KURBAN Hac suresi:34-36 Müslüman olma bahtiyarlığına eren sevgili kardeşlerim! Yüce Rabbimiz kutsal kitabımız Kur'an-ı Kerim’de şöyle buyurmaktadır: “Biz inanan her ümmet için kurban kesmeyi bir kulluk eylemi olarak öngördük ki bu amaçla kendilerine rızık olarak sağladığımız hayvanları keserken Allah’ın ismini ansınlar ve her zaman akıllarında tutsunlar ki, sizin tanrınız tek tanrıdır. Öyleyse bütün varlığınızla ona teslim olun. Ve sen de ey peygamber tüm iyi yürekli, alçak gönüllü kimseleri Allah’ın hoşnutluğuyla müjdele. Onlar ki ne zaman Allah’tan söz edilse kalpleri saygıyla titrer. Onlar ki, başlarına gelen her türlü darlığa ve sıkıntıya göğüs gererler. Allah’a kullukta devamlı ve duyarlıdırlar. Ve kendilerine verdiğimiz rızıktan başkalarına da harcarlar. Hayvanların kurban edilmesine gelince biz bunu sizin için Allah tarafından konulmuş simgelerden biri olarak öngördük ki, bunda sizin için nice yararlar vardır. Öyleyse artık kurban edilmek üzere sıraya dizildiklerinde onların üzerinde Allah’ın ismini anın ve cansız olarak yere serildiklerinde onların etinden kendiniz de yiyin. Kendi nasibiyle yetinip istemeyen kimseyi de, istemek zorunda kalan kimseyi de onunla doyurun. Biz işte bu amaçla onları sizin yararınıza sunuyoruz ki, şükredersiniz. Fakat unutmayın ki, onların ne etleri Allah’a ulaşır ne de kanları. Lakin ona ulaşan yalnızca sizin ona karşı gösterdiğiniz bilinç ve duyarlılıktır. İşte bu amaçla onları sizin yararınıza sunuyoruz ki, size kendisine ulaşma yolunu gösterdiği için onun yüceliğini saygıyla anasınız. Öyleyse o iyilik yapanları müjdele.” Tirmizî’nin, Ebu Umâme el-Bâhilî’den rivayet ettiği bir hadiste Sevgili Peygamberimiz şöyle buyurmuştur: “Ben kurban gününü bayram yapmakla emrolundum. Allah onu bu ümmet için bayram kılmıştır. Kurban kesiniz. Zira o babanız İbrahim’in sünnetidir.” Kitab-ı Mukaddes’in Amos bölümünde şöyle denmiştir: “Hak sular gibi, adalet kuvvetli ırmak gibi akmadıkça bayramlarınızı hor görürüm. Hak sular gibi, adalet kuvvetli ırmak gibi akmadıkça kestiğiniz kurbanlara bakmam.” Değerli Kardeşlerim! Şüphesiz kutsal ve kutsal olmayan dinî metinlerde kurban ve bayramla ilgili anlatılanlar bunlardan ibaret değildir. Ancak bu bayramların dindeki yerini ve değerini sadece kutsal metinlerin kelimelerinde ve cümlelerinde değil, meydana getirdikleri medeniyetlerin canlı dinamiklerinde aramak gerekir. Biz Müslümanlar açısından bu bayramlar kadar imanı, ibadeti ve tarihi bir sevinç atmosferinde buluşturan ve bu sevinci geleceğe taşıyan başka zaman dilimleri mevcut değildir. Ramazan Bayramı, Kur'an’ın nüzulünü, İslâm’ın doğuşunu her yıl yaşatırken; Kurban Bayramı üç ilahi dinin kendisinde birleştiği İbrahim’den, İshak’la Yakub’a, Yusuf’a, Musa’ya ve İsa’ya, İsmail’e ve nihayet Muhammed’e uzanan 1 tarihe can verir. Ramazan Bayramı yılın bayramıdır, Kurban Bayramı tarihin bayramı. Oruçta Müslüman, tabiatla hesaplaşmasını yapar. Ramazan Bayramı tabiatı yenişin bayramıdır. Kurban Bayramı ise tarihi yaşamanın yemişi. Ve bu iki bayramla Müslüman, tarihi yüklenmiş ve tabiatı yenmiş olarak Yaratıcının karşısına çıkmış olacaktır. İnsan karşısında tabiatla tarih birbirini nasıl tamamlarsa bu iki bayram da birbirini tamamlar. İnsan, oruç ayı boyunca içinde görünmeyen tabiatı yavaş yavaş kurban eder. Hac mevsimi boyunca da İslam tarihinin şuuruna vararak nefsini kurban etmeyi öğrenir. Kurban işte bu iç kurbanın sembolüdür. Saygıdeğer Müminler! Çağımız, insanlık ve bilhassa bu bayramın her yıl kutlayıcıları olan Müslümanların hâli düşünüldüğünde her açıdan olumsuz bir tablo ile karşılaşmak mümkündür. İmana, ibadete ve tarihe can veren bu bayramların Müslümanların elinde cansız birer tarihe dönüştükleri söylenebilir. Ancak bugün bir tatlı söz işitmek için hayatın bütün ağırlığını paylaşmayı göze alan çileli eşler, ihtiyar anne-babalar, teyzeler ve evlerin canlı bayramları olan çocuklar, bize bayramlarımızın hala canlı olduğuna şahitlik edeceklerdir. İnsan ilişkilerinin tefessüh ettiği bir zamanda az da olsa evlerden evlere barışın taşınması, çelik ve beton arasında boğulan insana bir muştu haberinin götürülmesi küçümsenecek bir olay değildir. Bu bayramların, geldiği kaynağa, taşıdığı tarihe inanmayanları dahi kucaklaması başlı başına büyüklüğünü gösterir. Kardeşlerim! Hutbemi Sevgili Peygamberimizin bir kurban bayramı hutbesinde seslendirdiği bir hadisle bitiriyorum. “Ey İnsanlar! Bugün Kurban bayramıdır ve bugün sıla-i rahim (yani dost ve akraba ilişkilerini tazelemek) hariç Allah için kesilecek kadar güzel bir amel yoktur.” Bayramınız mübarek olsun. 2