KÖY ENSTİTÜLERİNDE MÜZİK EĞİTİMİ

advertisement
ÇAĞDAŞ EĞİTİM ve
KÖY ENSTİTÜLERİ
Prof. Filiz KAMACIOĞLU
Marmara Üniversitesi
Atatürk Eğitim Fakültesi
G.S.E.B Müzik Eğitimi A.B.D
Köy Enstitüleri Öğretim
Programında Müzik Eğitimi;
Köy enstitülerinde müzik eğitiminin
nasıl olduğunu anlayabilmek için
enstitülerinin öğretim programını ,
çalışma düzenini ve bu çalışma
düzeninde müziğin yerinin ne
olduğunu kavramak gerekir.
1947 yılında yayınlanmış olan Köy
Enstitüleri Öğretim Programında;
Genelde bütün sınıfların yarısı öğleden
önce veya sonra, genel bilgi derslerine;
geri kalan sınıfların yarısı tarım, yarısı
da sanat çalışmalarına devam eder.
Müzik Derslerinin sınıflara dağılımı
ve Haftalık saatleri
Genel bilgi dersleri kapsamı içerisinde
bulunan müzik derslerinin birinci,
ikinci ve dördüncü sınıflarda haftada
ikişer saat, üçüncü ve beşinci sınıflarda
ise haftada birer saat olarak uygulandığı
görülmektedir.
Enstitülerde Günlük Çalışma ve
Dinlenme Süreleri
1. a)Her gün öğleden önce 45’ er dakikalık 4 ders
veya iş saati; öğleden sonra da yine 45 er
dakikalık 4 ders veya iş saati,
b)Her gün,iki saatlik etüt; 45 dakikalık serbest
okuma zamanı,
c)8 veya 8,5 saatlik uyku zamanı,
d)Her sabah, 30 dakikalık yoklama, müzik, ulusal
oyunlar veya spor zamanı ayrılacaktır.
Enstitülerde Günlük Çalışma ve
Dinlenme Süreleri
2. Bu süreler, enstitünün bulunduğu yerin şartlarına
ve imkanlarına göre günün saatleri içerisinde
uygulanacaktır.
3. 45 dakikalık serbest okuma saatlerini,enstitü
idareleri lüzum görürlerse sürekli olmamak
şartıyla, etüt saati olarak kullanabilirler.
1947 yılında yayınlanan Köy
Enstitüleri Öğretim
Programında Müzik Dersi
amaç ve direktifleri
şöyle açıklanmıştır;
Amaçlar;
1. Çocuğun kulağını, ses organlarını, ritim
duygusunu ve zevkini geliştirmek;
2. Öğrencilere; ilk okulda yer verilebilecek şarkı ve
türkülerle oyun havalarını çabuk kavrama,
söyleme, çalma ve yazma yeteneğini
kazandırmak;
3. Öğrenciyi; neşeli, enerjik ve müzik kültürünü
yayabilecek bir öğretmen olarak yetiştirmek.
Direktifler;
1. Köy enstitülerinde müzik öğretim ve
eğitimi;çocuğun ruhsal ve organik
özelliklerine göre yapılacaktır.
Öğretmen,
Bütün çalışmalarını çocuğa göre
ayarlayacak ve onu etkinliğe sevk
edecektir.
Direktifler;
2. Müzik, işitme, görme, dokunma ve hareket duyuları ile
ses organlarını toplu olarak çalıştıran bir etkinliktir.
Buna göre, müzik öğretiminde; çocuğun bütün duyu ve
ses organlarını toptan çalıştıran bir metot takip
edilecektir. Müzikte en büyük görev; kulağa düşmekle
beraber, yalnız kulağı çalıştıran bir metot; başka duyu ve
organların varlığı oranında eksik sayılır. Müzik; birçok
duyu ve organları bir arada çalıştırması bakımından ana
diline çok benzer. Bu sebeple, ana dili öğretimindeki
topluluk ve bütünlük, müzik öğretiminde de temeli
teşkil edecektir.
Direktifler;
3. Müzik eğitimi, bir bütün olarak kabul edilmeli;
dersler de bu bütünlüğe uyacak şekilde
yürütülmelidir. Şarkı öğretme, solfej, imla, müzik
yazısı, müzik aleti çalma ve seçme müzik
parçaları dinleme gibi etkinliklerin tek başına
müzik dersinde yer almaları doğru değildir.
Bunların birbirleriyle kaynaşmış olmaları ve
birbirlerine bağlanmaları uygun olur.
Direktifler;
4.
Müzik derslerinin çeşitli etkinlikler
halinde yürümesini sağlamak için;
piyano, armonium, akordeon, keman,
mandolin, bağlama, ses merdivenleri
gibi türlü alet ve araçlardan
faydalanılmalıdır.
Direktifler;
5. Müzik
aleti çalmanın;duyuları toptan
çalıştırması ve kulağa temel olması
bakımından müzik eğitiminde çok
önemli yeri vardır.İlkokullarda,müzik
öğretiminin esaslı bir şekilde
yapılabilmesi için öğrencilerin;bir alet
çalmasını öğrenmiş olarak enstitüyü
bitirmeleri sağlanmalıdır.
Direktifler;
6. Müzik; iki esaslı öğeden kurulmuştur; Ses ve ritim. Buna
göre, müzik öğretiminde; bu iki öğeyi daha ilk adımdan
itibaren çocuğun hiçbir şüphesi kalmayacak şekilde
tanıtmak gerekir. Çocuğun ritim duygusunu geliştirmek
ve ona ritim fikri vermek için kullanılacak araçlardan
birisi metronomdur. Ritim fikrinin kazandırılmasında,
ritim duygusunun geliştirilmesinde, öğrencilerin de
bizzat etkin olmaları gerekir. Ritim duygusu, çocuğun
ritmik hareketler yapmasıyla gelişir. Buna göre,
öğrencilere söylenen veya çalınan bir müzik parçasının
hareket ve ritimlerine uygun ahenkli vücut ve bilhassa el
hareketleri yaptırılmalıdır.
Direktifler;
7. Müzik
seslerini tanıtmak için;sabit
perdeli,körüklü ve yaylı sazlardan
birinin kullanılması tavsiye
edilir.Öğretmen,kendi ses enerjisinden
tasarruf etmek ve çocuğun kulağında
değişmez etkiler yapabilmek için,müzik
aletlerinden bol bol faydalanılmalıdır.
Direktifler;
8. Çocuğu; çok sesli müziğe götürebilmek için,nota
öğretimi ile alet çalmasını beraber yürütmek ve
öğrenciye solfej yapma yeteneği kazandırmak gerekir.
Ders programı maddelerinde belirtilen esaslara göre
yazılmış okul şarkılarını, bir aletle çalma teknik ve
maharet kazandırıldıktan sonra; bu esasa uyularak
yazılmış iki sesli şarkıların çalınmasına ve söylenmesine
geçilecektir. Bundan başka, çocuğa çok sesli müzik
eğitimi ve zevki vermede, çocuk sesi genişliğine göre
yazılmış kanonlardan ve kanon karakterindeki
türkülerden faydalanılmalıdır.
Direktifler;
9. Kuru bir nota öğretimi yapılmayacaktır. Sözsüz yazılı
alıştırmalar, çocuğu çok sıkmakta ve Müzikten
soğutmaktadır. Buna göre, sözsüz yazılı alıştırmalardan
elde edilecek faydaları, ses merdiveni üzerinde ve ses
işaretleriyle yapılacak alıştırmalarla sağlamalıdır. Nota
öğretmek için, çocuk seviyesine uygun şarkı ve
türkülerin notaları, imla ve solfej yapılarak işlenmeli ve
nota; sözleriyle de okunmalıdır. Öğretilen şarkı ve
türkünün bir müzik aletiyle nasıl çalınacağı da
gösterilmelidir.
Direktifler;
10. Enstitüde ders dışı müzik çalışmalarına önem
verilmelidir. Bu çalışmaların başında korolar gelir.
Enstitüde iki türlü koro kurulabilir. Birincisine, bütün
öğrenciler katılır. Bu koro; elverişli zamanlarda,
sabahları, en az 15 dakika tek veya basit iki sesli şarkı,
türkü ve kanonlar üzerinde çalışır. İkincisine de erginlik
çağını aşmış sesleri olgunlaşmış kız ve erkek öğrenciler
katılır. Bu koroda,çok sesli koro eserleriyle armonize
edilmiş halk türküleri ve kanonlar söyletilir. Bütün
müzik çalışmasında olduğu gibi koro çalıştırmalarında
da,çocuk sesi genişliğini aşacak parçalar söyletilmemeli
ve çocukların bağırarak şarkı söylemeleri önlenmelidir.
Direktifler;
11. Ders dışında,toplu alet çalışmalarına da yer
verilmelidir.Toplu alet çalışmaları, müzik aleti çalmada
ilerlemiş çocuklarla yapılmalıdır.Bunlar, haftanın
elverişli zamanlarında toplanarak çalışırlar.
12. Enstitülerde radyo, amplifikatör, hoparlör, mikrofon
ve pikap tesislerinden faydalanılarak günün uygun
saatlerinde,öğrencilere seçme müzik parçaları
dinletilmelidir.
13. Sanat değeri olan eselerle halk türkülerinden plak
koleksiyonları(diskotek)yapılmalı ve bu plaklardan,ders
içi ve ders dışı müzik etkinliklerinde faydalanılmalıdır.
Direktifler;
14. Tanınmış müzisyenlerin konser veya
konferanslarından faydalanma çareleri
araştırılmalı ve imkan hasıl olunca, enstitüye
yakın yerlerde verilecek konserlere veya opera
temsillerine; öğrenci grupları gönderilmelidir.
15. Öğrencilerin boş ve dinlenme saatlerinde kişisel
müzik çalışmalarına imkan verilmeli ve onların
müzik öğrenmeleri, türlü yollarla enstitü
öğretmenleri tarafından da teşvik edilmelidir.
Beşikdüzü Köy Enstitüsünde Müzik
Beşikdüzü Köy Enstitüsü müzik öğretmeni Mehmet Ali Kamacıoğlu’ nun anılarından;
…Bir sonbahar günü enstitüye geldim. Müdür O. Ülkümen müzik alanında neler
yapabileceğimi sordu.Ses eğitimi olarak koro, enstrüman olarak bilhassa keman
öğretmeyi ve orkestra kurmayı ve her öğrencinin bilmesi gereken müzik bilgisini
almasını ve özellikle çok sesli müzik eğitimini gerçekleştirmeyi düşündüğümü arz ettim.
Ülkümen çok duygulandı.Ancak enstitünün şartları ve köyden gelen bu çocuklarla
böyle bir çalışmanın başarılı olabileceğini zannetmediğini düşünerek ilave etti.
Biz henüz doğru dürüst yemekhane, dershane ve yatakhanelere bile sahip
değiliz….Müzik çalışacak ne yer ve ne de zaman var…O.Ülkümen’e cevabım şu
oldu.”Bana bir hafta inceleme zamanı tanıyın. Öğrencileri ve okulun imkanlarını
göreyim. Kanaat getirirsem kalırım. Yoksa geldiğim gibi dönerim. Hemen sınıflarda,
öğrencilerle tanışmaya başladım. Sınıflardaki tanışmalarımızda işe keman çalmakla
başlıyordum. Onlara öğrenmek isteyip istemediklerini soruyordum. Çok büyük bir ilgi
olduğunu gördüm. Öğrenmeye can atan insan varlığını bulmuştum. Geriye yer ve alet
meselesi kalıyordu.
Çalışacak yer bulmak mümkün değildi. Hemen okul binası dışındaki ahşap ilk okul
binası dikkatimi çekti.Müdürü ile konuştum.Yer bulmuştum.
Çalışmalar Başlıyor;
“Enstitüye geldiğimin üçüncü günü akşam paydosunda seçtiğim öğrencilerle
koro çalışmalarına başladık. Bir hafta sonra bir akşam müdür Ülkümen’i
çalışmalarımızı dinlemeğe çağırdım. Tek, iki sesli solfej çalışmalarımızı
dinleyince sevinçten ne yapacağını bilemedi… Koro çalışmalarını bu şekilde
başlattıktan sonra sıra enstrüman çalışmalarına gelmişti. O sırada 3 öğrenci
pratik olarak keman çalıyordu. 20 kadar mandolin ambarda duruyordu.
Artık bu şartlar içinde başarılı olmaya karar vermiştim. Keman çalanları
metoda başlattım. Mandolinleri derslerde kullanmağa başladık. Koro
çalışmalarına hız verdik. Solfej ve iki sesli çalışmalar yanında İstiklal marşının
düzgün söylenmesine ve diğer marş ve şarkıların öğrenilmesine çalışmağa
devam ettik… Öğretmen ve öğrencilerin katıldığı 9 kişilik bir keman orkestrası
kurmayı başardık. Yıl başı gecesi okul binasının yemekhane olarak kullanılan
kısmında, merdivenin altında sıraları birleştirerek meydana getirdiğimiz
sahnede müsamere hazırlıklarını tamamladık. Yılbaşı gecesi orkestra eşliğinde
söylediğimiz İstiklal Marşı ve diğer marşlar çok beğenildi.
Artık malzeme ihtiyaçlarımız karşılanabilirdi.
Aletler Alınıyor;
Önce Bir Fransız piyanosu, bir çello, bir alto, 3
keman, bir akordeon geldi. Piyano çok eski, tamir ve
akorda ihtiyacı vardı. Demirci atölyesinde bir akort
anahtarı imal ederek piyanonun akort ve onarımını
tamamladık. 1944 yılında İstanbul’dan 48 keman, 5 saz
aldım. Bu aletleri okul kooperatifi kendine mal ederek
okula sattı.
Okul kemanlara,öğrenciler de öğrenme imkanına
kavuşmuş oldu….
Hasan Ali YÜCEL geliyor;
Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel okulu ziyarete gelecek haberi ile bütün
öğleden sonraları keman ve orkestra çalışmalarına ayırdık…
Hasan Ali Yücel kalabalık bir heyetle geldi.
Kendilerine bir orkestra ve koro konseri ile şiir ve oyunlardan oluşan bir
gösteri tertiplendi.Konsere 16 kişilik bir öğrenci orkestrası ve 40 kişilik bir
koro katılmıştı.
Orkestra programında Dancla’ nın trioları, koroda da marş ve şarkılar
seslendirilmişti. Konserden sonra Hasan Ali Yücel’in şu sözleri hiç aklımdan
çıkmaz.”Çocuklar, çok şeyleri başaracağınızdan emindik. Ama keman gibi zor
bir musiki aletini, bu kadar kısa bir zamanda öğrenebilmiş olmanız gözlerimizi
yaşattı.Ümitlerimizi kat, kat arttırdı. Sizleri candan kutlarız.”
Bundan sonra müzik çalışmaları hızla yayılmağa başladı.Enstitünün kemanları
ve mandolinler yetmiyordu.Artık kendi binamızdaki dershanemize taşınmıştık.
Öğretirken Öğrenme;
Bir yandan çok sesli koro çalışmaları,diğer
taraftan keman, viyolonsel, alto, mandolin,
kemençe gibi enstrüman ve orkestra çalışmaları
büyük bir hevesle devam ediyordu. Hepsine
yetişemez oldum. Birinci keman metodunu
bitiren her öğrenciye,
dörde kadar yeni başlayan öğrenci yeriyordum.
Bu şekilde başkasına öğretirken kendi eksiklerini
de tamamlamış oluyorlardı.
İlk Mezunlar Veriliyor;
“1944 yılının son baharında enstitü ilk mezunlarını verecekti.Bir
tören ve gösteri düzenlenmesi kararlaştırıldı.Orkestra ve korodan
başka müzikli piyes (TIRTILLAR)
Sahneye konacaktı.Bunun için arkadaşlar seferber
olmuştuk.Çalışmalar ders saatleri dışında okulun çeşitli yerlerinde
sürdürülüyordu.Sahne dışarıda hazırlanacak tören ve gösteri açık
havada yapılacaktı.Henüz elektriğimiz yoktu.Lüks lambaları ve
gemici fenerleri ile aydınlanıyorduk.
Tören gününe kadar hep içerde çalışmıştık.Temsil ve konser
geceye kalmıştı.Parçaları çalarken ve temsile eşlik ettiğimiz sırada
yay kıllarının gevşediğini,ağaç kısımlarının tellere değdiğini fark
ettik.Naylon kıllar çok çabuk tükeniyordu.İkinci cihan savaşı
içinde idik istenilen malzemeyi bulma imkanı yoktu.
At kuyruğu kılları geliyor;
Bir öğrenciyi Pulur Köy Enstitüsüne
gönderdik.Erzurum harasından at kuyruğu kılları
getirttik.Bu kılları sodalı sıcak su ile
temizledikten sonra,yaylara yetişecek boy ve
miktarda bağ,bağ yay kılları haline
getirdik.Uçlarını mühür mumu ile yapıştırıp
yaylara takmak suretiyle ihtiyaçlarımızı
karşıladık.Bu şekilde birçok öğrenci yaya kıl
takmayı da öğrenmiş oldu.
Artık müzik çalışmaları iki bölüme
ayrılmıştı;
1-Derslerdeki genel müzik çalışmaları
2-Bir sanat olarak özel müzik çalışmaları.
1-Derslerde her öğrencinin ilk okulda müzik derslerini yürütecek
kadar solfej,şarkı,genel müzik bilgisi, İstiklal marşı ve okul
şarkılarını bir müzik aleti ile çalabilecek kadar enstrüman
kullanabilme, yeteneğinin verilmesi amaçlanıyordu.
2-Özel müzik çalışmaları,genel kültür dersleri dışındaki ziraat,
balıkçılık, marangozluk, demircilik, dikiş, inşaat alanları gibi bir de
müzik alanı olarak kabul edilmişti. Her gün öğleden sonra
öğrenciler ayrıldıkları alanlara giderek çalışmalarını sürdürüyordu.
Özel Müzik Çalışmaları;
Bu çalışmalar içinde en az 40 kişi keman ve
orkestra, 40 kişi de çok sesli koro için ayrılmıştı.
2 öğrenci de piyano öğrenimine başlamıştı. Her
sabah yapılan sporla birlikte sabah müziği
yapılması öğretmenler kurulunca kararlaştırıldı.
Her gün derslere başlamadan önce yarım saat
toplu müzik ve yarım saat toplu spor.
4 Sesli İstiklal Marşı
…İlk sabah müziğine koro ve orkestra ile katıldık
İstiklal marşını 4 sesli söyledik. İlk tepki öğretmen
arkadaşlardan geldi.Şöyle söylemişlerdi.”Mehmet Ali
İstiklal marşını karmakarışık ettin.”Her sabah 4 sesli
İstiklal marşı başlıyor,diğer tek ve çok sesli şarkı ve
türkülerle sabah müziklerini,aksatmadan sürdürmeğe
çalışıyorduk. Bir ay sonra bir sabah İstiklal marşı ve
şarkıları tek sesli olarak söylettim. Aynı arkadaşlarımın
yanıtı şöyle oldu.”Bu sabah İstiklal marşı ve şarkılar yavan
oldu.”Bir aylık bir çalışma sonunda müzikteki yavanlık
fark edilmişti.
1947 de var olan müzikle ilgili
malzemeler;
“Enstitümüz demirbaşına kayıtlı 1 piyano, 48 keman, 1alto, 1çello,
20mandolin, 1akordeon, 1kemençe, 2 zurna, 4 saz, 1 büyük salon
gramofonu, 60 klasik plaklık koleksiyon, 1 adet 5 hoparlörlü
amplifikatör ve pikap teşkilatı, 1 bataryalı ve 1elektrikli olmak üzere
2 radyo mevcuttur. Bunlara halen öğrencilerin şahıslarına ait olmak
üzere mevcut olan 135 keman, 34mandolin,
4kemençe, 3kaval da ilave edilirse ceman 1 piyano, 183 keman,
1alto, 1çello, 54mandolin, 1akordeon, 4saz, 3kaval, 4kemençe,
2zurna mevcut olup bu aletlerle metotlu ve muntazam olarak
çalışan öğrencilerin yekunu şimdilik 320 olduğu tespit edilmiştir.”
17 Nisan 1948 de “Tarih Diyor Ki” adlı müzikli oyun temsil edildi.
Müzikli Oyun Oynanıyor;
..17.Nisan.1948 de “Tarih Diyorki” adlı müzikli
piyes temsil edilecekti.Bu bizim için opera
temsili gibi bir şeydi.Çünkü içinde üç sesli şarkı
ve aryaya benzeyen sololar ve düetler vardı.21
saatlik bir çalışma sonunda eser hazırlanmıştı.
Törene Trabzon Valisi,komutanlar,vilayet
erkanı,tümen bandosu birlikte geldiler. ..
Bando Eşliğinde İstiklal Marşı
..700 öğrenci ve bütün davetliler,geniş bir daire
şeklinde,çamlık düzünde toplanmıştık.Bando
dairenin ortasında yer aldı.Heyecanlı idim….
700 hançereden çıkan pürüzsüz sesin,en küçük bir
ritim hatası olmadan söylediği İstiklal Marşı
hayrete düşürmüştü.Böyle bir İstiklal Marşı’nı ilk
defa dinlediklerini ifade ettiler.
Son sözler;
“…Çok üzülerek bir şey daha söyleyeyim;
Beşikdüzü köy enstitüsündeki bu müzik
aletlerinin daha sonraki yöneticiler tarafından
hurda eşya olarak satıldığını ve müteahhit
tarafından bir kamyonla götürülmüş olduklarını
öğrendim..”
Selam 17 Nisan’lara…
Download