Meşrutiyet tJJe`lJri 1` efseji - İSAM Kütüphanesi

advertisement
BAYRAM ALl ÇETINKAYA
Meşrutiyet tJJe'lJri 1'efseji !Jlagat: .!Jlf(gnia7i
fTemsilcikr, rr'e{ijkr ve rr'erc~kr
Bayram Ali ÇETiNKAYA*
Osmanlı lmparatorlu!;ju'nun üç kıtada farklı din, dil ve
ırka
bir arada barış içinde yaşayabilme
ortamını hazırladı!;jı Ortaça!;j'da, Batı karanlık dönemini
yaşamıştır. Fakat lmparatorlu!;jun yükselme (zirve) dönemi , zaman içerisinde duraklama, gerileme dönemlerinden geçerek, yerini yıkılmaya bırakmıştır. Yönetici kadro, Devlet'in son yüzyılında Batı'ya yönelik ve
ona açık bir politika uygulamıştır. Bundan dolayı bu
zaman dilimi, çok farklı düşünce ve uygulamalara sahne
olmuştur. Kuşkusuz bunda Tamzimfıt (1839), Isiahat Fermanı (1856) ve Meşrütiyet (1876) dönemlerinin etkisi büyüktür.
mensup
insanları
Buna bağlı olarak, Osmanlı Imparatorluğunun "en
uzun yüzyılı" olarak ifade edilen 19. Asır , memleketimizde Batıcı "reformcular" ve "gelenekçiler" arasındaki mücadelenin geçtiği bir dönem olarak değerlendirilmektedir. Bu değerlendirmenin bir sonucu
olarak 19. yüzy ı l tarihi, kültürümüz açısından Batıcılar,
modernleştiriciler, reformcular ve laikler bir cenahta;
lslamcılar, gelenekçiler ve muhafazakarların öbür cenahta yer aldığı fikri bir mücadele ortamı olarak tasvir
edilmektedir. Ancak bu dönemin Osmanlı fikir ve devlet
adamlarını , bu gruplardan birinin içine tam olarak yerleştirmek problem oluşturmaktadır. Bir tarafta Mecelle'yi
hazırlamaya çalışan Ahmet Cevdet Paşa (1802-1885),
karşısında Fransız Medeni Kanunu'nun (Code Civi/) tercümesini savunan Ali Paşa ; öbür tarafta her ikisini de engellemeye çalışan şeyhülislfım, Şeriatın yeniden ikamesine
çalışan
ve
böylece
fikir
hayatımızı
modernleştirme yanlısı Namık Kemal (1840-1888), Ziya
Paşa (1825-1880), Ali Suavi (1839-1877) bulunmaktadır.
Diğer taraftan Bat ı düşüncesiyle halkı ayd ınlatmaya çalışan uzlaşmacı Münif Paşa (1828-1894}, Hoca Tahsin
(1812-1880) söz konusu olunca, belirtilen düşünürlerimizin gerisinde kalmaktadır 1 .
Dr. , Cumhuriyet Üniversitesi liiihiyat Fakültesi.
1. Türköno, Mümtazer, lslameılı!jın Do!juşu, lstanbul1991 , 42·43.
160
1. TANZIMAT'A GENEL BIR BAKlŞ
Meşrütiyet
pısına
döneminin {1876-1918} fikri ve felsefi yageçmeden önce, Tanzimat'ın (1839) kısa da olsa
genel bir görünümünü ortaya koymak gerekmektedir.
Tanzimat Ferman ı' nın ilanı ile birlikte başlayan dönem
içinde yetişen düşünürler -Şinasi (1826-1871) Ziya
Paşa , Namık Kemal- Tanzimat'ı n getirdiği yeni ruhu yaymak, yurttaşların hak ve özgürlüklerini tan ıtm ak bakımından büyük çaba içerisinde olmuşlardır. 1908
Meşrütiyeti , bu düşünürlerin hazırladığ ı temel' üzerine
gelişme kaydetmiş, büyük ölçüde de bunların eseri olmuştur. Bu devirde, eski ruhu yaşatan eski kültür kurumlarının oldu!;ju gibi bırakılması ile Doğu 'ya bağlı kalınacağı ve yeni ruhu yaşatacak yeni kültür kurum l arı
meydana getirilmesi ile Batılılaşacağı düşünülmüştür.
Bundan dolay ı Tanzimat devrinde. dünyaya bakışları ,
hayat felsefeleri ve yaşantıları bi rbirinden tamamıyla
farklı iki tip nesil ortaya ç ıkmış ve bu iki nesil arasında
"yenicilik-eskicilik" mücadelesi de bütün şiddet i yle sürüp
gitmiştir2.
Tanzimat aydını, Batının hızlı yükselişini takip edip
anlamaya çalışan , kendi toplumları nı ve devletlerini içine
düştüğü sıkıntılardan
bir bireyin
kurtarmak için
yapılması gerektiğine
her çareye
başvuran
tırmacılar,
dönemin
ş ı sındaki tavırları
lle
eklektik bir
inanan ve
aydın
aydınlarını ,
değil ,
çalışan
siyasi
ve mutlaka
aklına
tipidir.
gelen
Bazı araş­
modernleşme
bakış açıları
ka rile
sı­
nıflandırmanın daha gerçekçi olaca!;jını kaydederler. Ilk
grupta, siyasi eylemden önce mutlaka halkın aydınlattlması gerektiğini ,
savunan, bütün gayretlerini Batı
bilim ve düşüncesini halka benimsetmeye çalışan müMüfit Paşa, Hoca Tahsin, Şinasi bu
sınıfla bulunmaktadır. Ikinci grup. doğrudan eyleme genevver tipi yer
alır.
2. Birand, Kamıran. Aydınlanma Devri Felsefesinin Tanzimat'ta Teslrterl, Ankara 1955, 57.
JOURNAL OF ISLAMIC RESEARCH VOL: 12. NO 2. 1999
MEŞRUT IYET DEVRI FELSEFi HAYAT AKIMLAR, TEMSILCILER, TELIFLER VE TERCÜMELER
çerek merkezi ikti darı sahiplenme arzusu içinde kötü gidişe
son verip, kafalarındaki planı uygulamak düsahip olanlardır. Birinci grupta yer alan ay-
Ortaça~
devam etti~i görülmektedir.
Islam dünyasında, 12. Asırdan itibaren başlayan fikri du-
şüncesine
dınlar . -Şinasi
lışmanın a~ırlık
lerdir. Ahmet Mithat Efendi'nin (1844-1884) Abdülhamit'le
uyuşması
birinci tip
aydınlar
açık
için, en
örnektir.
Kanun-i Esasi'nin hazırlanmasında rol oynayan N. Kemal, Ziya Paşa ikinci tipin kısmen de olsa başanya ulaş­
mış örneklerini verirlef3.
18. yüzyılda
manı
başlayan Batı
etkisi, 1939 Tanzimat Fer-
kapsamını genişletmiştir.
ile
gelişen
nesans'dan sonra Avrupa'da
düşünce
akım­
toplumunda da yayılmasını sa~lamıştır.
Avrupa'dan gelen yeni düşüncelerin etkisiyle oluş­
turulmuş
müesseseler yanında Islam kültürüyle a-
sırlardır yerleşmiş
rumuştur.
Fikir
fikir ve müesseler de yerlerini ko-
hayatımızda
Tanzimat'la
başlayan
bu "iki-
merkezi dini bilgiler
alanın a kaymıştır.
Tanzimat'tan sonra fikir kapılarının Avrupa'ya aç ılmı ş olmasına ra~men bu durumun bir müddet daha devam etmesini tabii karşılamak gerekir. Zira yeni bir anlayışın
yüzyıllarca kök salmış bir zihniyetle mücadelesı ve onun
yerini alması birdenbire olamazd?.
Meşrütiyet
Tanzimat hareketi, Rö-
larının Osmanlı
anlayışının
raklama, içine kapan ış ve medreselerin "skolastik" zihniyeti, rasyonel dtüşüncey i ikinci plana atmış fikri ça-
uzlaşmayı benimsemiş­
hariç- iktidarla
ilim
devrinde, felsefe ve
düşünce akımlarının
belirli yayın ve güncel iletişim organlarında , "devleti kurtaracak" formüllerin kendi görüşlerinde oldu~unu iddia
ettikleri ve kümeleşlikleri görülmektedir. Da~ınık bir şe­
kilde bulunan Osmanlı aydın ları bir araya gelerek altı
yüzy ıl hüküm süren Devletin ıç inde bulunduğu çöküntüyü ve köhneleşmeyi giderecek alternatif dü-
lik" Cumhuriyet dönemine kadar varlı~ını sürdürmüştür4 .
şünceler ve ideolojiler üretmeye çalışmışlardı fl.
ll . Abdülhamit (1876-1909) döneminde, Avrupa'ya
ö~rencilerin gönderilmesi, Fransız Devrimini hazırlayan
H. Erdem'e göre Osmanlı'nın gerilemesinin tedavisinde, iki fikir gurubu bulunmaktadır : Birinci Grup,
düşünürlerin
çözümü gerçek saf lslam'a dönmekle bulmaktadır. Bu
grup içinden Hüseyin Hilmi, Said Halim Paşa vb. kur-
muştur.
fikirlerinden
Bu durum,
Osmanlı
etkilenmelerine
sebep
ol-
Devletinin içinde
bulundu~u
gerileme ve çökme problemini önlemek ve tedavi etmek
için bir çare olarak görülmüştür. Aydınların ve yönetici
elit kadronun sorusu hep aynıydı: "Biz neden geri kaldık?
Devlet nasıl kurtulur?". Avrupa'nın bilim ve teknolojide
hızlı gelişme
nünü
Batıya
kaydatmesi
Osmanlı
münevverlerinin yö-
çevirmesine sebep olmuş ; 1826'da
Tıp
Mek-
tebi'nin, 1868'de Galatasaray Lisesi'nin Robert Koleji'nin
e~itime
layı s ıyla
başlaması ,
Garp
Batı
tarzı
düşünesinin
tırmasını hızlandırmıştır.
Bu
e~itim
kültür ve medeniyetinin birZiya Gökalp (1875- 1924)
ve Türkçülük careyanı taraftarları ise, Islam ahlakı ile
Türk törelerini uzlaştırma , Avrupa'nın ilmi ve tekni~ini
leştiri lip , bütünleştirilmesinde ;
alarak kalkınmada buluyorlardı. Islamcılık olarak isimlendirilen gelenekçiler de "her yönden biz kendi kendimize yeteriz" görüşündeydiler . Ikinci Gruptaki. Baha
doar-
Tevfik, Ahmet Nebil, Süleyman Sı rrı , Abdullah Cevdet
(1869-1931) ve Tevfik Fikret (1870-1915) gibi "ma-
o dönemde Av-
teryalist" düşünürler ise, memleketin kurtulu şunda "Din"e
ihtiyaç olmadı~ı düşüncesini taşımışlardı fl.
anlayışını .
Türkiye'deki
düşünceler,
tuluşu Islam ahlakı ile Batı
etkinli~ini
rupa'da revaçta olan materyalist ve pozitivist fikirlerden
oluşmaktaydı. Özellikle Tıp Mektebi, pozitivist, Darwinisı
ve Freudisı likirierin üreme merkezi haline gelmişti 5 .
1.
Ortalı'ya göre. Tanzimat hareketi, her şeye ra~men
Türk idaresini
modernleştirmek
yolunda önemli ge-
lişmeler kaydetmiştir. Ayrıca Tanzimat Dönemi, Cumhuriyet sonrasını da bu sıkıntılarıyla etkilemiştir6 .
Tanzimat'tan sonraki ilim
hayatımıza baktı~ımızda ,
Ayrıca ,
bu dönemin Türk münevverleri henüz Av-
rupa'daki belli başlı felsefi
gibi, bilimlerin gelişmes i nin
akımların
düşünce
tarihini bilmedikleri
üzerindeki tesirlerini
ve özellikle bunun cemiyet üzerindeki yansımalarını bilecek seviyeye de gelmemişlerdi 1 0 . Bununla beraber,
Osmanl ı ' nın son döneminde, yıkılmış olan bilimsel ve felsefi düşünce gelene~inin de yeni baştan ele alındı~ını
söylemek güçtür. Kainatı , Kelam ilminin s ınırları içe-
Türköne, Islamcılığın Doğuşu, 91
Öner, Necati, Tanzimartan Sonra Türkiye'de Ilim ve Mantık Anlayış ı, Ankara 1967 12
5. Altrntaş. Ramazan, "Biyolojik Materyalrstlerrn Temel Yanılgılarr". Ilim
ve Sanat, Sayı 43, Istanbul 1997, 74
6 Ortaylr , llber, Imparatorluğun En Uzun Yüzyılı, lll. Baskı , Istanbul
199S, 107
3
4
ISLAMi ARAŞTIRMALAR DERGISI , ClLT : 12, SAYI 2, 1999
Öner, Necati, Tanzimat'tan Sonra Türkiye'de Ilim ve Mantık Anlayışı , 16
8. Çetın~aya , Bayram Ali, M. Şemseddin Günallay ve Flkrlyatı, Ankara Universilesi Sosyal Bilimler Enstıtüsü Ankara 1994 12 (Ba·
sı lmam ış Master Tezi).
9 Erdem, Hüsameddln, Son Devir Düşüncesinde Ahlak. Konya
1996, 338-339
10 Berkes, Niyazi, Türkiye'de Çağdaşla şma, Ankara 1973 33~
7
ı
61
8/\YRI\M ALl ÇETINKAYA
risinde
alıp değerlendiren Osmanlı Uleması ,
değerlendirmekten
sanın düşünme
ve
uzak
durmuşlar;
müşahedesinin
evreni akılla
bu da o dönem inkainata yönelmesini
engellemiştir 11 .
Ancak, Ali Suavi, N. Kemal, Şinasi ve onların çizgisindeki düşünürlerimiz, Batı düşüncesi ve felsefesinin
önde gelenlerinden etkilenerek, Islami inançlarından hiçbir şey kaybetmeden fikirlerini temellendirmeye çalıştılar.
Bununla birlikte, Müslüman Doğu'da modernisi bir hareket meydana gelmiştir. Bu hareketin önderi kabul edilen Cemalettin Efgani (1838-1897), Hindistan, Mısır, Türkiye gibi ülkelerde dini, modern ilimlerle uzlaştırma y ı
tavsiye etmişlerdir. Milliyetçilik fikirlerinin yayılmasının ne
lslamiyet'le, ne de çağdaş medaniyetle uzlaşmaz olmadığını savunmuşlardır . Fikirlerinin ardından ilk gidenler, Muhammed Abduh (1845-1905) ve A. Çaviş ,
Mısır'da ve Türkiye'de onu takip eden yayınlar yapmışlar; buna karşın , Efgani, Istanbul'daki Türk milliyetçileriyle buluşurken , Kazanlı başka bir "müceddid" olan
Musa Carullah (1875-1949), eserleriyle, Rusya Türklerini
modernleştirmek için çabalar göstermiştir12 .
Diğer taraftan, N. Kemal'in siyasi teorisi, geniş ölçüde
Montesquieu (1689-1755), Rousseau (1712-1778)'dan,
hükümet işleyişi hakkındaki fikirlerini de, Londra ve
Paris'teki millet meclisinden ilham almaktadır. Onun siyasal düşüncesi üzerine diğer bir etkiyi 1863'te bir çevirisini yayınlamaya başladığı Montesquieu (16681775)'nun "Esprit des Lois" yapmıştır . Daha sonraki yazılarında Montesquieu'nun fikirlerini Islam Hukuk kurallarıyla uzlaştırmaya çalışmıştır (Tıpkı Aristo felsefesiyle Kur'an ilahiyatını birleştirme hususunda daha
önceki Müslümanların teşebbü sü gibi). Namık Kemal'e
göre, Islam Hukuku'nun akli ve şer'i kuralları , Montesquieu'nun ifadesinde olduğu gibi, tabii hukuktan
başka bir şey değildir 13.
Benzer şekilde, Batılı düşünürlerin , felsefe, sosyoloji,
psikoloji ve mantık ile ilgili eserlerinin Türk düşünürleri
üzerindeki etkisi büyük olmuştur. Zaten Türkiye'ye Batı
Felsefesinin girmesi, tercümeler, süreli yayınlar, dernek
vb. kuruluşlar kanalıyla olmuştur. Bunlar hakkında ileride
detaylı ve geniş bir şekilde durulacaktır. Ancak burada
Meşrutiyet döneminde yapılan felsefi ve sosyal bilimlerle
ilgili tercüme ve telif türü neşriyatı belirtmek yerinde olacaktır. Saha Tevfik (1881-1914), Louis Büchner'den
"Madde ve Kuvvet"i, Fouillee'den "Tarih-i felsefe"yi ter11 . Aydın , Hüseyin "Osmanlılarda Felsefi Düşünce •, UÜIFD, sayı : 4, c:4,
Bursa 1992, 7.
12. Üken, Hilmi Ziya, "Türkiye'de Batılılaşma Hareketi", AÜIFD, Ankara
1961 , 4-5.
13. Lewis, Bernard, Modern Türkiye'nin Doğuşu. çev: M. Kıratlı , 4.
Baskı, Ankara 1991, 142.
162
cüme etmiştir. Ayrıca onun Nietzsche'den, "Vahdet-i
Mevcud" gibi bazı tercümelerinin yanında "Felsefe" adıy­
la çıkardığı mecmuada da bir çok makaleleri vardır.
Machiavelli'in "Prince"si, Haydar Rıfat Bey tarafından
Zeka Mecmuası'nda tercüme edilmeye başland ı ğı halde.
daha sonra Şerif Paşa tarafından "Hükümdar" adıyla
çevrilerek neşredilmiştir. Ülken'e göre Meşrutiyet devrinde felsefT tercümeler çok zengin değildir. Bu fikre katılmak pek mümkün gözükmemektedir. Zira. ileride de
belirteceğimiz gibi, Batı düşüncesi ve edebiyalından oldukça fazla miktarda tercümeler yapılmıştır. Ülken'in
böyle bir düşüneeye sahip olması şaşırtıcıdır. "Gustave
Le Bon" (1841-1913) merakı Ahmet Cevdet'ten etrafa
yayılmış ve daha sonralraı bu zattan Giritzade Ahmet
Saki ve Köprülüzade Fuad Bey de tercümeler yapm ıştır .
Bunlara bilhassa lbrahim Et hem b. Mes'ut ( 1865-1959)
tarafından yapılan Descartes'in "Discours De Ln Methode" tercümesini de eklemek gerekir. Diğer taraftan.
Salih Zeki (1864-1921 ), riyazi ilimler yanında felsefeyle
ilgili önemli çeviriler yapmıştır. Ayııca o, Henri Poincare
{1854-1912)'nin "ilmin Kıymeti" , "Ilim ve Usul". "Ilim ve
Faraziye" adlı eserlerinin yanında mektepler için Alex
Bertrand'ın "Felsefe-i ilmeye ve Ahkakiye" serisindeki
"Ahlak Felsefesi" eserini tercüme etmiştir 14 .
Tanzimat devrini kısaca inceleyip, Meşrutiyet dönemine böyle bir girişten sonra Meşrutiyet devri felsefi
akımiarına geçebiliriz. Meşrutiyet dönemi fikri ve siyasi
hareketliliğin en çalkantılı ve değişken olduğu bir dönem
görünümündedir. Bu dönem görünümündedir Bu dönem
mütefekkirlerinde devletin gerilime ve çö kmeye gidi şi nin
önüne geçme hususunda bir çırpınış ve gayret gözlenmektidir.
ll. MEŞRUTIYET DÖNEMINDEKI FELSEFi AKIM·
LAR VE TEMSILCILERI
Meşrutiyet dönemindeki felsefi ortamı , daha belirgin
bir hale getirmek için, bu dönem felsefi ve düşünce
akımları ayrı başlıklar altında incelenecektir.
Meşrutiyet dönemindeki fikri ve siyasi cereyan lar ı. tarihçiler çoğunlukla üç kısma ayırmaktadırlar: Garçılık. lslamcılık, Türkçülük. Ancak bu taksim, siyasal yönü ağır
basan bir sınıflandırma olmaktadır. Bu deviı felsefi cereyanları , {daha önceki sınıflandırmalardan farklı olarak)
şu başlıklar altında ele alınacaktır.
1. Pozitivistler
2. Materyalistler
3. Anti-Materyalistler (Spiritüalistler)
14. Ülken, H. Ziya, Uyanış devirlerinde Tercümenin Rolü, lll Bask ı , ls·
tanbu11997, 334.
JOURNAL OF ISLAMI C RESEARCH VOL: 12. NO 2. 1999
MEŞ R UTIY ET DEVRI FELSEFi HAYAT: AKIMLAR. TEMSILCILER, TELIFLER VE TERCÜMELER
Ayrıca ,
bu dönemdeki mantık alanındaki çalışmaları,
olarak değil de. sadece bu sahada Batıda gerçekleşiiriimiş mantık arayışlarının Türkiye'deki yansımaları olarak değerlendireceğiz. Bundan dolayı ülkemizdeki mantık sahas ınd aki gelişmeler bir başlık alt ın ­
da ele değerlendirilecektir.
bir
akım
A. POZiTiViSTLER
ll. Abdülhamit'in tahtan indirildiği 1908'den beri Türkiye'de çok canlı bir düşünce faaliyeti başlamıştır.
1908'den 1918'e kadar Batının bütün yeni felsefi ve sosyolojik eğilimleri Türkiye'de taraftar ve savunucular bulmuş ve sadece nazari alanda kalmayarak, pratik hayata
da tesir etmiştir. Bu dönemde Rıza Tevfik (1868-1949),
Cavit ve Ahmet Şuayb (1876-191 O) tarafından "Ulu m-u
Içiimaiye ve iktisadiye" dergisi kurulmuştur. Bu dergi,
ciddi ve devamlı olarak Spencer ( 1820-1903) Schaeffl ve
R. Worms'un biyolojik sosyoloji fikirlerini savunmuştur.
Bu yıllarda , Spencer'in evrimciliğinin (evolutionisme)
Türk düşünce hayatına derin etkileri olmuştur. Rıza Tevfik, agnosticisme üzerine, Cavit hür değişim iktisadına,
Ahmet Şuayb da. H. Taine ve E. Renan'dan mülhem
sanat felsefesine dair yazılar yazmıştır 15 .
Yine bu dönemde, Batılı düşüncelerin "pozitivist" bir
Türkiye'ye aklarılmak istenmesi en radikal
çözüm olarak tercih edilmiştir 1 6 .
yakl aşımla
Meşrutiyet
öncesinde ortaya çıkmış olan fakat
devrinde de etkinliğini sürdüren Genç Türkler
içinde Ahmet Rıza , Prens Sebahattin'in isimleri geçerken, Sultan Aziz (1861 -1876), ll . Abdülhamit (18761909) idaresine karşı "Genç Osmanlılar" denen hareket
içinde Şinasi , N. Kemal, Ali Suavi'in isimleri de geçmekteydi. Bu hareket edebiyatta, Fransız
romantizminden, fikirde Aydınlanma felsefesinden etkilenmekteydi . Bu iki fikir ak ı mı , Osmanlı birliği altındaki
bütün milletler üzerinde tesir meydana getirmekteydi.
Onların ardından gelen "Genç Türkler", 1890 ile 1908
arasında Paris'te toplanmıştır, siyasi bir ihtilal hareketi
hazırlamışlardır. Ittihat ve Terakki Gerniyeti adı altında
teşkilallanan bu kuruluş içinde iki öder yetişmiştir. Bunlar
da Ahmet Rıza (1859-1930) ve Prens Sebahattin'dir. Birincisi pozitivizm çığırma girerken, ikincisi Le Play'in "Science Sociale" ekolünün sosyolojik görüşünü savunmuştur.1 7
Meşrutiyet
organlarını kendi fikirleri doğrultusunda kullanmıştır Bu
ortamda. "Yeni Osmanlılar Cemiyeti" ve "lttihat ve Terakki Cemiyeti" öne çıkmaktadır. Hl
Jön Türklerin bir kısmının katıldığı "lttihiH ve Terakki
Cemiyeti", pozitivizmin Türkiye'ye
girişinde
önemli rol oy-
namıştır. Bununla birlikte, bu cemiyet, Ikinci Meşrutiyet'in
ilanında
söz sahibi olmuş ve kendi başkanları olan
milletvekili seçerek. Meclis Başkanı yap-
Rıza'yı
Ahmet
mıştır. Ayrıca
bu dernek, pozitivizmin etkisinde kalan düZ. Gökalp (1876-1921), H. Cahid (18741957) ve R. Tevfik gibi üyelerin yetişmesinde önemli bir
fonksiyon icra etmiştir. 19
şünürlerimizden
Bunun yanında pozitivizmin Türkiye'ye tanriıiınasın­
da Servet-i Fünun (1861-1942), Ulum-u Iktisadiye ve lçlimaiye Mecmuası (1908-191 O) ve Içiimaiyat Mecmuası
(1917) katkıda bulunan kuruluşlardır. 20
1894'de çıkmaya başlayan Servet-i Fünun Dergisi,
Türkiye'de Batı'ya ait müspet bilimleri yansıtmak amac ı yla yayın yapar görünmekle birlikte. gerçekte bir
edebiyat ve fikir dergisidir. Recaizade Ekrem'in (18471914) , Edebiyat-ı Cedide 21 akımı , fikir hareketlerinde de
öncülük etmeye çalışıyordu . 1896'dan sonra dergi fikir
bakımından daha etkin olmaya başlamıştı . Bu akım .
Edebiyatta pozitivizt sanat felsefesine dayanınayı yeğ ­
lemişti .
Bu
yayılmaya
ve
s ıralard a
Tevfik Fikret'in (1867-1915) de ünü
başlam ı ştı. Servet-i Fünun yazarları. edebiyat
düşünceyi
birlikte yürüterek. "sanat için sanat" anbenimsediler. Derginin belli başlı yazarları araHüseyin Cahil (1874-1957), Mehmet Rauf (1874-
layışını
sında
1932), Cenap Şahabettin (1870-1 934), Kadri, Cavit ve
Ahmet Şuayb (1986-1910) vardı. 22 Dergi içinde Tevfik
Fikret ile Ahmet lhsan arasında anlaşmazlık ç ıkınca.
derginin
başına
pand ıktan kısa
H. Cahil getirilmiştir. 1901 'de dergi kabir süre sonra aynı yıl içinde tekrar yayın
hayatına başlamış ve aralıklı olarak Ahmet lıısan'ın ölümüne kadar yayınını sürdürmüştür. 23
Ulum-u Iktisadiye ve lçtimaiye Mecmuası' nın kuruluş
ise, Aguste Comte (1798-1851) ve Le Play'in Fikir
ve eserlerinin tanıtılmasıdır. Ama asıl amaç, pozitivizmin
amacı
Türkiye'ye ithalidir. Dergide, Salih Zeki ve Halide Salih.
Kartaelçiye göre pozitivizmle ilgili doğrudan bir dernek yoktur. Ancak üyeleri arasında pozitivistlerle ilişki
kurmuş veya bizzat pozitivist olanların bulunduğu dernekler vardır. Bazıları da, üyesi o l duğu derneğin yayın
15. Ülken, H Ziya "Ti.Jrkiye'nin Modernleşmesl ve Bu Hareketin Öncüleri
Olan Türk Dü şlinürleri " , AÜIFD. sayı: 27-30, c Xı , Ankara 1963, 28.
16. S ubaş ı . Necdet. Türk Aydının Din Anlayışı , lstanbul1996 99.
17. Ülken, agm, s 27-28
ISLAMi ARAŞTIRMALAR DERGISI, ClLT : 12, SAYI2, 1999
18. Korlaelçl, Murtaza, Pozillvizmin Türkiye'ye Girişi. lsıanlJlJI 1986
204-205.
19. Korlaelçi, age, 215.
20. Korlaelçi, age, 217.
21 . Bkz. , Bolay, Süleyman Hayri, Türkiye'de Ruhçu ve Maddecı Görüşün Mücadelesi, IV. Baskı . Ankara 1995, 36.
22. Çubukçu, 1. Agah, Türk Düşünce Tarihinde Felsefe Hareketleri,
Ankara 1986, 56
23. Akgün, Ahmet, Materyalizmin TOrkiye'ye Girişi ve lik Etkileri. An·
kara 1988, 130.
163
BAYRAM ALl ÇETINKAYA
Comte'u ve felsefesini
tanıtmışlar; Rıza
Tevfik, J. Stuart
Mill (1806-1873) ve Spencer'in felsefeleriyle ilgili makaleler yazmışlar; Ahmet Şuayb , Taine ve di~er pozitivist
filozoflara dayanarak "Devlet ve Cemiyet", "Avamil-i lçtimaiye" gibi makaleler kaleme almışlardır. 24
Içiimaiyat Mecmuası'nın da başında Z. Gökalp ve
Necmeddin Sadık bulunmuştur. Gökalp'in, "lçtimaiyat ve
Fikriyat", "Milli lçtimaiyat", "Ahlak lçtimai midir?" isimli
makaleleri ile Necmeddin Sadık'ın Durkheim'den tercümeleri dergide yayımlanmıştır. 25
A. Comte'un nazariyetlerini, A.
Rıza
ve Gökalp'de,
görmek mümkün oldu~u gibi, Le Play Okulu etkileri de.
Prens Sabahattin Bey'de görülmektedir. 1899 yılında babası ile birlikte Fransa'ya kaçtıktan sonra, Prens Sabahattin, orada yürütülen Türk Hürriyetçilik Hareketi'ne
katılmış ve bu alandaki faaliyetleri, kendisini Le Play
Okulu'na
götürmüştür.
O dönemde Fransa'da biri A.
Comte'dan, di~eri Le Play'den gelmekte olan iki sosyoloji akımı vardı . Prens Sabahattin, bunlardan birine
"lim-i lçtimai" , di~erine "lim-i lçtima" (Scince Sociale) demektedir. Sabahattin Bey, bir taraftan Comte'un "lim-i içtimai" careyanına karşı Le Play'in "Ilm-i içtima" cereyanını
savunurken•.
di~er
taraftan
Osmanlı
Devleti'nin
maruz kaldı~ı hastalı~ın teşhisini yaparak tedavi yollarını
göstermeye çalışmıştır. Onun teşhis yolundaki fikirleri
sosyologluk cephesini gösterirken, tedavi yolundaki teklifleri kendisinin reformu benimseyen bir aksiyon adamı
oldu~unu ortaya koymaktadır. 26
Meşrütiyet
döneminde Jön Türkler'in üzerinde durdukları önemli meselelerden biri de Ittihat ve Terakki ile
Prens Sabahattin'in "Şahsi Teşebbüs" fikri arasındaki
Sabahattin, Le Play tarafından kurulan (1903)
Science Sociale'in Henri de Tourville, Edmond Demolins
tipinden,
Batı
sosyal tipine geçmedikçe gerçek bir siyasi
devrim yapmasının mümkün olmadırıını. dolayısıyla
siyasi devrimin her şeyden önce sosyal devrime ve sosyal yapı de~işikli~ine ba~lı bulundu~unu . bunun da esaslı bir e~itim sayesinde sa~lanabileceğine inanıyordu . 27
Meşrütiyet
dönemi pozitivistlerinden biri de. Rıza
Tevfik'tir. O, 1908'de Mehmet Cavit ve Ahmet Şuayb ile
beraber "Uiüm-u Iktisadiye ve lçtinıaiye" mecmuası nı çı­
karan R. Tevfik "lçtihat", " Edebiyat-ı umumiye" ve Düşünce gibi dergilerde de makaleler yazmıştır. Sadrazam
Prens Sait Halim'in kütüphane memurluğunu yapmış ve
Robert Koleji'nin kütüphanesinden de yararlanarak felsefi çalışmalarda bulunmuştur. "Rehber-i I ttihat-ı
Osmaniye" Özel Lisesi'nde felsefe dersleri vermış; burada verdi~i dersleri "Felsefe Dersleri" adlı bir eserde
toplayarak yayımlamıştır. 26
Rıza
Tevfik,
Do~u
ile
Batı
felsefe
ak ını larını
Tür-
kiye'ye taşımış ve aralarında karşılaştırma yapmış olsa
da, Korlaelçi'ye göre, yeni bi r fikir sistemi veya ekol meydana getirmemiştir. 29 Osman Ergin ise, R. Tevfik'in "filozof" ünvanını kullanmasını ele alarak, felsefi kültür ve
birikimini alaylı bir uslupla de~erlendirmiştir. 30
Yukarıda belirt1i~im i z
ve birbiriyle
çelişik
gibi, R. Tevfik için çok değ işi k
fikirler ileri sürülmüştür. Bazı kımseler
onun büyük bir felsefe üstadı oldu~unu söylerken, bazıları da onun hiçbir fikri yönü olmayan bir kişi ola rak
görmüşlerdir. Ülken ise, onu farklı bir açıdan de~erlendirerek, R. Tevfik hakkındaki bu tip düşüncelerin ,
onun liberal, mason ve Bektaşi olmasından kay-
naklandı~ını söyler.31
ayrılıktır.
Ingiliz pozitivistlerinin etkisi altındaki R. Tevfik. H.
Spencer'i (1820-1903) üstat olarak kabul eder. Felsefe
ile gelişmiş yayınlarından besleniyordu. O, Le Play ekolünün Do~u ve Batı sosyal tiplerini "cemaatçi" ve "infiratçı" diye ayırmasını esas alan inceleme ve araş­
tırmaları yakından izleyerek, Türkiye'nin Do~u sosyal
derslerini okulmakla öncülük etti~i gibi, ça~daş filozofları
Türkiye'de tanılmakla da önde gelenlerdendi. 3? Rıza
Tevfik, aynı zamanda memleketimizde felsefeyi ö~retim
haline getiren ilk kişidir. Ondan önce A. Cevdet Paşa
"Hikmet-i Tarih", Ahmet Mithat "Dinler Tarihi" ve "Fel-
24. Korlaelçl, Pozitivizmin Türkiye'ye Girişi, 223; Mardin, Şerif, Türkiye'de Toplum ve Siyaset, Iii. Baskı , lstanbul1992, 196·197.
25. Korlaelçi, Pozillvizmln Türkiye'ye Girişi, 225.
' Sebahatlin Bey, 'lim-i içtimai' ile 'ilm-i içtima' ekallerini birbirinden
şöyle ayırır; 'Mücerreı ve lahayyulatla meşbu bir felsefe-i içiimai teş­
kil eden sosyoloji veyahut ilm-i içtimai yanında hikmet ve kimya
kadar müsbet bir fen halini alan lım-i içiima yer alır. UIOm-u hazıra .
usulü müşahede ve tecrübeden d~uyor. lım-i içiima müşahedeye is·
tınad eder. Tahliliere girişir, bunu tasnif ve terkip eder.' Bkz. Frayer,
Hans, lçtimai Nazarlyeler Tarihi, (Çev. ve Ekler Yazan: Tahir ÇaQatay). lll . Baskı , 261 (Ekler Bölümü).
26. Frayer, lçtimai Nazariyeler Tarihi, (Çev ve Ekler Yazan: Tahir ÇaQatay), 261 ·262, (Ekler Bölümü); Şentürk. Recep, Islam Dünyasında Modernleşme ve Toplumbilim, lstanbul1996, 276.
164
sefe" okuttularsa da, orta ö~retimde felsefe dersi yoktu.
Yalnız liselerin son sınıfında 1914-1917 arasında "hikmet-i bedayi"
(esthetique), daha alt sınıfla rda da
27. Ülken, H. Ziya, Türkiye'de Ça!)daş Düşünce Tarihi, lll Baskı ls·
tanbul1992, 134, HanioQiu, Şükrü . Bir Siyasal DüşünürOlarak Or.
Abdullah Cevdet ve Dönemi, lstanbul1981, 195
28. Kortaelçi, Potizivizmin Türkiye'ye Girişi, 287; Ülken age. 257
29 Kortaeiçi, age, 290.
30 Ergin, Osman Türk Maarif Tarihi, Istanbul 1997, lll. 1246. (15 nolu
dipnot)
31 . Üiken. TOrkiye'de Ça1jdaş Düşünce Tarihi, 259
92. Korlaelçi, Pozltivizmin Türkiye'ye Girişi , 29 1
JOURNAL OF ISLAMIC AESEARCH VOL: 12. NO 2. 1999
M EŞRUTIYET
DEVRI FELSEFi HAYAT: AKIMLAR. TEMSILCILER, TELIFLER VETERCÜMELER
" malumat-ı
ahlakiye" okunuyordu.
met Cavid'le bareber kurduğu "Uium-u Iktisadiye ve
lçtimaiye Mecmuası"nda yayımlamıştır. Onun "Hayat ve
Kitaplar" adlı eseri, pozitivizm hakkında Türkiye'de yazılan ilk kitap olarak kabul edilmektedir. Bu kitap . A.
Şuayb'ın benimsediği felsefi sistemin tüm yönlerini ortaya koymaktadır. 38
Rıza Tevfik'in eserlerinde, Heraklit (M.Ö. 576-480) ve
EflatCın'dan başlayarak
kendi zamanına kadar, bir çok
ve edebiyatçısı ile Doğu mütefikkir ve şa­
irlerinden, aynı zamanda bunların felsefe ve edebiyat
akımlarından söz etmiştir. 33 Bunun yanında o, Maarif
Nezareti'nin kurduğu "lstılahat- ı Felsefiye Lügat " nı felsefecilerle birlikte hazırlamıştır. Mütareke yıllarında
Darülfünun Edebiyat Fakültesi'nde felsefe müderrisi olan
R. Tevfik, Hürriyet ve ltilaf Partisi'nin çalışmalarına da
katılmıştır. Daha sonra "Büyük Felsefe Kamusu"nu yazmaya başlamış ve bu eserin ilk iki cildini neşretmiştir. 34
Batı düşünürü
Ahmet Şuayb , Taine'i (1828-1893) bir filozof olarak
anlatmaya çalışmıştır. Bunu yaparken XIX. Yüzy ı ldaki
spiritüalizmden söz ettikten sonra, pozitivist felsefeye
değinmiş; A. Comte'un "üç hal kanunu "nu açıklayarak,
felsefenin fizik ötesi sorunlardan uzaklaşlığın ı anlatmıştır.39 Ayrıca Taine'in çağrışımcılığına ve pozitivizmine saldıran E. Boutroux ve H. Bergson'un felsefesinden bahseden A. Şuayb , Th. Ribot'un (18391916) tecrübi psikolojide Taine'i takip ettiği düşüncesindedir. 40
Meşrutiyet devri literatüründe yabancı öğretiler,
siyasi ve içtimai eleştirilerin teorik temellerini oluş­
turmuştur. Bu entellektüel etkinin ana kaynağı Fransa'dır: Fakat 18. yüzyılın Aydınlanma felsefesi yerine 19.
yüzyılın sosyal bilimi, Türk reformcu ve devrimcilerinin
düşüncesine hakim oldu. Ortaya çıkan ilk etki yukarıda
da belirttiğimiz gibi, A Comte'un idi; onun pozitivist sosyoloji Ahmet Rıza'ya (1859-1 930) Ittihat ve Terakki 'nin ilk
yorumlarını ilham etti ve Türkiye'de laik radikalizmin
daha sonraki gelişmesini derinden etkiledi.35
Meşrutiyet döneminde "adeta" başlı başına bir ekol
olan mütefekkirlerimizden birisi de Ziya Gökalp'dir
(1876-1924). Düşünürümüz, bu etkinliği Cumhuriyet ideolojisinin temsilendirilmesinde de sürdürmüştür. Gökalp'in amcası Hasip Efendi, Islam felsefesi ile meşgul
olan ulama zümresindendi. O, Ziya'nın Islam klasikleriyle
tanışmas ını s ağladı. Eski Türk kültürünün önemli merkezlerinden biri sa yılan Diyarbakır' ın da bu gel i şmeye
katacağı çok şeyler vardı. Küçük Mecmuada'ki "Felsefi
Vasiyetler" başlıklı yazıları her şeyden ziyade, mütefekkirimizin tuttuğu yolu ve tesir faktörlerini aydınlatacak mahiyettedir.41
Paris'te Aguste Comte'un öğrencis i ve onun
düş ünc es ine hakim olan pozitivist felsefeyi öğrete n Pierre Lafille'in etkisi altında kaldı. 1895'te sürgünlerdeki
diğer kişilerle işbirliği halinde, onbeş günlük Meşveret' i
yayımlamaya başlad ı. " Meşveret " adlı bu yayın organı ,
istişareli (danı ş malı) devlet idaresi lehinde Kur'an'dan çı ­
karılan daha önceki kanıtların bir yankısıdır. " Meşveret"
başlığı altındaki slogan -lntizam ve Terakki- pozitivistlerin sloganıdır. B. Lewis'e göre bu pozitivist etkiyle o zaman Istanbul'daki grup, adını Ittihad-ı
Osmaniden Ittihat ve Terakki olarak değiştirmiştir. 36
A.
Rıza ,
Pozitivizmi itirazsız ve tenkitsiz bir ş ekilde takdim
eden Ahmet Ş uayb (1876-191 O) Meş rutiyet devri mütefekkirl erimizden biridir. Din anlayı ş ını hiç belirtmayen
dü ş ünü rü müz , Comte'un Allah ' ı reddederek, onun yerine
insanlığı
koyduğundan okuyucularını
haberdar etmemiştir . Korlaelçi'ye göre bu durum, Ahmet Ş uayb'ın ,
dindar bir millete pozitivizmi yaymak için objektif olmayan bir metot uyguladığı kanaatini uyandırmaktadır. 37
Ahmet Şuayb ' ın yazılarının büyük bir kısmını ll.
Meş rutiyet' in il a nından (1908) sonra R. Tevfik ve Meh-
Ziya Gökalp, kurtuluşu ancak Türk toplumunun sosyapısının somut bir şekilde ortaya konmas ıyla sağ ­
lanacağını düşünüyordu. Onun felsefesi, ferd i cemiyet
içerisinde eritiyordu; ruhumuzu hürriyete değil, tesadüf
ve imkana; şahsiyeliğe ve yaratılışa değil, belki muayyen
olmaya, zarurete, ğayrı şahsiyeliğe ve bir nizama doğru
çevirir. Kendisinden önceki devirde, karmakarı ş ık manasız ve bağ ı msız bir surette ilim adamlarımıza ve mütefekkirlerimize hakim olan ferdiyetçiliği ortadan kaldırmaya çalışmış ve bunun için dogmatik c e miy etçiliğe
yönelmişti. H. Altıntaş, bunu bir "nizam felsefesi" olarak
görmektedir. Ziya Gökalp bu konuda, Durkheim sosyolojisinin, Türk toplumunun tüm sorunlarına cevap verecek bir okul olduğuna inanıyordu. 42
yal
Ziya Gökalp, Türk milliyetçiliğinin ilk işlenmi ş teorik
formüllendirmesini , kurduğu fikri , sosyolojide. özellikle
33. Korlaelçi, age, 308.
34. Ülken. Türkiye'de Çağdaş Düşünce Tarihi, 257.
35. Lewis. Modern Türkiye'nin Doğuşu, 230.
36. Lewis, age, 196; A. R ı za'nı n eserle rı ve Meşveret dergisi ile ilgili
geni ş bilgi için bkz. Korlaelçi. Pozitivizmin Türkiye'ye Girişi, 245274
37. Koriaelçi, age, 341.
ISLAMi ARAŞTIRMALAR DERGISI, CILT : 12, SAYI 2, 1999
38. Korlaelçi. age, 342.
39. Çubukçu, Türk Düşünce Tarihinde Felsefe Hareketleri, 58·59.
40. Ülken, Türkiye'de Çağdaş Düşnce Tarihi, 151
41. Fayer, Içtimal Nazariyeler Tarihi, 269 (Ekler bölümü)
42. Allı ntaş, Hayrani, Mustafa Şekip Tunç, Ankara 1989, 29·30.
165
BAYRAM ALl ÇETIN KAYA
de E. Durkheim (1858-1917) sosyolojisinde buldu. Gerek A.
Rıza
şünce,
sosyolojiyi bir tür felsefe ve hatta din olarak ele
ve gerekse Gökalp'in ortaya
koydukları
dü-
hit'dir. O, A.Comte'dan hiç bahsetrnezken. bir
zitivist Taine'i üstat olarak kabul
başka
etmiştir. Enıile
po-
Zola'ya
(1840-1902) hayranlığı ile bilinen H. Cahil, pozitivizrnin
almak ve ahlakı , toplumsal , siyasal ve dini sorunlar üze-
edebiyat yoluyla Türkiye'de
rindeki sanki "vahiy kudretinde" bir kaynak olarak gör-
Eserleri, daha çok edebiyat ağırlıklı olup. roman. lıikaye .
49
tenkit, şiir, hatıra ve makale türlerinden oluşmaktadır
mek eğilimindedir. 43
iki gerçek
görmüştür.
Bu gerçekleri,
limsel bir yöntemle anlatmaya
çeklerden birisi hars, ötekisi medeniyet,
uygarlıktır.
biri kültür öteki
malıdır.
akılcı
çalışmıştır .
diğer
ve bi-
Bu ger-
bir
deyişle,
Ona göre kültür, bir ulusun
Bu nedenle de kültür ulustan ulusa değişir. Dil,
ahlak. töre, güzel sanatlar, efsaneler. masallar, atasözleri, halk
oyunları
gibi toplumun yarattığ ı değerler kül44
Gökalp, Türkler arasında şim­
türü meydana getirirler.
diye
kadar
felsefeye
az
sayıda
filozof
çıkmasını ,
Türklerin
karşı istidatsız olmasına bağlamıyor.
Ona göre
bunun sebebi, "Türklerin henüz müspet ilimlerle, huzur
ve islirahatça muakeleyi mümkün
kılacak
yükselmemeleriyle izah olunursa, daha
bir seviyeye
doğru
olur.. Türk-
lerin felsefece geri kalmaları yalnız yüksek felsefe noktai nazarından doğru olabilir. Halk felsefesi nokta-i nazarından Türkler, bütün milletlerden daha yüksektir.''45
Ziya Gökalp'in Islami ilimler ve müesseselerine de tesiri inkar edilemeyecek bir mevkidedir. Onun etkisiyle
yeni bir
şey hülislamlığa bağlı
olarak eski "kelam" ilmini,
modern bir teoloji (ilahiyat) olarak geliştirmek46 amacıyla,
gayret
etnııştir.
B. MATERYALISTLER
Z. Gökalp, Durkheim'in etkisinde kalarak toplumda
başlıca
yayılmasında
Materyalizm tarihi
iki
şekilde gelişme
gelişimine
ve
uygun olarak Türkiye'de
yayılma alanı bulmuştur.
memleketimize girip, yayılma imkanı bulurken . diyalektik
materyalizm. siyasi sebeplerle 1919'dan sonra girmiştir.50 Materyalizmin Türkiye'de taraftar ve taban bul masında
numda
bir takım kuruluş ve süreli yayınlar etkin ko-
bulunmuştur.
Bu süreli yayınlardan birisi "lçtihad" dergisiclir. Bu
dergi kanalıyla materyalist düşünceler . Tü rkiye'de sistematik bir surette
yayılma
ve
gelişme
Ancak bu dergide sadece materyalist
isimleri verilmeyip, fikirleri de ele
kaydetmi ştir.
mütefekkirıerin
alınmıştıı . Dige ı
E. Renan (1823-1892) , Darwin (1809-1882) ve l.udwig
Büchner (1824-1899) gibi materyalislierin
görülmektedir. Türk
düşünce dünyasında
tanıtıldığı
kirleri ihtiva etmesiyle bilinen Darwinizm, Vahdet-i Mevcud, Tabiat, Madde ve Kuvvet
lerin
okunması
adı altında
tavsiye ediliyordu.
çevrilen eser-
Ayrıca,
dCışün ce
resetü'I-Mütehassisin adı altında bir Islam Bilimleri Ens-
mütefikkirin yazıları da Içtihad'da yayınlanmışt ı rsı
altında
modern ka-
enstitüler, Birinci Dünya
leti'nin
yıkılışı
Savaşı yıllarıyla, Osmanlı
s ıras ında
bir
gelişme
Dev-
ve ilerleme kay-
dedemeden kapandılar. 4 8
Meşrutiyet
pozitivistlerinden birisi de Hüseyin Ca-
43. Lewis Modern Türkiye'nin Doğuşu, 230-231; Bkz. Kaynarda~. Ars·
lan. Bizde Felsefenin Kururnlaşması ve Türk Felsefe Kurumu·nun Tarihi. Ankara 1994. 4.
44. Çubukçu, Türk Düşünce Tarihinde Felsefe Hareketleri, 75.
45. Gökalp, Ziya Türkçülüğün Esasları haz.Mehmel Kaplan, Ankara
1990. 180.
46. Gökalp'in bu gııyretlerinin yanında, "Yeni ilm·i kelam" konusunda da.
lzmirli (1868-1 946) ile Şeyh Muhsin-i Fani ez-Zahiri arasında "Sebilürreşad " dergisinde cereyan eden karşılıkl ı tartışmalar ya·
pılmıştır Geniş bilgi Için bkz. Balo~lu, Bülend, "Sebilürreşad" Dergisinde, "Yeni llm·i Kelam Tartışmaları " lzmirll lsmall Hakkı
Sempozyumu (24-25 Kasım 1995), haz. M. Şeker, A.B. Balo~lu,
Ankara 1996,265-312.
47 "lçıimai Usul-ü Fıkıh ıartışmaları· . Z. Gökalp. Halim Sabit. Mustafa
Şerel ve lznıirti arasında yapılmıştır. Bkz. Şentürk. Recep, Islam
Dünyasında Modernleşme ve Toplumbilim, Istanbul 1996, 297415.
48 Berkes. Türkiye'de Çağdaşlaşma , 405.
166
da
materyalist fi-
tarihimizde materyalist fikirleriyle
titüsü : bir de Medresetü'I-Kuzat ismi
ta-
raftan Lecretius (M.Ö. 96-55), Epicure (M.Ö. 3 41 -271 ).
Dar'üi-Hikmet-i Islamiye (Islam Felsefesi Okulu); Med-
dılar yetiştirecek okullar47 açıldı. Ancak bu kurum ve
Klasik
materyalizm, XIX. Yüzyılın son çeyreğinden itibaren
Diğer
tanınan
çok
say ıdaki
taraftan , Saha Tevfik'in gayretleriyle ilmi , fel-
sefi ve fenni eserler neşretmek amacıyla "Teceddud-i
ilm-i ve Felsefi Kütüphanesi" kurulmuş ve bu kütüphane
sayesinde on bir adet (telif ve tercüme) kitap
red ilmi ş tir.
Bu
arada
"Yirminci
Asırda
Zeka
neş­
Mec-
muası" .52 adlı bir derginin yayınına harp nedeniyle bir
süre ara verilmek zorunda kalınmıştır.
Harbin sonunda Teceddüd-i ilm-i ve Felsefi Kütüphanesi, Yirminci Asırda Zeka
1329'da (1913) Felsefe
lamı ştır.
Me cmuası
yerine.
Mecmuası'nı neşretmey~ baş ­
Mecmuada Saha Tevfik. Suphi Erdem, Ahmet
Nebil, Mehmet Necip, Naci Fikret (1894 -1945). Mıthat
49 Korlaelçi, Pozitivizmin Türkiye'ye Girişi. 325. Genış bı lgı ıçın lıl\z
Ülken, Türkiye'de Çağdaş Düşünce Tarihi, 140·148
50. Akgün. Materyalizmin Türkiye'ye Girişi ve Ilk Etkileri (Öt' SÖ2) 8
Materyalizmin Türkiye'ye girışınde rol oynayan tercümeler ıçın lıkz
aynı eser, 107·112.
51. Akgün. age. 142-143.
52. Akgün, age, 149·150.
JOURNAL OF ISLAMIC RESEARCH VOL· 12. NO 2. 1999
MEŞRUTIYET DEVRI FELSEFi HAYAT AKIMLAR, TEMSILCILER, TELIFLER VE TERCÜMELER
Cemal. Memduh Süleyman gibi düşünürlerimizin makaleleri bulunmaktadır. Materyalizm, bu mecmua53 vasıtasıya Türkiye'de yayılmış ve sempatizan bulmuştur.
Felsefe Mecmuası 'nda Suphi Erdem, Oarwinizmi ve Lamakckizmi tan ı tırken , Memduh Süleyman da aynı yönde
bu mecmuada yazılar kaleme almıştır. Memduh Süleyman ' ın "Hakiki Mürleeler ve Avrupalılaşmak" "Felsefei Edyan" başlıklı yazıları : Ahmet Nebil'in "Felsefe-i Muaşeret ". "Ricat ve Teslim", "Arzın Menşei ve Tarihi" mevzularında makaleleri; Baha Tevfik'in ise "Felsefi Maksatlar''. "Millileşme k Emeli", "Kant ve Felsefesi",
"Memleketimizde Ahlak ve Amelleri" ve "Felsefe Kamusu" başlıklı yazıları vardır. Yukarıda isimleri zikredilen
yazarlar. memleketimizde materyalist fikirleri yaymaya
çalışmışlardır.
"Piyano", "Yirminci Asırda Zeka'' ve "Felsefe Mecmua" ları materyalist ideolojinin yaygınlık kazanmasında
sistemli ve planlı bir strateji izlemiş le rdir. "Teceddüd-i
Ilmi ve Felsefi Kütüphanesi" adı altında yapılan (kitap.
mecmua, gazete) neşriyal , materyalist fikriyatı , memleketimizde tanıtmada oldukça faal ve metotlu bir rol oynamıştır.
Bu mecmualar, sadece materyalist düş ünürlerin isimlerini vermekle yetinmeyip, fikirlerinin
toplumda işlenmesine ve taraftar bulmasına da katkıda
bulunmuştur. 54
Materyalizmin Türkiye'ye giri şinde ve gelişmesinde ,
bir takım yayın ve kurulu ş ların faaliyetleri , " modernleşme
hareketi" olarak da değerlendirilmektedir. Bu çerçevede
ilk modernleşme hareketi , geniş anlamıyla Dr. Abdullah
Cevdet tarafından gerçekleştirilmiştirs 5 "lçtihad" adlı dergisini, 1903'de önce Kahira'de çıkardı. Sonra !sviçre ve
Viyana'ya gelerek, aynı derginin yayınianmasına yıllarca
devam etti. Abdullah Cevdet, 1908'den sonra çalışmalarını , Istanbul'da ölümüne kadar (1926) sürdürdü.
Kanunların laikleş mesi, Latin ailebesinin kabulü, Batı kı­
yafetlerinin alınması , kadınların hürriyeti ve Batı medeniyetine kökten giriş fikirlerini savundu. Islamiyel aleyhinde bazı eserleri çevirmesi muhafazakar kanadın
tepkisine neden oldu. Başlıca dayana~ı . ço ğunu Türkçe'ye çevirdiği Gustave Le Son'un eserleriydi.56 Abdullah
Cevdet'in çokça etkilendi~! bu Fransız sosyo lo~u . düşünürümüz gibi bir tıp doktoruydu. Antropolojiden, telseteye kadar çok çeşitli sahalarda eserler veren Le Bon,
meselelere yaklaşımıyla da, Abdullah Cevdet'i kendisine
53 Akgun.age 156
54 Akgün age. 160.
55 Ülken 'Türkiye 'nı n Modernleşmesi ve Bu Harekelın Öncülerı Olan
Türk Düşünürlerı', 28. Hanıo!) lu, Bir Siyasal Düşünür Olarak Dr.
Abdullah Cevdet ve Dönemi, 374.
56 Ülken 'Türkiye'nın Mod er meş lesi ve Bu Harekalin Öncüleri Olan Türk
Düşünürleri ', 28
hayran bırakıyordu . Fransız düşünürün , sosyal olay ları
adeta bir matematiksel netlik ve kesinlik içinde sunması .
Abdullah Cevdet'e tesir eden en önemli faktöıdü. 57
Abdullah Cevdet, Shakespear'in (1564-1616) bir çok
trajedileri (Hamle!. Macbecth, Kral Lear .... ), Shiller'den
(1744-1829) 'Guillaume Tell''i, Hayyam'ın "Rubailer"ini,
Dr Dozy'nin "Islam Tarihi " gibi Gustave Le Son'un bir çok
eserini, Gayau'nun "Terbiye ve Veraset"ini, Alfierei'nin
"lstibdat Felsefesi"ni Türkçe'ye tercüme etti 58 A. Cevdet'in felsefe hakkında yaptı~ı derlemeler. Epikür'den
Renan'a. Hafız Şirazi'den Felix lsnard ve Ludwing Büchner'e, bir çok düşünürün fikirlerinden kısa alıntılar yapan
ve onların görüşlerini yorumlayıp izah eden bır küçük felsefe ansiklopedileri niteliğindedir. 59
Ülken, A. Cevdet'in Alfieri'yi, Schiller'i. hatta Shakespeare'! tercüme için tercih etmesini. ondaki istıbda tla
mücadele, hürriyet ve insanlık fikirlerine dayandırırke n ,
Mevlana ' yı ve Hayyam ' ı seçişini de insaniyel ve şüp ­
hecilik fikirlerine 60 bağlamaktadır. Ş. Hanioğlu ise. bu
düşüneeye pek katilmayarak. Or. Abdullah Cevdet'in.
hem Doğu'dan hem de Batı ' dan tercümeler yapmasını ,
onun Doğu kültürüyle, Batı teknoloji ve kültürünü uzlaştırıp harmanlama (sentez) iste~inin 61 bir yansıması
olarak değerlendirmektedir.
Düşünürümüz, siyasi mücadelesinde, kendisına siyasal liderleri değil de felsefe ile ilgilenenleri model olarak almıştır. Nitekim Cevdet'in, Büchner ve Schopenhauer'i (1788-1860) peygamber
olarak kabul
etmesinin nedeni de budur.62
Genelde
Müslümanlarla,
özelde
de
antimateryalistlerle (spiritüalistler) ilişkis i iyi olınayan Abdullah Cevdet. Islam'ın bir araç olarak kullanarak. yalnız
Batı kurum ve teknolojisinin getirilmesini amaçlamış ; bununla birlikte Islam ulemasıyla, biyolojik materyalist düşünürlerin fikirlerini karşılaştırmak ve elşeleştirmek yoluyla, Müslümanlara Islam'ı n bizzak biyoloik mateıyalizm
olduğunu ispata gayret etmiştir. 63 O, Efgani ve Abdul
gibi "modernist lslamcılara karşı duygusal hayranlık duymakla birlikte, bu zatların Islam'dan faydalanarak, başarıya ulaşamayacaklarını savunuyordu. Efgani ve
Hanı~lu, Bir Siyasal Düşün ür Olarak Dr. Abdullah Cevdet ve Dönemi, age, 165.
58 Ülken, Uyanış Devirlerinde Tercümenin Rolü, 333
59 Hanı~lu, Bir Siyasal Düşün ür Olarak Dr. Abdullah Cevdeı ve Dönemi, 162; Abdullah Cevdet'ın eserlerı için bkz Akgıın Materyalizmin Türkiye'ye Girişi ve lik Etkileri, 282-283
60. Ülken, Türkiye'de Çağdaş Düşünce Tarihi. 249-250
61 Hanıo!)lu, Bir Siyasal Düşün ür Olarak Dr. Abdullah Cevdet ve Dönemi, age, 185.
62. Hani~lu . age 25.
63. Hanı~lu. age, 135.
57
ISLAMi ARAŞTIRMALAR DERGISI, ClLT : 12, SAYI 2, 1999
167
BAYRAM ALl ÇETINKAYA
emperyalizmden kurtarma ve
bilgisi, Lewes'in "Felsefe Tarihi"nden nakleelilmiştir El-
Batının bilim ve teknikle ilerlemesinin, Islam dünyasına
Hazin hakkındaki -asl ında Lewes'den te rcüme oları- bir
70
makalesi, " Envar-ı Zeka" mecmuasında çıkmıştır
Ay-
Müslümanları
Abduh'un
model olma düşünceleri A. Cevdet'i etkilemişlir. 64
Abdullah Cevdet'ten başka Batı düşüncesinden tercüme yapanlardan birisi de Ittihat ve Terakki'nin en eski
üyelerinden Hüseyinzade Ali, iki yönlü bir hümanizma fikrini savunuyordu; bir yönü ile Yunan-Latin, öteki yönüyle
Islam hümanizmi. Ona göre, Do~u ve Balı arasında bulunan bütün milleller için bu çift hümanizm düşüncesi savunulmaktadır. O, bu tezi Tiflis'te çıkardı~ı "FuyCızal" ve
"Hayat" dergilerinde (1905} ileri sürmüş ve bu düşüncelerini 191 O yılına kadar Istanbul'da devam et-
tirmişlir.
Bu
görüşten
hareketle
Şeyhname'den ,
11-
yada'dan, Eneide'den, Faust'lan nazım dile tercümeler
yapmıştır.
Balı
Bu e~ilimlerin karşısına muhafazakar kesimin
fikirlerinden de de güç alan savunucuları ç ıktı.
"S ırat-ı
Müstakim" ve " Sebilürreşad" dergilerinin hareketli
yayınlarının ortaya çıkmasına sebep oldu. 65
Meşrutiyet devrinin "materyalist" düşünürlerinin en
önemlilerinden
biri
Akgün'e göre
Beşir
de
Beşir
Fuad'lır
(1852-1887}.
Fuad materyalizmden ziyade po-
rıca Beşir Fuad' ın
"Victor Hugo" adlı eseri Türkiye de ya-
zılmış ilk tenkilli biyografidir. Ikinci olarak. Vicloı Hugo'yu
dolayısıyla
romantizmi ateştiren ve natüralizmi ülkemize
ithat eden ilk eserdir. Bununla birlikte bu eser. Beşir
Fuad ' ın edebi ve felsefi fıkirterirıı ortaya koyması bakımından kendisini tanıtan en iyi eserdir.71 Beşir Fuad,
gerek tıbbı tecrübl bir ilim haline getiren Claude Bemard
(1813-1878} vasıtasıyla , gerekse pozitivist olarak do~ ­
rudan do~ruya A. Comte'un felsefe sistemine ba~ l ıdır.
Yukarıda
Fuad'ın
belirtti~imiz
gibi, Ahmet Akgün de
Beşir
materyalizmden ziyade pozitivizme meyyal ol-
du~u düşüncesindedir. Düşünürümüzün kullandıgı
kav-
ramlardan bu fikri destekleyecek noktalar bulmamız
mümkündür. Mesela Türk ilim hayatında "sosyoloji" tabirini, Comte'dan naklederek kullanan . odur. Büchner,
mütefekkirimizin kültüründe önemli bir yer tutar Onun
felsefe
anlayışı
sefede
metafizi~in
da materyalist
yerinin
görüşlere
o lmad ıg ı
uygundur. Fel-
ve felsefenin ancak
bilimsel esaslar üzerie temellendirilebieceği fikri, XIX
zitivizme meyyaldir. Ancak onun hem pozitivist hem de
Yüzyıl
materyalist etkileri oldukça fazladır. 66
Fuad'da da rasllanılmaktadır.
materyalistlerine
aittir.
Aynı
düşüneeye
B.
72
Fuad, Diderot (1713-1784}, D' Alembart (1717-
Beşir Fuad, metafizi~i inka r etmiş. 73 fakat din ko-
1778}, D' Holbach (1723-1789} ve Büchner'in dü-
nusunda bir şey söylememiştir. Sahip oldu~u materyalist
şüncelerinden
ve pozitivist
Beşir
ilham
sa'dan edebiyat
alıyor,
alanında
ancak
zamanında
Balzac, Slendal ve E.
Fran-
Zola' nın
eserlerinde temsil edilen realizmi savunuyordu. N. Ber-
düşünceler
nedeniyle ruhun
bakasına iııan ­
mayarak, bedenin dışında bir ruh cevherinin varlığını
reddetmektedir.l4 Batının Türkiye'de bilinmeyen şöhretli
kes'e göre, Beşir Fuat Batı felsefe düşüncesiyle Ortaça~
düşünürlerinden
ve Do~u Düşüncesi arasındaki farkın özünün, bilimsel
Gustave Flaubert, Ludwing Büchner, H. Spencer, D'
oldu~unu
ilk Türk
düşünür
ol-
Alembert, De la M etti ri e (1709-1751 }, Chembers Di-
muştur.67 Saha Tevfik, Ahmet Nebil, Abdullah Cevdet ve
derot, C. Bernard, Ribaut, Gabriel {1843-1904), Tarde}
Celal Nuri materyalist ideolojiyi benimserneleri sebebiyle,
Beşir Fuad'ın takipçiferi olarak görülmektedir. 68
çalışan , Beşir Fuad'dır? 5
realizmde
kavrayan
(E. Zora, Alphonse Daudet, C. Dickens,
Beşir Fuad' ın başlıca iki cephesi vardır: Felsefede
ilk defa bahseden ve
yaymaya
Islam felsefesiyle ilgili çalışmaları da mevcuttur. Onun
Fuad ' ın
çalışmalarında Islam filozofları ve alimleri arasında dört
ve dergilerde
çalışanların
takipçisi
isme rasllanılmaktadır: lbn Sina (980-1 057}, Ib n Mis-
başlatmıştır.
keveyh El-Hazin, lbn Rüşd (1126-1198}, ve EI-Kindi (?,
türüne
onları tanıtmaya
de
sayılan
önde
gelenlerinden ve
çıkan yazılarıyla
Bunun
Beşir
Baha Tevfik, eserleriyle, gazete
yanında
aşinaydı. 76
o,
yeni bir
aynı
düşünce
zamancia
Materyalizmi
ekolü
Balı
yayma
külfa-
hakkındaki
64. Hanio(llu, age, 151 .
65. Ülken, "Türkiye'nın Modernleşmasi ve Bu Hareketin Öncüleri Olan
Türk Düşünür!eri", 28.
66 Akgün. Materyalizmin TOrkiye'ye Girişi ve lik Etkileri, 212
67 Berkes. TOrkiye'de Çağdaşlaşma, 335.
68. Akgün, Materyalizmin TOrkiye'ye Giriş ve lik Etkileri, 212.
69. Okay, M. Orhan, lik TOrk Pozitivist ve NatOralisli Beşir Fuad, ls·
tanbul. (trz), 17
168
eserleriyle
Tanzimat'tan sonra Türkiye'de materyalist felsefeyi
pozitivist, edebiyatta natüralist.69 Ancak düşünürümüzün
873}. Orhan Okay'a göre onun bu filozoflar
çeşitl i
70 Okay, age, 64.
71. Okay age, 138; Ayrıca Beşir Fuad 'ın tercüme ve ıelıf eserleri lı ak·
kında bılgi Için bkz. Akgüı1, Materyalizmin Türkiye'ye Girişi ve lik
Etkileri, 189-1 91, Korlaelçı , Pozitivizmln TOrkiye'ye Girişi . 227245.
72. Okay, lik TOrk Pozitivist ve Natürallsti Beşir Fuad, 187
73. Akgün, Materyalizmin Türkiye'ye Girişi ve lik Etkileri. 198
74. Okay, Ilk TOrk Pozitivist ve Natüralist! Beşir Fuad, 192.
75. Okay, age, 219.
JOURNAL OF ISLAMIC RE SEARCH VOL. 12. NO 2. 1999
MEŞRUTIYET DEVRI FELSEFi HAYAT AKIMLAR TEMSILCILER, TELIFLER VE TERCÜMELER
aliyetlerinde, Subhi Ethem, Süleyman Memduh,77 Ahmet
lamıştır. Felsefe Mecmuas ı'nda ve I ştirak'ta da birçok
Nebil, Naci Fikret ve Faik Şevket onun kalem ar-
yazısı
olan Baha Tevfik.
" Eşşek",
"El-Malum" gibi garip
kadaşlarıdır. Iyi bir polemikçi olan Baha Tevfik, çattı~ı
isimli gazeteler ile "Karagöz" gazetesinde yazılar kaleme
kimselere sert h ücumlar yapard ı. 78 Ahlak kitabı yü-
almıştır. 87
zünden Ali Kernal'e filozofluk tasladı~ı için Rıza Tevfik'e
Başlangıçta
hücum etmiş , "Serap" adlı eseriyle Mehmet Rauf'u hır­
palamış ,
Rifat Necdet'in his ve fikirlerini baltalamıştır.
saldırmış ,
biyatın
edilemez. Hayatının ikinci devresinde Islam ahlakına ve
Türkçülük bahsinde Gökalp'e, ede-
faydas ız
gereksizli~i
ve
konusunda
Meş rütiyet
nemin felsefi düşüncesinin şekillenmesinde katkısı inkar
Spiritüalist eserlerinden dolayı Ahmet Hilmi'ye (18651914)
materyalizme meyilli olan
devri mütefikkirlerimizden Ahmet Mithat' ın da bu dö-
düşüncesine bağı kuvvetlendi. ilk düşüncelerinden vaz-
Ahmet
geçerek, ateist ve materyalist yazarlan tenkit etti. Ö m-
Haşim 'e çatmıştır?9
rünün ikinci döneminde, onun Islam aleyhtarı olmadığını .
"Felsefe Dergisi", Türkiye'de
Islam'ın ilme aykırı oldu~unu söylemekle hata ettiginı: bi-
bu adla çıkan ilk yayın organıdır. Iyi derecede Fransızca
lakis Islam'ın ilme teşvik eden bir din oldu~unu göstermiştir. 88
Baha Tevfik'in
bilen
çıkardı~ı
düşünürümüz,
maya çalışmıştır.
80
bu dergide bir felsefe dili ortaya koyZira Meşrütiyet dönemindeki ilmi ve
Başlangıçta
materyalizme meyilli olan
Me ş rütiyet
felsefi eserlerin dili ağdalı oldu~u için, sadece halk de~il
devri mütefekkirlerimizden Ahmet Mithat'ın da bu dö-
münevverler bile kolaylıkla anlayamıyordu . Bunun için
nemin felsefi
Baha Tevfik. özellikle "Madde ve Kuvvet" ve "Vahdet-i
edilemez. Hayatının ikinci devresinde Islam ahlakına ve
zamanına
Mevcud "da
göre oldukça sade bir dil kul-
geçerek, ateist ve materyalist yazarları tenkit etti. Ömrünün ikinci döneminde,89 "Nizam-ı lım-i Din" (Din ve ilim
tır. 83
Çat1şmas1)
Felsefeye
"geleceğin
bunları
düzeltmeli,
olgunlaştırmalı
ve
eserde.
vik eden bir din olduğunu göstermiştir. 90
ça~daşlaştır­
Ülken'e göre, Türk düşünce hayatında Batının felsefi
fik, sadece materyalist felsefeyi benimseyen ve müspet
savunanları
ettiğ i
duğunu söylemekle hata etti~ini; bilakis I s lam'ın ilme teş­
Ancak
malıdır.85 Fazıl Ahmet'le Subhi Erdem'i öven Baha Tevbilimlerin yöntemlerini
ismiyle Draper'den tercüme
onun Islam aleyhtarı olmadığını , Islam'ın ilme aykırı ol-
bilimi" diyen Baha Tevfik'e göre
84
inkar
düşüncesine ba~ı kuvvetlendi. ilk düşüncelerinden vaz-
lanmıştır.81 Bununla birlikte bir felsefe sözlü~ü meydana
getirmeye gayret ettiyse82 de bunu tamamlayamamış­
her ulusun bir felsefesi, ahlak ve töresi vardır
düşüncesinin şekillenmesinde katkıs ı
problemleri üzerinde
filozof olarak kabul
lanılmıştır.
Onun
düşünülmeye
zamanına
ederek, felsefeyi tek açıdan yorumlama yanılgısına düş­
şünürlerinin
müştür.86
siyasiydi. Ali Suavi ve
ve
Ahmet Mithat'la
kadar
Yeni Osmanlılar'ın
Namık
Tanzimat
baş­
dü-
fikir problemleri
Kemal'de, zaman zaman
Asırda
Descartes ve Pascal' ın isimleri geçmişse de çağda ş Batı
Zeka" gibi dergilerde yazılan çıkan düşünürümüzün , ay-
felsefesinin meseleleri üzerinde fazla durulmaını ştı. lbn
"Felsefe
Mecmua sı",
"Piyano",
nca Bezmi Nusret Kaygusuz'un
sayı
çıkmı ştı r)
redilmiştir.
mecmuasında
Yirminci
Asırda
Zeka
"Yirminci
çıkardığı
da
"Tenkid"
makeleleri
mecmuasında
Sina (980-1 037) ile Gazali'yi (1 058-1111 ), felsefi dü-
(altı
şünce
neş­
için yeterli gören bu nesil. Avrupa'da leknikten,
siyasi devrime yarayacak fikirlerden başka bir şey ara-
felsefi,
ahlaki ve içtimaT eleştiri yazıları yazıp , bunl a rı "Felsefe-i
yamazdı.
Ferd" ve "Teceddüd-ü ilmi ve Edebi" adlı eserlerinde top-
lik
açıdan
Ahmet Mithat
materyalistken,
farklıydı :
gerek genç-
gerekse olgunluk
dö-
neminde spiritüalist eğiliınliyken, artık o basit "l slamcılık"
klişesi içine sı~mayacak kadar geniş bir ufka sahipti. 91
76. Çubukçu, Türk Düşünce Tarihinde Felsefe Hareketleri, 60.
77. Akgün, Materyalizmin Türkiye'ye Girişi ve lik Etkileri, 237-238.
78. Çubukçu, Türk Düşünce Tarihinde Felsefe Hareketleri, 60.
79. Bolay, Türkiye'de Ruhçu ve Maddeci Görüşün Mücadelesi, 105-
Ayrıca
onun sayesinde,
tartışmalardan,
Osmanlı
okuru
Batı ' dak i
edebi
bilimsel gelişmelerden , hatta din karşıtı
akımlardan haberdar olmuştur. 92
106
Düşünce ve Tarihinde Felsefe Hareketleri, 60.
81 . Bolay. Türkiye'de Ruhçu ve Maddeci Görüşün Mücadelesi, 114.
82. Akgün, Materyalizmin Türkiye'ye Girişi ve lik Etkileri, 238.
83 Çubukçu, Türk Düşünce Tarihinde Felsefe Hareketleri, 63; Akgün,
age, 237-238.
84. Bu flkriyle, 'Türkçüler'den Ziya Gökalp'i ça~rı şıı rmaktadır.
85. Çubukçu, Türk Düşünce Tarihinde Felsefe Hareketleri, 61.
86. Çubukçu, age, 60.
Bu
yıllarında
BO. Çubukçu, Türk
87. Akgün, Materyalizmin Türkiye'ye Giri şi ve Etkileri. 237-2311
88. Akgün, age, 234.
89. Ülken, Türkiye'de Çağdaş Düşünce Tarihi, 11 5
90. Akgün, Materyalizmin Türkiye'ye Girişi ve ilk Etkileri, 234
91. Ülken, Türkiye'de Çağdaş Düşünce Tarihi, 115-116
92. Mardin, Şerit , Din ve Siyaset, lll. Baskı . lstanbul1993. 281
ISLAMi ARAŞTIRMALAR DERG ISI, C lLT: 12, S AYI 2, 1999
169
BAYRAM ALl ÇETINKAYA
Batı düşüncesinden
Ancak Ahmet Mithat Efendi'nin
etkilenerek kaleme aldı~ı felsefi yazıları , felsefi derinlikten yoksundu. Fakat felsefe ile ilgili
ö~rendi~i
delerinin
leden
yaz ılarında ,
yeni
Avrupa bilimi ve felsefe tarihi ile dini akiarasındaki
göstermiştir.
uyuma özen
olarak düşünürümüz ,
Bu cüm-
Lamarkizm'in verileriyle
Islami esasları birleştirme, hatta Kur'an ve Hadis'le te-
çe'ye
çevırıp
Asırda
yazılarında tekamülcü likirierin
teryalist düşüncelerini de savunmuştur 100
karışıklık
Fikri
(1867-1915) .
e~itime
sıra
Ahmet
Zeka Mecmuas ı 'nda makaleleri olan düşünürü­
sefesinde lslamiyet'e kuvvetle ba~lı olup, bütün felsefi fiPedagoji ve
yanı
yanında
müz, bu
tartışmalı
etrafında toplamıştır.
Bunun
eser telif etmiştir. 99 Felsefe Mecmuası Ribat ve Yırnıinci
mellendirme cehdine girişmiştir. 93 Yine de o. din felkirlerini bu mihver
neşretmiştir .
Nebil'le birlikte Nietzsche (1884-1900) isimli küç:ük bir
ve
çeşitliliğin yoğun olduğu
düşünürlerinden
ilan etmekle
bu
ma-
devıin
birisi de, Tevfık F ikret ' tiı
"Tarihi Kadim" şiiıiyle sadece- ateıstliğini
kalmamış. aynı
zamanda Alman
mateıyalist
ait eserlerinde tecrübeye dayanarak bazı fikirler
ortaya atarsa 94 da bu fikirler tıpkı Batı felsefesi hakkında
Onu en sert cevabı , Mehmet Akif vermiştir. M Ali Ayni.
yazdı~ı yazıla ı ında ki
felsefi bir eserle Fikret'in "Tarihi
(birbiriyle ilgili olmayan filozofların
isimlerini sıralaması) gibi sathidir.95
Doğu ' da
ayrı
felsefe ve hikmet
kavramlarının,
genellikle
mevzular olarak telakki edilmesi, zaman zaman
Ahmet Mithat'da da görülmektedir. Ona göre felsefe , Batılıların
birbirini nakzetme esasına dayanan bir takım dü-
şünce
sistemleridir. Hikmet ise,
hiyetini, Kur'an hükümlerinin
düşünmedir.
Şart
hikmeti
varlığı,
kainatın
ma-
ışı~ı altında araştırma
ve
Bununla birlikte Ahmet Mithat. çok defa
iç ı nde
telesafe tabirini
kullanmıştır.
O, Garp
düşüncesi ni de~erlendirirken
de, Batı felsefi sistemlerini
maddiyatçılık -maneviyatçılık
veya
gayrı
ahlakilik- noktai
nazarında mütalaa etmektedir. 96 Bu açıdan "anarşizm"
olarak
vası flandı rd ı~ı
" hürriyetçil i~in"
Fransız iktisatçılardan esinfenmiş
Yüzy ıl
ve XVIII
olan Türk serbest gi-
rişimcili~inin de karşısında olmuştur. 97
olanlardan birisi de Subhi Ethem'dir. Bergson'u (18591941) tanıtma da Meşrütiyet devrinde önderlik etmiştir.
Erken ölümü kendisinden beklenen önemli eserleri verdüşünürümüz,
metafizikçisinden
(Bergson)
ilk defa büyük
geniş
kartış ı
tahlil ve tenkit ederek, ondaki
kırıntılarını
dinsizlik
bir
kişilik sergi lem iştir
Kadim"indekı fikirlerını
şüphecilik.
cevaplandırınıştı.
kötümse-rlik ve
Felsefeyle
olmayan Fikret, zamanın önemli ilinı ve felsefi
akımlarından da habersizdi 101
Tevfik Fikret'te ahlak sorunu. ana sorundur fakat
onun ahlak
laktır.
anlayışı ,
dini ahlak
değil ,
hümanist bir ah-
Bu da geleneklerden kurtulmak, akla tam öz-
gürlüğü
vermek ve ferdi insanlı~ın bir üyesi yapmak so-
runudur.102 Dolayısıyla Fikret. ahiakla mateıyalist hatta
nihilist, bilgi ve ilim anlayışında materyalisttir. 10~'
Materyalist düşünürlerimizden Celal Nuri de, Islam
ile materyalizm arasında ilişki kurma denemesine girişmiş -belki- ilk düşünürümüzdür. Islam dininin bün-
yesine
duydu~unu
materyalizmin
söyleyerek.
bir
Fransız
şekilde
bah-
rine maddeci felsefeyi yerleştirmek arzusundaydı.
Celal Nuri'nin bu
lirtti~ imiz
anlayışının
bir benzerini
(yukarıda
du~unu
Bu
ispata
çalışmıştır.
ba~lamda.
Nünif
Paşa
ve Hoca Tahsin'den de
saca
Fünun'da felsefeyle ilgili bir çok makalesi
man'ın
yazılar yazmıştır. Ayrıca
bir kitap
yayıniayan
Darwinizm
hakkında
Memduh Süleyman, Hart-
(1842-1906) "Darwinizm" adlı eserini de Türk-
93 UludaQ, Zekeri~ya, Şehbenderzade Fllibell Ahmet Hilmi ve Spl·
ritüallzm, Ankara 1996, 32.
94. Ulken, Türkiye'de Çağdaş Düşünce Tarihi, 119.
95. Okay, Orhan Batı Medeniyeti Ahmet Mithat Efendi, Ankara 1975.
278
96 Okay, aga 277-283
97 Ulken, Türkiye'de Çağdaş Düşünce Tarihi, 119; bkz Çubukçu
Türk Düşünce Tarihinde Felsefe Hareketleri, 50.
98 Ülken, age 375: genış bilgi için bkz Akgün, Materyalizmin Türkiye'ye Girişi ve lik Etkileri, 280-311
170
be-
Cevdet de, Islam' ın kendisinin biyolojik materyalizm ol-
lanik'te çıkan "Genç Kalemler Dergisi"nde ve "Felsefe
eleştirel
1 04
gibi) Abdullah Cevdet'te görmekteyiz. Abdullah
setmiştir.98 Subhi Ethem, Türk evrimcilerinden olup, SeDergisi'nde
hiç
meşgul
Islamiyel'te yapılmasını istediği tasfiyenin (elemenin) ye-
Materyalizmin Türkiye'de tanıtılıp yayılmasında rolü
mesine engel olan
Feuerbach üslubunda din
Münif
bahsetmemiz
Paşa'nın
"Tarih-i
yerinde
olacaktır
Hükamay-ı
kı­
Mecmua- ı
Yunan"
yayınlanan
başlığı
al-
tındaki yazılarında Thales (M.Ö. 570-450) , Solon. Pytha·
goras (M.Ö. 570-496), Antistenes (M.Ö. 422-365), Eflatun (M.Ö. 430-347), Aristoppos (M.Ö
filozofardan bahsetmektedir. 105
435-356) vb
99. Çubukçu, Türk Düşünce Tarihinde Felsefe Hareketleri, 6:3
100. Akgün, Materyalizmin Türkiye'ye Girişi ve lik Etkileri. 31 1·312
101 . Bolay. Türkiye'de Ruhçu ve Maddeci Görüşün Mücadelesi, 4647
102 Berkes. Türkiye'de Çağdaşlaşma , 339
103. Bolay, Türkiye'de Ruhcu ve Maddeci Görüşün Mücadelesi. 53·
54
104. Rolııy , age, 166.
105. Akgün, Materyalizmin Türkiye'ye Girisi ve ilk Etkilı:ri , 111!
JOURNAL OF ISLAMIC RESEARCH VOL 12 NO 2 1999
MEŞ RUTIYET DEVRI FELSEFI HAYAT. AKIMLAR, TEMSILCILER, TELIFLER VE TERCÜMELER
Hoca Tahsin (1812-1880) ise, Türkiye'de
Batı
an-
(metot) ilk psikoloji kitabını yazmıştır. Onun
"Tarih-i Tekvin ", "Hilkat". " Esas-ı ilm-ı lım-i Heyet", "Psi-
(1865-1914) de, Celal Nuri'nin "Tarih-i lstikbal" isimli
eserinin birinci cildi olan. "Mesail-i Fikriye'deki materyalist görüşleri ele ş tirrne k gayesiyle "Huzur-u Aklü
koloji Yahut llın -i Ruh", "Esrar- ı Ab-ı Heva" gibi önemli
eserlerinin yanında , Volney'den Loi Naturel" risalesini
"AIIah' ı Inkar Mümkün müdür?" ismiyle yazd ı ğı eserinde
layışı nda
"Nevamis-i Tabiiyye" ismiyle tercüme etmiştir. 1 06
Memleketimizde materyalizme gönül verenl er, Doğu'ya
ve
geçmişe
bakmaya gerek
du ymuyo rlardı .
Bunlar,
Bat ıc ılıkl a
pozitivizme meyilli olan düşünürlerimizden
daha radikal bir tavır içindeydiler. Ethem Nejad (18871921), Suphi Ethem, Refik Nevzat gibi sosyalistler Hareket, henüz çok
zayıf
olmakla birlikte fikir hareketi ola-
rak üzerinde durulmaya değerdir. 107
Osmanlı Sosyalistleri, fikirlerini bilhassa "Iştirak" der-
gisinde
açık lamı şl ar
ve
kı sa
ömürlü de olsa, günlük ga-
1911 y ılında partinin Paris şubesi
kendisini "ilk Türk Sosyalisti" olarak tanıtan Dr.
Refik Nevzat da taş basması bir gazete olan " Beşeriyet "i
zeteler
ç ıkarılnıı ş l ard ır.
kurulmuş ;
Fende Maddiyyun Mesleki"
adıyla
bir eser telif
etmiştir.
de ateizmin mümkün olup o lma yacağ ını tartı:?mış ve çeşitli düşüncelerden felsefi eleştirisini yapmıştır. 1 1 1
C. ANTI-MATERYALISTLER (SPIRITÜALISTLER)
l slamcılık, geleneksel Islam'dan farklı biçimde rakip
olarak diğer dinleri almaz. Islamcılığın rekabet ettiği düşünceler artık Hıristiyanlık gibi dinlerden ziyaele pozitivizm gibi 19. Yüzyıl felsefi düşüncele ridir. Bu devrin
dini kökeni ağır basan düşünürlerinin , Hıristiyan misyonerlerinin saldırı ve itharniarına karş ılık vermeme lerinin
ve pozitivistlerin Hıristiya n teolojinin tutarlıl ı ğ ına yönelik
eleştirilerini
silah olarak
kullanmamalarının
gerekçeleri
vardır. Çünkü Islamcılık cereyanı ideolojileriH mücadele
etmiş,
"reddet"tiği
alt ında diğer
ideolojilerden kendisinin yararlanacağı kı s ımlarını benimsemekte bir sakı n ca görmediği gibi ihtiyacı oldukları nı eklektik biçimde ikti!Jas et-
fikir ce reyan l a ıı gibi, kendisini ifade etmekte büyük güçlüklerle karşılaşmışlardır. Karl Marks' ın resimlerine yayın
miştir. Hatta Batılı fel sefi sistem ve düşüncelere nüfuz
ederek, diyalog arayışına girmiştir 112 Tabii ki bu felsefi
organlarında ras tl an ıl makla beraber, T. Zafer Tunaya'ya
göre fikirl erinin anlaşıldığı iddia edilemez. 108
diliğinden gelişmiş
yay ın
hayatına
M eş rüt iyet 'in
Meşrütiyet
nimseyen
sokmuştur .
örfi idaresi
(sık ı
Osmanlı
yönetim) rejimi
Sosyalistleri,
materyalist düşünceyi beşiddetli tepkiler de gelmi ş tir. Hatta
devrinde ,
düşCınürlere
siyasal anlamda çoğunu "Islamcı" olarak (içlerinde Türkçü lerde vardır) nitelendirebileceğimiz mütefekkirlerimiz,
bu akıma bir reaksiyon olarak, memleketimizde antimateryalist (spiritüalist) felsefeyi 109 oluşturmaya çalışmışlardır. Ahmet Mithat, Isınail Ferit, Harputizade Mus-
ancak
ekollerin inceleme,
öğrenme
bir
ve diyalog aı ay ı ş ı . kendaha çok bir "sa-
vak ıa değil,
vunma psikolojisi" içerisine ortaya çıkmıştır . Zira "terekkiyat"ın gerçekleşmemesinin müsebbibi olarak din ve
mukaddesatilham altındaydı.
Türkiye'de Ortaçağ Kelamcılığından telseteye geçiş
ve anti-materyalist bir felsefenin yayılışı, yuka rıda ifade
etmeye çalı ştığımız bir vasatta ortaya çıkm ı ştır .
Ikinci Meşrütiyet devrinde "spiritüalist" bir kmakter ta-
Filipeli Ahmet Hilmi, Halil
şıyan felsefenin Şehbenderzade Ahmet Hilmi ve Isınail
Edip, Emin Feyzi, Ziya Gökalp, I sınail Fenni (18551946), Ömer Ferid , M. Şemseddi n , Ahmed Harndi Ak-
Ferit gibi temsilcilerinin yanında , Sait Halim Paşa , Mehmet Akif, M. Şe m s ett in , Şey h Musa Kazıın . Mustafa
Sabri, Milaslı Isınail Hakkı , Man astırlı I sınail Hakkı ve
Harndi Yazır' ın isimleri de zikredilebilir. Bunlardan Ahmet
Hilmi tartışmalarında salt felsefidir. diğerleri ise hem felsefi ve hem de dinidir. 11 3
tafa Efendi,
Şehbenderzade
seki gibi bir çok mütefekkirimiz çeşitli makale ve eserlerinde materyalizmi eleştirmişlerdir. 110 Isınail Ferit, materyalizmi tenkit amacıyla 1312 (1896) tarihinde "lbtal-i
Mezheb-i Maddiyun" adlı bir eser yazmışt ır. Süleyman
Halil tarafından yayı nl anan bu eser. Ludwig Büchner'in
"Madde ve Kuvvet" isimli eserini tenkit içine kaleme alın­
mıştır.
Harputzade de 1330 (1914)'da
Büchner'in düşüncelerini tenkit etmiş tir.
yazdığı
eserde,
Şehbenderzade
106. Akgün, age, 163
107 Ülken, Türiye'de Çağdaş Düşünce Tarihi, 206-207.
108 Tunaya, T Zaler. Türkiye'nin Siyasi Hay atında Batılılaşma Hareketleri, lstanbul1960, 97-98.
109 Bkz Toku, Neşet , Türkiye'de Anti-Materyalist Felsefe, Istanbul
1996
110. Akgün. Materyalizmin Türkiye'ye Girişi ve ilk Etkileri, 416.
ISLAMi ARAŞTI RMALAR DERG ISI, ClLT : 12, SAYI2, 1999
Islamcı cephenin yayın organı , 'Sırat-ı Müstakinı"di r
ki, sonradan " Sebilürreşad " adını almıştır. Ayrıca
Beyanü'I-Hak, Mahfel, Liva-ı Islam, Mekatip ve Medaris
gibi dergiler de, bu cephenin yayın organları cırasındadır.
Bu cereyanı Cemalettin Efgani ve Abduh gibi zamanın
iki büyük fikir adaını desteklemiştir. Yukarıda isimleri zik-
111. Akgün, age, 427-460.
112. Türköne, Islamcılığın Doğuşu . 29.
11 3 . Boiay, Türkiye'de Ruhcu ve Maddeci Görüşün Mücedelesi.
190-1 91; Toku, Türkiye'de Anti-Materyalist Felsefe. 14.
171
BAYRAM ALl ÇETINKAYA
redilen Islamcılardan Sait Halim Paşa, Mehmet Akif,
Ferid Vecdi'nin ( 1878-1945) eserlerinden "ei-Hadiqatü'I-
Ahmet Naim, M. Şemsettin, Ferit, M. Harndi ve lzmirli ls-
Fikriyye"si ve "el-Islam fi Asri'l-llmi"sini, lzmirli'nin "Muh-
mail
Hakkı di~erlerinden farklıdır.
düşünürlerimiz
Zira bu
tasar Felsefe-i Üla"sı ile M. Şemseddin'in (1884-1961 )
li-
"Felsefe-i Üla"sını zikredebiliriz. Ayrıca lsmail Fenni'nin
kirli olup di~erleri muhafazakar ve daha çok tek taraflı bil114
giye sahiptir.
bilhassa "Maddiyyun Mezhebinin lzmihlali" isimli lıacimli
en az bir
Batı
dilini bilip,
Batı
kültürü
almış, modernisı
Meşrütiyet
şöyle
kirleri
devri "spiritüalist" mütefekkirlerimizin fihulasa edilebilir: Dini duygular gittikçe za-
yıflamakta
olup bunun sebebi de dinin asıl kay-
naklarından
öQrenilmemesidir. Din kartışiarı da hurafeleri
gerekçe sunarak dinin ilerlemeye engel oldu~unu iddia
etmektedirler. Islamcılar ya yukarıda belirtti~imiz gibi,
Islam' ın ilerlemeyi engelleyici bir unsur olmadı~ının ispatına çalışmışlardır. Ikinci Meşrütiyet "spiritüalistleri", bir
taraftan dini, esas kök ve
kaynaklarına
dönerek izah
ederken, di~er taraftan da Avrupa'daki felsefi ve bilimsel
gelişmelerden
lışmışlardır.
Kam ' ın
münevverleri
haberdar
etmeye
ça-
M. Şemsettin'in "Felsefe Dersleri" ve Ferit
"Dini Felsefi Sohbetler"i bu amaca yönelik ça-
lışmaların mahsulleridir.115
Bu dönemde edebiyat alanında da pozivist ve materyalist gruba
karşılık,
dini bir "spiritüalizm"i temsil eden
Islamcı grup yer almaktadır. Birbirine zıt bu iki akımın en
( 1855-1946) "Küçük Kitapta Büyük Mevzular"dan
kitabı takdire şayand1r. Ferit Karn'ın Ernile Boirac'a ait
"Cours Elementaire de Philosophie" adlı kitaptan "lim-i
Maba'dettabia" diye tercüme
lışmadır.
burada
W.C.
Smith'in
Türk
modernisi
Islamcılarının farklılıOını ortaya koyup analiz eden düşüncelerini
ilginç olması bakımından belirtmemiz uygun
olacaktır. Ona göre modernisı lslamcılıOın aozından
Eş'ari'den ,
Gazali'den veya lkbal'den nadiren bah-
sedilmesi doOaldır ; ancak Luther'in isminin duyulması şa­
şırtıcı
bir durumdur. Modernizm taraftarı Türkler Garp ki-
taplarına
yönelirken,
Batı ' nın
kapılan Mısır Müslümanlarından
"cicili bicili" yönlerine
tamamen farklı olarak,
sathi taklitçi de~il, suurlu Garpçılardır. 1 17
Meşrütiyet
döneminde anti-materyalist
akımın,
ma-
teryalizme bir reaksiyon olarak doOduOunu yukarıda belirtmiştik. Binaenaleyh bu devirde "lsbat-ı Vacib" mevzuunda telif edilen eserlerin çoOu, Islam dünyasına
dışarıdan
ithal edilen ve
Allah'ın varligını
inkara dayanan
felsefe ve göıüşlerin reddine dairdir. 118 Bu bağlamda
119
Efgani'nin (1838-1897) "er-Red ale"'d-Dehriyye"sini
114. Bolay, age, 37-40. Akşin, Sina, Jön TOrkler ve Ittihat Terakki. Istanbul 1987. 246.
115. Bolay. age, 42·43, Mardin, Din ve Siyaset, 281
116. Bolay, age, 43.
117. Smith, Wilfred Contwell, "Modern Türkiye Dini Bır Reforma mı Gidryor?", AÜIFD, Sayı 1, Ankara 1953, 19.
118. Topal~lu Bekır, Kelam Ilmine Giriş, ll. Baskı . Istanbul 1985, 42·
43.
119. Bu eser. "Oehrlyyun'a Reddiye" (Naturallzm Eleştirisi, çev: V .
Ince, Istanbul 1997) adıyla neşredildi.
H2
ettiğ i kıs ı m
da güzel bir ça-
Yine Mehmet Ali Ayni'nin , Tevfik Fikret'in
"Tarih-i Kadim"e cevap olarak kaleme oldıOı "Reybilik,
Bedbinlik, Lailahilik Nedir?"
adlı
eseri ile Ali Fuat
Baş­
gil'in (1893-1963) eseri "Din ve Laikli"i, M. Şekip Tunç'un
(1886-1958) 120 "Bir Din Felsefesine DoOnı" aciiı denemesi ve Hilmi Ziya'nın "Tarihi MaddeciliOe Reddiye"sini121 belirtmek gerekir. 122 Neşe! Toku ya göre bu
mütefekkirlerimiz
düşünceyi
anti-materyalist
be-
nimsemekle birlikte, fikirleri bir doktrin olarak spi123
ritüalizmi karşılayacak mahiyette ve değerde deOildir.
Yazarın
bu düşüncesine tamamen katılmak pek mümkün gözükmemektedir. Belki mütefekkirlerimiz doktrinel
bir sistem gerçekleşt irememişler ; ancak onlar. Türkiye'de ilk olarak başlatılan bir akımın (anti-materyalist)
öncüleri olmuşlardır.
can alıcı örneQi Akif'le Fikret arasındaki tartışmalardır. 116
Ancak
başka
Bu öncülerden felsefi birikimi ve vukufiyeti ileri seviyede olan Ahmet Hilmi ilk tahsilini Filibe'de
yapmış
ve
"Mebadi-i Ulüm"u Filibe müftüsünden okuyup, Galatasaray Lisesi'nden mezun olmuştur. 1908'de "lttihad-ı
Islam" gazetesinden sonra "Tasvir-i Efkar"da felsefi ve
siyasi yazılar kaleme almıştır. 124 Bu yazılarında Ahmet
Hilmi, dini, felsefi ve sosyolojik temellere dayanmıştı r. 125
O, ilmi ve felsefi
larında haftalık
ağırlıklı düşüncelerin i
olarak gazetelerden
191 O yılının
baş­
bağımsız çıkaı1tığı
"Hikmet"de açıklam ıştır. 126
Batt felsefesinde ve tasavvufta mahareti derin olan
Ahmet Hilmi, aynı zamanda ileriyi gören bir siyasetçi idi.
Kendisine özgü güzel üslubuyla, Darulfünurı'da felsefe
müderrisliği yaptı~ı zaman konferanslar da veriyordu. 127
Ahmet Hilmi, "Varlı~ı n Ilmi" olarak kabul ettiği felsefeyi
120.
Şekip Tunç ha kkında geniş bilgi için tıkz . All ın taş. l-1 ayra ııi Mustafa Şeklp Tunç, Ankara 1989.
121. Bkz. Ülken, Tarihi Maddeclll!je Reddiye,IV. Baskı lsıanbul1981
122. Topalo!jlu, Bekir, Islam Kelamcılarına ve Filozollarına Göre
Allah' ın Varlı!jı (lsbat- ı Viicib).IV. Baskı. Ankara 1992 159
123. Toku, Türkiye'de Anti-Materyalist Felsefe, 14
124. Bolay, Türkiye'de Ruhçu ve Maddeci Görüşün Mücadelesi. 195.
125. Uluda!j, Şehbenderziide Flllbell Ahmet Hilmi ve Spiritüalizm,
90.
126. Uluda!j, age, 42; Bolay, Türkiye'de Ruhçu ve Maddeci
Mücadelesi, 195.
127. Bolay, age, 195-196.
Görüşün
JOURNAL OF ISLAMIC RESEARCH VOL: 12. NO 2. 1999
MEŞRUTI YET DEVRI FELSEFi HAYAT: AKIMLAR. TEMSILCILER, TELIFLER VE TERCÜMELER
fizik ötesi bir alana
kaydırırken ,
mutlak hakikat
Ancak onun için Islam düşüncesinin ruhuna uygun bir
vahdet-i vücudçu diyebiliriz.
peşinde
koşan , hem Batı hem de Islam dünyasının, hatta ta-
savvuf hareketinin etkisi
altında görüşlerini sunmuştur.
Onun eserlerinin
Ortaya koydu~u bütün düşüncelerinde hareket noktası ,
mutlak varlığın tevhidi prensibidir. 128 Ahmet Hilmi mutlak
varlığın tevhid i konusunda hiçbir taviz vermeyerek, materyalizmin ve
şısındaki
diğer
yetersizliğini
felsefi ekallerin metafizik karortaya koymuştur. Meselelere
Islami bir yaklaşım getirmesi açı sından dikkate değer bir
profil çizmiştir. Metodik bazı eksikliklerinin ve ortaya konulan düşüncelerinin aniaşılmasına ortaya çıkan güçlükler Ahmet Hilmi'nin olumsuz yönleridir. 129
Ahmet Hilmi, -de tıpkı !smail Hakkı lzmirli ve aynı fikri
grup (ant-i materyalistlerı içerisinde bulunan diğer arkadaşları gibi- materyalizmin ve özellikle monisl materyalizmin temsilcileri olan Haeckel ( 1834-1919) ve La
Danlee'in
görüşlerini
tenkil
etmiştir.
memleketimizdeki bu
akımın
özelliğini
Meşrütiyet devrin "spiritüalist"lerinden birisi de Ö.
Ferit Kam'dır. Onu felsefe problemleri üzerindeki inceleme ve araştırmaları Süleymaniye Medı esesi' nd eki
"Umumi Felsefe Dersleri" ile geniş l emiş ve bu mü-
lardır: "AIIah'ı Inkar Mümkün müdür? (Tarihi Islam'ın 1.
zeyli) Yahut Huzur-u Fende" (191 1), ilm-i Ahvali'r-Ruh
(1911 ), Üss-i Islam (1916), Huzr-u Akl ü Fende Mad-
nasebetle kadim Hint ve Çin'den başlayarak , Doğu ve
Batı filozoflarını okumuş , bunlar hakkında el eştiriler ileri
sürmüştür. 135 O, felsefede şu meseleler üzerinde durmuştur: Insanın kendi varlığını tanıdığı andan itibaren,
diyyun Meslek-i Delaleti (1916), Tasavvuf-u Islami ve
Fünun-u Cedide ve Felsefe (Hikmet Dergisinde 60 sayfa
devam eden fakat yarım kalan makale).131
Ahmet Hilmi ile aynı mevzularda çalışan !smail Fenni
(1855-1946), çağdaş Batı felsefesindeki tetkikleriyle eski
aklını
vahdet-i vücut fikirlerini canlandırmıştır. Ülken , onu "vah-
ması
lunmuştur.
Onu bir taraftan vahdet-i vücudçu olarak detaraftan panteist olarak kabul et-
miştir. Her ne kadar Ülken, !smail Fenni'yi panteisl
olarak kabul etse de, !smail Fenni Hegel veya Spinoza'n ın
panteizmi
a nlamınd a
bir panteist
değildir.
daima
meşgul
eden
Allah'ın varlığı
varlıkların yaratılması , Allah'ın
ve kainatın ve
insan ile münasebet kur-
(vahiy-kitap) nübüvvet, insanın yapı s ı. ruhun varlığı , ruhun hayatı, ölüm, ahiret hay atı , kaza-kader. takdir,
iman, inkar, inkarın psikolojik sebepleri gibi meseleler.136
det-i vücutçu ve modernisı Islam filozofu" olarak vasıflandırmaktadır. Tahlilleri ve objektifliği bakımından lsmail Fenni, meslektaşı ve fikir arkadaşı Ahmet Hilmi'den
daha ölçülü ve daha güçlüdür. Buna karşılık Ahmet Hilmi
ğerlendi rirken , diğer
olmakla
beraber, bunun yanında monizm, pozitivizm ve tekamül
sistemlerini de tenkit ederek reddetmiştir. 134
taşımaktadır. 1 30 Onun felsefi eserlerinden bazıları şun­
eklektisizme yanaştığı halde, !smail Fenni sistematik olarak "panteist" kalmıştır. 1 32 Ancak bu noktada H. Ziya
Ülken, !smail Fenni hakkında iki farklı yargıda bu-
ağırlıkl ı
lsmail Fenni, Ahmet Hilmi'den sonra 1928'de ya"Maddiyyun Mezhebinin lzmihlali" adlı eseriyle
materyalizmi felsefi, ilmi ve dini bir görüşl e eleştirmiştir.
Eleştirileri daha çok Büchner'in fikirlerine yönelik olmakla
Dolayısıyla eleş­
ilk tenkidi
felsefi
yınladığı
tirileri, Baha Tevfik'i de içine aldığından Baha Tevfik'in
karşısındaki Rıza Tevfik'in yerine Ahmet Hilmi geçiyordu.
Ahmet Hilmi'nin pozitivizmle ilgili fikirleri , spirilüalist bir
görüşle
çoğunluğu
beraber şunlardır: Lügalçe-i Felsefe, Maddiyyun Mezhebinin lzmihlali, Kitab-ı lzale-i Şükuk, Vahdet-i Vücut ve
Muhiddin-i Arabi, Küçük Kitapta Büyük Mevzular, Hürriyet (Stuart Mill'den tercüme), Asr- ı Hazır Maddiye Mesleği (P. Janel'ten tercüme), Usul-u Maliye Hülasas ı , Dürretü'l-Yetimiyye (Ib n Mukafta'nın "Ahlak" adlı eserinin
tercümesi), Hayat ve Madde (Oliver Lodge'den tercüme), Heyet-i lctimaiyyede ve Hayatta Muvaffak Olmak
Için Arneli Malümat (Baron lstafin'den tercüme) Hakikat-i
Zarafet, Envar-ı Hakikat (vefatından sona "Hakikat Nurları" adı ile basılmıştır) , Büyük Filozoflar. 133
Ferit Kam'ın yakın arkadaşları arasında Mehmet Akif.
Fatin Gökmen, Zakir Olgun, lzmirli Süleyman Nazif gibi
devrin önde gelen edebiyat ve felsefe çevresi vardır . Tanınmış F ransız oryantalisti Louis Massignon Ferit Kam ' ı .
bir yazısında "Filozof" olarak nitelendirmiştir. Mehmet
Akif de ona "üsıad-ı hakimim" (felsefede üstadım) diyerek takdir ve hürmet etmiştir. 137 Kam'ın dine ve telseteye ait eserleri şunlardır: Felsefe Tarihi N otl arı (19171922), ilm-i Ahlak (1923-1925) [E. Boirac'ın Felsefe ll-
128. Uluda!), Şehbenderzade Filibeli Ahmet Hilmi ve Spiritüalizm,
130, 212·213
129. u ıuda!) , age, 233-234.
130. Boıay . Türkiye'de Ruhçu ve Maddeci Görüşün Mücadelesi, 233.
131. uıuda!j, Şehbenderziide Filibeli Hilmi ve Spiritüalizm, 42-43.
132. Ülken. Türkiye'de Çağdaş Düşünce Tarihi, 294,299.
ISLAMi ARAŞTIRMALAR DERGISI, ClLT : 12, SAYI2, 1999
133.
134.
135.
136.
137.
Bolay, Türkiye'de Ruhçu ve Maddeci Görüşün Mücadelesi. 250
Bolay, age, 251 .
Bolay, Ferit Kam, Ankara 1988, 14.
Bolay, age, 13.
Bolay, age, 18-19.
173
BAYRAM ALl ÇETINKAYA
kaleri'nden Ahlak Ilmi adlı eserini "Mebadi-i Felsefeden
Yurdu"nda yayınlanan "Vahdet-i Cinsiye Felsefesi" isimli
Ahlak Ilmi" adıyla bazı ekler yaparak Türkçe'ye çe-
makalesinde insanları birbirine başlayan iki bağa (dil bir-
virmiştir], Dini ve Felsefi Sohbetler (1913), 138 Vahdet-i
li!:)i, din birli!:)i) dikkat
Vücud (1915), Ilm-i Maba'dettabia (1925-1927) , Kı­
batı ,
nalızade Ali Çelebi (DEFM, 1916, sayı: 4), Eski Iran'da
Felsefe.
aynı
"spiritüalist"
akımın
içinde olan
bir düşünürümüz , Mehmet Ali Ayni'dir (1868-1945).
Onun iki cephesi
vardır:
Rıza
basın hayatında çıkan
Biri
fel-
Türkiye'de
ricasıyla
Efgani'nin
tıirli!:)inin
şniı
se-
Mehmet
Tevfik'in "Kamus-u Felsefe"sini ve "Gülsen-i
şiddetle
sefe Dersleri"ni
tenkit ederken, Ahmet Naim'in
Fonsgrive'den "llmü'n-Nefs" adıyla yaptığı tercümesini
aslı
Boirac ile
karşılaştırarak eleştirmiştir.
Memduh Süleyman'ın çevirdiği "Darwinizm" isimli eser
ve Suphi Ethem'in "Bergson ve Felsefesi"
adlı
kaynaklarıyla
eleştirilerine
karşılaştırılarak,
Ayni'nin
eseride
vermiş
Tahsın 'i n
ve bu kon-
olduğunu
ve
Allah vergisi
peygamberliğin kazanılır
olduğunu,
felsefe
y etisiııin
bir
dü-
şünme
ve okumayla elde edilebileceğini " söylemişti Bu
konferans üzerine Şeyhlislam Hasan Fehmi ı::fendı.
Şeyhi
"peygamberlik bir zanaatt1r" dedi diye jurnnllerniş
ve Darulfünun da bu olay üzerine kapatılmıştır. 144
ise övmektedir. Ayni, Günaltay'ın "Felsefe-i Üla Dersleri"
eserini,
Efgani. Hoca
feransta "toplum ruhunun ya peygamberlik yetkisi veya
şey olmayıp ,
"Felsefe Tarihi"ni; Baha Tevfik'in Foille'den çevirisi "Fel-
bulunduğu sırada
Darulfünun'da bir konferans
ile tenkitçi yö-
eleştirel yazıları
Raz" yazısını: Bahur lsrail'in Abbe Barbe'den çevirdiği
adlı
Ona göre dil
Emin, dolayısıyla "Türk Vurdu" çevresine etkisı oldukça
felsefe yelisi
sefi eseriere dair güçlü
nüdür:
çekmiştir.
devamlıdır.
fazlaydı. 143
139
Ferit Kam'la
diğer
dinden daha
Meşrütiyet
devrinde, din felsefesi alanında da ça-
lışmalar yapılmıştır.
"Din felsefesi" kavramındaıı söz edildöneminde başl amış tır. Bu
Meşrütiyet
mesi, ancak ll.
kavramı
ilk kullananlardan olan Memduh Süleyman.
1326 (191 O) yılında "Felsefe-i Edyan" (Felsefe Mec-
hedef olmuştur. Ayni'nin ikinci cephesi tasavvufa 140 dö-
muası,
nüktür. Onun bu cephesinde, tam bir mistik ortam ha-
sefesinden söz
kimdir. Vahdet-i Vücuta bağlı olduğunu göstermek ama-
sedenler Eşrefzade Muhammet Şevketi Bey de. Lllum-u
cıyla Ahmet Hilmi ve !smail Fenni gibi çağdaş felsefe ve
ilim incelemesi yapmaya gerek görmemiştir.
141
kileyen düşünürlerin başında Efgani gelmektedir. M. Türköne, bu fikre fazla itibar etmiyor. Ona göre Efgani, kentekaddüm
karşılaştırıldığında ,
bulunamayacağı
eden
ortaya
Yeni
attığı
gibi, Yeni
felsefesi, 191 O
ondan önce
koymuştur.
yılından
münvverlerinin ilgi
Ahlak ilmi
alanında
Kitaplarımız" adlı
kitaplarının
onun
yazılarında
manlı ayd1nla1ına
1883'den önce görülmez. Bu tarih Osgöre önemli bir gecikmeyi ifade et-
mektedir. 142
tavsiye
etmiştir.
Türkçe'ye çevrilip "Türk
138. Bu eser, S H Bolay tarafından (Kam Ö. Ferit, Dini Felsefi Sohbetter. VI I. Baskı. Ankara 1990) sadeleştiritip yayımlanmıştır.
139. Bolay, age, 27-30; krş. Kam, Ferit, Vahdet-i Vücud, Sad. Ethem
Cebecio~ıu , Ankara 1994, 9. (Hayatı ve eserleri bölümü).
140 Tasawuf tarilliyle ilgili düşünceleri için bkz. Ayni. Islam Tasavvufu
Tarihi, sad. H. R. : Yananlı. lstanbul1985.
141 Ülken. Türkiye'de Çağdaş Düşünce Tarih. 301-302: M. Ali Ayni'in
telif. tercüme ve makaleleri için bkz. Akdemir, Ebamüslim, Mehmed All Ayni'nin Düşünce Dünyası, Ankara 1997, 10-15.
142. Türköne, Islamcılığın Doğuşu, 35-36.
174
Sursalı
isim ve müelliflerini
146
145
Mehmet Tahir. "Ahlak
yazılmış
toplamıştır .
ahlak
M. Ali Ayni
adlı eserde otuz kadar arılak ki-
yazarları hakkında
Tanzimat ve
ve
Bundan sonra din
bilgi
Meşrütiyet
verrnektediı.
dönemlerinde bütün okul-
larda, ahlak dersi okutulmuştur. Ortaokullarda Birgivi'nin
"Risale"si liselerin son iki sınıfında da, "Ahlak-ı Hamide"
(1895) ve "Ilm-i Ahlak" adlı eserler Muslihiddin Adil
Bey'in "Malumat-ı Ahlakiye ve Medeniyeti" Maarif Ne-
Islamcı düşünürlerden Efgani, Türk olmadığı halde,
Türkçülüğü
ile
ise,
(Fel-
Osmanlı mCıtefekkir
eserinde (1 909) Türkçe
tabı
söy-
sonra,
felsefesiyle ilgili bazı makaleler yayınlanmıştıı.
görülebilir. Bu açıdan 1869-1870 yıllarında Istanbul'da
ettiği
Felsefesı"
M. Bayrakdar'a göre din
alanına girmiştir.
daha kapsamlı ve daha tutarlı görüşler geliştirdikleri de
lenebilir. Zaten Efgani'ye atfedilen "lttihat-1 Islam" fikri,
makalesinde dinler fel-
Din felsefesinden ilk bah-
Kelam bölümüne "Din
de "Türk Ahlakçıları"
bulunan Efgani'nin "yeni" fikirlerinden istifade
adlı
etmiştir .
Şeriye Şubesi'nde
Osmanlılar' la
fikirlerde hiçbir orjinallik
Osmanlılar'ın
141 -142)
sefe-i Din) dersini
Anti-materyalistleri siyasi fikirler anlamında en çok et-
disine
c.1,
zareti'nce orta dereceli okullarda ders
edilmiştir.
Daha sonra liseler için M.
kitabı
Namık
olarak kabul
Bey'in,
Batı
ahlak kitaplarına göre hazırlanmış "Ahlak" kitabı ya-
yınlanmıştır.147 Meşrütiyet döneminde neşredilmiş bazı
143. Ülken, Türkiye'de Çağdaş Düşünce Tarih, 211
144. Adıvar, Adnan, Tarih Boyunca Ilim ve Din. V Baskı Istanbul
1954, 390: Ülken, age, 136.
145. Bayrakdar. Mehmet, Din Felsefesine Giriş, Ankara 1997 17·18
146. Bkz. Ayni. M. Ali. Türk Ahlakçıları, haz: lsmail Kara. ll. Baskı ls·
tanbul 1993.
147. Pazarlı , Osman, Islam'da Ahlak. ll Baskı . Istanbul, !o9
JOURNAL OF ISLAMIC RESEARCH VOL: 12. NO 2. 1999
MEŞRUTIYET DEVRI FELSEFi HAYAT AKIMLAR, TEMSILCILER. TELIFLER VE TERCÜMELER
ahlak kitaplarımız da şunlardır: Salih Zeki'nin tercüme ettiği "Felsefe-i limiye ve Ahlakiye", Ali Seyyidi'nin "Ahlak
taraftarı
olan Salih Zeki. bu
metleri ifa
Dini", Hüseyin Remzi'nin "Ahlak-ı Hamide", M. Fazıl ' ın
"lim-i Ahlak", ızmirli'nin "ilm-i Ahlak", Ahmet Naim'in
mantığa
edebileceğine
bütün hiz-
Sedad'ın
ise riyazi
taraftar olmamakla beraber bu sahada
hayatında yapmış olduğu
"Islam Ahlak'ının Esasları ", Mehmet lzzet'in üniversitede
okuttuğu "Ahlak Felsefesi Notları "dır. Ayrıca Akil Muhtar
Bey'in "Ilim Bakımından Ahlak" adlı eseriyle, Ahmet
Harndi'nin "Ahlak Dersleri" kitabını da belirtmemiz gerekir.148
mantı ğ ın göreceği
kanidir. Ali
mantığı ,
rülen riyazi
hatl a rıy la
ana
leketimizde
tanıtmaya çalışmıştır.
Avrupa fikir
hayatını tanıyıp ,
sanü'I-Mizan" (1888)
adlı
1885'te mem-
Ali Sedad. devrinin
fikirlerdı~n
en iyi
haberdar etmek gibi önemli bir
m işle rdi r.
işe girişmiı,;tir.
yay ılm asında
Salih Zeki, pozitif ilimierin Türkiye'de
etkisi en fazla olan mütefekkirlerimizden
yön lü değ i l , Batı ve Doğu felsefesi olmak üzere çift yönlü
olarak değerlendirme seviyesine sahip olmuşla rdır . Diğer
Henry Poincare (1854- 1912) ve Alexi
tapları yazmış; aynı
matematik
tığı
çal ı şan
Ali Sedad, burada riyazi
teknik
kısmın ı
gösterir. Ali Sedad'dan sonra riyazi man-
Tefekkür"
bir üslupla
adlı
işlemi ş tir.
rulfünun Riyaziyat
eserinde, bu
Salih Zeki'nin bu
kitabı ,
Şubesi'nde verdiği
etraflı
ilişkiyi,
meşgul
olan bu iki
düşünürümüzden
olmuştur.
Riyazi
Pazarlı ,
age.
mantığın
ve felsefe ile iradarnıdır.
Onun
bir nevi "calcul symbolique"
olan
buluşlar
düşünen
ve
yazandır;
getirmektedir.
mantık a ras ın daki
kendisinden sonra
yazılan
a lınadı ğ ı
ka-
ça lı ş mala r.
Aris-
kitaplarda, bir yenilik
ma ntıkla
ilgili bu
Aristo
mantığının
teknik
kısmını
eski
Islam mantıkçıları tarafından yazılmış eserlerden farksız,
çoğ u
zaman da
mesidir.153
onların
Ali Sedad'dan sonra
kiye'de
özetinin Türkçe ifacle edil-
Batı düşünces inin
yayımianmış m a ntık
etkisiyle Tür-
eserlerinde eski
an layışın
tam bir
59-60
Öner, Tanzimattan Sonra Türkiye'de Ilim ve Mantık Anlayışı,
72-73: Çubukçu, Türk Düşünce Tarihinde Felsefe Hareketleri.
54.
mantı k.
manlık anlayışıdır.
ilk defa
tarafından yazılan
Ali
Cebirin işlem ve işaretlerinin mantıl)a tatbik eden
Bu anlayı şı benimseyenler, matematil'li mantı\ja
bir nevi yapınak istediler Ancak mantık alanı matematillin alanından daha geniş bir oldu\ju için mantı\jın bu yoldaki gelişmesi
mümkün olmadı . Bkz. Öner, Necati. Klasik Mantık, V Baskı. Ankara 1986, 12-13.
Riyazi
mantık
to'nun Grek yarumcuları ve Stoac ıların etkisiyle lbn Sina
150.
148.
149.
tanı nan
naatindedir. Ona göre
Sedad, riyazi mantı ğı n ülkemizdeki ta nıtıcısı olurken,
Salih Zeki de temsilcisi
gös-
Necati Öner, Tanzimat'tan sonra gelenel<sel mantık
üzerine
tidir. ilk defa Boole tarafından ele alınan riyazi mantıkla
Türkiye'de
old u ğun u
bu akımı Salih Zeki devam ettirmiştir. 152
1908'de Da-
derslerin bir öze-
yap-
(1832-1893) da, Türkiye'de mo-
Batı matematiğinde d eğe ri
neşrettiği
daha
ınate ın atikçi
Bertraııd ' dan
devam ettiren bir bilim
"Quatenion" diye
mantığın yalnız
mantığı
Ayrıca
üzerinde Ingilizce yazdığı "Linear Algebra" adlı eseri.
mantıklarını
ele alan Salih Zeki (1864-1921 ), 1916'da
Paşa
dern matematik hareketini,
tibatlandırıp
ki-
metodu ve felsefeleriyle ilgili tercümeler
Vidinli Tevfik
Türkiye'de riyazi mantık 149 dan ilk defa Ali Sedad
(1857-1900), "Mizanu'I-Ukul"da bahsetmiştir. Eserinin
"Mizan-ı
değeri ,
ya pmıştır .
Salih Zeki'nin ilmi bir zihniyete sahip
termektedir.151
lll. MANTlK ALANINDAKI ÇALIŞMALAR
tığı
ilmin
Orta
cebır
zamanda Darulfünun için de yüksek
ça lışmaları
Vidinli Tevfik, matematik ile felsefe ve
izaha
birisid iı
dereceli okular için matematik, geometri. fizik ve
taraftan yukarda belirttiğimiz bu felsefi akımlar, sadece o
dönemi etkilemekte kalmamış , Cümhuriyet dönemini, hatta günümüzü de etkilemiştir. Bu dü şü n ce akıml arın ı n Türkiye'ye girmelerinden sonra tesirleri sona ermemiş ; varlıklarını , günümüze kadar çeşitli siyasi ve felsefi platformlarda sürdü regelmişlerdir. Dol a yısıyla Türkiye'nin bugünkü siyasi ve fikri arkaplanının bilimsel olarak kamil şe­
kilde değerl e nd iri lebilme s i , lshalat, Tanzimat ve özellikle
de Meşrütiyet döneminin iyice irdelenmesine bağlıdır.
Boole ve Stanley Jerons'un
O "Li-
düzeyde uzlaştırmayı başarmıştır. 150
bu düşünce akımlarından haberdar etHatta o derece ki. onları değerlendirip eleş­
kısmında
ülkemizi
eseri ile de eski vr:: yeniyi ileri
ti rme tavrını dahi gösterebilmişlerdir. Sadece Batı felsefesiyle sınırl ı kalmamışlar, aynı zamanda Doğu {Islam)
felsefesiyle de daha geniş bir şekilde ilgilenmişlerdir. Bu
da gösteriyor ki, dönemin fikir adam ları felsefeyi tek
ilave
fikir
1853'de ilk defa Ingiltere'de Boole tarafından ileri sü-
Sonuç olarak: Me ş rüt iyet dönemi ilim ve fikir adamlarımız Bat ı felsefesini ve filozofl a rını takip edip, Os ma nlı
toplumunu
Tiı rk
hizmet küçümsenemez. Zira o.
Korlaelçi, Pozltivizmin Türkiye'ye Girişi, 276 Ülken Türkiye'de
Çal)daş Düşünce Tarihi, 229
152. Ulken, age, 228.
153. Öner, Tanzimattan Sonra Türkiye'de Ilim ve Mantık Anlnyışı .
ISLAMI ARAŞTIRMALAR DERGISI, CILT : 12, SAYI 2, 1999
151.
48.
175
BAYRAM ALl ÇETINKAYA
terk edilip, meselelerinin yeni bir
dı~ı
anlayış
içinde ele
görülmektedir. Bununla birlikte Avrupa'daki
mantık akımları ,
tı~ından
göstermişlerdir.
etkilerini Türkiye'de de
yazılan mantık kitaplarında ,
Yeni usulde
alın­
çeşitli
Aristo man-
çok, ilimlerdeki metot konusu ele
alınmıştır.
Muhtelitat
"Miyar-ı
min et-Tasdikat" (1881 ),
Sedat" (1877),
Sırrı
Ahmet Cevdet
"Mi'yaru'I-Makal" (1885), A.
Nacim " Mantık Hulasası " (1 888), Mehmet Tevfik "Gayetü'I-Beyan fi llmi'I-Mizan" (1888), Mehmet Nuri "lknıa l- ı
Burhan fi
Tercüman-ı
Hıfzı ' K ısm ­
Mizan" (1890). Ahmet
Öner'e göre, Türkiye'de yazılan mantık kitapları , ilmi kay-
u Tasavvurat min Hulasati'I-Mizan" (1891 ). Ömeı Fevzi
gıyla de~il ,
"Mi'yaru'I-UIGm" (1891 ), Süleyman
genellikle ders
kitapları
çıkmıştır .
pedagojik gayeler öne
olarak
Bunlar
yazıldı~ından
arasında
liseler
için : M. Fazıl'ın "Ilm-i Mantık" (1911 ), Reşat Nuri'nin "Ilmi Mantık" (E. Boirac'dan tercüme-1914) , A~ao~lu Tezer'in
Mantık"ı
(Rabier'den tercüme,
taş basması-
1919) var-
dır.1 54
Mantı~ın
ınenşeinin
izahı
Sosyoloji Okulu'nun
müştür.
Sadık,
Bu
akımın
mantı~ın
ederken
konusunda, Türkiye'de
düşünceleri
taraftarlarından
menşeinin
Durkheim
Z. Gökalp ve N.
oldu~unu
sosyolojik
tarafını
kabul gör-
tutmu ş lardır .
izah
Halil
Ni-
metullah'ın ise. Levi Bruhl tarafında olduğu görülür. 155
Reşat
Nuri'nin Luguet'den
yaptı~ı
"Küçük Man-
tık" tercümesi ile Tezer Hanım ve Hasan Ali Yücel'in "lk-
tifaf suretiyle
Garp
yazdıkları
mantı~ın a
eserler hariç bu son devirde
ait hiçbir tercüme yoktur.
Batı mantığına
gösterilen bu alakasızlık Ülken'e göre, Müslüman Türk
tarihinde sGri
mantığın
ifrat derecesinde suistimal edil-
göre
yayınlanmış mantık
a) Tercüme
şerh l eri
ile
toplanmı ştır:
Şerhler:
ve
mantık anlayışına
eserleri tercüme ve
telifler olmak üzere iki grupta
Ebheri'nin
lsagoji'si,
Ahmet Fuat
" Mi 'yar-ı
Bunlardan
UIGm"
adı
lsagoji'yi
1875'te
ile tercüme, 1890'da
Mahmud b. Hasan Manisevi "Muallim
Muğni' I-Tullab" ;
1891 'de de lzmirli "Mi'yaru'I-Uiüm" adıyla şerh et-
b) Telif Eserler: Mehmet Hilmi "Türkçe Hulasatu'Itasar
(1873), Ahmet Harndi
Mantık"
" Meşrut i yet
Tü rkiye'de
dö-
y e terl i li ği
seviyesi ve
nimsediğimiz
oldu~u
mantık
yeni
düşündürü cüdü r:
kadar
cereyanlarına
"Be-
ilave
ya-
henüz mevcut değildir. Işte bunun içindir ki, likirierin nagidememişizdi r.
kilcisi durumundan ileri
rumunda
olu ş umuz , çalışmaların
fikir zinciri
kalm ası n a
sebep
a ras ınd a
da bir
cereyana mensup olanlar
kurulamamıştır ...
tamamlanarak
Ortaya
geli ş tirilmeyip
Garp kültürüne olan
da
atılan f i kır toh uml a rı
unutulmaya terk
hayranl ığ ın ,
adamlarına karşı
fikir
ferdi
Nakilci du-
ed i lmi ş tir .
o kültür içinde
fazlasıyla
ye ti ş m iş
beslenmesi. kendi
fikir adamlarımızın değerini gölgele ıniştir" 1 58 Bu düş ün celer
şından
sadece
mantık a l a nı
beri izaha
Aynı
bağlamaktadır .
için
çalı ştı~ımız
kaygı
ve
de~il ,
bu
b ö lüınün
ba-
felsefi alan için de ge-
değerlendirmeler .
careyanl a rı
Meş ruti yet
ve temsilcilerini de
Ancak memleketimizdeki felsefi ve ilmi
faaliyetlerin tamamen donuk ve
dura ğan
bir seviyede bu-
iddia etmek de katedilen mesafenin ve gös-
terilen gayretierin inkarı anlamına gelecektir.
BIBLIYOGRAFYA
Adıvar, Adnan, Tarih Boyunca Ilim ve Din, V.
Baskı ,
lstanbul1994.
Afgani, Cemaleddin, Dehriyyuna Reddiye (Natüralizm Eleştirisi), çev: V. Ince, lstanbu l 1997.
mişlerdir.
Mantık"
Ma ntı k"
llrn-i
pabilmemiz için memleketimizde gerekli ilmi bir zemin
lundu~unu
Ahdari'nin Süllem'i ve Gelenbevi'nin Mantığının şerh ve
tercümeleri yapılmıştır.
tespitleri, ilginç
dönemindeki felsefi fikir
Tanzimat'tan sonra Türkiye'de eski
(1892).
konusunda Necati Öner'in eserinin sonuç bölümündeki
çerlidir.
diğini düşündürmektedir. 1 56
sonra
"Hulasa-i
mantık çalışmalarının
olmuş , aynı
Ülken'e göre Salih Zeki'nin "Felsefe-i llmiye" tercümesi,
Tanzimat'tan
nemindeki
şu
Fransız
Paşa
Makal" (1897), Said
(1909). 157
"Sur-i Tatbik-i Mantık" (1928) ... Üniversite için: 1. Hakkı
ızmirli'nin "Felsefe Dersleri" (1914), Ahmed Naim'in "Ilm-i
S ırrı " Mant ık"
Ali lrfan "Medhal-i Mantık" (1 895) , Raşit "Mizanü'I-
"Mantık"
(1876) ve "Muh-
(1879), Kilisli Mehmet Tahir "Zübdetü'l-
Akdemir, Ebamüslim, Mehmet Ali Ayni'nin Düşünce Dünyası,
Ankara 1997.
Akgün, Mehmet, Materyalizmin Türkiye'ye
Girişi
ve lik Etkileri, Ankara 1988.
154. Öner age, 61-62.
155 Öner. age, 109.
156. Ülken, Uyanış Devirlerinde Tercümenin Rolü, 337.
176
157.
Öner, Tanzimattan Sonra Türkiye'de Ilim ve Mantık Anlayışı . \ 7
158. Öner, age, 11 2.
JOURNAL OF ISLAMIC RESEARCH VOL: 12. NO 2. 1999
MEŞRUTI YET DEVRI FELSEFi HAYAT: AKIMLAR, TEMSILCILER, TELIFLER VE TERCÜMELER
Akşin , Sina, Jön Türkler ve Ittihat Terakki, Istanbul
Korlaelçi, Murtaza, Pozitivizmin Türkiye'ye Girişi ,
Istanbul 1986.
1987.
Alt ı nta ş,
Hayrani, Mustafa
Şekip
Tunç, Ankara
Levis, Bernard, Modern Türkiye'nin
Metin Kıratlı , IV. Bask ı , Ankara 1991 .
1989.
Altıntaş ,
Ramazan, "Biyolojik Materyalistelerin Temel
Baskı , Istanbul 1992.
Düşünce",
Okay, M. Orhan, Batı Medaniyeti
Ahmet Mithat Efendi, Ankara 1996.
Ayni, Mehmet Ali, Türk Ahlakçıları, haz: !smail Kara,
11. Baskı , lstanbul1993.
..........................., lik Türk Pozitivist ve Natüralisti
......................... , Islam Tasavvufu Tarihi, sad: H. R.
Ortaylı, llber, Imparatorluğun En Uzun Yüzyılı , lll.
Baskı, lstanbul1995.
Baloğlu , Bülend, "Sebilürreşad Dergisinde Yeni ilm-i
Kelam Tartışmaları ", lzmirli lsmail Hakkı Sempozyumu
(24-25 Kasım 1995), haz: M. Şeker, B. Baloğlu , Ankara
1996.
ve
Pazarlı , Osman , Islam'da Ahlak, ll. Baskı . Istanbul
Giriş,
Ankara
Çağdaşlaşma,
Ankara
Smith, Wilfred Contwell, "Modern Türkiye Dini Bir
Reforma mı Gidiyor?", AÜIFD, sayı: 1, Ankara 1953.
Subaşı , Necdet, Türk Aydının Din Anlıyışı , Istanbul
Birand, Kamıran , Uyanış Devri Felsefesinin Tanzimat'ta Tesirleri, Ankara 1955.
1996.
Şentürk, Recep, Islam Dünyasında Modernleşme
ve Toplumbilim, Istanbul 1996.
Bolay, S. Hayri, Türkiye'de Ruhçu ve Maddeci Görüşün Mücadelesi, IV. Ba skı , Ankara 1995.
Toku, Neşe! , Türkiye'de Anti-Materyalist Felsefe
(Spiritüalizm) -lik Temsilcileri, Istanbul 1996.
..................... .. , Ferit Ka m, Ankara 1988.
Çetinkaya, Bayram Ali, M. Şemseddin Günaltay ve
FikriyiHı, A. Ü. Sosyal Bilimler Ensititüsü Ankara 1994,
(Bas ılmamı ş Master Tezi).
Topaloğlu
Erdem , Hüsameddin, Son Devir Osmanlı DüAhlak, Konya 1996.
şüncesinde
Ergin, Osman, Türk Maarif Tarihi, lstanbul1997, lll.
Baskı ,
ve
Fi-
Ankara 1992.
Tunaya, T. Zafer, Türkiye'nin Siyasi
Hayatında
Ba-
Türköne, Mümtazer, Islamcılığın Doğuşu , Istanbul
1991 .
U l udağ Zekeriyya , Şehbenderzade Filibeli Ahmet
Hilmi ve Spiritüalizm, Ankara 1996.
Ülken. H. Ziya, Türkiye'de Çağdaş Düşünce Tarihi,
lll. Baskı , lstanbul1992.
Hanioğlu , Ş ükrü , Bir Siyasal Düşünür Olarak Dr.
Abdullah Cevdet ve Dönemi, Istanbul 1981 .
.. ................... , Uyanış Devirlerinde Tercümenin
Rolü, lll. Baskı , lstanbul1997.
Kam, Ö. Ferid, Vahdet-i Vücud, sad: Ethem CeAnkara 1994.
becioğlu ,
Arslan, Bizde Felsefenin Kururnlaşması
ve Türk Felsefe Kurumu'nun Tarihi, Ankara 1994.
Kelamcılarına
tılılaşma Hareketleri, Istanbul 1960.
haz: Mehmet
...................... , Dini Felsefi Sohbetler, sad: S. H.
Bolay, VII. Baskı , Ankara 1990.
Islam
........ ... .... ... ...... , Kelam lımine Giriş , ll. Baskı. Istanbul 1985.
Frayer, Hans, lçtimai Nazariyeller Tarihi, (Çev. ve
Ekieri Yazan: Tarih Çağatay),
lll. Baskı, Ankara 1977
(Ekler bölümü).
Esasları ,
Bekir,
lozoflarına Göre Allah'ın Varlığı (lsbat-ı Vacib), VI.
Çubukçu, 1. Agah, Türk Düşünce Tarihinde Felsefe
Hareketleri, Ankara 1986.
Kaynardağ
Öner, Necati, Tanzimat'tan Sonra Türkiye'de Ilim
Ankara 1967.
Mantık Anlayışı,
1980.
Bayrakdar, Mehmet, Din Felsefesine
1997.
Gökalp, Ziya, Türkçülüğün
Kaplan, Ankara 1990.
Karşısında
Beşir Fuad, Istanbul (trz) .
Yananlı, Istanbul 1985.
Berkes, Niyazi, Türkiye'de
1973.
çev:
Mardin, Şerif, Türkiye'de Toplum ve Siyaset, lll.
Yanılgıları , Ilim ve Sanat, sayı: 43, lstanbul1997.
Aydın , Hüseyin, "Osmanlılarda Felsefi
UÜIFD, sayı : 4, c: 4, Bursa 1992.
Doğuşu ,
..................... , Tarihi
Maddeciliğe
Reddiye, IV.
Baskı , Istanbul 1981 .
..................... , "Türkiye'nin M odernleşmesi ve Bu Hareketin Öncüleri Olan Türk Düşünürleri", AÜIFD, Ankara
1963.
ISLAMI ARAŞTI RMALAR DERGISI, CILT : 12, SAYI 2, 1999
177
Download