SİYASİ KATILIM BAĞLAMINDA ORTA DOĞU’DA KADIN TEMSİLİ Atilla Altun* ÖZET Toplumsal değişim özellikle 20.yy. itibariyle siyasi ve ekonomik hamleler ve teknolojik ilerlemelerin etkisiyle hız kazanmış; özellikle kentleşme, endüstrileşme ve küreselleşme gibi makro seviyeli süreçler ve devamında yerel, ulusal ve uluslararası çerçevede gerçekleştirilen düzenlemelerle bireyin farklı rolleri ve deneyimleri tecrübe edinmesine neden olmuştur. Bu aslında yeni eşitsizliklerin ve mağduriyetlerin de ortaya çıkışına sebep olmuştur. Bir yanda yeni mücadele şekillerinin ortaya çıkışı bir yanda da geleneklerin ortaya koyduğu baskı altında kalan bireyler içinde özellikle kadınlar rol değişiklikleri, aile yapısı ve statü farklılıkları nazarında en çok etkilenen kesimlerden olmuştur. Medeniyetlerin beşiği olarak kabul edilen Ortadoğu’da da durum böyledir. Dünyadaki tüm ülkelerin ilgi odağı halindeki bu bölgede toplumsal, ekonomik ve siyasi değişikliklerden en çok etkilenen kesimlerden biri olarak kadınların siyasi ve ekonomik güç kazanma mücadeleleri incelenmesi gereken önemli konuların başında gelir. Özellikle bireyin birebir yönetime ortak olduğu demokratik yönetim biçimlerinin de Ortadoğu’da aktif olarak var olageldiği göz önüne alındığında sosyal yapı, ideoloji ve siyaset ekseninde kadınların siyasi temsili önem arz etmektedir. Yönetimin daha demokratik bir alana yayılması için kadının siyasi temsili konusunda son zamanlarda ortaya çıkan gelişmelere rağmen siyasi katılımın ve kadın temsilinin artırılması konusunda çalışmaların yapılması gerektiği barizdir. Kurumsal ve kültürel sınırlılıklarla karşı karşıya ayakta kalma mücadelesi veren Ortadoğu kadınının özellikle yönetim biçimi olarak demokrasiyi seçmiş ülkelerdeki durumu bu bildirinin ana konusunu oluşturmaktadır. Çalışmadaki amacımız kadınların Ortadoğu ülkelerindeki siyasi katılım düzeylerini dünya örnekleri ile karşılaştırmalı olarak incelemektir. Böylece kadınların ulusal ve yerel düzeyde yönetimde ağırlığının artırılması konusunda öneriler sunmak hedeflenmektedir. Anahtar Kelimeler: Kadın, Siyasi Katılım, Kadın Temsili, Ortadoğu, Demokrasi * Kırıkkale Üniversitesi, Sosyal Bilimler Ens., Sosyoloji Anabilim Dalı, Doktora Öğrencisi WOMEN’S REPRESENTATION IN THE MIDDLE EAST IN THE CONTEXT OF POLITICAL PARTICIPATION Atilla Altun* ABSTRACT Social change accelerated with the effect of political and economical moves and technological developments in the 20th century, and caused different roles and experiences of individuals with macro level processes like urbanisation, industrialisation and globalisation and arrangements carried out in the context of locality, nationality and internationality. Indeed, this caused the new inequalities and victimisation. The individual remain under the pressure of the new struggle types and traditions, women are the most influenced ones in terms of role changes, family type and statue differences. The situation is similar in the Middle East, too. The struggle of women in terms of political and economical strengthening is one of the important subjects in the Middle East. When the democratic regimes are considered to be active in the Middle East, women’s political representation in terms of social structure, ideology and politics has importance. In spite of the developments on women’s representation in democratic regimes, the studies must be increased on the political participation and representation of women. The main theme of this notice is the situation of the Middle East women who struggle for standing against institutional and cultural constraints in the countries choosing democracy. The aim is to examine the level of political participation of women in the Middle East by comparing them with the examples from the world. So, some proposals can be made on increasing the representation of women in the context of national and local levels. * Kirikkale University, Institute of Social Sciences, Department of Sociology, Postgraduate Student Key Words: Women, Political Participation, Women’s Representation, The Middle East, Democracy. GİRİŞ Yöneten-yönetilen ilişkisi, yüzyıllardır tartışılan konular arasındadır. Zamanla birçok siyasi kavram yerini yenilerine bırakmış, birçoğu değişikliğe uğramış, modernleşme ile beraber daha özgürlükçü ve eşitlikçi yönetim biçimleri tartışılmaya başlanmıştır. Demokrasi ve parlamenter sistem bunlar arasındadır. Parlamentoların güçlendirilmesi ve siyasi yapıda karşılaşılan çıkmazların çözüme kavuşturulmaya çalışılması demokrasinin daha iyi uygulanabilirliği çabaları arasındadır. Bireyler arası özgür ve eşit ilişkiler, kişisel potansiyelin gerçekleşmesi için uygun şartlar, temsilcilerin aldıkları kararların gerektiğinde tartışılabilmesi, bireylerin bir araya gelme ve katılım sağlama özgürlüğü ve ekonomik fırsatların yaratılması, siyasi otoritenin meşruiyeti ve güçlü kılınması için önem arz etmektedir. Dünyanın hangi ülkesi olursa olsun modern sayılabilecek bütün toplumların sahip olması gereken şey demokratik ortamdır. Kişisel hakların ön plana çıkması ve ayrımların ortadan kalkması toplum egemenliğinin temelidir. Oy hakkı, özgürlük, çoğunluk yönetimi, adil temsil, seçim, ekonomik, sosyal ve kültürel temelde yasal düzenlemeler bu egemenliğin öncelikli şartlarıdır. Katılımın sağlanması yönetenlerin meşruiyeti için gereklidir. Alternatif, etkin ve çeşitlilik gösteren sesler farklı mekânlarda, topluluklarda ve örgütlerde ifade bulabilmelidir (Etzioni, 1995: 11). Etzioni’ye göre bu, bireyler arasında eşitliğin ve adaletin sağlanması için şarttır. Eşitlik, özgürlük, temsil ve katılım bağlamında meydana gelen demokratik mücadele aslında bireyin özellikle siyasi alanda geleneksel olanla savaşımı anlamına gelir. Geleneksel ile modern arasında sıkışmış ve rahat nefes alacak bir duruma girmeye çalışan bireyin tecrübeleri araştırılması gereken konular arasındadır. Konumu itibariyle birçok medeniyete ev sahipliği yapmış Ortadoğu’da da durum aynıdır. Ekonomik ve tarihi alt yapısı güçlü olan bu bölgede otorite ve güç elde etme arzusu her zaman var olagelmiş, bu hem iç hem de dış etkenlerin varlığıyla yer yer sert bir biçimde süregelmiştir. Orta Doğu’da uzun yıllar süren siyasi ve askeri mücadeleler, parçalanmış ve güvensiz toplum yapıları ortaya çıkarmıştır. Siyasi, ekonomik ve kültürel açıdan değişimlerin hızlı olması özgürlük, insan hakları, demokrasi, katılım, toplumsal cinsiyet, eşitlik konularının tartışılır olmasına neden olmaktadır. Human Freedom Index (2015)1’ine göre demokrasi ve özgürlük indeksleri bakımından bu Ortadoğu ülkelerinin son sıralarda yer alıyor olması2 da durumun ciddiyetini artırmaktadır. Buradan hareketle eşitlik, hukukun güvencesi, katılım ve temsil çerçevesinde bu bildiride dünya nüfusunun yarıdan fazlasını oluşturan kadınların toplumsal temelde katılım ve temsil durumunu ortaya koymak ve ülkeler arası bir karşılaştırma yapmak amaçlanmaktadır. Böylece toplumsal değişim, toplumsal cinsiyet ve demokratik mücadele konularında daha etkin aktiviteler yapılmasının önünün açılacağı kanısındayız. KATILIM VE TOPLUMSAL CİNSİYET İLİŞKİSİ Demokrasilerin en önemli unsurlarından biri olan katılım, esasen demokrasinin niteliğini de ortaya koyarak siyasi, sosyal ve ekonomik değişimin temeli olarak görülmektedir. Aileden başlayarak yerel ve küresel çerçevede katılımın boyutu farklılık gösterebilir. Birey, katılım sayesinde daha iyi bilgilenir, görüşlerini karar alıcılara direkt iletebilir, sosyal becerilerini geliştirebilir, yeni projelere katkı sağlayabilir ve duyarlılık sağlar. Yönetenler için ise vatandaşın bilgilendirilmesi, vatandaşlarla daha yakından ilgilenebilme fırsatı sağlaması, meşruiyeti için daha geniş halk desteği alması ve güveni artırması imkânı tanır. Etzioni’ye göre (1995: 8) eğer vatandaşlar katılım ve sonucunda dayanışmayı gerçekleştirmek için yeterince çaba sarf etmezse, toplumsal varoluş alanı insan özgürlüğünün kontrolünden kaçıp gidebilir veya güçlü seçkinlerin kontrolü altına girer. Toplum maddi, kişisel ve kurumsal olarak örgütlere ve sosyal çevrelere destek vermelidir. Katılımın en önemli özelliği 1 Vasquez Ian, Porcnik Tanja (2015), The Human Freedom Index, A Global Measurement of Personal, Civil and Economic Freedom, Fraser Institute, USA 2 Iran 152 ülke içinde son sırada, Yemen 148, Suudi Arabistan 141 ve daha sonra Mısır 136, Fas 121, BAE 117, Katar 114, Tunus ve Umman vd. gelmekte Türkiye ise 62. sırada yer almaktadır. de budur. Yönetilenlerin sadece yönetimde söz sahibi olması değil ayrıca demokratik anlamada kendilerine ait otorite kullanma hakkını elitlerin eline bırakmamaktır. Bireyler arası eşit ve özgür ilişkiler, potansiyellerin geliştirilmesi ve niteliklerini ifade edebilmeleri, demokrasiyi keyfi kullanımdan koruma, bir araya gelme şartlarının düzenlenmesi ve eldeki kaynakların geliştirilmesi için ekonomik fırsatların yayılması genel olarak demokrasinin temelini ihtiva eder (Giddens, 2010: 170). Günümüzde her ne kadar demokratik vatandaşlığın olmazsa olmazı olarak kabul edeceğimiz bireysel ve kurumsal temelde katılım konusunda ilerlemeler görünse de, siyasi katılım boyutunun bazı olumsuz yönleriyle de karşılaşmaktayız. “Kamu alanında demokrasinin geliştirilmesi bir erkek projesidir ve kadınlar zamanla gösterdikleri mücadelelerle bu sürece katılabildiler” (Giddens, 2010: 169) düşüncesi bu olumsuzluklardan sayılır. Diğer bir deyişle katılım ve temsil konusunda toplumsal cinsiyet eşitsizliği irdelenmesi gereken olumsuzluklardandır. Birçok ülkede siyasi ve ekonomik alanları içeren kadın katılımı ile ilgili toplumsal cinsiyet eşitliğine dayalı çalışmalar mevcuttur ve bunlar kadın hakları mücadelesine öncülük etmektedir (Elbadawi, 2011: 5). Tarihi kaynaklara göre modernleşme dönemine kadar ataerkil toplum düzeni içinde erkek egemenliğinin hüküm sürdüğü bir dönem göze çarpmaktadır. Fakat meydana gelen siyasi ve ekonomik gelişmeler ve yıkıcı savaşlar kadınların da toplumda söz sahibi olduğunu göstermeye başlamıştır. İletişim teknolojilerindeki gelişme, ekonomik özgürlüklerin kazanılması ve eğitim alanındaki ilerlemeler kadının toplumdaki rolünün çeşitlenmesine imkân tanımış sosyal haklar edinme çabası doğmuştur. Yaylı ve Eroğlu’na göre (2015: 506) toplumsal cinsiyet eşitsizliği, temel eşitsizliklerdendir. Bu eşitsizliğin ortadan kaldırılmasında en önemli adım yasal düzenlemeler ve uygulamalardır. Kadınlar 20.yüzyılın başlarında önemli kazanımlar elde etmiş, ama uygulama konusunda sorunlar yaşanmıştır. Bunun çözümü için siyasi ve ekonomik manada atılacak adımlar en önemlileridir. Kadınların güvenliği ve hareket özgürlüğü konusunda yasal düzenlemeler yapılması3, eğitim düzeyinin artırılması, eşit hakların tanınması yanında uygulanması ve ekonomik alanda erkeklere gösterilen davranışın kadınlara da gösterilmesi gerekliliği önemlidir. Bu bakımdan demokratik mücadelenin bir gereği olarak kadınların tüm dünyada siyasi-sosyal katılım bağlamında gereken örgütlenmeyi Human Freedom Index’inde “Kadınların güvenliği” ve “Kadınların Hareket Özgürlüğü” konularında Ortadoğu ülkeleriyle ilgili veriler ürkütücüdür. 1-10 arası puanlamada kadınların güvenliği konusunda Ürdün 4,8, Bahreyn ve Kuveyt 5,8, Katar 2,3, Birleşik Arap Emirlikleri 2,5, Mısır 3,6, Suudi Arabistan 5,5…vb. şeklindedir. Kadınların Hareket Özgürlüğü konusunda Türkiye tam puan alırken, Bahreyn 5,0 ve diğer Ortadoğu ülkeleri ise 0,0 almıştır. 3 yapması ve temsil aşamasında daha gerçekçi adımların atılmasına imkân verilmesi gerekmektedir. Genel olarak toplumsal cinsiyet eşitliği, oy kullanma hakkı ve kadın temsili sorunları birçok ülkede var olan bir problemdir. Sınırlı siyasi reformlarla demokratik olma mücadelesi veren ülkeler kadın temsili konusunda zayıf kalmaktadır (Elbadawi, 2011: 6). Siyasi süreçte katılım konusunda kadın haklarının artırılması pozitif bir adımdır ve siyasi rejimin temel niteliğini de değiştirmemektedir. Aksine daha eşitlikçi, özgürlükçü ve demokratik bir tutumun göstergesidir. ORTADOĞU’DA KADIN TEMSİLİ 2000 yılından bu yana devam eden İsrail-Filistin arasındaki şiddet, Irak’a uygulanan müeyyideler ve dış politikaları, Lübnan ve Yemen’de şiddet sonucu acı çeken insanlar ve yine Türkiye ve Suriye gibi ülkelerde meydana gelen terörist vakaları Orta Doğu’da devamlı bir barış ortamının oluşumuna engel olmaya devam etmektedir. Bu karışıklıklar, şiddet ve engellemeler bu ülkeleri ötekileştirerek ekonomik ve sosyal durağanlığın içine sokmakta ve tüm bölge, küresel ekonominin arzuladığı iyi siyaset ve barış ortamından uzak olmaya devamlılık gösterme çabasındadır. Tablo 1. Bölgesel ortalamaya göre ulusal parlamentolarda kadınlar4 BÖLGESEL ORTALAMALAR Yasam Organı- Senato-Bakanlar Meclis Kurulu İskandinav Ülkeleri 41.1% --- --- Amerika 27.3% 26.9% 27.2% Avrupa – AGİT üyesi ülkeler 25.6% 24.7% 25.4% 24.1% 24.7% 24.3% Aşağı Sahra Afrika 23.3% 21.9% 23.1% Asya 19.1% 15.3% 18.8% Arap Ülkeleri 18.4% 11.7% 17.5% Pasifik 13.2% 36.0% 15.8% Her ikisi İskandinav ülkeleri dâhil Avrupa – AGİT üyesi ülkeler İskandinav ülkeleri hariç 4 http://ipu.org/wmn-e/arc/classif010216.htm (Erişim: Şubat 2016) Bölgeler yasama organlarında kadınların oranına göre azalan sırada sıralanmıştır. Bu karışıklık ortamında toplumsal cinsiyet konusunda da farklı şeyler söylemek mümkün değildir. Bu eşitsizlik Ortadoğu’da siyasi yetki kazanma bağlamında kadın temsili oranlarına da yansımaktadır (Tablo 1). Tablodaki bu veriler gösteriyor ki, Batı, demokrasi açısından önemli ilerlemeler kaydetmiş ve kadınların da demokratik mücadele konusunda söz sahibi olması gerekliliğini dikkate almıştır. Fakat Ortadoğu’da durum böyle değildir. Kadınların yasal olarak oy kullanma ve seçilme hakkına sahip olma tarihleri bile bunun en önemli göstergesi sayılabilir5. Burada dikkat çekmemiz gereken önemli husus, kadınlara karşı adalet sağlanması konusundaki yasal metinler ile adaletsiz uygulamalar arasındaki çelişkidir. Dünya ortalamalarına göre yasal dayanaklara rağmen katılım ve temsil ortalamaları oldukça düşüktür. Nüfus bakımından her ne kadar bir eşitlik görülse de kadınların siyasi katılımı ve temsili konusunda birçok ülkede bir dengesizlik olduğunu kolaylıkla görebiliriz. (Soufi, 2009: 255-257). Ulusal parlamentolar için seçimlerin yapılması gibi Ortadoğu’daki artan demokratikleşme mücadeleleri 13 ülkede görülmektedir: Cezayir, Mısır, İran, İsrail, Ürdün, Kuveyt, Lübnan, Fas, Filistin, Sudan, Tunus, Türkiye ve Yemen. (Rizzo vd., 2002: 640). Bu ülkelerin anayasaları evrensel, cinsiyet yansız bir dil kullanmasına rağmen, bu 13 ülkenin hiç biri erkekler gibi kadınlara oy kullanma hakkını erkenden tanımamıştır. Kadınların halen vatandaşlık imtiyazlarına sahip olmadığı ülkelere rastlamak mümkündür. Bayat’a göre Ortadoğu’daki Müslüman çoğunluk millet ve din adına sıkı toplumsal denetim dayatma eğiliminde olan otoriter rejimler ve İslamcı muhalefet ile demokratikleşme adına dışardan müdahale ve işgal arasında sıkışmış durumdadır (Bayat, 2015: 325). Tablo 2. Parlamentoda Kadınlar (Global Gender Gap 2015)6. Ülke Kadın Erkek Kadın-Erkek Sıra Oranı Suudi Arabistan 20 80 0,25 79 Türkiye 18 82 0,22 86 Ortadoğu’da kadınların ilk olarak oy kullanma ve seçilme hakkına sahip oldukları ülke Türkiye’dir (1934). Daha sonra İsrail (1948) ve Lübnan-Suriye-Mısır (1952) ve ardından sırasıyla Libya (1964), Ürdün (1974), Irak (1980), Umman (1994), Katar (1998), Bahreyn (2002), Kuveyt (2005) ve Birleşik Arap Emirlikleri (2006) gelmektedir. 6 Toplam 145 ülkede gerçekleştirilen toplumsal cinsiyet analizi raporu. 5 Birleşik Arap Emirlikleri 18 83 0,21 87 Suriye 12 88 0,14 112 Ürdün 12 88 0,14 114 Bahreyn 8 93 0,08 130 Lübnan 3 97 0,03 137 İran 3 97 0,03 139 Kuveyt 2 98 0,02 140 Umman 1 99 0,01 141 Katar 0 100 0,00 142 Dünya Ekonomi Forumu’nun toplumsal cinsiyet eşitsizliği ile ilgili yayınladığı “Global Gender Gap 2015” raporuna göre genel olarak Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da mevcut durum kolaylıkla görülebilir. Diğer ülkelere kıyasla düşük oranlar dikkat çekmektedir (Tablo 2-3-4). Bir önceki yıla göre genel anlamda yüksek oranda (%60) bir ilerleme gözlenmektedir. Ekonomik katılım ve fırsat eşitliği konusunda da bir ilerleme kaydedilmektedir ancak siyasi yetkilendirme oranlarında çok düşük bir değişiklik görülmüştür. Rapora göre önceki yıllara göre siyasi bağlamda çok düşük bir oranda değişiklik gözlenmekte (%9) ve genel ortalamanın altında olmaya devam etmektedir. Dikkat çeken bir diğer husus ise eğitim alanında büyük bir atılımın gerçekleşmiş olmasıdır. Bölgedeki birçok ülke, kadınların ekonomik ve karar verme süreçlerine dâhil edilmesi konusunda düşük ve değişen oranlarda başarı göstermiştir (GGG Report 2015, 25). Tablo 3. Bakanlık Düzeyinde Kadınlar7 Ülke Kadın Erkek Kadın-Erkek Sıra Oranı Birleşik Arap Emirlikleri 17 83 0,20 78 Ürdün 11 89 0,13 105 İran 10 90 0,11 114 Kuveyt 7 93 0,07 126 Umman 7 93 0,07 126 Suriye 6 94 0,06 130 7 The Global Gender Gap 2015 (http://reports.weforum.org/global-gender-gap-report-2015/) Katar 5 95 0,05 135 Bahreyn 5 95 0,05 136 Lübnan 4 96 0,05 137 Türkiye 4 96 0,04 139 Suudi Arabistan 0 100 0,00 141 Dünya Ekonomik Forumu’na göre toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin Ortadoğu’da oldukça düşük olduğu ve bu oranın eğitim, sağlık, ekonomik verilerle bağlantılı olduğu dikkat çekmektedir. Siyasi yetkilendirme oranlarının düşük olması da bu nedenledir. Bunun dini nedenlerden çok ekonomik nedenler ve toplum yapısından kaynaklandığını ifade eden araştırmacılar çoğunluktadır (Alexander ve Welzel, 2011: 41), (Bayat, 2015: 34-35), (Soufi, 2009: 263-264). Tablo 4. Ortadoğu’da iş gücü katılımı (GGG Report) Ülke Kadın Erkek Kadın-Erkek Sıra Oranı Katar 52 96 0,54 124 Kuveyt 45 85 0,53 125 Birleşik Arap Emirlikleri 47 92 0,51 128 Bahreyn 41 88 0,46 130 Türkiye 32 76 0,43 131 Umman 31 85 0,36 134 Lübnan 26 76 0,34 138 Mısır 26 79 0,33 139 Suudi Arabistan 21 80 0,27 141 Ürdün 16 70 0,24 142 İran 18 77 0,23 143 Suriye 14 76 0,19 145 Buna benzer değerlendirmeleri ile dikkat çeken Kazemi’ye göre ekonomik özgürlük toplumsal cinsiyet eşitliği için esas faktördür. Kadınlar ekonomik özgürlüğe ve bir bakıma ekonomik otonomiye sahip olmadıkça siyasi temsil oranları az olmaya devam edecektir (Tablo 4). Ortadoğu'daki cinsiyet eşitsizliği bölgedeki yaşam kalitesini ve politikanın yanı sıra adalet, rasyonellik ve ekonomik gelişimle ilgili kritik konuları kötü yönde etkilemeye devam edecektir (Kazemi, 2000: 259-260). Şunu da belirtmek gerekir ki ekonomik özgürlüğün kazanılmasının yolu eğitimden geçmektedir. Son yıllarda, Ortadoğu’da kadınlar açısından eğitim alanında görülen gelişmeler umut vericidir8. Her ne kadar yasal olarak ciddi adımlar atılmışsa da Ortadoğu ulus devletleri kadınların siyasi temsil veya yasal korunumunun ilerleme kaydetmediği bölge olarak devam etmekte. Kandiyoti’ye göre (1991: 10) süreç kadınların hakları ve siyasi statülerine üç şekilde etki yapmaktadır: Birincisi, kadınlara devlet otoritesini meşru kılmak için imtiyazlar verilmekte ama erkekler evlilik, boşanma, miras, siyasi katılım gibi alanlarda avantajlarını İslami kurallara göre korumaktadır. İkincisi, Ortadoğu devletleri kan bağı, dini ve etnik gruplar ile ulusal ilgiler arasında bir denge kurma mücadelesi içindedir. Bunun için sivil toplum kuruluşlarını destekleme, ekonomik sürece kadınları dâhil etme ve hukuki yapıda değişiklik yapma gayreti vardır. Sonuncusu ise kadınların statü ve avantajlarını etkileyen çeşitli yeniliklere atfedilen uluslararası baskılardır. Rizzo burada dördüncü bir etken olarak kamuoyunu ortaya atmaktadır. Kadın hakları, toplumsal cinsiyet eşitsizlikleri ve özgürlük konularında vatandaşların davranışlarını ölçen ve farkındalık yaratan çalışmaların da etken olduğunu iddia etmektedir (Rizzo vd., 2002: 641). Tablo 5. 2015 yılında yapılan seçimler ve kadınların temsili Toplam Toplam Kadın Sandalye Parlamenter Sudan 426 Birleşik Arap Emirlikleri % Oranı Kota Durumu 130 30,5 Evet 40 9 22,5 Hayır Mısır 596 89 14,9 Evet Türkiye 550 82 14,9 Evet Umman 85 1 1,2 Hayır Ülke Inter-Parliamentary Union’ın “Herkes için Demokrasi” sloganıyla 2015 yılında yayınladığı rapora göre 1995-2016 yılları arasında tüm dünyada genel olarak kadın temsili konusunda bir gelişme dikkat çekmekte (IPU-Women in Parliament 2015) ve Ortadoğu da aynı şekilde bir gelişim göstermektedir. 2005’te İskandinav ülkeleri kadın temsili konusunda yüksek rakamlara sahipken artık 2015 sonu itibariyle Ortadoğu’da da olumlu değerlendirmeler 8 Ayrıntılı bilgi için GGG Report-2015 yapmak mümkündür. IPU verilerine göre bölgedeki kadın parlamenterlerin oranı toplamda %17,5‘tir. Ayrıca 2015’te seçime giden ülkelerde kota uygulamaları etkisiyle de önemli oranda kadın adaylık söz konusu olurken siyasi yetki kazanma oranı da artmaya başlamıştır (Tablo 5)9. Açıkça görünmektedir ki, Ortadoğu kadınları vatandaşlık, sivil haklar ve toplumsal statü bakımından erkeklerle aralarında ayrımcılıkla ve ön yargıyla karşı karşıya kalmaktadır. Eğitim hakkı konusunda bile bazı Arap ülkelerinde sınırlandırmalar mevcuttur. Her ne kadar bazı erkekler kadınların aktif katılımı ve temsili konusunda duyarsız kalmakta veya engellemeler getirmektelerse de bir kısım aydın erkekler onların aktif olmalarının önemini vurgulamaları durumu pozitif bir yöne çekmektedir. Bu kişiler kadınların toplumun inşasında önemli olduklarının bilincinde siyasi yapılarda rol almaları konusunda destek vermektedir. Son zamanlarda gerçekleştirilen çalışmalar bunu doğrular niteliktedir; bu demek değildir ki kadınlara temsil hakkı verilirken sırf kadın olduğu için bir ayrımcılık yapılmaktadır; aslında, gerekli bilgi ve becerilere sahip olduğu toplumun sorunlarını ele alma kararlılığı gösterebilecek, sorunların ve yasal süreçlerin farkında olmaları temsil hakları için önemli etkenlerdir. Kadınlar, özellikle siyaset biliminde uzmanlaşmanın öneminin farkında olmalı, bilgi birikimine ve onu kullanabilme yeteneğine sahip olmalıdır. Ulusun ve vatandaşın sorunlarını algılama yeteneğine sahip, kamu hizmetlerini bu yönde kullanma bilgisine haiz kadınların eşitlik derecesini koruyarak çalışma yapmaları, hem aynı cinslerinin güven kazanmasına hem de adaletin sağlanmasına örnek olmada faydalı olacağı düşüncesindeyiz. SONUÇ Müslümanların çok olduğu Ortadoğu’da ataerkil toplum sisteminin toplumsal cinsiyet eşitliği ile çelişkisi söz konusudur. Asıl üzerinde durulması gereken konu bu çelişkinin İslam dini ile ilgili olup olmadığıdır. Bize göre ekonomik yapı, kültürel değerler ve siyasal yapının kadınların konumu ve statülerinin belirleyicileri oldukları temel etkenlerdir. Ayrıca Batı tarzı demokrasi anlayışının bölgeye aşılanmaya çalışılması katılım ve temsil sorunlarını ortaya çıkarmaktadır. Bayata göre İslam’ın demokrasiyle uyumlu olup olmadığının sorgulanması yerine esas sorgulanması gereken şeyin Müslümanların demokrasiyi ve moderniteyi hangi koşullar altında uyumlu hale getirebileceklerinin sorgulanması gerektiğini araştırmaktır (Bayat, 2015: 34-35). Birleşik Arap Emirliklerinde yapılan seçimde 78 kadın aday gösterilmiştir. Mısır’da kota uygulaması yapılarak 100 kadının seçime katılması imkânı doğmuştur. Sudan’da yapılan seçimde ise %30,5 oranında kadın parlamenter oranı dikkat çekmektedir (IPU- 2015 Parlamentoda Kadınlar Raporu). 9 Bölgedeki devletler daha elverişli ve işbirlikçi olursa ve uluslararası toplumlar tarafından veya Birleşmiş Milletler gibi kurumlar tarafından yansız olarak desteklenirse sürecin devamlılığı umut verici olacaktır. Sekülerleşme ve dinsellik arasında uyum olabileceği ve siyasi liderlerin gelenek ve modernlik arasında denge kurabileceği ve çok-etnikli, çok-dinli toplumlarda maddi ve manevi hayatın olumlu gidebileceği konusunda bulgular vardır (Schnabel ve Saikal, 2003: 3). Ayrıca bu süreçte ana temanın Batı’yı taklit yollu demokratikleşme değil daha önce bahsedildiği gibi normlara ve toplum yapısına uygun bir demokratik yönetim anlayışı konusunda sabırlı olmak gereklidir. Demokratikleşmeyi bir zorunluluk olarak görmek yerine yavaş yavaş gelişen bir süreç veya oluşum olarak değerlendirmek daha yerinde olacaktır. Burada bireysel mücadelenin önemine vurgu yapmak gerekir. Giderek gelişen ve kontrol altında tutulabilen demokratikleşme yolculuğu ancak bireysel özveriyle mümkündür. Kadınların da temsil konusunda başarı elde etmesi bu durumla alakalıdır. Sivil toplum kuruluşları, örgütler ve uluslararası ağların varlığı ve bireysel özveri olumlu katkılara sebep olacaktır. Eğitimli, iş sahibi, hareketli ve siyasi farkındalığı olan kadınların bu örgütlere desteği, ekonomik ve siyasi yaşama katılım mücadelesi olumlu sonuçlar doğurmakta ve kadın örgütlerinin gelişmesine10 imkân vermektedir. Devlet ile toplum arasında köprü niteliği gören bu örgütlerin varlığı çok önemlidir. O halde, toplulukların örgütlenmesi, nihai olarak toplumsal örgütlenme ne kadar çok güvence altına alınmışsa, farklılıkları potansiyel olarak eşitleme o kadar hayata geçirilmiş demektir. Çünkü demokrasi, her şeyden önce, haklara sahip olma hakkının tanındığı yerde vardır (Sarıbay, 1996: 43). Kadınların siyasal katılımı konusunda yapılması gereken düzenlemeler konusunu özetleyen Yaylı ve Eroğlu’na göre (2015: 521) yapılan hukuksal düzenlemelerin geliştirilmesi ve uygulanması konusunda farkındalık yaratmak için bu sivil toplum kuruluşlarıyla temas halinde olmak önemli bir gelişme olacaktır. Yapılan organizasyonlar ve etkinliklerle erkek egemenliği yanlısı anlayışından kurtulma ve kadınların da yetenekli olduğu gerçeği ana tema olmalı ve süreklilik göstermelidir. Siyasi partilerin kota uygulaması konusunda hassasiyet göstermeleri de temsil oranlarının yükselmesi konusunda fayda sağlayacaktır. Özetle, katılım ve temsil konusunda eşitlikçi ve adaletli yaklaşım için devlet merkezli politikalar ve yasal düzenlemeler başta gelmektedir. Kadınların statülerini, sosyal pozisyonlarını ve haklara-kaynaklara ulaşımını belirlemek ve uygulamaya koymak belirleyici olacaktır. Bunun yanında temsil konusunda kota uygulamaları olumlu sonuçlar doğurduğuna 10 CEDAW, IPU, ICCPR ve ICESCR bu örgütler arasındadır. göre demokratik siyasetin gereği olarak bu daha da geliştirilmelidir. Ayrıca madem uluslararası örgütler ve sivil toplum kuruluşları bu konuda gerekli azmi gösterip gerekli düzenlemelerin yapılmasına öncülük etmekte, o zaman bu kuruluşlar sonuna kadar desteklenmeli ve yasal düzenlemelerin sonuna kadar izinde olunmalıdır. KAYNAKÇA ALEXANDER, A. & WELZEL C. (2011). “Islam and Patriarchy: How Robust Is Muslim Support for Patriarchal Values?” World Values Research, 4(2): 40-70. BAYAT, A. (2015), İslam’ı Demokratikleştirmek- Toplumsal Hareketler ve Post-İslamcı Dönüş, çev. Ö. Gökmen, İletişim, İstanbul. ELBADAWI I. and MAKDISI S. (2011), Democracy in the Arab World-Explaining the Deficit, Routledge, London & New York. ETZIONI, A. (1995), New Communitarian Thinking- Persons, Virtues, Institutions and Communities, University Press of Virginia, London. GIDDENS, A. (2010), Mahremiyetin Dönüşümü, çev. İdris Şahin, (2. Baskı), Ayrıntı Yay., İstanbul. HAUSMANN R., TYSON L. D., BEKHOUCHE Y. and ZAHIDI S. (2014), “The Global Gender Gap Report 2015”, World Economic Forum. KANDIYOTI, D., (1991), “Women, Islam and the State”, Middle East Report, 9–14. KAZEMI F. (2004), Toplumsal Cinsiyet, İslam ve Politika, çev. D. ÖZALPAT “Social Research", Vol: 67 No: 2 (Summer 2000), s.453-474. RIZZO H., MEYER K. and ALI Y. (2002), Women’s Political Rights: Islam, Status and Networks in Kuwait, Sociology, Sage pub., London. SARIBAY, A. Y., (1996), Siyasal Sosyoloji, 3.Baskı, Uludağ Üni Yay., Bursa. SAIKAL A. and SCHNABEL A., (2003), Democratization in the Middle East: Experiences, Struggles, Challenges, United Nations University Press. SOUFI H. (2009) “Parliamentary democracy and the representation of women in Arab countries”, Contemporary Arab Affairs, 2:2, 252-271 VASQUEZ I., PORCNIK T. (2015), The Human Freedom Index, A Global Measurement of Personal, Civil and Economic Freedom, Fraser Institute, USA YAYLI, H., EROĞLU, G. (2015) “Yerel Katılım Bağlamında Türkiye’de Kadın Temsili”, International Journal of Science Culture and Sport, Özel Sayı 3, Doi: 10.14486/IJSCS318