cep telefonunun sağlığa zararları

advertisement
CEP
TELEFONUNUN
SAĞLIĞA
ZARARLARI...
ÖĞRENCİLERİMİZİ UZAK DURMALARI İÇİN UYARALIM!!
Cep
telefonsuz
hayat
düşünemeyenlere...
Cepteki tehlikenin korkunç boyutu iki bilim adamının
yazdığı 'Tehlikeli Oyuncak' adlı kitap, cep telefonunun
zararlarına ilişkin tehlikenin boyutlarını gözler önüne
serdi.
..
İşte cebimizin madde madde kısa ve uzun vadeli
zararları; 02 Mayıs 2005
"Bilmemek
ayıp
değil,öğrenmemek
ayıp."demiş
atalarımız.
Biz de okuyup inandığımız bu konuyu burada sizlere
aktarıyoruz!
Cep telefonuyla ilgili yeni teknolojilere kulağımızı
kabartmışken, iki bilim adamı keyfimizi kaçırdı. "Tehlikeli
Oyuncak" adlı kitap, cep telefonunun, insan sağlığı
üzerindeki
zararlarına
ilişkin
çarpıcı
araştırma
sonuçlarını, cep telefonu lehine yapılan bilimsel
çalışmaların nasıl fiyasko ile sonuçlandığını ve bilim
adamlarının ilginç itiraflarını içeriyor. İşte cep
telefonunun ortaya çıkaracağı rahatsızlıklar ve ondan
korunma
yöntemleri:
ÖLÜMÜNE
KONUŞUYORUZ
Cep telefonumuz yoksa, varlığımızın da bir anlamının
kalmayacağı günlere doğru koşar adım gidiyoruz. Kısa
sürede elimiz ayağımız zannettiğimiz bu cihaz sayesinde
konuşuyor, yazışıyor, fotoğraf çekiyor, TV izliyor, müzik
dinliyor, tansiyonumuzu ölçüyor, haberdar oluyor,
hesaplarımızı düzenliyor, ödüyor, harcıyor ve daha pek
çok şey yapıyoruz. Kulaklarımızı, cep telefonlarının
muhteşem işlevlerine kabartmışken alın üç yeni gelişme
size:
Uluslararası Kanser Araştırma Ajansı (IARC), cep
telefonlarından ve baz istasyonlarından maruz kalınan
radyo dalgalarını içine alan elektromanyetik alanları,
muhtemel kanserojen içeren 2-B grubuna aldı. Bu bilgi
muğlak
geliyorsa,
işte
daha
anlaşılır
olanı:
İngiltere Radyolojik Koruma Kurulu'ndan: "Cep
telefonları küçük çocuklarda tümör riski yaratıyor."
Bu türden bilgilerden daha çok var; çünkü zaman
ilerliyor ve kullandığımız teknolojinin uzun vadede
görülecek zararları bir bir ortaya çıkmaya başladı. Dünya
iletişim devlerinden AT&T için çalışıp cep telefonunun
zararının olmadığını söyleyen Dr. George Carlo, şirketten
ayrıldıktan sonra yazıp konuşabiliyor ancak: "Laboratuar
deneyleri, cep telefonu radyasyonunun genetik şifre
bozukluklarına
yol
açtığını
göstermiştir."
Medyada arada bir yayınlanan haberler, cep
telefonlarının zararsız olduğu, yapılan araştırmalarda
zararının henüz tam olarak tespit edilemediği yönünde
bilgiler vere dursun; bu harika cihaz sayesinde
sağlığımızın büyük bir tehdit altında olduğu, artık
bilimsel verilerle ve yüksek sesle dillendirilmeye
başlandı. Türkiye'de madalyonun kara yüzü ile ilgili
yayınlanan ilk kitap, geçtiğimiz günlerde okurun
ilgilisine sunuldu. Hay kitap Yayınları'nın çıkardığı
"Tehlikeli Oyuncak" adlı eser, Prof. Dr. Selim Şeker ve
Anıl Korkut tarafından yazıldı. Boğaziçi Üniversitesi,
Elektrik-Elektronik
Mühendisliği
Bölümü'nün
hocalarından Prof. Selim Şeker, 25 yılı aşkın zamandır
elektromanyetik ve bunun insan üzerindeki etkileri
konularında bilimsel çalışmalar yapmış, eserler kaleme
almış bir isim. Anıl Korkut ise moleküler biyoloji, genetik
ve
kimya
okumuş,
halen
Amerika
Colombia
Üniversitesi'nde
genetik
konusunda
doktora
çalışmalarını sürdüren bir bilim adamı. Şeker ve Anıl'ın
bilimsel-akademik bir dile boğulmadan, herkesin
anlayabileceği bir dil ve üslupla kaleme aldıkları kitap,
cep telefonunun sağlığımız üzerindeki zararlarına ilişkin
çarpıcı araştırma sonuçlarını, dehşet verici çelişkileri,
cep telefonu üreticilerinin cep telefonu lehine
destekledikleri bilimsel çalışmaların nasıl fiyasko ile
sonuçlandığını gösteren örnekleri, bilim adamlarının
ilginç itiraflarını içeriyor. Kanserden beyin tümörüne,
yüksek tansiyondan hafıza kaybına, cep telefonunun
kısa ve uzun vadede ortaya çıkan ve çıkması muhtemel
olumsuz etkilerinin anlaşılır bir dille açıklandığı kitapta,
en az zararla gerçekleştirilecek kullanım için, bir kısmını
üst tarafta alıntıladığımız tavsiyelerde bulunuluyor.
Konu ile ilgili görüştüğümüz Prof. Dr. Selim Şeker,
kulağımızın neredeyse içine sokup beynimize bu kadar
yakın tuttuğumuz, elektromanyetik radyasyon yayan
başka bir cihazın olmadığını belirtiyor ve şöyle diyor:
"Diğer aletlerin kullanımında aldığımız zararı, vücut
kendini yenileyerek bertaraf edebiliyor. Oysa cep
telefonunu yoğun kullandığımız için buna fırsat
vermiyoruz. Cep telefonunun kullanımı gün geçtikçe
artıyor. Dolayısıyla daha da bağımlısı oluyoruz ve tehlike
gittikçe
büyüyor."
Prof. Şeker, zaman zaman medyada cep
telefonlarının insan sağlığına zararı olmadığı yönündeki
haberleri nasıl karşıladığı yönündeki sorumuzu, sigara
örneği ile açıklıyor: "1960'larda sigaranın zararlarından
hiç
söz
edilmiyor,
sadece
öksürük
yaptığı
konuşuluyordu. Ama şimdi kanser yaptığını biliyoruz.
Biz sigarada yapılan hatanın cep telefonunda da
yaşanmaması için dikkatli olmamız gerektiğini, zararlı
yanlarıyla ilgili sonuçları ve ihtimalleri belirtip uyarmayı
istiyoruz. Bu teknolojiyi bilinçli kullanmak, çocuklardan
uzak tutmak gerektiğini, bir bilinç oluşturup cep telefonu
üreticilerini, daha az elektromanyetik radyasyon yayan
cihazlar yapmaları için zorlamak gerektiğini söylüyoruz."
Türkiye'de bazı GSM operatörlerinin hazırladığı ve
cep telefonunun sağlığa zararının olmadığını belirttiği
broşürlere, para karşılığında, konu ile ilgili bir tane bile
makalesi olmayan bilim adamlarının imzasının alındığını
belirtiyor Prof. Şeker ve ekliyor: "Bu türden çalışmaları
bağımsız kuruluşlar yapar. Şikayetçi olunan tarafın,
şikayet ile ilgili çalışma yapması etik açıdan ne kadar
doğru olur? Ama medya bu kuruluşlardan büyük
miktarlarda reklam girdisi sağladığı için aleyhte sonuç
veren
çalışmaları
değerlendirmiyor,
lehte
olan
çalışmaları
ön
plana
çıkarıyor."
CEP TELEFONUNDAN KORUNMANIN BASİT YOLLARI:
Cep telefonu görüşmelerini mümkün olduğunca kısa
tutup gereksiz konuşmalardan kaçınmak, yakında sabit
hat
varsa
onu
tercih
etmek.
Acil durumlar hariç çocuklara cep telefonu
kullandırtmamak,
telefonları
onların
yakınında
tutmamak.
Cep telefonu görüşmelerini çocuklardan mümkün
olduğunca
uzakta
yapmak.
Hamilelikte cep telefonunu acil durumlar dışında
kullanmamak,
hamilelik
süresince
evdeki
cep
telefonlarını
kapalı
tutmak.
Cep telefonunu bir kulaklık aracılığıyla kullanmak.
(Bu, zararı bütünüyle önlemez, ancak azaltabilir, çünkü
kulaklıkla
da
radyasyon
beyne
ulaşır)
Konuşma dışında cep telefonunun ekstra özelliklerini
kullanmaktan kaçınmak. (Bir çalar saat, gece boyunca
başucunuzda durarak biyolojik ritminizi altüst edecek
cep
telefonuyla
aynı
işlevi
görecektir)
Kısa bilgi gönderiminde SMS kullanmak.
Cep telefonlarının en savunmasız zamanda
yakalayacağı geceleri cihazı kapatma alışkanlığı
kazanmak.
Cep telefonlarının en çok radyasyon yaydığı
zamanlar, telefon çaldığı ve çevirdiğiniz numaranın
bağlandığı anlardır. Bu sırada telefonu baş bölgesinden
uzakta tutmak. (Gelen çağrıyı açtıktan veya karşı taraf
görüşmeye açtıktan 1-2 saniye sonra cihazı kulağa
götürmek
daha
güvenlidir)
Asansör ve otomobil gibi dar ve kapalı alanlarda cep
telefonu ile görüşme yapmamak. (Cihaz çekmediği için
görüşmenin gerçekleşmesi baz istasyonun daha fazla
elektromanyetik
radyasyon
iletmesini
gerektirir)
Baz istasyonları ve taşıma hatlarını, okul, kreş,
hastane ve huzurevi gibi alanların uzağında kurmak.
(Radyasyondan en çok zararı çocuklar, hamileler ve
yaşlılar
görür)
SAR değeri daha düşük cihazı tercih etmek daha az
radyasyona maruz kalmak demek. SAR değeri düşük
cep
telefonlarını
tercih
etmek.
Harici antenli cep telefonlarını tercih etmek.
Cep
telefonunu
gün
içinde
vücudunuzdan
olabildiğince uzakta, çantada; çantanız yoksa, en dış
cebinizde
taşımak.
Cep telefonlarını elektromanyetik fren sistemli
taşıtlarda, petrol istasyonlarında ve hastanelerde
kullanmamak.
Cep telefonunu kalp, beyin ve cinsel organlara yakın
bir
yerde
taşımamak.
Yakınınızda bulunan baz istasyonunu kaldırtmak ve
servis yetkililerine, istasyonları için sağlığı tehdit
etmeyecek yerler seçme konusunda sorumluluklarını
hatırlatmak.
Cep
telefonunun
bir
organımız
olduğunu
zannetmemek, hayatı cep telefonu olmadan idare
etmenin yollarını aramak, mümkün mertebe klasik
iletişim
araçlarını
kullanmak.
Kısa
vadeli
zararları
(24
saat)
Görüş
alanında
daralma.
Kalp
pilinin
bozulma
riski.
Yoğun
stres
ve
yorgunluk
hissi.
Konsantrasyon
ve
dikkat
bozulması.
Kulak
çınlaması
ve
kulaklarda
ısınma.
İşitmede
geçici
aksaklıklar
oluşması.
Baş
ağrıları
ve
sersemleme.
Uzun
vadeli
zararları
(10
yıl)
Genetik
yapının
bozulması.
Beyaz
kan
hücresi
(lenfoma)
kanseri.
Kan
beyin
bariyerinin
zedelenmesi.
Kalp
rahatsızlıkları.
Hafıza
zayıflaması
ve
beyin
tümörü
riski.
Kalıcı
işitme
bozuklukları.
Embriyo
gelişiminin
zarar
görmesi.
Kadınlarda
düşük
riskinin
artması.
Kan
hücrelerinin
bozulması.
Bağışıklık
sisteminin
bozulması.
Yüksek
tansiyon.
Sperm
sayısının
azalması.
Cilt
kanseri.
Cep
telefonu
ithalatı
2
milyar
dolara
dayandı...
Bu yıl 6 milyon adet
cihazın
ithal
edilmesinin beklendiği cep telefonu pazarının büyüklüğü
2 milyar dolara dayandı. Cari açıkta önemli bir rolü olan
sektörde, yüzde 20'lere varan kayıt dışılık da devletin
trilyonlarca lira vergi kaybına yol açıyor.

Yılmaz
YILDIZ
/
İSTANBUL
Yüzde 20-25'i kayıt dışı olan cep telefonu ithalatının
ulaştığı rakam ürkütücü boyutlara çıktı. Tamamen
ithalata dayalı olan sektörde yıllık tüketim 6 milyon adet,
toplam pazar büyüklüğü de yaklaşık 2 milyar dolara
yükseldi. Cari açığın oluşmasındaki en önemli
kalemlerden biri olarak gösterilen cep telefonu
ithalatında, 20-25'lere varan kayıtdışılık nedeniyle de
yıllık 125 trilyon liralık bir vergi kaybının oluştuğu
belirtiliyor.
2001 krizinden sonra küçülme gösteren sektörde 2003
yılı ile birlikte yüzde 15'lik bir büyüme oranına ulaşıldı.
Genpa Pazarlama Müdürü Berna Akyüzöğüt, 2004 yılında
cep telefonu cihazı ithalatının 6 milyon adet olarak
tahmin edildiğini söyledi.
Bu rakam içerisinde yüzde 15-20'si kaçak, yüzde 10-15
paralel ticaret olmak üzere toplamda kaçak ve paralelin
yüzde 30'lara çıktığını belirten Akyüzöğüt, "Toplam
pazar
büyüklüğünün
1,5
milyar
euro
olarak
gerçekleşmesini bekliyoruz" dedi.
Yüksek vergi kayıt dışını körüklüyor
Cep telefonu alımında yüzde 6,75'i Özel Tüketim Vergisi,
yüzde 18'i Katma Değer Vergisi olmak üzere toplam
yüzde 25 vergi alındığına dikkat çeken Akyüzöğüt, "Bu
oranların yüksek olması kaçakçılığın artmasına yol
açıyor. Tüketici açısından 150 euroluk cihazı 100-120
euroya almak çok cazip. Ekonomik koşulları bizimki gibi
bir ülkeden bahsediyorsak bu çok daha kolay hale
geliyor. Yüzde 25'lik fark 400 euroluk bir cihazda 100
euro haline geliyor. 100 euro ise neredeyse başka bir
cihaz parası" diye konuştu.
Kayıt dışının faturası 125 trilyon!
Sektörde faaliyet gösteren 10 bin civarında perakendeci
ve bayinin yaklaşık olarak bin 500'ü yasal olarak kayıtlı,
8 bin 500'ü ise kayıtsız. Yüksek vergiden kaçmak için
cihaz parçaları monte edilmemiş biçimde ayrı ayrı ithal
ediliyor. İstanbul Ticaret Odası'nın araştırmasına göre
pazara giren yıllık yaklaşık 1 milyon kaçak cihazın
devlete faturası 125 trilyon lira.
47 firmanın ithalat yaptığı, 5 ana üreticinin, 3 operatörün
ve 10 bin satıcı bayiinin bulunduğu Türkiye GSM
pazarındaki kayıtdışı cironun boyutu yaklaşık 250 milyon
euro. Bir telefonda 100 milyon liradan başlayıp 300
milyon liraya ulaşabilen kayıtdışılıktan kaynaklanan
indirim, tüketiciyi kaçak telefona yöneltmeye yetebiliyor.
Üstelik bu seçimi yapan yalnızca dar gelirli olmuyor.
Refah düzeyleri ve alım gücü çok yüksek tüketiciler bile
bayilerden kaçak cihaz isteyebiliyor.
Hiç değilse montajını yapalım
Sektördeki distribütör firmalardan edinilen bilgilere göre,
cep telefonu penetrasyon (kullanım oranı) açısından
karşılaştırma yapıldığında Avrupa ülkelerine göre çok
önemli bir pazar konumunda olan Türkiye'de yaklaşık 20
milyon cep telefonu abonesi bulunuyor. Ortalama 2-3
yılda bir telefonların yenilendiği dikkate alındığında
bugüne kadar 50 milyondan fazla cep telefonu ithal
edilmiş olduğu belirtiliyor. Sektörde ithalatçı konumunda
olan firmaların ve Vestel, Arçelik gibi teknoloji
devlerinin, Tayvan, Malezya gibi en azından montaj için
birer tesis kurması halinde, tamamen ithalatçı olan
Türkiye'nin, başta Türk Cumhuriyetleri olmak üzere
Ortadoğu ve Afrika ülkelerine yönelik ihracat da
gerçekleştirilebileceği kaydediliyor. Bu konuda en büyük
görevin ise gerekli teşvik ve yol göstericilik açısından
hükümete düştüğü vurgulanıyor.
Operatörler
Turkcell
Telsim
Aria
Aycell
Bilinmeyen
TOPLAM
Bayi sayısı
800
500
300
60
8.500
10.000
(Kaynak- Yeni şafak 26 Eylül 2004)
BAZ İSTASYONLARI VE SAĞLIĞA
ZARARLARI!
Hazırlayan; Müstakil Tüketiciler Birliği
Baz istasyonu nedir ?
Baz istasyonları, GSM. iletişimin
kapsama alanını genişletmek için bina
çatılarına kurulan, genellikle beyaz
renkli ve kutu şeklinde, 4 metre
boyunda, iki çubuk antenle bir çanak
antenden oluşan ve mikrodalga yayan cihazlardır.
Mikrodalga, dalga boyu 0.1-100 cm., frekansı 0.3-300
gigahertz (Ghz) (10’ Hz=1 Ghz) olan elektromanyetik
dalgalardır.
Çubuk antenler mikrodalgaları toplayıp çanak antenlere
verir ve bu dalgalar çanak anten aracılığıyla 16 farklı
frekanstan ve UHF (ultra-high frequency) üzerinden
yayınlanır.
Baz istasyonlarının çevreye zararları
Vücudumuzdaki manyetik alanlar, doğal çevremizdeki
yerkürenin manyetik alanı ile uyum içerisindedir. Baz
istasyonlarının çevresinde elektromanyetik alan
oluşmaktadır ve oluşan bu elektromanyetik alanın insan
vücudundaki ve doğal çevredeki elektromanyetik
alandan fazla olması sebebiyle mevcut uyum bozulur.
Bu da, elektromanyetik kirlilik adı verilen bir tür çevre
kirliliğine neden olur.
Baz istasyonlarının sağlığa zararları:
-Baz
istasyonları tarafından da yayınlanabilen
mikrodalgaların dokulara iki temel etkisi bulunmaktadır:
-Mikrodalga dokuları ısıtır. (termal etki)
-Mikrodalga hücrelerin kimyasını bozar (termal olmayan
ya da kimyasal etki)
-Mikrodalgaların özellikle ikinci etkisi,yani hücrelerin
kimyasını bozarak oluşturduğu etki insan sağlığı
açısından önem taşımaktadır. Yapılan araştırmalarda
hücrelerin -kimyasal etkiye maruz kalması ile şu
sonuçların meydana gelebileceği saptanmıştır:
-Hücrelerde büyük moleküllerin (proteinler vb.) deforme
oluşu.
-Hücre zarlarının birbirine yapışması.
-Hücre zarlarında delikler açılması (elektro-porasyon)
-Ca-ATPaz ve Na-K-ATPaz enzimlerinin bozulması
sonucu hücre dışına Ca”, Na’ ve K’ kaçışı.
-Sinir zarlarının bozuluşu: Sinir zarlarının bozulması ile
REM uykusu adı verilen rüya görmenin azalışı, EEG
değişimleri, uykusuzluk, sinirlilik, unutkanlık,
depresyon, başağrısı, başdönmesi, Alzheimer,
Parkinson, Multipl Skleroz gibi dejeneratif beyin
hastalıkları meydana gelir.
-Hücre enzimlerinde bozulmalar.
-DNA tahribi
Mikro dalgaların kanser yapıcı etkisi:
Mikro dalgaların kanser ile ilişkisi üç şekilde
mümkündür: Mikrodal ganın kendisinin kanseri
oluşturması, kanser yapıcı maddelerin hücreye girişini
kolaylaştırması veya mevcut kanserli ortamın
yaygınlaşmasını hızlandırması.
Mikro dalga, DNA’yı onararak kanseri engelleyen
melatonini azaltmakta ve dolayısıyla
vücudun bağışıklık sistemi zayıflamaktadır. Sonuçta
mikrodalgalar nedeniyle lösemi, beyin tümörü, lenfom
(lenf bezi kanseri), ben kanseri, erbezi tümörü, çocukluk
kanserleri meydana gelmektedir.
Mikrodalgaların göze zararları:
Tavşanlar üzerinde yapılan araştırmalarda
mikrodalgalar nedeniyle göz merceğinin
bulanması (perde veya katarakt), göz saydam
tabakasının (kornea) bulanması, renkli
tabaka (iris) iltihabı, gözdibi (retina)
harabiyeti meydana geldiği tespit edilmiştir.
Mikrodalgaların kulağa zararları: 20
mJ/cm3’ten daha düşük dozda darbeli
mikrodalga enerjileri bile kulak çınlamasına
ve işitme kaybına yol açmaktadır.
Mikrodalgaların cinsel yaşama etkileri: Deney hayvanları
üzerinde yapılan çalışmalarda erbezlerindeki hücrelerin
ölmesi sonucu kısırlık, mutant yavruların doğması,
dölütün dölyatağında ölmesi, adet bozuklukları, östrojen
artışı nedeniyle gebeliğin tehlikeye girmesi, düşüklerin
artması tespit edilmiştir. Mikrodalgaya maruz kalan fizik
tedavi teknisyenlerinde yukarıdaki rahatsızlıklar tespit
edilmiştir.
Mikrodalgaların bağışıklık sistemine zararları:
Mikrodalgaların vücuttaki T8 lenfositlerini ve doğal
öldürücü (natural killer) lenfositlerini azalttığı, antikorları
azalttığı ve dolayısıyla bağışıklık sisteminin çöktüğü
artık tıbbi bir gerçekliktir.
Mikrodalgaların kana zararları: Mikrodalgalar kan
hücrelerini (alyuvar, akyuvar, pıhtı oluşturucu pulcuklar)
azaltır, kanın kimyasını bozar, beyin ve kan için çok
önem taşıyan bir enzim olan asetilkolin esterazı azaltır.
Bu enzimin azalması ölüme yola açar.
Kronik düşük doz mikrodalgaların kanser yaptığına
ilişkin birçok yayın vardır.
Baz istasyonlarına bağlı kanserler, istasyona yakın
birçok meskende yıllar sonra birden patlak verecek,
adeta o bölgede bir kanser salgını olacaktır. Çevre
etkenlerine bağlı kanserler hemen değil, yıllar sonra
başlar. Sigara ve alkol, yıllarca içildikten sonra kanser
yapmaktadır. Asbestin ( amyant ) akciğer, akciğer zarı ve
periton kanseri yaptığı çok geç, ancak 1970' de anlaşıldı;
tüm önlemler o tarihten itibaren alındıysa da, asbestin
neden olduğu kanserler 2020' ye kadar devam edecektir.
Örneğin, Japonya' da atom bombası atılışından 7-10 yıl
sonra kanserler artmaya başlamıştır.
Ulaştırma Bakanlığı, meskun mahallere ve özellikle de
okul, hastane gibi
kurumlara baz istasyonu kurulmasına izin vererek
vatandaşlarımızı, önümüzdeki
10 yıl için kobay olarak kullanmakta ve ortaya
vatandaşlarımızın hayatlarının
konulduğu bir kumar oynanmaktadır.
Yapılan ölçümler sonucunda, baz istasyonunun limit
değerleri aşmadığı tespit edilmiş olsa bile, bu çok
sağlam bir bilgi olmayacaktır. Şöyle ki; yanlış yer seçimi
ve hatalı yerleşim ile verilen limit değerlerin aşılması
sözkonusudur. Baz istasyonu anteninin ana hüzmesinin
ne yöne baktığı ve yansımalar durumu oldukça
değiştirebilmektedir. Tek yönlü yayınlarda mikrodalgalar
dar bir hüzme şeklinde gönderilir, hüzme daraldıkça güç
artar, dar hüzme çevredeki yakın binalardan ya da
balkonlardan yansıdığında ve telefon görüşmeleri
çoğaldıkça bu değer artacaktır.
Tüm bu açıklamalarımız sonucunda mevcut
yönetmeliğin insan sağlığını koruyucu hükümler
getirmediği rahatlıkla söylenebilir. Bu yönetmeliğin
yürürlüğe girmesinin ardından kamu sağılığına önem
vererek çalışma yürüten İstanbul İl Mahalli Çevre Kurulu
ilginç bir olaya imza atarak bu konu ile ilgili bir kararını
Resmi Gazetede yayınlattı.
Bütün bu önerilerimizin yerine getirilmesi de esasen
insan sağlığının korunması anlamında yeterli güvenceyi
sağlayamayabilir. Bu nedenle sonuç olarak binlerce baz
istasyonu içinde yaşayan bir ülke olmaktansa baz
istasyonlarının insan yerleşiminin olmadığı mekanlara
kurulması yönünde yasal düzenleme yapılmalı ve insan
yaşamının söz konusu olduğu yerlere baz istasyonu
kurulması yasaklanmalıdır.
Download