Slayt 1

advertisement
KADINLARIN İNSAN HAKLARI
CAHİDE SARI
Uluslar arası Af Örgütü
İnsan Hakları Eğitimi Program Koordinatörü
[email protected]
EVRENSEL/ İNSAN/ HAKLARI
Evrensellik?
İnsan?
Birçok uluslar arası insan hakları belgesinde ayrıntılarıyla
işaret edildiği gibi, bu haklar;
-insanın insan olmasından kaynaklanan
-vazgeçilmez,
-devredilmez haklardır.
*Her türlü sosyal politika, kamusal yarar, ya da başka
bir ahlaki ya da siyasal kaygının üzerinde yer alırlar.
*Bu haklar, hem devletlere hem de özel kişi ve örgütlere
karşı ileri sürülebilir.
Kadın hakları kavramına neden ihtiyacımız var?
*Kadınlar, insan haklarından eşit bir biçimde
yararlanmamaktadırlar.
*Bildiğimiz tarih boyunca, hiçbir zaman erkekler dünyayı
kadınlarla eşit bir biçimde paylaşmadılar.
*Erkek egemenliği farklı toplumsal yapılara eklemlenerek
varlığını sürdürmek konusunda inanılmaz bir “başarı” gösterdi.
-
3

Birleşmiş Milletler bünyesinde 1979 yılında
Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın
Önlenmesi Sözleşmesi (CEDAW), üye ülkelerin
imzasına açılmıştır.

Böylece, uluslar arası hukukta, var olan insan
hakları belgelerinin, kadınların özgül sorunlarını
tam olarak kapsamadığı ve bu konuda özel
düzenlemelere ve önlemlere gereksinim
bulunduğu kabul edilmiş ve “kadınların insan
hakları” kavramı, uluslar arası hukuk
belgelerinde giderek daha fazla yer almaya
başlamıştır.
4
SİDDET
5
Şiddet:
Sahip olunan güç veya kudretin, yaralanma ve kayıpla sonlanan veya
sonlanma olasılığı yüksek bir biçimde bir başka insana, kendine, bir
gruba veya topluma karşı tehdit yoluyla ya da bizzat uygulanmasıdır.
(WHO, 1996)
Kadına Yönelik Şiddet:
Cinsiyete dayanan, kadını inciten, ona zarar veren, fiziksel, cinsel, ruhsal
hasarla sonuçlanma olasılığı bulunan, toplum içerisinde ya da özel
yaşamında ona baskı uygulanması ve özgürlüklerinin keyfi olarak
kısıtlanmasına neden olan her türlü davranıştır. (WHO, 1993)
‘İster kamusal isterse özel yaşamda meydana gelsin, kadınlara fiziksel,
cinsel veya psikolojik acı veya ıstırap veren veya verebilecek olan
cinsiyete dayanan bir eylem veya bu tür eylemlerle tehdit etme,
zorlama veya keyfi olarak özgürlükten yoksun bırakma’ şeklinde
tanımlanmaktadır.
Bu tanımın son yorumlamalarına “kurbanı ekonomik ihtiyaçlardan
yoksun bırakmak” da dahil edilmiştir. (BM Kadınlara Yönelik
6
Şiddetin Önlenmesi Bildirgesi)
Kadına Yönelik Şiddet Biçimleri
1)Gözdağı verme:
2)Duygusal şiddet:
Susturma, kendini kötü hissetmesini sağlama, isimler takma, zihinsel
oyunlar oynama, aşağılama, kendini suçlu hissettirmeye çalışma.
3)Tecrit etme:
Yaptığı, görüştüğü, konuştuğu okuduğu şeyleri, gittiği yerleri kontrol
etme, sosyal katılımını kısıtlama, bu hareketleri kıskançlıkla
gerekçelendirme.
4)Aşağılama, inkar etme, suçlama:
5)Çocukları kullanma:
6)”Erkekliğini konuşturma”:
Kadına hizmetçi gibi davranma, bütün önemli kararları kendi verme,
evin efendisi gibi davranma, kadın ve erkeğin rollerinin ne olması
gerektiğini tanımlama.
7)Ekonomik şiddet:
Kadının iş bulmasını engellemeye çalışma, kendisinden para istetmeye
çalışma, parasını alma, aile gelirinin ne olduğunu söylememe ve
gelirden pay almasını engelleme.
8)Zorlamak ve tehdit etme:
7
8
9
CİNSİYET
VE
TOPLUMSAL
CİNSİYET
10
toplumsal cinsiyet:

Kadınlar ve erkekler arasındaki ilişkileri
düzenleyen toplumsal kural, uygulama ve
kurumlara atıfta bulunur ve kadınlarla erkekler
arasında “kadınlık” ve “erkekliğin” sosyo-kültürel
tanımlamaları kapsamında var olan iktidar
ilişkileri ile ekonomik ilişkileri kapsar (Birleşmiş
Milletler,2008).

Avrupa Konseyi:kadın ve erkeğin toplumsal
olarak inşa edilmiş tanımları

Toplumsal cinsiyet düzeni toplumda erkekler ve
kadınlar için kabul edilebilir, teşvik edilebilir ve
izin verilebilir olanı belirlemektedir (BM 2008,
2009).
11
Bunlardan hangilerinin biyolojik
olduğunu düşünüyorsunuz?
Kadın
 Sevecen ve Fedakardır
 Sessizdir
 Ayrıntıcıdır
 Duygusaldır
 Tek eşliliğe yatkındır


Dikkati insanlar ve ilişkilere
yöneliktir
Dedikoducudur
Erkek
 Zihinsel yaratıcılığı yüksektir





Sorumluluk duygusu
güçlüdür
Soyut düşünme yeteneği
gelişkindir
Rasyoneldir
“bir çiçekle bahar olmaz”
der
Saldırgandır
12
Cinsiyet(sex) :biyolojik erkek-kadın ayrımı
toplumsal cinsiyet(gender): toplumsal, tarihsel ve kültürel olarak
belirlenen “cinsiyet konumu”
biyolojik farklılık
hiyerarşik bir farklılık
Toplumsal cinsiyet kavramının ortaya atılmasındaki itici güç, biyolojik
özelliklerin toplumsal eşitsizliklerin meşru bir sebebi olamayacağını
göstermektir.
Cinsiyet-toplumsal cinsiyet ayrımı yapmak, kadınlarla erkekler arasında
mevcut pek çok farkın toplumsal olarak üretildiğini ve dolayısıyla
değiştirilebileceğini göstermesi noktasında çeşitli imkânlar sağlamaktadır.
13
Cinsiyetlerle ilgili söylemler, toplumdaki kadın ve erkeğe
dair kurguları da sürekli olarak yeniden üretmekte ve
anlamlandırmaktadır:




“kadın” ve “erkek” tanımları, birbirlerini dışlayacak biçimde
ve birbirleriyle karşıtlık içinde oluşturulmuştur.
Bu karşıtlık, bir tarafın diğerine üstün ve egemen olduğu
hiyerarşik bir karşıtlıktır ve daha başka birçok hiyerarşik
karşıtlık için de bir model işlevi görür.
Toplumsal cinsiyet cinsler arasındaki eşitsiz güç ilişkilerine
de işaret eder.
kadın ve erkeklerin toplumsal hayata katılım biçimi,
oranı,
 görünürlüğü
 temsil biçimi


14
Toplumsal cinsiyette eşitlik
(gender equality) :
fırsatlara erişimde,
kaynakların ayrılmasında ve kullanımında,
hizmetleri elde etmede eşitlik
kadınlarla birlikte erkeklerin de dönüşümü
Toplumsal cinsiyette hakkaniyet
(gender equity) :
kadın ve erkek arasında sorumlulukların ve
kazançların dağılımında adalet ve hakkaniyetin
olmasıdır.
15
yoksulluğun feminizasyonu:
-Dünya’da 3,1 milyar yoksul insanın %70’i kadın
-Aynı tür işte çalışan kadına, erkeğe göre %30-40 daha az
ücret ödeniyor.
-malnütrisyon ve anemi görülmesi kadınlarda iki kat fazla
Kadınlar dünyadaki…
toplam işlerin 2/3’ünü yapıyorlar
toplam gelirin 1/10’unu kazanıyorlar
okur yazar olmayan toplam nüfusun 2/3’ünü
oluşturuyorlar
toplam özel mülkiyetin 1/100 üne sahipler.


Gelişmekte olan ülkelerde yedi erkek yöneticiye karşılık bir
kadın yönetici mevcuttur.
Parlamentolardaki sandalyelerin %10’u kabinedeki bakanlıkların
ise sadece %6’sı kadınlara aittir.
16
Toplumsal Cinsiyet Kavramı kadın-erkek eşitsizliğinin toplumsal
bir eşitsizlik olduğunu anlatır.
Belli mesleklerde kadınların ya da
erkeklerin
daha
yoğun
olarak
bulunması kültürel bir olgu olmasına
karşın doğal bir durum ve biyolojik bir
gerçek gibi kabul edilir.
Çalışma Hayatında Ayrımcılık
 işe girişte ve belirli işlere yönlendirmede,
 ücretler, izinler ve sosyal haklarda,
 yükselme ve mesleki eğitim olanaklarından
yararlanmada KADINLAR ayrımcılığa
uğramakta ve
 işyerinde cinsel tacize maruz kalmaktadır.
17
18
-Kamuda görev yapan 2 milyon 197 bin memurun
% 33’ü kadındır.
-Yönetim derecesi arttıkça kadınların sayısı da
azalmaktadır.
-Daire başkanlarının %11’i kadın iken bu oran genel
müdürde % 6’ya, müsteşar yardımcılığında % 4.3’e
düşmektedir.
-19 müsteşarın tamamı erkektir.
-Adalet Bakanlığı’na bağlı tüm kurumlarda kadın
hakim ve savcıların oranı %19.7’dir.
-Dışişleri Bakanlığı’nda187 büyükelçiden sadece 8’i
kadındır.
-İçişleri Bakanlığı’nda 573 vali ve yardımcısının
tamamı erkektir.
-Polis teşkilatında çalışan kadınların sadece %3.7’si
emniyet müdürü konumundadır.
19
işyerinde tacize karşı ICFTU ve ETUC gibi
örgütler aşağıdaki kararları almışlardır:
 işyerinde cinsel tacizi tanımlayan afişlerin
hazırlanıp işyerlerine asılması,
 şikayet usullerinin işveren ile görüşerek
belirlenmesi, bu konuda işyeri temsilcileri ve
şube yöneticilerin özel eğitim verilmesi,
 sendikal duyarlılık yaratmak üzere temel
sendikal eğitim konularının içine cinsel taciz
konusunun alınması,
 sendikal yayınlarda bu konuda yazıların
yayınlanması.
20
KADINA YÖNELİK ŞİDDET VE
AYRIMCILIKLA MÜCADELE
21
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, 10. madde:
Herkes dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi
düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve
benzeri sebeplerle ayırım
gözetilmeksizin, kanun önünde eşittir.
(Ek: 7.5.2004- 5170/1.md):
Kadınlar ve erkekler eşit haklara
sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama
geçmesini sağlamakla yükümlüdür.

Devlet organları ve idare makamları
bütün işlemlerinde kanun önünde
eşitlik ilkesine uygun olarak hareket
etmek zorundadırlar.
22
23
24
KADINLARA KARŞI HER TÜRLÜ AYRIMCILIĞIN
ÖNLENMESİ
ULUSLAR ARASI SÖZLEŞMESİ
(CEDAW)
25

BM bünyesinde yer alan 8 insan hakları sözleşmesinden biri olan
CEDAW, içeriği itibariyle güçlü ve kapsamlı bir “Uluslararası Kadın
Hakları Bildirgesi” olarak tanınır. Sözleşme, kadınlara karşı
ayrımcılığın içeriğini tanımlayarak bu ayrımcılığa son verilmesi için
yapılması gerekli işlem ve alınacak önlemleri belirler.

Dünyada "KADININ İNSAN HAKLARININ SÖZLEŞMESİ" olarak
bilinir ve kadın haklarının uluslar arası hukuk çerçevesinde ele
alındığı , hükümetleri bağlayıcı özelliği olan tek "EVRENSEL"
sözleşmedir.


BM Genel Kurulu 1999’da CEDAW İhtiyari Protokolünü de
kabul etmiştir. İhtiyari Protokol, kişilerin veya grupların, Sözleşme
tarafından korunan haklarının ihlal edildiği iddiasıyla CEDAW
Komitesi’ne doğrudan başvurabilmelerini mümkün kılar.
Türkiye Cumhuriyeti 1986 yılından bu yana CEDAW Sözleşmesine,
29 Ekim 2002 tarihinden bu yana ise CEDAW İhtiyari Protokolüne
taraftır.
26
CEDAW taraf devletler üzerinde uluslararası hukuk
çerçevesinde bağlayıcılığı olan bir sözleşmedir.
Sözleşmeye ve İhtiyari Protokole taraf olan Türkiye;
 hukuk sistemine kadın-erkek eşitliği prensibini
yerleştirme,

ayrımcı tüm kanunları ortadan kaldırma ve
kadınlara karşı ayrımcılığı yasaklayan kanunları
yürürlüğe sokma,

kadınları ayrımcılığa karşı etkin bir şekilde
korumak için mahkemeler ve diğer kamu kurumları
kurma,

kadınlara karşı kişiler, örgütler ve şirketler
tarafından yapılan her türlü ayrımcılığın ortadan
kaldırılmasını güvenceye almakla sorumludur.
27

CEDAW Sözleşmesi, kadına karşı ayrımcılığın
iktisadi kalkınma, savaş, doğal afet vb. gibi
durumlarda dahi engellenmesi gerektiğini ortaya
koymaktadır.

İktisadi, siyasi ya da insani olumsuzlukların, kadın
hakları ihlalleri için mazeret oluşturması kabul
edilemez.

CEDAW’ın temel ilkelerinin arasında hem
kamusal hem de özel alanda ayrımcılığın yok
edilmesi bulunmaktadır.

CEDAW Sözleşmesi devleti yalnızca resmi
görevlilerce gerçekleştirilen eylemlerden değil bütün
diğer gerçek ya da tüzel kişilerin (şirketler, bireyler,
vb.) eylemlerinden sorumlu tutar.
28



-Kadınlara Yönelik Şiddetin Ortadan Kaldırılması Bildirgesi (1993, BM)
-4. BM Kadın Konferansı (1995, Pekin)
kadın haklarını insan haklarının ayrılmaz ancak özgül bir parçası
kabul eden anlayışı onaylamış, aynı zamanda da kadınların insan
haklarını uluslar arası hukukun ve idari mekanizmanın bir parçası
haline getirmede önemli bir adım atmıştır.
Bu konferans, aynı zamanda toplumsal cinsiyet kavramının resmi
düzeyde ilk kez kabul edildiği yer olmuştur.
29
STRATEJİ ÖNERİLERİ…
30
31
1) ERKEKLERİN DE İÇERİLMESİ:
Bugün gelinen noktada, toplumsal cinsiyet eşitliğinin
sağlanması ve kadın haklarının geliştirilmesi ve korunması
bağlamında yalnızca yasal hakların temini, kadınlara özel
politikalar geliştirilmesi gibi tedbirlerin, anlaşılmış
bulunmaktadır. tek başlarına yeterli olmadıkları
 1990’lı yılların ortalarından itibaren erkeklerin toplumsal
cinsiyet ilişkilerinin değiştirilmesi sürecine dâhil edilmesi
gerekliliği anlaşılmıştır.
Bu yeni stratejiye göre;
 toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasında ihtiyaç duyulan
köklü toplumsal değişimler erkeklerin aktif katılımını
gerektirmektedir.
 toplumsal cinsiyet eşitliğine erkeklerin katılımı olarak
adlandırılabilecek bu görüş, süregelen toplumsal cinsiyet
eşitsizliklerinin eşitlikçi biçimde değiştirilmesi için
erkeklerin değişiminin de sağlanmasının gerekliliğinden
doğmuştur.
32
Hegemonik Erkeklik:
“İktidarı elinde tutan erkeklerin sahip olduğu
erkeklik imgesi”
 yalnızca kadınların değil diğer erkeklerin de
baskı altına alındığını ve toplumsal olarak
dışlandığını ortaya koyan bir kavramdır.

Connell tarafından geliştirilen hegemonik
erkeklik kavramı, homojen ve totalci bir
erkeklik kavramının oluşturduğu körlüğü aşma
çabası olarak ortaya çıkmış ve farklı
erkekliklerin var olduğunu vurgulamayı
amaçlamıştır.
33

toplumsal cinsiyet eşitliğine erkeklerin katılımı olarak
adlandırılan argüman, başta BM olmak üzere uluslararası
kuruluşlar tarafından önemi artan ölçüde dile getirilen bir
konu olarak karşımıza çıkmaktadır.

Var olan ayrımcı ve eşitsiz toplumsal cinsiyet düzeni
erkeklerin davranışlarını da sınırlayarak onlara da oldukça
ağır yükler yükleyen bir düzendir ve erkekler için de
zararlıdır;
-duyguların bastırılması,
-izolasyon
-yabancılaşma

toplumsal cinsiyet eşitliğine dayalı bir toplum oluşturmak
derin kurumsal değişimlerle birlikte gündelik yaşamın
küçük detaylarını da kapsayan karmaşık bir süreçtir.
34
2) TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİNE
DUYARLI BÜTÇELEME
Kadınların taleplerini kamu politikalarına yansıtma
çalışmaları
1.si 1975 yılında Meksika
2.si 1980 yılında Kopenhag
3.sü 1985 yılında Nairobi
4.sü 1995’te Pekin
5.si 2000 yılında New York’da düzenlenen
Dünya Kadın Konferansı Eylem Platformlarında yapılmıştır.
*Cinsiyete duyarlı bütçeleme konusunda kesin
hükümlerin ele alındığı toplantı ise 1995’te Pekin’de
yapılmıştır.
35
-
-
Toplumsal Cinsiyete Duyarlı Bütçeleme:
cinsiyete duyarlı verilerin oluşturulması,
önceliklerin belirlenmesi-planlama,
cinsiyete duyarlı stratejilerin ve eylem planlarının
geliştirilmesi
kamu harcamaları ve gelirlerinin her çeşidinin cinsiyet
perspektifinden analiz edilmesi,
Toplumsal cinsiyete duyarlı vergi sistemi,
İstihdam ve eğitim başta olmak üzere kadınların kamusal
hizmetlere erişimlerinin önündeki engellerin kaldırılması,
Sosyal güvenlik sisteminde kadına yönelik özel güvenceler
oluşturulması,
yerel yönetimlerin kadınların ihtiyaç ve sorunlarına özel
önem vermeleri
izleme ve değerlendirme mekanizmaları oluşturmak
(toplumsal cinsiyet eşitliği için önceliklerin bütçelenip
bütçelenmediğinin kontrolü),
36
TEŞEKKÜRLER…
37
Download