Basın Açıklaması İçin Tıklayın - Birleşik Kamu-İş

advertisement
BİRLEŞİK KAMU-İŞ
Birleşik Kamu İşgörenleri Sendikaları Konfederasyonu
GENEL MERKEZİ
ORTAÇAĞCI GERİCİLER, AKP,
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI SEMA RAMAZANOĞLU
ÇOCUKLARIMIZDAN ELİNİZİ ÇEKİN!..
Ülkemiz BOP çerçevesinde hızla Suriyeleşmeye doğru götürülürken son zamanlarda
yurdumuzun çeşitli yerlerinden gelen çocuğa yönelik cinsel istismar haberleriyle bir kez
daha sarsıldık. Önce Karaman’da Ensar Vakfı ve Karaman Anadolu İmam Hatip ve İmam
Hatip Lisesi Mezunları ve Mensupları Derneği’ne (KAİMDER) yakın kişilerin kiraladığı
evlerde kalan 9 ve 10 yaşlarındaki 45 öğrencinin öğretmenleri tarafından cinsel istismara
maruz kaldığı iddia edilmişti.
Bunun üzerinden çok geçmeden bir yeni iddia da Aydın’ın Nazilli ilçesinden gelmişti. Ondan
önce de Kayseri’de bir lisede gerçekleşen aynı iğrenç olay sonucu intihar eden gencecik
kızımızın dramına şahit olmuştuk.
Son olayla ilgili Karaman Ağır Ceza Mahkemesi, 10 öğrenciye cinsel istismarda bulunduğu
iddia edilen sınıf öğretmeni hakkında "Çocuğun nitelikli cinsel istismarı", "hürriyeti tehdit",
"kasten yaralama" ve "müstehcen görüntüleri izletme" suçlarından hazırlanan iddianameyi
kabul etmişti. İddianamede sanık hakkında 600 yıla yakın hapis isteniyordu. Tüm bu olaylar
olurken bir skandal açıklama da Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu’ndan
geldi.
Bilindiği üzere Bakan Yaşlı Destek Programı (YADES) Tanıtım Toplantısı'nda gazetecilerin
Ensar Vakfı'nda görevli sınıf öğretmeni Muammer B.'nin cinsel istismar iddialarına ilişkin
soruyu yanıtlarken söz konusu vakıf ile ilgili şu talihsiz ifadeleri kullanmıştır.
"Maalesef biz bütün hassasiyetimizi göstermemize rağmen toplumumuzda böyle olaylar
ile karşılaşıyoruz ki bu da bir gerçeğimiz. Buna da toplumsal olarak başka bir açıdan
bakmamız lazım. Karaman'da olan konu ile ilgili olarak, vaka ortaya çıkar çıkmaz
bütün vakalarda olduğu gibi hukuki açıdan bakanlığımız müdahil oldu. Tabii ki bu
olayı bizim hizmetleri ile her zaman gurur duyduğumuz bir Vakıf ile ilişkilendirilmek
istendi ki bu Vakfımız da bir süre görev yapmış onun da ne kadar olduğunu vakıf
çalışanları tarafından açıklandı. Her zaman kötü niyetli insanlar, bazı işleri su istimal
edebilen insanlar olabiliyor. Buna bir kere rastlanmış olması hizmetleri ile ön plana
çıkmış bir kurumumuzu karalamak için gerekçe olamaz. Biz Ensar Vakfı'nı da
tanıyoruz, hizmetlerini de takdir ediyoruz"
Bakanın süreçle ilgili yaptıklarını iddia ettikleri konumuz dışında. Bizleri asıl ilgilendiren adı
geçen vakfı savunmaya çalışmasıdır. Her zaman olduğu gibi hükümet yetkilileri asıl suçluları
örtbas etmek ve toplumdaki tepkiyi başka yöne kanalize etmek için algı operasyonuna
girişmiştir.
Kendisi söz konusu vakfın avukatlığına soyunmuştur. Bakanın biraz bilgisi olsa Karaman'daki
olayın Ensar Vakfı'nın "ilk vukuatı olmadığını, buna ‘bir kere rastlanmış’olmadığını
bilirdi. Biz kendisine hatırlatalım. Herhalde kendileri Türkiye’den bihaberler. Hatırlanacağı
üzere aynı vakıf, 2008'de Çorum'da da yine çocuk istismarıyla gündeme gelmişti. 2008’de
ortaya çıkan olayda, vakfın Çorum Şube Başkanı olan Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi
öğretmeni Zekai İşler, iki kız öğrenciye tecavüz suçlamasıyla hapis cezasına
mahkûmedilmişti. Çıkarıldığı mahkeme tarafından tutuklanan tecavüzcü 52 yaşındaki Zekai
İşler hakkında iki yıl sonra, 2010’da bir dava daha açılmıştı.
Bu kez bir başka kadın, “Zekai İşler 13 yaşımdayken bana da tecavüz etti” diye şikâyetçi
olmuştu.
Çorum Ağır Ceza Mahkemesi’nde ikinci bir dava açılmış ve İşler 4 yıl 8 ay hapis cezasına
çarptırılmıştı. Tutuklu kaldığı süre ve mahkemedeki iyi hali nedeniyle de bir süre sonra
tahliye edilmişti. Yine aynı şekilde Rize İl Özel İdare Genel Sekreter Yardımcısı, Sosyal
Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Rize İl Sosyal Hizmetler Müdürlüğü ve Kızılay Rize
Şube Başkanlığı görevlerini yürüten 56 yaşındaki Mehmet Nuri Gezmiş, küçük yaştaki 2
erkek çocuğa cinsel istismarda bulunduğu suçlamasıyla Ocak ayında tutuklanmıştı.
Adı geçen şahıs Ensar Vakfı Rize Şubesi Başkanlığı'nı da yürütmüştü. Yaşanan bu acı
gerçeklere rağmen hükümet cephesinden kişiler mağdur olan çocuklardan ziyade adı geçen
vakfın ismini aklamaya, itibarını yükseltmeye çalışmışlardır. Bu kişilerin içinde belki en trajik
olanı yaptığı içler acısı açıklamasıyla Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı olmuştur.
Koltuğunu işgal ettiği bakanlığın görevleri arasında bir vakfın değil de çocukların itibarının
korunması gerektiğini unutmuş olmalı Sayın Bakan Hanımefendi.Yukarıda kendisine bazı
gerçekleri sunmuştuk. Aydınlatmaya devam edelim.
İşe basit kavramlardan başlayalım. Kendisine çocuk istismarını anlatalım.
*Dünya Sağlık Örgütü’nce, “çocuğun sağlığını, fiziksel gelişimini olumsuz yönde etkileyen,
bir yetişkin, toplum veya ülkesi tarafından bilerek veya bilmeyerek yapılan davranışlar”
çocuk istismarı olarak kabul edilmektedir. Çocukların, ana-babalarının ya da başkalarının
bakımında iken “bedensel ve zihinsel şiddetin her türünden” korunmaları gerektiği, ülkemizin
de taraf olduğu Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’de de yer almaktadır.
Ülkemizde çocuğa yönelik pek çok araştırmanın gerçekleştirilmekte olduğunu biliyoruz.
Ancak bu araştırmalar incelendiğinde, çocuk istismarı ve aile içi şiddet konusunda kapsamlı
ve derinlemesine yapılmış araştırma verilerinin bulunmadığı görülmektedir. Birleşmiş
Milletler (BM) Çocuk Haklarına Dair Sözleşme gereği hazırlanarak BM Çocuk Hakları
Komitesine sunulan ilk ülke raporumuzu inceleyen Çocuk Hakları Komitesi Sonuç
Gözlemlerinde, “Çocuk İstismarı ve İhmali” başlığı altında, 46. maddede “…ev içi şiddet kötü
muamele ve cinsel istismar da dahil her türlü sömürü hakkında araştırma yaptırmasını taraf
devlete tavsiye etmektedir…” denilmektedir.(Bakanlığın kendi sitesinde bu konuyla ilgili
toplantılar yapıldığını görmekteyiz.)
Bakan ilgili vakfı savunacağına otursun ülkemizdeki tüm çocukların her türlü şiddetten
korunması, konuya ilişkin koruyucu ve önleyici politikaların geliştirilmesi ve bunların
toplumda yaygınlaştırılmasına yönelik çalışmalar yapsın. Çocukların da yetişkinler gibi temel
insan haklarına sahip olduklarının farkına varsın ve bunu da toplumda yaygınlaştırsın.
Bunu yaparken de şöyle bir raporun acı ama gerçek verilerinden haberi olsun. Dünya çapında
çalışmalarıyla tanınan çocuğa yönelik cinsel sömürü alanında çalışan Çocuk Fuhuşu, Çocuk
Pornografisi ve Cinsel Amaçlı Çocuk Ticaretine Son (ECPAT) kuruluşunun geçtiğimiz
günlerde yayınladığı raporun bazı bölümlerini sunalım. Türkiye;
* Çocuğun cinsel istismarında hem kaynak hem transit ülke konumunda
* 2014 Küresel Kölelik Endeksi’ne göre ise Avrupa’da ‘modern köleliğin’ yani cinsel sömürü
ve erken yaşta evliliğin en fazla olduğu ülke.
Böyle bir sonuca varılan uluslararası bir rapor hiç de şaşırtıcı değil. Neden mi?
2002’ den bu yana ülkemizi yöneten AKP iktidarının temel argümanlarından olan ‘kindar ve
dindar nesil’ yetiştirmek amacıyla eğitim alanında ve toplumsal alanda ülkemizi getirdiği
durum ortadadır. Eğitim kurumlarında “Değerler Eğitimi” adı altında öğrencilerimizi
ortaçağcı anlayışa mahkum kılmak için yapılan çalışmalar ortadadır. Diyanetin ve sözde
ilahiyatçıların çocuk yaşta evlilikleri ve çocukların cinsel istismarını körükleyici söylemleri
ortadadır. AKP’nin hukuk bürolarına dönüştürülen yargı eliyle her türlü cinsel istismarın,
tacizin, tecavüzün, kadına yönelik şiddetin aklandığı gün gibi ortadadır. Sözün özü, tüm bu
olagelenlerin müsebbibi bizzat bu iktidarın ta kendisidir.
Değerli Kamuoyu
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu, Ensar Vakfı'nı savunarak, bu suçun bir
defaya mahsus işlenmiş olmasının mazur görülebileceğini söyleyerek, Vakfı korumuş aynı
zamanda tecavüzü de meşrulaştırmıştır.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu’nun bu beyanları Türk Ceza
Kanunu’nun 215. maddesinde tanımlanan “suçu ve suçluyu övme” niteliğindedir. Ayrıca
yine Türk Ceza Kanunu’nun 257/2 fıkrasına göre “görevinin gereğini yapmakta gecikme”
haline delalet eden aynı sözleri sebebiyle “görevi ihmal” suçu da oluşmuştur.
Karaman’da yaşanan çocuk istismarı olayı toplumumuzda derin bir yara açmıştır, Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu, bu hukuka aykırı açıklaması ve tavrı ile yarayı
daha da derinleştirmiştir. Bu tavır ve söylem kabul edilemez. O yüzden de Sema
Ramazanoğlu hakkında yukarıda bahsedilen müsnet suçlardan soruşturma başlatılarak kamu
davası açılmasını sağlamak üzere Savcılık tarafından TBMM'ye fezleke gönderilmesini talep
ettik.
Bu olayın sıkı bir takipçisi olmaya devam edeceğiz ve Biz BİRLEŞİK KAMU İŞ olarak
yapılan bu insanlık, hukuk, ahlak, bilim ve akıl dışı uygulamalara karşı örgütlü gücümüzü
kullanarak mücadele edecek, çocuklarımızın masumiyetini ve ülkemizin geleceğini asla
Ortaçağ karanlığına teslim etmeyeceğiz.
BİRLEŞİK KAMU İŞ MERKEZ
YÖNETİM KURULU ADINA
SEMRA PEKTOPAL
MYK ÜYESİ
Download