TÜRKİYE HUKUK PLATFORMU'NUN HOLLANDA ANTİDEMOKRATİK UYGULAMARI HAKKINDA BASIN AÇIKLAMASI Hollanda yönetiminin diplomatik dokunulmazlığa sahip Türkiye Cumhuriyeti'nin bakanlarına yönelik skandal uygulamalarını Türkiye Hukuk Platformu olarak kabul etmiyoruz! Hollanda kâğıt üzerinde “dost ve müttefik” ülke kabul ettiği Türkiye Cumhuriyeti’ninbakanlarının Türkiye toprağı olan konsolosluk binasına girişini engelleyerek dünyada eşine rastlanmamış büyük bir diplomatik skandala imza atmıştır. Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı SayınMevlüt Çavuşoğlu’nun Hollanda’ya yapacağı ziyaretin uçuş izninin iptaliyle başlayan ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sayın Fatma Betül Sayan Kaya’nın 11 Mart akşamı Hollanda’nın Rotterdam şehrinde maruz kaldığı skandal uygulamayla devam eden bu süreci uluslararası hukukla, diplomatik teamüllerle ve nezaket kurallarıyla bağdaştırmak mümkün değildir. Uluslararası hukuka göre diplomatik dokunulmazlığa sahip Sayın Bakanın maruz kaldığı uygulama, aynı zamanda uluslararası örf ve adet hukuku niteliği taşıyan 1961 tarihli Diplomatik İlişkiler Hakkındaki Viyana Sözleşmesinin açıkça ihlali anlamına da gelmektedir. Sahip olduğu dokunulmazlık statüsü kapsamında bütün tehlike ve saldırılara karşı Hollanda hükûmetinin koruması altında olması gereken Sayın Bakanın hem güvenliği hem de hürriyeti bizzat Hollanda makamlarınca ihlal edilerek Türkiye Başkonsolosluğuna ulaşması engellenmiş; daha da ileri gidilerek Sayın Bakanımız polis zoruyla Almanya sınırına çıkarılarak sınır dışı edilmiştir. Bu hukuksuzluğu barışçıl şekilde protesto eden Türk vatandaşlarına Hollanda polisinin uyguladığı orantısız şiddetle uluslararası teamülleri çiğnendiği gibi Hollanda, bütün dünyayakendi vatandaşlarının ifade ve toplanma özgürlüklerini hiçe saydığını göstermiştir. Bu son uygulama ile Avrupa'da İslam ve göçmen düşmanı aşırı sağ partilerin söylemlerinin merkeze yerleşmeye başladığını açıkça görüyor; Avrupa'da insan haklarının korunması konusunda oldukça endişeleniyoruz. Ayrımcılık, ırkçılık ve İslam düşmanlığı gibi akımları engellemesi gereken yönetimlerin, söz konusu uygulamalarıyla tam tersi istikamette ilerlemesi, ayrımcılığı ve ırkçılığı körükleyerek toplumları kutuplaştırmaktan başka bir işe yaramayacaktır. Hollanda'nın bu akıl tutulmasından bir an önce çıkıp, uluslararası hukuku ve diplomasi geleneğini ayaklar altına aldığı 11 Mart 2017 tarihinde yaşanan her şey için özür dilemesini bekliyoruz. Üst düzey diplomatlara yapılan bu hakaret ve düşmanca tavrın topluma da sirayet etmesi halinde geri dönülemez bir sürece girilecektir. Ayrıca Hollanda başta olmak üzere bütün Avrupa ülkelerini, 4 Kasım 1950 tarihinde kabul edilen Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin ilkelerini çiğnemekten vazgeçmeye davet ediyoruz. Kişilerin seyahat ve ifade hürriyeti ile toplanma hakkı hiçbir genel ya da yerel uygulamayla engellenemez. Hollanda yönetiminin bu davranışı, iki ülke arasında yüzyıllardır süren dostluk ve işbirliği sürecine yakışmamış, Hollanda demokrasisi ve diplomasi tarihine kara bir leke olarak geçmiştir. Sergilenen düşmanca tavrın sorumluluktan uzak olduğu ve iki ülke arasındaki dostane ilişkileri tehlikeye düşürdüğü açıktır. Dostumuz ve müttefikimiz Hollanda ile diplomatik ilişkilerimizde maruz kaldığımız bu kabul edilemez ve tehlikeli uygulamanın utancı ve sorumluluğu tamamen Hollanda hükûmetine aittir.Bütün Dünya’ya büyük acılar yaşatmış karanlık bir zihniyeti hatırlatan bu hasmane davranışı ve dışlayıcı zihniyeti kınıyoruz. TÜRKİYE HUKUK PLATFORMU www.turkiyehukuk.net İLETİŞİM Betül Yurtseven THP Basın Koordinatörü 0212 245 55 71 0532 569 86 04 [email protected]