ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ

advertisement
qwertyuiopgüasdfghjklsizxcvbnmöçq
wertyuiopgüasdfghjklsizxcvbnmöçq
wertyuiopgüasdfghjklsizxcvbnmöçq
wertyuiopgüasdfghjklsizxcvbnmöçq
ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ
Din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmenliği
wertyuiopgüasdfghjklsizxcvbnmöçq
wertyuiopgüasdfghjklsizxcvbnmöçq
wertyuiopgüasdfghjklsizxcvbnmöçq
wertyuiopgüasdfghjklsizxcvbnmöçq
wertyuiopgüasdfghjklsizxcvbnmöçq
wertyuiopgüasdfghjklsizxcvbnmöçq
wertyuiopgüasdfghjklsizxcvbnmöçq
wertyuiopgüasdfghjklsizxcvbnmöçq
wertyuiopgüasdfghjklsizxcvbnmöçq
wertyuiopgüasdfghjklsizxcvbnmöçq
wertyuiopgüasdfghjklsizxcvbnmöçq
wertyuiopgüasdfghjklsizxcvbnmöçq
wertyuiopgüasdfghjklsizxcvbnmöçq
wertyuiopgüasdfghjklsizxcvbnmöçq
wertyuiopgüasdfghjklsizxcvbnmöçq
wertyuiopgüasdfghjklsizxcvbnmöçq
17.03.2010
Genç beyinler
ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ
KAZIM KARABEKİR EĞİTİM FAKÜLTESİ
DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ ÖĞRETMENLİĞİ
GRUBUN ADI:
GENÇ BEYİNLER
1.
2.
3.
4.
5.
6.
MERZİYE ÖZTÜRK
SÜNDÜS ŞAHİN
TUĞBA KORUL
MERVE AĞIRMAN
SEHER AKA
EMİNE ORDULU
2. HAFTA PROJE ÖDEVİ
ÖDEVİN ADI:
GELİŞİM PSİKOLOJİSİNDE
TEMEL KAVRAMALAR VE GELİŞİMİ ETKİLEYEN
FAKTÖRLER


GELİŞİM PSİKOLOJİSİNDE TEMEL KAVRAMLAR
GELİŞİMİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER
GELİŞİM PSİKOLOJİSİNDE TEMEL KAVRAMALAR
VE GELİŞİMİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER
Gelişim psikolojisinde temel kavramalar:

Gelişim: Döllenmeden ölüme kadar süren yaşam dönemi içinde organizmada
gözlenen düzenli ve sürekli değişikliklerdir. Diğer bir ifadeyle büyüme, olgunlaşma ve
öğrenme süreçleri açısından gözlenen değişiklikler bütünüdür.

Büyüme: bireyin fizik yapısında zamana bağlı olarak meydana gelen nicelik
boyutundaki değişikliklerdir. Doğum öncesi dönemde hücre çoğalması ve doğum
sonrasında da aylara veya yıllara göre fiziki yapıda meydana gelen değişiklikler
büyümenin sonucudur. Büyüme doğum öncesi dönemde başlar, yaklaşık 21 yaşına
kadar devam eder. Örneğin: boyun uzaması, kilonun artması v.b.

Olgunlaşma: büyüme süresinde kişinin genetik yapısının yönlendirmesiyle oluşan
biyolojik boyuttaki gözlenir, fonksiyonel değişikliklerdir. Diğer bir değişle büyüyen
organizmanın kendinden beklenilen işlevleri yerine getirebilecek fizyolojik güce
ulaşmasıdır. Olgunlaşma, zamanla adeta kendiliğinden meydana gelen anatomik ve
fizyolojik gelişmelerdir. Bu tür gelişmede kalıtımın ( irsiyetin) rolü büyük olur.
Örneğin; 8 aylık bir çocuk yapboz oynayamaz. Oynayabilmesi için hem eldeki ince
kasların gelişmesi hem de çocuğun zihinsel olarak bunu kavrayabilecek aşamaya
gelmesi gerekir.

Hazır bulunuşluk: Kişinin olgunlaşma ve öğrenme sonucu belli davranışları yapmaya
hazır olmasıdır. Bireyin hazır bulunuşluk düzeyine ulaşması için olgunlaşması, bazı
bilgi ve becerileri öğrenebilmek için alıştırmalar yapması ve öğrenilecek konu ile ilgili
gerekli bilgileri ve alışkanlıkları kazanmış olması beklenmektedir. Örneğin; piyano
çalabilmek için kasların yeterince olgunlaşması, piyano ile ilgili ön bilgilerin
kazanılmış olması ve bununla ilgili alıştırmaların yapılması gerekmektedir.

Öğrenme: Psikologlar ve eğitimciler, genel anlamda öğrenmeyi çevreyle kurulan
etkileşim sonucunda bireyde oluşan düşünce, duyuş ve davranış değişikliği olarak
tanımlamışlardır. Dolayısıyla öğrenme süreci dinamik bir süreçtir ve birey yaşamı
boyunca sürekli bir şeyler öğrenmektedir. İnsanlar çevreyle kurdukları etkileşim
sonucunda bilgi, beceri, tutum ve değerler kazanmaktadırlar. Örneğin; parmak kasları
büyümüş ve olgunlaşmış olan bir çocuğun piyano çalabilmesi için gerekli çevre
koşullarının oluşması gerekir. Öğretme ve öğrenme sürecinin başlaması, piyano çalma
becerisinin gelişimi için zorunlu bir durumdur.

Kritik dönem: Gelişme ödevlerinden çoğu, hayatın belirli zamanlarında ortaya çıkar
ve ancak bu sırada kişiye bu alanda gelişme fırsatı verildiği takdirde en iyi
başarılabilir. Hayatta gerekli olan birçok becerilerin en iyi başarılabilecekleri bir
zaman vardır, bu zamana kritik dönem denir. Uyarıcıların en güçlü etkiyi yaratacağı
dönem olan kritik dönemde, öğrenmenin gerçekleşmesi önemlidir. Kritik dönem
atlatıldıktan sonra, uyarıcılara maruz kalma etkili bir öğrenmenin gerçekleşmesini
mümkün kılmaz. Örneğin; anadilini öğrenme, bir ile iki yaşları arasındaki çocukların
karşılaştıkları bir gelişme ödevidir. Elbette insanın iki yaşından sonra da dil
konusunda öğreneceği birçok şeyler olmakla beraber, dilin temelini teşkil eden öğeler
özellikle bu yaşlarda kazanılır.
GELİŞİMİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER
İnsan gelişimini kalıtım ve çevre arasındaki ilişkiler belirler ve yönlendirir. Bu
nedenle gelişim tek boyutlu ya da tek yönlü düşünülemez. Gelişim, karşılıklı olarak bir
birini etkileyen kalıtım ve çevrenin bir ürünüdür.
Doğum Öncesi ve Sonrası Bedensel ve Devinsel Gelişimi
Etkileyen Faktörler




Kalıtım: insanın yaşamı döllenmeyle başlar. Annenin yumurtası ile babadan gelen
spermin döllenmesi neticesi ile zigot oluşur ve yeni bir yaşam başlamış olur. Yumurta
ve spermde bulunan yirmi üçer adet kromozomun birleşmesiyle zigotun çekirdeğinde
kırk altı adet kromozom bulunur. Her kromozomda 20.000 adet gen vardır. DNA adı
verilen nükleidasit genlerin yapı taşlarıdır. Nükleidasitten oluşan DNA’ nın molekül
yapısı spiral bir merdiven şeklindedir ve “yaşamın özünü” belirleyen genler değişik
kombinasyonlarla DNA kombinasyonu dizilmiştir. Genotip ve fenotip kavramları
canlının kalıtımsal yapısını tanımlamaktadır. Genotip, canlının anne babasından
kalıtımla sahip olduğu genetik kodlamanın genelini açıklar. Kişinin fiziksel özellikleri,
kişiliği, zekâsı, eğilimleri gibi kişiye has özellikleri fenotip kavramını açıklar.
Kalıtım, gelişim sürecini etkileyen önemli faktörlerden birisidir.
o
Hormonlar: Gelişimin biyolojik temellerinde hormonların payı da büyüktür.
Endokrin (iç salgı) bezlerinden salgılanan hormonlar kan yoluyla bütün vücuda
yayılırlar ve hedef organı tetikler. Hormonlar vücut büyüklüğünü, iç dengeyi ve
üremeyi sağlar.

Hipofiz bezi: Hipofiz bezi vücuttaki birçok olayı düzenleyen hormonları salgılar.
Hipofiz hormonları diğer endokrin bezlerinin salgılarını da denetler. Salgıladığı
hormonlardan biri olan somatotropin hormonunun büyüme çağından sonra fazla
salgılanması halinde el, ayak ve kafatası kemikleri orantısız olarak büyür. Bu
anormallik “akromegali”dir.
Tiroit ve paratiroit bezi: Tiroit bezi boyun bölgesinde, soluk borusunun iki yanında
bulunan iki parçalı bir bezdir. Bu bezden “tiroksin” hormonu salgılanır. Tiroksin
vücut metabolizmasını düzenler. Bu hormonun küçük yaşlarda fazla salgılanması ,
“kretenizm” denilen cücelik ve zekâ geriliğine neden olur. Tiroksin hormonunun
erişkinlik yıllarında az salgılanması dametabolizmayı yavaşlatır ve uyuşukluk, vücut
ısısında düşmeye neden olur.



Böbrek üstü bezleri: Böbrek üstü bezleri böbreklerin üstünde bulunur ve böbreklerle
doğrudan ilişkisi yoktur. Böbrek üstü bezlerinde çok sayıda hormon salgılanır. Bu
hormonlardan bazıları şunlardır.
.
Kortizol; vücuttaki kan şekerini artırır ve karbonhidrat, yağ, protein metabolizmasını
düzenler
Adrenal eşey hormonları; az miktarda da olsa eşey hormon görevi yaparlar. Erkek
çocuklarda adrenal korteks fazla çalışırsa, çocuk normal zamandan önce ergenliğe
girer. Kızlarda korteks fazla çalışırsa ses kalınlaşır, sakal çıkar, eşeysel organlar
körelir ve erkeksi özellikler görülür.
Adrenalin ve noradrenalin hormonları; heyecan, korku, sinirlenme ve üzüntü
durumlarında adrenalin hormonunun salgılanması artar. Noradrenalin hormonu ise
adrenalin hormonunun oluşturduğu etkileri normal seviyesine indirerek organizmanın
daha fazla yorulmamasını sağlar.
Eşeysel (cinslik) bezleri: Eşeysel bezler ergenlik döneminden sonra hipofiz bezinin
etkisiyle faaliyet gösterir. Dişilerde bulunan bir çift yumurtalık ergenlik dönemine
ulaşıldığında “ östrojen” ve “ progesteron” hormonlarını salgılar. Östrojen, dişilere has
ses gelişimi, dişiye has ses gelişimi, dişiye özgü vücut yapısının kazanılmasını sağlar.
İç salgı bezlerinin çalışması ve hormonların salgılanması kişinin büyümesini ve
cinsine has fiziki yapıyı kazanmasını sağlar. İç salgı bezlerinin çalışması iklim,
beslenme, kalıtım ve yaşam koşullarından etkilenir.
Gen değişimi: Her insanda sayıları binleri bulan normal genlerin yanı sıra
kendiliğinden oluşan bazı değişiklikler sonucu 5 ile 10 arasında mutasyona uğramış
gen bulunur. Örnek vermek gerekirse bazı kişilerin düşük miktarda alkolle, bazı
kişilerin de daha yüksek miktarda alkolle sarhoş olmalarıdır. Bunlar gen
mutasyonunun doğurduğu sonuçlardır.

Kromozom bozuklukları: Genetik anlamda yapılan araştırmalar kromozom
yapısındaki, sayısındaki bozuklukların bireylerde sakatlıklara, kalıtsal hastalıklara
neden olduğunu göstermektedir.
Ayrıca erken(prematüre) doğum ve beyin zedelenmesi fiziksel gelişimi olumsuz
etkileyen nedenlerden biridir.
 Çevre: bedensel ve devinsel gelişimini belirleyen diğer koşullardan biri de çevredir.
Çevre çocuğun gelişiminde kalıtım gibi önemli bir yere sahiptir. Çocuğun gelişimini
olumsuz olarak etkileyen çevre ile ilgili faktörler şunlardır.
1. Hastalık: annenin hamileyken geçirdiği hastalıklar arasında şeker hastalığı, yüksek
tansiyon, şişmanlık gibi metabolizma hastalıkları ölü doğumlara ve ya düşüklere
sebep olabilmektedir. Ayrıca virütik hastalıklar( kızamıkçık, grip, suçiçeği vb.)
sağır, geri zekâlı, kör veya kalp rahatsızlığı olan bebeklerin doğumuna sebep
olmaktadır. Yeni doğmuş bebeklerde geçirilen ağır fizyolojik sarılık, ateşlenmeler
gerekli müdahale yapılmadığı takdirde yapısal bozukluklara da neden olmaktadır.
Uzun süren kronik hastalıklar ise büyümenin yavaşlaması ile sonuçlanır.
2. Kimyasal ve çevre kirliliği: doğum öncesi dönemde annenin doktor denetimi
dışında kullandığı muhtelif ilaçlar, sigara, çevre kirliliği düşük kilolu bebeklerin
doğmasına neden olmaktadır.
3. Beslenme: Annenin kötü beslenmesi fetüsü de etkilemektedir. Büyüme
gecikmeleri büyüme yavaşlamaları fetüste görebileceğimiz kusurlardır. Doğum
sonrası dönemde ise yeterli protein ihtiyacının alınmaması kavruk gençlerin
yetişmesine neden olmaktadır.
4. Stres: Hamilelikte annenin yaşadığı stres aşırı uyarılma, aşırı heyecan ve
korkuların fetüste damak, dudak gelişimini aksattığı kabul edilmektedir. Ayrıca
yoğun stres altında geçen hamilelik dönemi sonunda düşük kilolu, sinirli ve
sindirim sorunları olan bebeklerin doğma olasılığı yüksektir. Doğum sonrası
dönemde ailenin veya aile üyelerinden birinin yoğun stres altında olması aile içi
ilişkileri olumsuz etkiler. Çocukların veya aile üyelerinin psiko-sosyal gelişimi ve
bilişsel fonksiyonları da etkiler.
 Diğer faktörler: Kişinin gelişimini etkileyen diğer faktörler; bireyin içende yetiştiği
kültür, akrabaları, ailesi, işi veya arkadaş çevresi, okulu, öğretmenleri, ana- baba
tutumları, doğum sırası, cinsiyet, boşanmalar ve göç olgusu gibi hususlar bireyin
fiziksel, bilişsel veya psiko-sosyal gelişimini etkileyebilmektedir.
Anne babalarının öz geçmişleri ve kendi anne baba tutumları onların annelik ve
babalık davranışlarını belirlemektedir.
Kişinin doğum sırasının ilk, ortanca veya ailenin en küçüğü olma durumu da önemli
çevre koşullarından biridir. Aileler ilk çocuğa daha özenle, titizlikle yaklaşarak onun
daha bağımlı bir çocuk olmasına fırsat tanımış olurlar. İkinci veya üçüncü çocukta aile
çocuk yetiştirme konusunda belirli bir deneyim kazanmış olacağı için daha az kaygılı
olmaktadır. Bu durumun neticesinde de ikinci ve üçüncü çocuklarını daha rahat
büyüterek çocukların benlik algıları daha yüksek ve daha bağımsız olma eğilimi
göstermektedir.
Kaynak:
Eğitim psikolojisi ( Prof. Dr. Sırrı AKBABA),
Eğitim psikolojisi (Binnur YEŞİLYAPRAK),
Eğitim psikolojisi (Prof. Dr. Ayhan AYDIN),
 Eğitim psikolojisi(Prof. Dr. Hasan BACANLI).
 Genel psikoloji(prof. Dr. Feriha Balkış BAYMUR)
Download