Kimlik - SABİS

advertisement
Yrd.Doç.Dr.Yıldırım TURAN
Dersin sonunda öğrencilerin aşağıdaki yeterlilikleri geliştirmeleri hedeflenmektedir:
Kimliğe özcü, inşacı ve araçsal yaklaşımlar
Devlet kimlikleri ve dış politika
Kimlik/farklılık ve uluslararası ilişkiler
2
Dersin Haftalık İçeriği
* Kimliğe özcü, inşacı ve araçsal yaklaşımlar
* Devlet kimlikleri ve dış politika
* Kimlik/farklılık ve uluslararası ilişkiler
Kimlik
Kimlik;
Bir aktörün sahip olduğu ve yansıttığı ve zaman içinde
diğerleriyle kurduğu ilişkiler vasıtasıyla şekillenen
bireylik ve farklılık simgeleri olarak tanımlanır.
Soğuk Savaş’ın bitiminden sonra artan kimlik
çatışmaları uluslararası ilişkilerde bu kavrama yönelik
ilgiyi artırmıştır.
Kimliğe Özcü Yaklaşımlar
Özcü yaklaşımlar;
Siyasi kimliklerin kültürel bir temele dayandığını ve bu
temelden bağımsız olarak gelişemeyeceğini savunurlar.
Devlet kimliklerini ve ulusal kimlikleri, barındırdıkları
halkların din, etnisite gibi verili özelliklerine dayanırlar.
Özcü yaklaşımda kimlikler verili ve sabittir; değişim
ancak bu verili parametrelerin tanımladığı sınırlar içinde
olur.
Kimliğe Özcü Yaklaşımlar
Uluslararası İlişkilerde kimliğe özcü yaklaşımın en iyi ve
bilinen örneği Samuel Huntingtan’ın Medeniyetler
Çatışması adlı eseridir.
Bu eserde Huntington medeniyetleri en geniş kültürel
birim olarak ve dil, tarih, din, gelenek ve kuramlar gibi
nesnel olduğunu varsaydığı unsurlar etrafında
tanımlamıştır. (Ağırlıklı olarak din unsuru ertafında
tanımlamıştır.)
Kimliğe Özcü Yaklaşımlar
Huntington’un özcü tanımı çerçevesinde;
 Medeniyetler arası ortak kimlik oluşumuna ve melez
kimliklere yer yoktur.
 Birden fazla medeniyetin kültürel unsurlarını
barındıran ülkeleri parçalanmış olarak nitelemekte,
aynı şekilde farklı medeniyetleri karşı karşıya getiren
anlaşmazlıkların şiddetli çatışmalar doğuracağını
öngörmektedir.
Kimliğe Özcü Yaklaşımlar
Benzer kültürel özelliklere sahip devletler arasında
işbirliği ve farklı etnik gruplar arasında çatışma
beklentileri özcü kimlik varsayımlarına dayanır.
Örneğin;
 Hıristiyan klubü olan Avrupa Birliği’nin Türkiye’yi
Müslüman olduğu için üye yapmak istemeyeceği
 Balkanlar’ın yeni etnik çatışmalara gebe olduğuna
dair tezler
özcü varsayımlara dayanarak oluşturmuştur.
İnşacı Yaklaşımlar
İnşacı yaklaşımlar da kimliğin önemine vurgu yaparlar,
fakat kimliğin verili olmadığı, zaman içinde aktörlerin
kendilerini nasıl tanımladığına ve bu tanımlamaların
diğerleri tarafından ne dereceye kadar kabul gördüğüne
bağlı olarak şekillenip değiştiğini savunurlar.
İnşacı Yaklaşımlar
Nüfusunun ağırlıklı olarak Müslüman olması inşacı
anlayışa göre bir devlete otomatikman Müslüman
kimliği vermez.
Devlet, kendini Müslüman olarak tanımladığı ve bu
tanım diğer devletler tarafından kabul gördüğü ölçüde
Müslüman kimliğine sahip olur.
Kimliklerin inşa süreci temelde sosyal bir süreçtir;
kimlik var olmak için her zaman bir diğerinin
tanımasına ihtiyaç duyar.
İnşacı Yaklaşımlar
Örneğin;
Muammer Kaddafi Libya’nın en katılımcı demokratik
ülke olduğunu savunurdu, fakat bu sav uluslararası
toplumda kabul görmediği için bir anlam ifade
etmiyordu.
İnşacı Yaklaşımlar
İnşacı yaklaşım;
 Etnik ve medeniyetler arası çatışmaların, farklı
kimliklerin kaçınılmaz bir sonucu olmadığını
 Huntington’ın ‘medeniyetler çatışması’ tezini,
medeniyetsel kimliklerin ön plana çıkması,
devletlerin kendilerini ve diğerlerini medeniyet
kimlikleri etrafında tanımlaması ve bu kimliklerin
birbirini dışlayan hasım kimlikler olarak inşa edilmesi
gibi süreçlere bağlı olduğunu
 Çatışmayı doğuran hasım kimliklerin farklı siyasal ve
sosyal süreçler sonucu önemini yitirebileceğini, hatta
dost kimliklere dönüşebileceğini savunurlar.
Araçsal Yaklaşımlar
Araçsal yaklaşımlar;
Kimliğin siyasi elitler tarafından siyasi amaçlarına destek
ve meşruiyet kazandırmak için stratejik olarak manipüle
edildiğini vurgular.
Örneğin;
Yugoslavya’nın dağılması sürecinde liderlerin bazı
tarihsel sembolleri kasıtlı olarak kullanmaları ve
çarpıtmalarıyla etnik çatışmayı körüklemesi.
Kimliğe Özcü, İnşacı ve Araçsal Yaklaşımlar
Özcü
Yaklaşım
Siyasî kimlikler verili ve sabit bir kültürel temele
dayanır.
İnşacı
Yaklaşım
Siyasi kimlikler aktörlerin kendilerini nasıl
tanımladığına ve bu tanımlamaların ne dereceye
kadar kabul gördüğüne bağlı olarak sosyal ve
siyasal süreçler sonucu şekillenir.
Araçsal
Yaklaşım
Kimlik siyasi elitler tarafından siyasi emellerine
destek ve meşruiyet kazandırmak için şekillenir.
Devlet Kimlikleri ve Dış Politika
Uluslararası ilişkilerde kimlik;
Birey, toplum, ve devlete atfedilebilen ve etkileri bu
farklı düzeylerde incelenebilen bir kavramdır.
Kimlik;
 Bireysel düzeyde lider kimlikleri üzerinden
 Toplumsal düzeyde ise milliyetçilik ve dış politika
kültürü gibi değişkenler üzerinden
devlet politikalarını etkileyebilir.
Devlet Kimliği
Devlet kimliği, Uluslararası İlişkiler literatürüne inşacı
kuram üzerinden girmiştir. İnşacı kuram, devletleri
kimlikleri olan sosyal aktörler olarak kurgular.
Devlet kimliği, egemenlik kuralları çerçevesinde teşkil
olunan tüzel bir varlık olan devletin sahip olduğu
özelliklere, kendini nasıl tanımlayıp temsil ettiğine ve bu
özellik, tanım ve temsillerin diğer devletler tarafından
kabul görmesine bağlı olarak şekillenir.
Devlet kimliği ulusal kimliğe indirgenemez çünkü
devlete özgüdür.
Devlet Kimliği
Türkiye’nin devlet olarak kimliği, Türk ulusal kimliği ile
aynı şey değildir.
Devletlere atfedilen kimlik özellikleri, uluslara atfedilen
kimlik özelliklerinden farklı ve göreceli olarak kısıtlıdır.
Devlet Kimliği
Uluslararası ilişkilerde devlet kimliklerinin ağırlıklı
olarak;
 Demokratik/Otoriter
 Süper güç/Büyük devlet/Küçük devlet
 Batılı/Doğulu/Avrupalı
 Müslüman/Yahudi/Hristiyan
 Gelişmiş/Gelişmekte olan/Az gelişmiş
 Barışçıl/Medeni
gibi özellikler üzerinden tanımlandığını görürüz.
Uluslararası İlişkiler Teorilerinde Kimlik
Realist/ Neorealist Teori
Kimlik ayrımları devletler arası
ittifak yapılarını yansıtır.
Liberal/ Neo-liberal Teori
Kimlik iç siyasetteki güç
dengelerini yansıtır.
İnşacı Teori
Kimlik devletlerin çıkar tanımlarını
ve tehdit algılarını şekillendirir.
Uluslararası İlişkiler Teorilerinde Kimlik
İnşacı yaklaşım;
 Türkiye’nin NATO ittifakına katılımını Batılı kimliğini
tescil etme gayesiyle açıklanır.
 Türkiye’nin güvenlik çıkarlarının Batılı kimliği ile teşkil
edildiğini, Türkiye’nin bu çıkar algısı doğrultusunda
NATO’ya katılmayı tercih ettiğini savunur.
İnşacı yaklaşım, kimliklerin ayrıca devletlerin tehdit
algılarını da şekillendirdiğini iddia eder.
Örneğin:
ABD’nin İngiliz nükleer kapasitesini bir tehdit olarak
görmezken, Kuzey Kore ve İran'ın nükleer programlarını
hayati bir tehdit olarak tanımlalar.
Uluslararası İlişkiler Teorilerinde Kimlik
Realist/ neorealist yaklaşım;
 Devletlerin kendi taraflarında olanları benzer,
karşılarındakini ise farklı olarak tanımladıklarını
 ABD ile güvenlik ittifakı içinde olan devletlere coğrafi
konumlarından bağımsız olarak Batılı kimliği
atfedilmesini (Örneğin; İsrail, Avustralya vb.) ancak
böyle açıklanabileceğini iddia eder.
Uluslararası İlişkiler Teorilerinde Kimlik
İnşacılara göre kimlikler sabit değildir; ulusal ve
uluslararası süreçler sonucunda yeniden inşa edilip
dönüşebilir.
Devlet kimlikleri tarihsel süreç içinde yaşanan
toplumsal, siyasi ve kültürel dönüşümler ile şekillenir.
 İkinci Dünya Savaşı Almanya ve Japonya'nın
 Soğuk Savaş’ın bitimi ABD ve Rusya'nın
 1979 devrimi İran'ın
devlet kimliğini dönüştürmüştür ve buna paralel olarak
bu devletlerin uluslararası ilişkilerde çıkar tanımları da
değişmiştir.
Uluslararası İlişkiler Teorilerinde Kimlik
Devlet kimliklerinde çıkar tanımlarında yaşanan
değişimler gibi dramatik değişimler ender görülür.
Devlet kimlikleri çıkar tanımlarını ve dış politika
uygulayıcılarının da kimliklerini şekillendirdiğinden
yapısal bir süreklilik barındırırlar.
Kimlik/Farklılık ve Uluslararası İlişkiler
İnşacı teorisyenler kimliğin sosyal olarak inşa edildiğinde
hemfikir olsalar da kimlik/farklılık ilişkisi üzerinde farklı
yaklaşımlara sahiptirler
Kimliğin sosyal olarak inşası;
Bir kimsenin tek başına bir kimliğe sahip olamayacağına,
kimliğin var olmak için diğerleri tarafından tanınması
gerektiğine işaret eder.
Kimlik/Farklılık ve Uluslararası İlişkiler
Post-yapısalcı ve bazı sosyal-psikolojik yaklaşımlardan
etkilenen teorisyenler, kimliklerin farklılık üzerinden inşa
edildiğini, var olmak için farklılık üretmeye mecbur
olduğunu savunur.
Bu şu demektir: Nasıl yaşlılık olmadan gençlik, çirkinlik
olmadan güzellik tanımlanamazsa, demokratik devlet
kimliği de ancak demokratik olmayan devlet kimliğiyle
arasında ayrım yaparak, bu ayrımı vurgulayarak ve
yeniden üreterek var olabilir.
Kimlik/Farklılık ve Uluslararası İlişkiler
Alexander Wendt;
 Kimliğin sosyal olarak inşa edildiğini ama farklılık
üzerinden inşa edilmesinin gerekmediğini savunur.
 Devletlerin kollektif kimlikler oluşturabileceğini ve
kimliklerini ‘Öteki’ni de dahil edecek şekilde daha
geniş tanımlayabileceklerini iddia eder.
 Kollektif kimlik oluşumundan anladığı kimliklerin
aynılaşması değildir; devletlerin ortak kurallar,
normlar ve anlayışlar etrafında kollektif bir ‘biz-hissi’
geliştirebileceklerini iddia eder.
Kimlik/Farklılık ve Uluslararası İlişkiler
Alexander Wendt’e göre;
Avrupa’da ve Batı’da görülen bu kollektif kimlik oluşum
süreci, diğer devletler arasında da yeteri kadar
yaygınlaşırsa, uluslararası ilişkilerin sosyal-kültürel
yapısında bir sistemik dönüşüme yol açacak ve
devletlerarası dost ilişkisi norm haline gelecektir. Dost
ilişkisi içinde olan devletler güvenlik cemaati (security
community) oluştururlar ve bu cemaatler içinde savaş
olasılığı ve beklentisi sıfıra iner ve savaş düşünülemez
hale gelir.
Kimlik/Farklılık ve Uluslararası İlişkiler
Jonathan Mercer;
‘Sosyal Kimlik Teorisi’ne dayanarak, anarşik yapının
kısıtlarının kollektif kimlik oluşumu süreçleriyle
aşılamayacağını savunmuştur. (Alexander Wendt’e zıt bir
görüş)
Sosyal Kimlik Teorisine göre bireyler kendi dahil
oldukları grupların içindeki benzerlikleri ve dahil
olmadıkları gruplarla aralarındaki farkları abartma
eğilimindedirler.
Kimlik/Farklılık ve Uluslararası İlişkiler
Jonathan Mercer’e göre;
Kimlik, hep bir dış-grupla arasındaki farklılıkları üretme
ve abartma eğilimini beraberinde getirdiği için Wendt’in
öngördüğü kollektif kimlik oluşum süreci ya hiç
gerçekleşemez ya da gerçekleştiği durumlarda ‘içgrup/dış grup' dinamiklerini daha üst bir düzeye taşır.
Kimlik/Farklılık ve Uluslararası İlişkiler
Post-yapısalcı düşünceden etkilenen uluslararası ilişkiler
teorisyenleri ise kimliğin farklılık üzerinden inşa
edilmesini söylemsel bir gereklilik olarak görür.
Uluslararası ilişkilerde;
 Kimlikler hep bir ‘Öteki’ni farklı, aşağı ve tehlikeli
olarak tanımlayarak inşa edilir;
 Tehdit algıları ve kimlik tanımları birbirlerini karşılıklı
olarak teşkil eder.
Kimlik oluşum süreçlerine post-yapısalcı yaklaşımdan
bakıldığında da Wendt’in öngördüğü kolektif oluşum
sürecinin gerçekleşmesi de zor görülmektedir.
-Bu derste olmaması gerekenler
31
1. Kimliğe özcü, inşacı ve araçsal yaklaşımlar arasındaki farkı açıklayınız.
2. Huntington’ın Medeniyetler Çatışması tezi kimlik konusunda hangi varsayımları
içermektedir?
3. Devlet kimliği ne demektir? Ulus kimliği ile arasındaki ilişki nedir?
4. Devlet kimlikleri dış politikayı nasıl etkiler?
5. Kimliğin uluslararası ilişkilere inşacı yaklaşımda sahip olduğu önem neden
kaynaklanır?
6. Devlet kimlikleri hangi süreçlerin etkisiyle değişir?
7. Kimliğin sosyal inşası ve farklılık üzerinden inşası arasındaki temel fark nedir? Bu
fark neden önemlidir?
8. Kimlik/farklılık ilişkisine inşacı, sosyal psikolojik ve postyapısalcı yaklaşımlar
arasında temel farklar ve benzerlikler nelerdir?
9. Kimlik, uluslararası çatışmaları ve işbirliğini ne yönde etkiler?
Ek Okuma Önerileri
Atila Eralp, Devlet Sistem ve Kimlik: Uluslararası İlişkilerde Temel Yaklaşımlar, İstanbul:
İletişim Yayınları, 1996
Fuat Keyman, Küreselleşme, Devlet, Kimlik/Farklılık: Uluslararası iliş kiler Kuramını
Yeniden Düşünme, İstanbul: Alfa Akademi, 2000
Alexander VVendt, Uluslararası Siyasetin Sosyal Teorisi, Çev. Helin Sarı Ertem, Suna
Gülfer Ihlamur-Öner, İstanbul: Küre Yayınları, 2012
Kaynakça
Şaban Kardaş, Ali Balcı, (Editörler), Uluslararası İlişkilere Giriş, Küre Yayınları,
İstanbul, 2014
Ders Bitti…
Download