Manyetik Sıvının Yüzey Geriliminin Işık Kırınımı

advertisement
ÖZEL EGE LĠSESĠ
Manyetik Sıvının Yüzey Geriliminin IĢık Kırınımı
Yöntemiyle Bulunması, Elektrik Alan ve Manyetik Alan ile
Yüzey Gerilimi DeğiĢiminin Ġncelenmesi
HAZIRLAYAN ÖĞRENCĠLER:
Baran BAYRAKCI
Kazım YÜKSEL
2013
ĠZMĠR
ĠÇERĠK LĠSTESĠ
Projenin Amacı………………………………………………………………………………….. 2
1. GĠRĠġ……………………………………………………………………………………………. 2
1.1 Sıvılarda Yüzey Gerilimi ……………………………………………………………….. 3
1.2 Yüzey Gerilimi Ölçme Yöntemleri…………………………………………………….. 5
1.2.1 Kılcalda (kapillerde) Yükselme Yöntemi…………………………………………. 6
1.2.2 Damla Ağırlığı Yöntemi…………………………………………………………...... 7
1.2.3. Asılı Damla Yöntemi(Pendant Drop Method)…………………………………... 8
1.2.4 Plaka Yöntemi (Wilhelmy Plate)…………………………………………………... 8
1.2.5 Halka-koparma yöntemi (Du Noüy Tensiyometresi)……………....................... 9
1.2.6 Salınımlı (Osciilating) Jet Yöntemi……………………………………………….. 10
1.3 IĢık Kırınımı ile Ölçme Yöntemi……………………………………………………….. 10
1.3.1 Işık Dalgalarında Girişim ve Kırınım……………………………………………… 11
1.3.2 Işık Kırınımı Yöntemi ile İlgili Teorik Bilgiler……………………………………… 13
1.4 Manyetik Nano Partiküllerin Üretim Yöntemi……………………………………..... 15
2.YÖNTEM……………………………………………………………………………..…………. 16
2.1 IĢık Kırınımı Deney Düzeneği ile Suyun Yüzey Geriliminin Bulunması........... 16
2.2 IĢık Kırınımı Deney Düzeneği ile Manyetik Sıvının Yüzey Geriliminin
Bulunması..................................................................................................................19
2.3.IĢık Kırınımı Deney Düzeneği ile Manyetik Sıvının Elektrik Alan
Altında Yüzey Geriliminin Bulunması.................................................................... 21
2.4.IĢık Kırınımı Deney Düzeneği ile Manyetik Sıvının Manyetik Alan
Altında Yüzey Geriliminin Bulunması…………………………………...................... 22
3. SONUÇLAR VE TARTIġMA………………………………………………………….……... 24
TEġEKKÜR………………………………………………………………………………………. 24
KAYNAKLAR…………………………………………………………………………….………. 25
1
PROJENĠN AMACI
Projenin amacı, yüzey gerilimini bilmediğimiz bir sıvının(manyetik sıvı) yüzey gerilimini
hazırlanan deney düzeneği ile bulmak, elektrik alan ve manyetik alan altında sıvının yüzey
geriliminin nasıl değiştiğini incelemektir. Sıvının yüzey gerilimi hesaplanmadan önce, hazırlanan
deney düzeneği ile doğru ölçüm yapıldığından emin olmak için suyun yüzey geriliminin aynı
yöntemle bulunarak literatürde bilinen gerçek değeri ile karşılaştırılması amaçlanmaktadır.
1. GĠRĠġ
Belirli bir hacme sahip olmasına rağmen sabit bir şekli olmayan ve öteleme hareketi yapabilen
maddelere sıvı madde denir. Sıvılar, içinde bulundukları kapların ya da doldurdukları hacimlerin
şeklini alırlar. Sıvılar öteleme hareketi yapabilirler ve normal şartlar altında sıkıştırılamazlar.
Demir, nikel ve kobalt gibi az sayıdaki maddenin sıvı hâlleri dışındaki sıvılar mıknatıstan
etkilenmezler. Sıvı ve gazların her ikisine birlikte akışkanlar denir. Sıvı molekülleri bir arada
tutan en önemli faktör, moleküller arası çekim kuvvetleridir. Sıvı molekülleri ile diğer maddelerin
molekülleri arasında da çekim kuvveti oluşur. Aynı tür moleküller arasındaki çekme kuvvetine
kohezyon kuvvetleri denir. Farklı tür moleküller arasındaki çekme kuvvetlerine adezyon
kuvvetleri denir.
ġekil 1. Su damlaları
Kohezyon, tek bir maddenin içerisindeki atomların, moleküllerin, iyonların ve benzer
parçacıkların bir arada tutulmasını sağlayan bir çekim kuvvetidir. Bundan dolayı madde
kendisini oluşturan parçacıkların bir arada tutulmasından dolayı dağılmadan durabilir. Şekil 1’de
görüldüğü gibi su damlacıkları örneği tipik bir kohezyon örneklemesidir. Bir su damlasını
oluşturan her bir taneciğe diğer tanecikler tarafından kohezyon kuvveti etki eder. Tanecikler
öteleme hareketi yapabildiğinden maruz kaldıkları bu kuvvetler nedeniyle birbirlerine yaklaşarak
yüzey alanını küçültürler. Böylece damlayı oluşturan tanecikler mümkün olan en küçük uzaklıkta
toplanarak bir şekil oluştururlar. Bu şekilde en küçük yüzey alanına sahip olan küredir.
2
Adezyon birbirine benzemeyen iki madde arasında meydana gelen çekim kuvvetidir. Örneğin
test tüpünün içine koyduğumuz su ile civa arasında yüzeyde meydana gelen şekil farklı
olacaktır. Test tüpü içerisindeki suyun yüzeyi yukarı doğru bir yay şeklinde gözükür. Civa
bulunan test tüpünde ise civa yüzeyi aşağı doğru bir yay meydana getirir. Civa molekülleri
arasındaki çekim kuvvetinin (kohezyon), civa molekülleri ile cam molekülleri arasındaki çekim
kuvvetinden (adezyon) büyük olması nedeniyle bu durum oluşmaktadır. Adezyon ve kohezyona
bağlı olan bu etkileşim, sıvı yüzeylerinde bir gerilime neden olur. Sıvıların yüzeylerinde meydana
gelen bu gerilime yüzey gerilimi denir. Sıvıların özeliklerinden biri olan yüzey gerilimi aşağıda
daha yakından incelenmiştir[4].
1.1 Sıvılarda Yüzey Gerilimi
Sıvı içindeki moleküller, çevresindeki diğer moleküller tarafından, her yöne moleküller arası
kuvvetlerle, eşit olarak çekilirler. Oysa sıvının yüzeyindeki moleküller yalnızca sıvının iç kısmına
ve yanlara doğru çekilirler. Şekil 2’de moleküller arası kuvvetlerin bir sıvının yüzeyindeki ve
içindeki bir moleküle etkisi görülmektedir. Komşu moleküllerin çekiminin artışı, içerdeki
molekülleri yüzeydeki moleküllerden daha düşük enerji düzeyinde tutar. Bu da, çok sayıda
molekülün sıvı içine gitmesi ve az sayıda molekülün yüzeyde kalmasıdır. Bu durum, sıvı
yüzeyinin küresel bir şekil alarak küçülmesine neden olur. Sıvıların yüzey alanlarını küçültmeye
doğal olarak eğilimli olmaları, havada asılı duran bir sıvı damlacığının küresel oluşundan açıkça
görülmektedir. Sıvı yüzeylerinde, tanecikler arasındaki çekim kuvvetlerinden kaynaklanan
gerilmeye yüzey gerilimi denir. Yüzey gerilimi sıvı yüzeyinin bir zar tabakası ile kaplıymış gibi
gergin olmasını sağlar. Bir sıvının içine girmek ya da sıvıdan dışarıya çıkabilmek için sıvının
yüzeyinde oluşan bu zar etkisini delmek yani yüzey gerilimini yenmek gerekir.
ġekil 2. Moleküller arası kuvvetlerin bir sıvının
yüzeyindeki ve içindeki bir moleküle etkisi.
Şekil 3’te görüldüğü gibi yüzey gerilimi sayesinde bir ataç su yüzeyinde yüzdürülebilir ve su
örümceği yüzey gerilmesi sayesinde su içinde rahatça hareket edebilir. Deniz yüzeyinde ince bir
film tabakası ile kaplıymış gibi bir görüntü oluşmasına neden olan da yüzey gerilimidir. Sıvı
molekülleri arasındaki kuvvetler kısa menzilli kuvvetlerdir. Yüzey gerilimi, sıvının yüzeyindeki
herhangi bir doğrunun birim uzunluğuna, dik doğrultuda etki eden kuvvettir. Bir sıvının yüzey
gerilimi, yüzeyin her doğrultusunda ve her noktasında aynıdır. Yüzey gerilimi her sıvının
3
yüzeyinde oluşan bir özelliktir. Ancak her sıvının yüzey gerilimi eşit olmadığı gibi bir sıvının
yüzey gerilimi de her zaman aynı olmaz. Sıvıların bazı özellikleri yüzey gerilimleri üzerinde
etkilidir. Bir sıvının sabit bir sıcaklıktaki yüzey gerilimini, sıvının yapısına bağlı olan yüzey gerilim
katsayısı belirler.
ġekil 3. Yüzey gerilimi
Yüzey gerilimi, sıcaklığa ve sıvıyla temas ettirilen kimyasal maddelere bağlı olarak değişim
gösterebilir. Suyun yüzey gerilimi, herhangi bir sıvının yüzey geriliminden (civa hariç) büyüktür.
Tablo 1’ de bazı sıvıların sıcaklık değerlerine göre yüzey gerilmeleri verilmiştir.
Tablo1. Bazı sıvıların sıcaklık değerlerine
göre yüzey gerilimleri.
Bir sıvının yüzey gerilimi; yüzey üzerinde sıvının yüzey genişlemesine zıt olan birim uzunluk
başına düşen kuvvettir. Yüzey gerilimi, yüzeye paralel olarak etkir. Yüzey geriliminin SΙ
sistemindeki birimi N/m veya J/m2 dir. Örneğin suyun yüzey gerilimi 20 °C de 7,28.10-2 J/m2
olduğundan suyun yüzeyini 20 °C de 1 m2 genişletebilmek için 7,28 joule bir enerjiye veya 1m
boyunca sıvı yüzeyinde yer alan moleküller arası ilişkileri kesebilmek için 7,28.10 -2N luk bir
kuvvete ihtiyaç var demektir.
4
1.1.1 Yüzey Gerilimi nasıl değişir?
Sıvı üzerindeki gaz yoğunluğu çok fazla arttırıldığında veya sıvı üzerine bu sıvıda çözünmeyen
bir başka sıvı ilave edildiğinde sıvının yüzey gerilimi karşı fazdaki moleküllerle gireceği
moleküler etkileşmeler sonucu bir miktar azalacaktır.
Çoğu sıvıların yüzey gerilimleri artan sıcaklıkla doğrusal bir şekilde azalır(bazı erimiş metaller
hariç) ve moleküller arası kohezyon kuvvetlerinin sıfıra yaklaştığı kritik sıcaklık civarında çok
küçük bir değer olur. Bir sıvının sıcaklığı artarsa, taneciklerinin kinetik enerjileri de artar. Bu
durumda tanecikler daha hızlı hareket etmeye başlar. Bu da tanecikleri birbirlerine bağlayan
çekim kuvvetlerinin zayıflamasına neden olur. Çekim kuvvetlerinin azalmasından sıvının
yüzeyindeki tanecikler de etkilendiği için yüzey gerilimi azalır. Benzer şekilde, deterjan ve
sabun, suyun yüzey gerilimi azaltır. Küresel şekil almış su damlaları üzerine küçük bir sabun
köpüğü bırakılırsa su damlasının hemen yayıldığı görülür. Bu da bize sabun köpüğünün suyun
yüzey gerilimini azalttığını gösterir.
Saf bir madde içerisinde bir madde çözünüyorsa çözünen maddenin ve çözücünün karakterine
bağlı olarak yüzey geriliminin değiştiği gözlenir. Ayrıca çözünen maddenin sıvının iç
kısımlarındaki konsantrasyonunun birbirinden farklı olması gerekir. Tuz, suyun yüzey gerilimini
azaltır. Tuz, su tanecikleri arasındaki bağları zayıflattığından tanecikler arasındaki kohezyon
kuvveti azalır, bundan dolayı da yüzey gerilimi azalmış olur.
Çözeltiler ve karışımlar oluşurken maddelerin kimyasal yapıları, bu maddelerin moleküllerini
oluşturan taneciklerin elektriksel yapıları, bu taneciklerin birbirlerine bağlanma şekilleri gibi
birçok başka faktör de etkilidir. Bu nedenle karışımlar ve çözeltilerin yüzey gerilimleri karışan
maddelerin özelliklerine göre farklı farklı olabilir. Hava ortamında, su ile sirke asidi karışımının
yüzey gerilimi sirke asidinin katılma yüzdesine göre değişir. Örneğin 20 °C ile 30 °C sıcaklık
aralığında % 100 sirke asidi için yüzey gerilimi 27,6 N/m iken, % 40 sirke asidi için yüzey gerilimi
40,68 N/m, % 20 sirke asidi için yüzey gerilimi 54,56 N/m dir.
Birbiri içinde çözünmeyen iki sıvının birbirlerine temas noktasında bir yüzey gerilimi vardır ve bu
nokta ne üstteki ne de alttaki sıvıya benzemektedir. Bu sıvıların her birinin ayrı ayrı yüzey
gerilimleri toplamı bu iki sıvının oluşturduğu ara yüzey geriliminden her zaman büyüktür.
Her sıvının yüzey geriliminde bir azalma olacağına göre bir başka deyişle sıvılar yüzey serbest
enerjilerini azalttıklarına göre bu sıvıları birbirinden ayırabilmek için bir iş yapmak gerekir. Sıvılar
farklı ise bu işe adezyon işi denir. Bu iş sıvılar aynı ise kohezyon işi olarak adlandırılır. Aslında
kohezyon işi, bir sıvıyı ikiye bölüp yeni bir yüzey oluşturulabilmek için verilmesi gereken enerji
miktarıdır.
1.2 Yüzey Gerilimi Ölçme Yöntemleri
Yüzey gerilimi birçok farklı yöntemle incelenebilmektedir. En çok kullanılan yüzey gerilimi ölçme
yöntemleri alt başlıklar halinde aşağıda incelenmiştir [1,2].
5
1.2.1 Kılcalda (kapilerde) yükselme yöntemi
Sadece yer çekimi etkisi altında bulunan bir kaptaki sıvının serbest yüzü yataydır. Ancak sıvı
yüzeyinin kabın kenarında olan kısmı, sıvının kabı ıslatıp ıslatmamasına göre aşağı ya da
yukarı doğrudur. Bu olay, dar borularda (tüplerde) (kapiler=kılcal borularda) açık olarak görülür.
Kılcal borularda sıvıların yükselmesine ya da alçalmasına "kapilarite" denir. Nedeni, yüzey
gerilimdir. Kılcalda, yüzey gerilimi nedeniyle yükselen sıvı, yer çekimi ile dengelenir.
Eğer, sıvı molekülleri ile kılcal boru arasındaki adezyon kuvveti, sıvı molekülleri arasındaki
kohezyon kuvvetinden küçük ise, sıvı ıslatmaz (civa-cam gibi). Sıvı yüzeyi kılcalda, dış
kaptakinden daha aşağı düzeydedir, serbest yüzeyi konveks (dış bükey=tümsek) bir halde alır.
Eğer, sıvı molekülleri arasındaki kohezyon kuvveti, sıvı-cam arasındaki adezyon kuvvetinden
küçük ise, sıvı camı ıslatır, yayılır. Sıvı kılcal boru içinde yükselir ve üst yüzeyi konkav (iç bükey
=çukur) bir hal alır (cam-su gibi). Kılcal boruda sıvının yükselme hareketi, yüzey gerilim ile yer
çekimi kuvvetinin dengelenmesine kadar devam eder.
ġekil 5. Değme açısı ve kuvvet
bileĢenlerinin büyütülmüĢ çizimi.
ġekil 4. Bir sıvının kılcalda yükselmesi.
Şekil 4’te görüldüğü gibi, iç yarıçapı r olan ve yüzeyini ıslatan bir sıvı içine daldırılmış bir boru
düşünelim. Sıvı, yüzey gerilim nedeniyle boru içinde yükselmeye başlar. Yukarı doğru olan sıvı
hareketi yani yükselme, yüzey gerilimi ile sıvıyı aşağıya doğru çekmeye çalışan yer çekimi
kuvveti dengeye geldiği zaman durur ve boru içindeki sıvı ile ana kaptaki sıvı arasındaki
yükseklik farkı yüzey geriliminin ölçülmesini sağlar. Burada kılcaldaki sıvının yüzey geriliminden
kaynaklanan kuvvetin yukarı doğru dik bileşeni;
𝑎 = 𝛾𝑐𝑜𝑠𝜃
(1)
olarak verilir. Bu denklemde 𝜃 sıvının yüzeyi ile kapiller çeper arasındaki açı, 𝛾 yüzey gerilimini
belirtir. Şekil 5’te kılcaldaki sıvının değme açısı ve kuvvet bileşenleri büyütülmüş olarak
görülmektedir.
Kılcal borunun iç daire çevresi etrafındaki yukarı doğru olan toplam kuvvet ise;
6
2𝜋𝑟𝑎 = 2𝜋𝑟𝛾𝑐𝑜𝑠𝜃
(2)
denklemiyle ifade edilir. Burada 2𝜋𝑟, kılcal borunun iç çevresidir.
Su ve çok kullanılan birçok sıvı için temas açısı 𝜃 önemsizdir. Eğer bir sıvı bir katıyı çok iyi
ıslatıyorsa 𝑐𝑜𝑠𝜃 = 1 olarak alınır. Kılcaldaki sıvı en yüksek konumuna geldiğinde, karşı gelen
kuvvetler ve sıvı yüzeyindeki yüzey gerilimi dengededir ve bu durum denklem (3)’ deki gibi ifade
edilebilir.
2𝜋𝑟𝛾𝑐𝑜𝑠𝜃 = 𝜋𝑟 2 𝑕𝜌𝑔
(3)
Burada eşitliğin sol tarafı, yukarıya doğru çeken yüzey gerilim kuvvetini; sağ taraf ise aşağıya
doğru çeken yer çekim kuvvetini göstermektedir. Eşitlik, buharın yoğunluğu 𝜌0 , temas açısı 𝜃 ve
menisküs üstündeki sıvı ağırlığı 𝑤 , ihmal edilirse denklem (4)’teki gibi yazılır.
1
𝛾 = 𝑟𝑕𝜌𝑔
2
(4)
Bu denklemde 𝛾 yüzey gerilimini (dyn/cm), 𝑟 kılcal borunun çapını (cm), 𝜌 sıvının
yoğunluğunu(g/ml), 𝑕 sıvının kılcal borudaki yüksekliğini, (cm), 𝑔 yerçekimi ivmesini (9,81 m/s2)
belirtir.
Kılcalda yükselme yöntemi, gerçek yüzey gerilimine en yakın sonuçları verir.
1.2.2 Damla Ağırlığı Yöntemi
Bu yöntem, yarıçapı bilinen bir kılcal borudan damlanın ağırlığı ile kopmasından hareketle yüzey
gerilimi hesaplanması esasına dayanır. Kopan damlanın ağırlığı, hacmi ya da sayısı saptanır.
Şekil 6’da bu yöntem şematik olarak gösterilmiştir.
ġekil 6. Damla ağırlığı yöntemi.
Pipetin ucunda damlayı tutan kuvvet, damlanın tüpe temas ettiği daire boyunca olan sıvının
yüzey gerilimi ile orantılıdır. Bu da (5) denklemindeki gibi ifade edilebilir.
7
𝛾=
𝜙𝑚𝑔
2𝜋𝑟
=
𝜙𝑉𝜌𝑔
2𝜋𝑟
(5)
Bu denklemde, 𝑚 damlanın kütlesini(g), Φ düzeltme faktörünü, 𝑟 damlanın oluştuğu tüpün
yarıçapını(cm), 𝑉 damlanın hacmini, (mL veya cm3) 𝜌 sıvının yoğunluğunu (g/mL) gösterir.
Damla düşerken bir miktar sıvıyı tüpün çeperinde bırakır. Bu yüzden düzeltme faktörüne gerek
vardır. Bundan dolayı bu yöntem, yüzey gerilimi bilinen bir sıvının (Örneğin su) damla ağırlığı,
hacmi veya sayısı ile karşılaştırılarak da yapılabilir. Bu durumda (6) denkleminden yararlanılır.
𝑚0
𝑚
=
𝛾0
𝛾
(6)
Burada 𝑚0 su damlasının kütlesi(g), 𝑚 yüzey gerilimi bilinmeyen sıvının kütlesi(g), 𝛾0 suyun
yüzey gerilimi (dyn/cm), 𝛾 yüzey gerilimi bilinmeyen sıvının yüzey gerilimi(dyn/cm) dir.
Bir tek damlanın kütlesini saptamak zor olduğundan, genellikle 50-100 damla sayılarak tartılır ve
buradan tek damla ağırlığına geçilir.
1.2.3. Asılı Damla Yöntemi(Pendant Drop Method)
Asılı damla metodu, duyarlı ve tekrarlanabilirliği olan bir yöntemdir. Asılı damlanın fotoğrafı
çekilir ve damlanın boyutlarından yüzey gerilimi hesaplanır. Bu yöntemle sadece temiz
yüzeylerde değil, kirli yüzeylerde de ölçüm yapılabilir.
1.2.4 Plaka Yöntemi (Wilhelmy Plate)
Plaka yöntemi uygulanışına göre, koparma (ayırma) yöntemi ve statik yöntem olmak üzere ikiye
ayrılır. Her iki yöntemde de düzenek, Şekil 7’de görüldüğü gibi esas itibariyle bir terazi ile ince
bir mika levha veya lamdan oluşur. Terazinin bir kolu ucuna levha asılır ve sıvıya daldırılır.
ġekil 7. Plaka yöntemi (a) koparma (b) statik.
8
1.2.4.a. Koparma (Ayırma) Yöntemi
Yüzey gerilimi saptanacak olan sıvıyı içeren kap içine levha daldırılır ve kap yavaş yavaş
alçaltılır. Diğer kola ilave edilen ağırlıklardan koptuğu andaki çekim teraziden saptanır. Sıvının
yüzey gerilimi (𝛾), aşağıdaki denklemden hesaplanır.
𝛾=
𝑤 𝑘 −𝑤
2(𝑥+𝑦)
(7)
Bu denklemde 𝑤𝑘 , levhanın koptuğu anda terazide saptanan değeri 𝑤 , levhanın ağırlığını x,
levhanın uzunluğunu y, levhanın genişliğini belirtir.
1.2.4.b. Statik Yöntem
Plaka yöntemi, yüzey gerilimindeki değişmelerin ölçülmesi için statik bir yöntem olarak da
kullanılabilir. Levha, bir sıvı içine daldırılmış durumda iken, yüzey gerilimi değiştikçe, levhayı
sabit dalışta tutmak için gerekli kuvvet değişikliği ölçülür.
1.2.5 Halka-koparma yöntemi (Du Noüy Tensiyometresi)
Yüzey ve yüzeylerarası gerilimin ölçülmesinde Şekil 8’de görülen Du Noüy yüzey gerilim cihazı
"Du Noüy Tensiometer" çok kullanılır. Bu yöntemde, halkanın kopması için gereken kuvvet
ölçülür. Yüzey veya ara yüzeye daldırılmış platin-iridyumdan yapılmış halkanın sıvıdan ayrılması
için gerekli kuvvetin, yüzey ve yüzeyler arası gerilim ile orantılı olması esasına dayalı bir
yöntemdir. Şekil 9'de bu yöntem şematik olarak gösterilmiştir.
ġekil 9. Yüzey geriliminin halka yöntemi
ile ölçülmesi.
ġekil 8. Du Noüy yüzey gerilim
cihazı.
Du Noüy yüzey gerilim cihazındaki plâtin-iridyumdan yapılmış halka, yüzey ya da yüzeyler arası
gerilimi ölçülecek sıvıya daldırılır. Halkayı, daldırıldığı yüzeyden ya da yüzeyler arasından
koparmak için gerekli kuvvet, burulmuş bir tel ile sağlanır ve kalibre edilmiş bir kadran üstünde
dyne olarak kaydedilir. Yüzey gerilimi, şu formülle verilir:
9
𝛾=
𝐹
2𝑥(2𝜋𝑟 )
×𝛽
Bu formülde, 𝐹 halkayı çeken kuvveti(kadranda okunan değer) (dyn),
faktörünü, 2𝜋𝑟 halkanın çevresini(cm) belirtir.
(8)
𝛽 aletin düzeltme
Denklem (8)’de, halkanın yapıldığı telin yarıçapı ve yüzeyden kalkan sıvının hacmi gibi değerler
göz önüne alınmadığı için düzeltme faktörü ile çarpılır. Eğer düzeltme faktörü kullanılmazsa,
hata payı % 25'e kadar çıkabilir.
1.2.6 Salınımlı (Osciilating) Jet Yöntemi
Yaklaşık 0.01 saniye gibi çok kısa bir sürede yüzey gerilimini ölçen bir yöntemdir. Sıvı, basınçla
küçük bir delikten geçirilir. Delikten geçen ve dairesel bir şekil alan sıvının fotoğrafı çekilir.
Fotoğraftaki boyutlar ölçülerek yüzey gerilimi ile arasında bağlantı kurulur.
1.3 IĢık Kırınımı ile Ölçme Yöntemi
Bu çalışmada kullanılan yöntem olan ışık kırınımı ile ölçme yöntemi aşağıda ayrıntılı olarak
incelenmiştir[3,8,9,11]. Bu yöntem yukarda anlatılan diğer yöntemlerden daha kolay
uygulanabildiği ve yüzey gerilimi gerçek değere daha yakın çıktığı için seçilmiştir.
Bu yöntemde, yüzey gerilimini ölçmek için kap içinde bulunan su yüzeyinde, bir kaynak
tarafından kontrollü sinüs dalgaları oluşturulur. Bu sinüzoidal hava-su arayüzeyi belirli bir açıda
ayarlanan lazer ışık ışınları için kırınım ağı gibi davranır ve bu olay sonucunda yüzey dalgaları
için çeşitli frekans aralıklarında gözlenebilen girişim deseni meydana gelir. Girişim desenindeki
noktalar arasındaki uzaklık ölçülerek yüzey gerilimi elde edilir.
ġekil 10 IĢık kırınımı deney düzeneğinin Ģematik gösterimi.
(A) lazer ; (B) frekans üreteci ;(C) perde; (D) hoparlör; (E)
mikroskop; (F) uyarıcı
Su üzerinde oluşan yüzey dalgaları iki grupta incelenebilir. Okyanusların ve göllerin üzerinde
oluşan bilindik dalgalar, yerçekimi dalgaları(gravity waves) olarak adlandırılır ve dalgaboyu
aralıkları 100 metreden birkaç cm’ye kadar değişir. Adından da anlaşılacağı gibi bu dalgalarda
dominant geriçağırıcı kuvvet yerçekimidir. Yerçekimi yüzey dalgalarının denge haline
10
dönmelerini sağlar. Dalgaboyları birkaç milimetre ve daha küçük olan dalgalara kapiler dalgalar
(capilary waves) denir. Bu dalgalarda dominant geriçağırıcı kuvvet yüzey gerilimidir. Ara
dalgaboylarındaki dalgalar ise kapiler-yerçekimi dalgaları olarak bilinir. Bu dalgalarda yüzey
gerilimi ve yerçekimi birlikte etki eder. Kapiler dalgalar ile yapılan deneysel çalışmalar,
hidrodinamik çalışmaları için çok önemli fırsatlar sunmaktadır. Işık kırınımı yönteminde, bilinen
frekansta durgun kapiler dalgalar oluşturularak, kapiler dalgalar üzerine gönderilen lazer ışık
ışınlarının yüzeyden yansıyarak ekran üzerinde girişim deseni oluşturmasıyla suyun yüzey
gerilimi bulunmaktadır.
1.3.1 IĢık Dalgalarında GiriĢim ve Kırınım
Yaptığımız deney, ışık dalgalarının girişimi ve kırınımı ile ilgili olduğundan ışık kırınımı yöntemi
ile ilgili teorik bilgilere geçmeden önce bu alt bölümde girişim ve kırınım ile ilgili bilgilere[10] yer
verilmiştir.
Girişim
Işık dalgalarındaki girişim olaylarını dalgaboylarının küçük olmasından dolayı gözlemek kolay
değildir. Işık dalgalarında kararlı bir girişim gözleyebilmek için;


Kaynaklar uyumlu yani koherent (eşfazlı) olmalıdır.
Kaynaklar tek renkli, yani bir dalga boyuna sahip olmalıdır.
ġekil 11. Çift yarıkta giriĢim ve oluĢan giriĢim deseni.
İki koherent ışık kaynağı elde etmek için yaygın yöntem, iki küçük aralığı olan (genellikle yarık
biçiminde) bir levhayı aydınlatmak üzere tek bir kaynak kullanmaktır. İki yarıktan geçen ışık bu
durumda uyumludur. İki yarıktan çıkan ışık ekrana ulaştığında Şekil 11’deki gibi bir girişim
deseni gözlenir.
Kırınım
Işık hareketi sırasında, yeterince dar bir aralıktan ya da keskin kenarlı bir engelden geçerken,
yarığın ya da engelin köşelerine yakın yerlerden bükülme özelliğine sahiptir. Yarığı ya da engeli
11
geçen ışık her yönde yayılır (gölge olması beklenen yerde de ışık yayılır). Bu olaya kırınım adı
verilir. Temelde kırınım ve girişim olayları özdeştir. Kırınımı oluşturmanın tek yolu dalgayı dar bir
aralıktan geçirmek değildir. Benzer etkiler, dalgalar saydam olmayan engele çarptıklarında da
gözlenir. Sonlu sayıda, ayrı, uyumlu (koherent) kaynakların katkılarının üst üste gelmesine
girişim denir. Eğer ışık dalgaları yarıkları geçtikten sonra dağılmasalardı girişim olmayacaktı.
Sürekli bir kaynak dağılımının katkılarının üst üste gelmesi ile kırınım oluşur. Kırınıma pek çok
eş fazlı dalga kaynağının girişiminin bir sonucu olarak bakabiliriz. Küçük bir kaynaktan çıkan
ışık, saydam olmayan cismin kenarından geçip bükülür. Bu etkilerinden dolayı, cismin kenarı
üzerindeki bölgede Şekil 12’de görüldüğü gibi aydınlık ve karanlık saçaklardan oluşan kırınım
deseni görülür. Kırınım olayı ışığın dalga karakterinin bir sonucudur. Ses ve su dalgalarında da
kırınım olayı gözlenir.
ġekil 12. Tek yarıkta kırınım ve oluĢan kırınım deseni.
Kırınım Ağı
Üzerinde ışığın geçebileceği, birbirine paralel, eşit aralıklarla ayrılmış çok sayıda yarık bulunan
aygıtlara kırınım ağı (kırınım şebekesi) denir. Kırınım ağları iki nedenden dolayı önemlidir:
• Üzerinde çok sayıda yarık olduğundan, çift yarığa göre çok daha fazla ışık geçmesini sağlar,
bu ise ışık şiddetinin artması demektir.
• Oluşan kırınım deseninin maksimumları çok daha net olduğundan ışığın farklı dalga boylarının
daha kesin bir şekilde ölçülmesine olanak verirler. Kırınım ağındaki her bir yarıktan kırınım
oluşur. Kırınıma uğrayan ışık ışınları ise birbiri ile girişim yaparlar.
Kırınım ağının bir kesiti Şekil 13’te gösterilmiştir. Bir düzlem dalga, ağ düzlemine dik olarak
soldan gelmektedir. Yarıkların tamamından çıkan dalgalar aynı fazdadırlar. Ancak, ekran
üzerinde herhangi bir P noktasına ulaşan ışınlardan her biri farklı yolları katetmiştir. Herhangi iki
komşu yarıktan çıkan dalgalar arasındaki yol farkı 𝑑. sin𝜃 ’ya eşittir. Burada 𝑑 , kırınım ağının
yarık aralığıdır. Eğer bu yol farkı dalga boyunun tamsayı katlarına eşit ise, P noktasında aydınlık
bir saçak gözlenecektir. Buna göre kırınım ağı için yapıcı girişim (maksimum) koşulu;
𝑑. 𝑠𝑖𝑛𝜃 = 𝑚𝜆 (𝑚 = 0, 1, 2, 3, … )
şeklindedir.
12
(9)
ġekil 13. Kırınım ağından geçen ıĢığın oluĢturduğu aydınlık saçaklar.
Kırınım ağı, farklı dalga boylarını farklı açılarda açığa çıkarır. Eğer kırınım ağına gönderilen ışık
beyaz ışık ise; 𝜃 = 0’da tüm yarıklar aynı fazda katkıda bulunurlar, bütün renkler üst üste
bindiği için merkezi maksimum (m=0) beyazdır. Diğer maksimumlar için, her bir dalga boyu belli
bir açıda ayrılır. Böylelikle, ışığın dalga boyu ölçümü daha keskin yapılabilir. Eğer gönderilen
ışık, tek renkli ise, merkezi maksimum en parlaktır, diğer mertebeden maksimumlar birbirinden
oldukça ayrılmıştır.
1.3.2 IĢık Kırınımı Yöntemi ile Ġlgili Teorik Bilgiler
Sıvı yüzeyindeki dalgalar için dağınım bağıntısı[3],
𝜍
𝜔2 = 𝑔𝑞 + 𝑞3 + tanh⁡
(𝑞𝐷)
𝜌
(10)
İle verilir. Bu denklemde 𝜔 = 2𝜋𝑓 açısal frekansı, 𝑔 yerçekimi ivmesini, 𝑞 dalga sayısını, 𝜍
yüzey gerilimini belirtir. 𝑔𝑞 terimi, yerçekiminden (𝜍/𝜌)𝑞 3 terimi, yüzey geriliminden
kaynaklanmaktadır. tanh⁡
(𝑞𝐷) terimi derin rezervuarlar ve/veya yüksek dalga sayıları için 1’e
eşittir. Kapiler dalgalar için yerçekimi terimi de ihmal edilir. Bu durumda dağınım bağıntısı,
𝜔2 =
𝜍𝑞3
𝜌
(11)
formuna dönüşür ve buradan yüzey gerilimi,
𝜍=
𝜌𝜔 2
𝑞3
bağıntısıyla ifade edilir.
13
(12)
ġekil 14. IĢık kırınımı yönteminin geometrik çizimi.
Işık kırınımı yönteminin şematik gösterimi Şekil 14’de görülmektedir. Gelen lazer ışık ışınlarının
su yüzeyinden kırınıma uğrama koşulu denklem (9)’a benzer şekilde,
𝑛𝜆 = 𝑑sin𝑟
(13)
bağıntısı ile verilir. Bu bağıntı da 𝜆 lazerin dalgaboyunu, 𝑑 kırınım ağı genişliği, 𝑛 kırınım
mertebesini gösterir. Lazer ışınlarının geliş açısı 𝜃 için yüzey dalgalarının etkili kırınım ağı yarık
genişliği Klipstein[6] tarafından,
𝑑 = 𝜆𝑠 sin𝜃 =
2𝜋
𝑞
sin𝜃
(14)
olarak bulunmuştur. (14) denklemi (13) denkleminde yerine yazılarak,
𝑞=
2𝜋
𝜆
sin𝑟sin𝜃
(15)
𝑟
𝑟
2
2
denklemi elde edilir[5]. (15) denkleminde sin𝑟 yerine yarımaçı formülünden sin𝑟 = 2sin cos
yazılırsa,
𝑞=
2∙2𝜋
𝜆
sin
𝑟
2
sin𝜃 ∙ 𝑐𝑜𝑠
bağıntısı elde edilir. (16) denkleminde sin𝑥 ∙ cos𝑦 =
1
2
𝑟
(16)
2
sin 𝑥 + 𝑦 + sin⁡
(𝑥 − 𝑦) ters dönüşüm
formülü uygulanırsa,
𝑞=
2𝜋
𝜆
sin
𝑟
2
sin 𝜃 −
𝑟
2
+ sin 𝜃 +
𝑟
2
(17)
(15) denklemi Weisbuch ve Garbay[12] tarafından verilen denklem (17) formuna dönüşür.
Dalgasayısını hesaplamak için gerekli olan 𝜃 ve 𝑟 açıları Şekil 14‘ten de görüldüğü gibi,
𝜃 = tan−1
𝑋
𝐿
ve
𝛽 = 𝜃 + 𝑟 = tan−1
X+Δ𝑋
𝐿
⟹𝑟=𝛽−𝜃
(18)
bağıntıları ile elde edilebilir. Bu denklemde 𝐿 lazer ışınlarının su yüzeyine geldiği noktadan
ekrana olan yatay uzaklık, Δ𝑋 perde üzerindeki girişim deseninde yansıyan ışın ile ilk
14
maksimum arasındaki uzaklıktır. Dalga sayısı bağıntısını veren (17) denklemi (12) denkleminde
yerine yazılarak yüzey gerilimi,
𝜍=
𝜌 4𝜋 2 𝑓 2
2𝜋
𝜆
sin
𝑟
2
𝑟
2
𝑟
2
sin 𝜃− +sin 𝜃+
3
(19)
bağıntısından hesaplanabilir.
1.4 Manyetik Nanopartiküllerin ve Sıvıların Üretim Yöntemi
Bu projede yüzey gerilimi bulunacak manyetik sıvıyı oluşturmak için kullanılan Fe3O4
nanopartikülleri hazır olarak kullanılmıştır. Fakat Fe3O4 nanopartikülünün nasıl elde edildiği
danışman öğretmenden öğrenilmiştir. Fe3O4 nanopartikülünün ve manyetik sıvının elde ediliş
basamakları aşağıda anlatılmaktadır[7].
Ticari olarak satılan demir klorür (FeCl3, % 97), sodyum hidroksit (NaOH, %96), dietilen glikol
(DEG, % 99.9), poliakrilik asit (PAA, Mw=1,800) manyetik nanopartiküllerin üretilmesinde
kullanılmaktadır. Ayrıca nanopartiküllerin yıkanmasında aseton ve metanol kullanılmaktadır.
Bunun yanında manyetik nanopartiküllerin yüzey modifikasyonu için oleik asit, kitosan ve hümik
asit ve manyetik sıvıların üretiminde saf su kullanılmaktadır. Kimyasallar Sigma-Aldrich
firmasından tedarik edilmektedir.
Manyetik sıvıların üretimi Tablo 2’deki işlem akış şemasına göre hazırlanmaktadır.
Tablo 2. Manyetik Nanopartiküllerin ve Sıvıların Üretilmesi.
15
Tablo 2’de gösterildiği gibi, belirli oranlarda NaOH ve dietilen glikol karıştırılarak 120 0C’de 1
saat ve azot atmosferinde ısıl işleme tabi tutulmaktadır. 70 0C’ye soğutularak bekletilmekte ve
açık sarı çözelti elde edilmektedir. İkinci çözeltide poliakrilik asit, demir klorür ve dietilen glikol
belirli miktarlarda karıştırılarak azot ortamında 55 dakika ısıl işleme tabi tutulmaktadır. Daha
sonra birinci çözelti ikinciye aktarılarak 200 dakika 180-220 0C’de ısıl işleme devam
edilmektedir. Çeşitli yıkama ve kurutma işlemlerinden sonra manyetik nanopartiküller toz halde
elde edilmektedir. Boyut sınıflandırılmasında santrifüj cihazı kullanılarak sedimantasyon
deneyleri yapılmaktadır. Elde edilen manyetik nanopartiküller bir mıknatıs yardımıyla bir noktada
toplanmaktadır. Yıkama ve manyetik ayırma işlemi beş kez tekrar edilmektedir. Daha sonra
üretilen nanopartiküllerin boyutlarının değiştirilmesinde oleik asit, kitosan ve hümik asit kimyasal
sıvıları yüzey aktif ajan malzemeleri kullanılmakta ve yüzeyleri modifiye edilmektedir. Bu
işlemlerin yapılmasında dizaynı ve geliştirilmesi proje ekibi tarafından yapılan Schlenk hattı
üretim prosesi kullanılmaktadır. Manyetik sıvıların üretiminde saf su, metanol ve aseton
kullanılarak Fe3O4 nanopartikülleri ile karıştırılmaktadır.
2.YÖNTEM
Bu çalışmada suyun ve manyetik sıvının yüzey geriliminin bulunması için ışık kırınımı yöntemi
kullanılmıştır. Suyun ve manyetik sıvının bulunması için yapılan deneyler aşağıda alt başlıklar
halinde sunulmuştur.
2.1 IĢık Kırınımı Deney Düzeneği ile Suyun Yüzey Geriliminin Bulunması
Deneyde kullanılan malzemeler, He-Ne lazer, saf su, sinyal üreteci,petri kabı, pipet, hoparlör,
ekran ve tutuculardır.
ġekil 15. IĢık kırınımı yöntemi deney düzeneği
16
Bir petri kabı içine yüzey gerilimi ölçülecek saf su boşaltıldı. Kap içindeki su üzerinde yüzey
dalgaları oluşturmak için bir hoparlörün ucuna pipet bağlandı. Pipet sadece suyun yüzeyine
değecek şekilde ve direkt olarak kabın merkezinin üzerinde olacak şekilde ayarlandı. Su
yüzeyinde pipet aracılığı ile sinüzoidal dalgalar elde etmek için hoparlör bir sinyal üretecine
bağlandı. Lazerden çıkan ışınların küçük bir açıyla su yüzeyine gelmesi sağlandı. Lazer suyun
yüzeyini sıyıracak şekilde ayarlandı. Bu açı yaklaşık 80 olarak bulundu. Hava-su ara yüzeyi lazer
ışığı için kırınım ağı gibi davrandığından, perde üzerinde girişim deseni gözlendi. Oluşturulan
deney düzeneği Şekil 15‘de görülmektedir. Yüzey gerilimini hesaplamak için titreşim frekansı
sinyal üretecinden kaydedildi ve dalga sayısı hesaplandı.
ġekil 16. 100 Hz frekansta suyun yüzeyinden yansıyan ıĢığın oluĢturduğu
giriĢim deseni
ġekil 17. 192.7 Hz frekansta suyun yüzeyinden yansıyan ıĢığın oluĢturduğu
giriĢim deseni
Veriler ve Hesaplamalar
Şekil 16’da görülen girişim deseninden 𝑋 = 23,6𝑐𝑚 , 𝐿 = 160𝑐𝑚 ∆𝑋 = 0,17𝑐𝑚 olarak
ölçüldü. Bu değerler denklem(18)’de yerine yazılarak 𝜃 ve 𝑟 açıları,
𝜃 = tan−1
23,6
= 8,39060 ,
160
17
𝜃 + 𝑟 = tan−1
23,77
160
0
= 8,4501 ve 𝑟 = 0,05960
elde edildi. Yüzey dalgalarının açısal frekansı 𝑤 = 2𝜋𝑓 bağıntısı ile bulundu. Burada 𝑓, sinyal
üretecinin frekansıdır. Sinyal üretecinin frekansı ilk olarak 100Hz’e ayarlandı. Bulunan bu
değerler, lazerin dalgaboyu 𝜆 = 532. 10−9 m ve suyun özkütlesi 𝜌 = 998 kg/m3 denklem (19)’da
yerine yazılarak suyun yüzey gerilimi,
4𝜋 2 998. 1002
𝜍=
2𝜋
532.10
∙ (5,199. 10−4 ) 0.1464 + 0.1454
−9
3
=
3.9399. 108
1,7918. 103 3
3.9399. 108
𝜍=
= 0,0684 N/m
5,7531. 109
olarak bulundu. Aynı işlemler 𝑓 = 125,3𝐻𝑧, 𝑓 = 192,7Hz , 𝑓 = 200Hz , 𝑓 = 250Hz ve
𝑓 = 300𝐻𝑧 frekansları içinde de tekrarlandı. Bulunan değerler Tablo 3’de verilmiştir. Tablo
3’deki yüzey gerilimi verilerinin ortalaması alınarak suyun yüzey gerilimi 𝜍 = 0,0733N/m olarak
bulundu. Ayrıca 𝑤 2 𝜌’nun 𝑞 3 ‘e göre değişim grafiği çizildi. Bu grafiğin eğiminden de suyun
yüzey gerilimi 𝜍 = 0,072 N/m olarak bulundu.
Suyun farklı sıcaklıklardaki yüzey gerilimleri[3] Tablo 4‘te verilmiştir. Deneyde suyun sıcaklığı
200C olduğu için Tabloda 200C’ye karşılık gelen yüzey gerilimi (𝜍 = 0,0728 ) değeri gerçek
değer olarak, grafiğin eğiminden bulunan 𝜍 = 0,072N/m değeri de ölçülen değer olarak alınıp,
yüzde hata bağıntısı kullanılarak deney ölçümünde yapılan hata hesaplandı.
Tablo 3. IĢık kırınımı ile suyun yüzey geriliminin bulunması deneyinde elde edilen veriler
Frekans
Δ𝑋
X
Açı
q
𝜔2 𝜌
q3
𝜍
(Hz)
(m)
(m)
r0
(1/m)
(kg.m-3/s2)
(1/m3)
(N/m)
100
0,0017
0,2360
0,0596
1,7918.10
3
3,9399.10
125,3
0,0020
0,2357
0,0700
2,1059.10
3
6,1857.10
192,7
0,0025
0,2360
0,0876
2,6349.10
3
1,4630.10
200
0,0026
0,2359
0,0910
2,7392.10
3
1,5759.10
250
0,0030
0,2360
0,1051
3,1617.10
3
2,4625.10
300
0,0035
0,2360
0,1226
3,6885.10
3
3,5459.10
18
8
5,7531.10
9
0,0685
8
9,3394.10
9
0,0662
9
1,8293.10
10
0,0799
9
2,0551.10
10
0,0767
9
3,1606.10
10
0,0779
9
5,0182.10
10
0,0707
Tablo 4. Suyun farklı sıcaklıklardaki
yüzey gerilimi değerleri.
Sıcaklık
(0C)
Yüzey
Gerilimi(N/m)
4.0x10
9
3.5x10
9
3.0x10
9
2.5x10
9
2.0x10
9
0,0756
20
0,0728
1.5x10
9
0,0668
1.0x10
9
60
5.0x10
8
2

0
=0.072
0.0
0
1x10
10
2x10
10
3x10
10
4x10
10
5x10
3
q
ġekil 18. Su için 𝒘𝟐 𝝆’nun 𝒒𝟑 ile değiĢimi
Yüzde hata =
𝜍 𝑔𝑒𝑟 ç𝑒𝑘 −𝜍 ö𝑙çü𝑙𝑒𝑛
Yüzde hata =
𝜍 𝑔𝑒𝑟 ç𝑒𝑘
0,0728−0,072
0,0728
× 100
× 100 =
0,0004
0.0728
× 100
Yüzde hata = %1,10
2.2 IĢık Kırınımı Deney Düzeneği ile Manyetik Sıvının Yüzey Geriliminin Bulunması
ġekil19. 100 Hz frekansta manyetik sıvının yüzeyinden yansıyan ıĢığın
oluĢturduğu giriĢim deseni
19
10
ġekil20. 192,7 Hz frekansta manyetik sıvının yüzeyinden yansıyan
ıĢığın oluĢturduğu giriĢim deseni
Aynı deney düzeneği ile bu kez Bölüm 1.4 ‘te üretim aşaması verilen manyetik sıvının yüzey
gerilimi hesaplandı. Manyetik sıvı suda çözünebilen 1,5g Fe3O4 nanopartikülünün 200ml saf su
ile karıştırılması sonucu elde edildi. Manyetik sıvının özkütlesi 1005 kg/m3olarak hesaplandı.
Hazırlanan manyetik sıvının yüzey gerilimi Bölüm 2.2’deki hesaplama aşamaları takip edilerek
𝑓 = 125,3𝐻𝑧 , 𝑓 = 150𝐻𝑧 , 𝑓 = 192,7𝐻𝑧, 𝑓 = 200𝐻𝑧 , 𝑓 = 250𝐻𝑧 ve 𝑓 = 300 𝐻𝑧
frekansları
için hesaplandı. 100 Hz ve 192,7 Hz frekansta oluşan girişim desenleri Şekil 19 ve Şekil 20’de
görülmektedir. Gözlem sonuçları ve elde edilen yüzey gerilimi değerleri ile Tablo 5 oluşturuldu
ve Şekil 21’de görülen 𝑤 2 𝜌’nun 𝑞 3 ‘e göre değişim grafiği çizildi. Grafiğin eğiminden manyetik
sıvının yüzey gerilimi 𝜍 = 0,0809N/m olarak bulundu. Elde edilen sonuçlara göre suyun içine
karıştırılan nanopartiküllerin suyun yüzey gerilimini arttırdığı görüldü.
Veriler ve Hesaplamalar
𝑓 = 100 Hz için manyetik sıvının yüzey gerilimi
𝑋 = 23,55𝑐𝑚 , 𝐿 = 160𝑐𝑚, ∆𝑋 = 0,16𝑐𝑚
𝜆 = 532. 10−9 m, 𝜌 = 1005 kg/m3
𝜃 = tan−1
23,55
= 8,37310 ,
160
23,71
160
𝜃 + 𝑟 = tan−1
𝜍=
= 8,42910 ve 𝑟/2 = 0,0280
4𝜋 2 1005. 1002
2𝜋
532.10 −9
∙
(4,893. 10−4 )
0.1461 + 0.1451
𝜍 = 0,0832 N/m
20
3
=
3,9399108
4,7680109
Tablo 5. IĢık kırınımı ile manyetik sıvının yüzey geriliminin bulunması deneyinde elde edilen veriler
Frekans
Δ𝑋
X
Açı
q
𝜔2 𝜌
q3
𝜍
(Hz)
(m)
(m)
r0
(1/m)
(kg.m-3/s2)
(1/m3)
(N/m)
100
0,0016
0,2355
0,0561
1,6831.10
125,3
0,0017
0,2357
0,0613
1,8427.10
150
0,0021
0,2355
0,0736
2,2090.10
192,7
0,0021
0,2354
0,0911
2,7337.10
200
0,0021
0,2354
0,0911
2,7372.10
250
0,0030
0,2351
0,1051
3,1504.10
2.5x10
9
2.0x10
9
1.5x10
9
1.0x10
9
5.0x10
8
3
3,9676.10
3
6,2291.10
3
8,9270.10
3
1,4733.10
3
1,5870.10
3
8
4,7681.10
9
0,0832
8
6,2571.10
9
0,0996
8
1,0779.10
10
0,0828
9
2,0430.10
10
0,0829
9
2,0430.10
10
0,0777
3,1268.10
10
0,0793
9
2,4797.10
2

=0.0746
0.0
9
5.0x10 1.0x10
10
1.5x10
10
2.0x10
10
2.5x10
10
3.0x10
10
3.5x10
10
3
q
ġekil 21. Manyetik sıvı için 𝒘𝟐 𝝆’nun 𝒒𝟑 ile değiĢimi
2.3 IĢık Kırınımı Deney Düzeneği ile Manyetik Sıvının Elektrik Alan Altında Yüzey
Geriliminin Bulunması
Deneyde Tablo 6’da görülen yüzey gerilimi değerlerinin sabit elektrik alan ile değişimi incelendi.
Elektrik alan, manyetik sıvının bulunduğu petri kabının 2 paralel plaka arasına sıkıştırılarak, güç
kaynağı yardımıyla 3000 V potansiyel farkı uygulanmasıyla oluşturuldu. Paralel plakalar
𝑉
arasındaki mesafe 15cm olarak ölçüldü. 𝐸 = 𝑑 bağıntısından uygulanan elektrik alan;
21
𝐸=
𝑉
𝑑
=
3000
0,15
= 20000 V/m
bulundu. Uygulanan elektrik alan altında, 𝑓 = 125,3𝐻𝑧 , 𝑓 = 150𝐻𝑧, 𝑓 = 192,7𝐻𝑧, 𝑓 = 200𝐻𝑧 ,
𝑓 = 250𝐻𝑧 ve 𝑓 = 300𝐻𝑧 değerleri için girişim desenleri tekrar oluşturuldu ve manyetik sıvının
elektrik alan altında yüzey gerilimi hesaplandı. Elektrik alan altında manyetik sıvının yüzey
gerilimi değerleri Tablo 5’te görülen değerlerle aynı elde edildi. Uygulanan elektrik alanın
manyetik sıvının yüzey gerilimini değiştirmediği görüldü.
2.4 IĢık Kırınımı Deney Düzeneği ile Manyetik Sıvının Manyetik Alan Altında Yüzey
Geriliminin Bulunması
Deneyde Tablo 5’te görülen manyetik sıvının yüzey gerilimi değerlerinin sabit manyetik alan
altında değişimi incelendi. 2200 𝜇𝑇 büyüklüğünde manyetik alan, 37 sarımlı bobin ile ve 10V
gerilim uygulanarak elde edildi ve manyetik alan altında sıvının yüzey gerilimi hesaplandı. 100
Hz ve 192,7 Hz frekansta oluşan girişim desenleri Şekil 22 ve Şekil 23’te görülmektedir. Farklı
frekanslarda hesaplanan manyetik sıvının yüzey gerilimi 𝜍 ve manyetik alan uygulanarak
bulunan 𝜍𝑎𝑙𝑎𝑛 verileri Tablo 6’da verilmiştir. Ayrıca Şekil 24‘de manyetik alan uygulamış ve
manyetik alan uygulanmamış iki manyetik sıvının 𝑤 2 𝜌 − 𝑞 3 grafiği görülmektedir.
ġekil 22. 100Hz frekansta manyetik alan etkisindeki manyetik sıvının
yüzeyinden yansıyan ıĢığın oluĢturduğu giriĢim deseni
ġekil 23. 192,7 Hz frekansta manyetik alan etkisindeki manyetik
sıvının yüzeyinden yansıyan ıĢığın oluĢturduğu giriĢim deseni
22
Veriler ve Hesaplamalar
𝑓 = 100 Hz için manyetik sıvının yüzey gerilimi
𝑋 = 23,54𝑐𝑚 , 𝐿 = 160𝑐𝑚 ∆𝑋 = 0,16𝑐𝑚
𝜆 = 532. 10−9 m, 𝜌 = 1005 kg/m3
𝜃 = tan−1
23,54
= 8,36950 ,
160
23,7
𝜃 + 𝑟 = tan−1 160 = 8,4256
𝜍=
0
ve 𝑟/2 = 0,02800
4𝜋 2 1005. 1002
2𝜋
532.10
3
∙ (0,0004893) 0,1460 + 0,1450
−9
=
3,9399108
4,7623109
𝜍 = 0,0833 N/m
Tablo 6. Manyetik alan uygulanmıĢ ve manyetik
alan uygulanmamıĢ manyetik sıvı için uygulanan
frekans değeri ve bulunan yüzey gerilimi
değerleri.
𝑓
𝜍𝑎𝑙𝑎𝑛
𝜍
manyetik sıvı
manyetik alanlı manyetik sıvı
9
2.5x10
3
(Hz)
(1/m )
(N/m)
100
0,0833
0.0832
125,7
0,0994
0.0996
150
0,0829
0,0828
192,7
0,0764
0,0721
200
0,0778
0.0777
250
0,0832
0.0793
alan=0.0789
9
2.0x10
=0.0746
2

9
1.5x10
9
1.0x10
8
5.0x10
0.0
9
5.0x10
10
1.0x10
10
1.5x10
10
2.0x10
2.5x10
10
10
3.0x10
10
3.5x10
3
q
ġekil 24. Manyetik alan uygulanmıĢ ve manyetik alan
uygulanmamıĢ iki manyetik sıvı için 𝒘𝟐 𝝆’nun 𝒒𝟑 ile
değiĢimi
23
Şekil 24’deki grafiğin eğiminden ve Tablo 6’da verilen hesaplanan yüzey gerilimi değerlerinden,
düşük bir manyetik alan uygulanmasına rağmen manyetik sıvının yüzey geriliminin az da olsa
arttığı anlaşılmaktadır.
Sonuçlar ve TartıĢma
Yapılan deneyler sonucunda suyun yüzey gerilimini bulmak için alınan ölçümler daha önce
yapılmış olan deneylerlerdeki ölçümlerle ve literatürde olan değerlerle karşılaştırıldı. Değerler
arasında bulunan fark deneyin gerçekleşmesini engellemeyecek düzeyde olduğundan manyetik
sıvı ile gerçekleştirilen deneylere başlandı. Manyetik sıvının yüzey gerilimi hesaplandıktan sonra
elektrik alan uygulandı ancak ölçümlerde hesaplanabilir bir fark gözlenemedi. Manyetik alan ile
yapılan deneylerde uygulanan manyetik alan düşük olmasına rağmen manyetik sıvının yüzey
geriliminde küçük bir değişim gözlendi ve manyetik alanın büyüklüğü arttırıldığında yüzey
geriliminin artacağına dair ilerde yapılabilecek araştırmalar için fikir verdi.
Kullanılan yöntem, deney düzeneğinin kurulumu kolay ve düşük maliyetli olduğu için ayrıca su
için yapılan ölçümlerde çok az hata ile yüzey gerilimi hesaplanmasına olanak sağladığı için
diğer sistemlerden daha avantajlıdır. Fakat deneyler sırasında ölçümlerin sağlıklı elde
edilebilmesi için perdenin yansıtılan yüzeyden oldukça uzak tutulması gerekmektedir ve
ölçümlerde hassasiyet önemli olduğu için desen üzerinde ölçüm yaparken çok dikkatli olunması
gerekmektedir.
Manyetik sıvılar, üretiminin kolay olması nedeniyle sağlık, kimya, biyoteknoloji, endüstri, tarım
gibi pek çok alanda uygulamalara sahiptir. Örneğin manyetik sıvılar atık suların
temizlenmesinde kullanılmaktadır ve manyetik alan ile yüzey gerilimi arttırıldığında sulardan
istenmeyen maddelerin temizlenmesi kolaylaşacaktır.
Bunun yanında boru hatlarında
akışkanlığın arttırılmasında manyetik sıvı kullanılmaktadır. Yüzey geriliminin artmasıyla
akışkanın borudan daha kolay geçmesi sağlanabilecektir. Yüzey gerilimini manyetik alana bağlı
olarak arttırdığımız bu basit yöntemin, ileride deniz sularının akaryakıtlardan, benzeri kimyasal
maddelerden temizlenmesi için de kullanılabileceğini düşünüyoruz.
TEġEKKÜR
Bu proje, Ege Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Elektrik-Elektronik Bölümü laboratuarlarında
gerçekleştirilmiştir. Çalışmalarımız sırasında bize danışmanlık yapan, bilgi ve deneyimlerini
paylaşan Araştırma Görevlisi Dr. Serhat Küçükdermenci’ye, Fizik Öğretmenimiz Handan Bulut’a,
Bilim Kurulu Üyemiz Dr. Meltem Gönülol Çelikoğlu’na ve bizi bilimsel çalışmalara teşvik eden ve
bu konuda her türlü desteği veren okul yöneticilerimize teşekkür ederiz.
24
KAYNAKLAR
[1] Acartürk, F., Ağabeyoğlu, İ., Çelebi, N., Değim, T., Değim, Z., Doğanay, T., Takka S.,
Tırnaksız, F., (2009), Modern Farmasötik Teknoloji, TEB Eczacılık Akademisi Yayını.
[2] Gönül, N.,(2000) Yüzey ve Yüzeylerarası Olaylar Yüzey kimyası ve Kolloitler, Ankara:
Ankara Üniversitesi Basımevi.
[3] Henry, H.,(2007), Determining The Surface Tension Of Water Via Light Scattering, The
College of Wooster, USA, <http://www3.wooster.edu/physics/jris/Files/Henry_Web_article.pdf>,
son erişim 24.01.2013.
[4] İstanbul Sultangazi Anadolu Lisesi Lise 2 fizik ders notları, Kılcallık ve Yüzey Gerilimi, <http:
//okulweb.meb.gov.tr/34/41/972879/dersnotlari/fizik/Kilcallik_ve_Yuzey_Gerilimi(Lise2).pdf>,son
erişim 24.01.2013.
[5] Klemens, P.G.,(1983), Dispersion Relations for waves on liquid surfaces, American Journal
of Physics, 52, sayfa 451-452
[6] Klipstein, W. M., Radnich, J. S., ve Lamoreaux, S. K., (1996), Thermally excited liquid
surface waves and their study through the quasielastic scattering of light, American Journal of
Physics, 64, sayfa 758-765
[7] Nar, A., Ziya, Y., Yıldırım, M., Kılınç, E., (2012), Sıvı İçinde Dış Alan Yardımıyla Üç Boyutlu
Periyodik Yapılar Oluşturmada ve Renk Elde Etmede Gerekli Manyetik Sıvıların Üretimi ve
Üretim Sisteminin Geliştirilmesi, Lisans Tezi, Ege Üniversitesi, İzmir.
[8] Nesic, L., ve Nikolic, D.,(2011), Measuring the Surface Tension of Water by Light Diffraction
on Capillary Waves, Balkan Summer Seminar: Trends in Modern Physics(BSS2011), Serbia,
<http://bsw2011.seenet-mtp.info/pub/bss2011-NesicLj-abs.pdf>, son erişim 24.01.2013.
[9] Poprocki, S., (2006), Measuring the surface tension of water from the diffraction pattern of
surface ripples, The College of Wooster, USA, <http://www3.wooster.edu/physics/jris/Files/
Poprocki_Web_Article.pdf>, son erişim 24.01.2013.
[10]Serway, R. A, (1996), Fen ve Mühendislik için Fizik, Palme Yayıcılık, Ankara
[11] Tarun, Kr., Barik, A. R., ve Sayan K., (2005), A simple experiment on diffraction of light by
interfering liquid surface waves, American Journal of Physics, 73, sayfa 725-729.
[12] Weisbuch,G., Garbay, F.,(1979), Light Scattering by Surface Tension Waves, American
Journal of Physics, 47, sayfa 355-356.
25
Download