TÜRKİYE’NİN PALEOTEKTONİK VE NEOTEKTONİK EVRİMİ Prof. Dr. Sabah YILMAZ ŞAHİN Mayıs-2011 Paleotektonik, Neotektonik, Yaşlı ve Genç tektonik Paleotektonik ve Neotektonik, Yapısal bir sınıflama olup; tektonik olaylarda değişiklik meydana geldiği için devamsızdır. Paleotektonik, Bu süre içersinde pek çok tektonik rejim değişikliği olmuş veya olmamış olabilir, Neotektonik, Son tektonik rejim değişikliğinden günümüze kadar devam eden, güncel veya aktif tektonik olayları içerir. Yaşlı ve Genç tektonik, kronolojik/zamansal bir sınıflama olup, zaman olarak yaşlı ve genç olaylardan bahseder ve zaman içerisinde devamlılık gösterir. •Türkiye’deki levha sınırları ve Ketin (1966) tarafından tanımlanmış olan Paleo-tektonik bölgeler –Pontidler, Türkiye’nin kuzey kesimlerini oluşturmakta ve diğer tektonik birliklerden İzmir-Ankara-Erzincan kenet zonu ile ayrılmaktadır. –Şengör (1984) Pontidleri Sakarya kıtası ve Rodop-Pontid fragmanı şeklinde iki bölüme ayırırken, •Okay (1986) Pontidleri İstanbul ve Sakarya zonları ile Istranca masifi şeklinde üç ana zona ayırır. •Anatolidler ana olarak kristalin masifleri kapsamaktadır ve şiddetli Alpin metamorfizmasına uğramıştır. • Okay (1984, 1986) Anatolidleri Afyon-Bolkardağı, Tavşanlı zonları ve Menderes-Kırşehir masifleri gibi dört zona ayırmış ve bunların Torosların başkalaşıma uğramış eşlenikleri olarak kabul etmiştir. Toridler, Paleozoyik-Erken Tersiyer yaşlı ekaylı-naplı yapılı sedimanter kayaçlardan oluşmuştur. Şengör (1984) Anatolid ve Torid tektonik birliklerini Anatolid-Torid platformu olarak tanımlamış ve bu platformu Menderes-Toros bloku ve Kırşehir bloku şeklinde İç Toros keneti ile birbirinden ayrılan iki bölüme ayırmıştır. Kenar kıvrımları ise Arap platformunun kuzeye bakan pasif kıta kenarını temsil etmekte ve hafifçe kıvrımlanmış deforme olmuş kayaçları kapsamaktadır. Türkiye, Alpin orojenik sisteminin en genç ve en aktif bir bölümünü oluşturur. Türkiye’nin Tektoniği (Tüysüz & Okay, 2005) Alpin Orojenik sistemi, Tetis okyanusunun farklı kollarının kapanmasıyla oluşur. Tetis Okyanusunun kapanması esnasında, Gondwana ve Lavrasya kıtalarına ait farklı kıtasal parçalar çarpışırlar. Türkiye, bu kıtasal parçalar ve bu parçalar arasındaki kalıntı okyanusal malzemelerin yer aldığı bir orojenik mozaik (Orojenik Kolaj) şeklindedir (Okay and Tüysüz, 1999). TURKİYE’NİN PALEOTEKTONİK EVRİMİ Alp-Himalaya orojenik kuşağı içerisinde yer alan ve Tetis okyanusunun evrimi ile ilişkili olan Türkiye’nin paleotektonik evrimi, genelde, Permo-Triyas yaşlı Pangea’nın Lavrasya ve Gondwana kıtalarını birbirinden ayırmasıyla başlar. Permo-Triyas zamanda; Türkiye’nin Permo-Triyas zamanındaki en önemli jeolojik olayı Paleo-Tetis okyanus tabanının güneye eğimli bir dalma-batma zonu ile Türkiye platformu altına girmesi veya dalmasıdır. Bu dalma-batma Triyas başında “Karakaya Kenar Denizi”’nin açılmasına neden olmuş (Alt Triyas’ta) ve bu deniz (ofiyolitli melanj fasiyesinde Karakaya formasyonunu oluşturur) Triyas sonuna doğru kapanmıştır. Doğu Akdeniz ise, Üst Triyas (Karniyen-Noriyen) zamanında açılmaya başlamış, böylece bu bölgede “Neo-Tetis” oluşmaya başlamış, bu açılma doğuya doğru Zağros okyanusu üzerinden Himalaya’lara kadar uzanmış ve kuzeydeki Kimmeriyen kıtasını Gondwana-Land’ den ayırmıştır. Doğu Akdeniz’in kapanması ise Orta Miyosen’de Bitlis-Süturu boyunca gerçekleşmiştir. 1. Istranca, İstanbul ve Sakarya Zonları, 2. Konya bloğu 3. MenderesToros bloğu, 4. GD Anadolu Bölgesi Üst Triyas (Noriyen) Döneminde Küre kompleksi, Neotetis ve Paleotetis okyanus alanları Jura Başındaki Durum Jura başlangıcında (Alt Jura) Türkiye’deki Kimmeriyen Kıtasının sürekli olarak parçalandığı ve bu nedenle; Anatolid-Torid platformu ile Alanya, Bolkardağları, Malatya, Keban, Pötürge ve Bitlis Masifleri gibi diğer küçük kıta parçalarının meydana gelmesine neden olduğu bir dönemi temsil eder. Bu süre içinde Neo-Tetis’in Güney Kolu devamlı olarak büyümekte ve kökensel olarak Paleo-Tetis’in kenar havzası durumunda olan kuzey kolu ise, bugünki Batı Akdeniz alanı boyunca genişlemekteydi. Bu dönemde ayrıca Doğu Pontid bölgesinde şiddetli bir toleyitik volkanizma faaliyete geçmiş ve kuzeye dalımlı Paleo-Tetis yayının volkanik ekseni yakınında “riftleşme” başlamıştır. Paleo-Tetis yayı Jura başındaki riftleşme nedeniyle, bir “Ada-Yayı” haline geliyor ve burada güneye bakışlı Atlantik Tipi bir kıta kenarının başlangıcını oluşturuyordu. Alt Jura – Üst Jura Jura Sonu-Kretase Başındaki Durum Paleo-Tetis Orta Jura’da kapanmıştır. Bu kapanma, Doğu Pontidlerin doğu kesiminde ve Kafkasya’da kabuk kalınlaşmasına ve Tibet-Tipi volkanizmaya neden olmuştur. Diğer yönden Doğu Pontidlerde Üst Jura-Alt Kretase boyunca karbonat şelf tortulları birikmiş, kara yükselmesi hızlanmış ve resifler arasına türbititler yerleşmiştir. Üst Jura-Alt Kretase döneminde Anatolid-Pontid Platformu üzerinde karbonat sedimantasyonu devam etmektedir. Jura Sonu-Kretase başı aynı zamanda Türkiye’nin NeoTetis Ofiyolitlerinin büyük bir kısmının meydana geldiği dönemdir (Alplerde ve Doğu Tetis bölgesinde olduğu gibi). Sonuç olarak, Türkiye’de Triyas Sonu-Jura başında açılmaya-riftleşmeye başlayan NeoTetis’in ilk kapanımı, ofiyolitlerin yayılımı ve karbonat platformunun oluşumu ile Jura Sonu-Kretase başında meydana gelmiştir. Üst Kretase-Alt Tersiyer (65 MY) Üst Kretase Paleo-tektonik harita •Üst Kretase’de bütün Pontid kuşağı boyunca bir dalma-batma olayı başlamıştır. •Bu kesimde Neotetis’in kuzey kolu (Vardar okyanusu) Pontidler altına dalmış ve Doğu Pontidlerde şiddetli bir magmatizma başlamıştır. •Rodop-Pontid parçasının üzerinde magmatik yay gelişirken önünde ise bir melanj kaması birikmeye başlamıştır. •Yine Geç Kretase’de dalma-batmaya bağlı olarak Rodop-Pontid ada yayının arkasında Karadeniz açılmaya başlamıştır (Letouzey ve diğ., 1977). •Paleosen-Eosen sürecinde Karadeniz açılmaya devam etmiş ve okyanusal temelinin giderek soğumasına bağlı olarak daha da çökmüştür. Anadolu’da Neotetis’in kuzey kolunun güneyinde bugünkü Anatolidleri ve Toridleri kapsayan AnatolidTorid platformu bulunmaktaydı. Platformun kuzey kesimleri Erken Kretase’de genellikle palejik bir ortam şeklindedir. Geç Kretase’de Anatolid-Torid platformu ve Arap platformu üzerine yaygın olarak ofiyolit yerleşmeye başlamıştır (Ricou, 1971; Ricou ve diğ., 1975). Ofiyolitler Arap platformu üzerine Anatolid-Torid platformundan önce yerleşmiş olabilir. Kampaniyen-Maastrihtiyen süresinde Bozkir ofiyolit napı, Anatolid-Torid platformu üzerine tırmanmaya başlamıştır. Anatolit-Torid platformu üzerindeki ofiyolitik olistostromlar ve Maestrihtiyen yaşlı filişler bunların kanıtlarıdır. Yine ilerleyen ofiyolit napları altındaki kayaçlar YB/DS metamorfizmasına uğramışlardır. Aynı süreçte Bitlis-Pötürge kıta parçası üzerine de ofiyolit napları yerleşmiştir. Malatya-Keban ve Bitlis-Pötürge masiflerinin metamorfizması da bu ofiyolit üzerlemesi ile ilişkilidir. Ofiyolit yerleşiminden hemen sonra veya aynı süreçte Bitlis-Pötürge kıtasının altına doğru kuzeyden güneye doğru bir dalma-batma zonu gelişmeye başlamıştır. Bu dalma-batma ile İç Toros okyanusu yitime başlamıştır. Bu ofiyolit yerleşmesi Bitlis-Pötürge kıtası ile Arap platformunun çarpışması sonucu da gelişmiş olabilir. Geç Maestrihtiyen’de Maden kenar denizi açılmaya başlamıştır. Geç Paleosen (?)-Erken Eosen’de doğuya doğru incelerek ve/veya çatallanarak sona eren Anatolid/Torid platformu ile Pontid ada yayı çarpışmıştır. Bu çarpışma Batı Anadolu’da Lütesiyen ve Orta-Doğu Anadolu’da Priaboniyen öncesinde gerçekleşmiştir. Çarpışmanın hemen ardından Anatolid/Torid platformunda büyük ölçekli iç deformasyonlar başlamıştır. Çarpışma sonucu Anatolid-Torid platformu kuzeye eğimli bindirmelerle dilimlenmiş ve Eosen-Oligosen yaşlı flişmolas havzaları oluşmuştur. Anatolidler ilerleyen Bozkır napları (Likya, Beyşehir-Hoyran, Hadim napları, Kırşehir üzerindeki itki fayları) altında gömülmeye başlamıştır Dilimlenme sonucu naplar altında gömülen üst kesimler YB/DS başkalaşımına uğramış, derinlerde aneteksiye varan başkalaşımlar oluşmuş ve tipik İç Anadolu kristalin masifleri doğmuştur. Toroslardaki karmaşık nap sistemleri bu dilimlenmelerin oluşturduğu napların güney uçlarını oluşturur. Anatolidlerin oluşum yaşı konusunda araştırıcılar arasında çok farklı görüşler vardır. Bazı araştırıcılar Anatolidleri Alpin öncesi ara masifler olarak yorumlarken, Ketin’e (1959, 1966) göre Anatolidleri etkileyen ilk olaylar Geç Kretase-Erken Tersiyer deformasyonlarıdır. Bu esnada Güneydoğu Anadolu’da Maden ve Çüngüş havzaları genişlemelerinin maksimumuna ulaşmıştır. İç Toros Okyanusunun en batı kesimi olan Ulukışla bölgesi Paleosen-Eosen döneminde şiddetli bir fliş ve yaban fliş çökelimine sahne olmuş, bu süreçte Doğu Anadolu Yığışım Karmaşığı maksimum büyüklüğüne ulaşmıştır. Alanya Masifi, altındaki Antalya napları ile birlikte bir nap paketi şeklinde Paleosen-Eosen döneminde daha sonra oluşacak olan Isparta açısı (üçgeni, dirseği) içine yerleşmiştir. Eosen (50 MY) Üst Eosen- Alt Miyosen arasındaki dönemde Türkiye orojenik kuşağı kuzey-güney yönde sıkıştırılmaya devam etmiş, Anatolidler yükselmiş ve örtü kayalarının aşındırılması başlamıştır. Kuzey-güney sıkışma ve Bozkır naplarının son yerleşim bölgelerine ilerlemesi sonucu masifler yükselmiş, kıtasal kabuk kalınlaşmış, kalınlaşma nedeniyle derinlerde kısmi ergimeler gelişerek Batı Anadolu’da yaygın bir silisik volkanizma gelişmiştir. Geç Eosen-Oligosen’de Beyşehir napları erişecekleri son noktaya ulaşmıştır. Likya napları güneye doğru ilerleyerek otokton Beydağları üzerine ilerlemiştir. • Menderes Masifi Batı Anadolu’da Likya napları altında bir tektonik pencere şeklinde yüzeylemiştir. Geç Eosen’de Orta Anadolu’nun doğusu ile Güneydoğu Anadolu’da yer alan İç Toros Okyanusu ve Maden Havzası kapanmıştır. Çarpışma Doğu Anadolu Yığışım Karmaşığının batı kesimini deforme ederek daha fazla büyümesini engellemiştir. Çarpışmadan hemen sonra Çüngüş havzası, blokları Maden, Bitlis/pötürge masifinden derlenen olistostromal çökellerle v e fliş çökelleriyle beslenmeye başlamıştır. İç Toros Okyanusunun ve Maden havzasının kapanması ile aynı zamanda Yozgat’tan Karsa kadar uzanan geniş bir kuşak boyunca andezitik volkanizma gelişmeye başlamıştır. Bu kapanma döneminden sonra Afrika’nın Avrasya’ya yaklaşması bu kez Güney Türkiye’nin altına doğru tümüyle kuzey yönünde gelişen bir dalma-batma zonu tarafından karşılanmaya başlamıştır. Dalma-batma zonunun yılankavi bir gidişi vardır. Dalma-batma zonunda Çüngüş havzasının doğu kesiminde genç bir okyanusal litosfer tüketilirken, Batı-Orta Anadolu’nun güneyinde ise Orta Mesozoyik yaşlı bir okyanusal litosfer tüketilmektedir. Bu geometri ve yaş ilişkileri Eosen’de başlayan sol yönlü Ecemiş fayının gelişme nedeni olarak da düşünülebilir. Anatolid-Torid platformu ve Doğu Anadolu Yığışım Karmaşığı’nı (DAYK), Afro-Arabistan levhalarından ayıran Neo-Tetis’in güney kolu ise Geç Kretase’de kapanmaya başlamış sadece Bitlis-Zağros kesiminde orta (erken?) Miyosen’de Arabistan Avrasya son çarpışması gerçekleşmiştir. Doğu Akdeniz’in bugün okyanusal litosferle altlanan kesimi, Neotetis güney kolunun henüz kapanmamış bir kalıntısıdır. Türkiye’de Neotektonik devreyi başlatan işte bu kapanmadır. •Kapanmanın yaşı Şekil de gösterilenden başka şekilde saptanabildiği takdirde Türkiye’de Neotektonik devrenin başlangıç yaşı da yeni yoruma göre değişecektir. Üst Miyosen (11 MY) Türkiye’nin Paleo-tektonik Birimleri Okay & Tüysüz, 1999 Türkiye’de Neotektonik devreyi Anadolu-Arabistan çarpışması başlatmıştır (11 My önce). Neotektonik Dönem Türkiye’de 11 MY önce Bitlis-Zagros süturu boyunca Tetis Okyanusunun kapanmasından sonra, Paleotektonik dönem sona ermiş ve Neotektonik dönem başlamıştır. Neotektonik dönem sırasında, Arap yarımadası kuzeye Ölü Deniz Fayı boyunca hareket etmeye devan etmiş ve Doğu Anadolu’da sıkışmalı tektonik rejimi meydana getirmiştir. Bu sıkışma/konmpresyon rejimi, Doğu Anadolu’da kabuksal kalınlaşma ve yükselme ile son bulmuştur. Bu esnada D-B uzanımlı ters faylar ve bindirmeler, kıvrımlar ve bazı basenler gelişmiştir. Bu sıkışmalı rejim (5 MY), başlangıç esnasında Anadol’nun batıya kaçışı ile yer değişmiştir. Anadolu plakası, KAF ve DAF boyunca batıya hareketi başlamıştır. Anadolu plakasının KAF ve DAF boyunca batıya kaçışı Arap Plakası 18 mm/yıl batıya doğru hareket etmekte ve Anadolu Plakası da batıya doğru ve saatin tersi yönünde dönme göstermektedir. Anadolu’nun Arap plakası tarafından kuzeye doğru sıkıştırması sonucu 4 Neotektonik Provens gelişmiştir; 1. Doğu Anadolu “Sıkışma/Kontraksiyon” rejimi 2. Kuzey Anadolu Provensi 3. Orta Anadolu “Ova” Provensi 4. Batı Anadolu “Gerilme” Provensi - Ova Provensi DAF ve KAF tarafından sınırlanmaktadır. - Ovalar gerilme sonucu oluşan basenlerle karakteristiktir - Basenler oblik faylara sıçrama yapar - Doğu kısım sağ ve sol yanal atımlı faylar tarafından(DAFZKAFZ) deforme olmuş ve balık kılçığı şeklini almıştır - Batı kısımda ise normal faylar hakimdir Ege ve Kıbrıs yayı Ege ve Kıbrıs Yayları Afrika Plakası K-KD boyunca Anadolu Plakası altına doğru dalmaktadır. Doğu Akdeniz kuşağında Anadolu ve Afrika kıtaları arasındaki bu yakınlaşma, Ege ve Kıbrıs yayları boyunca dalma-batma ile gerçekleşmektedir. Ege yayı boyunca dalma batmanın başlaması için 13-26 MY ortalama 5-10 MY önerilmiştir (Okay and Tüysüz, 1999) Kıbrıs Yayında M=6 ve daha büyük depremler olmaktadır. Kıbrıs yayının doğu kesiminde doğrultu atımlı deformasyonlar hakimdir. Türkiye’nin günümüzdeki durumu DOĞU PONTİDLER, ARAKLI-TRABZON