10. Yılında Avrupa Tek Pazarı Nihal SAMSUN* I. GİRİŞ Avrupa Tek Pazarı1’nın kurulması, Avrupa ekonomik birliği yolunda atılmış ilk ve en önemli adımlardan biridir. 1957 tarihinde imzalanan ve Avrupa Topluluklarını kuran Roma Antlaşması’nda, üye devletler arasında önce bir gümrük birliğinin, ardından da bir ortak pazar’ın kurulması öngörülmüştür. Bu çerçevede, öncelikle, 1968 yılında üye ülkeler arasındaki ticarette gümrük vergileri ve miktar kısıtlamalarının kaldırılmasını öngören gümrük birliği yürürlüğe girmiştir. Daha sonra, 1987 yılında, Tek Avrupa Senedi ile, üretim faktörlerinin de serbest dolaşımının sağlandığı tek pazarın tamamlanması için 1992 yılı hedefi kesinleştirilmiş ve 1993 yılının başında Avrupa Tek Pazarı yürürlüğe girmiştir. Bu çalışmada, öncelikle tek pazarın kurulması ve esaslarından, daha sonra da işleyişinden bahsedilecek, ve son olarak da on yıllık gelişimi esas alınarak mevcut durumuna değinilecektir. II. AVRUPA TEK PAZARI’NIN KURULMASI Tek Pazar, Avrupa Birliği’nin temel taşlarından birisi ve aynı zamanda, malların, kişilerin, hizmetlerin ve sermayenin serbest dolaşımına dayalı bir “ortak pazar”ın kurulmasını sağlayan Roma Antlaşması’nın doruk noktasıdır. Pazarın birleştirilmesinin ardında yatan düşünce, ekonomik ve siyasi entegrasyon hedefi ile bağlantılıdır. Avrupa Topluluklarını kuran Roma Antlaşması (ilerleyen bölümlerde kısaca Antlaşma olarak anılacaktır), Nihal SAMSUN: 1976 Kırklareli doğumlu olup, ODTÜ İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Ekonomi Bölümü mezunudur. Halen Maliye Bakanlığı Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler Dairesi Başkanlığı’nda AB Uzman Yardımcısı olarak görev yapmaktadır. 1 Kurucu Antlaşmalarda “ortak pazar” kavramı kullanılırken, 1993’ten sonra tek pazar kavramı da kullanılmaya başlanmıştır. Bu çalışmada, Avrupa Birliği’nin çeşitli kaynaklarında da olduğu gibi, “tek pazar” ve “ortak pazar” kavramları aynı anlamda kullanılmaktadır. Topluluğun faaliyetlerinin “tek pazardaki rekabetin bozulmasını önleyen bir sistemi” içermesini ve “ortak pazarın işleyişi için üye devletlerin mevzuatlarının gerektiği ölçüde birbirine yaklaştırılmasını” sağlamaktadır. Ayrıca, çevrenin korunması ve sosyal politika gibi politikalar da tek pazarın işleyişinde önemli bir rol oynamaktadır2. Üye ülkeler arasında ekonomik entegrasyonun bütün gereklerini yerine getirmek amacıyla, Avrupa Toplulukları Komisyonu tarafından, 1985 yılında hazırlanan ve tek pazarın tamamlanmasına ilişkin bir program öngören Komisyon belgesi “Beyaz Kitap”ta (White Paper) tek pazarın tamamlanması için 1992 yılı sonu hedef alınmıştır. Bu, bir anlamda, Avrupa entegrasyonunun nihai hedefi olan Avrupa Birliği’ne giden yoldur. Beyaz Kitabın sonrasında, 1986 yılında kabul edilen ve 1 Ocak 1987 yılında yürürlüğe giren Tek Avrupa Senedi (Single European Act) ile 1992 yılı sonu hedefi kesinleştirilmiştir3. Tek pazar burada, “Bu Antlaşma’nın hükümleri doğrultusunda malların, kişilerin, hizmetlerin ve sermayenin serbest dolaşımının sağlandığı iç sınırların olmadığı bir alan” olarak tanımlanmıştır4. Tek Avrupa Senedi, 1992 yılında yürürlüğe giren tek pazarın hukuksal temelini oluşturmaktadır. Bu senet yalnızca tek pazarın kurulması amacıyla Roma Antlaşması’na bazı maddeler eklemekle kalmamış, Avrupa Parlamentosu’nun yetkilerini de bir ölçüde genişletmiş ve Topluluk Organlarının karar alma yöntemlerinde “oy çokluğu” ilkesine ağırlık vermiştir5. Tek Avrupa Senedi’nin özelliği, tek pazarın başlatılmış olmasının yanısıra, kurucu Antlaşmaların ilk revizyonunun da bu Senet ile yapılmış olmasıdır. Tek Senet ile birlikte, Tek Pazarın gerçekleştirilmesi için gerekli hukuki ve siyasi dayanak oluşturulmuş, Tek Pazar’ın tamamlanması hedefi güçlendirilmiş ve Beyaz Kitapta yer alan programın kapsamı genişletilmiştir. Topluluk 1993 yılı başı itibariyle tek pazarı büyük ölçüde kurmuş bulunmaktadır. Tek pazarın nihai amacı, fiziki, teknik ve mali engellerin aşamalı olarak kaldırılması suretiyle ekonomide daha fazla büyüme imkanı, yeni istihdam olanakları, ölçek ekonomileri, yüksek verimlilik ve karlılık, sağlıklı rekabet, iş ve meslek hareketliliği, istikrarlı fiyat ve tüketici tercihine ulaşılmasıdır6. 2 European Union (EU), Summary of Legislation, s.1. Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı (DTM), Avrupa Birliği ve Türkiye, 2002, s. 197. 4 EU, Summary of Legislation, s.2. 5 Günuğur, Avrupa Topluluğunda Gümrük Birliği, Tek Pazar, 1993, s.17. 6 DTM, 2002, s. 197. 3 III. AVRUPA TEK PAZARININ ESASLARI Avrupa Tek Pazarı, dört temel özgürlüğü kapsayan serbest dolaşım üzerine kurulmuştur. III.1 Topluluk İçerisinde Serbest Dolaşım Serbest dolaşımın esasları, ayrımcılık yapılmaması ilkesi, karşılıklı tanıma ilkesi ve Topluluk mevzuatıdır. Antlaşma’nın, ulusallık temelinde herhangi bir ayrımcılığı yasaklayan 12 inci maddesi, tek pazarın temel ilkelerinden biridir. Ayrımcılık, ulusallık temelinde, aynı koşullar altında farklı muamele yapılması anlamına gelmektedir. Bu hüküm kapsamında, ithal edilen mallara yerli mallardan farklı muamele edilmesi yasaklanmaktadır. Karşılıklı tanıma ilkesine göre, başka bir üye devletin mevzuatının yerel mevzuatla eşit etkide olması gerekmektedir. Bu ilke, Adalet Divanı’nın Cassis de Dijon kararı ile ortaya konmuştur. Bu davada, Almanya’nın meyve likörlerindeki asgari alkol içeriği hakkındaki mevzuatı ile ilgili olarak, Divan, bir ülkede yasal olarak üretilen ve piyasaya sürülen bir malın diğer üye devletlerde de kabul edilmesi ilkesini ortaya koymuştur. Antlaşma’nın doğrudan etki yaratan hükümleri (ayrımcılık yapılmaması) ve mahkeme kararından doğan ilkelerin (karşılıklı tanıma) yanısıra, Antlaşmanın 3 üncü maddesinde, “üye devletlerin mevzuatlarının ortak pazarın işleyişi için gerekli ölçüde yakınlaştırılması” hükmü yer almaktadır. Aslında, bu ilke sağlığın korunması, güvenlik veya adil ticareti garanti etmemektedir. Bu yüzden Direktifler, üye devletler arasında karşılıklı güveni oluşturan ulusal kuralları uyumlaştıracak şekilde kabul edilmiştir. 1985 yılında Konsey tarafından kabul edilen bir İlke Kararı ile, teknik uyumlaştırma ve standardizasyon için yeni bir sistem uygulanmaya başlanmıştır. Bu sisteme göre, uyumlaştırmaya ilişkin direktifler sağlık, güvenlik ve çevrenin korunmasına ilişkin temel taleplere odaklanacaktır. Birlik içerisinde serbest dolaşımda öngörülen dört temel özgürlük şunlardır: i) Malların serbest dolaşımı ii) Kişilerin serbest dolaşımı iii) Hizmetlerin serbest dolaşımı iv) Sermayenin serbest dolaşımı i) Malların serbest dolaşımı Malların serbest dolaşımı, Topluluk içi ticarette gümrük vergileri ile ticarette miktar kısıtlamalarının ve bunlarla eş etkili önlemlerin kaldırılması sonucu ortaya çıkmıştır. Gümrük vergilerinin kaldırılması gümrük birliğinin içeriye yönelik kısmını temsil etmektedir. Gümrük birliğinin dışa yönelik kısmı ise üçüncü ülkelerden yapılan ithalatta uygulanan ortak gümrük tarifesinin kabul edilmesi ile şekillenmiştir. Daha sonraları, çalışmalar özellikle gümrük vergileri ve miktar kısıtlamalarının eş etkili önlemleri ile ilgili tüm engellerin kaldırılmasına yönelik olarak devam etmiştir. Bu alanda Adalet Divanı, aldığı kararlarla önemli bir rol oynamıştır. Son olarak da, tek pazarın tamamlanması hususunda 1985 yılında kabul edilen Beyaz Kitap ve 1 Ocak 1993’ten itibaren tek pazarın yürürlüğe girmesi sonucu, Topluluğun fiziki engelleri (sınır kontrolleri ve gümrük formaliteleri) kaldırılmış ve karşılıklı tanıma ve Topluluk uyumlaştırmasına ilişkin yeni yaklaşım sayesinde artan teknik engellerle baş edilmesi sağlanmıştır. ii) Kişilerin serbest dolaşımı Avrupa Birliği içerisinde kişilerin serbest dolaşımı, Birliğin tüm vatandaşlarına, Antlaşma ve uygulamasından doğan hükümlerde ortaya konan kısıtlamalar dahilinde, üye devletlere ait sınırlar içerisinde serbestçe hareket etme ve ikamet etme hakkı sağlayan, Avrupa vatandaşlığı ile ilgili hükümlerden doğmaktadır. 1999 tarihinde yürürlüğe giren Amsterdam Antlaşması, Schengen Anlaşmasının hükümleri çerçevesinde, Avrupa Birliği iç sınırları dahilinde, hangi ülkeden olurlarsa olsunlar, kişilerin kontrollere maruz kalmadığı bir özgürlük, güvenlik ve adalet alanının oluşturulmasını sağlamaktadır. Danimarka ve Birleşik Krallık, kişilerin serbest dolaşımıyla ilgili bu girişimlere dahil olmamayı tercih etmiştir. İşgücünün serbest dolaşımı da ortak pazar için büyük önem teşkil etmektedir. Bu bağlamda, Antlaşmanın 39 uncu maddesi, Topluluk dahilinde işgücünün serbest dolaşımının güvence altına alınmasını öngörmektedir. Bu, üye devletlerin işçileri arasında her türlü ayrımcılığın ortadan kaldırılmasını da içermektedir7. Antlaşmanın 48 inci maddesine göre, serbest dolaşım aşağıdaki dört hakkı kapsamaktadır: - 7 açık işlere başvurmak, bu amaçla üye devletler arasında serbestçe yer değiştirmek, EU, Summary of Legislation, s.2 - işin gerçekleştirilmesi amacıyla, ulusal işçilerin çalışmasını düzenleyen yasa, tüzük ve yönetmelik hükümlerine uygun olarak o ülkede ikamet etmek8. Serbest dolaşım Antlaşma temelinde, ve 1968 yılında Konsey tarafından kabul edilen iki aracın (bir Tüzük ve bir Direktif) kullanımı yoluyla yürürlüğe girmiştir. O zamandan bu yana, Topluluk içerisinde istihdam edilen tüm kişilere eşit muamele edileceği garanti edilmiştir. Bununla ilgili tek istisna, bazı kamu görevleriyle ilgilidir. Bununla birlikte, kişilerin serbest dolaşımı devlet politikası, kamu güvenliği ve kamu sağlığı gerekçe gösterilerek belirli kısıtlamalara tabi olabilmektedir. Avrupa vatandaşlığı ile ilgili olarak da, Antlaşma’nın 18 inci maddesi Birliğin tüm vatandaşlarının üye devletlerin sınırları dahilinde, belirli koşullar altında serbestçe hareket ve ikamet edebileceklerini teyit etmektedir. Öğrencilerin, emeklilerin ve ekonomik hayatta aktif olmayan kişilerin herhangi bir üye devlette ikamet etmeleri ile ilgili hakları da Direktiflerle düzenlemiştir. iii) Hizmetlerin serbest dolaşımı Hizmetlerin serbest dolaşımı yerleşme hakkı ile yakından bağlantılıdır. Her iki durumda da, ulusal olmayan ya da Topluluğa ait işletmelere uygulanan koşullar ulusal işletmelere uygulananlarla aynı olmalıdır. Hizmetlerin serbestliği, işletmelerin farklı üye devletlerde hizmet vermelerine imkan tanımaktadır. Yerleşme hakkı kendi işini yapan kişilerin de diğer üye devletlerde faaliyetlerini sürdürebilmelerini sağlamaktadır. Toplulukta hizmetlerin serbest dolaşımına ilişkin bu ilkeyle ilgili tek koşul, daha önce herhangi bir üye devlette yerleşmiş olmaktır. Bununla birlikte, Antlaşma ile, kamu hizmetine ilişkin hizmetlerin dahil edilmediği ve devlet politikası, kamu güvenliği ve kamu sağlığı gerekçe gösterilerek belirli kısıtlamaların öngörüldüğü bazı kısıtlamalar ortaya konmuştur. Ayrıca, ulaşım, bankacılık ve sigorta gibi belirli sektörlerin kendilerine has sistemleri mevcuttur. Ulaşım hizmetleri, farklı niteliği ve ulaşımın tek pazarın (özellikle mallar ve kişiler) gelişmesinde esas olduğu gerçeğinden hareketle, Topluluğun ortak politikaları kapsamında ele alınmaktadır. Bankacılık sektörünün yerleşim hakkı ve hizmetlerin serbest dolaşımına dahil edilmesi için 1973 yılından beri birçok direktif getirilmiştir. Bunlar özellikle, kredi kuruluşlarının kendi kredileri, karapara aklanmasının önlenmesi ve depozito garanti sistemleri ile ilgili konulardadır. Sigorta hizmetleri de iki temel kategoriye ayrılmıştır: hayat sigortası ve diğer genel sigortalar. 1973 yılından bu yana, hayat sigortası dışındakiler serbest dolaşım kapsamında alınmıştır. Hayat 8 Günuğur, Avrupa Topluluğu’nda ve Türkiye-AT İlişkilerinde İşçilerin Serbest Dolaşımı, 1993, s.2. sigortası alanında da 1979 yayınlanan bir direktif temelinde uyumlaştırma çalışmaları yapılmıştır. iv) Sermayenin serbest dolaşımı Antlaşma, bu ilke gereğince sermaye hareketleri (yatırımlar) ve ödemeler (mal ve hizmet ödemeleri) üzerindeki tüm kısıtlamaları kaldırmıştır. Ancak, üye devletlerin kendi mevzuatlarının, özellikle de mali hükümler ve mali kuruluşların ihtiyati gözetimine ilişkin hükümlerinin zarar görmesini önlemek üzere gerekli önlemleri alma yetkileri mevcuttur. Üye devletler ayrıca, idari ve istatistiki bilgi edinmek amacıyla, kamu politikası ve kamu güvenliği ile ilgili önlemlere ek olarak sermaye hareketlerinin bildirilmesi için gerekli prosedürler ortaya koyabilmektedirler. Ancak bu önlem ve prosedürler sermaye ve ödemelerin serbest dolaşımında herhangi bir keyfi ayrımcılık veya gizli kısıtlama amacı gütmemelidir9. III.2. Tek Pazarın Tamamlanmasını Geciktiren Engeller Tek pazarın kurulması yolunda en önemli aşama olan Beyaz Kitapta, Topluluk içinde mal, hizmet, kişi ve sermayenin özgür biçimde dolaşımını kısıtlayan tarife dışı engellerden söz edilmektedir. Aşağıda daha ayrıntılı olarak anlatılacak bu engeller fiziki; teknik ve idari; ve mali olmak üzere üç başlık altında toplanabilir10. i) Fiziki engeller Fiziki engeller, Topluluk sınırları içinde, üye ülkeler arasında gümrük kapılarında uygulanan fiziki kontrollerdir. Sınır kapılarındaki bu kontrol ile buna bağlı formalitelerin zaman alması, üye ülkeler arasında ticareti olumsuz yönde etkilemektedir. Bu kontroller, üye ülkeye giriş yapan yabancı uyrukluların denetiminin yanında, malların güvenilirliği ve standart denetimi amaçlarına da yöneliktir11. Fiziki engeller ikiye ayrılmaktadır: Kişilere uygulanan engeller (ör. gümrük, pasaport, göçmen işçi, bagaj ve polis kontrolleri) ve mallara uygulanan engeller. ii) Teknik ve idari engeller Üye devletlerin ulusal planda uyguladıkları ve ulusal mevzuatlarından doğan gizli engellere teknik engeller adı verilmektedir12. Teknik engeller, üye ülkelerin sağlık, standartlar, çalışma, güvenlik, tüketicinin korunması veya 9 EU, Summary of Legislation, s.2. Günuğur, 1993, s.17. 11 DTM, 2002, s. 199. 12 Günuğur, 1993, s.18,19. 10 çevrenin korunması kaynaklanmaktadır13. ile ilgili ulusal mevzuatlarının farklılıklarından Avrupa Birliği’nde, teknik mevzuatlar arasında uyumun sağlanabilmesi için öncelikle, ‘Avrupa Standardizasyon Sistemi’ kurulmuş ve bir çok alanda Avrupa için tek bir standardın oluşturulması amacıyla tüm üye ülkelerin teknik mevzuatlarının uyumlaştırılması yoluna gitmiştir. Böylece üretici, kullanıcı ve tüketiciler, Birliğin her yerinde, aynı teknik ve ticari imkan ve şartlardan yararlanabilmektedir. iii) Mali engeller Tek Pazar’ın tamamlanmasını geciktiren ve serbest dolaşım ilkesini de zedeleyen mali engeller, genelde, üye ülkelerin dolaylı vergi (katma değer vergileri) tahsilatını denetlemek üzere aldıkları ve özellikle gümrük kapılarında yoğunlaştırdıkları tedbirlerden kaynaklanan zorluklardır. Serbest dolaşım ilkesi, üye ülkelerin, muamele vergileri konusundaki hassasiyetleri ve mevzuat farklılıkları nedeniyle tam olarak uygulanamamıştır. Roma Antlaşması’nın, dolaylı vergi uygulamalarına ilişkin 99 uncu maddesinde, üye ülkelerin, bu vergilerle ilgili mevzuatlarının yakınlaştırılması ve ortak bir Katma Değer Vergisi sisteminin geliştirilmesi öngörülmektedir. Ancak, tüketim vergileri ve KDV için ortak bir taban tespit edilememesi, eşit oranlarda ve benzer nitelikli mallar bakımından eşit sayıda uygulanamaması; üye ülkelerde, aynı mal ve hizmetler bakımından farklı fiyat düzeylerinin belirlenmesine yol açmaktadır14. IV. TEK PAZARIN İŞLEYİŞİ Avrupa Tek Pazarı, Konsey tarafından yayınlanan direktiflerle gerçekleştirilmiştir. Bu direktifler, Toplulukların teknik yürütme organı olan Komisyon tarafından hazırlanmakta ve Konseye sunulmaktadır15. Tek pazarın tamamlanması, dinamik bir süreçtir. Bu süreçte, ulusal mevzuatlardan doğan yeni engellerin üstesinden gelinmesi için Topluluğun düzenli olarak müdahalede bulunması gerekmektedir. Ayrıca, pazarın gelişmesi (yeni teknolojiler, yeni sınırlamalar, yeni problemler, vb.) Topluluk organları açısından Topluluk hukukunda sık sık bazı düzenlemelerin yapılmasını gerektirmektedir. Avrupa Komisyonu, Antlaşmaların koruyucusu olarak, tek pazarın kurallarının idaresinde, özellikle performansına, güncellenmesine ve teknik 13 Tsoukalis, From Customs Union to Internal Market, 1997, s. 63,64. DTM, 2002, s. 200,201. 15 Günuğur, 1993, s.21. 14 uyumlaştırmaya ilişkin olarak, merkezi bir rol oynamaktadır. Mevcut kuralların komite toplantılarında üye devletlerin temsilcileri ile birlikte güncellenmesi genel olarak Komisyon’un sorumluluğundadır. Duruma göre, bu komiteler ya danışmanlık görevi yürütmekte ya da Komisyon tarafından hazırlanan öneriler temelinde görüşlerini bildirmektedir. Tek pazara ilişkin Topluluk mevzuatının uygulanmasının izlenmesi ilk etapta ulusal yetkililerin sorumluluğundadır. Ulusal yetkililerin, AB direktiflerinin ulusal mevzuata aktarılmasının ardından doğru bir şekilde uygulanmasını sağlamaları gerekmektedir. Komisyon ve Avrupa Toplulukları Adalet Divanı da Topluluk hukukuna sadık kalınmasını ve direktiflerin ulusal hukuka aktarılmasını garanti etmektedir. Komisyon ayrıca, Topluluk hukukunun üye devletlerde uygulanmasına ilişkin yıllık rapor yayınlamaktadır. Komisyon’un izleme yöntemleri özel kişilerden, işletmelerden veya üye devletlerden gelen şikayetlere dayanmaktadır. Komisyon herhangi bir ihlal olduğuna karar verirse, ihlal sürecini başlatır. Eğer söz konusu ülke, Komisyon tavsiyelerine uymazsa, Komisyon bu durumu nihai kararı verecek Adalet Divanı’na getirebilir. Divan, para cezaları biçiminde yaptırım uygulayabilmektedir16. V. AVRUPA TEK PAZARI’NIN GELİŞMESİ Avrupa Birliği, 1993 yılı başında Avrupa Tek Pazarı’nın tamamlanması çalışmalarını büyük ölçüde sonuçlandırmış ve bu tarihten itibaren tek pazara ilişkin mevzuat uyumu konusuna özellikle önem vermiştir. 1 Ocak 1995'te Avrupa Birliği'ne üç yeni üyenin (Avusturya, Finlandiya ve İsveç) daha katılmasıyla Avrupa Birliği’nin üye sayısı 15’e yükselmiştir. AB üyesi 7 ülke (Almanya, Fransa, Belçika, Lüksemburg, İspanya ve Portekiz) arasında kişilerin serbest dolaşımının sağlanmasını amaçlayan Schengen Anlaşması da 26 Mart 1995 tarihinde yürürlüğe girmiş, Yunanistan, İtalya ve Avusturya daha sonra söz konusu Anlaşmaya taraf olmuştur. Komisyon, Avrupa Konseyi’nin Haziran 1997'de Amsterdam'da gerçekleştirdiği toplantısında, Tek Pazarın işleyişinde karşılaşılan güçlüklerin aşılabilmesi, sağlık, güvenlik, fırsat eşitliği ve iş hukuku alanlarında gerekli düzenlemelerin yapılması, Birlik alanı içinde iş yapma, seyahat ve çalışma koşullarının her türlü iç sınırdan arınmış olarak, üye ülkelerin sınırları içindeki kadar kolaylaştırılmasının sağlanabilmesi amacıyla hazırladığı Eylem Planı’nı sunmuştur. Plan aşağıdaki dört stratejik hedef çerçevesinde, yapılması gereken düzenlemeleri belirlemektedir: 1- Topluluk mevzuatı ve ulusal mevzuatın daha etkin hale getirilmesi, 16 EU, Summary of Legislation, s.2,3. 2- Pazarın işleyişini bozucu faaliyetlerle mücadele, 3- Entegrasyonun önündeki sektörel engellerin giderilmesi, ve 4- Bütün vatandaşların yararına bir Tek Pazar oluşturulması17. 23-24 Mart 2000 tarihleri arasında gerçekleştirilen Lizbon Zirvesi sonucunda, bir Lizbon Stratejisi belirlenmiştir. Temel hedefi Avrupa Birliği’ni 10 yıl içerisinde, dünyanın en dinamik ve rekabetçi bilgiye dayalı ekonomisi haline getirme olan Lizbon Stratejisinde, bu hedeflere erişilmesi için uygulanması gereken politikalardan ilki, daha iyi politikaların geliştirilmesi, yapısal reform sürecinin hızlandırılması ve tek pazarın tamamlanması suretiyle bilgiye dayalı ekonomi ve topluma geçiş için hazırlık yapılması olarak belirlenmiştir18. V.1 Avrupa Tek Pazarının On Yılı Avrupa Komisyonu tarafından hazırlanan bir çalışmada, tek pazarın on yılda getirdiği faydalar değerlendirilmiştir. Bu çalışmada, tek pazarın ekonomik faydaları ile vatandaşlar/tüketiciler ve işletmeler için olan faydaları şu şekilde sıralanmıştır: Ekonomik faydalar: - - AB’nin GSYİH’sı (gayrisafi yurtiçi hasıla) 2002 yılında %1.8 oranında, yani 164.5 milyar € artmıştır. 1992 yılından beri, sınırların açılması sayesinde AB içerisinde yaklaşık 2.5 milyon yeni iş yaratılmıştır. Son on yılda toplam 877 milyar € tutarında ek refah yaratılmıştır. Bu da hanehalkı başına ortalama 5700 €’dur. Tek pazar, AB firmalarının küresel piyasalarda rekabet etme gücünü artırmıştır. AB’nin üçüncü ülkelere ihracatı 1992 yılında Birlik GSYİH’sının %6.9’u iken 2001 yılında bu oran %11.2 olmuştur. Tek pazar, Avrupa’yı yabancı yatırımcılar için daha cazip bir hale getirmiştir. AB’ye yapılan net doğrudan yabancı yatırımların akışı neredeyse iki katına çıkmıştır. Vatandaşlara/Tüketicilere yönelik faydalar: - - 17 18 Daha kaliteli mal ve hizmetlere yönelik daha fazla seçenek sağlanmıştır: Son zamanlarda Komisyon tarafından yapılan bir araştırmaya göre, AB vatandaşlarının %80’i tek Pazarın daha fazla seçenek sağladığını, %67’si de kaliteyi artırdığını düşünmektedir. Birçok durumda, ulusal piyasaların açılması ve rekabetin artması sonucu mal ve gıda maddelerinin fiyatları düşmüştür. Telekomünikasyon vergileri azalmıştır: tek pazarın liberalleşmesi ve teknoloji sayesinde, daha önceleri eski ulusal tekellerin belirlediği DTM, Tek Avrupa Pazarı, s.1 EU, Presidency Conclusions Lisbon Council, 2000 - - ücretler, örneğin ulusal aramalarda %50, uluslararası aramalarda da %40 oranında azalmıştır. 15 milyondan fazla AB vatandaşı, çalışmak veya emekliliğini geçirmek üzere farklı üye devletlere yerleşmiştir. Bu kişilerin refahı korunmaktadır ve yaşadıkları yerde oy kullanabilmektedir. Bir milyonun üzerinde genç Erasmus programı sayesinde öğrenimlerinin bir kısmını başka bir ülkede gerçekleştirmiştir. Kişiler, kendi ülkeleri dışında yaptıkları alışverişlerde de tüketici haklarından tam olarak yararlanmaktadır. AB ihale kurallarını uygulayan kuruluşlar da tasarruf etmiştir. İşletmelere yönelik faydalar: - AB içerisinde ticaret çok daha kolay bir hale gelmiştir. Sınır bürokrasisinin ortadan kalkması teslim süresini çabuklaştırmış ve maliyetleri azaltmıştır. Karşılıklı tanıma ilkesi şirketlerin birçok durumda kendi üye devletlerindeki kurallara uymak suretiyle Birlik çapında iş yapabilmelerini sağlamaktadır. Birçok durumda, Direktif ve Tüzükler tek bir çerçeve içinde çok sayıda ve karmaşık olan ulusal kanunların yerine geçmekte ve işletmelerin uyum maliyetlerini azaltmaktadır. Masraflar ve zorluklar yüzünden daha önceleri ihracat yapamayan küçük ve orta büyüklükteki işletmeler için yeni ihracat pazarları açılmıştır. Şirketler, artık diğer üye devletlerdeki kamu kuruluşlarına mal ve hizmet sağlamak için de sözleşme ihalelerine girebilmektedir. Küçük ve orta büyüklükteki işletmeler, piyasanın bu kısmının rekabete açık olduğu üye devletlerdeki düşük maliyetli elektrikten faydalanmıştır19. V.2 Tek Pazar Stratejisi 2003-2006 Avrupa Komisyonu tarafından 2003-2006 yılları için hazırlanan ve bu yılın başında açıklanan tek pazar stratejisi, tek pazarın daha iyi bir şekilde işleyişini sağlayacak on maddeli bir planı kapsamaktadır. Stratejinin amacı, genişlemenin ve yaşlanan nüfusun beraberinde getirdiği sorunlarla mücadele etmek, ve Avrupa’nın 2010 yılına kadar dünyanın en rekabetçi ekonomisi olmasını sağlamaktır. Belirli öncelikler, tek pazara ilişkin hukukun uygulanması, hizmetlerin serbest dolaşımının uygulamada da gerçekleşmesi, malların ticaretinde kalan engellerin kaldırılması ve kamu alımlarında gerçek Avrupa piyasalarının kurulmasıdır. Strateji, üye devletleri tek pazarın kurallarını zamanında ve doğru olarak uygulamaya, vatandaşlarını ve iş dünyasını hakları hakkında bilgilendirmeye, ortaya çıkan problemleri çözmeye 19 European Commission, The Internal Market – Ten Years without Frontiers, s.2,3 ve tek pazarın ilkeleriyle çelişkili ulusal kanunları uygulamaktan kaçınmaya çağırmaktadır. Avrupa’nın tek pazarını geliştirmesi için üç temel neden mevcuttur: - - Öncelikle, AB’nin 2010 yılına kadar dünyanın en rekabetçi ve dinamik ekonomisi olma hedefine ulaşması için derhal kararlı bir şekilde harekete geçmesi gerekmektedir. İkinci olarak, genişleme, hem mevcut ve hem de yeni üye devletlere görülmemiş fırsatlar sunmaktadır. Ancak bunların gerçekleşmesi için, AB tek pazarın kurumlarını güçlendirmeli ve performansını artırmalıdır. Üçüncü olarak da, AB, tıpkı dünyanın diğer bölgelerinde olduğu gibi, ekonomik büyüme ve istihdam yaratma konusunda bir durgunluk yaşamaktadır. Bu da ekonomilerin büyümesi için yapısal reformlar yoluyla kapasitelerinin artırılmasını gerektirmektedir. Tek pazardaki dar boğazların ortadan kaldırılması, Avrupa’yı daha iyi bir konuma getirecektir. Tek Pazar Stratejisi’nin başlıca on eylem alanı şunlardır: 12345678910- Topluluk kuralların daha iyi ve düzgün bir şekilde uygulanması, Hizmetler piyasasının entegrasyonu, Malların serbest dolaşımının geliştirilmesi, Nüfus sorununun üstesinden gelinmesi, Temel hizmetlerin iyileştirilmesi, İş dünyasının koşullarının iyileştirilmesi, Düzenleyici çerçevenin basitleştirilmesi, Vergi engellerinin azaltılması, Kamu alımları piyasalarının daha açık bir hale getirilmesi, ve Daha iyi bilgi sağlanması20. VI. SONUÇ Bu yılın başında, 10 uncu yılını dolduran Avrupa Tek Pazarı, 370 milyon tüketicisiyle, dünyanın en büyük pazarıdır. Bu da, masrafların azaltılması (gümrük formalitelerinin ortadan kaldırılması, artan rekabet sonucu düşen fiyatlar vs.) ve üretkenliğin artırılması yoluyla Topluluk içi ticareti teşvik ederek Avrupa’nın refahına çok önemli bir katkı sağlamaktadır. Tek Pazar kapsamında serbest dolaşım dört temel özgürlüğü içermektedir. Bunlar, Birlik içerisinde malların, kişilerin, hizmetlerin ve sermayenin serbest dolaşımıdır. Tek pazarın tamamlanması giderek gelişen dinamik bir süreçtir. Ancak bir yandan da birçok sorunla karşılaşılmaktadır. Bu sorunlar arasında, üye devletlerde henüz tam olarak aktarılmamış direktifler, 20 European Commission, Communication from the Commission, 2003. (ör. kamu alımları ve fikri mülkiyet), vergilendirme alanındaki yavaş ilerleme, veya serbest dolaşım hakkını kullanmak isteyen kişilerin karşı karşıya kaldığı engeller yer almaktadır21. Tek pazarın işleyişini geliştirmek ve bu engelleri ortadan kaldırmak için Topluluk organlarınca çeşitli çalışmalar yapılmakta ve getirileri konusunda raporlar hazırlanmaktadır. Bu raporlarda genel olarak tek pazarın Topluluğa getirdiği faydalardan bahsedilmektedir. Komisyon’un bu alandaki çalışmalarından birisi 1997’de hazırlanan Eylem Planı’dır. Burada tek pazarın işleyişinde karşılaşılan güçlüklerin giderilmesi için dört stratejik hedef çerçevesinde yapılması gereken düzenlemeler belirtilmiştir. Son olarak da, bu yıl içerisinde, 2003-2006 dönemi için belirlenen “tek pazar stratejisi”nde, tek pazarın daha iyi işleyişini ve Avrupa ekonomisinin gelişmesini sağlayacak on maddeli bir plan sunulmuştur. Bu gelişmelerin yanısıra, Avrupa tek pazarını tamamlayıcı bir unsur olarak Avrupa ekonomik entegrasyonunun son aşaması olan Ekonomik ve Parasal Birlik kurulmuştur. Bu çerçevede, tek bir para birimi olan Euro, 2002 yılı başından itibaren 12 üye devlette (Almanya, Avusturya, Belçika, Finlandiya, Fransa, Hollanda, İrlanda, İspanya, İtalya, Lüksemburg, Portekiz ve Yunanistan) ulusal para birimlerinin yerini almıştır. 21 EU, Summary of Legislation, s.3. KAYNAKÇA 1- Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı, Avrupa Birliği ve Türkiye, Avrupa Birliği Genel Müdürlüğü, 5. Baskı, Ankara, Kasım 2002, s.39,40,49,52,175,176,197-201. 2- Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı, Tek Avrupa Pazarı, Avrupa Birliği Hakkında Bilmek İstedikleriniz, Avrupa Birliği Genel Müdürlüğü, http://www.dtm.gov.tr 3- European Commission, Communication from the Commission to the Council, European Parliament, European Economic and Social Committee, the Committee of Regions, Internal Market Strategy, Priorities 2003-2006, Brussels, 2003. 4- European Commission, The Internal Market – Ten Years without Frontiers, Internal Market, Working Document, s. 2,3. http://www.europa.eu.int/comm/internal_market/10years/workingdoc_en.htm 5- European Union, Presidency Counclusions, Lisbon European Council, 24-25 March 2000. 6- European Union, Summary of Legislation, Internal Market: Introduction, s.3. http://www.europa.eu.int/scadplus/leg/en/lvb/l70000.htm 7- Günuğur, Haluk, Avrupa Topluluğunda Gümrük Birliği, Tek Pazar, Ankara Üniversitesi Basımevi, Ankara, 1993, s.17-21. 8- Günuğur, Haluk, Avrupa Topluluğunda ve Türkiye-AT İlişkilerinde İşçilerin Serbest Dolaşımı, Ankara Üniversitesi Basımevi, Ankara,1993, s.2. 9- Tsoukalis, Loukas, From Customs Union to Internal Market, The New European Economy Revisited, Oxford University Press, New York, 1997, s. 63,64.