Strasbourg, 7 Aralık 2012 CEPEJ-SATURN(2012)16rev AVRUPA ADALETİN ETKİNLİĞİ KOMİSYONU (CEPEJ) Adli zaman yönetimine yönelik SATURN Merkezi Yürütme Grubu (CEPEJ-SATURN) ADLİ ZAMAN YÖNETİMİ SATURN REHBER İLKELERİ YORUMLAR VE UYGULAMA ÖRNEKLERİ Taslak 12 Kasım 2012 Marco Fabri ve Nadia Carboni (IRSIG-CNR) İçindekiler Giriş.....................................................................................................................................3 1. BÖLÜM Başlangıç İçin Öncelikli 15 Saturn Rehber İlkesi ..........................................4 Başlangıç için Öncelikli 15 Saturn Rehber İlkesine ilişkin Yorumlar ve Uygulama Örnekleri .............................................................................................................................7 Rehber İlke 1 ......................................................................................................................7 Rehber İlke 2 ......................................................................................................................9 Rehber İlke 3 ....................................................................................................................11 Rehber İlke 4 ....................................................................................................................12 Rehber İlke 5 ....................................................................................................................13 Rehber İlke 6 ....................................................................................................................16 Rehber İlke 7 ....................................................................................................................17 Rehber İlke 8 ....................................................................................................................18 Rehber İlke 9 ....................................................................................................................19 Rehber İlke 10 ..................................................................................................................20 Rehber İlke 11 ..................................................................................................................20 Rehber İlke 12 ..................................................................................................................21 Rehber İlke 13 ..................................................................................................................22 Rehber İlke 14 ..................................................................................................................22 Rehber İlke 15 ..................................................................................................................23 BÖLÜM 2 Saturn Rehber İlkeleri Yorumlar ve Uygulama Örnekleri ............................25 I. Genel prensipler ve rehber ilkeler ...........................................................................25 II. Kanun koyucular ve politika yapıcılar için rehber ilkeler ......................................32 III. Adalet yönetiminden sorumlu makamlara yönelik rehber ilkeler .....................37 IV. Mahkeme idarelerine yönelik rehber ilkeler........................................................39 V. Hakimlere yönelik rehber ilkeler..............................................................................40 Ülkeler Dizini ....................................................................................................................46 2 ADLİ ZAMAN YÖNETİMİNE İLİŞKİN SATURN REHBER İLKELERİ YORUMLAR VE UYGULAMA ÖRNEKLERİ Giriş Yargılamanın aşırı uzun sürmesi, pek çok Avrupa ülkesinde karşı karşıya kalınan önemli bir sorundur. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesi uyarınca, mahkemeler iş yüklerini makul bir süre zarfında tamamlamakla yükümlüdür. Makul sürede yargılanmaya ilişkin bu maddenin ihlal edilmesinin önüne geçmek adına, CEPEJ Saturn Merkezi, misyonunun bir parçası olarak, Üye Devletlerde bu konuda yöntemler geliştirilmesi ve önlemler alınmasına yardımcı olmaktadır. Bu araçlardan biri de yargılamanın aşırı uzun sürmesinin önüne geçmek adına dikkate alınması gereken 63 rehber ilkenin gösterildiği bir listenin temin edildiği “Adli Zaman Yönetimine İlişkin Saturn Rehber İlkeleri”dir (CEPEJ 2008-8 Rev). Aynı konudaki bir diğer araç ise “Mahkemelerde Saturn Zaman Yönetimi Araçlarının Uygulanması”na ilişkin Kılavuzdur (Cepej-Saturn 2001-9). Bu kılavuz, 63 rehber ilke arasından başlangıç için öncelikli olan 15’inin uygulanmasında atılacak adımları konu almaktadır. Bu 15 rehber ilke farklı yargı kollarında faaliyet gösteren mahkemelerin kendi başlarına başarılı bir şekilde uygulayabilecekleri unsurları ele alıyor oldukları için seçilmişlerdir. Bu çalışma, sözü edilen 15 rehber ilkenin uygulanmasına yardımcı olmak adına hazırlanmıştır ve bu rehber ilkeleri hayata geçirmek üzere somut adımlar atmış olan mahkemelere ilişkin yorum ve örneklerin bir araya getirildiği yaşayan bir belgedir. Bu nedenle, mahkemelerin bu rehber ilkelerden faydalanmaları ve bu belgeyi taze örnekler ve yorumlarlarla devamlı surette güncel tutmak adına, elde ettikleri sonuçlar konusunda CEPEJ Saturn Merkezini bilgilendirmeleri önemle tavsiye edilmektedir. Bu belge iki bölümden oluşmaktadır. İlk bölüm, “Saturn öncelikleri” dediğimiz 15 rehber ilkeyi konu eder. İlkelerin her birine yönelik olarak CEPEJ’in mevcut bilgileri arasından yorumlar ve örnekler seçilmiştir. Sözü edilen yorum ve örnekler şu kaynaklardan elde edilmiştir: a) Son döneme ait (2011) “Adli zaman yönetimine ilişkin CEPEJ rehber ilkeleri raporları”; b) 2006 yılında hazırlanan “Adli zaman yönetimine ilişkin ‘en iyi uygulamalar’ hülasası”; c) “Adalet Sistemlerinin Zaman Yönetimi: Kuzey Avrupa Çalışması” (2007); d) “Avrupa Yargı Konseyleri Ağı’nın 20102011 Zaman Yönetimi Raporu” (2011). “CEPEJ 2010 Avrupa Yargı Sistemleri Raporu” da dikkate alınmıştır. Çalışmanın ikinci bölümü “Adli Zaman Yönetimine İlişkin Saturn İlkeleri”nin tamamını ele almakta ve diğer 48 rehber ilkeye ilişkin, yine aynı kaynaklardan elde edilmiş olan ve Üye Devletlerden temin edilen taze bilgilerle güncel tutulmasına gayret edilen örnekler ve yorumlar sunmaktadır. Avrupa’da yargılamanın süresinin uzunluğuyla başa çıkmakta kullanılan iyi uygulamaları zenginleştirmek ve paylaşmak adına lütfen siz de yorum ve örneklerinizi CEPEJ Saturn merkezine ulaştırınız. 3 1. BÖLÜM Başlangıç İçin Öncelikli 15 Saturn Rehber İlkesi Planlama ve Bilgi Toplama Rehber İlke 1 Yargılama işlemlerinin ne kadar zaman alacağı hem genel düzeyde (belirli dava türlerinin standart/ortalama süresinin veya belirli mahkeme türlerinin yürüttüğü işlemlerin standart/ortalama süresinin planlanması) hem de somut işlemler düzeyinde planlanmalıdır. Rehber İlke 2 Yargılama sürecinin zaman yönetimi ile tarihlerin belirlenmesi veya usule ilişkin olarak atılması planlanan tüm adımların zamanlamasının hesaplanması konusunda adliye kullanıcıları ile irtibat kurulmalıdır. Müdahale Rehber İlke 3 Adli zaman çizelgelerine ilişkin standartlar veya hedeflerden sapmalar olduğunun fark edilmesi veya sapmalar olacağının öngörülmesi halinde, bu sapmaların nedenlerini ortadan kaldırmak adına derhal harekete geçilmelidir. Rehber İlke 4 Toplam yargılama süresi nedeniyle kişilerin makul bir zaman zarfında yargılanma haklarının ihlal edilmesine yol açabilecek davalara özel ihtimam gösterilmelidir. Rehber İlke 5 Yargılama esnasında herhangi bir faaliyetin gerçekleştirilmediği sürelerin (bekleme zamanı) çok uzun olmasını önlemek adına izleme yapılmalı ve bu tür uzun sürelerin söz konusu olması halinde işlemlerin hızlandırılması ve gecikmenin telafi edilmesi için özel çaba gösterilmelidir. Bilgilerin toplanması Rehber İlke 6 Mahkemeler, yargılamanın önemli basamaklarına ilişkin bilgileri toplamalı ve bu basamaklar arasında geçen süreyi kayıt altına almalıdır. İzlenen bu basamaklar çerçevesinde Zaman Yönetim Kontrol Listesinin Dördüncü Göstergesi işlenmelidir. 4 Rehber İlke 7 Toplanan bilgiler, çalışmalarında kullanmak üzere mahkemelere, hakimlere ve adaletin yönetiminden sorumlu olan merkezi makamlara temin edilmelidir. Bilgiler uygun formatta olmak kaydıyla taraflar ve kamuoyuyla da paylaşılmalıdır. Sürekli analiz Rehber İlke 8 Toplanan tüm bilgiler sürekli olarak analiz edilmeli ve performansın izlenmesi ve geliştirilmesi alanında kullanılmalıdır. Rehber İlke 9 Analizlerin sonuçlarına ilişkin en az yılda bir kez olmak kaydıyla periyodik raporlar hazırlanmalı ve bu raporlarda uygun tavsiyelere yer verilmelidir. Saptanan hedefler Rehber İlke 10 Daha üst düzeyde (ulusal, bölgesel) belirlenen standart ve hedeflerin yanı sıra, bireysel olarak mahkemeler düzeyinde de özel hedefler belirlenmelidir. Bu hedeflerin belirlenmesi sürecine aktif şekilde önderlik etmeleri veya katılmaları adına, mahkemelere gereken yetki ve bağımsızlık tanınmalıdır. Rehber İlke 11 Hedefler amaçların açık tanımını içermeli ve ulaşılabilir olmalıdır. Hedefler yayımlanmalı ve periyodik olarak yeniden değerlendirilmeye tabi tutulmalıdır. Rehber İlke 12 Hedefler, mahkemenin performansının değerlendirilmesinde de kullanılabilir. Hedeflere ulaşılamaması halinde, durumun telafi edilmesi adına somut adımlar atılmalı ve eylemler gerçekleştirilmedir. Kriz yönetimi Rehber İlke 13 Mahkeme düzeyinde belirlenmiş olan hedeflerden önemli derecede sapma olması halinde, sorunun nedeninin hızlı ve yeterli şekilde ele alınmasına yönelik özel araçlar mevcut olmalıdır. 5 Taraflar ve avukatlarla zamanlama konusunda anlaşılması Rehber İlke 14 Mümkünse hakim, usule ilişkin takvim konusunda tüm taraflarla anlaşmaya varmaya çalışmalıdır. Bu çerçevede, kendisine gereken nitelikteki adli personel (katip) ve bilgi teknolojileri temin edilmelidir. Rehber İlke 15 Üzerinde anlaşmaya varılan takvime mümkün mertebe sadık kalınmalı ve sapmalar önemli gerekçesi olan nedenlerle sınırlı kalmalıdır. Esasen, önceden belirlenmiş olan sürenin uzatılması yalnızca tüm tarafların kabul etmesi veya adaletin menfaatinin gerektirmesi halinde mümkün olmalıdır. 6 Başlangıç için Öncelikli 15 Saturn Rehber İlkesine ilişkin Yorumlar ve Uygulama Örnekleri Planlama ve verilerin toplanması Rehber İlke 1 Yargılamanın ne kadar zaman alacağı hem genel düzeyde (belirli dava türlerinin standart/ortalama süresinin veya belirli mahkeme türlerinin yürüttüğü işlemlerin standart/ortalama süresinin planlanması) hem de somut işlemler düzeyinde planlanmalıdır. Yorumlar ve uygulama örnekleri Danimarka - Esbjerg Bölge Mahkemesi – Özel hukuk davaların yüzde 58’i 1 yıl içinde sonuçlandırılmalı, ceza davalarının yüzde 63’ü 2 ay içinde, yüzde 95’i ise 6 ay içinde sonuçlandırılmalıdır. (Kaynak: CEPEJ (2006), Yargılamada zaman yönetimi ile ilgili “en iyi uygulamalar” derlemesi, CEPEJ (2006) 13, s. 7). Finlandiya - Yüksek İdare Mahkemesi – Ortalama yargılama süresi olarak 10 ay belirlenmiştir. Ayrıca, davaların yüzde 25’inin dört haftadan kısa süre içinde, davaların yüzde 35’inin ise 6-9 ay içinde karara bağlanması hedeflenmektedir. 2006 yılı için belirlenen hedeflerden biri de Finlandiya Yüksek İdare Mahkemesi’nde ve Finlandiya’daki genel mahkemelerde toplam yargılama sürelerine özel hassasiyet gösterilmesi ve özellikle de bir yıldan uzun süredir beklemede olan davaların işlemlerinin hızlandırılmasıdır. Temyiz mahkemeleriyle ilgili hedef ise, münferit mahkemelerin yargılama süreleri arasındaki farklarının azaltılmasıdır. Amaç, temyiz mahkemelerindeki en uzun yargılama süresi ile en kısa yargılama süresi arasındaki farkın altı aydan uzun bir süreden (2005 yılında), 2006 yılında 5,5 aya indirilmesidir. Finlandiya Bölge Mahkemelerinde ceza davalarındaki süre sınırı 3,1 aydır, mahkeme celbi başvurusunun uzun sürdüğü davalarda ise 7,9 aydır. Hemen hemen bütün bölge mahkemeleri için davaların yüzde 50’sinin iki ay içinde sonuçlandırılmasına yönelik bir süre sınırlaması getirilmiştir. Yargılama süresi, davaların yüzde 10’unda 9 ayı aşmamalıdır. Bölge mahkemeleri hâlihazırda gecikmiş durumda olan davaları tespit ederek mümkün olduğunca hızlı bir şekilde işleme koymayı da hedeflemelidir. (Kaynak: CEPEJ (2007), Yargı sistemlerinde zaman yönetimi: Kuzey Avrupa üzerine bir inceleme, CEPEJ (2007), s. 18). Finlandiya - Rovaniemi Temyiz Mahkemesi – Mahkeme ile Adalet Bakanlığı arasında her yıl gerçekleştirilen bütçe müzakerelerinde hedeflere karar verilmektedir. Bütün davaların bir yıldan kısa sürede çözüme kavuşturulmasına karar verilmiştir. (Kaynak: CEPEJ (2006), Adli süreçlerde zaman yönetimi ile ilgili “en iyi uygulamalar” derlemesi, CEPEJ (2006), 13, s. 6). Finlandiya - Turku Bölge Mahkemesi – Amaç ve hedeflere, mahkeme başkanı ile mahkemelerin diğer tüm birim başkanları arasında her yıl gerçekleştirilen müzakerelerle karar verilmektedir. Bu müzakerelerde her bir dava türü için optimum sürenin ne olduğuna da karar verilir. Mahkemelerin tüm birim başkanları, o birime bağlı hâkimlerle söz konusu hedefler üzerine anlaşmaya varır. (Kaynak: CEPEJ (2006), Yargılamada zaman yönetimi ile ilgili “en iyi uygulamalar” derlemesi, CEPEJ (2006), 13, s. 6). Finlandiya - Turku Bölge İdare Mahkemesi – Amaç ve hedeflere, mahkeme başkanı ile mahkemelerin diğer tüm birim (daire veya bölüm de denmektedir) başkanları arasında her yıl gerçekleştirilen müzakerelerle karar verilmektedir. Bu müzakerelerde her bir dava türü için optimum sürenin ne olduğuna da karar verilir. Dolayısıyla, mahkemenin tüm birim başkanları, o birime bağlı her hâkim ve raportör ile söz konusu hedefler üzerine anlaşmaya varır. (Kaynak: CEPEJ (2006), Yargılamada zaman yönetimi ile ilgili “en iyi uygulamalar” derlemesi, CEPEJ (2006), 13, s. 6). 7 Gürcistan - Tiflis Temyiz/İstinaf Mahkemeleri – Usule ilişkin mevzuatta adli ve idari davaların 2 ay içinde, zor davaların ise 5 ay içinde tamamlanması gerektiği kesin olarak ifade edilmektedir. Bu süreler mahkeme yönetimi tarafından sıkı bir şekilde denetlenmekte ve davaların çoğunluğu 5 Rehber İlke no. 1 veri aylık süre içinde tamamlanmaktadır. Davaların bu süreleri aşması halinde bu durum elektronik tabanında belirtilmelidir. Ceza davaları için herhangi bir süre şartı öngörülmemiştir. Tarafları sürece katan bir süre planlaması mekanizması mevcut olmamakla birlikte, davaların süreleri sıkı bir şekilde takip edilmekte ve bu sayede davaların önemli bir kısmının kanunen bağlayıcı süreler içinde tamamlanması sağlanmaktadır. (Kaynak: CEPEJ (2011), Yargılamada zaman yönetimine ilişkin CEPEJ rehber ilkelerinin 7 pilot mahkemede / kurumda uygulanmasına ilişkin raporlar, CEPEJ (2011) 1, s. 13). İrlanda - Dublin Ticaret Mahkemesi – Ticaret mahkemesinde davaların tüm yönleri izlenmekte ve her davanın çeşitli aşamalarına ilişkin süre hesaplamaları süreklilik bazında gerçekleştirilmektedir. (Kaynak: CEPEJ (2006), Yargılamada zaman yönetimi ile ilgili “en iyi uygulamalar” derlemesi, CEPEJ (2006), 13, s. 7). Norveç - Sanığın nezaret altında tutulması veya çocuk olması durumunda, bir ceza davasında ilk duruşma davanın bölge mahkemesine getirilmesini takip eden 6 hafta içinde gerçekleştirilmelidir. Temyiz duruşmaları ise, temyiz izninin verilmesini takip eden 8 hafta içinde gerçekleştirilmelidir. Yargılama süresi konusunda çocukların velayeti veya iş uyuşmazlıkları gibi konulara genellikle öncelik tanınmaktadır. Norveç’te bir ceza davasında duruşma, davanın bölge mahkemesine getirilmesini takip eden 6 hafta içinde, temyiz mahkemesinin temyiz izni vermesi halinde ise bu izni takip eden 8 hafta içinde gerçekleştirilmelidir. Ayrıca yargılama süresi konusunda çocukların velayeti ve iş uyuşmazlıkları gibi konulara genellikle öncelik tanınmaktadır. (Kaynak: CEPEJ(2007), Yargı sistemlerinde zaman yönetimi: Kuzey Avrupa üzerine bir inceleme, CEPEJ(2007), s. 19). Norveç - Süre sınırlamaları Adalet Bakanlığı tarafından teklif edilir ve Norveç Parlamentosu tarafından onaylanır. Bugün itibariyle özel hukuk davalarının yüzde 100’ünün altı ay içinde, ceza davalarının da yüzde 100’ü üç ay içinde sonuçlandırılmalıdır. (Kaynak: CEPEJ (2006), Adli süreçlerde zaman yönetimi ile ilgili “en iyi uygulamalar” derlemesi, CEPEJ (2006), 13, s. 7). Norveç - Nedre Romerike Tingrett – Mahkeme, bütün özel hukuk davalarında, davanın mahkemeye gelmesini takiben kısa süre içinde bir planlama toplantısı düzenlemektedir. Bu toplantılara tarafların avukatları ve davaya bakan hâkim – ancak tarafların kendileri değil – katılır ve toplantıda davanın sonuçlandırılmasına ilişkin gerekli bütün aşamaların planlanması gerekir. Toplantıda tarafların iddiaları, bu iddiaları destekleyen argümanlar ve sunulan kanıtlar ortaya konulur. Toplantı sırasında davanın ilerleyişi planlanır, süre sınırlamaları belirlenir ve esas duruşmanın tarihi ile bu tarihe kadar ihtiyaç duyulan gün sayısı tespit edilir. Norveç’te esas duruşma dışında duruşma gerçekleştirilmesi istisnai bir durumdur. Tüm kanıtların belirlenen tarihte hazır edilmesi gerekir; bu nedenle de taraflar kanıt toplama ve sunma süreçlerini ona göre planlamak zorundadır. Duruşma tarihi mahkemelerin genel süre kullanımı standartlarına göre belirlenir ki bu süre olağan özel hukuk davaları için 6 ay, daha küçük çaplı davalar için 3 aydır (küçük şikayetlere ilişkin süre sınırlaması, değeri 15.000 Avro’nun altında olan davalar için geçerlidir). Duruşmaların daha uzun bir süre sonrasına planlanması özel gerekçelerin bulunmasını gerektirir ve bu durumun ender olarak gerçekleşmesi beklenir. Hemen hemen bütün ceza davalarında planlama, savcılık tarafından gerçekleştirilir ve mahkemenin sorumluluk alanı dışındadır. Savcılık, zanlıya ve tanıklara mahkeme celbi gönderir ve teknik kanıtları toparlar. Mahkeme, savcılık tarafından gerçekleştirilen hazırlıklara nezaret eder ve gerekirse değişiklik talep edebilir. Ceza davaları da tek bir esas duruşmayla sonuçlandırılır ve mahkeme kararının duruşmadan hemen sonra yazılması gerekir. Ceza davalarında mahkemelerin süre kullanımına ilişkin ulusal standartlar da mevcuttur ve mahkeme, esas duruşmaların tarihlerini buna göre planlar. Az sayıdaki istisnai durumlarda ana duruşma birkaç hafta ve hatta birkaç ay sürebilir. Bu durumda hâkim, savcılığın ve müdafiin katılımıyla bir planlama toplantısı gerçekleştirecektir. (Kaynak: CEPEJ (2011), Yargı sistemlerinde zaman yönetimi: Kuzey Avrupa üzerine bir inceleme, CEPEJ (2011) 1, s. 33). Slovenya - Maribor ve Novo Mesto Bölge Mahkemesi – Yargılama kurallarına göre bir davanın mahkemeye sunulmasını takiben mahkemeye 18 aylık bir süre tanınmaktadır. Eğer 18 ay içinde karar verilmediyse dava gecikmiş olarak değerlendirilir. Mahkeme başkanı, davaya bakan hâkimden, neden karara varılamadığı konusunda rapor isteyebilir. (Kaynak: CEPEJ (2006), Yargılamada zaman yönetimi ile ilgili “en iyi uygulamalar” derlemesi, CEPEJ (2006), 13, s. 6). 8 İsveç - Özel hukuk davalarında ve ceza davalarında hedefler Hükümet tarafından belirlenmektedir. Mahkemenin bütün birimleri kendileri için hedef belirlerler. (Kaynak: CEPEJ (2006), Yargılamada zaman yönetimi ile ilgili “en iyi uygulamalar” derlemesi, CEPEJ (2006), 13, s. 6). İsviçre - Dorneck Thierstein Bölge Mahkemesi - Dorneck-Thierstein Bölge Mahkemesi bir sonraki yılın yargılamalarına ilişkin süreleri planlar. Bu planlama, yukarıda bahsi geçen yıllık sözleşmede belirtilir ve aşağıda sıralanan göstergeleri barındırır: - Yeni gelen davalar arasında çözüme kavuşturulan dava sayısının yeni gelen dava sayısına oranı (karar alma hızını gösteren gösterge; maksimum 1); - Çözüme kavuşturulan eski dava sayısının yeni raporlama döneminin başı itibariyle beklemede olan dava sayısına oranı (>1 beklemede olan dava sayısının azalması; <1 beklemede olan dava sayısının artması); - Çözüme kavuşturulan toplam dava sayısının yeni gelen toplam dava sayısına oranı - Çözüme kavuşturulma süresi: Raporlama döneminde (yılında) görülen davaların süre bakımından yapısı; bu yapı şu bölmelere ayrılmıştır: 0 ila 3 ay arasında, 0 ila 6 ay arasında, 0 ila 12 ay arasında ve 0 ila 24 ay arasında. Aşağıdaki dava türlerine göre yıl hedefleri belirlenecektir: a) Boşanma işlemleri (Hemcins Beraberlikleri Yasası kapsamındaki değişiklikler, evliliğin geçerliliği ve yasal ayrılık ile ilgili şikayetler, geçersizlik ve ayrılma ile ilgili şikayetler dahil) ile evlilik birliğinin korunmasına yönelik tedbirler (Hemcins Beraberlikleri Yasası kapsamındaki özetler dahil) olmak üzere ikiye ayrılmış olan aile hukuku. b) Olağan davalar, basitleştirilmiş davalar, özet davalar ve borç tahsilatı/icra ve iflas davaları olmak üzere dörde ayrılmış olan diğer adli hukuk konuları. c) “Başkanlık yetkisi” (tek hâkim) ve bölge mahkemesi yetkisi (üç hâkim) olarak ikiye ayrılmış olan ceza davaları. (Kaynak: CEPEJ (2011), Yargı sistemlerinde zaman yönetimi: Kuzey Avrupa üzerine bir inceleme, CEPEJ (2011) 1, s. 48). Birleşik Krallık - İngiltere ve Galler (Manchester Sulh Hukuk Mahkemesi) – Küçük çaplı davaların yüzde 80’i 15 hafta içinde sonuçlandırılmalıdır, hızlı prosedür denen prosedüre göre işlem görmesi gereken davaların yüzde 85’i 30 hafta içinde sonuçlandırılmalıdır; çok katmanlı prosedür denen prosedüre göre işlem görmesi gereken davaların yüzde 85’i 50 hafta içinde sonuçlandırılmalıdır. (Kaynak: CEPEJ (2006), Yargılamada zaman yönetimi ile ilgili “en iyi uygulamalar” derlemesi, CEPEJ (2006), 13, s. 8). Rehber İlke 2 Yargılama sürecinin zaman yönetimi ile tarihlerin belirlenmesi veya usule ilişkin olarak atılması planlanan tüm adımların zamanlamasının hesaplanması konusunda adliye kullanıcıları ile irtibat kurulmalıdır. Yorumlar ve uygulama örnekleri Danimarka - Esbjerg Bölge Mahkemesi – Özel hukuk davalarında sürecin ilk aşamasında bir toplantı gerçekleştirilir ve bu toplantıda taraflar, davanın gidişatı üzerine mutabakata varırlar. (Kaynak: CEPEJ (2006), Yargılamada zaman yönetimi ile ilgili “en iyi uygulamalar” derlemesi, CEPEJ (2006), 13, s. 15). Finlandiya - Rovaniemi Temyiz Mahkemesi – Her dava için özel olarak bir program tasarlanır ve taraflara yargılama öncesi aşama, yargılama öncesi duruşmalar ve yargılama ile ilgili tahmini süreler hakkında bilgi verilir. Taraflara ayrıntılı bir duruşma takvimi önceden yollanır. Yorumlarını eklemeleri için avukatlara ve savcılara bu takvimin birer kopyası yollanır. (Kaynak: CEPEJ (2006), Yargılamada zaman yönetimi ile ilgili “en iyi uygulamalar” derlemesi, CEPEJ (2006), 13, s. 8). Finlandiya - Turku Bölge Mahkemesi – Usul işlemlerinin süresi dahil olmak üzere yargının verimliliğinin arttırılması ile ilgili ortak görüşe ve rehber ilkelere ulaşılması için hâkimler ve yerel avukatlar arasında çeşitli tartışma toplantıları düzenlenir. (Kaynak: CEPEJ (2006), Yargılamada zaman yönetimi ile ilgili “en iyi uygulamalar” derlemesi, CEPEJ (2006), 13, s. 8). 9 Rehber İlke no. 2 Gürcistan - Tiflis Temyiz Mahkemesi – Taraflar, yargı sürecinde zaman yönetimi ve tarihlerin belirlenmesi veya gelecekteki tüm usul işlemlerinin tahmini süreleri konusunda kendilerine fikir danışılması hakkına sahiptir. (Kaynak: CEPEJ (2011), Yargı sistemlerinde zaman yönetimi: Kuzey Avrupa üzerine bir inceleme, CEPEJ (2011) 1, s. 13). Almanya - Stuttgart Bölge Temyiz Mahkemesi – Müşteri memnuniyetinin ve mahkeme tarafından sağlanan hizmetlerle ilgili sorunların tartışılması için avukatlarla düzenli toplantılar düzenlenir. (Kaynak: CEPEJ (2006), Yargılamada zaman yönetimi ile ilgili “en iyi uygulamalar” derlemesi, CEPEJ (2006), 13, s. 8). İtalya - Turin Asliye Mahkemesi – Yargılama sürelerinin tümüyle öngörülebilir olması konusunda Başkanın işlem süreleriyle ilgili genel istatistiksel ve diğer verileri mahkeme bünyesindeki daireler bazında düzenli olarak duyurması bu bağlamda çok faydalı olabilir. Ayrıca, her bir hâkimin “verimliliğini” gösteren istatistiksel verilerin duyurulması da davaların birikmesinin önüne geçilmesini sağlayan bir tür rekabeti güçlendirir. (Kaynak: CEPEJ (2011), Yargı sistemlerinde zaman yönetimi: Kuzey Avrupa üzerine bir inceleme, CEPEJ (2011) 1, s. 20). Norveç - Nedre Romerike Tingrett – Taraflar, yargılama sürecinde zaman yönetimi ve tarihlerin belirlenmesi veya gelecekteki tüm usul işlemlerinin tahmini süreleri konusunda kendilerine fikir danışılması hakkına sahiptir. Yukarıda belirtildiği üzere mahkeme, özel hukuk davalarında planlama toplantıları düzenler. Ceza davalarında ise savcılık benzeri bir planlama görevini yerine getirir. Bu toplantılara avukatların yanı sıra bilirkişiler de katılır. Ancak, mahkeme tarafından yapılan planlamanın, başkaları tarafından temsil edildikleri takdirde tarafların kendilerine danışılmasını içermediği görülmektedir. Taraflarla avukatların görüşmesi ve müvekkillerinin çıkarlarını avukatlar için geçerli olan iyi uygulama kurallarına uygun şekilde yansıtmaları beklenmektedir. Bununla birlikte, Norveç’teki anlayışa göre davaların hızla sonuçlandırılması kamu yararınadır. Tarafların her biri ve onların avukatları davanın geciktirilmesinin kendi çıkarlarına olduğu konusunda anlaşmaya varsalar bile kamu yararı, çatışmanın sona erdirilmesi ve tarafların kendi yaşamlarına devam etmeleri yönünde motive edilmeleri anlamına gelir. Bütün davaların kısa zaman sonrasına takvimlendirilmesi avukatlar ve taraflar arasında süreyle ilgili müzakere yürütülmesi için pek az zemin bırakmaktadır. Norveç’te zaman planlamasının esas amacı, ulusal yetkili makamlar tarafından belirlenen süre standartlarıyla belirlenen yargılama süresiyle ilgili olarak müzakere etmemek, belirlenen standartlara uygun olmaları için işlemlerin nasıl gerçekleştirilmesi gerektiğini planlamaktır. Bu tür planlama görevleri genellikle teknik bir niteliğe sahiptir ve tarafların bu konuda katkıda bulunabilme olanakları sınırlı olabilmektedir. (Kaynak: CEPEJ (2011), Yargı sistemlerinde zaman yönetimi: Kuzey Avrupa üzerine bir inceleme, CEPEJ (2011) 1, s. 32). Norveç - Midhordland Tingrett Bölge Mahkemesi – Özel hukuk davalarındaki hazırlık toplantıları, davaların yüzde 80’den fazlasının yasal uzlaşmayla sonuçlandırılmasını sağlamıştır. (Kaynak: CEPEJ (2006), Yargılamada zaman yönetimi ile ilgili “en iyi uygulamalar” derlemesi, CEPEJ (2006), 13, s. 15). İsveç - Huddinge Bölge Mahkemesi – Her özel hukuk davası kapsamındaki zaman dilimleri mahkeme kullanıcılarıyla işbirliği içinde belirlenir. (Kaynak: CEPEJ (2006), Yargılamada zaman yönetimi ile ilgili “en iyi uygulamalar” derlemesi, CEPEJ (2006), 13, s. 8). İngiltere - Londra Merkez Adli Yargılama Merkezi – “Küçük Şikayetler, Hızlı Prosedür Ve Çok Katmanlı Prosedür” şeklindeki üç türden herhangi birinin kapsamına giren davalarda mahkeme, tarafları süre konusunda tahminde bulunmaya davet etmekte ve kendilerine dava yönetimiyle ilgili yönerge önerilerinde bulunmaktadır. Hâkimler ise listeleme yönergelerini sunarken bu tür bilgileri dikkate almaktadır. İdare, taraflara dava kapsamında belirlenen sürelere uygun hareket etmelerine imkan verecek kadar yeterli süre öncesinde adli düzenle ilgili bilgi verilmiş olmasını temin etmelidir. (Kaynak: CEPEJ (2011), Yargı sistemlerinde zaman yönetimi: Kuzey Avrupa üzerine bir inceleme, CEPEJ (2011) 1, s. 10). 10 Müdahale Rehber İlke 3 Adli zaman çizelgelerine ilişkin standartlar veya hedeflerden sapmalar olduğunun fark edilmesi veya sapmalar olacağının öngörülmesi halinde, bu sapmaların nedenlerini ortadan kaldırmak adına derhal harekete geçilmelidir. Yorumlar ve uygulama örnekleri Gürcistan - Tiflis Temyiz Mahkemesi - Tiflis Temyiz Mahkemesi şu anda Gürcistan’da her türden dava için bir dizi referans noktası üreten kendi elektronik dava yönetim sistemine sahip ve böyle bir sistemi işleten tek mahkemedir. Söz konusu referans noktaları şunlardır: a) Davanın kabul edilmesine ilişkin süre sınırlaması; b) ilk duruşmanın tayin edilmesine ilişkin süre sınırlaması; c) Mahkeme kararının yazılı hale getirilmesine ilişkin süre sınırlaması. Ayrıca, bütün usul aşamaları ve belgeler web sitesinde kayıtlı olup aynı siteye Word belgeleri de eklenmektedir; böylece taraflar kendi şifreleriyle giriş yaparak davalarının hangi aşamada olduğunu görebilme ve Word belgelerini indirebilme imkanına sahip olmaktadır. Davalar kapsamında belirlenen zaman dilimleri aşıldığı takdirde bu durum ekranda kırmızı harflerle belirtilmekte ve böylece ilgili davada bir sorun olduğu kolayca fark edilebilmektedir. Mahkeme başkanı, uzun süren davalar, bu davaların niteliği ve içeriği ile ilgili bilgi edinebilmektedir. Eğer durum çok karmaşık ise, uzun süren davaların durumunun tartışılması için özel bir toplantı düzenlenebilmektedir. (Kaynak: CEPEJ (2011), Yargı sistemlerinde zaman yönetimi: Kuzey Avrupa üzerine bir inceleme, CEPEJ (2011) 1, s. 13). İtalya - Asliye/İlk Derece Mahkemesi – Birikmiş davalarla ilgili durumun ve gelen davalar ile sonuçlandırılan davalar arasındaki doğru oranın izlenmesi faydalıdır. Belirlenmiş olan sürelerden daha uzun süren davaların otomatik olarak izlenmesi için gelecekte bir sistem geliştirilmesi öngörülebilir. Sistem, hâkime (doğrudan posta kutusuna gönderilmek üzere) bir tür otomatik “uyarı” yollayabilir ve ona bir sorun olabileceği konusunda bilgi verebilir. Şu anda hâkimler, istatistiksel verilerin bu yönüyle bizzat ilgilenmek zorundadır. Bu da elbette halihazırda var olan bilgisayarlı bir sistemle sağlanmaktadır; ancak bugünlerde inisiyatif hâkime ait olmak zorundadır. Bu mahkemede bir dava ancak üç yıldan uzun sürdüğü takdirde Başkan tarafından görevlendirilen bazı görevliler bu konuda ilgili hâkime (veya ilgili daire başkanına) bilgi vermektedir. Gelecekte makul bir sürede, hatta söz konusu zaman dilimi sona ermeden uyarı alınması önemli olacaktır. (Kaynak: CEPEJ (2011), Yargı sistemlerinde zaman yönetimi: Kuzey Avrupa üzerine bir inceleme, CEPEJ (2011) 1, s. 21). İtalya - Asliye Mahkemesi - Strasbourg Dekalogu: Madde 1) Mahkemede iki buçuk yıldan uzun süre bekleyen bütün özel hukuk davaları, bekleme sürelerine göre farklı ve özel bir etiketle işaretlenmelidir: a) altı yıldan uzun süredir beklemede olanlar; b) altı ile iki buçuk yıl arasında bir süre boyunca beklemede olanlar; c) iki buçuk yıldır beklemede olanlar. Hâkimler yukarıda bahsi geçen bütün davalara öncelik vermelidir. Madde 2) Hâkimler Madde 1’de bahsi geçen davaları aşağıdaki program uyarınca hükme bağlamalıdır: - a) grubundaki davalar için, (altı aydan) uzun olmayan bir süre içinde; - b) ve c) grubundaki davalar için (bir yıldan) uzun olmayan bir süre içinde. Tüm diğer davalar, başladıkları tarihten itibaren üç yıl içinde nihai olarak hükme bağlanmalıdır. Bu konuyla ilgili olarak, Turin davasında olduğu gibi Mahkeme Başkanı tarafından yayınlanan kurallar aracılığıyla farklı davalar arasında öncelikler belirlenmelidir – örneğin, en uzun süreyi üç yıla indirmek, bu süreyi aşan veya bu süreye tehlikeli bir şekilde yaklaşan davalara öncelik vermek, vb. İtalyan Hukuk Muhakemeleri Usul Kanunu bu alanda yargıya pek az inisiyatif tanımaktadır. Örneğin, taraflardan en az biri tarafından talep edildiği takdirde İtalyan Hukuk Muhakemeleri Usul Kanunu’nun 183’üncü maddesine dayalı ertelemelerden kaçınılamamaktadır; bu durum, söz konusu ertelemelerin gereksiz olduğu ve avukatların bu ertelemelere (ve bunlar için yazdıkları dilekçelere) söz konusu süreyi harç ve ücretsiz işlemlerin tasfiyesi için kendi nihai gözden geçirme sürelerine “eklemek” amacıyla ihtiyaç duydukları mutlak şekilde açık olsa bile geçerlidir. Ancak, Mahkeme Başkanı tarafından “Strasbourg Programı” gibi belli bir çerçeve kapsamında belirlenen süre sınırlamalarıyla ilgili kurallar da hâkimin tarafları gereksiz taleplerden kaçınmaları ve daha hızlı bir sürecin gereklerinin yerine getirilebilmesi için “hızlarını uyarlamaları” yönünde ikna etmeye çalışmasına katkıda bulunabilir. (Kaynak: CEPEJ (2011), Yargı sistemlerinde zaman yönetimi: Kuzey Avrupa üzerine bir inceleme, CEPEJ (2011) 1, s. 24). 11 Rehber İlke n. 3 Norveç - Nedre Romerike Tingrett - Ulusal elektronik dava işleme sistemi (LOVISA), dava kaydı yapılır yapılmaz bir dizi referans noktası belirlemektedir. Referans noktaları şunlardır: a) Davacının başvurması üzerine mahkeme emrinin yollanmasına ilişkin süre sınırlaması; b) Davalının savunmasını sunmasına ilişkin süre sınırlaması; c) Planlama toplantısının tarihine ilişkin süre sınırlaması; d) Esas duruşmanın tarihinin belirlenmesine ilişkin süre sınırlaması; e) Mahkeme kararının yazılı hale getirilmesine ilişkin süre kısıtlaması. Mahkeme, daha sonra bu referans noktalarının özel hukuk davalarında nasıl kullanıldığını ve her davanın elektronik dava işleme sisteminde hazırlanan aylık raporlar aracılığıyla bu referans noktalarına göre nasıl takip edildiğini göstermiştir. Bu raporlar baş hâkim ve baş idareci tarafından kontrol edilmekte ve ilgilendikleri davalarla ilgili güncel bilgiye sahip olmalarını sağlamak amacıyla bütün hâkimlere yollanmaktadır. Bazı hâkimler bu raporların biraz stres yarattığını ve kararın hızından ziyade niteliğinin önemli olduğunu ifade etmiş olsalar da genel olarak bu uygulamayı faydalı bulmuşlardır. Referans noktalarından herhangi bir belirgin sapma gerçekleşmesi halinde baş hâkimin müdahale etme yetkisi bulunmaktadır; yaşanan deneyimlerden, söz konusu müdahale için daha kapsamlı yetkilere ihtiyaç olmadığı sonucu ortaya çıkmıştır. (Kaynak: CEPEJ (2011), Yargı sistemlerinde zaman yönetimi: Kuzey Avrupa üzerine bir inceleme, CEPEJ (2011) 1, s. 36). İsviçre - Dorneck-Thierstein Bölge Mahkemesi (asliye hukuk ve ceza mahkemesi) – İki yıldan daha uzun süre öncesine dayanan davaların listesi her altı ayda bir (30 Haziran ve 31 Aralık) basılır. Solothurn Kantonu mahkemeleri, bu davaların işlem süreleriyle ilgili İdare Mahkemesi Komisyonu’na bir gerekçe sunmak zorundadır. Bu nedenle Dorneck-Thierstein Bölge Mahkemesi, listede mümkün olduğunca az sayıda davanın yer almasına dikkat etmek zorundadır. 30 Haziran 2010 tarihi itibariyle listede yargılama süreleri 27 ila 32 ay arasında değişen 5 dava bulunmaktadır. Bunlardan üçünde, yargılama takip eden altı ay içinde gerçekleşecektir. Davalardan birinde, şikayete verilecek yanıtın teslimi için uzatılması mümkün olmayan bir süre tespit edilmiştir. (Kaynak: CEPEJ (2011), Yargı sistemlerinde zaman yönetimi: Kuzey Avrupa üzerine bir inceleme, CEPEJ (2011) 1, s. 42). İngiltere - Londra Merkez Adli Yargılama Merkezi – Bu konu Hukuk Mahkemeleri Usul Kuralları kapsamında ele alınmaktadır. Kurallarda yer alan hükümler çerçevesinde gerçekleşen dava yönetimi, davanın taraflarından birinin işlem sürelerine uymaması halinde diğer tarafın mahkemeye başvuruda bulunmasını öngörmektedir. Bu ise genellikle hâkime doğrudan veya yazılı olarak başvuruda bulunulması suretiyle gerçekleşmektedir. Hâkim bunun üzerine müdahale etme imkanına sahip olacaktır. İster doğrudan ister yazılı başvuruda bulunulsun, idare sürecin öncelikli olarak ele alınmasını ve gereksiz gecikmelere mahal vermeksizin bir yargı kararının verilmesini sağlamak zorundadır. Aksi halde idari gecikmeler, mahkeme kullanıcısını ve işlem sürelerini olumsuz yönde etkileyebilmektedir. (Kaynak: CEPEJ (2011), Yargı sistemlerinde zaman yönetimi: Kuzey Avrupa üzerine bir inceleme, CEPEJ (2011) 1, s. 10). İngiltere - Yüksek Mahkeme Kraliçe Yargıçlar Dairesi – Hâkim, yargı davalarının yönetimi görevini yerine getirirken tarafların ve mahkemenin belirlenen zaman dilimlerine uygun hareket etmesini temin etmelidir. Eğer dava planlandığı şekilde ilerlemiyor ise hâkim ilave kararlar vererek ve gerekirse taraflara yaptırımlar uygulayarak gereken adımları atar. (Kaynak: CEPEJ (2011), Yargı sistemlerinde zaman yönetimi: Kuzey Avrupa üzerine bir inceleme, CEPEJ (2011) 1, s. 8). Rehber İlke 4 Toplam yargılama süreleri nedeniyle kişilerin makul bir zaman zarfında yargılanma haklarının ihlal edilmesine yol açabilecek davalara özel ihtimam gösterilmelidir.1 Yorumlar ve uygulama örnekleri Gürcistan - Tiflis Temyiz Mahkemesi – Davaların makul sürelerde görülmesiyle ilgili olarak AİHM’nin temel şartı davanın bekleme süreleri, diğer bir deyişle davayla ilgili hiçbir işlemin yapılmadığı süreler nedeniyle zarar görmemesidir. Mahkeme uygulamalarından, bu tür bekleme sürelerinin ya hiç mevcut olmadığını ya da asgari düzeyde tutulduklarını görüyoruz. Bir dava kabul edildiğinde dava derhal ilgili kişiye tayin edilir ve başvuru ile ekinde bulunan bütün belgeler karşı 1 Bakınız CEPEJ Çalışmaları No. 3: “Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihadına istinaden Avrupa Konseyi üye devletlerinde mahkeme işlemlerinin süresi”. 12 Rehber İlke n. 4 tarafa yollanır. Duruşmanın ertelenmesi durumunda bir sonraki duruşmanın tarih ve saati erteleme anında tespit edilir. Bir sonraki duruşma tarihinin tayin edilmediği yegane davalar, başka kurumlardan bazı belge veya bilgi talebinde bulunulan ve söz konusu bilgi ve belgenin geliş tarihinin belli olmadığı davalar olabilir; ancak bu tür davaların sayısı son derece sınırlıdır ve genel durumu etkilemez. Ceza davalarında mahkeme, duruşma için kesin tarihler belirlemez; çünkü usul kanunlarına göre asliye/ilk derece mahkemelerinin kararı, temyize konu olsa bile ilan edildiği anda yürürlüğe girer. Bununla birlikte, temyiz mahkemesi yine de davaları çok sıkı bir takvim çerçevesinde ele alır. Hemen hemen bütün davaların kabul edildiği andan itibaren görülmeye başlanması nedeniyle neredeyse hiçbir bekleme süresi söz konusu değildir. Bu açıdan bakıldığında, davayla ilgili işlem sürelerinin uzaması mahkemenin işlem yapmamasından değil, başka bazı faktörlerle açıklanabilir (örneğin, davanın zor bir dava olması veya onlarca veya yüzlerce tarafın müdahil olması vb.). (Kaynak: CEPEJ (2011), Adli zaman yönetimine ilişkin CEPEJ rehber ilkelerinin 7 pilot mahkemede / kurumda uygulanmasına ilişkin raporlar, CEPEJ (2011) 1, s. 14). Norveç - Nedre Romerike Tingrett – Mahkeme, hem özel hukuk davalarında hem de ceza davalarında belirlenen sürelerin ortalamada kısa olmasının, “makul süre” şartının ihlal edilmesini önleyeceği düşüncesindedir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne “makul süre” standartlarının güncel yorumunun iletilmesi için başvuruda da bulunulmuştur. Çoğunlukla ortalama süre kullanımına odaklanan istatistiklerin bazı sıra dışı davalarda yaşanan istisnai süre uzatımlarını her zaman yansıtmamaktadır. Bu nedenle davalar münferit olarak kontrol edilmelidir. (Kaynak: CEPEJ (2011), Adli zaman yönetimine ilişkin CEPEJ rehber ilkelerinin 7 pilot mahkemede / kurumda uygulanmasına ilişkin raporlar, CEPEJ (2011) 1, s. 35). İngiltere - Londra Merkez Adli Yargılama Merkezi – İdare, belirlenen sürelere uyulması ve tarafların işlem yapmadan geçirecekleri uzun zaman dilimlerinin söz konusu olmaması hususunda hâkimlere destek olmalıdır. Eğer bir davanın tarafı, uygulanan zaman diliminin işlemleri makul olmayan biçimlerde uzattığına inanıyor ise bu konuda başvuruda bulunabilir. Bununla birlikte, Hukuk Muhakemeleri Usul Kurallarına göre davaların işlem süreleri belirlenirken davanın bütününün gecikmesi öngörülmemektedir. (Kaynak: CEPEJ (2011), Adli zaman yönetimine ilişkin CEPEJ rehber ilkelerinin 7 pilot mahkemede / kurumda uygulanmasına ilişkin raporlar, CEPEJ (2011) 1, s. 10). İngiltere - Yüksek Mahkeme Kraliçe Yargıçlar Dairesi – Şu anda 6’ncı maddenin ihlal edildiği davaları izlemek, Hukuk Mahkemeleri Başkan Yardımcısının sorumluluk alanına girmektedir; ancak yeterli bilgisayar desteğinin bulunmadığı şartlarda bunun yapılması yönünde hiçbir yerel hüküm bulunmamaktadır. Ancak, adli dava yönetimi konusunda uygulamada olan genel hükümler, davaların bu ihlal kapsamına girmemesini güvence altına almaktadır. (Kaynak: CEPEJ (2011), Adli zaman yönetimine ilişkin CEPEJ rehber ilkelerinin 7 pilot mahkemede / kurumda uygulanmasına ilişkin raporlar, CEPEJ (2011) 1, s. 8). Rehber İlke 5 Yargılama esnasında herhangi bir faaliyetin gerçekleştirilmediği sürelerin (bekleme zamanı) çok uzun olmasını önlemek amacıyla izleme yapılmalı ve bu tür uzun sürelerin söz konusu olması halinde işlemin hızlandırılması ve gecikmenin telafi edilmesi için özel çaba gösterilmelidir.2 Yorumlar ve uygulama örnekleri Avusturya - Linz Bölge Mahkemesi – Elektronik kayıtlarında üç aydan uzun süre boyunca hiçbir yeni giriş yapılmamış olan davalar otomatik olarak bir kontrol listesine aktarılır. Bu liste her ay kontrol için mahkeme başkanına, hâkimlere ve onlara bağlı personele gönderilir. (Kaynak: CEPEJ (2006), Yargılamada zaman yönetimi ile ilgili “en iyi uygulamalar” derlemesi, CEPEJ (2006), 13, s. 11). Çek Cumhuriyeti - Prag Bölgesi – Elektronik süre sınırlaması projesi. Mevcut bilgi sisteminin elektronik süre sınırlaması uygulamasıyla genişletilmesi faydalı olabilir; bu sayede söz konusu bilgi 2 Mahkemelere ve diğer devlet mercilerine dayandırılabilen herhangi bir faaliyetin gerçekleştirilmediği sürelere özellikle dikkat gösterilmesi görevi aynı zamanda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. Maddesiyle ilgili olarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihadı kaynaklı olarak da ortaya çıkmaktadır. 13 Rehber İlke n. 5 işlem uygulaması, süre bakımından riskli durumda bulunan ve işleme konulması (örneğin, mahkeme kararının yazılı hale getirilmesi veya örneğin iki aydan uzun süre boyunca üzerinde hiçbir işlem gerçekleştirilmemiş olan dosyaların veya iki yıldan uzun süredir devam eden ve bu nedenle özel ilgi gerektiren davaların ele alınması) gereken dosya veya davaları hâkimlerin dikkatine sunabilir. Bu tür dosyalar (davalar), bilgisayarı açtıklarında hâkimler tarafından görülebilsinler diye renkli olarak işaretlenmelidir. Her hâkim bu sayede dosyalarını takip etme şansına sahip olacaktır. Bu özel proje kapsamında bilgi işlem programının eski dosyaları muhafaza edecek şekilde genişletilmesi öngörülmektedir. Buna göre bilgi işlem programı, pilot mahkeme olan Prag Birinci Bölge Mahkemesi’nde görev yapan ve projede yer almak isteyen hâkimlere bir veya iki aydan uzun süredir işlem görmemiş dosyaları atayacak ve böylece bu dosyayı somut olarak hâkimin dikkatine sunmuş olacaktır. Bu projenin faydalı olduğu ve olumlu sonuçlar verdiği (eski davaların sayısında azalma) görüldüğünde, proje başka mahkemeleri de kapsayacak şekilde yaygınlaştırılacaktır. (Kaynak: CEPEJ (2011), Adli zaman yönetimine ilişkin CEPEJ rehber ilkelerinin 7 pilot mahkemede / kurumda uygulanmasına ilişkin raporlar, CEPEJ (2011) 1, s. 6). Çek Cumhuriyeti - Prag Bölgesi – Her mahkemenin başkanı, eski davalardaki (3 yıldan eskiye dayanan) yargılama sürelerini düzenli olarak (her altı ayda bir) kontrol etmektedir. Her hâkim, bu konuda gerekçelerini sunmak zorundadır. Başkan çeşitli tedbirler alabilir – genellikle ilgili hâkimin dava üzerinde derhal çalışmaya başlaması yönünde bir direktif verir. Yüksek mahkemeler ve Adalet Bakanlığı tarafından uygulanan başka türlü kontrol mekanizmaları da mevcuttur. (Kaynak: CEPEJ (2006), Yargılamada zaman yönetimi ile ilgili “en iyi uygulamalar” derlemesi, CEPEJ (2006), 13, s. 9). Finlandiya - Sigorta Mahkemesi – Çalışmanın planlanması, işlem sürelerinin eşitlenmesi, 12 aydan uzun süredir beklemede olan dava sayısının azaltılması ve özellikle de belirli davaların çok uzun süre ertelenmesinin önlenmesinde önemli bir araç olarak bir süre alarm sistemi geliştirilmiştir. Alarm sistemi geliştirilirken iki alarm seviyesine sahip olan trafik işaretlerinden esinlenilmiştir: Düşük alarm seviyesi (bir davada belirli bir aşama için belirlenen süre sınırına yaklaşılması) ve yüksek alarm seviyesi (bir davada belirli bir aşama için belirlenen süre sınırının aşılması). Belirlenen süre sınırlamaları ve kontrol noktalarına ait alarm seviyeleri öncelikli davalar (toplam yargılama süresi olarak 5 ay hedeflenmiştir) ve diğer davalar (toplam yargılama süresi olarak 12 ay hedeflenmiştir) için ayrı ayrı hazırlanmıştır. Alarm sistemindeki sembol ve listeler yardımıyla kişinin kendi envanter durumunu kolayca kontrol edebilmesi ve çalışmalarını davaların yaşına göre kolayca planlayabilmesi mümkün hale gelmiştir. Veri sistemi de yöneticilerin beklemede olan davaların ve envanterin bütününde durumu elektronik ortamda takip edebilmelerini mümkün kılmaktadır. Beklemede olan dava listeleri, veri sisteminde bütün mahkeme, daire, kişi, grup, karmaşıklık düzeyi, öncelikler ve karar bazında görülebilmektedir. Bir davanın bekleme süresi herhangi bir nedenle belirli bir kontrol noktası için belirlenmiş olan süreyi aşmış durumda ise bir sonraki aşamada sorumluluk sahibi olan ilgili kişinin bilgisayarında veri sistemindeki dava listesinde alarm sistemi sembolü belirir. Eğer dava düşük alarm seviyesine ulaşmış durumdaysa listede bir ünlem belirir; eğer dava yüksek alarm seviyesine ulaşmış durumdaysa üç ünlem sembolü görünür. Bu sembollerin yanı sıra, toplam bekleme süresi de listede her gün güncellenir. Yaşına göre sıralanan davalar ve alarm seviyelerini aşanlar şu şekilde sıralanır: Birinci sırada üç ünlemli öncelikli davalar davanın yaşına göre sıralanır, ardından sürelerini aşan üç ünlemli normal davalar gelir ve liste böyle devam eder. Bu farklı semboller yardımıyla beklemede olan farklı envanterlerin bütününde durumun denetlenebilmesi kolaylaşmaktadır: Davaların kesin olarak yaşı, sürelerini aşmış olan davaların sayısı, öncelikli davaların ve karmaşık nitelikteki davaların sayısı. (Kaynak: Pekkanen, D. (2011), Adliye mahkemelerinde gecikmelerin azaltılması – profesyonel kamu kurumlarında süreç iyileştirmenin olanakları ve güçlükleri, Doktora Tezi, Acta Universitatis Lappeenrantaensis, s. 135). Finlandiya - Turku Bölge İdare Mahkemesi – Bütün davaların tüm aşamaları dava yönetimi sistemine kaydedilir. Bütün bekleme süreleri izlenip analiz edilebilir. (Kaynak: CEPEJ (2006), Yargılamada zaman yönetimi ile ilgili “en iyi uygulamalar” derlemesi, CEPEJ (2006), 13, s. 11). Gürcistan - Tiflis Temyiz Mahkemesi – Bekleme sürelerinin en düşük seviyede olması, davanın hiçbir aşamasında belirgin bir süre duraklama yaşanmamış olduğu anlamına gelmektedir. İşlemlerin aşırı uzun olduğu durumlarda bu tür davalar elektronik dava yönetimi sistemiyle kolayca tespit edilebilmekte ve gerekli işlemler yapılabilmektedir. Bu aşamada duraklama süreleri, bu bakımdan ortaya çıkan herhangi bir eksikliği tespit edebilen elektronik dava yönetimi sistemiyle kontrol altına alınmıştır. 14 (Kaynak: CEPEJ (2011), Adli zaman yönetimine ilişkin CEPEJ rehber ilkelerinin 7 pilot mahkemede / kurumda uygulanmasına ilişkin raporlar, CEPEJ (2011) 1, s. 15). İrlanda - İrlanda’da Yüksek Mahkemede davalarla ilgili işlemlerde yaşanan gecikmelerin azaltılması için dava yönetimi sistemi kullanılmaktadır. Yargılama sürecinin uzun sürmesi ihtimali yüksek olan davalarda bu durum tespit edilebilmekte ve söz konusu süreç kayda değer ölçüde kısaltılabilmektedir. Hâkim, savunmanın yapılmasının ardından ihtilaf konusu olan durum hakkında soruşturma yapabilir, uygun bazı yargılama öncesi tedbirleri uygulamaya sokabilir ve bu tedbirleri ihtilaf konusu olan mevcut durumla sınırlayabilir veya ona göre uyarlayabilir. Yargılama öncesi prosedürlerin tamamlanması ve yargılamanın kendisi için bir süre biçilebilir. Böylece yargılamada kanıtların ve yasal argümanların ihtilaf konusu olan asıl soruna hassasiyetle odaklanılması mümkün olabilir. Hâkim, davanın yargılamaya hazırlanması sürecinin tamamlanması için bir takvim belirleyebilir; taraflardan gecikmeye ilişkin açıklama getirmelerini talep edebilir ve işlemleri hızlandırmak için gerekli karar veya direktifleri verebilir veya eğer işlemlerin gerçekleştirilme biçiminden memnun değilse uygunsuz veya aşırı uzun süreçlerin neden olduğu masrafları ödenmesini onaylamayabilir. Dava yönetimi, hâkimler tarafından yönetilen ve tarafların avukat ve danışmanlarının katıldığı dava yönetimi toplantıları aracılığıyla gerçekleştirilebilir. Bu toplantı kararları hâkim tarafından başlangıç duruşmasında alınabilir veya eğer bu aşamada bu tür bir karar alınmazsa taraflardan biri yargılama öncesindeki herhangi bir aşamada mahkemeye önerge sunarak dava yönetimi toplantısının gerçekleştirilmesini talep edebilir. Bu tür toplantıların genel amacı, yargılamaya yönelik işlemlerin adil, süratli ve işlem masraflarını en aza indirecek şekilde hazırlanmasını sağlamaktır. Hâkim, işlemlerin zamanında gerçekleştirilmesine ve masrafların azaltılmasına odaklanır ve tarafların süreci kesintiye uğratan davranışlardan kaçınmalarını sağlayıcı yönde hareket eder. Bir dava yönetimi toplantısı gerçekleştirilsin ya da gerçekleştirilmesin, bütün davalarda yargılama öncesinde bir toplantı düzenlenir. Bu toplantıda hâkim, yargılamaya hazırlık sürecinde atılması gereken adımları tespit eder. Hâkim, yargılamanın süresini ve yargılama için gereken hazırlıkları tespit eder. Eğer hâkim, davanın yargılama için hazır olduğu kanaatine ulaşırsa bir duruşma tarihi belirler. Hâkim, taraflardan yargılamayla ilgili dokümanlar hakkında fikir beyan etmelerini ve mutabakata ulaşmalarını talep edebilir. (Kaynak: European Network of Councils for the Judiciary (Avrupa Yargı Konseyleri Ağı), (2011), Project Team on Timeliness (Süreye Uyma Proje Ekibi), Timeliness Report (Süreye Uyma Raporu) 2010-2011, s. 25) Litvanya - Vilnius Bölge İdare Mahkemesi – Üç aydan uzun süre boyunca herhangi bir işlem görmeyen davalar mahkeme başkanının dikkatine sunulur. (Kaynak: CEPEJ (2006), Yargılamada zaman yönetimi ile ilgili “en iyi uygulamalar” derlemesi, CEPEJ (2006), 13, s. 11). Norveç - Frostating Lagmannsrett Temyiz Mahkemesi – İşlemlerin süresi izlenir ve en az üç ayda bir istatistiksel verilerle düzenli olarak değerlendirmeye tabi tutulur. (Kaynak: CEPEJ (2006), Yargılamada zaman yönetimi ile ilgili “en iyi uygulamalar” derlemesi, CEPEJ (2006), 13, s. 11). İsviçre - Dorneck-Thierstein Bölge Mahkemesi (asliye hukuk ve ceza mahkemesi) – DorneckThierstein Bölge Mahkemesi, dava yönetimi konusunda şu kuralı uygulamaktadır: Bütün davalarda bir sonraki aşama için bir süre sınırlaması getirilmelidir. Bu süre sınırlaması kurum dışı (örneğin, bir şikayete yanıt verilmesi) veya kurum içi (örneğin, bir işlemin yeniden başlatılması veya işleme devam edilmesi) özellikte olabilir. Bu da hiçbir davanın askıda kalmamasını sağlamaktadır. Birinci katip, ek tedbir olarak mahkeme idaresinden beklemede olan bütün devaları üç ayda bir kontrol etmesini talep eder. Süre sınırlamasına uyulmayan bir davanın tespit edilmesi halinde yeni bir süre sınırlaması getirilir. (Kaynak: CEPEJ (2011), Adli zaman yönetimine ilişkin CEPEJ rehber ilkelerinin 7 pilot mahkemede / kurumda uygulanmasına ilişkin raporlar, CEPEJ (2011) 1, s. 43). İngiltere - Merkez Londra Adli Yargılama Merkezi – “Küçük Şikayetler, Hızlı Prosedür Ve Çok Katmanlı Prosedür” şeklindeki üç türden herhangi birinin kapsamına giren davalarda mahkeme kullanıcıları süre konusunda tahminde bulunmaya davet edilmekte ve kendilerine dava yönetimiyle ilgili yönerge önerilerinde bulunulmaktadır. Hâkimler ise listeleme yönergelerini sunarken bu tür bilgileri dikkate almaktadır. İdare, taraflara dava kapsamında belirlenen sürelere uygun hareket etmelerine imkan verecek kadar yeterli süre öncesinde adli düzenle ilgili bilgi verilmiş olmasını temin etmelidir. Bekleme süreleri idare tarafından hem elektronik ortamda toplanmış olan veriler aracılığıyla, hem de mahkeme kullanıcısının ihtiyaçlarını karşılamak için hâkimlerle anlaşılarak kararlaştırılmış her türlü bekleme süresini dikkate alarak takip edilmelidir. Bunun gerçekleştirilebilmesi için idareciler her davanın yargılama zamanının belirlenmiş olan sürelere göre gerçekleşmesini sağlamalı ve eğer listelerde belirtilen hedeflere ulaşılması konusunda herhangi bir endişe söz konusu ise bekleme sürelerinin yeniden hedefe uygun hale getirilmesi için ek kaynaklar (yarı zamanlı çalışan hâkimler) kullanılmalıdır. Bir gün veya daha uzun süren mahkeme duruşmaları için, duruşma günlerinin etkin bir şekilde kullanılmasını sağlayacak 15 listeleme uygulamaları getirilmiştir. Bu uygulamalarda uzlaşmaya geç varılması ihtimali dikkate alınırken hâkimlerin listelerinin tam olması sağlanmaktadır. (Kaynak: CEPEJ (2011), Adli zaman yönetimine ilişkin CEPEJ rehber ilkelerinin 7 pilot mahkemede / kurumda uygulanmasına ilişkin raporlar, CEPEJ (2011) 1, s. 35). İngiltere - Yüksek Mahkeme Kraliçe Yargıçlar Dairesi – Yargı davalarının yönetilmesi sürecinde taraflardan birinin gecikmeye yol açıp açmadığı hâkim tarafından belirlenir ve söz konusu tarafın diğer tarafın masraflarını karşılaması için yaptırım uygulanması yoluna gidilir. Eğer gecikmeden mahkeme sorumluysa, gecikmenin yol açtığı ilave masrafların karşılanması için tazminat ödenebilir. Ayrıca, hâkim, tarafların gecikme dolayısıyla karşı karşıya kaldıkları masraflar dolayısıyla avukatları boşa harcanan maliyetler olarak niteleyebilir ve gerekirse iddiayı veya savunmayı reddederek davayı diğer taraf lehine sonuçlandırabilir. Eğer mahkeme personeli veya yönetimi sorumlu ise, bu da mahkemenin performans raporlarında tespit edilerek personel değerlendirmelerine yansıtılır. Bu ise personelin ücret veya terfi sürecini etkileyebilir. (Kaynak: CEPEJ (2011), Adli zaman yönetimine ilişkin CEPEJ rehber ilkelerinin 7 pilot mahkemede / kurumda uygulanmasına ilişkin raporlar, CEPEJ (2011) 1, s. 6). . Bilgilerin toplanması Rehber İlke 6 Mahkemeler, yargılamanın önemli basamaklarına ilişkin bilgiler toplamalı ve bu basamaklar arasında geçen süreyi kayıt altına almalıdır. İzlenen bu basamaklar çerçevesinde Zaman Yönetim Kontrol Listesinin Dördüncü Göstergesi işlenmelidir.3 Yorumlar ve uygulama örnekleri Arnavutluk - Tirana Bölge Mahkemesi – İşlemlerin süresi veya duruşmaların ertelenmesiyle ilgili verilere web sitesi üzerinden ulaşılabilmektedir. (Kaynak: CEPEJ (2006), Yargılamada zaman yönetimi ile ilgili “en iyi uygulamalar” derlemesi, CEPEJ (2006), 13, s. 12). Danimarka - Esbjerg Bölge Mahkemesi – Her davanın yargılama sürelerinin ve mahkemenin verimliliğinin izleme ve değerlendirmesi için mahkeme idaresi tarafından mahkeme istatistikleri kullanılır. (Kaynak: CEPEJ (2006), Yargılamada zaman yönetimi ile ilgili “en iyi uygulamalar” derlemesi, CEPEJ (2006), 13, s. 12). Finlandiya - Turku Bölge İdare Mahkemesi – Aylık istatistikler hazırlanır ve elektronik posta aracılığıyla tüm yargı personeline yollanır. (Kaynak: CEPEJ (2006), Yargılamada zaman yönetimi ile ilgili “en iyi uygulamalar” derlemesi, CEPEJ (2006), 13, s. 12). Finlandiya - Turku Bölge Mahkemesi – Her mahkeme, işlem süreleri ve uygulanan stratejiler ile ilgili bilgi içeren yıllık raporlar yayınlar. (Kaynak: CEPEJ (2006), Yargılamada zaman yönetimi ile ilgili “en iyi uygulamalar” derlemesi, CEPEJ (2006), 13, s. 12). Finlandiya - Bölge İdare Mahkemesi of Turku – Yargı istatistiklerini içeren bir yıllığın ve mahkemelerin performansını konu alan yıllık raporların yayınlanması. Farklı dava türlerindeki bekleme sürelerine ilişkin istatistikleri içeren mahkeme yıllık raporları internet aracılığıyla yayınlanır. (Kaynak: CEPEJ (2006), Yargılamada zaman yönetimi ile ilgili “en iyi uygulamalar” derlemesi, CEPEJ (2006), 13, s. 12). Gürcistan - Tiflis Temyiz Mahkemesi – Mahkeme, mahkeme yönetiminin, hâkimlerin, hâkimler dışındaki personelin ve aynı zamanda mahkeme kullanıcılarının erişimine açık olan kendi elektronik dava yönetimi sistemine sahiptir; ancak mahkeme kullanıcıları bütün veri tabanına değil, yalnızca kendilerini ilgilendiren davalara erişebilmektedir. Adli ve idari davalarda sistem, Zaman Yönetimi Kontrol Listesi’nin dördüncü göstergesinde tanımlanan 12 ilerleme göstergesinin onunu kullanmaktadır. Yalnızca “v. Hazırlık toplantısının veya ön duruşmanın gerçekleştirilmesi ve 3 Zaman yönetimi Kontrol Listesi (CEPEJ(2005)12Rev). 16 Rehber İlke n. 6 zamanlaması” ile “vii. Teknik bilirkişi araştırmasının varlığı ve süresi”. Mahkeme xiii – xvii no’lu göstergeleri de kullanmamaktadır; bunun nedeni söz konusu göstergelerin işlemlerin temyiz aşamasıyla ilgili olmasıdır. (Kaynak: CEPEJ (2011), Adli zaman yönetimine ilişkin CEPEJ rehber ilkelerinin 7 pilot mahkemede / kurumda uygulanmasına ilişkin raporlar, CEPEJ (2011) 1, s. 15). Letonya - Riga Merkezi Bölge Mahkemesi – Mahkeme idaresi, bütün mahkeme personeli ve diğer mahkemeler, Mahkemenin Bilgi Sistemine erişebilmektedir. Bu sistemde davalarla ilgili verilere yer verilmektedir. (Kaynak: CEPEJ (2006), Yargılamada zaman yönetimi ile ilgili “en iyi uygulamalar” derlemesi, CEPEJ (2006), 13, s. 12). Norveç - Nedre Romerike Tingrett – Bu mahkeme – Bir Norveç mahkemesi olarak bu mahkeme, davalarda kaydedilen ilerlemeyi takip eden yurt çapında bir elektronik sistem kullanmaktadır. Sistemdeki bilgilere hem mahkeme idareleri, hem de hâkimler tarafından erişilebilmektedir. Olağan özel hukuk davalarında elektronik dava işleme sistemi, kaydedilen ilerlemeye ilişkin ilk on bir noktayı (veya aşamayı) kaydeder; bu noktalar zaman yönetimi kontrol listesinin dördüncü göstergesinde tanımlanmaktadır. Muhtemelen listede başka noktalar da yer almaktadır; ancak bir asliye hukuk mahkemesi olan pilot mahkeme, işlemlerin diğer aşamalarıyla ilgilenmemektedir. Daha önce de belirtildiği üzere, sistem süre aşımı olduğunda elektronik uyarılarda da bulunmaktadır. (Kaynak: CEPEJ (2011), Adli zaman yönetimine ilişkin CEPEJ rehber ilkelerinin 7 pilot mahkemede / kurumda uygulanmasına ilişkin raporlar, CEPEJ (2011) 1, s. 36). Slovenya - Nova Gorica Bölge Mahkemesi – Adalet Bakanlığı’nın yıllık raporunda istatistikler yayınlanmaktadır. (Kaynak: CEPEJ (2006), Yargılamada zaman yönetimi ile ilgili “en iyi uygulamalar” derlemesi, CEPEJ (2006), 13, s. 12). İspanya - Barselona 3 no’lu Ticaret Mahkemesi – Her mahkeme her üç ayda bir beklemede olan davalarla ilgili istatistikler hazırlamak zorundadır; bu istatistikler Consejo general del poder judicial (Yargı Konseyi) tarafından yayınlanır. (Kaynak: CEPEJ (2006), Yargılamada zaman yönetimi ile ilgili “en iyi uygulamalar” derlemesi, CEPEJ (2006), 13, s. 12). Rehber İlke 7 Toplanan bilgiler, çalışmalarında kullanmak üzere mahkemelere, hakimlere ve adaletin yönetiminden sorumlu olan merkezi makamlara temin edilmelidir. Bilgiler uygun formatta olmak kaydıyla taraflar ve kamuoyuyla da paylaşılmalıdır. .4 Yorumlar ve uygulama örnekleri Avusturya - Linz Bölge Mahkemesi – Adalet Bakanlığı tarafından geliştirilen elektronik yasal iletişim ağı sayesinde dava dosyalarının elektronik ortamda hazırlanması ve mahkemeler ile taraflar arasında veri alış verişinin sağlanması mümkün olmaktadır. Bütün hâkimler, beklemede olan davaların sayısını sürelerine göre sınıflandırılmış halde (diğer bir deyişle, 1, 2 veya 3 yıldan fazla) içeren bir özet almaktadır. Mahkeme başkanları bu bilgilere dayanarak uygun tedbirleri alırlar ve örneğin dava yükünü daha dengeli hale getirir veya disiplin işlemi başlatırlar. Taraflar da hâkimin işlemleri zamanında gerçekleştirmediği kanaatine sahip oldukları takdirde temyiz mahkemesinden, işlemlerin özel bazı kısımları için süre sınırlaması getirmesini talep edebilirler. (Kaynak: CEPEJ (2006), Yargılamada zaman yönetimi ile ilgili “en iyi uygulamalar” derlemesi, CEPEJ (2006), 13, s. 17). Finlandiya - Turku Bölge Mahkemesi – Özel hukuk davaları ve ceza davaları ile ilgili olarak verilen e-hizmet sayesinde taraflar arasında ve ceza yargılaması zinciri boyunca bilgi ve belge alış verişi gerçekleştirilebilmektedir. (Kaynak: CEPEJ (2006), Yargılamada zaman yönetimi ile ilgili “en iyi uygulamalar” derlemesi, CEPEJ (2006), 13, s. 17). 4 Örneğin, mahkemenin internet sitesinde. 17 Macaristan - Veszprem Belediye Mahkemesi – Yüksek mahkeme, alt mahkemelerin aylık raporlarını izler ve 2 yıldan uzun süredir beklemede olan davaların sonuca bağlanması için aylık denetimlerde bulunur. (Kaynak: CEPEJ (2006), Yargılamada zaman yönetimi ile ilgili “en iyi uygulamalar” derlemesi, CEPEJ (2006), 13, s. 9). Rehber İlke n. 7 Letonya - Riga Central Bölge Mahkemesi – Mahkeme başkanı, davaların zamanında incelenmesine ilişkin sorunlar ve çözümleri hakkında tartışmak üzere hâkimlerle aylık toplantılar düzenler. (Kaynak: CEPEJ (2006), Yargılamada zaman yönetimi ile ilgili “en iyi uygulamalar” derlemesi, CEPEJ (2006), 13, s. 9). Norveç - Nedre Romerike Tingrett – Mahkeme, basılı olan, ancak internetten de indirilebilen bir 5 yıllık rapor yayınlar. Ayrıca, mahkemenin web sitesinde ortalama dava işlem süresiyle ilgili özetlere ve Norveç Parlamentosu tarafından belirlenen ulusal standartlara yer verilmektedir. Hem mahkeme personeli, hem de ulusal mahkeme idaresi yukarıda belirtilen bilgilere erişebilmektedir. (Kaynak: CEPEJ (2011), Adli zaman yönetimine ilişkin CEPEJ rehber ilkelerinin 7 pilot mahkemede / kurumda uygulanmasına ilişkin raporlar, CEPEJ (2011) 1, s. 36). Norveç - Midhordland Tingrett Bölge Mahkemesi – Bölge mahkemesi başkanı aylık incelemelerde bulunarak mahkemenin toplam işlem saatlerini gösteren aylık istatistik raporunu edinir. Tarafların Hâkim Denetleme Konseyi’ne hâkimle ilgili şikayette bulunabilmelerine olanak sağlayan bir prosedür mevcuttur. (Kaynak: CEPEJ (2006), Yargılamada zaman yönetimi ile ilgili “en iyi uygulamalar” derlemesi, CEPEJ (2006), 13, s. 9). İngiltere - Çevrimiçi olarak para talep edebilme olanağı ile vatandaşların ve iş adamlarının internet üzerinde yaklaşık 150.000 Euro’ya kadar dava açmalarına imkan sağlamaktadır. (Kaynak: CEPEJ (2006), Yargılamada zaman yönetimi ile ilgili “en iyi uygulamalar” derlemesi, CEPEJ (2006), 13, s. 17). Sürekli analiz Rehber İlke 8 Toplanan tüm bilgiler sürekli olarak analiz edilmeli ve performansın izlenmesi ve geliştirilmesi alanında kullanılmalıdır. Yorumlar ve uygulama örnekleri Gürcistan - Tiflis Temyiz Mahkemesi – Mahkeme yönetimi, davalarla ilgili durum hakkında her gün bilgi almakta ve gerektiği takdirde mevcut sorunlarla ilgili toplantılar düzenlenmektedir. Her ay bütün hâkimlerin performansına ilişkin istatistiksel veriler hazırlanmakta ve kayda değer bir düşüş tespit edildiği takdirde durum inceleme altına alınmaktadır. (Kaynak: CEPEJ (2011), Adli zaman yönetimine ilişkin CEPEJ rehber ilkelerinin 7 pilot mahkemede / kurumda uygulanmasına ilişkin raporlar, CEPEJ (2011) 1, s. 15). Norveç - Nedre Romerike Tingrett – Mahkemede her ay gerçekleştirilen lider ekip toplantılarında olağan özel hukuk davaları ve ceza davalarıyla ilgili raporlar tartışılmaktadır. Mal ve icra davalarıyla ilgili raporlar her üç ayda bir veya özel bazı koşulların oluşması halinde daha sık periyotlarla tartışılmaktadır. Buna verilebilecek bir örnek, iflas davalarında artışa yol açabilecek olan mevcut ekonomik kriz koşullarıdır. Zaman kullanımına ilişkin hedeflerden belirgin sapmaların ortaya çıkması halinde tedbir alınır – örneğin, davalar hâkimler arasında yeniden dağıtılır. Dava işlemlerinin süratle gerçekleştirilmesi, pilot mahkemenin birincil amaçlarından biri olduğu için, istatistiklerin ve diğer bilgilerin incelenmesi yönünde çaba sarf edilir. Örnekte de belirtildiği gibi, inceleme istatistiksel bilgiyle sınırlı değildir. Bir başka örnek: 2009 yılında fazla mesailer konusunda ulusal çapta gerçekleştirilen polis grevi, ceza davalarındaki soruşturmaları kayda değer ölçüde yavaşlatmış ve bu da polis teşkilatındaki işlemlerin önemli ölçüde birikmesine yol açmıştır. 5 Bakınız http://www.domstol.no/DAtemplates/Article____13797.aspx?epslanguage=NO 18 Ceza davalarının akışında büyük çaplı bir birikmenin ortaya çıkması halinde mahkeme, yerel polis ve savcılık teşkilatındaki tıkanmanın nasıl seyrettiğine ilişkin güncel bilgi edinmeye çalışmaktadır. (Kaynak: CEPEJ (2011), Adli zaman yönetimine ilişkin CEPEJ rehber ilkelerinin 7 pilot mahkemede / kurumda uygulanmasına ilişkin raporlar, CEPEJ (2011) 1, s. 36). İsveç - Bütün İsveç mahkemeleri Vera isimli yeni elektronik dava yönetimi sistemini kullanmaya başlamıştır. Vera veri tabanı sayesinde farklı amaçlarla bilgi derlemek mümkün olabilmektedir. SIV (Vera istatistik) sistemi aracılığıyla Vera bünyesindeki bilgiler arasında arama yapılabilmekte ve mahkemelerden elde edilen raporlara dayanılarak veri özetleri elde edilebilmektedir. Rehber İlke n.Vera’da 8 saklanan bütün veriler yalnızca istatistik raporlarının hazırlanmasında kullanılmamaktadır; sistemdeki araçlarla başka analizlerin yapılması da mümkündür. Örneğin, Vera’nın arama işlevi kullanılarak belirli bir kişinin taraf olduğu bütün yasal işlemleri sunan bir özet rapor hazırlanabilmektedir. Vera’nın arama işlevi ve SIV raporları örneğin Excel hesaplama işlevlerinin de yardımıyla farklı amaçlar doğrultusunda da kullanılabilmektedir. Bu tür prosedürlere örnek olarak belirli bir mahkemenin veya mahkemedeki bir dairenin idari süre sınırlamalarıyla ilgili durumunu gösteren bir modelin üretilmesi gösterilebilir. Şu anki ana mesele, faydalı bilgi türlerinin tanımlanmasıdır. (Kaynak: CEPEJ (2007), Yargı sistemlerinde zaman yönetimi: Kuzey Avrupa üzerine bir inceleme, CEPEJ (2007), s. 46). İsviçre - Dorneck-Thierstein Bölge Mahkemesi (asliye hukuk ve ceza mahkemesi) – Solothurn Kantonu Mahkeme İdare Komisyonu’nun üzerinde olan mahkeme, düzenli istatistikler ve listeler talep etmektedir; mahkeme aynı zamanda JURIS 2011 mahkeme idaresi uygulamasını kullanarak kendi istatistiklerini de tutmaktadır. (Kaynak: CEPEJ (2011), Adli zaman yönetimine ilişkin CEPEJ rehber ilkelerinin 7 pilot mahkemede / kurumda uygulanmasına ilişkin raporlar, CEPEJ (2011) 1, s. 43). İngiltere - Yüksek Mahkeme Kraliçe Yargıçlar Dairesi – Yönetimle ilgili bilgilerin toplanması sayesinde öncelikler yeniden değerlendirilir ve kaynaklar yeniden dağıtılır. Yönetimle ilgili bu performans bilgilerinin toplanmaması halinde sorunlar tanımlanamayacak ve performanstaki düşüşler devam edecektir. (Kaynak: CEPEJ (2011), Adli zaman yönetimine ilişkin CEPEJ rehber ilkelerinin 7 pilot mahkemede / kurumda uygulanmasına ilişkin raporlar, CEPEJ (2011) 1, s. 9). Rehber İlke 9 Analizlerin sonuçlarına ilişkin en az yılda bir kez olmak kaydıyla periyodik raporlar hazırlanmalı ve bu raporlarda uygun tavsiyelere yer verilmelidir. Yorumlar ve uygulama örnekleri İsveç - İsveç ulusal Mahkeme İdaresi, farklı davalarda kullanılan güncel ortalama süreleri ve altı ve on iki aydan daha eski davaları dikkate alarak istatistiksel takipte bulunmaktadır. Ulusal Mahkeme İdaresi, işleyiş planlaması ve takip süreçlerinde destek sağlayan araçlar geliştirmek suretiyle de mahkemelere yardımcı olur. Mahkemeler kendi takip süreçlerine sahiptir ve çoğunluğu belirli bir süredir beklemede olan davalar hakkında raporlar yayınlar. Bu raporlarda örneğin gecikmenin gerekçelerine ilişkin açıklamalar bulunabilir. (Kaynak: CEPEJ(2007), Yargı sistemlerinde zaman yönetimi: Kuzey Avrupa üzerine bir inceleme, CEPEJ (2007), s. 18). İsviçre - Dorneck-Thierstein Bölge Mahkemesi (asliye hukuk ve ceza mahkemesi) – Mahkeme bünyesinde düzenli olarak istatistikler hazırlanır. Daha sonra mümkün olan tedbirler alınır. Her üç ayda bir bütün davalar kontrol edilerek süre sınırlamalarının mevcut olup olmadığı incelenir; gerekirse süre sınırlamaları tespit edilir. Mahkeme yönetimi, denetleme makamına (Solothurn Kantonu Parlamentosu) yılda bir kez rapor sunar. Söz konusu rapor, Dorneck-Thierstein Bölge Mahkemesi’nin ifadelerine dayandırılır. Mahkeme idaresinin mahkeme yönetimiyle ilgili raporu, yüksek mahkeme başkanının ve mahkeme idarecisinin Yargı Bölgesini ziyaret ettiklerini ve kendileriyle 2009 yılında dava yönetimiyle ilgili yıllık sözleşmeye dayalı bir görüşmede bulunduğunu göstermektedir. Raporda aynı zamanda, iki yıldan uzun süredir beklemede olan davalarla ilgili işlemlerin mümkün mertebe hızlı tamamlanmasına ilişkin önerilere de yer verilmektedir. 19 (Kaynak: CEPEJ (2011), Adli zaman yönetimine ilişkin CEPEJ rehber ilkelerinin 7 pilot mahkemede / kurumda uygulanmasına ilişkin raporlar, CEPEJ (2011) 1, s. 43). İsviçre - JURIS iş yönetimi uygulaması süreç denetimi için gerekli verileri içermektedir ve gerekli istatistiklerin üretilmesine izin vermektedir. Adalet raporu Dorneck-Thierstein Bölge Mahkemesi’nin dava ve zaman yönetimi ile ilgili genel istatistiklerini içermektedir: iş hukuku ve medeni hukuk yasal çözüm istatistikleri, Ceza hukuku ve özellikle dava süresi ile ilgili göstergeler). İlke n. 9 7 pilot (Kaynak: CEPEJ (2011), Adli zaman yönetimine ilişkin CEPEJ rehber Rehber ilkelerinin mahkemede / kurumda uygulanmasına ilişkin raporlar, CEPEJ (2011) 1, s. 40). Saptanan hedefler Rehber İlke 10 Daha üst düzeyde (ulusal, bölgesel) belirlenen standart ve hedeflerin yanı sıra, bireysel olarak mahkemeler düzeyinde de özel hedefler belirlenmelidir. Bu hedeflerin belirlenmesi sürecine aktif şekilde önderlik etmeleri veya katılmaları adına, mahkemelere gereken yetki ve bağımsızlık tanınmalıdır. Yorumlar ve uygulama örnekleri Norveç - Nedre Romerike Tingrett – Mahkeme, yıllık raporlarında dava işlem süreleriyle ilgili ulusal standartlara açıkça bağlı olduğunu ifade eder ve bunları bir ölçüde detaylandırmaktadır. Mahkeme, ulusal standartların mevcut olmadığı durumlarda zaman kullanımıyla ilgili kendi hedeflerini belirler. Mahkemenin yıllık planındaki hedefe göre bütün olağan özel hukuk davalarının yüzde 95’i 180 gün içinde, bütün küçük davaların yüzde 75’i 90 gün içinde sonuçlandırılacaktır. Pilot mahkeme, davaların süratle sonuçlandırılması konusunda Norveç’teki en iyi asliye mahkemesi olma hedefine de sahiptir. Başka mahkemelerle karşılaştırma için ulusal istatistikler kullanılmaktadır. (Kaynak: CEPEJ (2011), Adli zaman yönetimine ilişkin CEPEJ rehber ilkelerinin 7 pilot mahkemede / kurumda uygulanmasına ilişkin raporlar, CEPEJ (2011) 1, s. 37). İngiltere - Yüksek Mahkeme Kraliçe Yargıçlar Dairesi – Mahkeme ofisinin belirli bölümleri için yerel hedefler belirlenmiştir. Değişik iş türleri için hedef tamamlama süreleri belirlenebilmekte ve kaydedilen ilerlemenin takip edilmesi için günlük raporlar hazırlanmaktadır. Bu bilgiler, azami verimliliğin sağlanması amacıyla yerel kaynak dağılımında kullanılmaktadır. (Kaynak: CEPEJ (2011), Adli zaman yönetimine ilişkin CEPEJ rehber ilkelerinin 7 pilot mahkemede / kurumda uygulanmasına ilişkin raporlar, CEPEJ (2011) 1, s. 8). İngiltere - Londra Merkez Adli Yargılama Merkezi – Adliye müdürleri, yerel hedeflerin belirlenmesi sürecinde yerel hâkimlerle işbirliği içinde çalışılmasını sağlamalıdır. Hâkimlerin günlük çalışmalarının düzenlenme biçimi ve hâkimlerin öncelikli konularla ilgilenmesi belirleyici önemde olduğu için tam özerklik tanınamaz. Ara uygulamalar, ihtiyati tedbirlerle ilgili acil konular ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin uygulamalar için yerel hedeflerin belirlenmesinde ilerleme kaydedilmiştir. Yerel yargı listeleme politikasında ailesel konular dahil olmak üzere yerel düzeyde mutabık kalınan hedeflere yer verilmekte ve bu da belirli bir hedef dönem içinde listeye alınması gereken dava sayı ve türleriyle ilgili olarak idari personele gerekli bilgileri sağlamaktadır. (Kaynak: CEPEJ (2011), Adli zaman yönetimine ilişkin CEPEJ rehber ilkelerinin 7 pilot mahkemede / kurumda uygulanmasına ilişkin raporlar, CEPEJ (2011) 1, s. 11). Rehber İlke 11 Hedefler amaçların açık tanımını içermeli ve ulaşılabilir olmalıdır. yayımlanmalı ve periyodik olarak yeniden değerlendirmeye tabi tutulmalıdır. Hedefler Yorumlar ve uygulama örnekleri Norveç - Nedre Romerike Tingrett – Zaman kullanımına ilişkin ulusal hedefler, ulusal makamlar (Parlamento, Adalet Bakanlığı, Ulusal Mahkeme İdaresi) tarafından düzenli olarak onaylanmakta 20 veya gözden geçirilmektedir. Ulusal Mahkeme İdaresi, bütün asliye mahkemeleriyle ilgili her altı ayda bir rapor hazırlamaktadır. Mahkeme aynı zamanda, Ulusal Mahkeme İdaresi’ne yıllık planda belirlenen hedeflere ne derece ulaşıldığına dair yıllık rapor sunmakta ve metin içinde kullanılan rakamlar hakkında yorum ve açıklamalarda bulunmaktadır. Yıllık rapor, başka konularla ilgili yorumlar da içermektedir. (Kaynak: CEPEJ (2011), Adli zaman yönetimine ilişkin CEPEJ rehber ilkelerinin 7 pilot mahkemede / kurumda uygulanmasına ilişkin raporlar, CEPEJ (2011) 1, s. 37). İsviçre - Dorneck-Thierstein Bölge Mahkemesi (asliye hukuk ve ceza mahkemesi) – Yıllık sözleşmede Dorneck-Thierstein Bölge Mahkemesi için onaylanan hedeflere yer verilmektedir. Bu hedefler, münferit hedefleri (yakın zamanda gerçekleşecek olan personel değişiklikleriyle başa çıkma gibi), göstergeleri (karar oranları ve karar süreleri) içermektedir. Bir önceki yılın yıllık raporu, bu hedeflerin gerçekçi olduğunu göstermektedir. Hedefler yayınlanmayacaktır. Yıllık raporda, altı aylık raporda ve ilerleme raporunda yalnızca mahkemenin performansı (karar oranları ve karar süreleri) yayınlanacaktır. Yıllık sözleşmenin içeriği her yıl gözden geçirilecek ve gerekirse yeniden belirlenecektir. (Kaynak: CEPEJ (2011), Adli zaman yönetimine ilişkin CEPEJ rehber ilkelerinin 7 pilot mahkemede / kurumda uygulanmasına ilişkin raporlar, CEPEJ (2011) 1, s. 44). İngiltere - Yüksek Mahkeme Kraliçe Yargıçlar Dairesi – Yıllık hedefler ile bu hedefler karşısında gerçekleşen performansa ilişkin bilgiler yayınlanmaktadır. Bu hedefler her yıl, bir önceki yılın sonuçlarının değerlendirilmesinin ardından yeniden belirlenmekte ve bu hedeflerin erişilebilir olduğu düşünülmektedir. Bazı yerel hedefler ve bunlarla bağlantılı performans da kamuoyunun ve diğer mahkeme kullanıcılarının dikkatine sunulmakta ve söz konusu performans, kullanıcı grubu toplantılarında tartışılmaktadır. (Kaynak: CEPEJ (2011), Adli zaman yönetimine ilişkin CEPEJ rehber ilkelerinin 7 pilot mahkemede / kurumda uygulanmasına ilişkin raporlar, CEPEJ (2011) 1, s. 9). İngiltere - Londra Merkez Adli Yargılama Merkezi – Dava türüne göre gerçekleşen iş akışı, hâkimlerin müsaitlik durumu ve davanın önemi göz önüne alındığında hedeflerin erişilebilir olduğu değerlendirilmektedir. Listeleme politikası düzenli olarak gözden geçirilmektedir. Bu düzenli gözden geçirme zorunludur; çünkü mevzuatta, iş akışlarında ve yargıyla ilgili kaynaklarda değişiklik olması önemli birer etmen olarak gözden geçirmede dikkate alınmalıdır. Belirlenen politika yayınlanmalı ve mahkeme kullanıcıları da hedeflerden haberdar edilmelidir. (Kaynak: CEPEJ (2011), Adli zaman yönetimine ilişkin CEPEJ rehber ilkelerinin 7 pilot mahkemede / kurumda uygulanmasına ilişkin raporlar, CEPEJ (2011) 1, s. 11). Rehber İlke 12 Hedefler, mahkemenin performansının değerlendirilmesinde de kullanılabilir. Hedeflere ulaşılamaması halinde, durumun telafi edilmesi adına somut adımlar atılmalı ve eylemler gerçekleştirilmedir. Yorumlar ve uygulama örnekleri İsviçre - Dorneck-Thierstein Bölge Mahkemesi (asliye hukuk ve ceza mahkemesi) – Hedeflenen karar oranı ve karar süresine yıllık raporda yer verilecek ve üstün randımanın kanıtı olarak değerlendirilecektir. Mahkeme ile denetleme makamı arasındaki müzakerelerde, gereken tedbirlere de karar verilecektir. (Kaynak: CEPEJ (2011), Adli zaman yönetimine ilişkin CEPEJ rehber ilkelerinin 7 pilot mahkemede / kurumda uygulanmasına ilişkin raporlar, CEPEJ (2011) 1, s. 44). İngiltere - Londra Merkez Adli Yargılama Merkezi – Ulusal hedefler her şeyden önce mahkemenin performansının değerlendirilmesinde kullanılmaktadır; çünkü bütün mahkemeler bu hedefler dikkate alınarak değerlendirmeye tabi tutulmaktadır. Yerel hedefler, performans ölçümünde de kullanılmaktadır. Kullanıcının bakış açısından yaklaşıldığında da bu hedefler daha az önemli değildir; ulusal ve yerel hedefler arasındaki ilişki iç içe geçmiştir. Örneğin, devamı gelmeyen dava yönetimi duruşmalarıyla ilgili hedefin tutturulamaması, ana duruşmalara da önemli ölçüde etki edebilmekte ve mahkeme performansına olumsuz şekilde yansımaktadır. 21 (Kaynak: CEPEJ (2011), Adli zaman yönetimine ilişkin CEPEJ rehber ilkelerinin 7 pilot mahkemede / kurumda uygulanmasına ilişkin raporlar, CEPEJ (2011) 1, s. 11). Rehber İlke n. 12 Kriz yönetimi Rehber İlke 13 Mahkeme düzeyinde belirlenmiş olan hedeflerden önemli derecede sapma olması halinde, sorunun nedeninin hızlı ve yeterli şekilde ele alınmasına yönelik özel araçlar mevcut olmalıdır. Yorumlar ve uygulama örnekleri İsviçre - Dorneck-Thierstein Bölge Mahkemesi (asliye hukuk ve ceza mahkemesi) – Yıllık sözleşmede, göstergelerin ve iki yıldan uzun süredir beklemede olan davalara ilişkin listenin yıl ortasında ve yılsonunda sunulması ve belirgin bir sapmanın görülmesi halinde bölge mahkemesi başkanının bu durumun gerekçeleri hakkında İdari Mahkeme Komisyonu’na derhal bilgi vermesi öngörülmektedir. Bu rapor verme zorunluluğunun amacı, sapmaların erkenden tespit edilmesi ve gerekirse özel bazı tedbirlerin zamanında alınabilmesidir. (Kaynak: CEPEJ (2011), Adli zaman yönetimine ilişkin CEPEJ rehber ilkelerinin 7 pilot mahkemede / kurumda uygulanmasına ilişkin raporlar, CEPEJ (2011) 1, s. 45). İngiltere - Yüksek Mahkeme Kraliçe Yargıçlar Dairesi – Yerel hedeflerle ilgili sonuçlar üst düzey yönetime sunulmaktadır; hedeflerin tutturulamamasından mahkemeler sorumludur ve söz konusu başarısızlığın düzeltilmesi için bir öneri ve plan geliştirmesi talep edilir. Yöneticilerin proaktif olmaları ve en erken aşamada telafi edici tedbirler almaları büyük önem taşımaktadır. (Kaynak: CEPEJ (2011), Adli zaman yönetimine ilişkin CEPEJ rehber ilkelerinin 7 pilot mahkemede / kurumda uygulanmasına ilişkin raporlar, CEPEJ (2011) 1, s. 9). Taraflar ve avukatlarla zamanlama konusunda anlaşılması Rehber İlke 14 Uygun hallerde, hâkim adli sürece dâhil olan tüm katılımcılarla birlikte adli işlemlerin takvimi konusunda bir anlaşmaya varmaya çalışmalıdır. Bu amaçla, uygun mahkeme personeli (kâtipler) ile bilgi teknolojisinden de yardım almalıdır. Yorumlar ve uygulama örnekleri İtalya - Turin Asliye Mahkemesi – İtalya’da adli işlemlere son dönemde getirilen reformlar her bir hâkimin tüm adli işlemlerin başlangıcında sürece ilişkin bir takvim çizmesi ihtiyacını da beraberinde getirmiştir. Bu takvimler kapsamında avukatların tavsiyelerini göz önünde bulunduran hâkim, sürecin her bir adımının ne zaman gerçekleşeceğini “öngörür” ve “tahmin eder”. Dahası, Başkan tarafından dolaşıma sokulan rehber ilkelere göre, her bir hâkim, tarafları sulhe teşvik etmelidir. Bu duruşmalar sırasında hâkimler dostane bir çözümün getireceği avantajları taraflara anlatırlar ve aynı zamanda izlenecek yolun ne olabileceğini de betimlerler. (Kaynak: CEPEJ (2011), Adli zaman yönetimine ilişkin CEPEJ rehber ilkelerinin 7 pilot mahkemede / kurumda uygulanmasına ilişkin raporlar, CEPEJ (2011) 1, s. 20). Norveç – Hâkim esas duruşmanın aktif biçimde yönlendirilmesinden sorumlu olmalıdır. Bu, örneğin, sürece konsantre olunmasının ve mahkeme için veya sürece dâhil olan taraflar için zaman israfı anlamına gelmeksizin gerçekleştirilmesinin temin edilmesini içerir. Norveç’te hâkimin sürecin başlangıcında taraflarla zaman çerçevesinin üzerinden geçmesi ve dava hakkı, kanıtlar vs. ile ilgili olası anlaşmazlıkları açıklığa kavuşturması gerektiği belirtilmiştir. Ayrıca, mahkemelerin, adli konuların ele alınma sürecini 22 güçlendirebilecek ve zenginleştirebilecek araçların geliştirilmesi için yerel avukat örgütlerinin temsilcileri ile toplantılar düzenlemesi gerektiği öne sürülmüştür. Hazırlık çalışmasına ve adli konular kapsamındaki esas duruşmaların gerçekleştirilmesine yönelik rehber ilkelerin avukatlarla birlikte planlanması ve geliştirilmesi gerektiği de ileri sürülmüştür. Yeni rehber ilkelerin benimsendiği veya mahkeme pratiklerine başka değişikliklerin getirildiği her durumda, bir mahkeme temsilcisinin yerel avukat derneğinin üye toplantılarına katılması arzu edilir bir durumdur. Avukatları işbirliğine dâhil etmek önem arz etmektedir. Olası en iyi uygulamaların oluşturulması amacıyla rehber ilkelerin geliştirilmesi için farklı mahkemeler arasında işbirliğine başvurulmalıdır. (Kaynak: CEPEJ (2007), Yargı sistemlerinde zaman yönetimi: Kuzey Avrupa üzerine bir inceleme, CEPEJ (2007), s. 24). İsveç - Hem özel hukuk hem de ceza davalarını kapsayan İsveç Hukuk Muhakemeleri Usul Kanunu’na getirilen bir dizi değişiklik genel mahkemelerdeki adli işlemleri modernize etmek üzere gündeme getirilmiştir. Çok sayıda değişiklik önerisi, yeni teknolojilerin kullanımı ile ilgilidir. Sürece dâhil olan taraflar veya tanıklar mahkeme salonunda bulunmak yerine video konferans yoluyla mahkeme süreçlerine katılabileceklerdir. Bir kişinin video bağlantısı ile katılıp katılamayacağına karar verirken, mahkeme aksi halde gündeme gelecek maliyeti ve zahmeti, ayrıca kişinin fiziksel olarak mahkeme salonunda bulunmaktan korkup korkmadığını göz önünde bulundurmalıdır. Video konferansın kullanılmasının bir koşulu, bunun uygunsuz görülmemesidir. Dahası, bölge mahkemesinde verilen tanıklık video ile kaydedilecektir. Bu kayıt daha sonra Temyiz Mahkemesi’nde kullanılabilir. Bu da Temyiz Mahkemesi’ndeki müzakerelerin asliye mahkemesince bilinen olgularla sınırlı tutulmasını sağlayacaktır. Video teknolojisinin kullanımı tanıkların ve tarafların mahkeme huzuruna çıkamaması nedeniyle mahkeme süreçlerinin ertelenmek zorunda olması riskini azaltacaktır. Aynı zamanda duruşmaların planlanmasını ve yapılmasını kolaylaştıracaktır ki bu da daha hızlı bir yargılama süreci sonucunu doğuracaktır. Ayrıca, tüm makul çabalara rağmen, kanıtları dinlemesinin imkânsız olduğunun ortaya çıkması ve mahkeme kararının daha fazla ertelenmesinin mümkün olmaması durumunda, mahkemenin kanıtları reddedebilmesi önerilmektedir. Davaya karar vermeden önce bir esas duruşmanın yapılması, cezai davalarda izlenen normal prosedürdür. Gelecekte ise bir para cezası dışında herhangi bir ceza vermek için bir neden bulunmadığında, bölge mahkemesinin bir ana duruşma yapmaksızın ceza davalarında hüküm vermesi mümkün olacaktır, ancak bunun için taraflardan herhangi birisinin bir ana duruşma talebinde bulunmamış olması veya böyle bir duruşmanın adli soruşturma adına gerekli olmaması şarttır. (Kaynak: CEPEJ (2007), Yargı sistemlerinde zaman yönetimi: Kuzey Avrupa üzerine bir inceleme, CEPEJ (2007), s. 42). İsviçre – Dorneck-Thierstein Bölge Mahkemesi (asliye hukuk mahkemesi ve ceza mahkemesi) – Yeni bir davanın mahkemeye ulaşması üzerine atılacak adımlara derhal başlanacaktır ve bu adımlar uygun hallerde sürece dâhil olan taraflarla anlaşma içerisinde belirlenecektir. (Kaynak: CEPEJ (2011), Adli zaman yönetimine ilişkin CEPEJ rehber ilkelerinin 7 pilot mahkemede / kurumda uygulanmasına ilişkin raporlar, CEPEJ (2011) 1, s. 45). Birleşik Krallık – Yüksek Mahkeme Kraliçe Yargıçlar Dairesi – Süreç sırasında taraflar fiziksel olarak ya da telefon vasıtasıyla hazır bulunup zaman çizelgesiyle ve gelecekte görülecek duruşmalarla ilgili tartışmalara dâhil olurlar. Eğer taraflardan birisi mahkemeye katılmazsa, mahkeme, kararları söz konusu tarafın yokluğunda alacaktır. Mahkemeye aynı zamanda tarafların üzerinde uzlaştığı bir sulh önerisi sunulabilir. Bu öneri hâkim tarafından dikkate alınacak ve makul olması durumunda kabul edilecektir, makul olmaması durumunda ise tarafların bir duruşmaya katılması istenecektir. (Kaynak: CEPEJ (2011), Adli zaman yönetimine ilişkin CEPEJ rehber ilkelerinin 7 pilot mahkemede / kurumda uygulanmasına ilişkin raporlar, CEPEJ (2011) 1, s. 7). Birleşik Krallık - Sanal Mahkemeler (Video ve Telefon Konferansları): bu plan hapishaneler ve polis merkezleri ile kurulan IT ve video bağlantıları kullanımını içermektedir. Telefon konferansları ihtilaflı ve hayati olgulara karar verilmesinde ihtiyaç duyulan tanıklıklarda normal şartlarda kabul edilmeyecektir. (Kaynak: Avrupa Yargı Konseyleri Ağı, (2011), Süreye Uyma Proje Ekibi, Süreye Uyma Raporu 2010-2011, s.24) Rehber İlke 15 Uzlaşılan takvimden sapmalar minimal düzeyde olmalıdır ve gerekçeli durumlarla sınırlı olmalıdır. Prensipte, belirlenen süre sınırlarının uzatılması yalnızca tüm tarafların uzlaşısıyla veya adaletin çıkarları gerektirirse mümkün olacaktır. Yorumlar ve uygulama örnekleri 23 Çek Cumhuriyeti – Prag Bölgesi – Tarafların süre uzatımı talepleri ancak süreç içerisinde sunulmuş olan kanıtlar kullanılabiliyorsa kabul edilir (Hukuk Muhakemeleri Usul Kanunu madde 95 fıkra 2). Uzmanlık gerektiren davalarda, süre sınırlaması mahkeme tarafından belirlenecektir. Gecikme durumunda, bilirkişiden bir para cezası yaptırımı çerçevesinde raporu sunması talep edilebilir. Rehber İlke no. 15 (Kaynak: CEPEJ (2011), Adli zaman yönetimine ilişkin CEPEJ rehber ilkelerinin 7 pilot mahkemede / kurumda uygulanmasına ilişkin raporlar, CEPEJ (2011) 1, s. 4). Danimarka - Esbjerg Bölge Mahkemesi – Mahkeme yargılama süreci sırasında gereksiz ertelemelerden kaçınmak üzere davanın takvimini planlamak için savcı ve savunma avukatı ile toplantılar düzenler. (Kaynak: CEPEJ (2006), Yargılamada zaman yönetimi ile ilgili “en iyi uygulamalar” derlemesi, CEPEJ (2006), 13, s. 15). İtalya - Turin Asliye Mahkemesi – İtalyan Hukuk Muhakemeleri Usul Kanunu’nun 117’inci Maddesi hâkimin davayı ertelemek konusunda tarafların davranışlarını göz önünde bulundurmasına izin vermektedir. Taraflardan birisinin (veya avukatının) hâkimin atadığı bilirkişiye ihtiyaç duyduğu bilgileri sağlamamak veya bilirkişinin bir binayı ya da bir makineyi vs. denetlemek üzere belirlediği tarihte denetleme yerinde bulunmamak suretiyle söz konusu bilirkişiyle işbirliği yapmadığı bazı durumlarda bu gerçekleşmektedir. Bu koşullar altında hâkim söz konusu olguları göz önünde bulundurup işbirliğine gitmeyen taraf aleyhine karar verebilir. Aynı kanunda yer alan 96’ıncı maddenin yeni bir versiyonu artık öngörmektedir ki kaybeden tarafın dava ya da savunması ciddiyetsiz olduğunda, bu açıdan belirli bir talep olmasa bile, hâkim davasını kaybeden tarafın diğer tarafa (hâkim tarafından belirlenecek) bir meblağda para ödemesine resen karar verebilir. Görece yaşlı hâkimler geçmişin daha müsamahakâr uygulamalarına çok daha fazla bağlıdır, ancak gayri kanuni davranışlarda bulunan taraflara ve avukatlara karşı yaptırım uygulamaya çok daha hazır olan yeni hâkimler kuşağına son derece güveniyorum. Bir kez daha, bu konu hakkındaki hususi rehber ilkeler, “görece yaşlı” hâkimleri davanın ertelenmesi gerekli olduğunda tarafların ve avukatların davranışlarını dikkate almaya ikna etmek noktasında Mahkeme Başkanı’nın işine yarayabilir. (Kaynak: CEPEJ (2011), Adli zaman yönetimine ilişkin CEPEJ rehber ilkelerinin 7 pilot mahkemede / kurumda uygulanmasına ilişkin raporlar, CEPEJ (2011) 1, s. 30). Letonya – Riga Merkez Bölge Mahkemesi – Duruşmalar yeni duruşmanın tarihi belirlenmeksizin ertelenemez. (Kaynak: CEPEJ (2006), Yargılamada zaman yönetimi ile ilgili “en iyi uygulamalar” derlemesi, CEPEJ (2006), 13, s. 15). Norveç - Nedre Romerike Tingrett – Mahkemenin dava idarecileri belirlenen süre sınırlamaları ve hedefler çerçevesinde davaları takvimlendirme konusunda aktif bir biçimde çalışmaktadır. Adli işlemleri başlatan ya da bir davalıyı temsil eden bir avukat resmi zaman sınırlamaları çerçevesinde davayı sürdürebilmekle yükümlüdür. Eğer avukata ulaşılamıyorsa, idareciler, davanın şirketteki bir başka avukata aktarılmasını talep edebilir. Mahkemenin ertelemelere ilişkin pratikleri kısıtlıdır ve esas itibariyle bir hekim raporuna dayandırılan hastalık durumu ile sınırlıdır. (Kaynak: CEPEJ (2011), Adli zaman yönetimine ilişkin CEPEJ rehber ilkelerinin 7 pilot mahkemede / kurumda uygulanmasına ilişkin raporlar, CEPEJ (2011) 1, s. 38). İsviçre - Dorneck-Thierstein Bölge Mahkemesi (asliye ve ceza mahkemesi) – Tarafların süre uzatımı talepleri genellikle iki defadan fazla kabul edilmez (11.9.1966’dan itibaren Solothurn Kantonu Hukuk Muhakemeleri Usul Kanunu 81’inci maddesi). (Kaynak: CEPEJ (2011), Adli zaman yönetimine ilişkin CEPEJ rehber ilkelerinin 7 pilot mahkemede / kurumda uygulanmasına ilişkin raporlar, CEPEJ (2011) 1, s. 41). İsviçre – Uzmanlık gerektiren davalarda, süre bitimine bilirkişiyle birlikte karar verilecektir (bilirkişiyle telefon görüşmesi yapılacaktır). Gecikme durumunda, bilirkişiye raporunu teslim etmesi ısrarla hatırlatılacaktır. Genel olarak, uzman raporunun gecikmesi çok nadiren ortaya çıkan bir durumdur. Tarihlerin çakışmasından ve gecikmelerden kaçınmak için duruşmaların tarihi ve saati kesin olarak avukatlarla birlikte karara bağlanacaktır. (Kaynak: CEPEJ (2011), Adli zaman yönetimine ilişkin CEPEJ rehber ilkelerinin 7 pilot mahkemede / kurumda uygulanmasına ilişkin raporlar, CEPEJ (2011) 1, s. 41). 24 BÖLÜM 2 Saturn Rehber İlkeleri Yorumlar ve Uygulama Örnekleri I. Genel prensipler ve rehber ilkeler A. Şeffaflık ve öngörülebilirlik 1. Adalet sistemi kullanıcıları, adli işlemlerin zaman yönetimine dâhil edilmelidir. 2. Yargılamanın süresini etkileyen ilgili tüm hususlar hakkında kullanıcılar bilgilendirilmeli ve uygun hallerde bu hususlar konusunda kullanıcıların görüşü alınmalıdır. 3. Yargılamanın süresi, mümkün olduğu ölçüde öngörülebilir olmalıdır. 4. Yargılamanın süresine ilişkin genel istatistiksel veriler ve diğer veriler, hususi olarak da dava tiplerine göre ayrıştırılmış veriler, kamunun erişimine açık olmalıdır. Bu aşamada yorumlar ve uygulama örnekleri tanımlanmamıştır. B. Optimum süre 1. Yargılamanın süresi makul olmalıdır. 2. Yargılamanın makul olmayan ölçülerde uzun olmaması bilhassa önemlidir ve kamu yararınadır. Davalar aşırı derecede uzun sürmemelidir. Bazı durumlarda, dava süreleri, eğer kullanıcıların mahkemeye erişim hakkını olumsuz biçimde etkileyecekse, çok kısa da olmamalıdır. 3. Yargılamanın zaman yönetimi, eğer kullanıcıların kendi davranışlarınca belirlenmiyorsa, benzer davaların zamanlamasında kayda değer farklılıkların ortaya çıkmasını engelleyecek biçimde, tarafsız ve objektif bir şekilde oluşturulmalıdır. 4. Davların başlatılmasından kullanıcıların adli süreçle ulaşmak istedikleri hedeflerin nihai tatminine kadar, Yargılamanın toplam süresinin makul olması hususuna özellikle dikkat edilmelidir. Bu aşamada yorumlar ve uygulama örnekleri tanımlanmamıştır. C. Planlama ve verilerin toplanması 1. Yargılamanın süresi hem genel düzeyde (belirli dava tiplerinin ortalama süresinin ya da belirli mahkeme türleri nezdindeki süreçlerin ortalama süresinin planlanması), hem de somut davalar düzeyinde planlanmalıdır. Bu rehber ilke 15 Saturn önceliğinden birisidir 2. Kullanıcılar, yargılama sürecinin zaman yönetiminde ve adli işlemlere göre gerçekleşecek tüm adımların tarihlerinin belirlenmesi ya da zamanlamasının tahmininde, görüşlerine başvurulması hakkına sahiptirler. Bu rehber ilke 15 Saturn önceliğinden birisidir 25 3. Yargılamanın süresi, bütünlüklü ve iyi tanımlanmış bir bilgi toplama sistemi ile izlenmelidir. Bu tip bir sistem, hem genel düzeyde adli işlemlerin süresi hakkında detaylı istatistiksel verileri hızlı bir biçimde sağlayabilmeli, hem de tek tek aşırı ve makul olmayan uzunluk örneklerini kaynağında tanımlayabilmelidir. Yorumlar ve uygulama örnekleri Avusturya - Linz Bölge Mahkemesi - Üç aydan daha uzun bir süre boyunca elektronik kayıt sisteminde yeni bir girdi yapılmayan her dava, bir kontrol listesine otomatik olarak girmektedir. Bu liste kontrol için mahkeme başkanına, hâkimlere ve onların altında çalışan personele aylık olarak iletilmektedir. (Kaynak: CEPEJ (2006), Yargılamada zaman yönetimi ile ilgili “en iyi uygulamalar” derlemesi, CEPEJ (2006), 13, s. 11). Çek Cumhuriyeti Çek mahkemeleri, adli işlemlerin birbirini takip eden, farklı aşamalarının uzunlukları da dâhil olmak üzere adli işlemler hakkında her türlü bilgiyi sağlayan bir bilgi sistemi kullanmaktadır. Bu, pilot mahkemenin önereceği projedir: mevcut IT sistemini, kritik bir zamanda olan ya da ilerleme kaydedilmeyen bir sürecin veya atıl geçen sürenin belirli bir süre sınırlamasını (yani bir ay) aştığı tüm davaları günlük olarak gösterebilecek şekilde genişletmek. Adalet Bakanlığı’nın istatistik organları tarafından toplanan veriler bulunmaktadır. Adalet raporu, Birinci Prag Bölge Mahkemesi’nin dava ve zaman yönetimi hakkında genel istatistikler içermektedir: iş kanunu ve medeni kanun yasal çözüm istatistikleri, kararların uygulanması, aile hukuku, ceza hukuku (T) (bu istatistikler Adalet Bakanlığı’nın gözünden, kurum içi kullanıma yönelik olarak, gizli bilgi niteliğinde ve Çekçe hazırlanmıştır). Eski davaların (3 yıldan daha fazla) süresi periyodik olarak (6 ayda bir) her mahkemenin başkanı tarafından kontrol edilmektedir. Her bir hâkim bu davaların her birisi için gerekçelendirme sunmakla yükümlüdür. Başkan önlemler alabilir – genelde dava üzerinde derhal çalışılması için karar çıkarır. Daha yüksek mahkemeler ve Adalet Bakanlığı cephesinden yürüyen başka kontroller de bulunmaktadır. Adalet Bakanlığı toplanan bilgileri derlemek ve yayınlamaktan sorumludur. (Kaynak: CEPEJ (2011), Adli zaman yönetimine ilişkin CEPEJ rehber ilkelerinin 7 pilot mahkemede / kurumda uygulanmasına ilişkin raporlar, CEPEJ (2011) 1, s. 3 - 6). Çek Cumhuriyeti - Prag Bölgesi – Mevcut bilgi sistemini zaman sınırlarının korunması uygulamasını kapsayacak şekilde genişletmek yararlı olabilir, bir başka deyişle bu IT uygulamasını, üzerinde çalışılması gereken riskli süre sınırlamalarına sahip dosyaları veya davaları (yani yazılması gereken hüküm vs. ya da örneğin 2 aydan daha uzun süredir herhangi bir adli işlem yapılmayan dosyalar ya da dosyasının iki yıldan daha eski olduğu davalar vs. gibi özel dikkat gerektiren durumları) hâkimlerin dikkatine sunacak şekilde genişletmek yararlı olabilir. Bu dosyalar (davalar) hâkim bilgisayarını açtığında görünür bir renkle işaretlenmiş olmalıdır. Her hâkim bu şekilde dosyaları hakkında genel bir bakışa sahip olacaktır. Özel bir projedeki fikir, IT programını, eski dosyaları koruyacak şekilde genişletmektir. Bu şu anlama geliyor; IT programı, pilot konumdaki Birinci Prag Bölge Mahkemesi’nin bu projeye katılmak isteyecek hâkimlerine, bir ya da iki aydan daha uzun bir süreye yayılan atıl bir dönemdeki dosyayı atayabilecek ve bu sayede hâkim dikkatini bu somut dosyaya verebilecektir. Ardından, bu projenin yararlı olduğu ve olumlu sonuçlar doğurduğu görüldüğünde (eski davaların sayısının azalması), bu proje başka mahkemelere yayılmaya çalışılacaktır. (Kaynak: CEPEJ (2011), Adli zaman yönetimine ilişkin CEPEJ rehber ilkelerinin 7 pilot mahkemede / kurumda uygulanmasına ilişkin raporlar, CEPEJ (2011) 1, s. 3 - 6). Finlandiya - Turku Bölge İdare Mahkemesi – Her bir adli işlemin tüm adımları dava yönetim sistemine kaydedilir. Tüm bekleme zamanları izlenebilir ve analiz edilebilir. (Kaynak: CEPEJ (2006), Adli süreçlerde zaman yönetimi ile ilgili “en iyi uygulamalar” derlemesi, CEPEJ (2006), 13, s. 11). Gürcistan - Tiflis Temyiz Mahkemesi - Tiflis Temyiz Mahkemesi şu anda Gürcistan’da her türden dava için bir dizi referans noktası üreten kendi elektronik dava yönetim sistemine sahip ve böyle bir sistemi işleten tek mahkemedir. Söz konusu referans noktaları şunlardır: o Davanın kabul edilmesine ilişkin süre sınırlaması; o İlk duruşmanın tayin edilmesine ilişkin süre sınırlaması; o Mahkeme kararının yazılı hale getirilmesine ilişkin süre sınırlaması. Ayrıca, bütün usul aşamaları ve belgeler web sitesinde kayıtlı olup aynı siteye Word belgeleri de eklenmektedir; böylece taraflar kendi şifreleriyle giriş yaparak davalarının hangi aşamada olduğunu görebilme ve Word belgelerini indirebilme imkanına sahip olmaktadır. Davalar kapsamında belirlenen zaman dilimleri aşıldığı takdirde bu durum ekranda kırmızı harflerle belirtilmekte ve böylece ilgili davada bir sorun olduğu kolayca fark edilebilmektedir. 26 Mahkeme başkanı uzun süren davalar, bu davaların niteliği ve içeriği ile ilgili bilgi edinebilmektedir. Eğer durum çok karmaşık ise, uzun süren davaların durumunun tartışılması için özel bir toplantı düzenlenebilmektedir. Sonuç – Bu aşamada yukarıda sözü edilen müdahalenin yeterli olduğu kabul edilecektir, fakat iyileştirme için her zaman bir alan bulunmaktadır. Ancak bu türden iyileştirmeler, hâkimi ve görevli personeli aşırı iş yükü altına sokacak bir biçim edinmemeli ve duruşmaların hızlı ilerlemesi gerekliliği adil yargılanma gerekliliğine ağır basmamalı, olumsuz adli süreçler yaratmamalı ve hükümlerin niteliğini düşürmemelidir. (Kaynak: CEPEJ (2011), Adli zaman yönetimine ilişkin CEPEJ rehber ilkelerinin 7 pilot mahkemede / kurumda uygulanmasına ilişkin raporlar, CEPEJ (2011) 1, s. 13). İtalya - Turin Asliye Mahkemesi – Yığılma durumunun ve girdi ile çıktı arasındaki doğru orantının izlenmesi yararlıdır. Gelecekte sabit bir zaman diliminden uzun süren davaların otomatik olarak izleneceği öngörülebilir. Bu sistem hâkime otomatik olarak bazı (doğrudan hâkimin posta kutusuna yollanan) “uyarılar” gönderebilir ve hâkimi olası bir sorundan haberdar edebilir. Şu anda bu işle ilgilenmek ve istatistiksel verileri izlemek hâkimlerin kişisel yükümlülüğü durumundadır. Bu elbette zaten bilgisayar sistemleri yardımıyla yapılmaktadır ancak bu gün için inisiyatifin hâkimden gelmesi gerekmektedir. Bir Mahkeme’de eğer dava üç yıldan uzun sürmüşse, Başkan tarafından yetkilendirilen bazı görevliler ilgili hâkimi (ya da onun ait olduğu bölümün Başkanı’nı) bilgilendirecektir. Gelecekte uyarının zamanında, hatta belirtilen zaman diliminin dolmasından önce iletilmesi önem arz edecektir. (Kaynak: CEPEJ (2011), Adli zaman yönetimine ilişkin CEPEJ rehber ilkelerinin 7 pilot mahkemede / kurumda uygulanmasına ilişkin raporlar, CEPEJ (2011) 1, s. 13). Litvanya - Vilnius Bölge İdare Mahkemesi – Üç aydan uzun süredir gelişme kaydetmeyen davalar mahkeme başkanının dikkatine sunulmaktadır. (Kaynak: CEPEJ (2006), Yargılamada zaman yönetimi ile ilgili “en iyi uygulamalar” derlemesi, CEPEJ (2006), 13, s. 12). Norveç - Frostating Lagmannsrett Temyiz Mahkemesi – İşlemlerin süresi üç ayı geçmeyecek şekilde ve rutin olarak istatistiksel ölçümlerle izlenmekte ve değerlendirilmektedir. (Kaynak: CEPEJ (2006), Yargılamada zaman yönetimi ile ilgili “en iyi uygulamalar” derlemesi, CEPEJ (2006), 13, s. 12). Norveç - Nedre Romerike Tingrett – Ulusal elektronik dava idaresi sistemi (LOVISA), özel hukuk davalarında dava kaydedilir edilmez bir dizi referans noktası üretmektedir. Bu referans noktaları şunlardır: Davalıya davacının mahkeme ilanının gönderilmesine yönelik süre sınırlaması Davalının savunmasının alınmasına yönelik süre sınırlaması Planlama toplantısının takvimlendirilmesine yönelik süre sınırlaması Esas duruşmanın takvimlendirilmesine yönelik süre sınırlaması Hüküm yazılmasına yönelik süre sınırlaması Mahkeme ardından elektronik dava idare sistemi üzerinden üretilen aylık raporlar vasıtasıyla özel hukuk davalarının işleyişi sırasında referans noktalarını nasıl kullandığını ve referans noktalarına göre her bir davanın ilerleyişinin nasıl izlendiğini gösterir. Bu raporlar baş hâkim ve baş idareci tarafından kontrol edilir ve ayrıca hâkimleri davalarının ilerleyişi konusunda güncel olarak bilgilendirmek üzere hâkimlere gönderilir. Hâkimler bu raporları yararlı bulmuştur, fakat yine de bazıları ılımlı bir biçimde raporların biraz gerilim yarattığını ve kararın niteliğinin hızdan daha önemli olduğu hissine kapıldıklarını belirtmişlerdir. Baş hâkim referans noktalarından ciddi bir sapma olması halinde müdahale etme yetkisine sahiptir ve müdahale edebilmek için daha kapsamlı yetkilere ihtiyaç duymamıştır. Ceza davalarında, ulusal elektronik dava idare sistemi yalnızca ortalama dava süresi ile ilgili istatistikler üretmektedir ve mahkeme bu istatistikleri üç ayda bir yaptığı izlemede kullanmaktadır. Ancak, ulusal elektronik sistem, her bir mahkemenin, ulusal düzeyde belirlenen süre sınırlamalarına ek olarak kendi süre sınırlamalarının sisteme sokmasına izin vermektedir. Pilot mahkeme her üç dava tipinde de bu fırsattan yararlanmaktadır. Örneğin mahkeme aşağıdakiler için son kendi süre sınırlamalarının sisteme eklemiştir: - icra memurunun tarafa (borçluya) yaptığı bildirim - borçlunun borcu ödemesi için verilen bir aylık süre - haczedilen mal için zorunlu satış kararının alınması - icra memurunun bu malı satması için verilen dört ay sınırı - tarafların satış hakkında itirazda bulunması için verilen iki hafta sınırı (Kaynak: CEPEJ (2011), Adli zaman yönetimine ilişkin CEPEJ rehber ilkelerinin 7 pilot mahkemede / kurumda uygulanmasına ilişkin raporlar, CEPEJ (2011) 1, s. 36). 27 Norveç - Nedre Romerike Tingrett – Sıradan özel hukuk davalarıyla ceza davaları konulu raporlar mahkemede lider ekip toplantılarında aylık olarak tartışılmaktadır. Mal ve icra davaları hakkındaki raporlar üç ayda bir ya da özel koşulların ortaya çıkması halinde daha sık tartışılmaktadır. Bir örnek, iflas davalarında bir artışa neden olabilecek mevcut iktisadi krizdir. Eğer zaman kullanımı hedeflerinde ciddi sapmalar olduğu keşfedilirse, önlem alınmaktadır – örneğin, hâkimler arasında davalar yeniden dağıtılmaktadır. Hızlı dava görmek pilot mahkeme için çok önemli bir amaç olduğundan, bu amaca ulaşmak için istatistiklerin ve diğer bilgilerin analiz edilmesine çalışılmaktadır. Bu örnekte belirtildiği gibi, analiz istatistiksel bilgilerle sınırlı değildir. Bir başka örnek şudur: 2009 yılında fazla mesailerle ilgili ulusal düzeye yayılan bir polis grevi, ceza davalarındaki tahkikat süreçlerini ciddi bir biçimde yavaşlatmış ve polis teşkilatı içerisinde devasa bir iş yığılmasına neden olmuştur. Ceza davalarının akışında devasa bir şişkinliğin görülmesi haline hazırlıklı olmak adına, mahkeme, yığılmanın çözülmesi sürecinin yerel polis ve takibat makamlarında nasıl ilerlediği konusunda elindeki bilgileri güncellemeye çalışmaktadır. Mahkeme aylık istatistikler ve yıllık raporlar üretmektedir. (Kaynak: CEPEJ (2011), Adli zaman yönetimine ilişkin CEPEJ rehber ilkelerinin 7 pilot mahkemede / kurumda uygulanmasına ilişkin raporlar, CEPEJ (2011) 1, s. 36). İsviçre - Dorneck-Thierstein Bölge Mahkemesi – JURIS iş yönetimi uygulaması süreç denetimi için gerekli verileri içermektedir ve gerekli istatistiklerin üretilmesine izin vermektedir. Adalet raporu Dorneck-Thierstein Bölge Mahkemesi’nin dava ve zaman yönetimi ile ilgili genel istatistiklerini içermektedir: iş hukuku ve medeni hukuk yasal çözüm istatistikleri, Ceza hukuku ve özellikle dava süresi ile ilgili göstergeler). (Kaynak: CEPEJ (2011), Adli zaman yönetimine ilişkin CEPEJ rehber ilkelerinin 7 pilot mahkemede / kurumda uygulanmasına ilişkin raporlar, CEPEJ (2011) 1, s. 40). D. Esneklik 1. Adli sürecin zaman yönetimi, kullanıcıların ihtiyaçlarına özellikle dikkat edilerek somut dava süreçlerinin ihtiyaçlarına uygun şekilde uyarlanmalıdır. Yorumlar ve uygulama örnekleri Danimarka - Esbjerg Bölge Mahkemesi – Danimarka mahkemeleri, her bir bölge için, düzenli olarak kullanıcı anketleri uygulamaktadır. Kullanıcıların güven ve tatminini ölçmeye dönük yüz yüze çalışmalar birkaç pilot mahkemede uygulanmaktadır. (Kaynak: CEPEJ (2006), Yargılamada zaman yönetimi ile ilgili “en iyi uygulamalar” derlemesi, CEPEJ (2006), 13, s. 8). Finlandiya - Rovaniemi Temyiz Mahkemesi – Harici bir araştırma enstitüsü temyize giden tarafın özel hukuk davası ile ilgili görüşleri hakkında bir araştırma yapıp sonuçlarını derlemektedir. (Kaynak: CEPEJ (2006), Yargılamada zaman yönetimi ile ilgili “en iyi uygulamalar” derlemesi, CEPEJ (2006), 13, s. 8). Birleşik Krallık – Manchester İl Mahkemesi – Yılda üç adet araştırma yapılmaktadır. (Kaynak: CEPEJ (2006), Yargılamada zaman yönetimi ile ilgili “en iyi uygulamalar” derlemesi, CEPEJ (2006), 13, s. 8). 2. Mevzuat ya da başka genel kanunlar ile zaman sınırlamalarının normatif biçimde düzenlenmesi pratiğine, somut davalardaki olası farklılıklar göz önünde bulundurularak ihtiyatla yaklaşılmalıdır. Eğer zaman sınırlamaları kanunca belirlenirse, bu sınırlamalara uyulup uyulmadığı ve bunların uygun olup olmadığı sürekli bir biçimde izlenmeli ve değerlendirilmelidir. Yorumlar ve uygulama örnekleri Finlandiya - 2006 yılında, Finlandiya Adalet Bakanlığı, gecikmelerle mücadele etmek için ve mahkeme sistemi çerçevesindeki işlemlere ve süreçlere yeni çözümler getirmek için bütünüyle yeni ve taze bir bakış açısına ve uzmanlığa ihtiyaç olduğu düşüncesini benimsemiştir. Bu düşünce bir adli süreç iyileştirmesi ve gecikmelerin azaltılması konusunda bir inovasyon olarak biçimlenmiştir, buna aynı zamanda günlük kullanımda Lojistik Projeler denmektedir. Bu inovasyonda, mahkeme sistemi süreçleri, endüstriyel yönetim ve hukuk alanlarından gelen bilgi ve fikirler birleştirilerek karşılaştırmalı bilimsel bakış açıları vasıtasıyla incelenmekte ve analiz edilmektedir. Bunu yapmak için, Lappeenranta Teknoloji Üniversitesi’nden bir araştırma grubu (tedarik zinciri ve operasyonlar yönetimi), Helsinki Temyiz ve Sigorta Mahkemesi yönetimi ve 28 çalışanları ile birlikte bir süreç iyileştirme ekibi oluşturmuştur. Projenin başlıca aşamaları şunlar olmuştur: a) Mahkemenin farklı çalışma birimlerinin beklemede olan davalarının envanterinin detaylı bir biçimde çıkarılması (beklemede olan davaların yaşı, türü ve büyüklüğü), b) Süreç ve iyileştirme ihtiyaçlarının analizi ve değerlendirmesi (örneğin operasyonel istatistikler ve mülakatlar), c) İyileştirme girişimlerinin planlanması (grup çalıştayları çerçevesinde), d) İyileştirme eylemlerinin uygulanması (örneğin pilot test süreçleri, eğitim, kişisel rehberlik), (v) iyileştirme eylemlerinin değerlendirilmesi (örneğin mülakatlar, sayısal analiz, değişiklik ihtiyaçları). Lojistik Projeler’in bir sonucu olarak, süreç verimliliği üzerinde muazzam bir etkide bulunmuş olan yeni çalışma ve yönetim prosedürleri mahkemelerin kullanımına girmiştir. Yeni prosedürler örneğin şunları içermektedir: a) Çoklu proje kontrolü kullanılan yeni planlama pratikleri. Davaların projeler olarak muamele gördüğü yeni çalışma planlaması pratikleri geliştirilmiştir. Davanın ilerleyişi, davanın mahkemeye ulaşmasından sonra derhal takvimlendirilmektedir ve davanın yürütülmesi süreci belirlenen bu takvime göre planlanmaktadır. b) Davanın yürütülmesi sürecindeki her bir aşama için zaman sınırlamaları kullanılan yeni bir izleme ve denetim sistemi. IT temelli bir izleme sistemi kurulmuştur. Bu sistem, davanın yürütülmesi sürecindeki her bir aşama için zaman sınırlamaları içermektedir ve davanın bu sınırlamaları aşması halinde uyarı vermektedir. Sistem hem işin sırasının planlanmasında hem de durumun genel yönetim düzeyinde izlemesinde bir araç olarak kullanılabilmektedir. c) İlerlemeye ve daha karmaşık davaların akışına dikkat çekmek ve bunları denetlemek için kullanılan yeni prosedürler. Görece karmaşık davalar genellikle süreç içerisinde çıkmaza girer. Bundan kaçınmak için, dava yığını içerisinde bu davaları tanımlayan ve bu davalara dikkat çeken prosedürler geliştirilmiştir. d) Öncelik kurallarının oluşturulması ve farklı dava grupları için iş yapma süresi hedeflerinin belirlenmesi. Projelerin amacı, hiçbir davanın 12 aydan daha uzun süre beklemede kalmaması idi ve bu amaca ulaşılmıştır. Projeler Helsinki Temyiz Mahkemesi’nde başladığında, beklemede olan davaların yüzde 34 kadarı 12 aydan daha eski davalardı ve bu oran Sigorta Mahkemesi’nde yüzde 16 idi. Projelerden sonra ise durum keskin şekilde iyileşme göstermiştir; Helsinki Temyiz Mahkemesi’nde şu anda 12 aydan uzun süredir beklemede olan dava yüzdesi 7’dir ve aynı oran Sigorta Mahkemesi için yüzde 8’dir. Yeni prosedürlerin kullanımı giderek rutinleştikçe, durum iyileşmeye devam etmektedir. (Kaynak: Avrupa Yargı Konseyleri Ağı, (2011), Süreye Uyma Proje Ekibi, Süreye Uyma Raporu 2010-2011, s. 28) 3. Eğer kanun belirli dava türlerinin öncelik taşıması ya da acilen karara bağlanması gerektiğini saptıyorsa, bu genel kuralın makul bir biçimde yorumlanması gerekir, aciliyetin ya da önceliğin hangi amaçla ortaya konulduğu göz önünde bulundurulmalıdır. Yorumlar ve uygulama örnekleri Çek Cumhuriyeti – Prag Bölgesi – Öncelik taşıyan bazı dava türleri vardır (bu dava türleri için Hukuk Muhakemeleri Usul Kanunu’nda süreler belirlenmiştir – örneğin: ihtiyati tedbirler, aile ve ceza davaları). Bu kuralların izlenmesi denetime konu olmaktadır. (Kaynak: CEPEJ (2011), Adli zaman yönetimine ilişkin CEPEJ rehber ilkelerinin 7 pilot mahkemede / kurumda uygulanmasına ilişkin raporlar, CEPEJ (2011) 1, s. 6). İtalya - Turin Asliye Mahkemesi – Mahkeme ile Baro arasında bir anlaşma çerçevesi için öncelikler belirlenmelidir. Sıklıkla (özellikle yaz sürecinde) bir dizi “acil” dava Mahkeme huzuruna getirilmektedir ama bu davaların aciliyetle gerçekte hiçbir ilgisi yoktur. Avukatlar, bir davanın “acil” nitelikle mahkemeye getirilmesi durumunda, bunu izleyen süre uzamalarının gerçekten acil olan (görece az sayıdaki) davayı tehlikeye attığının farkında olmalıdır. (Kaynak: CEPEJ (2011), Adli zaman yönetimine ilişkin CEPEJ rehber ilkelerinin 7 pilot mahkemede / kurumda uygulanmasına ilişkin raporlar, CEPEJ (2011) 1, s. 24). Norveç – Bir ceza davasındaki ilk duruşma, eğer davalı gözaltında ya da çocuk ise, dava, bölge mahkemesinin huzuruna getirildikten sonra 6 hafta içerisinde görülmelidir. Temyiz duruşmaları temyiz izni verildikten sonra 8 hafta içerisinde yapılmalıdır. Bazı adli konular genellikle adli işlemlerin süreleri bakımından önceliklendirilmektedir. Bu türden konulara örnekler çocuk velayeti konuları ile iş ihtilaflarıdır. Norveç’te bir ceza davasındaki duruşma dava bölge mahkemesinin huzuruna getirildikten sonra 6 hafta içerisinde ve temyiz mahkemesi tarafından temyiz izni verildikten sonra 8 hafta içerisinde yapılmalıdır. Aynı zamanda, bazı konular genellikle adli işlemlerin süreleri bakımından önceliklendirilmektedir. Bu türden konuların örnekleri, çocuk velayeti konuları ile iş ihtilaflarıdır. 29 (Kaynak: CEPEJ (2007), Yargı sistemlerinde zaman yönetimi: Kuzey Avrupa üzerine bir inceleme, CEPEJ (2007), s. 24). İsveç – Bazı ceza davaları gibi belirli konular İskandinav ülkelerinde genellikle öncelik davaları olarak kabul edilmektedir. Örneğin İsveç’te, kişinin davaya kadar tutuklu kaldığı davalarda ve kişinin on sekiz yaşından küçük olduğu bir dizi davada, mevzuat, davanın belirli bir azami süre içerisinde görülmesine dönük hükümler içermektedir. Ayrıca, aile davaları olarak adlandırılan davalara, yani velayet, erişim veya bir çocuğun ikamet edeceği yerle ilgili davalara normal şartlarda öncelik verilmektedir. Daha önceden polisi ve savcıyı ilgilendiren, gençlerin cezai işlemlerinin hızla ele alınmasına yönelik genel talep, İsveç’teki belirli konulara ilişkin bir son tarih reformu ile tamamlanmıştır. Artık 18 yaşın altında olanların yargılama öncesi soruşturma süreçleri ve hapis cezasının altı ayı geçebileceği cezalara ilişkin dava öncesi soruşturma süreci özellikle hızlı biçimde ele alınacaktır. Dahası, ön soruşturma mümkün olan en kısa süre içerisinde tamamlanmalıdır ve hüküm, yargılama öncesi soruşturmanın tamamlanmasından sonra en geç altı hafta içerisinde karara bağlanmalıdır. Sanığın 18 yaşın altında olduğu ve mevzu bahis suçun mahkûmiyetinin altı ayı geçen hapislilik olduğu davalarda, esas duruşma suçlamanın dava huzuruna getirildiği andan itibaren iki hafta içerisinde yapılmalıdır. (Kaynak: CEPEJ (2007), Yargı sistemlerinde zaman yönetimi: Kuzey Avrupa üzerine bir inceleme, CEPEJ (2007), s. 46). E. Tüm paydaşların sadık işbirliği 1. 6 Adli işlemlerin optimum ve öngörülebilir süresi adli işlemlerin tasarımına, düzenlemesine, planlamasına ve yürütülmesine katılan tüm kurumların ve kişilerin sorumluluğu olmalıdır ve bu sorumluluk açısından etik kurallar özellikle göz önünde bulundurulmalıdır. Yorumlar ve uygulama örnekleri Avusturya - Linz Bölge Mahkemesi – Tüm hâkimlere süre bakımından sınıflandırılan beklemede olan tüm davaların (yani 1, 2 veya 3 yıldan fazla) sayılarını içeren bir özet iletilmektedir. Mahkeme başkanları, dava yükünün dengelenmesi veya disiplin işlemlerine başlanması gibi bu bilgiyle tutarlı faaliyetler gerçekleştirmektedirler. Taraflar, eğer hâkim faaliyetlerinin gereken zamanda gerçekleşmediğine inanıyorlarsa, Temyiz Mahkemesi’nden, adli işlemlerin özel bir takım bölümleri için sabit zaman sınırlamaları getirmesini talep edebilir. (Kaynak: CEPEJ (2006), Yargılamada zaman yönetimi ile ilgili “en iyi uygulamalar” derlemesi, CEPEJ (2006), 13, s. 11). Finlandiya - Turku Bölge Mahkemesi – Mahkeme başkanı her hâkimle yıllık olarak görüşmektedir. Bu görüşmelerde uzun süredir beklemede olduğu düşünülen tüm davalar tartışılmaktadır. (Kaynak: CEPEJ (2006), Yargılamda zaman yönetimi ile ilgili “en iyi uygulamalar” derlemesi, CEPEJ (2006), 13, s. 11). Almanya - Stuttgart Bölge İstinaf Mahkemesi – Üst derece mahkeme hâkimlerinin, belirli bir zaman diliminden daha uzun süre beklemede olan davaları kontrol etmek üzere alt mahkemeleri periyodik olarak ziyaret ettikleri bir denetim sistemi vardır (Nachshau). (Kaynak: CEPEJ (2006), Yargılamada zaman yönetimi ile ilgili “en iyi uygulamalar” derlemesi, CEPEJ (2006), 13, s. 11). Macaristan - Veszprem Belediye Mahkemesi – Üst derece mahkemeleri daha alt derece mahkeme hâkiminin aylık raporunu izler ve 2 yıldan uzun süredir beklemede olan davaların çözüme kavuşturulup kavuşturulmadığını aylık olarak kontrol eder. (Kaynak: CEPEJ (2006), Yargılamada zaman yönetimi ile ilgili “en iyi uygulamalar” derlemesi, CEPEJ (2006), 13, s. 11). İtalya - Dava yönetiminde avukatlarca önemli bir rol oynanmaktadır. Bu nedenle adli gecikmelerin azaltılması sürecinde Baroları sürece dâhil etmek önem taşımaktadır. Aslında, çok benzeri davaların çok farklı uzunluklara sahip olduğu görülebilir ve bunun nedeni basitçe avukatların zaman israfına neden olabilecek usule yönelik taktiklere ve “hilelere” bazı davalarda başvurmaya çalışması olabilir. Elbette hâkimler dikkatli davranıp bu türden uygulamalar konusunda avukatların cesaretini kırabilirler. Örneğin, davayı çözüme kavuşturacağı konusunda 6 Bkz. Çerçeve Programı: "Adli sistemler için yeni bir hedef: her bir davanın optimum ve öngörülebilir bir süre içerisinde ele alınması (CEPEJ (2004) 19Rev2) ve "CEPEJ Çalışma N°3: Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi dava hukuku temelinde Avrupa Konseyi üye devletlerinde mahkeme işlemlerinin uzunluğu" (F. Calvez – yayınlayan Avrupa Konseyi). Erişim için: www.coe.int/cepej. 30 güvence veren ve bunu yapmak için zamana ihtiyacı olduğunu söyleyen avukatlar erteleme talep edebilirler. Burada aşırı “cömert” davranmamak ve gündeme getirilen ihtilaf çözümünün ciddiyetini yakından izlemek hâkimin yapabilecekleri arasındadır. Aynı zamanda, avukatların ve dava taraflarının niyetlerinin dürüst ve sahici olup olmadığını yakından izlemek de hâkime düşer. (Kaynak: CEPEJ (2011), Adli zaman yönetimine yönelik CEPEJ rehber ilkelerinin 7 pilot mahkemede/kurumda uygulanışı hakkında raporlar, CEPEJ (2011) 1, s. 20). Letonya - Riga Merkez Bölge Mahkemesi – Mahkeme başkanı haftada bir defa hâkimlerle toplantı düzenleyerek davaların zamanında incelenmesi ile ilgili sorunları ve çözümleri tartışmaktadır. Hâkimler hesap verme sorumluluğu taşımaktadır ve davanın ele alınmasındaki gecikmeler nedeniyle disiplin uygulamalarına tabi edilebilirler. (Kaynak: CEPEJ (2006), Yargılamada zaman yönetimi ile ilgili “en iyi uygulamalar” derlemesi, CEPEJ (2006), 13, s. 11). Malta - Bir davacının başvurusu üzerine mahkeme başkanı davayı bir başka hâkime atayabilir. Yeni hâkimden davayı önceliklendirmesinin talep edilmesi koşuluyla, yeniden atama tarafları bir karara daha fazla yaklaştırabilir, ancak bu önlem, tanıkları dinleyen hâkimin hükmü vermesi ilkesiyle çelişir görünmektedir. Eğer bir dava, üç yıldan daha uzun süredir beklemede ise veya son duruşma sonrasında hüküm, 18 aydan uzun süredir beklemede ise yeniden atanabilmektedir. (Kaynak: Avrupa Yargı Konseyleri Ağı, (2011), Süreye Uyma Proje Ekibi, Süreye Uyma Raporu 2010-2011, s. 25) Norveç - Midhordland Tingrett Bölge Mahkemesi – Bölge mahkemesinin başkanı aylık denetimler gerçekleştirmekte ve mahkemenin toplam çalışma saatini gösteren istatistiksel raporlar almaktadır. Tarafların Hakimler Denetleme Konseyi’ne bir hakim hakkında şikayette bulunabilmesini sağlayan bir prosedür bulunmaktadır. (Kaynak: CEPEJ (2006), Yargılamada zaman yönetimi ile ilgili “en iyi uygulamalar” derlemesi, CEPEJ (2006), 13, s. 15). Slovenya - Maribor Bölge Mahkemesi, Nova Gorica Bölge Mahkemesi – Bir davanın aşırı uzunluğu ile ilgili olarak bir taraftan gelen şikâyetler, mahkeme başkanının yargılamanın hızlandırılması için müdahalede bulunması sonucunu doğurabilir. (Kaynak: CEPEJ (2006), Yargılamada zaman yönetimi ile ilgili “en iyi uygulamalar” derlemesi, CEPEJ (2006), 13, s. 9). İsveç - Huddinge Bölge Mahkemesi – Beklemede olan davalar, bekleme konusunda açıklama isteyebilecek mahkeme başkanı tarafından analiz edilmektedir. (Kaynak: CEPEJ (2006), Yargılamada zaman yönetimi ile ilgili “en iyi uygulamalar” derlemesi, CEPEJ (2006), 13, s. 9). 2. Özel olarak, bu belgede yer alan prensiplerin ve rehber ilkelerin uygulanmasını temin etmek üzere ihtiyaç duyulan önlemler kanun koyucular, politika yapıcılar ve adaletin sağlanmasından sorumlu makamlar tarafından gerçekleştirilmelidir. Bu aşamada herhangi bir yorum veya uygulama örneği tanımlanmamıştır. 3. Adaletin sağlanmasından sorumlu merkezi organlar, makul süre yönetimi için gerekli araçları ve koşulları sağlamakla ve uygun hallerde önlem almakla görevlidir. Mahkeme yönetimi organları, bilgileri toplamak ve adli işlemlerin örgütlenme sürecini kolaylaştırmak suretiyle, zaman yönetimine yardımcı olmalıdır. Adli işlemleri yürüten organlar, adli işlemlerin planlanmasına ve örgütlenmesine aktif bir biçimde katılmalıdır. Yorumlar ve uygulama örnekleri İtalya - Turin Asliye Mahkemesi – Son aylarda Mahkeme Başkanı’nın gösterdiği girişim sayesinde, yerel Hukuk Fakültesi ile önümüzdeki haftalarda bir anlaşma imzalanacaktır. Bu anlaşmaya göre, seçilen belirli sayıda nitelikli hukuk öğrencisi ve genç hukuk mezunu birkaç aylık sürelerle Mahkememize stajyerler olarak kabul edilecektir. Bu eğitim girişiminden, bir yandan Hâkim olmak için geçilmesi gereken çok zor ve rekabetçi bir sınavı karşılamak için daha iyi eğitilmiş ve daha hazırlıklı bir dizi genç kazanmak üzere yararlanacağız (elbette, hâkim olmak istememeleri halinde, avukatlık mesleğine yönelecekler, ancak bu durumda da “adli 31 mekanizmaların” işleyişi ve daha hızlı ve daha verimli adalet süreçlerinin gerçek ihtiyaçları konusunda çok daha yüksek bir farkındalık düzeyine sahip olacaklar). Öte yandan, bu kişiler, hâkimlerin ve büro çalışanlarının günlük işlerine “yardımcı bir el” olacaklardır; duruşma tutanaklarının hazırlanmasında, yasal araştırma faaliyetlerinin icrasında, her bir dosya kapsamında evrakların, dilekçelerin, kanunların ve belgelerin (ki bunlar çoğu zaman yüzlerce sayfa demektir!) düzenlenmesinde, davalardan kaynaklanan hususi soruların ve güçlüklerin belirlenmesinde, dava yönetiminde devam eden IT kullanımı sürecinin ve prosedürlerin elektronik yönetimi sürecinin gerekli ayarlamalarında, hâkim tarafından memurlara verilen talimatların gereken şekilde uygulanıp uygulanılmadığının, avukatların ve/veya tarafların ve/veya uzmanların belirli bir duruşmaya çağrılmaları konusunda gerçekten bilgilendirilip bilgilendirilmediklerinin kontrolünde vs. hâkimlere yardımcı olacaklardır. (Kaynak: CEPEJ (2011), Adli zaman yönetimine yönelik CEPEJ rehber ilkelerinin 7 pilot mahkemede/kurumda uygulanışı hakkında raporlar, CEPEJ (2011) 1, s. 21). Birleşik Krallık – Londra Merkez Adli Yargılama Merkezi – Dosyaların erişilebilir ve eksiksiz olmasını sağlamak suretiyle hâkimlere yardımcı olunması ve hâkim günlüklerinin liste gereklerini karşılayacak şekilde idare edilmesi Mahkeme İdaresi’nin görevidir. (Kaynak: CEPEJ (2011), Adli zaman yönetimine yönelik CEPEJ rehber ilkelerinin 7 pilot mahkemede/kurumda uygulanışı hakkında raporlar, CEPEJ (2011) 1, s. 10). II. Kanun koyucular ve politika yapıcılar için rehber ilkeler A. Kaynaklar 1. Adli sistemin düzenli iş yükü ile gereken süreler zarfında başa çıkabilmesi için yeterli kaynaklara sahip olması gerekmektedir. Bu kaynaklar ihtiyaçlara göre dağıtılmak ve verimli bir biçimde kullanılmak zorundadır. Bu aşamada herhangi bir yorum veya uygulama örneği tanımlanmamıştır. 2. İş yükünde beklenmedik değişiklikler olması ya da sistemin davaları hızlı bir biçimde ele almakta yetersiz kalması durumunda kullanılabilecek kaynaklar olmalıdır. Yorumlar ve uygulama örnekleri Fransa - Hastalık, doğum izni, yıllık izin, eğitimler söz konusu olduğunda ve ayrıca bir davanın makul bir süre içerisinde ele alınmasını temin etmek üzere bir mahkemedeki personel kapasitesinin takviye edilmesi durumunda, mahkeme başkanının yanında çalışan hâkimlerden (bunlar çoğunlukla bir mahkeme içerisindeki bir bölümün başkanlarıdır) ya da temyiz mahkemesinin genel savcısından geçici olarak meslektaşlarının yerine geçmeleri istenebilir (Hâkimler Kanunu Madde 3-1). Benzeri bir çözüm mahkemenin diğer çalışanları için de söz konusudur. (Kaynak: CEPEJ (2006), Yargılamada zaman yönetimi ile ilgili “en iyi uygulamalar” derlemesi, CEPEJ (2006), 13, s. 24). Hollanda – Yığılmalar nedeniyle aşırı yük altına giren bölge mahkemelerini desteklemek üzere Hollanda’da geçici bir ekip kurulmuştur. Bu ekip, hâkimlerden ve diğer adliye çalışanlarından meydana gelen küçük ve merkezi bir birim olup mahkemeye beklemede olan dava sayısının azaltılmasında yardımcı olmaktadır. (Kaynak: CEPEJ (2006), Yargılamada zaman yönetimi ile ilgili “en iyi uygulamalar” derlemesi, CEPEJ (2006), 13, s. 21). İsveç - Huddinge Bölge Mahkemesi – Mahkeme 2-3 hâkimden meydana gelen birimlere bölünmüştür. Her birimin hâkimleri iş miktarını paylaşabilir ve böylece bir hâkim kapsamlı bi davaya odaklanmışken, diğerleri daha basit olanlara zaman ayırabilir. (Kaynak: CEPEJ (2006), Yargılamada zaman yönetimi ile ilgili “en iyi uygulamalar” derlemesi, CEPEJ (2006), 13, s. 21). Birleşik Krallık - İngiltere ve Galler – Yüksek Mahkeme’ye atanan hâkimlerin genel hukuk uzmanlığına sahip olması beklenmektedir. Yine de mahkeme içerisinde ceza, ticaret ve aile hukuku gibi özel uzmanlık gerektiren bölümler bulunmaktadır. Bu alanlar için hâkimler belirli sahalara atanırlar. Çoğu uzmanlık atama sonrasında değerlendirilip tanımlanıyor olsa da, hâkimler yeni uzmanlık ve yeni atamalar elde etmek üzere eğitimden geçebilmektedirler. 32 (Kaynak: CEPEJ (2006), Adli süreçlerde zaman yönetimi ile ilgili “en iyi uygulamalar” derlemesi, CEPEJ (2006), 13, s. 21). 3. Hâkimlerin çalışmalarına yönelik kaynak kullanımı ile ilgili kararlar, etkin zaman yönetimini teşvik edecek bir biçimde alınmalıdır. Eğer gerekli ise, gecikmelerden ve yığılmalardan kaçınmak adına, kaynakları hızlı ve etkin bir biçimde yeniden dağıtmak mümkün olmalıdır. Yorumlar ve uygulama örnekleri Hollanda – Bir başka bölgedeki davalarla uğraşmak üzere hâkimlerin yeniden atanması uygulaması esnek ve kolay bir uygulamadır. Hollandalı hâkimler tüm bölgelerdeki davalarda karar verme yetkisine sahiptir. Hâkimler bir bölge mahkemesinin hâkimi ancak aynı zamanda diğer tüm mahkemelerin yardımcı hâkimi olarak atanmaktadırlar. Dolayısıyla, hâkimler bir başka mahkemedeki davalarla kolaylıkla uğraşabilmektedirler. Bu yeniden atama yöntemine sıklıkla başvurulmaktadır. (Kaynak: Avrupa Yargı Konseyleri Ağı, (2011), Süreye Uyma Proje Ekibi, Süreye Uyma Raporu 2010-2011, s. 21) B. Örgütlenme 1. Adli organlar, etkin zaman yönetimini teşvik edecek bir biçimde örgütlenmelidir. Yorumlar ve uygulama örnekleri İtalya – 1999’da gündeme gelen, birinci derece mahkemeleri birleştirme politikası çerçevesinde, kanun koyucu, özel hukuk davalarında tek hâkimin sahip olduğu yargılama yetkisini genişletmiştir (bu arada üç hâkimden oluşan kurulun yargılama yetkisini daraltmıştır). Sonuç olarak, genel yargılama yetkisi olan mahkemeler, normal koşullarda birkaç istisna dışında tek hâkime sahiptir. İstisnalar, kanunun hala üç hâkimden meydana gelen kurulu gerektirdiği davalar ile ilgilidir, derleme 2006. (Kaynak: CEPEJ (2006), Yargılamada zaman yönetimi ile ilgili “en iyi uygulamalar” derlemesi, CEPEJ (2006), 13, s. 20). Hollanda - Mahkemeler “bütünlüklü yönetim” ilkesiyle idare edilmektedir. Bir mahkemenin işleyişinde sorumluluk, hâkimlerin ve idari personelin performanslarını denetleyen ve gözden geçiren kurulun tüm üyelerince paylaşılmaktadır (bu kurul şunlardan meydana gelir: mahkeme başkanı, her bir bölümün başkanı (başkan yardımcıları) ve bir mahkeme direktörü (hâkim dışında bir kişidir)). (Kaynak: CEPEJ (2006), Yargılamada zaman yönetimi ile ilgili “en iyi uygulamalar” derlemesi, CEPEJ (2006), 13, s. 10). 2. Organizasyon içerisinde zaman yönetimi veya davalarla ilgili sorumluluğun açıkça belirlenmesi gerekmektedir. Eğilimleri tanımlamak, değişimleri öngörmek ve yargılamanın uzunluğu ile ilgili sorunların üstesinden gelmek için, sürekli olarak yargılamanın uzunluğunu analiz eden bir birim olmalıdır. Bu aşamada herhangi bir yorum veya uygulama örneği tanımlanmamıştır. 3. Hâkimleri etkileyen tüm örgütsel değişiklikler, adli işlemlerin zaman yönetimi üzerindeki olası etkileri bakımından incelenmelidir. Bu aşamada herhangi bir yorum veya uygulama örneği tanımlanmamıştır. C. 1. Esasa İlişkin Hukuk Mevzuatın açık, basit, sade dilde olması ve uygulaması çok zor olmaması gerekir. Esasa ilişkin hukuka getirilen değişikliklerin iyi hazırlanmış olması gerekir. 33 Yorumlar ve uygulama örnekleri Çek Cumhuriyeti – Prag Bölgesi – Adalet Bakanlığı yeni kanunların hazırlanması sırasında adli işlemlerin tüm aktörlerine danışmaktadır. Şu anda sorunun kaynağında yatan şey, bu kişilerin istihdam (iş) görevleri kapsamında bu türden tanımlı bir görevin yer almamasıdır. Dolayısıyla, gereken hallerde bu işe çoğunlukla serbest zamanlarını vakfetmektedirler. (Kaynak: CEPEJ (2011), Adli zaman yönetimine yönelik CEPEJ rehber ilkelerinin 7 pilot mahkemede/kurumda uygulanışı hakkında raporlar, CEPEJ (2011) 1, s. 4). 2. Yeni mevzuat çıkarırken, hükümet, bu mevzuatın yeni davalar hacmini nasıl etkileyeceğini her zaman için incelemeli ve yığılmalar ile gecikmeler yaratabilecek kurallardan ve düzenlemelerden kaçınmalıdır. Bu aşamada herhangi bir yorum veya uygulama örneği tanımlanmamıştır. 3. Gerek kullanıcılar gerekse de adli organlar, mevzuatta meydana gelecek değişiklikler konusunda önceden bilgilendirilmelidir, bu sayede bunları zamanında ve verimli bir biçimde uygulayabilirler. Bu aşamada herhangi bir yorum veya uygulama örneği tanımlanmamıştır. D. 1. Usul Yargı usulü kuralları optimum işlem sürelerine uygun hareket edilmesini sağlamalıdır. İşlemleri gereksiz yere geciktiren veya karmaşıklaştıran kurallar kaldırılmalı veya değiştirilmelidir. Yorumlar ve uygulama örnekleri Gürcistan - Tiflis Temyiz Mahkemeleri – Parlamento, Aralık 2010’da Hukuk Muhakemeleri Usul Kanunu’nda yeni bir değişiklik yaparak, tarafların mahkeme kararının sonuç bölümünün (söz konusu davada mahkeme tarafından çözüme kavuşturulmuş olan kısım; diğer bir deyişle mahkemenin vardığı nihai karar) kamuya ilan edilmesi anında mevcut olması veya tarafların mahkeme kararının ilan tarihiyle ilgili gereğince bilgilendirilmesi halinde söz konusu mahkeme kararına itiraz etmek isteyen taraf, mahkemeye sonuç bölümünün ilan edildiği ve mahkeme kararının bir nüshasını edindiği tarihten itibaren en az 20, en fazla 30 gün sonra başvuruda bulunmak zorundadır. Eğer taraflar bunu yapmazlar ise, temyiz dönemi, mahkeme kararının ilan edildiği tarihten itibaren 30’uncu günden itibaren hesaplanacaktır. Bu sürenin yenilenmesi veya değiştirilmesi yasaktır. İlginç olan durum şudur ki, bu kural yalnızca temyiz mahkemeleri (Gürcistan’da yalnızca iki tane temyiz mahkemesi bulunmaktadır) ve yalnızca özel hukuk davaları için geçerlidir. (Kaynak: CEPEJ (2011), Yargı sistemlerinde zaman yönetimi: Kuzey Avrupa üzerine bir inceleme, CEPEJ (2011) 1, s. 13). İtalya - Turin Asliye Mahkemesi – Günümüzde İtalyan hukuk muhakemeleri usul kuralları,hakimlerin her dava için bir takvim oluşturmasını zorunlu tutmaktadır. Ayrıca, davanın dostane bir şekilde sonuçlandırılmasına yönelik özel bir duruşmanın gerçekleştirilmesi, tarafları çözüm bulma veya en azından süreci gereksiz şekilde geciktiren uygulamalardan kaçınma ihtiyacı konusunda ikna etmek bakımından faydalı olabilmektedir. Birkaç ay önce, işlem takvimine ilişkin hükümler ilk kez somut olarak uygulamaya konulmaya çalışıldığında, bunun ilk bakışta göründüğü kadar kolay olmadığı anlaşılmıştır. Davanın gidişatının ne yönde olacağının bir veya iki yıl öncesinden kestirilebilmesi ve olası her işlem için belirli bir tarihin tespit edilebilmesi neredeyse imkansızdır. Bu nedenle, pek çok yargı görevlisi tarafından da kabul gören bir çözüm önerisi getirilmiştir; buna göre kesin tarihlerin değil, kesin süre sınırlamalarının tespit edilmesi söz konusu olmaktadır. Örneğin: a) tanıkların dinlenmesi için gerçekleştirilen duruşmaların tamamlanmasına yönelik süre sınırlaması: En geç 30 Haziran 2011; b) bilirkişiye başvurulması konusundaki süre sınırlaması (gerekli görülmesi halinde): En geç 31 Aralık 2011; 34 c) dava hakim tarafından karara bağlanmadan önce tarafların nihai talep ve dilekçelerini sundukları son duruşma için süre sınırlaması: En geç 30 Haziran 2012. (Kaynak: CEPEJ (2011), Adli zaman yönetimine ilişkin CEPEJ rehber ilkelerinin 7 pilot mahkemede / kurumda uygulanmasına ilişkin raporlar, CEPEJ (2011) 1, s. 21). 2. Usul muhakemeleri kurallarında, Avrupa Konseyi’nin uygulanabilir olan tavsiye kararları, özellikle de aşağıdaki tavsiye kararları dikkate alınmalıdır: Yargıya erişimi kolaylaştıran tedbirlere ilişkin R(81)7, Yargının işleyişini geliştirmeye yönelik usul muhakemeleri ilkelerine ilişkin R(84)5, Mahkemelerin aşırı iş yükünün önlenmesine ve azaltılmasına yönelik tedbirlere ilişkin R(86)12, Ceza yargılamasının basitleştirilmesine ilişkin R(87)18, Özel hukuk ve ticaret davalarında temyiz sistem ve usullerinin işleyişinin sağlanmasına ve geliştirilmesine ilişkin R(95)5, Ceza yargılamasının yönetimine ilişkin R(95)12, Mahkeme hizmetlerinin ve diğer yargı hizmetlerinin vatandaşlara yeni teknolojiler aracılığıyla verilmesine ilişkin R(2001)3. Bu aşamada herhangi bir yorum veya uygulama örneği tanımlanmamıştır. 3. Usul kuralları belirlenirken veya değiştirilirken onları uygulayacak olanların da görüşleri gereken şekilde göz önünde bulundurulmalıdır. Yorumlar ve uygulama örnekleri Danimarka - Esbjerg Bölge Mahkemesi – Savcılık hizmetleri temsilcilerinin ve yargı bölgesindeki avukatların katılımıyla her yıl ortak toplantılar düzenlenmektedir. (Kaynak: CEPEJ (2006), Yargılamada zaman yönetimi ile ilgili “en iyi uygulamalar” derlemesi, CEPEJ (2006), 13, s. 15). İtalya - Turin Asliye Mahkemesi – Mahkeme, dava yükünün üstesinden gelinebilmesi için yerel rehber ilkeler tespit etmiştir; bu rehber ilkeler paydaşlarla da paylaşılmıştır. (Kaynak: CEPEJ (2011), Yargı sistemlerinde zaman yönetimi: Kuzey Avrupa üzerine bir inceleme, CEPEJ (2011) 1, s. 21). Norveç - Frostating Lagmannsrett Temyiz Mahkemesi – Her iki tarafın avukatına da yeni değerlendirmelerin, kanıt listelerinin ve temyiz işlemleriyle ilgili katkıların sunulmasına ilişkin süre sınırlamalarını içeren mektuplar yollanmaktadır. Bu mektupların ardından, duruşmanın tarih ve süresine karar verilmesi için telefon görüşmeleri gerçekleştirilmektedir. Hakim, temyiz duruşmasından bir veya iki hafta önce avukatlarla doğrudan iletişime geçer (elektronik posta aracılığıyla) ve temyiz duruşması için ayrıntılı ortak takvimin (tanıkların dinlenmesi vb.) tespit edilmesini sağlar. Bu gerçekten zamandan büyük tasarruf sağlamaktadır; çünkü avukatların birbirleriyle görüşmelerini ve uygulamaya ilişkin düzenlemeler hakkında mutabakata varmalarını zorunlu kılmaktadır. Ceza davalarına gelince, karmaşık davalarda kanıt sunumu, makul ve gerçekçi bir takvim belirleme vb. amaçlar doğrultusunda savcılarla gayri resmi hazırlık toplantıları düzenlenir. Davaların ele alınmasına ilişkin rehber ilkeler yazılı olarak belirlenir ve baro ve mahkeme tarafından imzalanır. Bu rehber ilkeler ortak tartışmalar ve uzlaşma sonucunda belirlenir. Avukatlarla da yakın temas halinde çalışılmakta ve mahkemedeki katiplik süreçleri ortaklaşa bir çalışmayla tespit edilmektedir. (Kaynak: CEPEJ (2006), Yargılamada zaman yönetimi ile ilgili “en iyi uygulamalar” derlemesi, CEPEJ (2006), 13, s. 11). 4. Asliye mahkemelerindeki usuller yoğunlaştırılırken mahkeme kullanıcılarına adil ve kamuya açık duruşma hakkı tanınmalıdır. Yorumlar ve uygulama örnekleri Çek Cumhuriyeti - Prag Bölgesi – “Yargı usulünün yoğunlaştırılması” adı verilen düzenlemeyle adli usullere ilişkin yeni bir mevzuat oluşturulmuştur; buna göre taraflar ilk duruşmaya tüm görüş ve kanıtlarını sunacaklar ve böylece karşı dava mahkemesi bunları dikkate alamayacaktır. (Adli Usul Kanunu’nun 118b no’lu maddesi). 35 (Kaynak: CEPEJ (2006), Yargılamada zaman yönetimi ile ilgili “en iyi uygulamalar” derlemesi, CEPEJ (2006), 13, s. 9). Danimarka - Esbjerg Bölge Mahkemesi – Özel hukuk davalarında, sürecin erken bir aşamasında toplantı düzenlenmekte ve taraflar bu toplantıda davanın ilerleyişi hakkında görüş birliği sağlamaktadır. (Kaynak: CEPEJ (2006), Yargılamada zaman yönetimi ile ilgili “en iyi uygulamalar” derlemesi, CEPEJ (2006), 13, s. 15). Norveç - Midhordland Tingrett Bölge Mahkemesi – Özel hukuk davalarındaki hazırlık toplantıları sayesinde davaların yüzde 80’inden fazlasında yasal uzlaşma sağlanmaktadır. (Kaynak: CEPEJ (2006), Yargılamada zaman yönetimi ile ilgili “en iyi uygulamalar” derlemesi, CEPEJ (2006), 13, s. 15). 5. Uygun görülen davalarda temyiz seçenekleri sınırlanabilir. Bazı davalarda (örneğin küçük çaplı şikayetler) temyiz kaldırılabilir veya temyize gidilmesi talep edilebilir. Açıkça dayanaksız olduğu düşünülen temyiz talepleri kabul edilmeyebilir veya kısa yoldan reddedilebilir. Yorumlar ve uygulama örnekleri Çek Cumhuriyeti - Prag Bölgesi – Medeni usulle ilgili yeni mevzuat, dava sayısını arttırmış ancak bu davalarda temyiz kaldırılmıştır. (Kaynak: CEPEJ (2006), Yargılamada zaman yönetimi ile ilgili “en iyi uygulamalar” derlemesi, CEPEJ (2006), 13, s. 6). Gürcistan - Tiflis Temyiz Mahkemesi – Usule ilişkin mevzuata göre bir dava mahkemeye geldiğinde öncelikle kabul edilebilirlik aşamasını geçmelidir; bu ise temyiz talebinin bazı ön şartlara sahip olması ve taraflar devlet harcından (mahkeme harcı) muaf tutulmadıkları takdirde bu harcın ödenmesi gerektiği anlamına gelmektedir. Bu tür şartların yerine getirilmemesi halinde dava kabul edilmez. Dava kabul edildikten sonra hakim, resmi bir karar alır (direktif) ve genellikle kabul edilme tarihini takip eden bir iki ay içinde olmak üzere bir duruşma tarihi tayin edilir. (Kaynak: CEPEJ (2011), Adli zaman yönetimine ilişkin CEPEJ rehber ilkelerinin 7 pilot mahkemede / kurumda uygulanmasına ilişkin raporlar, CEPEJ (2011) 1, s. 13). Norveç - Frostating Lagmannsrett Temyiz Mahkemesi – Bu mahkeme, daha basit davaları üç kişilik bir hakim heyeti tarafından yürütülen bir ön inceleme süreciyle elemektedir. Sonuç olarak, bölge mahkemesinin kararı nihaidir. Etkin bir prosedürün sağlanabilmesi için üç hakimden oluşan bir ekip, gelen temyiz davalarına derhal bakmak üzere hazır tutulmaktadır. Davaların çoğunluğu bu sayede iki veya üç gün içinde incelenip elenmektedir. (Kaynak: CEPEJ (2006), Yargılamada zaman yönetimi ile ilgili “en iyi uygulamalar” derlemesi, CEPEJ (2006), 13, s. 19). Hollanda - Hollanda’da ihtilaf konusu olan miktar 5.000 Avro’yu aşmadığı takdirde küçük davalarla ilgili küçük şikayet prosedürü uygulanmaktadır. Bu tür davalara tek bir hakim bakmakta ve yasal temsil zorunlu kılınmamaktadır. Bu tür davaların çoğunluğunda mahkeme kararı, mahkeme oturumunda sözel olarak ilan edilir. Bu düzenleme sayesinde toplam davaların yüzde 75’i 6 ay içinde tamamlanmaktadır. (Kaynak: Avrupa Yargı Konseyleri Ağı, (2011), Süreye Uyma Proje Ekibi, Süreye Uyma Raporu 2010-2011, s. 25) 6. Üst mahkemelere yapılan başvuru, bu mahkemelerin ilgi ve incelemesini hak eden davalarla sınırlı tutulmalıdır. Yorumlar ve uygulama örnekleri Çek Cumhuriyeti - Prag Bölgesi – Şu anki çalışma biçiminde davaların niteliği belirleyicidir. Yüksek mahkemeye yapılan başvurular büyük önem arz eden davalar ile yüksek mahkeme tarafından henüz ele alınmamış olan konularla ilgili davalardır. 36 (Kaynak: CEPEJ (2011), Adli zaman yönetimine ilişkin CEPEJ rehber ilkelerinin 7 pilot mahkemede / kurumda uygulanmasına ilişkin raporlar, CEPEJ (2011) 1, s. 11). III. Adalet yönetiminden sorumlu makamlara yönelik rehber ilkeler A. İşbölümü 1. Uygun bir zaman yönetimine katkıda bulunma görevi, adalet yönetiminden sorumlu olan bütün makamlar (mahkemeler, hakimler, idareciler) ve yargı süreçlerine mesleki yönden müdahil olan bütün bireyler (örneğin, uzmanlar ve avukatlar) tarafından kendi yetki alanları çerçevesinde paylaşılmaktadır. Yorumlar ve uygulama örnekleri Çek Cumhuriyeti - Prag Bölgesi – Adalet Bakanlığı, yeni kanunların hazırlanma sürecinde yargı işlemlerinin tüm aktörleriyle görüş alış verişi gerçekleştirir. Şu anda sorun, söz konusu görevin, bu insanların işle (çalışmayla) ilgili görev alanlarına dahil edilmemiş olmasıdır. Dolayısıyla, gerekli olduğunda bu kişiler genellikle boş zamanlarını bu konuya ayırmak zorunda kalmaktadırlar. (Kaynak: CEPEJ (2011), Adli zaman yönetimine ilişkin CEPEJ rehber ilkelerinin 7 pilot mahkemede / kurumda uygulanmasına ilişkin raporlar, CEPEJ (2011) 1, s. 6). İtalya - Turin Asliye Mahkemesi – Makul süre sınırlamalarına uyulmamasının nedenlerinden birisi, mahkemelerin bölgedeki coğrafi dağılımında yatmaktadır. Mahkemelerin, yerel dairelerinin bölge topraklarının değişik yerlerine dağılmış olması olgusuyla sıkça karşılaşılmaktadır (örneğin Turin’in dört yerel dairesi, bölgedeki küçük şehirlere dağılmış durumdadır) ve geçici sorunlar nedeniyle (hamilelik, kaza, tatil, Yüksek Yargı Mahkemesi’nin yeni bir hakim yollamasının beklenmesi vb) bu makamlar çoğunlukla boş kalmaktadır. “Merkezi” makamdaki hakimler çoğunlukla bu tür durumlarda söz konusu dairelerden gelen davaları (özellikle de en acil durumda olanları) üstlenerek yardıma hazır olduklarını beyan etmektedirler. Ne yazık ki avukatlar, kendi davalarına yalnızca 10-15 km ötede bakılmasından kaçındıkları için davaların “merkezi” makamlara tayin edilmesine karşı çıkmakta ve hakimleri “başkentten” bölgenin ufak şehirlerine yollaması konusunda başkana baskı yapmaktadırlar. Bu da elbette büyük ve gereksiz bir zaman kaybına yol açmaktadır; çünkü merkezden bölgeye seyahat eden hakimler, yolda kaybettikleri zaman bir kenara, merkezi makamlarındaki davalara ara vermek zorunda kalmaktadırlar. Avukatlar, davalarının (yalnızca birkaç aylığına) 10 veya 15 km ötede görülmesini kabul etseler, her şey daha iyi, daha verimli ve modern ve etkin dava yönetimi kriterlerine çok daha uygun olacaktır! Baronun işbirliği konusundaki eksiklerinin bariz bir örneğini oluşturan bu durum, İtalya’daki avukatların yargı süreçlerinin kısaltılması konusunda nasıl önemli bir rol oynayabileceklerini göstermektedir. (Kaynak: CEPEJ (2011), Adli zaman yönetimine ilişkin CEPEJ rehber ilkelerinin 7 pilot mahkemede / kurumda uygulanmasına ilişkin raporlar, CEPEJ (2011) 1, s. 21). 2. Adalet yönetiminden sorumlu olan bütün yetkili makamlar, standart ve hedef belirleme sürecinde işbirliği yapmalıdır. Bu standart ve hedeflerin değerlendirilmesi sürecinde diğer paydaşlara ve yargı sisteminin diğer kullanıcılarına da danışılmalıdır. Yorumlar ve uygulama örnekleri İngiltere - Londra Yerel Mahkemesi - Amaçları paylaşmak ve ortak eylemleri yürütmek için çeşitli kullanıcı grupları oluşturulmuştur. (Kaynak: CEPEJ (2006), Yargılamada zaman yönetimi ile ilgili “en iyi uygulamalar” derlemesi, CEPEJ (2006), 13, s. 10). B. İzleme 1. Yargı süreçleriyle ilgili süreler, istatistikler aracılığıyla takip edilip denetlenmelidir. Belirli dava türlerinin süresi ve yargı süreçlerinin tüm aşamalarının süreleriyle ilgili yeterli bilgiye sahip olunmalıdır. Yorumlar ve uygulama örnekleri 37 Çek Cumhuriyeti - Prag Bölgesi – Her mahkemenin başkanı, eski davalardaki (3 yıldan eskiye dayanan) işlem sürelerini düzenli olarak (her altı ayda bir) kontrol etmektedir. Her hâkim, bu konuda gerekçelerini sunmak zorundadır. Başkan çeşitli tedbirler alabilir – genellikle ilgili hâkimin dava üzerinde derhal çalışmaya başlaması yönünde bir direktif verir. Yüksek mahkemeler ve Adalet Bakanlığı tarafından uygulanan başka türlü kontrol mekanizmaları da mevcuttur. (Kaynak: CEPEJ (2011), Adli zaman yönetimine ilişkin CEPEJ rehber ilkelerinin 7 pilot mahkemede / kurumda uygulanmasına ilişkin raporlar, CEPEJ (2011) 1, s. 6). 2. Belirli dava türlerine ve/veya belirli mahkemelere ilişkin standart ve hedefler açıkça belirlenmeli ve takip edilmelidir. Bu aşamada herhangi bir yorum veya uygulama örneği tanımlanmamıştır. 3. Münferit işlemlerden sorumlu olan kurum, işlemlere müdahil olan diğer taraflarla mutabakat içinde belirlenmiş olan süre sınırlamalarına uyulup uyulmadığını izlemek zorundadır. Bu aşamada herhangi bir yorum veya uygulama örneği tanımlanmamıştır. 4. İzleme, Avrupa Yargılama Sürelerini İzleme Tek Tip Rehber İlkeleri’ne (EUGMONT) uygun şekilde gerçekleştirilmelidir. Bu aşamada herhangi bir yorum veya uygulama örneği tanımlanmamıştır. C. Müdahale 1. Yargı süreleriyle ilgili standart ve hedeflerden sapma gerçekleştiğinin gözlenmesi veya bunun öngörülmesi halinde, söz konusu sapmaların nedenlerini ortadan kaldırmak için süratle harekete geçilmelidir. Bu rehber ilke 15 Saturn önceliğinden birisidir 2. Toplam sürenin makul bir süre içinde yargılanma hakkının ihlaline yol açabilecek denli uzun olduğu davalara özellikle dikkat edilmelidir.7 Bu rehber ilke 15 Saturn önceliğinden birisidir 3. İzleme, yargı sürecindeki atıl dönemlerin (bekleme süresi) aşırı uzun olmamasını sağlamalı ve bu tür gecikmelerin ortaya çıkması halinde sürecin hızlandırılması ve gecikmenin telafi edilmesi için özel çaba sarf edilmelidir.8 Bu rehber ilke 15 Saturn önceliğinden birisidir D. Hesap verebilirlik 1. Eylemleri veya ihmali nedeniyle gecikmeye neden olan ve zaman yönetimiyle ilgili olarak belirlenmiş olan standart ve hedeflere uyulmasına engel olan herkes hesap vermelidir. Yorumlar ve uygulama örnekleri İngiltere - Yüksek Mahkeme Kraliçe Yargıçlar Dairesi – Yargı davalarının yönetilmesi sürecinde taraflardan birinin gecikmeye yol açıp açmadığı hâkim tarafından belirlenir ve söz konusu tarafın diğer tarafın masraflarını karşılaması için yaptırım uygulanması yoluna gidilir. Eğer gecikmeden 7 Bakınız CEPEJ Çalışmaları No. 3: “Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihadına istinaden Avrupa Konseyi üye devletlerinde mahkeme işlemlerinin süresi”. 8 Mahkemelere ve diğer devlet mercilerine dayandırılabilen herhangi bir faaliyetin gerçekleştirilmediği sürelere özellikle dikkat gösterilmesi görevi aynı zamanda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. Maddesiyle ilgili olarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihadı kaynaklı olarak da ortaya çıkmaktadır. 38 mahkeme sorumluysa, gecikmenin yol açtığı ilave masrafların karşılanması için tazminat ödenebilir. Ayrıca, hâkim, tarafların gecikme dolayısıyla karşı karşıya kaldıkları masraflar dolayısıyla avukatları boşa harcanan maliyetler olarak niteleyebilir ve gerekirse iddiayı veya savunmayı reddederek davayı diğer taraf lehine sonuçlandırabilir. Eğer mahkeme personeli veya yönetimi sorumlu ise, bu da mahkemenin performans raporlarında tespit edilerek personel değerlendirmelerine yansıtılır. Bu ise personelin ücret veya terfi sürecini etkileyebilir. (Kaynak: CEPEJ (2011), Yargı sistemlerinde zaman yönetimi: Kuzey Avrupa üzerine bir inceleme, CEPEJ (2011) 1, s. 8). İngiltere - Londra Merkez Adli Yargılama Merkezi – Davanın tarafları hesap verebilir olmalıdır. Belirlenen sürelerden herhangi bir sapma, davalı tarafın yaptırım veya çeşitli maliyetlerle karşı karşıya kalmasına yol açabilir. Mahkeme kurallarına göre taraflardan herhangi biri, duruşma aracılığıyla veya duruşmasız olarak, davaya ara verilmesi için başvuruda bulunabilir ve hakim bu konuda karara varırken durumun davanın ilerleyişi üzerindeki etkilerini dikkate almak zorundadır. Taraflardan birinin davaya ara verilmesi veya takvimde değişikliğe gidilmesi için başvuruda bulunması halinde hakim, diğer tarafın gayri makul bir biçimde dezavantajlı duruma düşmemesini güvence altına almadan karar almamalıdır. (Kaynak: CEPEJ (2011), Adli zaman yönetimine ilişkin CEPEJ rehber ilkelerinin 7 pilot mahkemede / kurumda uygulanmasına ilişkin raporlar, CEPEJ (2011) 1, s. 10). 2. Verimsiz zaman yönetimiyle ilgili olarak bireyler tarafından hesap verilmesi zorunluluğunun yanı sıra, devlet de işlemlerin gayri makul ölçüde uzun sürmesinin mahkeme kullanıcıları için yarattığı olumsuz sonuçlar nedeniyle müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulabilir. Yorumlar ve uygulama örnekleri İngiltere - Londra Merkez Adli Yargılama Merkezi – Devlet, görevlerini yerine getirebilmesi için mahkemeye kaynak sağlar. Bu nedenle, işlem sürelerinin gayri makul ölçüde uzun bulunduğu durumlarda idare, karşılaşılması muhtemel olan sorunları önceden kestirmek zorundadır. Hem idare, hem de devlet, sorunun telafi edilmesi için ne tür ilave kaynaklara ihtiyaç duyulacağını değerlendirmek mecburiyetindedir. Ayrıca, idare, listeleme sistemlerinin, yargı sürelerinin ekonomik biçimde kullanılması süreçlerinin ve listelemeyle ilgili diğer faktörlerin etkin şekilde yönetildiğinden emin olmalıdır. (Kaynak: CEPEJ (2011), Adli zaman yönetimine ilişkin CEPEJ rehber ilkelerinin 7 pilot mahkemede / kurumda uygulanmasına ilişkin raporlar, CEPEJ (2011) 1, s. 11). IV. Mahkeme idarelerine yönelik rehber ilkeler A. Bilgilerin toplanması 1. Mahkemeler, yargı sürecinin en önemli aşamaları hakkında bilgi toplamalıdır. Bu aşamalar arasındaki sürelere ilişkin kayıtlar tutulmalıdır. Bu aşamaların izlenmesinde Zaman Yönetimi Kontrol Listesi’ndeki dördüncü gösterge gereken şekilde göz önünde bulundurulmalıdır.9 Bu rehber ilke 15 Saturn önceliğinden birisidir 2. Toplanan bilgiler, yargı yönetiminden sorumlu olan mahkeme idarecilerinin, hakimlerin ve merkezi yetkili makamların çalışmalarına katkıda bulunması amacıyla erişilebilir olmalıdır. Bilgiler uygun bir biçimde taraflara ve kamuoyuna da sunulmalıdır. Bu rehber ilke 15 Saturn önceliğinden birisidir B. Sürekli analiz 1. Toplanan bütün bilgiler sürekli olarak analiz edilmeli ve izleme ve performansı arttırma amacı doğrultusunda kullanılmalıdır. Bu rehber ilke 15 Saturn önceliğinden birisidir 9 Zaman yönetimi Kontrol Listesi (CEPEJ(2005)12Rev). 39 2. Toplanan bilgiler, istatistiksel değerlendirme amacıyla kullanıma hazır olmalıdır. Toplanan veriler, mahremiyetin korunması zorunluluğu göz önünde bulundurularak, bilimsel analiz amacıyla bağımsız araştırmacılara ve araştırma kurumlarına da sunulmalıdır. Bu rehber ilke 15 Saturn önceliğinden birisidir 3. Analiz sonuçlarını konu alan raporlar en az yılda bir kez düzenli aralıklarla hazırlanmalı, bu raporlarda uygun önerilere de yer verilmelidir. Bu rehber ilke 15 Saturn önceliğinden birisidir C. Saptanan hedefler 1. Yüksek (ulusal, bölgesel) düzeyde belirlenen standart ve hedeflerin yanı sıra, münferit mahkemeler düzeyinde de özel hedefler belirlenmelidir. Adliye müdürleri, bu hedefleri aktif olarak belirlemelerine veya bunların belirlenmesi sürecine aktif olarak katkıda bulunmalarına olanak sağlayacak yeterli yetki ve özerkliğe sahip olmalıdır. Bu rehber ilke 15 Saturn önceliğinden birisidir 2. Hedefler, amaçları açıkça tanımlamalı ve ulaşılabilir olmalıdır. Bu hedefler yayınlanmalı ve düzenli yeniden değerlendirmeye tabi tutulmalıdır. Bu rehber ilke 15 Saturn önceliğinden birisidir 3. Hedefler, mahkeme performansının değerlendirilmesinde kullanılabilir. Eğer bu hedeflere ulaşılamadıysa, durumun telafi edilmesi için somut adımlar atılarak tedbir alınmalıdır. Bu rehber ilke 15 Saturn önceliğinden birisidir D. Kriz yönetimi 1. Mahkeme düzeyinde belirlenen hedeflerden belirgin bir sapmanın gerçekleştiği durumlarda sorunun kaynağının hızla ve uygun bir şekilde tespit edilebilmesini sağlayacak özel araçlar olmalıdır. Bu rehber ilke 15 Saturn önceliğinden birisidir V. Hakimlere yönelik rehber ilkeler A. Aktif dava yönetimi 1. Hakim, işlemleri aktif şekilde yönetebilmek için gereken yetkilere sahip olmalıdır. Yorumlar ve uygulama örnekleri İrlanda - Yüksek Mahkemenin dava yükü bir dizi listeye bölünmüştür. En yoğun olan listelerden bazılarında, özellikle de Kişisel Yaralanmalar listesinde, Jürisiz/Adli İnceleme Listesinde ve Ticaret Listesinde, listelenen dava hacminin büyük olması nedeniyle liste yönetimi sistemleri kullanılmaktadır. Mahkeme listelerini yöneten hakimler, davaların sistem aracılığıyla mümkün mertebe süratli ilerlemesini sağlamak için genellikle “pozitif yoklama” yöntemini kullanmaktadır. Bunlar genellikle duruşma tarihi belirlemeye yönelik listelerle sağlanmaktadır. Bu işlem, savunma sürecinin kapanmasını ve her iki tarafın da duruşma ihbarını yapmasını takip eden bir aşamada gerçekleştirilir. Bu durumda davanın duruşmaya hazır hale geldiği tarafların biri veya ikisi tarafından onaylansa ve duruşma tarihlerini gösteren listeye konulsa bile genellikle delillerin sunulmasıyla ilgili çözüme kavuşturulmamış usule yönelik sorunlar ortaya çıkabilmektedir. “Pozitif yoklamada” tarafların yasal temsilcilerinin mahkemeye gelmeleri ve müdahil oldukları davanın “canlı” olduğunu teyit ederek devam etmeye hazır olduklarını mahkemeye bildirmeleri talep edilir. Tarafların mahkemeye gelmedikleri davalar iptal edilebilir ve ancak mahkeme emriyle yeniden başlatılabilir. Bir davanın ilerleyişinde gecikmeye neden olan sorunlar çoğunlukla bu yoklamalarda açığa çıkarılmakta ve bir tür gayri resmi dava yönetimi gerçekleştirilebilmektedir. Hakimler bu sayede, herhangi bir zorunlu prosedürde gecikmeye yol açtığı düşünülen tarafa gerekli talimatlarda bulunabilmektedir. Gecikmenin, taraflardan birinin sorunla karşılaşması sonucunda ortaya çıkması ve bu nedenle söz konusu tarafın suçlu 40 bulunmaması halinde taraflar arasında görüşmeler gerçekleştirilmesi sağlanmakta ve hakim, mahkeme talimatına başvurma gereği duymadan soruna çözüm getirebilmektedir. Bu yoklamalar yılda üç veya dört kez gerçekleşebilmekte ve belirli bir listedeki toplam dava yükünün aktif denetim altında tutularak yönetilmesinin ve böylece gecikmelerin en aza indirilebilmesinin faydalı yollarından birini teşkil etmektedir. (Kaynak: Avrupa Yargı Konseyleri Ağı, (2011), Süreye Uyma Proje Ekibi, Süreye Uyma Raporu 2010-2011, s. 26) İtalya - Turin Asliye Mahkemesi – İtalyan Hukuk Muhakemeleri Usul Kanunu dikkate alındığında, hakimler davayı “hızla başlatmak” için pek az yetkiye sahiptir, hatta hiç yetkiye sahip olmadıkları bile söylenebilir. Doğrusu, 163 sayılı mükerrer maddeye göre davalıya mahkeme celbinin yollandığı tarih ile hakim karşısında ilk duruşmanın gerçekleştiği tarih arasında en az doksan gün olmalıdır (mahkeme celbinin bir başka ülkede çıkartılması halinde bu süre yüz elli gündür). İlk duruşmada tarafların dilekçeleri veya iddiaları üzerinde “ayrıntılı çalışma yapmak” için davaya en az seksen gün daha ara verilmesi talebinde bulunma hakkı olduğu düşünüldüğünde (ki bunun için yalnızca bir tarafın talepte bulunması yeterlidir; hakimin bu talebi reddetme yetkisi bulunmamaktadır), mahkeme celbinin çıktığı tarihten itibaren (bu tarih, davanın resmi ve somut başlangıç tarihini oluşturmaktadır) öngörülebilecek “en hızlı” çözüm yolunda bile hakimin davayla ilgili çalışmalarına altı aydan önce başlayamayacağı açıktır. Bu da hakimin ancak iki (veya Strasbourg Programı’na göre üç) yıllık “makul sürenin” en iyi ihtimalle yarısı geride kaldıktan sonra proaktif bir rol oynamaya başlayabileceği anlamına gelmektedir. (Kaynak: CEPEJ (2011), Adli zaman yönetimine ilişkin CEPEJ rehber ilkelerinin 7 pilot mahkemede / kurumda uygulanmasına ilişkin raporlar, CEPEJ (2011) 1, s. 20). İngiltere - Londra Merkez Adli Yargılama Merkezi – Hukuk Muhakemeleri Usul Kuralları, hakimlere dava yönetimi konusunda yeterli yetkiyi tanımaktadır. Hakimler “kendi inisiyatifleriyle” direktif verebilmekte ve davanın ekonomik ve etkin bir şekilde sonuçlandırılması için gereken ilave tedbirleri alabilmektedir. (Kaynak: CEPEJ (2011), Adli zaman yönetimine ilişkin CEPEJ rehber ilkelerinin 7 pilot mahkemede / kurumda uygulanmasına ilişkin raporlar, CEPEJ (2011) 1, s. 10). 2. Hakimler, genel kurallara tabi olmaları kaydıyla, uygun süre sınırlamaları getirmek ve zaman yönetimini genel ve özel hedeflere ve her davanın kendine özgü niteliklerine uygun şekilde uyarlamak konusunda yetki sahibi olmalıdır. Yorumlar ve uygulama örnekleri İrlanda - İşlemlerdeki gecikmelerin azaltılması için Yüksek Mahkeme tarafından dava yönetimi sistemi kullanılmaktadır. Yargılama sürecinin uzun sürmesi ihtimali yüksek olan davalarda bu durum tespit edilebilmekte ve söz konusu süreç kayda değer ölçüde kısaltılabilmektedir. Hâkim, savunmanın yapılmasının ardından ihtilaf konusu olan durum hakkında soruşturma yapabilir, uygun bazı yargılama öncesi tedbirleri uygulamaya sokabilir ve bu tedbirleri ihtilaf konusu olan mevcut durumla sınırlayabilir veya ona göre uyarlayabilir. Yargılama öncesi prosedürlerin tamamlanması ve yargılamanın kendisi için bir süre biçilebilir. Böylece yargılamada kanıtların ve yasal argümanların ihtilaf konusu olan asıl soruna hassasiyetle odaklanılması mümkün olabilir. Hâkim, davanın yargılamaya hazırlanması sürecinin tamamlanması için bir takvim belirleyebilir; taraflardan gecikmeye ilişkin açıklama getirmelerini talep edebilir ve işlemleri hızlandırmak için gerekli karar veya direktifleri verebilir veya eğer işlemlerin gerçekleştirilme biçiminden memnun değilse uygunsuz veya aşırı uzun süreçlerin neden olduğu masrafları onaylamayabilir. Dava yönetimi, hâkimler tarafından yönetilen ve tarafların avukat ve danışmanlarının katıldığı dava yönetimi toplantıları aracılığıyla gerçekleştirilebilir. Bu toplantı kararları hâkim tarafından başlangıç duruşmasında alınabilir veya eğer bu aşamada bu tür bir karar alınmazsa taraflardan biri yargılama öncesindeki herhangi bir aşamada mahkemeye önerge sunarak dava yönetimi toplantı gerçekleştirilmesini talep edebilir. Bu tür toplantıların genel amacı, yargılamaya yönelik işlemlerin adil, süratli ve işlem masraflarını en aza indirecek şekilde hazırlanmasını sağlamaktır. Hâkim, işlemlerin zamanında gerçekleştirilmesine ve masrafların azaltılmasına odaklanır ve tarafların süreci kesintiye uğratan davranışlardan kaçınmalarını sağlayıcı yönde hareket eder. Bir dava yönetimi toplantıyı gerçekleştirilsin ya da gerçekleştirilmesin, bütün davalarda yargılama öncesinde bir toplantı düzenlenir. Bu konferansta hâkim, yargılamaya hazırlık sürecinde atılması gereken adımları tespit eder. Hâkim, yargılamanın süresini ve yargılama için 41 gereken hazırlıkları tespit eder. Eğer hâkim, davanın yargılama için hazır olduğu kanaatine ulaşırsa bir duruşma tarihi belirler. Hâkim, taraflardan yargılamayla ilgili dokümanlar hakkında fikir beyan etmelerini ve mutabakata ulaşmalarını talep edebilir. (Kaynak: Avrupa Yargı Konseyleri Ağı, (2011), Süreye Uyma Proje Ekibi, Süreye Uyma Raporu 2010-2011, s. 25) İtalya - Turin Asliye Mahkemesi – İtalyan Hukuk Muhakemeleri Usul Kanunu bu alanda yargıya pek az inisiyatif tanımaktadır. Örneğin, taraflardan en az biri tarafından talep edildiği takdirde İtalyan Hukuk Muhakemeleri Usul Kanunu’nun 183’üncü maddesine dayalı ertelemelerden kaçınılamamaktadır; bu durum, söz konusu ertelemelerin gereksiz olduğu ve avukatların bu ertelemelere (ve bunlar için yazdıkları dilekçelere) söz konusu süreyi harç ve hizmet ücretlerinin tasfiyesi için kendi nihai gözden geçirme süreçlerine “eklemek” amacıyla ihtiyaç duydukları mutlak şekilde açık olsa bile geçerlidir. Ancak, Mahkeme Başkanı tarafından “Strasbourg Programı” gibi belli bir çerçeve kapsamında belirlenen süre sınırlamalarıyla ilgili kurallar da hâkimin tarafları gereksiz taleplerden kaçınmaları ve daha hızlı bir sürecin gereklerinin yerine getirilebilmesi için “hızlarını uyarlamaları” yönünde ikna etmeye çalışmasına katkıda bulunabilir. (Kaynak: CEPEJ (2011), Adli zaman yönetimine ilişkin CEPEJ rehber ilkelerinin 7 pilot mahkemede / kurumda uygulanmasına ilişkin raporlar, CEPEJ (2011) 1, s. 20). İngiltere - Londra Merkez Adli Yargılama Merkezi – Genellikle durum budur ancak hakimlerin önceliği, davaya uygun bir takvimin çıkartılması için gereken talimatları vermek olmalıdır. Bir davanın hedefler dahilinde listelenebilmesi her zaman mümkün olamamakta ve hedeflerimizin yüzde 70 civarında tutulmasının nedenini de bu durum oluşturmaktadır. (Kaynak: CEPEJ (2011), Yargı sistemlerinde zaman yönetimi: Kuzey Avrupa üzerine bir inceleme, CEPEJ (2011) 1, s. 10). İngiltere - Yüksek Mahkeme Kraliçe Yargıçlar Dairesi – Bu konu, adli kurallar dahilinde ele alınmaktadır; buna göre hakim, davanın yönetilmesi, takvim belirlenmesi ve davanın taraflarına uygun sınırlamaların getirilmesi konusunda neredeyse tam yetkiye sahiptir. (Kaynak: CEPEJ (2011), Yargı sistemlerinde zaman yönetimi: Kuzey Avrupa üzerine bir inceleme, CEPEJ (2011) 1, s. 8). B. Taraflarla ve avukatlarla zamanlama konusunda anlaşmaya varılması 1. Sürecin zaman yönetiminde mahkeme kullanıcılarının çıkarlarına gereken özen gösterilmelidir. Mahkeme kullanıcıları, sürecin erken bir aşamada planlanması faaliyetlerine katılma hakkına sahiptir. Yorumlar ve uygulama örnekleri Hollanda - Davalarda (özel hukuk davaları, aile hukukuyla ilgili davalar ve vergi davaları) duruşma aşamasına gelmeden önce ve süreç boyunca profesyonel arabulucular aracılığıyla arabuluculuk yapılmasını kolaylaştırmak için bir arabuluculuk programı geliştirilmiştir. (Kaynak: CEPEJ (2006), Adli süreçlerde zaman yönetimi ile ilgili “en iyi uygulamalar” derlemesi, CEPEJ (2006), 13, s. 19). Norveç - Midhordland Bölge Mahkemesi – Norveç’teki adli arabuluculuk programının amacı, anlaşmazlık içindeki tarafların mahkemede ana işlemleri başlatmadan önce kabul edebilecekleri bir uzlaşma sağlamaktır. Genellikle hakimlerden oluşan adli arabulucular, uzlaşmaya varmaları konusunda taraflara yardımcı olmaktadır. Adli arabuluculuk süreçleri davaların yüzde 70-80’inde başarıyla sonuçlanmaktadır. Anlaşmazlık içindeki tarafların anlaşmaya varamamaları halinde dava, işlemlere devam edilmesi amacıyla başka bir hakime yönlendirilir. Adli arabulucular gizlilik kuralına tabi oldukları için, davayı devralan hakim, arabuluculuk sürecinin ayrıntıları hakkında bilgi sahibi olmayacaktır. Bu projede yer alan mahkeme, arabuluculuğun pek çok avantajı olduğu sonucuna ulaşmıştır. Bu avantajlar arasında, davanın daha kolay programlanması ve dava sürelerinin daha kısa olması yer almaktadır. Bu durum hem zaman gerektiren ana duruşma aşamasına gerek duyulmadığı için, hem de hakimin mahkeme kararını yazılı hale getirme zorunluluğu olmadığı için mümkün olmaktadır. (Kaynak: CEPEJ (2006), Adli süreçlerde zaman yönetimi ile ilgili “en iyi uygulamalar” derlemesi, CEPEJ (2006), 13, s. 19). Slovenya - Nova Gorica Bölge Mahkemesi – Mahkeme, adli davalarda adli arabuluculuk için özel bir program geliştirmiştir. Amaç, anlaşmazlıkları yargılamaya ihtiyaç duymadan çözüme kavuşturmaktır. İki tarafın da mutabık kalması halinde mahkeme, ilk arabuluculuk toplantısını 90 gün içinde gerçekleştirmeyi güvence altına alır. İşlemler her iki taraf için de ücretsizdir. Özel eğitimli arabulucular, müzakere teknikleri kullanarak tarafların ihtilafı çözüme kavuşturacak bir anlaşmaya varmalarına yardımcı olmakla görevlidir. 42 (Kaynak: CEPEJ (2006), Adli süreçlerde zaman yönetimi ile ilgili “en iyi uygulamalar” derlemesi, CEPEJ (2006), 13, s. 18). İngiltere - Yüksek Mahkeme Kraliçe Yargıçlar Dairesi – Taraflar sürece ister bizzat, ister telefon aracılığıyla katılırlar ve takvim ve ileride gerçekleştirilecek olan oturumlarla ilgili görüşmelere müdahil olurlar. Taraflardan birinin mahkemeye gelmemesi durumunda karar onun yokluğunda alınacaktır. Ayrıca, taraflar, mutabık kaldıkları bir sulh kararını mahkemeye önerebilirler. Bu öneri hakim tarafından değerlendirilir ve makul bulunduğu takdirde kabul edilir; makul bulunmadığı takdirde ise tarafların duruşmaya katılmaları talep edilir. CEPEJ (2011), Yargı sistemlerinde zaman yönetimi: Kuzey Avrupa üzerine bir inceleme, CEPEJ (2011) 1, s. 7). C. İşbirliği ve diğer aktörlerin izlenmesi (bilirkişiler, tanıklar vb.) 1. Sürecin tüm katılımcıları, belirlenen hedeflere ve zaman sınırlamalarına riayet edilmesi konusunda mahkemeyle işbirliği yapma görevine sahiptir. Yorumlar ve uygulama örnekleri Finlandiya - Adalet Bakanlığı, 2000 yılında çocuk suçlarıyla ilgilenen farklı görevliler arasında etkin işbirliğinin sağlanması yoluyla, çocuklarla ilgili ceza süreçlerini bu deneyden önceki durumla karşılaştırıldığında yarı yarıya kısaltan bir pilot proje başlattı. Matti Marttunen’e göre Marttunen (2002, Finlandiya), deney, işlemleri bütün aşamalarda kısalttı ve polis soruşturmalarına, savcılık işlemlerine, mahkeme işlemlerine ve ceza infazı süreçlerine etkide bulundu. Uygulamada polis, savcı, hakim, Şartlı Tahliye ve Tahliye Sonrası Birlik ile sosyal yardımlaşma görevlileri, ceza soruşturmasının başlangıcından itibaren işbirliğinde bulundu. (Kaynak: CEPEJ (2007), Yargı sistemlerinde zaman yönetimi: Kuzey Avrupa üzerine bir inceleme, CEPEJ (2007), s. 26). Norveç - Esas duruşmanın aktif şekilde yönlendirilmesinden hakim sorumlu olmalıdır. Bu ise örneğin, sürecin yoğunlaştırılmasını ve mahkeme ve müdahil taraflar için zaman kaybı yaşanmamasını gerektirmektedir. Norveç’te hakimlerin sürecin başında müdahil taraflarla birlikte takvimin üzerinden geçmeleri ve davanın sebebi, kanıtlar vb. hakkında her türlü belirsizliği netleştirmeleri önerilmektedir. Ayrıca, mahkemelerin, özel hukuk konularında işleme konulması süreçlerini güçlendirmenin ve iyileştirmenin bir aracı olarak yerel avukat birliklerinin temsilcileriyle toplantı düzenlemesi de önerilmektedir. Aynı zamanda, avukatlarla birlikte hazırlık çalışmalarına yönelik rehber ilkelerin hazırlanması ve özel hukuk konularıyla ilgili olarak düzenlenecek ana duruşmaların planlanması da tavsiye edilmektedir. Yeni rehber ilkelerin kabul edildiği veya mahkeme uygulamalarında başka değişikliklerin yapıldığı durumlarda bir mahkeme temsilcisinin yerel avukat birliklerinin üye toplantılarına katılması da istenmektedir. Avukatların işbirliği süreçlerine dahil edilmesi büyük önem taşımaktadır. Olabilecek en iyi uygulamalara yerleşiklik kazandırmak üzere rehber ilkelerin geliştirilmesi için mahkemeler arasında işbirliğinin sağlanması da talep edilmektedir. (Kaynak: CEPEJ (2007), Yargı sistemlerinde zaman yönetimi: Kuzey Avrupa üzerine bir inceleme, CEPEJ (2007), s. 23). 2. Hakim, süreç içinde tüm katılımcıların, özellikle de tanıklar veya bilirkişiler gibi mahkeme tarafından davet edilen veya hizmet alınan kişilerin süre sınırlamalarına uyup uymadığını izleme hakkına sahiptir. Yorumlar ve uygulama örnekleri Andorra Prensliği - Üst Temyiz Mahkemesi – Avukatlar, kararlarını en geç 15 gün içinde sunmak zorundadır. (Kaynak: CEPEJ (2006), Yargılamada zaman yönetimi ile ilgili “en iyi uygulamalar” derlemesi, CEPEJ (2006) 13, s. 16). Çek Cumhuriyeti - Prag Bölgesi – Tarafların süre uzatımı talepleri ancak, süreç içinde sunulacak olan kanıtların kullanılabilmesi halinde kabul edilir (Medeni Usul Kanunu, 95’inci madde). Bilirkişi değerlendirmesine ihtiyaç duyulan hallerde, süre bitimi mahkeme tarafından 43 belirlenecektir. Gecikme halinde, raporunu teslim etmesi gereği para cezası yaptırımıyla bilirkişiden talep edilecektir. (Kaynak: CEPEJ (2011), Adli zaman yönetimine ilişkin CEPEJ rehber ilkelerinin 7 pilot mahkemede / kurumda uygulanmasına ilişkin raporlar, CEPEJ (2011) 1, s. 4). Finlandiya - Turku Bölge İdare Mahkemesi – Bilirkişi raporunun, mahkeme tarafından tespit edilen sürede alınmadığı davaların listesi dava yönetimi sisteminde aylık bazda hazırlanır ve hızlandırma için hatırlatmalar yollanır. (Kaynak: CEPEJ (2006), Yargılamada zaman yönetimi ile ilgili “en iyi uygulamalar” derlemesi, CEPEJ (2006) 13, s. 16). İrlanda - Dublin Ticaret Mahkemesi – Davalardaki gecikme sorunu, kanıtların video linkler üzerinden sunulması gibi inisiyatifler kullanılarak da aşılmıştır. Video linklerinin kullanılması tanıklara tanıklık etme imkanı sunmakta, tanık ifadelerinin mahkemeye gelinerek verilmesi zorunluluğunun yarattığı sıkıntılar önlenmektedir. (Kaynak: CEPEJ (2006), Yargılamada zaman yönetimi ile ilgili “en iyi uygulamalar” derlemesi, CEPEJ (2006) 13, s. 17). İrlanda - Dublin Ticaret Mahkemesi – İşlem sürelerini azaltmayı hedefleyen bir yoğun dava yönetimi sistemi mevcuttur. Mahkemenin talimatlarına uymayan davaların iptal edilmesi veya para cezası verilmesi mümkündür. Mahkeme kurallarının hazırlanması, temyiz prosedürlerinin de hızlanmasını sağlamıştır. (Kaynak: CEPEJ (2006), Yargılamada zaman yönetimi ile ilgili “en iyi uygulamalar” derlemesi, CEPEJ (2006) 13, s. 4). İtalya - Turin Asliye Mahkemesi – Mahkeme başkanları tarafından ilan edilen rehber ilkeler (Turin Mahkemesi’nde olduğu gibi), hakimlerin, bilirkişiler tarafından süre sınırlamalarına uyulup uyulmadığını yakından izlemeleri ihtiyacına odaklanmaktadır. Bilirkişiler, belki de çok fazla iş yoğunluğuna sahip oldukları (ve hakimlerin iş yüküne ve çalışma sürelerine alışık olmadıkları) için hakimler tarafından başlangıçta belirlenmiş olan bilirkişi raporu sunma tarihlerinin ertelenmesi için başvuruda bulunma eğiliminde olmaktadırlar. Hakimler, bu tür ertelemelerin ancak çok zorunlu hallerde kabul edilmesi gerektiği konusunda özenli olmalıdırlar (örneğin, davanın barışçıl bir sonucu ulaştırılması için bilirkişinin denetimi ve yardımıyla taraflar arasında bir tartışma sürecinin yaşanıyor olması). Tanıklar ve taraflar söz konusu olduğunda, hakimler bu kişilerin duruşmaya katılmaları için yetkilerini çok daha etkin bir şekilde kullanmalıdır. Ancak, yineleyecek olursak, mevcut yasaların değiştirilmesi yasa koyuculara bağlıdır. Kısa süre önce gerçekleştirilen bir reformla bu konuda biraz ilerleme sağlanmıştır. Söz konusu reform uyarınca, hakim tarafından tayin edilen bilirkişi, raporunu sunmadan önce bunu taraflarla paylaşmalıdır. Tarafların ise raporla ilgili görüşlerini belirli bir süre içinde yollamaları gerekmektedir. Son olarak, bilirkişi, görüşünü, tarafların görüşlerine ilişkin nihai yorumlarıyla birlikte hakime sunmalıdır. Bu prosedüre göre avukatların, bilirkişi raporu konusunda görüş sunmak için daha fazla erteleme isteme hakkı olmayacaktır. Hakimin, raporun bir veya birkaç noktasının ayrıntılı açıklamaya ihtiyaç duyduğu kanaatine sahip olması halleri dışında başka duruşmaya ihtiyaç duyulmayacaktır. Dolayısıyla, resmi dosyaya bilirkişi raporunun ve yorumların eklenmesiyle birlikte, hakim, nihai kararını verebilecektir. (Kaynak: CEPEJ (2011), Yargı sistemlerinde zaman yönetimi: Kuzey Avrupa üzerine bir inceleme, CEPEJ (2011) 1, s. 20). Slovak Cumhuriyeti - Bratislava Bölge Mahkemesi – Davaların birinci duruşmada karara bağlanması zorunluğu; ertelemeye ancak ciddi gerekçelerin var olması halinde izin verilmektedir. Erteleme kararı hakim tarafından verilir ve kayıt altına alınır. Bilirkişi raporu alınması için özel bir süre sınırlaması getirilir. Eğer süre sınırlamasına uyulmazsa, bililrkişi yaptırıma tabi tutulabilir. (Kaynak: CEPEJ (2006), Yargılamada zaman yönetimi ile ilgili “en iyi uygulamalar” derlemesi, CEPEJ (2006), 13, s. 16). İsviçre - Lausanne/Dornach Mahkemesi – Bilirkişi görüşüne ihtiyaç duyulan davalarda, süre sınırlamasına bilirkişiyle birlikte karar verilir (telefonla görüşme). Gecikme yaşanması halinde, görüşünü sunması için bililrkişiye sürekli hatırlatmada bulunulur. Bilirkişi raporlarıyla ilgili gecikmeler genellikle çok nadiren yaşanmaktadır. Tarih çakışmalarının ve gecikmelerin önlenmesi için duruşmaların tarih ve saatleri avukatlarla birlikte tespit edilir. (Kaynak: CEPEJ (2011), Yargı sistemlerinde zaman yönetimi: Kuzey Avrupa üzerine bir inceleme, CEPEJ (2011) 1, s. 41). 44 D. Usul istismarlarının önlenmesi 1. İşlemleri bilerek ve isteyerek geciktirmeye yönelik her türlü girişimin önüne geçilmelidir. Bu aşamada herhangi bir yorum veya uygulama örneği tanımlanmamıştır. 2. Gecikmeye neden olan davranışlar ile zarar vermeye yönelik kasıtlı davranışlar için yaptırımlar olmalıdır. Bu yaptırımlar taraflara uygulanabileceği gibi temsilcilerine de uygulanabilir. Bu aşamada herhangi bir yorum veya uygulama örneği tanımlanmamıştır. 3. Eğer bir yargı mensubu usul haklarını ağır derecede kötüye kullandığı veya işlemleri önemli derecede geciktirdiği takdirde bu durum gerekli yaptırımların uygulanması amacıyla ilgili meslek kuruluşuna rapor edilmelidir. Yorumlar ve uygulama örnekleri İtalya - Turin Asliye Mahkemesi – Bu alanda da hakimlere çok daha büyük yetkiler verilmeli ve bu konu yasama organı tarafından öncelikli olarak ele alınmalıdır. Konunun, yargı işlemlerini gerçekleştiren tüm aktörlerin ve her şeyden önce de bütün avukatların aldıkları hukuk eğitiminin niteliği gibi hassas bir boyutu da bulunmaktadır. İyi eğitim almış olan avukatlar, ciddiyetsiz davalar için mahkemeye gitmenin ne kadar riskli ve faydasız olduğunu anlayacaklardır. Süreç bir kez başladığında hakimin tarafları dostane bir çözüm bulmaya ikna etmesi oldukça zordur; çünkü taraflar çoktan bazı harcamalar yapmıştır ve avukatlar da işlemler ne kadar uzun sürerse kazançlarının da o kadar yüksek olacağının farkındadırlar. Bu nedenle ilk reform, yasal harçları gündemine almalıdır: Bu ise avukatlık ücretlerinin yazdıkları belge sayısıyla veya katıldıkları duruşma sayısıyla alakalı olmamasının sağlanması anlamına gelmektedir. Böylece ileriye dönük çok önemli bir adım atılmış olacaktır; ancak yineleyecek olursak, bu, hakimler tarafından yapılamaz. Hakimler, kendileri adına, tarafların veya avukatların hatalı davranışlarını “cezalandırmak” için gereken yolları bulmak konusunda daha dikkatli olmalıdırlar. Şu andaki usul kurallarımız hakimlere bu anlamda bazı yetkiler tanımaktadır. Görece yaşlı hâkimler geçmişin daha müsamahakâr uygulamalarına çok daha fazla bağlıdır, ancak gayri kanuni davranışlarda bulunan taraflara ve avukatlara karşı yaptırım uygulamaya çok daha hazır olan yeni hâkimler kuşağına son derece güveniyorum. Bir kez daha, bu konu hakkındaki hususi rehber ilkeler, “görece yaşlı” hâkimleri davanın ertelenmesi gerekli olduğunda tarafların ve avukatların davranışlarını dikkate almaya ikna etmek noktasında Mahkeme Başkanı’nın işine yarayabilir. (Kaynak: CEPEJ (2011), Adli zaman yönetimine ilişkin CEPEJ rehber ilkelerinin 7 pilot mahkemede/kurumda uygulanmasına ilişkin raporlar, CEPEJ (2011) 1, s. 24). 45 Ülkeler Dizini Arnavutluk; 16 Andorra Prensliği; 43 Avusturya; 13; 17; 26; 30 Çek Cumhuriyeti; 13; 14; 23; 26; 29; 34; 35; 36; 37; 43 Danimarka; 7; 9; 16; 24; 28; 35 Finlandiya; 7; 9; 14; 16; 17; 26; 28; 30; 43; 44 Fransa; 32 Gürcistan; 8; 10; 11; 12; 14; 16; 18; 26; 34; 36 Almanya; 10; 30 Macaristan; 17; 30 İrlanda; 8; 15; 40; 41; 44 İtalya; 10; 11; 22; 24; 27; 29; 30; 31; 33; 34; 35; 37; 41; 42; 44; 45 Letonya; 17; 18; 24; 31 Litvanya; 15; 27 Malta; 31 Hollanda; 32; 33; 36; 42 Norveç; 8; 10; 12; 13; 15; 17; 18; 20; 22; 24; 27; 29; 31; 35; 36; 42; 43 Slovak Cumhuriyeti; 44 Slovenya; 8; 17; 31; 42 İspanya; 17 İsveç; 9; 10; 19; 23; 30; 31; 32 İsviçre; 9; 12; 15; 19; 21; 22; 23; 24; 28; 44 İngiltere; 9; 10; 12; 13; 15; 16; 18; 19; 20; 21; 22; 23; 28; 32; 37; 38; 39; 41; 42 46