T.C. YILDIZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ OFM FİZİK ÖĞRETMENLİĞİ ALAN EĞİTİMİNDE ARAŞTIRMA PROJESİ OZON TABAKASI Hazırlayan: Mehtap Çetin Öğretim Elemanı Adı-Soyadı : RIZA DEMİRBİLEK İSTANBUL,2008 İÇİNDEKİLER: 1. Ozon ( O3 ) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 2. Ozon Tabakası . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 4 3. Ozon Tabakasının İncelmesine Neden Olan Maddeler . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 5 3.1 Ozon Tabakasını İncelten Maddelerin Kullanım Alanları . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .6 4. Ozon Ölçümünde Kullanılan Yöntemler ve Ölçüm Birimi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .7 5. Türkiye Üzerindeki Ozon Tabakasının Durumu . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 8 6. Uluslararası Montreal Protokolü . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 8 7. Ozon Tabakasının Delinmesinin Çevre Üzerindeki Etkileri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 9 7.1 İnsan Sağlığı Üzerindeki Etkileri. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 9 7.2 Bitkiler Üzerindeki Etkileri. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .10 7.3 Hava Kirliliğine Etkileri. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 11 7.4 Hayvanlar Üzerindeki Etkileri. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 11 7.5 Endüstriyel Materyaller Üzerindeki Etkileri. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .11 7.6 Ozon Kirliliği . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .12 8. Uluslararası Ozon Tabakasını Koruma Günü. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .12 9. Ozon Tabakasında Son Durum. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .12 10. Dünyayı Kurtaracak Altı Projeden Biri: Sülfür Örtüleri. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .13 11. Ozon Tabakasına Zarar Vermekten Suçlu Bulundular. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .13 12. Ozon Tabakasını Onarmak ya da Onarmamak. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .14 13. Farklı Lise Öğrencilerinin Ozon Tabakasına İlişkin Görüşleri. . . . . . . . . . . . . . . . . . .14 14. Sonuç. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .15 1 15. Ekler. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 15.1 Aflon Teknoloji Araştırma Geliştirme-Ozon ve Kullanımı 2005 Broşürü . . . 17 15.2 Aflon Teknoloji Araştırma Geliştirme-Tekstil/Denimde Ozon Uygulamaları.19 15.3 Ozon Ölçer Spektrofotometresi - Brewer Spektrofotometresi . . . . . . . . . . . . . . . . . . .21 15.4 Ultraviyole Radyasyon Bileşenleri ve Ozon . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 22 15.5 Köln Üniversitesi Ozon Gözlem Haritaları . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 23 15.6 Ozon Gözlemleri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .24 16. Kaynaklar . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .25 2 OZON TABAKASI Dünyamızı saran atmosfer tabakası çeşitli katmanlardan meydana gelmiştir. Bunlar dünya yüzeyinden dışa doğru Troposfer, Stratosfer, Mezosfer, İyonosfer ve Magnetosfer (Ekzosfer) olarak isimlendirilir. Stratosfer yaklaşık 50 km yükseklikteki ikinci tabaka olmakla birlikte ozon tabakası adı verilen yeryüzünü morötesi ışınlardan koruyan “koruyucu melek” de bu katmanda yer almaktadır. 1. OZON ( O3 ) Ozon kelimesi Yunanca’da koklamak anlamına gelen “Ozein” kelimesinden gelmektedir. Ozon 1781’de ilk defa Van Marum'un dikkatini çekmiş, daha sonra F. Schoenbein 1840’ta bu gaza ozon adını vermiştir. Ozon, laboratuarda ilk defa 1860 yılında J. L. Soret tarafından elde edilmiştir. Ozon, üç oksijen atomunun kovalent bağ ile birleşmesinden oluşan bir gazdır. Kimyasal formülü O3 olan ozon; oksitleme gücü yüksek, renksiz, solunum yollarını tahrip gücü çok yüksek ve ağır kokulu bir gazdır. Gökyüzünün mavi renkte görünmesi bu gaz nedeniyle olmaktadır (14). Şekil 1: Ozon Molekülünün (O3) Yapısı Güneşten gelen yüksek enerjili ultraviyole radyasyonunun etkisiyle atmosferde oksijen molekülü (O2) parçalanarak, serbest oksijen atomu (O) haline dönüşmektedir. Daha sonra bu serbest haldeki oksijen atomları yine ultraviyole ışınların etkisiyle oksijen molekülüyle (O2) birleşerek ozon molekülünü (O3) oluşturmaktadırlar. Yüksek enerjili ultraviyole radyasyonu (UV) ozonun hem oluşumunda, hem de parçalanmasında tek başına etkin bir rol oynamaktadır. 3 Şekil 2: Ozonun oluşumunu ve oksijene geri dönüşümünü gösteren kimyasal denklemler. 1995 Nobel Kimya Ödülü’nü paylaşan Prof. Paul Crutzen, Prof. Mario Molina ve Prof. Sherwood Rowland atmosferde ozon oluşumu ve parçalanmasının kimyasal reaksiyonlarla açıklanmasında çok önemli katkıları olan üç bilim adamıdır. Çalışmalarının en önemli yanı günlük hayatta kullanılan bazı kimyasal maddelerin ozon değişimi reaksiyonlarında etkin rol oynadığını ve bu maddelerin ozon tabakasının incelmesine neden olduğunu açıkça belirtmesidir. Ozon, atmosferde en yoğun olarak, troposfer ve stratosfer tabakaları olmak üzere iki ayrı tabakada ve ayrı şekilde bulunmaktadır. Bunlardan ilki, yerden yaklaşık 10-15 km’ler arasında bulunan, atmosferdeki toplam ozonun % 10’unu oluşturan ve insan kaynaklı olan troposferik ozondur (endüstriyel atıklar, egzoz gazı vb). 1 m3 havada yaklaşık 8 mm3 kadar ozon bulunur. Troposferik ozon, küresel iklim değişikliğinde rol oynayan sera gazları arasında dördüncü sırada gelmektedir. Uzun dalga boylu radyasyonun atmosferde kalmasına, atmosferdeki sera etkisinin artmasına neden olur. Küresel iklim değişikliğindeki sera etkisine katkısı %7 kadardır. İnsan sağlığını olumsuz etkilediğinden ‘kötü huylu ozon’ olarak isimlendirilmektedir. Kötü huylu ozon kaynaklarından biri olan azot oksitler (NOX); büyük çoğunlukla motorlu araçlardan (%49), enerji santrallerinden (%28), endüstriyel faaliyetlerden (%13) ve ticari aktivitelerden (%5) oluşmaktadırlar. İkincisi ise; stratosfer tabakası içerisinde, yerden yaklaşık 10-50 km’ler arasında doğal olarak bulunan ve atmosferdeki toplam ozonun %90’ını oluşturan stratosferik ozondur. Güneşten gelen zararlı ultraviyole radyasyonu tutması nedeniyle hayati önem taşır ve ‘iyi huylu ozon’ olarak isimlendirilir. 4 Şekil 3: Ozon derişiminin yükseklikle değişimi. Yatay eksendeki rakamlar 1cm3’deki milyon ozon molekülünü gösterir. Ozon yoğunluğu stratosferde bölgesel ve mevsimsel farklılıklar gösterir. Yoğunluk kış aylarında yaz mevsimine göre artar ve kutuplarda ekvatora nazaran daha sık bulunur. Kutup enlemlerinde ozon yoğunluğu 16-18 km yüksekliklerde en yüksek değerine ulaşırken, ekvator üzerinde yaklaşık 25 km yükseklikte maksimum olmaktadır. Güney Kutbu’ndaki ozon yoğunluğunun azalması Kuzey Kutbu’ndakinden daha ciddi olmakla birlikte, yapılan gözlemler kuzey yarımküredeki azalmanın kutupsal dinamiklerden kaynaklandığını göstermektedir. Bu bölgedeki sıcaklığın Güney Kutbu’nda olduğu kadar çok azalmaması, dolayısıyla da kimyasal reaksiyonlar için gerekli koşulların oluşmaması Kuzey Kutbu’ndaki ozon azalmasının güneydekinden daha az olmasının başlıca nedenidir. Troposferdeki ozon, atmosferdeki elektriksel enerji ile de oluşur. Örneğin; bir fırtınadan sonra oluşan şimşek ve yıldırımların etkisiyle havadaki ozon konsantrasyonu biraz artar. Endüstriyel ve teknolojik faktörlerden kaynaklanan kirlilik sonucu salınan gazlarla etkileşen güneş ışığı sonucu ozon oluştuğu için, havadaki ozon konsantrasyonu olması gereken aralığın üstüne çıkar. Böylece canlı organizmalar için zehir etkisi yaratır. Kirletici ortamların bulunduğu yerlerde ve günün güneşli saatlerinde troposferdeki ozonun ortalama %6 oranında arttığı bulunmuştur. Ozon, yükseltgen ve bakteri öldürücü olarak kullanılır. Özellikle kapalı ortamların havasını ve suları mikroplardan dezenfekte etmekte, istenmeyen tat ve kokuların giderilmesinde kullanılmaktadır. Havanın, sağlığa elverişli olmasını sağlayan güçlü bir bakteri öldürücüdür. Ozon, yüksek oksidasyon gücüyle, diğer dezenfektanlara göre çok üstündür. Kararsız yapısının oksidasyon etkisiyle, bir taraftan bakteri, virüs, küf ve mantar gibi organikleri yok ederken; diğer taraftan demir, mangan, klor, nitrit, vb. maddeleri de oksitleyerek ortamdan 5 uzaklaştırır. Ayrıca tekstil ürünlerinin ağartılmasında (Ek-2), şarabın ve odunun yaşlandırılmasında ve bazı kimyasalların üretiminde kullanılır (22). Bkz.Ek-1. 2. OZON TABAKASI Ozon tabakası ile ilgili bilimsel çalışmalar 1840’ta C. F. Schoenbein tarafından başlamıştır. Çok önemli çalışmalardan biri de “Atmosferdeki Ozon” ana başlığı altında G. M. B. Dobson tarafından 1926-1930 yılları arasında yapılmıştır. Dobson, bu çalışmalarda ‘Dünya’nın atmosferindeki ozon miktarının ölçümü ve bunun jeofizik koşullara bağımlılığı’ konusunu incelemiştir. Dobson’un yaptığı ölçme yöntemi hala kullanılmaktadır ve ozon ölçme birimi olarak Dobson Birimi (DU) geçerlidir. Ozon tabakası dünyamız üzerinde koruyucu ve düzenleyici iki ayrı işleve sahip bir katman olup, sanayi devrimi ile birlikte atmosferde konsantrasyonu hızla artan çeşitli türdeki kirletici gazlarla tepkimeye girerek değişime uğramıştır. Bu bozulma bilim adamlarının ancak 1980’li yıllarda Antarktika üzerindeki Halley Bay’da ozon konsantrasyonunun %40 daha az olduğunu anlamalarıyla ortaya çıkmıştır. Bu tabaka güneşten gelen zararlı ultraviyole (UVB, UVC) ışınların dünyaya ulaşmasını engellemektedir. Dolayısıyla koruyucu bir filtre görevi yapmaktadır. Bu zararlı ışınlar bir şekilde yeryüzündeki canlı organizmaların hepsine zarar vermektedir ve ozon tabakası zarar gördükçe de dünyaya ulaşan ışınların miktarı artmaktadır. Düzenleyici olarak da Dünya’nın genel iklimi üzerinde faydası vardır. Morötesi ışınların soğurulması sıcaklığı düşürmekte ve ısı dengesinin düzenlenmesine yardımcı olmaktadır. Ozon tabakasını bozan en önemli etken Kloroflorokarbon (CFC) gazlarıdır. 1928 yılında yeni bir gaz türü olarak bulunan CFC gazları çok ilginç özelliklere sahiptirler: Zehirli, aşındırıcı ve yanıcı değil, oldukça kararlı, uzun ömürlü ve uçucudur. Bu üstün özelliklerinden dolayı “harika gaz” olarak adlandırılırlar. Bu gazların yoğunlukları düşük olduğu için havadan daha hafif haldedirler ve atmosferin en üst katmanlarına kadar çıkabilirler (yaklaşık 11.000 metre). CFC gazlarının bozunma süresi 65 ile 120 yıl arasındadır. Bunlar morötesi ışınlarla yok edilene kadar stratosferde toplanırlar. CFC gazları yüksek enerjili güneş ışınları ile karşılaştıklarında ozon moleküllerini parçalarlar. Parçalanan ozon atomları nedeniyle stratosfer tabakası içerisindeki ozonun yoğunluğu azalır ve güneş radyasyonunun zararlı 6 etkilerinin yeryüzüne kadar ulaşmasına neden olur. Buna da diğer bir deyişle ozon tabakasının delinmesi denir. Bir tane klor atomu binlerce ozon molekülünü yok edecek kapasiteye sahiptir. Atmosferin üst katmanlarına doğru yavaşça yükselen CFC gazları stratosferin üst katmanlarına ulaştığında güneşin UV ışınlarıyla karşılaşır ve morötesi ışınların etkisiyle parçalanarak klor atomu açığa çıkarır. Ortaklanmamış bir elektron içeren bu klor radikali hemen her madde ile tepkimeye girer. Stratosferin üst katmanlarında tepkimeye girebileceği ilk madde de ozondur. Cl atomu O3 ile tepkimeye girer ve onu katalitik olarak oksijen molekülüne dönüştürür. Yani klor, ozon molekülünü oksijen molekülüne çevirirken kendisi değişmeden kalır ve ozonu oksijene dönüştürme görevini sürdürür. Bir klor atomu yüz bin ozon molekülünü oksijen molekülüne dönüştürür. Bu nedenle de ozon ile oksijen arasındaki doğal denge bozulur ve atmosferdeki ozon derişimi hızla azalmaya başlar. Şekil 4: Cl atomunun ozonu oksijene dönüştürmesi. Bu olumsuzluğa rağmen ozon tabakasının kendini yenileme özelliği vardır. Bu yenileme işlemi ancak CFC gazlarının atmosfere serbest bırakılmasının durdurulmasıyla gerçekleşebilir. 3. OZON TABAKASININ İNCELMESİNE NEDEN OLAN MADDELER 1) Kloroflorokarbon (CFC) 2) Hidrokloroflorokarbon (HCFC) 3) Hidrobromoflorokarbon (HBFC) 4) Halonlar 5) Karbontetraklorid 6) Metilkloroform 7) Metilbromürasidi 7 3.1 Ozon tabakasını incelten maddelerin kullanım alanları: 1) Soğutucu Üretimi 1.1) Ev ve ticari nitelikli soğutucu ve klima/ısı pompası sistemleri 1.1.1) Buzdolapları 1.1.2) Dondurucular 1.1.3) Nem alıcılar 1.1.4) Su soğutucuları 1.1.5) Buz ve dondurma makineleri 1.1.6) Klima (mobil/merkezi) ve ısı pompası sistemleri 2) Aerosol Üretimi 2.1) Tıbbi müstahzar üretimi 3) Yangın Söndürme 3.1) Sabit yangın söndürme sistemlerindeki kullanım 3.2) Elde taşınabilen yangın söndürücülerdeki kullanım 4) Köpük (Sünger) Üretimi 4.1) Sert poliüretan köpükler 4.1.1) Yalıtım panelleri 4.1.2) Soğutucu yalıtımı 4.2) Boru izolasyon maddeleri üretimi 4.3) Esnek sünger üretimi 4.4) Integral skin 5) Çözücü Olarak Kullanım 5.1) Metal temizleme 5.2) Elektronik temizleme 5.3) Tekstil temizleme 6) Tarımda Kullanım 8 Şekil 5: Ozon tabakasını incelten maddelerin kullanımı ozon tabakasına ciddi zararlar verir. 4. OZON ÖLÇÜMÜNDE KULLANILAN YÖNTEMLER VE ÖLÇÜM BİRİMİ 1. Toplam Ozon Ölçüm Yöntemi 2. Düşey Dağılım Yöntemi 3. Yüzey Ozonu Ölçüm Yöntemi 4. Ozonsonde Yöntemi 5. Umkehr Yöntemi (Bkz.Ek-3) 6. Diğerleri (Özel Yöntemler) Türkiye’de, Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü tarafından, 13 Ocak 1994’ten beri, Ozonsonde yöntemi kullanılarak ozon gözlemleri yapılmaktadır. Ozonsonde yönteminde ozonsonde, transmitter ve balon kullanılmaktadır. Bu yöntemde; balona havadan daha hafif hidrojen gazı doldurulur ve bir ip yardımıyla ozonsonde ve transmitter cihazları bağlanır. Yer seviyesinden, balonun patladığı yaklaşık 35-40 km yüksekliğe kadar olan atmosfer katmanı içerisindeki ozonun dikey dağılımı tespit edilir. Ayrıca, aynı aletler yardımıyla atmosfere ait sıcaklık, basınç, nem, rüzgar hızı ve rüzgar yönü gibi meteorolojik bilgiler de elde edilebilmektedir. 1 Dobson Birimi (DU); ozon hacminin yaklaşık milyarda bir kısmının, ortalama atmosferik konsantrasyonunu ifade eder. Toplam ozon; standart basınç ve sıcaklık altında, tabanı 1 cm2 olan düşey bir sütunun içerdiği ozon miktarına eşit miktarı ifade eder. 9 0.3 cm = 3 mm = 300 DU 1 DU = 10-3 atm.cm = 0.01 mm 300 DU = 8.07 x1022 molekül / m2 Güvenli ozon yoğunluğu = 300 DU Şekil 6: Dobson Birimi 5. TÜRKİYE ÜZERİNDEKİ OZON TABAKASININ DURUMU Meteoroloji Genel Müdürlüğü tarafından bugüne kadar 210 adet ozon gözlemi yapılarak toplam ozon ölçülmüştür. Yapılan ölçümlere göre; toplam ozon zaman dizisinde belirgin bir eğilim (artma, azalma veya sıçrama) tespit edilmemiştir. Dünya Meteoroloji Teşkilatı (WMO) tarafından Türkiye’nin de bulunduğu orta enlemlerde toplam ozonun 280-320 DU arasında değiştiği belirtilmiştir. Türkiye’nin ortalama ozon kalınlığı 300 DU civarında olduğundan gözlemler sonucunda bulunan değerlerle WMO’nun vermiş olduğu değerler uyum içerisindedir. (Bkz.Ek-5 ve Ek-6) 6. ULUSLARARASI MONTREAL PROTOKOLÜ 22 Mayıs 1985 yılında ozon tabakasının korunmasına ilişkin Viyana Sözleşmesi’ni imzalayan taraf devletler daha sonra bu sözleşmenin eki olan Montreal Protokolü’nü 16 Eylül 1987’de Kanada’nın Montreal şehrinde imzalamışlardır. Ozon tabakasını incelten maddelerin (OTİM) kullanımını kontrol altına almak üzere 1987 yılında imzalanan ve 1989’da yürürlüğe giren “Montreal Protokolü” isimli, Türkiye’nin de taraf olduğu (19 Aralık 1991) uluslararası antlaşma ile endüstride kullanılan ozon tüketen maddelerin üretim ve tüketimine, zamana ve alternatif madde ve teknolojilere bağlı olarak kısıtlama getirilmiştir. Gelişmekte olan taraf ülkelere alternatif madde ve teknolojilere geçmeleri için gerekli teknik ve maddi yardımı sağlamak amacıyla gelişmiş ülkelerin katkısıyla 1990 yılında “Montreal Protokolü Çok Taraflı Fonu” adıyla bir fon oluşturulmuştur. Fon faaliyeti taraf ülkelerin temsilcilerinden oluşan icra komitesi aracılığı ile 10 yürütülmektedir. Fon kaynaklarının kullanımı projeler bazında olup, fondan yararlanmak isteyen kuruluşlarının projeleri Fon'un icracı kuruluşları olan; Dünya Bankası (WB), Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP), Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ve Birleşmiş Milletler Sanayi Kalkınma Programı (UNIDO) aracılığıyla icra komitesine sunulup onaylamasıyla, söz konusu kaynaklar yine icracı kuruluşa devredilmektedir. Uyguladıkları prosedürlerin farklı olmasıyla beraber icracı kuruluşlar projelerin başlamasından tamamlanmasına kadar projeden sorumlu olmaktadırlar. Ozon tabakasını incelten maddelerin kullanımının kontrol altına alınabilmesi için Dünya Bankası’nın 1992’de ülkemizde yaptığı incelemeler sonucunda Çok Taraflı Fon’dan kaynak sağlamak üzere Dünya Bankası ile 1994 ve 1995 yıllarında anlaşmalar imzalanmıştır. Bu anlaşmalarla Çevre ve Orman Bakanlığı ve Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı (TTGV) çeşitli görevler üstlenmiştir. Projesi desteklenen bazı kuruluşlara; Profilo, Arçelik, Uğur, Teba, Klimasan, İdaş, vb. örnek verilebilir. Ağustos 2007 sonu itibariyle 165 projeye Çok Taraflı Fon’dan sağlanan destek miktarı 24,6 milyon ABD Doları tutarındadır. Bugüne kadar Türkiye’de desteklenen projelerle ozon tabakasını incelten madde tüketiminin % 98’i giderilmiş olup 2007’de tüketimleri tamamen kaldırılmıştır. Türkiye, 49 ülke arasından Montreal Protokolü’nü başarılı olarak uygulayan 9 ülke içine girerek Birleşmiş Milletler’den ödül almıştır. Haziran 1999'da Montreal Protokolü'nü imzalayan ülke sayısı 168'i bulmuştur. 7. OZON TABAKASININ DELİNMESİNİN ÇEVRE ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ Yapılan araştırmalara göre ozon tabakasındaki incelmenin %1 artması Dünyaya gelen zararlı ultraviyole ışınların %2 oranında artmasına neden olmaktadır. Bu nedenle de artan radyasyondan tüm canlı organizmalar aşırı derecede etkilenmektedir. 7.1 İnsan sağlığı üzerindeki etkileri: Deri Kanseri: Deri kanserine yakalanmanın ana nedeni çok fazla güneş ışığına maruz kalmaktır. Melanoma adı verilen ben kanseri de ozon tabakasının tahribatıyla artan UV radyasyonun etkisiyle oluşmaktadır. Açık tenli, açık renk saçlı kişiler cilt kanserine yakalanmakta en yüksek riske sahip olsalar da, tüm cilt tipleri için risk UVB radyasyona maruz kalmakla artmaktadır. 11 Katarakt: Uzun süreli güneş ışınlarına maruz kalmanın görmeyi azaltan ve sürekli körlüğün başlıca nedeni olan, gözbebeklerini örten kataraktı başlattığı bilinmektedir. Katarakt, gözün merceği üzerinde meydana gelen ve görmeyi sınırlandıran bulutlanmadır. Bu göz kusuru birçok nedenle meydana gelse de yapılan deneyler artan ultraviyole ışınların gözlerde katarakta neden olduğunu göstermiştir. Genellikle geçici görüş kaybı olan kar körlüğüne de UV ışınları neden olmaktadır. Bağışıklık Sistemi: Ultraviyole ışınlarına maruz kalmak insanların bağışıklık sistemini zayıflatmaktadır ve bu da insan vücudunu sıtma gibi enfeksiyon hastalıklarına karşı çok daha hassas hale getirmektedir. Aşırı ultraviyole ışınlarına maruz kalan ekvator bölgelerindeki insanlarda herpes, simplere ve leishmaiasis gibi hastalıklarda artma gözlenmiştir. 7.2 Bitkiler üzerindeki etkileri: Bitkiler gelişme ve büyümelerini devam ettirebilmek için fotosentez yaparlar. Bitki fotosentez esnasında stomalarını açar ve CO2 alır, bu esnada gözeneklerden içeriye ozon (O3) girişi de olur. Stomalar ozondan korunmak için kapanırlar ve bu kapanma fotosentezin durmasına veya yavaşlamasına sebep olur. Ozon oksidasyon sonucu bileşimleri etkiler, mitokondride enerji üretimini engeller ve bitki büyümesini yavaşlatır. Şekil 7: Bitki nekrozları Ozon aynı zamanda bitkide çiçeklerin ve meyvelerin azalmasına, suyun verimli kullanılmasının engellenmesine de sebep olur. Ozon bitkileri hastalıklara, böceklere ve kuraklığa karşı hassaslaştırır ve zayıflatır. Bitkiler yapılarındaki farklılıklar nedeniyle ozona dayanıklılık açısından değişkenlik gösterirler. Bazı bitkiler ozonun verdiği zararı yok edebilirler, bazı bitkiler ise bu zararı engelleyemezler. Yapraklarda ozon zararı ile beneklenme, su lekeleri, sararma, erken yaşlanma ve dökülme görülür (Şekil-7). Ormancılık alanında da artan UVB radyasyonu fidelerin yeşermesini azaltmaktadır. 12 7.3 Hava kirliliğine etkileri: Ultraviyole ışınların yüksek miktarları, havada bulunan kirleticiler arasındaki kimyasal reaksiyonları hızlandırarak kentsel hava kirliliğinde bir artışa neden olmaktadır. Artan hava kirliliği de özellikle astım hastaları ve yaşlılara ciddi zararlar vermektedir. Ayrıca, birçok kırsal alan, orman ve tarla aşağı seviye rüzgarlarıyla şehirlerden ve endüstriyel alanlardan taşınan kirleticilerden en az kentler kadar etkilenebilmektedir. 7.4 Hayvanlar üzerindeki etkileri: Ozon kaybıyla UVB radyasyonunun deniz yaşamını olumsuz yönde etkilediği saptanmıştır. UVB ışınları özellikle balık larvası, karides, yengeç, deniz kestanesi, fitoplankton ve deniz bitkilerine zararlıdır. Fitoplanktonlar bir hücreli su yosunlarından oluşan, suda yaşayan bir bitki topluluğudur. Bu mikroskopik okyanus canlılarının yaşamlarının kaybı, küresel iklimi dolaylı yoldan etkileyebilir. Çünkü bu canlılar atmosfere salınan karbondioksitin yaklaşık %80’i için depo görevi yaparlar. Bunların yok olması karbondioksitin atmosferik konsantrasyonunu ve sera etkisini arttırarak küresel iklimi değiştirirler. Ayrıca fitoplanktonlar okyanuslar üzerindeki bulutların oluşumunda önemli bir kimyasal madde olan dimetilsülfoksidi üretirler. Üretimdeki azalma bulut modellerini ve küresel iklimi olumsuz etkilemektedir. Böylece su ekosistemleri üzerinde artan radyasyonun baskısı besin zincirinin önemli bir parçasını oluşturan fitoplankton üretiminde azalma yaratacak, bu da insan besin kaynaklarında azalmalara yol açacaktır. Çoğu hayvan türleri UVB'ye karşı kalın derileri ve deri pigmentasyonu nedeniyle insanlara nazaran çok daha fazla korunmaya sahip olmalarına rağmen bazıları artan UVB'den etkilenebilirler. UVB evcil hayvanlarda insanlarda görülenlere benzer kanserlere neden olur. Gözler ve vücudun UV'ye maruz kalan pigmentsiz kısımları çok daha fazla risk altındadır. Cilt tümörleri; inekler, keçiler, koyunlar, kediler ve köpeklerde; göz tümörleri de; atlarda, koyunlarda, domuzlarda ve sığırlarda gözlenmektedir. 7.5 Endüstriyel materyaller üzerindeki etkileri: Ozon lastik ve boya gibi organik bileşikleri parçalar. Oksidasyon gücü çok yüksektir. Hatta gümüş gibi direnci yüksek metalleri bile yüksek oksitlere dönüştürmeyi başarır. Ayrıca, plastik gibi çok dayanıklı bir malzemeden yapılmış materyalde bile çatlak oluşumuna, sararmaya neden olur. 13 7.6 Ozon kirliliği: Güneş ışığında fotokimyasal tepkimeye giren egzoz gazları, kirli havadan oluşan duman bulutlarında, ozon ve nitrojen dioksit oluşturmaktadır. Böylece atmosferin yeryüzüne yakın alt kısımlarında ozon kirliliği meydana gelir. 8. ULUSLARARASI OZON TABAKASINI KORUMA GÜNÜ BM Genel Kurulu tarafından 1994 yılında, ozon tabakasının korunmasına ilişkin uluslararası bir sözleşme olan Montreal Protokolü'nün imzalandığı 16 Eylül'ün dünyada "Uluslararası Ozon Koruma Günü" olarak kutlanmasına karar verilmiştir. 9. OZON TABAKASINDA SON DURUM Dünya Meteoroloji Örgütü (WMO), 1980’li yıllarda beliren Antarktika üzerindeki deliğin, 25 yıldan önce küçülmeyeceğini, “eğer her şey yolunda giderse” 2075’e doğru kaybolabileceğini açıklamaktadır (Eylül 2008). Örgüt, 16 Eylül Dünya Ozon Günü’ne birkaç gün kala yaptığı açıklamada, durumun ciddiyetinin 10-20 yıl daha devam edeceğini, bu tablonunsa ozon tabakasıyla ilgili 1987 tarihli Montreal Protokolü’ne uyulması koşuluna bağlı olduğunu bildirmiştir. Bugüne dek ozon tabakasıyla ilgili alınan kararlara rağmen sonuçların, zehirli gazların stratosferde ayrışımının yavaş olması nedeniyle çabucak hissedilemediğini söyleyen örgüt yetkilisi Geir Braathen, bu gaz yoğunluğunun yılda %1’lik bir hızla azaldığına dikkati çekmiştir. 16 Eylül 1987’de ozon tabakasını korumayı içeren BM Montreal Protokolü’nün imzalanmasının 20. yılında düzenlenen konferansta taraf ülkeler ozon tabakasına zarar veren tüm kimyevi gazların yasaklanmasını içeren tarihi bir anlaşmaya varmıştır (2007). Anlaşmaya göre, gelişmiş ülkelerin 2030, gelişmekte olan ülkelerin ise 2040 yılına kadar, ozon tabakasına zarar veren HCFC’ların tümünü yasaklaması gerekmektedir. (20) BM kuruluşu Dünya Meteoroloji Teşkilatı (WMO), ozon tabakasındaki deliğin, 2007'deki boyutlarını aştığını açıklamıştır. Antarktika üzerinde, ozon tabakasındaki delik, bu yıl (2008) geçen yılkinden daha büyük biçimdedir. Antarktika üzerindeki ozon tabakasında her yıl 14 beliren boşluk, normalde yaklaşık olarak Kuzey Amerika boyutlarına kadar genişleyip eylül sonu ya da ekim başı gibi en büyük haline ulaşmaktadır. Yapılan açıklamada ozon tabakasındaki deliğin, bu yıl 13 Eylül 2008'de 27 milyon kilometrekare büyüklüğe ulaştığı, geçen sene ise en geniş halinin 25 milyon kilometrekare olduğu belirtilmiştir. (18) 10. OZON TABAKASINI ONARABİLECEK BİR PROJE: SÜLFÜR ÖRTÜLERİ Büyük volkanik patlamalarda yeryüzü soğur. Örneğin; Filipinler’deki Pinatubo Yanardağı, 1991’de patladığında, dünya çapında ısı 0.6 C düşmüştür. Bilim adamları bunun, volkanın stratosfere püskürttüğü 10 milyon ton sülfür yüzünden olduğunu söylemektedirler. “O zaman, neden kendi Pinatubo’muzu yaratmayalım?” gibi bir düşünce de 1995’te ozon tabakasıyla ilgili çalışmasıyla Nobel ödülü alan Prof. Paul Crutzen’in önerisi olmuştur. Crutzen, güneş ışınlarının dünyaya ulaşmasını engelleyecek bir sülfür örtü yaratarak küresel ısınmaya bir çözüm bulmaya çalışmıştır. Bunu gerçekleştirmek için de sülfür dolu yüzlerce roket stratosfere gönderilmelidir. Yaklaşık bir milyon ton sülfürün, dünyayı kurtarmak için yeterli olacağı görüşündedir. Ancak bu fikir, bu kadar fazla sülfürün, asit yağmurlarına yol açacağını ve ozon tabakasına zarar vereceğini iddia eden bilim adamlarını endişelendirmektedir. Ayrıca, böyle bir uygulamanın başarı şansının 1/5 olduğu söylenmektedir. Bunun yanında, asit yağmurları ve ozon tabakasının uğrayacağı zararlar, küresel ısınma etkilerinden daha fazla olacaktır. (23) 11. OZON TABAKASINA ZARAR VERMEKTEN SUÇLU BULUNDULAR Yeni Zelanda'da bir mahkeme, iki mühendisi ozon tabakasının incelmesine katkı sağlamaktan suçlu bulmuştur. Auckland bölge mahkemesinde görülen davada, Trevor Herbert Mason ve Carl Benjamin Swete adlı mühendisler, Eylül ayında bir soğutucuyu tamir ederken, ticari adı R22 olan ozon tabakasını inceltici gazlardan "klorodiflormetan HCFC22"yi kullandıkları ve uyarıları dikkate almadıkları için suçlu bulunmuşlardır. Ozon tabakasının korunmasına yönelik bu ilk davada, mühendislerin her birine 750 Yeni Zelanda doları (568 Amerikan doları) ceza kesilmiştir. Yeni Zelanda Ekonomik Kalkınma Bakanlığı, 1996 yılında kabul edilen ozon tabakasını koruma yasası çerçevesinde 15 mühendislerle ilgili soruşturma başlatmış ve bu davanın sanayiye de bir uyarı olduğunu belirtmiştir. (19) 12. OZON TABAKASINI ONARMAK YA DA ONARMAMAK Atmosfer bilimcileri, yakın zamanda yaptıkları bir çalışmaya dayanarak ozon tabakasındaki incelmenin azalmasına yönelik önlemlerin küresel iklim değişikliği adıyla bilinen çevre sorununun şiddetlenmesine neden olabileceğini söylemektedirler. Araştırmacılar, ozon tabakasındaki deliğin kapanmasının, Antarktika çevresinde görülen ve Güney Kutbu’ndaki buzulların miktarından, çöllerin konumuna kadar her şeyi etkileyen rüzgarların akımlarının bozulacağından endişelenmektedirler. Bu da küresel ısınmayı artırıcı bir etkendir. Çalışmalarını matematiksel modellerle destekleyen araştırmacılar bu rüzgarların giderek kutuplara kaydığını, ozon tabakasını tamir etme çalışmalarının onları zayıflatıp daha sonra ekvatora doğru kaymalarına neden olarak -zaten bozulmuş olan- döngülerinin iyice bozulabileceğini söylemektedirler. Üzerinde durulan bir diğer konu da sera etkisidir. Araştırmacılar, ozon tabakasındaki delik olmasaydı dünya yüzeyinde çok fazla sera gazı birikebileceğini dolayısıyla da yüzey sıcaklığının çok fazla yükselebileceğini söylemektedirler. Ancak bu konu ile ilgili çalışmalar hala devam etmektedir. Bu çalışmalarla, ozon tabakası ve küresel iklim değişikliği sorunları hakkında izlenmesi gereken en doğru yolun belirlenmesi amaçlanmaktadır. (4) 13. FARKLI LİSE ÖĞRENCİLERİNİN OZON TABAKASINA İLİŞKİN GÖRÜŞLERİ Kastamonu Eğitim Dergisi’nde 2007 yılında yayımlanan bir makaleye göre farklı liselerdeki öğrencilerin ozon tabakası ile ilgili düşünceleri ve kavram yanılgıları incelenmiş, sonuç olarak da küresel çevre konularına lise öğretiminde yeterince önem verilmediği kanısına varılmıştır. Öğrencilere kapalı uçlu Likert tipi bir anket uygulanmış, ozon tabakasının ne olduğu, nerede bulunduğu, ne işe yaradığı, ozon tabakasına nelerin zarar verdiği ve ozon tabakasındaki hasarın ilerlemesinin ne gibi sonuçlar doğuracağı şeklinde sorular sorulmuştur. Elde edilen bulgularla başka ülkelerde yapılan benzer anketlerin sonuçları karşılaştırılmış ve öğrencilerin kavram yanılgıları tespit edilmiştir. Ozon tabakası gözle görülemeyen ve kendisiyle ilişkili 16 birçok karmaşık kavramları içerisinde bulunduran bir konu olduğundan deneysel öğrenme ve simülasyonlarla da öğretimi zordur. Dolayısıyla öğrencilerin zihninde kavram yanılgıları oluşmaktadır. Fen lisesi (72), meslek lisesi (53) ve düz lise (88) gibi üç çeşit lisede yapılan ankete katılan toplam 213 öğrenciye 30 soru sorulmuştur. Sonuçta üç lise arasında istatistiksel sonuçlar açısından anlamlı farklılıklar olduğu ortaya konmuştur. Fen lisesi öğrencileri düz lise öğrencilerine göre, düz lise öğrencileri de meslek lisesi öğrencilerine göre daha başarılı çıkmışlardır. Çevresel problemler tüm dünyayı ilgilendirdiği için çevre eğitimi her ülkenin müfredatının ayrılmaz bir parçası haline gelmektedir. Çünkü çevre sorunlarını ve bunlarla ilgili kavramları bilmeyen ya da yanlış bilen yeni neslin ileride bu konular hakkında doğru tercih yapmaları beklenemez. Bunun için de öğretmenlerin çevre konularına ve problemlerine sınıfta daha fazla zaman ayırması, öğrencilere gerekli tartışma imkanının, özellikle de öğrenci merkezli metotlarla sağlanması gerekir. Böylece daha bilinçli bir yetişkin toplum yetişecek ve çevresel okur-yazarlık da artacaktır. (13) 14. SONUÇ Bahsettiğim tüm verilerden anlaşıldığı üzere soluduğumuz havada troposferik ozon (kötü ozon) artarken, bizi koruyan ozon tabakasındaki stratosferik ozon (iyi ozon) azalıyor. Yani ozon dengesi bozuluyor Geçmişten bu yana kendimizden kaynaklanan problemlerle uğraştığımız bir gerçektir. Ozon tabakasının delinmesinde olduğu gibi… Taşıtlar artıyor, endüstri gelişiyor… Zararlı azot oksit gazları daha çok açığa çıkıyor… Volkanlar da zehirli gaz püskürtmeye devam ediyor… Sonuçta kötü ozon konsantrasyonu artıyor ve ozon tabakası tahrip oluyor. Geliştirilen teknoloji kontrol edilemiyor ya da olumsuz sonuçları önceden tahmin edilemiyor. Montreal Protokolü’ne göre CFC gazlarının kullanımına getirilen sınırlamalar demek ki yetersiz! Bunların yerine alternatif olarak kullanılacak maddelerin çevre dostu olması haricinde kolay üretilebilir ve ucuz olması da gerekir. Dolayısıyla bu kriterlere uygun hammadde arayışı için gerekli çalışmaları yapan üniversitelere mali yardım sağlanmalıdır. 17 Tüm ülkelerde ozon tabakasını incelten maddelerin kullanımının kontrol altına alınabilmesi için ülkelere ceza kesmek ya da bir şekilde onlara çeşitli yaptırımlar uygulamak gerekir. Mesela soğutma ve klima sistemlerinin kurulma, bakım ve servisi esnasında zararlı gazları atmosfere veren teknisyen ve servis elemanlarına yasal olarak para cezası uygulanmalıdır. Bu gazları ithal eden ve kullananlara da yasal işlemler uygulanmalı, para cezası verilmelidir. Yetkili servislere seminerler düzenlenmeli, eğitim verilmeli ve mümkünse meslek lisesi ya da yüksekokul gibi öğretim kademelerinden mezun olma şartı aranmalıdır. Çevre sorunları, bunların nedenleri ve çözüm yolları insanlar tarafından yeterince ya da hiç bilinmemektedir. Bilinmediği için de önemsenmemektedir. Çevre problemlerinin önlenmesi ve düzeltilmesi amacıyla gerekli tedbirlerin alınmasını sağlayabilmek için bireysel duyarlılığın evrensel boyutta yayılması gerekir. Örneğin, çocuğun temel davranış ve tutumlarının gelişmeye başladığı okul öncesi dönemden itibaren aile ya da anaokulu öğretmenleri çevre eğitimi vermelidir. Ben de bir öğretmen olduğum için burada bir kez daha eğitimin önemini vurgulamak isterim. Harekete geçmezsek küresel yiyecek stoklarımız azalacaktır ve tüm ekosistemdeki canlılar bundan etkilenecektir. Oksijen tükenecek, karbondioksit artacak, erozyonun önüne geçilemeyecek, hava kirliliği artacak ve iklimlerin dengesi daha da bozulacaktır. Radyasyon bizi hasta edip, vücudumuzda belki de dönüşü olmayan hasarlara yol açacaktır. Böylece kendi kendimize, yaşam alanımıza, doğanın dengesine müdahale etmiş, düzeni bozmuş ve tahribata neden olmuş olacağız. Kendimizi yargılamanın zamanı çoktan gelmiş olmalı! Her şey yolunda giderse ozon tabakasındaki tahribatın iyi ihtimalle 21. yüzyılın sonlarına doğru kapanacağı tahmin ediliyor. Tabi esas delik bilinç, zihin ve yüreğimizdedir. Çevre konularında endişelenmek yetmez, bizler de Türkler olarak bu bilinci toplumumuzun en önemli unsurlarından biri haline getirmeli ve insanlığın bir parçası olarak bunu bütün dünyanın ortak bilinci haline getirmeye çalışmalıyız. Çünkü yaşanılabilecek tek yer DÜNYAMIZ… “Bu dünya bize atalarımızdan miras kalmadı, biz onu torunlarımızdan ödünç aldık.” Kızılderili Atasözü 18 19 20 21 22 Ozon Ölçer Spektrofotometresi - Brewer Spektrofotometresi (25) 23 Ultraviyole radyasyon bileşenleri ve ozon (26) UVA: Dalga boyu 315–400 nm (nanometre) arasında olan ultraviyole radyasyondur. UVA stratosfer tabakasını geçerek yere kadar ulaşır. Derinin daha alt kısımlarına kadar etki yaparak, öncelikle cildin koyulaşmasına neden olmaktadır. Ayrıca deri kanserinin gelişimini de artırmaktadır. UVB: Dalga boyu 280–315 nm arasında olan ultraviyole radyasyondur. Atmosferdeki stratosferik ozonun konsantrasyonuna bağlı olarak değişik oranlarda yer yüzeyine ulaşır. Uzun süre maruz kalındığında tüm canlılar için zararlı etkiye sahiptir. UVC: Dalga boyu 280 nm’den daha az olan ultraviyole radyasyondur. UV radyasyonun en tehlikeli kısmı olup, tamamı atmosferdeki ozon ve oksijen tarafından emilir. 24 Köln Üniversitesi Ozon Gözlem Haritaları (24) 25 Ozon Gözlemleri (27) 26 KAYNAKLAR: 1) http://www.detaygazetesi.com/index.php?option=com_content&task=view&id=1939&Itemid=9 2) http://www.cevre.org/Tcm/Sozlesmeler/Ozon%20Tabakasi%20Montreal.htm 3) Acar Z., Birleşmiş Milletler’den Tekstil ve Konfeksiyon Üreticisine Karşılıksız Bağış, http://www.dosb.org.tr/news_page?m=14&Id=177 4) Ozon Tabakasını Onarmak ya da Onarmamak, http://www.siberkedi.com/ozon-tabakasinionarmak 5) Çevre ve Orman Bakanlığı, Ozon Tabakasını İncelten Maddelerin Azaltılmasına İlişkin Yönetmelik, 2006. 6) http://www.ttgv.org.tr 7) Çevre ve Orman Bakanlığı Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü, Ozon ve UV-B Gözlem Çalışmaları. kars.dmi.gov.tr/brosur/Ozon%20Hakkında%20Sık%20Sorulan%20Sorular.ppt 8) Aygün E., Ozon Tabakasındaki Deliklerin Sebepleri ve Sonuçları, Bilim ve Teknik Dergisi, Sayı:255, Sf:46, Şubat 1989. 9) Aras N., Dünyamızın Koruyucu Meleği Ozon Tabakası, Bilim ve Teknik Dergisi, Sayı:337, Sf:30, Aralık 1995. 10) Özkar S., Atmosferde Ozon Azalması, Mayıs 2005, http://www.tuba.gov.tr/haber.php?id=44 Türkiye Bilimler Akademisi, 11) Ersoy D. ve Sanver S., Ozon Tabakasının Yırtılması ve Dünya için Önemi, Ekoloji Dergisi, Sayı:10, Sf:4, İstanbul 1994. http://www.ekolojidergisi.com.tr/resimler/10-1.pdf 12) Onat A., İmal M., İnan A. T., Soğutucu Akışkanların Ozon Tabakası Üzerine Etkilerinin Araştırılması ve Alternatif Soğutucu Akışkanlar, KSÜ Fen ve Mühendislik Dergisi, Sayı:7, Sf:32, 2004. 13) Pekel F. O., Kaya E., Demir Y., Farklı Lise Öğrencilerinin Ozon Tabakasına İlişkin Görüşleri, Kastamonu Eğitim Dergisi, Cilt:15, No:1, Mart 2007. 14) T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı www.cevreorman.gov.tr/OzonTabakasi.html - 20k 27 15) Aflon Broşürleri, 2005, http://www.aflon.net/ozon_tabakasi.htm 16) http://www.sahakk.sakarya.edu.tr/dosyalar/hava_kirliligi_ve_kirleticiler_rapor1.pdf 17) Ayvaz Z., Ozon Tabakasını Delen ve Sera Etkisiyle Yeryüzünü Isıtan Gazlara Alternatifler, Çevre Dergisi, Sf:11. www.ekolojidergisi.com.tr/resimler/2-5.pdf 18) Ozon Tabakasındaki Delik Geçen Yılkinden Büyük, 16.09.2008, Sabah Gazetesi http://arsiv.sabah.com.tr/2008/09/16/haber,67283E77DB7C4DDDB12F2171310BD689.html 19) Ozon Tabakasına Zarar Vermekten Suçlu Bulundular, 23.09.2008, CNN Türk. http://www.guncel.net/teknoloji/ekoloji/2008/09/23/ozon-deligi-giderek-buyuyor.htm 20) Ozon Tabakasındaki Delik Küçülmeyecek, 19.09.2008, NTV-MSNBC http://www.ntvmsnbc.com/news/459206.asp 21) Azot oksitler. www.meteor.gov.tr/arastirma/ozon-ve-uv.aspx - 50k 22) Bayraktar H., “Ozon kalkanı incelirken ozon kirliliği artıyor.” http://www.yaklasansaat.com/dunyamiz/kuresel_isinma/ozon.asp 23) Lord of Andromeda: İngiliz Observer gazetesinde 7 Ekim’de yayınlamış bir yazıdan alınmıştır. http://www.insaatmuhendisligi.net/index.php?topic=4513.0;wap 24) Köln Üniversitesi Rhen Çevre Araştırmaları Enstitüsü, Ozon Gözlem Haritaları http://www.eurad.uni-koeln.de/index_e.html 25) Ozon Ölçer Spektrofotometresi - Brewer Spektrofotometresi http://www.meteor.gov.tr/arastirma/ozon-ve-uv.aspx?s=tubitak 26) Ultraviyole Radyasyon Bileşenleri ve Ozon http://www.meteor.gov.tr/arastirma/ozon-ve-uv.aspx?s=uv 27) Ozon Gözlemleri http://www.meteor.gov.tr/sondurum/ozon.aspx 28