CEM İBADETİ

advertisement
İÇİNDEKİLER
2
Önsöz
5
Cem İbadeti
7
Cem’de Sıralama
11
Cem’in Başlaması
12
Süpürge(Faraş) Hizmeti
23
Meydan Postu(Seccade) Hizmeti
25
Dargınlar(Varsa) Barıştırılır
27
Oniki Hizmet Sahiplerinin Meydana Çağrılması
28
Çerağ Uyarma
32
Tezekâr(İbrikçi) Hizmeti
38
Kurban ve Lokmalara Dua
41
Cem’de Mola(Dinlenme) Verme Durumu
47
Cem’in Mühürlenmesi
48
Sakka Suyu Hizmeti
71
Sofra(Kurban ve Lokma) Hizmeti
80
Cem’de Genel Kurallar
84
3
ÖNSÖZ
YUNUS EMRE
KIRKLAR CEMİ’Nİ
ANLATIYOR:
Muhammed ile bile MİRAC’a ağan benim
ASHAB-I SUFFE’yile yalıncak olan benim
Sabr ile kanaatı viribidim bunlara
KIRK KİŞİ bir gömlekten başın çıkaran benim
O Kırkından birine neşteri çaldımıdı
KIRK’ından kan akıtıp ibret gösteren benim
Adem Peygamber ile Havvâ yaradılmadan
Uçmak’tan sürülüben o müflis olan benim
Adımı YUNUS taktım sırrım âleme çaktım
Bundan ileri dahı dilde söylenen benim
YUNUS EMRE
4
Alevilik’te HAK-MUHAMMED-ALİ divanı olarak kabul
edilen Cem İbadetinde “Ölmeden önce ölünüz, hesaba çekilmeden
önce hesabınızı görünüz, ahirete kul hakkı ile gitmeyiniz. Hiç
kimseyle alıp vereceğiniz kalmasın. Alnınız açık, yüzünüz ak olsun.
Dürüst, mert, iyi huylu olun. Gerçek erenler safına katılmış insan-ı
kâmillerden olun. Halk sizden razı olsun ki, Hak da razı ola.” ve
“ Döktüğünüz varsa doldurun, ağlattığınız varsa güldürün…”
kuralları geçerlidir ve günümüzde tüm insanların bu kurallara
ihtiyacı vardır.
Alevi her nereye baksa Hakkı orada görür. Tanrı’nın da
buyurduğu gibi “kul hakkı” en kutsal değerdir. Alevi’nin piri,
rehberi, mürşid ve müsahibi vardır. CEM, “Kırklar Meclisi”nden
bize kadar gelen ibadetimizin adıdır. Hz. Muhammed’in, Hz.
Ali’nin, Oniki İmamlar’ın ve erenlerin uyup uyguladığı CEM
İBADETİ’ni dedelerimiz gibi biz de yerine getirmekteyiz. CEM,
Aleviliğin okuludur. Cem olmazsa, Alevilik de olmaz. Bazı kendini
bilmezler Alevi ibadetlerini küçümseyerek böyle ibadet olur mu
diyerek, bazı dayatmalarda bulunuyorlar. Bakın Yunus Emre
yüzyıllar öncesinden bu zavallılara nasıl sesleniyor (sayfa 4)
Yurt içinde ve dışında son beş-on yıldır Alevilik güncellik
kazandı ve Alevi toplumu yüzyıllardır gizlice yapmak zorunda
bırakıldıkları Cem’lerini serbestce uygulamaya başladılar.
Günümüzde artık cem ve semahlarımız, Alevi olan ve olmayanlarca
da hayranlıkla görülebiliyor. Artık Cemlerde “mumsöndü”
yapılıyor diyenler bu iftiralarından büyük utanç duyuyorlar. En
azılı Alevilik aleyhtarları bile bu konuyu unutmuş görünüyor.
Ne var ki elli altmış yıldır kentleşme nedeniyle, kırsal
kesimde olduğu gibi sürekli olarak yapılamayan Cem’in kuralları,
ilkeleri neredeyse unutulmaya yüz tutmuşken, bu kez Cem
kurallarını iyi bilen yaşlı Dedelerimize büyük görev düşmüştür.
Fakat yüzlerce dergah ve cemevinde görev alacak yeterli sayıda
Dede olmadığı gibi, Dede yetiştiren okullar ya da “Alevilik
5
Kursları” gibi çalışmalar henüz başlamadığı için, şimdilik eğitim
niteliğinde de olsa derli toplu bir “CEM İBADETİ” kitapçığının
yayınlanması hizmetinin kaçınılmaz bir görev olduğunun bilinciyle,
yurt içi ve yurt dışındaki tüm Alevi örgütlerinde(cemevi, dergah,
vakıf ve köylerimizde)yararlanılmak üzere bu yapıtımızı saygıdeğer
canlarımıza sunuyoruz.
Bu Cem programını birçok ocakzade Dede ile görüşerek
yıllarca çekilen bir emek sonucunda hemen her bölgede geçerli
olacak biçimde özlü olarak hazırladık. Dedelerimiz, rehberlerimiz,
zakirlerimiz, oniki hizmet sahipleri ve “Alevilik Eğitimi” vermek
isteyen öğretmenlerimiz bu kitabı iyice okuyup, ezberleyip
kendileri Cem yürütebilir, örgütlerimiz ta uzaklardan masrafa girip
Dede, Zakir getirtmek külfetinden kurtulur. Çünkü kimi zaman
Dede, Zakir bulunmuyor, canlarımız cemden mahrum kalıyor,
inanç ve ibadetimiz zamanla külleniyor, genç yavrularımız nasibini
alamıyor.
Oniki İmamlar, Gerçek erenlerin yüzüsuyu hürmetine
toplumumuzun birlik ve bütünlüğünü bozmasın. Kurumlarımızı
güçlendirsin, sağlık, başarı ve mutluluk versin. Allah…Allah…
Mehmet Yaman
İstanbul - 1998
CEM İBADETİ
Cem, Alevilikte en önemli dinsel törenin (ibadetin) adıdır.
Cem’e ayrıca; Ayin-i Cem(Cem âyini), Ali Cemi, Görgü Cemi,
İçeri Kurbanı da denir. Kış aylarında, özellikle Cuma akşamı1
başlaması kuraldır.
Cem’de ONİKİ HİZMET ve bu hizmetlerin ayrı ayrı
sahipleri vardır. Her Alevi yılda bir kez görgüden geçer, hal ve
gidişatının muhasebesini yapar, ikrarını tazeler ve topluma hesap
verir. Kendilerinden şikayetçi olanları cem’de bulunan canlar haklı
görürlerse, şikayet edilenler onları razı etmek zorundadırlar.
Kimseyle küsülü, dargın ve kavgalı kalamazlar. Birine hakları
geçtiyse, yada başkasının hakkı kendisinde kaldıysa hesaplaşır ve
helallık alır. Barışmadıkça görgüleri yapılmaz. Borçları varsa
görgüden önce ödeyeceklerdir.
Yıllık görgüden geçen talipler, aynı zamanda daha önce
yaptığı hatayı bir daha tekrarlamamak üzere tevbe ederler.
Görgüden geçtikten sonra manen temizlenmiş olurlar. Ancak
bundan sonra Cem’e katılanlar, görgü-sorgudan geçerek
temizlenmiş olanların kurban lokmasını yiyebilirler.
Düşkünler(haksız yere keyfi olarak eşini boşayan, haram
kazanç sağlayan, yalancı şahitlik yapan, nefsine hakim olmayan,
hırsızlık yapan, adam öldüren, vergi ve askerlik borcu gibi vatan
borcunu ödemeyen, annesine babasına evlatlık görevini yapmayan,
insanlara zarar veren, komşusunu inciten, işçi ve yetim hakkı
yiyenler) Cem’e alınmazlar. Böylece Cem halkı (Alevi toplumu)
zararlı insanlardan, yaramazlardan arınmış olur.
Adam öldürmüş, karısını haksız yere boşamış, hırsızlık
yapmış bir insan serbestçe gidip cami’de namaz kılabilirken, HAKMUHAMMED-ALİ meydanı(Hak meydanı) olan Cemevi’ne böyle
yolsuzluklar yapmış biri kesinlikle giremez, girmeye cesaret
edemez, girmek isterse kabul edilmez. Aleviliğin bu kuralı, dünya
1
6
Alevilerde Perşembe gününün akşamı “Cuma akşamı” olarak
adlandırılır.
7
yüzündeki hiçbir milletin dininde ve mezhebinde bulunmayan bir
yüceliktir. Nitekim, Peygamberimiz Hz. Muhammed’in “Ben ancak
güzel huyları tamamlamak için gönderildim” buyurması, İslam’da
ahlakın ne büyük ve ne önemli bir yeri olduğunu isbata yeterlidir.
Görülüyor ki, Hz. Muhammed, peygamberliğinin amacının,
ahlak güzelliklerini son merhaleye çıkarmaktan ibaret olduğunu
açıklamıştır. Tarih boyunca bir millet ki ahlaka önem vermiştir, o
millet ilerleyip Allah’ın nimetlerine erişmiştir. Hangi millet ki ahlak
çöküşüne uğramıştır, o millet kısa bir zaman içinde perişan ve
mahvolup gitmiştir. İslam Dini’nin amacı beşerin ahlakını tasfiye
etmekten ibarettir. Bundan dolayıdır ki, Peygamberimiz, “İçinizden
en çok sevdiklerim ve Kıyamet günü bana en yakın olanlarınız,
ahlakı en güzel olanlarınızdır.” buyurmuştur.
Bu sözüyle Peygamber, “Ben çok ibadet edeni severim, çok
sofu olanı severim, gündüz oruçlu, gece namazlı olanı severim…”
demiyor, mutlak olarak güzel ahlak üzerinde duruyor. Öyle ya, kötü
huylu haklara riayet etmeyen bir kimsenin ibadetinden hiçbir fayda
gelmez. İslam’ın özü ahlak güzelliği ve doğruluktur.
Bir gün Peygamberin huzurunda Medineli bir kadından
bahsolunurken, bu kadının son derece ibadetle meşgul olduğunu,
her gün oruç tutup, sabahlara kadar namaz kıldığını ve yalnız kötü
huylu olduğundan, dili ile komşularını incittiğini söylediler.
Resulullah bunları dinledikten sonra: “O kadında hayır yoktur, o
kadın cehennemliktir” buyurdular.
Mürşid(Dede), geçmiş yıllardaki Cem törenlerinde verilmiş
derslerin ve öğütlerin uygulanıp uygulanmadığını denetlemek için
ve yeni derslerde bulunmak için cemaati toplar, Cem ibadetini
yürütür.
Cem, köylerde büyükçe bir evde, varsa Cemevinde;
günümüzde kentlerde yine ya müsait bir yerde, ya bir salonda yada
Cem-evinde yapılır. Cem’in Dede tarafından açıldığını
herkese(köylerde bütün köylülere) bildirmek için oniki hizmetten
biri olan peykler gönderilir. Bütün talipler Mürşid, Pir, Rehber
huzuruna davet edilir. Bu daveti duyan canlar, Mûsahibi ile buluşur.
8
Herkes evinde tertemiz yıkanıp en temiz elbiselerini giydikten
sonra ev halkı ve Mûsahibinin ev halkı ile birlikte, Dede’nin
belirttiği gün ve saatte Cem’e katılırlar.
Gözcü tarafından taliplerin yoklaması yapılır, hasta ve
mazereti olanlar meydana çıkarılır. Oniki Hizmet sahiplerinin de
görevleri başında olup olmadıkları kontrol edilir.
Meydan postundan önce “Mürşid postu” serilir. Mürşid,
postun duasını yapıp, postuna oturur. Dua şudur:
“Azamtü ileyke Yâ Ali
Ekremtü ileyke Yâ Ali
Eslemtü ileyke Yâ Ali
En’amtü ileyke Yâ Ali.”
Akşam saat sekiz sıralarında herkes eşleri ve Mûsahipleri
ile “Hak Meydanı” olarak kabul edilen Cemevi’ne gelmeye
başlarlar ve gelirken lokma (kuruyemiş, meyva, çörek, kömbe,
baklava, helva gibi yiyecekler) getirirler. Müsahipler ve eşleri
Cemevi’ne gelince, Meydan’da Dâr’a durup, lokma(niyaz)larının
duasını alırlar. Dede, şu duayı yapar:
“Allah…Allah…Lokmalarınız kabul, muradlarınız hasıl
ola. Hak-Muhammed-Ali kabul eyleye. İmam Hasan, Şah Hüseyin,
Hünkâr Hacı Bektaş Veli defterine kayıt eyleye, Gerçek erenler
demine hü mümine Ya Ali… “
Duadan sonra talipler lokmalarını görevliye teslim edip diz
üzeri gelerek meydana niyaz(secde) ederler. Genellikle talip
Dede’ye veya post’a niyaz eder. Bunun anlamı: Hem “Adem’e
secde” hem de cemaatta bulunan bütün canlarla görüşmek, onlara
saygı ve sevgi göstermektir.
Cemevi’ne gelen canlar, Gözcü’nün göstereceği yere yaş
sırasına kurulmuş saflara otururlar. Mûsahiplerin eşleri ise
Cemevi’nde kendileri için ayrılmış bölüme otururlar. Erkekler,
yönü Dede’den tarafa gelmek üzere orta yerde büyükçe bir boşluk
bırakarak daire(halka) oluşturacak biçimde otururlar. Burada herkes
birbirine dönüktür.
9
Böylece “Tarikat Namazı(Tevhîd Halkası) duvara bakarak
hocanın arkasında değil; cemal’e, didar’a(Cenab-ı Hakkın iyilik ve
güzellik sıfatının belirdiği Adem’in yüzüne) bakarak kılınır.”
sözünde olduğu gibi, herkes yüz yüze, yani cemal cemale oturur.
Tevhid, halkın ve Hakk’ın birliği, bir olması, tek vücud haline
gelmesi, muhabbet denizinde bütünleşip coşmasıdır.
Alevi inancında Cem, Hz. Muhammed’in “Mûtû Kable en
Temûtû” buyruğuna dayanır. Bu hadisin anlamı şudur:
“Ölmeden önce ölün, mahşer günü gelmeden hesabınızı verin.
Ahirete kul hakkı ile gitmeyin. Hiç kimseylealıp vereceğiniz
kalmasın. Alnınız açık, yüzünüz ak olsun. Dürüst, mert, iyi huylu,
Gerçek Erenlersafına katılmış insan-ı kâmillerden olun. İnsanlar
(halk) sizden razı ve hoşnut olsun ki ,Hak da sizden razı ve hoşnut
ola.”
CEMDE SIRALAMA
Öz olarak CEM ibadetlerimiz aşağıda verdiğimiz sıraya
göre yapılmaktadır:
1. Oniki Hizmet sahipleri Cem’de gerekli araç ve gereçleri
tamamlarlar.
2. Cemaat, Cemevi’nde toplanır.
3. Dede, usulünce Cemevi’ne girip postuna oturur.
4. Dede, canlara eğitici bir konuşma yapar.
5. Zâkirler, sazla deyiş çalıp söyler.
6. Süpürge(car) çalınır.
7. Post(seccade) serilir.
8. Dargınlar barıştırılır, sorunlar çözümlenir, canlardan rızalık
alınır.
9. Oniki Hizmet sahiplerinin duaları verilir.
10. Çerağ(delil) uyandırılır.
11. Tezekâr(ibriktar) tarîkat abdesti aldırır.
12. Kurban ve lokmaların duaları verilir.
13. Dede, yol-erkân konusunda canlara bilgi verir.
14. Gerekirse kısa bir dinlenme arası verilir.(Mola)
10
11
15.
16.
17.
18.
19.
20.
21.
22.
23.
Cem mühürlenir(SECDE yapılır).
Üç Düvazimam okunur(SECDE yapılır).
Üç Tevhîd çekilir(SECDE yapılır).
Miraclama okunur, Kırklar Semahı yapılır.
İstek semahları yapılır.
Sakka suyu dağıtılır.
Mersiyeler okunur.
Lokma ve Kurban(Sofra) hizmeti sunulur.
Lokmalar yenilip sofra duası edildikten sonra Dede “Duran
oturan…” duası verir. Bundan sonra da şu hizmetler yerine
getirilir: Süpürge çalınır, post kaldırılır, Oniki hizmet
sahiplerinin duası verilir, çerağ dinlendirilir ve cem ibadeti sona
erer.
CEM’İN BAŞLAMASI
Önce cemaat, Rehber ve Oniki Hizmet sahipleri Cemevinde
yerlerini alırlar. Pir postunun makamında Rehber sağ tarafa, zâkir
sol tarafa, Dede sonra gelip ortaya oturur. Oniki Hizmet sahipleri
Cem’de gerekli araç gereçleri (Asâ, ibrik/leğen, sürahi, bardak,
post/seccade, çerağ/mum, havlu, ses düzeni) önceden hazırlar.
Gözcü ve kapıcı Cemevi’ne girenlere oturma usullerini,
duaya duruş şekillerini anlatır. Örneğin: Evlad-ı Resul (Dede)
olanlara, konuklara, yaşlı olan canlara, bacılara saygı gösterilerek
ön saflara oturmaları önerilir.
Cem’i yönetecek Dede’nin (Post Dedesinin) kapıya geldiği
görülünce; rehber, gözcüyü Dede’yi getirmeye gönderir. Dede
içeri girerken, gözcü:
“Gerçeğe hü, mümin, müslim; bacı, kardeş; Dedemiz
geliyor.” der. Bütün canlar Hz. Muhammed’i, Hz. Ali’yi ve
Hünkâr Hacı Bektaş Veli’yi temsil eden o post makamına saygı
göstererek ayağa kalkıp dara dururlar. Dede kapıdan içeri girerken
“ Allah, Muhammed, Ya Ali” diyerek eşiğe niyaz eder, gözcü
sağında yürür halde içeri girer ve “ Hü, mümin, müslim; bacı,
12
kardeş” diyerek selam verir, cemaat da “Hü” diyerek selamını
alırlar. Dede, gözcü sağ yanında olarak meydanın ortasına kadar
gelir, “Allah, Muhammed, Yâ Ali” diyerek secdeye varır(ki bu,
cümleye niyaz anlamındadır), sonra dara durup, Rehber’e
“Hü erenler! Cemlerimiz Kırklar cemi, görevimiz Hazret-i
Hüseyin’in yeri, yardımcımız Hak, Muhammed, Ali; gözcümüz,
bekçimiz Hızır Nebi ola. Hayır himmet erenler…” der. Rehber
önce cemaate, pir postunda oturacak bu Dede’den razı ve hoşnut
olup olmadıklarını sorar. Eğer cemaat “Biz razıyız, Hak da razı
olsun!” diye rızalık verirse, rehber de cemaate “Hak sizden de
razı olsun” der, ve post Dedesine şu gülbangı verir:
“Allah, Allah…Hizmetin kutlu olsun, yardımcın HakMuhammed-Ali olsun. Hak-Muhammed-Ali seni doğruluktan
ayırmasın. Adaletin Hz. Ali’nin adaleti olsun. Haksızı görüp
gözetmeyesin. Doğrudan yana olasın. Hak erenler şaşırıp
düşürmesin. Üçlerin, Beşlerin, Oniki İmamların, Kırkların
katarından didarından ayırmasın. Üzerine aldığın hizmetten
şefaat bulasın. Dil bizden, nefes Hünkâr Hacı Bektaş Veli’den ola.
Gerçeğe hüü…”
Bunun üzerine Dede, “Cümlenizin niyazı. Allah,
Muhammed, Ya Ali “ diyerek meydana secde eder, sonra ayağa
kalkıp Pir postuna gelir, tekrar: “Allah, Muhammed Ya Ali…”
diyerek üç defa posta niyaz eder ve postun üstüne geçerek ayakta,
dara durup, yüksek sesle (cem erenleriyle birlikte) salevat getirir,
sonra ayakta şu duayı okur:
“Allah Allah…
Akşamlar hayrola. Hayırlar fethola, şerler defola.
Münkirler mât ola. Hânedan-ı fukara mamur ola. Er-HakMuhammed-Ali yardımcımız ola. Cemimiz Kırklar cemi ola.
İbadetlerimiz Muhammed-Ali Dergahı’nda kabul-ü makbul ola.
Hak erenler bizleri Ehl-i Beyt’in yolundan ayırmaya. Üçlerin,
Beşlerin, Yedilerin, Oniki İmamların, Ondört Masum-i Pâk’lerin,
Onyedi Kemerbestlerin, Kırkların hayır himmeti üzerinizde hazır
ve nazır ola. Şeytanın şerrinden, münkirin mekrinden saklaya,
13
bekleye. Dertlerimize derman, gönüllerimize iman, hastalarımıza
şifa ihsan eyleye. Şu anda Allah Allah diyen canların HakMuhammed-Ali dilde dileklerini, gönülde muratlarını vere.Bütün
insanların barış içinde, kardeşçe yaşamalarını nasip eyleye.
Namerde değil, merde bile muhtaç eylemeye. Görünür görünmez
kazalardan, belalardan esirgeye. Emeklerimizi boşa çıkarmaya.
Günahlarımız var ise bağışlaya.
Dem Ali, sırr-ı Nebi, Pirim Hünkâr Hacı Bektaş Veli
kerem-i evliya gerçekler demine hü mümine Ya Ali…”
Duanın sonunda Dede: “Dâr çeken bacılar didar göre,
Fatıma Ana muradını vere. Erenler sefaya ere…” deyince,
kendisi ve cemaat yere secde edip, yerlerine otururlar. Dede,
kendini tanıtır. Gözcü’yü çağırır, cemaatte bir eksiklik olup
olmadığını öğrenir. Gereğinde taliplerin hal ve hatırlarını sorar.
Dede, ceme başlamadan önce güncel konularla ilgili(ekonomik,
sosyal, hukuksal, dinsel) bir kısa sohbet(irşad, aydınlatma)
konuşması yapar. Cem’de hasta, rahatsız, dizleri ağrıyan varsa,
sandalyede oturabileceklerini anlatır.
14
15
Dede Cemaati Aydınlatıcı Şöyle Bir Konuşma Yapar
“Saygıdeğer Cem Erenleri, sevgili canlar !
Cem ibadetimizi yapmak için toplanmış bulunuyoruz.
Hepinizi en içten sevgilerimle selamlıyor, hoşgeldiniz diyorum.
Cem erenleri, mümin müslim bacılar, kardeşler! Cem
törenine başlarken biliyorsunuz, biz önce kendi aramızda
birliğimizi-dirliğimizi
sorgularız,
hizmetlerimizi
yaparız,
çerağımızı uyarırız, lokmalarımızı paylaşırız.
Cemlerimiz önceki dönemlere göre herkese açıktır. Burada,
sizlerin yerine getirmek zorunda olduğunuz görevler vardır. Nedir
bu görevler? Biraz sonra burada ibadete başlayacağız, belli
kurallara uyacağız: Konuşmak, muhabbet etmek, oturup-kalkmak,
ibadet…Bunların hepsi yerine göre yapılacak, rasgele
konuşulmayacak.
Hak-Muhammed-Ali huzurunda yüzünüz ak ola. Pir
divanında utanmayasınız, Şah-ı Merdan’ın sancağı altında
toplanmamızı nasip eyleye.
Şimdi ey canlar, bilmiş olasınız ki, Hak ceminde ayrılıkgayrılık, senlik-benlik yoktur. Siz hep ana, baba, kardeşsiniz.
İmam Hüseyin’in yolu kıldan ince, kılıçtan keskindir. Kul
kusursuz, hata tevbesiz olmaz. Kul kusur işler, Sultan bağışlar.
Kusurlarımızı, günahlarımızı Hak bağışlaya, esirgeye.
Fakat bu yola girecekler haram yemeyecek, yalan
söylemeyecek, kötülük yapmayacak. Bir kimsenin içinde kin,
kibir, düşmanlık, cimrilik, tamah, öfke, dedikodu ve maskaralık
ve daha nice kötü huylar olursa, su ile yıkanıp temizlenebilir mi?
Öyle bilesiniz ki temizlenmez. Bu dediğimiz kötü huyların biri bir
kişide olsa onun bütün ibadeti ve ameli, hepsi boşuna olur.
Şunu iyi bilelim ki yolumuzu kuran gerçek erenlerin aslı
su’dandır. Su temizdir ve temizleyicidir. Buna göre, ben
Alevi’yim diyen her can, su gibi temiz ve temizleyici olmalıdır,
özünde murdar nesne taşımamalıdır.
Erkeğe pirinden, kadına erinden şefaat edilecektir. Bu
dünyada er-kişi eşine kırıcı, kaba davrandığında, şunu bilsinler ki:
16
Fatıma Anamızı incitmiş olurlar. Erkeklerin şefaatçısı Hazret-i
Hüseyin’dir, kadınlarımızın şefaatçısı Fatıma Anamızdır. Komşu
hakkı Tanrı hakkıdır. Ata hakkı Tanrı hakkıdır. Komşusunu
bilmeyen Tanrısını bilmez; atasını bilmeyen de Tanrısını bilmez.
Yolumuzun buyruğunu tutup, yasaklarından kaçmak gerek.
Üstadımız Şah-ı Merdan Ali bunu böyle buyurmuştur.
Sizler, ey canlar, birbirlerinizden hoşnut ve razı mısınız?
Birlik misiniz erenler?” Cemaat “Razıyız” ya da “Eyvallah”
derler. Dede “Niyazlaşın” der, canlar birbirlerinin omuzlarına
niyaz ederler. Dede konuşmasını sürdürür:
“Değerli canlar!
Bizim yolumuzda gönül kırılmaz, çünkü Tanrı’nın evidir.
Emanete hıyanet edilmez. Hazret-i Pir buyurmuş ki: Elinize,
dilinize , belinize sahip olun. Şimdi, elinizle kötülük işlemeyin,
elinizle koymadığınız bir şeyi almayın, dilinizle verdiğiniz sözü
geri almayın, yalan, dedikodu, iftira etmeyin, belinizi saklayın,
başkasının namusuna dil uzatmayın. Böyleleri yüzbin kez yıkansa
temiz olmaz. Ehl-i Beyt düşmanlarıyla yatıp kalkmayın. Herkes
bir müsahip kardeşi tutmalıdır.
Allah’a kul, Muhammed’e ümmet, Ali’ye talip olan canlar!
Döktüğünüz varsa doldurun, ağlattığınız varsa güldürün,
yıktığınız varsa kaldırın. Doğru gezin, dost gönlünü incitmeyin.
Mürşidinizin buyruğuna uyun. İbadetlerinizi gösteriş için
yapmayın. Erenler yolunda verdiğiniz ikrardan dönmeyin. Tevella
ve teberrayı bilin. Dört Kapı, Kırk Makam’ı, üç sünnet yedi farzı
öğrenin ve uygulayın. 12 gün Muharrem(matem) orucunu, 3 gün
Hızır orucunu tutun. Gerçekmiş gibi görünüp, dünya menfaatiyle
gözünüzü kamaştıracak münafıkların sözlerine aldanıp Erenler
yolundan uzaklaşırsanız, mahşer günü Ulu Divanda şefaati
kimden umacaksınız? Oniki İmam bizleri şefaatinden mahrum
eylemeye. İbadetlerimizi kabul eyleye…” Eğer zaman, ortam ve
17
cemaat elverişli ise zakirler yolu-erkânı çok özlü anlatan ve halkı
eğitici öğütlerle dolu özlü deyişlerden en çok üç tane çalar,
söylerler. Buraya örnek olarak beş deyiş yazıyoruz. Zakir isterse
kendi bildiği deyişleri, isterse şu deyişleri çalıp söyler:
DEYİŞ I
Ne ararsın baba derviş
Dervişlerde dem bulunur
Bekle pirin eşiğini
Derdine derman bulunur
Eğer olur isen hasta
Gel derdine derman iste
İhlasla varırsan dosta
Ölür isen can bulunur
Alçağa indir özünü
Türaba çevir yüzünü
Pişir de söyle sözünü
Arasında ham bulunur
CAN HATAYİ’m özün takın
Özünü Mervan’dan sakın
Kudretten değer okun
Yarasına em bulunur
* * * *
18
DEYİŞ II
Sevdiğim Allah bir Muhammed Ali
Üç güzel severim eli neylerim
Gülbangı çekilen Bektaş-ı Veli
Daha senden gayri kulu neylerim
Bir güzel severim servinin dalı
Dostun muhabbeti oğulun balı
Başına bağlamış yeşili alı
Arının yaptığı balı neylerim
KUL HİMMET üstadım artıyor derdim
Kalbimde ihlasım dilimde virdim
Server Muhammed’in yüzünü gördüm
Dünya dedikleri çölü neylerim
* * * *
DEYİŞ III
Yüzüm süre süre insem dergaha
Bir dem divanına dursam Ya Ali
İnsem eşiğine niyaz eylesem
Yüzüm tabanına sürsem Ya Ali
Yüzüm tabanına sürdüğüm zaman
Gönlüme getirmem zerrece güman
Ali’m Düldül’üne bindiği zaman
Önünce Kanber’in olsam Ya Ali
Kanber gibi her hizmete yeldirsen
Bir dem ağlatırsan bir dem güldürsen
Çeksen Zülfikarı beni öldürsen
Elim eteğinden çekmem Ya Ali
19
Çeker miyim eteğinden elimi
Ben canıma reva gördüm ölümü
Doğru sürün erenlerin yolunu
Mümin kullarını görsem Ya Ali
Yarın Hakk’ın divanına varılır
Rûz-i Mahşer günü sual sorulur
Günahın tartarlar, mizan kurulur
Orda haklı hakkın alsa gerektir
Mümin olan ya nesinden bellidir
Hakkı söyler Hak nefesi bellidir
Erenlerin cemi gonca güllüdür
Gülün deste deste dersem Ya Ali
Bana böyle geldi Mevla’dan hitap
Dil tutulur ol dem verilmez cevap
Kimine lûtfolur, kimine azap
Cennet, tamu hak’dır, dolsa gerektir
Mümin olan müslimini getirsin
Getirse de Hak cemine yetirsin
Dizi dize verip üryan otursun
Doyunca yüzüne baksam Ya Ali
GENC ABDAL’ım Hakka yanık olana
İtikadı bütün sadık olana
Hakikatten Hakk’a aşık olana
Divanda şefaat olsa gerektir
PİR SULTAN’ım niyaz eyle pirine
İnan gel Muhammed Ali yoluna
Umarım dergahta girem gönlüne
Yarın fırsat elden gider Ya Ali
* * * *
DEYİŞ IV
20
* * * *
DEYİŞ V
Dinlerseniz bir nasihat eyleyim
Ahiretin tedarikin görmeli
Dağlar yollarına karanu
Buradayken bir menzile ermeli
Fırsat elde iken bir amel kazan
Gül cemalin birgün solsa gerektir
Zevkine aldanma tapma dünyaya
Dünya malı burda kalsa gerektir
Bismillah dedim de açtım gözümü
Şahım hak-i payine sürem yüzümü
Pekçe ver kulağın, dinle sözümü
Buradayken bir gerçeği bulmalı
Cahil bildiğinden hiç geri kalmaz
Bin nasihat etsen bir pula almaz
Kişinin ettiği yanına kalmaz
Herkes ettiğini bulsa gerektir
Gafil insan gafil gelmen bu dem’e
Ömür geldi geçti, fırsat ne çare
Ne cevap verirsin gittiğin yere
Kiramen katibiyle hesap görmeli
Şeytana uyanlar ortada kalır
21
Kişi bilgisiyle menzil mi alır
Böyle sözler ile ahiret m’olur
Küllü varlığınan teslim olmalı
SÜPÜRGE (FARAŞ) HİZMETİ
Süpürgeci, süpürgesini eline alıp, üç kez “ Hü erenler!
Hak- Muhammed-Ali’nin hizmeti geliyor…” der, her seferinde bir
adım atarak meydanın ortasına kadar gelir , süpürgeyi sağına
indirip yere niyaz eder süpürgeyi alıp ayağa kalkar, ayakları
mühürlü öne eğilir; “Allah, Muhammed, Ya Ali…” diye meydana
üç kez süpürge çalıp, süpürge sol koltuğunda dara durur ve şu
tercümanı okur:
“Destur Pirim!
Güruh-i Nâci’yim, Kirklar Meydanı’nda süpürgeciyim
Pir divanında durucuyum
Hüseyn-i Kerbela için gözlerim kan yaştır
Lanet olsun Yezid’in bağrı kara taştır
Erenler meydanında Aliyyel-Mürteza baştır
Pîrimiz Kırklar içinde Seyyid-i Ferraş’tır
Allah eyvallah…Nefes Pîrdedir…”2
Dede süpürgeciye şu duayı verir:
“Allah… Allah…
Süpürgeci Selman, kör olsun Mervan, cennette Rıdvan
Zuhura gelsin Mehdi-i Sahib-zaman
Yardımcımız olsun Oniki İmam
Hizmetinden şefaat bulasın
Seyyid-i Ferraş’ın himmeti üzerinde ola
Gerçeğe hü…”3
Hak’tan inayettir bize bu hikmet
Muhammed Mustafa’dan erişe himmet
Ceset burda kalır can olur zahmet
Canı kurtaracak bir er bulmalı
DERVİŞ MUHAMMED’im el aman mürvet
Ceset burda kalır, can olur zahmet
Kulların kapında diler irahmet
İrahmet dileyen bir er bulmalı
* * * *
2
3
22
Süpürgecinin vereceği diğer bir süpürge tercemanı da şöyledir: “Biz üç
bacıyız, Güruh-i Naci’yiz, Kırklar Meydanı’nda süpürgeciyiz.
Süpürgeci Selman, kör olsun Mervan, carımıza yetişsin Mehdi-i Sahipzaman. Allah, eyvallah. Nefes Pir’dedir…”
Dedenin süpürgeciye vereceği diğer bir
dua da şudur:
“Allah…Allah…Hayır hizmetin kabul yüzün ak ola. Durduğun dardan,
divandan iyilikler göresin. Hak-Muhammed-Ali katarından,
didarından ayırmaya. Seyyid-i Ferraş’ın himmeti üzerinde hazır ve
nazır ola. Hizmetinden şefaat bulasın. Gerçeğe hü…”
23
MEYDAN POSTU(SECCADE) HİZMETİ
Süpürgeci,4 meydana süpürge çalıp duasını aldıktan sonra,
post’u (seccadeyi) kollarının üzerine alıp üç kez: “Hüü erenler!
Muhammed-Ali’nin hizmeti geliyor!” der, her seferinde bir adım
atarak meydanın ortasına kadar gelip dara durur ve şu tercümanı
okur:
“Destur Pirim!
Muhammed Mustafa’nındır bu seccade
Aliyyel Mürteza’nındır bu seccade
Hatice-i Kübra, Fatıma-yi Zehra’nındır bu seccade
Oniki İmamlarındır bu seccade
Pîrimiz Hünkâr Hacı Bektaş Veli’nindir bu seccade
Cem birliğine, sohbet sırrına, evliya keremine
Hüü diyelim, Allah eyvallah
Nefes Pirdedir…”
Dede, süpürgeciye(Postu seren hizmet sahibine) şu duayı verir:
“Allah…Allah…
Post kadim ola, inkâr fethola. Hayırlığa gelmiş, hayırlığa
serilmiş ola. Kırklar meydanına serilen bu kutsal postun
üzerinde sorgulanan canların didarı cennet ola, günahları
affola. Seccaden temiz, yüzün ak ola. Hizmetinden şefaat
bulasın. Dil bizden, nefes Hazret-i Pîr’den ola. Gerçekler
demine, hü mümine Ya Ali…”
Duasını alan süpürgeci (ya da post hizmetini gören başka
biri) postu meydana serer, dört tarafına “ Allah,
Muhammed, Ya Ali, Hünkâr Hacı Bektaş Veli…”
diyerek niyaz eder, geri geri ve diz üzeri gider, yerine oturur.
Dualanmış ve kutsal hizmetlerin yapılacağı bu postu kimse
çiğneyemez. Dede, cemaatten rızalık alır, dargınlar varsa barıştırır.
4
24
Post hizmetini ya meydancı ya da süpürgeci yapabilir.
25
DARGINLAR (VARSA) BARIŞTIRILIR
Dede bütün Cem erenlerine şu çağrıyı yapar:
“Mümin, müslim bacı kardeşler! Bu yapmış olduğumuz cemlerimiz
KIRKLAR CEMİ’nin temsilidir. Alevi inanç ve felsefesine göre
cemlerimizde küskün, dargın, alacaklı, verecekli, gönül kırmış
kişilerin yeri yoktur. Kul kuldan razı olmadıkça, Tanrı kuldan razı
olmaz. Bu meydan, gerçek erenler meydanıdır. Bu meydanda,
haklının hakkı haksızdan alınır, gönüller barıştırılır, sorgu sual
yapılır. Bu meydan kin, kibir, düşmanlık meydanı değildir. Bu
meydan barış ve kardeşlik meydanıdır. İçinde kin, kibir, bencillik,
kıskançlık gibi kötü huyları olanlar bu yola gelmesin. İçinizde
küskün ve dargın varsa, birbiri ile görüşsün, barışsın. Çünkü
müminde kin, kibir olmaz.
Cemimizde bulunan bacılar, kardeşler, sizlere sesleniyorum:
Kimin kimden alacağı varsa, kim kimden dargın ya da istekliyse
meydana gelsinler. Bu cemde ibadetimizi yapabilmemiz için,
dargın, küskün alacaklı-verecekli kimsenin olmaması gereklidir.
Her kim saklarsa ortaya gelmezse, sakladığı gibi, kalkıp cemi
terketmezse, İmam Hüseyin’den şefaat ummasın.
Canlar! Üzerinizden saat geçti, gün geçti, hafta geçti, ay ve yıl
geçti. Gün bugün, saat bu saat. Sırtınızda iki gözlü bir heybe!
Meydana döktüğünüz erenlerin malı, gizlediğiniz sizin malınız.
Doğru söylerseniz doğruluk görürsünüz. Eksik, noksan ve
kusurlarınızı gizlerseniz, yükünüzle gelir yükünüzle gidersiniz.
Geldiğiniz yoldan, durduğunuz dardan hayır ve şefaat görebilmeniz
için, doğruyu söyleyiniz gizli kalmasın.”
Bu açıklamadan sonra dargın ya da şikayetçi(istekli) olup meydana
gelenler olursa Dede barıştırır. Barışmayanları da gözcüler uygun
bir şekilde cemevinden dışarı çıkarır. Dede, “ Davaya mana aşıka
nişan!” der, sağında ve solunda oturanlarla görüşür. Tüm cem
erenleri de yanındakilerle görüşür. (Bacılar birbirlerinin erkekler de
birbirlerinin omuzuna niyaz eder.) Bu görüşme toplumun birbiriyle
RIZALIK alma, birbirinden hoşnut ve razı olma anlamınadır.
26
27
Rızalık alındıktan sonra Zakir, Oniki Hizmet sahiplerini çağıran
deyişi çalıp söyler.
ONİKİ HİZMET SAHİPLERİNİN MEYDANA
ÇAĞRILMASI
Oniki hizmet sahipleri sağ başta rehber olmak üzere meydanın orta
yerinde dara dururlar.(Meydana, hizmetlerle ilgili bir deyiş
çalınarak da gelirler.) Adı okunan himet sahibi meydana gelir., “
Allah, Muhammed, Ya Ali” diyerek secdesini yapar ve dara durur.
Dede, dua ve tecella duası verir.
ONİKİ HİZMET DEYİŞİ
Haktan bize nida geldi
Pirim sana beyan olsun
Şahdan bize name geldi
Rehberime haber olsun
Şah kuluna kıldı nazar
Dört kalıptan adem süzer
Zeval gelmiş cemi bozar
Gözcü sana haber olsun
Zakirin zikri saz ile
Kuran okur avaz ile
Mümin müslim niyaz ile
Zakirlere haber olsun
Hak kuluna nazar eyler
Hakkın kelamını söyler
Mümin gelmiş mürvet diler
Peyik sana haber olsun
28
Mümini çekti meydana
Münkiri sürdü zindana
Hizmet verildi Selman’a
Faraşçıya haber olsun
Mümin yolun yakın ister
Münkirlerden sakın ister
Delil yanmaz yağın ister
Delilciye haber olsun
Bu yola giden nâcidir
Erenler kardeş bacıdır
Cem kilidi kapıcıdır
Kapıcıya haber olsun
Zakirlerin zikri sazdır
Okunan deyiş düvazdır
Mümin hak ile niyazdır
Niyazcıya haber olsun
Hak kuluna kıldı rahmet
Sana niyaz Ya Muhammed
Hizmet görüldü muhabbet
Tezekere haber olsun
Yola giden haslar hası
Mümin giyer Hak libası
Doldur ver engürün tası
Sakkacıya haber olsun
29
ŞAH HATAYİ’m varı geldi
Müminlerin kârı geldi
Hakkın armağanı geldi
İznikçiye haber olsun
Zakir, hizmet deyişini çalıp bitirince Oniki Hizmet sahipleri
meydanda yay şeklinde dâr’a durur, Dede, topluca dualarını verir:
“Allah… Allah…
Akşamlar hayr ola, hayırlar feth ola, şerler def ola, Hizmetleriniz
kabul ola. Dileklerinizi Hak-Muhammed-Ali vere.Emekleriniz boşa
gitmeye. Erenlerin aydın yüzlerine aşkola. Onsekiz bin alemle
birlikte, cümle mümin kardeşlerimizi Hak-Muhammed-Ali yolundan
mahrum eylemeye. Sizler bize hizmet ediyorsunuz; gerçek erenler
de sizleri kazadan, beladan, kötülüklerden koruya. Hizmetini
gördüğünüz pirlerin himmetleri üzerinizde ola. Hazret-i Hüseyin
yardımcınız, Bozatlı Hızır yoldaşınız ola. Saklaya, bekleye.
Geldiğiniz yerden, durduğunuz dardan iyilikler göresiniz. Dil
bizden, nefes Hünkâr Hacı Bektaş-ı Veli’den ola. Gerçeğe hü.”
Hizmet sahipleri bu duadan sonra yere secde eder tekrar
dara dururlar. Bu kez Dede tecellâ duası verir:
“Tecellâ, Tevellâ Hakk’a yazıla. Tecellânız temiz, yüzünüz ak ola.
Tecellâ gören cehennem ateşi görmeye. Gerçeğe hü…”
Tecellâ’dan sonra cem erenlerinin oniki hizmet sahiplerinden,
hizmet sahiplerinin de birbirlerinden razı ve hoşnut olup
olmadıkları Dede tarafından sorulur. Canlar “Biz razıyız Hak da
razı olsun.” derlerse, Dede “Dâvâya mâna, âşıka nişan gerek.
Niyazlaşın canlar” der ve herkes birbiriyle görüşür. Rehber
Dede’nin, Dede rehberin; yine Rehber oniki hizmet sahiplerinin
kuşaklarını bağlar. Hizmet sahipleri meydana niyaz edip
hizmetlerinin başına giderler. Süpürgeci süpürge çalar. Sıra çerağ
uyandırılmasına gelmiştir.
30
ÇERAĞ UYARMA
31
Şah-ı Merdan Ali’nin çerağı uyandırılır ki, erenler meydanı
aydınlansın. Dede, cemaate “Edeb, erkân..” deyip, Çerağcıya
seslenir:
“Erenler, kalk! Muhammed-Ali ve Hünkâr Hacı Bektaş Veli’nin
erkânı üzre çerağı uyar…”
Çerağcı, “Eyvallah, pirim!” der ve hizmete başlar. Çerağ elinde,
meydan postunun kenarına gelir ve : “Hü… erenler! MuhammedAli’nin hizmeti geliyor…” der, bir adım atar. İkinci kez aynen
söyler bir adım daha atar. Üçüncü kez yine aynen söyler, bir adım
daha atarak meydan postunun ortasına gelmiş olur, “Hü.. erenler!”
der, dize gelir, çerağı(kandili) yere kor. Çerağın sağına, soluna ve
önüne “Allah, Muhammed, Ya Ali” diyerek niyaz eder, sonra yere
niyaz eder, diz üzeri oturur, çerağı(mumları) uyandırır(yakar.)
Çerağ yanarken yani bir yandan mumları yakarken, diz üzeri şu
tercemanı okuyarak cem erenlerini SALEVAT vermeye çağırır:
“Hayır himmet Pîrim!
Çerağ-ı rûşan, fahr-i dervişan, zuhur-ı iman, himmet- piran, Pir-i
Horasan, küşâd-ı meydan, kuvve-i abdalan kanun-ı evliya, gerçek
erenler demine hü..”
“Çerağ-ı evliya nuru semavat
Ki bu menzildir ol Tûru münacatÇerağ uyanınca kıl niyazı
Muhammed-Ali’ye candan salevat…” deyince tüm canlar salevat
verir:
Allahümme salli alâ Seyyidinâ Muhammed Mustafa Allahümme
salli alâ Aliyye’l Murtaza
Allahümme salli alâ Hasan-ül MüctebaAllahümme salli alâ
Hüseyn-i Kerbela
Allahümme salli alâ Zeynel-AbaAllahümme salli alâ Bâkır Bahâ
Allahümme salli alâ Câfer rehnümâ
Allahümme salli alâ Kâzım Mûsa
Allahümme salli alâ Ali Sultan Rıza
Allahümme salli alâ Muhammed Takî
Allahümme salli alâ Ali Nakî
Allahümme salli alâ Hasan el-Askerî
32
Allahümme salli alâ Muhammed Mehdi…”
Çerağcı, salevattan sonra, çerağın sağına, soluna ve önüne niyaz
ettikten sonra ayağa kalkar, geri geri çekilir, meydanın orta yerinde
dara gelip şu düvaz’ı okur:
ÇERAĞ DÜVAZI
“Çün çerağ-ı fahr uyandırdık Huda’nın aşkına
Seyyid-ül-Kevneyn Muhammed Mustafa’nın aşkına
Sâki-i Kevser Aliyye’l-Mürteza’nın aşkına
Hem Hadice, Fatıma Hayrün-nisa’nın aşkına
Şah Hasan Hulk-ı Rıza hem Şah Hüseyn-i Kerbela
Ol İmam-ı Etkıya Zeynel-Aba’nın aşkına
Mûsa-i Kâzım serfirâz-ı ehl-i Hak
Hem Ali Mûsa Rızayı sâbiranın aşkına
Şah Takî-yü bâ Nakî hem Hasan-ül-Askeri
Ol Muhammed Mehdi-i sahib-livâ’nın aşkına
Pîrimiz, Üstadımız Bektaş Veli’nin aşkına
Haşredek yanan yakılan aşıkan’ın aşkına…”
Düvaz bitince “Bercemal-i Muhammed, kemal-i İmam Hasan, Şah
Hüseyin Ali’yi pîr bilene verelim candan salevat…” diyerek cemde
bulunanları salevat vermeye çağırır. Cem evinde bulunanların
hepsi: “Allahümme salli alâ Seyyidina Muhammed ve alâ Al-i
Muhammed…” diye salevat verirler.
Dede darda durmakta olan çerağcıya şu duayı verir: “Allah…Allah
Hizmetin kabul muradın hasıl ola. Gönlün aydın, Hızır yoldaşın,
erenler haldaşın ola. Sonsuza dek bu çerağ, bu ışık demimizde,
cemimizde eksik olmaya. Yolumuz aydın, gönlümüz mutlu ola.
Cabir-i Ensari’nin himmeti üzerinde ola . Gerçek erenler demine
33
hü…” Çerağcı yere niyaz edip, geri geri çekilerek yerine gider.
Dede cemaate şöyle bir dua edebilir:
“ Allah…Allah…
Horasan’dan bize ulaşan çerağımız sonsuza dek kılavuzumuz olsun.
Çerağlarımız yansın, yakılsın Hak-Muhammed-Ali aşkına,
Çerağlarımız yansın, yakılsın Pirimiz Hünkâr Hacı Bektaş Veli
aşkına.
Çerağlarımız yansın, yakılsın şehitler şahı İmam Hüseyin aşkına.
Çerağlarımız yansın, yakılsın Kerbela Şehitleri aşkına.
Çerağlarımız yansın, yakılsın Pir Sultanlarımızın ve tüm
şehitlerimizin aşkına.
Çerağlarımız yansın, yakılsın bu yurtlardan, bu cemlerden gelmiş
geçmiş tüm canların, pirlerin, rehberlerin aşkına.
Çerağlarımız sonsuza dek yansın, yolumuzu aydınlatsın, birliğimizi,
varlığımızı güçlendirsin. Gerçeğe hü…”
Hemen bunun ardından zakirler üç ya da bildiği bir tane düvaz
okurlar. Çerağ ile ilgili düvazlar tercih edilir. Zakir çerağ ile ilgili
çeşitli düvaz bilmiyorsa başka düvazlar da söyleyebilir. Şah
Hatayi’nin ünlü bir düvazı, nakarat değiştirilmek suretiyle üç defa
okunur. Cem’in uzun olması istenmiyorsa, bu düvaz bir kez
okunabilir. Üç düvazın söylenmiş olduğu bölgeler de vardır.
Hüseyn-i Kerbela yaktı delili
İmam Zeynel, İmam Bâkır-ü Câfer
Kâzım, Mûsa Rıza yaktı delili
Muhammed Takî’den hem Ali Nakî
Hasan-ül Askeri yaktı delili
Muhammed Mehdi-i ol sahib zaman
Eşiğinde âyet yaktı delili
Bilirim günahım hadden aşubdur
Hünkâr-ı evliya yaktı delili
On İki İmamdandır bu nur HATAYÎ
Şîr-i Yezdan Ali yaktı delili
“Yaktı delili” nakaratı ikinci söyleyişte “Kurdu bu yolu” ve üçüncü
söyleyişte “Kabul eylesin” denilerek düvaz üç defa söylenmektedir.
Vîrani Baba’nın çerağ ile ilgili aşağıdaki düvazı ise cemlerimizde
en çok okunan düvazdır:
ÇERAĞ DÜVAZI
ÇERAĞ DÜVAZI
Hata ettim Huda yaktı delili
Muhammed Mustafa yaktı delili
Ol Âl-i aba’dan Hayder-i Kerrar
Aliyyü’l Mürteza yaktı delili
Hatice’tül Kübra Fâtıma Zehra
Ol Hayrü’n-nisa yaktı delili
İmam Hasan aşkına girdim meydana
34
Kudret Kandili’nde parlayıp duran
Muhammed Ali’nin Nuru’dur vallah
Zuhur edip küffar askerin kıran
Elinde Zülfikar Ali’dir billah
Elinde Zülfikar, altında Düldül
Kanber önü sıra dilleri bülbül
Hazret-i Fâtıma cennette bir gül
Ona sırrım dedi Hak Hâbibullâh
Zuhur etti İmam Hasan, Hüseyin
35
Onların nurundan ziyalandı din
Kırk pare bölündü Zeynel-Abidin
Çekeriz yasını hasbeten lillah
Muhammed Bâkır’dan Câfer-i Sadık
İmam Mûsa Kâzım hem Rıza dedik
Tarikat suyuyla cismimiz yuduk
Hak buyurdu mümin kalbi Beytullah
Takî, Nakî, İmamların civanı
Hasan-ül Askeri cismimin canı
Elinde hücceti sahib-zamanı
Vakit tamam oldu göndere Allah
Ta ezel ezelden böyle kuruldu
Hariciler bu dergahtan sürüldü
Kün deyince yedi kat yer dürüldü
Bir harf ile bina tuttu arşullah
VÎRÂNÎ’yem niyazım var üstaza
Elinde Zülfikar hem ehl-i gaza
Binbir dondan baş gösterdi Murtaza
Biz bir bildik, dedik Allah eyvallah
Dede, düvaz bitince, sazlarının üzerine eğilip dua bekleyen
Zakirlere şu duayı verir:
“Allah, Allah…Hizmetleriniz kabul ola. Muradlarınız hasıl ola.
Muhammed-Ali, Ehl-i Beyt katarlarından, didarlarından ayırmaya.
Adlarını zikrettiğiniz Oniki İmamların himmeti üzerinizde ola.
Diliniz dert görmeye. Dil bizden, nefes Hazret-i Hünkâr’dan ola.
Gerçeğe hü…”
Süpürgeci meydana üç kez süpürge çalıp, Dâr’a durur, Dede dua
verir. Şimdi sıra Tezekâr hizmetine gelmiştir.
36
TEZEKAR(İBRİKÇİ) HİZMETİ
37
Bu daha çok sembolik bir yıkama, bir tür tarikat abdestidir. Zira
ceme katılan her can, cemevine gelmeden önce tertemiz yıkanmış
beden temizliğini yapmıştır. Tezekar hizmetini bir bacı ve bir
kardeş, iki can yerine getirir. Kardeş canın bir elinde leğen diğer
elinde ibrik, bacının omuzunda havlu olduğu halde meydanın
yanına gelir dururlar. Tezekâr: “Hü…Erenler. Hak-MuhammedAli’nin hizmeti geliyor…” der, bir adım ileri atar, ikinci kez aynen
söyler. Bir adım daha ileri atar . Üçüncü kez yine aynen söyler,
tekrar bir adım daha ileri atar. Böylelikle meydan postunun
üzerinde dedenin karşısına gelmiş olurlar. Meydana gelen bacı ve
kardeş karşılıklı edeb-erkân ile dize gelerek otururlar. Önce
meydanda yanan çerağın dibine, “Allah, Muhammed, Ya Ali!”
diyerek üç damla su damlattıktan sonra ,yere niyaz ederler. Sonra
oturdukları yerde, önce Tezekar can bacının eline su döker havlu ile
kurular; sonra da bacı, kardeşin eline su döker kurular.
Kardeş önde bacı arkada, ikisi de dizde yürüyerek Dede’nin önüne
gidip, Dede’den başlayarak halkada oturanların hepsinin ellerine
Tezekâr can su döker, bacı da arkadan havlu ile kurulayarak gelir.
En son Gözcünün eline su döküp bitirince, Gözcü ile birlikte dâra
durarak, Tezekar şu tercümanı okur.
“Destur Pîrim!
Ben gulam-ı Haydariyem
Adûdan etmem havf-u bâk
Çünkü bu hizmette örnektir bana Selman-ı Pâk
Gönlümüzü Hakka bağlayıp, yunduk, arındık, olduk pâk
Nefes pirdedir…”
Dede, tezekârın duasını verir:
“Allah…Allah…
Hizmetleriniz kabul, muratlarınız hasıl ola. İsteğinizi, dileğinizi
Hak-Muhammed-Ali vere. Elleriniz dert görmeye, gönlünüz
incinmeye. Hizmetinizden şefaat bulasınız. Selman-ı Pâk’in hüsnü
38himmeti üzerinizde ola. Gerçeğe hü…”
Hizmet sahipleri dize gelir, yere niyaz ederler, malzemelerini alıp
ayağa kalkar, geri geri yerlerine çekilirler. Şimdi sıra KURBAN ve
LOKMA hizmetine gelmiştir.
39
Örnek verdiğimiz bu CEM TÖRENİ, Abdal Mûsa Birlik Cemi,
Hızır Cemi, Aşure(Muharrem Matemi) Cemi, Sultan Nevruz Cemi,
yılda kırk sekiz hafta yapılan cemler, kısa(kısır) cem ve eğitim
cemleri için geçerlidir. Görgü cemi, Müsahiblik cemi ve Düşkün
kaldırma cemlerinin düzenlenişi ise ayrıdır.5 (Bu cemlerin nasıl
yapıldığını da ayrıca kitap olarak yayınlayıp, yakında
toplumumuzun hizmetine sunacağım. M. YAMAN) Kurbanlar
gündüz tekbirlenerek kesilir(tığlanır) evlerde ya da yeterli olan cem
evlerinde pişirilir.
Kurbancı ve lokmacı hizmetini alan hizmet sahibi, pişmiş kurban
etlerinden ve getirilen lokmalardan bir tabağa örnek olarak bir
miktar koyarak, kurban ve lokma sahiplerinden sadece birkaçı ile
birlikte meydana gelirler. Kurbancı’nın “Hayır himmet Pîrim!”
sözüyle dara dururlar.(Her hizmette gözcü, hizmet sahibinin
sağında meydana gelir, birlikte dara dururlar.)
Dede, kesilen kurbanlara üç kez Tekbir getirir ve dua okur:
“Allah…, Allah…
Fermân-ı celil, kurbân-ı Halil, cân-ı İsmail, peyk-i Cebrail. La
ilahe illallâh, Muhammedün Resulullah, Aliyyün Veliyullah
Allahü Ekber, Allahü Ekber…La ilahe illallahü vallahü ekber.
Allahü Ekber ve lillah-il-hamd.
Bismillahi tekbir, Allahü ekber…La fetâ illa Ali la seyfe illa
Zülfikar…” der, ardından şu gülbangı okur:
“ Allah… Allah…
Kurbanlarınız kabul, muratlarınız hâsıl ola. Her ne niyetle kesmiş
iseniz, Hak-Muhammed-Ali niyetlerinizi Ulu Dergahında kabul-ü
makbul eyleye. Hayırlı evlatlar, hayırlı kısmetler, hayırlı kazançlar
nasip eyleye. Evladınızı, ayâlinizi, eşinizi, dostunuzu görünür
görünmez, bilinir bilinmez kazalardan, belalardan, âfetlerden,
saklaya bekleye. Kazalara kalkan, belalara bekçi ola. Her tüyü
başına binbir sevap yazıla. İsmail Peygamberin kurbanı kabul
KURBAN VE LOKMALARA DUA
40
5
Bu cemlerin nasıl yapıldığını da ayrıca kitap olarak yayınlayıp,
yakında toplumumuzun hizmetine sunacağım. M. YAMAN.
41
olduğu gibi, sizin kurbanlarınız da İmam Hüseyin Dergahı’nda
kabul ola. Emekleriniz boşa gitmeye.Oniki İmam ağzımızın tadını
bozmaya, ağrı, acı, elem, keder vermeye. Gerçeğe hü…”
Dâr’dakiler yere secde eder, hizmetlerinin başına giderler. Eğer
kurban yoksa, sadece lokma sahiplerinin duası verilecektir. Ondan
sonra zakir kurbanla ilgili bir ya da üç düvaz okur.
KURBAN DÜVAZI I
Ali meydanına bir kurban geldi
İsmail’e inen koça benzettim
Anası meledi bağrımı deldi
İsmail’e inen koça benzettim
Kadir Mevlam sürme çekmiş yüzüne
Yüz sürelim tırnağına dizine
Koç dergaha gitti düşün izine
İsmail’e inen koça benzettim
Koçu tekbirledi Kırklar birisi
Bir lokmadan kandı cümle varısı
Emîr ayyar belindedir derisi
İsmail’e inen koça benzettim
42
Kadir Mevlam kabul etsin koçunu
Bağlıyalım ayağının ucunu
Ali meydanıdır, sorman suçunu
İsmail’e inen koça benzettim
Ufacık doğrayın koyun kazana
Mahrum can koymayın çekin meydana
Kul olayım bu kalemi yazana
İsmail’e inen koça benzettim
İsmaile inen koçun örneği
Yalan değil gözümüzün görneği
İdris’e üsküf oldu tırnağı
İsmail’e inen koça benzettim
KUL HİMMET ÜSTADIM arzular canım
Kurbanla birlikte kaynıyor kanım
Hüseyin’im kabul olsun kurbanım
İsmail’e inen koça benzettim
****
KURBAN DÜVAZI II
Muhammed Ali’yi candan sevenler
Kurbanınız kabul olsun erenler
El bağlayıp bir ikrarda duranlar
Kurbanınız kabul olsun erenler
Bu kurbanın aslı nergisden geldi
Dört melaik geldi kısmetin böldü
Kırkların ceminde erkânı gördü
Kurbanınız kabul olsun erenler
Kaynar kaynar kazanını taşırır
Ateş mürşid olmuş onu pişirir
Kurban tek değildir eşin getirir
Kurbanınız kabul olsun erenler
İmam Ali hizmet eder kurbana
Hizmet eder Hıdır Abdal Sultana
43
İhlas ile getirilsin meydana
Kurbanınız kabul olsun erenler
Senede bir kurban talibin borcu
Pir-i Tarikata indi bu kurban
Hasan, Hüseyin’im, Zeyneldir şahım
Bâkır, Câfer, Kâzım, Rızadır mahım
Takî, Nakî, Askeri, Mehdi penahım
Kurbanınız kabul olsun erenler
Tarikattan hakikata ereler
Cennet-i Âla’ya hulle sereler
Muhammed Ali’nin yüzün göreler
Erenler aşkına indi bu kurban
SEFİL ALİ himmet aldı pirinden
Yazı yazsam kurbanının kanından
Muhammed Ali’nin alın nurundan
Kurbanınız kabul olsun erenler
ŞAH HATAYİ’m eder bilir mi her can
Kurbanın üstüne yürüdü erkân
Tırnağında tesbih kanında mercan
Mümin müslimlere indi bu kurban
****
KURBAN DÜVAZI III
Akıl ermez Yaradan’ın sırrına
Muhammed Ali’ye indi bu kurban
Kurban olam kudretinin nuruna
Hasan Hüseyin’e indi bu kurban
Ol İmam Zeynel’in destinde idim
Muhammed Bâkır’ın dostunda idim
Câfer-i Sadık’ın postunda idim
Mûsa Kâzım Rızâ’ya indi bu kurban
****
Düvaz bitince zakir, sazının üzerine hafifçe eğilir.” Hü erenler!”
der. Dede ona şu duayı verir:
“Allah… Allah…
Hizmetleriniz kabul, muratlarınız hasıl ola. Ağzınız dert, gönlünüz
keder görmeye. Adını andığınız erenlerin evliyaların, himmetleri
üzerinizde hazır ve nazır ola. Yoluna hizmet ettiğiniz HakMuhammed-Ali yardımcınız ola, saklaya, bekleye. Gerçeğe hü..”
Dede bu arada yol-erkân ve cemle ilgili aydınlatıcı bir sohbet
konuşması yapabilir, sonra da eğer gerekirse bir dinlenme arası
verir.
Muhammed Takî’nin nurunda idim
Aliyyün-Nakî’nin sırrında idim
Hasan-ül-Asker’in darında idim
Muhammed Mehdi’ye indi bu kurban
44
Aslı Şâh-ı Merdan, Gürûh-i Nâci
Gerçeğe bağlıdır bu yolun ucu
45
Oniki
hizmet
sahipleri
daha
önceden
iyi
hazırlanmış(eğitilmiş), okuyacakları gülbang ve tercemanlar
ezberletilmiş, yapacakları hizmet öğretilmiş ise; Dede seri bir
şekilde hizmetleri sırasıyla yaptırırsa, Cemin başlangıcı ile zakirin
kurban duasını okuyup duasını alıncaya kadar en fazla bir saat
zaman alıyor. Cemin tavsamamasına, seri bir şekilde halkın
dikkatini dağıtmadan coşku, sevgi ve inançla ibadet yaptırmak
isteyen Dede, hiç ara vermeden CEM’İN MÜHÜRLENMESİ’ne
geçer.
Fakat cemaatin ve zamanın durumuna bakılarak ara(mola)
vermek isteyen Dede, “Dâr çeken didar göre, erenler sefaya ere,
gerçeğe hü…” diyerek “Eşik, beşik yoklayana” destur verir, cemde
bulunanlar cemevinden çıkıp sigara, su…içerler, ihtiyacı olanlar
dışarı giderler, Dede’nin belirttiği süre içinde de gecikmeden
cemevinde yerlerini alırlar. Çünkü cem mühürlenecek, içeri dışarı
girip çıkma olmayacaktır.
46
CEM’DE MOLA (DİNLENME) VERME DURUMU
CEM’İN MÜHÜRLENMESİ
47
Dede “Cem birleniyor, sağa sola bakmak yoktur…” der ve
cemde bulunanlar edeb-erkân ile dedenin nutkunu dinlerler.
Cemin
asıl
ibadet
bölümünü
oluşturan
“CEM’İN
MÜHÜRLENMESİ” şu sıraya göre yapılır:
Dede(ya da Gözcü):
“Edeb, erkân!”der. Herkes dizde edeb-erkân
oturur. Cem
başlamıştır. Dede artık yüksek sesle SALEVAT’tan başlayarak
MÜHÜRLEME’yi, NADİ ALİ’yi, BAĞIŞLAMA’yı, İSTİĞFAR’I,
TEVBE DÜVAZİMAMI’nı okur. En sonunda bir dua eder.
SALEVAT: Dede “Evvel baştan Muhammed Mustafa’ya candan
salevat…” deyince tüm cemaatle birlikte: “Allahümme salli alâ
seyyidina Muhammed ve Al-i Muhammed…” der ardından yüksek
sesle “Gerçeğe hü, mümin müslim, bacı kardeş. Oniki Hizmet
sahipleri ve bütün canlar yerini alsın. Birliğe varacağız, ikilik
kalkacak. Burası Hak meydanıdır. Muhammed-Ali divanıdır.
Herkes hesabını burada görsün. Allah kimseyi kul hakkı ile
huzurunda sorgulamasın. Bu cemde herkes ana, baba, kardeştir.
Dileğimiz, gönül birliği ile Hakka yalvarmaktır. Bu cemler eline,
diline, beline sahip olanların yeridir. Yolumuz kıldan ince, kılıçtan
keskindir. Allah kimseyi pîr nefesine uğratmasın. Döktüğünüz varsa
doldurun, ağlattığınız varsa güldürün, yıktığınız varsa kaldırın.
Söylediğiniz bizde, sakladığınız sizde kalır. Hak vebali boynunuza.
Bu ibadetimizin kabulünü Hak-Muhammed-Ali’den niyaz ediyoruz.
Edeb erkân, mümine nişan. Müminin nişanı görüşmekle olur.
Herkes birbiriyle görüşsün…” der, MÜHÜRLEME’ye geçer.
MÜHÜRLEME: ( üç kez tekrarlanır)
“Cemimizi mühürledik. Allah’ın emriyle bir hisar yaptım. Cebrailin
mührü ile mühürledim. Hasan, Hüseyin’in kilidi ile kilitledim. Ya
Ali, bu cemaati sana ısmarladım. Verelim Muhammed Mustafa’ya
candan salevat…” der, SALEVAT’dan sonra NÂDİ ALÎ’yi okur:
NADİ ALİ :
“Nâdi Aliyyen mazhar-ül-acâib
Tecidühü
avnen leke fin-nevâib
48
Li ilallahi haceten külli hemmin ve gammin seyenceli
Bi-nuri azametike Yâ Allah, Yâ Allah, Yâ Allah
Ve bi-nuri nübüvvetike Ya Muhammed, Ya Muhammed, Ya
Muhammed
Ve bi-nuri sırr-ı Velayetike Ya Ali, Ya Ali, Ya Ali
Edriknî, edriknî, edriknî
Ve aleyhâ muhavvelî
Yetiş Ya Ali
La feta illâ Ali lâ seyfe illâ Zülfikar
Her bir kazayı, belayı defeder perverdigar
La feta illâ Ali lâ seyfe illâ Zülfikar
Yezid’in boynundan gitmesin tığ ile teber
La feta illâ Ali lâ seyfe illâ Zülfikar
Müminin gönlünden gitmesin leyl-ü ve’nnehar
La feta illâ Ali lâ seyfe illâ Zülfikar
İmam Câfer Buyruğu’nda budur muteber
La feta illâ Ali lâ seyfe illâ Zülfikar
Nasrun minallahi ve fethün karîb ve beşşir-il-mü’minine6 Ya
Muhammed, Ya Ali…Ber cemali Muhammed kemâl-i İmam Hasan
Şah Hüseyin Ali’yi pir bilene verelim candan salevat…” der,
SALEVAT getirilir, sonra BAĞIŞLAMA’yı okur.
BAĞIŞLAMA.
“Allahümme salli alâ seyyidina Muhammed Mustafa yüzüsuyu
hürmetine bağışla
Allahümme salli alâ seyyidina Aliyyel Mürteza yüzüsuyu hürmetine
bağışla
Allahümme salli alâ seyyidina Hasan-ül-Mücteba yüzüsuyu
hürmetine bağışla
6
Saff Sûresi, âyet:13. Anlamı: “Arzu ettiğiniz başka bir nimet daha var:
Allah’ın yardımı ve yakın bir zafer! Ya Muhammed, bunun için
müjdele mü’minleri!”
49
Allahümme salli alâ seyyidina Hüseyn-i Kerbela yüzüsuyu
hürmetine bağışla
Allahümme salli alâ seyyidina Zeynel-Abâ yüzüsuyu hürmetine
bağışla
Allahümme salli alâ seyyidina Bâkır Bahâ yüzüsuyu hürmetine
bağışla
Allahümme salli alâ seyyidina Câfer Rehnümâ yüzüsuyu hürmetine
bağışla
Allahümme salli alâ seyyidina Mûsa Kâzım yüzüsuyu hürmetine
bağışla
Allahümme salli alâ seyyidina İmam Rıza yüzüsuyu hürmetine
bağışla
Allahümme salli alâ seyyidina Muhammed Takî yüzüsuyu hürmetine
bağışla
Allahümme salli alâ seyyidina Ali Nakî yüzüsuyu hürmetine bağışla
Allahümme salli alâ seyyidina Hasan-ül-Askeri yüzüsuyu hürmetine
bağışla
Allahümme salli alâ seyyidina Muhammed Mehdi yüzüsuyu
hürmetine bağışla
Allahümme salli alâ seyyidina Erenler, evliyalar yüzüsuyu
hürmetine bağışla..” der, TEVBE İSTİĞFAR’ı okur.
TEVBE-İSTİĞFAR
“Tevbe günahlarımıza estağfirullah, estağfirullah, estağfirullah!
Elimizle, dilimizle, belimizle işlediğimiz bütün günahlarımız için,
bilerek ya da bilmeyerek, açık ya da gizli olarak işlediğimiz bütün
hatalarımız için tevbeler olsun.
Ey evrenin sahibi Ulu Tanrı!
Doğduğumuz günden bu âna gelinceye kadar eğer bilerek
bilmeyerek işlediğimiz kov, gıybet, hata isyan, küçük ve büyük
günahların hepsine can-ü gönülden tevbe ettik, pişman olduk. Bir
50
daha işlemeyeceğimize tevbe estağfirullah. Kul kusur işler, sultan
bağışlar. Tevbe estağfirullah. Evvelimiz Adem atamızdır, sonumuz
bizim peygamberimiz iki cihan serveri Muhammed Mustafa’dır. Bu
ikisi arasında her ne kadar peygamberler, veliler, nebiler, gerçek
erenler geldi geçti ise hepsi haktır, hepsine inandık iman getirdik.
Hak-Muhammed-Ali yoluna, ilkelerine bağlandık. Ey Ulu Tanrımız!
Günahlarımızı yarlığa, tevbelerimizi kabul eyle!” der, ardından
TEVBE DÜVAZI’nı okur.
TEVBE DÜVAZI (Dede ya da zakir isterse sazla da çalıp
söyleyebilir):
Hatalar etmişim noksandır işim
Tevbe günahlarımıza estağfirullah
Muhammed-Ali’ye bağlıdır başım
Tevbe günahlarımıza estağfirullah
Hasan, Hüseyin balkıyan nur ise
İmam Zeynel sır içinde sır ise
Özümüzde kibir, benlik var ise
Tevbe günahlarımıza estağfirullah
Muhammed Bâkır’ın izinden çıkma
Yükün Câfer’den tut, gayriye bakma
Hatıra dokunup gönüller yıkma
Tevbe günahlarımıza estağfirullah
Mûsa-i Kâzım’a daim niyazım
İmam-ı Rıza’ya bağlıdır özüm
Eksiklik, noksanlık, hep kusur bizim
Tevbe günahlarımıza estağfirullah
Takî ile Nakî benziyor aya
Ali emeklerimizi vermeye zaya
Ettiğimiz kem işlere kötü bed-huya
51
Tevbe günahlarımıza estağfirullah
Hasan-Askeri’nin gülleri bite
Mehdi gönlümüzün gamını ata
Ettiğimiz yalan, koğu gıybete
Tevbe günahlarımıza estağfirullah
CAN HATAYİ’m eder Bağdat, Basıra
Böyle güne kaldık, böyle asıra
Ya Ali cömertsin kalma kusura
Tevbe günahlarımıza estağfirullah
Düvazimam bitince Dede ardından şu duayı okur:
DUA(Dede dua okurken bütün canlar secdeye varır.)
“ Cân-ı dilden, cân-ı gönülden diyelim bir Allah Allah…
Allah… Allah…
Allah, Muhammed, Ali, Hünkâr Hacı Bektaş Veli. Yetişe ulaşa,
dilde dilekleri, gönülde muratları vere. Kazalara, belalara kalkan
ola. Oniki İmamlar cemalinden, nurundan ayırmaya. Her gönülde
bir murat vardır : Murat isteyenin muratlarını, dilek isteyenin
dileklerini ihsan eyleye. Cümlemizi sancağının altında saklaya,
bekleye. Hastalarımıza şifâ, dertlerimize deva, borçlarımıza eda
nasip eyleye. Destimiz deman, küfrümüz iman, yardımcımız Oniki
İmam ola. Ali’den bakım, Hak’dan nazar ola.
Seksen bin Urum Erleri, doksan bin Horasan Pirleri, yüz bin Gayb
Erenleri yetişe, ulaşa, dilde dilekleri, gönülde muratları vere.
Vakitler hayr ola, hayırlar feth-ola, şerler def-ola.
Niyazlarımız Hak Dergahı’nda kabul ola. Gözümüzden yaş,
duvarımızdan taş düşürmeye. Ocaklar başı aydın ola. Oniki
İmamlar cümlemize yardım eyleye. Akşamlar kutlu ağızlar tatlı ola.
Ceddi cemalim yolumuzu yolsuza, uğursuza, pirsize uğratmaya.
Şeytanın şerrinden, görünür görünmez kazadan, beladan saklaya,
bekleye.
İki cihanda korktuğumuzdan emin, umduğumuza nail
52
eyleye. Dil bizden nefes Hazret-i Pir’den ola.
Dem Ali, sırr-ı Nebi, Pirimiz Hünkâr Bektaş Veli, kerem-i evliya,
gerçekler demine hü…” der. Mühürleme böylece bitince sıra üç
düvazimam okumaya gelir.(Zakir isterse kendi bildiği
düvazimamları okur.)
Gözcü ortadan çıkar, meydanın dışından bütün cemaate göz, kulak
olur. Cem’de oturan duran taliplerin birinde bir yanlışlık olursa
gözcü bunu Dede’ye haber verir. Göz yumarsa onun günahı
gözcü’nün boynunda kalır, hizmetinde eksiklik yapmış olur. Ayrıca
canları incitmemeye çalışır. Gözcü, cem ibadeti bitinceye kadar
ortaya giremez. Bir can esrediği zaman “Hü! Himmet Pîrdedir.”
diyerek izin alır öyle girer. Şimdi sıra üç (ya da cemin fazla uzun
olmaması için bir düvazimam) okumaya gelmiştir. Oniki İmam’ın
ve diğer ulularımızın adı geçtikçe, canlar saygı-sevgi ile niyaz eder,
yani sağ ellerini göğüslerine kor ya da kendi ellerine niyaz ederler.
DÜVAZİMAM I
Medet, mürvet dedim kapına geldim
Muhammed Mustafa, Ali gel yetiş
İsyan deryasına gark olup kaldım
Hünkâr Hacı Bektaş Veli gel yetiş
Şu benim halimi Pirime bildir
Gönlümün evini nur ile doldur
Cesedim ölmeden nefsimi öldür
Hadice, Fatıma, ulu gel yetiş
Bir yanımda nefs-i emmârem azar
Bir yanda vesvese çok hile düzer
Melek günahımı yazmada bezer
Şah Hasan, Hüseyin,dolu gel yetiş
Yezid’in elinden müşkül halimiz
Münafıklar faş eyledi yolumuz
El-aman Yâ Zeynel sen tut elimiz
53
Muhammed Bâkır’ın dili gel yetiş
Bizi dergâhından mahrum eyleme
Tamaha aldanma geziyor her bar
Hırsa, nefse fırsat verme ya Cebbâr
Sana sığınmışız Vahid-ül-Kahhar
Car günümdür Câfer eli gel yetiş
Hasan’ın aşkına kılalım zârı
Hüseyin’dir dinimizin serveri
Alemler Cebbârı Cenâb-ı Bâri
Bizi dergâhından mahrum eyleme
Dağlarca günahım gel vurma yüze
Tamu’nun odunu gösterme bize
Mûsâ Kâzım ile Şah İmam Rıza
İmam Takî, Nakî Ali gel yetiş
Zeynel’in canına kıldılar eza
Ol İmam Bâkır’dır sırr-ı Mürteza
İmam Câfer, Kâzım Mûsa-yı Rıza
Bizi dergâhından mahrum eyleme
Tevbekârım muhabbetim bu yolda
Mürüvvet dilerim kusurum elde
Göster cemâlini eyleme dalda
Askerî gönlümün gülü gel yetiş
MUHAMMED’im eder ey Gani Kadir
Takî, Nakî, Asker, er-Rahmanımdır
Muhammed Mehdi’ye niyazım vardır
Bizi dergâhından mahrum eyleme
NOKSANİ arzeder dîdar-ı cennet
Masûm-i Pâkler’den erişe himmet
Sana sığınmışım Mehdi Muhammed
Sarı Saltık Kızıl Deli gel yetiş
****
DÜVAZİMAM II
Allah medet Ya Muhammed Ya Ali
Bizi dergâhından mahrum eyleme
Pirim Hünkâr Hacı Bektaş-ı Veli
Bizi dergâhından mahrum eyleme
Âdem safiyullah atam hakkı-çün
54
Eyyub’a
sürülen sitem hakkı-çün
Muhammed Mustafa hatem hakkı-çün
****
DÜVAZİMAM III
İnâyettir bize Fazl-ı Hudâ’dan
Umarım kurtara cümle belâdan
Her dem ki şefâat eyle Muhammed
Evvel himmet Aliyyel-Mürtezâ’dan
Şah Hasan’dan bulduk meyl-i muhabbet
Şah Hüseyn şehid-i deşt-i Kerbela’dan
İmam Zeynel, İmam Bâkır-u Câfer
Delil bize Kâzım Mûsa Rızâ’dan
Şah Takî bâ Nakî, Askerî billah
Gelecektir Mehdi şah evliyadan
Dediler HATAYİ’m ne meşrebdensin
55
Aşk-ı muhabbetten sıdk-ı safâdan
(Yetiş cârımıza Muhammed, Ali…)
Düvazimamlar okunup bitince Dede duâ eder, canlar secde’ye varır,
ardından TEVHÎD’ler başlar. Bilenler meydanın ortasında (üçü bacı
oniki kişilik) TEVHİD HALKASI oluşturur, cemaati coştururlar.
Tüm cem erenleri de toğluca ve candan, gönülden Tevhid çekerler.
Hakkın ve halkın birliğini simgeleyen bu bölümde canlar coşku
içinde “Allah…Allah…” diye yakarırlar. Zakirler tevhid ritmini
hızlandırır, Tevhid çeken canlar da ellerini önce ağır ağır dizlerine
vurarak, sonra dedenin işaretiyle el tutturularak(Halka’daki 12 can
el tutuşarak, bir sağa bir sola olmak üzere dizlerine vurarak-ki
bunun şeklini Dedeler öğretecektir-) Halka Tevhid’i hızlanır,
halkadakilere üç kez de el çırptırılır. Tevhid hızlanır, yavaşlayarak
son bulur. Görevli bir bacı kalkar, halkadaki canların terlerini alır,
onlara havlu verir, geçer yerine oturur.
TEVHİD I
Medet hey Allahım Medet
Gel dertlere derman eyle
Yetiş Ya Ali, Muhammed
Gel dertlere derman eyle
Allah, Allah, Allah, Allah
Allah, Allah, Allah, Allah
Hasan, Hüseyin aşkına
Yardım edesin düşküne
İmam Zeynel’in aşkına
Gel dertlere derman eyle
Allah, Allah, Allah, Allah
Allah, Allah, Allah, Allah
İmam Bâkır’ın katına
56Câfer’in ilm-i zatına
Mûsa Rıza hürmetine
Gel dertlere derman eyle
Allah, Allah, Allah, Allah
Allah, Allah, Allah, Allah
Şah Takî’nin ve Nakî’nin
Askerî’nin ve Kemterî’nin
Yarlığamak senin şanın
Gel dertlere derman eyle
Allah, Allah, Allah, Allah
Allah, Allah, Allah, Allah
Var Allah’tan dilek dile
Mehdi sahip zaman gele
DEDEM-OĞLU secde kıla
Gel dertlere derman eyle
Allah, Allah, Allah, Allah
Allah, Allah, Allah, Allah
TEVHİD II
Çağıralım Muhammed’e
Ali deyi Ali deyi
Ağlar gezerim dünyada
Ali deyi Ali deyi
Ali…Ali…Ali…
Bektaş-ı Veli’de hal var
Fatmanada bir hayal var
Sabah sabah Hakka yalvar
Ali deyi Ali deyi
Ali…Ali…Ali…
Hasan, Hüseyin uğruşur
57
Melekler çırpar seyrişir
Sinem bülbülü çığrışır
Ali deyi Ali deyi
Ali…Ali…Ali…
İmam Zeynel semah tutar
Bâkır’a Câfer’e yeter
Kumru dost dost deyi öter
Ali deyi Ali deyi
sözü 5-10 kez söylenince arada bir de “Aşk gele diyelim Allah, coş
gele diyelim Allah…” ve arada bir coşkulu sesle “Allah, Allah,
illallah…” cümleleri söylenir, tekrar tevhid kelimesine devam edilir
ve üçüncü tevhide makam değiştirilerek geçilir. Nitekim her üç
tevhidin de makamı ve nakaratları ayrı ayrı çalınıp söylenecektir.
Fakat zorunluluk da yoktur, Zakir bildiği makamlarla da
söyleyebilir.
TEVHİD III
Ali…Ali…Ali…
Mûsayı Kâzım’dan içtik
Ali Rızâ’ya tez ulaştık
Şah’ın sevdasına düştük
Ali deyi Ali deyi
Ali…Ali…Ali…
Takî, Nakî bu dediler
Askerî’ye hü dediler
Mehdi’dir Kırklar, Yediler
Ali deyi Ali deyi
Ali…Ali…Ali…
KUL HİMMET ÜSTADIM yeter
Güher almış güher satar
Arşullah’da bir kuş öter
Ali deyi Ali deyi
58Tevhid’in son halkasında
Allah, Bir Allah
“Ali…Ali…Ali…”den sonra Güzel
Lâ ilâhe illallah…” denir. “Lâ ilâhe illallah…”
Ol Kırkların ceminde
La ilâhe illallâh
Erenler meydanında
La ilâhe illallâh
Hak leylâhe illallah
La ilâhe illallâh
Ali mürşid güzel Şah
Şahım eyvallah eyvallah
El çaldılar dest-i kefe
Dediler ki cana sefa
Yetiş Muhammed Mustafa
La ilâhe illallâh
Hak leylâhe illallah
La ilâhe illallâh
Ali mürşid güzel Şah
Şahım eyvallah eyvallah
İmam Hasan meydanda
Şah Hüseyin irfanda
59
İmam Zeynel zindanda
La ilâhe illallâh
Hak leylâhe illallah
La ilâhe illallâh
Ali mürşid güzel Şah
Şahım eyvallah eyvallah
İmam Bâkır sultanı
İmam Câfer erkânı
Yetiş keremler kânı
La ilâhe illallâh
Hak leylâhe illallah
La ilâhe illallâh
Ali mürşid güzel Şah
Şahım eyvallah eyvallah
Mûsa-i Kâzım Şah’tır
Daim der Hakka şükür
İmam Rıza bin okur
La ilâhe illallâh
Hak leylâhe illallah
La ilâhe illallâh
Ali mürşid güzel Şah
Şahım eyvallah eyvallah
Takî, Nakî engine
Al’Asker’in dengine
Mehdi resul cengine
La ilâhe illallâh
Hak leylâhe illallah
La ilâhe illallâh
Ali mürşid güzel Şah
Şahım eyvallah eyvallah
La ilâhe illallâh
Kalmadı imamlar derdi
60 muhabbet verdi
Aşkı
DERVİŞ VELİ’nin virdi
Muhammed belin bağladı
Anda hazır Cebrâil
İki gönül bir ettiler
Hak leylâhe illallah
La ilâhe illallâh
Ali mürşid güzel Şah
Şahım eyvallah eyvallah
Bu son nakarat ikinci kez ve ağırlanarak söylenir, tevhid son bulur.
Tevhidlerin sonunda cem erenleri secdeye varır. Dede dua eder,
“Dâr çeken bacılar didar göre, erenler sefaya ere” deyip kısa bir
dinlenme arası verilir, ardından MİRACLAMA ve SEMAH hizmeti
başlar.
MİRACLAMA
Geldi Cebrâil çağırdı
Hak Muhammed Mustafa
Hak seni Mirâc’a okur
Davetine kadir Hüdâ
Evvel emanetim budur
Bir pîr-ü rehber tutasın
Daimî erkâna yatıp
Tarîk ile müstakîme
Muhammed sükuta vardı
Yoktur senden bir aziz
Şimdi senden el tutalım
Hak buyurdu vedduhuna
61
Yürüdüler Dergâha
Yeryüzünde insana
Vardı Dergâh kapısına
Gördü aslan yatar orda
Aslan anda hamle kıldı
Başa da koptu bir fen
Kudretten üç hon geldi
Sütü elma baldan aldı
Muhammed destini sundu
Nuş eyledi emrullaha
Buyurdu sırr-ı kâinat
Korkmasın Habibim dedi
Hatemi ağzına versin
Aslan istiyor nişane
Muhammed ayağa durdu
Ümmetini diledi
Cümlesine rahmet olsun
Dedi ağladı Kibriya
Hatemi ağzına verdi
Aslan oldu anda sakin
Muhammed’e yol verildi
Aslan da gitti nihane
Eğiliben secde kıldı
Hoşca kal sultanım dedi
Kalkıp evine giderken
Yolun uğrattı Kırklara
Vardı Hakk’ı tavaf etti
Evvela bunu söyledi
Ne çetin şîrin var imiş
Hayli cevreyledi bize
Vardı Kırklar makamına
Oturuben oldu sâkin
Eğiliben secde kıldı
Eşiğine kıblegâha
Gördü bir biçare derviş
Hemendem yutmak diledi
Ali bile olayıdı
Dayanırdı bu cevre
Secdeye indirdi özün
Türaplara sürdü yüzün
Cebrâil getirdi üzüm
Hasan ile Hüseyine
Ey benim sırr-ı devletim
Sana tâbidir Habîbim
Eğiliben secde kıldı
Eşiğine kıblegâh’a
Doksan bin kelam danıştı
62İki gönül dost dostuna
Tevhid’i armağan verdi
Anda Selman hazır idi
Şeydullahını diledi
Bir üzüm tanesi koydu
Selmanın da keşkülüne
Kuduretten bir el geldi
Ezdi engür eylediler
Hatemi ol elde gördü
63
Uğradı bir müşkül hale
Canım size kimler derler
Şahım bize Kırklar derler
Cümleden ulu yolumuz
Eldedir küllü varımız
Birimize neşter vursan
Bir yere akar kanımız
Cümleden ulu yolumuz
Eldedir küllü varımız
Madem size Kırklar derler
Nedendir eksik biriniz
Selman Şeydullah’a gitti
Ondandır eksik birimiz
Selman şeydullah’tan geldi
Hü deyip içeri girdi
Muhammed esredi coştu
Tacı başından da düştü
Ol şerbetten biri içti
Cümlesi oldu hayran
Mümin müslim üryan büryan
Hep girdiler semaha
Cümlesi de el çırpuben
Dediler Allah Allah
Muhammed de bile girdi
Kırklar ile semaha
Muhammed
de coşa geldi
64
Tacı başından attı
Çevresin kırk pare bölüp
Sarıldılar Kırklara
Muhabbet de galip oldu
Yol-erkân yerin aldı
Muhammedi gönderdiler
Hatırlar oldu sefa
Muhammed evine gitti
Ali Hakk’ı tavaf etti
Hatemi önüne koydu
Dedi saddaksın Mürteza
Evveli sen âhiri sen
Bâtını sen zâhiri sen
Cümle işler sana bağlı
Dedi Şâh-ı Evliya
ŞAH HATAYİ’m vâkıf oldu
Bu sırrın ötesine
Hakk’ı inandıramadı
Özü çürük ervaha
Miraclama’da “Ol şerbetten biri içti” dizesi gelince KIRKLAR
SEMAHI başlar. Kırklar Semahı’nın sonunda semah edenler
yanyana dâr’a dururlar, Dede dualarını verir:
“Allah Allah…Semahlar saf ola, günahlar affola. Çarh-ı pervazlar
kabul ola. Yardımcımız Oniki İmam ola. İsteğinizi, dileğinizi HakMuhammed-Ali vere. Semahlarımız Kırklar Semahı ola.
Hizmetinizden şefaat bulasınız. Ebu Zer-i Gıffari’nin, Hazret-i
Fâtıma’nın himmetleri üzerinizde ola. Gerçeğe hü…”
Dede duasını bitirdikten sonra zakir(ler) ayrıca bir müsaade
beklemeden(eğer yapılacaksa) istek semahlarını çalmaya
65
başlarlar.Miraclama sırasında semah edenler saftakî yerlerine geçip
otururlar. Meydanın genişliği oranındaki semahcı (varsa semah
ekibi) semah yapmak üzere meydana gelip, yere niyaz ederek ayağa
kalkar ve semah dönmeye başlarlar. Her semahın sonunda dualarını
alıp, yerlerine geçip otururlar. Duruma göre bir, üç ya da beş semah
dönülebilir.
Dede’nin, semah dönülürken “Aşk ile Allah, şevk ile Allah, Şah
aşkına Allah, öz gönül birliğiyle Allah. Hak için ola, seyr için
olmaya, Allah..Semahlarımız Kırklar semahına yazıla Allah…”
diye aralıklarla ve kısa sözlerle dua etmesi cem erenlerini coşturur,
hep bir ağızdan “Allah… Allah” diye çığrışırlar. Bu Tanrısal
coşkuyu kalemle anlatma olanağı yoktur. Tüm canlar dış alemden
çıkmış, iç aleme geçmiş, Hak ile birlik olmuşlardır. Buraya örnek
olarak iki semah alıyoruz:
Turnam gökyüzünde pervane döner
Dertli aşıklara badeler sunar
Aşıkların senden inayet umar
Tabibe, Lokman’a benzersin turnam
Pîr Balım Sultan’a benzersin turnam
ERZİNCAN SEMAHI
Gitme turnam gitme nerden gelirsin
Sen nazlı cânana benzersin turnam
Her bakışta beni mecnun edersin
Gönülde mihmana benzersin turnam
(Has nenni nenni, dost nenni nenni…)
Kaşlarında mim duası yazılı/Haydar yazılı
Cemâline türlü benler dizili
Seni sevmeyenler Hak’dan üzülü
Pîr Balım Sultan’a benzersin turnam
(Has nenni nenni, dost nenni nenni…)
Pîr Balım Sultan’a benzersin turnam
66 de dilber yürü, canana yürü
Yürü
HIZLANMA
Allah, Allah, Allah, Allah
67
Hüdey, Hüdey, Hüdey, Hüdey
Bugün ben pirimi gördüm
Gelir salını salını
Selamına karşı durdum
Bağrım delini delini
Hüdey, Hüdey, Hüdey, Hüdey
Bağrım delini delini
Gel dedim yanıma geldi
Gamzesi sinemi deldi
Bir izzetli selam verdi
Aldım sevini sevini
Hüdey, Hüdey, Hüdey, Hüdey
Aldım sevini sevini
Kaynadı karıştı kanım
Ezelden severdi canım
Sen benimsin, ben de senin
Dedim sevini sevini
Allah, Allah, Allah, Allah Dedim sevini sevini
Hüdey, Hüdey, Hüdey, Hüdey, Dedim sevini sevini
Heybeten baha biçilmez
Cemalin nurdan seçilmiş
Vakitsiz güller açmaz
Derdim gülünü gülünü
Hüdey, hüdey, hüdey, hüdey
Derdim gülünü gülünü
Hüdey, hüdey, hüdey, hüdey
Derdim gülünü gülünü
68
DEDEMOĞLU
der ağlatma
Yüreğim aşka dağlatma
Varıp yadları bağlatma
Zülfün telini telini
Allah, Allah, Allah, Allah
Zülfün telini telini
Hüdey, hüdey, hüdey, hüdey
Zülfün telini telini
KIRAT SEMAHI
Yine kırcılandı dağların başı
Durmayıp akıyor gözümün yaşı
Ne yaman firkatli kıratın başı
Kırat bu dağları aşmalı bugün
(Nakarat)
Bağdat’tan Mısır’a da göçmeli bugün
Yârin yaylasına düşmeli bugün
Has nenni nenni de dost nenni nenni
Kırat kalk gidelim şirin ovadan
Kısmetimiz gelir Bâri Hudâ’dan
Kestiren yemini, binem Zeyve’den
Kıymetin cihanı taşmalı bugün
Kırat da gidiyor koştuğu zaman
Dizgini boynundan aştığı zaman
Deli poyraz gibi coştuğu zaman
Köpüğü sağrıdan seçmeli bugün
69
Kırat da gidiyor başı dumanlı
Kırat kaldır gönlündeki gümanı
Seherden sonrası kuşluk zamanı
Dostun ellerini aşmalı bugün
DERVİŞ MEHEMMED’im pirim pir ise
O yârınan ahd-amanın bir ise
Kırat sende küheylanlık var ise
Pirin dergahına düşmeli bugün
Semah makamlarını zakirin öğrenmesi gerekir. Semahların sonunda
SAKKA SUYU hizmeti gelir.
Sakka hizmeti ile Hazret-i Hüseyin ve Kerbela şehitleri
anılır, onların anısına su dağıtılır ve mersiyeler okunur. Sakka suyu
dağıtmadaki asıl amaç inancı, yiğitliği ve dürüstlüğü simgeleyen
Hazret-i Hüseyin’i sevgiyle anmak; kötülüğü, haksızlığı, zulmü,
vahşeti, alçaklığı simgeleyen Yezit ve Yezit zihniyetini
lanetlemektir.
SAKKA, su dolu bir kabla (ve birkaç bardakla) gelip, üç kez:
-Hü erenler! Hak, Muhammed, Ali’nin hizmeti geliyor… der. Bu
cümleyi her söyleyişinde bir adım atarak meydanın ortasına kadar
gelip, su kabını ve bardakları sağına indirip, yere niyaz eder, yine
su dolu kabı ve baradakları eline alıp ayağa kalkar, ayakları
mühürlü dâr’a durur ve şu tercemanı okur:
“Destur Pîrim!
Lütfuna muhtacız, eyle ihsan Ya Hüseyn
Derdimize senden derman / eyle derman Ya Hüseyn
Gayriye muhtac eyleme sevenleri el-aman
Sen medet kıl bizlere her dem Ya Hüseyin
Yüzbin kere lanet olsun o sapıtmış Güruha
Ahdi bozup şehit kıldılar / onlar seni Ya Hüseyn
Güzel ismin hakkı için zikredeni darda koyma
Esenlik ver yaşlı gözle ağlayana Ya Hüseymn
SAKKA SUYU HİZMETİ
70
İznin ile su getirelim aşkına vermek için
Aşkınla içenlere kıl âb-ı hayat Ya Hüseyn” der, suyu dualaması
için sürahiyi Dede’nin önüne götürür ve Dede şu gülbangı verir:
“ Allah…Allah…Erenlerin himmeti ile, Muhammed-Ali aşkına,
Hazret-i İmam Hüseyin ile Kerbela’da susuz şehit düşenlerin
tertemiz ruhları yüzü suyu hürmetine, Fatma anamızın şefkatine,
yolumuzu-erkânımızı kuran gerçek erenlerin hürmetine, bir yudum
71
içenin bir damlası üzerine düşenin dualarını kabul eyle,
günahlarını affeyle. Nur ola, sır ola, kalbe gevher ola.Dertlere
deva, hastalara şifa, borçlara eda ola. Dil bizden, kerem Hazret-i
Hüseyn-i Kerbela’dan ola. Yuf münkire, lanet Yezid’e, rahmet
mümine olsun Gerçeğe hü…” Sakka elindeki sürahiden bir bardağa
birer yudumluk su koyarak, Dede ile beraber üç kişiye su verir. Su
verirken yüksek sesle:
“Geçmişiz biz can-ü baştan Hak erenler aşkına
Can gözü dem-be-dem Hakk’ı görenler aşkına
Kerbela’da su içmeden can verenler aşkına
Gözüm yaşın sebil ettim , için İmam Hüseyin aşkına
Aşk olsun içenlere, rahmet göçenlere, lanet Yezid’e” der.
Dede suyu içmeden önce cemaate “Hüseyn-i Kerbela ve tüm
şehitlerimizin anısına ve aşkına bir yudum suyu içmeme helallık
veriyor musunuz canlar?” diye sorar ve “Bu su, Kerbela
şehitlerinin suyudur. O mazlum ve masumlar gibi alnınız ak,
gönlünüz pâk ola…” diye dua eder.
Bundan sonra Sakka, meydanın çevresinde dolanarak elindeki
sudan az miktarda olmak üzere tüm cemde oturanlara serper ve bu
iş süresince yüksek sesle şu cümleleri tekrarlar: “Allah’ın selamı
üzerine olsun Ya Hüseyin. Muhammed Mustafa aşkına, Aliyyel
Mürteza aşkına…Kerbela şehitleri aşkına…İmam Hüseyin ve onun
yolunu sürenler aşkına…(su…su...) diye şehit olan masumların
aşkına…Kerbela şehitlerinin yüzüsuyu hürmetine, özümüzü,
gönüllerimizi tertemiz eyle Ya Hüseyn…Sakkahüm Ya İmam
Hasan…Sakkahüm Şah Hüseyn…Şefaat eyle damlası düşene Ya
Hüseyn…Yardım eyle Allah Allah çağrışana Ya Hüseyn…”
Sakka bundan sonra meydanın ortasında dâra durur, Dede dua verir:
“Allah…Allah…Selman-ı sâkî, Hüda-yı Bakî, merdan-oğlu merdan
Ali’nin Zülfikarı Yezid’in boynuna uğraya. Şehidler Şahı İmam
Hüseyin hizmetini kabul eyleye. Gerçeğe hüü..”
Sakka, yere niyaz edip, meydanı terkeder. Zakir MERSİYE çalıp
söylemeye başlar. Cem erenleri ilk mersiyenin “İllallah Şah”
nakaratında koro halinde zakire eşlik ederler. Zakir kendi bildiği
mersiyeleri
söyleyebilir. Örnek olarak iki mersiye veriyoruz. Zakir
72
isterse MERSİYE’den önce şunları söyler:
“Ey mel’un, be alçak
Lanet olsun ol Yezid’in canına ancak
Yarın Ulu divan kurulacak
Ali ile Muhammed oturacak
Mazlum Hüseyin’in davası sorulacak
Mel’un Yezid o huzurda ne cevap verecek
Medet Hüseyinim medet!”
MERSİYE I
Bugün matem günü geldi
73
Ah Hüseyin Şah Hüseyin
Senin derdin bağrım deldi
Ah Hüseyin Şah Hüseyin
İllallah Şah, illallah şah…
İllallah, illallah Şahım eyvallah
Kerbela’nın önü yazı
Yüreğimden çıkmaz sızı
Yezitler mi kırdı sizi
Ah Hüseyin Şah Hüseyin
İllallah Şah, illallah şah…
İllallah, illallah Şahım eyvallah
Bizimle gelenler gelsin
Serini meydana koysun
Hüseyin’le şehid olsun
Ah Hüseyin Şah Hüseyin
İllallah Şah, illallah şah…
İllallah, illallah Şahım eyvallah
Kerbela’nın yazıları
Şehid düştü gazileri
Fatmana’nın kuzuları
Ah Hüseyin Şah Hüseyin
İllallah Şah, illallah şah…
İllallah, illallah Şahım eyvallah
Kerbela’nın önü düzdür
Geceler bana gündüzdür
Şah Kerbela’da yalnızdır
Ah Hüseyin Şah Hüseyin
İllallah Şah, illallah şah…
İllallah, illallah Şahım eyvallah
Hür şehit atından düştü
Kafirler başına üştü
Müminlere matem düştü
Ah
74 Hüseyin Şah Hüseyin
İllallah Şah, illallah şah…
İllallah, illallah Şahım eyvallah
İşte geldi bahar yazlar
Yazı yazlar, güzü güzler
Fatman yolların gözler
Ah Hüseyin Şah Hüseyin
İllallah Şah, illallah şah…
İllallah, illallah Şahım eyvallah
Kerbela’nın önü çağlı
Benim ciğerciğim dağlı
Hazret-i Ali’nin oğlu
Ah Hüseyin Şah Hüseyin
İllallah Şah, illallah şah…
İllallah, illallah Şahım eyvallah
Atan Ali, anan Fatma
Dert üstüne dertler katma
Didarından mahrum etme
Ah Hüseyin Şah Hüseyin
İllallah Şah, illallah şah…
İllallah, illallah Şahım eyvallah
Fatmana zülfünü çözer
Ağlayı ağlayı gezer
Müminlerin bağrın ezer
Ah Hüseyin Şah Hüseyin
İllallah Şah, illallah şah…
İllallah, illallah Şahım eyvallah
Gazel oldu bahçe bağlar
Dumanlıdır yüce dağlar
CAN HATAYİ yanar ağlar
Ah Hüseyin Şah Hüseyin
İllallah Şah, illallah şah…
İllallah, illallah Şahım eyvallah
MERSİYE II
Deli gönül çok açılıp şad olma
Kerbela’da Şah Hüseyn’e baksana
75
Nefsine uyup da kahkaha gülme
Ehl-i Beyt yastadır gama baksana
Yezit kasteyledi vermedi suyu
Orada tutuldu Kasım’ın toyu
Sâkine ağlıyor nemurat deyü
Fâtıma’nın kınasına baksana
Ümmügülsüm, Zeynep hep yasta âlem
Alemdar Abbas’ın kolları kalem
Takdir-i ezelde böyleydi ilam
Fırat suyu kan ağlıyor baksana
Ümmügülsüm, Zeynep çekerler te’sif
Kerbela çölleri İmam’a nasib
Siması peygamber, cemali Yusuf
Al’Ekber’in Leylasına baksana
Çok cefaya mâlik Zeyneb-i Sâni
Müseyb Gazi ala onlardan hayfı
Hür Şehid de Kerbela’nın kurbanı
Haymegâh’ın ateşine baksana
ESİRİ gûş eyle bu dünya cefa
Bunca kahramanlar sürmedi sefa
Ağalar ağası ey Necef Şaha
Harabada Sâkine’ye baksana
(Yetiş cârımıza İmam Hüseyin)
Mersiyeler okunup bitince, Dede zakir(ler)e dua eder, zakir sazını
üç yerinden “Allah, Muhammed, Ya Ali” diyerek öper(niyaz eder).
76
Bunun ardından FAİLAT bölümünü çalar söyler.
FAİLAT BÖLÜMÜ
“Failatün, failatün, failat
Verelim Muhammed Mustafa’ya can-ü gönülden SALEVAT
Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala Âl-i Seyyidina
Muhammed…
Ya İmam-el-müttekıyn nur-u Aliyyel-Mürteza’nın ruhuna verelim
salevat. Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala Âl-i
Seyyidina Muhammed…
Ya İmam-el-müttekıyn nur-u İmam Hasan Hulk-ı Rıza’nın ruhuna
verelim salevat. Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala
Âl-i Seyyidina Muhammed…
Ya İmam-el-müttekıyn nur-u İmam Hüseyn-i Kerbela’nın ruhuna
verelim salevat. Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala
Âl-i Seyyidina Muhammed…
Ya İmam-el-müttekıyn Oniki İmam, Ondört Masum-u Pak’lerin
ruhuna verelim salevat. Allahümme salli ala seyyidina
Muhammedin ve ala Âl-i Seyyidina Muhammed…”
Çekelim aşkın yayın
Cem’e girmesin hayın
Tevhid kararın buldu
Yol-erkân yerin aldı
Müminler şad oldu, ağladı
Diyelim Ah Hüseyin, vah Hüseyin
Evveli hü diyelim, ahiri hü diyelim
Yuh olsun yalancıya
Gaziler gerçekler demine hü diyelim”
Hatayi’m hana gider
Han tutmuş hana gider
Gafil olman gaziler
Bu yol Şah-ı Merdan’a gider
77
Hatayi’m han oğludur
Han tutmuş han oğludur
Bu yola meyil vermeyen
Şimir-Mervan oğludur
Hatayi’m ayet ayet
Okurum ayet ayet
Uyanıklar payın almış
Yatanlar hayet hayet
Hatayi’yem demiş ol
Her meyveden yemiş ol
O tutarsa tutsun
Hele bir yol demiş ol
KUL HİMMET üstadımız
Yoktur bizim yadımız
Şah-ı Merdan aşkına
Ver mevla muradımız
Failat okunup bitince, Dede genel bir dua eder, ardından
sofra(kurban ve Lokma) hizmeti gelir.
SOFRA(KURBAN VE LOKMA) HİZMETİ
78
Kurbancı, pişirdiği kurbandan (pişip pişmediğini
79
öğrenmek için) önce tepsi içinde birazcık niyaz(kurban eti ve diğer
lokmalarla birlikte) alarak, yanında bir bacı ile meydana gelir.
Gözcü, kurbancının sağ tarafında olarak meydana gelirler. Kurbancı
“Hü erenler, Muhammed-Ali’nin hizmeti geliyor.” der, bir adım
atar. İkinci kez aynen söyler, bir adım daha atar. Üçüncü kez yine
aynen söyler, bir adım daha atarak meydan postunun ortasına
gelmiş olur, “Hü erenler!” der, duaya dururlar. Lokmacı şu
tercemanı okur.
“Hü Pîrim! Evvel Allah diyelim, kadim Allah diyelim. Geldi Ali
sofrası, Hak versin biz yiyelim, demine hü diyelim, Allah eyvallah,
nefes pîrdedir.”
Dede(Lokmacıya dua verir): “Hayır hizmetin kabul, yüzün ak
ola.İsteğini dileğini Hak-Muhammed-Ali vere. Hizmetinden şefaat
bulasın. Sofran Kanber’in serdiği sofra ola. Yiyene helal, yedirene
delil, cennet taamı, Kudret honü ola. Gerçeğe hüü.”
Lokmacı “Allah-Muhammed- Ya Ali…” diye lokma bulunan kaba
(tepsiye) niyaz eder, lokmaları eşit olarak dağıtmaya başlarlar.
Lokma dağıtma işi bitince yüksek sesle:
“Hü, mümin müslim, bacı kardeş!
Elimde yok kantar ile terazi, herkes oldu mu hakkına razı? ” diye
sorar.
Cemaat, “Biz razıyız, Hak da razı olsun.” der.
Lokmacı, “Allah da sizden razı olsun.” der.
Sadece lokma varsa eşit olarak dağıtılır. Eğer kurban varsa sofra
serilip, lokmaların dağıtılmasına başlanır. Cemde bulunanlara
lokma hizmeti görmek için Dede birkaç kişi görevlendirir.
Lokmaların eşit bir şekilde dağıtılmasına ve Dede destur verdikten
sonra birlikte yenilmesine özellikle dikkat edilir. Fakat cemaat
kalabalıksa, cemaattan rızalık alınarak, yemekler soğumadan
yenilmesine destur verilebilir.
Dede, lokmaların yenmesi için destur verir:
“Allah…Allah…Lokma hakkına, evliya keremine, gerçekler demine,
80
destur-u pir izniyle yürüyenin devranı, yiyenin lokması yürüsün.
Gerçeğe hü…”
Dede önce canlardan birisine bir lokma verir(canlar bu ilk lokmayı
almak için yarışır, alır almaz yer.) ve bundan sonra herkes
lokmasını yemeye başlar. Herkes lokmasını yerken lokmacı eline
bir tepsi alır “Selman hasta, gözü parsta…Selman-ı Pâk aşkına…”
diyerek dolaşır ve Selman lokması toplar. Bu toplanan Selman
lokması, sonradan isteyene verilir, evinde hastası, umanı, isteyeni
varsa şifa niyetine götürürler. Yemekler yenilince Dede, sofra duası
verir:
“Allah…Allah…Kurbanlarınız kabul, ikrarınız kadim ola, Hak
Dergahı’na yazıla. Emekleriniz boşa gitmeye. Oniki İmam ağrı-acı
vermeye.Yüzünüz ağ işiniz sağ ola. Lokmalar nur ola, gönüller bir
ola. Lokma sahipleri lokmalarından şefaat bula. Hak erenler
utandırmaya, cehennem narına yandırmaya, Üçlerin, Beşlerin,
Yedilerin, Oniki İmamların hüsnü himmeti üzerinizde ola. Ali
haldaşınız, Hızır yoldaşınız ola. Bir lokmanız binbir kazaya belaya
karşı gele. Allah dualarımızı, ibadetlerimizi kabul eyleye. Bu cemde
bulunan büyük, küçük bacı, kardeşler! Bir bardak suyun hakkı
vardır; birbirinize haklarınızı helal eyleyiniz. Kusurlarımız var ise
hoşgörü ile bağışlayınız. Nur-u Nebi, kerem-i Ali, pirimiz üstadımız
Hünkâr Hacı Bektaş-ı Veli, kerem-i evliya gerçekler demine hü
mümine Ya Ali…”
Sofralar kaldırılır, Dede şöyle der:
“Duran, oturan kovsuz-gaybetsiz evine varan yastığına baş koyan,
sağ yata sefa kalka, hayırlı işler hayırlı düşler göre. İsteğinizi,
dileğinizi Hak-Muhammed-Ali vere. Hazret-i Hüseyin yardımcınız,
Hazret-i Hızır yoldaşınız ola. Gerçeğe hü…”
Cem’de bulunanlar meydana niyaz ettikten sonra çekilip evlerine
giderler. Süpürge çalınır, post kaldırılır, Dede oniki hizmet
sahiplerine(Gözcü sağ başta, Rehber onun yanında olmak üzere)
dualarını verir:
“Allah…Allah…Hayır hizmetleriniz kabul ola. İsteğinizi, dileğinizi
81
Hak-Muhammed-Ali vere. Hizmetinizden şefaat bulasınız. Gerçek
erenlerin himmetleri üzerinizde ola.Nur-u Nebi, Kêrem-i Ali,
Pîrimiz üstadımız Hünkâr Hacı Bektaş Veli, gerçek erenler demine
hü mümine Ya Ali…”
Dede kapıda hizmet gören ve yerinden ayrılmayan kapıcıya (cemin
başında da sonunda da olduğu yerde duasını verir):
“Allah…Allah…Hayır hizmetin kabul, yüzün ak ola. Hazret-i Hasan
yardımcın, Hızır yoldaşın ola. Gerçeğe hü…”
Çerağcı, çerağı meydanın ortasına getirir. Hizmet sahipleri
Dede’nin geri tarafında duadaki sırayı bozmadan ayakta beklerler.
Çerağcı:
“Allah…Allah…
Bâtın oldu Çerağ-ı Nûr-u Ahmed
Zahir oldu Şems-i Mâh-ı Muhammed
Gerçeğe hü…”
der ve çerağı sır eder(dinlendirir, yani söndürür) sonra hep birlikte
meydana niyaz ederek cem evinden ayrılırlar. Cem böylece
tamamlanmış olur.
*******
CEM’DE GENEL KURALLAR
82


83
Cemaat halka biçiminde ve düzgün bir sırayla
otursun(Görenler, cemde bir disiplin ve düzenlilik olduğunu
anlasınlar.)
Lokmalar eşit dağıtılsın.

Rahatsız ve mazereti olanların dışında hiçbir can sandalyede
oturmasın.
 Cem’in ahengini bozmaya kalkanlar ve amacı ibadet
olmayanlar cemden usulünce dışarı çıkartılsın.
 Cemaat, cem bitiminde cemevinden çıkarken, acele etmeden
düzenli bir biçimde çıksın.
 Kapıcılar ceme geç kalanlara hoşgörülü davransın ve sessizce
oturmaları için yer göstersinler.
 Kapıda birikmeler, uzaktan seyretmeler olmasın, konuşmalar
olmasın, böyleleri kapıdan uzaklaştırılsın.
 Gözcüler cemaatin tüm davranışlarına göz-kulak olsun.
 Yaşlı ve olgun kimseler cemaatin arasına serpiştirilsin,
küçüklere ve henüz yolun kurallarını bilmeyen canlara örnek
olsun.
 Cemevinde bacılar sağ, erkekler sol tarafa otursunlar.
 Cem’de küçük çocuklar bulunmamalı. Zira onlar çocuktur
sessiz davranamazlar, cemin coşkusunu ve ahengini
bozabilirler. Onları cemevinin bitişiğindeki bir odaya alıp, biriki canın gözetiminde eğlendirmeli.
 Cemevi’nin ortasında Tevhid çekmek ve cem erenlerini
coşturmak için yaşlı ve bilenlerden 12 kişilik bir
halkaoluşturmalı.
 Dede cemaate öğüt verirken, gençlere yönelik konuşmalar
yapmalı.
 Dede, cem ibadetini özlü ve fazla uzatmadan yürütmeli, canları
uzun süre diz üzeri tutup incitmemeli, “Dar çeken didar
göre…” deyip, dinlenmelerini unutmamalı..
 Dede öyle bir cem düzenleyecek ki, Hüseyn-i Kerbela’nın
84 sevgisiyle coşulsun ve de O’nun insanlığa verdiği mesajın özü
halka duyurulsun, yapay bir ibadet olmasın, gösterişten uzak,
can-ü gönülden olsun.





Cem’in akışı planlı, çok uzun değil kısa ve özlü, kapsamlı,
coşkulu, çağdaş ve halka gerekli en yararlı bilgileri ve mesajı
verir olmalıdır.
Her cemevinde, her dergâhta, her köyde ve her örgütte Dedeler
ve bu işi bilenler CEM ve SEMAH ekibi yetiştirmeli, bunlara
cemlerde okunan dua, gülbank, terceman, deyiş, düvazimam,
tevhid, mersiye ve miraclama’yı vb. öğretmeli. Bunun başarılı
olması için de bol bol kurs ve provalar yapılmalı. Kağıda yazıp
okuma işine son verilmeli.
Asıl amaç halkı bıktırmadan ibadet etmek olduğuna göre; deyiş,
düvazimam, mersiye ve duaları fazla uzatmamalı ve bir cem
ibadetinin süresi iki ya da üç saati geçmemeli.
Başta Dede olmak üzere cemde görev alanların hepsi konuşma
ve dualarını net (anlaşılır) bir biçimde yapmalıdır.
Dedelerimiz her cem’de “ALEVİLİK İLKELERİ”ni canlara
özlü olarak anlatmalıdır.
*******
85
Download