Makaleyi indir

advertisement
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi Bağlamında Etnisite Ayrımcılığı
“Toplum ve Hukuk Dergisinin 15. Sayısında yayımlanmıştır”
1.Ayrımcılık
Ayrımcılığın gerek yasalarımızda gerekse de ulusal üstü belgelerde bir tanımı
yapılmamakla beraber “yasak” olduğu ve yasak durumların ne olduğu açıklanmıştır. Ancak
bir tanım yapmak gerekirse ayrımcılık, yasaklanan ayrımcılık nedenleri kapsamında bir
kişiye, karşılaştırılabilir benzer durumdaki herhangi birisine muamele edildiğinden, edilmiş
olduğundan veya edileceğinden daha az elverişli davranmaktır. Bu noktada ayrımcılığın
yasaklanması da yine bu kişi ya da grupların talep ettikleri eşit muameleyi engelleyen ya da
aksatan her türlü uygulamanın kaldırılarak toplumun tüm insanları için eşitliğin
gözetilmesidir.1
BM tarafından kabul edilen Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi ile kurulan İnsan
Hakları Komitesi de ayrımcılık ile ilgili bir tanım yapmıştır. Komite sözleşmenin
40.maddesinin 4.fıkrasında belirtilen sözleşme hükümlerinin netleştirilmesine yönelik Genel
Yorum yayınlayabilmektedir. İHK 1989 yılında 18 No’lu Genel Yorum’u kabul ederek,
MSHS’nin ayrımcılık terimini tanımlamadığını belirterek ayrımcılığı tanımlamıştır. Komite
ayrımcılık ile “.. ayırma, dışlama, kısıtlama veya ırk, renk, cinsiyet, dil, din, ulusal ya da
toplumsal köken, mülkiyet, doğum, siyasi veya diğer görüşlere dayalı olarak
gerçekleştirilen ve bütün hak ve özgürlüklerin herkes tarafından tanınmasını ve
kullanılmasını engelleyecek veya tanınmasını ve kullanılmasını sınırlandıracak
ayrımcılığı..” kasteder.
Avrupa Birliği tarafından 2000 yılında yayınlanan ve özelde ırk ayrımcılığına karşı
mücadeleyi öngören 2000/43 EC Sayılı Konseyi Direktifi’ne göre
ise“…bir kimsenin,
karşılaştırılabilir durumlarda, ırk veya etnik kökene dayalı olarak, bir diğer kişiye göre
daha az tercih edilir bir muameleye tabi tutulması, şimdiye kadar tutuluyor olması veya
tutulma ihtimali olması halinde doğrudan ayrımcılığın ortaya çıktığı anlaşılır.”
1
ORAN, Baskın; “Küreselleşme ve Azınlıklar” İmaj Yayınevi, 4.Bası, Ankara, 2001, s.82
Tüm bu tanımlardan sonra denilebilir ki ayrımcılık yasağı, yasa önünde eşitlik,
yasalarca eşit derecede korunma gibi ilkeleri de içinde bulunduran temel bir prensiptir.2
2.Bir Ayrımcılık Türü Olarak Irk Ayrımcılığı
Ayrımcılığın çıkış noktasını da oluşturan ırk ayrımcılığı yüzyıllardır tüm dünyanın ortak
sorunu olmaya devam etmektedir. Irk, kalıtımsal olarak ortak fiziksel ve fizyolojik özelliklere
sahip insanlar topluluğudur.3 Irkçılık ise çeşitli insan ırkları arasındaki biyolojik farklılıkların
kültürel veya bireysel meseleleri de tayin etmesi gerektiğine ve doğal sebeplerle bir ırkın
(çoğunlukla kendi ırkının) diğerlerinden üstün olduğuna ve diğerlerine hükmetmeye hakkı
olduğuna duyulan inanç veya bu değerleri kabul eden doktrindir.4
BM Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi’nin 26.maddesinde ırk ayrımcılığının da içinde
olduğu ayrımcılık biçimlerinden herkesin Sözleşme ile etkin koruma altına alındığı
belirtilir.26.Madde Sözleşmenin tanıdığı haklarla sınırlı olmayan bağımsız bir uygulama
alanına sahiptir. Bu açıdan AİHS’in 14.maddesinden ayrılır:
“26. Madde - Yasa önünde eşitlik
Herkes, yasa önünde eşittir ve hiç bir ayrımcılığa tabi tutulmaksızın yasa tarafından
eşit olarak korunma hakkına sahiptir. Hukuk bu alanda her türlü ayrımcılığı yasaklar
ve herkese ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasal veya başka bir fikir, ulusal veya
toplumsal köken, milliyet, doğum veya başka bir statü ile yapılan ayrımcılığa karşı
etkili ve eşit koruma sağlar.”
Bunun yanında İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 2.maddesinde de herkesin
herhangi bir fark gözetilmeksizin beyannamede yer alan haklardan istifade edeceği belirtilir.
BM Her Türlü Irk Ayrımcılığının Ortadan Kaldırılmasına Dair Uluslar arası
Sözleşme’nin birinci maddesi ırk ayrımcılığının tanımını yapmıştır. Buna göre5:
KARAN, Ulaş; “Türk Hukukunda Ayrımcılık Yasağı ve TCK’nın 122.Maddesinin Uygulanabilirliği” Türkiye
Barolar Birliği Dergisi, Sayı 73, Ankara, 2007, s.148
3
http://www.tdk.gov.tr/TR/SozBul.aspx?F6E10F8892433CFFAAF6AA849816B2EF05A79F75456518CA
(Erişim Tarihi: 25.01.2008)
4
http://tr.wikipedia.org/wiki/Irk%C3%A7%C4%B1l%C4%B1k
5
03.04.2002 Tarih ve 4750 Sayılı Her Türlü Irk Ayrımcılığının Ortadan Kaldırılmasına İlişkin Uluslararası
Sözleşme’nin Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun-Bkz. 09.04.2002 Tarih ve 24721 Sayılı
Resmi Gazete
2
1
Madde 1
1. Bu Sözleşmede, "ırk ayrımcılığı" terimi, siyasi, ekonomik, sosyal, kültürel veya
toplumsal yaşamın herhangi bir alanında, insan hakları ve temel özgürlüklerin
tanınmasını, uygulanmasını, bu hak ve özgürlüklerden yararlanılmasını ortadan
kaldırmak veya zayıflatmak amacına ya da etkisine yönelik, ırk, renk, soy ya da
ulusal veya etnik kökene dayalı her türlü ayrım, dışlama, kısıtlama ya da tercih
anlamındadır.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi de ırk ayrımcılığına yer vermiştir. Sözleşmenin
14.maddesinde düzenlenen ayrımcılık yasağının korunma alanının sözleşmede yer alan
haklarla sınırlı olması 12 No’lu ek protokolün düzenlenmesini sağlamıştır.
“Madde 14 - Ayırımcılık yasağı
Bu Sözleşmede düzenlenen haklardan ve özgürlüklerden yararlanma, cinsiyet, ırk,
renk, dil, din, siyasal ya da başka görüş, ulusal ya da toplumsal köken, ulusal bir
azınlığa mensup olma, mülkiyet, doğum ya da herhangi bir temelde ayırımcılık
yapılmaksızın, güvence altına alınacaktır.”
Sözleşmeye ek 12 No’lu Protokol
“Madde-1
Ayrımcılığın Genel Olarak Yasaklanması
1- Yasayla düzenlenen herhangi bir haktan yararlanma, cinsiyet, ırk, renk, dil, din,
siyasayla da başka görüş, ulusal ya da toplumsal köken, ulusal bir azınlığa mensup
olma, mülkiyet, doğum ya da diğer statüler gibi herhangi bir temelde ayrımcılık
yapılmaksızın güvence altına alınacaktır.
2- Hiç kimse, herhangi bir kamu makamı tarafından paragraf 1’de belirtilen
herhangi bir temelde ayrımcılığa tabi tutulmayacaktır.”6
GEMALMAZ, Mehmet Semih; İnsan Hakları Belgeleri, Cilt I, Avrupa Konseyi Birinci Bölüm, Boğaziçi
Yayınevi, 1.Basım 2004, İstanbul, s.234.
6
2
İfade özgürlüğü ile ilgili olup doğrudan ırk ayrımcılığıya ilgisi olmasa bile İnsan
Hakları Avrupa Komisyonu’nun verdiği bir kararı da burada not etmekte yarar var.Danimarka
yurttaşı Bay Jersild’in çalıştığı televizyonda yayımlanan bir programda ırk ayrımcılığının ve
ırkçı propagandanın yapılması nedeniyle Bay Jersild’in de aralarında bulunduğu beş kişiyi
ulusal mahkeme mahkum etmiştir. Bay Jersild vakanın ifade özgürlüğü çerçevesinde
değerlendirilmesi gerektiği iddiasıyla Komisyon’a başvurmuş, Komisyon da aldığı kararda şu
tespitlerde bulunmuştur:”Mahkeme hemen ilk başta, ırk ayrımcılığının her biçim ve
görünümüyle mücadelenin yaşamsal bir öneme sahip olduğunun bilincinde olduğunu
belirtir…. Başvurucunun mahkum edilmesi ve cezalandırılması için gösterilen
gerekçeler, başvurucunun ifade özgürlüğüne yapılan müdahalenin demokratik bir
toplumda gerekli olduğunu ikna edici bir şekilde ortaya koyacak kadar yeterli değildir;
özellikle kullanılan araçlar, başkalarının şeref ve haklarını koruma amacıyla
orantısızdır. Buna göre sözkonusu tedbirler, Sözleşmenin 10.maddesinin ihlaline yol
açmıştır.”7
2.Ulusal veya Sosyal Köken Bağlamında Ayrımcılık
Irk terimine karşı etnisite daha geniş bir kavramdır. Bir toplumsal yapıdaki özelliği,
bireylerin bir özel grupla özdeşleşmesini, grup siyasallığını, bireylerin gruba aidiyetini ifade
etmek üzere ortaya atılmıştır, ancak ırk teriminin örtmecesi yapılmakla da suçlanmıştır.8
Ulusal üstü belgelerde tam bir referans olmasa da etnik ayrımcılık daha çok ırk ve ulusal
köken bağlamında ele alınmaktadır.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamında ayrımcılık iddialarının 14.madde
bağlamında AİHS’deki diğer haklardan bağımsız olarak uygulanması mümkün değildir;
ayrımcılık gözetildiği iddia edilen konu mutlaka AİHS ile korunan haklardan birinin
kapsamına girmelidir. 14.Madde AİHS’in koruduğu “hak ve özgürlüklerden yararlanma”
konusunda hüküm ifade ettiği için bağımsız bir varlığa sahip değildir ve AİHS’ de mevcut
diğer normatif hükümleri tamamlamaktadır; çünkü güvence AİHS’de yer alan hak ve
özgürlüklerle ilgilidir. Ancak bununla birlikte, 14.maddenin ihlal edildiğinin kabul edilmesi
için bağlantılı olan hakkın da ihlal edilmiş olması gerekmemektedir.9
http://ihami.anadolu.edu.tr/aihmgoster.asp?id=480 Jersild/Danimarka ,15890/89, (Erişim Tarihi:26.01.2008)
http://tr.wikipedia.org/wiki/Etnisite (Erişim Tarihi: 26.01.2008)
9
GEYLANİ ARSLAN, Yekbun; “Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi
Bağlamında Ayrımcılık Yasağı”, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayınlanmamış Yüksek Lisans
Tezi, İstanbul, 2006
7
8
3
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne yapılan bir başvuruda Mahkeme, Çek
Cumhuriyeti’nin öğrenme zorluğu çektikleri gerekçesiyle Çingene çocuklarını olağandan
farklı eğitim kurumlarına alması sonucu yapılan başvuruda söz konusu uygulamanın AİHS’in
14.maddesine aykırı bir tutum teşkil etmediğini tespit etmiştir.10
Türkiye aleyhine AİHM’e yapılan birçok başvuruda başvurucular etnik kökenleri
nedeniyle ayrımcılığa uğradıklarını iddia etmişlerdir. Yapılan bir başvuruda başvurucu bayan
Koçeri Kurt, oğlu Üzeyir Kurt’un köyüne operasyon yapan güvenlik güçleri tarafından
gözaltına alındığını ve daha sonra oğlunun nerede olduğu konusunda bilgi verilmediğini ve
güvenlik kuvvetlerinin sorumluluğuna giren bir kayıp sözkonusu olduğunu iddia ederek
Komisyona başvurmuştur.11
Kurt/Türkiye dava dilekçesinden alıntı12
236.Sözleşmenin 14.maddesi, sözleşme haklarından biriyle ilgili olarak “ulusal veya
toplumsal köken, ulusal bir azınlığa mensup olma…veya başka bir statü gibi” nedenlerden
biriyle ayrımcılık yapılmasını yasaklamaktadır.
237.”Kayıp” olgusunun, 2.,3. ve 5. Maddeleri içerecek şekilde, çeşitli Sözleşme
hükümleriyle ilgili bulunduğu tespit edilmiştir.
238. BM İstemdışı Kayıplar Çalışma Grubu’nun raporlarında belirtildiği üzere,
- 1991 yılında Hükümet’e intikal eden her üç olaydan ikisi “Kürt kökenli kişileri”
konu almaktaydı(E/CN.4/1992/18),
- 1992 yılında, “Kayıp vakalarının çoğunluğunu, etnik olarak Kürt kökenli kişiler
oluşturmaktaydı ve söylenenlere bakılırsa, bu vakalar Diyarbakır ve Siirt illerinde
yoğunlaşmıştı”(E/CN.4/1993/25),
-1995 yılında, “göz önüne alınan süre zarfında Hükümet’e intikal eden 17 kayıtlı
olaydan çoğu, etnik olarak Kürt kökenli kişilerle ilgiliydi”(E/CN.4/1993/25).
239.Yukarıdaki verilerin,”kayıp” olgusunun çoğunlukla Kürt kökenli kişileri
etkilediği konusunda kanıt oluşturduğu görüşündeyiz. Bu durum ise 14.maddeye aykırı
düşecek bir şekilde ayrımcılık meydana getirmektedir.
240.Başvurucu, kendisinin ve oğlunun Sözleşmede yer alan hakların kullanılması
sırasında 14.maddeye aykırı bir şekilde ayrımcılığa uğratıldıkları yönünde karar verilmesini
Başvuru No:57325/00, Karar Tarihi:07.02.2006, D.H ve Diğerleri/Çek Cumhuriyeti
http://ihami.anadolu.edu.tr ,Kurt/Türkiye 24276/94 Karar Tarihi:25.05.1998,
12
SİMMONS,Alan; İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi’ne Başvuru:Avukatlar İçin Uygulamaya Yönelik Bir
Kılavuz,İstanbul, 2005
10
11
4
talep etmektedir.
Mahkeme, vakada başvurucunun oğlunun etnik kökeni nedeniyle kasten kaybedildiği
yönündeki iddianın ispatlanamadığını ifade ederek,14.maddeye aykırılık oluşmadığını tespit
etmiştir.
Mahkeme başka bir kararlarında ise özellikle Bulgaristan’ın Roman etnik kökenlilere
karşı ırkçı Saiklerle hareket ettiğine dair ciddi iddialar görmesi üzerine Bulgaristan’ı
14.madde ihlalinden mahkum etmiştir.13
3.Ulusal Bir Azınlığa Mensubiyet Bağlamında Ayrımcılık
Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nin Azınlık Hakları Üzerine 1990 tarihli ve
1134 Sayılı Tavsiye Kararı’nda ulusal azınlığın tanımı yapılarak, bir devletin toprakları
üzerinde iyice tanımlanmış ve yerleşmiş olan ve içinde bulundukları toplumun
çoğunluğundan sahip oldukları dil, din, kültür ya da diğer karakteristik özellikleriyle belirgin
olarak ayrışan ya da farklı grupları tanımladığı ifade edilmiştir.14
Naz Çavuşoğlu’na göre azınlık haklarına ilişkin uluslararası normların düzenlenmesi
etnik çatışmalardan doğan krizleri yönetme ve istikrar arayışının sonucu olarak gündeme
gelmiş, bu hareket noktası da azınlık haklarını konu alan uluslararası belgelerde açık ifadesini
bulmuştur.15
Azınlıkların veya konumuz kapsamında ulusal azınlıkların korunması ve ayrımcılığa
maruz kalmaması ile ilgili Avrupa Konseyi üyesi ülkeler tarafından 1995 yılında
Strasbourg’da kabul edilen “Ulusal Azınlıkların Korunmasına İlişkin Çerçeve Sözleşme” bu
konuda düzenlenmiş en önemli belgelerdendir. Bu sözleşmenin başlangıç kısmı “Çoğulcu ve
hakiki bir demokratik toplumun, her bir kişinin üyesi bulunduğu ulusal azınlığın etnik,
kültürel, dilsel ve dinsel kimliğine saygı gösterilmesini değil, ama bunun yanısıra onların
bu kimliklerini ifade etmelerine, saklı tutmalarına ve geliştirmelerine elveren uygun
koşulların yaratılmasını gerektirdiğini değerlendirerek; “ azınlıkların kendini geliştirme
hakkına da vurgu yapılmıştır.
Bkz.NACHOVA ve Diğerleri/Bulgaristan, 43577/98,Karar Tarihi:06.07.2005 ..Daha yeni bir karar için bkz.
http://cmiskp.echr.coe.int/tkp197/portal.asp?sessionId=4965393&skin=hudoc-en&action=request ANGELOVA
ve İLİEV/Bulgaristan,55523/00,Karar Tarihi: 26.07.2007
14
“Uluslararası ve Ulusal Hukukta Azınlık Hakları” , Toplum ve Hukuk Araştırmaları Vakfı Yayınları, İstanbul,
2005
15
ÇAVUŞOĞLU, Naz; “Uluslararası İnsan Hakları Hukukunda Azınlık Hakları, Ulusal Azınlıkların
Korunmasına İlişkin Çerçeve Sözleşme”, İstanbul, 1996,s.1
13
5
Çerçeve Sözleşmenin 4.maddesi ulusal azınlığa mensubiyete dayalı ayrımcılığı
yasaklamaktadır. Bu maddeye göre “Taraflar, ulusal azınlıklara mensup kişilerin yasa
önünde eşitliği ve yasa ile eşit korunma hakkını güvence altına almayı taahhüt ederler.
Bu
konuda,
ulusal
azınlığa
mensubiyete
dayalı
herhangi
bir
ayırımcılık
yasaklanmıştır.”16
Çerçeve Sözleşme ile devlet, kimlik farklılıkları nedeniyle toplumun çeşitli
kesimlerinin birbirine karşı ayrımcılık, düşmanlık veya şiddet tehdidi ya da eyleminde
bulunmasını önleme yükümlülüğü altındadır.17
AİHS’in ayrımcılık yasağını düzenleyen 14.maddesi “..ulusal azınlığa mensup
olma…”dan kaynaklı ayrımcılığı da yasaklamıştır.
AİHM önüne gelen bir başvuruda Yunanistan otoritelerinin “Home of Macedonian
Civilisation” adlı örgütün tescilini reddetmelerini örgütlenme hakkına müdahale olarak
görmüş
ve
bu
müdahalenin
güdülen
meşru
amaçla
orantılı
olmadığına
hükmetmiştir.Mahkeme kararında Yunanistan tarafından imzalanan azınlıklara ilişkin
uluslararası belgeleri hatırlatmasına rağmen 14.maddeye ilişkin başvurucuların iddialarını
incelemeye gerek görmemiştir.18
BM Genel Kurulu’nun 18 Aralık 1992 tarihli ve 47/135 Sayılı Kararı ile kabul edilen
“Ulusal Ya Da Etnik, Dinsel ve Dilsel Azınlıklara Mensup Kişilerin Hakları Bildirgesi”nin
3.maddesi “Azınlık mensubu kişiler, bu Bildirgede yer alan haklar da dahil olmak
üzere, diğer bütün haklarından bireysel olarak veya mensubu oldukları grubun diğer
üyeleriyle birlikte, herhangi bir ayrımcılığa maruz kalmaksızın yararlanabilirler.”
diyerek ulusal azınlıkların İkiz Sözleşmeler dışında spesifik açıdan korunması yoluna
gitmiştir.19
http://www.tihv.org.tr/index.php?option=com_content&task=view&id=710&Itemid=83 (Erişim
Tarihi:26.01.2008)
17
ÇAVUŞOĞLU, a.g.e., s.50
18
Bkz. karar için http://ihami.anadolu.edu.tr/aihmgoster.asp?id=787 (Erişim Tarihi:26.01.2008)
19
http://www.tihv.org.tr/index.php?option=com_content&task=view&id=709&Itemid=83 (Erişim
Tarihi:26.01.2008)
16
6
Ayrımcıkla İlgili Son Sözler
Bu çalışmada genel olarak “Irk, Ulusal veya Sosyal Köken ve Ulusal Bir Azınlığa
Mensubiyet Bağlamında Ayrımcılık” konusu incelenmiş olup tek tek konuyla ilgili
sözleşme,belge metinlerine gitmek yerine, konunun anlatılabilmesi için gerekli görülen
sözleşme ve belge metinlerine yer verilmiştir.
Çağın en büyük sorunlarından olan ırkçılık ve ayrımcılık bazen bir futbol maçında siyahi
bir oyuncunun ırkçı hareketlere maruz kalması, bazen de göçmenlerin öldürülmesine kadar
varan saldırılarla tezahür etmekte. Konunun uluslararası ve ulusal belgelerde düzenlenmesi
ırkçı ve ayrımcı uygulamaların önlenmesi açısından yeterli değildir. AİHM’in konuya
yaklaşması cesaret verici olmakla birlikte (Angelova ve İliev/Bulgaristan kararında AİHM
ulusal
makamların
Roman
kökenli
bir
kişinin
öldürülmesinde
etkin
soruşturma
yürütmemesini 14.madde ihlali olarak görmüştü) etnik ve ulusal azınlıklara ayrımcılık
uygulandığı iddiasının önüne getirildiği birçok başvuruda (Örnek olarak Sidiropulos ve
Diğerleri/Yunanistan) Mahkeme, ayrımcılık yönünden değerlendirmeler yapmaktan veya
14.madde açısından ayrıca inceleme yapmaktan genel olarak kaçınmaktadır.
AİHS’ın Ek 12 No’lu Protokolü’nün yürürlüğe girmesi ve korunmanın genel bir nitelik
arzetmesi ile konunun daha çok gündeme geleceği aşikardır. İğneyi kendimize batırmak
babında bir şeyler söylemek gerekirse Türkiye’nin de Ek 12 No’lu Protokolü bir an önce
onaylayıp mevzuatını da buna uyumlu hale getirmesi gerekir. Ancak bu şekilde ayrımcılık
asgariye indirilebilir, yasal arka planı olmadan.
7
Kaynakça
1. ÇAVUŞOĞLU,Naz; “Uluslararası İnsan Hakları Hukukunda Azınlık Hakları, Ulusal
Azınlıkların Korunmasına İlişkin Çerçeve Sözleşme”, İstanbul, 1996
2. GEMALMAZ, Mehmet Semih; İnsan Hakları Belgeleri, Cilt I, Avrupa Konseyi Birinci
Bölüm, Boğaziçi Yayınevi, 1.Basım 2004, İstanbul
3. GEYLANİ ARSLAN, Yekbun; “Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesi Bağlamında Ayrımcılık Yasağı”, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 2006
4. KARAN, Ulaş; “Türk Hukukunda Ayrımcılık Yasağı ve TCK’nın 122.Maddesinin
Uygulanabilirliği” Türkiye Barolar Birliği Dergisi, Sayı 73, Ankara, 2007
5. ORAN, Baskın; “Küreselleşme ve Azınlıklar” İmaj Yayınevi, 4.Bası, Ankara, 2001
6. SİMMONS,Alan; İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi’ne Başvuru:Avukatlar İçin
Uygulamaya Yönelik Bir Kılavuz,İstanbul, 2005
7. “Uluslararası ve Ulusal Hukukta Azınlık Hakları” , Toplum ve Hukuk Araştırmaları Vakfı
Yayınları, İstanbul, 2005
www.echr.coe.int
http://ihami.anadolu.edu.tr
www.tdk.gov.tr
www.tihv.org.tr
http://tr.wikipedia.org
8
Download