–<< Batı’nın Soykırım Dosyası >> – İhsan Tekoğlu (1.Bölüm) (“Batı’nın Soykırım Dosyası”nı açacağız. Her zaman olduğu şekilde A’dan Z’ye kadar objektif (tarafsız) davranacağız. Değil sadece Batı’nın dosyalarını, Doğu’nun ve “Türk – İslâm Dünyası’nın da Dosyaları” nı açarak ; kimin ne sabıkası varsa ortaya çıkaracağız. Bu işleri yapmak için de “Hz. İsa”nın dediği gibi ; <<Sezar’ın hakkını Sezar’a, Tanrı’nın hakkını Tanrı’ya verin.>> (Markos İncili, 12. Bab, 17) anlayışıyla hareket etmeye gayret göstereceğiz.) “Batı’nın Soykırım Dosyası” hiçbir zaman tarafsız, kapsamlı, tutarlı ve ciddi olarak açılamamıştır. Sayısal ölçekte birkaç deneme yapılmışsa da, hemen susturulmuştur. Batı’nın gerçek yüzünü ortaya çıkaranlar taşlanmış, bulundukları kurum ve kuruluşlardan uzaklaştırılarak “aforoz edilmiş”tir. Doğruyu söyleyen ve yazan insanlar, ister Batılı, isterse Doğulu olsun, Batı tarafından yok edilmeye çalışılmış ve çalışılmaktadır. Okumakta olduğunuz yazı dizisi yayına hazırlanırken, “Batı denilen tek dişi kalmış canavar”ların yasama meclislerinde ; “Ermeni soykırımı yapılmamıştır” diyenlerin 3-5 yıl hapis cezası ile cezalandırılması için yasa çıkartılmaya çalışılmaktadır. Bu meclisler demokrasi anlayışıyla kurulmuş çağdaş millet meclisleri değil, sanki “Engizisyon Mahkemeleri” gibi çalışmaktadır. Bu meclisler, dünyaya 400 yıl “Pax Ottoman / Osmanlı Barışı”nı (1) yaşatan büyük Türk Milleti’ni mahkum etmek için sıraya girmiş bulunmaktadırlar. (Olmayan soykırımı olmuş gibi göstererek Türk Devleti’ne yaptıkları baskılar boşa çıkacaktır. Bu çalışmamız kitap haline getirilerek gerçekler belgeleriyle birlikte dünya kamuoyuna sunulacak ve Batı’nın maskesi düşürülecektir.) Günümüzde, yani bilgi çağında tüm dünyada, özellikle de Batı dünyasında büyük bir “bilgi kirlenmesi” olmuştur. Dünyanın basın, yayın ve haberleşme araçlarını ele geçiren “Küresel Güçler” bilerek ve isteyerek bu kirlenmeyi sürdürmektedir. Her bilginin ve haberin gizli bir hedef ve arka planı bulunmaktadır. Hedeflerine ulaşmak isteyen küresel güçler, öyle spekülasyon, manipülasyon ve demagoji üretmektedirler ki ; bu sanatların baş ustası “Machiavelli (Makyavel) gelip görse, hayretten ağzı açık kalır !” (2) Batı’nın hedeflerinde neler var ki, böyle karanlık yollar deniyor ve entrikalar çeviriyor ? Neler yok ki ? Batı’nın kısaca gerçek kimlik ve kişiliği şöyledir : 1 – Batı, emperyalisttir. (Dosyanın bu sayfası, incelememizin ilerdeki bölümlerinde açılarak Batı’nın emperyalist kimliği ve emperyalizmin tarih içindeki seyri anlatılacaktır. Bu “Küresel Emperyalistler”in yeryüzünde ayak basmadıkları bir karış toprak bulamazsınız. Nereye el uzatmışlarsa, oranın yer altı ve yerüstü kaynaklarını kurutmuşlardır.) 2 – Batı, sömürgecidir. (Sömürgeciliği ilk uygulayan Batı’dır. Batı’nın sömürgeciliği kıtalar arası, enternasyonal olup, soykırımcı, asimilasyoncu ve emperyalisttir. Asya, Afrika ve Güney Amerika’da ne bulmuş ve çalmışsalar Batı’ya taşımıştırlar. Batı mamur, sömürdüğü yerler harabe olmuştur.) 3 – Batı, barbardır. (Gerçek barbarlık (Vandallık) Batı’dan yayılmıştır. Haçlı Seferleri ile Doğu’yu yakıp yıkıp soymuştur. Batı’daki müzeler çalınmış ve yağmalanmış Doğu’ya ait kültür ve medeniyet zenginlikleriyle doludur. En son örneği Irak’taki medeniyet eserlerinin ve bankaların yakılıp yıkılıp yağmalanmasıdır. Bu eserler Batı’da el altından satılmaktadır. Bu zengin kültür hazinelerini Batı pazarlarına acaba kim, hangi hırsızlar taşıyor ?) 4 – Batı, kan dökücüdür. (Batılılar Haçlı, Yüzyıl, Otuz Yıl, 1. ve 2. Dünya Savaşları ile günümüzdeki işgal ve soykırımlarda; kadın, çocuk, yaşlı demeden ve her türlü canlıyı ayırım gözetmeden yok ederek kanlarını dökmüş ve dökmektedir. Batı’nın sebep olduğu savaş ve katliamlarda yok edilen insan sayısı, tarih kaynaklarında 100 milyonlarla ifade edilmektedir.) 1 5 – Batı, saldırgan ve savaş çıkarıcıdır. (Batı, dünya tarihinde bir çok coğrafyada olduğu gibi, günümüzde de Afganistan, Irak, Bosna, Filistin, Kosova, Kıbrıs ve dünyada daha bir çok yörede “suyumu bulandırdın” deyip, sebepsiz yere saldırarak savaş çıkarmış ve çıkarmaktadır. Savaş yoluyla ele geçirdiği yerlerde soykırım uygulamış ve kan dökmüştür. Nereye ayak basmışsa, orada bir daha huzur ve barış tesis edilememiştir. Günümüzde en gelişmiş savaş araçları ve toplu imha silahları Batılılar tarafından üretilmektedir. Nükleer, biyolojik ve kimyasal silahlar ile dinamitin anavatanı Batı’dır. Batı bu silahları üretenlerin anısına “Nobel Barış Ödülü (!)” verme pişkinliğini göstermektedir.) 6 – Batı, asimilasyoncudur. (Batı, tek dünya dili ve tek dünya devleti hedeflemektedir. Üstün ırk yaklaşımlarıyla yeryüzünde diğer ırklara yaşama hakkı tanımamaktadır. Bu hedefine ulaşmak için misyonerlik kurumlarını dünyanın her tarafına yaymış bulunmaktadır. Kültürel asimilasyon son hızı ile ve planlı bir şekilde devam etmektedir. Batı, devlet erkini kullanarak içinde bulunan azınlıkları asimile etmeye çalışmaktadır. Bunun en somut örneği ise günümüzde “Batı Trakya”daki Müslüman Türkler üzerinde denenmektedir. Batı’nın şımarık çocuğu ve sözde Bizans artığı Yunanistan ; özbe öz Türk olan Batı Trakya’nın Müslüman Türkleri’ne “Siz Türk değil, Müslüman olmuş Rum’sunuz” diyerek, onları din ve dil değiştirmeye zorlamaktadır. Yunanistan’ın uyguladığı asimilasyoncu politikalar “Batı Trakya’yı dünyanın en büyük ‘Açık Hava Hapishanesi’ haline getirmiştir.” Gerçek soykırımcı ve asimilasyoncu devlet Yunanistan’dır. ) 7 – Batı, köleleştiricidir. (Asimilasyon ve soykırımdan artakalan Afrika ve Amerika yerlilerini Batılılar köleleştirmiştir. Bu köleleştirme planları günümüzde Orta Doğu ve Asya’ya yöneltilerek yeni bir projeler paketi başlatılarak, yani (BOP) ile düğmeye basılmıştır.) 8 – Batı, kendi medeniyetinin dışındaki medeniyetlere hayat hakkı tanımamaktadır. (Amerika Kıtası’nın Aztek, İnka, Maya ve Avrupa’nın Müslümanlar tarafından kurulan Endülüs Medeniyetleri’ni yok etmiştir. Şimdi sıra Çin, Hint ve İslâm Medeniyetleri’ne gelmiştir. Ne var ki, Batı’nın bu vandalist davranışı dünyaya ayağa kaldırmaya başlamıştır.) 9 – Batı, “Tanrı’yı yeryüzünden kovmuştur !” (Bu söz Batı’ya aittir. Seküler dünya düzenini yeni baştan kurmak üzere teoriden uygulamaya geçilmiştir. Batı, din ve inanç dayatmacısıdır. Kendi inanç ve felsefelerinin dışında kalan toplulukları “kâfir” sayarlar. Hristiyanlık mezhepleri Katolik, Ortadoks ve Protestan gruplar birbirlerini kâfirlikle suçlar. Günümüzde Amerikan Hristiyanlığı “Evangelist” lik popüler hale getirilmiştir. Bu mezhep şimdilik küresel güçlerce öne çıkarılarak kullanılmaktadır. Böylece sekülerleştirdiği Hıristiyan dininin tek dünya dini olmasını hedef olarak seçmiştir. Dünyaya kabul ettirmek istedikleri “yeni dünya dini”ni misyonerlik çalışmalarına hız vererek yaymaya çalışmaktadır. Bütün bunları Batı’nın kendisi söylemekte ve uygulamaktadır. Batı kendi kutsallarını korumakta, başkalarının kutsallarına ise saygı duymak bir tarafa, her türlü saldırı ve hakareti yapmaktadır.) 10 – Batı, maddecidir. (İnsanın fizik varlığını esas almış, metafizik varlığını yok sayarak materyalist doktrinler üretmiştir. Batı tek dünyalıdır. Öteki dünyayı zaman zaman ve işine geldikçe varsaymaktadır. Kapitalizm, Komünizm ve bunların yan kolları olan tüm ideolojik ürünler Batı’nın eseridir. Batı’da ahlâk izâfi (göreceli), İslâm’da ise ahlâk imandandır. Batı’da bilgiden yola çıkılarak ahlâka ulaşmaya çalışılır, İslâm’da ise ahlâktan yola çıkılarak bilgiye ulaşılır. Bilginiz yanlış ise, “âhlak anlayışı” nız da yanlış olur.) 11 – Batı, insan hakları ihlâlcisidir. (Birleşmiş Milletler, ABD, AB gibi kuruluşlar da çifte standartlı ve ikiyüzlü davranmakta, kendi insanının dışındaki tüm dünya insanlığına hak tanımamakta ve onları yok saymaktadır. Dünyanın gözü önünde kendisi için hak ve normal saydığı bir işi, başkaları yapınca, hemen karşı çıkmakta ve ; “insan hakları ve demokrasiye aykırıdır” diyerek dünyayı ayağa kaldırıp silaha sarılmaktadır. Dünyanın gözü önünde “Bizans Oyunları” oynayan “Kıbrıs Rum Kesimi” ile “Yunanistan” ı Batı seyretmekte ve görmezden gelmektedir. Batı’nın etik felsefesi budur.) 2 12 – Batı, “İnsanlık Suçlusudur.” Yani “Soykırımcıdır.” (Batı’nın soykırımcılığı büyük bir projedir. Dünyada ilk ve son nükleer silahı (atom bombasını) Japonya’da hiçbir suçu olmayan sivil halkın üzerine atarak en büyük insanlık suçunu işlemiştir. Batı, üstün (beyaz / âri) ırk dediği kendi insanının dışındakileri öldürüp yok etmeyi Allah katında sevap (ödül) saymaktadır. Kendilerinin dışında kalanları yok etmek anlayışı “Saint Thomas d’Aguin” e ait olup, Roma Medeniyeti’nin medeniyet anlayışıdır. Yukarıdaki 11 maddede özetlediğimiz Batı’ya ait özelliklerin sonu hep soykırıma çıkmaktadır. Kısaca göz önüne getirdiğimiz bu 12 maddelik sabıka kaydı ve suç delilleri incelememizin ilerideki bölümlerinde örnekleriyle ispatlanarak insanlığın bilgisine sunulacaktır.) Batı böyle bir kimlik ve kişilik sahibi olarak dünya için en büyük tehlikedir. Batı’ya karşı değil, Batı’nın yaptığı “kötülükler” e karşıyız. Batı’nın yaptığı ve yapacağı her “iyilikler” in yanında olacağız. 12 yıldızlı AB bayrağı’nın aslında ne olduğunu yazımızın bu giriş bölümünde 12 madde halinde özetlemeye çalıştık. ABD’nin de kabul ve destek verdiği ve bir anlamda içinde olduğu bu “12 maddelik felsefe” nin özet tanıtım ve tanımlanması tamamen doğrudur. Bu görüşlerimizi herkesin önünde Batılılar ile tartışmaya hazırız.(İnceleme dizimizde bu doğruları belgelendireceğiz. Doğu’yu da ele alacağız. Türk-İslâm Medeniyeti’ni de masaya yatıracağız. İyilik ve kötülük ne varsa kimseyi suçlamadan olduğu gibi yazacağız. Taraf tutmadan, önyargı ve art niyet beslemeden olayları değerlendirmeye çalışacağız.) Ne yazık ki bu kadar belge ve suç delillerine rağmen, Batı’ya hesap soracak ve “suçlu ayağa kalk !” diyecek bir güç yoktur. Aslında bir avuç azınlığın dışında kalan tüm insanlık büyük bir tehdit altındadır. Bu tek dişi kalmış canavar azınlık ; nasıl, nerede ve ne zaman yetiştirilerek insanlığın başına bela yapıldı? Şimdi kronolojik bir süreç içinde konunun bu yönünü kısaca incelemeye çalışalım. (Aşağıda tüm kutsal kitaplardan elde edilen bilgiler, yapılan alıntılar ve bu kitaplara dayanılarak yaşanan olaylar ile bu olaylara karşı gösterilen davranışlar, kaynaklarıyla belgelendirilip sunulmaktadır.) Batı “Roma İmparatorluğu” olarak dünyaya hakim emperyalist bir kültürden / kültürsüzlükten gelmektedir. Bu kültürün mayası Hıristiyan / Yahudi kültürü tarafından atılmıştır. Ayrıca Helen kültürü ile karıştırılarak “Pavlus” tarafından tutarsız bir sentez yapılmıştır. Günümüzde yeni Pavluslar “yeni dünya dini” kurmaya çalışmaktadırlar. Tarihin kaydettiği ilk Makyavelist Pavlus bir Yahudi teologudur. Aslen Tarsuslu bir Yahudi aileden olup, Kudüs’te Yahudi teolojisi okumuş ve onların seçkinleri arasına girmiştir. Yaşadığı Kudüs’te Hz. İsa ve havarilerine karşı azılı bir düşman olarak tanınmıştır. Hıristiyanları Roma’nın Kudüs valisi Platus’a ispiyonlayarak hapse attırmayı ve Hıristiyanlara her türlü hakareti yapmayı kendisine iş edinmiştir. Hz. İsa’nın çarmıha gerilmesinde başrol oynayanların arasında bulunmaktadır. Hz. İsa’dan sonra Hıristiyanların içine düştüğü korku ve panikten yararlanarak tarihi bir role soyunmuştur. Hayal ürünü olarak yazdığı senaryoyu bizzat oynamış ve bir çok mizansen kurgulayarak insanları peşine takmıştır. Kısaca Hz. İsa’yı “Rab / Tanrı”, kendisini de “Elçi / Peygamber” olarak ilan etmiştir. Pavlus’un tasarımı olan bu “teslis” felsefesinin Hz. İsa tarafından tebliğ edilen din ile hiçbir ilişkisi yoktur. (Kutsal Kitap Yeni Antlaşma (İncil)de, Pavlus’un Mektupları ve Elçilerin İşleri bölümlerinde bu konuda her şey apaçık bir şekilde yazılıdır. Toma’ya Göre İncil ile Barnabas İncili Pavlus’un bu Hıristiyanlığı bozma projesine tamamen karşıdır. Arius karşı çıktığı için öldürülmüştür.) “Soykırımcılık Anlayışı”nın analizi : (Bu bölümü örneklendirerek kıyas yapmak üzere kısa ve apaçık belgeler sunmaya çalışacağız.) Pavlus’u yetiştiren (inşa eden) anlayış şudur ; <<...Şimdi RAB’bin sözlerine kulak ver. / Her şeye egemen RAB diyor ki ; “İsrailliler’e yaptıkları kötülükten ötürü Amalekliler’i cezalandıracağım. Çünkü Mısır’dan çıkan İsrailliler’e karşı koydular. / Şimdi git. Amalekliler’e saldır. Onlara ait her şeyi tümüyle yok et, hiçbir şeyi esirgeme. Kadın, erkek, çoluk çocuk, öküz, koyun, deve, eşek hepsini öldür”.>> (Eski Antlaşma, 1. Samuel, 15 / 1,2,3) Pavlus bu 3 anlayışı geliştirerek “Batı Medeniyeti”ne miras bırakmıştır. Onun mirasçıları da günümüzde ona layık olmaktadırlar. Savaş yeri ve zamanı gelmiş, şartları oluşmuş ve haklı ise, gerçekten Allah’ın adaletine uygunsa, başka bir çare de yoksa haktır. Ama ne var ki, <<...Kadın, erkek, çoluk çocuk, öküz, koyun, deve, eşek hepsini öldür.>> tarzında savaş yapılmaz. Bu savaş tarzı “tahrif edilmiş kitaplar”a sonradan katılan insan anlayışıdır. Hiç Tanrı / Allah böyle bir emir verir mi ? İşte “Batı’nın Soykırım Dosyası”na bu insanlık suçunu, tarihte yaşanan acı olayların etkisinde kalarak, bir kısım kutsal kitap yazıcıları kendiliğinden sokmuş. Bu anlayış insan zihninin ürünü olduğu için soykırım yolunu açan bir anlayıştır. (Batılılar bu dosyanın sayfalarını medeni, pozitif, rasyonel ve realist bir anlayışla gözden geçirmelidirler.) Bizim medeniyetimizde ve medeniyetimizin kaynağı olan Kitabımızda şöyle buyurulmaktadır ; <<Size karşı savaş açanlara siz de Allah yolunda savaş açın. Sakın aşırı gitmeyin, çünkü Allah aşırıları sevmez.>> (Kur’an, Bakara, 2 / 190) “Tahrif edilmemiş” kitaba göre <<...Sakın aşırı gitmeyin, çünkü Allah aşırıları sevmez.>> buyurulmaktadır. Bu anlayış tarihin altın sayfalarında yerini almış ve ; hiçbir İslâm Milleti ve özellikle de Türk Milleti “soykırım yapmamıştır.” Bu yazı dizisinde ispat edeceğimiz gerçekler, Türk Milleti’ne isnat edilerek kabul ettirilmeye çalışılan “soykırım suçu” hastalığının bizim genetik yapımızda bulunmadığıdır. Biz bozulmamış kitaba uyarak ; <<...“Rabbimiz ! Bizi, halkı zalim olan bu şehirden çıkar, bize tarafından bir sahip gönder, bize katından bir yardımcı yolla !” diyen yaşlı erkekler, kadınlar ve çocuklar uğrunda...>> (Kur’an, Nisa,4 / 75) yardım etmek ve zalimlerin zulmünden mazlumları kurtarmak üzere savaşı hak sayarız. (Türk Ordusunun 1974 Kıbrıs müdahalesi milletlerarası hukuka, Londra ve Zürih Antlaşmaları’na uygun olarak yapılmış bir “soykırım önleme” müdahalesidir. Soykırımcı ve barbar Rum / Yunan EOKA çeteleri banyo küvetlerine saklanan kadın ve çocukları acımasızca öldürüyordu. Öyle bir soykırım yapılıyordu ki ; çıkarma geç kalsaydı, neredeyse Kıbrıs Adası’nda bir tek Türk kalmayacaktı.) Soykırım ve barbarlığın tarihi ve çok çarpıcı örnekleri vardır. Buna ait aşağıda kıyas yapmak ve iyilikle kötülüğü karşılaştırmak üzere iki örnek vereceğiz. Böylece insanlığa bugün bile dünyayı cehenneme çeviren “soykırım anlayışı” nın nerede, nasıl ve kimin tarafından sistemleştirildiği gören gözler için gün ışığına çıkacak. (İşte somut bilgi ve belgeler.) Katolik Kilisesi kendisini Hıristiyanlığın tek, “evrensel” ve geçerli temsilcisi kabul etmektedir. Diğer kiliselerle birlikte Ortodoks Doğu Kiliseleri’ni batıl (geçersiz) sayar ve hatta hak din saydıkları Katolikliği kabul etmeyen diğer Hıristiyanları ve özellikle Ortodoksları büyük günah işledikleri için affetmezler. Katolik Kilisesi’nin Hıristiyan filozofu ve kilise babası “Saint Thomas d’Aguin” kendilerinin dışındaki insanların acımasızca soykırıma uğratılması için şöyle bir fetva vermiştir : <<Seküler devletin yetkisini elinde bulunduranlar, büyük suç işleyenleri “ÖLÜMLE” cezalandırabilmektedir. Dinden dönme veya hak dini (Katolikliği) reddetme, günahların en büyüğüdür. O halde dinden dönenler ve onun hak olduğunu reddedenler, sadece aforoz edilmek suretiyle kiliseden uzaklaştırılmakla kalmamalı, “ÖLDÜRÜLMEK” suretiyle dünyadan da kaldırılmalıdırlar.>> (3) İşte günümüzdeki Batı tarafından yapılan soykırımların referans kaynağı bu anlayıştır. Pavlus’un, Saint Thomas d’Aguin’in ve onların takipçilerinin torunları dünya coğrafyasında aldıkları mirası daha da geliştirerek uygulamaya koymaktadırlar. (Konfüçyüs, Buda ve diğer Doğu düşünürleri de dahil, özellikle İslâm düşünürlerinin içinden böyle bir katliam anlayışını tavsiye eden kimse yoktur.) Şimdi de İslâm Medeniyeti’ne göz atalım. Haçlı Seferleri’nden yıllar önce, 632 yılında Bizans saldırıları üzerine sefere çıkan ordu komutanı Üsame’ye, yeni seçilen devlet başkanı / halife “Hz. Ebu Bekir” şöyle bir talimat vermişti : <<Davanıza ihanet etmeyin. Savaşta bile insaftan ayrılmayın. Çocukları, yaşlıları, kadınları öldürmeyin, zulmetmeyin, hurma ve diğer meyve ağaçlarını, koyun, keçi ve diğer hayvanları yemenin dışında bir amaçla kesmeyin, telef etmeyin.Kiliselerde ibadete çekilenlere rastlarsanız onları ibadetleri ile baş başa bırakın. Size yiyecek, içecek ikram edilirse “Bismillah” demeden yemeyin, içmeyin...>> (4) Düşünelim ve 4 akıl yürüterek gerçekleri görelim. İki anlayış ve iki medeniyet, ancak bu kadar farklı olur. Kim soykırımcı, kim değil? Suçlu boy gösteriyor. Göremeyenler baş gözleri kör olanlar değil, gönül gözleri kör olanlardır. Gelecek sayıda “Batı’nın Soykırım Dosyası”nın sayfaları arasında gerçekleri görmeye ve görmek istemeyenlere de göstermek üzere yeni bir yolculuğa çıkacağız. Kimin ne yaptığı belli olacak. Soykırımcı ülkeleri bir bir isimleri ile sayacak ve yapıp ettiklerini belgeleri ile açıklayacağız. (Devam edecek) İhsan Tekoğlu [email protected] Dipnot / Kaynakça : 1 – Prof. Dr. Osman Turan, (Türk Cihan Hakimiyeti Mefkuresi Tarihi) 2 – Niccola Machiavelli, (Hükümdar, Çeviri Mehmet Özay) 3 – The Summa Theologica of St. Thomas d’Aguin, (Second and Revised Edition 1920, “İman Kitabı”) 4 – İbnü’l – Esir, (el – Kamil fi’t – Tarih, 2.c, s.139) 5 – Kutsal Kitap, (Eski ve Yeni Antlaşma / Tevrat, Zebur ve İncil) 6 – Kur’an’ı Kerim ve Açıklamalı Meâli, (T.D. Vakfı yayınları) *** 5