Özel Ege İlköğretim Okulu Projenin adı: Çevrenin Kalıtıma Etkisi Öğrenciler: Selim KAPLAN Can Erdi KARA M. Mustafa ÖZDURAN Mustafa YILDIZ Danışman Öğretmen: Adalet Doğaroğlu Nisan/2001 Bornova/İZMİR İÇİNDEKİLER TEŞEKKÜR........................................................................................1 ÖNSÖZ...............................................................................................2 1.KALITIM...........................................................................................3 2.ÇEVRE......................................................................................4-5-6 3.MODİFİKASYONLAR...................................................................7-8 4.KARAKTERLERİN ORTAYA ÇIKIŞINDA KALITIM VE ÇEVRENİN ETKİSİ.............................................................................9 5.SONUÇ..........................................................................................10 6.SÖZLÜK.........................................................................................11 7.KAYNAKÇA....................................................................................12 TEŞEKKÜR Öncelikle bize bu konuyu veren Fen Bilgisi öğretmenimiz Adalet Doğaroğlu’na sonra arkadaşımız Selim Kaplan’ın annesi Raziye Kaplan’a ve bize buluşma izni veren ailelerimize teşekkür ederiz. 1 ÖNSÖZ Değerli öğretmenlerim,sevgili arkadaşlarım,biz size grup olarak “Çevrenin kalıtıma etkisi” adlı projeyi sunacağız.Konumuzu daha basit açıklamak için birkaç örnek vereceğim.İlk örneğim zürafa ile ağaç arasındaki bağıntı.Bilirsiniz zürafaların boynu çok uzundur.Bunun nedeni ise yüksek ağaçların tepelerindeki yaprakları yemesi.Bir örnekte kurt örneği.Kurdun kürkü her yerde farklı renktir.Bunun nedeni ise farklı yerlerdeki farklı iklim koşulları.Tabii ki çevrenin her organaetkisi yoktur.Buna örnek ise;gözümüzün rengi,saçımızın şekli gibi şeyler. Bizim amacımız birçok kişinin bilmediği bu olayları öğrenmenizi sağlamak ve bunu başaracağımıza inanıyorum. 2 1. KALITIM Annenize mi, babanıza mı daha çok benziyorsunuz? Kardeşlerinizle ortak olan veya olmayan yönleriniz var mı? Acaba sizde bulunan hangi özellikler çocuğunuza geçecek?Bireylerde görülen karakterlerin hepsi oğullarına geçer mi? Kalıtsal özellikler, ana-babanın hangi hücreleriyle yeni nesillere geçer? Bir karakterin kalıtsal olduğu nasıl anlaşılabilir? Kakater kesinlikle kaltımın etkisi altında mıdır? Hangi karakterlerimiz çevreden etkilenir? Karakterlerimiz ve kalıtımları konusunda, yukarıdakileri benzer şekilde daha çok sayıda soru sorulabilir.Birçok sorunun yanıtını bulan insanın, öğrenmeye olan özlemi gittikçe kamçılanmaktadır.Mendel’in bezelye deneyleri ile başlayan çağdaş kalıtım birimi, genetik mühendisliğinin bulunması ile gelişimini sürdürmektedir. Üreme olayının özünün, ata soya benzeyen yeni döllerin üretilmesi olduğunu; bu olay sırasında, biyolojik bilginin dölden döle DNA ile iletildiğini; eşeysiz üreme sıraında yavru döllere hiç değişmeden geçen kalıtım bilgisinin eşeyli üreme yumurta ve sperm ile taşındığını; yumurta ve spermlerin mayoz bölünme ile oluştuğunu; mayoz bölünme sırasında, homolog kromozom kardeş omayan kromatitleri arasında parça değişimi olduğunu; bu nedenle üreme hücrelerinin,ana-baba hücrelerine göre farklı gen kombinasyonlarına sahip olduğunu; DNA’nın, m-RNA aracılığı ile protein sentezini denetlediğini ve böylece karakterlerimizi kontrol ettiğini; enzimsel etkinliklerin de sıcaklık,PH değişimi gibi çevre faktörlerini etkiklediğini söyleyebiliriz.Gözlerimizin rengi,kan gruplarımız,cildimizin çilli olması, saçımızın şeklinin çevreden etkilenmediğini biliyoruz. Acaba diğer karakterlerimiz çevreden etkileniyor mu? Kalıtsal özelliklerin dölden döle geçmesine kalıtım diyoruz.Canlı soyları arasındaki benzerlik veya farklılıkların ortaya çıkmasını sağlayan etkenleri ve bunların dölden döle geçiş kurallarını inceleyen biyoloji dalına genetik denir.Belli bir ata soydan doğan döllerin birbirlerinden ve atalarından birçok bakımdan farklı olmalarına varyasyon denir. Bazı tip varyasyonları sıcaklık,nem,besin,ışık ya da başka çevresel etkenlerin, organizmaların gelişimine olan etkileri sonucunda ortaya çıkar. 3 2. Çevre Çevre deyince aklımıza fiziksel çevre ve biyolojik çevre ile bütün canlı ve cansız varlıkların içinde bulunduğu doğal ortam gelir.Her canlı, belirli bir ortamda yaşamakta ve çevresi, gereksinimlerini karşıladığı madde ve enerji ile sarılmış bulunmaktadır. İşte, belirli bir yaşam mekânında canlıların varlılığını ve yaşamını sağlayan maddesel varlılar ile enerjilerin bütününe çevre denmektedir. Doğal denge de,çevre kavramı içerisinde yer alır. Her canlı belli bir çevrede yaşar ve yaşadığı çevre ile etkileşimde bulunur.Canlıların çevreleriyle etkileşimlerini ekoloji bilimi inceler. Ekoloji, canlı varlıkların birbirleriyle ve bulundukları ortamla ilişkilerini inceleyen bir bilim dalıdır. Bir başka deyişle ekoloji çevre bilim demektir. Ekolojik denge ise “Doğada canlıların kendi aralarındaki ve fiziksel çevreleriyle ilişkilerinin sağlıklı gelişmesine imkan tanıması “olarak tanımlanan bir kavramdır. Ekoloji kelimesi bugünkü anlamıyla ilk defa ünlü Alman Zooloğu Ernst Haeckel tarafından 1873 yılında kullanılmıştır.Haeckel bu kelimeyi canlı varlıkların ve organizmaların birbirleriyle ve çevreleriyle ilişkilerini inceleyen bilim anlamında kullanmıştır.Dolayısıyla ekolojinin; biyoloji,coğrafya,botanik,zooloji,jeoloji gibi bilim dallarıyla da yakından ilgisi vardır. Ekolojinin benimsenmesi ve bilim olarak ele alınması ancak 20.yy da gerçekleşmiştir.Özellikle çevre kirliliğinin büyük boyutlara ulaşması ve diğer çevre sorunları, ekolojiyi dünyanın gündemine getirmiştir. Organizmayla aynı fiziksel ortamı paylaşan ve organizmayı doğrudan ya da dolaylı olarak etkileyen bütün türler,canlı çevreyi oluşturur.Sözgelimi gölde yaşayan bir balığın canlı çevresi, yalnız öteki balıklardan oluşmaz.Göldeki çeşitli bitki türleri küçük ya da büyük hayvan türleri,mikroorganizmalar ve gölde avlanan balıkçı ,o balığın çevresi kapsamına girer. Organizmanın cansız çevresi genel anlamda kara,su gibi canlının içinde ya da üzerinde yaşadığı somut bir ortamdan oluşur.Hava koşulları,suyun fiziksel ve kimyasal özellikleri, gün ışığının mevsime dayalı değişimi,cansız çevreyi oluşturan koşullardır. Organizmalar hem cansız çevrelerinden etkilenirler, hem varlıklarıyla cansız çevrelerini etkilerler.Organizma-cansız çevre ilişkileri, çeşitlilik açısından çok zengindir. Tüm canlılar arasında ,bulunduğu çevreyi en çok etkileyen ve etkilenen insandır. Ekolojik ilişkiler,yalnızca organizma ile cansız çevresinde olmaz;canlıların birbirleriyle etkileşimlerini de içine alır.Bu ilişkiler,beslenme ve üreme ilişkileri olarak iki grupta incelenirler. 4 İnsan da ekosistemde yaşayan bir canlıdır.Bundan dolayı,ekolojinin kurallarının kapsamı içerisindedir. Ekolojiyi anlayabilmek için insanı da kapsamak üzere,ekosistemdeki tüm canlıların ilişkilerinin bilincinde olmak gerekir. Belli bir alanda yaşayan ve birbirleriyle sürekli etkileşim içinde bulunan canlılar ve bunların cansız öğelerinden oluşan doğal yapılara ekosistem denir.Ekosistem şu temel öğelerden oluşur: I.Canlı öğeler (üreticiler,tüketiciler ,ayrıştırıcılar) II.Cansız öğeler (inorganik ve organik maddeler, fiziksel koşullar) Üreticiler, canlı öğeler içerisinde en önemlisidir.Tüm ekosistemin temel üreticileri yeşil bitkilerdir.Ayrıca,bazı bakteriler de üreticiler arasında sayılır. Yeşil bitkiler,bütün ekosistemlerin enerjisi olan güneş enerjisini fotosentez yoluyla kimyasal enerjiye dönüştürür.Enerji,ancak bu biçimiyle öteki canlılarca kullanılır. Tüketiciler,çoğunlukla hayvan türlerinden oluşur.Tüketiciler besin zincirinin genişliğine göre gruplara ayrılarak incelenir.Birincil tüketiciler enerji kaynağı olarak,yeşil bitkilerin yapısında bulunan organik maddeleri kullanırlar.Bitkilerin özünü emen minik bir böcek ile zürafa ,aralarında müthiş bir fiziksel fark bulunmasına karşılık ,birincil tüketici olarak aynı gruba girerler.Birincil tüketicileri yiyerek beslenen et obur hayvanlar ise, ikincil grup tüketicilerdir. Küçük et obur hayvanları yiyerek beslenen yırtıcı hayvanlara ise, üçüncül tüketiciler denir. Ayrıştırıcılar bütün ekosistemlerin en önemli öğesini oluşturur.Genellikle bakteri ve fungus türlerinden oluşur.Ayrıştırıcılar ölmüş bitki ve hayvan dokularını parçalayarak bir yandan yaşamlarını sürdürürken,diğer yandan da dokuları yeniden diğer canlıların kullanımına hazır duruma getirirler. İnorganik maddeler;karbon,hidrojen,fosfor,azot,potasyum,kalsiyum gibi maddelerdir. Çoğunlukla ; su,karbondioksit,nitrat gibi basit bileşiklerden oluşur. Organik maddeler,bol miktarda bulunur.Karbonhidratlar,proteinler,lipit ve türevleri bu gruba girer. Fiziksel koşullar; ortamdaki ışık,ısı,nem,hava ve su hareketleri gibi etkenlerden oluşur. 5 Biyologlar kalıtım problemleriyle ilgilenmeye başladıkları zaman kalıtımla taşınan karakterlerin bir listesini yapmaya başlamıştır.Hayatın bir çok yönlerinin kalıtsal bir temeli olduğunu ve bir çok karakterin birden fazla şekilde görülebileceğini anlamışlardır.Örneğin insanlar sarı,kızıl,kahverengi veya siyah saçlı olabilirler. Aynı şekilde çok çeşitli göz renklerinden, kan gruplarından, deri renklerinden birine sahip olabilirler.Kulak memeleri yapışık veya serbest olabilir. Belirli enzimleri yapabilirler veya yapamazlar. Bir bireyin hayatında bu karakterlerden bazıları diğerlerinden çok daha önemlidir.Bunların hepsi kalıtsaldır. Genetikçiler bir organizmanın bütün kalıtsal karakterlerinin analizini bir anda yapamazlar. Bunun yerine bir seferinde sadece birkaç karakteri inceler ve diğer birçok karakterleri inceleme dışı bırakırlar.Bırakılan bu karakterler yapılan deneylerin ve gözlemlerin doğruluğunu etkileyebilir.Genetikçiler bir kalıtsal problemi çözmek için çalışırken ,bütün canlıların hem iç hem de dış olmak üzere kompleks bir çevrede yaşadıklarını unutmamalıdırlar.Çevre kalıtsal karakterlerin gelişme derecesini etkileyebilir.Genetikçiler,çevrenin bir çok faktörlerinden hangilerinin sonuçları etkileyebileceğini bulmaya çalışmalıdırlar.Kontrol deneyleri kullanılarak bu faktörlerin mümkün olduğu kadar sabit halde tutulmasına çalışmalıdırlar.Ancak bundan sonra gözledikleri farklılıkların daha çok kalıtım ile meydana geldiğini söyleyebilirler. Kalıtım bir organizmanın ne olacağını değil,ne olabileceğini tayin eder.Bir organizmanın ne olacağı onun hem kalıtımına hem de çevresine bağlıdır. Bu iki faktör canlının son görünüşünü meydana getirmek için bir arada iş görür. 6 3. MODİFİKASYONLAR Bütün canlılar çevrenin etkisiyle belirli sınırlar içinde farklılık gösterir. Bu duruma modifikasyon denir. Yani modifikasyon ortam şartları etkisiyle ferdin fenotipte meydana gelen değişiklikler şeklinde açıklanabilir. Modifikasyonlara bazı örnekler: 1)Himalaya tavşanlarının,kürk,ayak,kulak ve kuyruk rengi siyah,diğer kısımları beyazdır. Hayvanın beyaz kısmının tüyleri yolunarak yerine buz bağlanırsa çıkan tüyler siyah olmaktadır. Yine siyah olan bölgenin tüyleri yolunarak yeri sıcak tutulursa çıkan tüyler beyaz olur. Bütün bu değişmelerden sonra hayvan normal sıcaklığına bırakılırsa tüyler kürk rengine döner. 2)Drosofila sirke sineğinin bazıları düz,bazıları kıvrık kanatlıdır. Ancak kıvrık kanatlılığın oluşması ,ortam sıcaklığına bağlıdır. Kalıtsal yapısında kıvrık kanat geni olmayan bir Drosofila’nın yumurtaları ister 16 C derecede,isterse de 25 C derecede gelişsin,düz kanatlı olmaktadır. Kalıtsal yapısında kıvrık kanat geni bulunan bir Drosofila ise 16 C derecede gelişirse düz kanatlı,25 C derecede gelişirse kıvrık kanatlı olmaktadır. 3)Çuha çiçeği (primula) bitkisi sıcaklığı,30-35 C derece olan nemli bir serada yetişirse beyaz çiçekler açar. Şayet sıcaklık 15-20 C dereceye düşürülürse yeni açan çiçekler kırmızı olur. Beyaz ve kırmızı çiçeklerden elde edilen tohumlar karıştırılarak y yarısı sıcak serada,yarısı soğuk serada yetiştirilirse; sıcaktakilerin tamamı beyaz çiçek,soğuktakilerin tamamı kırmızı çiçekler açar. 4)İşçi ve kraliçe arıların hepsi dişi olup,aynı sayıda kromozom taşırlar. Ancak işçiler kısırdır. Çünkü kraliçeye üreme özelliği kazandırarak,onu ana arı yapan,gelişirken aldığı farklı besinlerdir. 5)Bonella isimli hortumlu hayvan denizlerde yaşar. Döllenmiş yumurtalarını suya bırakır. Suda gelişen bazı lavraların bazıları anaya yapışarak büyür. Bunlar erkekleri meydana getirir. Suda serbest gelişenler dişileri oluşturur. 6)Bitki tohumları klorofil geni taşıdıkları halde,tamamen karanlık bir yerde çimlendirilirse klorofil sentezleyemez ve yeşil renk oluşturamazlar. Kısa süre sonra ölürler. Çimlenen fide ışığa çıkarılırsa yeşil renk oluşur. 7)Çevrenin fenotipi belirlemede ne derece etkili olduğu,gen yapısı aynı olan canlılar üzerinde araştırılmıştır. Bunlar;tek yumurta ikizleri ve eşeysiz olarak çoğalan canlılardır. İnsanların tek yumurta ikizleri farklı ortamda yaşadıkları takdirde;bazı 7 farklı görünüş ve özellikler kazanabilmektedirler. Modifikasyonların bazıları dönüşümlü olup,bireyin hayatı boyunca devam etmez. İnsanların derileri yaz aylarında esmerleşir veya kırmızılaşır. Kış aylarında tekrar eski haline döner. 8 4. KARAKTERLERİN ORTAYA ÇIKIŞINDA KALITIM VE ÇEVRENİN ETKİSİ Bir birey temel olarak onu oluşturan atalarına benzer. Fakat onlardan farklı özelliklere de sahip olabilir. Atasal bireylerle onların dölleri arasındaki benzerliğin oluşumuna ve farklılıkların ortaya çıkışına kalıtım ve çevre olmak üzere iki temel faktör etkilidir. Bu nedenle bireyin özelliklerini çoğu kez hem kalıtım hem de çevre etkilemektedir. 1. Bireyde görülen bir özellik bireyin yalnızca kalıtımına bağlı olarak ortaya çıkabilir. Örneğin kan grubu hemofili gibi bazı karakterler, yalnız kalıtıma bağlı olarak ortaya çıkarlar. 2. Bireyin bir özelliği yalnız çevrenin etkisiyle ortaya çıkabilir; bu özelliğin oluşumunda kalıtımın etkisi yoktur. Örneğin annenin hamileyken kullandığı bazı ilaçlar sakat çocuk doğumuna neden olabilir. Hamileliği sırasında Talidomit adlı uyku ilacını kullanan annelerin doğurdukları bebeklerde üye gelişim bozukluklarının olduğu saptanmıştır. Araştırmalar, anne ilacı ne fazla almışsa ve hamileliğin ne kadar erken dönemlerinde kullanılmışsa bebekte ortaya çıkan sakatlığın o kadar fazla olduğu ortaya çıkmıştır. Talidomit etkisiyle sakat çocuk doğuran anne daha sonra ilaç kullanmaksızın hamilelik geçirirse doğan bebeğin sakat olmadığı gözlenmiştir. Araştırmaların sonunda Talidomit’in sadece hamile annenin kullandığı dönemde anne vücudunda gelişen embriyoya geçtiği ve embriyonun normal gelişimini bozduğu saptanmıştır. Bu örnekle Talidomit’in embriyonik gelişmeyi olumsuz yönde etkileyen bir rol oynadığı görülmektedir. 3. Bireyde görülen bir özellik kalıtım ile çevrenin karşılıklı etkileşimiyle ortaya çıkabilir. Örneğin klorofil üretimi kalıtsal bir temele dayanmakla beraber sentezin gerçekleşmesi için ortamda ışığında bulunması gerekir. Bilindiği gibi karanlıkta çimlendirilen tohumdan yetişen fide yeşil renkli olmaz. Böyle bir fide ışıklı ortama çıkarılırsa klorofil sentezleme olanağına kavuşur yeşil renkli olabilir. Öyleyse fidenin karanlıkta büyürken renksiz olması bir modifikasyondur. Bir başka değişle çevre etkisiyle ortaya çıkmış bir farklılık durumu söz konusudur. Karakterlerin ortaya çıkışında çevre etkisini inceleyebilmek için araştırmalarda eş ikizlerin kullanılması yararlı olmaktadır. Eş ikizlerin kalıtımları aynı olduğu halde farklı çevre koşullarında yetiştirildiklerinde bu bireylerde farklı özellikle görülebilmektedir. Bu tür örnekler çevrenin kalıtımı ne kadar etkilediğini ortaya koyar. 1. ÖRNEK: Nazlı ile Gonca ikiz kardeşlerdir. Bu kardeşlerde eşeylerinin, kilolarının, kan gruplarının ve boylarının aynı olması eş ikiz olduklarını kanıtlamaz. Ancak iki bireyin protein yapılarının aynı olması bu bireylerde protein yapımından sorumlu olan molekülün yani DNA’nın da aynı olduğunu gösterir. Bu da onların kalıtımlarının da aynı olduğunu gösterir. 9 5. SONUÇ Sonuç olarak biz bu projeyle bizim ve çoğu kişinin bilmediklerini biraz olsun anlatmaya çalıştık. Umarız başarılı olmuşuzdur. 10 6. SÖZLÜK FENOTİP: Bir canlının genleri sayesinde ortaya çıkan dış Görünüşüne fenotip denir. GENOTİP: Bir canlının dış ve iç özelliklerinin oluşmasını sağlayan genler toplamıdır. MODİFİKASYON: Dış şartların etkisiyle canlının dış görünüşünde ortaya çıkan kalıcı olmayan değişiklikler. MUTASYON: Çeşitli biyolojik,fiziksel veya kimyasal faktörlerin kromozom ve genlerin yapısında meydana getirdiği ani,küçük,kalıcı değişiklikler. KALITIM: Kalıtsal özelliklerin canlıdan canlıya geçmesi. VARYASYON: Belli bir ata soydan doğan döllerin birbirinden ve atalarından bir çok bakımdan farklı olmaları. 11 7. KAYNAKÇA Başgelmez A. , Şişli M.N. , Bozcuk A. N. , Bozcuk S. (1976) Genel Biyoloji (1. Basım),İstanbul: Milli Eğitim Bakanlığı Berker N. , (1998), Lise Biyoloji 3 , (2. Basım), Ankara: Mega Yayıncılık Kalaycıoğlu Ç. , İvgen R. , (1997), ÖYS Biyoloji , (4. Basım), Ankara: Başarı Yayıncılık Karol S. , İnceoğlu Ö. , Ayvalı C. , Gülel A. , Işık K. , Aysu F. , Gürpınar N. , (1995),Modern Biyoloji (2. Basım)İstanbul: Milli Eğitim Bakanlığı Özet, M. , Arpacı, O. , Uslu, A. , (1998),Lise Biyoloji 3 , (3. Basım), İstanbul: Sürat Yayıncılık www. arabul. com/ biyojoji www. arama. com/ kalıtım www. netbul. com/ modifikasyon www. ege. edu. tr/ kütüphane 12