Akımlar ve Manyetik Alanlar

advertisement
1
Manyetiklik
Mıknatıs
taşı (Latince magnes) denizcilerin yeni dünyalar keşfetmesine
yardımcı oldu; ama denizciler şaşırtıcı sırlarını uzun yıllar bilim adamlarından
sakladılar. Bir mıknatısın daha küçük mıknatıslardan oluştuğunu gösteren kırık
mıknatıs adı verilen deney 1269 yılında yapılmışsa da manyetikliğin yapısı
konusunda ilk belirtiler , 1820 yılında Oersted’ın elektrik akımının mıknatıslı bir
iğneyi saptırma özelliğini gözlemesiyle ortaya çıktı. Bu saptamadan sonra
manyetikliğin akımlarla ilişkisi olduğu, Dünya, Güneş ve Gökadamız ölçeğinde
manyetik alanların akımlardan kaynaklandığı anlaşıldı. Ne var ki, bir mıknatısta bu
akımları gözlemlemek mümkün değildir; şu halde mikroskopik bir yapıları olması
gerekir.
Önce bu akımlar elektronların çekirdek çevresinde, sonra kendi çevrelerinde
dönmesine (‘spin’) bağlandı; ancak atomun bu gezegen biçimindeki görünümü daha
sonra düzeltildi. Parçacıklar da minik mıknatıslar gibi davranıyordu. İşte bunların
manyetik özelliklerinden dolayıdır ki, NMR (nükleer manyetik rezonans ) ile
görüntüleme tekniğinde yararlanılan protonlar dokularımızın sağlığı hakkında bize
bilgi verir ve elektronlar Güneş’in veya çok uzaklardaki pulsarların manyetik
alanlarını ölçmemizi sağlar.
Bizim ölçeğimizde bir malzemenin mıknatıslanması, parçacık düzeyindeki bu
küçük mıknatısların bir dış manyetik alanın etkisi altında (kısmen) doğrusal
dizilimiyle açıklanır. Ama ana bileşeni demir, nikel veya kobalt olan bazı alaşımlar en
azından sıcaklık belirli bir kritik değeri aşmadıkça kendiliğinden mıknatıslanma
özelliği gösterir. Olayın kesin açıklaması kuvantum fiziğine ve faz geçişleri kuramına
(hal değişimleri) dayanır. Kritik sıcaklık dolayında mıknatıslanmadaki önemli
dalgalanmalar gibi olaylar, tam olarak ancak 20 yıl kadar önce, yani yapılan ilk
deneylerden 700 yıl sonra anlaşıldı. Manyetik şeritlerden bilgisayar belleklerine ve
iletişim sistemleri bileşenlerinden soğutma tekniklerine kadar pratik uygulamalarsa bu
kadar uzun zaman beklemedi.
Akımlar ve Manyetik Alanlar
‘’ ELEKTRİK AKIMI MANYETİK ALAN DOĞURUR : BİR MIKNATISIN KUTUPLARI ARASINA
YERLEŞTİRİLMİŞ BİR TEL HALKADAN AKIM GEÇERSE, HALKA PUSULA GİBİ YÖNLENİR ‘’
Elektrik akımının yarattığı manyetik alan demir tozuyla ortaya çıkarılabilir;
demir tozu mıknatıslanır ve alana doğru yönlenir. Benzer şekilde, pusulanın iğnesi
Dünya’nın çekirdeğinin sıvı kısmında dolaşan akımların doğurduğu Dünya alanı
içinde yönlenir. Hall sondası veya SQUID’ler gibi daha modern algılayıcılar çok
küçük alanları büyük bir duyarlılıkla ölçer. Nitekim ‘manyetokardiyografi ’ tekniği ile
ölçülen insan kalbinin manyetik alanı 10-10 tesladır, yani Dünya manyetik alanının
(10-4 tesla ), milyonda biridir.
2
B manyetik alanı, içinden i akımı geçen l uzunluğunda geçen bir iletken telin
uyguladığı kuvvet ( i/B ), veya S yüzeyindeki bir sarımın kuvvet çifti ISB veya M
manyetik moment olduğuna göre, MB şeklinde ortaya çıkar. İlk kuvvet karşılıklı
paralel iki akımın çekimini açıklar; bu olay elektrik akımının şiddet birimi olan
amperin tanımlanmasında kullanılır. İkinci kuvvet çifti manyetik alan içine
yerleştirilen bir sarımın dönmesiyle açıklanır; bu olay ölçüm araçlarında (ampermetre,
voltmetre ve elektrik motorlarında) kullanılır.
Manyetik Alan
‘’OLAĞAN BİR MADDE İÇİNDE MANYETİK ALAN ‘ DİYAMANYETİK ‘ VEYA ‘ PARAMANYETİK ‘
BİR ALAN İNDÜKLER. BİR MIKNATIS İÇİNDEYSE ‘ FERROMANYETİK ‘ ALAN KENDİLİĞİNDEN
DÜZENLENİR.’’
Bir cismin mıknatıslanmasına birçok mekanizma katkıda bulunur. Bir atoma
manyetik bir alan uygulandığında indüklenen elektrik akımı elektronların yörünge
hareketlerini değiştirir. Bu olay alana ters bir mıknatıslanma ile ortaya çıkar: buna
diyamanyetiklik denir. Paramanyetiklik atomları önceden bir manyetik momente sahip
olan cisimlerde bulunur, bu cisimlerde manyetik momentin varlığı, çiftleşmemiş
elektronların varlığıyla açıklanır. Alan bu momentleri kendi doğrultusuna sokmaya
çalışır, ama indüklenmiş alan termik (ısıl ) çalkalanma etkileri nedeniyle engellenir ve
bu engellenme sıcaklık yükseldikçe güçlenir. Sıcaklığın bu etkisinden
yararlanılmaktadır: daha önce iyi ‘sıralanmış’ bir malzeme üzerindeki alan kaldırılırsa,
manyetik enerji azalmasına sıcaklığın düşmesi eşlik eder. Bu ‘çekirdek mıknatıslığını
giderme olayı’ mutlak sıfıra yaklaşma imkanı verir.
Tamamen kuvantum kaynaklı üçüncü bir etki, bir dış alan olmasa bile bir
manyetik alanın oluşturulabileceğini ortaya çıkardı. İyonlarla (manyetik) serbest
elektronlar bir arada bulunursa, bu ortamda elektronlar komşu iyonlar arasında önemli
bir eşleme oluşturur; bu eşlemenin enerjisi momentlerin nispi yönelimine bağlıdır.
Eşlemenin işaretine göre, tam bir sıralanma için (ferromanyetiklik) veya almaşık bir
sıralanma için (antiferromanyetiklik) en düşük enerji elde edilir. İki tür iyonun
varlığından kaynaklanan bir ara durum ferritlerde görülür. Sıcaklık arttığında
ferromanyetik bir cisimde mıknatıslanma azalır, hatta kritik bir sıcaklıkta sıfırlanır. Bu
durumda düzenli bir fazın düzensiz bir faza kesiksiz geçişi söz konusudur. İşte bu
yüzden kızıl dereceye kadar ısıtılan bir mıknatıs, çekim özelliklerini kaybeder; tam
tersine okyanus diplerinden çıkan lavlar soğuduğu sırada geçmişin manyetik alanlarını
belleğinde saklayarak mıknatıslanır. En eski izler 200 milyon yıl öncesine iner.
Niçin her tür alandan yalıtılan bir demir parçası az mıknatıslanır? X ışınlarıyla yapılan
bir inceleme, kendiliğinden mıknatıslanmanın çok küçük alanlarda, ama farklı
yönelimler içinde oluştuğunu gösterir; söz konusu alanların ortalaması sıfır değerini
verir. Alanların yakınında momentlerin sıralanmamasından kaynaklanan enerji
fazlalığı mıknatıs içinde alan çizgilerinin hapsolması sonucunda dengelenir. Bir demir
parçasına alan uygulandığında, alana paralel mıknatıslanma önce tersinir, sonra
tersinmez biçimde büyür; bu olay çeperlerin kristal kusurlarını aşmasından veya başka
alanların yönelim dengesini bozmasından ileri gelir. Kuvvetli bir alanda hemen hemen
3
genelleşen sıralanma, mıknatıslanmanın doygunluğa girmesine yol açar. B alanı
değiştirildiğinde M mıknatıslanması bunu ancak belirli bir gecikmeyle izler ve bu
bakımdan B’nin belirli bir değeri için M aynı değerleri almaz. Mıknatıslanmanın
alana göre değişimini inceleyen bir diyagramda mıknatıslanma histerezis çevrimini
oluşturur; bu eğrinin alanının ölçümü ısıl kayıpların değerini verir.
Mıknatıslar ve Elektromıknatıslar
‘‘SERT’ MALZEMELER, MIKNATISLARDA VE BİLGİSAYAR BELLEKLERİNDE KULLANILIR;
‘YUMUŞAK’ MALZEMELERDENSE MANYETİK EKRANLARDA, TRANSFORMATÖRLERDE VEYA
ELEKTROMIKNATISLARDA YARARLANILIR’
İyi bir mıknatıs yapmak için, manyetikleştirici alan çekildiğinde mıknatıslanmayı
koruyan ve dış alanlara az duyarlılık gösteren ‘sert’ bir malzeme kullanılır. Bilgisayar
belleği için sert malzemenin histeresiz çevriminin kare olması zorunludur; böylece
mıknatıslanma 0 ve 1 rakamlarını simgeleyen iki değerden başkasını almaz. Tersine
zayıf alanda kolaylıkla mıknatıslanabilen ve yüksek frekanslarda alanı iyi izleyen bir
malzeme isteniyorsa, histeresiz çevriminin dar ve büyük eğimli olması gerekir. Böyle
bir malzeme içinde akımlarla alan arasındaki orantı, geçirgenlik adını alır ve 104 veya
105 kere artar. Bir dış alan içine yerleştirilen yumuşak malzeme güçlü bir
mıknatıslanma kazanır ve alan çizgilerini kendinden geçmeye zorlayarak hapseder. Bu
malzeme bir kap çevresinde yer alırsa manyetik ekran rolü oynar ve kabı yerçekimi
alanından korur. Bir transformatörde alan (dolayısıyla manyetik akı) metal çerçeve
içinde hapsolur. Birincil ve ikincil devreler düzeyinde alternatif akım rejiminde akı
değişimleriyle indüklenmiş elektromotor kuvvetlerle (gerilimler) her sargının n sarım
sayısı orantılıdır. Bir elektromıknatısta manyetik devre l< kalınlığında bir çekirdek
aracılığıyla kesilmiştir. Kapalı bir devredekinden düşük olmasına rağmen alan gene
bu önemli ölçüdedir. Yaklaşık bağlantı olan B= 0 ni/e eşitliği güçlü bir alanın (1
tesla) kabul edilebilir çekirdek aralığı içinde (=10 cm) önemli bir akım (105A)
gerektirdiğini gösterir. Bu yüzden Joule olası önemli kayıplar doğurur ve bu alanda
aşırı iletkenlere ihtiyaç duyulur. Elektromıknatıslar daha çok ferromanyetik cisimleri
çekmede kullanılır. Bu cisimler, alan tarafından tutulduğunda manyetik devreyi
kapatma eğilimi gösterir.
4
Mikroskopik Mıknatıslar
’MIKNATISIN MANYETİK ALAN ÇİZGİLERİ ELEKTRİK BOBİNİNİN ÇİZGİLERİNE BENZER. BUNA
KARŞILIK MIKNATISIN HER ATOMU MİKROSKOPİK BİR HALKAYA BENZETİLEMEZ.’’
Bir mıknatısın kuzey kutbundan ‘çıkan’ veya güney kutbuna ‘giren’ alan
çizgileri gözlemlendiğinde, bu kutuplar bir elektrik dipolünün yükleri gibi birbirine
karşıt işaretli iki manyetik ‘kütle’ye benzetilir. Coulomb’un da belirtmiş olduğu gibi
iki mıknatısın uçları, elektrik yükleri yasasına göre birbirini çeker ve iter. Gerçekte bu
kütleler yoktur. Kutupları soyutlamak için mıknatıs ikiye bölününce, aynı şiddette
kutupları olan iki yeni mıknatıs elde edilir. Parçalar arasındaki alanın yönü mıknatısın
içinde dışarıda olup bitenin aksine alan çizgilerinin güney kutbundan kuzey kutbuna
gittiğini gösterir. Bu iki gözlem, mıknatısı bir solenoitle (elektrik bobini)
karşılaştırmanın mümkün olduğunu gösterir; ancak bu durumda akla bir soru gelir:
mıknatıslar içinde neden akımlar algılanamıyor? Ampere, akımları mikroskopik
kaynaklı olduğu için algılayamadığımızı düşünüyordu.
Bir atomda, yörüngesi çevresinde dönen bir elektronun içinden akım geçen küçük bir
sarıma benzediği doğrudur. Atomun kuvantum gerçeğine pek uymayan bu klasik
‘görüntü’ mikroskopik Dünya’nın genel bir özelliğini ortaya koyar: her kinetik
momente (parçacıkların ‘spin’i dahil olmak üzere) bir manyetik moment eşlik eder. Bu
durumda, kinetik moment Plansk değişmezi (h=10-34 J.sn) düzeyindedir; eh / m
düzeyinde olan manyetik moment, m kütlesi yerine elektronu e yükü yerleştirilerek
bulunur; e / m yaklaşık olarak 1011 ettiğinden, atom manyetik momenti yaklaşık 10-23
A . m2 değerini bulur. Bir doğru üzerine dizilmiş olan bir mol (6.1023) atomun
manyetik momentinin değeri 1 cm2 yüzeyli, içinden 6 amperlik bir akım geçen 10 000
sarımlı bir bobinin manyetik momentine eşdeğerdir.
Elektronlar, protonlar, hatta nötronlar mikroskopik ölçekli mıknatıslardır ve bunların
manyetik etkileri sayesinde, elektronun veya protonun spini gibi kinetik momentleri
bulunmuştur. Mesela protonun manyetik enerjisi iki karşıt değer alabilir:  MB. Bu
iki düzey arasındaki geçişe, protonun hemen yakınındaki çevre hakkında bilgi veren
bir ışıma yayımı eşlik eder. İşte nükleer rezonansın (NMR) ilkesi bu olaya dayanır.
Mıknatıslanmanın Sırları
Demir ile çelik ferromanyetik malzemelerdir. Manyetik momentler bu
malzemelerin içinde rastlantısal bir yönelime göre küçük bölgeler halinde sıralanır. Bir
dış alan uygulandığında, her bölge momentini alanla aynı sıraya sokma eğilimi
gösterir. Bölgelerin çeperleri az çok tersinir bir şekilde yer değiştirir; bu olgu almaşık
manyetik alanların içinde kalan bir malzeme için her bölgenin farklı değerler aldığı bir
mıknatıslanma biçiminde ortaya çıkar. Histeresiz çevrimi de bu durumu temsil eder ve
uygulanan alana göre mıknatıslanmanın değişimlerini gösterir. Dar çevrim yumuşak
bir malzemede görülür. Bir mıknatıs veya bilgisayar belleği için sert malzeme (geniş
çevrim) kullanılır;bu malzemeler büyük alan değişimleri halinde sabit mıknatıslanma
5
gösterir. Ferromanyetik maddeler alan çizgilerini belirli bir yöne sevk etme
eğilimindedir. Bu olay elektromıknatıslarda veya teyp okuyucu (yada kaydedici)
kafalarda kullanılmaktadır. Çekirdek aralığındaki (devrenin açıklığı) akım şiddetiyle
devreyi çevreleyen bobin içindeki akım şiddeti doğru orantılıdır. Böylece, çekirdek
aralığı önünden geçen manyetik bandın parçacıklarını akımın şiddeti değiştirilerek az
çok yönlendirmek mümkün olur.
Yerin Manyetik Alanı
Yerin yakınına yerleştirilen ve birbirine dik iki eksenin çevresinde dönebilen
mıknatıslı küçük bir iğne , her zaman , göz önüne alınan noktadaki yerel indüklemenin
doğrultusunda belirli bir yönelim alır. Konuma bağlım olan bu indüklemeyi
tanımlamak için , iki açıdan yararlanılır: D sapma açısı ve İ eğim açısı. Yere ilişkin
indüklemenin şiddeti ortama göre değişir.
Manyetik Akı
Bir S yüzeyindeki manyetik indükleme akısı, kullanımı , indüklemeninkinden
daha kolay görünen skaler (yani cebirsel bir sayıyla belirlenen) bir büyüklüktür. B
manyetik indükleme vektörü, göz önüne alınan S yüzeyine dik ve bu yüzeyin her
noktasında aynı B modülüne sahip olduğu zaman , akısı BS çarpımına eşittir. (B,S
yüzeyine dik olmayıp bu yüzeyin N normaliyle bir  açısı yapıyorsa,  akısı B.S cos
’ya eşit olur.) bu durumda B tesla, S metrekare ve  weber (simge : Wb) olarak
gösterilir. Maxwell (Mx) ise C.G.S sistemindeki manyetik akı birimidir : 1 Mx = 10-8
Wb .
Magnetizma Açısından Önemli Tarihler
Mıknatıs özelliğini her zaman koruyan cisimler Eskiçağ’dan beri; özellikle bu
mineralleri Anadolu’da, Magnesia adlı bir kentin yakınında bulan Eski Yunanlılar
tarafından biliniyordu. Ama o dönemde mıknatısların özellikleri büyülü özellikler
olarak görülüyordu. Söz konusu cisimlerin ilk uygulaması ancak XIII. yüzyılın başında
ortaya çıktı:
XIII. yy. başı: Mıknatıslı demirden bir iğne pusula olarak kullanıldı. (Çinliler
bu buluşun çok daha önce kendileri tarafından gerçekleştirildiğini ileri sürerler ama
elde kesin olarak inandırıcı bir metin yoktur.);
1302: İlk gerçek eksenli pusulanın bulunması;
XV. yy. sonu : Kristof Kolomb Atlas Okyanusu’nu geçerek, fizikçilerin
karşısına D sapma açısı (mıknatıslı ucun gösterdiği magnetik meridyenle coğrafi
meridyen arasındaki açı) sorununu getirdi;
6
XVI. yy. sonu : Norman, İ eğim açısını (ağırlık merkezinden geçen yatay bir
eksenin çevresinde hareket eden mıknatıslı bir iğnenin yatay düzlemle oluşturduğu
açı) inceledi;
XVII. yy başı : Gilbert, magnetizmayla ilgili ilk deneyleri gerçekleştirdi ve
magnetik alanı inceledi;
1701: Sapma açısıyla ilgili ilk magnetik haritalar (Halley haritaları)
gerçekleştirildi.
XIX. yy. başı : Coulomb, Gauss ve Weber magnetizmaya geleneksel
görünümünü verdiler.;
1895 : Pierre Curie, demirin magnetik özelliğinin sıcaklıkla değişimini buldu;
XX. yy : Weiss, bir bakıma basit atomik bir magnetik moment olan magneton
kavramını getirdi.
Kaynaklar
Thema Larousse
Cumhuriyet Ansiklopedisi
Gelişim Hachette
Temel Britannica
Download