TÜRKİYE FUTBOL ANTRENÖRLERİ DERNEĞİ İZMİR ŞUBESİ EĞİTİM SEMİNERİ-1 Sosyoloji Futbola Nasıl Bakıyor? Doç. Dr. Ahmet TALİMCİLER Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü TÜFAD Eğitim Kurulu Üyesi Futbol, Niçin Sosyolojik Olarak İncelenmeye Değerdir • Futbol, modern anlamda ilk kez İngiltere’de ortaya çıkmasına rağmen bugün dünyanın hemen her ülkesinde milli bir spor dalı olarak diğer spor dallarının önüne geçmiştir. Futbolun yaklaşık yüz elli yıl içerisinde tüm dünyada kat ettiği bu aşamayı başka hiçbir toplumsal etkinlik (sinema, tiyatro, müzik vb.) başaramamıştır. • Futbol, girdiği ülkelerin toplumsal yapısı içerisinde kendisine yer açmış ve kısa bir süre içerisinde o kültürel yapının önemli bir göstereni haline gelmiştir. Futbolu ülkelerin içinden geçtiği toplumsal, siyasal ve ekonomik dönüşümlerden soyutlayarak ele almak ve anlamlandırmak araştırmacıları yanlış yönlere sevk edecektir. Bugün futbol, içinden bakılarak farklı toplumlar ve toplumsal yapıların gözlemlenebileceği önemli bir prizma haline gelmiştir. • Dünyanın çeşitli ülkelerinde futbolun geçirdiği aşamalar incelendiğinde, bu büyülü oyunun her gittiği ülkenin insanları ile güçlü bağlar kurduğunu ve bu bağlarla yeniden yoğrulduğu görülmektedir. Futbolun kolaylıkla her ortamda oynanabilir bir oyun olması ve içinde barındırdığı göstergelerin toplumsal hayat içinde taşıdığı anlamların çokluğu, futbolun evrensel bir referans haline gelmesini sağlamıştır. • Futbol, tek bir çerçeveye sığdırılamayacak kadar kapsamlı bir spor dalıdır. Futbol olgusu oynanan maçın ötesinde anlamları bünyesinde taşımaktadır. Maçların oynandığı statlar, tıpkı kitlesel temsiliyetlerde yaşanmakta olduğu gibi kitlelerin anlam dünyalarında geçişkenliği sağlayabilen, Ehrenberg’in deyimiyle; ‘demokrasi ütopyasının ete kemiğe büründüğü yerlerdir’. ‘Futbol her şey değildir, ondan da önemli bir şeydir’ Bill Shankly • Futbol, insanların kişilik özelliklerinin açığa vurulduğu ve insanoğlunun sosyalizasyon süreci içerisinde hem kendisini hem de çevresindekileri tanıma fırsatı bulduğu alanlardan bir tanesi, bu öylesine geniş bir kitleyi içeriyor ki, attığınız her adımda futbolla ilgili bir şeylere rastlayabilirsiniz. Futbol, tüm dünyada sosyolojik bir hareket olarak ortaya çıkmış ve kitlelerin dili haline gelmiştir. Futbolun nasıl olup da dünya üzerinde bu kadar çok insan tarafından ilgi ile izleniyor olması bile başlı başına sosyolojik bir değerlendirmeyi hak etmektedir. • Bromberger’e göre; “futbol, toplumun fenomenlerini yoğunlaştırıyor, o bir ortaya çıkarıcı ve bu her düzeyde insan için geçerli. Kişilik sorunu, kadın-erkek ilişkileri, duygusal statüler...Neden öteki sporlar değil de futbol? Çünkü futbol evrensel bir referans. Basit bir oyun, çağdaş bir dünyanın değerlerine uygun olarak demokratik, dikey geçişlere açık, başarı ve dayanışma söz konusu, ayrıca şansa da yer veriyor ve tesadüfler sonucu değiştirebiliyor. ‘Tek gördüğünüz topsa hiçbir şey görmüyorsunuz demektir’ Nelson Rodrigues • Geçtiğimiz yüzyıla damgasını vuran ve bu yüzyılı da etkilemesi kaçınılmaz gibi gözüken, bu büyülü oyuna bir top ve onun peşinde koşan 22 şaşkın adam ve onları izleyen milyonlarca insan olarak bakıldığında, futbol üzerinden kurulan anlamlar dünyasını, farklı toplumları gözlemleyebileceğimiz hayli önemli bir alanı, rekabeti, hırsı, kimlik edinmeyi, milliyetçiliği, ekonomiyi, iş bölümünü, şiddeti, estetiği, sevinci, üzüntüyü, paylaşmayı, takım olmayı, bu oyun üzerinden yaratılan güzellikler ve çirkinlikleri de göremeyiz. Futbol bize ne anlatır? • Futbol müsabakaları, oynandığı stadyumdan, karşılaşmayı izlemeye gelen taraftarlara, maçı oynayan takımlardan, teknik direktörlere, güvenlik güçlerine, gazetecilere, evlerinde televizyonları başında maçı izleyen izleyicilere kadar büyük bir kesimi içine alan, adeta teatral bir gösteri gibidir. Bu gösteri içerisinde yukarıda sayılan her kesimin kendince bir rolü mevcuttur. Futbol maçının kendisini ve halkın stadyumdaki işlevini Geertz’ün deyimiyle ‘derin oyun’ olarak tanımlayabiliriz. Bu tarz bir çerçevede sadece sembolik ödülleri olan bazı davranışlar akılla meşrulaştırılamayacağından yararsız veya irrasyonel görülebilir. Futbol Taraftarlığı ve Kimliği • Kimlik kurma, insanın içinde yaşadığı dünyanın saldırılarına karşı geliştirmiş olduğu bir tür korunma mekanizmasıdır. Bu korunma mekanizmasını bir toplulukla gerçekleştirmek, bireysel olarak gerçekleştirmekten daha çok kazanç sağlayacaktır. Birey ortak paydalar etrafında aynı dili konuşabildiği insanlarla bir araya geldiğinde kendisini güvenli bir ortamda hissedecek ve dış dünyanın olumsuz etkilerine karşı bir grubun desteği ile karşı çıkabilecektir. • Taraftarlık bu anlamda bir kimlik oluşturma olgusudur ve bu kimliği oluşturmak için yoğun çabalar sarf etmeniz gerekmez. Bir kulübün taraftarı takımında kendisi için anlamlı bir yan bulur ve takımına kendisinden bir şeyler verir. Kişinin hayatında takımının yaratmış olduğu anlamın artması taraftarlığın yoğunluğunu arttırır. Taraftarlık bugünün dünyasında ortalama insanın doyurulamayan tamamen meşru bir arzusudur. Takım taraftarlığı bugünkü toplum düzeninde bu arzunun tatmini açısından hem en kolay hem de bu kadar etkin ait olunabilen grubun büyüklüğü ve etkinliği dikkate alındığında neredeyse biricik yoludur. • Birey taraftarlık aracılığıyla yepyeni bir kimlik edinir. Türkiye’de üç büyük takımdan birinin taraftarı olmak, daha güçlü bir kimlik edinmeyi getireceği için tercih sebebi olmaktadır. Birey bir taraftar olarak, konumlandığı taraftar grubunun içinde toplu yaşama bir kimlik bildirisi gönderir. Futbol takımı da taraftarın gönderdiği bu mesaja takımın adı, somut tarihsel kazanımları, takımın renkleri, sembolleri, sloganları, oyuncuları ile yanıt verir. • 1980 sonrasında tüm dünyada yaşanan liberal ve bireyci süreç birey kavramına vurgu yapmasına karşın bireysel kimlik sembollerinin grup, cemaat kimliği etrafında dolayımlanması devam etmiştir. Siyasetin etkisinin azaldığı ve bireyselliğin yükseldiği bu yeni dönemde, futbol ve futbol taraftarlığı bir kimlik edinme alanı yaratması açısından büyük bir önem arz etmektedir. Futbol sahaları, kitlelerin tepkilerini yüksek sesle dile getirdikleri mekanlar haline dönüşürken, özellikle Avrupa’da yükselişe geçen ırkçı hareketlerin en fazla kendisini hissettirdiği mekanların futbol sahaları olması da tesadüf değildir. Futbol-Şiddet Bağlantısı ve Sosyoloji • Derinleşen ekonomik eşitsizlik ve diğer sosyal sorunlar, küreselleşmenin tetiklediği milliyetçi ve etnik temelli kimlik kavgaları da futbolda yansımasını bulmakta ve taraftar savaşları bazen bu kimlikler üzerinden yürütülebilmektedir. • Çağımızda futbol, artık sadece futbol olmadığı gibi, seyirci de sadece seyirci olarak kalmamaktadır. Örgütlü fanatik grupların ortaya çıkışıyla futbol seyircisinin de profili önemli ölçüde değişmektedir. Futbol maçları ölüm kalım savaşına dönüşürken, karşı takımın taraftarları da ‘düşman’ olarak görülmektedir. • Taraftar teriminden çok, fanatik ve holiganlardan söz edilmektedir. Bu gelişmeler sonucunda bugün futbol, bir spor olayı olmanın yanı sıra taraftar sorunları, yani fanatizm ve holiganizm sorunları ile birlikte anılmaktadır. Saldırganlık, ve şiddet futbolla birlikte anılır hale gelmiştir. Şiddetle bağlantılı sportif karşılaşmalar genel olarak takım halinde yapılmakta olanlardır. Rakip takım yada ‘öteki’ imgesi rekabetyarışma çerçevesinde şiddetin yaşanmasında etkili olmaktadır. Takım halinde yapılan müsabakalarda sporcuların fiziksel temasının daha fazla oluşu da saldırganlıkla ilgili yüklemeleri yukarıda belirttiğimiz izleyici faktörünün de etkisi ile arttırmaktadır. Futbolda şiddetin ön planda yer almasında bu oyunun kendi fiziksel özellikleri ve kitlesel yapısının da etkileri bulunmaktadır. • Spor kitlelerine mensup bireyler, sadece spor karşılaşmasını seyretmekle kalmazlar, aynı zamanda sporla ‘ilişkili’ diğer kolektif davranışların da katılımcıları olurlar. Futbol maçları en büyük kitle hareketlerinden bir tanesidir ve futbol maçlarına giden kitle, ortak özelliklerde odaklanmış olmalarının yanı sıra ortak kimlik ve aidiyet duygusu taşırlar. • Kimliğin yüksek sesle ifade edildiği futbol stadyumlarında özellikle gençler arasında şiddet daha çabuk yaygınlaşmakta ve Girtler’in deyimiyle şiddet, gençlere yaşadıkları güvensizlik ortamında yardım etmekte ve onlara diğer gençler arasında itibar kazandırmak suretiyle, kendi cemaatlerine daha sıkı bağlanmalarını sağlamaktadır. • Şiddet ve tezahürat, ilkel kabile kültürlerini andırmaktadır. Futbol sadece basit bir spor müsabakası değildir. Bu spor eski kurban merasimlerini çağrıştırmakta ve içinde birçok şiddet ritüeli barındırmaktadır. • Futbolda şiddet, değişik toplumsal ve tarihsel bağlamlarda incelenmesi gereken karmaşık ve dinamik bir olgudur. İçinde yaşanılan toplumsal koşullardan, ekonomik, siyasi ve kültürel etkenlerden etkilenmekte buna karşın yarattığı sonuçlarla toplumsal yaşamı etkilemektedir. • Türkiye’de futbol sahasındaki şiddetin arkasında gündelik hayatın içerisinde yaşanan şiddet pratikleri yer almaktadır. Şiddeti sadece yaşanan olaylar olarak düşünmemeliyiz, şiddeti nasıl gördüğümüz yaşanan olayları engellemeden, değerlendirmeye kadar bir dizi yaklaşımı da etkilemektedir. Wieviorka’ya göre şiddet; kendini ifade etme olanağı bulamayan öznenin kendini anlatma biçimidir (Lüküslü, 2009). • Ne olursa olsun kazanma anlayışının benimsendiği bir toplumsal yapıda, bunu güç kullanarak halleden delikanlı kültürünün temsilcileri televizyonlarda oynayan diziler aracılığı ile gençlere ‘rol modeli’ olarak gösterilmektedirler. Delikanlılığın toplumsal hayat içerisinde yayılmasında hukuk ve adalet sisteminde yaşanan sıkıntıları, güç ve kaba kuvvet yoluyla çözmeyi tercih eden anlayışın etkisi kadar, bu yapının meşrulaşmasına imkan tanıyan devlet erkinin de rolü bulunmaktadır. • Spor kültürümüzün olmaması ve bunun yanında bir futbol kültürü de geliştirememiş olmamız bugün geldiğimiz noktada futbol sahalarında yaşanan şiddet hareketlerinin artmasında etkili olmuştur. Başarıya endekslenen ve ne olursa olsun kazanalım mantığı ile hayata bakan bir zihniyet spor sahalarında yaşanan güzelliklerle ilgilenmemekte sadece kendi takımının başarısını istemektedir. Bu gerçekleşmediği takdirde de şiddete başvurmaktan kaçınmamaktadır. • Futbol sahalarında yaşanan şiddetin arkasında toplumsal yaşama ait değer yargılarının ve ideolojilerin olduğu gerçeğinden hareket etmek suretiyle mücadele stratejilerimizi geliştirmeliyiz. Yaşananlar karşısında geçmişten örnekler vermenin ve nostalji duygularını kabartmanın bir faydası olmayacaktır. • Toplumun küçük bir minyatürünü sunan futbol/spor aynı zamanda var olan gerilim ve çatışmaların da yansıdığı bir alandır. İşte bu açıdan spor/futbol sahalarında ortaya çıkan şiddet konusunda çalışmaların özel bir önemi bulunmaktadır. Türkiye’de spor sosyolojisinin şiddet alanında yapacağı çalışmalar sadece stadyumlarda/spor sahalarındaki şiddeti değil toplumsal yaşamın içerisinde yer tutan şiddetin kökenlerini ortaya çıkarmak ve bu sorunların çözümünde izlenecek yolları da kamuoyuyla paylaşmak durumundadır. • Futbol sahalarında ve çevresinde gelişen şiddetin sadece futbola özgü olduğunu ve polisiye tedbirlerin arttırılması ile çözülebileceğini düşünmek sadece günü kurtaracak tedbirler önermek anlamına gelecektir. Hayatımızın her alanını tehdit eden şiddet fenomenini futbol özelinde tüm tarafların katılımı ile alt düzeylere indirebiliriz. Bunun başlıca yolu ise futbol üzerinde gerçekten samimi bir şekilde düşünmekten ve bir takım kararların alınıp uygulanmasından geçiyor. • Futbol ve futbol sahalarında yaşananlar aslında olayın görünen yada başka bir deyişle görünmesine müsaade edilen boyutudur. Asıl gerçeklik için daha derinlere inmek ve olan biteni yakalamak gerekmektedir. Bu yapılmadığı müddetçe de, çıkartılan yada çıkartılacak yasalarla futbol sahalarındaki şiddetin önüne geçilemez. Bir Kimlik Göstereni Olarak Futbol • Toplumsal bir ortak payda olarak futbol, yaratmış olduğu geniş katılım olanakları ile toplumsal birlikteliğin gerçekleşmesine katkıda bulunmaktadır. Özellikle uluslar arası müsabakalarda elde edilen başarılar sonrasında, ulusal kimliğe yapılan vurgu artmaktadır (Kutsal ikonlar olan bayrak-diğer semboller ve ulusal marşın kullanımından, birlikte eğlenme biçimlerinin oluşmasına kadar) futbol, yaşadığımız problemleri unutmamızı sağlamasının yanı sıra, bize bir kitleye ait olduğumuz hissini de uyandırabilen bir spor dalıdır. • Futbol, dünyada kaybettiğimizi düşündüğümüz pek çok duyguyu yeniden yakalama imkanını bizlere sunabilen ender alanlardan bir tanesidir. Milli kimliği pekiştirmesi nedeni ile vatanseverlik duyguları futbol aracılığıyla canlı tutulmaktadır. Elde edilen uluslar arası başarılarla sadece dışarıya değil içeriye de mesajlar verilmektedir. Küreselleşme süreci ulus-devletleri zayıflatırken, milli maçlar milliyetçiliği ve ulus-devlet bağlarını güçlendirmektedir. • Futbol, tüm dünyada büyük etkiler uyandıran ve geniş kitleleri peşinden sürüklemeye devam eden bir spor dalıdır. Futbolun, hayat ile kurmuş olduğu bağlantı, onun toplumsal yaşam içerisinde daha fazla yer alması ile sonuçlanmıştır. Spor/futbol gibi etkinlikler insanoğlunun yarattığı kültürün sonucudur. Sportif etkinliklerde yer alan bireyler sadece kendi kimliklerinin oluşumuna katkıda bulunmazlar aynı zamanda rakiplerinin/ötekilerin kimliklerinin de oluşumuna ve karşılıklı iletişimde bulunulmasına da katkıda bulunurlar. Spor/futbol, insanoğlunun yarattığı kültürün bir ürünüdür ve yalnızca bir eğlence, vakit geçirme, rahatlama, zinde kalma demek değildir. • Spor/futbol, içerisinde barındırdığı göstergeler ile bir dilin yaratılmasına ve bu dilin, bu etkinlikler içerisinde yer alan tüm bireyler tarafından anlaşılabilir kılınmasına da olanak sağlamaktadır. Dünyanın neresine giderseniz gidin bu kurallar aynıdır ve farklı dilden, dinden ya da etnik kökenden gelseniz de aynı kurallara tabi olursunuz. İşte bu göstergeler ve dil, futbolun yaygınlaşmasında ve geniş kitleleri kendisinde hayran bırakmasında etkili olmuştur. • Futbol, her ülkede iktidarların dikkatini üzerinde yoğunlaştırdığı alanların başında gelmektedir. Çünkü futbol ve futbol iktidarı, halkı etkilemekte, zaman zaman sorunların ötesine taşıyabilecek dinamiklere sahip olabilmektedir. Futbolun sadece içeriye değil dışarıya dönük bir etkinlik de olduğunun farkında olan iktidarlar için, özellikle uluslar arası karşılaşmalar da elde edilen başarılar, kendi iktidarlarının başarıları gibi gösterilebilmekte, futbol üzerinden meşruluk girişimleri de olabilmektedir. • Futbolun toplumsal yaşam ile kurmuş olduğu bağlantı özellikle 1980 sonrası tüm dünyada gelişen küreselleşme süreci ile daha farklı bir zemine taşınmıştır. Futbolun 1980’li yıllarda ön plana çıkmasında dünyada yaşanan ekonomik gelişmeler ve bu gelişmeleri sağlayan ideolojik yapı ile futbol arasındaki birliktelik etkili olmuştur. Bu süreçte tüm dünyada yaşanan liberal dalga, futbolu da etkilemiş ve futbolun metalaşma süreci hızlanmıştır. • Futbol, günümüzde sadece varolan statükonun korunmasına katkı sağlamamaktadır, aynı zamanda yeni dönemin ekonomik değerlerinin geniş kitlelere ulaştırılması ve benimsetilmesinde de etkili bir ajan konumunda bulunmaktadır. Günümüzde futbol bir iletişim sistemi ve dili oluşturmanın yanı sıra beraberinde futbolla birlikte hareket eden bir takım mekanizma ve kurumları da yaratmıştır. Bu çerçevede futbol tartışılır iken neo-liberal ekonomi anlayışının ve dünya görüşünün de meşrulaştırıldığı bir zeminden söz etmemiz gerektiğini unutmamalıyız. • Yeni futbol anlayışı ve düzenine getirilecek olan eleştiriler bir anlamda varolan ekonomik düzen ve politikalara getirilecek eleştiriler olarak da okunabilir, futbol üzerinden meşrulaştırılan değerlerle, sanayiekonomi üzerinden meşrulaştırılan değerlerin paralel olduğunun görebiliriz. Futbol ve futbol dünyası üzerinden yürütülen rekabet, başarı, mücadele etme, en iyiye ulaşma duygusu ve kazanma tutkusu ile kapitalist ekonomi arasında vazgeçilmez bir birliktelik söz konusudur. • Futbol, dünya üzerinde en yaygın spor dalı olarak, küreselleşme sürecinde yaşanan işsizlik, hayat pahalılığı gibi sorunlar karşısında siyasetin boşalttığı alanı başarı ile doldurmakta ve kalabalıkların sokaklarda dile getirebileceği tepkilerin adresi futbol sahaları olmaktadır. Öte yandan futbol ve etrafında oluşan ekonomik ranttan pay almak isteyen bir takım çıkar grupları da, futbol dünyası içerisine girmektedirler. Müşterek bahis, maç ayarlamaları, şike, doping gibi uygulamalarla mafya, ekonomik kazanç temin etmek ve gücünü göstermek için futbolu kullanabilmektedir. • Futbolu bir anlamlar bütünü biçiminde düşündüğümüzde futbolun hayata benzediğini, hayatla olan bu birlikteliği dolayısıyla geniş kitlelere, sonucun belirsizliği, her an her şeyin olabileceği duygusu içerisinde, hayatın güzelliklerini sunduğunu görebiliriz. Futbol öylesine dolu dolu bir dünyayı içerisinde barındırabilmektedir ki, futboldan uzaklaştığınız ölçüde aslında futbola biraz daha yakınlaşırsınız. Futbolun her türden yorumu kaldırabilen bir yapıya sahip olması, onun hem bölen hem de birleştiren bir spor dalı haline gelmesine yol açmaktadır. Bu açıdan futbol güç odaklarına geniş bir hareket olanağı yaratmakta, kitlelerin hedefsizleştirilmesinde iktidarlarca kullanılabilmektedir. • Bir ideolojik ürün olarak futbol, toplumsal gerçekliğin yalnızca bir parçası değildir, öteki fenomenlerle karşıtlığı içerisinde, kendi dışındaki başka bir gerçekliği yansıtır ya da çarpıtır. Futbol bir göstergedir. İçinde barındırdığı çok sayıda anlam dolayısıyla futbol, toplumsal ve kültürel değişmenin önemli öğelerinden biri haline gelmiştir. Futbolun egemenler için önemi, farklı kategori ve katmanlarda yer almalarına karşılık kitleleri birleştirebilme kapasitesine ve gücüne sahip olmasından gelmektedir. • Yönetim rasyonalitesi farklı sosyal alanlar(devlet-aile-eğitim vs) ilişkilendirilerek toplumsal bir formasyonun kurulmasını sağlamaktadır. Son dönemde futbol böylesi bir yapılanmada önemli bir yer işgal etmeye başlamıştır. • Futbol yaşadığımız dönemde toplumsal kontrolü sağlamada bir araç rolünü üstlenmektedir. Medyanın yönlendirdiği yeni futbol anlayışı oynamayı değil seyretmeyi ön plana çıkarmakta ve bu sayede izleyenlerin edilginleştirilmesinde aracı olmaktadır. • Futbol, bu dönemde uluslar arası organizasyonlar (dünya kupasışampiyonlar ligi vb.) aracılığı ile bir çeşit totem haline getirilmiştir. Pazarlanabilir bir ürün olarak futbol, bir meta haline getirilmiş ve bir meta olarak futbol dolaşım sürecinde kapitalist sürecin gelişme ve devamlılığına gerek eğlence yanı ile gerekse tüketim nesnesi olarak katkıda bulunmaktadır. • Spor bir dünya kültürü haline gelirken futbol bu kültürün oluşturulmasında ve kitleler arasında yaygınlaştırılmasında kullanılan en önemli alandır. Futbol bir karnavala, yığınlara hitap eden bir gösteriye dönüştürülmüştür. Futbolun böylesine yaygınlaşmasında hiç şüphe yok ki en önemli işlevi önceleri radyo, daha sonra ise televizyon yerine getirmiştir. İdeoloji eğer Marx’ın sözündeki gibi toplumsal yaşamın şeyleştirilmesi ise, futbol içinde yaşadığımız yüzyılın en kapsamlı olan ve geniş kitleleri peşinden sürükleyen spor dalı olarak bu şeyleştirmenin en güçlü araçlarından birisidir.