BAĞ DANIŞMA KURULU RAPOR NO:2 TOPLANTI TARİHİ:28.3

advertisement
BAĞ DANIŞMA KURULU
RAPOR NO:2
TOPLANTI TARİHİ:28.3.2012
ASMA YAPRAĞINDA KALINTI VE KODEKS DEĞERLERİNİN
BELİRLENMESİ NE DAİR RAPOR
Ülkemiz ve Yunanistan’ın yanı sıra özellikle akdeniz ülkelerinde ve dünyanın
birçok ülkesinde asma yaprağı, mutfaklara girmiştir. Gerek insan sağlığına gerekse
birçok kültürün damak tadına uygunluğu asma yaprağının insan beslenmesindeki
değerini ortaya koymaktadır.
Ülkemizde yaklaşık 30’u Ege Bölgesinde, 15’i Tokat ilinde olmak üzere kayıtlı 45
adet salamura yaprak işletmesi mevcuttur. Bu işletmelerde işlenen yaprağın mali değeri
ise tahmini; 40.000.000 TL’dir.
Yaprak toplamanın yoğun emek gerektirmesi, bağcılıkla geçimini temin eden
insanların ve diğer işçilerin ek gelir temin etmesini sağlamaktadır. Yaprak toplamanın
hasattan uzun zaman önce başlayıp tüm sezona yayılması üreticilerin ekonomik olarak
en sıkıntılı dönemlerinde aile bütçelerine katkı sağlamaktadır.
Asma insanoğluna hem meyve olarak hem de yaprağıyla sebze olarak nimet
sunan ender bitkilerdendir. Bağcılık, bugüne kadar ticari olarak meyvesi olan üzümle
öne çıkmıştır. Bu nedenle Bağ hastalık ve zararlılarına karşı kullanılan ilaçların MRL
‘leri taze olarak tüketilen üzüm esas alınarak belirlenmiştir. Asma yaprağı Ülkemiz ve
Yunanistan dışında ticari bir ürün olmadığından, yoğun işgücü gerektirdiğinden pestisit
üreten firmaların bu konuda bir MRL konusunda bir çalışmaları olmamamıştır.
Son yıllarda insan sağlığında gıda güvenliğinin öneminin öne çıkmasıyla, toplum
ve yönetimlerin konuya duyarlılığı da artmıştır.
AB ülkelerinde asma yaprağında Kodeks değerlerinin belirlenmesiyle birlikte
ülkemiz Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı da Asma yapraklarında bulunmasına
izin verilen MRL değerlerini açıklamıştır.
Bakanlık, AB mevzuatında da olduğu gibi asma yaprağındaki MRL değerlerini
araştırmadan, cihazların en düşük tespit değeri olarak kodekse almıştır. Yeni ruhsat
alan veya AB’de yaprak MRL değerleri belirlenmiş 10 adet etkili madde dışındaki
pestisitlerin tamamının MRL değeri en düşük tespit limitinde bulunmaktadır.
Kodeks değerlerinin mevcut haliyle uygulanması durumunda, ülkemizde yaprak
işleyen işletmelerin çalışması olanaksız görülmektedir. Bu durum sektörün tamamen
kayıt dışına, sağlıksız, merdiven altı diye tabir edilen konuma düşmesine neden
olacaktır.
Asma yaprağındaki değerlerin düşüklüğü insan sağlığının korunması olarak
açıklanamaz.
Taze olarak tüketilen üzüm ve aynı bitkinin salamura yapılarak pişirilmek
suretiyle tüketilen yaprağında bulunmasına izin verilen bazı ilaçların MRL değerleri :
ETKİLİ MADDE
Azoxystrobin
Boscalid
Trifloxystrobin
Fenhexamid
TAZE ÜZÜM
2 ppm
5 ppm
5 ppm
5 ppm
ASMA YAPRAĞI
0,05 ppm
0,05 ppm
0,02 ppm
0,05 ppm
BAĞ DANIŞMA KURULU ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
1- Türk Gıda Kodeksinde üzümde MRL değerleri bulunan bağ da ruhsatlı
pestisitleri üreten veya pazarlayan firmalara; Asma yaprağındaki MRL değerlerini ve
son ilaçlama ile hasat arasında geçmesi gereken süreyi tespit edebilmeleri için 2–3 yıllık
makul bir süre verilmelidir.
2- Bu süre zarfında Asma yaprağında Kalıntı değeri olarak taze üzüm için kabul
edilmiş MRL değerleri uygulanmalıdır.
3- Eğer Asma yaprağı sebze olarak idrak ediliyor, üzüm meyvesi uygun bir örnek
olarak kabul edilemiyorsa Bağ da ruhsatlı pestisitlerin yaprağı yenen sebzelerdeki MRL
değerleri aynen kabul edilmelidir.
4-Yeni ruhsat başvurusunda bulunulan pestisitlerde, asma yaprağında
bulunmasına izin verilen MRL değerleri belirlenmeden bağda ruhsat verilmemelidir.
BAĞ DANIŞMA KURULU
RAPOR NO:1
TOPLANTI TARİHİ:28.03.2012
YENİ KURULACAK BAĞ TESİSLERİNİN
PROJELİ VE DENETİMLİ KURULMASINA DAİR RAPOR
Bağlarda hastalık ve zararlılar: hava sirkülasyonu olmayan, güneşin iç kısımlara
nufuz edemediği ortamlarda çok daha iyi gelişerek üretimi tehdit ederler. Üreticiler, bu
hastalık ve zararlılardan korunabilmek adına sürekli ilaçlama yapmak durumunda
kalmaktadırlar.
Sonuçta, tarım ilaçlarının kalıntısı ortaya çıkmaktadır. Kalıntı, kendi ülke
insanımızın sağlığını tehdit ettiği gibi; ihracatta yaşadığımız en ciddi sorundur.
Kalıntının önlenmesi, en başta bitkilerin doğru tesis edilmesiyle mümkündür.
30.12.2006 Tarih ve 26392 Sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren
“Bağcılık Yönetmeliği” ne göre; 1 Dekardan büyük arazilere Bağ tesis edecek üreticilere
tesis izin zorunluluğu getirilmiştir. Ancak, geçen 6 yıllık zamana rağmen yönetmelik
uygulanamamıştır.
Son yıllarda üzüm fiyatlarının yükselmesi, pamuğun genelde üretim dışı kalması,
buğday ve mısır fiyatlarındaki istikrarsızlık üreticileri Bağ tesisleri kurmaya
yöneltmiştir.
Üreticiler yeni tesisleri;
1- Hiçbir destek almadan, kendi olanaklarıyla, kendi tercih ettikleri anacı ve çeşidi
kullanarak kurmakta ve Terbiye sistemini kendileri belirlemektedir.
2- Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın Desteklemelerinden yararlanarak
kurmaktadırlar.(Manisa ilinde 2010 yılında 224 üretici 4456 dekar, 2011 yılında
295 üretici 6506 dekar bağ tesisi için kontrollü fidan desteğinden yararlanmıştır)
Desteklerden yararlanan üreticiler;
a- Sertifikalı veya kontrollü fidan kullandıklarını belgelendirmek,
b- TAGEM tarafından belirlenmiş olan fidan dikim normlarına uygun tesis kurmak
zorundadırlar.
TAGEM fidan dikim normlarına baktığımızda ise; “sıra arası ve sıra üzeri
Aralıklarının, 3,5 X 2m. 4 X 2- 2,5 m.den daha seyrek olamaz ” hükmü belirtilmektedir.
Bunda amaç 1 dekar alanda bulunması gereken en az fidan sayısını belirleyerek
sertifikalı fidan desteğinin kötü amaçlı kullanılmasının engellenmesidir.
Oysa uygulamadaki sıkıntı ; fidanların ideal dikim aralıklarından daha sık
dikilmesidir.
Gerek “Bağcılık Yönetmeliği”nde gerekse TAGEM’in Fidan Dikim
Normlarında; Toprak Analizine Bağlı Anaç Seçimi,
Anaca ve Yetiştirme Koşullarına Uygun Terbiye Sistemi Seçimi
Anaç ve terbiye sistemine en uygun fidan dikim aralığı belirlenmesi, konularında hiçbir
zorunluluk yoktur.
Bölgemiz topraklarının büyük bir bölümü Floksera zararlısının yaşamasına
olanak veren ağır bünyeli yapıdadır. Bu nedenle yerli çubukla tesis edilen bağlarda
ileriki yıllarda ciddi gelişme gerilikleri ve ürün kayıpları yaşanmaktadır.
Ayrıca başta Denizli –Çal, Manisa’nın tüm ilçelerinde yer yer Kireç içeriği
yüksek alanlar mevcuttur. Toprak analizi yapılmadan kurulan tesislerde kirece
toleranslı anaç kullanılmadığında fizyolojik arazlar ortaya çıkmaktadır. Bu durum
yaprak gübresi kullanımını arttırarak girdi maliyetini yükseltmekte, kalıntı riskini
attırmakta, çoğu kez de ciddi ürün kayıplarına neden olmaktadır.
Bağların terbiye sistemleriyle ilgili uygulamaya aktarılmış birçok araştırma
bulunmasına rağmen, üreticilerimiz herhangi bir yönlendirici yada denetim
mekanizması bulunmadığından eğer sorma gereği duyarsa doğru sistemi
kurmaktadır.Halen mevcut bağ alanlarımızın %90 a yakını ideal telli terbiye sistem
ölçülerinde değildir. Genelde olması gereken aralıkların çok altındadır.
Uygun telli terbiye sistemi kullanılmadığında;
-Omca kapalı kalmakta, güneş ışığı iç kısımlara girememektedir.
-Hava sirkilasyonu az olmakta hastalık ve zararlılar için elverişli ortam
doğmaktadır.
-İlaçlama uygulamalarında özellikle salkımlara ve omcanın iç kısımlarına ilaçlı
mahlül ulaştırılamamakta mücadeleden beklenen başarı sağlanamamaktadır. Üründe
zarar görüldüğünde ilaçlama sayıları artmakta, kalıntı riski kaçınılmaz hale
gelmektedir.
BAĞ DANIŞMA KURULU ÖNERİLERİ
1- Tarımsal Destekler, ZMO tarafından yetkilendirilmiş Ziraat Mühendisleri
tarafından; Toprak Analizi yaptırılarak, anaç ve çeşidi belirlenmiş, anaca ve
çeşide uygun terbiye sistemine karar verilmiş, projelendirilmiş tesislere verilir.
2- Proje denetimini ZMO yapar ve onaylar.
3- Destekleme kapsamına alınan proje ve alanlar, İl Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığı tarafından denetlenir.
4- Tesis destekleri üreticileri Projeli tesis kurmaya teşvik edecek düzeye
çıkarılmalıdır.
5- Bağ üretim alanlarının net olarak belirlenmesine yönelik çalışmalar
yapılmalıdır.
6- Örtü altına alınarak sofralık amaçlı bekletilen üzümlerin daha iyi korunabilmesi
amacıyla mevcut sistemlerin rehabilite edilmesi ve örtü metaryalinin
karşılanması desteklerinin sağlanması
Download