OZON ÖLÇÜMLERİNE BAŞLANMASININ NEDENLERİ Birleşmiş Milletler Teşkilatı ve Dünya Meteoroloji Teşkilatı, üyelerine kendi kuruluş amaçları doğrultusunda belirli yükümlülükler getirmektedir. Bu iki teşkilatın ortak amaçlarının başında; dünya üzerinde insanların temiz ve güvenli bir çevrede yaşamalarını sağlamak ve çeşitli faaliyetler (gerek sanayi ve gerekse insan aktiviteleri) sonucu oluşan zararlı etkilerin en aza indirgenmesi gelmektedir. Dünya milletleri bu amaca yönelik olarak küresel boyutta, doğrudan veya dolaylı olarak atmosferin bileşimini bozan insan etkinliklerinin iklim üzerindeki olumsuz etkilerini en aza indirgemek amacıyla, 1992 yılında Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi'ni imzaya açmışlardır. Sözleşme 21 Mart 1994’te yürürlüğe girmiştir. Bugüne kadar aralarında Türkiye’nin (24 Mayıs 2004) de bulunduğu 191 ülke tarafından imzalanmıştır. Küresel atmosferin korunmasına yönelik olarak, insan aktiviteleri sonucu atmosfere salınan zararlı gazların neden olduğu sera etkisinin tespit edilmesi ve azaltılmasının önemi giderek artmıştır. Bu gazların ve bileşenlerinin Güneş ışınları yardımıyla ozonla tepkimeye girerek ozon tabakasındaki ozon yoğunluğunu azaltması ve bunun sonucunda yer yüzeyine ulaşan zararlı UV-B ışın miktarının artması insan sağlığını tehdit eder boyuta ulaşmıştır. Tüm bu zararlı gazların tespit edilmesi, üretimlerinin sınırlandırılması veya durdurulması, yerlerine yeni alternatiflerin bulunması amacıyla dünya devletleri ilk olarak Ozon Tabakasının Korunmasına Dair Viyana Sözleşmesi’ni (1985), daha sonra Ozon Tabakasını İncelten Maddelere Dair Montreal Protokolü’nü (1987) imzaya açmışlardır. Türkiye, Dünya Meteoroloji Teşkilatı’nın bir üyesi olarak 19 Aralık 1991 tarihinden itibaren resmen taraf olarak Sözleşme ve Protokol’de belirtilen yükümlülüklerini yerine getirmeye başlamıştır. Bu yükümlülükler üye ülkelere, kendi Ulusal Meteoroloji Teşkilatları bünyesinde gerekli birimleri oluşturarak, ozon ölçümlerini yapmayı, küresel olarak yapılmakta olan ozon ölçümlerine katkıda bulunmayı zorunlu kılmaktadır. Meteoroloji Genel Müdürlüğü de bu sorumluluğun bilinciyle ''Türkiye'de Atmosferik Kirliliğin Ozon Konsantrasyonuna Etkisi'' konulu proje kapsamında 1993–1998 tarihleri arasında Devlet Planlama Teşkilatı’ndan aldığı maddi destekle, 13 Ocak 1994 tarihinden itibaren bu ölçümlerine başlamış ve halen de devam ettirmektedir.