Word`e Aktar - Prof.Dr.Bülent TOPUZ

advertisement
BOĞAZ ŞİKAYETLERİ
Açıklama: BU KONU GELEN SORULAR DOĞRULTUSUNDA 22.11.2010 TARİHİNDE
YENİLENDİ.
Kategori: BOĞAZ
Eklenme Tarihi: 23.Kasım.2010
Geçerli Tarih: 19.Temmuz.2017, 00:47
Site: Prof.Dr.Bülent TOPUZ - KBB Bilgilendirme Portalı
URL: http://bulenttopuz.com/haber_detay.asp?haberID=90
Ağız Boğaz kuruması: Tükrük salgısı ağız ve diş temizliği için gereklidir. Temizlik
mekanik olduğu kadar enzimler ve antikorlar sayesinde antibakterial etkiye de sahiptir.
Lokmaların ıslanmasını, şekil almasını ve kolayca yutulmasını sağlar.
Ağız solunumu en sık karşılaşılan ağız kuruması nedenidir. Şeker hastalığı, sıvı kaybı,
tükrük bezi hastalıkları, ışın tedavisi, guatr bezi hastalıkları, idrar söktürücü ve alerji ilaçları
kullanımı diğer nedenlerdir.
Gripal enfeksiyonlar sırasında da boğaz kuruması görülür.
Ağız içinde tekrarlayan ağrılı yaralar: Behçet hastalığı, pemfigus vulgaris, aftöz
stomatit, dil kanseri ağızda yara ile ortaya çıkabilirler.
Ağız içinde geçmeyen yara: Bir hafta geçmeyen her türlü yarada en kısa zamanda
uzman görüşüne başvurmalıdır. Bu yaralar kanser olmasalar bile kansere dönüşme
ihtimalleri açısından erkenden değerlendirilmelidir. Protez vurukları da aynı şekilde ele
alınmalıdır.
Yutma güçlüğü: Boğaz hava ve sindirim yolunun ortak pasajıdır. Bu bölgedeki
hareketlerin çoğu refleks mekanizmalarla yönlendirildiğinden mükemmel bir ahenk içinde
çalışmaktadırlar. Yutma esnasında solunum pasajı hem geniz yönünde, hem de gırtlak
girişinde tamamiyle kapalıdır. Geniz yönünü kapatan organ yumuşak damaktır. Yumuşak
damak yetmezliği durumunda geniz ve buruna sıvı ve hava kaçışı olabilir. Hava kaçışı
kendini burundan konuşma ile belli eder.
Ağrılı yutma güçlüğü çoğunlukla akut enfeksiyonlara ve yaralara bağlıdır. Ağrısız olanlara
dikkatle yaklaşmak gerekir. Katı gıdalarda yutma güçlüğü ve takıntı hissi tümoral
lezyonlara işaret eder.
Bazı hastalarda yutak bölgesinde bademcik yapısında doku serpilmesi olur. Bu hastaların
boğazı kaldırım taşı döşenmiş gibi engebelidir. Hasta bu engebeli durumu yutma esnasında
hisseder ve devamlı yukunarak kurtulmak ister. Ancak sabit olan bu dokudan yutkunarak
kurtulmak mümkün değildir.
Çenede açılma, kapanma ve şekil bozuklukları: Çene eklemi açıldığı zaman, ağız
açıklığının hastanın kendi eli ile üç parmak kalınlığına ulaşması gerekir. Aksi halde açılma
bozukluğundan söz edilir. Tükrük bezi hastalıkları, çene eklemi hastalıkları, bademcik
apsesi, elmacık kemiği kırığı ve tetanoz açılma bozukluğu nedenleridir.
Normal olarak üst çene alttakinden biraz büyüktür. Bu büyüklük nedeniyle tam kapanma
halinde üst çene alt çenenin üzerinden çepeçevre taşar. Aksi çene ve diş yapısında
bozukluk olarak değerlendirilir.
Çene ekleminde çiğneme sırasında artan ağrı eklem hastalığına işaret eder. Eklem
hastalıklarının sebebi çenede kapanma bozukluğu, eksik diş, sürekli aynı tarafla çiğneme
ve stresli yaşantıdır. Çene eklemi problemleri kulak ağrısı şeklinde de ortaya çıkabilir.
Ağız Kokusu: Normal olarak sabahları bir miktar ağız kokusu olabilir. Bu tür bir kokuyu
oruç tutan kişilerde gün boyu hissetmek mümkündür. Bunların dışındaki kokular bir
hastalığa işaret edebilir. Diş çürükleri, diş eti hastalıkları, tükrük salgısını azaltan
hastalıklar, bademcik iltihabı, sinüzit, burun iltihabı ağız kokusuna neden olabilen
nedenlerdir. Beslenemeyecek kadar büyüyen tümörlerde nekroz kokusu olur. Bunların
dışında karaciğer yetmezliği, böbrek yetmezliği, akciğer apsesi, sindirim sistemi
hastalıkları kokuya neden olabilecek diğer ihtimaller olarak sayılabilir.
Dilde yanma ve acıma hissi: Şeker hastalığı ve kansızlıkta görülebilir. Menapozdaki
kadınlarda dilin yüzeyel tabakasının incelmesine bağlı olarak sık rastlanır. Bazı hastalarda
patlıcak alerjisi görülür. Bu hastalarda dil şişer.
Tat bozukluğu: Tat duyusu bir taraftan iştahı etkilerken, diğer taraftan vücuda zararlı
maddeler için uyarıcı olabilir.
Işın tedavisi, yüz felci, burun iltihabı, kansızlık, şeker hastalığı, tükrük bezi hastalıkları,
alkol, sigara, gebelik ve yaşlanma tat duyusu bozukluğu yapabilir.
Ağızdan kan gelmesi: Aynı zamanda burun kanaması da varsa kanamanın kaynağı
burundur. Sabahları tükrüğü boyayan kanama büyük ihtimalle diş eti hastalığına bağlıdır.
Öksürükle beraber gelen taze kanın kaynağı alt solunum yolları ve akciğerler olabilir.
Öksürük olmadan gelen taze-pıhtılaşmış kan ise ağız, dil kökü ve boğazda travma sonucu
yırtılan herhangi bir yüzeyel vene ait olabilir. Ağızdan bol kan gelmesi yemek borusu varis
kanamalarını akla getirir.
Konuşma bozukluğu: İşitmesi, akli ve ruhi gelişimi normal olan çocuklarda konuşma
bozukluğunun sebebi; dil bağı, sert damak arkının fazla yüksek olması, yumuşak damak
yetmezliği gibi organik sebeplere bağlı olabilir.
Ağız içinde kitle: Hastalar tarafından ağız içinde kitle olarak tarif edilen lezyonların önemli
bir kısmı normal anatomik oluşumlardır. Bunlar:
1. dil kökünde açıklığı öne bakan ve dil ‘’V’’si adı verilen bir düzende yerleşmiş olan tat
tomurcukları
2. dil bağının ağız tabanına bağlandığı yerin hemen iki yanında çene altı tükrük bezlerinin
kanal ağızları
3. Dilin yukarı kaldırılması ile ortaya çıkan dil altı tükrük bezlerinin oluşturduğu iki taraflı
tümseklik.
Bunların dışında yanak mukozasında toplu iğne başı büyüklüğündeki sarı lekeler yağ
dokularıdır. Yine yanak mukozasında dişlerin kapanma hizasında önden arkaya doğru
uzanan beyaz bir çizgi görülebilir. Bu çizgi tekrarlayan ısırmalara bağlı nedbe dokusudur.
Bu iki oluşumun patolojik bir önemi yoktur.
Tekrarlayan bademcik enfeksiyonu geçiren hastalarda bademcik üzerinde çıkıntı şekilnde büyümeler görülebilir.
Bunların dışında kalan kitleler patolojik olarak değerlendirilmelidir ve en kısa sürede
doktora başvurulmalıdır.
Dudakta yara: Dudakta yara daha çok güneş ışınlarına uzun süre maruz kalmanın bir
sonucu olarak ortaya çıkmaktadır. Bunun sebebi güneşin ultraviyole ışınlarının yaptığı
hasardır. Hasar zamanla kanser gelişimine zemin hazırlar. Anlaşılacağı üzere güneş
ışınlarından korunmak çok önemli olmaktadır. Oluşan yaralar için en kısa sürede uzman
görüşüne başvurmalıdır.
Gırtlak:
Gırtlak boyun orta hatda adem elması olarak bilinen, bir sertlik şeklinde ele gelir. Gırtlağın
3 temel fonksiyonu önem sırasına göre akciğerleri koruma, solunum ve sestir. Akciğerleri
korurken solunumu durdurur, gerekirse öksürük refleksi ile temizliği sağlar.
Yutma dilin lokmayı boğaza itmesi ile başlar. Boğaza geçen lokma refleks yutkunma
hareketini başlatır. Kasılan kaslar gırtlağı yukarı çeker. Bu esnada hava yolu kapanır, yemek
borusu genişler ve lokma yemek borusuna geçer.
Nefes alma esnasında gırtlak açıklığı en geniş çapına ulaşır. Ses çıkarırken kapanır. Dar
bölgeden hava geçişi sesi ortaya çıkarır. Sesin çeşitli harflere dönüşmesi ise dil sayesinde
olur.
Ses kısıklığı: Hastalığın gırtlaktan kaynaklandığının en büyük delilidir. Tedavi alsın
almasın 15 gün içinde düzelmeyen ses kısıklıklarının uzmana danışılması gerekir. İltihap,
ses teli felci, polip ve nodüller, selim ve habis tümörler ses kısıklığı yapan nedenler
arasındadır.
Solunum zorluğu: Nefes alma esnasında boyunda, göğüs kafesinde kaburgalar arasında ve
karın üst kısmındaki içe çekilmeler solunum sıkıntısının gırtlakta olduğuna işaret eder.
Nefes alma sırasında, havanın dar bölgeden geçerken oluşturduğu, düdüğü andırır bir ses
vardır.
Konjenital darlıklar ve zarlar, gırtlak yumuşaklığı, iltihaplar, iki taraflı ses teli felci, alerji
ve tümörler darlık yapabilecek nedenler arasındadır.
Öksürük: Daha çok iltihabi hastalıklarla birlikte görülür. Ses teli felcinde de görülebilir.
Ağız solunumu yapanlarda, alerjenlere karşı reaktif olanlarda kuru irritatif öksürük; akciğer
hastalığı olanlarda astmatik veya balgamlı öksürük görülebilir.
Download