiyet Farkı
(Christopher Chabris ve Mark Glickman’ın Araştırmasına Dayanmaktadır)
Bilim dallarında kadın ile erkek arasındaki eşitsizlik, doğuştan gelen bilişsel
yeteneklerin mi yoksa seçici katılımcılık veya ayrımcılık gibi sosyal fenomenlerin mi
sonucudur? Satranç, bu soru üzerine nesnel bir çalışma yapmak için iyi bir yoldur
çünkü reyting sistemi oyuncuları kariyerleri boyunca takip etmektedir.
Dünya’daki toplam büyükustaların yalnızca %1’i kadındır. Bu yetersiz temsilin
ayrımdan kaynaklanması mantıklı değildir, çünkü satranç reytingleri müsabaka
sonuçlarını objektif bir şekilde yansıtmaktadır. 13 yaşın üzerindeki 250.000 turnuva
oyuncusunun reyting verilerini kullanarak, üst düzey satrançtaki erkek baskınlığını
açıklayabilecek birkaç olası açıklama geliştirdik. Şunlara ulaştık:
-Erkeklerin ortalama reytingi kadınlarınkinden daha yüksektir fakat fark çok dramatik
değildir.
-Karşılaştırılan erkek ve kızlar eşit oranlarda satranca devam etmiş veya
bırakmışlardır, fakat erkekler satranç müsabakalarına başlamaları daha yüksek sayılarda
ve daha yüksek performans düzeylerinde olmuştur.
-Yeni genç oyuncuların en az %50’sinin kızlardan oluştuğu yerleşim yerlerinde,
kızların ilk reytingleri erkeklerden düşük değildir. En üst düzeyde fazla sayıda erkek
oyuncunun bulunmasının en alt düzeyde satranca dahil olan fazla sayıda erkek çocuğun
bulunmasıyla açıklanabileceği sonucuna vardık.
Yine de erkeklerle kadınlar arasında iyi satranç oynamayı gerektiren beceriler
konusunda doğuştan gelen farklar olabilirdi. Bu, ortalama veya sabit olarak büyük bir
fark olmak zorunda değildir, örneğin uzamsal beceriler konusunda kendini belli eden
bu küçük yetenek farkı, beyanda büyük bir farkla sonuçlanabilir. Bunu yetenek dağılımı
hipotezi olarak adlandırdılar.
Ayrımcılık, değişik şekillerde katılım oranlarındaki farklılıkla sonuçlanmış olabilirdi.
Ancak araştırmacılar bu durumun bu araştırmaya konu olmadığına dikkati çektiler
çünkü satranç reytingleri nesnel ölçülerdir. Cinsiyetleri hesaplamalara doğrudan dahil
edilmediği sürece, kimseye karşı ayrımcılık yapamazsınız.
Erkekler ve kızlar arasında satrancı bırakma konusunda bir diferansiyel oranı
olabilirdi. Eşit sayıda ve eşit yeteneklerde erkek ve kız çocuğu satranç eğitimine
başlayabilirdi fakat çok az sayıda kız büyükusta ünvanına kavuşabiliyordu. Buna
diferansiyel bırakma hipotezi adını verdiler.
Verileri inceledikten sonra Chabris ve Glickman şu sonuçlara vardılar:
-Her yaş grubundaki erkekler ve kadınlar, oyun frekansı (yani eğitim düzeyi) veya yaş
gibi farklılıklar hesaba katıldıktan sonra bile, satranç yeteneği açısından farklılık
gösteriyordu. Erkekler ve kadınlar arasındaki yetenek farkı başlangıçtan itibaren vardı ve
tüm yaş gruplarında varlığını sürdürüyordu.
-Erkekler ve kadınlar arasındaki yetenek farkı büyük değildi, hatta pek çok yaş
grubunda fark kadınlardan yanaydı.
-Yetenek ve yaş gibi bileşenlere ayrıldığında kadınlar satrancı erkeklere oranla daha
sık bırakıyor değillerdi. Örneğin, satrançta pek de iyi değilseniz turnuvalarda oynamayı
bırakma ihtimaliniz yüksektir, fakat eşit seviyede iyi olan erkek ve kızların satrancı
bırakma ihtimali de eşittir. Bu tespit diferansiyel bırakma hipotezine darbe vurmuştur.
-Kadınların katılım oranına bakar ve bunu performansla ilişkilendirirseniz, kadın ve
erkek katılımcı oranının eşit olduğu durumlarda yetenek farkının ortadan kalktığını
görürsünüz.
Bilimsel blog Pure Pedentary’de daha kapsamlı açıklamalar bulabilir ve konuyu
tartışabilirsiniz.
(1.Gün: 18:00 – 18:45, Mikhalchishin)
Kendimizi Tanımak
Kendi satranç seviyemizi bilmek, satranç karakterimizin kuvvetli ve zayıf taraflarını
tanımlamamız ve düzenlememiz açısından esastır. Fakat bu nasıl yapılabilir? Ana
kaynağımız şimdiye kadar oynamış olduğumuz oyunlar olabilir. Bu materyali bir kez
daha inceleyebilir ve kendi satrancımızın “x ışını” imgesini üretebiliriz. Bu inceleme her
bir oyunumuz için oyunun her üç bölümünü, açılışı, oyunortasını ve oyunsonunu
kapsamalıdır.
Açılıştan başlayarak biri beyaz diğeri siyah taşlar için iki çizelge doldurabiliriz. Bu
çizelgeler bizlere kendimiz hakkında son derece kestirme bilgi sağlayacak (bu elbette
kendimize karşı sert bir özeleştiri uyguladığımızda mümkündür) ve seçmiş olduğumuz
açılışları ne kadar iyi anladığımızı, diğer taraftan bu açılışların bizim tarzımıza gerçekten
uyup uymadığını gösterecektir (açılışın neticesi ile oyunun sonucu arasındaki fark).
İncelediğimiz örnekler ne kadar fazla olursa, elde ettiğimiz sonuçlar o kadar doğru olur.
Açılış İncelemesi
Beyazla Oynanan Oyunlar
Rakip
Reyting
Açılış
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
Toplamlar
Açılışın Sonucu
+
=
-
Oyunun Sonucu
1
1/2
0
Örnek:
Açılış İncelemesi
1
2
Beyazla Oynanan Oyunlar
Rakip
Reyting
Açılış
Alexei Shirov
2732
Sicilya
Boris Gelfand
2690
Şah Hint
Açılışın Sonucu
+
=
X
X
Oyunun Sonucu
1
1/2
0
X
X
Ardından benzer bir çizelgeyi oyunortasındaki performansımızı incelemek için
kullanmalıyız. Bu çizelge hem beyaz hem de siyah taşlarla oynamış olduğumuz oyunları
içermelidir ve inandırıcı sonuçlar alabilmemiz için en azından 40 oyundan oluşmalıdır.
Oyunortası İncelemesi
Beyazla & Siyahla Oynanan Oyunlar
1
2
3
4
5
6
Genel Tip
STRATEJİ
Oyunortası Tipi
Açık Konum
Yarıaçık Konum
Kapalı Konum
TAKTİK
Şah Hücumu
Şahın Savunulması
Kombinatif Oyun
Toplam
Oyunortasının Ele
Alınışı
+
=
-
Oyunun Sonucu
1
1/2
0
Aşağıda doldurulmuş bir oyunortası çizelgesi örneğini görebiliriz:
Oyunortası İncelemesi
Beyazla & Siyahla Oynanan Oyunlar
1
2
3
4
5
6
Genel Tip
STRATEJİ
TAKTİK
Açık Konum
Açık Konum
Yarıaçık Konum
Kapalı Konum
Şah Hücumu
Şahın Savunulması
Kombinatif Oyun
Toplam
Oyunortasının Ele
Alınışı
+
=
4
2
0
2
3
3
0
3
3
5
0
0
1
0
4
6
2
2
18
10
12
Oyunun Sonucu
1
5
3
0
5
1
5
19
1/2
0
2
0
0
1
4
7
0
1
3
6
0
3
1
14
Devamında oyunortası çizelgemizi hazırlamak için de benzer şekilde çalışmalıyız:
Oyunsonu İncelemesi
Beyaz & Siyahla Oynanan Oyunlar
1
2
3
4
5
6
Oyunsonu Tipi
Piyon Oyunsonu
Vezir Oyunsonu
Kale Oyunsonu
Fil Oyunsonu
At Oyunsonu
Yukarıdakilerin Birleşimi
Toplam
Oyunsonunun Ele
Alınışı
+
=
-
Oyunun Sonucu
1
1/2
0
Bu çalışmaları tamamladıktan sonra kişisel oyunumuzdaki zayıf ve kuvvetli yanlara
dair kafamızda daha net bir resim olacaktır. Bu çalışmayı sık aralıklarla (elbette bunu
yapmaya yetecek miktarda oyunumuz toplandıkça) tekrarlamak tavsiye edilir. Bu şekilde
gelişim sürecimizi değerlendirebilir veya bireysel oyunumuzun diğer saklı yanlarını
keşfedebiliriz.
ANTRENÖR
Satranç kitapları ve veri tabanları hırslı bir satranç oyuncusunun gelişimine ciddi
katkılar sağlayabilir. Ancak bu vazgeçilmez araçların yanısıra antrenörün rolü hem
önemli hem de şarttır. Bu değerlendirme şu soruyu beraberinde getirir: Kastedilen
antrenör kimdir?
Bu soruya cevap vermek çok kolay değildir…
ANTRENÖRLÜĞÜN KADEMELERİ
Her bir antrenör, satranç oyuncusunun gelişim sürecinin belirli aşamalarında
faydalıdır. Bu antrenörleri aşağıdaki gibi sınıflandırabiliriz:
Birinci Kademe Antrenör: Öğrenciye temelleri öğretecek ve onu satranç dünyası ile
tanıştıracak olan antrenördür. Kendisinin esas görevlerinden birisi de öğrencisine
satrancı sevdirmek ve ona saygı duymasını sağlamaktır.
İkinci Kademe Antrenör: Öğrenciye ilk açılışlarını, basit taktik motifleri öğretecek ve
genel anlamda öğrenciye satranç öğrenimi ve çalışmasına karşı belli bir bakış açısı
kazandıracak olan antrenördür.
Üçüncü Kademe Antrenör: Öğrenciye öncelikle oyunortası ve oyunsonu teorisini
öğretecek, bunun yanısıra öğrenciyle kişisel açılış repertuarı hazırlamaya yönelik olarak
yakından çalışarak yeni fikirlerle zenginleştirecek olan antrenördür.
Dördüncü Kademe Antrenör: Bir önceki antrenörün ayak izlerini devam ettirecek
olan antrenördür. Ayrıca öğrenciye satrancın diğer önemli yanlarını (örneğin turnuva
başarısı için hazırlık konsepti) öğretmelidir. Bu kalibre ve yetenekteki antrenörlerin
sayısı az olup, yalnızca üst düzey bir oyun seviyesi ve turnuva başarısını hedefleyen
satranç oyuncusu için gereklidir.
FIDE Antrenörleri Sistemi
GELİŞİMSEL EĞİTMEN – DI
Yeterlilik: -Satrancın kurallarını bilmeli
-Minimum reytingi 1400 olmalı
Faaliyet Alanı: -Basit açıklamalar
DI ünvanı bölgesel akademiler tarafından verilmelidir.
ULUSAL EĞİTMEN – NI
Yeterlilik: -En az iki yıl gelişimsel eğitmenlik tecrübesine sahip olmak.
-Minimum 1600 reytinge sahip olmak.
-Adayların ulusal düzeyde geçerliliği olan müsabakalarda minimum ilk 10’a
girmiş olmaları.
NI ünvanı bölgesel akademiler tarafından verilmelidir.
FIDE EĞİTMENİ – FI
Yeterlilik:
-Ulusal federasyonun önerisi/onayı
-Ulusal eğitmen olarak en azından iki yıllık deneyime sahip olmak
-Minimum 1800 reytinge sahip olmak.
Faaliyet Alanı:
- Ulusal çapta sınav yapma ve 1. ve 2. kademe eğitmenlere yönelik kursları
yürütme
-1800 reyting seviyesine kadar olan oyuncuları eğitmek/çalıştırmak.
FIDE ANTRENÖRÜ – FT
Yeterlilik:
-Ulusal federasyonun önerisi/onayı
-Antrenör olarak en az 5 yıllık deneyim.
-FIDE eğitmenliği yüksek öğrenimi görmüş olmak
-Güncel veya geçmişteki reytinginin en azından 2300 olması
-FIDE dillerinden herhangi birini konuşabiliyor olmak.
Faaliyet Alanı:
-1. Kademeden 3. Kademeye kadar olan FIDE eğitmenliği kurslarını yürütmek ve sınav
yapmak
-2301 – 2450 reyting aralığındaki oyuncularla çalışmak
FIDE KIDEMLİ ANTRENÖRÜ – FST
Yeterlilik:
-Ulusal federasyonun önerisi/onayı
-FIDE antrenörü olarak en azından 10 yıllık deneyim
-Yüksek öğretim
-Güncel veya geçmişte 2450 reytinge sahip olmak
-İngilizce konuşmak
-Dünya çapında/Uluslararası başarılara sahip olmak
Faaliyet Alanı:
-Ulusal çapta sınavlar yapmak
-3. Kademe ve üzeri FIDE eğitmenleri/antrenörlerine yönelik kursları yürütmek
-2450 üzeri reytinge sahip oyuncularla çalışmak
Ünvan
FIDE Eğitmeni
FIDE Antrenörü
FIDE Kıdemli Antrenörü
Unvan Ödeneği (Tek seferlik Lisans Aidatı (İki yıl geçerli)
aidat)
100 Euro
60 Euro
200 Euro
120 Euro
300 Euro
180 Euro
(1. Gün: 19:00 – 19:45, Mikhalchishin)
Oyunsonunun Altın Kuralları
Oyunsonu hakikat anıdır. Ekmiş olduğumuz tohumları
(bunun 1 puanlık galibiyet veya ½ puanlık beraberlik
olmasından bağımsız olarak) biçmeye çalışacağımız
aşamadır. Oyunsonunda hataların önemi artar çünkü
bunları telafi etme olanakları çok sınırlıdır. Aşağıdaki
kurallar oyunsonunun altın kuralları olarak kabul edilir.
Bunlar, oyunsonu alanında dünyanın en büyük
uzmanlarından olan büyükustalar Reuben Fine ve
Paul Benko tarafından kaydedilmiştir:
1.Oyunsonu üzerine düşünmeye oyunortasından
itibaren başlayın.
2.Her taş değişimi genellikle taraflardan birisi için
iyidir.
3.Şah kuvvetli bir figürdür: Onu kullanın!
4.Bir veya iki piyon öndeyseniz figürleri değişip
piyonları tahtada tutmaya çalışın
5.Bir veya iki piyon gerideyseniz piyonları değişip
figürleri tahtada tutmaya çalışın.
6.Eğer herhangi bir üstünlüğünüz varsa, tüm
piyonların tahtanın bir kanadında kalmasına izin
vermeyin.
7.Uzak bir geçer piyon galibiyetin yarısı demektir.
8.Geçer piyonlar mümkün olduğunca hızlı
ilerletilmelidir.
9.Duble, izole ve bloke edilmiş piyonlar zayıftır,
onlardan kaçının!
10. Kazanılması en kolay oyunsonları piyon
oyunsonlarıdır.
11.Geçer piyonlar şah tarafından bloke edilmelidir,
piyonu izlemekten zarar görmeyecek tek figür attır.
12.At ve file karşı fil çifti hissedilir bir üstünlük teşkil
eder.
13.Bloke piyonlardan oluşan konumlar haricinde tüm
oyunsonlarında fil, attan üstündür.
14.Piyonlarınızı filinizle aynı renk karelere
yerleştirmeyiniz.
15.Berabere yapılması en kolay oyunsonları ters renkli
fil oyunsonlarıdır.
16.Kaleler geçer piyonların arkasına aittir.
17.Yedinci yataydaki bir kale, bir piyon için yeterli bir
kompansasyondur.
18.Tüm kale oyunsonları bereberlik değildir!
19.Her vezir oyunsonunda sürekli şahla bereberlik
ihtimali vardır.
20.Oyunsonunda her hamlenin değeri son derece
büyüktür çünkü hakikat anı yakındır.
Piyon Oyunsonları –Bölüm 1
Piyon oyunsonları, tutkulu bir satranç oyuncusunun
eğitiminde esastır. Nedeni ise aşikardır: Ne türden bir
oyunsonuyla karşılaşırsak karşılaşalım, (değişimlerin
sonrasında) piyon oyunsonuna geçiş olasılığımzı vardır,
bunun gerçekleşmesi halinde ise konumun pozitif ve
negatif yanlarını etraflıca değerlendirip bu doğrultuda
karar almalıyız.
Birçok oyun asla oyunsonuna ulaşılmadan sona erer.
Yine de her iyi satranç oyuncusu, mücadelenin en ateşli
anlarında bile oyunun ilerleyen zamanlarında ortaya
çıkması muhtemel olan oyunsonsonunu göz önünde
bulundurmalıdır. Yaptığımız açılış hamleleri, gelecekte
ortaya çıkarabilecekleri oyunsonunun neticelerini hesaba
katmalıdır. Duble, izole, bloke veya geçer piyonlar, kuvvetli
veya zayıf haneler – genel anlamda olumlu veya olumsuz
tüm konumsal unsurlar değerlendirilmelidir. İyi bir
oyunsonu beklentisi veya kötü bir oyunsonuna girme
ekincesi, sıklıkla oyunortasında verdiğimiz kararları belli
bir devamyoluna girme ya da onu reddetme anlamında
etkiler. Muhtemel bir oyunsonundan tatmin
olmadığımızda genellikle belirsiz karmaşıklıkları veya
konumsal veya materyal tavizler vermeyi seçeriz.
Neticede, oyunsonlarına yönelik olarak yaptığımız
değerlendirme, bütün mücadelenin gidişatını etkiler.
Diğer oyunsonlarıyla karşılaştıracak olursak, çok az
sayıda oyun piyon oyunsonuna ulaşır. Bu gerçeğe
dayanarak pek çok satranç oyuncusu, bu oyunsonunun
zengin içeriğini ve önemini görmezden gelme
eğilimindedir. Bu oyunsonunun teknik yönünün bilgisine
mükemmel biçimde hakim olmanın kolay olduğunu
varsaymak yanlış olacaktır, öyleyse bunun çalışılması
“önemsizdir”. Piyon oyunsonları gerçekte her konumun
arkasında pusuya yatmıştır ve bunun iyice bilinmesi ve
değerlendirilmesi, karar alma sürecimizde son derece
faydalı olacaktır.
Piyon oyunsonlarının onları diğer oyunsonlarından farklı
kılan kendine has bazı özellikleri vardır. Ana
karakteristikleri, şahın kendini başka figürlere hedef
olmaktan kurtarıp mücadeledeki en aktif figür haline
gelmesidir. Kural olarak, şahın olaylara aktif katılımı, piyon
oyunsonunda mücadelenin sonucunu belirler. Ayrıca, her
bir piyonun önemi, eşsiz yetenekleri olan başka figürlere
terfi etme niteliklerine bağlı olarak ciddi şekilde artar.
Sonuç olarak, bir piyon oyunsonunun temel hedefi bir
geçer piyon yaratmak ve onu terfi ettirmektir. Piyonun
“dönüşümü”, materyal kazanmanın orijinal bir yolu
olarak değerlendirilebilir! Materyal dengesindeki
böylesine sert bir bozulma, genellikle rakibi daha fazla
direnç göstermekten vazgeçirmeye yeterlidir. Terfi tehdidi,
hatta geçer bir piyon yaratma tehdidi bile başlı başına
kuvvetli bir silahtır.
Piyon oyunsonlarındaki ana motive edici unsur şahtır,
piyonların ilerleyişine rehberlik eder ve onları koordine
eder. Kural olarak, şah, ihtiyaca göre genellikle rakip
piyonlara saldırmak üzere iki kanattan birine
aktarılabileceği merkeze göz diker. Şah ayrıca, kritik
haneleri işgal etmek veya savunmak üzere karmaşık
manevraları yürütür veya rakibi zugzwang konumuna
düşürmeye çalışır.
Piyon oyunsonlarını örten “basitlik perdesi” altında,
genellikle onların sunduğu fantastik olanakları ve gerçek
cevheri keşfedebiliriz!
Piyon oyunsonu eğitiminin ana unsurlarını aşağıdaki
gibi sınıflandırabiliriz:
A.Opozisyon
B.Kurallar
A1.Yakın
B1.Terfi Karesi
Opozisyon
A2.Uzak
B2.Terfi hesabı
Opozisyon
A3.At Opozisyonu B3.Ayrık
geçerlerin
ilerletilmesi
B4.Kritik Haneler
B5.Uygun
Haneler
C.Teknik
C1.Üçgenleme
C2.Yarma
C3.Geçer Piyon
C3.1.Uzak geçer
C3.2.Korumalı
geçer
Opozisyon kavramını şu şekilde tanımlayabiliriz:
İki şah birbirinin karşısına yerleştirildiğinde ve onları
ayıran hane sayısı tek olduğunda (bir, üç, beş), hamle
sırası kendinde olmayan taraf opozisyonun sahibidir.
Opozisyonun önemi rakibi hamle yapmaya zorlamasında
yatmaktadır. Böylece kendisi, amacımıza ulaşmamıza
müsaade edecek tavizler vermek zorunda kalacaktır.
Büyük satranç oyuncusu ve teorisyeni P. Romanovsky
daha basit bir tanım önermiştir:
“Opozisyon, şahların ikisinden birinin diğerini
zugzwanga sokacak şekilde konumlanmasıdır”.
Evrensel olarak Almanca dilindeki söylenişiyle kabul
gören “zugzwang” terimi, kötü durumdaki tarafa hamle
yapma zorunluluğunu (veya hakkını), onun ihtiyaçlarına
cevap vermeyecek şekilde sunmayı ifade etmektedir.
Yakın Opozisyon
Yakın opozisyon bir yatayda, dikeyde veya çaprazda
ortaya çıkabilir.
Örnek-1
Yakın opozisyonun en basit şekli. Hamle sırası
kendisinde olan taraf amacına ulaşamayacaktır. Hamle
sırası beyazda ise oyun şöyle devam edecektir:
1.d7+
1.Şd5 Şd7 2.Şc5 Şd8! 3.Şc6 Şc8 sonrasında siyah,
opozisyonu tekrar kazanır ( ½ - ½ ). Hamle sırası siyahta
olsaydı ise kendisi 1…Şd8 2.d7 Şc7 3.Şe7 sonrasında
oyunu kaybeder (1-0).
1…Şd8 2.Şd6
Ve pat konumu oluşmuştur.
½ - ½.
Örnek -2:
Bu konumda opozisyon birinci dereceden önem
taşımaktadır. Hamle sırası beyazda iken oyun şu
hamlelerin ardından berabere biter: 1.Şe3 Şe5 2.d4+ Şd5
3.Şd3 Şd6!. Ancak hamle sırası siyahta ise kendisi şu
şekilde oyunu kaybeder:
1…Şe5 2.Şc4 Şd6 3.Şd4! Şc6 4.Şe5 Şd7 5.d3 Şe7 6.Şd5
Şd7 7.d4!
Böylece şu kuralı formüle edebiliriz: Eğer hücum eden
tarafın şahı kendi piyonunun hemen önündeki kareye
ulaşmışsa, oyunun neticesi tamamen hamle sırasının
kimde olduğuna bağlıdır.
1-0
Örnek -3:
Piyon dördüncü yatayını aşmışsa istisnai bir durum
ortaya çıkar. Burada hamle sırası kimde olursa olsun
hücum eden taraf kazanır.
1.Şf6 Şf8 2.e6 Şe8 3.e7 Şd7 4.Şf7 1-0
Bir başka istisnaya ise kale piyonları (a ve h) yol açar:
Savunan şah terfi hanesini kontrol ediyorsa veya
saldıran şahın buraya ulaşmasını engelliyorsa, oyun
beraberliktir.
-
Download