KAYITDIŞI EKONOMİNİN NEDENLERİ Hüseyn ASGEROV Müəllim: Elşən BAĞIRZADƏ 1. Mali Nedenler 1.1.Vergi Oranlarının Yüksekliği ve Vergiye Karşı Direnç 1.2. Vergilendirme Ortamının Belirsizliği 1.3. Muhasebe ve Müşavirlik Hizmetlerinin Yetersizliği 1.4. Vergi İdaresinin ve Denetiminden Kaynaklanan Nedenler 2. Ekonomik Nedenler 2.1. Ekonomik Yapı 2.2. Yüksek Enflasyon 2.3. Piyasa İşleyiş Yapıları ve Rekabet 2.4. İstihdam ve İşsizlik 3. Sosyal Nedenler 3.1. Eğitim Düzeyi 3.2. Gelir Seviyesi 3.3. Göç ve Kentsel Dönüşüm Süreci Kayıt dışı ekonominin, ülkeden ülkeye ve tarihsel süreç içinde dönemden döneme, hacminde ve/veya bileşiminde farklılık görülebilmektedir. Bazı ülkelerde yasa dışı ekonomik faaliyetler daha ağırlıkta iken bazılarında enformel, bazılarında da beyan dışı ekonomik faaliyetler daha ağırlıklı görünüm kazanabilmektedir. Vergileme anlayışındaki farklılık, vergisel faktörlerin durumundaki farklılık, ekonomik ilişkilerin türü, düzeyi ve gelişmişlik derecesi, ve toplumsal psikolojideki farklılık bu konuya yaklaşımının etkisi önemlidir. Bunlar vergisel faktörlerdir. Marjinal vergi oranları, vergi ceza oranları, vergi denetimleri, vergi afları, vergi yükü dağılımındaki adalet gibi unsurların yanı sıra vergi benzeri yükümlülük olan sosyal güvenlik yükümlülüklerinin getirdiği yük de bu grupta ele alınması gereken faktörlerdendir. Mükellefler vergi kaçakçılığına, belirsizlik altında fayda maksimizasyonunu sağlamak, başka bir deyişle net gelirlerini arttırmak amacıyla girişmektedirler. Vergi mükelleflerinin iki alternatif vardır. Gerçek gelirini beyan etmek ve gerçek gelirinden daha azını beyan etmek. Mükelleflerin, yakalanma olasılığının olmadığı veya çok düşük olduğu durumlarda, vergi oranı ne kadar düşük olursa olsun ve vergi cezası ne kadar yüksek olursa olsun, risk alma eğilimi yükselir ve vergi kaçakçılığı artar. Kısaca, mükellefler vergi kaçırıp kaçırmamak arasında tercih yaparken vergi kaçırmak suretiyle elde edecekleri gelirin yanı sıra, yakalanma olasılığı ve vergi ceza oranı gibi faktörleri de dikkate alırlar. Vergi oranlarının ekonomik faaliyetlere olan etkisi, arz yanlı iktisat teorisinde ortaya konmuş ve bu teorinin en önemli dayanağını vergi oranlan ile vergi gelirleri arasındaki ilişki oluşturmuştur. Arz yanlı ekonomi politikası, Keynezyen teorinin toplam talebe ağırlık vermesine bir tepki olarak doğmuştur. Keynezyen teori, arz koşullarını kısa dönemde sabit, uzun dönemde ise iktisat politikalarına karşı duyarsız olarak kabul eder. Keynes modeli'nde daha çok ekonominin talep yanına ağırlık verilir. Bu görüş, Phillips eğrisi ile açıklanır. Arz yanlı iktisadın temel amacı, hızlı ekonomik büyüme ile düşük oranlı enflasyonu bir arada gerçekleştirebilmektir. Bu görüş yandaşlarınca önerilen temel politika aracı, vergi oranlarıdır. Arthur Laffer tarafından ortaya konulan ve arz yönlü iktisadın en önemli dayanağını oluşturan vergi oranlan ile vergi gelirleri arasındaki ilişkidir. Bu analizde vergi oranlarının belli bir orandan sonra vergi gelirlerini düşüreceği belirtilir. Birinci etkiye gelir etkisi adı verilir ve bu etki altında mutlak gelir kaybına uğramak istemeyen yükümlü risk alma eğiliminden uzak durur ve bu davranışın sonucunda kayıt dısı ekonomiye kaymaz. İkinci etki ise, vergi vermek ve kaçırmak arasında yükümlüyü ikinci alana iter ve yükümlü risk alarak kayıt dışı alanda faaliyetini sürdürmeye başlar. Söz konusu gelir ve ikame etkilerinin bileşkesi biçiminde ortaya çıkan net etkinin gücü, vergi oranları, yakalanma oranı ve cezanın şiddetine bağlı olarak belirir. Vergi mükelleflerinin vergi kaçakçılığı yapma düzeyini dört değişken belirlemektedir. Bunlardan birincisi bir vergi denetimi geçirme ihtimali, ikincisi beyan dışı kalan gelir sebebiyle ödenecek vergi cezasıdır. Üçüncüsü olarak mükelleflerin muhatap oldukları marjinal gelir vergisi oranı sayılabilir. Son sırada ise mükellefin risk alma eğilimi yatmaktadır. Özellikle de verginin konusunun ve oranının değişmesi, ek vergilerin konulması, sık sık vergi aflarının çıkarılması ve yasaların karmaşık bir yapıya sahip olması mükelleflerin vergi ödeme gayretlerini azaltmaktadır Vergi ceza oranlarının yüksekliği vergi kaçakçılığını azaltıcı etki yaratır. Marjinal vergi oranları vergi kaçırmanın faydasını, kaçırılan gelir üzerine uygulanan ceza oranı ise maliyetini oluşturmaktadır. Böyle olunca da, vergi ceza oranının marjinal vergi oranından yüksek olması kaçakçılığı azaltıcı etki yaratır Yeterli bilgi ve zamanı olmayan ya da tek başına bir hatanın riskine katlanmak noktasında isteksiz olan mükellefler genellikle bir profesyonel vergi danışmanının yardımına ihtiyaç duymaktadır. Mali müşavirlerin/vergi danışmanlarının gönüllü uyuma (beyana) etkisi noktasında ise iki görüş vardır. Birincisi mali müşavirler hata oranını azaltır ve ayrıca gönüllü uyumu düzenler. İkincisi ise denetimin ahlaki ve fiziksel maliyetinin düşürerek doğru beyanda bulunmama eğilimine itebilir. Vergi kanun, yönetmelik ve tebliğlerinin yeterince açk ve anlaşılır olmaması ve sık değiştirilmesi sonucu, mükelleflerce düzenlemelerinin izlenebilmesinde yaşanan güçlükler, mükelleflere tanınan muafiyetler, vergi istisnaları, genel bütçe gelirlerine dahil olmayan ancak, devletçe zorunlu kılınarak karşılıksız olarak alınan katılma payları, vergi idaresinin hantal yapısı, bu yapı nedeniyle ortaya çıkan denetleme zorluğu, denetim sıklığının seyrekliği gibi nedenler mükellefleri kayıt dışı çalışmaya itmektedir. Vergi denetim oranı yahut inceleme oranının kayıt dışı ekonomi veya vergi kaçakçılığı üzerindeki önemi fazladır. Vergi denetim oranı iki ölçüt esas alınarak bulunabilir; • İncelenen mükellef sayısının toplam mükellef sayısına oranı, • İncelenen matrahın beyan edilen matraha oranı Denetim sistemin işlemesini güvence altına alan ve zaman içinde bozulmasını engelleyen bir işleve sahiptir. Ekonomik politikalar, ekonomik istikrarsızlık ve krizler kayıt dışılığa yol açan önemli bir neden olarak karşımıza çıkıyor. Ekonomik işlemlerin kayıt edilmesi, ekonominin gelişmişlik düzeyi ile yakından ilgilidir. Kayıt sisteminin esas gelişimini sağlayan sanayileşmedir. Ekonomideki tüm dengeleri bozan enflasyon, vergi sistemi, işletmelerin gelir ve kaynak yapısı üzerindeki etkileriyle kayıt dışı ekonominin artmasına neden olmaktadır. Fiyatlar genel düzeyinin yükselmesine bağlı olarak reel gelirleri artmadığı halde daha yüksek gelir dilimlerinden vergi ödemek zorunda kalan üretici ve tüketici birimler, ekonomide üstlendiği rollerin tanıdığı imkanlar ölçüsünde kendilerini enflasyona karşı ayarlamaktadır. Ancak bu ayarlama genellikle kayıt dışı ekonomiye kayarak yapılmaktadır. Enflasyonist dönemlerde rekabet eşitliğinin bozulması, sermaye mallarındaki nominal yıpranmanın hızlanarak kapitalize edilememesi vergi kaçakçılığını teşvik edebilir. Enflasyon muhasebesinin uygulanmadığı durumlarda muhasebe kayıtlarına göre hesap edilen kar gerçek durumu yansıtmaz. Bu durum işletmeler kazançları üzerinden vergilendirildikleri için önemlidir. Sürekli fiyat artışları işletmeleri zor durumda bırakır ve bunun neticesinde bazı işletme sahipleri vergilerini eksik beyan edilen matrah üzerinden ödeme eğiliminde olabilirler. İktisat teorisi, bireyi rasyonel davranan ve bunun sonucunda da refahını azamileştirme çabası içinde bir varlık olarak ele almaktadır. Vergi kaçakçılığı, mikro ekonomi çerçevesinde, rasyonel davranan bireylerin belirsizlik veya riziko şartlarında refahlarını artırma çabası içinde karar vermeleridir. İşletmelerin finansman problemleri ve rekabet koşulları da kayıt dışılığa neden olmaktadır. Ekonomik birimlerin ölçek büyüklükleri, önemli bir kayıt dışılığa yol açan diger bir etken olabilmektedir. Sık sık karşılaşılan ekonomik krizler ve krizleri izleyen faiz ve girdi fiyatları dalgalanmaları, işletmelerin maliyet yapılarını da olumsuz etkileyerek şirket karları üzerinde bir baskıdan kurtulmak amacıyla da gelirlerini gizleme ve daha az vergi ödeme yolunu seçmektedirler. İstihdam açısından bakıldığında ekonomide küçük işletmelerin yaygınlığı ile tarım ve hizmetler sektörüne dayalı faaliyetlerin ağırlıkta olması kayıt dışılığa yol açan önemli etkenlerdir. Ekonominin azgelişmişliği, yüksek enflasyon, ekonomi politikaları, istikrarsızlık, krizler, kayıtlı ekonomide istihdam ve gelir imkanlarının kısıtlı ve yüksek maliyetli olması kayıt dışılığı etkileyen unsurlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Yapılan ampirik çalısmalar toplumun egitim seviyesi arttıkça gerçekleştirdiği ekonomik işlemleri kayıt dışına çıkarma eğiliminde atma olduğu yönünde bulgulara ulaşılmıştır. Eğitim seviyesi yükseldikçe gelirin olduğundan daha düşük gösterme eğiliminin iki sebepten dolayı artabilmekte olduğu görülmektedir. Gelir seviyesi arttıkça özellikle artan oranlı vergilerin söz konusu olduğu durumda daha yüksek marjinal vergi oranlarına tabi olmak vergi kaçırmanın faydasını arttıracağı için gelir düzeyi yükseldikçe vergi kaçakçılığını arttıracağı söylenebilir. Ekonomik sebeplere ek olarak, hızlı nüfus artısı, köyden kente göç ile birlikte oluşan işsizlik ve çarpık kentleşmenin, işgücü piyasasında olumsuzluklara yol açarken, kayıt dışı istihdama da zemin hazırlamakta olduğu kaydedilmektedir. Emek piyasasındaki kayıtsızlığın bir başka boyutunda, istihdam olanaklarının hızla artan nüfusu karşılayamayışı ve bu çerçevede gelişen köyden kente hızlı göç ve çarpık kentleşmedir. SON TEŞEKKÜRLER