Bu bildiri 21-22 Mart 2014 tarihlerinde düzenlenen Üretim Ekonomisi Kongresinde sunulmuştur. İDRİS KÜÇÜKÖMER HİLMİ ZİYA ÜLKEN VE CUSALI NİCHOLAS: TÜRKİYE BİLİM VE FELSEFE TARİHİNDE TUTULMAYAN YOL A. Dinç ALADA Maltepe Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, İktisat Bölümü öğretim üyesi. E-posta: [email protected] ÖZET Çalışma öncelikli olarak Cusalı Nicholas’ın eserlerinde öne çıkan temalardan hareketle bilimin gelişme yolu ve bu yolu hazırlayan fikir taşları saptanmaya çalışılırken, meselenin Türkiye bilim ve felsefe tarihine getirilmesinde İdris Küçükömer ve Hilmi Ziya Ülken’in felsefî tavırları birlikte öne çekilecektir. İzlenecek olan bu ilişkilendirmelerle birlikte Cusalı Nicholas’ın bakışının matematik, hukuk, fizik, astronomi, sanat, sosyoloji ve iktisat düşüncesi üzerindeki etkileri tartışılacaktır. Cusalı Nicholas’ın bilim tarihindeki yeri, Küçükömer – Ülken bağı yardımıyla Cusalı Nicholas’ın bilim ve felsefede açtığı yol Türkiye biliminin geleceği için irdelenecek, Cusalı’nın öncüleri ve takipçilerinin tesbiti yoluyla Bilge Bilgisizlik yaklaşımının güncelliği değerlendirilecektir. Anahtar Sözcükler: “Menfi teoloji”, “bilge bilgisizlik”, “sonsuzluk”, “perspektif”, “özerklik”. GİRİŞ 20. Yüzyıl Türkiye düşünce tarihinde arkasında bıraktığı tartışmalarla iz bırakan, iktisat düşünürü İdris Küçükömer ile felsefenin her alanında eser vermiş olan Hilmi Ziya Ülken’i fikri boyutta bir araya getiren neydi? 1401 – 1464 yılları arasında Almanya ve İtalya’da yaşamış olan Cusalı Nicholas’ın Yenidendoğuş’un (Rönesans’ın) en önemli, hatta en önde gelen hazırlayıcılarından biri olduğu konusunda bugün oldukça güçlü kanıtlara sahip olunduğu halde, Türkiye düşünsel ikliminde çok az tanınıyor oluşu nasıl açıklanabilecektir? Küçükömer ve Ülken’i kendilerinden 500 yıl önce yaşamış Cusalı Nicholas ile ilişkilendirmek de nereden çıktı? Cusalı Nicholas’ın Türkçeye çevrilmemiş1 De Docta Ignorantia (1440) ya da Türkçede önerilebilecek adıyla Bilge Bilgisizlik eserinde, gerçekte Platon’un, diyaloglarında Socrates’in ağzından ileri sürdüğü “yegâne bildiğim hiçbir şey bilmediğimdir” özlü sözünün 2 çağrıştırdığı düşünce geliştirilmişti. Hilmi Ziya Ülken’in eserleri tarandığında, Cusalı’nın felsefe tarihinde çağdaş bir yaklaşımla yerli yerine oturtulduğu ve Cusalı Nicholas’ın tuttuğu yolun özgünlüğünün vurgulandığı görülmektedir. Ancak İslam düşüncesi ile Batı düşüncesinin kesişmeleri, ilişkileri üzerinde ciddiyetle duran, bu ilişkilendirmeyi hiç de yüzeysel olmayan bir şekilde yeni Platonculuk ile Aristotalescilik arasındaki felsefî çatışma üzerinden kuran Ülken, Cusalı Nicholas’ın aslında Doğu ile Batı’nın dinî ve felsefî düşünceleri arasındaki ilişki üzerine eğilmiş bir düşünür olduğuna hiç parmak basmıyordu. Onun De Pace Fidei’yi (İnanç Barışı) yazmış olması3 da sadece Ülken’de değil Türkiyeli düşünürlerde yeterince yankı bulmuyordu4. Eserlerinde İbn-i Rüşd ve İbn-i Sina’ya doğrudan yer veren ve Bu çalışma Ablam, Zehra Bayramoğlu’nun anısına hazırlanmıştır. 1 Hasan Âli Yücel’in bu eseri neden Klasikler listesine almadığı da sual edilebilir. 2 Cusalı Nicholas’ın fikir öncülerinden İbn-i Sina’nın şu sözü aynı paralellikte değerlendirilebilir: “Bildim ve anladım ki hiçbir şey bilinmemiş ve hiçbir şey anlaşılmamıştır” (Ünver, 1955: 112). 3 Cribratio Alkorani (1461) ya da Türkçeleştirilirse Kuran’ı İnceelemek de Türkiye’de titiz bir incelemeye tabi tutulmamıştır. 4 Türkiye bilim tarihi yazarlarından Dr. Adnan Adıvar’ın İlim ve Din adlı kitabında Cusalı Nicholas çok silik olarak yer bulmaktadır. Orhan Hançerlioğlu’nun Düşünce Tarihi’nde Cusalı Nicholas hakkında kısa ama iyi bir özet bulunmaktadır. Selahattin Hilav’ın Diyalektik Düşünce Tarihi’nde Cusalı Nicholas hakkında kısa bir aktarma mevcuttur. Arslan ( ) ‘da Hoşgörünün (tolerans) Batı literatüründe ilk kez De Pace Fidei’de Cusanus tarafından ileri sürüldüğü tesbiti yapılmıştır. Liste eksik olmakla birlikte son yıllarda bazı akademisyenlerin konuya ilgileri artmıştır. Örneğin, Arif Yıldız’ın Cusalı’nın Gizlenen Tanrı Üzerine adlı eserini çevirerek düşünürün felsefesine eğildiği anlaşılıyor. Aydın (2006) ise bildirisinde onun dinî görüşlerini karşılaştırarak değerlendiriyor. Ancak bildirinin sonunda Cusalı Nicholas’ı bir din yayıcısına indirgemesi, düşünüre açtığı kapıları sımsıkı kapatmasına neden olmaktadır. Alaattin Diker’in Türkiye’nin Korkuları: Bir Devrin Anatomisi adlı kitabında Cusalı Nicholas ile Karl Marx’ı,doğdukları şehirlerden yola çıkarak ilişkilendiren bir kısa değerlendirme bulunmaktadır. Güngör (2012: 191 – 192)’de P. E. Sigmund’dan aktararak Cusalı’nın De Concordantia Catholica (1433) adlı eserinde Aristotales’e göndermelerinin aslında Padualı Marsilius’un Defensor Pacis’den alınma olduğuna işaret etmektedir. Bu görüşü reddeden Hopkins (2000: 8), Cusalı Nicholas ve o dönemin diğer yazarlarının sadece birincil kaynaklara referans verdiklerini ileri sürmekte ayrıca Cusalı’nın Padualı Marsilius’un Defensor Pacis’isine birinci kaynak olarak atıf yaptığında eseri zikrettiğini ifade etmektedir. Yasa’nın (2010) “Mevlana ve Nicolas of Cusa Örneği” başlıklı bildirisi vardır. Dizdar (1988: 19)’da “Nicholas’a yerin Güneş etrafında hareketini ilk iddia eden astronom olarak 1 Bu bildiri 21-22 Mart 2014 tarihlerinde düzenlenen Üretim Ekonomisi Kongresinde sunulmuştur. fikirlerinden esinlendiğini açıkça belirten bir Yenidendoğuş (Rönesans) adamı Türkiye bilim ve felsefe tarihinde yok sayılıyordu. İdris Küçükömer ise eserlerinin hiçbir yerinde Cusalı Nicholas’a atıfta bulunmamıştır. Ancak Küçükömer’in arayışı olmaksızın ortaya konulamayacak olan mesele iki boyutludur. İlki; Bertrand Russel’ı izleyerek Doğu – Batı ikilemini İbn-i Rüşd’ün bulduğu ve bulamadığı kabul üzerinden okuyuşudur. Diğeri ise; bir yandan İbn-i Rüşd – Descartes düşün yolu olan rasyonalist metafizik ile bilgisizliği temel alan evrenin açık uçlu (sonsuz) olduğu iddiasındaki bir metafizik arasında kalan, bu paradoksu yazılarına taşıyan bir düşünür olmasıdır. Evrenin açık uçluluğu (sonsuzluğu) fikri - ki bu düşünceye Cusalı Nicholas’ın en önemli katkıyı yaptığı kabul edilebilir - ile bilinen ve kararlı bir evren algısı eşliğinde bilimin gelişiminin aklın önderliğinde ilerlediğine dair yaklaşım çatışmadan, birbirleriyle hesaplaşmadan yeni bir yola yönelemeyeceği gerçeği karşısında, Küçükömer’in tavrının meseleyi ortaya koyuş şeklinin yadırganmaması gerekmektedir. Türkiye bilim tarihinde eksik olan geleceğin açık olduğu düşünüşünün paradoksal veya değil, hiçbir biçimde bilim ve felsefe yazınında yer bulamayışıdır5. Türkiye’de Küçükömer ve Ülken, Cusalı Nicholas’ın açtığı bu yola doğrudan ve dolaylı işaret etmiş düşünürlerin en önde gelenleridir. Çalışma öncelikli olarak Cusalı Nicholas’ın eserlerinde öne çıkan temalardan hareketle bilimin gelişme yolu ve bu yolu hazırlayan fikir taşları saptanmaya çalışılırken, meselenin Türkiye bilim ve felsefe tarihine getirilmesinde İdris Küçükömer ve Hilmi Ziya Ülken’in felsefî tavırları birlikte öne çekilecektir. İzlenecek olan bu ilişkilendirmelerle birlikte Cusalı Nicholas’ın bakışının matematik, hukuk, fizik, astronomi, sanat, sosyoloji ve iktisat düşüncesi üzerindeki etkileri tartışılacaktır. Cusalı Nicholas’ın bilim tarihindeki yeri, Küçükömer – Ülken bağı yardımıyla Cusalı Nicholas’ın bilim ve felsefede açtığı yol Türkiye biliminin geleceği için irdelenecek, Cusalı’nın öncüleri ve takipçilerinin tesbiti yoluyla Bilge Bilgisizlik yaklaşımının güncelliği değerlendirilecektir. bakılsa da genellikle bu fikre iştirak edilmemektedir. Zira Nicholas, yerin durumu ve hareketi hakkındaki fikirleri yürekden bağlı olduğu Hıristiyan düşüncesine aykırı olduğu bir gerçektir” diye yazmaktadır. Bu görüşün düzeltilmesi gerekmektedir. Çünkü Kilise 14. yüzyıldan 16. yüzyıla kendi kozmolojik görüşünü kilise mensuplarına empoze etmemiştir. Bunun en iyi örneği Cusalı’nın düşüncelerinden etkilendiğini açıkça belirtmiş olan Kopernik’in De Revolutionibus adlı eserine Kilise tarafından gösterilen müsmahalı tavırdır. Bkz., Khun (2003:197). Bu konuda ayrıca Schumpeter (2006: 77)’ye bakılabilir. Vural (2003: 216)’da, s. Ülken’in Descartes’den farklı olarak “sırf sonlu olduğumuzdan dolayı sonsuza açık olduğumuzu ve bunun kendimizi aşma çabamızın en büyüğü olduğu” fikrini, onun Varlık ve Oluş adlı eserinden aktarırken Cusalı’nın buradaki payından hiç bahsetmiyor. Oysa Ülken’in , Bilim Felsefesi adlı kitabında ilk zikrettiği düşünür Nicholas de Cusa’dır ve daha ayrıntılı bir Cusa değerlendirmesi için kendi 1968 tarihli eserini önerir ( Ülken, 1983). 5 Şerif Mardin’e göre “sosyal bilimlerde de geç kalma diye bir şey var. Bir de bilimin yapılış tarzının Türkvari bir şekli var, ilmiyeden gelen geleneksel biçimde. Türkiye’de bilim mutlak olanı bilmektir. Ve bir şey vardır, o bilinir, soru işaretleriyle gelmez”(1990:133). 2 Bu bildiri 21-22 Mart 2014 tarihlerinde düzenlenen Üretim Ekonomisi Kongresinde sunulmuştur. KAYNAKÇA Adıvar A. İlim ve Din Arslan, Ö. “Hoşgörü ve Tolerans kavramlarına Etimolojik Açıdan Analitik Bir Yaklaşım”, http://www.eskidergi.cumhuriyet.edu.tr Aydın, H. (2006) “Hıristiyan Batı Dünyasında ‘Ötekine’ Yönelik Diyalog ve Uzlaşma Düşüncesinin Ortaya Çıkışı: Nicholas of Cusa (1401 – 1464) Örneği”, XI. ve XVIII. Yüzyıllar İslam – Türk Medeniyeti ve Avrupa, Uluslararası sempozyum, 24 – 26 Kasım 2006, İSAM. Diker, A. Türkiye’nin Korkuları: Bir Devrin Anatomisi Dizdar, M. (1988)Ali Kuşçu, Ankara: Kültür bakanlığı yay. Güngör, C. (2012) “Bir Reformasyon Öncüsü: Padovalı Marsilius”, Gazi Ün. Hukuk Fakültesi Dergisi, C. XVI, (2012), No. 4. Hançerlioğlu, O. Düşünce Tarihi Hilav, S. Diyalektik Düşünce Tarihi Hopkins, J. (2000) Nicholas of Cusa: Metapysical Speculations, C. II, Minnesota: Arthur Banning, 2000. Khun, T. (2003) [1957] The Copernican Revolution Mardin, Ş. (1990) “ Din ve Devlet Sosyolojisi Konusunda Söyleşi”, (Ali Bayramoğlu), Türkiye’de Toplum ve Siyaset, Makaleler 1, içinde, M. Türköne – T. Önder (der.), İstanbul: İletişim yay. Moran, D. (2008) “Nicholas of Cusa (1401 – 1464): Platonism at the Dawn of Modernity”, içinde, D. Hedley ve S. Hutton (der.), Platonism at the origins of Modernity: Studies on Platonism and Early Modern Philosophy, Springer. Nicholaus Cusanus (2008)Gizlenen Tanrı Üzerine, çeviren: Arif Yıldız, Felsefe Arkivi, No. 33. Schumpeter, J. (2006) [1954], History of Economic Analysis, Routledge. Ülken, H. Z. (1968) Varlık ve Oluş. Ülken, H. Z. (1983), Bilim Felsefesi, İstanbul: Ülken yay. Ünver, A. S. (1955) “Buharalı İbni Sina’nın Hissî ve Müsbet Mahiyette Sözleri” İbni Sina Hayatı ve Eserleri Hakkında Çalışmalar, içinde, İstanbul: İÜ Tıp Tarihi Enstitüsü yay. Vural, M. (2003), “Hilmi Ziya Ülken Ontolojisinde Aşkın varlık Problemi”, İslami Araştırmalar Dergisi, C. 16, No. 2. Yasa, M. (2010) “Mevlana ve Nicolas of Cusa Örneği”,Uluslararası Mevlana ve Tasavvuf Geleneği Sempozyumu, 9-10 Ekim 2010. 3