basınç

advertisement
ATMOSFER
Dünyanın çevresini saran çeşitli gazlardan
oluşan tabakaya atmosfer denir.
Atmosferi oluşturan gazlar: %78 azot, %21
oksijen, %1 diğer gazlar (su buharı, argon,
karbondioksit, neon, helyum, metan,
kripton, hidrojen, ozon vs.
Atmosferi oluşturan gazların %99’u
atmosferin 40m km’lik alt kısmında
bulunur.
ATMOSFERİN ÖZELLİKLERİ
-Dünyanın çevresini sarar.
-Kalınlığı ekvatorda fazla, kutuplarda azdır.
-Hava olaylarının oluşmasını sağlar.
-Yeryüzünde aşırı sıcak ve aşırı soğuk olmasını engeller. (sıcaklık farklarının çok olmasını
engeller)
-Güneşten gelen zararlı ışınları tutar.
-Canlıların yaşamasına olanak sağlar.
-Meteorların yeryüzüne çarpmasını engeller.
-Radyo dalgalarının iletilmesini sağlar.
ATMOSFERİN KATMANLARI
1-Troposfer: Atmosferin en alt tabakasıdır, yeryüzüne en yakın tabakadır. Kalınlığı ekvatorda ortalama 16 km, kutuplarda ortalama 9 km’dir.
Troposferin üst kısımlarına doğru sıcaklık azalır. Atmosferi oluşturan gazların %75’i, su buharının ise %99’u bu katmandadır. İklim olayları bu
katmanda gerçekleşir.
2-Stratosfer: Troposferi çevreleyen katmandır. Kalınlığı ortalama 50 km’dir. Bu katmanın 19 ile 45. Km’si arasında ozon tabakası vardır.
Stratosferin üst kısımlarına doğru sıcaklık artar. Daha çok yatay hava hareketleri görülür.
3-Mezosfer: Stratosferi çevreleyen katmandır. Kalınlığı yaklaşık 30 km’dir. Hava basıncı ve yoğunlu çok azdır. Meteorlar bu katmanda yanar.
Bu katmanda nefes alacak kadar oksiyen yoktur.
4-Termosfer: Mezosferi çevreleyen katmandır. Atmosferin 80 ile 200 km arasında bulunur. Bu tabakada sıcaklık 1100 0C ile 1650 0C
arasındadır.
HAVA DURUMU
Hava durumu, belirli bir yerde ve kısa bir süre içinde etkin olan atmosfer koşullarıdır.
Hava Durumu ve İklim Arasındaki Farklar:
Hava durumu ile iklim arasındaki en önemli fark zaman ve bahsedilen bölge olmaktadır. Hava durumu için çok kısa zaman ve dar alanlardan
bahsedilirken iklim için uzun bir zaman ve oldukça geniş bir bölgeden bahsedilir. Buna göre iklim oldukça geniş bir bölge içinde ve uzun yıllar
değişmeyen ortalama hava koşullarıdır.
İKLİM
İklim, geniş bölgelerde ve çok uzun zaman için aynı kalan ortalama hava şartlarıdır.
İKLİMİN ELEMANLARI: Sıcaklık, Basınç, Rüzgar, Nem, Yağış
BU DERSİN SONUNDA AŞAĞIDAKİ GRAFİĞİ YORUMLAYABİLECEKSİN
(Aşağıdaki grafikte bir yerin yıllık yağış ve sıcaklığı gösterilmiştir)
SICAKLIK
(Yeryüzünün Güneş’ten aldığı ısı miktarına sıcaklık denir. Termometre ile ölçülür. Sıcaklığın birimi santigrat derece (°C) dir)
SICAKLIK DAĞILIŞINI ETKİLEYEN FAKTÖRLER
1-Güneş ışınlarının geliş açısı
3-Yükselti
5-Okyanus akıntıları
7-Nem
2-Güneşlenme süresi
4-Karalar ve Denizler (karasallık-denizellik)
6-Rüzgarlar
8-Bitki örtüsü
1-Güneş Işınlarının Geliş Açısı
Güneş ışınlarının geliş açısı sıcaklığı etkileyen en önemli faktördür. Güneş ışınlarının geliş açısı 4 faktöre göre değişir ve sıcaklıkta buna göre dağılış gösterir.
A-Dünyanın Şekli (Enlemin etkisi)
*Ekvatordan kutuplara doğru
gidildikçe güneş ışınlarının yere
düşme açıları küçülür.
*Güneş ışınları ne kadar dik gelirse
sıcaklık o kadar daha fazla olur.
*Türkiye ekvatora daha yakın
olduğu için Kanada’dan daha
sıcaktır.
*Akdeniz bölgesinin yıllık ortalama
sıcaklığı Marmara bölgesinden daha
fazladır.
C-Günlük hareket
Bir yerdeki gün içindeki en yüksek
sıcaklık öğlen vaktinden biraz
sonradır.
Herhangi bir yerde gündüz sıcaklığı
gece sıcaklığından daha fazladır.
B-Mevsimler (Eksen eğikliği)
Eksen eğikliğine bağlı olarak Temmuz
ayında KYK’de yaz yaşanırken GYK’de
kış mevsimi yaşanır.
Türkiye’de yaz mevsimi yaşanırken
Arjantin’de kış mevsimi yaşanır.
D-Bakı ve Eğim
Bakı faktörüne bağlı olarak güneşe
dönük yamaçlarda;
Sıcaklık fazladır.
Karlar erken erir.
Daimi kar sınırı yüksektir.
Bitki örtüsünün yetişme süresi daha
yüksektir.
2-Güneşlenme Süresi
Güneşlenme süresi ne kadar fazla olursa sıcaklık o kadar fazla olur. (Kutuplarda 6 ay gündüz yaşandığı halde sıcaklığın yinede düşük olması güneş ışınlarının yere
eğik gelmesindendir.)
Ocak ayında KYK’de güneşlenme süresi GYK’ye göre daha azdır. Temmuz ayında ise daha fazladır.
3-Yükselti
Sıcaklık her 200 metre yükseldikçe ortalama 1C azalmaktadır.
Dağların yüksek kesimlerinde kalıcı karların bulunması
Bir dağ yamacı boyunca yükselen havanın yağış bırakması
Aynı enlemlerde farklı yüksekliğe sahip yerlerde sıcaklık değerlerinin farklı olması (Örnek: Ege ve Doğu Anadolu)
Yükseldikçe sıcaklığın azalmasına bağlı olarak bitki kuşaklarının oluşması
Yükseldikçe sıcaklığın azalmasına bağlı olarak tarım ürünlerinin olgunlaşma sürelerinin uzaması
4-Karalar ve Denizler (Karasallık-Denizellik)
Karalar çabuk ısınıp çabuk soğur, denizler geç ısınıp geç soğur.
Karalar çok ısınıp çok soğur, denizler az ısınıp az soğur.
Denizler karalara oranla geç ısınıp geç soğuduğu için; karasal (denize uzak) iklimlerde KYK’de en sıcak ay temmuz, en
soğuk ay ocak iken, denizel iklimlerde en sıcak ay ağustos, en soğuk ay şubattır.
KYK’de karaların alanı GYK’ye göre daha fazla olduğundan kışın soğuma, yazın ısınma daha fazla olur. Bu da yıllık
sıcaklık farkını artırır. Yine bu nedenle KYK’de izoterm eğrileri daha fazla sapmaya uğrar.
Türkiye’de Akdeniz kıyıları kış aylarında Güney Doğu Anadolu’dan daha ılık olurken, yaz aylarında denizin etkisiyle
daha serin olmaktadır. Bunun sebebi denizelliktir
5-Okyanus Akıntıları
Denizlerdeki yoğunluk, tuzluluk, seviye, sıcaklık farkları denizlerde akıntılar oluşturmaktadır. Ekvatordan kutuplara
doğru giden akıntılar geçtikleri bölgenin sıcaklığını artırırken (sıcak su akıntısı), kutuplardan ekvatora doğru giden
akıntılar sıcaklığı düşürmektedir (soğuk su akıntısı). Örneğin Meksika Körfezi’nden hareket eden Gulf-stream sıcak su
akıntısı Batı Avrupa kıyıları boyunca kuzeye doğru hareket eder ve etkili olduğu yerlerde kış sıcaklığını yükseltir. Bu
yüzden Batı Avrupa, aynı enlemlerde yer alan Sibirya’ya oranla daha sıcak olmaktadır.
6-Rüzgarlar
Ekvatordan kutuplara doğru esen rüzgarlar sıcaklığı artırır. Kutuplardan ekvatora doğru esen rüzgarlar sıcaklığı
düşürür. Örneğin; Türkiye’de kuzey sektörlü rüzgarlar (poyraz,yıldız,karayel) sıcaklığı düşürürken, güney sektörlü
rüzgarlar (lodos,kıble,keşişleme) sıcaklığı yükseltir.
Ayrıca kara ve denizlerin farklı ısınmalarından dolayı denizlerden karalara doğru esen rüzgarlar kışın sıcaklığı artırır,
yazın ise sıcaklığı azaltır.
7-Nem
Nem miktarı deniz ve göl kenarları ile sıcak ve alçak bölgelerde fazla iken, denize uzak, soğuk ve yüksek bölgelerde
azdır.
Nem bir yerin fazla ısınmasını ve soğumasını önleyerek günlük ve yıllık sıcaklık farkını azaltır.
Dönenceler çevresindeki çöllerde havadaki nem çok azdır. Bundan dolayı gündüz aşırı ısınma olurken geceleri ısı
kaybı nedeniyle aşırı soğuma olur.
Kış mevsiminde havanın bulutlu olduğu günler yerin ısı kaybı azaldığı için daha ılık geçer. Bulutsuz günlerde ise ısı
kaybı daha fazla olduğundan kuru ve ayaz bir hava yaşanır.
Türkiye’de Doğu Karadeniz kıyılarında nem miktarı fazla olduğu için günlük ve yıllık sıcaklık farkı azdır. İç Anadolu gibi
denize uzak yerlerde nem miktarı az olduğu için günlük ve yıllık sıcaklık farkı artar, yazın aşırı ısınma kışın aşırı soğuma meydana gelir.
8-Bitki Örtüsü
Bitki örtüsünün gür olduğu yerlerde terlemeden dolayı nem miktarı artar ve bu da sıcaklık farkının biraz daha az olmasına neden olur. Bitki örtüsünün az olduğu
yerlerde ise nem az olduğu için sıcaklık farkı biraz daha fazla olur.
Ormanlık alanlarda gece sıcaklık açık alanlara göre biraz daha fazla olur.
SICAKLIK DAĞILIŞINI ETKİLEYEN FAKTÖRLER-ÖRNEKLER
*Akdeniz bölgesinin ortalama sıcaklığının Marmara bölgesinden daha sıcak olması-enlem
*Kalıcı kar sınırının ekvatora doğru yaklaştıkça yükselmesi ve ekvatorda hiç kar olmaması-enlem
*Türkiye’de yaz mevsimi yaşanırken Arjantin’de kış mevsiminin yaşanması-eksen eğikliği
*Türkiye’de Ocak ayı ortalama sıcaklığının Temmuz ayı ortalama sıcaklığından az olması-eksen eğikliği
*Kuzey kutup noktası 6 ay gibi bir süre gündüz yaşadığına göre güneşlenme süresi oldukça fazladır. Ancak buna rağmen sıcaklığın az olmasının nedeni-enlem
*Gün içerisinde sıcaklığın değişiklik göstermesinin nedeni-günlük hareket
*İstanbul’da 24 saat içerisinde sıcaklığın değişiklik göstermesinin nedeni-günlük hareket
*Karadeniz bölgesinde dağların kuzeye bakan yamaçları ile güneye bakan yamaçlarında bitki örtüsünün farklılık göstermesi-bakı
*Dağların yüksek yerlerinde kalıcı karların bulunması-yükselti
*Türkiye’de batıdan doğuya doğru gidildikçe sıcaklığın azalması-yükselti
*KYK’de yazın ısınmanın, kışın soğumanın GYK’ye oranla fazla olmasının nedeni-kara ve denizlerin dağılışı
*Denizlerden karalara doğru esen rüzgarların kışın ılıtıcı, yazın serinletici etki yapması-kara ve denizlerin dağılışı
*Kuzeybatı Avrupa ile Sibirya aynı enlemlerde olduğu halde Kuzeybatı Avrupanın Sibirya’dan daha sıcak olması-okyanus akıntıları
*İzmir ve Uşak aynı enlemlerde yer aldığı halde Uşakta günlük sıcaklık farkının fazla olması-nem,karasallık
BASINÇ
Atmosferde bulunan gazlarında belli bir ağırlığı vardır ve yerçekimi etkisiyle bu gazlar bulundukları yere basınç uygular. Atmosferin
uygulamış olduğu bu basınca atmosfer basıncı yada hava basıncı denir. Basınç barometre ile ölçülür. Atmosfer basıncı iklim ve hava
olaylarında önemli etkiler yapar. Özellikle rüzgarların oluşumunda temel etken basınçtır.
Ortalama basınç değeri 1013mb olarak bilinir. Bu değerden daha yüksek olan basınç yüksek basınç (YB), bu değerden daha alçak olan
basınç alçak basınç (AB) değerleridir. Yüksek basınç atmosferin yere daha fazla ağırlık uygulaması olarak düşünülebilir. Alçak basınç ise
havanın (atmosferin) yere daha az basınç uygulaması olarak düşünülebilir.
Basıncı Etkileyen Faktörler
1-Sıcaklık
Basıncı etkileyen en önemli faktör sıcaklıktır. Sıcaklığın fazla olduğu yerlerde ısınan hava
genleşerek yükselir ve yere uyguladığı basınç azalır. Soğuyan hava ise ağırlaşır ve
alçalarak yere yakın yerlerde yoğunlaşır. Böylece soğuk yerlerde yüksek basınç oluşur.
Sıcaklığa bağlı olarak oluşan basınca Termik Basınç denir. Ekvator ve çevresinde sıcaklık
fazla olduğu için buralarda Termik Alçak Basınç (TAB) oluşur. Kutuplar ve çevresinde
sıcaklık az olduğu için buralarda Termik Yüksek Basınç (TYB) oluşur.
2-Dinamik Etken (Dünyanın günlük hareketi)
Dünyanın kendi ekseni etrafında dönmesi sonucu dinamik basınç alanları oluşur.
Dünyanın bu günlük hareketi sırasında atmosferdeki gazlar hareketin etkisiyle savrularak
belirli bazı yerlerde yoğunlaşır bazı yerlerde ise seyrekleşir. Böylelikle 30 derece
enlemlerinde AB, 60 derece enlemlerinde ise YB oluşur.
3-Yerçekimi
Yeryüzündeki bütün maddelerin yerçekimi etkisinden dolayı ağırlığı vardır. Havanın ağırlığıda vardır. Dünyanın kendine has geoid şeklinin sonucu olarak dünya
kutuplardan basık ekvatordan şişkindir. Buna bağlı olarak kutuplarda yerçekimi ekvatora göre daha fazladır. Bu durumda yerçekiminin fazla olduğu kutuplarda
havanın ağırlığıda fazla olacağı için gazlar yere doğru yoğunlaşır ve yüksek basınç oluşturur. Kısacası kutuplarda basınç fazla ekvatorda az olur.
4-Yükselti
Yüksekliğin fazla olduğu yerlerde gazlar seyrekleşir ve alçak basınç oluşur. Bunun iki sebebi vardır. Birincisi yükseldikçe yerçekimin etkisi
azalır ve gazlar seyrekleşir. İkincisi ise yüksek dağlık alanlarda etrafı açık olduğu için gazlar etrafa yayılır ve basınç azalır.
Termik ve Dinamik Basınç Kuşakları (sürekli basınç merkezleri)
Yandaki şekilden yararlanarak TAB ve TYB ile DAB ve DYB merkezlerinin nerelerde ve nasıl olduğuna bakalım.
Kutuplar soğuk olduğu için buralarda hava soğumadan dolayı ağırlaşarak aşağılara doğru çöker ve
yüksek basınç oluşturur. Şekil üzerinde 90 derece enlemlerinde oluşan basınç kuşakları bu şekilde oluşmuştur.
60 derece enlemlerinde dünyanın kendi ekseni etrafındaki hareketinden ortaya çıkan savrulmanın etkisiyle
buradaki gazlar yükselmeye uğrar. Böylece bulunduğu bölgede hava yükseldiği için basınç azalır.
30 derece enlemlerinde yine dünyanın kendi ekseni etrafındaki hareketi ile doğan savrulmanın etkisi gazların bu sefer alçalmasına sebep olur. Böylece alçalan
gazlar yeryüzüne yakın yerlerde yığılarak yüksek basınç alanlarını ortaya çıkarır. 90 derece enlemlerinden 60 derece enlemlerine gelen hava akımı 60 derece
enlemlerinde yükselmişti. Bu sefer 60 derece enlemlerinden yüksekten doğru gelen hava akımı savrulmanın etkisiyle 30 derece enlemlerinde alçalmaya
başlayarak bulunduğu yere basınç yapmıştır.
0 derece enlemlerinde yani ekvatorda sıcaklığın fazla olmasından dolayı alçak basınç alanları oluşur. Sıcaklıktan dolayı genleşen gazlar hafifleyerek yükselir ve
bulunduğu yere yaptığı basınç azalır. Sıcaklığa bağlı olarak termik basınç kuşakları oluşmuştur. Farklı basınç alanları arasında basınç farkından doğan hava akımı
olur. Bu hava akımı her zaman yüksek basınçtan alçak basınca doğru olur.
HAVA HAREKETLERİ
Dikey Yönlü Hava Hareketleri
Yüksek basınç alanlarında hava alçalıcı hareket gösterir. Bu yüzden yere uygunanan
basınç artar. Alçalan hava kütlesinde soğuma ve yoğunlaşma olmayacağı için yağış
ta oluşmaz. Bu yüzden yüksek basınç alanlarında hava açık ve güneşlidir. 30 derece
enlemlerinde yüksek basınç alanı olduğu için yağış yoktur. Bu enlemlerde çöllerin
yer almasının sebebi de budur.
Yatay Yönlü Hava Hareketleri
Yüksek basınç alanlarında alçalan hava kütlesi yere değdikten sonra etrafa doğru
yayılmaya başlar. Yani merkezden çevreye doğru yatay yönlü bir hava hareketi
başlar. Bu hareket kuzey ve güney yarımkürelerde dünyanın kendi ekseni
etrafındaki hareketinden dolayı farklı yönlerde sapmaya uğrar.
Alçak basınç alanlarında basınç az olduğu için bu boşluğu çevreden gelen hava
doldurur. Yüksek basınç alanlarından gelen hava dünyanın kendi ekseni etrafındaki
dönüşünden etkilenerek sapmaya uğrayarak gelir. Çevreden gelen bu hava
gelmeye devam ettikçe buradan yükselmeye başlar ve dikey yönlü bir hava
hareketi başlar.
Kuzey ve güney yarımkürelerde sapmanın yönünü daha iyi anlayabilmek için bir
takım kodlamalar işimizi kolaylaştırır. Kuzey yarım kürede ok lar "S" harfine
benzer bir şekil oluştururken, güney yarımkürede "Z" harfine benzer bir şekil
oluşturur.
RÜZGARLAR
Yüksek basınç alanlarından Alçak basınç alanlarına doğru olan yatay yönlü hava hareketine rüzgar
denir. Rüzgar ölçen alete anemometre denir.
Rüzgarların Sıcaklığa Etkisi
Rüzgarlar gittikleri yerlere geldikleri yerlerin sıcaklığını taşırlar. Yani soğuk bir yerden sıcak bir yere
giden rüzgar, gittiği yerde sıcaklığı azaltır. Aynı şekilde sıcak bir yerden soğuk bir yere giden rüzgarda
gittiği yerde sıcaklığı arttırır.
Yandaki şekilde esiş yönleri belirtilen rüzgarların sıcaklığa etkisi aşağıda verilmiştir.
1-Gittiği yerde sıcaklığı arttırır.
2-Gittiği yerde sıcaklığı azaltır.
3-Gittiği yerde sıcaklığı azaltır.
4-Gittiği yerde sıcaklığı arttırır.
5-Gittiği yerde sıcaklığı azaltır.
6-Gittiği yerde sıcaklığı arttırır.
7-Gittiği yerde sıcaklığı arttırır.
8-Gittiği yerde sıcaklığı azaltır.
Rüzgar Çeşitleri
1-Sürekli Rüzgarlar
Sıcaklığa bağlı olarak ekvatorda termik alçak basınç alanı ile kutuplarda termik yüksek basınç alanı oluşmuştu. Bir
de dünyanın günlük hareketi sonucunda 30 ve 60 enlemlerinde dinamik basınç alanları oluşmuştu. Termik ve
dinamik basınç alanları arasında oluşan yatay yönlü hava hareketleri sürekli rüzgarları ortaya çıkarır. Bu rüzgarların
yönlerinde yıl içinde yada gün içinde bir değişiklik olmadığı için sürekli rüzgarlar olarak adlandırılmıştır.
Kutuplardaki Termik yüksek basınç alanlarından 60 derece enlemlerindeki dinamik alçak basınç alanlarına doğru esen sürekli rüzgarlara kutup rüzgarları ismi
verilir. 30 derece enlemlerindeki dinamik yüksek basınç alanlarından 60 derece enlemlerindeki dinamik alçak basınç alanlarına doğru esen sürekli rüzgarlara batı
rüzgarları ismi verilir. Bunlara batı rüzgarları ismi verilmesinde, kuzey yarım kürede sağa doğru sapan bu rüzgarın Avrupa'nın batı kıyılarında sıcaklığı arttırması rol
oynamıştır. Kutup rüzgarları ve batı rüzgarları dışında bir de Alize rüzgarları vardır. 30 derece enlemlerindeki yüksek basınç alanlarından ekvatordaki alçak basınç
alanlarına doğru esen rüzgarlara Alize rüzgarları adı verilir.
2-Mevsimlik Rüzgarlar
Yılın farklı mevsimlerinde farklı yönlerde esen rüzgarlara mevsimlik rüzgarlar denir. Mevsimlik rüzgarların en önemlisi Muson Rüzgarlarıdır. Muson Rüzgarları
Kara ve denizlerin farklı ısınmaları sonucunda kara ile deniz arasında yer değiştiren basınç merkezleri sebebiyle oluşurlar.
A-Yaz Musonu
2- Kış Musonu
Kuzey yarım kürede bulunan Güney doğu Asya da haziran ayı itibari ile yaz
mevsimi başlar. Yazın ısınmanın çok olduğu
karalarda Alçak basınç merkezi oluşurken,
denizler daha soğuk olduğu için yüksek
basınç merkezi konumundadır. Rüzgarlar
daima yüksek basınçtan alçak basınca doğru
estiği için denizden karaya doğru bir rüzgar
oluşur. Bu rüzgar denizden nemli havayı
karalara getirip yağış oluşturur. Bu muson
yaz mevsiminde oluştuğu için yaz musonu
olarak adlandırılır.
Kuzey yarım kürede bulunan Güney doğu Asya da aralık ayı itibari ile kış
mevsimi başlar. Kışın soğumanın çok olduğu
karalarda Yüksek basınç merkezi oluşurken,
denizler kışın karalara göre daha sıcak
olduğu için denizlerde alçak basınç merkezi
oluşur. Bu sebeple karadan denize doğru bir
rüzgar esmeye başlar. Oluşumu kış
mevsiminde olduğundan bunlara kış musonu
adı verilir. Kış musonu karadan denize doğru
estiği için ve karalarda nem az olduğu için
yağış getirmez.
3-Yerel Rüzgarlar
Yerel rüzgarlar günlük etkili olan ve dar alanda etkili olan rüzgarlardır. Bunlardan en önemlisi meltem rüzgarlarıdır.
Meltem Rüzgarları
Kara ve denizlerin bir de dağ ve vadilerin gün içinde farklı ısınmaları sonucu oluşan günlük rüzgarlardır. Farklı ısınmaya bağlı olarak yüksek basınç merkezleri ile
alçak basınç merkezleri yer değiştirir. Buna bağlı olarak rüzgarlar da gece ve gündüz yön değiştirerek eserler.
Sıcaklığa bağlı olarak oluşan rüzgarlarda olduğu gibi meltem rüzgarlarında da kara ve denizlerin farklı ısınmaları etkili olup sıcak olan yerler Alçak Basınç (AB)
alanlarıdır. Soğuk olan yerler ise Yüksek Basınç (YB) alanlarıdır. Ve rüzgar daima YB alanlarından AB alanlarına doğru eser.
Kara ve deniz meltemleri:
Kara ve denizlerin farklı ısınmalarına bağlı olarak gündüz karalar çok
ısınır ve karalarda AB alanı oluşur. Denizler ise karalara göre daha soğuk
olup YB alanıdır. Rüzgar daima YB'dan AB'a doğru estiği için denizden
karaya doğru rüzgar eser. Buna denizden estiği için deniz meltemi denir.
Geceleri ise karalar hızla soğuyacaktır. Denizler ise daha yavaş soğudu
için karalara göre daha sıcaktır ve AB alanıdır. Rüzgar bu sefer yön
değiştirecek ve YB alanı olan karalardan, AB alanı olan denizlere doğru
esecektir. Rüzgar karadan denize doğru estiği için buna kara meltemi
denir.
Dağ ve vadi meltemleri:
Kara ve denizlerde olduğu gibi dağ ve vadilerde de ısınma farkları olmaktadır. Dağlar
hızlı çok ısınıp çok soğur vadiler ise az ısınıp az soğur. Bu sebeple gündüzleri dağlar
çok ısınacak ve AB alanı olacaktır. Vadiler ise gündüz vakti dağlara göre daha soğuk
olup YB alanı olacaktır. Rüzgarlar daima YB'dan AB'a doğru estiği için vadiden dağa
doğru rüzgar eser ve buna vadiden doğru estiği için vadi meltemi denir.
Geceleri ise dağlar hızla soğuyacak fazla ısı kaybedecektir. Vadiler dağlara göre daha
sıcak kalıp AB alanı olacaktır. Rüzgar daima YB'dan AB'a doğru estiği için bu sefer
dağdan vadiye doğru rüzgar eser ve buna dağ meltemi denir.
Föhn (Fön) Rüzgarları
Deniz üzerinden gelen nemli hava kütlesinin dağ boyunca yükselerek yağış bıraktıktan sonra dağın diğer yamacında kuru hava olarak esmesiyle oluşan
rüzgarlardır. Hava kütlesi yükseldikçe her 200 metrede 1 derece soğurken, alçalırken sürtünmenin etkisinden dolayı her 100 metrede 1 derece ısınır. Alçalma
esnasında ısınma sürtünmenin etkisinden dolayı fazla olmaktadır. İşte bu sebepten dolayı fön rüzgarları kuru esen ısıtıcı erki yapan rüzharlardır.
Yükseldikçe her 200 metrede 1 derece soğuyan havanın alçaldıkça da yine her 200 metrede 1 derece soğuması gerekirdi. Ancak alçalma sırasındaki sürtünme
kuvvetinin etkisi havanın ısınmasını hızlandırmaktadır. Bu sebeple alçalırken her 200 metrede değil de her 100 metrede 1 derece
ısınmaktadır.
Fön rüzgarlarının etkileri
1-Estiği yerde havanın ısınmasını sağlar.
2-Ekinlerin erken olgunlaşmasına sebep olur. Bazen ekinlerin kurumasına sebep olur.
3-Karların erken erimesine sebep olup çığ tehlikesi oluşturur.
Avrupa'da etkili olan diğer yerel rüzgarlar:
Sirokko: Büyük Sahra'nın kuzeyinden Cezayir,Tunus,İspanya,Sicilya ve İtalya kıyılarına doğru esen sıcak ve kuru rüzgarlardır.
Hamsin: Kuzey Afrika ve Arabistan'da, güney ve güneydoğudan esen sıcak,kuru ve tozlu rüzgarlardır.
Samyeli: Sıcak,kuru ve tozlu bir rüzgardır. Arabistan'ın iç kesimlerinden kuzeybatıya doğru eser. Türkiye'de güney ve güneydoğudan eser.
Mistral: Fransa'da kuzey ve kuzeybatıdan esen soğuk kuru ve şiddetli rüzgarlardır.
Bora: Adriya Denizi,Dalmaçya ve İstiriya kıyılarında esen şiddetli, soğuk ve kuru rüzgardır.
Krivetz: Orta Avrupa'dan Balkanlara doğru esen rüzgarlardır. Sıcaklığı düşürür.
NEM
Atmosferdeki su buharına nem denir. Miktarı bazen azalan bazen çoğalan ve yağışları oluşturan nem atmosferin en alt katmanı olan troposferde en çok bulunur.
Maksimum nem: Havanın alabileceği en fazla nem miktarıdır. Maksimum nem sıcaklıkla doğru
orantılıdır. Yani sıcaklık arttıkça maksimum nem de artar. Buna bağlı olarak hava kütlesinde nem açığı
artar.
Mutlak (Gerçek) nem: Havanın içinde bulunan nemdir. Suyun buharlaşması sonucunda atmosferde
gerçek nem artar. Yani gerçek nem miktarının çok olması için su ve sıcaklık gereklidir.
Bağıl (Nisbi) nem: Mutlak nemin maksimum neme oranıdır. Yani havanın içindeki nem miktarı ile aynı
havanın alabileceği en fazla nem miktarının oranıdır. Bağıl nemim çok olması yağış oluşumunu sağlar.
Eğer bağıl nem %100'e yakınlaşmışsa yağış başlamıştır diyebiliriz.
YOĞUNLAŞMA
Yoğunlaşma; su buharının yükselmesi ve bağıl nem oranının artması sonucu ortaya çıkar. Yoğunlaşma miktarına ve oluşumuna göre sis veya bulutları meydana
getirir.
Sis Oluşumu
Nemli hava kütlesinin soğuk zemin ile temas etmesi sonucu sis oluşur. Oluşumuna göre; kara sisleri, kıyı ve deniz sisleri, yerşekli sisleri (orografik sisler) olmak
üzere 3'e ayrılır.
Bulut Oluşumu
Bulut havada asılı tutulan su damlacıkları yığınıdır. Yükselen hava soğumaya ve yoğunlaşmaya başlar. Bu durum bulutları meydana getirir.
Bulutlar alçak basınç alanlarında oluşur. Buralarda yükselici hava hareketi olduğu için yoğunlaşma oluşur. Yüksek basınç alanlarında ise alçalıcı hava hareketleri
olduğu için yoğunlaşma oluşmaz ve buna bağlı olarak bulut oluşumu beklenmez.
YAĞIŞ OLUŞUMU VE TÜRLERİ
Buharlaşma ile yükselen su buharı soğumaya ve yoğunlaşmaya başlar. Yoğunlaşma sonucu bulutlar oluşur. Eğer hava kütlesi neme doyarsa yani bağıl nem %100 e
yaklaşırsa yağış oluşur. Havada asılı tutulan su damlaları asılı duramaz hale gelir ve yeryüzüne düşer.
Bütün yağış oluşumları aslında birbiri ile aynıdır. Sadece oluştukları yerler, oluşum şekli farklıdır. Oluşumunda geçirdiği kademeler hepsinde aynıdır. Hepsinde
sıcaklıkla beraber buharlaşma oluşur. Buharlaşan su tanecikleri yükselirken soğumaya başlar. Soğuma sonucunda yoğunlaşırlar ve yağış oluşur.
Oluşumlarına Göre Yağışlar
Konveksiyonel yağış: Bunlara yükselim yağışlarıda
denir. Şayet oluşumunda yerdeki su buharı
sıcaklıkla beraber buharlaşır ve yükselir. Yükseldikçe
yoğunlaşarak yağış oluşur. Bu tür yağışlar
buharlaşmanın şiddetli olduğu yerlerde görülür.
Ekvator bölgesi en güzel örnektir. Türkiye'de İç
Anadolu Bölgesi'nde görülen yağışlar bunlardandır
Cephe yağışı: Sıcak hava kütlesi ise soğuk hava
kütlesinin karşılaşma alanlarında, sıcak havanın
soğuk hava üzerinde yükselmesi sonucu
yoğunlaşıp yağış bırakması ile oluşur. Bu tür
yağışlar genellikle orta enlemlerde görülür.
Kutuplar civarından gelen soğuk hava ile, ekvator
civarndan gelen sıcak hava daha çok 45 derece
enlemleri olan orta enlemlerde karşılaştığı için
bu yağışlar buralarda oluşur. Türkiye'de Akdeniz
Bölgesi'nde en çok görülen yağışlardandır.
Yamaç yağışları (orografik yağışlar): Denizden gelen
nemli hava kütlesi dağ engeli ile karşılaşında, dağ
boyunca yükselmeye ve soğuyup yoğunlaşmaya
başlar. Yoğunlaşma yeteri düzeye gelince yağış
oluşur. Türkiye'de Karadeniz Bölgesinin denize bakan
yamaçlarında sık görülen yağış oluşumudur.
Yağış Biçimleri
Yağmur ve kar: Hava nem ile doyunca yağış başlar. Eğer hava sıcaklığı 0C'nin üzerindeyse yağmur yağar. Sıcaklık 0C'nin altına inerse kar yağar.
Dolu: Kararsız hava kütlelerinde su tanesinin atmosferde yükselip alçalması ve en sonunda yere düşmesi ile dolu oluşur. Dolu oluşumunda hava sıcaklığı önemli
değildir. Sıcak havalarda da dolu yağar. Burada önemli olan atmosferdeki dikey yönlü hava hareketleridir.
Çiy ve kırağı: Geceleri soğuyan hava ağırlaşıp zemine çöker. Havanın içindeki su taneleri ise zemin üzerinde çökerek ıslaklık bırakır ve buna çiy ismi verilir.
Özellikle soğuk zeminler üzerinde daha çok görülürler. Bunlar zemin üzerinde meydana gelen yoğunlaşmış su zerrecikleridir. Hava sıcaklığı 0C'nin altında ise bu su
taneleri donarak beyaz bir renge bürünürler ve kırağı ismini alırlar.
Çiy ve kırağı oluşumunda sıcaklık farkı önemli bir etkendir. Sıcaklık farkının fazla olduğu yerlerde daha sık görülürler.
Kırç: Yükselici hava hareketi olmadığında yere yakın bulunan soğuk hava geceleri zemine çöker. Hava sıcaklığı 0C'nin çok altındadır. Zemin üzerinde buz kristalleri
oluşur ve donan her su zerresi buna eklenir. Kırç oluşumu kırağıdan farklıdır. Ayrıca kırç kırağıya oranla daha büyük boyutlardadır.
İKLİM TİPLERİ VE ÖZELLİKLERİ
Bu konuya kitabınızdan çalışın. İklimlerin özelliklerini (sıcaklık,yağış,bitki örtüsü,görüldüğü yerler vs) öğrenin. Ayrıca iklimlere ait grafikleri yorumlamayı
öğrenin.
YERİN YAPISI VE OLUŞUMU
Bundan 4,5 milyar yıl önce meydana gelen büyük bir patlama sonucu uzayda toz ve
gaz bulutu oluşmuş, bunlar yoğunlaşıp eriyik kayalardan meydana gelen büyük
kayalar oluşturmuşlardır. Bunlardan biriside üzerinde yaşadığımız dünyadır. Soğuma
sonucu zamanla dünyanın dış yüzeyinde kabuk oluşmuştur.
Yerküre,yeryüzünden yerin merkezine doğru yerkabuğu, manto ve çekirdek denilen 3
katmandan oluşur. Yeryüzünden yerin merkezine doğru inildikçe yoğunluk, basınç ve
sıcaklık artar.
Yerin en iç kısmında bileşiminde demir ve nikel bulunan yoğunluğu, kalınlığı ve
sıcaklığı en fazla olan çekirdek bulunur. Çekirdek iç ve dış çekirdek olmak üzere kendi
arasında 2 kısıma ayrılır. Dış çekirdek sıvı, iç çekirdek ise katı haldedir. Çekirdeğin
etrafında eriyik kayalardan oluşmuş manto katmanı vardır. Çekirdeği çepeçevre
sardığı için bu isim verilmiştir. Manto çekirdekten daha soğuk ve yoğunluğu daha az
olan katmandır. Mantoyu oluşturan eriyik kayalara mağma ismi verilir ve bunlar
dünyanın yüzeyinde meydana gelen iç kuvvetlerin temelini oluşturur. Çünkü manto
içindeki eriyik kayaların yani mağma dediğimiz yarı akışkan maddenin yatay ve dikey
yönlü hareketleriyle üzerinde bulunan yerkabuğunu harekete geçirir yada
yerkabuğundaki çatlaklardan yeryüzüne çıkarak volkan dağı gibi bazı yeryüzü
şekillerini oluşturur.
Çekirdek ve mantodan sonra en dışta bulunan litosfer yani yerkabuğu tabakası vardır. Yerkabuğu
en dışta olduğu için incelemeye açıktır ve insanların yaşadığı coğrafyayı oluşturduğu için en
önemli sayabileceğimiz katmandır.
Yerkabuğu yerkürenin dış kısmını oluşturan ince bir katmandır. Kalınlığı ortalama 33km
civarındadır. Yeryüzünden yerin merkezine kadar olan kısım 6371km olarak kabul edilir ve bu
orana göre yerkabuğunun çok ince olduğu anlaşılmaktadır. Yerkabuğu bileşimi ve yoğunluğu
birbirinden farklı olan iki katmandan oluşur. Silisyum ve alüminyum bileşiminden oluşan
katmana SİAL ismi verilir. SİAL daha çok kıtaların altında kalın okyanusların altında ince olan
katmandır. Birde silisyum ve magnezyum bileşiminden oluşan daha yoğun bir katman vardır ve
buna SİMA ismi verilir. SİMA ise okyanus altlarında daha kalın kıtaların altlarında daha ince olan
bir katmandır. SİAL ve SİMA yerkabuğunu oluşturan farklı iki katmandır ve bunların bileşim ve
yoğunluklarının farklı olması yer hareketlerini değişik şekillerde etkilemektedir. SİAL ve
SİMA’dan oluşan yarkabuğu manto üzerinde yüzer haldedir ve deprem volkanizma gibi çeşitli iç
kuvvetlerin etkisi altındadır.
Yerkabuğu çeşitli taşlardan oluştuğu için buna litosfer (taşküre) ismide verilmiştir. Yukarıda bahsedildiği gibi yerkabuğu SİAL ve SİMA ismi verilen iki ana
tabakadan meydana gelip SİAL’e granitik kabuk, SİMA’ya ise bazaltik kabuk da denir. Bu her iki tabakanın oluşturduğu yerkabuğu yani taşküre çeşitli kayalardan
meydana gelir. Bunlara genel itibari ile kayaçlar ismi verilir. Yerkabuğunu oluşturan bu kayaçları püskürük (mağmatik), tortul (sedimenter) ve başkalaşım
(metamorfik) kayaçlar olmak üzere 3 ana kısıma ayırırız.
LEVHA TEKTONİĞİ
Yukarıda da bahsedildiği gibi yerkabuğu mağmanın üzerinde yüzer haldedir. Yerkabuğu
çeşitli yerlerinden çatlaklıdır ve bu çatlaklar yerkabuğunu levhalara ayırmıştır. Yani
yerkabuğu birbirinden farklı büyüklüklerdeki çeşitli parçalardan oluşur. Levha adını
verdiğimiz bu parçalar mağmanın etkisiyle hareket etmekte ve iç kuvvetleri
oluşturmaktadır.
Levhaların hareket etmesi olayına kıtaların kayması teorisi ismi verilir. Yani yer
yüzünde oluşan bazı yeryüzü şekilleri ve bazı olaylar kıtaların kayması teorisi ile
açıklanmaktadır. Günümüzde bu teori geliştirilerek Levha Hareketleri Teorisi ismini
almıştır. Bu teoriye göre günümüzden 465 milyon yıl önde bir arada bulunan kıtalar
zamanla birbirinden ayrılmış ve günümüze kadar birçok büyüklü küçüklü levhalardan
oluşmuştur. Bu oluşum günümüzde de devam etmekte ve kıtalar yer değiştirmektedir.
Levhalar kıtalar ve denizler altında devam ederek biryerlerde birbirleriyle sınır
oluştururlar. Bu sınır hatlarında bazen çarpışırlar bazen ayrılırlar bazende yan yana
geçerler. Levhaların birbirlerinden uzaklaşmaları sonucu yerin iç kısmındaki mağma
oluşan boşluktan yukarı çıkarak okyanus ortası sırtlarını oluşturur.
İki okyanusal levhanın çarpışması sonucu derin okyanus çukurları ile volkanik ada yayları oluşur. Japonya irili ufaklı bir çok volkanik ada yayı üzerine kurulmuş
olan bir ülkedir. Mariana çukuru okyanus çukurlarından biridir.
İki kıtasal levhanın yada okyanusal levha ile kıtasal levhanın çarpışması sonucunda levhalardan birinde kıvrılma ya da kırılmalar meydana gelerek sıradağlar
oluşur.
JEOLOJİK DEVİRLER
İÇ KUVVETLER
Kaynağı mağma olan kuvvetlerdir. Yeryüzünde şekillendirici faaliyet yaparlar. Kıta oluşumu,dağ oluşumu,volkanizma,deprem,tsunami,sıcak sular iç kuvvetlerin
eseridir.
1-Kıta Oluşumu (Epirojenez): Levha
hareketleri sonucu suların geri
çekilmesi ile kıtalar oluşur. Sular her
zaman geri çekilmez bazen de ileriye
yani karanın üzerine doğru yükselir ve
bu durumda da kıtalar kaybolabilir.
Suyun geri çekilmesi ya da ilerlemesi
olaylarına deniz ilerlemesi ve deniz
gerilemesi ismi veriliyor. Kıtaların
oluşumu bunlara bağlıdır. Denizlerin
ilerlemesi ve gerilemesi olayı levhaların
üzerlerindeki yükle ilgilidir ve bu yük ve
denge olayında tektonizma ve iklim en
önemli etkendir.
Deniz Gerilemesi (Regresyon)
Deniz İlerlemesi (Transgresyon)
Akarsu, buzul ve rüzgar gibi dış kuvvetler, sürekli olarak
karalardan kopardıkları materyallari taşıyıp deniz ve okyanus
diplerinde biriktirmektedir. Böylece aşınan kara kütlesi gittikçe
hafifler. Yine kıtalardaki buzulların erimeside karalarda
hafiflemeye neden olur. Böylece hafifleyen kara yükselir. Kıta
yükseldikçe deniz seviyesi geriler. Bu şeklide denizin gerilemesi
olayına regresyon denir.
Kara kütlelerinin yükünü volkanik olaylar sonucu karalarda
biriken materyaller ve buzul oluşumu dönemlerindeki buzullar
artırır. Yükü artan kara kütlesi batar. Böylece kara kütlesi
çökerken deniz seviyesi yükselmekte, bazı karalar deniz
istilasına uğramaktadır. Bu çökme olayı sonucu denizin karaya
doğru ilerlemesine transgresyon denir.
2-Dağ Oluşumu (Orojenez): Levha hareketleri sonucu
levhalar birbirlerini sıkıştırabilir. Sıkışan levhaları
oluşturan kayaçlar yükselerek dağları oluştururlar. Eğer
kayaçlar esnek yapıda ise sıkışma sonucu kıvrılarak
yükselir ve kıvrımlı (sıradağlar) oluşur. Bunların yüksekte
kalan kısımlarına antiklinal, alçakta kalan kısımlarına
senklinal adı verilir. Eğer kayaçlar esnek yapıda değilse
sıkışma sonucu kırılır ve kırıklı dağlar
oluşur. Kırılma sonucu yükselen kısma horst, alçalan
kısma ise graben ismi verilir.
Kıvrımlı Dağlar (Sıra Dağlar)
Kırıklı Dağlar
3-Volkanizma: Magmanın yeryüzündeki ve yer kabuğunun çeşitli derinlikteki faaliyetlerine volkanizma denir. Bu faaliyetler oluştukları yere göre ikiye ayrılır.
Derinlik Volkanizması
Magmanın yer kabuğunun derinliklerindeki çatlaklardan yüzeye doğru olan hareketi sırasında, yüzeye çıkamayan bölümleri çatlaklar arasına sokulur. Bu çatlaklar
arasında zamanla kristalleşip katı kütleler haline dönüşür. İç püskürük kayaçlar olarak adlandırılan bu kütlelerin büyük olanlarına batolit, bir damar aracılığıyla yer
kabuğunun bir bölümüne sokulmuş olanlarına lakolit ve sill adı verilir. Yer'in derinliklerinden gelen magma bazen çeşitli kütleleri keserek katılaşır. Bu şekilde
oluşan kayalara dayk adı verilir.
Yüzey Volkanizması
Yüzey volkanizmasının görüldüğü alanlar genellikle yerkabuğunun zayıf olduğu kırıklı (fay) bölgeleridir.
Buralarda bulunan ve çok derinlere kadar ulaşan kırıklar, magmanın yeryüzüyle olan bağlantısını sağlar. Magmanın, bu kırıklardan yüzeye çıktığı yerlerde volkan
konileri oluşur. Volkan konisinin üst kesiminde huni şeklindeki çukurluğa krater, magma haznesi ile bu çukurluk arasındaki kanala ise baca adı verilir.
4-Deprem (Seizma): Deprem, Yerkabuğunda meydana gelen salınım ve titreşim hareketlerine denir.
İnceleyen bilim sismoloji, ölçen alet sismoğraftır. Şiddeti Richter ölçeğine göre belirlenir. Depremin kaynağını aldığı yere İç merkez (Hiposantr),yer yüzünde buna
en yakın noktaya da dış merkez (Episantr) denir. Okyanus veya deniz diplerinde olan depremin etkisiyle dev dalgalar oluşur. BunlaraTsunami denir.
Oluşumuna Göre Depremler:
A)Çökme Depremler: Karstik alanlarda yeraltında kayaların erimesiyle oluşan boşlukların, mağaraların tavanlarının çökmesiyle meydana gelen depremlerdir. Etki
alanları dardır. Akdeniz Bölgesi’nde yaygındır.
B)Volkanik Depremler: Volkanizma faaliyetleri sırasında oluşan depremlerdir. Etkin volkanların çevresinde görülen depremlerdir. Etki alanları dardır. (Yeryüzünde
görülen depremlerin %17’si bu tür depremlerdendir)
C)Tektonik Depremler: Yerkabuğunun iyice oturmamış kırık alanlarında görülen en yaygın, en şiddetli depremlerdir. (Yeryüzünde görülen depremlerin %81’i bu
tür depremlerdendir)
Download