taşıma ve dolaşım sistemleri

advertisement
TAŞIMA VE DOLAŞIM
SISTEMLERI
 TAŞIMA
SİSTEMİ; canlıların dış
ortamdan aldıkları çeşitli
maddelerin vücutlarının farklı
bölümlerine ulaştırılmasını ve
oluşturulan artık maddeleri
dışarı atabilecek vücut
kısımlarına taşınmasını
sağlayan sistemdir.
BIR HÜCRELILERDE TAŞIMA:

Özel olarak gelişmiş taşıma sistemleri yoktur.
Hücre için gerekli maddeler,hücre yüzeyinden
osmoz, difüzyon, aktif taşıma ve endositoz gibi
olaylarla alınır.Oluşturulan artık maddeler yine
hücre yüzeyinden dışarı atılır. Hücre içindeki
endoplazmik retikulum ve sitoplazma
hareketleri ,alınan maddelerin hücre içinde
dağılımını sağlayan en ilkel taşıma sistemini
oluşturur.
BITKILERDE TAŞIMA:





Eğrelti otlarından itibaren karasal bitkilerde taşıma olayı
odun boruları(ksilem) soymuk boruları(floem) tarafından
sağlanır.
Odun boruları köklerden alınan suyun üst bölümlere
taşınmasını sağlar.
Odun borularında tek yönlü ve aşağıdan yukarıya
doğrudur.Odun borularında su ve suda erimiş maddeler
taşınır. Kök basıncı,terleme,kılcallık,kohezyon ve aldezyon
gücü hızlıdır ve enerji harcanmaz ve hücreleri ölüdür.
Soymuk boruları ise fotosentez sonucu oluşan organik
maddelerin bitkinin farklı bölümlerine dağıtılması
görevini üstlenmiştir.
Soymuk borularında iletim çift yönlüdür.Hormonların
taşınması,organik besin ve azotlu bileşiklerin
taşınması,gazların taşınması(düfüzyon,aktif taşıma)
yavaştır.ATP harcanır,enzimler rol oynar ve hücreleri
canlıdır.

Tek çenekli bitkilerde kambiyum
bulunmadığından odun ve soymuk boruları
dağınıktır ve kapalı iletim demeti adını alırlar.

Çift çenekli bitkilerde ise odun ve soymuk
borularının arasında kambiyum bulunur ve bu
nedenle açık iletim demetleri denir.

Soymuk(floem) boruları
BITKILERDE SUYUN TAŞINMASI:
Suyun taşınmasında görev alan yapılar odun
boruları(ksilem)dır.Köklerden alınan suyun,
bitkinin tüm kısımlarına dağıtılması
gerekir.Bitkilerde kalp gibi bir pompalama sistemi
bulunmaz.Suyun taşınmasında görev alan üç
önemli faktör vardır:
 Kılcallık özelliği
 Kök basıncı
 Terleme-Kohezyon kuvveti




Kılcallık: Bitkilerde suyun taşınmasında odun borularının
kılcallığı da etkilidir.Ancak diğer faktörlerin yanında etkisi çok
azdır.
Kök basıncı: Daha önce de belirtildiği gibi kök hücrelerinin madde
yoğunluğu çevreye göre fazladır. Bu durumda ortaya çıkan
osmotik basınçtan dolayı su, topraktan bitkinin kök hücrelerine
geçer ve kökteki su bir basınç kuvvetiyle yukarıya gönderilir. Bu
yüzden bir bitki köke ne kadar yakın kesilirse, kesik yüzeyde
gözlenen su miktarının o kadar fazla olduğu gözlenir.
Terleme-kohezyon kuvveti: Bu faktöre göre; su bitki içinde
köklerden yapraklara ve bitkinin üst noktalarına kadar
kesintisiz bir su sütunu oluşturur. Yapraklardan terlemeyle su
kaybedildikçe buradaki hücrelerin suya olan ihtiyacı artar,
bunun üzerine alt bölgelerden su, köklerle topraktan geri alınır.
Su molekülleri, hidrojen bağlarıyla birbirini çekerek bitki içindeki
su sütununun kopmasını engeller. Su molekülleri arasındaki bu
çekim kuvvetine kohezyon kuvveti denir.
HAYVANLARDA DOLAŞIM SISTEMI:
Omurgasızlardan sünger ve sölenterlerde
dolaşım sistemi yoktur. Çünkü bu canlıların tüm
vücut hücreleri dış ortamla doğrudan temas
halindedir. Bu sayede gerekli maddeleri dış
ortamdan alıp, artık maddeleri de doğrudan
dışarıya verirler.
 Hayvanlarda dolaşım sistemi ; taşıyıcı sıvı,kalp
ve damarlardan olmak üzere üç kısımda
incelenir.


Hayvanlarda dolaşım sistemi; AÇIK DOLAŞIM
ve KAPALI DOLAŞIM sistemi olmak üzere iki
çeşittir.
AÇIK DOLAŞIM
KAPALI DOLAŞIM
1
Dolaşım sistemlerinde kısa bir
atardamar ve toplardamar
vardır,kılcaldamar bulunmaz.
Dolaşım sistemlerinde atardamar,
kılcaldamar ve toplardamar
bulunur.
2
Atardamarlardan çıkan kan
sinüs boşluklarına yayılır.
Sinüs boşlukları yoktur, kan daima
damar içinde dolaşır.
3
Kan akışı yavaştır.
Kan akışı hızlıdır.
4
Eklembacaklılarda ve
yumuşakçalarda görülür.
Bütün omurgalılarda, halkalı
solucanlarda ve mürekkep balığında
görülür.

AÇIK DOLAŞIM, oksijen ihtiyacı düşük
canlılarda gözlenen bir dolaşım şeklidir.
Eklembacaklıların ise oksijen ihtiyacı fazladır.
Bu yüzden trake solunumu yaparlar ve
kanlarında oksijen taşınmamasına rağmen,
dokularına yeterli oksijen ulaşır.
Kapalı dolaşım halkalı solucanda
OMURGALILARDA DOLAŞIM:
1.Balıklarda dolaşım:
 Kalpleri bir kulakçık bir karıncık olmak üzere
iki odacıklıdır.
 Kalplerinde daima kirli kan bulunur.
 Solungaçlarında temizlenen kan vücuda
yayılır.Bu yüzden vücuda dağılan kan temiz
kandır.
 Vücutlarında tek bir dolaşım görülür, küçük kan
dolaşımı
KURBAĞALARDA DOLAŞIM:
Kalpleri iki kulakçık, bir karıncık olmak üzere üç
odacıklıdır.
 Sağ kulakçığa vücuttan kirli, sol kulakçığa
akciğerlerden temiz kan gelir. Kulakçıklar
kasıldığında karıncığa dökülen temiz ve kirli kan
birbirine karışır.
 Karıncık kasıldığında karışık kanın bir kısmı
akciğerlere bir kısmı vücuda pompalanır.
 Soğukkanlı (değişken ısılı) canlılardır

SÜRÜNGENLERDE DOLAŞIM:






Kalpleri iki kulakçık,bir karıncık olmak üzere üç
odacıklıdır.
Kurbağalardan farklı olarak karıncıklarında yarım perde
gelişmiştir.
Akciğerlerden gelen temiz kan sol kulakçığa, vücuttan
gelen kirli kan sağ kulakçığa dökülür. Karıncıkta temiz ve
kirli kan birbirine karışır.
Karıncıklar kasıldığında vücuda karışık kan pompalanır.
Soğukkanlı canlılardır.
Sürüngenlerden timsahta karıncıklar tamamen ayrılmıştır
ve kalp dört odacıklıdır. Fakat karıncıklardan çıkan
atardamarlar arasında bulunan PANİZZA kanalı ile temiz
ve kirli kan birbirine karışır ve vücutta kirli kan dolaşır.
KUŞLARDA DOLAŞIM:
Kalpleri iki kulakçık, iki karıncık olmak üzere 4
odacıklıdır.
 Kalplerin sağ tarafında kirli, sol tarafında temiz
kan bulunur. Temiz kan ve kirli kan asla
birbirine karışmaz.
 Sağ karıncık kasıldığında buradan çıkan kirli
kan akciğerlere; sol karıncık kasıldığında
buradan çıkan temiz kan vücuda pompalanır.
 Sıcakkanlı (sabit ısılı) canlılardır.

MEMELİLERDE DOLAŞIM:

Kuşların dolaşımına benzer. Tek fark kuşlarda
aort kalpten çıktıktan sonra sağa, memelilerde
sola döner.
İNSANLARDA DOLAŞIM:
İnsanda dolaşım sistemi 3 bölümde incelenir:
 KALP
 DAMARLAR
 KAN
KALP:

Vücutta kanın akışını sağlayan pompalama
görevi yapan organdır.
Kalp; iki kulakçık ve iki karıncıktan oluşur.
 Sağ kulakçık ve sağ karıncık arasında üçlü
(triküspit) sol karıncık ile sol kulakçık arasında
(biküspit) kapakçık bulunur. Bu kapakçıklar
kulakçıktan karıncıklara geçen kanın geri
dönüşünü engeller. Ayrıca karıncıklardan çıkan
atardamarların başlangıcında da aynı görevi
üstlenmiş yarım ay (seminular=sigma)
kapakçıkları bulunur.

Kalbin bölümleriyle ilgili iki temel nokta unutulmamalıdır:
1- Kulakçıklar vücuttan gelen kanı toplar, karıncıklar
kalpteki kanı vücuda dağıtır.
2- Kalbin sağ tarafında kirli, sol tarafında temiz kan
bulunur.
Bu durumda:
Sağ kulakçık: Vücuttan alt ve üst ana toplar damarlarla gelen
kirli kanın toplandığı kısımdır.
Sağ karıncık: Sağ kulakçıktan gelen kirli kanı, akciğer
atardamarıyla akciğerlere pompalayan kısımdır.
Sol kulakçık: Akciğerlerden, akciğer toplardamarıyla gelen
temiz kanın toplandığı kısımdır.
Sol karıncık: Sol kulakçıktan gelen kanın AORT’la vücuda
pompalandığı kısımdır.

KALBİN YAPISI:




KALBİN yapısında içten dışa doğru üç tabakaya
rastlanır:
Endokard: Kalbin iç yüzeyini kaplayan tek sıralı
yassı epitelden oluşmuş tabakadır. Bulunduğu yeri
pürüzsüz kılarak kanın akışını kolaylaştırır.
Miyokard: Kalbin çalışmasını sağlayan kalp kasının
bulunduğu tabakadır. Kanı uzağa pompalayan sol
karıncıkta miyokard, diğer bölümlerden daha
kalındır. Miyokardı besleyen damarlar aorttan ayrılıp
kılcallaşan koroner damarlardır.
Perikard: Kalbi en dıştan saran zardır. Çift katlıdır
ve iki kat arasında bulunan sıvı hem kalbi korur, hem
de hareketlerini kolaylaştırır.
KALBIN ÇALIŞMASI:

Kalbin çalışması kulakçık ve karıncıkların
ritmik olarak kasılıp gevşemesiyle sağlanır.
Kasılma olayına sistol, gevşemeye diastol
denir. Kulakçık kasıldığında kan
karıncıklara geçer, daha sonra karıncıklar
kasılır. Bu sırada kulakçıklar ve
karıncıklar kasılır. Bu sırada kulakçıklar
ve karıncıklar arasındaki kapakçıklar
kapanır ve kan atardamarlara pompalanır.
Karıncıkların kasılması tamamlandığında
gevşeme başlar. Kalp ergin bir insanda
dakikada ortalama 70 kez atar.




Sinoatrial düğüm (S.A.D):
Kalbin sağ kulakçık çeperinde bulunur.
Kalbin atışını başlatır, kasılma ritmini denetler.
Burada oluşan kasılma dalgası kulakçık
duvarları boyunca yayılır ve bir sonraki düğümü
(A.V.D) uyarır.
Atrioventrikular düğüm (A.V.D)
 1- Sağ kulakçık ve sağ karıncık arasında yer alır.
 2-S.A.D’den gelen uyarılarla uyarılır ve
impulsları his demetine aktarır.
 His demeti:
 1-Karıncıklar üzerine yayılmıştır.
 2-Karıncıkların kasılmasını sağlar.

KALBIN ÇALIŞMA HIZINA ETKI EDEN
FAKTÖRLER

Sinirler ve hormonlar: Omurilik soğanından
çıkan otonom sinir sistemine ait sempatik ve
parasempatik sinirler salgıladıkları hormonlarla
kalbin çalışmasına etki ederler. Şöyle ki:

OMURİLİK SOĞANI
Parasempatik sinirler
Sempatik sinirler
Yavaşlatıcı sinir(vagus)
Hızlandırıcı sinirler
Asetilkolin salgılar.
Adrenalin salgılar.
Kalbin çalışma hızını yavaşlatır.
Kalbin çalışma hızı
artar.
Görüldüğü gibi sempatik ve parasempatik sinirler birbirine zıt
çalışmaktadır.
ADRENALİN; hızlandırıcı sinirden
salgılandığı gibi; özellikle korku, heyecan
durumlarında böbrek üstü bezinden de
salgılanır.
 Ayrıca tiroid bezinden salgılanan tiroksin
hormonu da kalp atışını hızlandırır.
 ASETİLKOLİN DE; parasempatik sinirlerin
ucundan salgılanan, kalbin çalışmasını
yavaşlatan bir nörohormondur.

Vücut sıcaklığı: Vücut sıcaklığındaki artış da
S.A.D’yi uyarır ve kalbin çalışmasını hızlandırır.
 Karbondioksit konsantrasyonu: Kanda CO2’nin
artışı, kan ph’ını düşürür ve kalbin çalışmasını
hızlandırır.
 Kimyasal maddeler: Nikotin, kafein gibi
maddeler kalbin çalışmasını etkiler.

TANSİYON: Kanın atardamar çeperine yaptığı
basınçtır. Kalbin kanı pompaladığı anda damar
çeperine yapılan basınca büyük (sistolik), kalp
dinlenme durumundayken atardamar çeperine
yaptığı basınca küçük (diastolik) tansiyon denir.
Dinlenme durumundayken erişkinlerde ortalama
olarak büyük tansiyon 120 mmHg, küçük
tansiyon 80mmHg’dir.
 NABIZ: Kalbin çalışma sırasında,
atardamarların kan basıncıyla şişip inmesi, bir
başka deyişle damar çeperine yapılan vurum
sayısıdır. Nabız=Kalbin vurum sayısı

DAMARLAR:
İnsan vücudunda üç çeşit damara rastlanır.
 1-Atardamar
 2-Toplardamar
 3-Kılcaldamar

ATARDAMAR
TOPLARDAMAR
KILCALDAMAR
1
İçte tek katlı yassı
epitel, ortada elastik
lifli düz kas, dışta
bağ doku vardır.
İçte tek katlı yassı
epitel, ortada ince düz
kas,
Dışta bağ doku vardır.
Sadece tek katlı yassı
epitelden oluşmuştur.
2
Kapakçık taşımaz
Alt bölgelerde tek yöne
açılan kapakçıklar
bulunur.
Kapakçık taşımaz
3
O2’ce zengin kan
taşır.(akc.
Atardamarı hariç)
CO2’ce zengin kan
taşır.(akc.
Toplardamarı hariç)
Madde alışverişinin
olduğu damardır.
4
Kanı kalpten
uzaklaştırırlar.
Kanı kalbe getirirler.
Dokularla besin
alışverişinin yapıldığı
yerdir

Atardamarlar
Kılcaldamar
Toplardamarlar
DAMARLARDA KAN BASINCI VE KAN
AKIŞ HIZI DEĞİŞİMİ:
Atardamarların esneme özelliği olduğundan kan
basıncı yüksektir. Kılcaldamarlardan itibaren
kan basıncı hızla düşer.
 Kan akış hızı, atardamarlarda çok yüksektir.
Kılcaldamarların yüzeyi çok geniş olduğundan
akış hızı en aza iner. Bu da madde alışverişini
kolaylaştırır.

KAN DOLAŞIMI:
KARACİĞER TOPLARDAMARI: Üre
konsantrasyonu en fazla olan damardır.
 BÖBREK TOPLARDAMARI: Üre
konsantrasyonu en düşük olan damardır.
 KARACİĞER KAPI TOPLARDAMARI: Kalp
dışında bir organa giriş yapan tek
toplardamardır. Besince en zengin organdır.
 AKCİĞER TOPLARDAMARI: O2’ce zengin kan
taşıyan tek toplardamardır.
 AKCİĞER ATARDAMARI:CO2’ce zengin kan
taşıyan tek atardamardır.

BÜYÜK KAN DOLAŞIMI VE KÜÇÜK KAN
DOLAŞIMI:
Küçük kan dolaşımı: Kanın akciğer
atardamarıyla sağ karıncıktan çıkıp akciğerlere
gidip, akciğer toplardamarıyla sol kulakçığa
dönmesine küçük kan dolaşım deni
 Büyük kan dolaşımı: Kanın aortla sol
karıncıktan çıkıp bütün vücudu katettikten sonra
alt ve üst ana toplardamarlarıyla sağ kulakçığa
dönmesidir.

STARLING HIPOTEZI:
Atardamarlarla kalpten gönderilen kan
dokularda kılcallara ayrılır. Madde alışverişi
sadece kılcaldamarlarda gerçekleşir. Daha sonra
kılcaldamarlar birleşerek toplardamarları
oluştururlar. Kılcallardan madde çıkışı ve girişini
açıklayan hipotez, starling hipotezidir.
 Bu hipotezde iki basınç etkilidir:
 1-Kan basıncı
 2-Osmotik basınç



Bu basınçlardan osmotik basınç kılcal damarların her
noktasında sabittir. Kan basıncı ise kılcaldamarların
atardamar ucundan toplardamar ucuna gittikçe azalır.
100%
90%
80%
70%
60%
50%
40%
30%
Osmotik basıncı
20%
Kan basıncı
10%
0%
Atardamar ucu
>
toplardamar ucu
Protein osmotik basıncı tüm kılcal boyunca
sabittir. Bunun nedeni proteinlerin büyük yapılı
olması ve kılcal dışına çıkamamasıdır.
 Kan basıncı ise atardamar ucunda 40mmHg
iken, toplardamar ucunda 15 mmHg’ya düşer.
 Kılcaldamarlarda;
 Kan basıncı> Osmotik basınç ise su ve suda
çözünmüş maddeler kılcal damarlardan doku sıvısına
geçer.
 Kan basıncı< Osmotik basınç ise su ve suda çözünmüş
maddeler doku sıvısından kılcallara geçer.

LENF SISTEMI:






Omurgalılarda kan dolaşımı sisteminin dışında bir de lenf
dolaşımı sistemi bulunur. Burada dolaşan sıvı renksiz
olduğundan buna akkan sistemi de denir. Lenf sistemi üç
bölümden incelenir.
1-Lenf damarları: Lenf toplardamarı ve lenf kılcalları olmak
üzere iki çeşittir.
-lenf toplardamarları: Tek yöne açılan kapakçıklar taşıyan
damarlardır.
-lenf kılcaldamarları:Bir uçları kapalı kılcallardır. Çünkü lenf
sisteminde atardamar bulunmaz.Kan kılcallarından çok daha
geçirgendir. Böylece doku sıvısında bulunan proteinlerin de
toplanıp lenf toplardamarına geçmesini sağlarlar.
2-Lenf düğümleri:Lenf damarlarının yoğun olarak birleştikleri
şişkin bölgelerdir. Bademcikler ve dalak lenf düğümü
örneklerindendir. Görevleri; akyuvar üretmek, vücuda giren
mikroorganizmaları yok etmek için süzgeç görevi yapmak,
3-Lenf sıvısı: Kan basıncı etkisiyle, kılcallardan dışarı sızan
dokusu, küçük proteinler ve akyuvarlar lenf sıvısını oluşturur.
LENF DOLAŞIMI:
 Vücudumuzda
sağ ve sol olmak
üzere iki çeşit lenf dolaşımı vardır.
Her iki dolaşım sonucu birleşen lenf,
kan dolaşımına katılır.
Sol lenf dolaşımı
Sağ lenf dolaşımı
bacaklardan ve
bağırsaklardan
toplanan lenf sıvısı
Kilus borusu
Peke sarnıcı
Göğüs kanalı
başın ve göğsün
başın ve göğsün sağ kısmıyla ,
sol kısmıyla,
sağ kolun lenfi
sol kolun lenfi
Sol köprücük altı
sağ köprücük altı
toplardamarı
toplar damarı
üst ana toplardamar
sağ kulakçık
BAĞIŞIKLIK


Canlıların yaşadıkları ortamda bulunan hastalık yapıcı mikroorganizmalara, yabancı
proteinlere karşı gösterdiği dirence «bağışıklık» denir
Vücut için yabancı özellik gösteren proteinlere «antijen» bunlara karşı vücut tarafından
üretilen proteinlere de «antikor» denir
Bağışıklık
doğuştan bağışıklık
sonradan kazanılan bağışıklık
Aktif bağışıklık
hastalık geçirmeyle
aşıyla
Pasif bağışıklık
serumla
Aktif bağışıklık; vücuda antijen girdiğinde
organizmanın antikor salgılamasıdır.
 Pasif bağışıklık; vücuda doğrudan hazır
antikorlar verilerek kazanılır.
 Aşı aktif bağışıklık sağlar; serum pasif bağışıklık
sağlar.
 Aşı vücuda antijen verilerek; serum antikor
verilerek kazanılır
 Aşı koruyucudur; serum tedavi edicidir.
 Aşı sağlıklı kişiye; serum hasta kişiye uygulanır.

HAZIRLAYAN:
GİZEM İĞDELİ
2-A 1011211025
Download