Rahim sarkması kadınların %75'inde görülüyor Açıklama: Özel Çorlu Reyap Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Petek Balkanlı Kaplan, rahim sarkmalarının, her yaştan doğum yapan veya yapmayan kadınların yaklaşık yüzde 75`ini etkileyen genel bir durum olduğunu söyledi. Prof. Dr. Kaplan bu durumun daha çok yaşı ileri ve çok doğum yapmış kadınların problemi olduğunu da belirtti Kategori: KADIN SAĞLIĞI Eklenme Tarihi: 07 Aralık 2012 Geçerli Tarih: 18 Temmuz 2017, 21:13 Site: MERSİN_KADIN_GAZETESİ URL: http://www.mersinkadingazetesi.com/haber_detay.asp?haberID=78 İHA- Rahim ve idrar kesesi sarkması ile ilgili olarak bilgiler veren Prof. Dr. Petek Balkanlı Kaplan: “Vücudumuzun aşağı kısmını döşeyen kasların ve liflerin gevşemesi ve uzaması sonucu karın içindeki organların aşağıya doğru yer değiştirmesi ve hazneden dışarıya doğru sarkması demektir. Bu sarkmalar, pelvik taban kas desteğinin kaybı sonucu gelişen hazne genişliğinin artması, organları yerine bağlayan dokularda esneme ile sonuçlanan ve nihayetinde rahmin, idrar kesesinin ve hatta barsakların aşağıya doğru yer değiştirdiği bir klinik tablo olarak tanımlanmaktadır. Rahim sarkmaları, her yaştan doğum yapan veya yapmayan kadınların yaklaşık yüzde 75`’ini etkileyen genel bir durumdur, fakat daha çok yaşı ileri ve çok doğum yapmış kadınlarımızın problemidir” dedi. Rahim sarkmalarının ne gibi şikayetlere yol açtığını da aktaran Özel Çorlu Reyap Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Kaplan: “Rahim ve idrar kesesi sarkmaları her zaman bir şikayete yol açmamaktadır. Haznenin içinde iken henüz hazne ağzından dışarı çıkmadığı seviyelerde fark edilmeyebilirler. Ancak ilerleyip hazneden sarkan bir kitle halini aldıklarında oldukça fazla yakınmaya yol açabilirler. Eğer sarkma haznenin ön duvarında yani idrar kesesinde ise daha çok idrar yoluyla ilgili şikayetlere yol açacaktır. Bunlar, sık idrara çıkma, idrarını tam boşaltamama, sık idrar yolu infeksiyonu geçirme, öksürme-hapşırma sırasında idrar kaçırma, idrarın tamamını boşaltabilmek için hazneden çıkan kitlenin ittirilmesi gereksinimi gibi şikayetlerdir. Eğer haznenin arka duvarından sarkma söz konusu ise o zaman barsakların sarkması ve sıkışmasına bağlı gaz problemleri, kabızlık, bacağa vuran bel ağrısı, ele kitle gelmesi gibi yakınmalar kendini gösterecektir. İleri vakalarda, artık hiç içeri girmeyen tamamen rahmin, barsakların ve idrar kesesinin dışarıda olduğu gözlenmektedir. Ne yazık ki elle de içeri sokulamayan rahmin tamamının dışarıda olduğu gecikmiş klinik tablolara rastlamaktayız” diye konuştu. Rahim sarkmalarının tedavisi ve cerrahi dışı tedavileri ile ilgili olarak da bilgiler veren Kaplan: “Pelvik organ prolapsusunun tedavi modaliteleri cerrahi ve fizik tedavidir. İlk tercih tedavinin ne olacağı hastaya göre sarkmanın şiddetine, cinsel fonksiyonlarının olmasına, çocuk isteğine göre değişmektedir. Tedavinin seçiminde sarkmanın yeri, derecesi, kadının isteği ve şikayetleri, hastanın tedavi seçeneklerine yaklaşımı, tercihi ve çocuk istemi gibi faktörler etkili olacaktır. Çocuk doğurmak isteyen, sarkması çok ileri düzeyde olmayan genç hastalarda veya operasyon olamayacak medikal problemleri olan yaşlı hastalarda cerrahi değil de fizik tedavi ve yaşamsal tavsiyeleri içeren tedaviler önerilebilir. Ancak ileri sarkmalarda fizik tedavi işe yaramayacaktır ve cerrahi kaçınılmazdır. Cerrahi dışı tedaviler ise en basitinden idrar yolu ve barsak fonksiyonlarını düzenlemeye yönelik hayat tarzı değişikliklerini içeren tavsiyeler ile başlamaktadır. Bunun yanında pelvik taban kaslarını güçlendirmeyi sağlayan egzersizleri içermektedir. İç organların aşağıya sarkmalarını engelleyen pelvik taban kasının güçlendirilmesine yönelik yapılan bu egzersizler ile oluşan sarkmanın tedavisinden çok sarkma oluşumu engellenmekte veya geciktirilmektedir. İleri derecede sarkması olanlar, cinsel fonksiyonları bozulanlar, artık tamamen organları dışarıda olanlar için ameliyatla düzeltme kaçınılmazdır. Bunlarda dışarı sarkan kitleden kurtarmak ve cinsel hayatlarını daha sağlıklı sürdürebilmeleri için vajinal düzeltme yapılmalıdır. Ameliyat dışı bu tedavilerin amaçları; sarkmanın gelişiminin veya ilerlemesinin engellenmesi, sarkmaya bağlı yakınmaların azaltılması, cerrahiye gerek duyulmamasının sağlanması ve daha kolay ve masrafsız bir şekilde sarkma ve idrar kaçırma şikayetlerinin azaltılmasıdır. Ameliyat olamayacak hastalar için hazırlanmış pesser dediğimiz ve hazne içine yerleştirilen destek cihazları da diğer bir alternatiftir. Ancak kullanımları ve bakımları hasta için ilave külfet gerektirebilmektedir” şeklinde konuştu. Rahim sarkmalarının cerrahi tedavi yollarının neler olduğunu da aktaran Özel Çorlu Reyap Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Petek Balkanlı Kaplan: “Sarkması hazneden dışarı çıkmış, cinsel fonksiyonları devam eden hastalarda cerrahi tedavi ilk etapta düşünülmelidir. Sarkma ameliyatları karından, hazneden veya kapalı yöntem dediğimiz laparoskopik yollarla yapılabilmektedir. Sarkan rahmin çıkarılması sonrası haznenin tekrar sarkmaması için mutlaka askı sütürlerinin konulması gerekmektedir. Yoksa sadece sarkan organın alınması bir vajinal düzelme sağlamayacaktır. Rahmi yerinde bırakarak da sarkmış rahim askısı konabilmektedir. Sarkan hazneyi asarken kişinin sağlam olan diğer dokuları kullanılabileceği gibi meş dediğimiz fıtık kesesinin bir daha oluşmaması için bariyer yöntemlere de zaman zaman başvurulmaktadır. Operasyon süresinin çok uzun olamaması gereken, medikal problemleri nedeniyle kısa sürede ve hazneden operasyon yapılması düşünülen, yaşlı ve cinsel fonksiyonları olmayan kadınlarda ise uyutulmadan, karından açmadan ve yarım saatte uyguladığımız haznenin kapatılması ameliyatları da diğer alternatif tedavilerdendir. Bunda rahmin çıkarılması gibi uzun bir işleme de gerek kalmamaktadır, fakat tabii ki içeride bırakılan rahimde herhangi bir rahatsızlığın olmadığının kanıtlanması gerekmektedir” dedi.