4D EUPHORIC EGE TURU Ekstra Kara Turları Antik Efes (yaklaşık 3saat) (ISM – 03) Antik Efes şehrinde Helenistik, Roma ve Erken Hıristiyanlık Dönemlerinin ölümsüz eserleri sizleri bekliyor. Arkeolojik alanda size verilen profesyonel rehber ile Agora, Odeon, Selsiyus Kütüphanesi, mermer döşeli Kuretler Caddesi, Skolastika Hamamları, Trayan Çeşmesi, Umumi Tuvaletler (Latrinalar), Aristokratların Konutları, şehir idari binası ve Hadrian tapınağı üzerinden turunuzu yapacaksınız. M.Ö. 4. Yüzyılda inşa edilen Büyük Tiyatro 24.000 seyirci kapasitelidir ve bugün bile halen akustiği ile ünlüdür. Günümüze kadar sadece %13’ü tamamlanmış olan Efes kazılarının sayısız eseri Selçuk ilçesindeki Efes müzesinde sergilenmektedir. Gününüz Kuşadasının Kapalı Çarşısında güzel bir yürüyüşten daha güzel sona eremez. Burada küçük dükkanlarda gezerek mücevher, kozmetik veya deri için pazarlık yapabileceksiniz. Tur dahilinde kilim, mücevher, deri ve hediyelik eşya alışverişleri yapma fırsatınız da olacak. Antik Efes ve Teras Evleri (yaklaşık 4saat) (ISM – 07) Profesyonel rehberiniz ile Magnesian kapısından girerek, Agora, Odeon, Selsiyus Kütüphanesi, mermer döşeli Kuretler Caddesi, Skolastika Hamamları, Trayan Çeşmesi, Umumi Tuvaletler (Latrinalar), Aristokratların Konutları, şehir idari binası ve Hadrian tapınağı üzerinden zamanı ve mekanı şaşkınlıkla hissederek dolaşacaksınız. Hadrian Tapınağının karşısında, Bülbül Tepesinin eteğinde ve arkeolojik alanın çatı kaplanmış kısmında, ısı ve doğal faktörler tarafından korunmuş Koressus Evleri ya da Teras Evler konumlanmaktadır. Burada Antik Efes’in zengin aileleri yaşadı ve özellikle iç dekorlarıyla mükemmel korunmuş durumdaki bu konforlu villaları gördüğünüzde şaşıracaksınız. İki katlı olarak ve şehir planına uygun inşa edilmiş, içlerinde sıcak ve soğuk su ile “ısıtma” bile bulunmakta olan bu evlerin ortaya çıkartılan en eskisi M.Ö. 1. Yüzyıldır. Gününüz Kuşadasının Kapalı Çarşısında güzel bir yürüyüşten daha güzel sona eremez. Burada küçük dükkanlarda gezerek mücevher, kozmetik veya deri için pazarlık yapabileceksiniz. Tur dahilinde kilim, mücevher, deri ve hediyelik eşya alışverişleri yapma fırsatınız da olacak. Meryem Ana’nın Evi ve Efes (yaklaşık 4saat) (ISM – 01) Hz. İsa çarmıha gerilmeden önce, Meryem Ana’nın güvenliğini Aziz John (Yuhanna / Yahya)’a emanet etmiştir. Aziz John Meryem Ana’yı güvenli bir şekilde Efes’e götürmüştür. Meryem Ana hayatının 101. yaşına kadar burada yaşadı. 1957 yılında Vatikan tarafından Meryem Ananın hayatının son yıllarını geçirdiği yer olduğu için “Meryem Ana Evi” olarak kabul edildi ve o dönemden beri Hıristiyanlar ve Müslümanlar için önemli bir haç yeri olmuştur. Sonraki durağımız dünyanın en büyük açık hava arkeoloji müzelerinden birisi olan ve bir Iyon kolonisi olan Antik Efes. Profesyonel rehberiniz ile Magnesian kapısından girerek, Agora, Odeon, Selsiyus Kütüphanesi, mermer döşeli Kuretler Caddesi, Skolastika Hamamları, Trayan Çeşmesi, Umumi Tuvaletler (Latrinalar), Aristokratların Konutları, şehir idari binası ve Hadrian tapınağı üzerinden zamanı ve mekanı şaşkınlıkla hissederek dolaşacaksınız. Tur dahilinde kilim, mücevher, deri ve hediyelik eşya alışverişleri yapma fırsatınız da olacak. Romantik Nafplion Lezzetleri (yaklaşık 4,5saat ) NAF-02 Nemea yamaçlara, ovalara ev yaylalara yayılmış üzüm bağları ile antik dönemlerden beri bir şarap bölgesi olmuştur – Mora Yarımadasının bağları, zorlukları ve çeşitlilikleriyle bilinmektedir. Mora yarımadasındaki şarap geleneğinin ilk referansı burayı Ampeloessa (şarap dolu) olarak anan Homerus’tur. Arkeolojik kazılara gore Nemea’da ilk şarap üretimi hemen hemen 3500 yıl öncesine kadar dayanmaktadır. Yunanistan’ın bazı en çok tanınan şarap imalathaneleri Nemea’da bulunmaktadır. Bugün Nemea Yunanistan’ın en iyilerinden ve en geniş şarap üretim yerlerinden birisidir. Burada göze çarpan üzüm Yunanistan’ın en muhteşem kırmızı üzümlerinden olan Ayoryitiko’dur. Ayoryitiko, derin kırmızı rengi ve olağanüstü aromatik çeşitliliği ile eşsiz şarap üretimini sağlar. Şarap tadımından sonra Nafplion’a döneceğiz, gemiye binmeden önce bu güzel liman kentini keşfetmek için serbest zamanınız olacak. Agrolis'in en güzel şehirlerinden biri olan Doğu Mora ve en romantik şehirlerinden biri olan, şık, mimari açıdan homojen olan Yunanistan’ın 1828’den 1934’e kadarki ilk başkenti Nafplion yüzyıllar boyunca birçok fatihin kendi çalkantılı hikayelerini yazdıkları bir parşömen gibidir: Frenkler, Venedikliler ve Osmanlılar antik şehir duvarları, kaleleri, Osmanlı çeşmeleri, Venedik evleri ve Neoklasik köşkleri ile bir çok ziyaretçisini selamlayan bu güzel limanın benzersiz görünüşüne katkıda bulundular. Şehrin canlı merkezi Syntagmatos Meydanı 1700’lü yıllardaki gibidir. Diğer önemli binalar, iki Türk camisi, tarih öncesi ve Miken dönemi eserlerin sergilendiği Nafplion arkeoloji müzesi ve Atina ulusal galerisinin bir kolu olan Belediye galerisidir. Ayrıca şehir merkezindeki Agios Spyridonas ve Agios Georgios kiliselerinde Da Vinci’nin “Son Akşam Yemeği” eserinin kopyasını da dahil birçok önemli duvar resimleri bulunmaktadır. Mitolojiye göre Nafplion şehrini Poseidon ve Dairos Anymone’un oğlu Nafplios kurmuştur. Şehrin tarihi askerlerinin Truva savaşı ve Aronautik seferlerine katılması ile tarih öncesinden başlamaktadır. Bronz Çağı'ndan bu yana önemli bir liman olan Nafplion, Roma İmparatorluğu döneminde uzun süren bir gerileme yaşadı, ancak Bizans İmparatorluğu'nun önemli ticari ve stratejik limanı olduğu dönemlerde büyüdü ve gelişti. 1203 yılında Nafplion Kralı Leon Sgouros, Argos ve Korint ve kuzeydeki Larissa Kalesi’ni feth etti. Şehir 1686 ve 1715 yılları arasında ortaçağ bölgesinin çoğunu inşa eden Osmanlılar ile Venedikliler arasındaki çetin savaşlara sahne oldu. 1828’den 1834’e kadar bağımsız Yunanistan’ın ilk başkenti oldu. Epidaurus ve Nafplion NAF-03 Olağanüstü tiyatrosuyla ünlü, Helen dünyasında eşi benzeri olmayan sağlık tesisleriyle bilinen ve UNESCO Dünya Mirası alanı olan Epidaurus Tapınağı, Asklepios’a adanmış bir din ve tedavi merkezidir. Epidaurus, MÖ 2. yüzyıldan MS 2. yüzyılın sonlarına kadar aktif olarak kalmış; gezgin ve tarihçi Pausanias, spalarla dolu olduğu dönemlerde kenti ziyaret ederek bir süre konaklamıştır. Kentte bulunan yapılardan her biri, MÖ 4.yüzyıla ait olan Asklepios Tapınağı, Tholos ve tiyatro binası Yunan mimarisinin en saf örnekleri olarak kabul edilmektedir. Akustiği oldukça sıra dışı olan tiyatro, genç Polykleitos tarafından tasarlanmış, bugün Yunanistan genelinde en iyi korunan ve en güzel antik tiyatrolardan biri durumundadır. Aktif olarak Peloponnesia yazı boyunca çok sayıda performansa ev sahipliği yapmaktadır. Dünyaca ünlü sanatçı Maria Callas burada şarkı söylemiştir. Ayrıca her yıl burada klasik tiyatroya önemli katkılar sağlayan Epidaurus Festivali düzenlenmektedir. Askelpieion’un devasa girişi olan Propylaia, kuzey bölümünde hala ayakta durmaktadır. Ziyaretçiler aynı zamanda Kutsal Yol’dan ilerleyerek klasik stadyuma ulaşırlar. Oturma yerlerinin büyük bölümü hala durmaktadır ve yarışlar için başlangıç çizgisi hala görülebilmektedir. Epıdauros’tan hareketle gemiye dönmeden önce yürüyüş turu yapacağımız ve serbest zaman kullanacağımız Nafplion’a döneceğiz. Agrolis'in en güzel şehirlerinden biri olan Doğu Mora ve en romantik şehirlerinden biri olan, şık, mimari açıdan homojen olan Yunanistan’ın 1828’den 1934’e kadarki ilk başkenti Nafplion yüzyıllar boyunca birçok fatihin kendi çalkantılı hikayelerini yazdıkları bir parşömen gibidir: Frenkler, Venedikliler ve Osmanlılar antik şehir duvarları, kaleleri, Osmanlı çeşmeleri, Venedik evleri ve Neoklasik köşkleri ile bir çok ziyaretçisini selamlayan bu güzel limanın benzersiz görünüşüne katkıda bulundular. Şehrin canlı merkezi Syntagmatos Meydanı 1700’lü yıllardaki gibidir. Diğer önemli binalar, iki Türk camisi, tarih öncesi ve Miken dönemi eserlerin sergilendiği Nafplion arkeoloji müzesi ve Atina ulusal galerisinin bir kolu olan Belediye galerisidir. Ayrıca şehir merkezindeki Agios Spyridonas ve Agios Georgios kiliselerinde Da Vinci’nin “Son Akşam Yemeği” eserinin kopyasını da dahil birçok önemli duvar resimleri bulunmaktadır. Mitolojiye göre Nafplion şehrini Poseidon ve Dairos Anymone’un oğlu Nafplios kurmuştur. Şehrin tarihi askerlerinin Truva savaşı ve Aronautik seferlerine katılması ile tarih öncesinden başlamaktadır. Bronz Çağı'ndan bu yana önemli bir liman olan Nafplion, Roma İmparatorluğu döneminde uzun süren bir gerileme yaşadı, ancak Bizans İmparatorluğu'nun önemli ticari ve stratejik limanı olduğu dönemlerde büyüdü ve gelişti. 1203 yılında Nafplion Kralı Leon Sgouros, Argos ve Korint ve kuzeydeki Larissa Kalesi’ni feth etti. Şehir 1686 ve 1715 yılları arasında ortaçağ bölgesinin çoğunu inşa eden Osmanlılar ile Venedikliler arasındaki çetin savaşlara sahne oldu. 1828’den 1834’e kadar bağımsız Yunanistan’ın ilk başkenti oldu. Miken & Epidaurus ( yaklaşık 6 saat ) NAF-01 Bu tur, güçlendirilmiş bir Mikene Bronz Çağı Sarayı ve Epidavros antik terapi ve dini merkezini içeriyor. Otobüsümüz bizi Nafplion Limanından alarak doğu Mora’nın eşsiz dağlık manzarasından ilk durağımız Miken’e götürüyor. Homeros tarafından “bol altınlı, güzel inşa edilmiş Miken“ şeklinde ifade edilen bu antik şehir M.Ö. 15. ile M.Ö. 12 Yüzyıllar arasında Doğu Akdeniz’e hakim olan ve Yunan kültürünün gelişmesinde hayati rol oynayan Miken medeniyetinin en büyüklerinden biriydi. UNESCO Dünya Miras listesinde bulunan Miken ve yakınındaki Tyris şehirleri, İliyada ve Odysseia ile ayrışmaz bir şekilde bağlantılıdır. Truva'yı keşfeden arkeolog Heinrich Schleimann (bulduğu kalıntılar İliyada ve Odysseia’nın aslı temelini oluşturdu), 1874 yılında bu güçlendirilmiş Bronz Çağı Sarayı buldu. Sofistike kale mimarisinin ilk örneklerinden bir tepe üzerinde sadece aristokratların yaşadığı , zanaatkar ve tüccarların sur duvarlarının dışında kaldığı bir yerleşimdi. M.Ö. 1.100 civarında bu kraliyet sarayı terk edilmiş, sadece zemini kalmıştır. Hazine içeren mezarları saray duvarlarının dışında inşa edilmişti. Bütün bu yapılar daha sonra toprak altında kaldı. Mısırlı firavunlar gibi Miken kralları da silahları ve özel eşyaları ile yeraltı dünyasına giden yolculuklarına bu şekilde gömülüyorlardı. M.Ö 13. Yüzyıla tarihlenen Agamemnon mezarı olarak da bilinen Atreus ‘un büyük hazinesine girerken , siz de kendinizi bir yer altı dünyasına yolculuk yapıyor gibi hissedeceksiniz. Bu Yunanistan’daki nadir görülen iki odalı mezarlardan biridir. Miken’den inanılmaz Epidaurus’a doğru gidiyoruz. Olağanüstü tiyatrosuyla ünlü, Helen dünyasında eşi benzeri olmayan sağlık tesisleriyle bilinen ve UNESCO Dünya Mirası alanı olan Epidaurus Tapınağı, Asklepios’a adanmış bir din ve tedavi merkezidir. Epidaurus, MÖ 2. yüzyıldan MS 2. yüzyılın sonlarına kadar aktif olarak kalmış; gezgin ve tarihçi Pausanias, spalarla dolu olduğu dönemlerde kenti ziyaret ederek bir süre konaklamıştır. Kentte bulunan yapılardan her biri, MÖ 4.yüzyıla ait olan Asklepios Tapınağı, Tholos ve tiyatro binası Yunan mimarisinin en saf örnekleri olarak kabul edilmektedir. Akustiği oldukça sıra dışı olan tiyatro, genç Polykleitos tarafından tasarlanmış, bugün Yunanistan genelinde en iyi korunan ve en güzel antik tiyatrolardan biri durumundadır. Aktif olarak Peloponnesia yazı boyunca çok sayıda performansa ev sahipliği yapmaktadır. Dünyaca ünlü sanatçı Maria Callas burada şarkı söylemiştir. Ayrıca her yıl burada klasik tiyatroya önemli katkılar sağlayan Epidaurus Festivali düzenlenmektedir. Askelpieion’un devasa girişi olan Propylaia, kuzey bölümünde hala ayakta durmaktadır. Ziyaretçiler aynı zamanda Kutsal Yol’dan ilerleyerek klasik stadyuma ulaşırlar. Oturma yerlerinin büyük bölümü hala durmaktadır ve yarışlar için başlangıç çizgisi hala görülebilmektedir. Gemiye binmeden önce alışveriş yapabileceğiniz ve enfes şehrini gezebileceğiniz Nafplion’a dönmek için Epidaurus’tan ayrılıyoruz. Souda, Girit – Hanya ve Resmo (Yaklaşık 5,5 saat) CHA-10 Hanya Gerçek Hanya’yı derinlemesine inceleyemeye başlayacağız! Souda Limanının büyüleyici şehri Hanya’ya doğru rehberli tur için limandan hareket edeceğiz. Yunanistan’ın en büyük adasının ikinci büyük kenti olan canlı şehir Hanya, Girit’in batı yarısının başkentidir. Girit’in 1971 yılına kadar başkentliğini üstlenen Hanya, La Serenissima hakimiyeti altında bulunduğu yüzyılların damgasını taşımaktadır. II. Dünya Savaşı sırasında adanın Nazi bombardımanından kurtulan Venedik sokaklarında dolaşacak, Girit’teki en eski Osmanlı yapısı olan ve 1645 yılında yapılan Hünkar Camisi’ni de göreceğiniz liman yakınlarındaki Venedik cephaneliklerini ziyaret edeceğiz. Benzersiz butikler için Splantzia Bölgesi'ni ziyaret edip, Zambeliou, Theotokopoulou ve Angelou caddelerindeki günümüzde açık hava restoranlaarı olan (çatısız!) Venedik binalarını göreceğiz. Profesyonel yerel rehberimiz size herşeyi gösterecek. Resmo Etkileyici Resmo (Rethymnon), Resmo bölgesinin merkezidir. Orta Çağ mimarisi ve güzel Venedik limanıyla ünlüdür. Venedik-Osmanlı izlerini taşıyan labirent gibi eski sokaklardan geçerken, tepenizde çiçekli gölgelikler, zarif evler, barok süslemeleri ve asırlık minareleri göreceksiniz. Siz geçmişin ve şu anın birbirlerini kucaklayarak dans edişini izlerken, bu büyüleyici şehrin gizemlerini fısıldayacak rehberimiz ile birlikte eski şehire doğru hareket ediyoruz. Turun ardından, limana dönmeden önce Resmo sokaklarından kendinizce alışveriş yapmak ve kahve içmek için dolaşma şansınız olacak. Girit Lezzetleri (5,5 saat) Suda limanında tur otöbüsümüze biniyoruz ve Girit’in tek tatlı su gölü olan Kurnaz’ı ziyaret etmek için, kristal mavi denizin ve kırsal yeşil doğanın tadını çıkartacağımız kıyı otobanından devam ediyoruz. Kurnaz gölü, gün boyunca gezmek için ideal bir yerdir. Rahatlatıcı ve güzel manzaralı göl etrafında hızlı bir yürüyüş yapıyoruz ve yereller tarafından yapılan çeşitli çömlek dükkanları ve el işlerini görüyoruz. Göl turumuzdan sonra çarpıcı Rethimno şehri ile devam ediyoruz. Gölden sonra tur etkileyici Resmo’ya doğru devam edecek. Resmo, Orta Çağ mimarisi ve güzel Venedik limanıyla ünlüdür. Venedik-Osmanlı izlerini taşıyan labirent gibi eski sokaklardan geçerken, tepenizde çiçekli gölgelikler, zarif evler, barok süslemeleri ve asırlık minareleri göreceksiniz Resmo’dan sonra, kısa bir süre duracağımız yerel zeytinyağı imalathanesine devam ediyoruz. Yunan sızma zeytin yağı yerel köylülerimiz tarafından üretilmektedir – imalathane sahibi bize zeytin yağı üretim aşamaları hakkında bilgi verecek. Turdan sonra Rakı eşliğinde geleneksel Girit folklor dansı alışkanlığına göz atacağız ve Giritli’nin hayatından anılar yaratacağız! Zeytin çiftliğinden ayrılıyoruz ve gemiye dönüyoruz. Rodos – Filerimos ve Rodos Şehri (yaklaşık 4 saat) (RHO -02) Antik Rodos’un Akropolis’i Monte Smith olarak da anılan Aziz Stephanos tepesinin üstünde gururla durmaktadır. Hellenistik Apollo tapınağı ve göz kamaştırıcı sütunlarının kalıntıları arasında gezebileceksiniz. Hemen aşağıda, güneş tanrısı Helios’un onuruna yapılmış oyunlara ev sahipliği yapmış Diagoras’ın restore edilmiş Antik Stadyum’u bulunmaktadır. Sonraki varış yeri, Kuzeybatı’daki turistik hareketlerin çok olduğu Filerimos’tur. Filerimos tepesi, aynı isimle anılan koyunun üstünde,Truva Savaşına katılmış 3 Rodos şehrinden biri olan antik Ialysos’a ev sahipliği yapmıştır. Selvilerle çevrili taş Yaşam Verme Kaynağı olarak da anılan merdivenli yol, Meryem Ana’ya ithafen yapılmış Filerimos’un Meryem Ana’sının gotik manastırı’na götürür. Bu bölgede bunun yanında Aziz George Hostos’un 14-15. Yüzyıl şövalyelerini gösteren nadir fresklere sahip Bizans kilisesini de ziyaret edebilirsiniz. Burada ayrıca, İsa Mesih’in çilesini tasvir eden 12 bakır kabartmalı bir yol, yani “Golgotha (İsa’nın çarmıha gerildiği yer)” bulunur. Rodos şehrine dönüşte, Büyük Üstat Sarayına kadar uzayan Şövalyeler Sokağında gezebileceksiniz. Rodos –Lindos Akropolisi ve Rodos Şehri (yaklaşık 6 saat) (RHO – 01) Rodos kentinden 55 km uzakta olan Lindos, antik Athena Tapınağı ve Lindos’un tepesinde bulunan Lindos Akropolis’i ile birlikte MÖ 300 yılında kurulmuştur. Bu bölgede karşınıza 16 ile 18. Yüzyıllar arasında inşa edilmiş kaptan evleri çıkmaktadır. 15. Yüzyıldan kalma fresklere sahip Lindos Meryem Ana (Panagia) kilisesi köyün merkezinde bulunur. Lindos’un Akropolisine tırmandıkça daha eski bir anıtın yerine dikilmiş olan Dor tarzında Athena tapınağı görünür. Antik Lindos şehri yüzyıllar boyunca adanın üzerindeki en önemli yerleşim olmuştur. Kent, altın çağını MÖ 6. Yüzyılda yaşamıştır. Rodos eski şehrinde bulunan Şövalyeler sokağında yürümek için D’Amboise kapısından geçilmesi gerekmektedir. Sokak boyunca yürürken armalarına göre ayrılmış şövalyelerin hanları görülmektedir. Rodos – Rodos Şehri Yürüyüş Turu (RHO – 11) Taş döşeli Şövalyeler sokağında yürürken, bunlardan biri St. John şövalyelerinin büyük üstadına ait olan birkaç farklı ulusa ait yerleşim yerleriyle karşılaşacaksınız. Büyük Üstatlar sarayına ulaşmadan önce, Bourgos bölgesinde ve 1808 yılında yapılmış Muhteşem Süleyman Camii’nin, Türk Hamamlarının, müze meydanındaki Şövalye Hastanesinin, Kalenin 11. Yüzyıldan beri korunan Our Lady Kilisesinin olduğu alanda bir süre duracağız. Rodos’un ortaçağ şehrindeki bu turun zirvesi Kastello’dur. Büyük Üstat Sarayı muhteşem, göz kamaştırıcı ve eski şehirin en önemli noktasıdır. Rodos –Tsampika Plaj Transferi (RHO – 08) Muhteşem Tsampika Plajına otobüs transferi. Tsampika modern tesisleriyle organize bir plajdır. (Tesislerdeki hizmetler fiyata dahil değildir) Sole Mare Beach Club CES-02 Çeşme’lilerin turkuaz mavisi denizi ve muhteşem kumu ile çok sevdiği Sole Mare Beach Club, Aya Yorgi Koyu’ndadır. Geçen son 10 yılda, Sole Mare gün içerisinde çok popüler bir beach club, gün batımından sonra ise, Çeşme’nin en popüler night club’larından biri olmaktadır. Sole Mare’nin konforlu şezlonglarında dinlenin, bir içki için ve hafif bir öğle yemeğinin keyfini çıkartın. Rahatlayın! İzmir (Yaklaşık 4 buçuk saat) CES-03 İzmir, 12.000 km²’den daha büyük alanı ve 3 milyondan fazla nüfusu ile Türkiye’nin en geniş üçüncü şehridir. Bugün kendini modern ve canlı bir metropolis olarak sunmaktadır ancak biz İzmir’i gezdikçe olağanüstü antik geçmişi karşımızda canlanacak. M.Ö. 178’de Marcus AURELIUS tarafından inşa edilen antik agoranın kalıntıları şehrin tam kalbinde yatmaktadır. Rehberleriniz size, şu ana keşfedilen tek 2 katlı agorayı da gösterecek - İlk katı ticaret, üretim ve depolama için kullanılırken, 2. katı sivil toplantılara ve satışa ayrılmıştı. Ardından, serbest zamanınızı geçireceğiniz İzmir’in önemli pazar bölgesi olan Kemeraltı’nı gezeceğimiz şehrin en yoğun meydanı Konak’ı ziyaret edeceğiz. Büyüleyici Alaçatı (Yaklaşık 3,5 saat) CES-05 YENİ TUR İzmir Şehrinin batı kıyısında yer alan Alaçatı, mimarisi, üzüm bağları ve 150 yıllık yeldeğrmenleriyle ünlüdür. Günümüzde ise ismini dünyaya kristal denizi, sürekli ve düzenli rüzgarları ve evsahipliği sayesinde winsurf ve kitesurf ile tanıttı. Alaçatı taş evleri, dar sokakları, butik otelleri ve masaları sokaklara taşan restoranları ile Türkiyenin en otantik kasabalarındandır. Ufuktaki alçak dağlar, huzurlu turkuaz deniz, keyifli kafe ve restoranlarıyla sıralanmış dar arnavut kaldırımlı sokakları ile büyüleyici bu liman kasabası Alaçatı, Türkiyenin Ege kıyılarında pastoral bir sahil havası verir. Geçmişi 14. Yüzyıla kadar uzanan bu kasaba, fildişi renginde serpilmiş taş evleri ve sade butik otelleri, eski ahşap kapıları ve mor ve pembe ile kaplanmış pastel renkli panjurları ile mütevazi bir yerdir. Bölge aynı zamanda Fransız mimar Francois Spoerry ve oğlu Yves Spoerry tarafından tasarlamış Alaçatı Yat Limanı'na ve ünlü Alaçatı Limanına ev sahipliği yapmaktadır.