Ocak 2016 - Çakabey Okulları

advertisement
ÖZEL ÇAKABEY OKULLARI
GÖZLEMEVİ BÜLTENİ OCAK 2016
HAZIRLAYAN: OĞUZHAN KÖSE - BİLİM VE YARATICILIK PROGRAMLARI KOORDİNATÖRÜ
Çakabey Gözlemevi olarak derin-uzay.org sitesi ile yapmış olduğumuz mutabakatla bundan sonra Gözlemevi Bültenimiz sizlerle derin-uzay.org sitesinden seçtiğimiz haberler ile karşınızda olacak. Haberlerin seçilip sizlere ulaşmasında Ege Üniversitesi Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümünden Yüksek Astronom Oğuzhan Köse’nin yanı sıra,
Özel Çakabey Okulları Anadolu Lisesi öğrencilerinden oluşan Çakabey Astronomi Topluluğu (ÇAT) payı olacaktır.
Bülten dışında önemli anlık gökbilim haberlerinin paylaşımı sitemizin duyuru bölümü ile gerçekleşecek olup ayrıca
önemli görsel gök olaylarının dışında NASA, ESA ve ESO gibi merkezlerin paylaşmış olduğu görüntüler okulumuzdaki katlarda bulunun... ekranlarından izlenebilecektir. Yayınlanacak olan bazı Gözlemevi Bültenlerinde ödüllü sorular olacaktır.
Gökyüzünün açık olması dileği ile,
Oğuzhan KÖSE
Özel Çakabey Okulları Bilim ve Yaratıcılık Programları Koordinatörü
Sıcak, kocaman bir yıldızdan gelen rüzgarlar tarafından şişirilen bu evrensel balon devasa boyutlardadır.
3
Mars’ın da Satürn
gibi halkası olabilir
Bilim insanları, Mars’ın uydusunun parçalara ayrılıp
etrafında Satürn’ünkine benzer bir halka şekline bürünebileceğini öngörüyor.
‘Nature Geosciences’ta yayınlanan makaleye göre, bilim insanları Mars’ın yer çekimi kuvvetinin uydusu Phobos’u yavaş yavaş
parçaladığını bildirdi.
Bilgisayar yardımıyla yapılan modellemeden yararlanan araştırmacılar, uydunun parçalarının uzayda yok olmayıp Mars’ın
etrafında Satürn’ünkine benzer bir halka ortaya çıkarabileceğini belirtti.
Bilim insanları, uydunun zayıf ve hasarlı materyal yapısı sebebiyle halka şekline 20 ila 40 milyon yılda dönüşebileceğini ifade
etti. Phobos’un yüzeyinde keşfettikleri yeni şekilleri inceleyen
bilim insanları, gördükleri çukurların, Mars’a çarpıp ardından
uydunun üstüne sıçrayan materyaller sonucunda oluştuğunu
da bildirdi.
Araştırmacılar, Phobos’un yüzeyindeki çukurların Mars’ın çekim kuvvetinden kaynaklandığını düşünüyor. Her yüzyılda bir
Mars’a 2 metre daha yaklaşan Phobos, güneş sisteminde, gezegenine en yakın konumunda bulunan uydu olma özelliğini
taşıyor.
Bilim insanları, Phobos’tan kopan büyük parçaların Mars yüzeyinde kraterler yaratabileceği öngörüsünde bulunuyor.
ÇAKABEY GÖZLEMEVİ BÜLTENİ - OCAK 2016
4
Güneş, doğduğu günden itibaren sıcaklığı yavaş ama emin adımlarla
ilerleyen bir yıldızdır. Doğduğu zamandan bu yana geçen 4.6 milyar yıl
içinde sıcaklığı ortalama 6000 C’lerde seyretmektedir.
Fakat nükleer yakıtı bitip ömrünün sonuna geldiği zaman -bu süre
yapılan araştırmalar sonucu yaklaşık 5 milyar olarak hesaplanmıştırGüneş’in sıcaklığının 30 kat artacağı, yani yaklaşık 180.000 C olacağı düşünülmektedir. Bu aşamadan sonra Güneş, her orta kütleli yıldız gibi bir
beyaz cüceye bürünecektir.
Oluşturulan bilgisayar simülasyonlarına göre bir yıldız bundan daha sıcakta olabilir. Bugüne kadar keşfedilmiş evrende bilinen en sıcak ölen
yıldızın yüzey sıcaklığı yaklaşık 200.000 C olarak ölçülmüştür.
Kaynak: ESO/L. Calçada
GALAKSİMİZDEKİ EN
SICAK YILDIZ KEŞFEDİLDİ
Tübingen ve Potsdam Üniversitelerinden astronomlar yaptıkları açıklamada Samanyolu Galaksisi’nde bulunup şimdiye kadar bilinen en sıcağı
olan bir beyaz cüce keşfettiklerini duyurdular.
Samanyolu Galaksisi’nin dış bölgelerinde bulunan bu yıldızın sıcaklığı
yaklaşık 250.000 C. Yapılan açıklama göre yıldız daha yeni yeni soğuma
evresine giriyor.
Hubble Uzay Teleskopu ile yapılan ultraviyole spektrum ölçümleri sonucu araştırmacılar yeni keşfedilen beyaz cücen 250.000 C sıcaklığında
olduğunu belirlediler. Bir yıldızın yaşamı boyunca bu denli yüksek sıcaklığa erişebilmesi için Güneş’ten yaklaşık 5 kat daha ağır olması gerekmektedir.
Astronomları şaşırtan şey bu beyaz cücenin sıcaklığının yüksekliği değil,
cücenin çoktan soğuma sürecine girmesi. Bunun anlamı ise bu beyaz
cücenin yaklaşık 1000 yıl önce yüzey sıcaklığının 400.000 C dolaylarında
olmasıdır.
Adına resmi olarak RX J0439.8-6809 denilen beyaz cüce, ilk kez 20 yıl
önce keşfedildi ve Hubble Uzay Teleskobu’ndan alınan verilere bakılacak olursa büyük bir hızla uzaklaşmakta.
Samanyolu Galaksisi’nin dış bölgelerinde yer alan cüce saniyede 220 km
hızla yol alıyor.
Göreceli olarak düşük kütleli yıldızlar -tıpkı Güneş’imiz gibi- yaşamlarının
sonlarına doğru gerçekten çok sıcak hale gelirler.
ÇAKABEY GÖZLEMEVİ BÜLTENİ - OCAK 2016
5
YILDIZ BALONU
NEBULASI
Sharpless 2-308 olarak kataloglanmış olan bu balon, Büyükköpek takımyıldızından yaklaşık 5200 ışık yılı uzaklığa
uzanır ve gökyüzünde bir dolunaydan çok daha fazla yer
kaplar.
Bu da tahminen 60 ışık yılı çapında bir uzaklığa karşılık gelir. Balonu yaratan bu koca yıldız, bulutsunun merkezinin
yakınlarındaki parlak olan Wolf-Rayet yıldızıdır.
Wolf-Rayet yıldızı Güneş’in kütlesinin 20 katı üzerinde bir
kütleye sahip ve kısaca büyük kütleli yıldız evriminin süpernova öncesi evresinde olduğu düşünülüyor. Wolf-Rayet yıldızından gelen hızlı rüzgarlar bu balon şeklindeki bulutsuyu oluştururken yıldız evriminin önceki evresinden kalma
daha yavaş hareket eden malzemeleri de süpürürler. Bu
rüzgardan savrulmuş nebula yaklaşık 70.000 yaşındadır.
Bu engin resimdeki göreceli olarak belirsiz olan salım üzerinde, maviyle gösterilmiş iyonlaşmış oksijen atomları baskınlık kurmuş.
ÇAKABEY GÖZLEMEVİ BÜLTENİ - OCAK 2016
6
NEPTÜN BENZERİ
YENİ BİR GEZEGEN
KEŞFEDİLDİ
Daha sonra edinilen bilgilere göre bu ışıkların Neptün benzeri bir ötezegenden
geldiği anlaşıldı. Tıpkı Neptün gibi mavi bir rengi olduğu düşünülen bu gezegen
bize yaklaşık 100 ışık yılı uzaklıkta.
Eğer ötegezegen olduğundan şüphelenilen bir gök cismi, yörüngesinde döndüğü yıldızın önünden geçerse; yıldızın üzerine çok düşük bile olsa bir gölge etkisi
yaratır. Bu etkiten dolayıda ışığın dalga boylarında biraz değişme oluşur.
Bir sanatçı gözünden Neptün benzeri ötegezegen GJ 3470b ve yörüngesinde
döndüğü kırmızı cüce yıldızı. Kaynak: NAOJ
Yani yıldızdan bize doğru gelen ışıkta küçücük bir azalma olur. Bundan faydalanan astronomlar ışığında dalga boyları üzerinde yaptıkları spektrum ölçümleri
sonucu ötegezegen adayının yaklaşık boyutlarını saptayabilirler.
Yine ışık spektrumu üzerinde araştırmalar yapan astronomlar, gezegen atmosferinin içeriğini veya gezegenin kompozisyonunu anlayabilirler.
Dünya’dan yaklaşık 4 kat büyük olup adına resmi olarak GJ 3470b denilen ötegezegen, Rayleigh Saçılması incelenerek keşfedilmiş en küçük ötegezegen ünvanını kazanmıştır.
Yapılan araştırmalara göre bol miktarda bulutlu ve hidrojen bakımından zengin
bir atmosferi olduğu düşünülen gezegenin mavi ışık yayması buna bağlanmıştır.
Gerçekten de GJ 3470b gezegeninde gökyüzü mavidir. Gezegen hakkında daha
ilginç olan ise yörüngesinde döndüğü yıldızın adına GJ 3470 denilen bir kırmızı
cüce olmasıdır.
ÇAKABEY GÖZLEMEVİ BÜLTENİ - OCAK 2016
7
Göktaşı ilk bulanın
olacak
ABD Başkanı Obama, göktaşı madenciliğinin özelleştirilmesini ve şirketlerin devletten uzmanlık hizmetinin
yanı sıra teşvik almasını öngören yasayı onayladı. Özel
şirketler gök cisimlerinden çıkaracakları doğal kaynakların mülkiyet ve kullanım hakkına sahip olacak.
ABD Başkanı Barack Obama, ABD vatandaşlarına ve ülkede kayıtlı özel şirketlere göktaşı madenciliğinden elde edilecek kaynakların özel mülkiyeti ile kullanımı hakkını güvence altına alan
ve uzayın ticari keşfi için teşvik sağlayan yasayı onayladı.
Ticari Uzay Faaliyetleri Rekabet Kanunu (H.R. 2262) adı verilen
yasaya göre, ABD hükümeti kuracağı komisyonlar ve Ulaştırma Bakanlığı vasıtasıyla göktaşı madenciliğini aktif bir şekilde
destekleyecek. Bakanlık nezdinde kurulacak uzman ekipler,
söz konusu şirketlerin madencilik yöntemlerini iyileştirme ve
giderleri en aza indirgeme adına raporlar sunacak.
Yasada yer verilen ‘uzay kaynakları’ terimi, göktaşlarında bulunan platin gibi nadir ve pahalı madenlerin yanı sıra, karbon
veya su kaynaklarını da kapsıyor. Yani herhangi bir gökcisminde bulunacak kaynaklar, özel şirketler tarafından ‘ilk bulanındır’
mantığı esas alınarak çıkarılıp kullanılabilecek ya da Dünya’ya
geri taşınıp satılabilecek.
‘Yeni bir sanayi kolu’
Yasanın hazırlayıcıları arasında öne çıkanlardan biri olan Texas eyaleti Cumhuriyetçi
parti milletvekillerinden Lamar Smith, yasanın önemini şöyle anlatıyor:
“Güneş Sistemi’mizin doğal kaynakları, insanlığın faaliyetleri açısından büyük bir potansiyele sahip. ABD’li ticari uzay şirketleri bu yönde ciddi yatırımlar yapıyor. Bu yasa
yeni bir sanayi kolu ve gelecek neslin girişimcileri için rehber olacak.”
ABD merkezli uzay madenciliği şirketleri de kendilerine sağlanan avantajdan oldukça memnun. Planetary Resources adlı göktaşı maden şirketi yönetim kurulu başkanı
Eric Anderson, “Bu, tarihteki en önemli mülkiyet hakkı kanunudur. Tarihe yön veren
büyük ekonomilerin kuruluşuna benzer bir destek çerçevesi sunan bu yasayla uzay
çalışmaları bambaşka bir boyut kazanacak” dedi.
Şirketin kurucusu Peter Diamandis ise, “Bundan yüz yıl sonra insanlar bu günü bir
dönüm noktası olarak hatırlayacak” diye konuştu.
ÇAKABEY GÖZLEMEVİ BÜLTENİ - OCAK 2016
8
Dünya’daki madencilikten farkı ne?
Ay’ın sahibi kim?
Göktaşı kârlı bir sektör
Göktaşlarındaki madenler, Dünya’daki nadir elementlerin en yoğun ve saf
hâllerinde bulunabiliyor. Ayrıca Yerküre
üzerindeki madencilik faaliyetleri, bulunduğu sınırlar içindeki ülkenin yasal denetimi altında yapılabiliyor. Özel şirketler
Aralarında Türkiye’nin de olduğu 102 ülkenin imzasıyla kabul edilen Birleşmiş
Milletler’in 1967 tarihli anlaşmasına göre
Dış Uzay’ın keşfi ve kullanımı tüm ülkelerin çıkarına olmalıdır. Tüm ülkeler bu konuda prensip olarak özgür ve eşit haklara
Bingöl’ün Sarıçiçek köyüne 2 Eylül’de düşen göktaşının parçalarına yurtdışındaki
bilim kurumları tarafından verilen yüksek
fiyatlar, Türkiye’ye sektördeki kârı ispatladı. Sarıçiçek köylüleri günlerce göktaşı
parçaları arayarak gramını 15-60 ABD Do-
madenlerin süreli kullanım hakkını alsalar
bile, tüm masrafları üstlenip ayrıca ülkelere ödeme de yapmak zorundalar.
sahipler.
ları arası fiyatlarla satmış, bazı şanslı kişiler borçlarını ödeyip üstüne araba alacak
kadar gelir elde etmişti.
Gök cisimlerinin hiçbir ‘meşru sahibi’ olmadığı için, şirketler normalde ülkelere
verdikleri bu payı da kâra çevirmiş olacaklar. Bu ticari modelin önündeki en büyük
engel, teknik kapasite ve uzmanlık gibi
sabit giderlerin eşiğinin çok yüksek olmasıydı. ABD hükümeti bu kararıyla, özel
şirketleri çok büyük bir yükten kurtarmış
ve diğer ülkelerin şirketlerine kıyasla uzay
yarışında ileriye taşımış oluyor.
Hiçbir birey ya da ülke, uzay cisimlerinin
mülkiyeti üzerine hak iddia edemez. Bu
cisimlerde kitle imha silahı barındırmak
da uluslararası hukuka aykırıdır. Ayrıca
Dünya’nın uydusu Ay üzerindeki tüm faaliyetler de barışçıl olmak zorundadır.
Söz konusu gelirin vergilendirilmesi tartışma konusu olmuş, o zamanki Maliye
Bakanı Mehmet Şimşek bireysel arama ve
satış faaliyetlerinden vergi alınmayacağını açıklamıştı.
Ülkeler, bu maddelerin tartışmaya açık
olmasını gerektirecek bir durumla henüz
karşılaşmadı. Bazı özel kurumlar zaman
zaman ‘Ay’dan toprak satmak’ ya da ‘yıldızlara isminizi vermek gibi para karşılığı
hizmetler teklif etseler de bu tip aktiviteler hiçbir yasal organ tarafından kabul
görmüyor.
ÇAKABEY GÖZLEMEVİ BÜLTENİ - OCAK 2016
9
ÜNLÜ
ASTRONOMLAR
İnsanlık tarihi boyunca astronomlar gözlerini gökyüzüne çevirip evrende
gördüklerinin ne olduğunu anlamak için mücadele ettiler. Geçmişte kalan
Bir başka antik yunan astronom ve matematikçi Claudius Ptolemy ya da diğer
adıyla Batlamyus (MS 90-168) astronomide yeni model geliştirdi. O’na göre tüm
gezegenler, Güneş hatta tüm yıldızlar Dünya’nın çevresinde dönüyorlardı. “Ptolemaic sistemi” adı verilen bu ilginç model yüzyıllar boyunca gerçek olarak kabullenildi.
Batılı insanların “Azophi” olarak bildiği İranlı astronom Abd al-Rahman al-Sufi ya
da diğer adıyla Abdurrahman el-sufi (903-986), ilk kez Samanyolu Galaksisi dışında bir yıldızlar topluluğunu keşfetti. Daha sonra adı Andromeda olacak galaksiydi
keşfettiği.
ve yüzyıllar boyunca herkes tarafından inanılan evrenin jeosantrik olduğu
inanışı -evrenin merkezinde Dünya vardır- bunun tam tersini yani, günümüzde evrenin genişleyen bir yapısını olduğunu ve galaksimizin, evrende
bulunan milyarlarca galaksiden biri olduğunu anlamamıza yol gösterdi. Bu
yazıda astronomi biliminin antik çağından modern çağına kadar ünlü astronomlarını ve bu astronomların bazı başarılarını içeren kısa yaşam özetlerini paylaşacağız.
Hemen hemen tüm insanların Dünya’nın düz olduğu inancını benimsedi
dönemlerde Yunan matematikçi, astronom ve coğrafyacıEratosthenes ya
da diğer adıyla Eratosten(M.Ö. 276-195) Dünya’nın yuvarlak olduğunu
savundu ve çapını ölçebilmek içinGüneş’i kullandı. Ölçümleri sonucunda
39.690 km lik bir çap buldu. (Bu Dünya’nın gerçek çapından sadece 340 km
daha azdı)
Nicolaus Copernicus Kaynak: Public Domain
16.yy Polonyasında, Nicolaus Copernicus ya da diğer adıylaKopernik (1473-1543),
astronomide çığır açacak bir model geliştirdi. “Kopernik Teorisi” adı verilen modele
göre bundan önceki yüzyıllarda Dünya’nın evrenin merkezi olduğu inanışının tersine, Dünya ve diğer tüm gök cisimlerinin Güneş’in çevresinde olduğunu varsayıldı.
Jeosantrik modelin tam tersi ve adına “Heliosentrik” denilen bu model tam olarak
doğru olmasa da günümüz astronomisinde kullanılan güneş sistemi modelinin temelini oluşturdu. Kopernik’in bu modelde en büyük hatası yörüngeleri eliptik yerine tamamen dairesel olarak düşünmesiydi.
Ptolemaic Sistemi adı verilen modele göre herşey Dünya çevresinde
dönüyordu. Kaynak: Bartolomeu Velho, Public Domain
ÇAKABEY GÖZLEMEVİ BÜLTENİ - OCAK 2016
10
Johannes Kepler (1571-1630) ve Danimarkalı astronom Tycho Brahe, gezegenlerin
yörüngelerinin detaylı ölçümlerini yaparak Güneş çevresinde dairesel değil de eliptik
bir yörüngede döndüklerini keşfettiler. Kepler bunu günümüzde bile astronomların
kullandıkları üç yasa ile hesapladı. “Kepler yasaları” adı verilen bu yasalar; 1- bütün
gezegenler Güneş çevresinde eliptik yörünge çizerler, 2- bir gezegeni Güneş’e bağlayan doğru parçası eşit zamanlarda eşit alanları tarar, 3- gezegenlerin yörüngesel
dolanım sürelerinin karesi ile Güneş’e olan uzaklıklarının küpünün oranı, tüm gezegenler için aynıdır.
Günümüzde adına ithafen, NASA ötegezegen’leri keşfetmek amacıyla uzaya gönderdiği teleskobuna “Kepler Uzay Aracı” adını vermiştir.
İtalya’da doğan Galileo Galilei (1564-1642) daha çok optik teleskobun icadı ile anılsa da, o daha çok hali hazırda olan teleskopları geliştirdi. Astronom, matematikçi,
fizikçi ve filozof olan Galilei kendi geliştirdiği teleskobu ile gözlerini cennete doğru
çevirmiş, Jüpiter’in dört ana uydusunu –ki bu uydular Galilean uyduları olarak bilinir-,
ve Satürn’ün halkalarını keşfetti. Kopernik’in açtığı yoldan ilerleyen Galileo savunduğu teori, yani gezegenlerin Güneş çevresinde dönmesini teorisi yüzünden neredeyse
tüm ömrü boyunca ev hapsinde tutuldu. Galileo’yu onurlandırmak adına NASA, Jüpiter ve uydularını araştırmak için gönderdiği uzay aracına “Galileo Uzay Aracı” adını
verdi.
Johannes Kepler Kaynak: Public Domain
ÇAKABEY GÖZLEMEVİ BÜLTENİ - OCAK 2016
11
ÖDÜLLÜ
SORU
Uydumuz Ay’ın dünyadan bakıldığında her zaman aynı yüzünün görülmesinin nedeni nedir?
Sorunun cevabını [email protected] adresine gönderen ilk kişi European South Observatories’den
(ESO) bir poster kazanacak.
ÇAKABEY GÖZLEMEVİ BÜLTENİ - OCAK 2016
Download