10. Yılında Avrupa Tek Pazarı - Strateji Geliştirme Başkanlığı

advertisement
10. Yılında Avrupa Tek Pazarı
Nihal SAMSUN*
I. GİRİŞ
Avrupa Tek Pazarı1’nın kurulması, Avrupa ekonomik birliği yolunda
atılmış ilk ve en önemli adımlardan biridir. 1957 tarihinde imzalanan ve Avrupa
Topluluklarını kuran Roma Antlaşması’nda, üye devletler arasında önce bir
gümrük birliğinin, ardından da bir ortak pazar’ın kurulması öngörülmüştür. Bu
çerçevede, öncelikle, 1968 yılında üye ülkeler arasındaki ticarette gümrük
vergileri ve miktar kısıtlamalarının kaldırılmasını öngören gümrük birliği
yürürlüğe girmiştir. Daha sonra, 1987 yılında, Tek Avrupa Senedi ile, üretim
faktörlerinin de serbest dolaşımının sağlandığı tek pazarın tamamlanması için
1992 yılı hedefi kesinleştirilmiş ve 1993 yılının başında Avrupa Tek Pazarı
yürürlüğe girmiştir.
Bu çalışmada, öncelikle tek pazarın kurulması ve esaslarından, daha
sonra da işleyişinden bahsedilecek, ve son olarak da on yıllık gelişimi esas
alınarak mevcut durumuna değinilecektir.
II. AVRUPA TEK PAZARI’NIN KURULMASI
Tek Pazar, Avrupa Birliği’nin temel taşlarından birisi ve aynı zamanda,
malların, kişilerin, hizmetlerin ve sermayenin serbest dolaşımına dayalı bir
“ortak pazar”ın kurulmasını sağlayan Roma Antlaşması’nın doruk noktasıdır.
Pazarın birleştirilmesinin ardında yatan düşünce, ekonomik ve siyasi
entegrasyon hedefi ile bağlantılıdır. Avrupa Topluluklarını kuran Roma
Antlaşması (ilerleyen bölümlerde kısaca Antlaşma olarak anılacaktır),
Nihal SAMSUN: 1976 Kırklareli doğumlu olup, ODTÜ İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi
Ekonomi Bölümü mezunudur. Halen Maliye Bakanlığı Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler
Dairesi Başkanlığı’nda AB Uzman Yardımcısı olarak görev yapmaktadır.
1
Kurucu Antlaşmalarda “ortak pazar” kavramı kullanılırken, 1993’ten sonra tek pazar
kavramı da kullanılmaya başlanmıştır. Bu çalışmada, Avrupa Birliği’nin çeşitli
kaynaklarında da olduğu gibi, “tek pazar” ve “ortak pazar” kavramları aynı anlamda
kullanılmaktadır.
Topluluğun faaliyetlerinin “tek pazardaki rekabetin bozulmasını önleyen bir
sistemi” içermesini ve “ortak pazarın işleyişi için üye devletlerin mevzuatlarının
gerektiği ölçüde birbirine yaklaştırılmasını” sağlamaktadır. Ayrıca, çevrenin
korunması ve sosyal politika gibi politikalar da tek pazarın işleyişinde önemli bir
rol oynamaktadır2.
Üye ülkeler arasında ekonomik entegrasyonun bütün gereklerini yerine
getirmek amacıyla, Avrupa Toplulukları Komisyonu tarafından, 1985 yılında
hazırlanan ve tek pazarın tamamlanmasına ilişkin bir program öngören
Komisyon belgesi “Beyaz Kitap”ta (White Paper) tek pazarın tamamlanması için
1992 yılı sonu hedef alınmıştır. Bu, bir anlamda, Avrupa entegrasyonunun nihai
hedefi olan Avrupa Birliği’ne giden yoldur.
Beyaz Kitabın sonrasında, 1986 yılında kabul edilen ve 1 Ocak 1987
yılında yürürlüğe giren Tek Avrupa Senedi (Single European Act) ile 1992 yılı
sonu hedefi kesinleştirilmiştir3. Tek pazar burada, “Bu Antlaşma’nın hükümleri
doğrultusunda malların, kişilerin, hizmetlerin ve sermayenin serbest dolaşımının
sağlandığı iç sınırların olmadığı bir alan” olarak tanımlanmıştır4. Tek Avrupa
Senedi, 1992 yılında yürürlüğe giren tek pazarın hukuksal temelini
oluşturmaktadır. Bu senet yalnızca tek pazarın kurulması amacıyla Roma
Antlaşması’na bazı maddeler eklemekle kalmamış, Avrupa Parlamentosu’nun
yetkilerini de bir ölçüde genişletmiş ve Topluluk Organlarının karar alma
yöntemlerinde “oy çokluğu” ilkesine ağırlık vermiştir5. Tek Avrupa Senedi’nin
özelliği, tek pazarın başlatılmış olmasının yanısıra, kurucu Antlaşmaların ilk
revizyonunun da bu Senet ile yapılmış olmasıdır.
Tek Senet ile birlikte, Tek Pazarın gerçekleştirilmesi için gerekli hukuki
ve siyasi dayanak oluşturulmuş, Tek Pazar’ın tamamlanması hedefi
güçlendirilmiş ve Beyaz Kitapta yer alan programın kapsamı genişletilmiştir.
Topluluk 1993 yılı başı itibariyle tek pazarı büyük ölçüde kurmuş
bulunmaktadır. Tek pazarın nihai amacı, fiziki, teknik ve mali engellerin aşamalı
olarak kaldırılması suretiyle ekonomide daha fazla büyüme imkanı, yeni
istihdam olanakları, ölçek ekonomileri, yüksek verimlilik ve karlılık, sağlıklı
rekabet, iş ve meslek hareketliliği, istikrarlı fiyat ve tüketici tercihine
ulaşılmasıdır6.
2
European Union (EU), Summary of Legislation, s.1.
Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı (DTM), Avrupa Birliği ve Türkiye, 2002, s. 197.
4
EU, Summary of Legislation, s.2.
5
Günuğur, Avrupa Topluluğunda Gümrük Birliği, Tek Pazar, 1993, s.17.
6
DTM, 2002, s. 197.
3
III. AVRUPA TEK PAZARININ ESASLARI
Avrupa Tek Pazarı, dört temel özgürlüğü kapsayan serbest dolaşım
üzerine kurulmuştur.
III.1 Topluluk İçerisinde Serbest Dolaşım
Serbest dolaşımın esasları, ayrımcılık yapılmaması ilkesi, karşılıklı
tanıma ilkesi ve Topluluk mevzuatıdır.
Antlaşma’nın, ulusallık temelinde herhangi bir ayrımcılığı yasaklayan 12
inci maddesi, tek pazarın temel ilkelerinden biridir. Ayrımcılık, ulusallık
temelinde, aynı koşullar altında farklı muamele yapılması anlamına gelmektedir.
Bu hüküm kapsamında, ithal edilen mallara yerli mallardan farklı muamele
edilmesi yasaklanmaktadır.
Karşılıklı tanıma ilkesine göre, başka bir üye devletin mevzuatının yerel
mevzuatla eşit etkide olması gerekmektedir. Bu ilke, Adalet Divanı’nın Cassis
de Dijon kararı ile ortaya konmuştur. Bu davada, Almanya’nın meyve
likörlerindeki asgari alkol içeriği hakkındaki mevzuatı ile ilgili olarak, Divan, bir
ülkede yasal olarak üretilen ve piyasaya sürülen bir malın diğer üye devletlerde
de kabul edilmesi ilkesini ortaya koymuştur.
Antlaşma’nın doğrudan etki yaratan hükümleri (ayrımcılık yapılmaması)
ve mahkeme kararından doğan ilkelerin (karşılıklı tanıma) yanısıra, Antlaşmanın
3 üncü maddesinde, “üye devletlerin mevzuatlarının ortak pazarın işleyişi için
gerekli ölçüde yakınlaştırılması” hükmü yer almaktadır. Aslında, bu ilke sağlığın
korunması, güvenlik veya adil ticareti garanti etmemektedir. Bu yüzden
Direktifler, üye devletler arasında karşılıklı güveni oluşturan ulusal kuralları
uyumlaştıracak şekilde kabul edilmiştir. 1985 yılında Konsey tarafından kabul
edilen bir İlke Kararı ile, teknik uyumlaştırma ve standardizasyon için yeni bir
sistem uygulanmaya başlanmıştır. Bu sisteme göre, uyumlaştırmaya ilişkin
direktifler sağlık, güvenlik ve çevrenin korunmasına ilişkin temel taleplere
odaklanacaktır.
Birlik içerisinde serbest dolaşımda öngörülen dört temel özgürlük
şunlardır:
i) Malların serbest dolaşımı
ii) Kişilerin serbest dolaşımı
iii) Hizmetlerin serbest dolaşımı
iv) Sermayenin serbest dolaşımı
i) Malların serbest dolaşımı
Malların serbest dolaşımı, Topluluk içi ticarette gümrük vergileri ile
ticarette miktar kısıtlamalarının ve bunlarla eş etkili önlemlerin kaldırılması
sonucu ortaya çıkmıştır.
Gümrük vergilerinin kaldırılması gümrük birliğinin içeriye yönelik kısmını
temsil etmektedir. Gümrük birliğinin dışa yönelik kısmı ise üçüncü ülkelerden
yapılan ithalatta uygulanan ortak gümrük tarifesinin kabul edilmesi ile
şekillenmiştir. Daha sonraları, çalışmalar özellikle gümrük vergileri ve miktar
kısıtlamalarının eş etkili önlemleri ile ilgili tüm engellerin kaldırılmasına yönelik
olarak devam etmiştir. Bu alanda Adalet Divanı, aldığı kararlarla önemli bir rol
oynamıştır.
Son olarak da, tek pazarın tamamlanması hususunda 1985 yılında
kabul edilen Beyaz Kitap ve 1 Ocak 1993’ten itibaren tek pazarın yürürlüğe
girmesi sonucu, Topluluğun fiziki engelleri (sınır kontrolleri ve gümrük
formaliteleri) kaldırılmış ve karşılıklı tanıma ve Topluluk uyumlaştırmasına ilişkin
yeni yaklaşım sayesinde artan teknik engellerle baş edilmesi sağlanmıştır.
ii) Kişilerin serbest dolaşımı
Avrupa Birliği içerisinde kişilerin serbest dolaşımı, Birliğin tüm
vatandaşlarına, Antlaşma ve uygulamasından doğan hükümlerde ortaya konan
kısıtlamalar dahilinde, üye devletlere ait sınırlar içerisinde serbestçe hareket
etme ve ikamet etme hakkı sağlayan, Avrupa vatandaşlığı ile ilgili hükümlerden
doğmaktadır. 1999 tarihinde yürürlüğe giren Amsterdam Antlaşması, Schengen
Anlaşmasının hükümleri çerçevesinde, Avrupa Birliği iç sınırları dahilinde, hangi
ülkeden olurlarsa olsunlar, kişilerin kontrollere maruz kalmadığı bir özgürlük,
güvenlik ve adalet alanının oluşturulmasını sağlamaktadır. Danimarka ve
Birleşik Krallık, kişilerin serbest dolaşımıyla ilgili bu girişimlere dahil olmamayı
tercih etmiştir.
İşgücünün serbest dolaşımı da ortak pazar için büyük önem teşkil
etmektedir. Bu bağlamda, Antlaşmanın 39 uncu maddesi, Topluluk dahilinde
işgücünün serbest dolaşımının güvence altına alınmasını öngörmektedir. Bu,
üye devletlerin işçileri arasında her türlü ayrımcılığın ortadan kaldırılmasını da
içermektedir7.
Antlaşmanın 48 inci maddesine göre, serbest dolaşım aşağıdaki dört
hakkı kapsamaktadır:
-
7
açık işlere başvurmak,
bu amaçla üye devletler arasında serbestçe yer değiştirmek,
EU, Summary of Legislation, s.2
-
işin gerçekleştirilmesi amacıyla, ulusal işçilerin çalışmasını
düzenleyen yasa, tüzük ve yönetmelik hükümlerine uygun olarak o
ülkede ikamet etmek8.
Serbest dolaşım Antlaşma temelinde, ve 1968 yılında Konsey
tarafından kabul edilen iki aracın (bir Tüzük ve bir Direktif) kullanımı yoluyla
yürürlüğe girmiştir. O zamandan bu yana, Topluluk içerisinde istihdam edilen
tüm kişilere eşit muamele edileceği garanti edilmiştir. Bununla ilgili tek istisna,
bazı kamu görevleriyle ilgilidir. Bununla birlikte, kişilerin serbest dolaşımı devlet
politikası, kamu güvenliği ve kamu sağlığı gerekçe gösterilerek belirli
kısıtlamalara tabi olabilmektedir.
Avrupa vatandaşlığı ile ilgili olarak da, Antlaşma’nın 18 inci maddesi
Birliğin tüm vatandaşlarının üye devletlerin sınırları dahilinde, belirli koşullar
altında serbestçe hareket ve ikamet edebileceklerini teyit etmektedir.
Öğrencilerin, emeklilerin ve ekonomik hayatta aktif olmayan kişilerin herhangi
bir üye devlette ikamet etmeleri ile ilgili hakları da Direktiflerle düzenlemiştir.
iii) Hizmetlerin serbest dolaşımı
Hizmetlerin serbest dolaşımı yerleşme hakkı ile yakından bağlantılıdır.
Her iki durumda da, ulusal olmayan ya da Topluluğa ait işletmelere uygulanan
koşullar ulusal işletmelere uygulananlarla aynı olmalıdır.
Hizmetlerin serbestliği, işletmelerin farklı üye devletlerde hizmet
vermelerine imkan tanımaktadır. Yerleşme hakkı kendi işini yapan kişilerin de
diğer üye devletlerde faaliyetlerini sürdürebilmelerini sağlamaktadır.
Toplulukta hizmetlerin serbest dolaşımına ilişkin bu ilkeyle ilgili tek
koşul, daha önce herhangi bir üye devlette yerleşmiş olmaktır. Bununla birlikte,
Antlaşma ile, kamu hizmetine ilişkin hizmetlerin dahil edilmediği ve devlet
politikası, kamu güvenliği ve kamu sağlığı gerekçe gösterilerek belirli
kısıtlamaların öngörüldüğü bazı kısıtlamalar ortaya konmuştur.
Ayrıca, ulaşım, bankacılık ve sigorta gibi belirli sektörlerin kendilerine
has sistemleri mevcuttur. Ulaşım hizmetleri, farklı niteliği ve ulaşımın tek
pazarın (özellikle mallar ve kişiler) gelişmesinde esas olduğu gerçeğinden
hareketle, Topluluğun ortak politikaları kapsamında ele alınmaktadır. Bankacılık
sektörünün yerleşim hakkı ve hizmetlerin serbest dolaşımına dahil edilmesi için
1973 yılından beri birçok direktif getirilmiştir. Bunlar özellikle, kredi
kuruluşlarının kendi kredileri, karapara aklanmasının önlenmesi ve depozito
garanti sistemleri ile ilgili konulardadır. Sigorta hizmetleri de iki temel kategoriye
ayrılmıştır: hayat sigortası ve diğer genel sigortalar. 1973 yılından bu yana,
hayat sigortası dışındakiler serbest dolaşım kapsamında alınmıştır. Hayat
8
Günuğur, Avrupa Topluluğu’nda ve Türkiye-AT İlişkilerinde İşçilerin Serbest Dolaşımı,
1993, s.2.
sigortası alanında da 1979 yayınlanan bir direktif temelinde uyumlaştırma
çalışmaları yapılmıştır.
iv) Sermayenin serbest dolaşımı
Antlaşma, bu ilke gereğince sermaye hareketleri (yatırımlar) ve
ödemeler (mal ve hizmet ödemeleri) üzerindeki tüm kısıtlamaları kaldırmıştır.
Ancak, üye devletlerin kendi mevzuatlarının, özellikle de mali hükümler ve mali
kuruluşların ihtiyati gözetimine ilişkin hükümlerinin zarar görmesini önlemek
üzere gerekli önlemleri alma yetkileri mevcuttur.
Üye devletler ayrıca, idari ve istatistiki bilgi edinmek amacıyla, kamu
politikası ve kamu güvenliği ile ilgili önlemlere ek olarak sermaye hareketlerinin
bildirilmesi için gerekli prosedürler ortaya koyabilmektedirler. Ancak bu önlem
ve prosedürler sermaye ve ödemelerin serbest dolaşımında herhangi bir keyfi
ayrımcılık veya gizli kısıtlama amacı gütmemelidir9.
III.2. Tek Pazarın Tamamlanmasını Geciktiren Engeller
Tek pazarın kurulması yolunda en önemli aşama olan Beyaz Kitapta,
Topluluk içinde mal, hizmet, kişi ve sermayenin özgür biçimde dolaşımını
kısıtlayan tarife dışı engellerden söz edilmektedir. Aşağıda daha ayrıntılı olarak
anlatılacak bu engeller fiziki; teknik ve idari; ve mali olmak üzere üç başlık
altında toplanabilir10.
i) Fiziki engeller
Fiziki engeller, Topluluk sınırları içinde, üye ülkeler arasında gümrük
kapılarında uygulanan fiziki kontrollerdir. Sınır kapılarındaki bu kontrol ile buna
bağlı formalitelerin zaman alması, üye ülkeler arasında ticareti olumsuz yönde
etkilemektedir. Bu kontroller, üye ülkeye giriş yapan yabancı uyrukluların
denetiminin yanında, malların güvenilirliği ve standart denetimi amaçlarına da
yöneliktir11. Fiziki engeller ikiye ayrılmaktadır: Kişilere uygulanan engeller (ör.
gümrük, pasaport, göçmen işçi, bagaj ve polis kontrolleri) ve mallara uygulanan
engeller.
ii) Teknik ve idari engeller
Üye devletlerin ulusal planda uyguladıkları ve ulusal mevzuatlarından
doğan gizli engellere teknik engeller adı verilmektedir12. Teknik engeller, üye
ülkelerin sağlık, standartlar, çalışma, güvenlik, tüketicinin korunması veya
9
EU, Summary of Legislation, s.2.
Günuğur, 1993, s.17.
11
DTM, 2002, s. 199.
12
Günuğur, 1993, s.18,19.
10
çevrenin korunması
kaynaklanmaktadır13.
ile
ilgili
ulusal
mevzuatlarının
farklılıklarından
Avrupa Birliği’nde, teknik mevzuatlar arasında uyumun sağlanabilmesi
için öncelikle, ‘Avrupa Standardizasyon Sistemi’ kurulmuş ve bir çok alanda
Avrupa için tek bir standardın oluşturulması amacıyla tüm üye ülkelerin teknik
mevzuatlarının uyumlaştırılması yoluna gitmiştir. Böylece üretici, kullanıcı ve
tüketiciler, Birliğin her yerinde, aynı teknik ve ticari imkan ve şartlardan
yararlanabilmektedir.
iii) Mali engeller
Tek Pazar’ın tamamlanmasını geciktiren ve serbest dolaşım ilkesini de
zedeleyen mali engeller, genelde, üye ülkelerin dolaylı vergi (katma değer
vergileri) tahsilatını denetlemek üzere aldıkları ve özellikle gümrük kapılarında
yoğunlaştırdıkları tedbirlerden kaynaklanan zorluklardır.
Serbest dolaşım ilkesi, üye ülkelerin, muamele vergileri konusundaki
hassasiyetleri ve mevzuat farklılıkları nedeniyle tam olarak uygulanamamıştır.
Roma Antlaşması’nın, dolaylı vergi uygulamalarına ilişkin 99 uncu maddesinde,
üye ülkelerin, bu vergilerle ilgili mevzuatlarının yakınlaştırılması ve ortak bir
Katma Değer Vergisi sisteminin geliştirilmesi öngörülmektedir. Ancak, tüketim
vergileri ve KDV için ortak bir taban tespit edilememesi, eşit oranlarda ve
benzer nitelikli mallar bakımından eşit sayıda uygulanamaması; üye ülkelerde,
aynı mal ve hizmetler bakımından farklı fiyat düzeylerinin belirlenmesine yol
açmaktadır14.
IV. TEK PAZARIN İŞLEYİŞİ
Avrupa Tek Pazarı, Konsey tarafından yayınlanan direktiflerle
gerçekleştirilmiştir. Bu direktifler, Toplulukların teknik yürütme organı olan
Komisyon tarafından hazırlanmakta ve Konseye sunulmaktadır15.
Tek pazarın tamamlanması, dinamik bir süreçtir. Bu süreçte, ulusal
mevzuatlardan doğan yeni engellerin üstesinden gelinmesi için Topluluğun
düzenli olarak müdahalede bulunması gerekmektedir. Ayrıca, pazarın gelişmesi
(yeni teknolojiler, yeni sınırlamalar, yeni problemler, vb.) Topluluk organları
açısından Topluluk hukukunda sık sık bazı düzenlemelerin yapılmasını
gerektirmektedir.
Avrupa Komisyonu, Antlaşmaların koruyucusu olarak, tek pazarın
kurallarının idaresinde, özellikle performansına, güncellenmesine ve teknik
13
Tsoukalis, From Customs Union to Internal Market, 1997, s. 63,64.
DTM, 2002, s. 200,201.
15
Günuğur, 1993, s.21.
14
uyumlaştırmaya ilişkin olarak, merkezi bir rol oynamaktadır. Mevcut kuralların
komite toplantılarında üye devletlerin temsilcileri ile birlikte güncellenmesi genel
olarak Komisyon’un sorumluluğundadır. Duruma göre, bu komiteler ya
danışmanlık görevi yürütmekte ya da Komisyon tarafından hazırlanan öneriler
temelinde görüşlerini bildirmektedir.
Tek pazara ilişkin Topluluk mevzuatının uygulanmasının izlenmesi ilk
etapta ulusal yetkililerin sorumluluğundadır. Ulusal yetkililerin, AB direktiflerinin
ulusal mevzuata aktarılmasının ardından doğru bir şekilde uygulanmasını
sağlamaları gerekmektedir. Komisyon ve Avrupa Toplulukları Adalet Divanı da
Topluluk hukukuna sadık kalınmasını ve direktiflerin ulusal hukuka aktarılmasını
garanti etmektedir. Komisyon ayrıca, Topluluk hukukunun üye devletlerde
uygulanmasına ilişkin yıllık rapor yayınlamaktadır.
Komisyon’un izleme yöntemleri özel kişilerden, işletmelerden veya üye
devletlerden gelen şikayetlere dayanmaktadır. Komisyon herhangi bir ihlal
olduğuna karar verirse, ihlal sürecini başlatır. Eğer söz konusu ülke, Komisyon
tavsiyelerine uymazsa, Komisyon bu durumu nihai kararı verecek Adalet
Divanı’na getirebilir. Divan, para cezaları biçiminde yaptırım uygulayabilmektedir16.
V. AVRUPA TEK PAZARI’NIN GELİŞMESİ
Avrupa Birliği, 1993 yılı başında Avrupa Tek Pazarı’nın tamamlanması
çalışmalarını büyük ölçüde sonuçlandırmış ve bu tarihten itibaren tek pazara
ilişkin mevzuat uyumu konusuna özellikle önem vermiştir.
1 Ocak 1995'te Avrupa Birliği'ne üç yeni üyenin (Avusturya, Finlandiya
ve İsveç) daha katılmasıyla Avrupa Birliği’nin üye sayısı 15’e yükselmiştir. AB
üyesi 7 ülke (Almanya, Fransa, Belçika, Lüksemburg, İspanya ve Portekiz)
arasında kişilerin serbest dolaşımının sağlanmasını amaçlayan Schengen
Anlaşması da 26 Mart 1995 tarihinde yürürlüğe girmiş, Yunanistan, İtalya ve
Avusturya daha sonra söz konusu Anlaşmaya taraf olmuştur.
Komisyon, Avrupa Konseyi’nin Haziran 1997'de Amsterdam'da
gerçekleştirdiği toplantısında, Tek Pazarın işleyişinde karşılaşılan güçlüklerin
aşılabilmesi, sağlık, güvenlik, fırsat eşitliği ve iş hukuku alanlarında gerekli
düzenlemelerin yapılması, Birlik alanı içinde iş yapma, seyahat ve çalışma
koşullarının her türlü iç sınırdan arınmış olarak, üye ülkelerin sınırları içindeki
kadar kolaylaştırılmasının sağlanabilmesi amacıyla hazırladığı Eylem Planı’nı
sunmuştur. Plan aşağıdaki dört stratejik hedef çerçevesinde, yapılması gereken
düzenlemeleri belirlemektedir:
1- Topluluk mevzuatı ve ulusal mevzuatın daha etkin hale
getirilmesi,
16
EU, Summary of Legislation, s.2,3.
2- Pazarın işleyişini bozucu faaliyetlerle mücadele,
3- Entegrasyonun önündeki sektörel engellerin giderilmesi, ve
4- Bütün vatandaşların yararına bir Tek Pazar oluşturulması17.
23-24 Mart 2000 tarihleri arasında gerçekleştirilen Lizbon Zirvesi
sonucunda, bir Lizbon Stratejisi belirlenmiştir. Temel hedefi Avrupa Birliği’ni 10
yıl içerisinde, dünyanın en dinamik ve rekabetçi bilgiye dayalı ekonomisi haline
getirme olan Lizbon Stratejisinde, bu hedeflere erişilmesi için uygulanması
gereken politikalardan ilki, daha iyi politikaların geliştirilmesi, yapısal reform
sürecinin hızlandırılması ve tek pazarın tamamlanması suretiyle bilgiye dayalı
ekonomi ve topluma geçiş için hazırlık yapılması olarak belirlenmiştir18.
V.1 Avrupa Tek Pazarının On Yılı
Avrupa Komisyonu tarafından hazırlanan bir çalışmada, tek pazarın on
yılda getirdiği faydalar değerlendirilmiştir. Bu çalışmada, tek pazarın ekonomik
faydaları ile vatandaşlar/tüketiciler ve işletmeler için olan faydaları şu şekilde
sıralanmıştır:
Ekonomik faydalar:
-
-
AB’nin GSYİH’sı (gayrisafi yurtiçi hasıla) 2002 yılında %1.8
oranında, yani 164.5 milyar € artmıştır.
1992 yılından beri, sınırların açılması sayesinde AB içerisinde
yaklaşık 2.5 milyon yeni iş yaratılmıştır.
Son on yılda toplam 877 milyar € tutarında ek refah yaratılmıştır. Bu
da hanehalkı başına ortalama 5700 €’dur.
Tek pazar, AB firmalarının küresel piyasalarda rekabet etme
gücünü artırmıştır. AB’nin üçüncü ülkelere ihracatı 1992 yılında
Birlik GSYİH’sının %6.9’u iken 2001 yılında bu oran %11.2
olmuştur.
Tek pazar, Avrupa’yı yabancı yatırımcılar için daha cazip bir hale
getirmiştir. AB’ye yapılan net doğrudan yabancı yatırımların akışı
neredeyse iki katına çıkmıştır.
Vatandaşlara/Tüketicilere yönelik faydalar:
-
-
17
18
Daha kaliteli mal ve hizmetlere yönelik daha fazla seçenek
sağlanmıştır: Son zamanlarda Komisyon tarafından yapılan bir
araştırmaya göre, AB vatandaşlarının %80’i tek Pazarın daha fazla
seçenek sağladığını, %67’si de kaliteyi artırdığını düşünmektedir.
Birçok durumda, ulusal piyasaların açılması ve rekabetin artması
sonucu mal ve gıda maddelerinin fiyatları düşmüştür.
Telekomünikasyon vergileri azalmıştır: tek pazarın liberalleşmesi ve
teknoloji sayesinde, daha önceleri eski ulusal tekellerin belirlediği
DTM, Tek Avrupa Pazarı, s.1
EU, Presidency Conclusions Lisbon Council, 2000
-
-
ücretler, örneğin ulusal aramalarda %50, uluslararası aramalarda
da %40 oranında azalmıştır.
15 milyondan fazla AB vatandaşı, çalışmak veya emekliliğini
geçirmek üzere farklı üye devletlere yerleşmiştir. Bu kişilerin refahı
korunmaktadır ve yaşadıkları yerde oy kullanabilmektedir. Bir
milyonun
üzerinde
genç
Erasmus
programı
sayesinde
öğrenimlerinin bir kısmını başka bir ülkede gerçekleştirmiştir.
Kişiler, kendi ülkeleri dışında yaptıkları alışverişlerde de tüketici
haklarından tam olarak yararlanmaktadır.
AB ihale kurallarını uygulayan kuruluşlar da tasarruf etmiştir.
İşletmelere yönelik faydalar:
-
AB içerisinde ticaret çok daha kolay bir hale gelmiştir. Sınır
bürokrasisinin ortadan kalkması teslim süresini çabuklaştırmış ve
maliyetleri azaltmıştır.
Karşılıklı tanıma ilkesi şirketlerin birçok durumda kendi üye
devletlerindeki kurallara uymak suretiyle Birlik çapında iş
yapabilmelerini sağlamaktadır.
Birçok durumda, Direktif ve Tüzükler tek bir çerçeve içinde çok
sayıda ve karmaşık olan ulusal kanunların yerine geçmekte ve
işletmelerin uyum maliyetlerini azaltmaktadır.
Masraflar ve zorluklar yüzünden daha önceleri ihracat yapamayan
küçük ve orta büyüklükteki işletmeler için yeni ihracat pazarları
açılmıştır.
Şirketler, artık diğer üye devletlerdeki kamu kuruluşlarına mal ve
hizmet sağlamak için de sözleşme ihalelerine girebilmektedir.
Küçük ve orta büyüklükteki işletmeler, piyasanın bu kısmının
rekabete açık olduğu üye devletlerdeki düşük maliyetli elektrikten
faydalanmıştır19.
V.2 Tek Pazar Stratejisi 2003-2006
Avrupa Komisyonu tarafından 2003-2006 yılları için hazırlanan ve bu
yılın başında açıklanan tek pazar stratejisi, tek pazarın daha iyi bir şekilde
işleyişini sağlayacak on maddeli bir planı kapsamaktadır.
Stratejinin amacı, genişlemenin ve yaşlanan nüfusun beraberinde
getirdiği sorunlarla mücadele etmek, ve Avrupa’nın 2010 yılına kadar dünyanın
en rekabetçi ekonomisi olmasını sağlamaktır. Belirli öncelikler, tek pazara ilişkin
hukukun uygulanması, hizmetlerin serbest dolaşımının uygulamada da
gerçekleşmesi, malların ticaretinde kalan engellerin kaldırılması ve kamu
alımlarında gerçek Avrupa piyasalarının kurulmasıdır. Strateji, üye devletleri tek
pazarın kurallarını zamanında ve doğru olarak uygulamaya, vatandaşlarını ve iş
dünyasını hakları hakkında bilgilendirmeye, ortaya çıkan problemleri çözmeye
19
European Commission, The Internal Market – Ten Years without Frontiers, s.2,3
ve tek pazarın ilkeleriyle çelişkili ulusal kanunları uygulamaktan kaçınmaya
çağırmaktadır.
Avrupa’nın tek pazarını geliştirmesi için üç temel neden mevcuttur:
-
-
Öncelikle, AB’nin 2010 yılına kadar dünyanın en rekabetçi ve
dinamik ekonomisi olma hedefine ulaşması için derhal kararlı bir
şekilde harekete geçmesi gerekmektedir.
İkinci olarak, genişleme, hem mevcut ve hem de yeni üye devletlere
görülmemiş fırsatlar sunmaktadır. Ancak bunların gerçekleşmesi
için, AB tek pazarın kurumlarını güçlendirmeli ve performansını
artırmalıdır.
Üçüncü olarak da, AB, tıpkı dünyanın diğer bölgelerinde olduğu
gibi, ekonomik büyüme ve istihdam yaratma konusunda bir
durgunluk yaşamaktadır. Bu da ekonomilerin büyümesi için yapısal
reformlar yoluyla kapasitelerinin artırılmasını gerektirmektedir. Tek
pazardaki dar boğazların ortadan kaldırılması, Avrupa’yı daha iyi bir
konuma getirecektir.
Tek Pazar Stratejisi’nin başlıca on eylem alanı şunlardır:
12345678910-
Topluluk kuralların daha iyi ve düzgün bir şekilde uygulanması,
Hizmetler piyasasının entegrasyonu,
Malların serbest dolaşımının geliştirilmesi,
Nüfus sorununun üstesinden gelinmesi,
Temel hizmetlerin iyileştirilmesi,
İş dünyasının koşullarının iyileştirilmesi,
Düzenleyici çerçevenin basitleştirilmesi,
Vergi engellerinin azaltılması,
Kamu alımları piyasalarının daha açık bir hale getirilmesi, ve
Daha iyi bilgi sağlanması20.
VI. SONUÇ
Bu yılın başında, 10 uncu yılını dolduran Avrupa Tek Pazarı, 370 milyon
tüketicisiyle, dünyanın en büyük pazarıdır. Bu da, masrafların azaltılması
(gümrük formalitelerinin ortadan kaldırılması, artan rekabet sonucu düşen
fiyatlar vs.) ve üretkenliğin artırılması yoluyla Topluluk içi ticareti teşvik ederek
Avrupa’nın refahına çok önemli bir katkı sağlamaktadır.
Tek Pazar kapsamında serbest dolaşım dört temel özgürlüğü
içermektedir. Bunlar, Birlik içerisinde malların, kişilerin, hizmetlerin ve
sermayenin serbest dolaşımıdır. Tek pazarın tamamlanması giderek gelişen
dinamik bir süreçtir. Ancak bir yandan da birçok sorunla karşılaşılmaktadır. Bu
sorunlar arasında, üye devletlerde henüz tam olarak aktarılmamış direktifler,
20
European Commission, Communication from the Commission, 2003.
(ör. kamu alımları ve fikri mülkiyet), vergilendirme alanındaki yavaş ilerleme,
veya serbest dolaşım hakkını kullanmak isteyen kişilerin karşı karşıya kaldığı
engeller yer almaktadır21.
Tek pazarın işleyişini geliştirmek ve bu engelleri ortadan kaldırmak için
Topluluk organlarınca çeşitli çalışmalar yapılmakta ve getirileri konusunda
raporlar hazırlanmaktadır. Bu raporlarda genel olarak tek pazarın Topluluğa
getirdiği faydalardan bahsedilmektedir. Komisyon’un bu alandaki çalışmalarından birisi 1997’de hazırlanan Eylem Planı’dır. Burada tek pazarın işleyişinde
karşılaşılan güçlüklerin giderilmesi için dört stratejik hedef çerçevesinde
yapılması gereken düzenlemeler belirtilmiştir. Son olarak da, bu yıl içerisinde,
2003-2006 dönemi için belirlenen “tek pazar stratejisi”nde, tek pazarın daha iyi
işleyişini ve Avrupa ekonomisinin gelişmesini sağlayacak on maddeli bir plan
sunulmuştur. Bu gelişmelerin yanısıra, Avrupa tek pazarını tamamlayıcı bir
unsur olarak Avrupa ekonomik entegrasyonunun son aşaması olan Ekonomik
ve Parasal Birlik kurulmuştur. Bu çerçevede, tek bir para birimi olan Euro, 2002
yılı başından itibaren 12 üye devlette (Almanya, Avusturya, Belçika, Finlandiya,
Fransa, Hollanda, İrlanda, İspanya, İtalya, Lüksemburg, Portekiz ve Yunanistan)
ulusal para birimlerinin yerini almıştır.
21
EU, Summary of Legislation, s.3.
KAYNAKÇA
1- Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı, Avrupa Birliği ve Türkiye,
Avrupa
Birliği
Genel
Müdürlüğü, 5. Baskı, Ankara, Kasım 2002,
s.39,40,49,52,175,176,197-201.
2- Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı, Tek Avrupa Pazarı, Avrupa
Birliği Hakkında Bilmek İstedikleriniz, Avrupa Birliği Genel Müdürlüğü,
http://www.dtm.gov.tr
3- European Commission, Communication from the Commission to
the Council, European Parliament, European Economic and Social
Committee, the Committee of Regions, Internal Market Strategy, Priorities
2003-2006, Brussels, 2003.
4- European Commission, The Internal Market – Ten Years without
Frontiers, Internal Market, Working Document, s. 2,3.
http://www.europa.eu.int/comm/internal_market/10years/workingdoc_en.htm
5- European Union, Presidency Counclusions, Lisbon European
Council, 24-25 March 2000.
6- European Union, Summary of Legislation, Internal Market:
Introduction, s.3. http://www.europa.eu.int/scadplus/leg/en/lvb/l70000.htm
7- Günuğur, Haluk, Avrupa Topluluğunda Gümrük Birliği, Tek Pazar,
Ankara Üniversitesi Basımevi, Ankara, 1993, s.17-21.
8- Günuğur, Haluk, Avrupa Topluluğunda ve Türkiye-AT İlişkilerinde
İşçilerin Serbest Dolaşımı, Ankara Üniversitesi Basımevi, Ankara,1993, s.2.
9- Tsoukalis, Loukas, From Customs Union to Internal Market, The
New European Economy Revisited, Oxford University Press, New York, 1997,
s. 63,64.
Download