2. ÜNİTE İSLAM DÜŞÜNCESİNDE YORUMLAR Tasavvufi Bir Yorum Olarak Alevilik-Bektaşilik 1. Alevilik ve Bektaşilik Kavramları 2. Tarihsel Gelişim 3. Hacı Bektaş Veli ve Dört Kapı Kırk Makam 4. Alevilik-Bektaşilik Düşüncesinde Temel Unsurlar İslam’ın itikadî ve fıkhî yorumları olduğu gibi tasavvufî yorumları da vardır. Tasavvufî yorumlar, İslam’ın ahlak esasları üzerinde yoğunlaşarak insanın manevi açıdan arınmasını amaçlar. Tasavvufî yorumlar, İslam dininin farklı kültür ve medeniyetlere mensup insanlara ulaşmasında büyük bir rol oynamıştır. İslamiyetin Horasan, Hindistan, Türkistan, İran, Anadolu, Balkanlar ve Kuzey Afrika’ya yayılmasında da tasavvufî düşüncenin önemli katkıları olmuştur. Anadolu’da sevgi, saygı ve hoşgörü kültürünün yaygınlaşmasını sağlamışlardır. Ortaya çıkan tasavvufi yorumların başında Yesevilik, Nakşilik, Mevlevilik ve Alevilik-Bektaşilik gelmektedir. Alevîlik ve Bektaşîlik Kavramları Hz. Ali’yi seven, sayan ve ona taraftar olan kişiye de Alevi denir. Terim olarak Alevilik, Hz. Ali’yi en üstün sahabe olarak gören, onun Hz. Muhammed’den sonra halifeliğe Allah ve Hz. Peygamber tarafından tayin edildiğine inananlar için kullanılır. Bektaşîlik, Hacı Bektaş Veli’ye bağlı olan ve onun yolundan gidenlerin oluşturduğu yolun adıdır. Hacı Bektaş Veli, kendisinden sonra gelen birçok kimseye mürşitlik yapmış, Anadolu’da yaşayan toplulukları Bektaşîlik adı altında bir araya toplamış ve onlara önderlik yapmıştır. Alevilik adı, Anadolu’da yaşayan Bektaşi ve Kızılbaşlar için 19. Asrın ortalarından itibaren kullanılmıştır. Daha önce farklı isimler verilmekteydi. Mesela Kızılbaş, Bektaşi, Babaî, Torlak, Işıklar, Abdallar ve Tahtacılar bu isimler arasında yer almaktaydı. Alevîliğin törenleri, cemleri, semahları, ağızdan ağza dolaşan deyiş, duvaz ve nefesleri hep onun tasavvufi düşüncesini dile getirmiştir. Alevîlik ve Bektaşilik iç içe geçmiş bir tasavvufi yorum olarak varlığını günümüze kadar devam ettirmiştir. Alevîlik-Bektaşîlik düşüncesi diğer tasavvufi oluşumlar gibi İslam’ın ahlaki prensipleri üzerinde önemle durur ve bu prensiplerin insanlar arasında yaygınlaşmasını sağlar. Alevîlik-Bektaşilik yolunun sevgi ve dostluk yoludur. Tarihsel Gelişim Alevîlik-Bektaşîlik düşüncesi tasavvufi bir yorumdur. Bektaşilik düşüncesinin kurucusu Hacı Bektaş Velî’dir. Hacı Bektaşı Velî, Pîr-i Türkistan olarak anılan Hoca Ahmet Yesevî’nin Allah sevgisi ve güzel ahlakı esas alan öğretilerini Anadolu’da yaygınlaştırmıştır. Horasan ve diğer Türk bölgeleri Moğol istilasına uğrayınca Türkler Anadolu’yu yurt edinmişlerdir. Anadolu’ya göç eden Türklerin siyasi istikrara kavuşmasında, ekonomik olarak güçlenmesinde, birlik-beraberlik içinde yaşamayı sağlayan manevi bağların gelişmesinde Hacı Bektaş Velî ve Mevlana gibi mutasavvıfların büyük katkıları olmuştur. Hacı Bektaş Veli, kısa süre içerisinde Anadolu’dan Balkanlar’a uzanan tasavvufi bir yorumun ilk mimarı olmuştur. AlevilikBektaşilik düşüncesi Geyikli Baba ve Abdal Musa gibi şahsiyetlerle Anadolu ve Balkanlar’da toplumsal hayatı etkilemiş tasavvufi bir akım olarak günümüze kadar varlığını sürdürmüştür. Hacı Bektaş Veli ve Dört Kapı Kırk Makam Alevilik-Bektaşilik düşüncesinin şekillenmesinde Hacı Bektaş Veli’nin Makâlât isimli eserinin önemli bir etkisi vardır. Hacı Bektaş Veli, bu eserinde İslam’ın itikat, ibadet ve ahlak konularındaki görüşlerini dile getirmiştir. “dört kapı kırk makam” birbirlerini tamamlayan şeylerdir. Bunlardan birinin eksikliği diğerini de eksik kılar. Kul, Allah’a kırk makamla ulaşır, dost olur. Bu kırk makamın onu şeriat içindedir, onu marifet içindedir, onu tarikat içindedir, onu da hakikat içindedir. Alevîlik-Bektaşîlik Düşüncesinde Temel Unsurlar Alevîlik-Bektaşîlik düşüncesinin temel unsurları, kendi klasik yazılı kaynaklarında açıkça dile getirilir. Alevîlik- Bektaşîlik isimli tasavvufi yorumun başlıca kaynakları Kur’an, Hz. Peygamberin sözleri, Velâyetnâmeler, Buyruklar, Menâkıbnâmeler, Erkannâmeler ve ozanların şiir ve nefesleridir. 1. Allah Sevgisi 2. Peygamber Sevgisi 3. Ehl-i Beyt Sevgisi 4. Tevella, Teberra 5. On İki İmam 6. Musahiplik 7. Ayin-i Cem 8. Üç Sünnet Yedi Farz gibi konular Alevilik-Bektaşilik düşüncesinin temel unsurlarını oluşturur. Allah Sevgisi Allah sevgisi, Allah’ın varlığı ve birliği konusu tasavvufi anlayış çerçevesinde anlatılır. İnsanın Allah’ı sevmesi ve tanıması için öncelikle kendisini bilmesi gereklidir. Kendisini tanımayan Allah’ı da tanıyamaz. Buna göre kendisini tanıyan insan, Allah’ı kendi içinde hissedecek ve onun büyüklüğünü anlayacaktır. Tüm davranış ve düşüncelerinde daima Allah’ın huzurunda olduğunu unutmayacak ve bu bilinçle hareket ederek gerçek tevhidi gerçekleştirecektir. Tevhid inancı ile Allah sevgisi birbiriyle sıkı sıkıya ilişkilendirilir. Peygamber Sevgisi Alevî-Bektaşî tasavvufî anlayışta, “HakMuhammed-Ali” ifadesinde Hz. Peygamber’e ikinci sırada yer verilir. Hz. Muhammed peygamber olarak kabul edilir. Hz. Peygamber, saygı ve sevgi ifadeleriyle anılarak ona ve ehli beytine salât ve selam getirilir. Hz. Peygamberin cemali ve yüzünün güzelliği güle benzetilerek gülbanklarda “Resulullah’ın gül cemaline salâvat” getirilir. Bundan dolayı da güle “remz-i Muhammedi” yani Hz. Muhammed’in sembolü adı verilir. Ehl-i Beyt Sevgisi Ehl-i Beyt kavramı, Hz. Peygamberin ailesi, ocağı ve evi anlamında kullanılır. Ehl-i Beyt sevgisi bütün tasavvufi yorumlarda olduğu gibi Alevi-Bektaşi kültüründe de önemli bir yere sahiptir. Alevi-Bektaşilere göre Ehl-i Beyt içinde Hz. Ali’nin ayrı bir yeri ve önemi vardır. Bunun için Alevi-Bektaşiliğe göre Hz. Peygamber, ümmetini Hz. Ali’ye emanet etmiş, kızı Fatıma’yı onunla evlendirmiş ve onu kendisine musahip ilan etmiştir. Alevilik-Bektaşilik düşüncesinde, Ehl-i Beyt sevgisi dolayısıyla Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin soyundan gelenlere de sevgi beslenir. Muharrem ayında Hz. Hüseyin’in Kerbelâ’da şehit edilmesinin matemi için on iki gün oruç tutulur. Bu süre içerisinde normal hayatta yapılan bazı davranışlardan kaçınılır. Genellikle muharrem orucunun tamamlandığı on ikinci akşamı cem ayini yapılır. Tevellâ, Teberrâ Tevellâ, birisini dost edinmek ve sevmek anlamına gelen Arapça bir kelimedir. Teberra, beri olmak, sevmeyip yüz çevirmek ve uzaklaşmak anlamında kullanılan Arapça bir kelimedir. Alevi-Bektaşi kültüründe Emevilerin ikinci hükümdarı olan Yezid ile onun soyundan gelenleri ve taraftarlarını sevmemek anlamında kullanılan bir kavramdır. Genel olarak tevella Ehl-i Beyti candan sevmek, teberra ise Ehl-i Beyt’e düşman olanları sevmemek ve onlardan uzak durmaktır. On iki İmam Alevî-Bektaşî kültüründe on iki imam, Hz. Ali ile başlayan ve İmam Mehdi ile son bulan on iki kişiden oluşur.İlki Hz. Ali olup diğer imamların tamamı onun soyundan gelmiştir. Hz. Muhammed’in getirmiş olduğu mesajın bu imamlar aracılığıyla devam ettiğine inanırlar. Bu imamların tamamı masum olarak kabul edilir ve dinî, ahlakî konularda insanlara rehberlik yapan kimseler olarak görülürler. Musahiplik Sohbet ve arkadaşlık yapmak, kardeş edinmek anlamlarına gelen musahiplik, AlevilikBektaşilikte evli iki çiftin birbiriyle yol kardeşliği kurmasıdır. Hz. Peygamber, Mekke’den Medine’ye hicret ettikten sonra muahat uygulamasını gerçekleştirmişti.. Hz. Peygamber kendisinin de Hz. Ali’yle kardeş olduğunu ilan etmiştir. Musahiplik geleneğinin Hz. Muhammed ile Hz. Ali’den itibaren uygulandığı belirtilir. Buna göre Hz. Muhammed miraçtan döndükten sonra ashabıyla görüşerek onlara her iki kişinin birbiriyle musahip olmasını istemiş ve kendisinin de Hz. Ali’yle musahip olduğunu ilan etmiştir. Birbirleriyle musahip olmak isteyen kimselerin yaş, ekonomik durum ve yaşadıkları yer gibi bazı hususlarda her ikisinin eşit olması gerekir. Birbirleriyle musahip olan kişiler, artık kardeş olmuşlardır ve birbirlerinden sorumludurlar. Musahiplerden biri bir hata işlediğinde diğeri onu uyarır. Birbirlerinin sıkıntılarını paylaşarak dayanışma içine girerler. Ayin-i Cem Cem, toplanmak, bir araya gelmek, ayin kanun, töre ve adet ve dinî tören anlamlarına gelir. Bu anlamlara göre Ayin-i cem, “cem töresi, toplantı töresi, bir araya gelme yolu, âdeti” anlamında kullanılmaktadır. Cemler eskiden dergâhlarda, meydan evi denilen mekanlarda gerçekleştirilirdi. Kentleşmeyle birlikte cemevi adı verilen mekânlarda gerçekleştirilmeye başlanmıştır. Alevilik- Bektaşilik düşüncesine göre cemaatle yapılan törenlere cem denir. Cem törenine dedeler ve babalar önderlik yapar. Ozanlar tarafından bağlama eşliğinde, Hz.Muhammed, Hz. Ali, Ehl-i Beyt, On iki İmam ve Kerbelâ üzerine deyişler, dualar okunur. Bu cemlerde küskünler barıştırılır, semah dönülür, kurbanlar kesilir Üç Sünnet Yedi Farz Alevilik-Bektaşilik düşüncesinde en önemli hususlardan biri “üç sünnet, yedi farz” kavramıdır. Sünnet ve farz kavramları ilke, kural, prensip ve kesin hüküm anlamında kullanılmıştır. Üç sünnet yedi farz kavramının sıralanışı farklı verilmekle beraber Buyruk isimli kitabın Hacı Bektaş nüshasında şu şekilde yer almaktadır: A. Üç Sünnet 1. Hakkı zikretmek 2. Kalpte düşmanlığa yer vermemek 3. Yola teslim olmak B. Yedi Farz 1. Sırrını izhar etmemek 2. Gördüğünü örtmek 3. Özür ile niyaz eylemek 4. Mürebbi hakkını gözetmek 5. Musahip hakkını gözetmek 6. Tövbe almak 7. Taç giyip özünü üstada teslim etmek 24.12.2014 Çarşamba Amasya Anadolu İmam-Hatip Lisesi