Sınıf Öğretmeni Adaylarının Ayrımcı Tutumları Üzerine Bir

advertisement
Eurasian Journal of Educational Research, Issue 38, Winter 2010, 216-233
Biz ve Ötekiler: Sınıf Öğretmeni Adaylarının Ayrımcı Tutumları
Üzerine Bir Araştırma
(Özet)
Problem Cümlesi: Dünyada ve ülkemizde, insan hakları ve demokrasi
konusunda birçok gelişmeler olmasına karşın şiddetin, toplumsal yaşamda
her zamankinden daha fazla yer tuttuğu da büyük bir gerçek olarak
karşımızda durmaktadır. Son günlerde tüm Dünyada Din ve milliyetçiliğin
giderek artış gösterdiği, irili ufaklı birçok savaşın sürdüğü, etnik-dini
çatışmaların gözle görülür bir biçimde arttığı ve tüm bu sorunların
insanlığın ortak gündeminde ilk sıraya oturduğu dikkati çekmektedir.
Küreselleşmeyle birlikte, ülkeler arasında sınırların nispeten kalkması,
barış ve demokrasinin yeryüzünün tüm coğrafyalarında yaygınlaşması
beklenirken, kendisinden olmayana (“öteki”ne) karşı tepkilerin inanılmaz
ölçüde arttığı da görülmektedir. Bu nedenle de, küreselleşme olgusuyla
birlikte şiddetin de adeta küreselleştiği ileri sürülebilir.
Kuşkusuz, şiddetin bu denli artmasında birçok etken olmakla birlikte,
şiddetin en önemli kaynaklarından birinin, küreselleşmeyle birlikte artan
“ayrımcılık” olduğu söylenebilir. Bugün, toplumların karşı karşıya
oldukları en önemli sorunlardan birisidir “ayrımcılık”. Toplumsal
dönüşümün sağlanmasında, demokratik ve özgürlükçü toplumların
yaratılabilmesinde; sosyal sınıflar ve kültürler arasında adalet ve
kaynaşmayı sağlamada bireylerin diğerlerinin, etnik kimliklerine,
cinsiyetine, toplumsal sınıflarına ilişkin önyargılardan uzak durabilmeleri
ve birbirlerini “öteki”leştirmeyen bir bakış açısına sahip olabilmeleri
oldukça önemlidir. Bu amaçla da özellikle çocukların ilköğretim hatta okul
öncesi dönemden itibaren farklılıkları tanıması, farklılıklara saygı
duyabilmesi ve önyargılardan uzak düşünebilmesi için sınıf ve okul
ortamında barış ve demokrasiyi yerleştirmek zorunludur. Okuldaki
değerler sistemi, bir yaşama biçimi olarak demokrasi ve insan hakları
temelinde biçimlendirilebilinirse, öğretmenler doğru rol modellerini
oluşturabilirse, açık ve örtük eğitim programları doğru biçimde işe
koşulabilirse ancak öğrencilere demokratik tutum ve davranışların
kazandırılması sağlanabilir. Burada en önemli koşullardan birisi model
olabilen öğretmenlerin yetiştirilmesidir. Alanyazında öğrencilerin
öğretmenlerinin
tutumlarından,
davranışlarından,
ilgilerinden,
gereksinimlerinden, değerlerinden ve kişilik özelliklerinden etkilendiğini
gösterir binden fazla çalışma bulunmaktadır. Öyleyse, demokratik ilkeleri
benimsemiş, bu ilkeleri yaşama uygulayabilen, ayrımcı tutum ve
davranışlardan uzak öğretmenlerin sistem içinde etkin biçimde rol alması
önemlidir. Burada en önemli görev de öğretmen yetiştiren eğitim
fakültelerine düşmektedir. Fakülteler, demokratik değerlere dayalı
öğretmen yetiştirme programlarını işe koşabilirse yetiştireceği
öğretmenlerin niteliklerini de olumlu yönde etkileyebilir. Tüm bu
216
Eurasian Journal of Educational Research
gerekçelerle gerçekleştirlen bu araştırma, Türkiye’de sınıf öğretmeni
adaylarının hizmet öncesi profillerini ortaya koyabilmek adına oldukça
önemlidir.
Araştırmanın Amacı: Bu çalışmanın amacı, sınıf öğretmeni adaylarının
ayrımcı tutumları ve bu tutumlar ile bazı sosyo demografik değişkenler
(cinsiyet, sınıf, anne eğitim düzeyi, baba eğitim düzeyi) arasındaki ilişkileri
ortaya koymaktır.
Yöntem: Sınıf öğretmenliği bölümü öğrencilerinin otoriteryen ve ayrımcılık
tutumları ve bu tutumlar ile bazı değişkenler (cinsiyet, sınıf, anne eğitim
düzeyi, baba eğitim düzeyi) arasındaki ilişkileri ortaya koymaya çalışan bu
araştırma, tarama modelinde betimsel bir araştırma niteliğini taşımaktadır.
Diğer taraftan çalışma, sınıf öğretmenliği bölümünde okuyan 1. ve 4. sınıf
öğrencilerini karşılaştırması bakımından da kesitsel bir araştırma niteliği
de taşımaktadır. Tarama modelleri, geçmişte ya da halen varolan bir
durumu varolduğu şekliyle betimlemeyi amaçlayan araştırma
yaklaşımlarıdır. Bu çalışmayla da, öğretmen adaylarının anketin
uygulandığı andaki tutumları ve sosyo-demografik durumları ortaya
konmaya çalışılmıştır. Araştırmanın örneklemini Dokuz Eylül, Adnan
Menderes, Ondokuz Mayıs, Ankara, Anadolu, Çukurova, Selçuk
Üniversitelerinin Eğitim Fakülteleri ile Marmara Üniversitesi Atatürk
Eğitim Fakültesi, Atatürk Üniversitesi Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi
Sınıf Öğretmenliği Bölümlerinin birinci ve dördüncü sınıflarında okuyan
840 öğrenci oluşturmuştur. Öğrencilerin 314’ü erkek, 508’i kızdır. On sekiz
öğrenci cinsiyetini belirtmemiştir. Ayrıca, öğrencilerin 468’i birinci, 372’si
ise dördüncü sınıfta okumaktadır. Araştırmada iki veri toplama aracı
kullanılmıştır. Bunlardan birisi dört alt boyuttan oluşan Ayrımcılık
Ölçeği’dir. Ölçek, kadın ayrımcılığı, eşcinsel ayrımcılığı, ırk-etnisite ve din
ayrımcılığı ile yabancı ayrımcılığı alt boyutlarından oluşmaktadır. Ölçeğin
geçerlik ve güvenirlik çalışmaları araştırmacılar tarafından yapılmıştır. Bir
diğer veri toplama aracı ise, araştırmacılar tarafından düzenlenen “Kişisel
Bilgi Formu”dur. Tüm ölçme araçları, fakülte yöneticilerinde alınan izinler
doğrultusunda, posta yoluyla gönderilmiş ve anketler, ilgili fakültelerde
uygulandıktan sonra posta yoluyla geri alınmıştır. Elde edilen verilerin
analizinde ise MANOVA tekniği kullanılmıştır.
Bulgular ve Yorum: Araştırma bulguları, kız öğrencilerin erkek
öğrencilerden daha düşük ayrımcı tutumlara sahip olduğunu
göstermektedir. Öğretmen adaylarının ayrımcı tutumları arasında sınıf
düzeyi (1 ve 4. sınıf) açısından benzerlikler görüldüğü dikkati çekmektedir.
Diğer taraftan, öğretmen adaylarının ayrımcı tutumları açısından
incelendiğinde anne eğitim düzeyinin etkisi gözlenmektedir.
Sonuç ve Öneriler: Sonuç olarak, araştırma bulguları sınıf öğretmenliği
bölümlerinde verilen eğitimin, öğrencilerin ayrımcılık tutumları üzerinde
önemli ölçüde etkili olmadığı biçiminde değerlendirilebilir. Oysa bir
öğretmenin, her türlü ayrımcılığın giderek arttığı günümüzde, ayrımcılık
konusunda çok daha duyarlı olması beklenmektedir. Bu nedenle de,
217
Eurasian Journal of Educational Research
şiddetin önemli göstergelerinden biri olan ayrımcılıkla ilgili olarak
öğretmen adaylarının, öğrenim süresi içinde, açık ve örtük programlar
yoluyla bilinçlendirilmelerinin büyük önem taşıdığı söylenebilir. Araştırma
bulguları, anne eğitim düzeyi yükseldikçe ayrımcı tutumların düşme
eğilimi gösterdiğini ortaya koymaktadır. Bu bulgu ülkemizde kadın eğitimi
konusuna ayrı bir önem verilmesi, bu konuda resmi ve sivil girişimlerin
artması ve ortak çaba göstermesi gerektiğini ortaya koymaktadır. Özetle,
eğitim fakültelerinin hiçbir ayrımcılığın yer bulmadığı, öğretim elemanı ve
öğrencilerin düşüncelerini özgürce açıklayabildiği; kısaca demokrasinin
yaşanabildiği yerler olması gerekmektedir. Ancak böyle bir ortamda,
öğretmen adaylarının ayrımcılık tutumlarında düşme eğilimi oluşabilir.
Anahtar Sözcükler: Sınıf Öğretmeni Adayı, Sınıf Öğretmeni Yetiştirme,
Ayrımcılık.
218
Download